Uploaded by common.user17907

Gıda Güvencesi: Tanım ve Temel Kavramlar

GIDA GÜVENCESİNİN TANIMI VE KAVRAMLAR
Gıda, insanoğlunun yaşaması için vazgeçilmez ve ertelenemez bir ihtiyaçtır. Gıdaya
ulaşım bir insanlık hakkıdır. Gıdaya onurlu bir yaşam içinde ulaşılması esastır. İnsanlar
gıdaya üreterek, kazanarak, satın alma gücüne sahip olarak sürekli bir biçimde ulaşmalıdır.
Sağlıklı ve iyi olma halini sağlamak ve sürdürmek esastır.
Yaşam ile özdeş olan “gıda” en eski çağlardan beri insanlığın en temel kaygı korku
kaynağı olmuştur. Gıda üretiminin doğal koşullara bağlı olması, insanların tam bir “gıda
güvencesi” sağlamalarına engel olmuştur. Kıtlık ve açlık insanlığın peşini hiç bırakmamıştır.
Bunun için insanlık tarihi, gıdanın kendisini ya da gıda kaynağı verimli toprakları ele
geçirmek için yapılan kanlı isyan ve savaşlarla doludur.
Gıda güvencesi her insanın ruhsal ve bedensel sağlığı için gereken, yeterli ve dengeli
gıdaya erişme hakkı olarak tanımlanmaktadır. İnsanoğlunun varoluş mücadelesinin hep
merkezinde yer almış gıda güvencesi, en eski çağlardan günümüze tüm devletlerin stratejik
hedefi olmuştur. 10-11 bin yıl önce toplayıcılık avcılıktan tarıma geçişin, yani insanı üretken
hale getiren neolitik devrimin arkasındaki temel dinamik, hiç kuşkusuz gıda güvencesidir.
Yiyecek peşinde koşan insan yiyecek üreterek, bir bakıma doğaya meydan okuyarak kendi
geleceğini kendi ellerine almak istemiştir.
Gıda güvencesi kavramını daha iyi anlayabilmek için bu kavramın içerdiği temel
özellikleri incelemekte yarar vardır. 1994 yılından beri Kanada’da faaliyet gösteren Ryerson
Üniversitesi Gıda Araştırmaları Merkezi (Centre for Studies in Food Security, CSFS) gıda
güvencesi kavramında temel olan beş ilkenin (koşulun) altını çiziyor. Bunlar, yeterli gıdanın
var olması (bulunabilirlik, sağlanabilirlik, food availability), herkesin erişebilmesi
(erişebilirlik, satın alınabilirlik, ulaşılabilirlik, food accessibility), süreklilik arz etmesi
(istikrar,
kararlılık,
yeterlilik,
adequacy-stability),
beslenme
gereksinimlerini
karşılayabilmesidir (kaliteli ve güvenli gıda, kullanılabilirlik, utilization), güvenlik (kabul
edilebilirlik, acceptability).
Bulunabilirlik: Yeterli miktarda gıda istikrarlı şekilde bulunabilmelidir. Bulunabilirlik
kavramı hem yurtiçi üretimi hem de yapılan ithalatları kapsamaktadır. Gerek birey, gerek
hane halkı; bölge, ülke ve küresel düzeyde olsun, herkese yeterli gıdanın sağlanması gıda
güvencesi için önemli bir şart. Ama maalesef yeterli gıda olması, bu gıdanın adil olarak her
ihtiyacı olana ulaşması anlamına gelmiyor. Gerek hane halkı düzeyinde, gerekse bölge, ülke
ve küresel düzeyde olsun, herkese yeterli gıdanın sağlanılabilirliği gıda güvencesi için önemli
bir şarttır. Bu da yeterince gıda üretebilmek, üretilen gıdanın çürümeden, bozulmadan
nakliyesi, fazlalıkların etkin bir şekilde depolanması, ambalajlanması, korunması gibi
konuları içeriyor.
Ulaşılabilirlik: Besleyici ve uygun gıdalara erişebilmek için yeterli ekonomik kaynağa
sahip olunmalıdır. Ulaşılabilirlik kavramı ekonomik olarak erişimi kapsadığı kadar fiziksel
erişimi de kapsamaktadır. Gıdanın üretim miktarı, dağıtımı ve halkın gelir düzeyi
ulaşılabilirliği etkileyen önemli faktörlerdendir.
Kararlılık: Gıda güvencesinin sağlanabilmesi için gerekli ilkelerden birisi de, ülke
nüfusunun, hane halklarının ya da bireylerin her zaman yeterli gıdaya erişebilme imkanına
sahip olmalarıdır. Ekonomik kriz, iklim değişiklikleri gibi ani değişimler sonucu gıdaya
erişimin ortadan kalkma riski ortaya çıkmamalıdır. Gıda güvencesinin bu boyutu kararlılık
olarak adlandırılmaktadır.
Kullanılabilirlik: Uygun kullanım temel beslenme ve sağlık bilgisine dayanmalı aynı
zamanda yeterli suya erişim ve temizlik esas alınmalıdır. Gıdanın bulunabilirliği ve
ulaşılabilirliği gıda güvencesini sağlamak için yeterli olmamaktadır.
Kabul edilebilirlik: Gıda güvencesi sadece herkese yetecek kadar gıdanın temini
değildir. Bu gıdaların sağlıklı, temiz güvenilir olmasını ve insan onuruna yakışır bir şekilde
sağlanmasını ‘kabul edilir olmasını’ gerektiriyor.
Gıda güvencesine sahip olmayan kişi veya toplumlar temel olarak açlık veya yetersiz
beslenme çekmektedirler. Açlık; insanların verimli, aktif ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi
için yeterli miktar olan gıdaya ulaşamama veya tüketilen gıdanın protein gibi makro ve/veya
vitamin gibi mikro besin bileşenlerince eksikliği olarak tanımlanırken, yetersiz beslenme
insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için alması gereken ortalama 1800 kcal diyetsel
enerjiyi alamaması olarak tanımlanmaktadır.
Gıda güvencesi, Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı tarafından tüm insanların sağlıklı ve
aktif bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli olan besleyici gıdayı zamanında ve yeterli
miktarda bulabilmeleri ve satın alabilmeleri olarak tanımlanmıştır. Gıda güvencesi, 1970-80’li
yıllara kadar yalnızca nüfus artış oranları dikkate alınarak, kişi başına yeterli miktarda ve satın
alınabilir fiyatta gıdaya ulaşılması olarak değerlendirilmiştir. 1980’li yıllarda ise, basılı
yayınlarda gıda güvencesi hakkında birbirinden ayrı birçok tanımlamanın mevcut olduğu
saptanmıştır.
Gıda güvencesi gündelik dilimizde pek kullanılmayan bir kavramdır.
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün uluslararası hedeflerinden biri olarak 1970li yıllarda
kullanılmaya başlamış. İngilizce ‘food security’ kavramının birebir Türkçeye çevirisi olup
sıklıkla da İngilizcede ‘food safety’ kavramına denk düşen ‘gıda güvenliği’ ile karşılaştırılan
bir kavramdır.
Gıda güvencesi konusundaki kavram karmaşası sadece gelişmekte olan ülkelerde has
bir olgu değil. Bunun kaynağında 20’inci yüzyılda gıda politikalarında ve önceliklerinde
egemen olan eğilimler büyük rol oynuyor. Değişen ekonomik sosyal ve siyasi önceliklerle
birlikte gıda güvencesi tanımının da değiştiğini görüyoruz. Gıda güvencesi kavramını kendine
yeterli milli kalkınma hedefleriyle, köylü tarımıyla, gıda egemenliğiyle açıklayanlar da var,
dünya pazarlarıyla bütünleşmiş, uzmanlaşmış, GDO’ları, tarım makine ve ilaçlarını ve diğer
modern girdi ve teknolojileri şart koşanlar da. O yüzden kısaca da olsa gıda sisteminin ve gıda
güvencesi kavramlarının tarihsel gelişmelerine bir göz atmak gerekecektir.