Acilde Nörolojik Muayene

advertisement
Acil Serviste Hızlandırılmış
Nörolojik Muayene
28.02.12
Dr.Günay YILDIZ
Acil serviste nörolojik muayenenin
esasını;





Uyanıklığın derecesi,
Solunum paterni,
Pupil aktivasyonları,
Göz hareketleri,
Motor postür belirler.




Hikayede gelişim hızı,
komplikasyonların progresyonu,
Barsak ve mesane fonksiyonu,
Parezinin yeri,bilateral olması,spinal
kord hasarlanmasında seviye
önemlidir.
Kremaster yanıtı,uyluk refleksi ve
abdomen değerlendirilmelidir.
Nörolojik Muayene Kılavuzu
1. UYANIKLIK DURUMU ve GENEL GÖRÜNÜM
2. KONUŞMA BOZUKLUĞU : Afazi yönünden ön
değerlendirme.
3. ENSE SERTLİĞİ VE MENİNGEAL BELİRTİLER
4. KRANİYAL SİNİRLER:
I: Koku algılama ve ayırdetme
II: Görme keskinliği, görme alanı, fundus
III, IV, VI: Göz hareketleri, konverjans, pupillalar,
nistagmus
5. MOTOR SİSTEM :
KAS KUVVETİ : 0/5-5/5 arası derecelendirme
Kas adı
Parezi testleri
6. TONUS :
iSTEMSiZ HAREKET: Kore, atetoz, tik, epilepsi,
fasikülasyon vb.
7. DUYU:
SUBJEKTİF.
OBJEKTİF: Yüzeyel
Derin
Kortikal
8. KOORDiNASYON VE ATAKSi : Parmak - Burun, DizTopuk, ardışık
9. REFLEKSLER:
TENDON REFLEKSLERİ: 0= Kayıp,+/- = Azalmış, + =
Normal, ++= Canlı, +++= Artmış, ++++= Polikinetik
YÜZEYEL REFLEKSLER : Karın derisi, kremaster, anal
PATOLOJİK REFLEKSLER: Babinski, Hoffmann, Klonus, İlkel
refleksler,
10. DURUŞ VE YÜRÜYÜŞ
11. SFİNKTER KUSURU
12. MENTAL MUAYENE
13. AFAZİ, APRAKSİ, AGNOZİ
NM’yi takiben





Klinik tablonun özeti çıkartılmalı,
Hangi sendroma uyduğu
belirlenmeli
Anatomik lokalizasyonu tespit
edilmeli,
Tanı olasılıkları değerlendirilmeli,
İnceleme planı çıkarılmalıdır.
1.MENTAL MUAYENE



Serebral fonksiyonlardaki yeterliliğin
önemli bir göstergesidir ve nörolojik
muayene(NM) içinde öncelikle
yapılmalıdır.
Ancak muayenenin yapılması ve
değerlendirilmesinde hastanın premorbid
kişilik yapısı ve entellektüel düzeyi de
gözönüne alınmalıdır.
Mental muayenede
bilinç,kooperasyon,oryantasyon,dikkat
değerlendirilmelidir.
a.Bilinç düzeyi


Bilinç kişinin kendisini ve çevresini farkedip ilişki
içine girebilmesidir.
Bilinç düzeyinde farkındalığın azalması
letarji,stupor ve koma olarak ilerler.
*Letarji,hastanın uyanık kalabilmesi için sürekli dış
uyaranın gerektiği durumdur.
*Stupor(semikoma),dış uyaranlara karşı yanıt ileri
derecede azalmıştır ve hasta sadece kısa bir süre
için uyandırılabilir.
*Koma,dış uyaranla bile hastanın uyandırılamadığı
tablodur.
*Konfüzyon;enfeksiyonlar,metabolik
hastalıklar,vasküler hastalıklar,endokrin
hastalıklar,aşırı ilaç kullanımı,yüksek doz
ilaçların ani kesilmesi,postiktal dönem ve
beyin tm.lerinde görülür.
Dikkat,bellek,çevresel değerlendirme ve
oryantasyonda bozulma olurken,basit
mental fonksiyonlar ve basit emirlere
yanıt normaldir.
*Deliryumda etyolojik neden beyin
metabolizmasını etkileyen tüm nedenler (tiamin
yetmezliği, hipoksemi, HT,
hipoglisemi,hipoperfüzyon,enfeksiyon, toksik)
olabilir.


Bilinç konfü olup,dikkat herzaman bozulmuştur.
Halüsinasyonlar da eşlik edebilir.
***Konvulzyondaki bilinç bozukluğu gelip geçicidir.
b.Kooperasyon


Bilinç düzeyi normal olan bir kişinin
muayeneye gereken uyumu
gösterebilmesidir.
Kooperasyon kısıtlılığı bilincin
bozulduğu durumlarda,psikiyatrik
hastalıklarda ve afazide görülebilir.
c.Oryantasyon

Hastanın yer,zaman ve kişileri bilinçli ve
doğru olarak bilmesidir.
-Yer için bulunduğu bina-şehir,
-Zaman için gün-ay-yıl-mevsim
-Kişi için doktoru,etrafındaki kişiler
sorulabilir.
***Dikkat,akut konfüzyon ve deliryumda
ileri derecede bozulurken, demansta,
depresyonda kısmen bozulur;fokal beyin
lezyonlarında etkilenmez.
***Ruhsal gözlemde anksiyete, öfori,
depresyon gibi semptomlar
değerlendirilir.Bunlar psikiyatrik
hastalıklarda görülebileceği gibi kafa
travması ,demans,frontal lob
patolojileri,parkinson,SSS
enfeksiyonlarında da görülebilir.
***Görsel ve işitsel halüsinasyonlar hem
psikiyatrik hem de organik hastalıkları
düşündürürken,koku ve tad
halüsinasyonları daima organiktir.
***En sık rastlanılan nörolojik koma nedenleri
 1.fokalizasyon veya lateralizasyon belirtileri
olmayan MIB olan komalar:
-SAK
-menenjit
-meningoensefalit
 2.fokalizasyon veya lateralizasyon belirtileri olan
MIB olmayan komalar:
-beyin tm
-beyin kanaması
-beyin damar tıkanıklığı
-beyin apsesi
Glaskow Koma Skalası
Göz açma skor

Spontan
4

Emirle
3

Ağrılı uyaranla 2

Yok
1
Motor cevap

Emirle ekstremite hareketleri normal 6

Ağrılı uyaran lokalizasyonu
5

Ağrılı uyarana reaksiyon
4

Ağrılı uyarana fleksiyon
3

Ağrılı uyarana ekstansiyon
2

Ağrıya cevap yok
1
Sözlü cevap

Oryante-isim, yas vs 5

Konfüzyon
4

Uygunsuz konusma 3

Anlamsız homurtu
2

Cevap yok
1
Komalı Hastanın Nörolojik Muayenesi
1.Baş ve gözlerin pozisyonu:Normal
serebral hemisferler baş ve gözleri
beraber karşı tarafa doğru çevirir.
Hemisferik lezyonlarda hasta lezyonuna
bakar;pons lezyonlarında ise hasta
lezyonun tersine bakar.
2.Tek yönlü dilate ve yanıtsız pupilla:
temporal lob herniasyonu sonucu
3.kraniyal sinir felcine bağlı ortaya
çıkar;ancak herniasyon diyebilmek için
hastanın komada olması gerekir.
3.İğne ucu pupil:pons lezyonlarında,opiat ve
pilokarpin alımına bağlı ortaya çıkar,ışığa
yanıt vardır.
4.Horner sendromu:talamik veya
hipotalamik lezyonlarda görülür.
5.Oküler sıçrama(bobbing):göz kürelerinde
aşağı doğru hızlı bir devinim olur ve sonra
göz küreleri yerine gelir.Pons harabiyetini
gösterir.
6.Okülosefalik refleks:göz kürelerinin başın
dönüş yönünün tersine doğru
hareketidir.Bu refleksin yokluğu pons ve
mezensefalonda destriktif lezyon varlığını
gösterir.
7.Silospinal reflesk:boyuna ağrılı stimulus
vermekle pupillalarda genişleme
olmasıdır.Yokluğu alt beyin sapı hasarına
işaret eder.
8.Solunum bozukluğu
 -cheyne stokes solunumu. bilateral derin
hemisferik ve bazal gg lezyonlarında
 -apneik solunum. pons lezyonlarında
 -ataksik solunum. bulber solunum merkezi
lezyonlarında
 -santral nörojenik hiperventilasyon. orta beyin
lezyonlarında




A. Cheyne –stokes solunumu,
B. Santral nörojenik hiperventilasyon
C. Apnöstik solunum,
D. Ataksik solunum
9.refleks motor yanıtlar.
 -deserebre yanıt:
 kollarda ekstansiyon,adduksiyon,iç
rotasyon,bacaklarda ekstansiyon;üst
beyin sapı lezyonlarında

-dekortike: kollarda
fleksiyon,adduksiyon,bacaklarda
ekstansiyon;derin hemisferik-alt beyin
sapı lezyonlarında
Afazi Muayenesi





Öncelikle hastanın konuşmasının akıcı olup
olmadığı ayırt edilmelidir.
Ardından anlaması değerlendirilmelidir.”Ağzını açkapa” gibi emirler verilerek ya da isimleri
söylenen eşyaları göstermesi istenerek
değerlendirilebilir.
Akıcı ise Wernicke afazisi,akıcı değilse Broca
afazisi akla gelmelidir.
Tutuk afazi(Broca tipi):konuşma kesik
kesiktir,büyük zorlukla telaffuz edilir,ancak
anlamlıdır.
Akıcı afazi(Wernike tipi):hasta hece ve kelimeleri
hiç zorlanmadan çıkarır,ancak anlamsızdır.
2.MENİNGEAL İRRİTASYON
BULGULARI

Ense sertliği, Kernig ve Brudzinski delilleri
komanın SAK veya menenjite bağlı olduğunu
telkin eder. Ancak :

A. Subaraknoid kanamanın erken döneminde
meningeal iritasyon belirtileri bulunmayabilir.
B. Derin koma ileri bir hipotoniyle birlikteyse yine
ense sertliği görülmeyebilir.
C. Buna karşılık, deserebrasyon postürü ense
sertliğini taklit edebilir.
3.KRANİYAL SİNİRLER





Sağda ve solda birer tane olmak üzere 12 çift
kranİyal sinir vardır.
Kafa çiftlerinin üç tanesi (I,II ve VIII.sinirler)
sırasıyla koklama, görme, işitme ve denge gibi
özel duyularla ilgilidir.
Beş tanesi (III,IV,VI,XI ve XII. sinirler) saf motor
sinirlerdir.
Diğer dördünün ise (V,VII,IX ve X. sinirler) motor
ve duyusal görevleri vardır.
Kranİyal sinirlerin dört tanesi (III,VII,IX ve X.
sinirler) otonomik fonksiyonlarla ilgili
parasempatik teller de içerir.

I.kranİyal sinir: N. Olfactorius
II. kranİyal sinir: N. Opticus
III. kranİyal sinr:i N. Oculomotorius
IV. kranİyal sinir: N. Trochlearis
V. kranİyal sinir: N. Trigeminus
VI. kranİyal sinir: N. Abducens
VII. kranİyal sinir: N. Facialis
VIII. kranİyal sinir: N. Stato-Acusticus
IX. kranİyal sinir: N. Glossopharyngeus
X. kranİyal sinir: N. Vagus
XI. kranİyal sinir: N. Accessorius
XII. kranİyal sinir: N. Hypoglossus
1.Olfactor Sinir



Bulbus olfactoriusta yer alır.Koku alma siniridir.
Hastanın gözleri kapalıyken burun deliklerinden biri
parmak ile kapatılarak açık olanın önüne
yaklaştırılan kokulu pamuk veya maddeyi
(kahve,nane,limon gibi) bir iki kez koklaması istenir.
Aynı şey öteki burun deliği için de tekrarlanır.
Hasta her bir burun deliği ile kokladığını doğru
adlandırmalıdır. Hastanın kokuları
adlandıramamasına karşılık birbirinden farklı kokular
olduğunu seçebilmesi de koku almanın normal
olduğu şeklinde değerlendirilir.



Burun mukozasını tahriş eden amonyak ve kolonya
gibi maddeler yanıltıcı sonuç verir.
Başka bir güçlük de sübjektif bir test olmasıdır.
Ayrıca, burun mukozasının sık hastalanması da koku
almayı bozarak değerlendirmeyi zorlaştırır.
Kafa travmasında bilateral anosmi gözlenir.
2.Optik Sinir

Görmeyi sağlayan saf duysal sinirdir.




Gözün retina tabakasındaki ganglion
hücrelerinin uzantıları bir araya gelerek
n.opticus’u oluşturur.
Görme impulslarının iletilmesinde rol alır ve
pupillanın ışık refleksinin götürücü yolunu
oluşturur.
Muayenede görme keskinliği,görme alanı ve
göz dibi muayenesi yapılır.


Görme keskinliği bir göz kapalı iken 6m
uzaklıktan(snellen),80 cm uzaklıkta (jaeger)
kartları okutularak yapılır.
Pratik olarak 5-6 m uzaktan parmak saydırarak
uzak görme,30cm.den kitap yazısı okutulabilir.
*Hasta gözlüğü varsa taktırılarak muayene
edilmelidir.

Demyelinizan hastalıklarda,frontobazal
tm.lerde,amorazis fugax,migren
başlangıcında,temporal arteritte görme keskinliği
bozulabilir.



Göz dibi muayenesi hasta uzak bir noktaya sabit
bakarken papil ve retinanın oftalmoskopla
değerlendirilmesidir.
Baş ağrısı ve kusma ile birlikte giden KİBAS’ın gözdibi
bulgusu papilla ödemidir.
Fundusa bakıldığında papilla sınırlarının silindiği, ödem
nedeni ile papillanın retinaya oranla daha kabarık
olduğu ve normalde boylu boyunca izlenmesi gereken
arter ve venlerin ödem yüzünden yer yer seçilemediği
dikkati çeker. Bazen bu görünüme kanamalar da eşlik
eder.
***Sıklıkla kafa içi yer kaplayan lezyon varlığını
düşündürür.



Görme alanı muayenesi konfrontasyon
methoduyla hasta ile hekim karşı karşıya oturarak
yapılır.
Hasta açık olan gözünü hekimin alnına fikse
eder,hekim işaret parmağını yada cismi 4 yönde
görme alanı içinde hareket ettirir,hasta nerde
gördüyse gördüm demelidir.
Görme yollarının değişik kademelerinde
hastalanması farklı görme alanı bozukluklarına yol
açar.

Konfrontasyon methodu
3.Oculomotor, 4.Trochlear, 6.Abducens
Siniri



Bu üç sinir göz hareketlerini sağladığından üçüne
birden oküler motor sinirler adı verilir.
N.Oculomotorius: Çekirdeği mezensefalondadır.
Göz küresini hareket ettiren altı kastan dördünü
(m. rectus internus, superior, inferior ve obliquus
inferior) innerve eder.Böylece göz küresinin
içe,yukarı,aşağı ve yukarı-dışa hareketlerini
sağlar.
Üst göz kapağını kaldırır (m. levator palpebrae
superior). Taşıdığı parasempatik teller pupilla
refleksinin eferent yolunu yaparak ışık karşısında
pupillayı daraltır (miyozis).


İzole n. oculomotorius felci mezensefalon
lezyonlarında ve intrakraniyal
anevrizmalarda ortaya çıkar.
Işık refleksinin getirici yolu optik sinir,
götürücü yolu ise n.oculomotorius içindeki
parasempatik liflerdir. Sonuçta m.
sphincter pupillae kasılarak pupillayı
daraltır.



N.Trochlearis: Çekirdeği
mezensefalondadır. Saf motor bir
sinirdir.M.obliquus superior’u inerve eder.
Bu kas vertikal göz hareketi sırasında
m.rectus inferior ile birlikte aşağıya bakışı
sağlar.
Göz küresi adduksiyonda iken test
edilir.Benzer şekilde dördüncü kranyal
sinir felci olan hastalar da vertikal
hareketin en belirgin olduğu
adduksiyonda aşağı bakış sırasında çift
görmeden yakınırlar.



N.Abducens: Çekirdeği ponstadır. Saf motor bir
sinirdir.M.rectus externus’u uyarak göz küresini
dışa çeker.
N. abducens’in izole felci değişik etyolojilere bağlı
pons lezyonlarında görülebileceği gibi kafaiçi
basıncının arttığı durumlarda da ortaya çıkabilir.
Okülomotor sinirler,beyin sapından çıktıktan sonra
sella turcica’nın iki yanında yer alan kavernöz
sinus içine girerler.Bu üç sinir kavernöz sinustan
çıktıktan sonra fissura orbitalis superior’dan
geçerek orbitada göz kaslarına dağılırlar.


Nistagmus, göz kürelerinin istemsiz bir
hareketidir.Bu hareket,büyük çoğunlukla gözler bir
yöne doğru bakarken ortaya çıkar.
Hasta hekimin parmağını izleyerek sağa, sola,
yukarı ve aşağı baktırılır ve gözlerin çevrildiği
yöne doğru bir süre bakması istenir. Bu bakış
yönlerinden birinde nistagmus ortaya çıkıyorsa
kaydedilir. Örneğin “ Sola bakışta bakış yönüne
vuran nistagmus”. Burada “sola vuran” ın anlamı
“hızlı fazı sola doğru olan” demektir.


Normal kişilerde yana bakış aşırı bir
dereceye varırsa göz kaslarının
zorlanmasından kaynaklanan ve
nistagmusu hatırlatan göz hareketleri
görülür. Buna uca bakış nistagmusu (end
point nystagmus) denir. Patolojik anlamı
yoktur.
Vertikal nistagmus santral olayları işaret
ederken horizontal nistagmus hem santral
hem de periferik olayları düşündürür.
5.Trigeminal Sinir


Motor ve duyusal işlevi olan mikst bir sinirdir.
Duyusal Parça’nın üç çekirdeği vardır;
1- Mezensefalik nukleus: Çiğneme ve göz
kaslarından kalkan proprioseptiv impulsları alır.
2-Esas duyusal çekirdek: Ponstadır. Yüzden kalkan
dokunma duyusu liflerini alır.
3- Spinal nukleus : Ponstan m. spinalis’in üst
segmentlerine kadar uzanır. Ağrı ve ısıyla ilgilidir.
***Duyusal gg, os petrosum üzerinde bulunan
Gasser ganglionudur. N. trigeminus’un üç dalı
vardır: n. ophthalmicus, n. maxillaris ve n.
mandibularis.



Motor Parça’nın nukleusu ponstadır. Motor teller
n. mandibularis içinde çiğneme kaslarına gider.
N.trigminus’un dalları kafa tabanını ayrı
deliklerden terk eder.
Bunlardan n. ophthalmicus III., IV., ve VI. kranyal
sinirlerle birlikte kavernöz sinus ve fissura
orbitalis superior’dan orbitaya girer. Maksiler sinir
foramen rotundum, mandibuler sinir de foramen
ovale’den kafatası dışına çıkar.




Yüz, saçlı derinin ön bölümü, göz, ağız, burun ve
paranazal sinusların mukozasıyla dilin 2/3 ön
bölümünden kalkan tüm duyu modalitelerini beyin
sapındaki duyusal çekirdeklere taşır.
Aynı yüz yarısındaki çiğneme kaslarını inerve
eder.
Dilin duyu ve tad sinirlerini inn eder.
Kornea refleksinin getirici, çene refleksinin hem
getirici hem de götürücü yolunu oluşturur.


Muayende N. trigeminus’a ait yüz
bölgesinin duyusu genel yüzeysel duyu
muayenesinin yapıldığı şekilde pamuk
(dokunma), iğne (ağrı) ve sıcak soğuk
tüplerle (ısı) yapılır.
Muayene sırasında sağ ve sol yüz yarısına
ait duyu hastaya sorularak karşılaştırıldığı
gibi trigeminal sinirin uç dalları olan
oftalmik, maksiler ve mandibüler alanlar
arasında bir fark olup olmadığı da
sorulmalıdır.


N. trigeminus gözden gelen yüzeysel
duyuyu da taşıdığından kornea refleksinin
getirici yolunu oluşturur.
Ucu inceltilmiş ve hastanın göremiyeceği
pozisyonda,örneğin hasta muayene edilen
gözün karşı tarafına baktırılarak,bir
pamuk parçası korneaya değdirilir. Normal
cevap her iki gözün kapanmasıdır. Göz
kapağını kırpma işlevini, refleksin
götürücü yolunu oluşturan n. facialis
gerçekleştirir.

Motor işlev muayenesinde ise hekim iki elini
karşılıklı olarak masseter ve daha sonra temporal
kaslar üzerine koyarak hastanın çenesini sıkmasını
ister.Daha sonra hastaya ağzını açması
söylenir.Çiğneme kaslarında zaaf varsa alt
çenenin, kuvvetsizlik olan tarafa doğru kaydığı
görülür. Örneğin, sağ n.trigeminus lezyonunda
ağız açılınca çene sağa kayar.


Kafa içi yer kaplayan lezyon,herpes zosterin
oftalmik dala yerleşmesi ve trigeminal nevralji
hastalıklarındandır.
7.Facial sinir



Başlıca motor bir sinirdir. Az sayıda duyusal
sinir lifi taşır. Ayrıca parasempatik fonksiyonu
da vardır.
Motor ve duyusal çekirdekleri ponsta yer alır.
Sinir beyin sapını terk ettikten sonra petroz
kemiğin içindeki Fallop kanalına girer. Kanalı
geçip foramen stylomastoideum’dan çıkarak yüz
kaslarına dağılır.




Yüz kaslarını innerve eder. Dışkulak yolunda
ufak bir alanın duyusunu sağlar.
Dilin 2/3 ön bölümünün tad almasıyla ilgilidir.
Submandibuler ve sublingual tükrük bezlerine
parasempatik teller taşır.
Kornea refleksinin götürücü yolunu oluşturur.
Hastayla konuşurken bile motor fonksiyon bakımından
bazı ipuçları elde edilebilir. Ağızdaki asimetri,
komisürün gülerken bir tarafa kayması ilk fasiyal parezi
izlenimlerini sağlar.
**Belirgin olmayan periferik tipte yüz parezilerinde
gözlerin kırpılması sırasında gözkapağı hareketinin bir
tarafta geri kalması o taraftaki zaafın tek belirtisi
olabilir.


Yüzün üst bölümüne ait kasların muayenesinde
hastanın kaşlarını kaldırması, çatması, gözlerini
kapatması; yüzün alt yarısını için de dişlerini
göstermesi, ıslık çalması ve ağzını açması istenir. Bu
sırada yüzün sağ ve sol yarısında hareketlerin aynı
kuvvetle yapılıp yapılmadığına, bir asimetri bulunup
bulunmadığına dikkat edilir.



Tat muayenesinde dört temel tat test edilir.
Tatlı için şeker, tuzlu için tuz, ekşi için limon, acı
için de kinin eriyiği kullanılır. Hastanın dili ucundan
tutulur, kurulanır ve dilin kenarına bu
solüsyonlardan birine batırılmış bir pamuk parçası
dokundurulur.
Hasta konuşmaz, cevabını önünde bulunan dört
tattan biri yazılı kartı işaret ederek bildirir. Her
test arasında ağız suyla çalkalanır.


Santral ve periferik olmak üzere iki tip yüz felci vardır.
Santral tipte yüzün sadece alt bölümünde zaaf
görülürken, periferik yüz felcinde ise yüzün alt ve üst
yarısındaki bütün kasların tutulur.
Periferik fasyal paralizi iki yanlı ve simetrik olduğunda
değerlendirmek oldukça güçtür. Göz kırpmada
kapakların yavaş hareketi, mimiksiz bir yüz dikkati
çeker. Hasta gözlerini kapatsa bile sıkamaz, ağız
komisürlerini yanlara doğru iyi çekemez. Bilateral
periferik yüz felci bir tür polinöropati olan Guillain –
Barre' sendromunda görülür.
*Yüz kaslarının iki yanlı zaafına myasthenia gravis ve
bazı tip kas distrofilerinde de rastlanır.
8.Vestibulo-Kohlear Sinir


Sekizinci kafa çifti işitmeyi sağlayan n. cochlearis
ile dengeyi sağlayan n. vestibularis’ten oluşur.
Bu iki sinir iç kulakta yer alan koklea ve
vestibülden başlar, ponstaki duysal çekirdeklerde
sonlanırlar. Ponsta kokleer nukleuslardan kalkan
işitme yollarının büyük kısmı çaprazlaşarak
temporal lobdaki işitme korteksine projekte olur.
Vestibüler çekirdekler ise serebellum, m. spinalis
ve gözlerin konjüge hareketleriyle ilgili anatomik
yapılarla bağlantılıdır. Vestibüler yolların da
temporal loblara kadar ulaştığı ileri sürülmektedir.



Sekizinci kraniyal sinirin temporal kemikteki
canalis acusticus internus içinde n. facialis ile
yakın komşuluğu vardır.
İşitme ve denge siniridir.
Muayenenin amacı işitme kaybının tek veya iki
taraflı olup olmadığı,lezyonun orta kulak veya
kokleer sinirde olduğunu, vestibüler sistem
bozukluğunun içkulak, vestibüler sinir veya beyin
sapındaki lezyona bağlı olduğuna karar vermektir.


Titreşim halindeki bir diyapazon hastanın mastoid
kemiği üzerine konur. Titreşimler algılanmaz hale
geldiğinde diyapazon dış kulak yolu önüne getirilir.
Normalde hava yolundan işitme süresi kemik yoluna
göre daha uzundur. Testin normal olması “Rinne testi
pozitif” diye ifade edilir. Orta kulak tipi sağırlıkta bu
durum tersine döner. Buna “Rinne testi negatif” denir.
Sinirsel sağırlıkta da Rinne pozitiftir. Ancak hem kemik,
hem de hava yoluyla işitmenin süresi kısaltılmıştır.
Weber testi: Diapazon alnın ortasına yerleştirilir.
Hastaya, titreşimi, hangi kulakta duyduğu sorulur.
İşitme siniri iki yanlı sağlamsa titreşimi ortada algılar.
Sinirsel tipte sağırlıkta vibrasyon sağlam tarafta
duyulur.


Sensorinöral tipi sağırlık Meniere Hastalığı, ilaç
ve toksik maddelere bağlı koklea lezyonlarında,
serebello-pontin köşe tümörlerinde (akustik
nörinom, meningioma) görülür. Bu tümörlerde,
yakın komşuluğu nedeniyle, genellikle VIII.
kraniyal sinir lezyonunun yanısıra fasiyal ve
trigeminal sinir bulguları da birarada görülür.
İletim tipi sağırlıklar ise orta kulak
hastalıklarıyla ilgilidir.
9.Glossopharyngeal ve 10.Vagal Sinir


İkisi de motor, duyusal ve parasempatik teller
taşırlar.
Her iki sinirin de çekirdekleri bulbustadır.
Birlikte foramen jugulare’den geçip kafa
boşluğunu terk ederler.

Görüldüğü gibi, bu iki sinirden birincisinin işlevi
başlıca duyusaldır. Vagusun ise motor
fonksiyonu ön planda gelmektedir.




1- Duyu : Farinks, tonsilla,yumuşak damak,dilin
1/3 arka bölümünün, timpan boşluğunun ve
östaki borusunun duyusundan CN9 sorumludur.
2-Tat alma: Dilin 1/3 arka bölümünün tat
duyusunu,
3- Motor: CN9, motor lifleriyle stilofaringeal kası
uyararak farinksi yukarıya doğru çeker. Farinksin
diğer kaslarının ve ses tellerinin motor siniri ise n.
vagus’tur.
4- Otonomik : CN9parotisin parasempatik tellerini
verir. Bütün göğüs ve karın boşluğu organlarının
parasempatik inervasyonu ise vagus tarafından
sağlanır.



Hastanın sesi ve konuşmasına dikkat edilir. Nazone
(burundan) konuşma yumuşak damak felcinde
görülür.Konuşma sırasında tükürüğünü yutma güçlüğü
olup olmadığı,yutma esnasında öksürüğü olup olmadığı,
içtiği sıvıların burnundan gelip gelmediği sorulur.
Motor işlev: Ağzını açmış olan hastadan kuvvetli bir
şekilde “Aaaa” demesi istenir. Normalde yumuşak
damak simetrik şekilde yukarı kalkar. Bu sırada uvula
orta hatta kalır. Farinksin iki tarafı da simetrik olarak
kasılır.
Duyusal işlev: Ucuna biraz pamuk sarılmış bir kağıt
parçası önce yumuşak damak, sonra da farinkse
dokundurulur.Normalde yumuşak damak yukarı kalkar,
farinks kasılır ve hasta öğürür. Bu cevap iki yanlıdır.


Tek yanlı felçte aynı tarafta yumuşak damak ve
farinks hareket etmez.Yumuşak damak sağlam
tarafa doğru çekilir.
Refleks alınmayışı tek taraflı duyu kusurundan
kaynaklanıyorsa karşı tarafın uyarılmasıyla normal
refleks cevap alınır.



İki yanlı paralizide hiç hareket yoktur. Refleksler
alınmaz. Bu durumda hastada nazal konuşma ve
yutma güçlüğü vardır.
Bu iki sinirin tek taraflı felci daha çok lokal
patolojileri düşündürmelidir.




Nöroloji pratiğinde yutma, fonasyon kusuru ve dizartri
ile birlikte giden ve oldukça sık görülen iki hastalık
vardır: Psödobulber paralizi ve motor nöron hastalığı.
Poliomiyelit ve difteri de velum ve farinks felçleri
yaparak yutma güçlüğüne neden olabilirler.
Kasların primer hastalıklarında da yutma bozukluğu
ortaya çıkabilir. Polimiyozit ve yutmayla ilgili kasları
tutan bazı kas distrofileri buna örnektir.
Ayrıca sinir-kas iletisi bozukluğundan kaynaklanan
myasthenia gravis’te de yutma ve konuşma bozukluğu
sık görülür. Buna diplopi, pitoz gibi göz belirtileri,
çiğneme güçlükleri eklenebilir. Bu hastalıkta dikkati
çeken nokta hareketle ortaya çıkan kas yorgunluğudur.
11.Accessor Sinir



Saf motor bir sinirdir. Bir kısım lifleri bulbustan, bir
kısmı da servikal m. spinalis’in üst segmentlerindeki ön
boynuz hücrelerinden çıkar. Kranyal kaviteyi foramen
jugulare’den IX ve X. kranyal sinirlerle birlikte terkeder.
SKM ve m.trapezius’un üst parçasını innerve eder.
SKM muayenesi için hekim elini hastanın yüzünün sağ
tarafına koyar ve ondan yüzünü aynı yöne çevirmeye
çalışmasını ister. Sol SKM kasılarak belirginleşir. Hekim
bu sırada sağ eliyle kası palpe eder. Aynı şey karşı taraf
için de tekrarlanır. Daha sonra hekim elini hastanın
alnına koyar ve başıyla elini öne doğru itmesini
hastadan ister. Bu sırada her iki SKM birlikte kasılır.



M. trapezius’un muayenesi üst kısmı çıplak hastanın
arkasına geçilerek yapılır.
Kas zayıf olduğu zaman o tarafta omuz çökük
durur.Bundan sonra hasta omuzlarını yukarı doğru
kaldırırken hekim her iki omuzu kuvvetle aşağıya
bastırır.
Bilateral SKM ve trapezius kaslarının zaafı motor nöron
hastalığı, kas distrofileri ve polinöropatilerde görülür.


Tek taraflı zaafa özelikle aynı taraf foramen jugulare
bölgesindeki tümöral olaylarda rastlanır. Buna, bazen
gene yakın komşuluğu olan XII. kranyal sinirin felci de
eklenir.
12.Hipoglossal Sinir


Dilin motor siniridir. Çekirdeği bulbustadır.
Kafatasından oksipital kemiğin kondili hizasında
canalis nervi hypoglossi’den geçerek çıkar.
Ağız açık durumda iken dilin pozisyonu,atrofi ve
fasikülasyon bulunup bulunmadığı gözden geçirilir.
Sonra hastadan dilini çıkarması istenir.Tek taraflı
XII.kranyal sinir felcinde dil felçli tarafa doğru
sapar.Dilin aynı yarısında atrofi görülür.İki taraflı
lezyonlarda dilin dışarı çıkarılmadığı, hatta ağız
tabanında hiç hareket etmediği dikkati çeker.



N.hypoglossus’un tek taraflı felci seyrek görülür.
Bulbusun sirengomiyeli gibi hastalıklarında
rastlanır.
Sinir, canalis nervi hypoglossi hizasında da
tutulabilir. Basis cranii’nin genellikle tümöral
hastalıklarına bağlı olan bu son durumda dil
hareketlerindeki bozukluğa, yakın komşuluktan
ötürü, IX., X. ve XI. kranyal sinir felçleri de
eklenir.
Parkinson hastalığında dilde tremor görülebilir.
4.MOTOR SİSTEM
A.Kas kuvveti, üç şekilde muayene edilir:
1.Büyük kas gruplarının test edilmesi. Hemiparezi,
paraparezi gibi büyük kas gruplarının tutulduğu
hallerde başvurulur.Kas gruplarıyla ilgili eklem
hareketini yaparken hekim bu harekete karşı
koyar.Hastada kas gücü çok azalmışsa hiçbir
direnç uygulamadan bu hareketlerin ne ölçüde
yapılabildiği tespit edilir.
2.Kasların tek tek test edilmesi. Bu muayene daha
çok periferik sinir hastalıklarında uygulanır.

Kas kuvveti, sıfır ile beş arasındaki sayılarla
derecelendirilir:
5= Normal kas gücü
4= Kas normal hareketini yapmakta,ancak karşı
yönde bir kuvvet uygulandığında
yenilebilmektedir.
3= Kas yalnızca yer çekimine karşı koyabiliyor.
2= Test edilen kas ancak yer çekimini ortadan
kaldıran bir pozisyona getirildiğinde hareket
edebiliyor.
1= Kasta ancak gözle görülebilen veya palpasyon
ile farkedilen bir hareket vardır. Fakat bu, eklem
hareketine sebep olmaz.
0= Tam felç
3.Parezi testleri. Bu testler,proksimal kas
gruplarındaki zaafın hafif olduğu ve kas
testleriyle kolayca ortaya çıkarılamadığı
durumlarda işe yarar.
*Kollarda : Hasta gözleri kapalı olarak otururken
kollarını avuçları yukarıya bakacak şekilde yere
paralel duruma getirir. Ufak bir zaaf varsa kol
hafifçe pronasyona gelerek yavaşça yer e doğru
inmeğe başlar. Bu durum "El pronasyon testi
sağda +" şeklinde kaydedilir.
***Aynı amaçla, bacaklarda üç test uygulanır :



1- Grasset-Gaussel testi: Hasta sırtüstü yatarken
bacaklarını birbirine değdirmeden ve dizlerini kırmadan
yatak yüzeyinden aynı anda kaldırıp indirir.Bu hareket
birkaç kez tekrarlandığında parezi olan tarafın diğerine
göre geri kaldığı görülür.
2- Mingazzini testi : Hasta sırtüstü yatarken kalça ve
diz eklemleri 90der fleksiyona getirilir. Böylece uyluk
yere dik,tibia ise yere paralel duruma gelmiş olur.
Parazili bacak yavaşça yatak yüzeyine yaklaşır.
3- Barré testi : Hasta yüzükoyun yatar durumda iken
dizlerini 90der fleksiyona getirir. Parazili bacak yavaşça
yatağa doğru düşer.

Mingazzini ve Barre' testlerinde normal bir
kişi bacaklarını iki dakika kadar havada
tutabilir. Bununla beraber, bu testlerde
özellikle hangi bacağın ötekine oranla daha
önce düştüğüne dikkat edilir ve o bacakta
parezi olduğuna hükmedilir.
B.Tonus. Kol ve bacak eklemlerine fleksiyonekstansiyon, abduksiyon-adduksiyon hareketleri
yaptırılarak tonus durumu tesbit edilir. Tonusun
normal, artmış veya azalmış olduğu kaydedilir.

Varsa, hipertoninin tipi saptanır. Spastisitede bir
kas veya kas grubunda antagonistine göre
tonus artmıştır. Rijiditede ise agonist ve
antagonist kasların ikisi birden hipertoniktir.



Rigoru olan Parkinsonlu hastalarda dişli çark
belirtisi aranır.
Hekim, hastanın ön koluna ve bileğine yumuşak
bir şekilde ardarda fleksiyon ve ekstansiyon
hareketleri yaptırır. Bu sırada biseps kası bir
dişli çarktan kurtuluyormuş izlenimini verir.Dişli
çark delili belirginse kolayca hissedilir.
Hafif olduğu durumlarda ancak ilk birkaç
harekette, dikkat edilince fark edilebilen takılma
hissi sonra kaybolur. Bu durumda eklem
hareketine devam etmek ve 10-15 kez
tekrarlamak uygun olur.



Miyotonisi olan hastalar avuçlarını açıp
kapamaları istendiğinde kas gevşemesi
bozuk olduğundan bazen yumruğunu
açmada güçlük çekerler.
Bunlarda tenar çıkıntısına çekiçle vurunca
başparmağın havaya kalktığı ve bir süre o
pozisyonu muhafaza ettiği görülür.
Dilde myotoni için uygun bir organdır.
C.İstemsiz hareket.
İstemsiz hareketlerin büyük bölümü uykuda
kaybolur, dikkatin başka yere çekilmesiyle
azalır, heyecan ve gerginlik durumlarında artar.
***Tremor, birbirine antagonist kasların istemsiz
kasılmasına bağlı az veya çok ritmik bir harekettir.



İstirahat tremoru Parkinson hastalığında görülür.
İntansiyonel tremor serebellar sistem hastalıklarında
görülür.
Postüral tremor eller gergin bir şekilde ileriye doğru
uzatılarak aranır. Bu grubun oldukça sık görülen bir
şekli olan esansiyel tremor olgularının bir bölümü
familyal nitelik taşır. Alkol esansiyel tremoru hafifletir.
Tremoru olan bir hasta karşısında düşünülecek
şeylerden biri de hipertiroididir.Birçok ilaç ve toksik
maddelerin de tremora neden olduğunu unutmamalıdır.
***Asteriksis.Hasta elini ve
parmaklarını gergin bir
şekilde tutarak kollarını
öne uzattığında bileğin
ekstensor kaslarındaki
tonik kontraksiyonun
geçici olarak ortadan
kalkmasıyla eller aşağı
doğru düşer ve hızla ilk
pozisyonuna veya onun
biraz üstündeki bir plana
çıkar.
 Hepatik ensefalopatide
(flapping tremor),
üremide,Wilson
hastalığında görülebilir.
***Kore, amaçsız ve düzensiz ani ve hızlı hareketlerdir.
Ellerde ayaklara oranla daha sık görülür.
***Atetoz, çoğunlukla ellerde ortaya çıkan, birbirini
izleyen kıvrılma hareketleri şeklindedir.Bu yavaş ve
dalgalanan hareketler dansözlerin kol ve el
hareketlerine benzetilir. Koreik hareketlerden ani ve
hızlı olmayışlarıyla ayrılırlar.
***Hemiballismus,vücudun bir yarısında görülen, kol ve
bacağı tümüyle tutan, geniş amplitüdlü, şiddetli
istemsiz hareketlerdir.
 .
***İlaçlara bağlı istemsiz hareketler, nöroleptiklerin
(özellikle butirofenon ve fenotiyazin) yaygın
şekilde kullanılmasıyla birlikte sıklaşmıştır.
***Akut Distoniler,ilaca karşı bir tür idiosenkrazi
belirtisi olarak tedavinin ilk günlerinde,hatta tek
bir doz almakla ortaya çıkarlar. Yüz, boyun, dil ve
çenede ağır distoniler
şeklindedir.Tortikolis,çenenin bir tarafa kayması,
dilin dışarıya çıkması gibi istemsiz hareketler sık
görülür.
 İlaca bağlı parkinsonizm nöroleptik tedavisinin
genellikle ilk ayı, bazen de ilk haftası içinde ortaya
çıkar.


Tardiv Diskinezi,aylarca süren, genellikle yüksek dozda
nöroleptik tedavisi sırasında veya tedavi bittikten sonra
ortaya çıkan istemsiz hareketlerdir. Başlıca ağız ve dili
tutan çiğneme ve yalanma hareketleri şeklindedir.
Ekstremitelerde koreik ve koreatetoid hareketler
görülebilir. Antiparkinson ilaçlarla daha da
şiddetlenirler. Nöroleptik arttırılınca geçici olarak
durmaları tanı koydurucudur.
L-Dopa Tedavisinde Görülen Diskineziler,Kol ve
bacaklarda koreik, atetoid veya karışımı hareketler
dikkati çeker. Ayaklarda pedal hareketi, omuz
oynatmalar, dil ve çene hareketleri görülür. Hareketler,
ilacın etkisi ortadan kalkınca kaybolur. L-Dopa dozunun
azaltılmasıyla kontrol altına alınabilir.
5.Duyu Muayenesi
A. Subjektif duysal yakınmalar.
 El ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, keçeleşme
ve iğnelenmeler periferik bir nöropatiyi
düşündürür.
 Yumuşak bir halı üzerinde yürüyormuş hissi,
bacaklarda ve gövdede sanki bir kalıp
içindeymişcesine sıkışma, ayrıca elektriklenme ve
benzeri duyular da derin duyu bozukluğuna işaret
eder.
B. Objektif Duyu muayenesi
 I-Yüzeyel (Eksteroseptiv), II- Derin
(proprioseptiv), III- Kortikal duyular muayene
edilir.
I-Yüzeyel duyu m.
 a- Dokunma duyusu : Ufak bir pamuk parçasını
yüz ve bedenin her tarafına değdirerek muayene
edilir. Hasta gözlerini kapar.Sağlam tarafın az çok
simetrik noktalarını kıyaslayarak muayene etmek
de mümkündür.
 b- Ağrı : Muayene iğne ile yukarda tanımlanan
şekilde tekrarlanır.
 c- Isı : Çapları eşit iki deney tüpünden birine
sıcak, diğerine soğuk su konularak ve gözler
kapalı iken yapılır. Hastaya ilkin tüplerin ısı farkı
öğretilir. Daha sonra vücudun değişik yerlerine
değdirilen tüplerden hangisinin sıcak hangisinin
soğuk olduğunu söylemesi istenir.



II- Derin duyu m.
Pozisyon, pasif hareket, vibrasyon ve derin ağrı,
duyuları muayene edilir.
a- Pozisyon duyusu : Hastanın gözleri kapalıdır.
Ekstremitelerden biri belli bir pozisyona
getirilerek hastadan karşı ekstremiteyi de
benzer duruma getirmesi istenir.
b- Pasif hareket duyusu : Gözler kapatılır.
Hastanın el veya ayak parmaklarından biri iki
yandan tutularak yukarıya veya aşağıya doğru
hareket ettirilir. Bu sırada hastadan hareketin
yönünü belirtmesi istenir.

c- Vibrasyon duyusu: Titreştirilmiş diyapazon ilkin
hastanın titreşimi öğrenmesi için klavikula veya sternum
üzerine konur.Daha sonra gözler kapalı iken ekstremite
uçlarında bir kemik üzerine konularak titreşimi algılayıp
algılamadığı sorulur.Algılıyorsa bu kez titreşimin sonlandığı
anı belirtmesi istenir. Böylece titreşimi algıladığı süre
belirlenir. Bu süre normal gençlerde 20 saniye kadardır.
Yaş ilerledikçe alt ekstremitelerde vibrasyon süresinin
kısaldığı unutulmamalıdır.



Romberg delili : Derin duyu kusuru aramak için kullanılan
bir testtir. Hasta ayaklarını birleştirdiği halde gözlerini
kapayınca dengesi bozulur, olduğu yerde sallanmaya
başlar, hatta yere düşebilir. Tabes dorsalis, m. spinais'in
subakut kombine dejenerasyonu ve duyusal nöropatilerde
görülür.
d- Derin ağrı : Aşil tendonu sıkılarak veya kaslar kuvvetli
bir şekilde bastırılarak ağrı duyup duymadığı araştırılır.
III- Kortikal duyu.

Muayeneden önce hastanın yüzeysel ve derin duyusunun
normal olduğundan emin olmak gerekir.



a- Stereognozi : Bir objeyi şekil, büyüklük ve yapısal
özelliklerinden tanıma yeteneğidir. Muayene sırasında
hastanın gözleri kapalı olmalıdır. Bu sırada eline kolayca
tanıyabileceği anahtar, kalem, çakmak gibi objeler verilerek
adlandırması istenir. Hastanın objeyi tanıyamamasına
astereognozi denir.
b- İki nokta ayırımı : Deriye aynı anda değdirilen uçları künt
bir pergeli iki ayrı nokta olarak algılayabilme yeteneğidir.
Muayene sırasında gözler kapalı olmalıdır. Normalde, el
parmak uçlarında 5 mm mesafedeki iki nokta algılanabilirken
ayak sırtında bu mesafe 5 cm'e kadar çıkar.



c- Grafestezi : Gözler kapalı iken künt bir cisim ile
deriye yazılan bir harf veya sayının tanınmasıdır.
Bu amaçla en sık avuçlar kullanılır.
d- Taktil lokalizasyon : Gözler kapalı iken vücudun
değişik yerlerine dokunularak bu noktaları lokalize
etme yeteneği araştırılır .
e- Taktil inatansiyon (Sönme fenomeni) :
Muayene için yüzeyel duyunun normal olması
gerekir. Hasta gözlerini kapatır. Sağ veya sol
beden yarısına aynı anda birer iğne değdirilir.
Taktil inatansiyonu olan hasta bunlardan yalnızca
birini algılar.
6.Koordinasyon
1. Ölçülü Hareket Testleri
 Parmak- Burun Testi:Kol omuzdan tam abduksiyonda iken
hasta işaret parmağını burnuna değdirir. Bu hareketi ardarda
yapması istenir.Hasta işaret parmağını karşısında oturan
hekimin işaret parmağına değdirdikten sonra kendi burnuna
değdirir. Bu hareketi ardarda tekrarlarken hekim her
defasında parmağının yerini değiştirir.

Diz-Topuk Testi Sırtüstü yatar durumda muayene edilir.Hasta
bir ayağını havaya kaldırarak topuğunu diğer bacağının dizine
değdirir. Ardından ayağını tekrar eski durumuna getirir. Bu
hareketi ilkin bir, sonra öteki ayağı ile ardarda tekrarlaması
istenir.Hasta topuğunu karşı dizine değdirdikten sonra ayağını
tibya kemiği boyunca düz bir çizgi üzerinde sürterek aşağı
indirir. Bu hareketi birkaç kez tekrarladıktan sonra aynı
hareketi diğer ayağı ile de yapar.

Serebellar sistem hastalıklarında, hasta lezyon
tarafındaki parmağını burnuna yaklaştırırken
hedefi bulmakta güçlük çeker. Bu durumda
parmak ya hızla buruna çarpar (dismetri), ya da
buruna yaklaşırken sağa-sola, yukarı-aşağı
sapmalar yaparak hedefe ulaşır. Bu son duruma
intansiyonel tremor adı verilir. Parmak-burun
testinin alt ekstremitedeki eşdeğeri olan diz-topuk
testi de ipsilateral serebellar hemisfer lezyonunu
gösterir. Hasta topuğu ile dizini bulmakta güçlük
çeker veya topuğunu dizine değdirdikten sonra
topuğunu bu pozisyonda tutamaz ve tibya
üzerinde aşağı doğru indirdikten ayak sağa sola
sapar.
2. Ardısıra Hareket Testleri
 Hastaya hızlı ardısıra hareketler yaptırılır.
 a. Kollarını dirsekten fleksiyona getirerek önkol vertikal
pozisyonda iken her iki el ile hızlı pronasyonsupinasyon hareketleri yapar.
 b. Hasta bir elini, avucu yukarı gelecek şekilde açar.
Diğer elinin sırtını ve palmer yüzünü ön kolun ardarda
hızlı pronasyon-supinasyon hareketleriyle açık avucuna
değdirir.
 c. Bir elinin parmaklarını yanyana bitiştirir. Sonra bu
parmakların palmer yüzüyle diğer elinin sırtına ardarda
hızlı ve küçük hareketlerle vurur.
 Ardısıra hareketler de serebellar hemisfer lezyonu ile
ipsilateral olarak beceriksiz, düzensiz ve yavaş bir
karekter alır. Buna disdiadokokinezi adı verilir.
7.Refleks muayenesi
1.Tendon refleksleri.
 Biceps R. Ön kol
dirsekten yarı
fleksiyonda iken sol el
parmağı biseps kasının
tendonu üzerine
yerleştirilip üzerine
çekiçle vurulur.
 Normal cevap önkolun
fleksiyonudur.
 Periferik sinir :
N. Musculocutaneus.
 Segmanter inervasyon:
 C5, C6 m. spinalis.




Triceps R.Omuz
abduksiyonda iken önkol
bedene paralel tutularak
serbestçe aşağıya
sarkıtılır ya da sırtüstü
yatar durumda iken
hastanın eli hafifçe
tutularak önkol gövde
üzerinde dirsekten
fleksiyona getirilerek
triseps tendonuna vurulur.
Normal cevap önkolun
ekstansiyonudur.
Periferik sinir : N.
Radialis.
Segmenter inervasyon :
C6, C7 m. spinalis .




Stiloradiyal R.Kol yarı
pronasyonda iken
radiusun stiloid
çıkıntısına vurulur.
Normal cevap önkolun
fleksiyon ve hafif
supinasyonudur.
Parmaklarda da hafif bir
fleksiyon görülebilir.
Periferik sinir :
N.radialis.
Segmanter inervasyon:
C5, C6 m. spinalis.




Patella R.Hasta muayene
masasının kenarına
oturarak ayaklarını
sarkıtmış durumdayken
patella tendonuna vurulur
ya da hasta sırtüstü yatar
durumdayken hekim kolunu
her iki dizin arkasından
geçirerek bacakları hafif
fleksiyonda tutar ve patella
tendonlarına sırasıyla vurur.
Normal cevap bacağın
ekstansiyonudur.
Periferik sinir :
N. Femoralis.
Segmanter inervasyon :
L2 - L4 spinalis.




Aşil R.Yatar durumda bacak
hafifçe dışa rotasyon ve
dizden fleksiyona getirilir.
Bu sırada muayene eden
sol avucunu ayak tabanına
koyarak ayağı bilekten
hafifçe dorsal fleksiyona
getirip aşil tendonuna vurur
ya da hasta, ayaklar yatak
kenarının dışında serbest
kalacak şekilde dizlerinin
üzerine oturtularak Aşil
tendonuna vurulur.
Normal cevap ayak
bileğinin planter
fleksiyonudur.
Periferik sinir : N.Tibialis.
Segmanter inervasyon : S1



Tendon reflekslerinde artma piramidal sistem
hastalıklarında görülür.
Piramidal yolun akut hasarında ani yerleşen
hemipleji ve paraplejilerinin erken döneminde
tendon refleksleri alınmaz. Reflekslerin ortaya
çıkıp giderek artması bazen günler veya haftalar
alabilir.
Tendon reflekslerinde azalma periferik sinir
(polinöropati), ön boynuz (poliomiyelit) ve kas
hastalıklarında (miyopati, polimiyozit) gözlenebilir.

2.Yüzeyel Refleksler.
Deri ve mukozanın uyarılmsıyla ortaya çıkan
reflesklerdir.
*Kornea R
*Öğürme R
*Karın cildi R
*Kremaster R
*Anal R



Karın cildi R. Karın derisi anahtar veya kalem gibi
künt uçlu bir cisimle kaburga kenarına paralel,
göbekten dışa ve pubisten yukarı-dışa doğru
hafifçe çizilir.
Normal cevap çizilen bölgede karın kaslarının
kasılması ve göbeğin çizilen tarafa doğru
çekilmesidir.
Segmanter inervasyon : T1-L1 m. spinalis.
Şişman kişilerde ve çok doğum yapmış kadınlarda
alınmayabilir.Refleks arkının bozulduğu segmanter
lezyonlar T7 m. spinalis segmentinin yukarısındaki
piramidal lezyonlarda alınmaz. Alınmayan karın
derisi refleksi piramidal yol lezyonunun karşı
tarafındadır.


Kremaster R.Uyluk iç kısmı çizildiğinde
aynı taraftaki testis yukarı çekilir.
Periferik sinir : N.Femoralis.
Segmanter inervasyon: L1-L2 m. spinalis.
Anal Refleks. Perianal bölge hafifçe çizilir.
Normal cevap anüs sfinkterinin
kasılmasıdır.
Segmanter inervasyon : S4,S5 m.
spinalis.
3.Patolojik Refleksler.
 -Babinski delili
 -Hoffmann delili,
 -Aşil ve Patella klonusu



Babinski delili. Taban derisi refleksinin patolojik şeklidir.
Piramidal yol hastalıklarında görülür. Taban derisi künt bir
cisimle tabanın dış yanından orta metatarso-falangeal ekleme
doğru çizildiğinde normalde görülmesi gereken parmakların
planter fleksiyon cevabı yerine başparmağın dorsifleksiyona
gelmesidir.Babinski delilinin varlığında diğer dört parmakta
bazen hiçbir hareket görülmez.Bazen de parmaklar yelpaze
gibi birbirinden uzaklaşır.Yelpaze delili (evantay belirtisi) adı
verilen bu bulgu tek başına veya başparmağın dorsifleksiyonu
ile birlikte görülebilir. Her iki durum da patolojiktir ve aynı
değeri taşır.
Bazen taban derisinin çizilmesinde parmaklarda hiçbir hareket
görülmez. Bu duruma taban derisi refleksinin cevapsız veya
lakayd olması adı verilir.
Başparmağın dorsifleksiyonu, evantay cevabı veya taban
derisi refleksinin cevapsız kalışı piramidal yol hastalığını
gösteren ve klinik nörolojide büyük önem taşıyan belirtilerdir


Babinski delili
***Dikkat edilecek noktalar
 1. Taban derisi refleksi bir yaşına kadar olan çocuklarda
ekstensor cevap verir.
 2. Bazı hastalar taban derisinin çizilmesinden rahatsız
olduklarından istemli olarak parmaklarını dorsifleksiyona
getirerek uyarandan kaçmaya çalışırlar.Hastayı rahatlatıp
dikkatini başka yöne çekerek ayağın dış yüzünden tabana
doğru yavaşça uyararak tekrar muayene edilmelidir.
 3. Cevapsız taban derisi refleksi bazen taban derisinin
duyusunu veya başparmağın ekstansiyonunu bozan periferik
sinir hastalıklarında da görülebilir. Bu taktirde bir önlem
taşımaz.
 4. Dikkatle alınması gereken bir nokta da taban derisi kalın
bazı hastalarda, özellikle yeterli kuvvetle stimülasyon
uygulanmadığı hallerde taban derisi refleksinin cevapsız
kalabileceğidir.





Piramidal yolun hasarlanmasında ortaya çıkan ve
Babinski delilinde olduğu gibi ayak parmağının
dorsifleksiyonu ile giden dört patolojik refleks daha
vardır. Bunlara Babinski delili eşdeğerleri adı verilir.
1. Oppenheim R: Tibia kemiği baş ve işaret parmakları
arasında yukardan aşağıya doğru bastırılarak aranır.
2. Gordon R: Baldır kasları sıkılır.
3. Schaeffer delili: Aşil tendonu sıkılır.
4.Chaddock R: Dış malleonun alt kenarı künt bir cisim
ile çizilir.
***Babinski delilinin iyi değerlendirilemediği durumlarda
bunlardan birinin pozitif olması önemli bir bulgudur.



Hoffmann delili. muayene edilecek elin orta
parmağını hekim sol eli ile metakarpo-falengeal
eklem bölgesinde dorsifleksiyona getirir. Sonra
diğer elinin baş ve işaret parmakları ile bu
parmağı tutup ani bir fleksiyon yaptırır.
Cevap olarak baş parmakta fleksiyon ve
adduksiyon, diğer parmakların distal
falankslarında ise fleksiyon hareketi görülür.
Hoffmann refleksi birçok normal insanda da
görülebilir. Babinski delili kadar güvenilir bir
patolojik refleks değildir.

Hoffmann delili

Aşil Klonusu.
Sol el popliteaya konularak bacak hafifçe
dizden fleksiyona getirilir. Ayak tabanı sağ
el ile tutularak ayak bileği kısa, ani ve
kuvvetli bir hareketle dorsifleksiyona
getirilir ve o pozisyonda tutulur.
Cevap, ayak bileğinin kendiliğinden hızlı
fleksiyon ve ekstansiyon hareketlerini
ardarda sürdürmesidir.
Aşil klonusu
8.DURUŞ VE YÜRÜYÜŞ MUAYENESİ
*Ayakta Duruş
 Hasta ayağa kaldırılır. Ayakta rahatça durup
durmadığına, bir tarafa doğru yıkılma eğilimi gösterip
göstermediğine bakılır. Durabiliyorsa, ayaklarını
bitiştirmesi istenir.En son da gözleri kapalı olarak bir
süre izlenir, Romberg delili olup olmadığına bakılır.
*Yürüyüş
 Hastadan serbestçe yürümesi istenir. Bu sırada
adımların uzunluğuna, kolların karşı bacakla asosiye bir
şekilde sallanmasına dikkat edilir. Hemiplejik, spastik,
serebellar, ördekvari veya topuklayarak yürüyüş ve
stepaj gibi özellikler varsa kaydedilir.

Hastayı topukları ve parmak uçları üzerinde
yürütmek, muayenede gözden kaçan ayak bileği
ve parmaklarıyla ilgili bir dorsifleksiyon veya
planter fleksiyon zaafını ortaya çıkarmada
yardımcı olabilir.


Hastanın düz bir çizgi üzerinde yürümesi, daha
sonra da bir ayağının topuğunu diğer ayağının
ucuna değdirerek yürümesi (tandem walk) isenir.
Özellikle sereballar sistem lezyonlarında hasta bu
testleri başaramaz, sendeleyip yere düşebilir.


Arka kordon tipi atakside gözler kapatılınca
yürüme güçlüğü daha da artar.
Kaynaklar.




The Symptom-Specific Rapid Neuro
Examination. Gregory L. Henry, MD,
FACEP,San francisco,October 1518,2011.
Nörolojik Muayene.Sara Zarko
Bahar-Edip Aktin.İTF Nöroloji,2011
Temel Nöroloji.Palem yayınevi
Rohkamm, Color Atlas of Neurology
2004. Thieme
Teşekkürler……..
Download