KUR’ÂN’DA ZİKREDİLEN HAMAN’IN TARİHİ GEÇERLİLİĞİ Sher Mohammed Syed ÖZ Haman, Musa(a.s)’nın kendisine tebliğde bulunduğu, Firavun’un yönetiminde önemli ve seçkin bir yere sahip olan, tarihi bir şahsiyettir. Kur'ân-ı Kerîm’de altı yerde ismi geçen Haman’ın kimliği ve ‘Göğe yükselen merdiven’ inancı hakkında oryantalistler arasında bir takım tartışmalar yapılmıştır. Başlangıçta birkaç oryantalistin çelişkili olarak verdiği bu bilgiler, sonraki dönem oryantalistleri tarafından eserlerinde tekrar edilmiştir. Bu makalede, tarihi araştırmalar ve dünyaca ünlü otoriteler tarafından yapılan arkeolojik keşiflerin ışığında, oryantalistlerin ona dair verdiği bilgilerin çelişkileri ortaya konulup, Kur'ân-ı Kerîm’de bahsedilen Haman’ın tarihsel geçerliliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kur'ân-ı Kerîm, Haman, Musa, Firavun, Oryantalist, Kimlik, Statü, Yahudi, Hristiyan, İncil. اط ُل ِم ْن بَي ِْن يَدَ ْي ِه َو ََل ِم ْن خ َْل ِف ِه تَ ْن ِزي ٌل ِم ْن ِ ِِإ َّن الَّذِينَ َكفَ ُروا ب ِ َالذ ْك ِر لَ َّما َجا َءهُ ْم َوإِنَّهُ لَ ِكتَابٌ َع ِزيز ََل يَأْتِي ِه ْالب ٌٌٍَح ِك ٍيم َح ِميد “İşte o, güç yetirilemez, yüce bir kitaptır. Ona önünden de, arkasından da yalan gelemez. O, hikmetli (tecrübeli) ve övgü sahibi (övgüye layık olan Allah tarafından) indirilmiştir”1 Haman’ın tarihiliği (kimliği) hakkında 1698 yılından bu yana devam eden tartışmalar- Kur’ân’a göre- Mûsa’nın Allah Teâlâ tarafından peygamber olarak gönderildiği Firavun’un saltanatıyla ilişkilidir. Bu konuda, Marraccio, George Sale, Muhterem Peder Wherry ve İslam Ansiklopedisi, kayda değer kaynaklardan bazılarıdır. Bu makalede son arkeolojik buluş ve tarihi araştırmaların ışığında bu tartışmaların çeşitli yönlerini inceleme niyetindeyiz. Haman’ın Kur’ân’da Zikredilmesi İlk olarak Kur’ân’ın söz konusu Haman hakkında ne söylediğine bakalım. Haman mukaddes Kur’ân’da altı yerde zikredilmiştir. Haman’a atıfta bulunan ayetler, Pickthall’ın tercümesiyle aşağıda sunulmuştur: َ ف ُسا َء ُه ْم إِنَّه ْ َض َو َجعَ َل أ َ ْهلَ َها ِشيَعًا يَ ْست ُ ض ِع ِ إِ َّن فِ ْر َع ْونَ َع ََل فِي ْاْل َ ْر َ ِطائِفَةً ِم ْن ُه ْم يُذَبِ ُح أ َ ْبنَا َء ُه ْم َويَ ْستَحْ يِي ن ض َونَجْ َعلَ ُه ْم أَئِ َّمةً َونَجْ َعلَ ُه ُم ْال َو ِارثِينَ َونُ َمكِنَ لَ ُه ْم فِي ْ ُ َكانَ ِمنَ ْال ُم ْف ِسدِين َونُ ِريد ُ أ َ ْن نَ ُم َّن َعلَى الَّذِينَ ا ْست ِ ض ِعفُوا فِي ْاْل َ ْر َ ُ ٌَ َي فِ ْر َع ْونَ َوهَا َمانَ َو ُجنُودَ ُه َما ِم ْن ُه ْم َما كَانوا يَحْ ذ ُرون ِ ْاْل َ ْر َ ض َونُ ِر a) “Şüphesiz ki, Firavun yeryüzünde (Mısır’da) azgınlaştı ve halkını gruplara ayırdı. Onlardan bir kabileye, erkek çocuklarını öldürmek, kız çocuklarını hayatta bırakmak suretiyle zulmediyordu. Şüphesiz ki o, fesat yapanlardandı. Ve biz o yerde fesada uğrayanlara iyilik yapmak, onları (örnekler) imamlar yapmak ve onları mirasçı kılmak istedik (karar verdik). Onları yeryüzüne yerleştirmek istedik; Firavun, Haman ve onların ordularına, onlardan korktukları şeyleri göstermek istedik. ”2 “Historicity of Haman as Mentioned in the Qur’an” başlıklı bu makale Sher Mohammed Syed tarafından The İslamic Quarterly, Volume XXIV Number 1&2, London 1400/1980, s. 48-59’da yayınlanmıştır. 1 Fussilet, 41/41-42. 2 Kasas, 28/4-6. 2 َ َفَ ْالتَق ََاطئِين ِ عد ًُّوا َو َحزَ نًا إِ َّن فِ ْر َع ْونَ َوهَا َمانَ َو ُجنُودَ ُه َما كَانُوا خ َ طهُ َءا ُل فِ ْر َع ْونَ ِليَ ُكونَ لَ ُه ْم b) “Ve Firavun’un ailesi onu aldılar. O, onlar için düşmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gelecekti. İşte Firavun, Haman ve orduları günah (yanlış) üzerinde idiler.”3 ص ْر ًحا ِ َوقَا َل فِ ْر َع ْونُ يَاأَيُّ َها ْال َم ََل ُ َما َع ِل ْمتُ لَ ُك ْم ِم ْن ِإلَ ٍه َغي ِْري فَأ َ ْوقِدْ ِلي يَاهَا َمانُ َعلَى َ ين فَاجْ عَ ْل ِلي ِ الط َّ َ لَ َع ِلي أ ُ َ سى َو ِإ ِني َْل َظنُّهُ ِمنَ ْالكَا ِذ ِبين َ ط ِل ُع إِلَى إِلَ ِه ُمو c) “Firavun: “Ey toplumun (şefleri) ileri gelenleri! Sizin için benden başka Tanrı bilmiyorum. Benim için bir ateş yak, Ey Haman, çamuru pişirmek için (ateş yak); bana yüksek bir kule yap ki Mûsa’nın Tanrısını arayayım. Ve işte Onun yalancı olduğunu zannediyorum.””4 َسابِقِين ِ سى بِ ْالبَيِنَا ُ ََوق ِ ت فَا ْست َ ْكبَ ُروا فِي ْاْل َ ْر َ ض َو َما كَانُوا َ ارونَ َوفِ ْر َع ْونَ َوهَا َمانَ َولَقَدْ َجا َء ُه ْم ُمو d) “Karun, Firavun ve Haman da (helak oldular) Mûsa, onlara Allah’ın kudretinin açık delilleri ile geldi. Fakat onlar yeryüzünde büyüklendiler (büyüklük tasladılar), onlar (yarışı) kazanamayacaklardı.”5 َ س ْل اح ٌر َكذَّابٌ فَلَ َّما َجا َء ُه ْم ِ س ُ سى بِآيَاتِنَا َو ُ َين ِإلَى فِ ْر َع ْونَ َوهَا َمانَ َوق َ ارونَ فَقَالُوا َ س ْلنَا ُمو َ َولَقَدْ أ َ ْر ٍ ِان ُمب ٍ ط ض ََل ٍل َ سا َء ُه ْم َو َما َك ْيد ُ ْال َكا ِف ِرينَ ِإ ََّل ِفي َ ق ِم ْن ِع ْن ِدنَا قَالُوا ا ْقتُلُوا أ َ ْبنَا َء الَّذِينَ َءا َمنُوا َم َعهُ َوا ْستَحْ يُوا ِن ِ ِب ْال َح e) “Ve gerçekten biz Mûsa’yı, ayetlerimizle ve açık delillerimizle Firavun, Haman ve Karun’a gönderdik. Fakat onlar: “(O) sihirbaz bir yalancıdır” dediler. Ve o (Mûsa) bizim huzurumuzdan hakikati getirince onlar: “Onunla birlikte ona inananların erkek çocuklarını öldürün ve kız çocuklarını bırakın” dediler. Fakat kafirlerin hilesi hiç başarılı değildir.”6 َّ َ ت فَأ سى َو ِإنِي ِ س َم َوا َّ اب ال َ ص ْر ًحا لَ َع ِلي أ َ ْبلُ ُغ ْاْل َ ْس َباب أ َ ْس َب َ ط ِل َع ِإلَى إِلَ ِه ُمو َ َوقَا َل ِف ْر َع ْونُ َياهَا َمانُ اب ِْن ِلي ُ َ َْل ٌَ ب َّ صد َّ َع ِن ال ُ َظنُّهُ كَا ِذبًا َو َكذَلِكَ ُزيِنَ ِل ِف ْر َع ْون ٍ سبِي ِل َو َما َك ْيدُ فِ ْر َع ْونَ إِ ََّل فِي تَبَا ُ سو ُء َع َم ِل ِه َو f) “Ve firavun: “Ey Haman! Bana yüksek bir kule yap, umulur ki, yolla, gökyüzünün yollarına yükselirim de Mûsa’nın Tanrısını görebilirim. Gerçekten ben onu yalancı olarak düşünüyorum” dedi. Bundan dolayı, bu kötü işi Firavun’a iyi göründü ve o doğru yoldan men edildi (saptırıldı). Firavun’un hilesi boşa çıktı.”7 Batılı Bilim Adamlarının Tenkidi Öne çıkan bazı oryantalistler Haman’ın tarihiliği hakkındaki eleştirileri sebebiyle, “Kur'ân’ın Hamanı” nı doğru bir şekilde teşhis edememişlerdir. Bu konudaki ilk münekkit Papa XI Innocent’a günah çıkartan Marraccio’dur. Diğer oryantalistlerin eleştirileri genellikle onun eleştirilerine dayanır. Burada onların eleştirel gözlemlerini tekrar sunacağız: a) Kur’ân’ın Latince çevirisinin 526. paragrafı ile ilgili birinci önemli notun açıklaması şöyledir: “Muhammed dini kıssaları karıştırmıştır. O (Muhammed), Haman’ı Firavun’un danışmanı olarak kabul ediyordu, halbuki Haman, İran kralı Ahura’nın danışmanı idi. Dahası Firavun’un Musa için sözde kendisine hakikati indireceği ve tanrısını görebileceği azametli bir kule yaptırdığını düşünüyordu. Kasas, 28/8. Kasas, 28/38. 5 Ankebût, 29/39. 6 Mü’min, 40/23-25. 7 Mü’min, 40/36-37. 3 4 3 Onun(Muhammed) bu kule hikayesini, Babil kulesi kıssasından aldığına şüphe yoktur. Şu kesindir ki, kutsal kitaplarda böyle bir Firavun kıssası yoktur. Öyle bile olsa (Muhammed) akıl almaz bir hikaye nakletmiştir. b) George Sale ve Wherry şunu ifade ettiler: “Haman! Muhammed’in Musa Peygamberden asırlar sonra yaşadığı kesin olan birini Musa Peygamber ile aynı çağda yaşamış olan Pers Kralı Ahura’nın gözdesi yapmasından hareketle Firavun’un başbakanına verilen isimdir. Fakat olması muhtemel böyle bir yanlışın bize görünmesine rağmen, Muhammed’e iman eden birinin buna inanması imkansız değilse de zordur.” c) Bu konu hakkında birkaç tane daha eleştiri vardır: 1- Profesör Torrey, Ester’in Musevî hikayeleri üzerinde Peygamber Muhammed’in tesirinin olduğu ve hatta Babil kulesi hikayesinden adapte ettiği fikrine müsamaha etti.8 2- Profesör Lamnes, bunu “en belirgin tarihi hata” ve “Kral Ahura’nın bakanı olan Haman ile Mûsa zamanındaki Firavun’un bakanı olan Haman arasındaki karışıklığı” şeklinde zikretmiştir.9 Hatta Britannicca Ansiklopedisinin 1929 ve 1960 tarihli baskıları bile Kur’ân’da bulunan bu karışıklığı ileri sürmüştür.10 d) 1- İslam Ansiklopedisi 1927 tarihli baskısında şunları yazar: Ester’in kitabı mukaddesindeki Yahudilere düşmanca davranarak İranlı bakan Haman, Kur’ân’a göre,11 Karun’la birlikte Firavun’un meclisine tesir etti ve büyük vezir makamını işgal etti. Bu ikisi (Karun ve Haman), Mûsa’nın doğumunun yaklaştığını öğrendiler ve erkek çocuklarının öldürülmesini, kız çocuklarının hayatta bırakılmasını öğütlediler. Mûsa Allah’ın bir peygamberi olarak ortaya çıkınca, onu yalancı diye isimlendirdiler. Firavun, “Ey Haman! Bana bir kule inşa et. Onun üzerinde ben yollara, gökyüzünün yollarına ulaşabileyim ve Mûsa’nın Tanrısına yükselebileyim” dedi.12 Muhammed Haman’ı bu zaman dilimine yerleştirerek, tarih hakkındaki karışık bilgisini gösterir.”13 2- “Haman, Ester’in Kutsal Kitabındaki Ahura’nın bakanı ile arasındaki karışıklığın hala açıklanmamış olması sebebiyle, Kur’ân’ın Firavunla aralarında ilişki kurduğu bir kişinin ismidir.” Bu bilgi İslam Ansiklopedisinin 1971 tarihli baskısında yer alan bir durumdur.14 Daha ilerisine gitmeden, biz İslam Ansiklopedisindeki yukarıda birinci maddede sunulduğu şekliyle bilgilerin yanıltıcı birçok hata ile dolu olduğunu vurgulamak durumundayız. İlk olarak Kur’ân, Haman’ı “büyük vezir” yahut Firavun’un “başbakanı” olarak anlatmaz. Dahası Karun hiçbir yerde onun bakanı değildir. Bundan daha kötüsü; Kur’ân’da 40. sûrenin (Mü’min Sûresi) 25. ayetinde Torrey, Prof. Jewish Foundation of İslam, New York 1933, s. 117, 119. Lammens, Prof. “İslam: Beliefs Institutions” Fransızca’dan çev. Sir E. Denison Ress, Londra 1929, s. 39 10 Britannica Ansiklopedisi, c. 13 1929 Baskısı, s. 483; 1960 Baskısı s. 479. 11 Mü’min, 40/25. 12 Mü’min, 40/36-37. 13 Britannica Ansiklopedisi, c. II, Britanya Krallığı 1927 Baskısı, s. 244-245. 14 Britannica Ansiklopedisi, c. III, Britanya Krallığı 1971 Baskısı, s. 110. 8 9 4 yanlış bir şekilde farz edildiği gibi Mûsa’nın doğumundan önceki zaman dilimini anlatmaz. Aksine, Mûsa’nın Firavuna, Haman ve Karun’a, bir peygamber olarak kendi delillerini sunmasını anlatır. Bunun üzerine bu üçü (Firavun, Haman ve Karun), O’nun (Mûsa’nın) görevini reddettiler ve alaylı bir şekilde büyücü bir yalancı olarak nitelediler. Sadece bu kadar da değil, onlar Mûsa’ya inananların oğullarını öldürmek ve kız çocuklarını hayatta bırakmak şeklinde bir plan da kurdular. Hemen peşi sıra gelen 26. ayet, Firavun’un Mûsa’yı öldürmeyi teklif etmesinden bahseder. Ayrıca, şu durum önemlidir ki Kur’ân, Haman ve Karun ikilisinin, Mûsa’nın doğumunun yaklaştığını öğrenmelerini ve bunun sonucunu rapor etmelerini, erkek çocuklarının öldürülmesi, kız çocuklarının sağ bırakılması şeklindeki öğütlerini de desteklemez. İslam Ansiklopedisinin 1927 baskısında yazılan raporun tamamen savunulamaz olduğu açıkça anlaşılır. Ansiklopedinin editörleri bu bilgiyi daha sonraki baskılardan çıkartmışlardır. Haman’la ilgili karışıklık hususunda hala üstelenen temelsiz yalanla, biz bundan sonra da meşgul olacağız. Haman’ın Kimlik Tespiti Biz burada, Kur’ân’da ifade edildiği şekliyle Firavunla aynı zamanda yaşayan, Haman’ın kimliğini tespit etme hususunda, seçkin arkeologların ve dünyanın meşhur tarihçilerinin yeni çalışmalarından özetler vereceğiz: a) Haman’ın ibadetini dağıtma ki, ona yukarıda, vahalardan geldiği noktasına işaret edildi. Haman’ın ilkel vaha ibadeti sorusu pek akılcı gözükmez. Onun kaynağı da Mısır’lı Haman’ın ve Kartaca’lı Baal Haman’ın etkisindedir.15 b) Tanrı Haman’ın canlandırılması yahut kişileştirilmesi (ki yukarıdaki “a” maddesinde ki Haman’ın aynısıdır) gerçek bir şekilde tesis edilmiştir. Haman’ın yüce papazı, Tanrı Haman’ın canlandırmasını, gelecek olan nakilden de açık bir şekilde anlaşılacağı gibi kullanmıştır: “Belki Tanrı kişiliğini canlandırdığı zaman, papazların hayvan başlıklarını giymeleri ile yine aynen yüce papazın, Haman’ın canlandırmasını yaptığı zaman koçların postunu giymesini birleştirmeye kalkmak mümkündür.”16 Bu detayın yanında, eski Mısırlıların inançlarına göre, erkek ve kadın papazlar için Tanrılarını ve Tanrıçalarını canlandırmanın alışılmış olduğunu eklemek mümkün olabilir ki, bu durum şu gelecek nakilden de açıkça anlaşılacaktır: a) “Bu bölümü, iki Tanrıçayı canlandıran iki kadın papaz tarafından Thebes’de Amen-Ra tapınağında söylenilen Nephtys ve Isis şarkılarından birkaç rapor çıkarmakla sona erdirmek uygun olabilir.”17 b) “Demokratlaşmanın hızlı bir şekilde sallayıp sona erdirmesinden sonra, Eski krallığın, Mısır’lıların içinden mezhepler (dinler) ve geniş fikir dalgaları ve görüşler çıktı. Ve Kralların eskiden sahip olduğu bütün yetki ve imtiyazlar diğer D.C.K., Sir Flinder Petrie, LL.D., F.R.S., F.B.A., Religious Life in Ancient Egypt, Constable Şti. Londra 1924, s. 21. 16 W.M. Prof., The Religion of Ancient Egypt, Archibald Constable Şti. Londra 1908, s. 30. 17 Budge Sir Wallis, M.A., LITT., D., (Cambridge), D. LITT., (Oxford), D.LITT., (Durham), F.S.A., Egyptian Religion, Bell Publishing Şti. New York 1959, s. 105-106. 15 5 ölümlülere geçti. Her ölümlü kişi, yeni Osiris tarafından destekleniyordu. Onun oğlu yahut onun mevkiinde düzenlenmiş her bir resmi tören, Horus şeklinde selamlanıyor saygı duyuluyordu.”18 c) Firavun şeklinde doğmuş düşünce, umumiyetle eski Mısır krallarının ismi olmalıdır. Fakat hiçbir özel kralın ismi olmaya uygun değildir. Bu nedenle Haman yahut Amon, Tanrı Amon canlandırıldığı zaman yüce papazın umumî ünvanıdır. Biz okuyucumuza Amonu (onun bilgisini), Aman, Amen, Amon, Ammon, Amun, Haman, Hammon gibi çeşitli şekillerde ifade edebiliriz. Haman’ın Papazlık ve Politik Konumu Haman’ın kimliği tespit edilmiştir ancak onun kimliği, statüsü, ünvanı ve Kur’ân’da tarif edilen görevinin, hür ve tarafsız otoriteler tarafından açıklanması uygun olur. Haman, yukarıda da işaret edildiği gibi, onu temsil eden, çok güçlü ve nüfuzlu bir Tanrı’nın yüksek papazı idi. Kullandığı büyük güç, gelecek olan, dünyaca ünlü tarihçi ve arkeologların çalışmaları neticesinde ortaya konulan raporlar, dikkatli bir okuma ile ortaya çıkacaktır: a) Haman, halk tarafından, onların büyük kral vekili kabul edilirdi ve ibadet eden bir kimse tarafından hitap edildiği zaman, suçlulardan rüşvet kabul etmeyen, “fakirlerin veziri” gibi yüksek olmayan bir övgü tercih edilmezdi. b) “Haman’ın büyük papazı halen “Kush’un genel valisi” olarak görünmektedir. Haman altın ülkesi Nubian’ın maliki olmuştu. Büyük papaz bir adım daha ileri gider ve yukarı Nil’in büyük bölgesinin tamamını gasp eder. Aynı kitabe onun yine “çift tahıl üreten bölgenin idarecisi” olduğunu söyler. O, hükümette baş veznedarından sonra gelen, hükümetin en önemli mali memurudur. Şimdi, büyük papazın gasp etmek için gücüne ve otoritesine engel olacak hiçbir şey kalmamıştır. O bütün orduların komutanı, Kush’un genel valisidir, hazineyi elinde tutar ve ilahların binalarını yapar”19 c) “Böylece Haman’ın yüce papazının “ilk peygamberi”, aynı zamanda “işlerinin büyük yöneticisi” ve bu kapasitede O, mabetle birlikte geniş binaları hükmüne bağlamak, idaresi altına almak ve “mabedinin saltanatını sağlamak” istiyordu. O Allah’ın askerlerinin generali olarak, mabedin ordu güçlerine emreder, ortaçağa ait bir baş piskopoz gibi görünür ve Treasury’nin valisi gibi, maliyenin idaresini asla basit olmayan kontrolü altında tutardı. Ne de onun yetkisi sadece Amon’un mabedi ve papazlığı üzerinde büyüdü. O aynı zamanda “Thebes’in ilahlarının peygamberlerinin valisi” ve “Güneyin ve Kuzeyin ilahlarının peygamberlerinin valisi” idi. Bu şöyle de söylenebilir ki, ülkenin bütün papazları, onun altında ikinci derecede memur idiler ve o krallığın yüce ruhanî yetkilisi idi. O bu gücün, nasıl daha iyi kullanılacağını biliyordu. O sık olmasa da, büyük papazın diğer mabetlerdeki –mesela Heliopolis’in Güneş Tanrısı’nın mabedi- memurları, (Haman’ın heyetinin ikinci derecedeki diğer üyeleri) onun tercihleriyle uyum içerisinde vekillik yapıyordu. Bu durumda Theban papazlığı, sadece politik gücü 18 19 Cerny, Jaroslav, Ancient Egyptian Religion, Hutchinson’s Ünv. Kütüphanesi, Londra 1952, s. 100. Breasted, Prof., A History of Egypt, New York 1950, s. 244. 6 elinde tutmuyor; aynı zamanda eski tapınağın toprak gelirleri, papazların kendilerine aktığı için çok büyük maddi avantajlar da elde etmişlerdi.”20 d) “Haman’ın papazlığı, işlenmiş Mısır topraklarının yedide birini, nüfusun ellide birini yabancı köle olarak ve yarım milyon hayvan elde etti. Bu daha önceki tüm kralların miras olarak bıraktıklarına ek demekti. Bütün ülke ağır vergiler altında inlerken, bu gelir/mülk vergiden muaftı. Hiç şüphe yok ki yüksek papazlar, tapınağın miras yoluyla kalan gelirine el koymuşlardı ve yukarı Mısır’ı yönetiyorlardı. III. Ramses’ten sonra bağımsız bir kral yoktu. Ailenin diğer fertleri, giderek ülkenin en zengini olan, papazlığın ellerine kaldılar.”21 Göğe Yükselen Merdiven İnancı Şimdi de Firavun’un Haman’a tuğlaları pişirmesini ve onlarla göğe yükselen merdivenli bir kule dikmesi emrinin anlamını incelemeye devam edelim. Burada akıllara takılan soru, Mûsa’nın Allah’ının gerçekten varolup olmadığını araştırmak için, bu kule inşası önerisinin, göğe ulaşmak isteyen alaycı bir yol ile mi, yoksa Mısır’da yürürlükte olan geçmiş atalarının dinine olan saygı yolu ile mi yapıldığıdır? a) Firavun’un Mûsa’nın Tanrısını görmek için merdivenle gökyüzüne ulaşma fikri, eski Mısır mitolojisi ile uyum içerisindedir. “Gökyüzüne giden merdiven aslında güneşe tapma inancının bir unsurudur.”22 b) “Gökteki Tanrılara yükselme arzusu” eski Mısır dininin bir objesi idi. 23 Tenkitçi bir okuyucu doğal olarak şu soruları soracaktır: Çamurdan tuğla yapılması ve pişirilmesi, Mısır’da çok eski zamanlarda mı yapıldı? Arkeolojik araştırmalar vasıtasıyla şu iyi bilinen bir gerçektir ki, çamur tuğlaların yapılıp fırınlanması ve üretimi çok eski çağlarda Mısır’da ve Babil’de yapıldı. a- Mûsa Harun’la desteklenip, ilahi bir mesajla, Firavun karşısına çıktığında, Firavun onları kesin bir tavırla kovdu. “Yüklerinizi üzerinize alın” derken bununla “onların fırınlarda veya tuğla alanlarında çalışmaları gerektiğini” ima etmiştir.24 b- Şüphesiz ki “fırınlanmış tuğlalar”, çamur tuğlalı ateş kaplarda üretilmekteydi. Çanakçılar, ateşin kontrol edildiği kapalı fırınların temellerini Ur’da buldular.25 Ur ve eski Mısır arasında bir iç iletişimin varlığı, Mûsa’nın döneminden çok daha önce, İbrahim ve kabilesinin Mısır’a ve Mısır dışına yaptıkları seyahatlerle ortaya çıkarılmıştır. c- “Mısır’ın doğu komşusu Mezopotamya’dan ödünç aldığı unsurlar oldukça açıktır. Köken olarak Mezopotamya izlerini taşıyan, fakat tam olarak Mısır Steindorff, Prof. Religion of Ancient Egyptians, G.P.Putnam’s Sons New York, Londra 1905, s. 96-97 Petrie, Sir Flinder, Religious Life in Ancient Egypt, Constable Şti. Londra 1924, s. 54-55. 22 Breasted, Prof., Development of Religion and Thought in Ancient Egypt, Hodder and Stoughton, Londra 1912, s. 153. 23 Petrie, Sir Flinder, Religious Life in Ancient Egypt, Constable Şti. Londra 1924, s. 84, 208-209. 24 Rawlinson, George Prof., Moses: His Life and Times, Fleming H. Rewell Şti. New York, Chicago, Toronto, 1887, s. 90. 25 Britannica Ansiklopedisi, c. II 1974 Baskısı, s. 163. 20 21 7 hanedanlık öncesi dönemde gelişen, tuğla kapı süslemelerinin yapıldığı abidevî mimarî eserler vardı.”26 d- Sir Flinder Petrie tarafından Defenneh ve Nabeshah’da XIX. ve XX. Hanedanın binalarında, pişmiş tuğlaların varlığı birkaç olağandışı vakıa olarak keşfedildi. Bu, böylece çok doğal durumun gerektirdiği şekilde Firavun’un Haman’a emrettiği şeydir. Yani, Haman’ın yüce papazı, ki o diğer ismiyle, çamur tuğlaları hazırlamak ve sonrada, her ne kadar Firavun kalbinin derinliklerinde Mûsa’nın bir yalancı büyücü olduğuna inanıyorsa da, bir merdivenle, Mûsa’nın Tanrısını görmek üzere gökyüzüne gitmek için yüksek bir kule inşa etsin diye o tuğlaları pişirmek gibi “işlerin büyük müfettişi” idi.27 Firavun ve Mûsa’nın Mukayesesi Akla gelen bir diğer soru, Firavun ve Haman’ın, Mûsa’nın ilahi mesajını niçin reddettikleridir? a) “Şüphe götürmez tarihi bir gerçektir ki, bu ülkenin uzun süreden beri gelen örf adetlerinde Firavuna, “yeryüzünün Tanrısı”, “en iyi Tanrı”, “yüce Tanrı”, “Güneşin oğlu”, “yaşayan Horus” şeklinde bakıldı. O, bilinen en büyük ilahlar olan Re, Tum, Phthah, Ammon, ve Horus gibi ilahların kıymet ifade eden sıfatlarını bizzat babasından miras olarak almıştır. Mûsa’nın anlattığı monoteizmin bu şiddetli ululuğu ile”28 ve “iki binin üzerinde devam eden bir takım ilahları ve ilaheleri içine alan panteo’nun bir arada olması uygun olmaz.”29 b) Amonun yüce papazı Haman kendi kendine en etkili Tanrıyı (Amonu) kişileştirdi. Ve sık sık gerçekte baş papaz olan Firavuna, resmi ayinlerde vekalet etti. Mûsa’nın, bütün kainatı besleyen, yegane yaratıcı, bir ve tek olan Allah’tan getirdiği ilahi mesaj, eski yerleşmiş inançlara ve onu mağlup etmek için bütün etkili kaynaklarını ve hilelerini ortaya koyan Firavun ve Haman’ın otoritesine ciddi şekilde meydan okudu. Oryantalistler Tarafından Meydana Getirilen İhtilafların Eleştirel İncelemesi Ümid ediyoruz ki, Kur’ân’da bahsedildiği şekliyle Haman’ın tarihi yönünün anlaşılmasında doğrulayıcı, tarafsız deliller getirebilmiş olalım. Şimdi, bizim değerli oryantalistlerin bilgi kaynaklarının tarihsel geçerliliğinin incelenmesinde, onların eleştirilerinin geçerliliğini tayin edecek bir bakış açısıyla birlikte bir usûl takip edelim. Ki bu oryantalistlerin bütün ilham kaynağı, Eski Ahit’te anonim bir şekilde bulunan Ester kitabından bir bölümdür. Biz aşağıda, onların tarihiliği üzerine, tanınmış Yahudi ve Hristiyan otoritelerin eleştirilerinden alıntı yaptık. a) “Bununla beraber alimlerin çoğunluğu bu kitabı, daha sonraki dönemlerin geleneklerini aksettiren bir roman olarak değerlendirir ve saldırıdan Wilson, Jhon A., The Burden of Egypt, Chicago Ünv Matbaası, U.S.A. 1951 s. 37. Lucas, A. Egyptian Materials Industries, Edward Arnold Şti. Londra 1948, s. 63-64. 28 Rawlinson, George Prof., Moses: His Life and Times, Fleming H. Rewell Şti. New York, Chicago, Toronto, 1887, s. 88. 29 White, Manchip, Ancient Egypt, George Allen and Unwin Ltd., Londra 1970, 26 27 8 kurtulmak için eski havası verir. Bu alimler, zikredilen 127 vilayetin tarihte geçen yirmi İran vilayetiyle ciddi bir çelişki teşkil ettiğini belirtirler. Şaşırtıcı olan bir başka durum da, Mordecai’nin Yahudi olduğu bilinirken, Mordecai’nin kuzeni ve evlatlığı olan Esther Yahudi (kadın) olduğunu gizleyebilmiştir. Xerses kraliçesi olarak bilinen Ametris, ne Vashti ne de Esther’dir. İran’lı olmayan birisinin yedi mümtaz aile içerisinden sıyrılarak devlet başkanı veya kraliçe olarak seçilebilmesi mümkün değildir. İran haremlerinin sıkı bir şekilde korunuyor olması gerçeği ile Mordecai’nin saraylara rahatlıkla girebilmesi de bir çelişkidir. Medes ve İran kanunları kesinlikle değiştirilemez nitelikte idi. Kitapta, gerçekte olmuş ise, sivil savaş esnasında cereyan eden ilişkilerin durumu, tarihçiler tarafından kaydedilmemiş olması mümkün değildir. Kitap, durumuna uygunluğu ve edebî ustalığı yanında, tarihi kronolojiden ziyade romantik bir hikaye kitabına benzemesi en baskın özelliğidir.” “Bazı uzmanlar bu kitabı bütünüyle Yahudilikten farklı bir orijinde kabul ederler. Onlara göre bu kitap, ya Babil tanrısı Marduk(Mordecai) ve Isthar(Esther)’in Elamite tanrısı Hamman(Haman) ve Masthi(Vasthi)’ye karşı olan zaferinin ya da Darius’un Magian’lara baskıları veyahut ta Babillerin II. Artaxerxes’in buyruklarına karşı koyuşlarını anlatan bir eserdir. Bu görüşe göre Purim, daha sonra Yahudilerce kutlanmaya başlanan bir Babil yortusudur. Esther’in kitabı, İncil’in içine bazı özel çabalarla girebilmiştir.”30 b) “Bir kısım modern uzmanlar Esther’in yazılışının tarihi temele dayandığını düşünürler. Bazı yorumcular kitabı tarihi bir roman olarak değerlendirmelerine rağmen, modern yorumcuların büyük çoğunluğu kitabın sadece bir kurgu ürünü olduğu sonucuna varmışlardır. Esther’deki Fars isimleri olarak verilen özel isimlerin çoğu İran isimlerinden daha çok semitik(Sami’lerle ilgili) isimlere benzemektedir. Bütün bu deliller ışığında Esther’in kitabı, tarihi kayıtlar konusunda kesinlikle otorite olarak kabul edilmemelidir.”31 c) “Birçok tarihi, kronolojik hata ve çelişkiler, kitabın güvenilir bir tarih kaynağı olmadığı sonucuna götürmektedir. Önemli bir nokta da tahminen Milattan önce 150 ve Milattan sonra 70 yılları arasında yaşayan Kumran’lar tarafından yazılmış olan Ölü Deniz Kayıtları arasında, bu kitabın hiçbir parçasının bulunmaması ve Yeni Ahit’te ondan hiç bahsedilmemesidir.” d) “Ne Hristiyanlar ne de Yahudiler, bu kitabın kutsal yazıtlara dahil edilmesinden memnun değillerdir. Bu kitabın statüsü Milattan sonra ilk iki yüzyıl boyunca hahamlar tarafından şiddetle eleştirilmiş fakat kitlelerin talebi üzerine kabul etmek zorunda kalmışlardır. Hristiyanlar arasında da bu kitabın statüsü hakkında farklı şüpheler vardır. Martin Luther “Keşke bu kitap hiç olmamış olsaydı” demiştir. Kabul edilmelidir ki, Purim yortusunun popülaritesi olmasaydı kutsal yazıtlar arasında yer almasını gerektirecek pek fazla bir şey yoktu.”32 e) “Fars kayıtlarınca böyle bir hikayenin varlığı onaylanmamış ve Fars tarihi kaynaklarına benzemediği ve uymadığı vurgulanmıştır.”33 Universal Jewish Encyclopaedia, cilt IV, New York 1948 s. 170. Jewish Encyclopaedia, cilt V, Funk and Wagnalls Şti. Londra1903, s.235-236. 32 “Interpreters” One Volume Commentary On The Bible, William Collins Sons Şti. Ltd. Londra 1972, s. 232-233. 33 The New Bible Dictionary, İnter-varsity Matbaası, Leicester, İngiltere 1977, s. 393. 30 31 9 f) Hepsinden önemlisi Esther’in kitabı “uyumsuzluklar ve imkansızlıklar” serisi olarak kabul edilmiştir. “Dahası bize verdiği tarihlere rağmen gerçekte, hiçbir kronoloji bilgisine sahip değildir. Esther’in kitabının gerçek bir tarihi eser olmadığı bir çok gelenekçi kilise alimi tarafından bile açıkça ifade edilmiştir. Hikayenin en temel bölümlerinin hiçbiri tarihsel değere sahip değildir ve bütün anlatımların kurgu olduğu kanaatine varıyoruz.”34 Yukarıda sözü edilen belli başlı alıntılardan yola çıkarak hiçbir tarihçi Esther’in kitabının masalına güvenemez ve hiçbir uzman, kitaptaki karakterlerin, özellikle de Esther’in Haman’ının tarihi mevcudiyetinden bahsedemez. Esther’in romantik sahnesi Ahasuerus şeklinde isimlendirilen kralın saltanatı döneminde olmuştu. Sözde Fars kralı olduğu iddia edilen bu şahıs hakkında otoriteler arasında çok geniş bir fikir ayrılığı vardır. Bazıları onun Artaxerxes, bazıları Artaxerxes I, bazıları Artaxerxes II, Artaxerxes III, Cambyses veya birinci Darius olduğunu bile söylerler. Biz şu gelen önemli ifadeyi, aynı otoriteden alıntı kabul edemeyiz: “Hoshiander, Artaxerxes’in yardım ettiği Yunanlılara Yahudiler saldırmadığı için diğer bir isim kullanıldığına işaret ederek, bu kralın Milattan önce 404-309 yılları arasında yaşayan Artaxerxes II olduğuna dair çok ciddi bir iddiada bulunmuştur.”35 1958 tarihinde basılan Webster’in Bibliyoğrafya Sözlüğü, Ahasuerus’la ilgili şu ifadelere yer verir: “İncil’de kullanıldığı üzere Farsların iki tanımlanamamış kralı vardır: 1- Bazen büyük Xerses diye de isimlendirilen, başşehri Susa olan büyük kral, fakat bu kral hakkında kronolojik ve diğer bilgiler çelişkilidir. 2Darius’un babası Mede”36 Sonuç En son tarihi araştırmaların ve yukarıda bahsedilen dünyaca ünlü bağımsız ve tarafsız otoriteler tarafından yapılan keşiflerin ışığında, umarız ki Kur’ân’ın Haman’ının tarihsel geçerliliğini ikna edici bir şekilde açıklığa kavuşturabilmişizdir. Haman, Musa (selam onun üzerine olsun) tarafından karşı konulan Firavun’un mahkemesinde önemli, seçkin bir pozisyonda idi. Kur’an’daki ifadelerin gerçekliği, 14 asır geçmesine rağmen, böylece bütünüyle dil uzatılamaz niteliktedir. Encyclopaedia Biblica, c. II, Adam and Charles Black, Londra 1901, sütun: 1400-1407. Universal Jewish Encyclopaedia, c. I, New York 1948 s. 137. 36 Webster’s Biographical Dictionary, G. C. Merriam Şti. Springfield, U.S.A. s. 17. 34 35