ROMANESK VE GOTiK DÖNEM 1 Sosyal ve Siyasal Yaşam M.S. 5. yy da Roma İmparatorluğu zayıflıyor İmparatorluğun çöküş yıllarında iç bölünmeler ve dış saldırılar sonucu sivil yaşam olumsuz etkilenmişti. Bu nedenle, sivil ve dini yapılar; ağır, kütlesel sığınaklarmış gibi inşa ediliyor ölümden sonra vaat edilen bir başka dünyaya açılan kapı anlamı taşıyordu. 2 Kilise • Batı kilisesi Rom İmparatorluğu’ndan sonrada etkisini sürdürüyor. • Roma piskoposu hem diğer piskoposlar hem de artık krallar üzerinde bir üstünlük kuruyor. • Pontifex maximus (papa) ünvanı alıyor. • Öyleki Charlemagne papanın takdis gücüyle yeni bir imparatorluk kuruyor. 3 Ortaçağ (475-1453) 450-900 arası Erken Ortaçağ, “Karanlık Çağ” olarak adlandırılır. Charlemagne yükselişi ve Frank İmparatorluğu’nun kurulması ile sonlanır 900-1200 Yüksek Ortaçağ ’da, daha kararlı bir feodal sistem hakimdi. Doğudaki Müslümanlara Haçlı Seferler yapılmaya başlandı. Ticaret ve seyahat yeniden canlandı. 1200-1450 Geç Ortaçağ Kiliseye ait kamusal ve özel yapıların ve Gotik üslubun gelişmesi- Kara ölüm (veba) salgını ve Yüzyıl Savaşları 4 Günlük yaşam, Simya, Cadılar… • 15. -18. yy arası Cadı Avı • Gece Sürüşü • Şeytanla pakt • Hırıstiyanlığı reddetne • Gece Buluşması/toplantı • Haç ve Komünyona saygısızlık • Sefahat Alemi • Bebek/ çocuk kurban etme, • Kanibalizm Sanat • Mısırlılar çoğunlukla, varolduğunu bildikleri şeyi, • Yunanlılar ise gördükleri şeyi çizmişlerdi. • Ortaçağlı sanatçı ise aynı zamanda hissettiği şeyi de yapıtında anlatmasını öğrenmiştir. Ortaçağ sanatçıları, doğaya inandırıcı bir ölçüde benzeyen veya güzel şeyler yapmak için ortaya çıkmamışlardı; aynı inançta olan kardeşlerine kutsal öyküyü ve onun mesajlarını iletmeye çalışıyorlardı (Gombrich 165-6). • https://www.youtube.com/watch?v=-PIWvTKcSw&list=PLTvX4ohSCyAkDE3DuTxQnRJbvjVeGL7ZO&index=6 6 Sanatçının statüsü • Artista: liberal sanat erbabı • Artifex: mekanik sanat icra eden kimse. • Ortaçağ ressamı ‘dekorasyon’ ustası • Mobilyalar, sancaklar, kalkanlar, tabelalar, kilise duvarları, zengin kesimin evleri Loncalar • Ressamlar eczacı loncasına, • Heykeltraşlar kuyumcular loncasına, • Mimarlar taş ustaları loncasına dahildi. Mimari; Yüksek Ortaçağ boyunca çok sayıda kilise ve manastırlar ile ahşap çatkılı derebeyi şatoları ve taş malzemeden kaleler inşa edildi. Manastırlar dini amacın yanı sıra kutsal pagan metinlerinin depolandığı ve yolcuların konakladığı çok amaçlı yapılardı. Bu yapılar bulundukları bölgenin siyasal, kültürel ve tarımsal merkezi konumunda olan büyük bir yapı kompleksiydi. Manastırlar çoğunlukla gözden uzak, ulaşımı zor dağ doruklarına kurulurdu. Yapım masrafları o bölgenin en soylu kişisi tarafından karşılanırdı. Bugünkü anlamında tasarımcı baş rahipti. 8 Kilise Planı Tipi 1 Nef: Kiliselerde tepe pencereleri ile aydınlatılan uzun merkezi mekan 2 Transept : Latin haç planlı bir kilisede iki yan koldan her biri 4 Portal: Giriş 8 Koro yeri: Apsisle çapraz sahın arasında kilisenin korosunun yer aldığı bölüm. 9 Apsis: Genellikle bir Roma bazilikasının kısa kenarlarında ya da Erken Hıristiyan kiliselerinin ucunda bulunan yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde çoğu tonozla örtülü bölüm 9 Romanesk • İngiltere'nin yeni derebeyleri olan piskoposlar ve soylular, kendi güçlerini göstermek amacıyla hemen manastırlar ve büyük kiliseler yaptırmaya başladılar. • Bu binaların yapımında kullanılan üslup, Norman fethinden sonra, bir yüzyıldan uzun bir süre gelişmeye devam etti ve İngiltere'de Norman üslubu, Avrupa kıtasında ise Roman (Romanesk) üslubu adını aldı (Gombrich 170) 10 • Romanesk • Roman ve Norman kiliselerinde genellikle koskoca taşıyıcı ayaklara oturan yuvarlak kemerler buluruz. Bu kiliselerin, gerek içten gerekse dıştan uyandırdıkları genel etki, kütlesel bir güçlülüktür. Süslemeler, hatta pencereler bile azdır. Yalnızca sağlam ve dümdüz duvarlar ve Ortaçağın kalelerini andıran kuleleri dikkati çeker (Gombrich 173). 11 Romanesk Kilise tarafından, putperest inançlarından kısa bir süre önce dönmüş köylülerin ve askerlerin yaşadığı yerlere dikilen bu güçlü ve herkese meydan okuyan taş kümeleri Yeryüzü Kilisesi kavramını-yani, kıyamet günü zafer saati gelinceye kadar yeryüzündeki karanlık güçlerle kilisenin savaşacağını açıklıyor gibidir (Gombrich 173). 12 Romanesk • Kiliselerin yapımında iyi mimarların kafasını meşgul eden tek bir şey vardı. Bu etkileyici taş binaları uygun bir taş tavanla örtmek. • Bazilikalarda kullanılan ağaç tavanlar fazla görkemli değildi ve kolayca yanabildikleri için tehlikeliydi. • Böylesine geniş yapılar üstüne tonoz yapmadaki Roman sanatı, artık çoğu unutulmuş olan çok fazla teknik bilgi ve hesap gerektiriyordu (Gombrich 175) 13 Romanesk mimarlığın kütleselliğinin en iyi örneği: Saint Michael, Hildesheim. Duvarlar 5 ayaktan daha kalın, “Sağlam Kale” diye tanımlanır. Hafifçe değiştirilmiş bir bazilikal plan: Doğu transeptinde geleneksel büyük apsidin yanında yer alan iki küçük apside sahip Batı transeptinde ise şapel benzeri bir apside sahiptir. 14 Manastırlar; -Saint Galle Manastır, (İsviçre/ M.S. 814) Ana yapı Kutsal Topraklara ve doğan güneşe bakacak şekilde batıdan doğuya yönlendirilmişti. Lineer plan şemasına sahip manastırlarda üst örtü beşik tonozdur. Pencereler sadece beşik tonozun uçlarında yer alır. Bu nedenle iç mekan oldukça loştur. 15 Saint Galle (Saint Gallen), İsviçre Ana yapının güneyinde, keşişlerin sabahın ilk ışıklarını görebilecekleri yatakhane bölümü, bunun yanında saat yönünde yemekhane ve batıda yiyecek içecek kileri bulunmaktaydı. Kilise ile bu üç yapı bir avlu çevresinde yer almaktaydı. Avlu ve kapalı mekanlar arası sütunlu portikle çevriliydi. Masif kütleler, küçük pencereli iç mekanlara sahipti. 16 İlk Romanesk Yapılar 17 Romanesk vs Saint Peter bazilikası Çapraz tonoz vs düz tavan 18 19 20 21 22 Romanesk yapının dış görünüşü 1. Kuleler 23 2. Typanum: heykel ya da rölyef ile süslenmiş, binanın giriş kısmı 24 3. Campaniles: tek başına bulunan çan kuleleri, ör: Pisa 25 4. Arcade (sıra kemerler) 26 Romanesk Mimari Özellikleri • 12. yüzyıl mimari yapı üslubudur. Ortaçağın ilk dini yapılarıdır. • Kalın taş duvarlı, iki kattan fazla yüksek olmayan yuvarlak kemerli yapılardır. • Duvarlar taşıyıcı elemanlar olduğundan pencereler küçük ve azdır. • Süslemelerden yoksundur. • İç mekânda fresk tekniğinde dini içerikli resimler bulunur. • Ortaçağın kalelerini andıran çan kuleleri dikkat çeker. 27 Tonoz çeşitleri 28 Beşik tonoz: • Tonozun en basit biçimidir. Varolduğu iddia edilen en eski beşik tonozlar Sümerliler tarafından, Nippur’daki bir zigguratın (Sümer tapınağı) altında yapılmıştır. tek eksenli bir yapıya sahiptir. 29 İki eksen ve iki beşik tonoz kesişince çapraz tonoz kullanıldı. 30 Çapraz tonoz: • İki beşik tonozun dik açıyla kesişmesinden oluşur. İlk olarak Romalılar’ın milattan sonraki ilk yıllarda deneyimlemeye başladığı çapraz tonoz, daha sonra birkaç yüzyıl gündemden düştükten sonra Avrupa’da 11. yüzyılın ortalarında, çapraz tonozları olanaklı kılan daha sağlam taş bina inşasını getiren Karolenj ve Romanesk üslup ile yeniden gözde olmuştur. 31 Kaburgalı tonoz: • Genellikle beşik tonozlarda ve diğerlerinde destek kaburga sisteminin görülebildiği tonoz biçimidir. Tonoz yüzeyi taş ya da tuğladan örülen kaburgalarla sağlamlaştırılır. Erken Gotik üslubun en önemli öğelerinden olan kaburgalı tonoz, çapraz tonoza göre daha fazla orantısal değişim sağlayan bir biçimdir. 32 Gotik Mimari • Ortaçağ sanatsal gelişiminin ve mimarisinin son büyük evresi • 12. yy Fransa’nın Ile de France bölgesi • opus francigenum (Fransız işi) • Erken, klasik (yüksek) ve geç dönem Gotik olarak 3 evrede incelenir. • İlk örneği St. Denis bazilikası (1137-1144) GOTİK MİMARİ • Roman üslubu, XII. yüzyılın sonuna kadar bile yaşayamadı. Sanatçılar henüz kiliselerinin tavanlarını tonozla örtmeyi, heykellerini yeni ve görkemli bir tarzda düzenlemeyi doğru dürüst başaramadan, ortaya çıkan yeni bir düşünce bütün bu Norman ve Roman kiliseleri kaba ve modası geçmiş duruma getirdi. Bu yeni düşünce kuzey Fransa'da doğmuştu ve buna Gotik üslup deniliyordu. Önceleri, bu yeni üslup sadece yeni bir teknik buluş olarak tanımlanabilirdi ama sonuçlan bunun çok daha ötesinde oldu. Bu buluş, bir kilisenin tavanının örtülmesi için çapraz kemerlerin kullanılmasıydı. Böylece sürekli olarak geliştirilebilen ve Norman mimarların hayal bile edemeyeceği yeni olanaklar ortaya çıkmıştı. 34 GOTİK Eğer, ayakların tavan tonozunun kemerlerini taşımak için yeterli olduğu doğruysa, o zaman, aradaki diğer taşlar sadece dolguydu ve demek ki ayaklar arasındaki koskoca duvarlar gerçekte gereksizdi. Bu durumda, taştan yapılmış iskele benzeri bir strüktüre tüm binayı taşıtmak mümkündü. 35 GOTİK • Gerekli olan tek şey ince ayaklar ve dar "kaburgalar"dı. • Aralarına hiçbir şey konmasa da, bu iskelenin çökme tehlikesi yoktu. • Ağır taş duvarlar gereksizdi - bunların yerine istenirse geniş pencereler konulabilirdi. 36 Gotik Mimari • Fransa’da Fransız krallarının gömüldüğü yer olan St. Denis Kathedralinde doğdu. • Abbot Suger, ruhun vücuda gelmiş hali olarak görülen ışığı dikkate alarak sivri kemer kullanarak yeni bir biçime ön ayak oldu. 37 Bölgelere Göre Gotik Katedrallerin Farkı; İngiltere’de inşa edilen katedraller alçak ve yatay, İtalya’da inşa edilenler çok renkli süslemeleri ile özgündüler. Ama temel organizasyon hepsinde aynıydı; nef, yan sahın, transept kollar, koroyu çevreleyen ışınsal şapeller v.b. Bu şapeller Azizlere ve yerel din şehitlerine adanıyordu. Merkezi şapel ise Bakire Meryem’e adanmıştır. 38 İngiliz katedralinde transeptlerin ve nefin kesiştiği yerde bir kule yükseliyordu. İç kanatta nefin üst örtüsünün doğal ışıkla aydınlanması mekandaki yükseklik algısını kuvvetlendiriyordu. Payeler kolay işlenebilen kireç taşından inşa edilirdi. 39 Taşıyıcı Sistemler Gotik mimaride Çatıdan gelen yük, iç mekanda taşıyıcı payeler ile zemine iletilir. Yüksek payelerin dışa açılmasını önlemek için uçan payandalarla desteklenir. Uçan payandalar da yükü payandalar ile zemine iletir. 40 Kaburgalı tonoz Taşıyıcı Elemanlar 42 43 • Gotik üslubun özellikleri • • Romanesk üslubun yuvarlak kemerleri yerini sivri kemerlere bırakmıştır. • Büyük ve çok pencereleri vardır. • Pencerelerde vitray (renkli cam resimler) vardır. • Kubbesiz, bazilika ve hac planın birleşimidir. • Giriş kapısı Taç Kapı (Süslü ve azametli) olarak yapılır. • Taç kapının üstünde yuvarlak vitray pencereler yerleştirilmiştir. • Dış cephe heykel ve kabartmalarla bezenmiştir. • Uzaktan göründüklerinde insana gökyüzüne uçma izlenimini verirler. 44 Yapı • Sivri kemer • Kaburgalı tonoz • Uçan payanda • Gül pencere Uçan Payanda Uçan payanda St. Denis Katedrali, kuzey gül penceresi St. Denis Saint Denis Katedrali Saint Denis Katedrali 55 Plan -Saint Denis Katedrali (1135-1140) tasarımcı rahip Suger Kilisenin cephesinde iki kule merkezde yer alan giriş kapısı ve üzerindeki gül penceresi, pencere açıklıkları aritmetik ve geometrik olarak planlanmış bir cephe kompozisyonuna sahipti. Giriş kapısı ardarda gelen sütunlarda geriye çekilmişti. 56 Katedraller: -Durham Katedrali, İngiltere, (1093-1133) 11. yy’da iç mekana daha fazla ışık sağlama ve daha yüksek iç mekanlar inşa etme isteği, yeni inşaat teknikleri geliştirmeye neden oldu. Burada ilk olarak sivri kemerlerden bahsedilmektedir. Böylece nefin üst bölümünde de pencere açıklıkları yapılarak iç mekana daha fazla ışık sağlanabildi. 57 -Durham Katedrali, İngiltere, (1093-1133) Romanesk mimarlığa dönüşen erken ortaçağın yuvarlak kemerli mimarisi, dönemin siyasi ve sosyal yaşamını yansıtan kütlesellikten kurtulamadı. Ancak Tanrı’ nın kutsal inayetinin simgesi olan ışığın varlığını iç mekanda vitraylarda görmek kiliseleri şeffaflaştırdı ve artık Gotik dönem başlamış oldu. 58 -Salisbury Katedrali, (İngiltere/ 1220-58 ) Diğer Gotik kent kiliselerine göre daha fazla açık alan sahipti. Nef’i 11.3 m genişliğinde, tonozlarla birlikte 25 m yüksekliğindedir.İngiliz katedralleri çoğunlukla iki transepti vardı ve batı uçları düzdü. Bu nedenle eğimli bir vitray yüzeyi yerine düz vitraylı bir pencere duvarı vardı. 59 Salisbury Katedrali, İngiltere, 1220-58 Genel görünüş Genel görünüş 60 Salisbury Katedrali İngiltere, 1220-58. İç mekan görünüşü Apsitte yer alan taşıyıcı 61 Kiliseler; İlk Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis’ deki Ayasofya Kilisesi, Gotik katedralin ortaya çıkış nedeniydi. Fransa’da bu kadar büyük bir yapı yoktu. Gotik katedraller baştan aşağı İncil’de geçen konuları anlatan resimlerle süsleniyordu. 62 Bu yapılardaki en büyük yenilik eski Romanesk kiliselerin kütleselliğinden uzak, neredeyse duvarların tamamen kaldırılmasıydı. Bunun yerine İncil’deki olayların resmedildiği renkli cam yüzeyler vardı. Okuma yazma bilmeyen halk için resimler (vitraylar) çok daha anlaşılır ve açıklayıcıydı. Bu dönemde başka bir yenilik de yeni koro yerinin eklenmesiydi (Örnek Saint Denis Katedrali) 63 -Saint Sernin Kilisesi, (Fransa 1077-1125) 1000-1500 yılları arasında güney Fransa’da Roma’nın mimari izleri hala görülmekteydi. Romanın masif yapısı ve açık dairesel geometrisini çağrıştıran mimari bu döneme adını Romanesk dönem olarak vermiştir. Bu döneme ait en belirgin örnek; Saint-Sernin Kilisesi’nde pencere açıklıkları azdı ve iç mekanda aydınlık düzeyi düşüktü. 64 Sivil Mimari Örnekleri: Konut İlk kentler manastırların çevrelerinde gelişti. Ev planları genellikle üç katlıydı; girişte bir dükkan arkasında bir avlu ve onun da arkasında mutfak vardı. Üst katta birleştirilmiş bir oturmayemek yeme mekanı ve arkada yatak odası bulunurdu. Üçüncü kat çırakların uyuma mekanı ve malların bulunduğu depo vardır. Katedrallerin inşası sırasında deneme amaçlı mimari hareketler belediye sarayı ve özel konutların mimari karakterini belirledi. Dikey çizgilerin hakim olduğu göğe doğru yükselen bir kent mimarisi ortaya çıktı. Konut planı 65 14. yy’da Kara Ölüm olarak adlandırılan veba salgını nedeni ile her alanda olduğu gibi mimarlık alanında da gelişme durdu. En az 25 milyon kişi öldü. Bu arada kilise hiyerarşisi parçalandı. 14. yy sonunda farklı siyasal görüşlere sahip rahipler papalık tacı için çekişiyordu. Doğudan gelen başka bir tehlike de Bizans İmparatorluğu’na baskı yapan Osmanlı Türkleriydi. 66 1453’de Konstantinopolis Osmanlı tarafından alındı. Ancak korktukları gibi olmadı, büyük bir hoşgörüye sahip ve iyimserlik gösteren Fatih Sultan Mehmet Klasik Yunan ve Roma döneminin düşünsel ve sanatsal fikirlerine ve eserlerine derin bir saygı duyuyordu. 67 Yunan düşünürlerin İtalya’ ya gelmesi ile cesaret bulan İtalyan düşünürler, ressamlar, heykeltıraşlar ve mimarlar Hıristiyan inancı ile Klasik düşünceyi birleştiren uzlaştıran yeni bir sanat yaratmayı amaçladılar. Bu Rönesans’ın doğuşu anlamına geliyordu. 68 Kaynaklar • Roth, M. Leland, Mimarlığın Öyküsü: Öğeleri, Tarihi ve Anlamı • Gombrich, Ernst, Sanatın Öyküsü 69