'' Petroyağ Bölge D str bütörü '' Anasayfa Hakkımızda D str bütörlükler Ürünler H zmetler İNGİLİZCE EĞİTİM DOSYASI Tekn k B lg ler Blog İlet ş m Ara UNCATEGORİZED KATEGORİ Kategor seç n COPY – PASTE İLE ALABİLİRSİNİZ. BASIC ENGLISH İng l zce öğreneb lmek her şeyden önce kend n ze güven ve nsan aklının başaramayacağı h ç b r şey n olamayacağına kend n z nandırmanızla başlar. Geçm ştek yers z ve boş korkularınızdan kurtulmanız İng l zce YAZI ARŞİVİMİZ eğ t m nde atacağınız lk adım olacaktır. Unutmayın İng l zce öyle kolay b r l sandır k ezberlemed ğ n z sürece öğrenmemek ç n özel çaba sarf etmen z gerek r. İdd a ed yorum yeterl Türkçe altyapısı olan herkes 5 ay ç nde makale yazab lecek düzeyde İng l zce öğren r. İng l zce’de st sna durumlar dışında h ç b r şart ve konumda cümle yapısında oynama yapamazsınız. Yan cümle ç nde kel meler n yerler n Türkçe’de olduğu g b değ şt rerek devr k cümleler elde edemezs n z. Bu da İng l zce öğrenenler ç n nanılmaz kolaylıklar sağlayarak her şey n matemat k mantığı ç nde kalmasına yol açar. Kasım 2021 Ek m 2021 Eylül 2021 Mayıs 2021 N san 2021 Ocak 2021 Kasım 2020 Mayıs 2020 İng l zce b r cümle yapılırken; N san 2020 Mart 2020 Temmuz 2019 ÖZNE + YÜKLEM + NESNE + BELİRTEÇ + YER + ZAMAN Mayıs 2019 sıralaması uygulanır Haz ran 2018 Mart 2017 Örneğ n; Şubat 2017 Tom bahçede masayı b r fırça le saatlerce tem zled WHATSAPP Ocak 2017 cümles Kasım 2016 Tom tem zled masayı b r fırça le bahçede saatlerce Ö Y N B Y mantığı le yapılır Z SON YAYINLARIMIZ tem zl yor tem zleyecek Tom tem zl yordu masayı b r fırça le bahçede saatlerce Araç ( araba ) Bir Araçtır….. tem zleyeb l r (başlıksız) tem zlemel Mackerel Tpr Yukarıdak örneğe d kkat ed l rse cümlen n yüklem değ şmes ne rağmen malzeme olarak adlandıracağımız cümlen n sab tler değ şmemekted r. Yan cümle standardı her konumda aynıdır ve tek formüle göre yapılır. İng l zce’y kısa sürede öğreneb lmen n gerek ve yeter koşulu y Türkçe altyapısına sah p olmaktır. Kullandığı malzemen n Türkçe gramer ndek karşılığını b lmeyen b r nsanın İng l zce öğreneb lmes ndek başarı ne derece gerçekç d r. B r k nc nokta da İng l zce’de Türkçe’de olduğu g b kel meler n sonuna gelen ekler yoktur. Başka b r fade le kel meler da ma yalın halded r. MACKEREL MS PETROYAĞ KİMDİR ? REACH ( UYUMLULUĞU ) NEDİR ? Yarı Sentetik Bor Yağı mı ? Tam Sentetik Bor Yağı mı ? HERRING- GIDAYA UYGUN ZİNCİR YAĞI baba-cığım g de-ceg n Bor Yağlarında Yaşanan Paslanma – Korozyon Problemleri Neden Olur ? sev-d ğ m hasta olduğumuzu Bor Yağı Değişim Hizmeti B z bu takıları Türkçe’ye çev r rken dolgu malzemes olarak kulağa hoş geld ğ şek lde kend m z ekler z. CNC Bor Yağları Hakkında Teknik Bilgiler SİSTEM BİLGİSİ B zler bebekler g b önce kel meler n anlamlarını b lmeden kulak dolgunluğu le ezberlemek daha sonrada aralarında zamanla anlam l şk s kurarak bütüne ermek g b b r olayı bu yaşlarda yapamayacağımıza göre uygulanacak tek İngilizce Eğitim Dosyası ARTIK İMESTEYİZ…. yöntem o d l gramer kurallarına göre öğrenmek olacaktır. PETROYAĞ ÜRÜN GRUPLARI S stem önce Türkçe d lb lg s kurallarına genel bakış le başlayan daha sonra İng l zce d lb lg s ndek kullanacağımız tüm malzemey rdeley p olayın mutfak aşamasıyla lg lenen bütün bunların cümleler n hang aşamalarında karşımıza e – fatura sistemine geçtik…. çıktığını Türkçe kıyaslamaları le formülde yer ne oturtan ve sırasıyla başlangıçtan t baren İng l zce d lb lg s ndek tüm cümle yapılarına hayattak kullanım mantığına göre uygulanan b r yöntemd r. Unutmayın k y gramer b lg s olan herkes y düzeyde yazıp konuşur. Bazen şu cümley çok sık duyarız. “Ben m SAYFALAR gramer m y ama konuşamıyorum.“ Bu sadece nsanın kend n kandırmasından barett r. Gramer b lg s nden kasted len onun formülünü b lmek değ l hayatta b r olay yaşanırken hemen o gramer n adını telaffuz edeb lmekt r. #3869 (başlık yok) Sadece formül b lmek okullarda sınav geçmek ç n geçerl d r gerçek hayatla b r lg s yoktur. #3890 (başlık yok) #3894 (başlık yok) NEDEN 5 AY #3898 (başlık yok) Elbette k İng l zce eğ t m öyle aylara sığacak b r olgu değ ld r ama temel ve takt ğ le uygulanab lecek doğru b r metot #3902 (başlık yok) başarının altın anahtarıdır. #3907 (başlık yok) Haftalık ortalama 5-6 saatl k derslerle geç r lecek 5 ay belk elde olmayan aksaklıklarla uzayab lecek 6 ay İng l zce ç n harcanacak maks mum zamandır. #3917 (başlık yok) #3921 (başlık yok) #3925 (başlık yok) Bu s stem ç nde uygulanan tarz ezberc l ğ ortadan kaldırdığından harcanan bütün süre mutlak öğrenmeye #3928 (başlık yok) g tmekted r. Alüm nyum Tel Çekme Bu metotla İng l zce öğreneb lmek nsan aklının alamayacağı kadar kolay olmasına rağmen Türkçe alt yapısı zayıf, her gün 1 saat evde kend başına tekrar yapmayan, s stem uygulamayan, b r s gelse de bütün her şey ben uyurken beyn me aktarsa z hn yet nde olan k ş ler n başarıya ulaşmaları hemen hemen mkansızdır. Yağları Anasayfa Anderol Ürünler ANTİ OZON VAKSLAR Eğ t m sürec nden sonra k ş sıkça okuyarak kend nce yazılar yazarak ve s stem n b r parçası olan notları tekrar ederek ATERINA AL 170 & kend n gel şt recekt r. ATERINA AL 220 ( Alüm nyum Tel Çekme Yağı ) Bakır Tel Çekme Yağları SEVİYE DÜZEYİ Belone EDM F – Erezyon 5 ay sonunda aklınıza ne gel yorsa söyley p yazab leceks n z. Tab k CNN anlayamayacak Wall Street okuyamayacaksınız onlar bell b r kel me sürec n n sonunda gelecek olaylardır. Fakat sözlük yardımı le Wall Street ç ndek anlayamadığınız cümleler n sayısı g tt kçe azalacak yada dey mlerde sıkıntılar çekeceks n z. Bu s stem ç nde yaklaşık k ş ye bağlı olarak 3 le 5 b n arasında kel me öğren lecek bu kel meler sayes nde her cümle kolaylıkla yapılab lecekt r. İng l zce d lb lg s nde 100 b n n üzer nde kel me vardır ama bütün bunları öğrenmek uzun yıllar alan b r süreçt r, b z m hedef m z yazı ve konuşmada oldukça fazla sayılab lecek bu kel meler le profesyonel cümleler ortaya çıkarmaktır. Yağı BERLAM FP 46 BERLAM S SERİSİ BERLAM SERİSİ Beyaz Yağlar B z mle İlet ş m Kurun Blog S z b raz daha aydınlatab lmek ç n yaklaşık 4 veya 5 haftalık b r eğ t m sonucu geleceğ m z b r nc k tabımızın KLÜBER ÜRÜNLERİ sonunda aşağıdak g b yazı örnekler n çok rahatlıkla yazar ve konuşur olacaksınız. BONITO VG SERİSİ K lyos’ tak ev m z geceler çok ıssız olduğundan arkadaşlarımızın b z z yaret etmeler zordur. O akşam evde yalnızdık ve soygundan sonra kat l bahçede olduğundan karanlıkta kend m zden b le korkuyorduk. Pol s aramamız kablo kes k olduğu ç n mkansızdı. BONITO WL SERİSİ BROIL VR – KESTART YAĞI CIROSSA Ser s – Gıdaya Uygun H drol k Yağ It s d ff cult for our fr ends to v s t us because our house n K lyos s very qu te at n ght. We were alone at home that CNC Bor Yağları Hakkında n ght and we were afra d of even ourselves n the dark because the k ller was n the garden after the robbery. It was Tekn k B lg ler mposs ble for us to call the pol ce because the cable was cut. CRAB 4113 – İzo Yağ Dalma Erezyon Yağları B z Türk ye’de uluslararası b r thalat ş rket y z. İlanınızdan bütün dünyada yen pazarlara ht yacınızın olduğu deneme anlıyoruz. Karşılıklı menfaatler m z doğrultusunda s z nle uzun sürel b r ş b rl ğ ne hazırız. Eğer konu le deneme s debar sayfa lg len rsen z, lütfen b ze ş rket n z ve ürün yelpazen z hakkında daha ayrıntılı b lg gönder n. D str bütörlükler m z We are an nternat onal mport company n Turk ye. We understand that you are n need of new markets all over the Dövme Yağları world. We are ready to make a long term cooperat on w th you on our mutually benef t. If you are nterested n the Emkarate RL Ser s subject, please, send us further nformat on about your company and product range. Emkarate RL Ser s En Çok Satanlar Yukarıdak örnekler n sev yes yaklaşık 4 le 5 haftadır. Sakın bu cümleler ezberleyeceğ n z zlen m ne kapılmayın FM SYNTH GREASE 2/3 v rgülüne kadar anlayarak s nd rerek ve tüm benzerler n yapab lecek b lg ye sah p olarak onları çok kolaylıkla GIDAYA UYUMLU GRES halledeceks n z. Heps tek b r formüle göre ve asla kel meler n yerler değ şt r lmeden yapılır. FM SYNTHGREASE 2 TURKÇE BİLGİSİ GIDAYA UYUMLU GRES Galer İng l zce öğrenmek steyenler n önündek en büyük problemlerden b r tanes yeter nce Türkçe d lb lg s b lmemekt r. Gıdaya Uygun Ant f r z Çünkü nsanlar bell b r yaştan sonra bebekler g b yaşayarak İng l zce öğrenemeyecekler ç n öğrenmen n en kalıcı ve Gıdaya Uygun Yağ ve temel kısmı yabancı d l kurallarına göre öğrenmekt r. Bu da o d l n kend ana d l n zle benzer ve farklı taraflarını Gresler algılamanızla olur. Tab k bunu yapab lmek ç nde y Türkçe altyapısına ht yaç vardır. Türkçe temel gramer yapıları ve Gresler özell kler b l nmeden İng l zce öğren lemeyeceğ unutulmamalıdır. İlk olarak Türkçe d lb lg s n oluşturan temel kel me Hakkımızda yapıları üzer nde duracağız. Bu yapıların çok y b l nmes İng l zce’y daha ş md den büyük ölçüde halletmen z Hakkımızda anlamına gelecekt r. Sakın bunları b ld ğ n z ve gereks z oldukları zlen m ne kapılmayın. İler de yapacağınız hataların Hakkımızda büyük kısmını buradak b lg ler oluşturacaktır. Bu yüzden bu konuları mutlak surette çok y b lmek zorundasınız. heneme Nesne HERRING SERİSİ H zmetler Doğada var olduğunu b ld ğ m z, görememekte varlığını algıladığımız her türlü şey b r nesned r. Kısaca tab atın kend s Honlama Yağları Honn ng O l b r nesned r. 509 & Honn ng O l 809 kuş İlet ş m ISI TRANSFER YAĞLARI- su LATEMA 22 hava Kızak Yağları kalem Klüber Ürünler masa Koruyucu Yağlar okul LATEMA MT 22 sıra Mackerel Cut D 591 koltuk Mackerel M Yukarıdak kel meler ncelend ğ nde var olan her şey n nesne olduğu kolayca anlaşılır. Mackerel MS – CNC Bor Yağı İs m Mackerel NT Ser s (16-22- İnsanlar aralarında konuşurken var olan bu nesneler b rb rler ne anlatab lmek ç n bazı kel melere ht yaç duyarlar. Bu 32) kel meler nesneler n adlarıdır. Yukarıda yazdığımız kel meler aslında var olan o nesneler n s mler d r. Kısaca doğada Mackerel TPR her nesnen n mutlak surette kend n tanıtan b r sm vardır ve s m nesnen n ayrılmaz parçasıdır. Maden Yağ Karşılaştırma Tablosu Sıfat Markalar Nesneler şek l, büyüklük, n tel k olarak tanımlayan kel melere den r. Sıfatlar s mler n teler ve s mler n bel rg n Metalube Akadem Eğ t m özell kler n tanımlarlar. METALUBE ALUMOL SERİSİ kısa METALUBE LUBRICOOL uzun SERİSİ büyük METALUBE ÜRÜNLERİ – küçük Ürün detayları ç n ş şman tıklayınız… zayıf MOBİL SERİSİ LİSTE çalışkan Mob l Ürünler tembel Molykote Ürünler Zam r MOLYSLIP ÜRÜNLERİ – İs mler n yer ne geçen kel melerd r, yan s mler b r kaç kez tekrar etmemek ç n onların kodlanmasıdır ve doğadak bütün nesneler n bu zam rler tarafından b r karşılığı vardır. Ürün detayları ç n tıklayınız….. MORGOIL Ser es O ls Ben MOTULTECH Sen MUSSEL FM 320- FM 460 – O Gıda Uyumlu D şl Yağı Bz (M neral ) Sz Mussel FP Ser s Onlar News OCTOPUS P PLUS SERİSİ Tamlamalar OCTOPUS PW SERİSİ – PARAFİNİK YAĞ 1. İs m Tamlaması Oyster Ser s – Beyaz Yağlar PARAFİN WAX İk tane sm n arka arkaya gelerek yaptığı tamlamalardır. PETRAL SERİSİ okul kapısı PETROFROST SERİSİ bahçe duvarı PETROYAĞ ÜRÜN çocuk parkı GRUPLARI kalem kutusu PETROYAĞ ÜRÜNLERİ – Ürün detayları ç n 2. Sıfat Tamlaması tıklayınız… B r sıfattan sonra s m get r lerek yapılan tamlamalardır. PIONIER 2901 kırık masa POLİETİLEN WAX kötü adam Portföy PROIL ÜRÜNLERİ- Ürün Özne detayları ç n tıklayınız…. Cümledek eylem yapan yada yaptıran varlıktır. Eyleme ne-k m soruları sorularak bulunurlar. Canlı veya cansız Projects olab l rler. PROSES YAĞLARI Tom yarın Ankara’ya g decek. REMORA HFC 46 ( K m g decek – Tom ) Dün b ze geld ler. Sample Page SARPA 680 SPRAY – Pas ( K m geld – onlar ) Önley c Ürün -Sıvı Form F l SERRANUS LS EP SERİSİ İş, oluş, eylem bel rten kel melere f l den r. Bana k tane f l söyley n ded ğ mde hemen hemen herkes farklı eylemler SERRANUS LS-2 COMP kullansa da onları “mek-mak” yaparak söyler, yan “g t-mek, koş-mak” g b . Burada karşımıza çıkan mek-mak ekler /LS-3 COMP -L tyum mastar ekler d r. Söyled ğ m z kel meler se mastardır. O halde f l ded ğ m z şey aslında mastarın kend s d r ve f ller Komplex Gres k m n tarafından yapıldığı bell olmayan ana eylemlerd r. Başka b r fade le ham eylem konumundadırlar ve cümle SHELL ÜRÜNLERİ ç nde kullanılab lmeler ç n b r takım şlemlere maruz kalmaları gerekmekted r. İşte cümle ç nde hammadde ( Sık sorular sorular şlenmem ş ) oldukları ç n kullanamayacağımız ana eylemlere b z mastar d yeceğ z. SINARIT FP 2 SINARIT FP GIDAYA gelmek UYGUN GRES koşmak SOLEST SERİSİ oturmak SU BAZLI YANMAZ yürümek HİDROLİK YAĞ seyretmek Tekn k B lg ler ağlamak Atık Yağ Bertarafı bağırmak CNC Bor Yağı B lg ler Maden Yağlar Yüklem Sıkça Sorulan Sorular Çek m almış f ld r. Yukarıda anlattığımız mastarın şlenerek kullanıma hazır son hal d r. B r f l n çek m almasından Tekn k Ter mler Sözlüğü kastett ğ m z şey öznen n “geçm şte – şu anda – gelecekte” eyleme ş yaptırmasıdır. (g tt – g d yor – g decek) g b .. Yağ Muad l Cetvel B r cümlede sadece ve sadece b r tek yüklem bulunur. Trafo Yağları Ürünler “Köyden yarın geld m” cümles nde gramerde zaman yan yüklem geld m kısmıdır yarın se sayısal b r zamandır Genel Endüstr yel Yağlar (kel mede zaman) ve uyumsuz g b gözüken taraftır. Cümleler olayın geçt ğ ana zaman olan yüklem ayakta tutar ve Der n Çekme Yağları her yüklem n ç nde mutlaka b r gramerde zaman bulunur. (geçm ş, şu an, gelecek) Kel mede zaman se dün, bugün, D şl ve Şanzıman Yağları yarın, seneye, dün akşam, geçen hafta… g b kel melerd r ve cümleler n ana zamanlarını değ şt rmeye h çb r güçler Genel Kızak Yağlar yoktur, sadece cümleler süslerler. Kısaca her yüklem mutlaka b r gramerde zaman çer r ve kel mede zamanlarında H drol k S stem Yağları yüklemlerle uyumlu olmaları gerek r. Isı Transfer Yağları Yüklem le mastar arasındak farkı her durumda ayırt edeb lme yeteneğ ne sah p olmalıyız aks takt rde İng l zce Isıl İşlem Yağları öğrenmekte oldukça zorlanırız. Kompresör Yağları Proses Yağları Öneml not: D lb lg s kurallarında böyle b r anlatım ve zah tarzı yoktur. Bu anlatım sadece bazı şeyler n daha kolay Redresör Yağları anlaşılması ç n yakıştırma fadeler çermekted r. Bu konu ler de b z m ç n çok öneml b r malzeme olacaktır. Şartlandırıcı Yağlar S rkülasyon Yağları Cümle Soğutucu Kompresör Yağları İç nde sadece b r tek yüklem bulunan kel me veya kel meler grubudur. Kes nl kle cümle ç nde b rden fazla yüklem Tekst l Yağları olamaz. Çünkü cümlede b r tek gramerde zaman bulunur ve o da yüklemd r. Yanmaz H drol k S stem Yağları İng l zce’de Cümle Yapısı Gresler ve Pastalar Cümleler b z İng l zce’de k ayrı kategor de nceleyeceğ z. Bunlardan b r oluş d ğer se eylem cümleler d r. Bu k ayrı Açık D şl Gresler kategor b rb r le h ç b r şart ve konumda benzerl k göstermez. İng l zce gramer ndek bütün cümleler yüklem t pler ne Ağır Yük Gresler göre bu k grupta yer alır. Genel Amaçlı Gresler K myasallara Dayanıklı Gresler 1. Oluş Cümleler PTFE (Teflonlu Gresler) S l konlu Gresler İlk bakışta çler nde yüklem yokmuş g b algılanırlar. Bunun en büyük neden nsanların yüklem sadece eyleme Spray Gresler dayandırmalarından kaynaklanır. İş, oluş, eylem bel rten kel melere f l den ld ğ n daha evvel açıklamıştık. Yan f l n V brasyona Mukav m Gresler tanımında b r oluştan söz ed lmekted r. Her f l llak eylem çerecek d ye b r kural yoktur. Doğadak nesneler n Yüksek Dev r Gresler heps n n b r var oluş eylem vardır. B z bu t p cümleler Türkçe’de s m ve sıfat f l kullanarak yaparız oysa Yüksek Sıcaklık Gresler İng l zce’de böyle kullanımlar yoktur. İs m ve sıfat cümleler yapılmak sten ld ğ nde İng l zce gramer nde karşımıza oluş Metal İşleme Sıvıları cümleler çıkar. Aşağıda oluş cümleler ne örnekler ver lm şt r. CNC Bor Yağları – Mackerel Tom dün hastaydı. MS L nda’ nın babası b r doktor. Geçen yaz Antalya’daydım. O genç b r öğretmend . Çok ş şman. Herkes aradaydı. Evl yd . Kılavuz Açma Yağları Saf Kesme Yağları Tam Sentet k Bor Yağları Taşlama Sıvıları Arabası bahçede. Yardımcı Ek pman ve Araçlar Dozajlama S stem İstanbul kalabalık b r şeh r. Başarılılar. F ltre Kağıtları Çok tembels n z. Annes b r ev kadını. Refraktometre İk hafta önce evdeyd ler. Canan güzel b r kız. Yorgunum. Kız kardeş heyecanlıydı. Satr füj Mak nası Yağ Sıyırıcı VIVATEC SERİSİ AROMATİK YAĞ Evet bu cümlelere lk bakıldığında yüklem görülemez ama ç nde yüklem bulunmayan h ç b r yapının cümle olamayacağı hatırlandığında bu cümleler n çler nde kes nl kle gözle görülemeyen b r yüklem n olduğu sonucuna varılır. Yan bu cümleler çler nde g zl b r “olmak“ saklamaktadırlar. Yüklemler olmak mastarından türeyen b r kel med r. WHITE OIL – BEYAZ YAĞ – LİKİT PARAFİN Z nc r Yağları 2. Eylem Cümleler İçler nde eylem konumunda yüklem bulundururlar. Tom her sabah süt çer. L nda dün akşam Ankara’ya g tt . Genell kle erken yatarım. Ben geçen hafta parka götürdü. Karısını bahçede saatlerce bekled . Başbakan yarın gel yor. Bahçede oynuyorlardı. Sen arayacağım. Yüzüyorduk. Odasında ağlıyordu. Aşağıda Türkçeler ver len cümleler n hang kategor de olduklarını yanlarına yazınız. 1. Tecrübes z b r şoför potans yel b r tehl ked r. 2. Ben Amer ka’dan her akşam arıyor. ………. eylem ………. 3. Gözler ben çok etk led .4. Gözler çok etk ley c yd . 5. Çok etk ley c gözler var. 4. Grev hakkında basına b lg verme. 5. Saatlerce ben seyrett . 6. Görüntüsü oldukça kötüydü. ………. oluş ………… 7. Davranışları ben rahatsız ed yor. 8. Davranışlarını kontrol et. 9. Davranışları çok kabaydı. 10. Dün yağmur yağıyordu. 11. Dün hava yağmurluydu. 12. Başbakan dün İstanbul’daydı. ……… oluş ………… 13. Geçen yıl Par s’te evlend m. 14. Bana evl l k res mler n göster. 15. Peter, Tom le bahçede top oynuyor. 16. K tap ben h ç etk lemed . 17. K tap h ç etk ley c değ ld . 18. Güneşte uzun süre kalma. …… eylem / em r ……. 19. Gözlüksüz gazete okuma. 20. Gözlüksüz gazete okuyamıyorum. 21. Bahçede s gara çme. 22. Yıllar önce S nan çok ş şmandı. 23. 16 yıllık evl y m. 24. Bana Türk ye’n n nüfusunu söyle. 25. Sabahları erken kalkıyor. 26. Türk ye’n n öneml problemler nden b r şs zl kt r. 27. Günlerce sen her yerde aradım. ……… eylem ……….. 28. Konu hakkında müdüre h çb r şey söyleme. 29. K rl eller nle duvara dokunma. 30. Gelecek yıl bu zamanlar Ankara’da olacağım. 31. L sede çok tembel b r öğrenc yd m. 32. İng l zler soğuk nsanlardır. 33. Yumurtaları yavaşça sepete koy. 34. Saatlerd r köşede ağlıyordu. 35. Kanser ölümcül b r hastalıktır. 36. Akşam yemeğ nden sonra duş alma. 37. Çantanı mutfakta bırakma. 38. Günün başlangıcında Bodrum’daydık. 39. Herkes s n rl yd . 40. İhracatla lg l tüm belgeler bana gönder. 41. Pencerey açık bırakma. 42. O yıllar önce b z m a le doktorumuzdu. 43. Gecen n b r yarısı balkonda şarkı söyleme. 44. İk nc soldan dön. 45. Evl l k c dd b r olaydır. 46. Evl l k yıl dönümler n b r restoranda kutladılar. 47. Evl l k sırlarını h ç k mseye anlatma. 48. Ayakkabılarım çalınmıştı. 49. Bu araba çalıntı. 50. Kısa zamanda tüm hırsızlar tutuklandı. 51. Tutuklu öğrenc ler mahkemeye götürüldü. İNGİLİZCEDE CÜMLE YAPISI İng l zce’de ster çok kolay yapıda algıladığımız sterse oldukça zor d ye adlandırdığımız herhang b r cümle kurmak sted ğ m zde ler düzeyde İng l zce b lg s ne sah p değ lsek h çb r şart ve konumda cümle yapısında oynama yapamayız. Yan her konumda cümle standardı ve kel meler n d z l ş aynıdır. Başka b r fade le formül tekt r ve Türkçe’dek g b kel meler n yer asla değ şt r lemez. Ş md İng l zce’de b z m kader m z olacak bu formülü rdelemeye çalışalım. S V O (Nesne + Bel rteç + Yer + Zaman) Subject ÖZNE FİİL NESNE sm Verb Object sıfat zam r Yapısı ve konumu her ne olursa olsun İng l zce b r cümle yapılırken, Önce ÖZNE daha sonra YÜKLEM ve son olarak Nesne + Bel rteç + Yer + Zaman sıralama uygulanır. Bu sıralama cümlede asla değ şt r lemez. Özney bulmak ç n yükleme ne-k m Nesney bulmak ç n yükleme ney -k m Bel rtec bulmak ç n yükleme nasıl-ne şek lde Yer bulmak ç n yükleme nerede-nereye Zamanı bulmak ç n yükleme ne zaman soruları sorulur. Tom yarın babasını İzm r’e götürecek Tom götürecek babasını İzm r’e yarın SVNYZ Sabaha kadar L nda le kumsalda kaldı O kaldı L nda le kumsalda sabaha kadar SVBYZ Üç gün önce Ankara’da yen b r ev aldık B z aldık yen b r ev Ankara’da üç gün önce SVNYZ Herkes odada telev zyon seyred yordu Herkes seyred yordu telev zyon odada SVNY Oyuncaklarını d kkatl ce kutuya koydu O koydu oyuncaklarını d kkatl ce kutuya SVNBY Yarın sen fabr kaya götüreceğ m Ben götüreceğ m sen fabr kaya yarın SVNYZ Sen n ç n her şey yapab l r m Ben yapab l r m her şey sen n ç n SVNB Bu kasabada tek başına yaşıyordu O yaşıyordu tek başına bu kasabada SVBY Sabahları tek başına kumsalda yürür O yürür tek başına kumsalda sabahları SVBYZ Bütün çuvalları tek başına taşıdı O taşıdı bütün çuvalları tek başına SVNB Aylarca kız kardeş le bahçede yaşadı O yaşadı kız kardeş le bahçede aylarca SVBYZ Ormanda hafta sonları L nda le koşuyor O koşuyor L nda le ormanda hafta sonları SVBYZ Yıllar önce karısını b r kazada kaybett O kaybett karısını b r kazada yıllar önce SVNYZ Her sene Bodrum’da b r ev alıyor O alıyor b r ev Bodrum’da her sene SVNYZ On yıl sonra Türk ye’ye dönecekler Onlar dönecekler Türk ye’ye on yıl sonra SVYZ Çocuklarını günlerd r görem yorsun Sen görem yorsun çocuklarını günlerd r SVNZ Tom geceler yatakta radyo d nl yor Tom d nl yor radyo yatakta geceler SVNYZ L nda’yı durakta 20 dak ka bekled m Ben bekled m L nda’yı durakta 20 dak ka SVNYZ Depremde b nlerce k ş öldü B nlerce k ş öldü depremde SVY Kapıyı b r tekme le dün akşam kırdılar Onlar kırdılar kapıyı b r tekme le dün akşam SVNBY B r fenerle arabaya b r kaç san yede yaklaştı. O yaklaştı arabaya b r fenerle b r kaç san yede SVNBZ Ben evde saatlerce bulamadılar. Onlar bulamadı ben evde saatlerce SVNYZ Den z kenarında arkadaşı le saatlerce oturdu. O oturdu arkadaşı le den z kenarında saatlerce SVBYZ Amer ka’da yıllar önce dört ev m z vardı. B z sah pt k dört eve Amer ka’da yıllar önce SVNYZ Ankara’da paraya ht yacım var. Ben ht yaç duyarım paraya Ankara’da SVNY Mr. S mpson artık burada çalışmıyor. Mr. S mpson çalışmıyor burada artık SVYZ Her sabah şte gazete okuyorlardı. Onlar okuyorlardı gazete şte her sabah SVNYZ B r nsanın her sene tat le ht yacı var. B r nsan ht yaç duyar tat le her sene SVNZ Dün akşam herkes t yatroda uyuyordu. Herkes uyuyordu t yatroda dün akşam SVYZ Gelecek yıl İzm r’de b r ev alacak. O satın alacak b r ev İzm r’de gelecek yıl SVNYZ Duygusal f lmlerden hoşlanıyorum. Ben hoşlanıyorum duygusal f lmlerden SVN Dün karısı le bahçede şarkı söylüyordu. O söylüyordu şarkı karısıyla bahçede dün SVNBYZ Boş zamanımda evde k tap okuyorum. Ben okuyorum k tap evde boş zamanımda SVNYZ Amcasını b r bıçakla dak kalarca tehd t ett . O tehd t ett amcasını b r bıçakla dak kalarca SVNBZ H ç k mse kararının neden n b lm yor. H ç k mse b lm yor kararının neden n SVN Her yıl dünya kaynaklarının çoğu kayboluyor. Dünya kaynaklarının çoğu kayboluyor her yıl SVZ Ben Amer ka’dan her akşam arıyor. O arıyor ben Amer ka’dan her akşam SVNYZ Gözler b z çok etk led . Onun gözler etk led b z çok SVNB Saatlerce karısını camdan seyrett . O seyrett karısını camdan saatlerce SVNYZ Geçen yıl Man sa’da evlend m. Ben evlend m Man sa’da geçen yıl SVYZ Peter Tom le bahçede top oynuyor. Peter oynuyor top Tom le bahçede SVNBY Gözlüksüz gazete okuyamıyorum. Ben okuyamıyorum gazete gözlüksüz SVNB Evl l k yıldönümler n Beykoz’da kutladılar. Onlar kutladılar evl l k yıldönümler n Beykoz’da SVNY Kısa zamanda tüm hırsızlar tutuklandı. Tüm hırsızlar tutuklandı kısa zamanda SVZ Dün tutuklu öğrenc ler mahkemeye götürüldü. Tutuklu öğrenc ler götürüldü mahkemeye dün SVYZ Onu b r bıçakla dak kalarca tehd t ett . O tehd t ett onu b r bıçakla dak kalarca SVNBZ Yen ş tüm hayatını değ şt rd . Yen ş değ şt rd tüm hayatını SVN Gelecek yıl Japonya’da b r fabr ka kuracak. O kuracak yen b r fabr ka Japonya’da gelecek yıl SVNYZ Saatlerd r köşede arkadaşıyla ağlıyordu. O ağlıyordu arkadaşıyla köşede saatlerd r SVBYZ Onların evl l k sırlarını b r k tapta okudum. Ben okudum onların evl l k sırlarını b r k tapta SVNY Gözler le herkes etk led . O etk led herkes gözler le SVNB Yıllarca b r kaşıkla nanılmaz b r tünel kazdı. O kazdı nanılmaz b r tünel b r kaşıkla yıllarca SVNBZ Aşağıdak örnekler em r cümleler ne a tt r. Em r cümleler nde eylem d rek karşıdak k ş ye yapıldığından “özne“ yoktur. Cümle d rek f lle başlar. Bu yüzden ana formülümüzde “S“ yoktur. Formül V + O şekl nded r. Ben hayatının sonuna kadar terk etme. Terk etme ben hayatının sonuna kadar VNZ B lg sayarda oyun oynama. Oynama oyun b lg sayarda VNY Kadeh masaya bırak. Bırak kadeh masaya VNY Kapıyı açık bırakma. Bırakma kapıyı açık VNB Saat k de ben okulda bekle. Bekle ben okulda saat k de VNYZ P s eller nle duvara dokunma. Dokunma duvara p s eller nle VNB Yarın ben parka götür. Götür ben parka yarın VNYZ Ç çekler her gün sula. Sula ç çekler her gün VNZ Güneşte uzun süre kalma. Kalma güneşte uzun süre VYZ F yat l stes n bugün yaz. Yaz f yat l stes n bugün VNZ Geceler balkonda şarkı söyleme. Söyleme şarkı balkonda geceler VNYZ Sırtıma güneş yağı sür. Sür güneş yağı sırtıma VNY Ben mle bu akşam Ankara’ya gel. Gel ben mle Ankara’ya bu akşam VBYZ Bu akşam b z mle kal. Kal b z mle bu akşam VBZ Ön bahçede top oynama. Oynama top ön bahçede VNY Ben her yerde öpme. Öpme ben her yerde VNY Ben mle mutfakta b r bardak kola ç. İç b r bardak kola ben mle mutfakta VNBY Ben her akşam Ankara’dan arama. Arama ben Ankara’dan her akşam VNYZ Her yerde dürüst ol. Ol dürüst her yerde VNY New York’da dokuzdan sonra dolaşma. Dolaşma New York’da dokuzdan sonra VYZ Raporu yarın İtalya’ya gönder. Gönder raporu İtalya’ya yarın VNYZ Aramızda aptal olma. Olma aptal aramızda VNY Bu odada yalnız kalma. Kalma yalnız bu odada VBY Ben b r daha şte tehd t etme! Tehd t etme ben şte b r daha VNYZ Ben mle kumsalda sabaha kadar dans et. Dans et ben mle kumsalda sabaha kadar VBYZ Çantamdan b r paket s gara get r. Get r b r paket s gara çantamdan VNY Odamı her sabah d kkatl ce topla. Topla odamı d kkatl ce her sabah VNBZ Bu konuda her yerde aptalca konuşma. Konuşma bu konuda aptalca her yerde VNBY Akşamları arabanı bahçeye bırakma. Bırakma arabanı bahçeye akşamları VNYZ D şler n günde üç kez fırçala. Fırçala d şler n günde üç kez VNZ Grev hakkında gazetede h ç b r yazı yazma. Yazma h ç b r yazı grev hakkında gazetede VNY Davranışlarını kontrol et. Kontrol et davranışlarını VN Bana evl l k res mler n göster. Göster evl l k res mler n bana V N1 N2 Gözlüksüz gazete okuma. Okuma gazete gözlüksüz VNB B ze Türk ye’n n nüfusunu söyle. Söyle Türk ye’n n nüfusunu b ze V N1 N2 Akşam yemeğ nden sonra duş alma. Alma duş akşam yemeğ nden sonra VNZ Çantanı mutfakta bırakma. Bırakma çantanı mutfakta VNY Satışla lg tüm belgeler bana gönder. Gönder tüm belgeler satışla lg l bana V N1 N2 Evl l k sırlarını h ç k mseye anlatma. Anlatma evl l k sırlarını h ç k mseye V N1 N2 Kırık masayı dışarı çıkart. Çıkart kırık masayı dışarı VNY Gecen n b r yarısı yüksek sesle konuşma. Konuşma yüksek sesle gecen n b r yarısı VBZ Boş zamanında k tap oku. Oku k tap boş zamanında VNZ Ayakkabılarını paspasa s l. S l ayakkabılarını paspasa VNY Baban g b aptal olma. Olma aptal baban g b VNB D kkatl ol. Ol d kkatl VN Burada ben tek başıma bırakma. Bırakma ben tek başıma burada VNBY Aşağıdak örnekler oluş cümleler ne a tt r. Yan yüklem “olmak“ mastarından türeyen b r kel med r. Ana formül S olmak O şekl nded r Tom’un babası çok hasta Tom’un babası olmak çok hasta SVN L nda dün akşam evdeyd L nda olmak evde dün akşam SVYZ Boğazın manzarası çok güzel Boğazın manzarası olmak çok güzel SVN Yıllar önce bu köy har kaydı Bu köy olmak har ka yıllar önce SVNZ İk gün önce okulda çok heyecanlıydı O olmak çok heyecanlı okulda k gün önce SVNYZ Geçen yıl oldukça ş şmandılar Onlar olmak oldukça ş şman geçen yıl SVNZ Onunla yıllar önce çok mutluydum Ben olmak çok mutlu onunla yıllar önce SVNBZ Dün akşam burada değ ld O olmamak burada dün akşam SVYZ Enflasyon oldukça yüksek Enflasyon olmak oldukça yüksek SVN Zek Müren ünlü b r şarkıcıydı Zek Müren olmak ünlü b r şarkıcı SVN Üç gün önce okulda çok hastaydı O olmak çok hasta okulda üç gün önce SVNYZ Dün hava İstanbul’da yağmurluydu Hava olmak yağmurlu İstanbul’da dün SVNYZ Seneye b r doktor olacak O olmak b r doktor seneye SVNZ Türkler Asya’da büyük b r devlett Türkler olmak büyük b r devlet Asya’da SVNY Hava bu günlerde Antalya’da güneşl . Hava olmak güneşl Antalya’da bu günlerde SVNYZ Türk ye yıllardır NATO’nun b r üyes d r. Türk ye olmak NATO’nun b r üyes yıllardır SVNZ Tom k yıl önce Kars’ta b r öğretmend . Tom olmak b r öğretmen Kars’ta k yıl önce SVNYZ Oğlu seneye İstanbul’da olacak. Oğlu olacak İstanbul’da seneye SVYZ Galatasaray Avrupa’da büyük b r takımdır. Galatasaray olmak büyük b r takım Avrupa’da SVNY İk yıl önce Tom le Amer ka’daydım. Ben olmak Tom le Amer ka’da k yıl önce. SVBYZ Türk ye’n n baş kent Ankara’dır. Türk ye’n n başkent olmak Ankara SVN Ankara Türk ye’n n başkent d r. Ankara olmak Türk ye’n n başkent d r. SVN Günün başlangıcında Bodrum’daydık. B z olmak Bodrum’da günün başlangıcında SVYZ Başbakan dün mecl ste çok mutluydu. Başbakan olmak çok mutlu mecl ste dün SVNYZ Karısı çok güzel b r kadındı. Karısı olmak çok güzel b r kadın SVN Okulda notları oldukça yüksekt . Notları olmak oldukça yüksek okulda SVNY F lm n sonu çok hüzünlüydü. F lm n sonu olmak çok hüzünlüydü SVN İstanbul yıllar önce b r başkentt . İstanbul olmak b r başkent yıllar önce SVNZ Dün gece evde yalnızdık. B z olmak yalnız evde dün gece SVNYZ Petrol var ller dün bahçedeyd . Petrol var ller olmak bahçede dün SVYZ Tecrübes z şoför potans yel b r tehl ked r. Tecrübes z şoför olmak potans yel b r tehl ke SVN Gözler çok etk ley c yd . Onun gözler olmak çok etk ley c yd SVN Görüntüsü oldukça kötüydü. Onun görüntüsü olmak oldukça kötü SVN Davranışın son derece kaba. Sen n davranışın olmak son derece kaba SVN Dün hava yağmurluydu. Hava olmak yağmurlu dün SVNZ 16 yıllık evl y m. Ben olmak evl 16 yıldır SVNZ K tap lg nç değ ld . K tap olmamak lg nç SVN Evl l k c dd b r olaydır. Evl l k olmak c dd b r olay SVN Bu araba çalıntı. Bu araba olmak çalıntı SVN Tat lde her şey har kaydı. Her şey olmak har ka tat lde SVNZ Bu hafta çok yorgunum. Ben olmak çok yorgun bu hafta SVNZ Çok üzücü b r f lmd . O olmak çok üzücü b r f lm SVN Telefon yararlı b r cattır. Telefon olmak yararlı b r cat SVN Yen b r kaynak ş rket ç n çok öneml . Yen b r kaynak olmak çok öneml ş rket ç n SVNB İng l zler ser n kanlıdırlar. İng l zler olmak ser n kanlı SVN Türk ye B rleşm ş M lletler n üyes d r. Türk ye olmak B rleşm ş M lletler n üyes SVN Yıllar önce S nan oldukça ş şmandı. S nan olmak oldukça ş şman yıllar önce SVNZ Gelecek yıl bu zamanlar Ç n’de olacağım. Ben olacağım Ç n’de gelecek yıl bu zamanlar SVYZ L sede çok tembel b r öğrenc yd m. Ben olmak tembel b r öğrenc l sede SVNZ Kanser öldürücü b r hastalıktır. Kanser olmak öldürücü b r hastalık SVN Günün başlangıcında Bodrum’daydık. B z olmak Bodrum’da günün başlangıcında SVYZ Beş sene evvel o b z m a le doktorumuzdu. O olmak b z m a le doktorumuz beş sene evvel SVNZ Dört gündür hastayız. B z olmak hasta dört gündür SVNZ Y rm yıldır Konya’da hap ste. O olmak hap ste Konya’da y rm yıldır S V Y 1 Y2 Z Türk ye’n n lk cumhurbaşkanı Atatürk dür. Türk ye’n n lk cumhurbaşkanı olmak Atatürk SVN Onların bütün problem kötü yönet m. Onların bütün problem olmak kötü yönet m SVN Camın hammaddes kumdur. Camın hammaddes olmak kum SVN Sarhoş şoför onların ölümler n n tek neden yd . Sarhoş şoför olmak onların ölümler n n tek neden yd SVN Telev zyon 20. yy’ın en büyük catlarından b r d r Telev zyon olmak 20. yy’ın en büyük catlarından b r d r SVN Türk ye’n n öneml problemler nden b r şs zl kt r. Türk ye’n n öneml problemler nden b r olmak şs zl kt r SVN Ş rket n f nansal durumu le lg l rapor 5 dak ka önce çekmecemdeyd . Ş rket n f nansal durumu le lg l rapor olmak çekmecemde 5 dak ka önce SVYZ Aşağıdak cümleler S V O formülünde yer ne koyun. Bu yaz babasıyla Amer ka’ya g decek. K tapları yarın rafa yerleşt r. Uzun süre suda gözler n açamadı. İk yıl önce Almanya’daydık. Eller n yavaşça masaya vurdu. Gelecek yıl arkadaşıyla b r ş rket kuracak. Bu olay şu anda öneml değ l. Tom’u part ye davet etme. Bahçede günlerce haz ne aradı. Sen b r daha affetmeyeceğ m. Yaşamı sens z anlamsız. Yağmurda uzun süre kalma. Sen nle yarın şe g tmeyeceğ m. B r bardak su le saatlerce oynadı. O artık bekar b r nsan. Burada ben tek başıma bırakma. Arabasını parkta b r kova su le yıkadı. Ben mle yen b r hayata başla. Dün akşam çok hastaydım. Gözler mükemmel. Dört yıl önce b r Amer kalı le evl yd . Sonunda onu terk edeb ld m. Ben yıllarca yalanları le kandırdı. Aylardır onu burada görmüyorum. Karısı hoş b r nsandı. Duşta uzun süre kalma. Masaya yen b r bardak get r. K tabı dün akşam okuyamadım. Evde tek başına ağlıyordu. Kaza hakkında h çb r şey söyleme. Gazetedek resm hışımla yırttı. Çocukluklarında çok yaramazlardı. Borcumuzu günlerd r ödeyem yoruz. Borsada her şey n kaybett n. Bu sabah annes n doktora götürdü. Saksıdak ç çekler yarın sula. Ankara Türk ye’n n başkent d r. Türk ye’n n başkent Ankara’dır. Enflasyon Türk ye ç n öneml b r sorun. Ş rket c dd kr zde. Sabaha kadar baş ucumda kal. Lütfen bana ıslak eller nle dokunma. Karımı yıllardır her yerde arıyorum. Yen k racısı emekl b r memurdu. Hayatın oldukça lg nç gözüküyordu. Ev n manzarası felaket. Senden çok farklıydı. Telefonumla oynama. Pencerey açık bırak. Pencere açıktı. Pencerey açtı. Her şey babasından öğrend . He, She, It… İng l zce’de her şeyden önce b l nmes gereken temel kel meler vardır. Bu kel meler aynen Türkçe’de olduğu g b s mler n yer ne kullanılır ve “ zam r “ d ye adlandırılır. İlk olarak “şahıs zam rler “ üzer nde duracağız. Doğadak her b r nesnen n mutlaka bu zam rler tarafından b r karşılığı vardır. Her zaman cümlen n öznes (olayı yapan yada yaptıran varlık) konumunda başta bulunurlar ve cümle ç nde başka b r şlevler yoktur, yerler asla değ şt r lemez. He Erkekler ç n O She Kadınlar ç n O It Cansız ve hayvanlar ç n O We Bz You Sen, S z They Onlar I Ben H s, Her, Its… İk nc grupta se zam rler n yel k haller n nceleyeceğ z. İsm n k me a t olduğunu bel rterek daha evvel açıkladığımız şahıs zam rler ne (He, She, It, We, You, They, I) a t alt öğeler başka b r fade le bu zam rler n sah p olduğu b r şeyler (nesneler ) anlatacağız. Hs Erkekler ç n Onun Her Kadınlar ç Onun Its Cansız ve hayvanlar ç n Onun Our Bzm Your Sen , s z n The r Onların My Ben m Burada unutulmaması gereken en öneml nokta bu zam rlerden sonra mutlaka b r sm n geld ğ d r. Tek başlarına kullanımları kes nl kle yoktur. Hs + İSİM Hs book Her Her book Its Its book Our Our book Your Your book The r The r book My My book Görüldüğü g b arkalarına b r s m alarak sm n k me a t olduğunu bel rt rler. H s school Onun okulu H s job Onun ş Her pocket Onun ceb Her pen Onun kalem Our armcha r B z m koltuğumuz Our teacher B z m öğretmen m z Your father Sen n baban Your car Sen n araban The r secretary Onların sekreter The r house Onların ev My exam Ben m sınavım My s ster Ben m kız kardeş m H s, Hers, M ne… Bu kategor de se yel k zam rler n n s mlerle kullanılarak verd ğ anlamları tek kel me le karşılayan lg zam rler üzer nde duracağız. Örneğ n, ben m arabamın İng l zce karşılığı “my car” dır. Eğer “ben m arabam“ daha evvel cümle ç nde kullanılmışsa k nc cümlede bunu tekrarlamak zorunda değ l z, yan ben m arabam yer ne “ben mk “ d yeb l r z. İşte ben mk , sen nk , onunk … g b kel melere b z lg zam rler d yeceğ z. D kkat ed l rse bu kel meler durup dururken kullanılamazlar başka b r dey şle bu kel meler n anlamları daha evvelden b l nmel d rler. Ben m arabam yer ne ben mk Onun k tabı yer ne onunk B z m ev m z yer ne b z mk Hs Erkekler ç n Onunk Hers Kadınlar ç n Onunk —– Cansız ve hayvanlar ç n ———- Ours B z mk Yours Sen nk , S z nk The rs Onlarınk M ne Ben mk H s school onun okulu hs Onunk H s g rl fr end onun kız arkadaşı hs Onunk H s car onun arabası hs Onunk Her father onun babası hers onunk Her book onun k tabı hers onunk Her l fe onun hayatı hers onunk Our dog b z m köpeğ m z ours b z mk Our house b z m ev m z ours b z mk Our p cture b z m resm m z ours b z mk Your table sen n masan yours sen nk Your teacher sen n öğretmen n yours sen nk Your mother sen n annen yours sen nk The r flower onların ç çeğ the rs onlarınk The r garden onların bahçes the rs onlarınk The r cat onların ked s the rs onlarınk My exam ben m sınavım m ne ben mk My face ben m suratım m ne ben mk My pen ben m kalem m m ne ben mk H m, Her, Me… Türkçe’de sık sık karşımıza sm n haller çıkar (e-a-de-da..) İng l zce’de sm n haller n göremey z. İsm n haller n almış ve cümle ç nde anlam kazanan bazı zam rler vardır. Bunlar Türkçe’ye kulağa hoş geld ğ g b çevr l r. Bu son gurupta bu t p zam rler nceleyeceğ z. Hm Erkekler ç n Ona,onu,onda, …. Her Kadınlar ç n Ona,onu,onda, …. It Cansız ve hay. ç n Ona,onu,onda, …. Us B ze,b z ,b zde, … You Sana,sen ,sende, … Them Onları,onlara,onlarda, … Me Bana,ben ,bende, … Yukarıdak zam rler sm n tüm haller ç n kullanılır. Örneğ n “me“ cümle ç nde “bana, ben , bende“ anlamları kazanab l r. Ben s nemaya götür Bana b r kalem ver Örnekler nde altı ç z l yerlere “me“ gel r ve Türkçe’ye en uygun çev r yapılır. Buradak öneml nokta bu zam rler n mutlaka S V O N B Y Z formülünde nesne kısmında yer almasıdır. Yan cümlede asla özne konumunda bulunamazlar ve bu t p zam rlerle cümleye başlanamaz. Aşağıda şu ana kadar nceled ğ m z dört grup zam r topluca görülmekted r. He O sH Onun Hs Onunk Hm Ona, onu She O erH Onun Hers Onunk Her Ona, onu It O Its Onun —— ——– It Ona, onu We Bz Our Bzm Ours B z mk Us B ze, b z You Sen Your Sen n Yours Sen nk You Sana, sen They Onlar The r ınOnlar The rs ınk Onlar Them rı, OnlaraOnla I Ben My Ben m M ne Ben mk Me Bana, ben Aşağıdak boşlukları uygun karşılıkları le doldurunuz. Amcam ………my uncle………. Annem z Baban Bana Bebekler Ben Ben Ben mk Bz B ze Bz B z mk B z mk ler Büyük çantamız Ceb Cesur koruması Çalışkan kız kardeş m Çantası Ç rk n sekreter Elmas yüzüğün Esk saat Etk ley c görüntüsü Ev adres m z Güzel karısı Güzel ülkem z Hatan Hayatı Islak el m İlg nç arabası İlg nç hayatın İş Kalem m Kanepen z karısı Kırmızı arabam Kırmızı ceket m Kız arkadaşım K rl gömleğ m K tabı Kocası Koltuğumuz Kuvvetl kolları Kuyruğu Küçük evler Masaları M n eteğ O Odası Okulum Ona Onlar Onlara Onları Onların başarılı oyunu Onların ked s Onların mutlu günü Onların sıcak yatakları . Onlarınk Onu Onun altın kolyes Onun boş cüzdanı Onunk Onunk ler Oturma odan Öğretmen Pahalı eteğ m Pahalı paltosu Pahalı yüzüğün Perdeler Resm m z Sabırsız babası Sana Sen Sen Sen n gül bahçen Sen nk S yah kazağı Sz S ze S z nk Sobası Sözlükler Suratın Şems yes Ş şman dayıları Tam r çantası Tecrübel öğretmen m Tehl kel köpekler Tehl kel sokağımız Telev zyonumuz Tembel erkek kardeş Tembel köpeğ m z Tem z ev m z Tuhaf kalem Uzun boylu müdürüm Yağmurluğum Yakın okulu Yaramaz kızın Yavaş spor araban Yen kasabaları Yorgun arkadaşım Yuvarlak masaları Zeng n amcası Zeng n baban ÇOĞUL YAPILMA KURALLARI Bazı s mler sayab l r z, bazı s mler se sayamayız. Sayılab len s mler tek l veya çoğul olab l rler ama sayılamayan s mler da ma tek ld rler. Sonu “ o “ le b ten s mler potato , tomato ( es ) alarak , Sonu “ x “ le b ten s mler box , fox patatoes , tomatoes ( es ) alarak , Sonu “ s “ le b ten s mler glass , class boxes , foxes ( es ) alarak , glasses , classes Sonu “ f, fe “ le b ten s mler shelf , kn fe ( ves ) alarak , Sonu “ y “ le b ten s mler c ty, story shelves , kn ves ( es ) alarak , c t es , stor es Sonu “ ch , sh “ le b ten s mler watch, d sh ( es ) alarak , watches , d shes Sonu “ y “ le b t p kend nden önce toy, boy ( s ) alarak , “ b r sesl harf “ gelmes durumunda toys , boys ( s ) alarak , books , pens Bunlar dışında kalanlar book, pen B r kural eşl ğ nde formül ze ed leb len her şey İng l zce Gramer nde “ düzenl “ d ye adlandırılır. Yukarıda bell kurallar çerçeves nde çoğul yapılab len s m kategor ler göster lm şt r. Bell b r kural sınıfına g rmeyen ve bunun sonucunda ayrı ayrı b l nmek zorunda kalınan kel meler se “ düzens z “ yapılardır. Aşağıda “ s “ ve türevler “ le çoğul yapılamayan ayrı ayrı b lmek zorunda olduğumuz “ düzens z s mler “ yer almaktadır. Man adam men man kadın women kadınlar kş people k ş ler Person adamlar Foot ayak feet ayaklar F sh balık f sh balıklar Louse bt l ce b tler Mouse fare m ce fareler Ch ld çocuk ch ldren Tooth dş teeth Sheep koyun Ox d şler sheep öküz Goose çocuklar koyunlar oxen gey k öküzler geese gey kler Th s bu these bunlar That şu those şunlar Ç ft olan herşey çoğul sayılır. Eyes gözler shorts şort Jeans kot pantolon shoes ayakkabı Sc ssors makas t ghts tayt Overalls tulum pyjamas p jama Pants pantolon Glasses bardak b noculars dürbün Trousers pantolon spectacles gözlük Cl ppers kırpma alet shears makas Tongs braces maşa askı p ncers kerpeten Sonu “ f ve fe “ le b ten s mler n çoğul yapılab lmeler ç n bu harfler n düşüp yerler ne “ ves “ get r ld ğ n söylem şt k. Bu s mler aşağıdak g b d r. Calf buzağı calves buzağılar Half yarım halves yarımlar W fe kadın eş w ves eşler Self kend selves kend ler Kn fe bıçak kn ves bıçaklar Leaf yaprak leaves yapraklar Shelf raf shelves raflar Th ef hırsız th eves’ hırsızlar Wolf kurt wolves kurtlar Loaf somun Sheaf loaves demet somunlar sheaves demetler Yukarıdak ler dışında kalan s mler “f ve fe“ le b tmeler ne rağmen sadece “s“ alarak çoğul yapılır Safe kasa Bel ef safes nanç kasalar bel efs Roof çatı Ch ef başkan nançlar roofs çatılar ch efs başkanlar Her zaman çoğul olarak kullanılan tek l olmayan s mler. Abor g nes Arch ves yerl pol ce pol s arş v rema ns kalıntı R ches servet sav ngs tasarruf Cattle sığır surround ngs çevre Clothes çamaşır thanks Outdoors dışarısı manners Dregs tortu outsk rts c var Eaves saçak v ctuals erzak goods mal Env rons çevre Wages teşekkür terb ye haftalık maaş Türkçe’de sayılab l r g b düşündüğümüz ama İng l zce’de sayılamayan s mler. Adv ce öğüt Baggage bus ness bagaj Bread ekmek Money para enterta nment mob lya gr ef nak t Fun eğlence üzüntü knowledge b lg nformat on ev ş Work göster furn ture Cash Homework ş b lg ma l ş posta news haber ‘S 1. D kkat ed l rse daha evvel açıklamaya çalıştığımız yel k zam rler (her, h s, ts, our, your, the r, my) s mler n yer ne kullanılmaktadır. Eğer zam rler n yer ne gerçek s mler n koyar ve y ne b r a tl kten söz edersek o zaman “ ‘s “ kullanmak zorunda kalırız ve s mlere “ n n, nın, s n n, sının, sunun, sünün, lık, l k …” g b anlamlar katar.H s book Tom’s book Her cat L nda’s cat Ayşe’s camera – Ayşe’n n kamerası Suzan’s father – Suzan’ın babası Turkey’s populat on – Türk ye’n n nüfusu George’s school – George’un okulu Celal’s table – Celal’ n masası My brother’s car – Babamın arabası Her s ster’s house – Kız kardeş n n ev Lane’s party – Jane’n n part s Mr. Sm th’s w fe – Bay Sm th’ n eş L nda’s bag – L nda’nın çantası Today’s news – Bu günkü haberler The school’s door – Okulun kapısı The book’s page – K tabın sayfası The cat’s m lk – Ked n n sütü Yesterday’s newspaper – Dünkü gazete Next year’s plan – Gelecek yılk plan Last week’s match – Geçen haftanın maçı Uncle Tom’s house – Tom amcanın ev Mahmut the second’s re gn – II Mahmut’un tahtı The m n ster’s old adv sor – Bakanın esk danışmanı The government’s dec s on – Hükümet n kararı 2. Çoğul smler n sonları “ s “ le b tt ğ ç n ‘s kullanılmaz onun yer ne ‘ get r l r.The cha rs’ colour – Sandalyeler n reng The students’ books – Öğrenc ler n k tapları The g rls’ bags – Kızların çantaları The teachers’ addresses – Öğretmenler n adresler The Turks’ proposals – Türkler n tekl fler 3. Ç ft s ml durumlarda k nc sme ‘s get r l r. Tom and L nda’s father – Tom ve L nda’nın babası Ayşe and Ahmet’s school – Ayşe ve Ahmet’ n okulu George and Ann’s ball – George ve çocukların topu 4. Sonu “ z “ okunuşu le b ten veya Lat nce kökenl olan s mlerde ‘ kullanılır. Humphrey’s’ f lms – Humphreys’ n f lmler D ckens’ novels – D ckens’ın romanları Keats’ poems – Keats’ın ş rler Johnson’s’ method – Johnson’un metodu Socrates’ llness – Socrates’ n hastalığı 5. İs mlerde ölçü, zaman, yer bel rtt ğ nde “ l k-lık “ anlamları kazanab l rler. E ght hours’ sleep ng – Sek z saatl k uyku One week’s travel – B r haftalık tat l A year’s not ce – B r yıllık hbar A month’s salary – B r aylık maaş A stone’s throw – B r taş atımı mesafe A moment hes tat on – B r anlık tereddüt An arm’s length – B r kolluk mesafe An hour’s walk – B r saatl k yürüyüş Two hours’ dr ve – İk saatl k yol Ten dollars’ worth – On dolarlık f yat Three weeks’ course – Üç haftalık kurs 60’s conta ner – 60’lık konteynır 100’s c garette – 100’lük s gara 6. Daha evvel gördüğümüz lg zam rler n n (h s, hers, ours, yours, the rs, m ne) yer ne gerçek s mler n n kullanılması durumunda kullanılır. Tom’s Tom’unk Hs L nda’s L nda’nınk Ch ldren’s Çocuklarınk Onunk Hers Onunk The rs Onlarınk 7. Özel faal yet gösteren ş yerler n asıl meslekten ayırt etmek ç n kullanılır. Butcher’s kasap (dükkan) Grocer’s Butcher bakkal (dükkan) kasap (meslek) Grocer bakkal (meslek) 8. “ ‘s “ her zaman ( n n, nın, s n n, sının….) g b anlamlar vermeyeb l r. Bazen s m tamlaması yapma görev üstlen rler. Fakat bu fadeler genel anlam çer rler. İs mler n yel k haller nden ( n n, nın, s n n, sının…) farklıdırlar. Aşağıda bu şek lde oluşan tamlamalara örnekler ver lm şt r. Bu tamlamaları sm n yel k haller le karıştırmamak gerek r.A butcher’s kn fe – B r kasap bıçağı The butcher’s kn fe – Kasabın bıçağı A teacher’s book – B r öğretmen k tabı The teacher’s book – Öğretmen n k tabı A boys’ school – Erkek okulu A ch ld’s play – Çocuk oyunu A carpenter’s saw – Marangoz testeres A ch ldren’s story – Çocuk h kayes A doctor’s degree – Doktor d ploması A dog’s l fe – Köpek hayatı A dr ver’s l cense – Şoför ehl yet A g rls’ college – Kız ün vers tes A lad es’ ta lor – Kadın terz s A l eutenant’s rank – Teğmen rütbes A summer’s day – B r yaz günü A teacher’s college – Öğretmen okulu A women’s club – Kadınlar kulübü OF 1. “of “ kullanarakta ( n n, nın, s n n, sının ) anlamları veren kel me grupları yapılab l r. Değ şen h ç b r şey yoktur. Sadece “ s “ daha çok özel s mlerde “of “ se c ns s mlerde kullanılır. Name of school Okulun sm School’s name Colour of wall Duvarın reng Wall’s colour M lk of cat Ked n n sütü Cat’s m lk The beg nn ng of the story – H kayen n başlangıcı The dec s on of the government – Hükümet n kararı The t tle of the book – K tabın başlığı The ground floor of the bu ld ng – B nanın g r ş katı The name of th s v llage – Bu köyün sm The roof of the house – Ev n çatısı The cause of the problem – Problem n neden Back of the car – Arabanın arkası The phone number of Jack – Jack’ n telefon numarası Best party of day – Günün en y f lm Job of my s ster – Kız kardeş m n ş Favour te colour of Paula – Paula’nın favor reng B rthday of Tom – Tom’un doğum günü The wall of the castle – Kalen n suru The manager of the hotel – Otel n müdürü The w ndow of the car – Arabanın penceres The new vase of the roses – Güller n vazosu The ex stence of Allah- Allah’ın varlığı The end of Amer can Ind ans – Kızılder l ler n sonu The courage of the Turks – Türkler n cesaret The poster of Atatürk – Atatürk’ün poster The palace of the queen – Kral çen n sarayı The nfluence of the r ch – Zeng nler n nüfusu ( t barı ) The suffer of the poor – Fak rler n acısı The smell of a rose – B r gülün kokusu The conquest of the c ty – Şehr n feth The next subject of the book – K tabın b r sonrak konusu The members of the assoc at on – Derneğ n üyeler The second day of the conference – Konferansın k nc günü The guns of the robbers – Soyguncuların s lahı The b rthday of her s ster – Kız kardeş n n doğum günü The nvent on of the telephone – Telefonun cadı The cost of the product on – Üret m n mal yet A work of a madman – B r del n n ş 2. “of“ her zaman ( n n, nın ) anlamı vermeyeb l r. Bazen s m tamlaması yapar. Ama bu fadeler genel anlam çer rler. İs mler n yel k haller nden farklıdırlar. Bu yüzden bu k kategor y b rb r le kıyaslamaya kalkışmayın. Aşağıda bu t p kullanımlara örnekler ver lm şt r. The threat of war – Savaş tehl kes The w nds of war – Savaş rüzgarları The day of reckon ng – Kıyamet günü A man of sc ence – B l m adamı The loss of mo sture – Nem kaybı A form of torture – B r şkence türü A delay of ten m nutes – On dak kalık b r gec kme Lack of nterest – İlg s zl k Shortage of food – Kıtlık Ev dence of any nterference – Müdahale del l Re gn of terror – Terör hükmü A s gn of weakness – Zayıflık şaret Proof of gu lt – Suçluluk del l The forces of ev l – Kötülük güçler Contempt of court – Mahkemeye hakaret A feel ng of despa r – Üm ts zl k duygusu The danger of nflat on – Enflasyon tehl kes Proport on of f ve to one – Beşe b r oranı Freedom of speech – Söz hürr yet The faculty of Law – Hukuk Fakültes H story of art – Sanat tar h School of Med c ne – Tıp fakültes College of Sc ence – Fen Fakültes Aşağıdak boşluklara İng l zce karşılıklarını yazınız. Köpeğ n burnu the nose of the dog / the dog’s nose Babanın planı NATO’nun görevler Kore’n n gel ş m Türk ye’n n zorlukları L nda’nın servet Arthur’un k tabı George’un f kr Democles’ n kılıcı Tom ve L nda’nın bebeğ Patronumun em rler Cumhurbaşkanının korumaları M lletvek l n n görev Ahmet’ n babasının res mler B r öğrenc k tabı İstanbul’un traf ğ New York’un karanlık caddeler Üç aylık maaş Türkler n planı Almanların tekl fler K tapların sayfaları Erkek gömleğ Fat h’ n tahtı K tabın konusu İstanbul’un 1453’te feth Dört günlük tat l H kayen n sonu ÖLÇEK BİLGİSİ 1. Katı olsun sıvı olsun herhang b r sayılamayan madden n bell sayıdak b r m nden (bardak, f ncan, ş şe) bahsed yorsak aşağıdak kalıbı kullanırız. Bu yolla sayılamayan s mler ölçekleyerek onların bell b r m ktarını fade eder z. Bu kalıbı değ şt rmeye çalışmak mümkün değ ld r. Türkçe çev r ler ndek mantıksızlıklar aranmaksızın hep aynı kuralla yapılırlar. [ÖLÇEK OF MADDE] a glass of water – b r bardak su a cup of tea – b r f ncan çay a bottle of m lk – b r ş şe süt a can of coke – b r kutu kola a jar of jam – b r kavanoz reçel a bar of chocolate – b r d l m ç kolata a sl ce of bread – b r d l m ekmek a p ece of p zza – b r parça p zza two tanks of o l – k depo benz n three barrels of w ne – üç var l şarap ten plates of food – on tabak y yecek f ve packs of c garette – beş paket s gara a bar of soap – b r kalıp sabun a barrel of beer – b r fıçı b ra a glassful of water – b r bardak dolusu su a block of ce – b r kalıp buz a bottle of w ne – b r ş şe şarap a bowl of sugar – b r kase şeker a cupful of sugar – b r f ncan dolusu şeker two sheets of paper – k yaprak kağıt a gra n of race – b r p r nç tanes a handful of money – avuç dolusu para a head of lettuce – b r top salata ( marul ) a heap of rubb sh – b r yığın çöp a k lo of butter – b r k lo tere yağ a k nd of cheese – b r çeş t peyn r a loaf of bread – b r somun ekmek a lump of sugar – b r küp şeker a new k nd of cheese – yen b r çeş t peyn r a new k nd of plast c – yen b r çeş t plast k a jo nt of meat – et parçası (but veya kol) a pa r of socks – b r ç ft çorap a set of furn ture – b r mob lya takımı a speck of dust – b r toz parçası st cks of dynam te – d nam t lokumları two cups of tea – k f ncan çay three k nds of food – üç çeş t gıda s x types of bread – altı t p ekmek four cupful of sugar – dört f ncan dolusu şeker ten k los of r ce – on k lo p r nç ten meters of cloth – on metre kumaş truckloads of sand – kamyonlar dolusu kum a box of matches – b r kutu k br t a d stance of two m les – k m ll k mesafe a ball of wool – b r yün yumağı a f t of anger – b r öfke nöbet a f t of pass on – h ddet nöbet a p ece of bad luck – b r parça kötü tal h a p ece of ev dence – b r küçük del l a p ece of adv ce – b r parça tavs ye heaps of mud – çamur yığınları tems of news – haberler pangs of remorse – v cdan azabı the pangs of fear – korku duygusu works of art – sanat eserler a f t of fever – ateş nöbet p ece of research – b r küçük araştırma a p ece of str ng – b r parça p a b t of nterest – b r parça lg a work of art – b r sanat eser an act of mercy – merhamet an attack of fever – ateş nöbet 2. D kkat ed l rse lk şıkta ölçeklemeye çalıştığımız madden n ger de kalan kısmı önemsenmemekted r. Yan madden n sadece ölçeğ öneml d r. Artta kalan kısım göz ardı ed lmemekted r. Bu konuda se madden n ger de kalan kısmı da önem kazanacaktır. Başka b r fade le madde ve ölçek b rl kte anılacaktır. One of book – k tapların b r Four of cha r – sandalyeler n dördü S x of students – öğrenc ler n altısı E ght of tables – masaların sek z Twelve of g rls – kızların on k s Some of cars – arabaların bazıları Most of problems – problemler n çoğu Burada anlatılmak stenen çok taneden az taneye doğru n şt r. 3. Burada se sıralama çeren kel me gruplarını nceleyeceğ z. One of the mportant problems of Turkey Türk ye’n n öneml problemler nden b r One of the b g tour sm centres of the world Dunyanın büyük tur zm merkezler nden b r Two of the dangerous parts of New York New York’un tehl kel kısımlarının k s One of the mportant telecommun cat on equ pment of today Günümüzün öneml let ş m araçlarından b r Öneml not: “ Ölçek b lg s “ adlı başlıkta açıklamaya çalıştığımız konu İng l zce Gramer nde aynı adla ve zah tarzıyla yoktur. Kolay anlaşılab lmes ç n yakıştırma fadeler kullanılmıştır. Aşağıdak boşluklara İng l zce karşılıklarını yazınız. Üç var l şarap three barrels of w ne Altı tabak yemek Araba le k saatl k yol Arkadaşlarından bazıları Beş kutu kola Beş ş şe süt Beş yaprak kağıt B r bardak portakal suyu B r ç ft eld ven B r damla göz yaşı B r depo benz n B r d l m ekmek B r galon benz n B r kase yoğurt B r kavanoz reçel B r kutu k br t B r mob lya takımı B r parça ekmek B r parça kek B r parça merhamet B r parça tavs ye B r sanat eser B r somun ekmek Çocukların onu Dokuz paket yağ Dört çay kaşığı tuz Dört günlük macera Dünyanın öneml tur zm merkezler nden b r İk haftalık tat l İk kalıp sabun İk paket un Kalemler n heps L nda’nın kalemler nden b r On dört koltuk On metre kumaş Onlardan altısı Öğrenc ler n b r Problemler n çoğu Sandalyeler n k s Sek z d l m ç kolata Sek z mektup Sek z metre halı Tom’un hatalarından b r Türk ye’n n büyük kentler nden k s Türk ye’n n zorlukları Üç aylık maaş Üç baş sarımsak Üç d nam t lokumu Üç m ll k mesafe Üç saatl k uyku Yed d l m p zza ARTICLES 1- INDEFINITE: BELİRSİZ A – BİR: Sess z b r harf le tek l b r sözcükten önce kullanılır. Örnek A book A cha r A story A un vers ty A useful th ng A European A s ster A brother A month A day A week A year A s ze A sudden A t ger A l on A crocod le A camel A dozen of eggs A glass of tea A sh ny day A hundred A m ll on A thousand A b ll on A dozen A few A couple A lot of AN – BİR: a – – o – u – e g b sesl ünlü harfle başlayan veya , seslend r lemeyen “h” g b harfle başlayan sözcükler n başına gel r. Örnek an apple an umbrella an egg an he r an honest man an hour an eng neer an nterest an ant “A” VE “AN” ARİTEKLLERİNİN KULLANILMADIĞI YERLER: a -) Çoğul b r addan önce cows – apples – cha rs g b , b -) Aşağıdak g b sayılamayan ancak b r m yle söyleneb len bazı somut adlardan önce, corn – cloth glass – grass ron – paper m lk – money tea – wood gb, DEFINITE: BELİRLİ “THE” KULLANILIR. The art cle’ s n n kullanıldığı yerler. Asal cümlec ğ n, özne, nesne veya tamlamasını oluşturan addan önce the book -the car -the veh cle Tek anlamına gelen THE ONLY ONE sözcük d z s nden önce Yönlerden önce The north The south The west The east The north – west The north – east The south – west The south – east W nd: the north – west 5 Kutsal k tap ve mabetler n başında The Holy Quran -The Blue Mosque g b Özel b r adın önünde yer alan c ns b r adın önünde kullanılır The planet Pluto / Pluto Gezegen The galaxy Samanyolu / Samanyolu Galaks s Eyaletlerden oluşan ülke adlarından veya çoğul ülke adlarından önce The Un ted States of Amer ca / Amer ka B rleş k Devletler The Un ted K ngdom / B rleş k Krallık The Un ted Arab Em rates / B rleş k Arap Em rl kler The Netherlands / Hollanda The Turkey / Türk ye The Republ c of Turkey / Türk ye Cumhur yet Başlıklarda sırasal sıfatlardan önce Queen El zabeth the second / Kral çe II. c El zabet Pad sah Abdülham t the second / Pad şah 2. nc Abdülham t Tah r the f rst / B r nc Tah r Ism bell olan yerler tanımlarken ve tanımlayıcı b r edatlı dey şten önce The Palace of Çırağan / Çırağan Sarayı The house w th brown-shutters / Kahvereng panjurlu ev. Özel b r adı zleyen ve meslek veya t caret anlatan c ns adların önünde kullanılır Tah r the teacher / Öğretmen Tah r Mustafa the adm n ster / Yönet c Mustafa Ada topluluklarından önce The Island Bahamas / Bahama adaları The East Ind a Islands / Doğu H nd stan adaları Neh r Okyanus ve sıradağ adlanrından önce The Atlant c Ocean The mounta n Everest Tren, gem ve Uçak adlarından önce The M/S Barış Manço / Barış Manço gem s The Santa Fee / Santa Fee tren K ş ye/Şahsa a t olmayan şyer , banka, otel, enst tü, restoran adlarından once The Marmara Hotel The Ottoman Bank Ün vers te, Okul, Hastane adlarından önce The Istanbul Un vers ty / İstanbul Ün vers tes The Çapa Hosp tal / Çapa Hastanes B r küme veya topluluğu s mgeleyen sayılab l r tek l b r addan önce The ant s ndustr ous / Karınca çalışkandır B r küme,grup,topluluğu sıfatlardan önce The r ch always proud / Zeng nler da ma k b rl d r. We must help the poor / Fak rlere yardım etmel y z. The French cook meat the best / Et en y Fransızlar p ş r r. Doğada yalnız tek olan varlıklardan önce The earth The sky The ocean Müz k aygıtlarından önce The v ol n / Keman The p ano / P yano Tanımlayıcı en üstünlük anlatımlarında kullanılır That s the oldest mosque n İstanbul O İstanbul’dak en esk cam d r. The most / the f rst / the best / the worst / the second geçt ğ cümlelerde Ad olarak kullanılan en üstünlük anlatımlarından önce Th s s the best I can do Bu ben m yapab leceğ m n en y s d r. The most I can ga n s that amount O meblağ ben m kazanab leceğ m n en çoğudur. HAVE – HAS GOT have/has got Türkçe’de sah p olmak anlamındadır. Sah p olduğunuz b r şey fade etmek ç n kullanılır. Aşağıda şahıslara göre nasıl kullanıldığını nceley n. POSITIVE (OLUMLU) NEGATIVE (OLUMSUZ) I have got a car. I haven’t got a car. You have got a car. You haven’t got a car. QUESTION (SORU) Have I got a car? Have you got a car? He has got a car. He hasn’t got a car. Has he got a car? She has got a car. She hasn’t got a car. Has she got a car? It has got a car. It hasn’t got a car. Has t got a car? We have got a car. We haven’t got a car. Have we got a car? They have got a car. They haven’t got a car. Have they got a car? DİKKAT!– I have got a car. ( B r arabam var.) Türkçe’ye çev r rken genelde “B r arabaya sah b m” şekl nde çev rmey z. İk d l arasındak bu farklılık bazen İng l zce’y yen öğrenenler ç n sorun teşk l edeb l r. Şöyle k ; “Ben m k kız kardeş m var” cümles n İng l zce’ye çev rmek steyen b r k ş , “var” kel mes ne aldanarak “there s/are” kalıbını kullanab l r ve tab k yanlış olur. O yüzden cümlen n sah pl k anlamı çer p çermed ğ ne bakılmalıdır. – She has got two s sters. (Onun k kız kardeş var veya o k kız kardeşe sah pt r) – We have got many pens. (B z m çok kalem m z var veya b z çok kaleme sah b z) Have/has got veya sadece have/has Değ ş k met nlerde farklı kullanımlara rastlayab l r z. Özell kle İng ltere’de kullanılan İng l zce’de “have/has got” daha sık kullanılır. – I have got a s ster. – I have a s ster. Bu k cümle arasında anlam olarak fark yoktur. Ancak olumsuz ve sorularda durum aynı değ ld r. (+) I have got a book. (+) I have a book. (-) I haven’t got a book. (-) I don’t have a book. (?) Have I got a book? (?) Do I have a book? YANLIŞ KULLANIMLAR İk farklı kullanım b rb r yle karıştırılırsa gramat k açıdan hatalı olur. Examples: A: Have you got a penc l? A: Do you have any money? B: No, I haven’t. (doğru) B: No, I don’t. (doğru) No, I don’t. (yanlış) No, I haven’t. (yanlış) COUNTABLE – UNCOUNTABLE NOUNS (Sayılab len – sayılamayan s mler) İng l zce’de s mler sayılab len ve sayılamayan olarak k ye ayrılır ve cümle ç ndek kullanımları farklıdır. Sayılamayan s mler her zaman ç n tek l kabul ed l r. Örneğ n İng l zce’de “saç” kel mes “uncountable”dır yan sayılamaz. Bu yüzden asla “s” takısı alarak çoğul yapılamaz. Halbuk Türkçe’de b z “saçlar” d yeb l r z. Aynı şek lde “su”, “p r nç” ve benzer kel meler hep tek l kullanılmak zorundadır. Aynı şek lde sayılamayan kel meler n başında “a veya an” art kel n de kullanamayız. Çünkü “a” b r anlamına gel r. EXAMPLES There s a book on the table. There are four books on the table. (“book” kel mes sayılab len s m olduğu ç n çoğul olarak kullanılab l r.) There s some water n the glass. (“su” kel mes sayılamaz olduğu ç n asla “there are” kalıbıyla kullanılamaz. SOME UNCOUNTABLE NOUNS (Bazı sayılamayan s mler) ar bread cake coffee coke ha r m lk water weather coke money Th s, that – these, THOSE Th s ve that Türkçe’de “bu” ve “şu” fadeler n n karşılığıdır Konuşurken b ze yakın olan nesneler ç n “th s” (bu) Konuşurken b ze uzak olan nesneler ç n “that” (şu) Konuşurken b ze yakın olan nesneler ç n “these” (bunlar) Konuşurken b ze uzak olan nesneler ç n “those” (şunlar) EXAMPLES Th s book (bu k tap) – these books (bu k taplar) Th s student (bu öğrenc ) – these students (bu öğrenc ler) Th s school (bu okul) – these schools (bu okullar) Th s man (bu adam) – these men (bu adamlar) That tra n (şu tren) – those tra ns (şu trenler) That bu ld ng (şu b na) – those bu ld ngs (şu b nalar) DİKKAT! Aşağıdak cümleler kes nl kle yanlıştır. Th s books are very expens ve (Th s tek llerle kullanıldığı ç n “books” d yemey z.) These g rl s very beaut ful. (Aynı şek lde “these” kel mes nden sonra tek l s m kullanamayız.) THERE IS – THERE ARE “There s / there are” Türkçe’de “var” kel mes n n karşılığıdır. Tek ller ve sayılamayan s mler ç n “there s”, çoğullar ç nse “there are” kullanılır. SINGULAR (Tek l ve sayılamayanlar) there s…. (there’s) s there…? there s not. (there sn’t) There s a b g tree n the garden. (Bahçede büyük b r ağaç vardır.) There s a good programme on TV ton ght. (Bu gece telev zyonda güzel b r program var.) Excuse me; s there a good hotel near here? (Affeders n z, buralarda güzel b r otel var mı?) There sn’t any money n the bag. (Çantada h ç para yok.) PLURAL (Çoğul) there are…. are there…? there are not… (there aren’t) There are some b g trees n the garden. (Bahçede b rkaç tane büyük ağaç var.) There are many people n the school. (Okulda b r sürü nsan var.) Are there any books on the table? (Masanın üzer nde h ç k tap var mı?) Yes, there are. / No, there aren’t. How many students are there n the classroom? (Bu sınıfta kaç tane öğrenc var?) THERE IS AND IT IS There s a vase on the table. (Masanın üzer nde b r vazo var.) Bu cümlede “It’s a vase on the table” d yemey z. AMA: I l ke th s vase. It’s very expens ve. (Bu vazoyu sev yorum. O çok pahalı.) Bu örnekte de “there s” kalıbını kullanamayız. SOME – ANY ►“some” kel mes Türkçe’de “b raz/b rkaç” anlamına gel r ve olumlu cümlelerde kullanılır. Examples: I am go ng to buy some eggs. (B rkaç tane yumurta alacağım.) There s some ce n the fr dge. (Buzdolabında b raz buz var.) We made some m stakes. (Bazı yanlışlar yaptık.) She sa d someth ng. (B r şey söyled .) I met someone. (B r s yle tanıştım.) ►”any” kel mes Türkçe’de h ç anlamına gel r ve negat f cümlelerde kullanılır. Examples: I’m not go ng to buy any eggs. (H ç yumurta almayacağım.) There sn’t any ce n the fr dge. (Buzdolabında h ç buz yok.) They d dn’t make any m stakes. (H ç hata yapmadılar.) She d dn’t say anyth ng. (H çb r şey söylemed .) I d dn’t meet anybody. (K mseyle tanışmadım.) SORU CÜMLELERİNDE “SOME” VE “ANY” ►Soru cümleler n n çoğunda ( st snalar vardır) “any” kullanılır. – Is there any ce n the fr dge? (Buzdolabında h ç buz var mı?) – D d they make any m stakes? (Onlar h ç hata yaptılar mı?) – Are you do ng anyth ng th s even ng? (Bu akşam b r şey yapıyor musun?) İnsanlara b r şey tekl f ederken veya b r şey öner rken kullandığımız soru cümleler nde “any” değ l, “some” kullanılır. Bu cümleler kalıp olarak soru cümles olsa da esasen tekl ft r. Examples: – Would you l ke some m lk? (B raz süt ster m s n z) (Bu cümle yapı olarak soru cümles olsa da b lg alma amaçlı sorulan gerçek b r soru değ ld r, b r tekl ft r.) – Would you l ke someth ng to dr nk? (İçecek b r şey ster m yd n z?) – Can I have some bread? (B raz ekmek alab l r m y m?) WHEN…? – HOW LONG…? “When” soru kel mes S mple Past Tense le, “How long” soru kalıbıysa Present Perfect Tense le kullanılır. Aşağıdak örneklerde k kullanımın farkına bakın. When d d t start snow ng? (Kar yağışı ne zaman başladı?) It started snow ng two hours ago. (Kar yağışı k saat önce başladı.) Bu örnekte kar yağışının tam olarak ne zaman başladığı sorulmaktadır. How long has t been snow ng? (Ne zamandır kar yağıyor?) It has been snow ng for two hours. (İk saatt r kar yağıyor.) Bu örnekte se kar yağışının başlangıcı ve ne kadar zamandır devam ett ğ sorulmaktadır. Aşağıdak örnekte aynı şek lde k soru kel mes n n farklı kullanımları ver lm şt r. When d d you f rst meet your g rlfr end? (Kız arkadaşınla lk ne zaman tanıştın?) How long have you known your g rlfr end? (Kız arkadaşını ne zamandır tanıyorsun?) FOR – SINCE for ve s nce “Present Perfect Tense” le kullanılan zaman b ld ren fadelerd r. B r eylem n ne kadar süred r devam ett ğ n fade etmek ç n kullanılır. ● FOR B r eylemle lg l süreçten bahsederken for kullanılır. Example: – I have been chatt ng for two hours. (İk saatt r chat yapıyorum.) Bu örnekten chat yapma eylem n n k saat önce başladığı ve hala devam ett ğ anlaşılmaktadır. – John has been work ng for th s company for s x months. (John altı aydır bu ş rkette çalışıyor.) ● SINCE B r eylemle lg l sürec n başlangıç noktasından bahsederken s nce kullanırız. – I have been chatt ng s nce 2 o’clock. (Saat k den ber chat yapıyorum.) Bu örnekte chat yapma eylem n n ne kadar sürdüğü değ l, ne zaman başladığı fade ed lmekted r. Ama sonuç olarak eylem n ne kadar sürdüğü de anlaşılır. Örneğ n cümle saat 4’de söylenm şse, eylem k saat sürmüş demekt r. – I haven’t seen Mary s nce Monday. (Pazartes den ber Mary’y görmed m) Olumlu cümlelerde k m zaman for cümleden çıkarılab l r. – We have been marr ed (for) 20 years. (20-yıldır evl y z.) Bu cümlede for kullanılmasa da olab l r. Ancak: – They haven’t seen each other for 2 years. (İk yıldır b rb rler n görmed ler.) Bu cümle olumsuz olduğu ç n for cümleden çıkarılamaz. WOULD YOU LIKE…? I’D LIKE… ● “Would you l ke…?” kalıbı b r şey tekl f etmek ç n kullanılır. Examples: A: Would you l ke some tea? (Çay alır mıydınız?) B: No, thank you. (Hayır, teşekkür eder m.) A: Would you l ke coffee? (Kahve ster m s n z?) B: Oh, no. (Hayır) A: Then, what would you l ke to dr nk? (O halde ne çmek sters n z?) B: Coke, please. (Kola lütfen.) Örneklerde görüldüğü g b “would you l ke” kalıbı naz k b r şek lde b r şey tekl f ederken kullanılır. İng l zce’ de “do you want” sorusuyla aynı anlamdadır ama daha naz kt r. “Would you l ke to…?” kalıbı b r s n b r şey yapmak ç n davet ederken kullanılır. Examples: Would you l ke to come to my b rthday party? (Ben m doğum günü part me gelmek ster m s n?) What would you l ke to do ton ght? (Bu gece ne yapmak sters n?) “Would l ke to” kalıbı naz kçe b r şey stemek ç n “I want” kalıbının yer ne kullanılır. Examples: – I am very hungry. I’d l ke a hamburger. (Çok açım. B r hamburger st yorum/alab l r m y m)- I’d l ke some nformat on about the programme, please. (Programla lg l b lg st yorum/alab l r m y m.) WOULD YOU LIKE…? le DO YOU LIKE…? ARASINDAKİ FARK Aşağıdak örnekler d kkatl b r şek lde nceley n. – Would you l ke tea? (Çay ster m s n z?) – No, I’d l ke coffee. (Hayır, kahve st yorum.) – Do you l ke tea? (Çayı sever m s n z?) – No, I l ke coffee. (Hayır, kahve sever m.) – What would you l ke to do at the weekend? (Hafta sonu ne yapmak sters n?) – What do you l ke to do at the weekend? (Hafta sonları ne yapmaktan hoşlanırsın?) PREFER – WOULD RATHER Prefer ve would rather kalıplarını terc hler m zden bahsederken kullanırız. Examples: – I prefer to l ve n the country. (Köyde yaşamayı terc h eder m.) – I prefer to play basketball rather than play football. (Futbol oynamaktansa basketbol oynamayı terc h eder m.) ● PREFER Genel olarak hayatta ney terc h ett ğ n z fade ederken “prefer” kalıbı üç farklı şek lde kullanılab l r: a) Prefer someth ng to someth ng else (B r şey başka b r şeye terc h etmek) – I prefer football to basketball. (Futbolu basketbole terc h eder m.) – I prefer c ty to country. (Şeh r köye terc h eder m.) b) Prefer to do someth ng rather than do someth ng else. (B r şey yapmak yer ne başka b r şey yapmayı terc h etmek.) – I prefer to dr nk tea (Çay çmey terc h eder m.) – I prefer to dr nk tea rather than (dr nk) coffee. (Çay çmey kahve çmeye terc h eder m.) c) Prefer do ng someth ng to do ng someth ng else (B r şey yapmak yer ne başka b r şey yapmayı terc h etmek.) – I prefer dr nk ng tea (Çay çmey terc h eder m.) – I prefer dr nk ng tea to dr nk ng coffee. (Çay çmey kahve çmeye terc h eder m.) DİKKAT! Bu üç kullanım arasında anlam olarak b r fark yoktur. ● WOULD PREFER (I’d prefer) “Would Prefer” kalıbı genel terc hler m z değ l, bel rl b r durumda ney terc h ett ğ m z fade ederken kullanılır. Example: – Would you prefer coffee or tea? (Kahve m alırsınız, çay mı?) – I’d prefer to stay at home rather than go to the c nema ton ght. (Bu gece s nemaya g tmektense, evde kalmayı terc h eder m.) ● WOULD RATHER (I’d rather) “would rather” ve “would prefer” kalıpları arasında anlam olarak fark yoktur. Sadece kullanımda aşağıdak fark vardır. would rather do would prefer to do “would rather” kalıbından sonra doğrudan f l gel r ve ek almaz. Examples: – I’d rather go by car. (Arabayla g tmey terc h eder m.) – I’d rather stay at home. (Evde kalmayı terc h eder m.) REPORTED SPEECH Ind rect Speech (‘reported speech’ de den r) b r s n n söyled ğ cümley aktarmaya den r. Genell kle konuşma d l nde kullanılır. Eğer aktarılan eylem geçm şte yapılmış se, cümle geçm ş zaman olur. Bu kalıp genell kle bahsed len zamandan b r öncek geçm ş zamanla fade ed l r. Örneğ n: He sa d the test was d ff cult. (Test n zor olduğunu söyled .) She sa d she watched TV every day. (Her gün TV seyrett ğ n söyled .) Jack sa d he came to school every day. (Jack her gün okula g tt ğ n söyled .)Eğer aktarılan eylem; gen ş zaman, geçm ş zaman veya gelecek zaman le fade ed l yorsa, kullanılan zaman aynı kalır, değ şmez. Örneğ n: He says the test s d ff cult. (Test n zor olduğunu söylüyor.) She has sa d that she watches TV every day. (Her gün TV zled ğ n söylem şt .) Jack w ll say that he comes to school every day. (Jack okula her gün geld ğ n söylüyor.)Eğer aktarılan konu, genel geçer b r olayı anlatıyorsa gen ş zaman kullanılır. Örneğ n: The teacher sa d that phrasal verbs are very mportant.(Öğretmen Phrasal Verbs ‘ler n çok öneml olduğunu söyled .) Zam r ve Zaman Zarflarının Değ şt r lmes Konuşma aktarılırken, zam r n cümlede geçen nesne le uyumlu hale geleb lmes ç n zam r de değ şt rmek gerek r. Örneğ n: She sa d, “I want to br ng my ch ldren.” (Çocuklarımı get rmek st yorum”, She sa d she wanted to br ng her ch ldren. (Çocuklarını get rmek sted ğ n söyled .) Jack sa d, “My w fe went w th me to the show.” (Şova karımla b rl kte g tt k.), ded . Jack sa d h s w fe had gone w th h m to the show. (Jack, şova karısıyla b rl kte g tt ğ n söyled .) Konuşulan anı; gen ş zaman, geçm ş zaman veya gelecek zamanla uyumlu hale get rmek ç n zaman zarflarını da değ şt rmek gerek r. Örneğ n: She sa d, “I want to br ng my ch ldren tomorrow.” (Çocuklarımı yarın get rmek st yorum), ded . (Çocuklarını yarın get rmek sted ğ n söyled .), olur. Jack sa d, “My w fe went w th me to the show yesterday.” (Dün şova karımla b rl kte g tt k), (Jack, dün şova karısıyla b rl kte g tt ğ n söyled .) Ind rect Quest ons Soruları aktarırken özell kle cümleler n d z l ş ne d kkat etmek gerek r. Evet/Hayır le başlayan soru cümleler n aktarırken ( f) “eğer” kullanılır. N ç n, nerede, ne zaman g b soru kel meler n kullanırken, cümleye bu soru kel meler yle başlamak gerek r. Örneğ n: She asked, “Do you want to come w th me?” “Ben mle gelmek ster m s n?” d ye sordu. She asked me f I wanted to come w th her. “Bana, onunla g d p g tmeyeceğ m sordu.” Dave asked, “Where d d you go last weekend?” Dave, “Geçen hafta nereye g tt n?” d ye sordu. Dave asked me where I had gone the prev ous weekend. “Dave,geçen hafta nereye g tt ğ m sordu.” He asked, “Why are you study ng Engl sh?”N ç n İng l zce çalışıyorsun? d ye sordu. She asked me why I was study ng Engl sh. “Bana n ç n İng l zce çalıştığımı sordu.” Aşağıdak tabloda aktarılmış cümleler, geçm ş zamanda kullanılmıştır. “*” İşaretlenm ş cümlelere özell kle d kkat ed n. Not: Geçm ş zaman, yakın geçm ş zaman ve past perfect zaman da dah l olmak üzere heps past perfect tense çevr lm şt r. D rect Speech Ind rect Speech He sa d, “I l ve n Par s.” “Par s’ te yaşıyorum.” ded . He sa d he l ved n Par s. ”Par s’te yaşadığını söyled .” He sa d, “I am cook ng d nner.” “Akşam yemeğ n p ş r yorum”, He sa d he was cook ng d nner. ”Akşam yemeğ n p ş rd ğ n ded söyled .” He sa d, “I have v s ted London tw ce.” “Londra’yı k kez z yaret He sa d he had v s ted London tw ce.” Londrayı k kez z yaret ett m”, ded . ett ğ n söyled .” He sa d, “I went to New York last week.” “Geçen hafta New He sa d he had gone to New York the week before. ”Geçen York’a g tt m”, ded . hafta New York’a g tt ğ n söyled .” He sa d, “I had already eaten.” Ben yemeğ m çoktan yed m”, He sa d he had already eaten. ”Yemeğ n çoktan yed ğ n ded . söyled .” He sa d, “I am go ng to f nd a new job.” “Yen b r ş bulacağım “, He sa d he was go ng to f nd a new job.” Yen b r ş bulacağını ded . söyled .” He sa d, “I w ll g ve Jack a call.” ”Jack’ arayacağım”, ded . He sa d he would g ve Jack a call. ”Jack’ arayacağını söyled .” He sa d, “I have been work ng on that project for over two He sa d he had been work ng on that project for over two weeks.” “İk haftadan daha uzun b r süred r bu proje üzer nde weeks. ”İk haftadan daha uzun b r süred r bu proje üzer nde çalışıyorum. “, ded . çalıştığını söyled .” He sa d, “I can come ton ght.” “Bu akşam geleb l r m”, ded . He sa d he could come that n ght. ”Bu akşam geleb l leceğ n söyled .” He sa d, “I may buy a new car.” “Yen b r araba satın alab l r m”, He sa d he m ght buy a new car. ”Yen b r araba alab leceğ n ded . söyled .” * He sa d, “I m ght go to Denver.” “Denver’lara g deb l r m”, ded . He sa d he m ght go to Denver.”Denver’lara g deb leceğ n söyled .” * He sa d, “I must g ve Ken a call.” ”Ken’ aramalıyım,” ded . He sa d he had to g ve Ken a call. ”Keven’ı araması gerekt ğ n söyled .” * He sa d, “I have to g ve Ken a call.” “Ken’ aramam gerek yor”, He sa d he had to g ve Ken a call. . ”Keven’ı araması ded . gerekt ğ n söyled .” * He sa d, “I should see a doctor” “Doktora görünmel y m”, ded . He sa d he should see a doctor. ”Doktora görünmes gerekt ğ n söyled .” REFLEXIVE PRONOUNS Aşağıdak tabloda en sağ kolonda gözüken zam rler “reflex ve pronouns” olarak adlandırılır ve Türkçe’de “kend m”, “kend s ”, “kend m z” g b anlamlara gel r. I me myself you you yourself/yourselves he hm h mself she her herself we us ourselves they them themselves Aşağıdak Türkçe cümleye bakın. – Ben bıçakla kest m. Bu cümle yanlıştır, çünkü bu cümlede “ben ” yer ne “kend m ” kel mes kullanılmalıdır. Ş md aşağıdak İng l zce cümleye bakın. – I cut me w th a kn fe. Bu cümle de yanlıştır. “me” ben ve bana anlamlarına geld ğ nden burada kullanılması gereken reflex ve pronoun “myself” olmalıdır. – I cut myself w th a kn fe. (Kend m bıçakla kest m.) Aşağıda reflex ve pronoun’ların kullanımlarına l şk n örnekler ver lm şt r. – She fell off her b cycle and hurt herself. (B s klet nden düştü ve kend n nc tt .) – I somet mes talk to myself. (Bazen kend mle konuşurum.) – He saw h mself n the m rror. (Kend s n aynada gördü.) – They pa d for themselves. (Kend hesaplarını öded ler.) Reflex ve Pronoun ne zaman kullanılır? Reflex ve pronoun üç temel durumda kullanılır. – When the subject and object are the same (Özne ve nesne aynı olduğunda) I hurt myself. (Kend m nc tt m) (kend kend m ) The band calls themselves “D re Stra ts”. (Grup kend ne “D re Stra ts” d yor. He shot h mself. (Kend n vurdu) (kend kend n ) – As the object of a prepos t on, referr ng to the subject (Özney gösteren b r edatın nesnes olarak) I bought a present for myself. She d d t by herself (=alone). Kend kend ne yaptı. (=tek başına) That man s talk ng to h mself. – When you want to emphas ze the subject (Özney vurgulamak sted ğ n z durumlarda) I’ll do t myself. (No-one else w ll help me.) They ate all the food themselves. (No-one else had any.) COMPARISON “mukayese, karşılaştırma” demekt r. Her d lde olduğu g b İng l zce’de de sıfat ve zarflar her b r kend arasında mukayese ed leb l r. Öneml k mukayese yapısı vardır. B r nc s “daha” anlamında olan “comperat ve”, k nc s b r grup ç nde “en y ” anlamında ”superlat ve” yapısıdır. D ğer d llerde bu yapılar kolay olmasına rağmen İng l zce’de b raz karışıktır. Ş md bunu sıfat ve zarflarda ayrı ayrı görel m. Sıfatlarda Mukayese Sıfatlarda mukayese hece sayısına göre yapılır. Bu yüzden tek hecel sıfatlarda, k den fazla hecel lerde ve k hecel lerde olmak üzere maddelere ayırarak konuyu şleyeceğ z. 1.) Tek Hecel Sıfatlarda Tek hecel lerde comperat ve “er”, superlat ve “the ………est” ekler le yapılır. Adject ve (yalın) Comparat ve (üstünlük) Superlat ve (en üstünlük) H gh (yüksek) h gher (daha yüksek) the h ghest (en yüksek) Dark (koyu) darker (daha koyu) the darkest (en koyu) Tall (uzun) taller (daha uzun) Brave (cesur) braver (daha cesur) the tallest (en uzun) the bravest (en cesur) 2.) İk den Fazla Hecel Sıfatlarda İk den fazla hecel sıfatlarda comperat ve “more”, superlat ve “the most” ekler le yapılır. Adject ve (yalın) Comperat ve (üstünlük) Expens ve (pahalı) Superlat ve (en üstünlük) more expens ve (daha pahalı) the most expens ve (en pahalı) Interested ( lg l ) more nterested (daha lg l ) the most nterested (en lg l ) Fr ghten ng (ürkütücü) more fr ghten ng (daha urkütücü) the most fr ghten ng (en ürkütücü) 3.) İk Hecel Sıfatlarda İk hecel sıfatlarda durum b raz daha karmaşıktır. Bunlardan üç tanes tek hecel ler g b “er ve the…..est” ekler le d ğerler “more ve the most” ekler le yapılır. Narrow (dar) narrower (daha dar) the narrowest (en dar) Happy (mutlu) happ er (daha mutlu) the happ est (en mutlu) S mple (bas t) s mpler (daha bas t) the s mplest (en bas t) Bunların dışında kalan k hecel sıfatlar “more ve the most” ekler le mukayese ed l r. Aslında bu konu daha karmaşıktır. En anlaşılır sade halde ver lmeye çalışıldı. Bu temel şekl le konuyu öğrend kten sonra başka gramer k taplarından çalışılab l r. Ş md örneklerle konunun KPDS le lg l boyutunu rdeleyel m. KPDS’de comperat ve b r yapı sorulursa mutlaka b r “than” ek vardır ve cümlede bu ek aranmalıdır. Çünkü comperat vede kıyas k k ş veya nesne arasında yapılır. Eğer “than” ek yoksa bu comperat ve değ ld r. Bu durumda superlat ve aranmalıdır. Superlat vede kıyas k den fazla k ş veya nesne arasındadır. I am older than you (are) (Ben s zden daha yaşlıyım.) Sıfatlarda comperat ve durumunda yukarıdak cümlede parantez ç nde göster len f l ops yoneld r. Genelde kullanılmaz. Ama zarflarda öneml d r. Th s camera s more expens ve than yours. (Bu kamera s z nk nden daha pahalıdır.) My son s the most ntell gent student n the classroom. (Oğlum sınıftak en çalışkan öğrenc d r.) Eğer kıyas, k ş n n bulunduğu yere (konuma) göre se “ n” edatı kullanılır. My son s the most ntell gent student of all h s fr ends. (Oğlum arkadaşlarından en çalışkan olan öğrenc d r.) Eğer kıyas, k ş n n emsaller arasında se “of” edatı kullanılır. Soru şekl Your art cle s the most nformat ve (art cle) of all the art cle we have rece ved. (S z n makalen z aldığımız makalelerden en kapsamlı olanıdır.) “of veya n” edatları oldumu mutlaka superlat ve g d lmel d r. Ama ş daha çok karmaşık hale get rmek ç n of’tan sonrak yapıyı başa alarak sorarlar. Bu konudan en yaygın olarak sorulan soru şekl budur. Of all the art cle we have rece ved, your art cle s ……………………. nformat ve. (S z n makalen z aldığımız makalelerden en kapsamlı olanıdır.) Şekl nde cümley boş bırakarak sorarlar. Burada “than” olmadığı ç n comperat ve değ l; “of” olduğu ç n superlat ve’d r dey p, şıklardan “the most”u şaretl yoruz. Böyle sorularda b r de özne – tümleç uyumuna çok d kkat etmek gerek r. Özne tek l se tümleç tek l; özne çoğul se tümleç çoğul olmak zorundadır. Bu özell kten de soru geleb l r. He s ………………….len ent managers we have ever had. (O hayatımda gördüğüm en yumuşak müdürlerdend r.) The most One of the most Doğru cevap “one of the most” dur. Burada özne – tümleç uyumu aranmalıdır. Eğer “the most len ent” seçersek “o hayatımda gördüğüm en yumuşak müdürlerd r” anlamı çıkar k yanlıştır. Sıfatlarda compar s on konusundan geleb lecek soruları ve nasıl yaklaşılması gerekt ğ n özetlersek; 1. Than’ n olup olmaması durumu: Varsa “comperat ve” d r yoksa superlat ve aranmalıdır. 2. “İn” ve “of” edatlarının kullanımı: Mukayese konuma göre se “ n”, emsallere göre se “of” edatı kullanılır. Eğer bu k edattan b r varsa mutlaka superlat ve’e g d lmel d r. 3. Bu edatların başa alınarak karmaşık b r şek lde sorulması: Burada d kkatl olup yapıyı göreb lmek gerek r. 4. Superlat ve’ de özne – tümleç uyumu: Özne ve tümlec n tek l – çoğul açısından uyumunu ve yapının superlat ve olduğunu görmek soruyu çözmüş olmak demekt r. Equal ty Sıfat ve Zarflarda “…e kadar” anlamına gelen eş tl k yapısıdır. Sorulab len b r kalıptır. Yapı olarak “as/ so………as” şekl nded r. Araya sıfat veya Zarf gel r. Olumlu: as………as Olumsuz: as/so………as She s as ntell gent as her brother. (O kardeş kadar zek d r.) She sn’t as/so ntell gent as her brother. (O kardeş kadar zek değ ld r.) Yukarıdak örnekte k k ş n n karşılaştırılması vardır. Bu yapıda ayrıca b r k ş n n k mez yet de karşılaştırılab l r. He s as ntell gent as hardwork ng. (O zek olduğu kadar çalışkandır da.) Katlamalı İfadelerde The same………..as şekl nded r. “………. le aynı” olarak çevr l r. Öncek nden farkı araya b r s m gelmes ve as’ n the same’e dönmes d r. The same + noun + as şekl nded r. He s the same age as I am. (O ben mle aynı yaştadır.) İpucu: Aradak kel men n sıfat/zarf mı yoksa s m m olduğunu tesp t etmek gerek r. Th s manager s more capable than the prev ous.(manager) (Bu müdür öncek lerden daha yetenekl d r.) Bu şek ldek kıyaslamalarda k nc s m ops yoneld r, kullanılmayab l r. Onun yer ne “one veya ones” kullanılab l r. Burada özne – tümleç uyumu öneml d r. Eğer özne tek l se tümleç tek l (one); özne çoğul se tümleç çoğul (ones) olacaktır. Th s manager s more capable than the prev ous one. (Bu müdür öncek lerden daha yetenekl d r.) Bu zam r k yerde kullanılır. One – ones ve that – those’ dur. B r nc s genell kle sıfatlarla kullanılır. İk nc s n n kullanımını sonra göreceğ z. The students are more prol f c than the other ones. (Bu öğrenc ler d ğerler nden daha ver ml d rler.) Th s wr ter s the most d st ngu shed that I have ever seen. (Bu yazar şu ana kadar gördüğümüz en seçk n yazardır.) KPDS’de bu yapının üç yönü sorulab l r: 1. the most yapısı sorulab l r. 2. Şu ana kadar (ever, so far …vb) sözcükler sorulab l r. 3. Present perfect yapısı sorulab l r Present Perfect yapısı her zaman superlat ve’de kullanılab l r. Bu cümley ayrıca değ ş k kel melerle b rkaç defa yazıp y kavramak gerek r. Sınavda bu y kavranmışsa rahatlık sağlar. Düzens z Sıfatlarda Compar s on Daha önce anlatılan compar s on yapısına uymayan sıfatlara “düzens z sıfatlar” den r. Bunlarda compar s on ç n“er – the…est veya more – the most” yer ne farklı sözcükler türet lm şt r. Adject ve (yalın) Comperat ve (üstünlük) Good ( y ) better (daha y ) the best (en y ) Bad (kötü) worse the worst Many, much (çok) more the most L ttle (az) Superlat ve (en üstünlük) less Old (yaşlı) the least (few kurallıdır) older elder the oldest the eldest (kardeşler arasında) Far (uzak) farther further the farthest (mesafe olarak) the furthest (soyut olarak) Not: Özell kle lk dördü çok öneml d r. İy b lmek gerek r. He s the oldest student n the classroom. (O sınıftak en yaşlı öğrenc d r.) She s my elder s ster. (O ben m ablamdır.) Th s s the best f lm I have so far watched. (Bu f lm şu ana kadar zled ğ m en y f lmd r.) Superlat ve, present perfect ve şu ana kadar fadeler ne d kkat ed n z. Th s study s not worse than the prev ous one. (Bu çalışma öncek nden daha kötü değ ld r.) Mult ple Compar sons Çok , katlı karşılaştırma olup, KPDS’de en çok sorulan yapıdır. Gerek sıfatlarda gerekse zarflarda kat fades nden sonra “as many/much as” fades yazılır. As many as: sayılab lenler ç n kullanılır. As much as: sayılamayanlar ç n kullanılır I have tw ce as many books as you have (do) (Ben senden k kat daha fazla k taba sah b m.) Bu cümle şu şek lde de yazılab l r. I have tw ce books as many as you have (do) (Ben senden k kat daha fazla k taba sah b m.) He has tw ce as much money as I do. (O benden k kat daha fazla paraya sah pt r.) Soru şekl 1. much ve many ayırımı sorulab l r 2. katlama sözcüğü (once, tw ce, three t mes……) sorulab l r. 3. Tüm kalıp (as much as, as money as) sorulab l r To double: k kat artmak To tr ple: üç kat artmak To quadruple: dört kat artmak Our populat on has doubled over the last twenty-f ve years. (Nüfusumuz son 25 yılda k kat artmış.) Bu yapıda “…daha fazla” fades nasıl ekleneb l r? ( k kattan/üç kattan/dört kattan daha fazla) Yardımcı f l le temel f l arasına “more than” yazılarak bu anlam ver l r. Our populat on has more than doubled over the last twenty-f ve years. (Nüfusumuz son 25 yılda k kattan daha fazla artmış.) Compar s on konusunun en zor sorusu bu yapıdak “more than” fades d r. B r kez KPDS’de sorulmuştur. Zarflarda Mukayese Zarflar da sıfatlar g b kend aralarında kıyaslanab l rler. Sıfatların kıyaslamalarının y anlaşılması bu konuya çok y b r hazırlık olur. Çünkü orada anlatılan kurallar zarf kıyaslamaları ç n de geçerl d r. Maddeler ( k madde ve düzens zler olmak üzere) hal nde zarfların kıyaslamalarını açıklamaya çalışalım. 1.) Sonuna “ly” alan Zarflarda: Bunlarda kıyas “more ve the most” le yapılır. Adverb (yalın) Comparat ve (üstünlük) Superlat ve (en üstünlük) Qu ckly (hızlı) more qu ckly (daha hızlı) Carefully (d kkatl ) more carefully the most qu ckly (en hızlı) the most carefully Fortunately (şans eser ) more fortunately the most fortunately 2.) Sonuna “ly” almayan Zarflarda: Bunlarda kıyas “er ve the…est” le yapılır. Adverb (yalın) Comparat ve (üstünlük) Superlat ve (en üstünlük) Hard (sıkı) harder (daha sıkı) Fast (hızlı) faster the fastest Early (erken) earl er the earl est the hardest (en sıkı) Early zarfı sonunda “ly” olduğu ç n b r nc maddeye dah l olmalıdır d ye b r düşünce akla geleb l r ama bu st sna b r durum olup or j n olarak “ly” harfler vardır. Yan sıfattan “ly” ek le türet lmem şt r. 3.) Düzens z Olan Zarflarda: Sıfatlarda olduğu g b düzens z zarflarda da compar son ç n kel meler türet lm şt r. Adverb (yalın) Comparat ve (üstünlük) Superlat ve (en üstünlük) Well ( y ) better (daha y ) the best (en y ) Badly (Kötü) worse the worst Much (çok) more the most L ttle (az) less the lest D kkat ed l rse düzens z sıfat ve zarfların compar son durumları aynıdır. Bunlar kullanımlarına göre sıfat veya zarf durumuna geçerler. He has a better Engl sh than my Engl sh. (O ben m İng l zcemden daha y B r İng l zce’ye sah pt r.) He speaks better than I do. (O benden daha y İng l zce konuşur.) B r nc cümlede “better” sıfat, k nc s nde zarftır. She dr ves the best carefully of all her fr ends. (O tüm arkadaşlarından en d kkatl b r şek lde araba kullanır.) My w fe dr ves more carefully than I do. (Eş m benden daha d kkatl b r şek lde araba kullanır.) Not: Zarf compar sonlarında karşılaştırılan k ş ler değ l; k ş ler n yaptığı eylemlerd r. Bu yüzden comperat ve yapısında sonda “than I me” d yemey z. B r f l söylemek zorundayız. Çünkü karşılaştırılan k eylemd r. I l ke football more than my w fe l ke does. (Ben futbolu eş m n sevd ğ nden daha fazla sever m.) Eğer yukarıdak cümley “than my w fe” le b t r rsek “Ben futbolu eş mden daha fazla sever m” anlamı çıkar k bu da tehl kel b r durumdur. Equal ty Sıfatlardak eş tl k durumu le aynıdır. Tek fark sıfat ve zarf kullanımından kaynaklanan (araya zarf gelme, much kullanma vb.) farklardır. He s unl kely to learn as much as I am. (Onun ben m kadar kazanması olası değ ld r.) Th s boy doesn’t study so hard as h s brother does. (Bu çocuk kardeş kadar sıkı çalışmaz.) You earn tw ce as much as I do (S z ben m k katım kadar kazanıyorsunuz.) Katlamalı fadelerde sıfatlarda as much as kullanılır. ADJECTIVES (SIFATLAR) COMPARATIVE AND SUPERLATIVE FORMS Sıfatların “comparat ve” ve “superlat ve” formları İng l zce’de farklı nesneler mukayese etmek ç n kullanılır. Comparat ve form k nesne arasında farkları anlatmak ç n kullanılır. Comparat ve adject ve’ler n kullanımıyla lg l aşağıdak tabloya bakınız. Tek hecel sıfatlar İk , üç veya daha çok hecel sıfatlar Sonu “y” le b ten k hecel sıfatlar Sıfatın sonuna “er” ekley n Sıfattan önce “more” get r n Sıfatın sonundak “y” harf n yer ne “ er” get r n Örnek: cheap – cheaper / hot – hotter / Örnek: nterest ng – more nterest ng / Örnek: happy – happ er / funny – h gh – h gher d ff cult funn er Örnek cümleler Örnek cümleler Örnek cümleler Yesterday was hotter than today. London s more expens ve than Madr d. I am happ er than you. (Ben senden (Dün bugünden daha sıcaktı) (Londra Madr d’den daha pahalıdır) daha mutluyum) Superlat ve adject ve’ler n kullanımıyla lg l aşağıdak tabloya bakınız. Tek hecel sıfatlar İk , üç veya daha çok hecel sıfatlar Sonu “y” le b ten k hecel sıfatlar Sıfattan önce “the” get r n ve sıfatın Sıfattan önce “the most” get r n ve sıfatın Sıfatın sonundak “y”y kaldırın ve sonuna “est” ekley n sonuna “est” get r n. yer ne “ est” get r n. Örnek: Örnek: Örnek: cheap – the cheapest / hot – the hottest / h gh – nterest ng – the most happy – the nterest ng / d ff cult – the most d ff cult happ est / funny – the funn est Örnek Cümleler Örnek Cümleler Örnek Cümleler Today s the hottest day of the London s the most expens ve c ty n England. New York s the no s est c ty n the USA. summer. (Londra İng ltere’dek en pahalı şeh rd r) (New York Amer ka’dak en gürültülü the h ghest (Bugün yazın en sıcak günü) şeh rd r.) Örnek: New York s more exc t ng than Seattle (New York Seattle’den daha heyecanlıdır.) Superlat ve form se üç veya daha fazla şey hakkında konuşurken “en” uzun, “en” kısa g b fadelerle b r tanes n ayırmak ç n kullanılır. Örnek: New York s the most exc t ng c ty n the USA (New York Amer ka’nın en heyecan ver c şehr d r.) ÖNEMLİ İSTİSNALAR Kuralın dışında kalan bazı st sna durumlar vardır. Good Good – adject ve Better – comparat ve The best – superlat ve Örnek Cümleler Th s book s better than that one. Th s s the best school n the c ty. Bad Bad – adject ve Worse – comparat ve The worst – superlat ve Örnek Cümleler H s French s worse than m ne. Th s s the worst day of my l fe. Yukarıdak örneklerdek sıfatlar düzens z sıfatlardır ve tabloda göster ld ğ g b düzenl değ şmezler. Yan ezberlenmeler gerek r. COMPRASIONS: KARŞILAŞTIRMALAR AS… AS: … KADAR veya NOT AS… AS: … KADAR DEĞİLDİR. Crocod les are as dangerous as all gators. Krokod ller, al gatörler kadar tehl kel d r. Crocod les are not as dangerous as snakes. Krokod ller, yılanlar kadar tehl kel değ ld r. 1- Tek hecel sıfatlarda – er ek get r l r – daha ( sıfatın sonuna – er ek get r l r ve cümleye daha … anlamını katar) ancak sonu “y” le b ten sıfatlarda –y kaynaştırma harf kalkar ve – er olur. – Earl er – Narrower – B gger – Th nner – Th cker – Greyer – F ner – Better “ – d / ed / ful/ ng / ve/ly/ous/re g b son harflerle b r de k veya daha fazla hecel sıfatlarda sıfatın başına – more get r l r more afra d more t red more beaut ful more attract ve more charm ng more qu ckly more nervous more obscure Aşağıdak sıfat veya bel rteçler üstünlük dereceler yoktur. here now once then there very Eş tl k dereces bel rteç üstünlük dereces sıfat olan sözcüklerde vardır. n / nner : daha çer de out / outer : daha dışarıda up / upper : daha üstte Eks kl k dereces nde se; LESS ………. THAN (… DEN DAHA AZ) dan / den daha…. d r No-name s lver / s lver CD-Rs are less cheap than Sony CD-Rs. No name gümüş CD-ler Sony Cdlerden daha az ucuzdur. Sp ders are less dangerous than Örümcekler yılanlardan daha az tehl kel d r. Brown s less careful than Mrs.Brown Bay Brown, Bayan Brown’dan daha az d kkatl d r. PROPORTION / ORANLAMA ) The + adject ve +r The + adject ve +r + er + er + er + er The longer you wa t, the more you ga n Ne kadar çok beklersen, o kadar çok kazanırsın The earl er you get up, the earl er you go to school. Ne kadar erken kalkarsan, o kadar erken okula g ders n. The more you eat, the qu ckly you grow. Ne kadar çok yersen , o kadar çabuk büyürsün The more you work the more you earn. Ne kadar çok çalışırsan, o kadar çok kazanırsın. B-) The more adject ve (sıfat) The more adject ve (sıfat) The more adverb (bel rteç) The more adverb (bel rteç) The more quest ons you solve, the more grades you obta n. Ne kadar çok problem çözersen, o kadar çok not alırsın. The more money you pay, the more goods you buy. Ne kadar çok para ödersen , o kadar çok mal alırsın. The more sh pments you make the more orders you can place. Ne kadar çok sevkıyat yaparsanız, o kadar çok s par ş alırsınız. Sess z b r harf zleyen – y harf yle b ten sıfat veya bel rtec n yer ne – y harf kalkar ve – est / -y harf olmayanlarda se – est ek gel r Early – earl est R ch – r chest B g – b ggest Small – smallest F ne – f nest Narrow – narrowest a-o-u-e- g b sesl ünlü harfle b ten sıfat veya bel rtec n yer ne – y harf kalkmaz ve – est / ek gelmez onun yer ne d rekt – est ek gel r – Grey – Greyest 9- Ancak k veya daha fazla hecel sıfat veya bel rteçlerde; – d / -ed / -ful / – ve / -ly / -ous / -re son harfler yle b ten k veya daha fazla hecel sıfat veya bel rteçlerde başa the most bares get r l r. Afra d -t red -beaut ful qu ckly -nervous -charm ng -obscure Y ne aşağıdak sıfat ve bel rteçler n en üstünlük dereceler yoktur. Here -now -once Then -there -very Eş tl k dereces bel rteç üstünlük dereces sıfat olan sözcüklerde vardır n / nest : en çer de out / outest : en dışarıda up / uppest : en üstte THE LEAST ADJECTIVE Cats are the least dangerous an mals. Ked ler en az tehl kel olan hayvanlardır. P & O L ne s the least expens ve l ne therefore t s preferred by a lot of mporters P & O hattı en az pahalı olan b r hat olup, bu nedenle pek çok thalatçı tarafından terc h ed lmekted r. IRREGULAR VERBS – DÜZENSİZ FİLLER Ar se Arose Ar sen Kalkmak-doğrulmak-ortaya çıkmak-doğmakyükselmek-meydana gelmek –baş göstermek. Awake Awoke Awoken -awaked Uyanmak – uyandırmak-harekete geçmek –harekete geç rmek – farkına varmak. Be Was Been Olmak Beg n Began Begun Başlamak Come Came Come Gelmek Bend Bent Bent Eğmek /bükmek /bükülmek B te Bt B tten Isırmak /rahatsız etmek/sokmak Blow Blew Blown Esmek / üflemek / sürüklemek Break Broke Broken Kırmak/kırılmak Br ng Brought Brought Get rmek Broadcast Broadcast Broadcast Yayın yapmak/yayınlamak Bu ld Bu lt Bu lt İnşa etmek Buy Brought Brought Satın almak Catch Caught Caught Yakalamak / yet şmek Choose Chose Chosen Terc h etmek Come Came Come Gelmek Cost Cost Cost Mal olmak Cut Cut Cut Kesmek Dg Dug Dug Kazmak Do Dd Done Yapmak /etmek Draw Drew Drawn Ç zmek Dr nk Drank Drunk İçmek Dr ve Drove Dr ven Sürmek / araba kullanmak Eat Ate Eaten Yemek Fall Fell Fallen Düşmek Feed Fed Fed Beslemek / yed rmek Feel Felt Felt H ssetmek F ght Fought Fought Dövüşmek/savaşmak F nd Found Found Bulmak Ft Ft Ft Uymak / uyuşmak Fly Flew Flown Uçmak Forget Forgot Forgotten Unutmak Forg ve Forgave Forg ven Bağışlamak Freeze Froze Frozen Donmak /dondurmak Get Got Got Almak /elde etmek / olmak / lg lenmek/ulaşmak G ve Gave G ven Vermek Go Went Gone G tmek Grow Grew Grown Yet şmek/büyümek /gel şmek Hang Huung Hung Asmak Have Had Had Sah p olmak Hear Heard Heard İş tmek /haber almak H de Hd H dden Saklamak Ht Ht Ht Vurmak / çarpmak/ varmak/ ulaşmak/darbe nd rmek Hold Held Held Tutmak /el nde tutmak Hurt Hurt Hurt İnc nmek/ nc tmek/acıtmak Keep Kept Kept Tutmak/saklamak/alıkoymak Know Knew Known B lmek Lay La d La d Yaymak/yerleşt rmek /döşemek / hazırlamak Lead Led Led Kılavuzluk-önderl k etmek/yol göstermek Leave Left Left Ayrılmak-bırakmak-terk etmek Let Let Let İz n vermek-k raya vermek Lend Lent Lent Ödünç vermek Le Lay La n Yatmak-uzanmak-yalan söylemek L ght L t-l ghted L t –l ghted Aydınlatmak-ışık vermek Lose Lost Lost Kaybetmek Make Made Made Yapmak-hazırlamak Meet Met Met Buluşmak-toplanmak Pay Pa d Pa d Ödemek Put Put Put Koymak Qu t Qu t Qu t Vazgeçmek Read Read Read Okumak R de Rode R dden B nmek”araca” R ng Rang Rung Z l çalmak R se Rose R sen Yükselmek /doğmak /ortaya çıkmak kalmak / meydana gelmek Run Ran Run Koşmak Say Sa d Sa d Söylemek / demek See Saw Seen Görmek Sell Sold Sold Satmak Send Sent Sent Göndermek Set Set Set Kurmak/ şletmek/ayarlamak/ saptamak/bel rlemek/ gerçekleşt rmek Shake Shook Shaken El sıkmak-sallamak-sarsmak – karıştırmak Shoot Shot Shot Ateş etmek / ateş ederek adam öldürmek – yaralamak / atmak Shut Shut Shut Kapamak-kapatmak-kapanmak S ng Sang Sung Şarkı söylemek St sat Sat Oturmak Sleep Slept Slept Uyumak Sl de Sl d Sl d Sess zce g tmek – kaymak Speak Spoke Spoken Konuşmak Spend Spent Spent Para harcamak-tüketmek-geç rmek – b t rmeky t rmek Spread Spread Spread Yaymak sermek-bölmek-bölüştürmek Stand Stood Stood Ayakta durmak – d k lmek – durmak – beklemek Steal Stole Stolen Çalmak – hırsızlık yapmak St ck Stuck Stuck Saplamak – koymak-sokmak-takmak-yapıştırmak Str ke Struck Struck Vurmak-çarpmak-grev yapmak-çalmak-etk lemek Swear Swore Sworn Ant çmek Sweep Swept Swept Süpürmek Sw m Swam Swum Yüzmek Take Took Taken Almak –götürmek-k ralamak-kazanmak-üstlenmekkabul etmek-tutmak Teach Taught Taught Öğretmek Tear Tore Torn Yırtmak-yırtılmak Tell Told Told Demek-söylemek-anlatmak Th nk Thought Thought Düşünmek Throw Threw Thrown Atmak-fırlatmak-düzenlemek Understand Understood Understood Anlamak Upset Upset Upset Dev rmek-bozmak-devr lmek-alt üst etmek-üzmekRahatsız etmek -keyf n kaçırmak Wake Woke Woken-waked Uyanmak-uyandırmak-canlandırmak -harekete geç rmek Wear Wore Worn G ymek-g y nmek Wn Won Won Kazanmak W thdraw W thdrew W thdrawn Çekmek-ger çek lmek Wr te Wrote Wr tten Yazmak PREPOSITIONS İs mler yer veya zaman anlamı kazandıklarında önler ne bazı ekler alırlar. Bu ekler onlara b r yön kazandırır ve cümle ç nde anlam süslemes yaparlar. Türkçe’de yüklem sonda bulunduğundan cümle kuruluşu sona doğrudur ve bu ekler kel meler n sonlarında bulunurlar oysa İng l zce’de yüklem baştadır ve cümle kuruluşu başa doğru g der. Sonuç olarak prepos t on ( edat ) olarak adlandırdığımız bu ekler de kel meler n başlarına gel r. Yarın babasını hastaneye götürecek. He götürecek h s baba ye hastane yarın He götürecek h s baba to hastane yarın. Türkçe’de İng l zce’de Okulda da okul Bahçede de bahçe Yıllardır dır yıllar Masada da masa üç saat ç nde ç nde üç saat k tap hakkında hakkında k tap Tom le le Tom ağacın altında altında ağaç Ankara’dan dan Ankara Okula a okul Aşağıda karşımıza çıkab lecek en temel kel meler ver lm şt r. n ç nde at on üzer nde w th le under altında about hakkında for ç n, dır-d r to ye-ya between arasında from den-dan de-da Aşağıdak örnekler d kkatl ce nceley n z . n bahçe bahçede n okul okulda n İstanbul İstanbul’da n üç saat üç saat ç nde n 1945 1945’te n Haz ran Haz ran at 5 saat 5 ‘de at tahta tahtada on masa masada on cadde caddede on Pazartes Pazartes on duvar duvarda w th L nda L nda le w th me ben mle for Peter Peter ç n for us bzm çn for günler günlerd r for yıllar yıllardır to İzm r İzm r’e to okul okula to ş at ev evde şe to bahçe bahçeye from Man sa Man sa’dan from you senden between them onların arasında about mektup mektup hakkında under masa masanın altında 1. Kend Anlamlarında Kullanımları: Daha evvel de değ nd ğ m z g b tüm prepos t on’ların kend or j nal anlamları vardır ve bunlar cümle ç nde s mler n önler ne gelerek onları “ yer-zaman-özell k “ olarak konumlandırırlar. across çaprazında at the beg nn ng of başlangıcında Aga nst karşısında at the end of sonunda oppos te karşısında through ç ne doğru Beh nd arkasında nto ç ne doğru at the back of arkasında onto üzer ne doğru n front of önünde on the corner of köşes nde at the bottom of en altında on the left of solunda n the m ddle of ortasında on the r ght of sağında at the top of en üstünde on üzer nde at de-da over üzer nde Around etrafında,c varında n ç nde Bes de yanında unt l ….kadar Next to yanında by kıyısında, en geç Beyond ötes nde,ardında to ye,ya near yakınında under altında from den-dan w th le Among arasında w thout s z-sız Between arasında for İç n ,d r-dır Yukarıda en genel hatları le en çok kullanılan prepos t on’lar ver lm şt r. Bunlar s mler n önler ne gelerek onlara anlam der nl ğ katarlar. Aşağıda se y ne or j nal anlamlı prepos t on’ların tar hlerle kullanımları ver lm şt r. D kkatle nceleyerek aralarındak kullanım farklarını ayırt etmeye çalışın. Günlerde “on“ kullanılır. on Monday Pazartes günü on Saturday Cumartes günü on Fr day Cuma günü Aylarda “ n“ kullanılır. n June Haz randa n July Temmuzda n Apr l N sanda Saatlerde “at“ kullanılır. at 5 o’clock saat 5’de at 8 o’clock saat 8’de at 7.15 7.15’de at half past 10 on buçukta Zaman d l m ç nde “ n“ kullanılır. n two hours k saat ç nde n f ve m nutes beş dak ka ç nde n ten seconds on san ye ç nde n 15 years 15 yıl ç nde Sürüklemelerde “for“ kullanılır. for years yıllardır for 25 days 25 gündür for 2 weeks 2 haftadır for a long t me uzun zamandır Sürüklemelerde “s nce“ kullanılır. s nce 1946 1946’dan ber s nce December Aralıktan ber s nce last n ght dün akşamdan ber s nce Monday Pazartes nden ber s nce 2 o’clock saat 2’den ber Sürüklemelerde “unt l“ kullanılır. unt l morn ng sabaha kadar unt l last year geçen yıla kadar unt l 6 o’clock saat 6’ya kadar unt l now ş md ye kadar Sürüklemelerde “by“ kullanılır. by Chr stmas en geç Noel’e kadar by the 1st of June en geç 1 Haz ran’a kadar by th s t me next year en geç gelecek yıl bu zamana kadar by tomorrow en geç yarına kadar Sayısal tar hlerde “ n“ kullanılır. n 1978 1978 yılında n 1954 1954 yılında Özel durumlarda “at“ kullanımı at Chr stmas Noel’de at dawn şafakta at last sonunda at long last en sonunda at f rst lk önce at m dday öğley n at m dn ght gece yarısı at n ght geceley n at noon öğley n at once derhal at sunset günün batışında at the beg nn ng başlangıçta at home evde 2. Ek Hal nde Anlamsız Olarak Kullanımları: D kkat ed l rse 1.maddede prepos t on’ların orj nal anlamları üzer nde duruldu. Fakat her zaman prepos t on’lar kend or j nal anlamlarını vermezler. Bazı s m, sıfat veya f ller n sonlarına eklenerek b rleş k yazılıp söylen r ve onların kuyruğu görev üstlen rler. Bu t p kullanımlarda kes nl kle özel b r anlam üstlenmey p ek durumundadırlar ve öylece kel melerde b rl kte b l nmeler gerek r. Unutmayın k tüm bunlar zaman ç nde kulanıla kullanıla öğren lecek şeylerd r. Aşağıda yer alan örneklerdek ekler n h ç b r anlamlarının olmadığına d kkat ed n. l sten to d nlemek ns st on ısrar etmek look forward to dört gözle beklemek nterested n lg lenmek have d ff culty n zorlanmak afra d of korkmak angry w th kızgın olmak look at bakmak happy w th mutlu olmak po nt at doğrultmak 3. Ek Hal nde Anlam Değ şt ren Özell kte Kullanımları: Bu kategor de se prepos t on’lar kel meler n sonlarına gelerek kel meler n or j nal anlamlarını kaybett r p onlara yen anlamlar ver rler. Artık kel me ve prepos t on’lar kend anlamlarını y t rm ş üçüncü b r anlam ortaya çıkarmışlardır. Bu t p kel meler n özel b r yapılış kuralı yoktur ve ayrı ayrı b l nmeler gerek r. Bu kel melere “ dey msel f ller “ den r. Aşağıda b r kaç örnek ver lm şt r. g ve vermek up yukarısı carry taşımak on üzer nde carry on devam etmek go on üzer nde go on out dışarısı f nd out öğrenmek g tmek f nd bulmak g ve up terk etmek, bırakmak devam etmek PREPOSITION KULLANIMLARI Anlamları Olan Ek Hal nde Anlam Değ şt rmeyen on masa…. masada Ek Hal nde Anlam Değ şt ren ns st on…. ısrar etmek go on…. devam etmek Türkçe le batı d ller arasındak en büyük farklılık edatların kullanımındadır. Türkçe’de edatlar hang sm etk lerse o sm n sonrasında gel r. İng l zce’de se edatlar s mden önce gel rler. İng l zce’de edatların kullanım yerler sm n yanıdır. Ama sm n telemezler. Çünkü sm n teleyen sıfatlardır. Tanımından da anlaşılacağı g b edatlar, tek başlarına kullanılmayan, b r s m le kullanılıp o sm n anlamını tamamlayan kel me gruplarıdır. Edatlar s m le beraber kullanıldıklarından İng l zce’de üç kullanım yerler vardır. 1.) İs mler le for money 2.) Zam rler le for them 3.) Gerundlar le for learn ng B r cümlede çev r yaparken edatların etk led ğ sm bulmak probleml d r. Çünkü edatların İng l zce’dek kullanımı Türkçe le terst r. B z yüze yakın sıklıkla görüleb len edatları öğreneceğ z. Bas t ve kompleks olmak üzere k gruba ayırarak edatları öğreneceğ z. Bas t Edatlar In: ç nde (sab t durumda ve dışında olmayan) At: …de, …da Into: ç nde (hareket olduğunda) On: üzer nde (stat k olarak) Onto: üzer nde (d nam k olarak) Under: altında Up: yukarıya, yukarıda Down: aşağıya, aşağıda After: …den sonra Before: …den önce W th: le W thout: …sız Of: …nın (telâffuzu haf f b r “v” ses led r) Off: har c nde, dışında (tek başına kullanılmaz, değ mselleşm ş kalıplarda. “of” olarak telâffuz ed l r.) By: le, tarafından, …e kadar Near: …nın yakınında, …e yakın Next to: …nın yanına, b t ş ğ nde L ke: gb Unl ke: aks ne As: olarak From: …den, …dan, (somut olarak) Out of: …den, …dan (soyut olarak) Beyond: ötes nde Beh nd: arkasında Beneath: (yer n) altında Bes de: …den başka, …nın yanında Over: üstünde (temas olmadan) “over” b r önek olarak kullanılırsa sonrasındak kel meye “aşırı, fazla” anlamını katar. Bu kullanımda artık edat değ ld r. Komplex Edatlar In sp te of: …e rağmen Desp te: Due to Ow ng to On account to: …den dolayı Because to In v ew of KPDS’ de genelde bu k gruptan soru gelmekted r. Regard ng Concern ng As regards: …e l şk n W th regard to About In case: …durumunda In the event of In terms of: t bar yle, bakımından W th respect to: …e göre (kıyaslamada) Accord ng to: …e göre (görüş bel rt rken) In add t on to: …e laveten Instead of …nın yer ne, …cek yerde In place of Rather than: …den z yade Apart from: …den başka Pr or to …den önce Before Unl ke In contrast to …nın aks ne D fferent from As well as: hem…hem, yanı sıra In relat on to …e oranla In proport on to For my part: bana göre By way of: yoluyla By means of: vasıtasıyla Except = except of…har ç, …dışında From the po nt of v ew of In terms of bakımından W th regard to For my part bana göre As far as I am concerned As well as In add t on to ayrıca, yanı sıra Bes des Apart from PREPOSITIONS Edatların genel olarak tek başlarına bir anlamları yoktur. Ancak cümlelerde kullanılışlarına göre cümlenin veya deyişlerinin anlamlarını pekiştirirler. İngilizce’de en çok kullanılan edatlar aşağıdaki gibi olup bunları en az birer örnekle daha da iyi kavramaya çalışalım. About – hakkında -We talked about market s tuat on n our fax. – den sonra -We w ll close your balance about Fr day. – e İlg l olarak -We want you send us a proforma nvo ce about th s sh pment. – e üzere -Vessel is about to sail from the port. – aşağı yukarı -S ze faksımızda p yasa koşulları hakkında bahsetm şt k. -Kalan bak yen z Cuma’dan sonra kapatacağız. -Bu sevkıyatla lg l olarak s zden pro forma faturası st yoruz. -Gem l mandan ayrılmak üzere. Above -den yukarı -All cargoes are above normal level of store. -ötede -There are above e ght vessels n front of our vessel. -den fazla –Tüm yükler deponun normal sev yes nden yukarıdadır. -Önümüzde yaklaşık sek zden fazla gem var. Across -karşıdan karşıya -We have passed across by boat. -öbür tarafa -karşı -Karşıdan karşıya fer botla geçt k. -We will ship the goods after İstanbul to İzmir. After -den sonra (yer) -den sonra(zaman) -den sonra (sonuç) -Malları İstanbul’dan sonra İzm r’e sevk edeceğ z. -yanısıra -nın sonucu olarak Aga nst -We have searched/examined your case against your claim. -karşısında -We can del ver the good cash aga nst del very. -mukab l -çn -a zıt olarak -İdd anız karşısında davanızı nceled k. -e karşı -Malları tesl mat mukab l tesl m edeb l r z. Along -boyunca -Due to bad weather all the roads are closed along 20 km. –20 km boyunca kötü hava koşulları neden yle tüm yollar kapalı. Among -arasında -Among the addresses wh ch we have rece ved… -Aldığımız adresler arasında… At -de “yer” -There are two vessels wa t ng at the port. -de “zaman” -Our labour t me generally starts at 08:30 n everyday. -e “yön” -Now, we are at work -de “ ş,eylem” -L manda bekleyen 2 gem var. -Her gün genelde 08:30 da ş başı yaparız. -Şu an ştey z. Because of -nın yüzünden -Load ng has stopped because of ra n. -e neden yle -All cargoes have heavy damaged because of hum d ty. -Yağmur neden yle yükleme durdu. -Nem yüzünden tüm yükler ağır hasar görmüş. Before -den önce “zaman” -We w ll sa l before 24:00 today. -den önce “yer” -We w ll go to Port Sa d before Valetta -önüne -Bu gün saat 24:00 den önce hareket edeceğ z. -Valetta’dan önce Port Sa d’e g deceğ z. Beh nd -Please load our cargoes beh nd of truck. -arkasında -Lütfen b z m yükler m z kamyonun arkasına yükley n z. Below -altına -Please s gn and wr te your name under your letter-head. -altında -Lütfen antetl kağıdınızın altına sm n z yazıp mzalayınız. Bes de -yanına -We are stor ng your goods bes de the other storage room. -yanında -Mallarınızı d ğer deponun yanında depoluyoruz. Bes des -den başka -There are three sh pments more wh ch we have to complete w th n th s week bes des yours. -e ek olarak -yanısıra -Bu hafta çer s nde s z nk nden başka tamamlamamız gereken üç sevkıyat daha var. Between – arasında“ k – -Between port and factory d stance s about 10 km. – nesne” -Load ng of the goods w ll be completed between 15:00/18:00 – arasında “zaman” -Fabr ka le l man arası uzaklık yaklaşık 10 km’d r. -Malların yüklenmes saat 15:00/18:00 arasında tamamlanacak Beyond -ötes nde -Free zone s beyond the port, f you want we can d scharge your goods to over there. -dışında -Serbest bölge l manın dışındadır, stersen z mallarınızı oraya boşaltab l r z. By - le -We w ll load cargoes by ra lway cars to the vessel. -tarafından -These products are produced ent rely by…. company. -vasıtasıyla -We are send ng a catalogue to you by ma l. -yoluyla -c varında - le “ölçü” -Malları gem ye vagonlarla yükleyeceğ z. -önünden -Bu mamuller n tamamı …… ş rket tarafından mal ed lmekted r. -S ze posta yoluyla b r katalog gönder yoruz. Concern ng -e hakkında -Pls nform us concern ng to your products. -Lütfen b ze ürünler n z hakkında b lg ver n z. Down -den aşağı -Please go down from the next street. -B r sonrak caddeden aşağı doğru devam ed n. Dur ng -esnasında -Load ng has not cont nue dur ng hol day. -Tat l boyunca yükleme devam etmed . Except -den har ç -We have rece ved all our cargoes except two cartons. -den başka -İk kol har c nde tüm yükümüzü tesl m aldık. For -çn -All labourers are work ng for complete your orders. -amacıyla -We’d l ke to charter a 20-f conta ner for one month. -den dolayı -leh ne -e doğru -İşç ler n tümü s par şler n z tamamlamak ç n çalışıyorlar. -karşılık olarak -B r aylığına 20-f ‘l k 1 adet konteynır k ralamak st yoruz. -rağmen -çünkü From -den dan -From what you say they must be a b g mporter company of… -e göre -Söyled ğ n ze göre onlar… nın thalatçısı olan büyük b r f rması olmalı. In -de -As you know very well we had chartered your vessel n October. - ç ne - ç nde -Gem n z b ld ğ n z üzere Ek m ayında k ralamıştık. In front of -n n önünde -In th s port there are two vessels n front of ours. -n n önüne -Bu l manda b z m gem n n önünde k gem daha var. In sp te of -e rağmen -In sp te of the r slack-manner we could not cancel our bus ness relat ons -w th them due to we have s gned a contract and our nvestments. -Yaptığımız b r anlaşma ve yatırımlarımız neden yle gevşek tavırlarına rağmen onlarla olan ş l şk ler m z b t remed k Ins de - ç ne -Please store all our goods ns de the closed storage-rooms. -Lütfen tüm mallarımızı kapalı depolara koyunuz. Into - ç ne -Your cargo has been loaded nto our next truck. -S z n yükünüz d ğer kamyonumuzun ç ne yüklend . L ke -g b -We try to produce the best qual ty products l ke famous brands. -Ünlü markalar g b yüksek kal tel mamuller üretmeye çalışıyoruz. Near -yanına -All dangerous cargoes are near other cargoes. -yakınında -Tüm d ğer tehl kel maddeler d ğer yükler n yanında. Next to -nın yanı başında -Our sales-store s next to our factory. -Satış mağazamız fabr kamızın hemen yanındadır. Of -nın -All the goods are Source of Turkey. -den “ yer” -We mported these goods from Ch na. -l -These fabr cs are 90% of polyester. -hakkında -neden yle - le çer k -Malların heps Türk Menşe- l d r. -Bu malları Ç n’den thal ett k. -Bu kumaşların %90’ ı polyesterl d r. On -nın üstünde -Your sh pment w ll be sent date on …/…/200.. -de “zaman” -hakkında -e sırasında -Sevkıyatınız …./…/200.. tar h nde gönder lecek. Oppos te -nın karşısında -Manager’s room s oppos te to account ng department. -Müdürün odası muhasebe departmanının karşısındadır. Out -dışarı -Due to a b g f re all personals have left the bu ld ng. -Büyük b r yangın neden yle tüm personel b nayı terk ett . Outs de -nın dışında -Why our goods are wa ted outs de the closed storage-room? -Neden mallarımız kapalı alanın dışında beklet l yor? Over -nın üzer nde -You have added 1000 USD as add t onal expenses over our f rst current account sheet why? -B ze verd ğ n z lk car hesap extres n n üzer ne ek masraflar adı altında 1000 USD eklem şs n z n ç n?. past -den daha öteye -We have rem tted 10.000 USD to your account half past n ne today. -geçe “saat” -Bu gün saat dokuz buçukta hesabınıza 10000 dolar yatırdık. Round -etrafında -All nvestors have become focused round the European Countr es th s year. -Tüm yatırımcılar bu yıl Avrupa Ülkeler etrafında odaklaştılar. S nce -den ber -We’ve lost a lot of t me and money s nce str ke. -e boyunca -Grevden ber çok büyük para ve zaman kaybett k. Through - ç nden -We can carry your cargoes through ra lway cars. -yardımıyla -her tarafına -Yükler n z ancak vagonlar yardımıyla taşıyab l r z. To -e -Your order has been produced to nternat onal qual ty standards. -kala “saat” -Master has r ght to reject damaged and unsound cargoes. -e göre/nazaran -mek ç n -S par şler n z uluslar arası kal te standartlarına göre üret lm şt r. -Kaptan bozuk ve hasarlı yükler reddetmek ç n gerekl yetk ye sah pt r. Towards -e doğru -We are go ng towards port . -L mana doğru lerl yoruz. Under -nın altında -Qual ty of th s product under our expected. -den aşağı -Bu malın kal tes umduğumuzun altında. Unt l -e kadar -Please close all your balance unt l at the end of th s month. -Lütfen bu ayın sonuna kadar kalan tüm bak yen z kapatın. Up -den yukarı -Please l ft up conta ners. -yukarı doğru -Lütfen konteynırları yukarı doğru kaldırın. W th - le -Please send us b lls of lad ng w th or g nal cop es. -üzer ne -yanısıra -l -Lütfen or j naller le b rl kte tüm konş mentoları gönder n z. W th n – ç nde “zaman” -We w ll d spatch all your goods w th n today. -Tüm mallarınızı bu gün çer s nde göndereceğ z. -meden Without -Please do not release or g nal b lls of lad ng to the th rd part es and cons gnee w thout our wr tten nstruct on. -meks z n -s z -Lütfen b zden yazılı tal mat almadan or j nal konş mentoları yükün alıcısına ve üçüncü şahıslara vermey n z CONJUNCTION İng l zce’ y y b r şek lde öğrenme ve sınavdak başarının büyük b r kısmı y b r bağlaç hak m yet ne bağlıdır. Bağlaçların y b l nmes hal nde normaldek sınav puanı 10- 15 puan artar. Bu yüzden her ders mutlaka y b r şek lde öğren lerek b r sonrak derse gel nmel d r. Bağlaçlar konusu gramer k taplarında çok karmaşık halde ver ld ğ ç n gerekl mesaj alınamıyor. Her ders m zde 15 – 20 tanes geçecek. Bunların anlamları, kullanımları ve sınav boyutu le lg l puçları ver lecekt r. Kolaylık olsun d ye grup hal nde ver lecek. Her ders n konusunu mutlaka b r kt rmeden y ce çalışmak gerek r. Bağlaç: İk cümlec ğ (kel me veya cümley değ l)b rb r ne bağlayan yapılardır. “Conjunct on”, bağlantı anlamına gelen “junc” kökünden türem ş olup “bağlaç” anlamındadır. Ahmet and Mehmet quarrelled. (Ahmat ve Mehmet tartıştılar.) Bu kullanımda “and” bağlaç değ l; edat g b kullanılmıştır. I stud ed hard and the exam seems fa rly easy. (Ben sıkı b r şek lde çalıştım ve sınav oldukça kolay görünüyor.) Bu kullanımda “and” b r bağlaç olarak kullanılmıştır. Bağlaçlar aynı kullanıma sah p olduklarından grup hal nde ver lecekt r. B r grup ç nden b r n n y öğren lmes d ğerler ç nde geçerl olur. Ayrıca sınav açısından öneml olanlar şaretlenecekt r. 1. ) Coord nat ng Conjunct on: İk cümlec k arasındak bağlantıyı sağlayan bağlaçlardır. Tartışmalı olmasına rağmen genelde sayılarının yed olduğu kabul ed l r. And: ve (paralell k arz eden bağlaçtır.) But: ama, ancak, fakat (zıtlık bağlacıdır.) Or: veya ( k alternat ften b r n seçen bağlaçtır.) Nor: ne de (or’un olumsuzu olup k alternat ften h ç b r anlamındadır.) So: bundan dolayı (sonuca götüren bağlaçtır.) For: edat olarak,“ ç n”; bağlaç olarak k cümlec k arasında “z ra” anlamındadır. Yet: zarf olarak, “henüz”anlamında; bağlaç olarak “halbuk ” anlamındadır. Özell kle son k s çok y b l nmel d r. Not: Bu bağlaçların uygulanmasında üç temel özell k vardır. Bunları mutlaka y b lmel y z. Özell k 1 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçları mutlaka k cümlec k arasında bulunurlar. Pek , bu özell ğ b lmen n faydası ned r? Eğer sınavda cümleler n başında ve sonunda b r boşluk varsa ve b r bağlaç sten yorsa bu bağlaç k cümlec k arasında olmadığı ç n kes nl kle bu yed bağlaçlardan b r olamaz. Özell k 2 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarından önce mutlaka b r v rgül (,) vardır. Bu özell ğ b lmen n faydası ne olacak? Eğer sınavda ortası boş bırakılmış b r cümle var ve bağlaç soruluyorsa eğer boşluktan önce b r v rgül (,) yoksa bu yed bağlaçtan b r olamaz. Özell k 2 : Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarının olduğu cümleler kes nl kle baştan sona doğru çevr l r. Bunun sağlayacağı fayda ne olab l r? Cümle tam çevr lemezse b le en azından çev r n n baştan sona olduğunu b l rsek çözümde kolaylık sağlar. Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarına ve kullanım özell kler ne hak m olmak çok büyük fayda sağlar. Ş md örneklerle kullanımlarını görel m. It was ra n ng heav ly, so we postponed the match. (Yağmur ş ddetl b r şek lde yağıyordu, bundan dolayı maçı erteled k.) Üç özell ğ n uygulanmasına d kkat ed n z. He stud ed e ght hours a day, but he fa led the exam aga n. (O günde sek z saat çalıştı, ancak y ne sınavda başarısız oldu.) Not: So sonuç bağlacı olduğu ç n kend s nden sonra, b r nc cümlen n sonucu gerçekleşm ş veya gerçekleşecek b r durum vardır. Aynı şek lde “but” zıtlık bağlacıdır. Kend s nden sonra b r nc cümlen n zıttı b r durum vardır. “and” paralell k arz ett ğ ç n kend s nden sonra b r nc cümlen n paralel nde gerçekleşen b r durum olacaktır. Bu şek lde bağlaçların kullanımına da d kkat etmek gerek r. They were request ng h gher wages, and the employer had to g ve n the r demand. (Onlar daha yüksek ücretler sted ler, ve şveren onların talepler ne boyun eğmek zorunda kaldı.) G ve n: boyun eğmek, tesl m olmak Wage: ücret “And, but ve so” bağlaçlarında genell kle özne ortak olduğu ç n k nc kez yazılmaz. Bu yüzden (,) bu kısaltmalarda kullanılmaz. Bu ayrıntıdır. Ş md l k konuyu genel kuralları le öğreneceğ z. Daha sonra bu ayrıntıya değ n lecekt r. I wanted my son to be an eng neer, yet he preferred the med c ne. (Ben oğlumun b r mühend s olmasını sted m, halbuk o tıpı terc h ett .) “but ve yet” zıtlık bağlaçlarıdır. Konuşma d l nde genell kle “but” geçer. “ yet” kullanımı ler düzey ç nd r. You must obey the rules the school, or you must leave t. (Okul kurallarına uymalısın veya okuldan ayrılmalısın.) V rgülün (,) mantığı konuşmadak duraklama ç nd r. He d dn’t call us, nor d d he wr te to us. (O b z aramadı, ne de b ze yazdı.) Not: Coord nat ng Conjunct on bağlaçlarının kullanımında st sna b r durum vardır. “nor” bağlacı kend s nden sonra devr k b r yapı ster. Yukarıdak örneğe d kkat ed n z. Not: Bu yapılarda kullanılan cümlec klere “ ndependent clouse” den r. Cümlec kler bağımsız oldukları ç n aralarında zaman uyumu yoktur. Eğer böyle b r cümlen n zamanları sorulursa k cümlec k arasında zaman uyumu aranarak çözülmemel d r. Her cümlen n kend ç ne bakıp, zamanını kest reb lmek gerek r. He arr ved yesterday, but he ns sts on go ng tomorrow. (O dün geld , ancak yarın g tmek ç n ısrar ed yor.) 2. ) Sentence Connector: Bu gruptak ler cümlec k değ l de cümleler arasında bağlantı kurarlar. Bu özell kler nden dolayı bağlaç tanımına uymazlar. Bu yüzden bunlara bağlaç değ l de “cümle bağlayıcıları” den r. Bu yapılarda k cümle vardır. B r nc cümle b tm ş, noktalanmıştır. Ama k nc cümle b r nc cümleye çok uzak değ l, onunla l şk l d r. İşte bu cümle bağlayıcıları k nc cümlen n başında, ortasında veya sonunda olab l rler. Bu maddedek ler grup hal nde ver lecekt r. Heps n n kel me anlamı y b l nmel d r. Kullanımları aynı olduğu ç n b r n y b lmek d ğerler n de b lmek anlamına gel r. Grup: 1. İk cümle arasında paralel b r l şk sağlayanlar Furthermore: Moreover: What’s more: ayrıca (en çok kullanılan lk k s d r.) In add t on: Also: Grup: 2. İk cümle arasında b r zıtlık l şk sağlayanlar However: Nevertheless: Nonetheless: ancak bununla beraber (en çok kullanılan “however” dır.) On the contrary: St ll: Grup: 3. Sonuca götüren bağlayıcılar Therefore Thus Hence Sonuç olarak, böylece (en çok kullanılan lk üçüdür.) As a result Consequently Grup: 4. Alternat f bel rten bağlayıcılar Or else: Otherw se: aks takt rde Kullanımları: There were ser ous cla ms about h m. Therefore, he had to g ve h s res gnat on. (Onun hakkında c dd dd alar vardı. Bu yüzden st fasını vermek zorunda kaldı.) İpuçları: 1.) İk cümle olduğu ç n ve aralarında nokta olduğu ç n bağlaç kullanılamaz, connector kullanılmalıdır. 2.) Connector k nc cümleded r. İk nc cümle connector açısından üç şek lde yazılab l r. Therefore, he had to g ve h s res gnat on. He had to therefore, g ve h s res gnat on. He had to g ve h s res gnat on, therefore. 3.) Connector çev r de başta söylen r. 4.) Noktalı v rgülden sonrada connector kullanılab l r. Çünkü (;) de cümle b tm şt r. It was very cold outs de. However, he went out to play. (Dışarısı çok soğuktu. Bununla beraber o oynamak ç n dışarı çıktı.) İk cümle arasında nokta olduğu ç n “connector” kullanıldı. Bu cümley b r bağlaç kullanarak da yazab l r z. Bu durumda nokta yer ne v rgül olacaktır. Bu k farklı yazılım anlam olarak aynı; gramat kal olarak farklıdır. It was very cold outs de, but he went out to play. (Dışarısı çok soğuktu, ancak o oynamak ç n dışarı çıktı.) The results were favourable; st ll, we couldn’t persuade h m. (Sonuçlar olumluydu; buna karşın onu kna edemed k.) They offered a good job; therefore, I accepted t. (Onlar y b r ş önerd ler; bu nedenle ben onu kabul ett m.) We had to pun sh h m; otherw se, he could do someth ng else. (B z onu cezalandırmak zorunda kaldık; aks takt rde o başka b r şey yapab l rd .) Not: “else” kel mes “some, any, noe, very” g b sözcükler n türevler nden sonra “başka” anlamında kullanılır. Bunların dışında “başka” anlamını s mlerden önce “another” kullanarak ver r z. Any, some, no, every türevler + else anouther + noun şekl nded r. Inflat on rate was extremely h gh; therefore, the government put nto effect some measures. (Enflasyon oranı son derece yüksekt ; bu nedenle hükümet bazı tedb rler yürürlüğe koydu.) put nto effect: yürürlüğe koymak (“ nto” su b rkaç kez sorulmuş) 3.) Correlat ve Conjunct on “İl şk sağlayan bağlaçlar” demekt r. En rahat öğren len ve sınavda en rahat görüleb len bağlaçlar bu maddedek bağlaçlardır. Çünkü k l sözcüklerden oluşurlar ve her k cümlec ğe de serp ş rler. Önceler bu bağlaçların b r sözcüğü boş bırakıp, d ğer sözcüğünü sorarlardı. Ama artık her k sözcüğü de boş bırakıp, zorlaştırarak soruluyor. Bu nedenle sorusunda cümle y rdelenerek uygun bağlaca g d lmel d r. Ş md bu grup bağlaçları yazalım Not only ……….but also: sadece değ l ……….aynı zamanda Both ……….and: hem……….hem de E ther ……….or: ya ……….ya da (İk alternat ften b r ) Ne ther ……….nor: ne ……….ne de (İk alternat ften h ç b r ) Whether ……….or: gerek ……….gerekse (olsun ……….olsun) “Not only ……….but also” ve “Both ……….and” bağlaçları anlam olarak b rb rler ne yakındırlar. Eğer b r bağlaç sorusunda bu k s şıklarda var se büyük b r olasılıkla k s de cevap değ ld r. “Not only ……….but also” bağlacının kullanımında “but also” kısmında bazı st snalar vardır. Yalnızca “but” veya yalnızca “also” olab l r. Yan bu bağlaç “not only ……….but” veya “not only ………..also” şekl nde de kullanılab l r. Bu bağlaçta ayrıca başka b r kullanım daha da vardır. “also” de, da anlamındadır. Bu anlama gelen “as well” sözcüğü de “also” yer ne kullanılab l r. Yalnız bu kullanımda öneml b r özell k vardır. “as well” sözcüğü “but”tan ayrılır ve cümle sonuna g der. Çünkü “as well” sözcüğü da ma cümle sonunda yazılır. Örnek üzer nde bu özell k daha y anlaşılacaktır. The robber not only shot around but also crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda her şey yerle b r ett ler.) The robber not only shot around also crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda her şey yerle b r ett ler.) The robber not only shot around but crashed everyth ng. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda her şey yerle b r ett ler.) The robber not only shot around but crashed everyth ng as well. (Soyguncular sadece etrafa ateş etmed ler, aynı zamanda her şey yerle b r ett ler.) “Not only ……….but also” ve “Both ……….and” bağlaçları anlam olarak b rb rler ne yakın oldukları ç n yukarıdak cümle “both ………..and” le de yazılab l r. The robber both shot around and crashed everyth ng. (Soyguncular hem etrafa ateş açtılar, hem de her şey yerle b r ett ler.) Görüldüğü g b k cümle arasında anlamca pek fark yoktur. Ama gramat kal olarak b rb r nden farklıdırlar. I both tr ed to learn Engl sh and to know people n England. (Ben İng ltere’de hem İng l zce öğrenmeye hem de nsanları tanımaya çalıştım.) You must e ther obey your super or or leave such a job. (S z ya üstünüze taat eders n z ya da böyle b r ş bırakırsınız.) He ne ther stud ed nor helped h s father w th h s bus ness. (O ne öğren m gördü ne de babasına ş nde yardım ett .) Bu k bağlaç b rb rler n n olumsuzudur. Bu k cümlede bağlaç yer boş bırakılıp sorulursa, hang bağlacın uygun olacağı mesajı cümle etüt ed lerek çıkarılmalıdır. Öneml Kural Not only ……….but also bağlacının kullanımında “not only” kısmı cümlen n başına alınarak da yazılab l r. Bu kullanım bağlacın rahat görüleb lmes ç n yapılan b r harekett r. Bu durumda kural hlal ed ld ğ ç n telaf s gerekmekted r. Bu da “not only”den sonrak cümlec ğ n devr k olması le sağlanır. Öneml b r özell kt r, y b l nmel He not only nsulted h s fr ends but also beat them. (O sadece arkadaşlarına hakaret etmed aynı zamanda onları dövdü.) Not only he d d nsult h s fr ends but also beat them. (O sadece arkadaşlarına hakaret etmed aynı zamanda onları dövdü.) Sınavda “not only” n n başta kullanıldığı b r cümle ver lerek devr k yapı sten r. Eğer bu kuralı b lmezsek zorlanacak b r sorudur. Sult: üstüne atlamak Consult: con: beraber, sult: (b r nsanın) üstüne atlamak. Consult: danışmak Insult: n: ç ne, sult: (b r nsanın) üstüne atlamak. İnsult:hakaret etmek Beat: dövmek, mağlup etmek Super or: am r, üstün Super or ty: üstünlük 4.) Adverb al (Subord nat ng) Conjunct on Asıl bağlaç şlev olan bağlaç grubudur. Zarf sözcüğünü rdeleyerek mantığını anlamak gerek r. B r zarf sözcüğünün yaptığı ş b r cümlec k de yapab l r. Bu durumda k cümlec k olur ve b rb r ne bağlamak ç n de b r bağlaca ht yacımız vardır. Bu bağlaç “adverb al conjunct on” olur. I met them last week. (Ben onlarla geçen hafta karşılaştım.) “last week”, zaman bel rten b r zarf tümlec d r. Bunun yer ne b r cümlec k de kullanılab l r. Bu durumda b r temel cümle ve b r yan cümle olmak üzere k cümlec k olur ve bunları b rb r ne bağlamak ç n b r bağlaca (adverb al conjunct on) ht yacımız vardır. I met them when we were n London. (B z Londra’dayken onlarla karşılaştım.) Not: Bu bağlaç grubunu d ğerler nden ayıran öneml b r özell k vardır k çok öneml ve mutlaka y b l nmel d r. Bu bağlaçlar anlamlarını yan cümlec ğ n f l ne yüklerler. Zarfların kullanılma özell ğ nden zarfın başa alınab leceğ n hatırlayınız. Bu durumda Zarf cümlec ğ de başa alınab l r. Yan yukarıdak cümley şöyle de yazab l r z. When we were n London, I met them. (B z Londra’dayken onlarla karşılaştım.) When you are at home, ………. (S z evde olduğunuzda, ………) When you were at home, ………. (S z evde olduğunuzda, ………) Wh le you are studd ng, ……….. (S z çalışırken………) Wh le you were studd ng, ……….. (S z çalışırken………) Görüldüğü g b bu bağlaçlarda bağlacın anlamı yükleme eklend ğ nden zamanın ne olduğu kayboluyor. Bu nedenle bu grup bağlaçlarda zaman uyumu vardır. Temel cümlen n zamanına göre yan cümlec ğ n zamanı tesp t ed l r. Bu zaman uyumu çok öneml d r. Fazla sayıda örnek çözülerek hak m olunab l r. Adverb al Conjunct on’ları anlamlarına göre gruplara ayırarak nceleyeceğ z. Her grup ç n hem tek tek anlamları hem de kullanım özell kler ver lecekt r. Özell kle KPDS açısından öneml olan özell kler ne d kkat çek lecekt r. Grup 1: T me Conjunct on: Zaman bağlaçlarıdır. Eylem n ne zaman yapıldığını bel rlerler. When: ……….dığı zaman After: ……….den sonra Before: ……….den önce As: ………. ken Wh le: ………. ken Just as: ……….tam ken Unt l / T ll: ……….ceye kadar By the t me: ……….ceye kadar S nce: ……….dığından ber As soon as: ………. r, ………. mez As long as: ……….dığı sürece Once: ………..ce / ca No sooner ………………….than: …..mes le …..mes b r oldu Hardly / Scarcely ……….when: tam …………mıştı k ………..oldu Son k s n n yapısı farklı olmasına rağmen aslında anlamları aynıdır. Önceler sıkça bu k s sorulurdu. T me bağlaçlarından en öneml ler yukarıya alındı. Anlamları le b rl kte çok y b l nmel . D rek b r soru kes n gel r. Ayrıca y b l nmes sınavın anlama yönel k sorularında büyük kolaylık sağlar. Kullanımları 1.) Zaman bağlaçlarının olduğu cümlec kte h ç b r future tense kullanılmaz. (Bu kural sadece İng l zce’ye has b r özell kt r.) Zaman uyumunda kes nl kle temel cümlec k ve yan cümlec k aşağıdak şek lde kurulamaz. Bunun b l nmes zaman uyumu sorularında büyük b r rahatlık sağlar. Past Future Present Past 2.) S nce: ……….dığından ber . Bu bağlaç genel zaman uyumunu bozan tek bağlaçtır. (Present Perfect) + S nce + (S mple Past) I haven’t seen them s nce they moved to another town. (Onlar başka b r kasabaya taşındıklarından ber onları görmed m.) Bağlacın bulunduğu cümlec k yan cümlec kt r. Bazen yan cümlec k başa alınarak da ver leb l r, düşmemek gerek r. S nce they moved to another town, I haven’t seen them. (Onlar başka b r kasabaya taşındıklarından ber onları görmed m.) S nce bağlacının bulunduğu cümlede neden temel cümlec k “present perfect”; yan cümlec k “s mple past”tır? Bu soruyu b r cümle yazarak açıklayalım: I haven’t seen h m s nce last year. (Ben onu geçen yıldan ber görmed m.) Zamanlar konusu şlen rken “s nce” n present perfect le kullanıldığını çünkü bununla geçm şte olan b r olayın etk s n n şu ana kadar devam ett ğ n söylem şt k. Bu cümlede zarf olan “last year” sözcüğünün yer n tutan b r cümlec k de yazab l r z. Bu cümlec ğ n eylem geçm şte olacağından bunun da zamanı past olacaktır. Bundan dolayı s nce’ n olduğu cümlede temel cümlec k “present perfect”; yan cümlec k “s mple past” olur. Bu nedenle “s nce” bağlacı genel zaman uyumunu bozan tek bağlaçtır. 3.) As ve Wh le: k s de “……… ken” anlamındadır. Aralarındak fark ned r? Olayların oluşma süreler bu k bağlacın kullanımını bel rler. As: Kısa sürel olaylarda kullanılır. dışarı çıkarken, eve g rerken vb. Bu nedenle “as” bağlacının olduğu cümlec kte s mple zamanlar (cont nuous olmayan) kullanılır. Wh le: Uzun sürel olaylarda kullanılır. telev zyon zlerken, oyun oynarken vb. Bu nedenle “wh le” bağlacının olduğu cümlec kte cont nuous’lu zamanlar kullanılır. As I went out, t began to ra n. (Ben dışarı çıkarken yağmur yağmaya başladı.) Wh le I was wa t ng, t began to ra n. (Ben beklerken yağmur yağmaya başladı.) 4.) Just as: Bu bağlacın kullanımında yan cümlec k zamanı “as”ten dolayı kısa olaylardır ama “just”tan dolayı da cont nuous’ludur. Bu sürekl zaman genell kle “past cont nuous”tur. Just as I was leav ng home, the phone rang up. (Tam ben evden ayrılırken telefon çaldı.) 5.) By the t me / unt l – t ll: by edat olup (zamanlar b lg s nden hatırlayınız) b r sm n önünde ve future perfect le kullanılır. the t me’ın eklenmes le bağlaç olur. Unt l ve t ll arasında hemen hemen b r kullanım farkı yoktur. Üçü de “………ceye kadar” anlamındadır. Future perfect S mple present By the t me Past perfect S mple Past Mantığı: Bağlaçtan öncek zaman sonrasındak zamanın önces d r. Futurlu tenseler bağlaç cümlec kler nde kullanılmadıklarından alternat f olan S mple present’e g d lm şt r. Yan “by the t me” bağlacının kullanımında zaman uyumu açısından k alternat f vardır. The ch ldren w ll have slept by the t me we arr ve at home. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuş olacak.) By the t me we arr ve at home, the ch ldren w ll have slept. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuş olacak.) Bu cümlede eve varma olayının gelecekte olduğunu, çocukların uyumasının da gelecek te olan eve varma olayından önce olduğunu anlıyoruz. The ch ldren had slept by the t me we arr ved at home. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuştu.) By the t me we arr ved at home, the ch ldren had slept. (B z eve varıncaya kadar çocuklar uyumuştu.) Bu cümleden eve varma olayının geçm şte olduğunu ve çocukların uyumasının geçm şte olan eve varma olayından önce gerçekleşt ğ n anlıyoruz. Turkey’s populat on w ll have exceeded 100 m ll ons by the end of next decade. (Türk ye’n n nüfusu önümüzdek on yılın sonuna kadar 100 m lyonu aşmış olacak.) Turkey had appl ed to the EU by the end of 1950s. (Türk ye 1950’ler n sonuna kadar AB’ne başvurmuştur.) “by”lı cümlede Zaman d l m gelecekte se: Future Perfect “by”lı cümlede Zaman d l m geçm şte se: Past Perfect kullanılır. Konuyu ezberlemeden mantığını anlamak gerek r. “by ve by the t me”ın dışında gramer olarak future perfect kullanılmaz. Eğer soruda future perfect ver lm şse by ve by the t me; bunlar ver lm şse future perfect sten r. Bu nedenle soruyu y okuyup b z sonuca götürecek puçlarını bulmak gerek r. By the t me ç n ver len özell kler Unt l / T ll ç n geçerl değ ld r. Çünkü by the t me’dak önceye çekme hareket Unt l / T ll’de yoktur. I w ll wa t for you unt l you return. (S z dönünceye kadar s z bekleyeceğ m.) Özell kle “s nce ve by the t me” bağlaçlarının kullanımlarını çok y b lmek gerek r. I had no sooner left home than t began to ra n. (Evden ayrılmamla yağmurun yağmaya başlaması b r oldu.) İk olay vardır. En son olan past; önces nde olan Past perfect le fade ed l r. Bu cümley “hardly………..when” le de aynı anlama gelmek üzere aktarılab l r. I had hardly left home when t began to ra n. (Tam dışarı çıkıyordum k yağmur yağmaya başladı.) He had no sooner bought a car than he had an acc dent. (Arabayı alması le kaza yapması b r oldu.) Not: “no sooner……….than” ve “hardly…………when” bağlaçları kullanımda başa alınab l r. Bu kural hlal olduğu ç n telaf olarak cümle devr k yapılır. No sooner had he bought a car than he had an acc dent. (Arabayı alması le kaza yapması b r oldu.) Hardly had I left home when t began to ra n. (Tam dışarı çıkıyordum k yağmur yağmaya başladı.) Grup 2: Cause Conjunct on (Sebep bağlaçları) : Sebep bağlaçları ana cümlec ktek eylem n neden gerçekleşt ğ n anlatan yan cümlec ğ n başında bulunur. Bu bağlaçların heps de “…….dığı ç n” anlamındadır. Ayrıca zaman uyumu bu bağlaçlarda da vardır. Because As S nce See ng that Now that G ven that Aşağıda ver lm ş olan yapılar normal kullanımları le edat yapısındadırlar ve b l yoruz k edatlar b r s m le kullanılırlar. Bu edatların heps n n anlamı “…..den dolayı”dır. Bunlar b r ekleme le bağlaca dönüştükler nden yukarıdak lerden ayrı olarak ver ld . Bu edatlara “the fact that” eklenerek bağlaca dönüştürülür. Bağlaç olduklarında yukarıdak ler g b “….dığı ç n” anlamındadırlar. Sebep bağlaçlarının anlamlarının b l nmes yeterl olur. Ayrıca aşağıdak ler n gramat kal olarak edat – bağlaç ayırımını yapab lmek öneml d r. Due to Ow ng to Because of ……….den dolayı + the fact that: ……….dığı ç n On account of In v ew of We had to g ve up the project s nce t began to be expens ve. (Proje pahalı olmaya başladığı ç n ondan vaz geçmek zorunda kaldık.) S nce, As ve daha sonra göreceğ m z Wh le bağlaçları farklı bağlaç olarak kullanılab l rler. İng l zce’de bu kullanıma sah p olan sadece bu üç bağlaçtır. Yapı ve kullanımlarına göre hang bağlaç anlamında olduğunu göreb lmek gerek r. Örneğ n tense uyumundan dolayı yukarıdak cümlede s nce “….den ber ” olarak değ l de “…..dığı ç n” anlamında kullanılmıştır. They couldn’t arr ved there n t me because the traff c was heavy. (Traf k yoğun olduğu ç n oraya zamanında varamadılar.) He was d sm ssed s nce he was always late for the work. (O da ma şe geç kaldığı ç n kovuldu.) M ss: görevlend rmek; d sm ss: görevden almak We called off the match ow ng to the ra n. (B z yağmurdan dolayı maçı ptal ett k.) Bu kullanımı le “ow ng to” edattır. Çünkü edatlar b r s m le kullanılır; b r cümlec k le değ l. Ayrıca “the fact that” almamıştır. Ş md bunu bağlaç olarak kullanalım. We called off the match ow ng to the fact that t was ra n ng. (B z, yağmur yağdığı ç n maçı ptal ett k.) “Ow ng to the fact that” n bağlaç olduğuna, ve sonrasında b r cümlec k olduğuna d kkat ed n z. No one could l ve over there due to cold weather. (Soğuk havadan dolayı k mse orada yaşayamaz.) No one could l ve over there due to the fact that t was extremely cold. (Orada hava son derece soğuk olduğu ç n k mse yaşayamaz.) Önceler bu konu le lg l edat – bağlaç ayıtımı sorulurdu. B r de anlama göre hang bağlacın uygun olduğunu seçmem z steyen sorular sorulurdu. Son sınavlarda d rek edat veya bağlaç sorulur. Hem bu bağlaçlar hem de bu edatlar eş anlamlıdırlar, b rb rler n n yer ne kullanılab l rler. Bu nedenle eğer bunlardan k s şıklarda varsa k s de cevap olamaz. Sadece “due to” nun ler düzey olarak b r nüans farkı vardır. Bunun sadece “be” f l nden sonra kullanıldığı söylen r. Bu özell k KPDS’ de ş md ye kadar h ç sorulmadı. Due to h s llness, he fa led the exam. (O hastalığından dolayı sınavda başarısız oldu.) Due to the fact that he was lness, he fa led the exam. (O hasta olduğu ç n sınavda başarısız oldu.) Görüldüğü g b edat ve bağlaç başa da alınab l r. Bu durumda bağlaçlı cümlec ğ n sınırı (,)’e kadardır. Grup 3: Concess on Conjunct on (Zıtlık Bağlaçları): Concess on tav z, ödün demekt r. Gramat kal olarak zıtlık anlamı vardır. Ayrıca bu gruba “contrast” bağlaçları da den leb l r. Though Even though Although Desp te the fact that İn sp te the fact that Beş de eşanlamlı olup “…..e rağmen” anlamındadır. “desp te ve n sp te of” edat olup “the fact that” eklenmes le bağlaca dönüşürler. Whereas Wh le Bu k zıtlık bağlacı “…. ken, oysa” anlamındadır. “wh le”ın bu anlamı zıtlık anlamındak “ ken”d r. Yan “ben ders çalışırken o TV zl yordu” örneğ ndek g b . Eşanlamlı oldukları ç n k s şıklarda olursa k s de cevap olamaz. However + (Sıfat – Zarf) Whatever + (İs m) No matter + (QW) Zıtlık bağlaçlarının en öneml ler bunlardır. Kullanıldıkları sözcüklere göre “ne olursa olsun” g b b r zıtlık anlamı katarlar. KPDS’ de kes n olarak bu üçünden b r s (büyük b r olasılıkla however) sorulur. Böyle b r soruda bu bağlaçlardan sonrak sözcüğü y b r şek lde etüt etmek gerek r. In sp te of v gorous efforts, the two s des couldn’t agree on the border d spute. (Yoğun çabalara rağmen her k taraf sınır anlaşmazlığında görüş b rl ğ ne varamadılar.) V gorous: yoğun, canlı Border: sınır Effort: çaba, gayret Border l ne: sınır hattı In sp te of the fact that the UN made v gorous efforts, the two s des couldn’t agree on the border d spute. (BM’ler n yoğun çaba göstermes ne rağmen, her k taraf sınır anlaşmazlığında görüş b rl ğ ne varamadılar.) Cümlede her k tarafın anlam olarak paralel m , zıt mı, sonuç mu olduğu rdelenerek uygun bağlaca g d lmel d r. Ayrıca edat – bağlaç kullanımı ç n sonrasında s m m var yoksa cümlec k m var şekl nde cümle rdelenerek uygun kullanıma g d l r. However + (Sıfat – Zarf) Whatever + (İs m) No matter + (QW) Normalde bağlaç kullanımında bağlaçtan hemen sonra b r özne vardır. Eğer b r bağlaç kullanımında özneden önce b r sözcük varsa, bağlaç mutlaka yukarıdak üçünden b r d r. Bu yapıda genell kle kullanılan ve KPDS’ de sorulan “however”dır. Bu üç bağlacın kullanımlarında özneden öncek sözcüğü y etüt ederek uygun olan bağlaç kullanılır. However hard he may study, he can’t be successful. (O ne kadar sıkı çalışırsa çalışsın, başarılı olamaz.) “hard”ın bağlaçtan hemen sonra, özneden önce kullanıldığına d kkat ed n z. Eğer hard burada kullanılmazsaydı ve zarf (veya sıfat) olmasaydı “however” bağlacı kullanılamazdı. Ayrıca bu bağlaçların kullanıldıkları kel meye göre anlam kazandıklarına d kkat ed lmel d r. Whatever dec s on the government may take, nflat on seems to r se. (Hükümet hang kararı alırsa alsın, enflasyonun yükseleceğ görünüyor.) Bu bağlaçların sonralarında kullanılan sözcük y etüt ed lmel d r. Örneğ n sonu “s on, t on, çoğul ek s, ance, ent” g b ekler le b ten sözcükler s md rler. Sonu “ly” le b tenler zarftırlar. Bu şek lde bağlaç sonrası sözcükler y etüt ed lerek uygun bağlaç kullanımına g d lmel d r. No matter what he does, he can’t persuade us. (O ne yaparsa yapsın b z kna edemez.) However reach he may be, he s unl kely to be happy. (O ne kadar zeng n olursa olsun, onun mutlu olması muhtemel değ ld r.) Whatever suggest on they may propose, th s program s not l kely to succeed. (Onlar hang öner ler öner rlerse öners nler, bu programın başarılı olması muhtemel değ ld r.) No matter where he runs away, the pol ce w ll eventually catch h m. (O nereye kaçarsa kaçsın, pol s sonunda onu yakalayacak.) Eventual: olası Eventually: sonunda Sooner or later: er geç Eğer bu bağlaçlardan sonrak sözcük boş bırakılarak sorulursa (k bu KPDS’ de sorulmaz.) kullanılan bağlaca göre bu sözcüğün s m, bağlaç veya QW olduğunu tesp t eder z. Pek hang durumda zarf, hang durumda sıfat kullanırız? Eğer bağlacın kullanıldığı cümlec ğ n f l “l nk ng verb” se sıfat; değ lse zarf kullanılır. However ………………..she may s gn, she w ll not be selected. (O ne kadar y ………….söylerse söyles n, seç lemeyecek.) Good Well Goodness Good sıfat, Well zarf, Goodness s md r. Bağlaç “however” olduğu ç n sıfat veya zarf kullanılmalıdır. Bağlaç cümlec ğ n n f l “l nk ng” f l olmadığı ç n de zarf kullanılmalı d ye boşluğa gelecek sözcüğü seç yoruz. The control group’s results were favourable, whereas the pat ent group’s results were unfavourable. (Kontrol grubunun sonuçları olumluydu, oysa hasta grubunun sonuçları olumsuzdu.) The control group’s results were favourable, wh le the pat ent group’s results were unfavourable. (Kontrol grubunun sonuçları olumluydu, oysa hasta grubunun sonuçları olumsuzdu.) Whereas ve Wh le eşanlamlı olup b rb rler n n yer ne kullanılab l rler. Yukarıdak k cümlen n anlamı görüldüğü g b aynıdır. Ayrıca bu k bağlacın kullanımındak v rgüle d kkat ed n z. Bu k bağlaç “Connect ng Conjunct on” bağlaçları le aynı kullanıma sah pt rler. Gurp 4: Result Conjunct on (Sonuç bağlaçları) Bu bağlaçlar ana cümlec ktek yargının sonucunu veren yan cümlec ğ n başında kullanılırlar. Bu bağlaç grubunda k tane bağlaç vardır. İk s de “öyle………k ” anlamındadır. KPDS’ n n f x sorusudurlar. Gramat kal boyutu öneml olan bu k bağlacın kullanımı b raz karışıktır. Örnekler b rkaç defa yazarak egzers z yapılmak konuyu daha y kavratacaktır. So (Sıfat, zarf) that Such ( s m) that She s so clever that everyone adm res her. (O öyle zek d r k herkes ona hayrandır.) Adm e sözcüğü lat nce olan “m rore”den köken almaktadır. M rrore: bakmak M rror: ayna Adm re: hayranlık duymak She speaks Germany so fluently that you can not d st ngu sh h m from a german. (O öyle akıcı b r şek lde Almanca konuşur k onu b r almandan ayırt edemezs n z.) D st ngu sh: ayırt etmek D st ngu shed: seçk n He s such a man that you can rely on h m. (O öyle b r d r k ona güveneb l rs n z.) Sıfat ve zarflar ç n “so……….that”; s mler ç n “such……….that” kullanıldığına d kkat ed n z. Eğer bağlacın olduğu cümlec ğ n f l L nk ng Verb se sıfat; değ lse zarf kullanılır. Bu k bağlacın kullanımı sadece anlatılan boyutu le değ ld r. Esas zor olan ve KPDS’ de sorulan kullanımı başkadır. Buna geçmeden önce lg l olduğu ç n Sıfat Tamlamaları’ndan bahsetmem z gerek r. Sıfat Tamlamaları: Türkçe’de b r sm b r sıfat n teled ğ zaman bu b r sıfat tamlaması olur. Hava, s md r; “güzel b r hava” derken bu b r sıfat tamlaması olur. Yalnız belg s z tanıtıcı ek olan “b r” n (İng l zce’dek “a veya an”) Türkçe’dek kullanımı İng l zce’dek kullanımı le terst r. Ş md İng l zce’dek sıfat tamlamalarına bakalım. a weather (b r hava) a n ce weather (güzel b r hava) a car (b r araba) an expens ve car (pahalı b r araba) a g rl (b r kız) a beaut ful g rl (güzel b r kız) Yukarıdak sıfat tamlamaları tek l veya sayılab len s mler n kullanıldığı sıfat tamlamalarıdır. Ayrıca çoğul ve sayılamayan s mler n de kullanıldığı sıfat tamlamaları vardır. Doğal olarak bunların önünde “a veya an” belg s z tanıtıcı ek yoktur. cloth (kumaş) n ce cloth (güzel kumaş) cars (arabalar) expens ve car (pahalı arabalar) g rls (kızlar) beaut ful g rls (güzel kızlar) İng l zce’de yukarıdak ver len sıfat tamlamaları düzenl sıfat tamlamalarıdır. Yan sıfatın belg s z tanıtıcı ek le s m arsına geld ğ sıfat tamlamaları düzenl d rler. Eğer sıfat tamlamalarında sıfat le belg s z tanıtıcı ek yer değ şt r rse bu sıfat tamlamaları bozuk sıfat tamlamaları olurlar. Ş md bunlara da örnek verel m. Düzenl Sıfat Tamlaması Bozuk Sıfat Tamlaması a n ce weather (güzel b r hava) n ce a weather (güzel b r hava) an expens ve car (pahalı b r araba) expens ve an car (pahalı b r araba) a beaut ful g rl (güzel b r kız) beaut ful a g rl (güzel b r kız) Görüldüğü g b bozuk sıfat tamlamasında belg s z tanıtıcı ek sıfat ve s m arasına gelmekted r. Her k tamlama da aynı anlamdadır. ***Not: Düzenl sıfat tamlamalarında “such………..that”; Bozuk sıfat tamlamalarında “so……….that” bağlacı kullanılır. He s such an ntell gent student that he can study abroad. (O öyle zek b r öğrenc k yurt dışında öğren m görebl r.) He s so ntell gent an student that he can study abroad. (O öyle zek b r öğrenc k yurt dışında öğren m görebl r.) They were such naughty boys that the teacher had to shout at them. (Onlar öyle yaramaz çocuklardı k öğretmen onlara bağırmak zorunda kaldı.) Th s s such useful nformat on that we have to evaluate t. (Bu öyle yararlı b r b lg k onu değerlend rmek zorundayız.) So’dan that’e kadar olan yapı başa alınab l r. Bu kullanım kural hlal olduğu ç n bunun telaf s olarak bağlaç cümlec ğ devr k yapılır. Sınavda bu yapı sorulmadığı ç n ş md l k buna değ n lmeyecekt r. N cel k (Quant f ers) Sıfatlarında bu k bağlacın kullanımı: 1.) a l ttle, a few, a lot of, g b önünde a / an belg s z tanıtıcı varsa “such……….that” 2.) much, many, l ttle, few, g b önünde a / an belg s z tanıtıcı yoksa “so……….that” bağlacı kullanılır. Bu yapı ayrıntıdır, KPDS’de sorulmaz. Ama öğren lse y d r. Tun k tahm n : Sınavda bozuk b r sıfat yapısı le bu konudan soru geleb l r. He has so much money that he can buy the whole D yarbakır. (Onun o kadar parası var k o tüm D yarbakır’ı alab l r.) He has such a lot of money that he can buy the whole D yarbakır. (Onun o kadar parası var k o tüm D yarbakır’ı alab l r.) “So” ve “such” tek başlarına da “böyle, öyle” anlamında aynı mantıkla kullanılırlar. Yan sıfat ve zarf le “so”; s m le “such” kullanılır. Grup 5: Purpose Conjunct on (Amaç Bağlaçları): Ana cümlec ktek yargının amacını bel rten yan cümlec ğ n n başında kullanılırlar. İk taned rler ve k s de aynı anlamdadırlar. “……….mes ç n” anlamındadırlar. In order to So as to Bu yapı le mastardırlar ve “……….mek ç n” olarak çevr l rler. Yapılarındak “to” atılıp yer ne “that” eklenerek bağlaca dönüştürülürler. Bağlaca dönüşürken “so as to”dak “as”te atılır. Böylece amaç bağlaçlarımız “ n order that” ve “so that” olur. The government took drast c measures ***to curb nflat on. (Hükümet enflâsyonu durdurmak ç n köklü tedb rler aldı.) Yukarıdak cümlede şaretl yerde aslında “ n order to” vardır. Bundan dolayı “….mek ç n” anlamı ver l r. Ama kısaltma olduğu ç n “ n order” atılmış, ger ye sadece “to” kalmıştır; ve bu “to” sözcüğü “…..mek ç n” anlamını verm şt r. Yoksa normalde b r mastarın “…..mek ç n” anlamı yoktur. In order to ….mek ç n (mastar yapısı) n order that….mes ç n (bağlaç yapısı) So as to ….mek ç n (mastar yapısı) so that ….mes ç n (bağlaç yapısı) I went abroad n order to learn Engl sh. (Ben İng l zce öğrenmek ç n yurt dışına g tt m.) I sent my daughter abroad n order that she could learn Engl sh. (Kızımı İng l zce öğrenmes ç n yurt dışına gönderd m.) Amaç cümlec kler nde genelde modallar kullanılır. D ğer bağlaçlarda olduğu g b bunlarda da zaman uyumu vardır. İn order that le so that bağlaçlarının kullanımı arasındak fark şudur: In order that: ………..mes ç n fades nde k s n n de steğ vardır. So that: …………….mes ç n fades nde sadece söyleyen n steğ vardır. I barred my w ndows so that no one could get ınto my house. (Ev me k msen n g rememes ç n pencereler m dem rled m.) Grup 6: Expectat on Conjunct on (Beklent Bağlaçları): Ana cümlec ktek yargının hang beklent den dolayı stend ğ n açıklayan yan cümlec ğ n başında kullanılan bağlaçlardır. İk taned rler ve b rb r n n alternat f d rler. In case: ………..d ye Lest (for fear that): ………..mes n d ye Aslında her k s “………. ht mal ne karşın” d ye çevr leb l rler. Ama b rb rler nden ayrılab ls n d ye farklı k anlam ver ld . I have to make some prepar ons n case someone may drop n. (B r s uğrar d ye bazı hazırlıklar yapmak zorunda kaldım.) Drop n: (b r yere) uğramak Eğer yukarıdak cümlede “lest” bağlacı kullanılsaydı aşağıda görüldüğü g b anlam ters olurdu. I have to make some preparat ons lest someone may drop n. (B r s uğramasın d ye bazı hazırlıklar yapmak zorundayım.) You shouldn’t forget to take your cred t card n case you may need money. (Paraya ht yacınız olur d ye kred kartınızı almayı unutmamanız gerek r.) We have to bar our w ndows lest someone may break nto house. (B r s eve g rmes n d ye pencereler m z dem rlemek zorundayız.) Break nto: (b r yere soygun amacı le) g rmek Bu güne kadark KPDS sınavlarında “ n case” çok soruldu. Ayrıca parçalarda çok geçt . “lest” se şıklarda var ama d rek olarak sorulmamış. Önekl Bağlaçların Tekrarı KPDS açısından en öneml olan dört bağlacın tekrarını yapacağız. D ğerler de elbette öneml d r ama bunlar karışık olduğu ç n ayrıca üzer nde durulmalıdır. Bu dört bağlacımız “s nce, as, wh le ve so that”t r. Ş md bunları tek tek görel m. S nce: İk değ ş k kullanımı vardı. B r nc s zaman bağlacı olarak “……….dığından ber ” d ğer se sebep bağlacı olarak “……….dığı ç n” anlamındaydı. Zaman bağlacı durumundak spes f k tense’s nden dolayı ayırımını yapab l yoruz. As: En karmaşık kullanıma sah p olan bağlaçtır. Dört değ ş k anlamda kullanılır. 1.) ………. ken As he stopped up the sta rs, he fell down (O merd venler çıkarken aşağı düştü.) 2.) ……….dığı ç n As he was a prom nent f gure, everyone respected h m. (O saygın b r şahs yet olduğu ç n herkes ona saygı göster r.) 3.) ……….dığı g b As I told you he was upr ght. (Sana söyled ğ m g b o haksız çıktı.) İng l zce’de “…….dığı g b ” fades bağlaç olarak kurulur. Bu nedenle “as” kullanılır. “l ke” g b anlamındadır ama edat olduğu ç n b r cümlec k önünde kullanılamaz. Çünkü edatlar s mler le kullanılırlar. 4.) ………..dıkça As we grow old, we become more sens t ve. (B z yaşlandıkça daha hassaslaşırız.) Değ ş k anlamları olduğu ç n soru “as”ten geleb l r. Ver len örnekler b rkaç defa yazıp çalışmak y olacaktır. Wh le: İk değ ş k anlamda kullanılır. ………… ken: Zaman bağlacı olarak. …………oysa, ken: Zıtlık bağlacı olarak So that: İk farklı anlamda kullanılır. ……….mes ç n: Zaman bağlacı olarak bu anlamda kullanılır. The doctor expla ned my llness n med cal terms so that I couldn’t understand. (Doktor anlayamamam ç n hastalığımı tıbb ter mlerle açıkladı.) Bu nedenle: Sebep bağlacı olarak bu anlamda kullanılmaktadır. The doctor expla ned my llness n med cal terms, so that I couldn’t / d dn’t understand anyth ng. (Doktor, hastalığımı tıbb ter mlerle açıkladı, bu nedenle h ç b r şey anlayamadım / anlamadım.) D kkat ed l rse bu kullanımı le b r nc grup bağlaçların kullanım özell ğ le aynıdır. Bu yüzden hem modal hem de normal b r f l kullanılab l r. CONJUNCTION …as a karşın B g as company, t could not open to the market Ş rket büyük olmasına karşın p yasaya açılamadı. Accord ngly bu nedenle Accord ng to our understand you w ll not fulf l your obl gat ons on payment accord ngly we must f nd an sol t on. Anladığımız kadarıyla ödeme konusunda üzer n ze düşen yükümlülükler yer ne get rmeyeceks n z bu nedenle başka çare aramamız gerek yor. After den sonra After Monday, all your goods w ll be d spatched to your address as agreed. Pazartes nden sonra tüm mallarınız kararlaştırıldığı g b adres n ze tesl m ed lecek. Aga n tekrar/aynı şek lde…..de Th s goods may be well l ked n the market aga n may not. Bu mal p yasada tutulab l r aynı şek lde tutulmayab l r de. Also aynı zamanda Pls send us the sh pment documents b ll of lad ng too. Lütfen b ze sevkıyat evraklarını gönder n z aynı zamanda konş mentoyu da. Although E karşın – e rağmen Although we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not rece ved any reply from your s de. S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r yanıt alamadık. and Ve Trucks and ra lway cars are ready for sh pment. Kamyonlar ve vagonlar sevk yat ç n hazırdır. And yet y ne de We have nstructed to you and yet you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. And…as well kadar… da Your orders are got ready and sh pped as well to your address free of charge. S par şler n z hazırlandığı kadar adres n ze de ücrets z olarak tesl m ed l r. As çünkü / -dığı ç n /- We have much surpr sed to your cla m regard ng to you could not dığında/ınca/dığı zaman rece ve your money as we have already ordered to our bank. Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık,çünkü b z bankamıza hal hazırda tal mat verm şt k. As you arr ve to load port please contact w th us. Yükleme l manına vardığınızda lütfen b z mle bağlantı kurunuz. As g b / b ç m nde Due to be mostly chosen n our market, please manufacture for us …..un ts wr st watches as squ re. B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z. As much as a karşın/a kadar/nın kadar As much as the pr ces are too h gh, th s product was well l ked n the market. F yatların bu kadar pahalı olmasına karşın, bu ürün p yasada çok y tutuldu. As / due to den dolayı As to be mostly chosen n our market. Please manufacture for us …..un ts squ re shape wr st watches. B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z. As far as kadarıyla / göre As far as we understand you are a b g company. Anladığımız kadarıyla s z büyük b r ş rkets n z. As long as dığı sürece As long as the vessel wa t at the port, t me w ll count. Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r. As soon as Er ermez Pls get our vessel’s sa l from the port as soon as she complete her d scharge. Lütfen gem m z tahl yes n b t r r b t rmez hareket ett r n z. As though yormuş g b We feel as though you waste our t me. B z m zamanımızı boşuna harcıyormuşsunuz g b b r h sse kapılıyoruz. As well as kadar All our text le products are the best qual ty as well as Beymen Tüm tekst l ürünler m z Beymen’ n k kadar kal tel d r. Because çünkü / -dığı ç n Please manufacture for us…because we urgently need t. Lütfen b z m ç n…üret n çünkü ac len ona ht yacımız var. because of nın yüzünden / e neden yle Because of your slack manner st ll we have been wa t ng… Gevşek tavrınız neden yle halen beklemektey z… Before den önce önce/medeönce Please rem t our blance to our account before vessel’s sa l ng. Lütfen gem n n hareket nden önce kalan bak yem z hesabımıza yatırınız. Bes des üstel k Some of our orders have delayed bes des we had g ven a not ce to you latest sh pment date must be. …/….199…. S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k. Both…and hem….hem de We generally use both trucks and ra lway cars at our sh pments Genell kle sevkıyatlarımızda hem kamyonları hem de vagonları kullanıyoruz. But ama / fakat Yesterday, you sa d to us that you have sent our goods at last week. But we have never rece ved them yet. Dün, b ze mallarımızı geçen hafta gönderd ğ n z söylem şt n z fakat henüz onları alamadık. But then z ra Our product on capac ty more than 10000 tons/month but then we can meet your requ rements w thout force. Aylık üret m kapas tem z yaklaşık 10000 tondan fazla olup z r a s z n gereks n mler n z zorlanmadan karşılayab l r z. But yet fakat y ne de We guarantee that your sh pment has been sh pped by the wellknown transporters company but yet we follow your sh pment t me to t me too. Sevkıyatınızın çok y tanınan b r nakl yec vasıtasıyla sevk ed ld ğ ne da r garant ver yoruz,fakat y nede sevkıyatınızı zaman zaman tak p de ed yoruz. By the t me den önce önce/medenönce By the t me next month, please complete all our sh pments. Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız. By the t me that önce /den önce/ /meden By the t me that next month, please complete all our sh pments. önce Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız. Consequently bundan dolayı St ll, d scharge has not been completed consequently; we strongly protest both chatterer and the r agent. Tahl ye hala tamamlanmadı bundan dolayı hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. Consequently o nedenle St ll d scharge has not been completed yet consequently we strongly protest both chatterer and the r agent. Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. D rectly er ermez D rectly our reprehens ve call on you please tell h m all your quest ons and matters, wh ch you could not solve. Lütfen tems lc m z s z z yaret eder etmez kend s ne tüm sorularınızı ve çözemed ğ n z meseleler n z let n z. due to neden yle Due to bad weather load ng has been stopped by port author t es at yesterday n ght Kötü hava koşulları neden yle yükleme dün akşam l man yetk l ler nce durduruldu. E ther…or… ya …ya da….. Most of the sh pped goods e ther were lost or stolen. Gönder len malların çoğu ya kayıp ya da çalınmış. Even f e karşın / e rağmen / sa b le Even f Sunday & Hol day used t me, w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r. Even f se – sa b le Even f Sunday & Hol day are used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır. Even though e karşın / e rağmen / sa b le Even though Sunday & Hol day used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r. Even though se – sa b le Even though Sunday & Hol day are used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır. Ever s nce den ber Ever s nce last year, we have bu lt up a cons derable market. Geçen yıldan ber öneml ölçüde b r p yasa oluşturduk. Everywhere her yer We have been see ng your advert sements n everywhere. Her yerde s z n lanlarınızı/reklamlarınızı görmektey z. Everyplace her yer Our new products n th s year are sold n everyplace. Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her yerde satılıyor. Every t me her zaman Our new products n th s year are sold n every t me. Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her zaman satılıyor. Except that mes b r tarafa Except that they don’t keep the r prom ses, they do not have a good reputat on n the market too. Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller. For çünkü / -dığı ç n We’ ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not rece ve your money for we have already ordered to our bank. Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık, çünkü b z bankamıza hal hazırda ödeme tal matı verm şt k. We always adv se your company to the all compan es and f rms wh ch we have closely relat ons for your best serv ce. B ze en y h zmet verm ş olduğunuz ç n s z yakın l şk ler m z olan tüm ş rketlere ve f rmalara da ma tavs ye ed yoruz. We cannot clear our goods from custom for the documents have not arr ved to our hands. Malları gümrükten çekem yoruz çünkü evraklar el m ze geçmed . For all e karşın – e rağmen For all we have g ven a not ce to you several t mes, we have understood/seen that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes. S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük. For all kadarıyla / göre For all we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng your prom ses. Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. For all that e karşın – e rağmen For all that, we have g ven a not ce to you several t mes; we have understood/seen that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes. S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük. For example örneğ n We have adv sed to you a lot of t mes for example employ the labourers who have tra n ng and exper enced to your company. S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe alın d ye… For fear öyle k You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear please do not suppose we earn so much money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n. For fear that öyle k You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear that please do not suppose we earn so much money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n. For nstance örneğ n We have adv sed to you a lot of t mes for nstance employ the labourers who have a tra n ng and exper enced to your company. S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe alın d ye… For that reason o nedenle / o sebeple St ll d scharge has not been completed yet for that reason we strongly protest both chartered and the r agent. Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. Further ayrıca We d d not rece ve your bank rem ttance deta ls further you d d not order to your bank about payment. Banka havalen zle lg l detaylar el m ze geçmed ayrıca bankanıza da ödeme konusunda her hang b r tal matta bulunmamışsınız. You bel eve us that we offer these pr ces only for you further we do not ga n a lot of money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s ze tekl f ed yoruz ayrıca bu şten çok fazla para da kazanmıyoruz. Furthermore üstel k Some of our orders have delayed furthermore we had g ven a not ce to you latest sh pment date must be. …/….199…. S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k. Hence bu nedenle We do not have an enough raw mater al hence; we have g ven a dec s on to stop our product on temporar rly. El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle üret m m z geç c olarak durdurmaya karar verd k. However bununla beraber/her We have rece ved the great deal of our sh pment however we have nasılsa determ ned that some tems are lost. Sevkıyatımızın büyük b r bölümünü almakla beraber bazı kalemler n kayıp olduğunu tesp t ett k. If eğer If you have … n your stock please reserve for us…. p eces. Eğer stokunuzda ….. varsa lütfen b z m ç n …. adet ayırınız. Immed ately er ermez D scharge complete mmed ately your vessel w ll sa l. Tahl ye tamlanır tamamlanmaz gem n z kalkacak. In case eğer/-se/-dığında/dığı In case you have any quest on please do not hes tate contact w th takd rde us. B r sorunuz olduğu takd rde çek nmeden b z arayınız. In order that maması ç n/masın – sın We have sent a few samples n order that they may exam ne d ye İnceles nler d ye b rkaç numune gönderd k. In order to mek ç n/mes -ması ç n Pls do not m sunderstand us because we have w shed to warn you n advance n order to prevent any unexpected s tuat on, wh ch w ll ar se n the future. B z lütfen yanlış anlamayın çünkü s z ler de doğab lecek beklenmed k gel şmeler önlemek ç n ş md den uyarmak sted k. We have sent a few samples to you by FedEx n order to you exam ne them İncelemen z ç n s ze Fedex le b rkaç tane numune gönderd k. In sp te of e karşın – e rağmen In sp te of they are a company wh ch have just been establ shed n the f eld of……..they are act ng very pretent ously as f they have an exper ence. … alanında yen kurulmuş b r ş rket olmalarına karşın, bu alanda oldukça tecrübel lerm ş g b dd alı b r şek lde hareket ed yorlar. In that çünkü / -dığı ç n It s spoken qual ty of our goods n everywhere n that we are a d fferent company. Her yerde mallarımızın kal tes konuşuluyor çünkü b z farklı b r f rmayız. It does not matter ne……se It does not matter how do you apprec ate us; we are a f rm that what has a good reputat on n the market. S z b z nasıl takd r edersen z ed n,b z p yasada y ün yapmış b r f rmayız. Just ken / yorken / mışken We have been placed a new order from our another costumer just as we started to produce your order. Tam s z n s par ş n z n üret m ne başlamışken, d ğer b r müşter m zden yen b r s par ş aldık. Lest memek ç n You must pay all your depts on t me lest you damage your company’s commerc al cred tab l ty. Ş rket n z n t car t barına gölge düşürmemek ç n tüm borçlarınızı zamanında ödemel s n z. Let us say d yel m k You cla m that you have sent the goods date on ../../199. let us say th s s true but our agency s say ng the d fferent date. Malları …/…/199. Tar h nde gönderd ğ n z dd a ed yorsunuz d yel m k bu doğru ancak b z m acentem z farklı tar h ver yor. L ke gb The goods of another company s the same qual ty l ke yours. D ğer ş rket n malları da s z nk g b kal tel . Mean Demek/ stemek/ kastetmek What we want to mean when the earl est sh pment date for our current order? Demek sted ğ m z şu ank s par ş m z ç n en erken tesl mat süres ne zaman? Namely özell kle Namely, we want blue and wh te fabr cs. Özell kle mav ve beyaz kumaşlardan st yoruz. Ne ther…nor…. ne….ne de….. Ne ther you’ve del vered the goods on t me nor sent us a goodqual ty goods. Therefore, how can we cont nue our bus nessrelat ons w th your company? B ze malları ne zamanında tesl m ett n z ne de y kal tede mal gönderd n z. Bu yüzden s z nle olan ş l şk ler m z nasıl devam ett reb l r z k ? Nevertheless y ne de We have nstructed to you nevertheless you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. No less than den az olmayacak kadar Your company no less than transport company s respons ble. S z n ş rket n z nakl ye ş rket nden az olmayacak kadar sorumludur. No matter e karşın – e rağmen No matter these products are too expens ve we would l ke to place an order. …un ts. Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz. No matter that e karşın – e rağmen No matter that these products are too expens ve we would l ke to place an order. …un ts. Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz. No matter what ne….se No matter what costs are ncreas ng we w ll never reduce qual ty of the goods F yatlar ne kadar artarsa artsın malların kal tes n asla düşürmeyeceğ z. No sooner…than mes le —– ması b r oldu We apprec ate to you, because the orders have no sooner placed than they have completed. S z takd r ed yoruz. Çünkü, s par şler vermem z le tamamlanmaları b r oldu. Nor …e ther g b …y de We try to ne ther sat sfy our costumers nor meet the r every k nd of requ rements e ther. Müşter ler m z tatm n etmeye çalıştığımız g b onların her türlü ht yaçlarına cevap vermeye de çalışıyoruz . Not only…but also aynı zamanda….-da We are not only an mpoter f rm but also exporter of some tems too. B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n hracatçısıyız da… Not only…but also yalnızca…-maz, We are not only an mporter f rm but also exporter of some tems too. B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n de hracatçısı olan b r f rmayız. Notw th stand ng e karşın – e rağmen Not w th stand ng these products are too expens ve we would l ke to place an order. …un ts Bu ürünler pahalı olmasına karşın… adet s par ş vermek st yoruz. Now that çünkü / -dığı ç n Unfortunately, we w ll not be able to place an order to you now that you haven’t got ISO 9002 Cert f cate. Maalesef ISO 9002 Belgen z olmadığı ç n s ze s par ş vermeyeceğ z. On cond t on that şartıyla / Koşuluyla We can produce the goods wh ch you have des red type and qual ty on cond t on that you allow us an enough t me. İsted ğ n z t pte ve kal tedek malı üreteb l r z ancak b ze yeter kadar zaman tanımanız koşuluyla… On that account bu durumda You could not meet our requ rements for a few months on that account we ntent to cancel all our contracts w th you. B r kaç aydır ht yaçlarımıza cevap verem yorsunuz bu durumda s z nle olan tüm anlaşmalarımızı ptal etmey düşünüyoruz. On the contrary aynı şek lde ……..de Perhaps, you can prov de a good co-ord nat on on the contrary you cannot. Bu tür b r yönet c l k s stem yle ş rket n zde koord nasyonu belk sağlayab l rs n z aynı şek lde sağlayamayab l rs n z de. On the contrary aynı şek lde………..de We can produce the goods your des red type and qual ty on the contrary we can not produce w th n a short t me. İsted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z aynı şek lde kısa süre çer s nde üretemeyeb l r z de. On the contrary karşıt olarak / .. nın tam You have produced all the goods on the contrary our des red type aks ne and qual ty. Tüm malları sted ğ m z t p ve kal ten n tam aks ne üretm şs n z. On the other hand aynı şek lde……….de We can produce the goods your des red type and qual ty on the other hand we cannot produce w th n a short t me. İsted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z d ğer taraftan kısa süre çer s nde üretemeyeb l r z de. On the other hand d ğer taraftan We could collect one of your checks the amount of 2500 USD on the other hand other was not pa d by your bank. Why? 2500 $ tutarındak b r çek n z tahs l edeb ld k d ğer taraftan ötek s banka tarafından ödenmed . Neden acaba? Only sadece / yalnızca We are manufactur ng only leather products Sadece der ürünler n üretmektey z. Only yanlızca We can only manufacture… n our factory. Fabr kamızda sadece …üreteb l yoruz. Or d ğer adıyla Fore gn trade or export ng s stead ly ncreas ng n our country. Dış t caret d ğer adıyla hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır. Or veya / Ya da / yoksa Please fulf ll your obl gat ons or we ntent to cancel our commerc al relat onsh ps w th you. Lütfen sorumluluklarınızı yer ne get r n yoksa s z nle olan t car ş l şk ler m z kesmey düşünüyoruz. Or ya da / yoksa Please del ver our goods w th n th s week or we w ll never to do bus ness w th you afterth s t me. Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z nle kes nl kle çalışmayacağız. Or ya da / d ğer adıyla Due to sh pment on a FOB…. bas s, fre ght or transporta on fee of the goods should be belong ng your s de. Sevkıyat FOB … bazında olduğundan dolayı,navlun d ğer adıyla malın taşınma bedel s z n tarafınıza a t olmalıdır. Or else yoksa You should make all your payments unt l end of th s month or else we w ll not supply the goods to you. Tüm ödemeler n z bu ayın sonuna kadar yapmanız gerekmekted r,yoksa s ze mal tem n etmeyeceğ z. Otherw se aks halde / olmazsa Please rem t our cred t-balance the amount of … DM w th n th s week, otherw se you w ll force us to open a lawsu t aga nst you. Lütfen … DM lık alacak bak yem z bu hafta ç nde yatırın aks halde b z , s ze karşı dava açmak zorunda bırakacaksınız. Otherw se olmazsa / aks halde Please del ver our goods w th n th s week otherw se, we w ll never to do bus ness w th your company. Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z n ş rket n zle kes nl kle çalışmayacağız. Prov ded se / sa / e –koşuluyla Prov ded ts not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek. Prov ded that se / sa / e –koşuluyla Prov ded that t’s not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek. Prov d ng se / sa / e –koşuluyla Prov d ng ts not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek. Prov d ng that se / sa / e -koşuluyla Prov d ng that ts not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek. Regardles of what s z ne .. sen z … y n Regardless of what you apprec ate to us we are a f rm that has a good reputat on n the market. S z b z nasıl değerlend r rsen z değerlend r n b z p yasada y b r üne sah p f rmayız. Save that mes b r tarafa Save that they don’t keep the r prom sses; they do not have a good reputat on n the market too. Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller. say d yel mk We need the great quant ty of f rst qual ty record able blank CD-R say 20-f full conta ner can you supply us at the shortest t me? Öneml m ktarda b r nc kal te kayded leb l r boş CD’ye ht yacımız var, d yel m k 20’l k full konteynır olsun b ze kısa zamanda tem n edeb l r m s n z? Say you are r ght ful then please prove us. D yel mk haklısınız o zaman b ze spat ed n. See ng that çünkü / -dığı ç n We cannot compensate your damages see ng that your goods were not nsured see ng that we have warned to you several t mes before. Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık. S nce çünkü / -dığı ç n We can not compensate your damages see ng that your goods were not nsured s nce we have warned to you several t mes before. Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık. s nce den ber /den bu yana We have been work ng n the f eld of text le s nce 199… 199.. den ber tekst l üzer ne faal yet göstermektey z. So bu sebeple We couldn’t manufacture your orders on agreed t me because we couldn’t mport necessary raw mater al, so we apolog ze you for th s delay. S par şler n z öngörülen sürede üretemed k çünkü gerekl olan ham maddey thal edemem şt k bu sebeple bu gec kmeden dolayı s zden özür d l yoruz. So bu nedenle / Bu sebeple We could not rece ve our cred t balance, so we have not sent your sh pment documents by DHL. Alacak bak yem z alamadık. Bu nedenle sevkıyat evraklarınızı DHL le göndermed k. So ç n / mes – ması- mamak Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten çn nstruct on so not to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. So ç n/çünkü/öyle k / Please let us know that author zed person’s telephone no so we want to contact h m. Lütfen b ze yetk l k ş n n telefon numarasını ver n z çünkü kend s yle bağlantı kurmak st yoruz. So far as kadarıyla / göre So for as we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng your prom ses. Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. So long as dığı sürece So long as the vessel wa t at the port, t me w ll count. Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r. So that ç n / mes – ması- mamak Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten çn nstruct on so that not to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. So then bunun ç n Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr ttennstruct on n order not to ar se any negat ve s tuat on, so then pls wa t our nstruct on. Her hang b r olumsuz durumun ortaya çıkmaması ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan herhang b r s ne vermey n z Bunun ç n lütfen b zden tal mat bekley n z. So………..that öyle k Our product on capac ty so h gh that we bel eve/trust ourselves we can meet all our costumers’ requ rements w thout force. Üret m kapas tem z o kadar yüksek k müşter l m z n ht yaçlarını zorlanmadan karşılayab leceğ m ze nanıyoruz. St ll hala / y ne de St ll we are urgently wa t ng your reply Hala ac len cevabınızı bekl yoruz. St ll y ne de We have nstructed to you st ll you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. Such as gb We want to mport the best qual ty products from your company such as last sh pment. Ş rket n zden geçen sevkıyattak g b en y kal tede mallar thal etmek st yoruz. Suppos ng farzedel mk Suppos ng market cond t ons are not favourable then we try to f nd another alternat ves. Farz edel m k p yasa koşulları elver şl değ l o zaman b z de başka alternat fler bulmaya çalışırız. That ç n / mes – ması- mamak Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten çn nstruct on that not to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. That s yan Please g ve us an exact del very date that s do not waste the t me of us. Lütfen b ze kes n b r tesl mat tar h b ld r n yan zamanımızı öldürmey n. That s to say d ğer b r dey şle Fore gn trade that s to say export ng s stead ly ncreas ng n our country. Dış t caret d ğer b r değ şle hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır. The nstant er ermez The nstant you rece ve your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. The m nute er ermez The m nute you rece ve, your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. The monent er ermez The moment you rece ve, your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. The way gb We w ll manufacture all your goods the way you sa d us. Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z. The way that gb We w ll manufacture all your goods the way that you sa d us. Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z. Then öyle se/Sonuç olarak We apprec ate you then your successes. Başarılarınızın sonucu olarak s zler takd r ed yoruz. Then sonuç olarak ….. then please complete our sh pment w th n th s week. ….. sonuç olarak lütfen sıpar şler m z bu hafta ç nde tamamlayınız. We have completed the sh pments of our all costumers then your sh pment has been sent today e ther. Tüm müşter ler m z n sevkıyatlarını tamamladık sonuç olarak s z nk de bugün gönder ld . Therefore bu nedenle / Bu yüzden We do not have an enough raw mater al; therefore we have g ven a dec s on to stop our product on temporar ly. El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle/bu yüzden üret m m z geç c olarak durdurmaya karar verd k. Though e karşın – e rağmen Though we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not rece ved any reply from your s de. S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r yanıt alamadık. Though sa b le / se b le Though your orders complete th s week sh pment takes 15 days due to long d stance. S par şler n z bu hafta tamamlansa b le sevkıyat mesafen n uzun olması neden yle yaklaşık 15 gün sürer. t ll e kadar / tar h ne kadar Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ t ll Wednesday. Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ ı ödey n z! To the extent kadarıyla / göre To the extent you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng your prom sses/to the extent we understand (bağlaç ortaya get r leb l r) Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b , güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. Unless med kçe/madıkça Unless the f rst sh pment complete we w ll not produce your new orders. İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yen s par şler n z üretmeyeceğ z. Unt ll e kadar / tar h ne kadar Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ unt l Wednesday. Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ı ödey n z! When dığı zaman When the sh pment complete we w ll pay your balance the amount of … $. Sevkıyat tamamlandığı zaman s ze kalan…. $’ı ödeyeceğ z. Whenever ğ n z zaman Whenever you w sh you can contact w th us w thout hes tate. İsted ğ n z zaman b z mle çek nmeden temasa geçeb l rs n z. Where dığı yerde / tığı yerde We try to bu lt up a market where the market cond t ons are prof table P yasa koşullarının elver şl olduğu yerde pazar oluşturmaya çalışıyoruz. Whereas halbuk You have sent us a wrong sample whereas we have nformed you we have wanted sample of… 2 or 3 pcs.. B ze yanlış numune gönderm şs n z halbuk s ze 2 veya üç adet …… numunes nden sted ğ m z b ld rm şt k. Wherever her nere Wherever we see the good model, we try to manufacture s m lar of t but not m tat on. Her nerede y b r model görürsek onun b r benzer n üretmeye çalışıyoruz ancak takl d n değ l. Wh le e karşın/e rağmen/dığı Wh le our orders are ready for sh pment why do you not send us halde them mmed ately. S par şler m z sevkıyata hazır olduğu halde n ç n ac len gönderm yorsunuz? Wh le ken / esnasında Wh le t’s ra n ng load ng/d scharg ng does not cont nue Yağmur yağıyorken yükleme / tahl ye devam etmez. Wh le yanısıra Pls send us proforma nvo ce wh le sales contract. Lütfen b ze proforma faturasının yanı sıra satış sözleşmes n de gönder n z. W th the result that sonuçta / y nede Even f our sh pments delay somet mes w th a result that we sat sfy from your serv ce. Ara sıra sevkıyatlarımız gec kse b le y ne de h zmet n zden memnunuz. Yet ve y ne / y ne /y nede We bel eve that you show an utmost care the qual ty of your products yet we would l ke to see a few samples among your products. Mallarınızın kal tes ne oldukça önem verd ğ n ze nanıyoruz, y nede ürünler n z arasından b rkaç tane numune görmek st yoruz. BAĞLAÇLAR -a karşın …as B g as company, t could not open to the market Ş rket büyük olmasına karşın p yasaya açılamadı. -a karşın/ As much as As much as the pr ces are too h gh, th s product was well l ked n the market. -a kadar/-nın kadar F yatların bu kadar pahalı olmasına karşın, bu ürün p yasada çok y tutuldu. -Aks halde -olmazsa Otherw se Please rem t our cred t-balance the amount of … DM w th n th s week, otherw se you w ll force us to open a lawsu t aga nst you. Lütfen … DM lık alacak bak yem z bu hafta ç nde yatırın aks halde b z , s ze karşı dava açmak zorunda bırakacaksınız. – Ama / fakat But Yestarday, you sa d to us that you have sent our goods at last week.But we have never rece ved them yet. Dün, b ze mallarımızı geçen hafta gönderd ğ n z söylem şt n z fakat henüz onları alamadık. -Aynı On the contrary Perhaps, you can prov de a good co-ord nat on on the contrary you cannot. şek l de de Bu tür b r yönet c l k s stem yle ş rket n zde koord nasyonu belk sağlayab l rs n z aynı şek lde sağlayamayab l rs n z de. On the contrary We can produce the goods your des red type and qual ty on the contrary we can not produce w th n a short t me. Isted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z aynı şek lde kısa süre çer s nde üretemeyeb l r z de. On the other hand We can produce the goods your des red type and qual ty on the other hand we cannot produce w th n a short t me. Isted ğ n z t pte ve kal tede b r malı üreteb l r z d ğer taraftan kısa süre çer s nde üretemeyeb l r z de. -Aynı zamanda Also Pls send us the sh pment documents also b ll of lad ng too. Lütfen b ze sevkıyat evraklarını gönder n z aynı zamanda konş mentoyu da. aynı zamanda….-da Not only…but also We are not only an mporter f rm but also exporter of some tems too. B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n hracatçısıyız da… Ayrıca Further We d d not rece ve your bank rem ttance deta ls further you d d not order to your bank about payment. Banka havalen zle lg l detaylar el m ze geçmed ayrıca bankanıza da ödeme konusunda her hang b r tal matta bulunmamışsınız. Bunun dışında/ Further You bel eve us that we offer these pr ces only for you further we do not ga n a ayrıca lot of money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s ze tekl f ed yoruz ayrıca bu şten çok fazla para da kazanmıyoruz. Bu sebeple So We couldn’t manufacture your orders on agreed t me because we couldn’t mport necessary raw mater al, so we apolog ze you for th s delay. S par şler n z öngörülen sürede üretemed k çünkü gerekl olan ham maddey thal edemem şt k bu sebeple bu gec kmeden dolayı s zden özür d l yoruz. Bu durumda On that account You could not meet our requ rements for a few months on that account we ntent to cancel all our contracts w th you. B r kaç aydır ht yaçlarımıza cevap verem yorsunuz bu durumda s z nle olan tüm anlaşmalarımızı ptal etmey düşünüyoruz. Bu nedenle Accord ngly Accord ng to our understand you w ll not fulf ll your obl gat ons on payment accord ngly we must f nd an another solut on. Anladığımız kadarıyla ödeme konusunda üzer n ze düşen yükümlülükler yer ne get rmeyeceks n z bu nedenle başka çare aramamız gerek yor. Hence We do not have an enough raw mater al hence we have g ven a dec s on to stop our product on temporar ly. El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle üret m m z geç c olarak durdurmaya karar verd k. Bu nedenle So We could not rece ve our cred t balance, so we have not sent your sh pment documents by DHL. Bu sebeple Alacak bak yem z alamadık. Bu nedenle sevkıyat evraklarınızı DHL le göndermed k. Bu nedenle Therefore We do not have an enough raw mater al; therefore we have g ven a dec s on to stop our product on temporar ly. Bu yüzden El m zde yeter nde ham madde yok o nedenle/bu yüzden üret m m z geç c olarak durdurmaya karar verd k. Bundan dolayı Consequently St ll, d scharge has not been completed consequently we strongly protest both chartered and the r agent. Tahl ye hala tamamlanmadı bundan dolayı hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. Bunun ç n So then Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten- nstruct on n order not to ar se any negat ve s tuat on, so then pls wa t our nstruct on. Her hang b r olumsuz durumun ortaya çıkmaması ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. bunun ç n lütfen b zden tal mat bekley n z. Bununla beraber However We have rece ved the great deal of our sh pment however we’ve determ ned that some tems are lost. Her nasılsa Sevkıyatımızın büyük b r bölümünü almakla beraber bazı kalemler n kayıp olduğunu tesp t ett k. Çünkü / -dığı ç n As We’ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not rece ve your money as we have already ordered to our bank. Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık, çünkü b z bankamıza hal hazırda tal mat verm şt k. – dığı ç n / çünkü Because Please manufacture for us…because we urgently need t. For Lütfen b z m ç n…üret n çünkü ac len ona ht yacımız var. We’ve much surpr sed to your cla m regard ng to you could not rece ve your money for we have already ordered to our bank. Bankadan paranızı alamadığınıza da r dd anıza gerçekten çok şaşırdık, çünkü b z bankamıza hal hazırda ödeme tal matı verm şt k. For We always adv se your company to the all compan es and f rms wh ch we have closely relat ons for your best serv ce. B ze en y h zmet verm ş olduğunuz ç n s z yakın l şk ler m z olan tüm ş rketlere ve f rmalara da ma tavs ye ed yoruz. For We cannot clear our goods from custom for the documents have not arr ved to our hands. Malları gümrükten çekem yoruz çünkü evraklar el m ze geçmed . In that It s spoken qual ty of our goods n everywhere n that we are a d fferent company. Her yerde mallarımızın kal tes konuşuluyor çünkü b z farklı b r f rmayız. Çünkü / -dığı ç n Now that Unfortunately, we w ll not be able to place an order to you now that you haven’t got ISO 9002 Cert f cate. Maalesef ISO 9002 Belgen z olmadığı ç n s ze s par ş vermeyeceğ z. See ng that We cannot compensate your damages see ng that your goods were not nsured see ng that we have warned to you several t mes before. Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık. S nce We cannot compensate your damages see ng that your goods were not nsured s nce we have warned to you several t mes before. Mallarınız s gorta ett r lmed ğ ç n zararınızı karşılayamıyoruz çünkü s z daha önce bu konuda b rkaç kere uyarmıştık. – demek stemek mean What we want to mean when the earl est sh pment date for our current order? – kastetmek Demek sted ğ m z şu ank s par ş m z ç n en erken tesl mat süres ne zaman? -…. den az No less than Your company no less than transport company s respons ble. olmayacak kadar S z n ş rket n z nakl ye ş rket nden az olmayacak kadar sorumludur. – den ber Ever s nce Ever s nce last year we have bu lt up a cons derable market. Geçen yıldan ber öneml ölçüde b r p yasa oluşturduk. – den ber /den bu s nce We have been work ng n the f eld of tekst le s nce 199… yana 199.. den ber tekst l üzer ne faal yet göstermektey z. – den dolayı As / due to As to be mostly chosen n our market. Please manufacture for us …un ts squ re shape wr st watches. B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ ndan dolayı lütfen b z m ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z. – den önce Before – önce – meden önce Please rem t our blance to our account before vessel’s sa l ng. Lütfen gem n n hareket nden önce kalan bak yem z hesabımıza yatırınız. By the t me By the t me next month, please complete all our sh pments. Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız. By the t me that By the t me that next month, please complete all our sh pments. Lütfen gelecek aydan önce tüm sevkıyatlarımızı tamamlayınız. den sonra After After Monday, all your goods w ll be d spatched to your address as agreed. Pazartes nden sonra tüm mallarınız kararlaştırıldığı g b adres n ze tesl m ed lecek. – d ğer adıyla Or Fore gn trade or export ng s stead ly ncreas ng n our country. Dış t caret d ğer adıyla hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır. – d ğer b r dey şle That s to say Fore gn trade that s to say export ng s stead ly ncreas ng n our country. Dış t caret d ğer b r det şle hracat ülkem zde devamlı olarak artmaktadır. – d ğer taraftan On the other hand We could collect one of your check the amount of 2500 USD on the other hand other was not pa d by your bank. Why? 2500 $ tutarındak b r çek n z tahs l edeb ld k d ğer taraftan ötek s banka tarafından ödenmed . Neden acaba? Dığı sürece So long as So long as the vessel wa t at the port, t me w ll count. Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r. As long as As long as the vessel wa ts at the port, t me w ll count. Gem l manda kaldığı sürece, zaman sayımı devam edecekt r. dığı yerde / tığı yerde Where We try to bu lt up a market where the market cond t ons are prof table P yasa koşullarının elver şl olduğu yerde pazar oluşturmaya çalışıyoruz. dığı zaman When When the sh pment complete we w ll pay your balance the amount of ……. $. Sevkıyat tamamlandığı zaman s ze kalan …. $’ı ödeyeceğ z. dığında / ınca As As you arr ve to load port please contact w th us. dığı zaman Yükleme l manına vardığınızda lütfen b z mle bağlantı kurunuz. d yel m k Let us say You cla m that you have sent the goods date on ../../199. let us say th s s true but our agency s say ng the d fferent date. Malları …/…/199. Tar h nde gönderd ğ n z dd a ed yorsunuz d yel m k bu doğru ancak b z m acentem z farklı tar h ver yor. Say We need the great quant ty of f rst qual ty recordable blank CD-R say 20-f full conta ner can you supply us at the shortest t me? Öneml m ktarda b r nc kal te kayded leb l r boş CD’ye ht yacımız var, d yel m k 20’l k full konteynır olsun b ze kısa zamanda tem n edeb l r m s n z? Say Say you are r ghtful then please prove us. D yel mk haklısınız o zaman b ze spat ed n. e kadar / tar h ne T ll Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ t ll Wednesday. kadar Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ ı ödey n z! Unt l Please pay our balance the amount of 12.500 USD$ unt l Wednesday. Lütfen Çarşambaya kadar bak yem z olan 12.500$’ı ödey n z! e karşın – e rağmen Although Although we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not rece ved any reply from your s de. S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r yanıt alamadık. Though Though we sent a lot of fax messages to you s nce one week, st ll we have not rece ved any reply from your s de. S ze b r haftadan ber b r çok faks mesajı göndermem ze rağmen s zden hala b r yanıt alamadık. For all For all we have g ven a not ce to you several t mes, we have understood/seen that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes. S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük. e karşın – e rağmen For all that For all that we have g ven a not ce to you several t mes, we have understood/seen that you have not taken nto cons derat on our spec al w shes. S ze daha önce b r kaç kez b ld rmem ze karşın hala özel stekler m z gereğ g b d kkate almadığınızı gördük. n sp te of In sp te of they are a company, wh ch have just been establ shed n the f eld of…they are act ng very pretent ously as f they have an exper ence. ……. alanında yen kurulmuş b r ş rket olmalarına karşın, bu alanda oldukça tecrübel lerm ş g b dd alı b r şek lde hareket ed yorlar. No matter these products are too expens ve we would l ke to place an order. … No matter un ts Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz. No matter that these products are too expens ve we would l ke to place an order a / e karşın ….un ts No matter that Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz. Notw th stand ng Not w th stand ng these products are too expens ve we would l ke to place an order ….un ts Bu ürünler pahalı olmasına karşın ….. adet s par ş vermek st yoruz. e karşın / e rağmen Even f Even f Sunday & Hol day used t me w ll not to count. sa b le Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r. Even though Even though Sunday & Hol day used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman sayımı devam etmeyecekt r. e karşın/e rağmen Wh le Wh le our orders are ready for sh pment why do you not send us them mmed ately. dığı halde S par şler m z sevkıyata hazır olduğu halde n ç n ac len gönderm yorsunuz? Eğer If If you have … n your stock please reserve for us… p eces. Eğer stokunuzda ….. Varsa lütfen b z m ç n …. adet ayırınız. Eğer/-se/-dığında/e In case In case you have any quest on please do not hes tate contact w th us. takd rde B r sorunuz olduğu takd rde çek nmeden b z arayınız. er ermez As soon as Plase get our vessel’s sa l from the port as soon as she completes her d scharge. Lütfen gem m z tahl yes n b t r r b t rmez hareket ett r n z. D rectly D rectly our represent ve call on you please tell h m all your quest ons and matters, wh ch you could not solve. Lütfen tems lc m z s z z yaret eder etmez kend s ne tüm sorularınızı ve çözemed ğ n z meseleler n z let n z. Immed ately D scharge complete mmed ately your vessel w ll sa l. Tahl ye tamlanır tamamlanmaz gem n z kalkacak. Er ermez The nstant The nstant you rece ve your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. The m nute The m nute you rece ve your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. The monent The moment you rece ve, your orders please contact w th us. S par şler n z alır almaz b z mle lütfen bağlantı kurunuz. Fakat y ne de But yet We guarantee that your sh pment has been sh pped by the well-known transporters company but yet we follow your sh pment t me to t me too. Sevkıyatınızın çok y tanınan b r nakl yec vasıtasıyla sevk ed ld ğ ne da r garant ver yoruz, fakat y nede sevkıyatınızı zaman zaman tak p de ed yoruz. Farzedel mk Suppos ng Suppos ng market cond t ons are not favorable then we try to f nd another alternat ves. Farzedel m k p yasa koşulları elver şl değ l o zaman b z de başka alternat fler bulmaya çalışırız. Gb Such as We want to mport the best qual ty products from your company such as last sh pment. The way Ş rket n zden geçen sevkıyattak g b en y kal tede mallar thal etmek st yoruz. We w ll manufacture all your goods the way you sa d us. Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z. The way that We w ll manufacture all your goods the way that you sa d us. Tüm mallarınızı s z n b ze söyled ğ n z g b üreteceğ z. L ke The goods of another company s the same qual ty l ke yours. D ğer ş rket n malları da s z nk g b kal tel . G b / b ç m nde As Due to be mostly chosen n our market, please manufacture for us …..un ts wr st watches as squ re. B z m p yasamızda çok fazla terc h ed ld ğ nden dolayı lütfen b z m ç n…..adet kare b ç m nde kol saatler üret n z. G b …y de Nor …e ther We try to sat sfy our costumers nor meet the r every k nd of requ rements e ther. Müşter ler m z tatm n etmeye çalıştığımız g b onların her türlü ht yaçlarına cevap vermeye de çalışıyoruz . ğ n z zaman Whenever Whenever you w sh you can contact w th us w thout hes tate. İsted ğ n z zaman b z mle çek nmeden temasa geçeb l rs n z. Hala / y ne de St ll St ll we are urgently wa t ng your reply Hala ac len cevabınızı bekl yoruz. Halbuk Whereas You have sent us a wrong sample whereas we have nformed you we have wanted sample of……. 2 or 3 pcs.. B ze yanlış numune gönderm şs n z halbuk s ze 2 veya üç adet …… numunes nden sted ğ m z b ld rm şt k. Hem….hem de Both…and We generally use both trucks and ra lway cars at our sh pments Genell kle sevkıyatlarımızda hem kamyonları hem de vagonları kullanıyoruz. Her nere Wherever Wherever we see the good model, we try to manufacture s m lar of t but not m tat on. Her nerede y b r model görürsek onun b r benzer n üretmeye çalışıyoruz ancak takl d n değ l. Her yer Everwhere We have been see ng your advert sements n everywhere. Her yerde s z n lanlarınızı/reklamlarınızı görmektey z. Her yer Everyplace Our new products n th s year are sold n everyplace. Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her yerde satılıyor. Her zaman Everyt me Our new products n th s year are sold n everyt me. Bu yılk yen mamuller m z / ürünler m z her zaman satılıyor. ç n / mes – ması- So Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on so not mamak ç n to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. That Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on that not to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. So that Pls do not release b lls of lad ng to anyone w thout our wr tten nstruct on so that not to ar se any negat ve s tuat on n the future. Gelecekte her hang b r olumsuz duruma yol açmamak ç n lütfen konş mentoları b z m yazılı tal matımız olmadan her hang b r s ne vermey n z. Iç n/çünkü/öyle k / So Please let us know that author zed person’s telephone no so we want to contact h m. Lütfen b ze yetk l k ş n n telefon numarasını ver n z çünkü kend s yle bağlantı kurmak st yoruz. ken / esnasında Wh le Wh le t’s ra n ng load ng/d scharg ng does not cont nue Yağmur yağıyorken yükleme / tahl ye devam etmez. ken / yorken / Just ken We have been placed a new order from our another costumer just as we started mışken to produce your order. Tam s z n s par ş n z n üret m ne başlamışken, d ğer b r müşter m zden yen b r s par ş aldık. kadar As well as All our text le products are the best qual ty as well as Beymen Tüm tekst l ürünler m z Beymen’ n k kadar kal tel d r. Kadar… da And….as well Your orders are got ready and sh pped as well to your address free of charge. S par şler n z hazırlandığı kadar adres n ze de ücrets z olarak tesl m ed l r. Kadarıyla / göre As far as As far as we understand you are a b g company. Anladığımız kadarıyla s z büyük b r ş rkets n z. So far as So for as we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng your prom sses. Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. For all For all we understand, you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng your prom sses. Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b , güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. To the extent you are a f rm that has a respons b l ty, trustworthy and keep ng To the extent your prom sses/to the extent we understand (bağlaç ortaya get r leb l r) Anladığımız kadarıyla s z sorumluluk sah b ,güven l r ve sözler n ze sadık b r f rmasınız. Karşıt olarak / … nın On the contrary You have produced all the goods on the contrary our des red type and qual ty. aks ne Tüm malları sted ğ m z t p ve kal ten n tam aks ne üretm şs n z. maması ç n/masın In order that We have sent a few samples n order that they may exam ne sın ye İnceles nler d ye b rkaç numune gönderd k. med kçe/madıkça Unless Unless the f rst sh pment complete we w ll not produce your new orders. İlk sevkıyat tamamlanmadıkça yen s par şler n z üretmeyeceğ z. mek ç n/mes -ması In order to Pls do not m sunderstand us because we have w shed to warn you n advance çn n order to prevent any unexpected s tuat on, wh ch w ll ar se n the future. B z lütfen yanlış anlamayın çünkü s z ler de doğab lecek beklenmed k gel şmeler önlemek ç n ş md den uyarmak sted k. mek ç n/mes -ması In order to We have sent a few samples to you by FedEx n order to you exam ne them çn İncelemen z ç n s ze Fedex le b rkaç tane numune gönderd k. memek ç n Lest You must pay all your depts on t me lest you damage your company’s commerc al cred t b l ty. Ş rket n z n t car t barına gölge düşürmemek ç n tüm borçlarınızı zamanında ödemel s n z. mes b r tarafa Save that Save that they don’t keep the r prom sses; they do not have a good reputat on n the market too. Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller. mes b r tarafa Except that Except that they don’t keep the r prom ses, they do not have a good reputat on n the market too. Sözler nde durmamaları b r tarafa p yasada da y b r t bara sah p değ ller. mes le —– ması b r No sooner…than We apprec ate to you, because the orders have no sooner placed than they oldu have completed. S z takd r ed yoruz. Çünkü, s par şler vermem z le tamamlanmaları b r oldu. Ne……se It does not matter It does not matter how do you apprec ate us, we are a f rm that has a good what reputat on n the market. S z b z nasıl takd r edersen z ed n,b z p yasada y ün yapmış b r f rmayız. Ne….se No matter what No matter what costs are ncreas ng we w ll never reduce qual ty of the goods F yatlar ne kadar artarsa artsın malların kal tes n asla düşürmeyeceğ z. ne….ne de….. ne ther….nor…. Ne ther you’ve del vered the goods on t me nor sent us a good-qual ty goods. Therefore, how can we cont nue our bus ness-relat ons w th your company? B ze malları ne zamanında tesl m ett n z ne de y kal tede mal gönderd n z. Bu yüzden s z nle olan ş l şk ler m z nasıl devam ett reb l r z k ? neden yle due to Due to bad weather load ng has been stopped by port author t es at yesterday n ght Kötü hava koşulları neden yle yükleme dün akşam l man yetk l ler nce durduruldu. nın yüzünden / e because of Because of your slack manner st ll we have been wa t ng… neden yle Gevşek tavrınız neden yle halen beklemektey z… O nedenle Consequently St ll d scharge has not been completed yet consequently we strongly protest both chartered and the r agent. Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. O nedenle / o sebeple For that reason St ll d scharge has not been completed yet for that reason we strongly protest both chartered and the r agent. Tahl ye henüz hala tamamlanmadı bundan dolayı/o nedenle hem k racıyı hem de acentes n ş ddetle protesto ed yoruz. Olmazsa / aks halde Otherw se Please del ver our goods w th n th s week otherw se we w ll never to do bus ness w th your company. Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z n ş rket n zle kes nl kle çalışmayacağız. Örneğ n For example We have adv sed to you a lot of t mes for example employ the labourers who have a tra n ng and exper enced to your company. S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe alın d ye… Örneğ n For nstance We have adv sed to you a lot of t mes for nstance employ the labourers who have a tra n ng and exper enced to your company. S ze defalarca tavs yede bulunduk örneğ n deney ml ve eğ t ml olan şç ler şe alın d ye… Öyle se/Sonuç Then We apprec ate you then your successes. olarak Başarılarınızın sonucu olarak s zler takd r ed yoruz. Then ….. then please complete our sh pment w th n th s week. ….. sonuç olarak lütfen s par şler m z bu hafta ç nde tamamlayınız. Öyle k For fear You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear please do not suppose we earn so much money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n. For fear that You bel eve us that we offer these pr ces only to you for fear that please do not suppose we earn so much money for th s bus ness. B ze nanın k bu f yatları sadece s z n ç n tekl f ed yoruz öyle k bu ş ç n çok fazla para kazandığımızı da düşünmey n/zannetmey n. Öyle..k So………..that Our product on capac ty so h gh that we bel eve/trust ourselves we can meet all our costumers’ requ rements w thout force. Üret m kapas tem z o kadar yüksek k müşter l m z n ht yaçlarını zorlanmadan karşılayab leceğ m ze nanıyoruz. Özell kle Namely Namely we want blue and wh te fabr cs. Özell kle mav ve beyaz kumaşlardan st yoruz. Sa b le / se b le Though Though your orders complete th s week sh pment takes 15 days due to long d stance. S par şler n z bu hafta tamamlansa b le sevkıyat mesafen n uzun olması neden yle yaklaşık 15 gün sürer. Sadece / yalnızca Only We are manufactur ng only leather products Sadece der ürünler n üretmektey z. Se Prov ded Prov ded ts not ra n ng load ng w ll resume. sa Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek. e koşuluyla Prov ded that Prov ded that ts not ra n ng load ng w ll resume. e şartıyla Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek. Prov d ng Prov d ng ts not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa,yükleme kaldığı yerden devam edecek. Prov d ng that Prov d ng that ts not ra n ng load ng w ll resume. Yağmur yağmazsa, yükleme kaldığı yerden devam edecek. se – sa b le Even f Even f Sunday & Hol day are used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır. Even though Even though Sunday & Hol day are used t me w ll not to count. Pazar ve tat l günler kullanılsa b le zaman saymayacaktır. s z ne .. sen z … y n Regardless of what Regardless of what you apprec ate to us we are a f rm that has a good reputat on n the market. S z b z nasıl değerlend r rsen z değerlend r n b z p yasada y b r üne sah p f rmayız. Sonuç olarak Then We have completed the sh pments of our all costumers then your sh pment has been sent today e ther. Tüm müşter ler m z n sevkıyatlarını tamamladık sonuç olarak s z nk de bugün gönder ld . Sonuçta / y nede W th the result that Even f our sh pments delay somet mes w th a result that we sat sfy from your serv ce. Ara sıra sevkıyatlarımız gec kse b le y ne de h zmet n zden memnunuz. Şartıyla / Koşuluyla On cond t on that We can produce the goods wh ch you have des red type and qual ty on cond t on that you allow us an enough t me. İsted ğ n z t pte ve kal tedek malı üreteb l r z ancak b ze yeter kadar zaman tanımanız koşuluyla… Tekrar/aynı Aga n Th s goods may be well l ked n the market aga n may not. şek lde….de Bu mal p yasada tutulab l r aynı şek lde tutulmayab l r de. Üstel k Bes des Some of our orders have delayed bes des we had g ven a not ce to you latest sh pment date must be …./….199…. S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k. Furthermore Some of our orders have delayed furthermore we had g ven a not ce to you latest sh pment date must be …./….199…. S par şler m z n b r kısmı gec kt üstel k tesl m tar h n en geç …./…../199… olması gerekt ğ n söylem şt k. Ve and Trucks and ra lway cars are ready for sh pment Kamyonlar ve vagonlar sevkıyat ç n hazırdır. Ve y ne / y ne /y nede Yet We bel eve that you show an utmost care the qual ty of your products yet we would l ke to see a few samples among your products. Mallarınızın kal tes ne oldukça önem verd ğ n ze nanıyoruz, y nede ürünler n z arasından b rkaç tane numune görmek st yoruz. Veya / Ya da / yoksa Or Please fulf l your obl gat ons or we ntent to cancel our commerc al relat onsh ps w th you. Lütfen sorumluluklarınızı yer ne get r n yoksa s z nle olan t car ş l şk ler m z kesmey düşünüyoruz. Ya …ya da….. E ther…..or….. Most of the sh pped goods e ther were lost or stolen. Gönder len malların çoğu ya kayıp ya da çalınmış. Ya da / yoksa Or Please del ver our goods w th n th s week or we w ll never to do bus ness w th you after th s t me. Lütfen mallarımızı bu hafta çer s nde tesl m ed n z yoksa bundan sonra s z nle kes nl kle çalışmayacağız. Ya da / d ğer adıyla Or Due to sh pment on a FOB…. bas s, fre ght or transportat on fee of the goods should be belong ng your s de. Sevkıyat FOB … bazında olduğundan dolayı, navlun d ğer adıyla malın taşınma bedel s z n tarafınıza a t olmalıdır. Yalnızca…-maz, Not only…but also We are not only an mputer f rm but also exporter of some tems too. B z sadece thalat yapan b r f rma değ l aynı zamanda bazı mamuller n de hracatçısı olan b r f rmayız. Yan That s Please g ve us an exact del very date that s do not waste the t me of us. Lütfen b ze kes n b r tesl mat tar h b ld r n yan zamanımızı öldürmey n. Yanı sıra Wh le Pls send us proforma nvo ce wh le sales contract. Lütfen b ze proforma faturasının yanı sıra satış sözleşmes n de gönder n z. Yanlızca Only We can only manufacture … n our factory. Fabr kamızda sadece ………. üreteb l yoruz. Y ne de And yet We have nstructed to you and yet you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. Yet We have nstructed to you yet you have not obey to our nstruct ons S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. Nevertheless We have nstructed to you nevertheless you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. St ll We have nstructed to you st ll you have not obey to our nstruct ons. S ze tal mat verm şt k y ne de b z m tal matlarımıza uymadınız. Yoksa Or else You should make all your payments unt l end of th s month or else we w ll not supply the goods to you. Tüm ödemeler n z bu ayın sonuna kadar yapmanız gerekmekted r, yoksa s ze mal tem n etmeyeceğ z. yormuş g b As though We feel as though you waste our t me. B z m zamanımızı boşuna harcıyormuşsunuz g b b r h sse kapılıyoruz. Z ra But then Our product on capac ty more than 10000 tons/month but then we can meet your requ rements w thout force. Aylık üret m kapas tem z yaklaşık 10000 tondan fazla olup z ra s z n gereks n mler n z zorlanmadan karşılayab l r z. Phrasal Verbs Phrasal verbs çoğunlukla b r edat ve b rden daha fazla sözcük veya sözcük grubunun b r araya gelmes nden oluşan eylemlerd r. Phrasal verbs’ ler çoğu kez d l n güncel kullanımlarından ortaya çıkar ve sık kullanıldığı ç n zamanla d l n ana yapısını oluşturur. Phrasal verbs hem geç şs z hem de geç şl f l olarak kullanılab l r. GEÇİŞSİZ FİLLERE ÖRNEK (The ch ldren were s tt ng around, do ng noth ng (Çocuklar h çb r şey yapmıyorlar, öylece oturuyorlardı.) The w tness f nally broke down on the stand. (Tanık sonunda durumu değ şt rd ) GEÇİŞLİ FİİLLERE ÖRNEK Our boss called off the meet ng. (Patronumuz toplantıyı erteled ) She looked up her old boyfr end. (Esk erkek arkadaşını aradı.) Bu yapıdak b r f l le b rleşm ş kel meye (çoğu kez b r edat le) takı den r. Phrasal verbs ‘ler le lg l yaşanan problem, öncel kle anlamlarındak bel rs zl kt r ve çoğunlukla P.V’ler b rkaç farklı anlamı fade ederler. Örneğ n; To make out: b r şey n farkına varmak veya görmek, Bu sözcük grubu aynı sev şmek anlamına da geleb l r. If someone chooses to turn up the street (Eğer b r caddeden yukarı doğru g tmey terc h ederse) Yukarıdak örnekte kullanılan “Turn up” b r edat le b r f l n b rleşmes d r ama b r P.V değ ld r. Yan gerçek anlamında kullanılmışlardır. Ama aşağıdak örnekte “turn up” phrasal verb olarak kullanılmakta ve tamamen farklı anlamlar vermekted r. f your ne ghbours unexpectedly turn up (appear) at a party or your brother turns up h s rad o, ( Eğer komşularınız beklenmed k b r anda b r part ye gel rse veya erkek kardeş n z radyonun ses n yükselt rse) Ayrıca P.V ‘ ü oluşturan f l, edat veya sözcük grupları her zaman yan yana yazılmazlar. “F ll th s out,” (Bunu doldurun) d yeb l r z ya da “F ll out th s form.” d yeb l r z. Her k s de doğrudur. Seperable (Ayrılab l r) Phrasal Verbs Nesne, phrasal verbs ‘ den sonra geleb l r, veya cümley k kısma ayırab l r. · You have to do th s pa nt job over. (Bu boyamayı tekrar yapman gerek r.) · You have to do over th s pa nt job. Aşağıdak Phrasal verbs’ler n nesnes zam r olduğunda, bu k kısmın ayrılması gerek r. F l Anlam Örnek blow up Patlamak, havaya The terror sts tr ed to blow up the ra lroad stat on. uçurmak “Terör stler dem ryolu stasyonunu havaya uçurmaya çalıştılar.” B r konudan bahsetmek My mother brought up that l ttle matter of my pr son record aga n. br ng up “Annem, o kadar da öneml olmayan sabıka kaydımdan bahsett .” br ng up Çocuk yet şt rmek. It sn’t easy to br ng up ch ldren nowadays. “Bu günlerde çocuk yet şt rmek kolay değ l.” call off İptal etmek They called off th s afternoon’s meet ng “Öğleden sonrak toplantıyı ptal ett ler.” do over B r ş tekrar etmek Do th s homework over. “Bu ödev tekrar yap.” f ll out B r formu doldurmak F ll out th s appl cat on form and ma l t n. “Bu başvuru formunu doldur ve postala.” f ll up f nd out Tamamen-ağzına kadar She f lled up the grocery cart w th free food. doldurmak “Sepet tamamen, bedava y yecekle doldurdu.” Öğrenmek My s ster found out that her husband had been plann ng a surpr se party for her. “Kız kardeş m kocasının onun ç n sürpr z b r part düzenled ğ n öğrend .” g ve away g ve back B r s ne b r şey bedava The f ll ng stat on was g v ng away free gas. vermek “Benz n stasyonu bedava gaz ver yordu.” B r şey ger vermek My brother borrowed my car. I have a feel ng he’s not about to g ve t back. “Erkek kardeş m arabamı ödünç aldı. Arabayı ger vermeyeceğ n düşünüyorum.” hand n hang up B r şey onaylamak The students handed n the r papers and left the room. (ödev yapmak) “Öğrenc ler, ödevler n tamamladılar ve sınıftan çıktılar.” Telefonu kapatmak She hung up the phone before she hung up her clothes. “Kıyafet n asmadan önce telefonu kapadı.” hold up Gec kt rmek I hate to hold up the meet ng, but I have to go to the bathroom. “Toplantıyı gec kt rmekten h ç hoşlanmıyorum ama lavaboya g tmem gerek yor.” hold up (2) Soymak Three masked gunmen held up the Secur ty Bank th s afternoon. “Üç maskel ve s lahlı adam Güvenl k Bankasını bu öğleden sonra soydular.” leave out Atlamak, çıkarmak, You left out the part about the pol ce chase down. savsaklamak (Pol s n kovalamasıyla lg l bölümü atladın.) ncelemek, kontrol The lawyers looked over the papers carefully before quest on ng the etmek w tness. (They looked them over carefully.) look over “Avukatlar tanıkları sorgulamadan önce evrakları d kkatl ce nceled ler.” look up make up B r l sten n ç nde You’ve m sspelled th s word aga n. You’d better look t up. aramak “Bu kel mey y ne yanlış yazdın. Doğru yazılımına baksan y olacak.” B r h kaye veya yalan She knew she was n trouble, so she made up a story about go ng to the uydurmak mov es w th her fr ends. “Başının belada olduğunun farkındaydı bu yüzden arkadaşlarıyla s nemaya g tt ğ n uydurdu.” make out Duymak, algılamak He was so far away, we really couldn’t make out what he was say ng. “O kadar uzaktaydı k onun ne söyled ğ n duyamadık.” p ck out Seçmek There were three men n the l ne-up. She p cked out the guy she thought had stolen her purse. “Sırada üç adam vardı. Cüzdanını çaldığını düşündüğü adamı seçt .” p ck up B r şey kaldırmak The crane p cked up the ent re house. (Watch them p ck t up.) “V nç bütün ev havaya kaldırdı.” po nt out D kkat çekmek, As we drove through Par s, Franço se po nted out the major h stor cal s tes. bel rtmek “Par s’ten arabayla geçerken, Franco se başlıca tar h yerlere d kkat m z çekt .” put away Saklamak We put away money for our ret rement. She put away the cereal boxes. “Paramızı emekl l ğ m z ç n saklıyoruz.” put off Ertelemek We asked the boss to put off the meet ng unt l tomorrow. (Please put t off for another day.) “Patrondan toplantıyı yarına kadar ertelemes n r ca ett k.” put on G y nmek I put on a sweater and a jacket. (I put them on qu ckly.) “B r süveter ve ceket g yd m.” put out Söndürmek The f re f ghters put out the house f re before t could spread. (They put t out qu ckly.) “İtfa yec ler yangını, bütün ev sarmadan söndürdüler.” read over D kkatl okumak I read over the homework, but couldn’t make any sense of t. “Ödev d kkatl okudum ama h çb r şey anlamadım.” set up Düzenlemek, kurmak My w fe set up the l v ng room exactly the way she wanted t. She set t up. take down Not etmek “Karım sofrayı tam sted ğ g b hazırladı.” These are your nstruct ons. Wr te them down before you forget. “Unutmadan bu b lg ler b r yere not et.” take off Kıyafet çıkarmak It was so hot that I had to take off my sh rt. “Hava öyle sıcaktı k t şörtümü çıkartmak zorunda kaldım.” talk over tartışmak We have ser ous problems here. Let’s talk them over l ke adults. “Yaşadığımız c dd problemler tıpkı b r yet şk n g b tartışmalıyız.” throw away Atmak That’s a lot of money! Don’t just throw t away. “Pahalı b r şey o! Sakın atma.” try on Kıyafet denemek She tr ed on f fteen dresses before she found one she l ked. “Beğend ğ elb sey bulana kadar on beş tane kıyafet dened .” try out Denemek I tr ed out four cars before I could f nd one that pleased me. “İsted ğ m arabayı bulana kadar dört tane araba dened m.” turn down B r şey n ses n kısmak Your rad o s dr v ng me crazy! Please turn t down. “Radyonun yüksek ses ben rahatsız ed yor. Lütfen b raz ses n kıs.” turn down (2) Reddetmek, ger He appl ed for a promot on tw ce th s year, but he was turned down both çev rmek t mes. “Bu yıl k kez terf etmek ç n talepte bulundu ama her defasında ger çevr ld .” turn up turn off B r şey n ses n Grandpa couldn’t hear, so he turned up h s hear ng a d. yükseltmek “Büyük babam duyamadığı ç n kulaklığının ses n açtı.” Elektr ğ kapamak We turned off the l ghts before anyone could see us. “K mse b z görmeden ışığı söndürdük.” turn off (2) turn on M de bulandırmak, It was a d sgust ng mov e. It really turned me off. t ks nd rmek “O kadar kötü f lmd k m dem bulandı.” Elektr ğ açmak Turn on the CD player so we can dance. “CD çaları açta dans edel m.” use up boşaltmak The gang members used up all the money and went out to rob some more banks. “Gangsterler bütün parayı boşalttılar ve b rkaç banka daha soymak ç n g tt ler.” Inseperable (ayrılmaz) Phrasal Verbs Trans t ve (Geç şl ) Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler le asıl eylem cümlede b rl kte yer aldığı edatlardan (veya d ğer kısımlardan) ayrılamaz :”Who w ll look after my estate when I’m gone?” “Ben yokken ev me k m bakacak? F l Anlam Örnek call on Ezbere okumak The teacher called on students n the back row. (Öğretmen arka sıradak öğrenc ler n s mler n ezbere söyled .) call on (2) Z yaret etmek The old m n ster cont nued to call on h s s ck par sh oners. “Esk başkan, hasta k l se cem yet üyeler n z yaret etmeye devam ett .” get over B r hastalığı atlatmak veya b r hayal I got over the flu, but I don’t know f I’ll ever get over my kırıklığının üstes nden gelmek broken heart. “Nezley atlattım ama kırılan kalb m onarab lecek m y m, h ç b lm yorum.” go over Yen den ncelemek, gözden geç rmek The students went over the mater al before the exam. They should have gone over t tw ce. “Öğrenc ler sınavdan önce konuları tekrar gözden geç rd ler. İk kez bakmalıydılar.” go through Tüketmek They country went through most of ts coal reserves n one year. D d he go through all h s money already? “Ülkeler , b r yıl ç nde en çok, kömür rezervler n tükett . Bütün parasını ş md den harcadı mı?” look after İlg lenmek, bakmak My mother prom sed to look after my dog wh le I was gone. “Annem ben yokken köpeğ me bakacağına söz verd .” look nto Araştırmak, ncelemek The pol ce w ll look nto the poss b l t es of embezzlement. “Pol s z mmete para geç rme olasılıklarını araştıracak.” run across Rastlamak I ran across my old roommate at the college reun on. “Esk oda arkadaşımla kolej yemeğ nde karşılaştım.” run nto Karşılaşmak, rast gelmek Carlos ran nto h s Engl sh professor n the hallway. “Carlos İng l zce profesörüyle kor dorda karşılaştı.” take after Benzemek My second son seems to take after h s mother. “Ortanca oğlum annes ne benz yor.” wa t on Serv s yapmak It seemed strange to see my old boss wa t on tables. “Esk patronumu masalara serv s yaparken görmek çok tuhaftı.” Üç Kel meden Oluşan Phrasal Verbs (Geç şl ) Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler de üç kısım göreceks n z : “My brother dropped out of school before he could graduate.” “ Erkek kardeş m mezun olamadan okulu bıraktı.” F l Anlam Örnek break n on B r sohbet bölmek I was talk ng to Mom on the phone when the operator broke n on our call. “Operatör konuşmamızı kest ğ zaman telefonda annemle konuşuyordum.” catch up w th Yakın olmak After our month-long tr p, t was t me to catch up w th the ne ghbours and the news around town. “Aylar süren yolculuğumuzdan sonra, komşulara ve kasaba çevres ne yakın olup onlardan haber almanın vakt gelm şt .” check up on İncelemek, kontrol etmek The boys prom sed to check up on the cond t on of the summer house from t me to t me. “Çocuklar yazlığa zaman, zaman bakmak ç n söz verd ler.” come up w th Bağışta bulunmak After years of g v ng noth ng, the old par sh oner was able to come up w th a thousand-dollar donat on. “Esk k l se cem yet üyes b n dolarlık b r bağış yaptı. Yıllardır h çb r bağışta bulunmamıştı.” cut down on Kesmek, azaltmak We tr ed to cut down on the money we were spend ng on enterta nment. “Eğlenceye harcadığımız parayı azaltmaya çalıştık.” drop out of Sınıfta kalmak I hope none of my students drop out of school th s semester. “Umarım öğrenc ler m n h ç b r bu sömestr sınıfta kalmaz.” get along w th İy anlaşmak I found t very hard to get along w th my brother when we were young. “Erkek kardeş mle anlaşmak, küçükken daha zordu.” get away w th B r şten sıyrılmak Jan ce cheated on the exam and then tr ed to get away w th t. “Jan ce sınavda kopya çekt ğ halde bu şten sıyrılmaya çalıştı.” get r d of Kurtulmak The c t zens tr ed to get r d of the r corrupt mayor n the recent elect on. “Vatandaşlar son seç mlerde fırsatçı beled ye başkanından kurtulmaya çalıştı.” get through w th B t rmek When w ll you ever get through w th that program? “Bu programı ne zaman b t receks n?” keep up w th Ger kalmamak It’s hard to keep up w th the Joneses when you lose your job! look forward to Dört gözle beklemek I always look forward to the beg nn ng of a new semester. “Yen sömestr n başlamasını her zaman dört gözle bekler m.” look down on Hor görmek, küçümsemek It’s typ cal of a j ngo st c country that the c t zens look down on the r geograph cal ne ghbors. Komşularını, t p k ırkçı ülke vatandaşları küçümserler. look n on B r n z yaret etmek We were go ng to look n on my brother- n-law, but he wasn’t home. “Kayınb rader m z yaret edecekt k ama evde yoktu.” look out for look up to Önce davranmak, tahm n Good nstructors w ll look out for early s gns of fa lure n the r students etmek “İy eğ t mc ler öğrenc ler n n yapacakları hataları önceden görürler.” Saygı göstermek F rst-graders really look up to the r teachers. “Esk nes l, öğretmenler ne gerçekten saygı göster rler.” make sure of Doğrulamak, em n olmak Make sure of the student’s dent ty before you let h m nto the classroom. “Öğrenc ler n z sınıfa almadan önce, k ml kler n n doğru olduğundan em n olun.” put up w th Hoşgörü göstermek The teacher had to put up w th a great deal of nonsense from the new students. “Öğretmen yen öğrenc ler n bütün saçmalıklarını hoş görmek zorunda kaldı.” run out of Tükenmek The runners ran out of energy before the end of the race. “Koşucuların d rençler , yarışın sonuna gelmeden tükenm şt .” take care of İlg lenmek, sorumlu olmak My oldest s ster took care of us younger ch ldren after Mom d ed. “Ablam, annem öldükten sonra b ze, daha küçük çocuklara baktı.” talk back to Kaba b r şek lde cevap The star player talked back to the coach and was thrown off the team. vermek th nk back on Yad etmek, anmak I often th nk back on my ch ldhood w th great pleasure. “Çocukluğumu sık, sık büyük b r mutlulukla anarım.” walk out on Terk etmek, başından atmak Her husband walked out on her and the r three ch ldren. “Kocası onu ve üç çocuğunu terk ett .” Intrans t ve (Geç şs z) Phrasal Verbs Aşağıdak phrasal verbs ‘ ler nesne almazlar. “Once you leave home, you can never really go back aga n.” “Evden b r kez ayrılırsan, b r daha asla ger dönemezs n.” F l Anlam Örnek break down Bozulmak That old Jeep had a tendency to break down just when I needed t the most. “Esk c p m, ona en ht yacım olduğu zamanda bozuldu.” catch on Tutmak Popular songs seem to catch on n Cal forn a f rst and then spread eastward. “Popüler şarkılar önce Cal forn a da tutar daha sonra doğuya doğru yayılır.” come back Ger dönmek Father prom sed that we would never come back to th s horr ble place. “Babam, bu berbat yere b r daha dönmeyeceğ m ze söz verd .” come n G rmek They tr ed to come n through the back door, but t was locked. “Arka kapıdan g rmey dened ler ama kapı k l tl yd .” come to Şuuru yer ne gelmek He was h t on the head very hard, but after several m nutes, he started to come to aga n. “Kafasını çok kötü çarptı ama b rkaç dak ka sonra b l nc yer ne gelmeye başladı.” come over Z yaret etmek The ch ldren prom sed to come over, but they never do. “Çocuklar z yaret edecekler ne söz verd ler ama h ç gelm yorlar.” drop by Habers z z yaret etmek We used to just drop by, but they were never home, so we stopped do ng that. “Esk den habers z uğrardık ama onları h ç evde bulamazdık bu yüzden artık g tm yoruz.” eat out get by Yemek ç n dışarıya When we v s ted Par s, we loved eat ng out n the s dewalk cafes. çıkmak “Par s’e g tt ğ m zde kaldırım kafeler nde yemek yemeye bayılırdık.” Hayatını sürdürmek Uncle He ne d dn’t have much money, but he always seemed to get by w thout borrow ng money from relat ves. “He ne amcanın çok fazla parası yoktu ama o, akrabalarından borç almadan da her zaman hayatını sürdürürdü.” get up kalkmak Grandmother tr ed to get up, but the couch was too low, and she couldn’t make t on her own. “Büyükannem ayağa kalkmaya çalıştı ama kanepe çok alçak olduğu ç n kend başına kalkamadı.” go back Ger dönmek It’s hard to mag ne that we w ll ever go back to L thuan a. “L tvanya’ya b r daha ger dönemeyeceğ m z düşünmek çok zor.” go on Devam etmek He would f n sh one D ckens novel and then just go on to the next. “D ckens romanının b r n b t r r, hemen b r sonrak ne devam ederd .” go on (2) Olmak, meydana The cops heard all the no se and stopped to see what was go ng on. gelmek grow up “Pol sler bütün gürültüyü duydu ve neler olduğuna bakmak ç n durdu.” büyümek Charles grew up to be a lot l ke h s father. “Charles tıpkı babası g b olmak ç n büyüdü.” keep away Uzak durmak The judge warned the stalker to keep away from h s v ct m’s home. “Yargıç, suçluyu kurbanın ev nden uzak durması ç n kaz ett .” keep on (w th Devam etmek He tr ed to keep on s ng ng long after h s vo ce was ru ned. gerund) “Ses n y ce kaybetmeye başladıktan sonra b le şarkı söylemeye devam etmeye çalıştı.” pass out bayılmak He had drunk too much; he passed out on the s dewalk outs de the bar. “Öyle çok çm şt k barın önündek kaldırıma düşüp bayıldı.” show off Göster ş yapmak Whenever he sat down at the p ano, we knew he was go ng to show off. “P yanonun başına ne zaman otursa, göster ş yapacağını b l rd k.” show up Varmak, ortaya çıkmak Day after day, Efra n showed up for class twenty m nutes late. (Efra n ardı ardına derse y rm dak ka geç kalıyordu.) wake up Uyanmak I woke up when the rooster crowed. “Horoz öttüğünde uyandım.” USED TO Geçm şte alışkanlık olarak yapılan olayları fade ederken kullanılır. Example; I used to run everyday when I was at un vers ty. (Ün vers tedeyken her gün koşardım.) Bu cümley söyleyen k ş g zl olarak şu anda koşmadığını da fade etmekted r. Ayrıca genelde “used to” yapısı “but” le geç ş yapar. I d d not use to run. (Esk den koşmazdım.) D d you use to run? (Koşarmıydın?) “Used to” yapısının olumlu ve sorusunda görüldüğü g b “d d” yardımcı f l nden faydalanılır. Yardımcı f l devreye g rd ğ nden “use” şekl nde b r nc hale döner.(S mple Past Tense’ n n özell kler nden hatırlayınız.) Gerç bu tartışma konusudur. “used to” modal olduğu ç n d rek “not” alab l r d yenler de vardır ve bu kullanım nformal olarak kullanılmaktadır. Ama gramer olarak “used not to” kullanımı yanlıştır.“Used to” yapısının soru ve olumsuzunda doğru kullanım yukarıdak g b d r. EXAMPLES She used to gamble, but now she dosen’t. (O kumar oynardı ama ş md oynamaz.) D d you use to play football? (Futbol oynar mıydın?) My father d dn’t use to watch T.V, but now he s always before the screen. (Babam T.V zlemezd ama ş md da ma ekranın önünded r.) May / M ght as well: Bar ……….se Bu yapı genelde “m ght” le kullanılır. You m ght as well come tomorrow. (Bar yarın gelseyd n.) I Daresay (Sanırım, gal ba) I daresay you are r ght. (Sanırım haklısınız.) Be Go ng To Gelecek zamanı fade etmek ç n kullanılan b r kalıptır. Yakın gelecek d ye de tanımlanır. En güzel fades “geleceğe da r önceden planlanmış veya yakın zamanda olması kes n olan eylemler fade etmekt r.” I w ll wr te h s compos t on. (Kompoz syonunu yazacağım.) (önceden planlanmamış.) I am go ng to wr te h s compos t on. (Kompoz syonunu yazacağım.) (önceden planlanmış.) Was / Were Go ng To Geçm şte yapılması düşünülüp yapılmamış eylemler fade etmek ç n kullanılır. Last n ght, we were go ng to v s t you, but we had some guests. (Geçen akşam s z z yarete gelecekt k ama m saf rler m z vardı.) NEED “Need”, d ğer modallardan farklı b r özell ğe sah p olduğu ç n en sona bırakıldı ve d ğerler nden ayrı olarak ver l yor. “Need” hem modal hem de esas f l n tel ğ nde olmak üzere k ayrı kullanıma sah pt r. Her k durumda anlamı hemen hemen aynıdır. “ ht yacında olmak, gereks n m duymak” anlamına gel r. Eğer modal olarak kullanılırsa daha önce söylenen üç modal özell ğ n de taşıması gerek r. Esas f l olarak kullanılırsa d ğer f ller g b çek me g rer. Bu özell klerden yola çıkarak kullanımının modal mı yoksa esas f l m olduğu anlaşılır. I need learn Engl sh. (İng. Öğrenmem gerek r veya İng. Öğrenmeğe ht yacım var.) Görüldüğü g b “need” den sonra f l b r nc halde, çek lmem ş ve başka b r modal yok. Bu özell klere sah p olduğu ç n “need” burada modal olarak kullanılmıştır. Ama “need” modal olarak pek olumlu yapıda kullanılmaz. Genelde olumsuz yapıda modal olarak kullanılır. I needn’t go there. (Oraya g tmem gerekmez.) She needn’t study such a lesson. (Böyle b r ders çalışması gerekmez.) Not: “Need” sadece modal olarak kullanıldığında olumsuzluk ek olan “not” ı alır. Eğer esas f l olarak kullanılırsa “not” almaz, bu görev yardımcı f l üstlen r. NEED’ n Esas F l Olarak Kullanımı I need to learn that. (Şunu öğrenmeye ht yacım var veya Şunu öğrenmem gerek r.) I need some money. (B raz paraya ht yacım var.) I don’t need anyth ng. (Herhang b r şeye ht yacım yok.) She doesn’t need anyth ng. (Herhang b r şeye ht yacı yok.) She doesn’t need to res gn. (İst fa etmeye ht yacı yok veya İst fa etmes gerekmez.) “Need” n yukarıdak kullanımında görüldüğü g b modal özell ğ yoktur. “Need” şahısa göre çek lm ş, sonrasında mastar veya nesne almış. Kısacası b r esas f l şlev ne sah pt r. She d dn’t need to res gn. (İst fa etmes gerekmed .) “Need” n S mple Past kullanımı, daha önce gördüğümüz “have to” modalının S mple Past kullanımı le aynı anlamdadır. Yan yukarıdak cümley ; She d dn’t have to res gn (She had not to res gn.) şekl nde de yazab l r z. Bu özell klerden dolayı d dn’t need = d dn’t have to d yeb l r z. “Need” esas f l olarak tıpkı d ğer f ller g b tüm zamanlar ç n çek leb l r. He w ll need to apply for that. (Onun buna baş vurması gerekecek.) She needn’t have stud ed. (Çalışması gerekmezd veya çalışmaması gerek rd .) She shouldn’t have stud ed. (!! !! !! !!) Yukarıdak k cümle arasında anlam farkı var ama çok öneml olmayan b r ayrıntıdır. Her k cümle de “Çalışması gerekmezd ” d ye çevr leb l r. *** “Need” modal olarak k kullanıma sah pt r. Present Modal ve Perfect Modal olmak üzere. (Needn’t ve Needn’t Have V3 ) Örnekler I needed to call off the match. (Maçı ptal etmem gerekt .) V1 almamış, mastar almış Pasta göre çek lm ş Olumlu yapıda kullanılmış. Bu özell klerden dolayı modal değ l; esas f l olarak kullanılmıştır. Call: seslenmek, telefon açmak. Call off: ptal etmek. Syn “Cancel” D d they need to warn you? (S z uyarmaları gerekt m ?) (Esas f l) They needn’t spend so much energy on th s project. (Bu projede bu kadar çok enerj harcamalarına gerek yoktur, (gerekmez).) (Present modal) Have you needed to confess everyth ng? (Her şey t raf etmen z gerekm ş m ?) (esas f l) Confess: t raf etmek You needn’t have spoken to me that way. (Ben mle bu şek lde konuşman gerekmezd .) (modal) Speak to: …e le konuşmak Way: yol, b ç m, yöntem, tarz Not: Sınavlarda, özell kle “Need” n Perfect Modal’ı; çev r , eş anlamını bulma g b k l t noktalarda çok sorulur. She needn’t study harder, because her marks are h gh. (Daha sıkı çalışmasına gerek yoktur. Çünkü notları yüksekt r.) (Present modal) We don’t need your help. (Yardımınıza ht yacımız yoktur. (esas f l.) You needn’t have shouted at us; we are not deaf. (B ze bağırman gerekmezd ; sağır değ l z.) (Perfect modal) She needn’t have compla ned us. (B z ş kayet etmes gerekmezd .) (Perfect modal.) ***Son k cümle “b ze böyle bağırmamalıydın” şekl nde de çevr leb l r. D kkat ed l rse bu çev r “ geçm şte yapılması gerekl ama yapılmamış” eylemler fade etmek ç n kullanılan “should + have V3 ve ought to + have V3 ” modallarının olumsuz kullanımı le aynı anlamdadır. Bunu d le get rmes gerekmezd . (She needn’t have expressed th s.) (Perfect modal.) Yabancı d l m değ şt rmem gerekmed (I d dn’t need to change my fore gn language) (esas f l) Yarın gelmem gerek r m ? (Do I need to come tomorrow?) (esas f l.) Yarın gelmem gerekmez m ? (Needn’t I come tomorrow?) (Present modal.) B r cümlede soru sözcüğü olduğu zaman (where, what, who g b ) need kullanmıyoruz. “Gerekl l k” anlamı veren “should” veya “ought to” kullanılır. bu özell k sadece “need” ç n geçerl d r. TAG QUESTIONS Kuyrukça soruları demek olup, “………değ l m ?” d ye Türkçe’ye çevr l r. D ğer d llerde pek öneml b r ayrıntı olmamasına rağmen İng l zce boyutu öneml olan b r konudur. Tag Quest on, (TQ) cümle sonlarında “……de / da, ……..değ l m , tamam mı” g b fadelerd r. İng l zce’ de ne yazık k TQ’ lar b r kel me le yalnız yapılmıyor. Yüzlerce vers yonu olan ve bell b r s steme göre çalışan b r konudur. Mantığı anlaşıldıktan sonra aslında pek de zor değ l. KPDS’ n n f x sorusudur. Ya “de, da” veya “değ l m ” den kes n b r soru gel r. Özell kle “de, da” dan kes nl kle soru gel r. Eğer “değ l m ” y de sorarlarsa bu konudan k soru gelm ş olur. Bu nedenle y b lmek gerek r. 1.) ……….değ l m ? Bu fade İng l zce’de bell b r mantığa göre çalışır. Kes nl kle ezberlemeden, bu mantığı yakalamak gerek r. Ş md mantığını anlamak ç n uygulamalarını maddeler hal nde görel m: a.) …….değ l m fades yardımcı f l le kurulur ve cümle olumlu se TQ olumsuz; cümle olumlu se TQ olumlu olur. He refused to part c pate n the meet ng, d dn’t he? (O toplantıya katılmayı ret ett , değ l m ?) She doesn’t study, does she? (O çalışmıyor, değ l m ?) Yardımcı f l n cümlede kullanılan tense’n n yardımcı f l olduğuna d kkat ed n z. Yan İng l zce’de TQ’ nı oluştururken herhang b r yardımcı f l değ l de cümlem z n tense’s n n yardımcı f l n kullanıyoruz. b.) TQ’ larda da ma şahıs zam rler kullanılır. The workers demand ra se, don’t they? (İşç ler zam talep ederler, değ l m ?) “Don’t the workers” değ l de “don’t they” yazıldı. Çünkü TQ’larda da ma şahıs zam rler kullanılır. Bu durumda cümledek öznen n zam r n tesp t etmek önem kazanmaktadır. Ayrıca öznen n tek l – çoğul oluşu da öneml d r. Everybody was aga nst the project, weren’t they? (Herkes projeye karşıydı değ l m ?) Every, no türevler nde f l tek l çek l r. (Çünkü bunların zam rler belg s z zam rlerd r ve belg s z zam rler n f ller tek l çek l r.) Ama özne çoğul olacağından TQ’nı oluşturulurken zam r olarak “they” kullanılır. “they” kullanımı da yardımcı f l çoğul ster. Bu nedenle yukarıdak cümlede “weren’t they” kullanıldı. Everyth ng has to be taken nto cons derat on, haven’t they? (Her şey göz önüne alınmalıdır, değ l m ?) Take nto cons derat on: göz önüne almak c.) F l n olumlu – olumsuz tesp t de çok öneml d r. Bazı cümlelerde olumsuzluk ek olan “not” olmadığı halde cümle olumsuzdur ve böyle cümleler n TQ’ı olumlu olarak kurulur. No money was asked, was t? (Para stenmed , değ l m ?) They can hardly get on well, can they? (Onlar pek y geç nem yorlar, değ l m ?) Get on well: y geç nmek d.) B r b leş k cümlede TQ temel cümlec ğe göre yapılır. Some of the members cla med that nflat on would r se, d dn’t they? (Üyeler n bazıları enflasyonun yükseleceğ n dd a ett ler, değ l m ?) He should have rung up as soon as he arr ved there, shouldn’t he? (Onun oraya varır varmaz telefon açması gerek rd , değ l m ?) R ng up: telefon açmak Temel cümlec k çev r de sona gelen cümlec kt r. Bu nedenle TQ çev r de sona gelen yükleme sorulur da d yeb l r z. e.) I th nk, I suppose, I bel eve, I guess (sanırım, gal ba), I am afra d (korkarım) g b g r ş cümleler nde TQ bunlardan sonrak cümlec ğe sorulur. Çünkü temel cümlec k bunlardan sonrak cümlec kt r. I th nk, he w ll res gn, won’t he? (Sanırım o st fa edecek, değ l m ?) I am afra d; the other team w ll not come, w ll t? (Korkarım d ğer takım gelmeyecek, değ l m ?) Not: Yukarıdak fadeler n bulunduğu cümlelerde k cümlec kten herhang b r s olumsuz se TQ olumlu kurulur. Çünkü b r n n olumsuzluğu d ğer n de etk l yor. I don’t th nk, they w ll accept the offer, w ll they? (Sanmıyorum, onlar öner y kabul edecekler, değ l m ?) G r ş cümles olan “I don’t th nk” olumsuz olduğu ç n TQ olumlu kuruldu. Çünkü yukarıdak cümle aynı zamanda şöyled r: I th nk, they won’t accept the offer, w ll they? (Sanırım, onlar öner y kabul etmeyecekler, değ l m ?) f.) TQ’larda yardımcı f l le olumsuzluk ek “not” mutlaka kontraktlı yazılır. The money s everyth ng, sn’t t? (Para her şeyd r, değ l m ?) Yan “ s not t?” şekl nde yazılamaz. g.) B r nc tek l şahısta “f” maddes n n kuralından dolayı TQ, “aren’t I?” şekl nde kurulur. I am r ght, aren’t I? (Ben haklıyım, değ l m ?) Normalde bu cümlen n TQ’ ı “amn’t I” şekl nde olmalıydı. Ama “am” yardımcı f l le “not” olumsuzluk ek “amn’t” şekl nde kısaltılamadığından alternat f olan “are” yardımcı f l ne g d lm şt r. Eğer cümle olumsuz se böyle b r sıkıntı yoktur. TQ “am I” şekl nde kurulur. I am not upr ght, am I? (Haksız değ l m, değ l m ?) h.) Em r cümleler nde “w ll” yardımcı f l le TQ kurulur. Don’t go outs de, w ll you? Let ç n de benzer b r durum vardır. TQ kurulurken “shall”den faydalanılır. Let’s go shopp ng, shall we? Em r cümleler nde TQ “tamam mı?” anlamındadır. Bu nedenle olumlu – olumsuz; olumsuz – olumlu durumu yoktur. Yan cümle olumlu ken TQ olumlu; cümle olumsuz ken TQ olumsuzdur. 2.) İnclus on (Dah l Etme) “…….de, da” anlamındadır. Bu yapıdan soru gelme ht mal daha yüksekt r. İng l zce’de bunu sağlayan çok sayıda kel me vardır. Türkçe’dek yargı ster olumlu olsun ster olumsuz olsun dah l etme aynı şek lde “……de, da” le yapılır. İng l zce’de böyle değ ld r. Dah l etmey sağlayan b r çok kel me vardır. İfaden n olumlu –olumsuz oluşuna göre değ ş k kel meler kullanılır. ş md b r tablo hal nde bunu verel m. Olumlu Olumsuz So Ne ther / Nor (Sonralarındak cümlec k devr kt r.) Too / Also E ther (Sonralarındak cümlec k düzgündür.) He can speak German fluently; so can I. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.) He can speak German fluently; I can too. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.) He can speak German fluently; I can also. (O Almancayı akıcı b r şek lde konuşur; ben de.) Görüldüğü g b her üç kullanım da aynı anlamdadır. Bu konuda şunlara d kkat etmem z gerek r: Yargının olumlu – olumsuz tesp t . Eğer olumlu se so, too, also’ dan b r n seçer z. Eğer “so” seçm şsek sonrası devr k olmak zorundadır. Bu, bağlaç anlamındak so (bu nedenle) le karışıklığı önlemek ç nd r. Eğer too veya also seçm şsek sonraları düzgün b r cümlec kt r. Eğer yargı olumsuz se ve ne ther veya nor seçm şsek sonralarındak cümlec ğ devr k yaparız; eğer e ther seçm şsek sonrası düzgün b r cümlec kt r. E ther’da olumsuzluk anlamını katan “n” olmadığı ç n sonrasındak cümlec kte yardımcı f l le b rl kte olumsuzluk “not” eklenerek olumsuz olarak yazılır. They don’t l ke Turk sh coffee; ne ther do I. (O Türk kahves n sevmez; ben de.) They don’t l ke Turk sh coffee; nor do I. (O Türk kahves n sevmez; ben de.) They don’t l ke Turk sh coffee; I don’t e ther. (O Türk kahves n sevmez; ben de.) Görüldüğü g b her üçü de aynı anlamdadır. Sorusu: E ther – Ne ther (veya d ğerler n ) cümlede boş bırakarak sorarlar. “…..de, da” anlamını veren yapının heps n boş bırakarak sorarlar. Bu daha zordur. Tun k tahm n : Soru olumludan gelecek. (Kasım – Mayıs sınavları ters mantıkla şled ğ ç n bu tahm nde bulunuyor.) He tr ed to est mate the l kely effects of the new m llenn um at the meet ng and, ……………… 1. a) ne ther d d I b) I d dn’t e ther c) So do I d) so d d I e) I d d so KPDS’de sorusu bu şek lde gel r. İlk aramamız gereken cümlen n olumlu – olumsuz oluşudur. Yukarıdak cümle olumlu olduğu ç n a ve b şıklarını el yoruz. İk nc bakmamız gereken cümlen n f l d r k S mple Past olduğu ç n yardımcı f l m z “d d” olmalıdır. c şıkkı da elend . So kullanımının sonrasında devr k sted ğ n de b l rsek cevap (d) kend l ğ nden çıkıyor. Görüldüğü g b cümley anlamaya b le gerek olmadan soruyu çözeb l yoruz. He has never been to the US and, ……………………………….. 1. a) ne ther I have b) I have e ther c) so have I d) so do I e) nor have I Yukarıdak açıklamanın aynısı bu soruya da uygulanırsa cevabın (e) olduğu rahatlıkla görülecekt r. Other Başka, d ğer anlamlarına gelen bu kel me karıştırıldığı ve KPDS ç n öneml b r uygulama olduğu ç n ayrı olarak değ n l yor. Other (türevler le b rl kte) sıfat olarak ve zam r olarak olmak üzere k kullanımı vardır. Sıfat Olarak: Daha öncek b lg ler m zden b l yoruz k sıfatlar s mler le kullanılırlar ve değ şmez sözcüklerd r. Yan çoğul (s alarak) olmazlar. Örneğ n “zeng n adam” derken r ch man; zeng n adamlar derken r ch men der z. İk nc s nde fade çoğul olmasına rağmen sıfat değ şmed . Sıfat olarak kullanımında eğer önünde “the” bel rt l tanıtıcı yoksa “başka” anlamındadır. Çünkü bahsed len bell değ ld r. Eğer the varsa “d ğer” anlamındadır. Çünkü sözü ed len bell d r. Other student: başka öğrenc Another student: başka b r öğrenc Other students: başka öğrenc ler The other student: d ğer öğrenc The other students: d ğer öğrenc ler Zam r Olarak: Other bu kullanımı le “s” alab l r. Ama belg s z tanıtıcı alamaz. Çünkü belg s z tanıtıcılar s mler le beraber kullanılırlar. Zam r formunda “the”lı ve “the”sız; “s”l ve “s”s z yapısı sorulab l r. Cümlen n anlamına göre hang s n n olacağı tahm n ed lmel d r. Other: başka Others: başkaları The other: d ğer The others: d ğerler Each Other – One Another “B rb rler le” anlamındadırlar. Each other: k den fazla nesne ç n kullanılır One others: İk nesne ç n kullanılır Aralarında yukarıdak nüans olmasına rağmen bugünkü kullanımda bu fark ortadan kalkmıştır. Eğer b r soruda bunlardan b r cevap se şıklarda d ğer kes nl kle yoktur. Bu nedenle k s eşanlamlı olarak kabul ed leb l rler. IMPERATİVE Em r k p demekt r. Türkçe’de em r tüm şahıslara ver leb l r. İng l zce’de böyle değ ld r. İng l zce mantığına göre em r sadece karşıdak ne ver l r. D ğer şahıslara em r ver lmez. Olumlu Olumsuz I speak. (Konuşurum.) I don’t speak. (Konuşmam.) You speak. You don’t speak. He speaks He doesn’t speak. She speaks. She doesn’t speak. We speak. We don’t speak. You speak. You don’t speak. They speak. They don’t speak. İng l zce’de em r yapısı S mple Present Tense le kurulur ve sadece karşıdak ne ver l r. Bu da “sen ve s z” olmak üzere k k ş d r. İng l zce’de S mple Present Tense’de özne söylenmed ğ zaman em r k p oluşturulmuş olunur. Em r k p n n mastar yapısındak “to” nun atılarak oluşturulduğunu savunanlar da vardır. Ama bu açıklama sadece olumlu em r yapısı ç n geçerl d r. Olumsuz em r yapısı ç n geçerl değ ld r. Bu yüzden İng l zce’de em r k p n n S mple Present Tense’den geld ğ açıklaması doğrudur. Speak slowly. (Yavaş konuş.) Don’t speak loudly. (Yüksek sesle konuşma.) Sen ve s z ç n em r yapısı bu şek lde oluşturulur. Pek d ğer şahıslar ç n em r yapısı acaba nasıldır??? D ğer şahıslar ç n em r yapısı “ z n vermek” anlamına gelen “let” f l nden faydalanılarak oluşturulur. Let us speak. (Konuşalım.) D ğer şahıslar ç n de em r k p oluşturulurken aslında y ne S mple Present Tense’den faydalanılır. Normalde yukarıdak cümlede yazılmamış b r “you” vardır. “İz n ver konuşalım”anlamına gel r. “you” atılarak “we” ç n em r k p oluşturulmuştur. Bunu Türkçe’ye uygun şek lde “konuşalım” d ye çev r yoruz. Em r ver lecek “subject pronouns” lar Verb’den sonra gelecekler nden “object pronouns” lar konumuna geçerler ve “g dey m, g ts n, g del m, g ts nler” anlamında em r yapısına g rerler. Olumlu Olumsuz Let me speak. (konuşayım.) Don’t let me watch. (seyretmeyey m.) Let h m/her speak. (konuşsun.) Doesn’t let h m/her watch. (seyretmes n.) Let us speak. (konuşalım.) Don’t let us watch. (seyretmeyel m.) Let them speak. (konuşsunlar) Don’t let them watch. (seyretmes nler.) Normalde “let” ten önce you var ve yazılmayarak d ğer şahıslar ç n em r k p oluşturulmuş dem şt k. Olumsuzunu yazarken de aynı mantıkla “let” ten önce you var, atılmış ve sonrasında olumsuzluk (Do not) eklenerek d ğer şahıslar ç n olumsuz em r k p oluşturulmuş olunur. Em r k p n n soru formunu oluşturmak ç n de “shall” den faydalanılır. Soru Shall I answer the phone? (telefona cevap verey m m ?) Shall he come n? (….gels n m ?) Shall we go out? (……..çıkalım mı?) Shall they be here? (burada olsunlar mı.?) Olumsuz Soru Shall I not answer the phone? (telefona cevap vermeyey m m ?) Shall he not come n? (….gelmes n m ?) Shall we not go out? (……..çıkmayalım mı?) Shall they not be here? (burada olmasınlar mı.?) ***Not: Em r k p n n oluşturulması kısaca yukarıdak g b d r. B rkaç f l üzer nde em r k p n n olumlu, olumsuz, soru ve olumsuz soru yapısını tüm şahıslar ç n yazarak çalışmak daha ver ml olacaktır. Let ve Help Bu k f l n “causat ve” olup olmadıkları tartışma konusudur. Sonralarında V1 geld ğ ç n “causat ve” olarak düşünülürler. My mother doesn’t let me go out. (Annem dışarı çıkmama z n vermez.) “Let” causat ve olarak düşünenler bu cümley “Annem ben dışarı çıkartmaz.” d ye çev r rler. Aslında öncek çev r daha doğrudur. “Help” ç n de aynı açıklama geçerl d r. Our teacher helped me mprove Engl sh. (Öğretmen m z İng l zce’y gel şt rmeme yardım ett .) MODALS Modal, “K pl k” demekt r. Modal’ lar yardımcı f l s stem nden yararlanan ancak farklı fonks yona sah p kalıplardır. EXAMPLES I don’t walk. (Yürümem.) I can walk. (Yürüyeb l r m.) Yardımcı f ller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modal’lar anlamlarını yükleme katarlar. Modal’ların aşağıda açıklamalı olarak ver lm şt r. ► Can: …e b lmek: güç, yetenek I can walk 20 m les. (Y rm k lometre yürüyeb l r m) ► May: …eb lmek: olası, tahm n He may come ton ght. (O bu gece geleb l r.) ► Be able to: …e b lmek: Can’ e eş tt r. I am able to jump 30 cm. (30 cm zıplayab l r m.) ► Must: …mel , …malı: Must’ta zorunluluk söyleyen k ş yle lg l d r. Dışarıdan herhang b r baskı yoktur.) I must sleep early. (Erken yatmalıyım.) (Bu örnekte k ş erken yatması gerekt ğ n düşünmekted r ve kend kararıdır.) ► Have to: zorunda olmak. Zorunluluk var. Bu modal’dak zorunluluk dışardan b r gücün etk s yle oluşur. Herhang b r kural, kanun veya dış etken neden yle b r şey yapmak zorunda olduğumuzda bu modal’ı kullanırız. I have to wear un form at school. (Okulda ün forma g ymek zorundayım) (Okulun kuralı) ► Should: gerek r. Her k s de “tavs ye öner ” anlamında kullanılır. “Ought to” le arasında çok az b r nüans farkı vardır, aynı anlamda kullanılab l rler. You should see a doctor. (B r doktora g tmel s n) (G tmen tavs ye ed yorum.) ► Ought to: gerek r. You ought to see a doctor. (Yukarıdak örnekle arasında fark yoktur.) Modal’ ların Kullanımı 1.) Modal’ lar çek ms zd r. Yan şahıslara göre değ şmezler. 2.) Modal’lar da ma V1 le kullanılırlar. 3.) İk model kes nl kle yan yana kullanılmaz. EXAMPLES They can f n sh the game on t me. (Onlar oyunu zamanında tamamlayab l rler.)(Güç, yetenek) He may go abroad next year. (O önümüzdek yıl yurt dışına g deb l r.) (Tahm n) I may go. (G deb l r m) (tahm n) I may not go. (G tmeyeb l r m) (tahm n) I can go. (G deb l r m) (güç, yetenek) I can not go. (G demem) (güç, yetenek) We are able to produce more goods. (Daha fazla mal üreteb l r z.) (Güç, yetenek) You must wa t for us unt l 5 o’clock. (5’ e kadar b z beklemel s n.) (Zorunluluk söyleyenden ) You have to brush your teeth three t mes a day. (Günde üç defa d şler n fırçalamalısın.) (Zorunluluk dışardan) You should do your homework. (Ödev n yapmalısın.) (Nas hat var.) Not: Eğer herhang b r modal, yukarıda bel rt len üç özell ğe uymazsa veya kullanımında bu özell kler eks kse o zaman “sem modal” olur. “Be able to ve Have to” g b . Örneklerde de görüleceğ g b bunlar çek me de g rer; başka modallar le de kullanılab l rler. He must be able to res gn. (O st fa edeb lmel d r.) The m n ster must be able to confess everyth ng. (Başkan her şey t raf edeb lmel d r.) Confess: t raf etmek. Not: Görüldüğü g b k modal b r arada kullanıldığında önce tam modal sonra sem modal yazılır. Çev r yaparken de önce sem modalın anlamı söylen r. A ch ld should be able to walk when he s 7 month. (B r çocuk, 7 aylık olduğunda yürüyeb lmes gerek r.) He may have to res gn upon corrupt on. (O st fa etmek zorunda kalab l r.) A teacher must be able to travel. (B r öğretmen seyahat edeb lmel d r.) We may have to g ve up the project. (Projeden vazgeçmek zorunda kalab l r z.) We must be able to see h m tomorrow. (Onu yarın göreb lmel y z.) He may have to expla n the events. (O olayları açıklamak zorunda kalab l r.) Present Past Future Can Could ——– May M ght ——– Be able to was / were able to Must ——– Have to Had to Should ——– ——– Ought to ——– ——– W ll be able to ——– W ll have to Future formu olmayan modalların present formu future anlamında Türkçe’ de olduğu g b kullanılırlar. Modal’ ların Past ve Future Kullanımlarının Özel Anlamları Could – Was / Were able to Kullanımı Could: (…e b l yordu.) geçm şte yapılmış sürekl olaylar ç n kullanılır ve ç nde b r “yor” anlamı g zl d r.(Could not le Couldn’t kullanımlarının anlamları b rb r nden farklıdır. Bunları sonrak dersler m zde öğreneceğ z. Yazı d l nde kısaltma yapmak uygun değ ld r.) Was / Were able to: (…e b ld ) geçm şte yapılmış b r tek olay ç n kullanılır. We could see each other. (B z b rb r m z göreb l yorduk.) Each other: each = her b r, other = d ğer . Each other: her b r d ğer = b rb r He could put as de some money when he was young. (O gençken b raz para b r tarafa koyab l yordu.) We were able to see each other. (B z b rb r m z göreb ld k.) He was able to recogn ze the corpse. (Cesed teşh s edeb ld .) Recogn ze: tanımak, teşh s etmek Corpse: ceset I was able to atta n my goal. (Ben amacıma ulaşab ld m.) Goal: amaç To atta n: …e ulaşmak Atta n kel mes n n kökü olan “ta n” KPDS ç n hayat önem arz eden b r sözcüktür. Aslı Lat nce olup, “tenere” d r. Tutmak anlamına gel r. Ta n’den İng l zce’de bazı kel meler türet lm şt r. Ş md bunları öğrenel m. Ma nta n: Ma n, Lat nce’dek “mano”dan köken alır. Mano el anlamındadır. Dolayısıyla Ma nta n “elde tutmak, muhafaza etmek” anlamına gel r. Eş anlamlıları aşağıdadır. Susta n Cont nue Preserve Conta n: Con = beraber, Ta n = tutmak. Conta n, beraber tutmak = çermek, ht va etmek Reta n: Re = tekrar, yen den. Reta n, yen den tutmak = ….e tutmak (soyut anlamda, hafızada tutmak) Deta n: göz altında tutmak. Perta n: Per = ç n, Perta n, … ç n tutmak = lg l olmak. Obta n: elde etmek, sağlamak. Atta n: …e ulaşmak. “Amaç” kel meler n de öğrenecek olursak; Goal, A m, Purpose, End, Object ve, Intent on, Mot ve: amaç M ght’ın Kullanımı He m ght go home. (O eve g deb l rd .) G deb l rd ama g tmem ş anlamını ver r. May’ın Past fades “M ght”, geçm şte zayıf b r ht mal bel rtmek ç n kullanılır. Yan “may” kullanımına göre ht mal daha zayıftır. Fazla yaygın b r kullanımı yoktur. Yan cümlec ğ olan fadelerde zaman uyumunu sağlamak açısından “m ght” kullanımına g d l r. Must Must’ın Past formu olmadığı ç n geçm şte zorunluluktan dolayı yapılan b r eylem n zorunluluğunun söyleyenden veya dışardan kaynaklanması öneml değ ld r. Yan geçm şte yapılan b r eylem ç n zorunluluk ayırımı ve bundan dolayı İng l zce’de farklı b r kullanım yoktur. Had to: …gerekt “Gerekt ” anlamına gel r. İlerdek konularla karışmaması ç n bunun y öğren lmes gerek r. Geçm şte b r zorunluluktan dolayı yapılması gereken ve yapılmış eylemler fade etmek kullanılır. He had to sell h s house. (O’ nun ev n satması gerekt .) Borcu vardı veya komşuları y değ ld vs. Ama b r zorunluluktan dolayı ev n satması gerekl ym ş ve ev n satmış. Bu cümley “….gerek yordu” d ye çev remey z. Çünkü ev satma eylem olmuş b tm ş b r eylemd r. The Government had to pun sh the respons ble. (Hükümet, sorumluları cezalandırmak zorunda kaldı.) Pun sh: cezalandırmak Respons ble: sorumlu Respons ble for: …den sorumlu Respons b l ty: sorumluluk He had to g ve up scheme. (Onun projeden vazgeçmes gerekt .) Scheme: şema, proje “Had to” yapısını olumsuz yapmak ç n k yol vardır. İk s de aynı anlama gel r. Bu yapıda olumsuzluk gerekt ğ nde k s nden b r kullanılab l r. 1.) He had not to g ve up the scheme. (Projeden vazgeçmes gerekmed .) 2.) He d dn’t have to g ve up the scheme. ( !! !! !!) We d dn’t have accept the r sanct on. (Onların yatırımlarını kabul etmem z gerekmed .) We had not accepted the r sanct on. (Onların yatırımlarını kabul etmem z gerekmed .) Sanct on: yatırım Accept: kabul etmek “W ll Be Able To” Kullanımı “….e b lecek” anlamındadır. İng l zce’de, normalde “be able to” present kullanımı b r Future anlam da çermekted r. Bu özell k Türkçe’de de böyled r. Bu nedenle “…e b lecek” anlamına gelen “w l be able to” fades gelecekte yapılab lecek her durum ç n kullanılmaz ve özel b r kullanım şekl vardır. Yan “w ll be able to” gelecekte lk defa yapılacak eylemler fade etmede kullanılır. After a few lessons, I w ll be able to dr ve a car. (B rkaç dersten sonra araba kullanab leceğ m.) Bu cümleden, daha önce araba kullanmasını b lmed ğ m, dolayısıyla h ç kullanmadığım, aldığım derslerden sonra lk defa araba kullanab leceğ m anlaşılır. W ll Have To “Gerekecek” anlamındadır. Sade ve zor olmayan b r kullanımı vardır. Next week, the Cab net w ll have to f x salary r se. (Hükümet n, gelecek hafta maaş artışlarını saptaması gerekecek.) He w ll have to come. (O gelmek zorunda kalacak.) F x: tesp t etmek, saptamak. Salary: maaş R se: yüksel ş, artış, zam. PERFECT MODALS Adından da anlaşılacağı g b bu başlık altında modalların perfect kullanımını göreceğ z. Bu yapı, modallara “present perfect” yan “have + V3” eklenerek kurulur ve daha sonrak dersler m zde de detaylı olarak göreceğ m z g b bu yapılar “Unreal” yapılardır. Modallar le lg l olarak daha önce anlatılanlar KPDS’ de sorulmayan detaylardı. Ama hem Perfect Modals konusuna hazırlık hem de temel modal b lg ler anlamında y öğren lmel d r. KPDS sınavında modal konusundan asıl olarak Perfect Modals yapılarından soru gelmekted r. Anlama, boşluk doldurma ve d ğerler g b konularda da Perfect Modals’ tan soru geleb l r. Bu konu, hem karışık hem de KPDS ç n öneml olması neden le d kkatle çalışılmalı ve y öğren lmel d r. Ayrıca başka kaynaklarda çok karışık b r şek lde anlatıldığı ç n kursta konu b tt kten sonra başka kaynaklardan bakılmalıdır. Must Have to Should + Have + V3 = Perfect Modals (Unreal Yapılardır.) Ought to Perfect Modals kullanımlarında “Must + Have V3” fades d ğerler nden ayrılarak farklı anlam yüklenm şt r. Must + Have V3 Must + Have V3, “….mış olmalı” anlamına gel r. Bu yapı geçm şe yönel k güçlü b r tahm n ç n kullanılır. Örneğ n, b r g rd ğ sınavdan sonra neşel görüldüğünde “sınavı y geçm ş olmalı” der z. Burada geçm şe yönel k güçlü b r tahm n yapıyoruz. B z bu güçlü tahm ne götüren del l de sınavdan çıkanın neşel olmasıdır. Dışarı çıkarsınız yerler neml , “akşam yağmur yağmış olmalı” ders n z. Y ne y derecede İng l zce konuşan b r ç n “İng ltere’de öğren m görmüş olmalı” der z. Örnekler çoğaltılab l r. Öneml olan “Must + Have V3” ün geçm şe yönel k güçlü tahm nlerde kullanıldığını b lmekt r. The roads are wet; t must have ra ned last n ght. (Yollar neml , dün gece yağmur yağmış olmalı.) She speaks German fluently; she must have stud ed n Germany. (O Almanca’yı akıcı b r şek lde konuşuyor, Almanya’da öğren m görmüş olmalı.) Have to + Have V3 = Should + Have V3 = Ought to + Have V3 “…mış olmalıydı” veya “gerek rd ” anlamındadır. Her üç kullanım da aynı anlamdadır. Geçm şte yapılması gerekl ama yapılmamış olan eylemler ç n kullanılır. Örneğ n, b r sınava y hazırlanmış ama sınavı geçemem ş. Bu durumda “geçm ş olmalıydı” der z. İng l zce’de bunu söylemek ç n yukarıdak üç yapıdan b r n kullanırız. En sık kullanılan “Should + Have V3” yapısıdır. Yukarıdak açıklamada da geçt ğ g b , “….mış olmalıydı” veya “gerek rd ” d ye bu yapıları çev r yoruz. Yan geçm şte olması gerekl fakat olmamış eylemler bu şek lde fade ed yoruz. Bu yapıların “gerek rd ” anlamı le daha önce öğrend ğ m z “Had to = Gerekt ” anlamı karışıklık yaratıyor. “Had to = Gerekt ” fades se, geçm şte yapılması gerekl ve yapılmış olan eylemler ç n kullanılır. Yan “gerek rd ” fades le “gerekt ” fades n karıştırmamak gerek r. Bu nedenle KPDS ç n çok öneml olan bu konuyu d kkatle çalışmak ve y öğrenmek gerek r. The Government should have taken the necessary steps. (Hükümet gerekl önlemler almış olmalıydı) Step: adım, önlem. He study hard; he should have passed exam. (O sıkı çalışır; sınavı geçm ş olmalıydı.) It s too late. My father should have called up so far. (Çok geç oldu. Babam ş md ye kadar aramış olmalıydı.) You shouldn’t have shouted at me. (Bana bağırman gerekmezd .) The Government should have pun shed the respons bles. (Hükümet, sorumluları cezalandırmalıydı.) We ought to have warned them. (Onları uyarmamız gerek rd .) We had to warn them. (onları uyarmamız gerekt .) Could + Have V3 “…mış olab l rd ” veya “….e b l rd ” anlamındadır. Güç, yetenek anlamında, geçm şte yapılab lecek ama yapılmamış eylemler fadede kullanılır. Our Government could have mproved our standarts. (Hükümet m z, standartlarımızı gel şt reb l rd .) mprove: gel şt rmek, y leşt rmek Bu cümleden, Hükümet n standartları gel şt rme gücüne sah p olduğunu fakat bu gel şt rmey yapmadığını anlıyoruz. They could have caused a cr s s of conf dence. (B r güven kr z ne yol açab l rlerd .) Conf dence: güven Cause: … e sebep olmak M ght + Have V3 “…mış olab l rd ” veya “….e b l rd ” anlamındadır. Fakat burada ht mal anlamı vardır. Aslında geçm ş b r olayın olasılığı olamaz ama M ght + Have V3 kullanımı genelde geçm şte tehl ke arz eden durumlarda kullanılır. Bu kullanım daha sonra Unreal yapılarda detaylı ncelenecekt r. She m ght have fallen down. (O düşeb l rd .) She m ght have k lled her husband by m stake. (Yanlışlıkla kocasını öldüreb l rd .) M stake: yanlışlık, hata K ll: öldürmek Böylece Modal olarak temel kullanımları görmüş olduk. Gördüğümüz bu temel kullanımların dışında gen ş b r şek lde modal kullanım varyasyonları da vardır. Ana kullanımları öğrend kten sonra karşılaşacağımız bu varyasyonları da çözeb l r z. Örneğ n: He was ll th s morn ng. He may have gone home. (O bu sabah hastaydı. Eve g tm ş olab l r.) “…mış olab l r” yapısı da ma olasılık b ld rd ğ nden bu yapıda May + Have V3 yapısında “Can” kullanılamaz. Yan Can + Have V3 şekl nde b r kullanım İng l zce’ de yoktur. Ama olumsuz ve soru yapısı vardır. Such a man can’t have done that. (Böyle b r adam bunu yapmış olamaz.) Örnek Model Cümleler He may have been wa t ng for us. (O b z m ç n beklemekte olab l r.) He may have res gned. (O st fa etm ş olab l r.) They must be study ng now. (Onlar çalışıyor olmalı.) She must have been develop ng a new method. (O yen b r metot gel şt rmekte olmalı.) He was able to see h s boss. (O patronunu göreb ld .) He has been able to see h s boss. (O patronunu göreb lm ş.) He had been able to see h s boss. (O patronunu göreb lm şt .) The two s des could have resolved the d spute. (İk taraf anlaşmazlığı çözeb l rlerd .) Unreal yapı olduğu ç n cümle olumlu görülmes ne karşın olumsuz anlamdadır. Resolve: çözmek (b r problem , b r sorunu…) Solve: çözmek (k myasal anlamda) Settle halletmek Bu cümlede, KPDS ç n hayat önemde olan “pute” kel mes n n kökü ve türevler n öğrenecek olursak: Pute, Lat nce kökenl b r kel me olup, “Putare” den gel r. “Putare” hesaplamak, düşünmek anlamındadır. Genelde bu kel me kökünün anlamına göre türevler çevr l r. D spute: d s = olumsuzluk, pute = düşünmek, D spute = anlaşmazlık, tartışma Compute: com = beraber, Compute = beraber düşünmek, Computer: B lg sayar. Repute: tekrar düşünülen, ün, şöhret. Impute: suçlamak, tham etmek I should have turned down the r proposal. (Öner ler n ret etm ş olmalıydım.) She has to have sold her car. (O arabasını satmış olmalıydı.) They ought to have subm tted the r report. (Onlar raporlarını sunmuş olmalıydılar.) Subm tter: sunmak We had to sell all our propert es. (Tüm mallarımızı satmamız gerekt .) Property: mal, mülk, eşya. People shouldn’t have exalted the statue of computers. (İnsanların b lg sayar statüsünü yüceltmeler gerekmezd .) Exalt: yükseltmek, övmek, yüceltmek. He shouldn’t have revealed my secret. (Sırlarımı açığa çıkarması gerekmezd ; ….çıkarmamalıydı.) Reveal: açığa çıkarmak, göstermek, açıklamak You oughtn’t to have sa d all these to h m. (Bunların tümünü ona söylemen gerekmezd .) We had to d scharge th s pat ent. (Hastayı taburcu etmek zorunda kaldık.) D scharge: taburcu etmek. We must have seen h m. (Onu görmüş olmalıyız.) ****Can le olumlu perfect modal yapılamaz. “Can + Have V3” yapısı yoktur. Yan ; He can have sa d th s şekl nde b r cümle kuramayız. Ama olumsuz yapıda olab l r. “Can’t + Have V3” şekl nde cümle kurulab l r. Örnek verecek olursak; She can’t have k lled her fr end. (O arkadaşını öldürmüş olamaz.) They should have cons dered hte offer. (Öner y düşünmüş olmalıydılar.) He must have gone. (O eve g tm ş olmalı.) He may not have brought t. (Onu almış olmayab l r.) She may not have passed the exam. (O sınavı geçm ş olmayab l r.) He s able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb l r.) He was able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb ld .) He had been able to real ze h s goal. (O amacını gerçekleşt reb lm şt .) We could have passed the exam. (Sınavı geçm ş olab l rd k.) We m ght have had an acc dent. (Kaza yapmış olab l rd k. Ya kaza yapsaydık olarak da çevr leb l r.) We could have learnt Engl sh n England. (İng l zce’y İng ltere’de öğrenm ş olab l rd k.) . We could not have sold our house. (Ev m z satmamış olab l rd k) You m ght have broken your leg. (Sen ayağını kırmış olab l rd n.) He had to reject salary r se. (Maaş artışını ret etmes gerekt .) Ject: atmak, fırlatmak anlamındadır. Lat nce kökenl olup, İng l zce’ye “ject”, Fransızca’ya “jet” olarak geçm şt r. Türkçe’de, Fransızca’dan geld ğ ç n “jet”(uçak) olarak kullanılır. KPDS ç n öneml b r kel med r. Türevler le b rl kte çok y b l nmes gerek r. Inject: n = ç ne, ject = atmak, İnject = ç ne atmak, enjekte etmek, ğne yapmak Reject: Re = yen den, Reject = yen den atmak, ret etmek Eject: dışarıya doğru atmak. (teyplerde vardır.) Object…e atmak, t raz etmek, karşı çıkmak. Project: Pro = ler ye, …nın yer ne, Project = …nın yer ne atmak, tasarlamak. The comm ttee members could have g ven more concess on. (Kom te üyeler daha fazla ödün vereb l rlerd .) ***Concess on: tav z, ödün, ayrıcalık. KPDS’ de çok geç yor. İy b l nmel . He ought to have prov ded us w th more accurate data. (B ze daha doğru b lg ler sağlamış olmalıydı.) Prov de: tem n etmek, sağlamak. Öneml b r kel me ve KPDS’ de de sorulmuş öneml b r özell ğ var. Eğer “prov de”, sonrasında sağlanan nesne bell se, “w th” le geç ş yapar. Yukarıdak cümlede sağlanan şey “daha doğru b lg ”d r. Yan nesne bell olduğu ç n “w th” le geç ş yapmıştır. Prov s on: hazırlık Accurate: doğru. “cure = tedav “den köken alır. Accuracy: doğruluk Accurately: doğru b r şek lde Inaccurate: yanlış Inaccuracy: yanlışlık Inaccurately: yanlış b r şek lde Data: ver . Lat nce aslı “Datum”dur. Lat nce’de sonu “m” le b ten kel meler İng l zce’ye geç nce “a” le sonuçlanırlar. The Government must have overcome the econom c recess on n Irak. (Hükümet, Irak’ta ekonom k durgunluğun üstes nden gelm ş olmalı.) Recess on: (ekonom k) durgunluk. Cocess on ve Recess on kel meler her b r KPDS’ sınavında en az 20-30 defa geçer. Bu nedenle çok y b l nmes gerek r. Overcome: üstes nden gelmek D ğer Modal’lar Had better: …se y olur We had better get up early. (Erken kalksak daha y olur.) Would rather / sooner: yeğlemek, terc h etmek I would rather d e than do t. (Onu yapmaktansa ölmey terc h eder m.) D e: ölmek Dead: ölü Death: ölüm We would sooner sell than rent t. (K ralamaktansa almayı terc h eder m.) Not: Eğer “would rather / sooner” formundan sonra b r cümlec k gel rse, bu cümlec ğ n zamanı mutlaka S mple Past’ tır. Bu özell k çok öneml d r ve KPDS’ de sorulmuş. I would rather (that) you rema ned at home. (Evde kalmanı terc h eder m.) I would sooner (that) you rema ned at home. (Evde kalmanı terc h eder m.) “would rather / sooner” formunun lk kullanımında, modal olduğu ç n hemen sonrasında V1 gel yordu. Burada se, sonrasında “that” le geç ş yapmış ve öznes olan b r cümlec k gelmekted r. Bu cümlec ğ n zamanı mutlaka S mple Past olmak zorundadır. Karışık b r konu olduğu ç n mantığı daha sonra açıklanacaktır. Rema n: kalmak ACTIVE – PASSIVE Etken – Ed lgen anlamındadır. B r cümlen n Act ve kullanımında yüklem yapan bell d r ve buna özne den r. Y ne burada nesne yükleme maruz kalıyor. Pass ve kullanımında se özne yüklemden etk len yor. Daha öncek dersler m zden öznen n cümlede çek lm ş f lden önce geld ğ n , bu poz syonda kullanılan pronouns’ların da “Subject Ppronouns” olduklarını b l yoruz. B r cümlede nesnen n de çek lm ş f lden sonra geld ğ n , bu poz syonda kullanılan pronouns’ların da “Object Pronouns” olduklarını b l yoruz. Pass ve formları y b lmek ç n “Subject ve Object Pronouns” lara hak m olmak gerek r. Act ve: I saw h m. (Ben onu gördüm.) Pass ve: He was seen by me. (O ben m tarafımdan görüldü.) Örnekten de görüleb leceğ g b act ve b r cümlen n nesnes pas f cümlen n öznes konumuna geç yor. Burada nesne durumları hakkında bazı b lg ler vermek gerek yor. Bazı f ller yüklem olduklarında nesne alırlar. Böyle f llere “geç şl f ller” den r. Nesne almayan f llere de “geç şs z f ller” den r. Geç şs z f ller n olduğu cümlelerde yükleme maruz kalmayan b r nesne olmadığı ç n dolayısıyla böyle cümleler n pass ve formu da yoktur. Act ve Inf n t ve Pass ve Inf n t ve To speak To be spoken To wr te To be wr tten To g ve up To be g ven up Act ve Inf n t ve’ n Pass ve formu % 99 yukarıdak g b d r. “Get ve Become” n n de kullanıldığı Pass ve form vardır. Bunu da daha sonra öğreneceğ z. İng l zce’de bütün act ve zaman ve modalların pass ve formu vardır. Bunları tek tek öğrenmek yer ne yapı olarak s stemler n n nasıl çalıştığını ve en öneml ler n öğreneceğ z. Bunları y b r şek lde öğrend kten sonra d ğerler n de çok y çalışmak gerek r. Act ve’ Pass ve’e çev r rken sadece yardımcı f l üzer nde değ ş kl k yapılır. Temel f l de V3 şekl nde yazılır. “to wr te to be wr tten” g b . 1. Present: He wr tes a letter. A letter s wr tten by h m. (B r mektup onun tarafından yazılır) 2. Past: He wrote a letter. A letter was wr tten by h m. (………..yazıldı.) 3. Future: He w ll wr te a letter. A letter w ll be wr tten by h m. (…………….yazılacak.) Pr. Perfect: He has wr tten a letter. A letter has been wr tten by h m. (…………yazılmış.) Past Perfect: He had wr tten a letter. A letter had been wr tten by h m. (…………yazılmıştı.) Pass ve form oluşturulurken “be + V3” kullanılıyordu. Bunların en öneml ler yukarda ver len beş örnektek zamanlar le uygulamasıdır. Bunlara çok y hak m olunmalıdır. D ğerler de öğren lse y olur. Present Cont.: He s wr t ng a letter. A letter s ben gn wr tten by h m.(…………..yazılıyor.) Past Cont: He was wr t ng a letter. A letter was be ng wr tten by h m. (…yazılıyordu.) Future Cont.: He w ll be wr t ng a letter. A letter w ll be ben gn wr tten by h m. (…yazılıyor olacak.) Present Perfect Cont.: He has been wa t ng a letter. A letter has been ben gn wr tten by h m. (…yazılmaktadır.) Past Perfect Cont.: He had been wa t ng a letter. A letter had been ben gn wr tten by h m. (…yazılmaktaydı.) Future Perfect Cont.: He w ll have been wa t ng a letter. A letter w ll have been ben gn wr tten by h m. (…yazılmakta olacak.) Burada öneml olan b r cümledek pas fl ğ görüp, onu yorumlayab lmekt r. eğer “be” f l nden sonra V3 varsa bu cümle pas f b r cümled r d yoruz. Başka b r değ şle, “be” f l nden sonrak temel f l “ ng” almamışsa bu cümle pas f b r cümled r d yoruz. Çünkü İng l zce’de “be” f l nden sonra ya “ ng”l b r f l veya V3’lü b r f l gel r. bu k kullanım b rb r n n alternat f d r. He s known by everyone n the area. (O bölgedek herkes tarafından tanınır veya tanınıyor.) He was found gu lty by the jury. (O jür tarafından suçlu bulundu.) Over the last months, th s book has been sold very well. (Geçen aylarda bu k tap çok y satılmış.) The robbers had been followed by the pol ce. (Soyguncular pol s tarafından tak p ed ld .) He w ll be appo nted as the new cha rman. (Yen b r başkan olarak atanacak.) As: g b , olarak,…çok değ ş k anlamları vardır. “g b ” anlamında edat olarak kullanılab lmes ç n sonrasında b r edat olmalıdır. İk Nesnel Cümlelerde Pass ve Form Bu durumda nesnelerden b r “ nd rect object” d ğer “D rect object”t r. İk nesnel b r cümle, nesnelerden her b r özne yapılarak k farklı şek lde Pass ve formu yazılab l r. Bu tür cümlelerde kullanılan f ller şunlardır: Br ng: get rmek Prom se: söz vermek G ve: vermek Refuse: red etmek Leave: ayrılmak Send: Lend: ödünç vermek Show: Order: emretmek Tell: Pay: demek öndermek göstermek söylemek I gave h m a book. (Ona b r k tap verd m.) Yukarıdak cümlen n k nesnes vardır. İnd rect object = h m, D rect object = book’ tur. Bu durumda aynı anlamda olan k farklı pass ve şekl vardır. He was g ven a book by me. (O’na b r k tap ben m tarafımdan ver ld .) A book was g ven to h m by me. (B r k tap ona ben m tarafımdan ver ld .) Yukarıdak cümle ç n şuna d kkat çekmek gerek r: İk nesnel cümlelerde pass ve formu yazarken “yalın object” başa alındığında “ nd rect object”ten önce “to” yazılır. Pass ve Inf n t ve veya Pass ve gerund şekl nde de Pass ve formlar vardır. Örneğ n; Act ve: I want to see. (Ben görmek st yorum.) Pass ve: I want to be seen (Ben görülmek st yorum.) Not: Inf n t ve konusundan hatırlayınız. He s afra d of be ng k lled (O öldürülmekten korkar.) Not: Her f l n “Pass ve gerund” hal “be ng + V3” şekl nded r. Not: Yukarıdak cümlede, neden Pass ve nf n t ve değ l de Pass ve gerund kullanıldı d ye b r soru akla geleb l r. Bu durumda “Gerund ve Inf n t ve”ler n kullanımı düşünülmel d r. B r edattan sonra eğer çek lmem ş b r f l varsa bu mutlaka gerund olacaktır d ye gerund kullanımının b r nc maddes n hatırlayınız. (Pass ve gerund’lar da gerund’lar g b kullanılırlar.) Bu şek lde önce öğrend ğ m z kurallar bazen sonrak dersler m zde geçeb l yor. Bu yapılar geçt ğ nde d kkat çek lmel d r. They cons der be ng employed. (Onlar st hdam ed lmey düşünüyorlar.) Not: “cons der”ın sonrasında “gerund” sted ğ n hatırlayınız. Employ: st hdam etmek, çalıştırmak. CAUSATIVE Ett rgenl k k p d r. İng l zce dışında d ğer d llerde yapısı bas tt r ama İng l zce’de b raz karmaşıktır. Ett rgenl k, “b r eylem başkasına yaptırmak demekt r.” Türkçe’de bu “t r” ek le sağlanır, ayrı b r f l yapısı yoktur. “kest rd m, d kt rd m, s ld rd m…” g b . İng l zce’de se “Have, Make, Get “ olmak üzere ett rgenl ğ sağlayan üç f l vardır. Bu f ller, modallar g b çalışarak bell b r kurala göre temel f llerden önce yazılarak ett rgenl k sağlamış olurlar. Ett rgenl k, “b r eylem başkasına yaptırmaktır” dem şt k. Pek , b r ne yaptırılacak eylem para le yaptırılab l r, r ca le yaptırılab l r, zorla yaptırılab l r. Türkçe’de bunu sağlayan artı b r ek veya f l yoktur. Cümlen n anlamına göre r ca le m , zorla mı veya para le m yaptırıldığı anlaşılır. İng l zce’de se bu nüansın kullanımı, bazı st snalar har ç şöyled r: Have: B r ne “r ca” le b r şey yaptırmak. Make: B r ne “zor” le b r şey yaptırmak Get: B r ne “para” le b r şey yaptırmak Başkasına b r eylem yaptırırken bu eyleme maruz kalan b r nesne vardır. Örneğ n “arabamı tam r ett rd m” derken, yaptırdığınız tam r etme eylem ne maruz kalan “araba”dır. Bu nesney herhang b r nesne olarak Someth ng le göster rsek; Have Make + Sth + V3 Get Causat ve’ n İng l zce’dek bu yapısında, yaptırılan eylem n k me yaptırıldığı bell değ ld r. Örneğ n, “Saçımı kest rd m” ded ğ n zde, saç kesme eylem n k m n yaptığı bell değ ld r. İşte İng l zce’de yukarıdak kullanım böyled r. I have my ha r cut. (Ben saçımı kest r r m) Sth V3 I had my ha r cut. (……kest rd m.) Men have the r ears p erced. (Erkekler kulaklarını deld r rler.) I w ll have my ha r cut. (……kest receğ m.) I have had my ha r cut. (……kest rm ş m.) I had had my ha r cut. (……kest rm şt m.) I am hav ng my ha r cut. (……kest r yorum.) I was hav ng my ha r cut. (……kest r yordum.) I w ll have had my house repa red. (………tam r ett rm ş olacağım.) You could got your tyres changed. (Tekerlekler n z değ şt reb l rd n z.) He w ll have the pat ent operated. (O hastayı amel yat ett recek.) We can not make our vo ce heard. (Ses m z duyuramıyoruz.) ***NOT: Görüldüğü g b “Causat ve” yapısı tüm zamanlar ç n uygulanab l r. Ayrıca tüm modallar ç n de uygulanab l r. Çalışırken, bu yapıyı tüm modal ve zamanlara uygulayarak çalışmak daha ver ml olacaktır. I must have my ha r cut. (……kest rmel y m.) I can have my ha r cut. (……kest reb l r m.) ***Not: Sınavda veya okurken “Causat ve” yapısını göreb lmek öneml d r. Eğer “have, make, get”ten sonra b r nesne var ve sonrasında V3 varsa bu “Causat ve”d r d yoruz. He got h s car repa red. (O arabasını tam r ett rd .) He had got h s car repa red. (………..tam r ett rm şt .) We shall get room cleaned. (Odayı tem zleteceğ z.) My father had h s eyes exam ned. (Babam gözler n kontrol ett rd .) We had had a pool bu lt n our garden. (Bahçem zde b r havuz nşa ett rm şt k.) The teacher w ll have a compos t on wr tten. (Öğretmen b r kompoz syon yazdıracak.) Neden V3 Kullanılmaktadır????? “Causat ve” yapısını ezbere değ l de mantığını kavramak şekl nde öğrenmek açısından bu soruyu cevaplamak çok öneml d r. “…………….a compos t on wr tten.” derken yazma eylem n “a compos t on”yapmıyor; buna maruz kalıyor, etk len yor. Örnek olarak yukarıda ver len d ğer cümleler n de mantığı böyled r. Yan “Causat ve” kullanımında nesne zam r konumundak sözcük, sonrasındak eylem yapmıyor, ona maruz kalıyorsa, bu eylem V3 olma durumundadır. Bu özell klerden dolayı ett rgenl ğ n bu şek ldek kullanımına “Pass ve Causat ve” den r. Ama bu tartışma konusudur. Asıl “Pass ve Causat ve” yapısı bu değ ld r. Daha sonra b ze anlatılacaktır. Pek V3 yar ne V1 kullanılırsa ne anlama gel r? Eğer “Causat ve” yapıda nesne zam r nden sonra V1 kullanılırsa nesne zam r n n V1’ gerçekleşt rd ğ anlamına gel r k bu da akt fl k durumu olduğu ç n ett rgenl ğ n bu yapısına da”Act ve Causat ve” den r. Formülsel olarak bunu fade edecek olursak: Have Make +So+ V1 +Sth şekl nde olur. Get ***Not: “Act ve Causat ve” yapısında çok öneml b r özell k var k KPDS’de sorulan b r ayrıntıdır. Bu kullanımda Get, “to” le b rl kte kullanılır. Yan Get bu kullanımda f l “Full Inf n t ve” olarak ster. I had a doctor test my eyes. (Gözler m b r doktora kontrol ett rd m.) We could have had h m translate our art cle. (Makalem z ona çev rteb l rd k.) We could have had our art cle. translated (Makalem z çev rteb l rd k.) Not: Son cümlede pass ve’l k olduğu ç n cümle sonuna “by h m” g b b r fade ekleyeb l r z. I got a mechan c to repa r my car. (Arabamı b r motorcuya tam r ett rd m.) Not: Get’ n bu kullanımda “to” le b rl kte kullanıldığına d kkat ed n z. They must have gotten the r roof repa red. (Evler n n çatısını tam r ett rm ş olmalılar.) We should get a repa rman to f x the plug. (Pr z b r tam rc ye tam r ett rmem z gerek r.) F x: tam r etmek, saptamak, düzenlemek Mechan c: tam rc , tekn syen, motorcu Plug: pr z They had to get a mechan c to test the motor. (Onların motoru b r tam rc ye kontrol ett rmeler gerek r.) Not: Öneml olan okurken veya soru çözerken “Causat ve” yapısını görmekt r. You can not make me tell the secret. (Bana sırları söyletemezs n z.) We had our baby vacc nated. (Çocuğu aşılattık.) Vacc nate: aşılamak The r fam ly had to have the pat ent operated. (A les n n hastayı amel yat ett rmes gerekt .) You must have your tooth f lled. (D şler n z doldurtmalısınız.) They had to have someone mend the r roof. (Evler n n çatısını b r ne tam r ett rmek zorunda kaldılar.) Not: V1 ve V3 kullanımı, önces ndek nesne “bunlara maruz mu kalıyor yoksa bunları yapan mıdır?” ayırımına göre yazılır. V1 kullanımında, önces ndek nesne V1’ gerçekleşt r yor demekt r. V3’ te se önces ndek nesne V3’ e maruz kalıyor demekt r. Ayırım bu mantık le yapılır. Formülsel olarak ezberlemekten z yade mantığını kavramak daha y d r. Çünkü formüle uymayan bazı st snalar da vardır. GERUNDS AND INFINITIVES “Gerunds ve İnf n t ves” ler, Türkçe’dek sm n haller durumunda kullanılırlar. İng l zce’de se b r yüklemden sonra çek lmem ş f ller mastar yapısında gramat k açıdan üç konumda geleb l rler. 1.) Gerund (speak ng, go ng g b ) e.g. I l ke sw mm ng. 2.) Inf n t ve (to speak, to go g b ) e.g. I want to sw m 3.) Bare nf n t ve (Yalın mastar) (speak, go g b ) e.g. He made me cry. “Öğrenmey st yorum” cümles nde “ stemek” cümlen n yüklem d r. “öğrenmey ” se çek lmem ş konumda olup, İng l zce’de gramat kal olarak yukarıda da söylend ğ g b üç şek lden b r le fade ed leb l r. Bu b r s stemd r, kuralları vardır. Bu kurallar çerçeves nde uygun olan şekl yle cümle yazılır. İng l zce’de, cümlede çek ms z b r f l den nce “Gerunds ve İnf n t ves” olmak üzere k kullanım akla gel r. Bu durumda b r d ğer ç n alternat f konumundadır. Yan eğer cümlede gerund kullanılmıyorsa, onun alternat f olan nf n t ve’e g d l r. Bu özell k olduğu ç n b r konunun y b l nmes , alternat f n n de çözüleb lmes anlamına gel r. GERUNDS “Gerund” s m f l (verbal noun) demekt r. B r f l n – ng almış b ç m d r. “Gerund” lar, b r f l ve b r s m özell ğ taşırlar. Cümlede s m veya zam r olarak kullanılırlar. Bas t olarak eğer cümlede k tane f l kullanılıyorsa k nc f l ya - ng takısı alır, ya başına “to” gel r ya da yalın hal yle kullanılır. Hang f lden sonra f l n - ng takısıyla geleceğ n , veya nf n t ve olarak geleceğ n öğrenmen n tek yolu f ller ezberlemekt r. Çünkü herhang b r mantık çerçeves nde yapılmamaktadır. Bazı F llerden Sonra Gerund Kullanılır. Bu f ller n sayısı yaklaşık 40 c varındadır. Bunlar yüklem olacakları zaman sonralarında eğer çek lmem ş b r f l gel rse, “gerund” olmak zorundadır. Bu özell k tamamen ezbere dayalı b r durumdur. Aşağıda bu f llerden en çok kullanılanları ver lm şt r. Bu f ller, yüklem olarak kullanıldığında ve sonrasında çek lmem ş b r f l geld ğ nde bu mutlaka “gerund” olmalıdır. 1.) B r Edattan Sonra (After a prep s t on) Edat: Tek başlarına b r anlamı olmayan, b r s m veya s m türev (zam r, s m f l g b ) le b rl kte kullanılarak anlamlarını bütünleşt ren sözcüklerd r. İn, on, under, of, off, w th, for, over ….. g b . He come n the room. (buradak “ n” edattır çünkü s mden önce gel r.) He come n. (“ n” zarftır çünkü f l etk lem şt r.) Eğer b r cümlede yüklemden sonra b r edat varsa ve sonrasında çek lmem ş b r f l kullanılmışsa bu mutlaka gerund’tır. İlla da gerund olacak d ye b r kural yoktur. Yüklemden sonra h çb r şey olmayab l r veya b r s m geleb l r. Ama eğer yüklemden sonra edat var ve sonrasında da çek lmem ş b r f l varsa bu mutlaka gerund olmalıdır. Bundan sonra cümleler kurulurken KPDS ç n öneml olan kel meler kullanılacak. Geçen bu kel meler mutlaka y öğrenmem z gerek r. The members are th nk ng of appo nt ng h m as the r pres dent. (Üyeler, onu başkanları olarak atamayı düşünüyorlar.) 1. a) to appo nt b) appo nt c) appo nt ng Boşluğa “appo nt ng” gelmel d r. Çünkü yüklemden sonra edat vardır ve edattan sonra eğer çek lmem ş b r f l varsa bu gerund olmak zorundadır. Böyle f ller b r edat le nesneye nd rekt olarak geçerler. Böyle sorularda cümlen n anlamı b l nmezse de soru çözüleb l r. Appo nt: atamak, kararlaştırmak D sappo nt: hayal kırıklığına uğratmak, bozmak, engel olmak. (Başında bulunan “d s”ten dolayı “app nt” n olumsuzu şekl nde anlaşılab l r d ye KPDS’de sık sık geçen öneml b r kel me. Mutlaka b l nmel .) Th nk of: düşünmek (tasarlamak anlamında) Th nk over: düşünmek (b r şey üzer nde) Th nk about: düşünmek (b r şey üzer nde) He s th nk ng of em grat ng to USA. (O Amer ka’ya göç etmey düşünüyor.) He gave up smok ng. (O s gara çmey bıraktı.) The sc ent sts shouldn’t have approved of us ng hazardous mater al. (B l m adamlarının tehl kel materyaller kullanmayı onaylamamaları gerek rd .) Hazardous: tehl kel (syn: dangerous) Approve of: onaylamak D sapprove of: onaylamamak ( k s de “of” le nesneye geç ş yapar.) Approve KPDS’de oldukça sık geçen b r kel med r. Eş anlamlıları le b rl kte çok y b l nmel . Reaff rm, cert fy, attest: onaylamak Rat fy: Onaylamak. Rat f cat on: onaylama Spec fy: Onaylamak, açıkça bel rtmek. Spec f cat on: bel rtme, tar f name Not fy: Onaylamak, b ld rmek. Not f cat on: haber, b ld rme Aff rm: Onaylamak Reaff rm: Onaylamak Conf rm: Onaylamak Bear out: Onaylamak As a researcher, he was always nterested n develop ng someth ng benef c al. (O b r araştırmacı olarak da ma faydalı şeyler gel şt rmekle lg len rd .) nterested n: … le lg lenmek (da ma nesneye “ n” le geç ş yapar.) Develop: Gel şt rmek (daha önce geçm şt ) Improve: Progress: Advance: Enhance: Extend: Boost: Grow up: Flour sh: Thr ve: Benef c al: faydalı. (syn: useful) Not: Any, some, every, no kel meler ; th nk, body, one, where kel meler le b rleşt kler nde sonralarında mutlaka b r sıfat sterler. Türkçe’dek mantığa ters b r yapıdadır. Any th nk Some body Every + one No + Adject ve where Yukarıdak örnekte de görüldüğü g b Someth ng geçm ş ve sonrasında da “benef c al” sıfatı gelm şt r. You must g ve up smok ng. (S garayı bırakmalısınız.) He d sapproves of jo n ng the army. (O orduya katılmayı onaylamıyor.) Jo n: katılmak D sapprove of: Onaylamamak They succeeded n persuad ng us. (Onlar b z kna etmey başardılar.) Succeed n: başarmak Persuade: kna etmek 2.) Bazı F llerden Sonra Gerund Kullanılır Bu f ller n sayısı 30 – 40 c varındadır. Bunlar yüklem olacakları zaman sonralarında eğer çek lmem ş b r f l gel rse, “gerund” olmak zorundadır. Bu özell k tamamen ezbere dayalı b r durumdur. En öneml 10 – 15 tane f l göreceğ z. D ğerler l ste hal nde b ze ver lecek. Bu f ller yazarsak; Avo d: kaçınmak, sakınmak Understand: anlamak Cons der: düşünmek Adm t: kabul etmek, t raf etmek Ant c pate: sez nlemek Apprec ate: takt r etmek Enjoy: hoşlanmak M nd: aldırmak, umursamak, umurunda olmak Postpone: Delay: ertelemek Defer: Put off: Forg ve: Pardon: bağışlamak, affetmek Excuse: Hate: Detest: nefret etmek Abhor: L ke / d sl ke: Compla n: sevmek / sevmemek ş kayet etmek Understand: anlamak Bu f ller, yüklem olarak kullanıldığında ve sonrasında çek lmem ş b r f l geld ğ nde bu mutlaka “gerund” olmalıdır. You could have avo ded hurt ng h m. (Onu nc tmekten kaçınmış olab l rd n veya kaçınab l rd n.) She cons ders mov ng away. (O taşınmayı düşünüyor.) Move: taşınmak, hareket etmek (yanında away, n g b değ ş k edatları alab l r.) He hates gett ng up early. (O erken kalkmaktan nefret eder.) The th ef adm tted steal ng the money. (Hırsız parayı çaldığını t raf ett .) Th ef: hırsız Theft: hırsızlık I don’t ant c pate meet ng any problem. (Herhang b r problemle karşılaşmayı sez nlem yorum.) I don’t understand your compla n ng. (Ş kayet n z anlamıyorum.) 3.) Bazı Dey mlerden Sonra Gerund Kullanılır İng l zce’de, aşağıda yazılan dey mlerden sonra eğer b r çek lmem ş f l gel rse, kes nl kle “gerund” olmalıdır. It s no use: anlamı yok, yararı yok, manası yok It s no good: anlamı yok, yararı yok That s no po nt n: anlamı yok, yararı yok Can’t help: el nde olmamak, b r şey yapmaktan kend n alamamak Feel l ke: canı stemek It s worth: …meye değer Look forward to: dört gözle beklemek Object to: t raz etmek, b r şeye karşı çıkmak Oppose to: t raz etmek, b r şeye karşı çıkmak Confess to: t raf etmek Be used to: ….e alışkın olmak Be accustomed to: …e alışmak Get used to: …e alışmak Get accustomed to: …e alışmak Get around to: dolaşmak, yayılmak, kandırmak Have trouble: zorluk çekmek Can’t bear: dayanamamak Can’t stand: Have fun: Bu kalıplardan sonra, (zamanı ne olursa olsun, olumlu veya olumsuz olsun) eğer b r çek lmem ş f l varsa, bu f l gerund yapısında olmalıdır. Her zaman bunlardan sonra “gerund” olacak d ye b r kural yoktur. Bazen çek lmem ş b r f l dışında da b r sözcük geleb l r. Örnekler I am look ng forward to see ng you among us. (sen aramızda görmey dört gözle bekl yorum.) French s no worth learn ng. (Fransızca öğren lmeye değmez.) I don’t feel l ke go ng out to n ght. (Bu gece canım dışarı çıkmak stem yor.) He must have confessed to comm tt ng the cr me. (O suçu şled ğ n t raf etm ş olmalı.) Confess to: t raf etmek (z h nsel anlamda) Comm t: şlemek (suç, günah, hata, c nayet anlamında) The h jackers objected to releas ng the hostages. (Uçak kaçıranlar (hava korsanları) reh neler serbest bırakmaya karşı çıktılar.) H jacker: uçak kaçıran, hava korsanı Release: serbest bırakmak, salıvermek Hostage: reh ne I am used to study ng late at n ght. (Geç saatlere kadar çalışmaya alışkınım.) He can’t help laugh ng when he sees me. (Ben gördüğünde kend n gülmekten alamaz.) She had trouble solv ng her problem. (O problem n çözmede zorluk çekt .) Engl sh s worth learn ng. (İng l zce öğrenmeye değer.) The m n ster confesses to gett ng nvolved. (Bakan suça bulaştığını t raf ett .) Confess to: t raf etmek Get nvolve: b r le b r suça bulaşmak 4.) Hem Mastar Hem de Gerund Alan F ller İng l zce’de, bazı f ller hem mastar hem de nf n t ve alab l rler. Başlamak f ller start / Beg n Kesmek, ara vermek Cease Devam etmek Bu f ller k s n de alab l rler (Bu sınavda sorulmaz) Cont nue I start work ng on Monday. (P. Tes çalışmaya başlarım.) I start to work on Monday. (P. Tes çalışmaya başlarım.) Eğer bu f ller Cont nuous formda çek l rlerse sonrasında da çek lmem ş b r f l var se terc h n z gerund’tan yana kullanmayın den l yor. Gramat kal olarak yasak değ l ama k gerund yan yana gelmes n d ye nf n t ve kullanılır. Bu konu le lg l öneml ve temel b lg ler öğrenm ş olduk. Bundan sonra öğreneceğ m z detaylar ler düzey ç nd r. B r öncek derste, eğer yüklemden sonra çek lmem ş b r f l gel rse üç yapıdan b r le kullanılab leceğ söylenm şt . Aslında her d lde olduğu g b İng l zce’de de bu çek lmem ş f l çek lm ş olan f l n b r kısaltması g b d r. Yüklemden dolayı çek lmem ş olan f l n zamanı ve k m n tarafından yapıldığı bell d r. Örneğ n; “Ben öğrenmek st yorum” derken, çek l olan f l yan yüklem “ st yorum”dur. İnf n t ve veya Gerund olacak çek lmem ş f l de “öğrenmek”t r. Burada yüklemden dolayı öğrenmen n ne zaman stend ğ ve k m n tarafından stend ğ bell d r. İk s n n de öznes “ben”d r. Gerund Kullanımı le lg l Örnekler I apprec ate help ng (Yardımı takd r ed yorum.) Bu cümlede “apprec ate” den dolayı “help” f l Gerund olarak kullanılmıştır. “help ng” n de öznes “I” dır. Başka b r cümlede yüklem le Gerund’ın öznes farklı olab l r. Örneğ n aynı cümley bu şek lde de yazab l r z. I apprec ate you help ng (Yardımınızı takd r ed yorum.) Bu cümlede se yüklem le Gerund’ın özneler farklıdır. Yüklem n öznes I, Gerund’ın öznes you’dur. Gerund s m f l olduğu ç n ve sıfatlar s m le kullanıldığı ç n aslında you yer ne your’un kullanılması daha uygundur. Yüklem n nesnes olan “your help ng” n de nesnes olab l r. “The poor” g b . Bu açıklamalardan sonra cümlem z yazarsak şöyle olur. I apprec ate your help ng the poor. (Fak rlere yardımınızı takd r ed yorum.) Th s project s not worth ma nta n ng. (Bu proje devam etmeye değmez.) He accused everybody of be ng reluctant. (O herkes steks z olmakla suçladı.) Accuse of: suclamak Unw ll ng: steks z Reluctant: steks z W ll ng: W ll: stekl stek Irreluctant: stekl I do not understand your compla n ng about your jop. (İş n z hakkında yakınmanızı anlamıyorum.) We cannot got anywhere w thout d scuss ng the ssues properly. (B z meseleler uygun b r şek lde tartışmaksızın b r yere varamayız.) Issue: mesele, sorun, problem Properly: uygun b r şek lde D scuss: tartışmak We get used to l v ng under m serable cond t on. (B z sef l koşullar altında yaşamaya alıştık.) M serable: per şan, sef l 5.) Allow = Perm t, Adv se = Recommend F ller Dördüncü madde g b d r. Yan yukarıdak k f l (eş anlamları le b rl kte dört f l) hem Gerund hem de İnf n t ve alab l rler. Yalnız dördüncü madde g b sten len zaman Gerund sten len zaman İnf n t ve almıyor. Bu gramat kal b r özell kt r. Bu f ller bazen Gerund bazen de İnf n t ve alırlar. Allow = z n vermek, Adv se: tavs ye etmek, önermek. ***Kural: 1. Eğer bu f llerden sonra b r nesne varsa İnf n t ve kullanılır. ***Kural: 2. Eğer bu f llerden sonra b r nesne yoksa Gerund kullanılır. He recommended me to rest. (Bana d nlenmem tavs ye ett ) “Recommend”den sonra nesne olduğu ç n (me) İnf n t ve kullanılmıştır. He recommended rest ng. (Bana d nlenmey tavs ye ett ) “Recommend”den sonra nesne olmadığı ç n Gerund kullanılmıştır. My w fe doesn’t allow me to go out. (Karım dışarı çıkmama z n vermez.) My w fe doesn’t allow go ng out. (Karım dışarı çıkmaya z n vermez.) The expert adv sed us to sell shar ng. (Uzman b ze h sse senetler n satmayı önerd .) Expert: uzman Shar ng: h sse senetler 6.) Regret, Forget, Remember (Üzgün – p şman olmak. Unutmak. Hatırlamak) Yukarıdak üç f l de bazen Gerund bazen de İnf n t ve alırlar. Buradak espr b raz da anlama yönel kt r. Eğer bu f llerden sonra kullanılacak olan f l daha önce gerçekleşm ş b r olaydan bahsed yorsa Gerund, daha sonra gerçekleşecek b r olaydan bahsed yorsa İnf n t ve kullanılır. I regret spend ng so much money. (Bu kadar çok para harcadığıma üzgünüm.) I regret to spend so much money. (Bu kadar çok para harcamaya (harcayacağıma) üzgünüm.) *** “Regret” te genell kle gerund kullanımı terc h ed l r. I forgot tak ng my purse. (cüzdanımı aldığımı unuttum.) (cüzdanı üzer nde demekt r.) I forgot to take my purse. (cüzdanımı almayı unuttum.) (cüzdanı üzer nde değ l demekt r.) *** Beş nc madde kullanımına uyuluyor. Ama altıncı madde kullanımda en çok hlal ed len b r kuraldır. 7.) Need, Requ re , Want (İht yacında olmak, Gerekt rmek, İstemek.) Bu üç f l de aynı anlamda kullanılmaktadır. Üçü de hem Gerund hem Mastar alab l rler. Yalnız burada k mastar “Pas f Mastar” dır. Bu kullanımdak cümlelerde özne genell kle cansızdır. Pass ve nf n t ve: to be + V3 Th s room needs clean ng. (Bu odanın tem zlemeye ht yacı var.) Aynı cümley şu şek lde de yazab l r z anlam olarak aynıdır. Th s room needs to be cleaned. (Bu odanın tem zlenmeye ht yacı var.) The grass requ res cutt ng. (Otlar kesmeye ht yacı var.) My car wants watch ng. (Arabamın yıkamaya ht yacı var.) My car wants to be watched. (Arabamın yıkamaya ht yacı var.) Bu kullanımdak özne canlı olamaz mı sorusu üzer ne (olab l r d ye) şu örnek ver ld . I need to be accepted n the club. (Külube kabul ed lmeye ht yacım var.) Bu kullanımda yaygın olarak “gerund” kullanılır. 8.) See, Hear, Feel, Watch: (Görmek, duymak, h ssetmek zlemek) Her dördü de Gerund veya Mastar alab l rler. Yalnız buradak mastar “Bare İnf n t ve”d r. yalın mastar = f l n b r nc hal = “to”suz mastar. Burada Gerund ve İnf n t ve kullanımının öneml b r farkı da vardır. Eğer yüklemden sonra (k bu yüklem yukarıdak dört f lden b r d r) kullanılacak f l n yarattığı olayın b r kes t alınmışsa bu f ller Gerund olarak kullanılmak zorundadır; olayın tümü alınmışsa Bare nf n t ve olarak kullanılmak zorundadır. I saw h m wa t ng at the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.) I saw h m wa t at the bus stop. (Onu otobüs durağında beklerken gördüm.) Gerund kullanımından dolayı B r nc cümlede eğer o yarım saat durakta beklem şse ben m beş on dak kasını gördüğüm, tüm olaya vakıf olmadığım anlaşılır. İk nc cümlede se Bare İnf n t ve kullanımından dolayı Ben m bu beklemen n tümüne vakıf olduğum anlaşılır. We felt the house shak ng. (ev n sarsıldığını h ssett m.) (sarsıntının b r kısmını) We felt the house shake. (ev n sarsıldığını h ssett m.) (sarsıntının tümünü) Shake: sallanmak, sarsılmak Kullanımı b raz karışık olan b r konudur. Bu madde de Türkçe çev r den çok İng l zce mantığını kavramak öneml d r. I watched them enter the bar. (Onları bara g rerken gördüm.) (Bara g rme eylem anlık b r eylem olduğu ç n tümü görüleb leceğ nden “bare nf n t ve” kullanılmıştır. “watch” genelde “bare nf n t ve” le kullanılır, ama “gerund” la da kullanılab l r. I heard her s ng ng. (Onu şarkı söylerken duydum.) Not: Genelde kısa süren olaylar, heps gözleneb leceğ nden “bare nf n t ve” le aktarılır. Uzun süren olaylar se, b r kısmı gözlen rse “bare nf n t ve” le; tümü gözlenm şse “gerund” le aktarılır. INFINITIVES Daha önce de söylend ğ g b çek ms z f l n kullanıldığı üç yapıdan b r de Inf n t ves’lerd r. Mastar hareketler nde Inf n t ves’lerden faydalanılır. Inf n t ves’ler kullanım yerler ne göre maddeler hal nde göreceğ z. I want to learn Engl sh. (Ben öğrenmek st yorum.) Burada yüklem n ve mastarın öznes aynıdır. I want you to learn Engl sh. (Ben s z n İng l zce öğrenmen z st yorum.) Bu cümlede se yüklem n öznes I, mastarın öznes You’dur. Madde ayırımı bu şek lde f ller n nesne alma veya özne durumuna göre yapılacaktır. “Bu f llerden sonra mastar gel r” d ye ezberlemektense yapı olarak bunları öğrenmek daha y olacaktır. Ayrıca çev r b ç m n de kavramak öneml d r. Ş md maddeler hal nde Inf n t ves’ler n kullanıldığı yapıları öğrenel m. Verb + Inf n t ve Yan hemen sonrasında Inf n t ve alan f ller demekt r. Bunların sayıları10–15 taned r. Burada en öneml ler nden b rkaç örnek ver lecekt r. Bu gruba g ren f ller l ste hal nde aşağıda sunulmuştur. Bu yapıda, yüklemden hemen sonra Inf n t ve geld ğ ç n hem yüklem n hem de Inf n t ve’ n öznes aynıdır. Appear- Seem- Look: Görünmek Can afford: Gücü yetmek Cla m: İdda etmek Consent: …e razı olmak Dec de: karar vermek Demand: İstemek, talep etmek Deserve: Hak etmek, layık olmak Happen: Tesadüfen …mek Hes tate: Tereddüt etmek Hope: Ummak, üm t etmek Learn (How): Öğrenmek Know (how): B lmek, tanımak Offer: Tekl f etmek Plan: Planlamak Prepare: Hazırlamak Prom se: Vaat etmek Pretend: G b davranmak Refuse: Ret etmek Resolve: Karar vermek Seek- Try- Str ve: …meye çalışmak Tend: Eğ l m nde olmak Threaten: Tehd t etmek Undertake: Üstlenmek Would love: Seve seve…mek Condescend: Tenezzül etmek I can’t afford to buy such a car n these econom c cond t ons. (Ben bu ekonom k şartlarda böyle b r araba alacak güçte değ l m.) We dec ded to g ve up the project. (B z projeden vazgeçmeye karar verd k.) They had to prom se to fulf l the r comm tment. (Onlar vaatler n yer ne get rmeye söz vermek zorunda kaldılar.) Comm tment: söz, vaat, taahhüt. To prom se: söz vermek Comprom se: (komprumayz) uzlaşmak, ödün. KPDS’de en kr t k yerlerde 4-5 defa geçer. İy b l nmel . Fulf l: yer ne get rmek,yapmak mplement: Ach eve Accompl sh: Execute: (eks kut) cra etmek Carry out: Bu lt: Construct: Manufacture: Produce: Perform: Conduct: Fulf l’den sonra yazılan f ller n heps onun eşanlamlısıdırlar. KPDS ç n çok öneml kel melerd r. İy b l nmel . He should have tr ed to resolve the d spute. (Onun tartışmayı çözmeye çalışması gerek rd .) Try: …meye çalışmak, denemek D spute: tartışma, anlaşmazlık Confluent: Del berate: D scuss: Debate: Argue: The two governments refused to resume the talks. (Her k hükümet görüşmelere yen den başlamayı ret ett ) Refuse: ret etmek Reject: Turn down: Talks: görüşme Resume:…e yen den başlamak, sürdürmek He must have threatened to k ll us. (B z öldürmek ç n tehd t etm ş olmalı.) Threaten: tehd t etmek Not: Bu yapıları Türkçe’ye çev rmek öneml b r husustur. Moda mod b ld kten sonra Türkçe’ye uygun b r şek lde çev rmek gerek r. I happened to see h m. (Onu tesadüfen gördüm.) Happen: olmak Happen + full Inf n t ve: tesadüfen ….mek. He always tends to hurt people. (O genell kle nsanları nc tmeye eğ l ml d r.) Tend: eğ l m nde olmak. (Türkçe’ye mey l, eğ l m anlamında “tandans” olarak s m hal geçm şt r.) She consented to step down. (O çek lmeye razı oldu.) Consent: …e razı olmak Step down: ger adım aymak, çek lmek I would love to come along w th you. (S z nle seve seve gel r m.) Would love: seve seve …mek Along w th: … le She should not have condescend to take h s book. (Onun k tabını almaya tenezzül etmemel yd .) Condescend: tenezzül etmek You could have come to see me. (Ben görmeye geleb l rd n) 2.) Verb + Object + Inf n t ve Bu kullanımda, yüklemden sonra b r nesne gel r ve ardından mastar kullanılır. Burada yüklem olarak kullanılan f ller b r nesneden sonra mastar gerekt r rler. Bu gruba g ren f ller aşağıda sunulmuştur. Allow- Perm t: İz n vermek Ask: İstemek, R ca etmek Recommend- Adv se: Önermek, Tavs ye etmek Cause: Sebep olmak Challenge: Meydan okumak, Düelloya davet etmek Command: Emretmek Compel- Force- Coerce: Zorlamak, Zorunda bırakmak Encourage: Cesaretlend rmek, Teşv k etmek Enable: Mukted r olmak, Mümkün kılmak F nd: Bulmak Forb d: yasaklamak nv te: Davet etmek Not fy: Haber vermek, B lg lend rmek Obl ge: Mecbur etmek, zorunda bırakmak Order: Emretmek, S par ş vermek Rem nd: Hatırlatmak Requ re: Gerekt rmek Teach: Öğretmek Tell: Söylemek Tempt: Ayartmak Urge: stemek, …e sevk etmek Warn: İkaz etmek, uyarmak Want: İstemek The U.N has urged the Iraq Government to comply w th the resulot ons of the secur ty counc l. (B. M………………) To Comply: Resolut on: Secur ty: Counc l: The teacher could have allowed us to play.(Hoca oynamamıza z n vereb l rd .) No one can force me to g ve up smok ng. (H ç k mse ben s gara çmey bırakmaya zorlayamaz.) Force: zorlamak The doctor encouraged the pat ent to go home. (Doktor hastayı eve g tmeye cesaretlend rd .) Cour: kalp, yürek Courage: yürekl Encourage: yüreklend rmek, cesaretlend rmek, mot ve etmek Promote: mot ve etmek teşv k etmek (promos on) Not: B r kalıbın y ce öğren leb lmes ç n sözcükler n değ şt r lerek tekrar tekrar yazılıp, Türkçe’ye çevr lmes egzers zler yapılmalıdır. The U N urged the U S A to l ft the embargo. (B M Amer ka’nın ambargoyu kaldırmasını sted .) Urge: stemek (ş ddetle b r şey …) Not: Çalışırken arada Türkçe cümleler yazıp İng l zce’ye çev rmek ver ml l ğ arttırır. İng l zce’den Türkçe’ye de çev r yaparken cesaretl b r şek lde ver lmek stenen mesaj Türkçe’ye uygun b r şek lde fade ed leb lmel d r. You ought to have warned us not to go there. (B z oraya g tmemek ç n uyarmış olmalıydınız.) Negat ve Inf n t ve: Inf n t ve’ n önüne “not” get r lerek oluşturulur. “not to go” g b . The nspector obl ged the m n ster to re gn. (müfett ş bakanı st fa etmeye mecbur ett .) Inspector: müfett ş Spect: bakmak Inspect: ın: ç ne, spect: bakmak, Inspect: İç ne bakmak = ncelemek In spectator: ç ne bakan, nceleyen, = müfett ş Spectator: sey rc Expect: ex: dışarı, pect: bakmak, Expect: dışarı bakmak = beklemek, ummak Respect: tekrar tekrar bakmak, saygı göstermek Attend: b r yerde hazır bulunmak, devam etmek Attendance: hazır bulunanlar, zley c ler Obl ge: mecbur etmek, zorunda bırakmak He orders us to be ready at 11 o’clock. (Saat 11’de hazır olmamızı emred yor.) Order: emretmek, s par ş etmek, düzen, sıra They adv sed us to learn Engl sh. (İng l zce öğrenmem z tavs ye ett ler.) You should ask h m to help us. (B ze yardım etmes n stemen gerek r.) The doctor wasn’t able to compel to me to g ve up smok ng. (Doktor ben s garayı bırakmaya zorlayamadı.) Compel = Force: zorlamak Compuls ve: zorlayıcı Compulsory: zorunlu We had to forb d them to eat pork. (Onlara domuz et yemeler n yasaklamamız gerekt .) To forb d: yasaklamak To bar To ban To proh b t Pork: domuz et Kalmamızı r ca ed yor. (She ask us to stay.) S lahları tesl m etmeler n sted k. (We wanted them to lay down the r arms.) Lay down: tesl m etmek G tmes ne z n vermemel yd n. (You should not have perm tted h m to go.) Not: D kkat ed l rse bu f llerde mastar hep başkasına yaptırılıyor. 2.) Hem Nesne le Nem de Nesnes z Kullanılab lenler Bu gruba g ren f ller hem nesnes z, hem de nesne le mastara geç ş yapab l rler. Yan bu grup f ller b r nc ve k nc madde özell kler n b rl kte taşırlar. B rkaç tanes n örnek verecek olursak; Ask: İstemek Beg: R ca etmek, İstemek Cl me: İdd a etmek, savında bulunmak Deserve- Mer t: Hak etmek, layık olmak Des re: Arzu etmek Expect: Beklemek, Üm t etmek Help: Yardım etmek Intend: N yet nde olmak Inv te: Davet etmek Request: İstemek Want: İstemek W sh: D lemek He asked to take part n the meet ng. (M t nge katılmayı sted .) He asked me to take part n the meet ng. (M t nge katılmamı sted .) Görüldüğü g b b r nc cümlede yüklem n ve mastarın öznes aynıdır. İk nc cümlede se yüklem n öznes “He”, mastarın öznes se “me” d r. To take part n: katılmak Part c pate: katılmak He can expect to w n the pr ze. (O ödülü kazanmayı umab l r.) He can expect h s son to w n the pr ze. (Oğlunun ödülü kazanmasını umab l r.) I w shed to be among you. (Aranızda olmayı d l yordum.) I w shed you to be among us. (Aramızda olmanızı d l yordum.) Among: arasında ( k den fazla nesne ç n) Between: arasında ( k nesne ç n) Örnekler She deserves to be our cha rperson. (O başkanımız olmayı hak eder.) Deserve: layık olmak, hak etmek Mer t: layık olmak hak etmek, değer, mez yet Mer tor ous: övülmeye değer, değerl Deservedly: hakkıyla, haklı olarak Deserv ng of: müstahak The man cla med not to see the event. (Adam olayı görmed ğ n dd a ett .) Cla m: dd a etmek Ful: …lı Event: olay Eventful: Eventless: olaysız olaylı Less: …sız You could have nv ted us to part c pate n the congress.(B z kongreye katılmaya davet edeb l rd n z.) Gress: ler g tmek, yürümek Regress: ger g tmek Progress: ler ye g tmek Bu konudak kel meler ve yapılar y ce kavranmalıdır. Türkçe’den İng l zce’ye; İng l zce’den Türkçe’ye çev r egzers zler n n yapılması konuyu daha y kavratır. 4.) Mastar ve Sıfatların B rl kte Kullanımı Bu başlık üç madde olarak anlatılacaktır. Madde ayırımı sıfatların değ ş k kullanımı le lg l d r. Her b r maddede kullanılan sıfatlar ayrı ayrı ver lecekt r. Daha sonra örnekler ve Türkçe anlamları ver lecekt r. 1. Careless: D kkats z, hmalc Cons derate: Düşüncel , Saygılı Incons derate: Düşünces z, Saygısız Fool sh: Akılsız, ahmak, saçma, Aptal, Budalaca Generous: Cömert, K nd: Naz k Unk nd: Naz k değ l, Kaba Pol te: Naz k Impol te: Naz k değ l, Kaba R ght: Doğru, Haklı Wrong: Yanlış, Haksız Rude: Kaba Normalde b r ne “naz ks n z” dend ğ nde “You are k nd” söylenecek d ye düşünülür. Ama İng l zce’de bu yapı kullanılmaz. Bunun yer ne “İt s k nd of you” den r. Ders çalışırken bu kalıpları yazmak ve d ğer sıfatlarla yer değ şt r lerek tekrar tekrar yazmak daha ver ml olacaktır. Eğer bu sıfatlardan sonra çek lmem ş b r f l gel rse bu mastar olmak zorundadır. Bu konudan alınması gereken mesaj “sıfatlardan sonra mastar kullanıldığı ve bu kalıpların çev r mantığının y kavranması gerekt ğ d r. It s k nd of you. (Naz ks n z.) It s mpol te of h m. (O naz k değ ld r.) It s very k nd of you to help me. (Bana yardım ett ğ n z ç n çok naz ks n z.) It was very cons derate of h m to carry our luggages. (Val zler m z taşıdığı ç n çok düşüncel yd .) Görüldüğü g b bu kullanımda bel rt len sıfatlardan sonra mastar kullanılmaktadır. Örnek olarak cümleler n zamanı değ ş k olab l r. 2. Bu maddede kullanılan sıfatlar şunlardır: Afra d: Korkmuş Anx ous: İstekl (can atacak şek lde) Ashamed: utanmış Careful: D kkatl Cur ous: Meraklı Determ ned: Kararlı Eager: İstekl Glad: Memnun Qu ck: Hızlı Reluctant: İsteks z (İrreluctant: stekl ) W ll ng: İstekl (Unw ll ng: steks z.) Ept: …e eğ l ml L kely: Muhtemel Unl kely: Muhtemel olmayan Bound- Sure- Certa n: Kes n L able: …e eğ l ml He s bound to succeed n the exam th s t me. (Onun sınavı zamanında başaracağı kes nd r. Veya O kes nl kle zamanında sınavı başaracak.) Turkey s bound to s gn the agreement. (Türk ye’n n antlaşmayı mzalaması kes nd r.) He s reluctant to lend us money (O b ze ödünç para vermeye steks zd r.) We are all qu te w ll ng to make sacr f c es our fam ly. (Hep m z a lem z ç n fedakarlık yapmaya oldukça stekl y z.) Sacr f ce: Kurban, Fedakarlık Man s always l able to make error. ( nsanoğlu da ma hata yapmaya eğ l ml d r.) To err: hata yapmak Error: hata Unerr ng: sabet My students are w ll ng to learn Engl sh. (Öğrenc ler m İng l zce öğrenmeye stekl d rler.) He s unl kely to accept your offer. (Onun tekl f n z kabul etmes olası değ ld r veya O muhtemelen tekl f n z kabul etmeyecekt r.) Not: Konuyu şlerken sınırlı sayıda örnekler ver l yor. Bu nedenle bütün sıfatları çerecek örnek ver lem yor. Ver len cümlelerde veya yen cümleler kurarak l stede olan bütün sıfatları kullanmak daha kalıcı b r öğrenme sağlayacaktır. Ayrıca yazılan her cümlen n sorusunu, olumsuzunu yazarak çalışmak gerek r. Y ne yazılan her cümley telâffuz etmek, yapısını bozmadan Türkçe’ye uygun b r şek lde çev rerek çalışmak ver ml l ğ arttıracaktır. 3. İk nc maddede özne k ş veya zam rd . Bu maddede se mastar, özne durumuna geçer. Örneğ n; “İng l zce öğrenmek kolaydır” fades n n İng l zces normalde“To learn Engl sh s easy.” şekl nde olmalıdır. Ama gramat kal olarak bu maddede olduğu g b eğer mastar özne durumunda se cümlen n sonunda yazılır ve özne olarak “It” yazılır. Bu maddeye g ren sıfatlar tamamen anlatılan mantık le kullanılırlar. Bu kullanımdak “It” b l nen anlamdak g b değ ld r. Yukarıdak fadey bu açıklamalar doğrultusunda yazarsak; “ t s easy to learn Engl sh. (İng l zce öğrenmek kolaydır.) şekl nde olur. Bu maddede kullanılan sıfatlar şunlardır: Assum ng: Eğlencel D ff cult: zor, güç Exc t ng: heyecanlı Interest ng: İlg nç, Enteresan Bor ng: Sıkıcı Easy: Kolay Hard: Sıkı Imposs ble: mkansız Poss ble: mümkün Important: öneml Essent al: Temel, esas Necessary: Gerekl Imperat ve: Gerekl , Zarur Urgent: Ac l Adv sable: Tavs ye ed leb l r It s mposs ble to overcome th s ssue. (Bu sorunun üstes nden gelmek mkansızdır.) It was very d ff cult to conv nce h m. (Onu nandırmak çok güçtür.) Conv nce: İnandırmak It s rather d ff cult to get along w th her. (Onunla geç nmek oldukça güçtür.) To get along w th: … le geç nmek, anlaşmak It s hard to cope w th these problems. (Bu problemler n üstes nden gelmek zordur.) Cope w th: Üstes nden gelmek, mücadele etmek. KPDS ç n çok öneml b r kel med r. 3-4 defa sorulmuş. Edatı veya f l y ne sorulab l r. İy öğrenmek gerek r. Yukarıdak cümleler “…öğrenmek kolaydır, … nandırmak güçtür, …üstes nden gelmek zordur “ g b genel b r anlatımı fade ederler. Daha önce de açıklandığı g b ster çek lm ş, ster çek lmem ş b r f l olsun önces ne özne sonrasına nesne gel yordu. Bu kullanımda da mastarı gerçekleşt ren, yüklem n öznes nden ayrı b r özne se,bunun mastardan önce yazılması gerek r. Ama bu da anlam karmaşasına sebep olmaktadır. Bu karmaşayı önlemek ç n mastarın öznes nden önce “for” edatı yazılmaktadır. Burada sadece for edatı kullanılır, başka edat kullanılmaz. Örneğ n; It s hard for us to cope w th these problems. (B z m ç n bu problem n üstes nden gelmek zordur.) It s mposs ble for you to persuade me. (S z n ç n ben kna etmek mkansızdır veya ben kna etmen z mkansızdır.) İt was necessary for h m to subm t the report unt l the next day.(Onun ertes güne kadar raporu sunması gerek r.) To subm t- To present: Sunmak Represent: Yen den sunmak Presentat on: Sunuş Çek ms z f l n kullanıldığı üç yapıdan b r de Inf n t ves’lerd r. Mastar hareketler nde Inf n t ves’lerden faydalanılır. Hemen sonrasında Inf n t ve alan f ller n sayısı yaklaşık 10–15 taned r. Burada en öneml ler nden b rkaç örnek ver lecekt r. Bu gruba g ren f ller l ste hal nde aşağıda sunulmuştur. Bu yapıda, yüklemden hemen sonra Inf n t ve geld ğ ç n hem yüklem n hem de Inf n t ve’ n öznes aynıdır. Appear- Seem- Look: Görünmek Can afford: Gücü yetmek Cla m: İdd a etmek Consent: …e razı olmak Dec de: karar vermek Demand: İstemek, talep etmek Deserve: Hak etmek, layık olmak Happen: Tesadüfen …mek Hes tate: Tereddüt etmek Hope: Ummak, üm t etmek Learn (How): Öğrenmek Know (how): B lmek, tanımak Offer: Tekl f etmek Plan: Planlamak Prepare: Hazırlamak Prom se: Vaat etmek Pretend: G b davranmak Refuse: Ret etmek Resolve: Karar vermek Seek- Try- Str ve: …meye çalışmak Tend: Eğ l m nde olmak Threaten: Tehd t etmek Undertake: Üstlenmek Would love: Seve seve…mek Condescend: Tenezzül etmek EXAMPLES I hope to go there. (Oraya g tmey üm t ed yorum.) He pretends to be a beggar. (B r d lenc g b davranıyor.) I would love to go to that party. (O part ye g tmey çok sterd m.) RELATIVE PRONOUNS İlg zam r demekt r. KPDS’ de d rek olarak ya b r soru gel r veya gelmez. Ama çev r , anlama g b k l t noktalarda oldukça sık geçen b r konudur. D ğer gramer b lg ler çok y b l nse b le bu konuda eks kl k varsa hem sınav hem de genel anlamda İng l zce b lg s açısından sıkıntı var demekt r. Bu nedenle mutlaka çok çok çalışılması gereken öneml b r konudur. İng l zce’de cümle “özne, yüklem ve nesne” yapısı üzer ne kurulur. Bu üçlü yapı temel yapıdır. Yerler ve sıralaması değ şmez. Özne ve yüklemden sonrak yapılar ops yoneld rler. Olsa da, olmazsa da olur. B r cümlede tüm hareketler yüklem etrafındadır. Özne yüklem yapan, nesne yüklemden etk lenend r. Tümleçler se yüklem n nerede, ne zaman, nasıl yapıldığını açıklayan öğelerd r. Yan b r cümlede temel öğe yüklemd r. Yüklem tek başına da b r cümle olab l r. Ama yüklems z b r cümle olamaz. Yükleme k m, ney , nerede, ne zaman, nasıl g b sorular sorarak cümlen n d ğer öğeler n buluruz. Bu açıklamalardan sonra yapı olarak b r cümle b ç m n yazacak olursak; Özne + Yüklem + Nesne +hal zarfı + yer zarfı + zaman zarfı şekl nde olur. Özne, yüklem, Nesne: Yerler ve sıralaması bu şek lde olup, sab tt r. Tümleç: Nesneden sonrak yapılar tümleçt r. Doğru yazılımı yukarıdak şek lded r. Ama özell kle konuşma d l nde yer ve sıralamaları değ şeb l r. B r örnek üzer nde bu yapıları görel m. Ben İng l zce’y geçen yıl İng ltere’de y b r b ç mde öğrend m. I learnt Engl sh well n England last year. Dün onu okulda fark ett m. (I not ced h m at the school yesterday.) Ben pahalı b r araba satın aldım. (I bought an expens ve car.) Bu cümledek “an expens ve car” b r sıfat tamlamasıdır. Buradak “a” art kel “car” ç nd r. B r s m önüne b r n teleme sıfatı geld ğ nde-İng l zce’de sıfat da ma sm n önüne yazılır- bu sıfat s m le art kel arasına gel r. Burada ses uyumunu sağlamak ç n “a” art kel “an” hal ne dönüşmüştür. The people ( nsanlar) the r ch people (zeng n nsanlar) g b . B r sıfat sözcüğü yar ne aynı görev gören b r cümlec k de geleb l r. Bu durumda bu cümlec ğ n sm “sıfat cümlec ğ ” olur. Cümlec kler n kurulma mantığı da cümle kurma mantığı g b şler. Ş md sıfat yer ne sıfat cümlec kler kullanılan ve lg zam rler le b rb rler ne bağlanan kompleks cümleler görel m. İlg zam rler hem zam r hem de bağlaç g b görevl d r. 1.) I rece ved the report. (Raporu aldım.) You had sent the report. (Raporu gönderm şt n) 2.) I found the book. (K tabı buldum.) The book was mportant. (K tap öneml yd .) Bu cümleler kend aralarında b rleşt recek olursak; I rece ved the report, wh ch you had sent. (Gönderm ş olduğunuz k tabı aldım.) D kkat ed l rse bu cümlede nesne konumunda olan “the report” kel mes lg zam r olan “wh ch” le yer değ şt rd . “wh ch” aynı zamanda k cümley b rb r ne bağlayarak bağlaç olarak şlev gördü. “wh ch you had sent”cümlec ğ “Relat ve pronoun, Relat ve Clouse veya Adject ve Clouse” olmak üzere üç şek lde adlandırılab l r. Not: Nesne ken lg zam r le kısaltılanlar Türkçe’ye “…dığı” olarak çevr l r. Başka b r değ şle lg zam r nden sonra “özne” varsa Türkçe’ye “…dığı” olarak çevr l r I found the book, wh ch was mportant. (Öneml olan k tabı buldum.) Bu cümlede se özne konumunda olan “the book” kel mes , lg zam r olan “wh ch” le yer değ şt rd . Not: Özne ken lg zam r le kısaltılanlar Türkçe’ye “…en, …an” olarak çevr l r. Başka b r değ şle lg zam r nden sonra f l varsa Türkçe’ye “…en, …an” olarak çevr l r. Wh ch: Cansızlar ve hayvanlar ç n kullanılır Who: İnsanlar ç n kullanılır. Hem who hem de wh ch yer ne “that” kullanılab l r. İk s de nesnel formda ken “…dığı”; öznel formda ken “…en, …an” olarak çevr l r. İlg zam r nden sonrak cümle b r cümlec k olur ve önces ndek sm n teler. Türkçe’ye çev r rken bu cümlec ğ n anlamını s mden önce söylemek gerek r. The agreement, wh ch they s gned. (Onların mzaladığı anlaşma) The workers who I met. (Karşılaştığım şç ler.) The man who you are wa t ng for. (Bekled ğ n z k ş .) Not: Cümlec ğ n zamanını kest reb lmek gerek r. Son KPDS sınavlarında özell kle sorulan kısmı burasıdır. Test çalışmalarında ayrıca bunun üzer nde durulacaktır. Not: Türkçe’de yan cümlec kler n özneler “ın” ek eklenerek söylen r. Çev r yaparken Türkçe’n n bu özell ğ ne d kkat ed lmel d r. The sc ent st who dev sed th s method. (Bu metodu bulan b l m adamı.) Dev sed: bulmak The student who won the scholarsh p. (Bursu kazanan öğrenc .) A car, wh ch runs 100 m les on hour. (Saatte 100 m l g den araba.) Not: İlg zam r n n önünde mutlaka b r s m vardır ve yan cümlec k bu sm n teler. Unfortunately, we cannot publ sh the art cle wh ch you have sent. (Maalesef gönderd ğ n z makaley yayınlayamıyoruz.) *** Eğer “the art cle”ı n teleyen b r sıfat kel mes olsaydı “art cle”den önce yazılması gerek rd . “the art cle” b r sıfat cümlec ğ le n telend ğ ç n b r lg zam r le sonrasından gelm şt r. Çev r de sıfat cümlec ğ n n anlamı s mden önce söylen r. KPDS’de geçen cümleler n % 70-80’ n bu yapıdadır. He had to d sm ss the boy who made no se. (Gürültü yapan çocuğu kovmak zorunda kaldı.) D sm ss: kovmak The man who robbed the bank was caught by the pol ce. (Bankayı soyan adam pol s tarafından yakalandı.) Not: Bu cümlede “adject ve clause”, özne konumunda olan b r sm n tel yor. Yukarıdak cümlelerde se nesne konumunda olan s mler n tel yordu. We have many problems that we have to solve. (Çözmek zorunda olduğumuz çok problem m z var) The women who are work ng n bad cond t on are demand ng soc al secur ty. (Kötü koşullarda çalışan bayanlar sosyal güvenl k st yorlar.) İlg zam r n n alanı nereye kadardır???? *** Eğer özney n telem şse k nc b r yükleme kadardır. *** Eğer nesney n telem şse cümle sonuna kadar devam eder. The boy who we saw yesterday found the money, wh ch you lost. (Dün gördüğümüz çocuk kaybett ğ n z parayı buldu.) The two s des who were n confl ct s gned a new agreement wh ch would last for centur es. (Çatışma hal nde olan her k taraf, asırlarca sürecek olan yen b r antlaşma mzaladılar.) In confl ct: çatışma hal nde olma Last: sürmek The man who comm t ten the cr me was arrested. (C nayet şleyen adam tutuklandı.) Arrest: tutuklamak My father, who comm tted the cr me, was arrested. (C nayet şleyen babam tutuklandı.) Eğer sıfat cümlec ğ b r c ns sm n tel yorsa k onu tanımlıyor demekt r, lg zam r n n bu kullanımına “def n ng relat ve pronouns” den r. Eğer özel b r sm n tel yorsa buna da “Non-Def n ng relat ve pronouns” den r. Çünkü özel s mler bell olma n tel ğ nded r. Tanımlanmaya ht yaçları yoktur. İlg zam r cümlec ğ sadece ek b r açıklama ver r. İlg zam r cümlec ğ atıldığında cümlen n anlamı bozuluyorsa “Def n ng lg zam r ”, bozulmuyorsa “Non-Def n ng lg zam r ” olduğu anlaşılır. İng l zler parantez kullanmadığından Non-Def n ng yapılarda sıfat cümlec ğ v rgül (,) arasında fade ed l r. V rgül duraklama demekt r. Konuşmada se böyle cümleler söylen rken v rgüllerde duraklayarak söylenmes gerek r. Not: Non- Def n ng yapılarda lg zam r yer ne “that” kullanılmaz. Bu çok öneml b r özell kt r. KPDS’de sorulur. İy b l nmel . Turkey, wh ch we v s ted last year, s a lead ng country n the m ddle- East. (Geçen yıl z yaret ett ğ m z Türk ye Ortadoğu’da l der b r ülked r.) Our dean, who stud ed abroad, speaks French fluently. (Yurt dışında öğren m gören dekanımız Fransızca’yı akıcı b r şek lde konuşur.) İlg Zam rler , sm nden de anlaşılacağı g b zam rd rler ve ayrıca bağlaç olarak da k cümley b rb r ne bağlarlar. Bu konu le lg l b l nmes gereken b r nc husus budur. İk nc husus se İlg Zam rler n n her zaman b r sm n yanında kullanıldığıdır. B r s mden sonra gel rler ve bu sm b r sıfat g b n telerler. Bu nedenle bunlara “Sıfat Cümlec ğ ” de den r. The nformat on wh ch / that you gave was nadequate. (Verd ğ n z b lg ler yeters zd .) Adequate: yeterl , uygun Inadequate: yeters z, uygun olmayan The people who / that were wa t ng for you went away.(S z bekleyen nsanlar çek p g tt ler.) To go away: çek p g tmek, dağılmak (g tme bell b r noktaya olmadığından) İlg Zam rler n n Edatlar İle Kullanımı I saw the book, wh ch you are look ng for. (Aradığınız k tabı gördüm.) Yukarıdak cümle lg zam r le kısaltılmadan bağlanmadan önce k ayrı cümle şekl nded r: I saw the book. Ve You are look ng for the book şekl nde Görüldüğü g b “look” f l “for” edatı le nesneye (the book) geç ş yapmıştır. Yan “for” edatı nesneye a tt r. Cümle lg zam r le b rleşt r l rken, lg zam r nesne konumunda olan “the book” yer ne kullanılır. O halde kend s ne a t olan edat da lg zam r n n yanına taşınab l r. Bu açıklamaya göre cümlem z şu şek lde de yazab l r z k k s de aynı anlamdadır: I saw the book for wh ch you are look ng. (Aradığınız k tabı gördüm.) She d sm ssed the student who you talked about. (Hakkında konuştuğunuz öğrenc y kovdu.) She d sm ssed the student about whom you talked. (Hakkında konuştuğunuz öğrenc y kovdu.) D sm ss: kovmak Not: İk cümlen n aynı anlamda olduğuna ve edat hareket n n sadece nesnel formda olan lg zam r le yapıldığına d kkat ed n z. Not: İlg zam rler n n edat le kullanımında KPDS ç n çok öneml olan k özell ğ vardır k çok y b l nmel : 1. Edat le b rl kte “that” kullanılamaz. 2. “who” lg zam r edat le kullanılırsa “whom” a döner. My car, wh ch I pa d ten thousand dollars for, was broken down. (On b n dolar öded ğ m arabam bozuldu.) My car for wh ch I pa d ten thousand dollars was broken down. (On b n dolar öded ğ m arabam bozuldu.) He s not a person on whom you can rely. (O güveneb leceğ n b r değ ld r.) Rely on: güvenmek Rel able: güven l r Unrel able: güven lmez Rel ab l ty: güven l rl k Not: Bu k farklı kullanım b r ht yaçtan doğmuştur. Daha sonra göreceğ m z lg zam rler n n kısaltılması konusunda mantığı açıklanacaktır. Pollut on s a ser ous problem for wh ch we must f ght. (Çevre k rl l ğ mücadele etmem z n gerekt ğ c dd b r sorundur.) F ght for: Combat: mücadele etmek, savaşmak, dövüşmek. Struggle for: Phrasal Verbs: Dey msel f l demekt rler. B r f l kökü ve b r edattan oluşurlar. Örneğ n; “G ve”, vermek anlamındadır. “up” edatını alıp “g ve up” Pharasal verb” n oluşturur ve bu da “bırakmak, vazgeçmek” anlamındadır. İng l zce’de 1000’ e yakın Pharasal verb vardır. Görüldüğü g b edat le pharasal verb oluşarak yen b r anlam ortaya çıktı. Eğer edat f l kökünden ayrılırsa artık yapı pharasal verb olma n tel ğ n kaybeder. Her pharasal verb’ün mutlaka b r eş anlamlısı vardır. Örneğ n; “g ve up” ın eş anlamlısı “qu t” t r. Amer kan İng l zc s nde pharasal verb’ler çok kullanılır. Not: Pharasal Verb’lerde edatlar ayrılmadığından lg zam rler le b rl kte hareket edemezler. Çünkü edatın ayrılması durumunda yapı pharasal verb olma n tel ğ n kaybeder ve anlamı değ ş r. Öneml b r özell kt r. İy b l nmel d r. They d dn’t l ke the study, wh ch we carr ed out. (Yaptığımız çalışmalardan hoşlanmıyorduk.) Bu cümledek “Carry out” tek “out” edatı lg zam r n n yanına çek lemez. Çünkü pharasal verb’dür. Th s s the woman on whom we performed the operat on. (Bu amel yat ett ğ m z kadındır.) The cr me of wh ch he was accused was very len et. (Suçlandığı suç çok haf ft .) Len ent: haf f Accuse: suçlamak Arra gn: suçlamak Blame: ayıplamak, suçlamak She lost her bag n wh ch there was a lot of money. (O ç nde çok parası olan çantasını kaybett .) There be: bulunmak, var olmak There must be someth ng, wh ch we can do. (Yapab leceğ m z b r şey olmalıdır.) The car n wh ch we were had had brakes. (İç nde olduğumuz araba bozulmuştu.) H s stepfather, wh t whom he s l v ng, s not k nd to h m. (B rl kte yaşadığı babası ona karşı naz k değ ld .) ***Non- Def n ng yapı olduğu ç n v rgülün kullanımına ve edat le kullanıldığı ç n “who”nun “whom”a döndüğüne d kkat ed n z. The horse on wh ch he was kept stopp ng to eat grass. (Üzer nde olduğu at, ot yemek ç n hep durdu.) Burada “keep” n özel kullanımlarına d kkat çekmek gerek yor. Keep (kept, kept): tutmak, saklamak, şletmek………………..otuza yakın anlamı var. Keep on + V1+ ng : …….meye devam etmek Keep + V1+ ng : durmadan ………mek He kept on speak ng. (O konuşmaya devam ett .) He kept speak ng. (O durmadan konuştu.) “Stop” f l ç n de benzer b r özell k vardır. Stop + Gerund: ………meye ara vermek Stop + Inf n t ve: ……… ç n durmak We stopped smok ng. (S gara çmeye ara verd k.) We stopped to smoke. (S gara çmek ç n durduk.) OF WHOM ve OF WHİCH …k onu, …k onların anlamında da çevr leb l rler.”of whom” canlılar ç n; “of wh ch” cansızlar ç n kullanılır. bu k lg zam r b r grup sm nde bazılarını tanımlarken kullanılır. I have four sons who are students. (Öğrenc olan dört oğlum var.) Bu cümlede sıfat cümlec ğ (öğrenc olan) çocukların heps n n teler. Pek bu dört çocuğun heps değ l de, k s veya üçü öğrenc olsa cümlem z nasıl söyleyeceğ z? İşte burada “of”whom ve of wh ch” devreye g rer. Eğer k s öğrenc olan dört çocuk var se cümle şöyle kurulur: I have four sons, two of whom are students. (İk s öğrenc olan dört oğlum var.) V rgüle ve gruptan bel rt lmek stenen sayının lg zam r nden önce geld ğ ne d kkat ed n z. Bu kullanımda artık sıfat cümlec ğ dört çocuğu değ l; lg zam r nden önce gelen ve çocuklardan k s n bel rten “two”yu n teler. He had many houses, wh ch were n Ankara. (Onun Ankara’da olan b r çok ev vardır.) He had many houses, some of wh ch were n Ankara. (Onun, bazıları Ankara’da olan b r çok ev vardır.) My fr end has three cars, on of wh ch s a fore gn mark. (Arkadaşımın b r yabancı markaolan üç arabası vardır.) I have three fr ends, for one of whom I bought a present. (B r s ç n hed ye aldığım üç arkadaşım vardır.) I have got a hundred students, forty of whom are marr ed. (Kırkı evl olan yüz öğrenc m vardı.) Not: İlg zam rler n n kullanımında zaman uyumu olmaz. WHOSE …k onun, …k onların anlamındadır. İyel k bel rten zam rd r. Son on yılın KPDS sınavlarında en çok sorulan lg zam r d r. Sınav tekn ğ kolay, uygulaması zordur. Hem canlı hem de cansızlar ç n kullanılır. d rek sorulması beklenen b r konudur. The woman who was wounded was carry ng. (Yaralanan bayan ağlıyordu.) Wound: yaralamak, …..ın gönlünü kırmak The woman whose husband was wounded was cary ng. (Eş yaralanan bayan ağlıyordu.) Not. Mutlaka ama mutlaka “whose”dan önce ve sonra b r s m olmalıdır. Sonrasında b r zam r veya başka b r kel me gelemez. Sonrasında gelen sm n önünde kes nl kle “the” art kel olamaz. Bu özell k posess ve’l kten kaynaklanmaktadır. I bought a car whose eng ne was out of order. (Motoru bozuk olan b r araba aldım.) The houses whose roofs were shak ng n the storm collapsed. (Çatıları fırtınada sallanan evler yıkıldı.) Collapse: yıkılmak Our manager, whose son stud es n the USA, w ll go there next month. (Oğlu USA’ da okuyan müdürümüz önümüzdek ay oraya g decek.) İlg Zam rler konusunda ş md ye kadar gördüğümüz, konunun gramat kal boyutuydu. B r de bu konuda kısaltmalar var. Asıl problem kısaltmalarda çıkmaktadır. Bu kısaltmaların uygulamada görülmes ve çözülmes çok öneml d r. Konunun espr s budur. İy kavranırsa anlama ve çev r ye yönel k rahatlama sağlanır. Ayrıca yaklaşık 50 sayfalık not ver lecek. Bu not hem gramer hem de kel meler çerecek. Aralıklı öğrenmey (yaklaşık üç ay ç nde) uygulayarak bu notu y öğrenmek KPDS ç n çok öneml b r avantaj sağlayacaktır. Gördüğümüz lg zam rler dışında da pek sık kullanılmayan bazı lg zam rler vardır. Bunları da öğrend kten sonra kısaltmalara geçeceğ z. DİĞER İLGİ ZAMİRLERİ Where: …k oraya, …k orada. N telenen s m yer sm se kullanılır. When: …k o zaman. N telenen s m b r zaman sm se kullanılır. Why: …k onun ç n. N telenen s m b r sebep sm se kullanılır. Bu lg zam rler n n üçü de cansızlar ç n kullanılır. “wh ch” n alternat fler d rler. Bunlardan en sık kullanılanı “where”d r. Bazı sınavlarda “where”n n sorulduğu görülür. D ğer k s nden pek soru gelmez. The hotel where we stayed last year was closed down. (Geçen yıl kaldığımız otelkapatıldı.) Close down: kapatmak (b r kapıyı kapatmak sadece “close” le söylen r. Soyut anlamda b r şey kapatmak) Eğer bu cümlede lg zam r n n yer boş bırak lsa ve şıklarda da “wh ch” ve “where” olsa “where” terc h ed lmel d r. Ayrıca “at wh ch” de where yer ne kullanılab l r. The hotel, wh ch we bought last year, was full of tour st. (Geçen yıl aldığımız otel tur st doluydu.) Full of: b r şey le dolu. Bu cümlede “where” kullanılamaz. Çünkü “…k orada b z aldık” g b b r anlam çıkar. Bu nedenle “wh ch” kullandık. Demek k “wh ch ve where” terc h cümlen n anlamı çözülerek yapılmalıdır. I cannot forget the moment when we f rst met. (İlk karşılaştığımız anı hatırlamıyorum) “when” kullandık. Çünkü n telenen s m b r zaman sm se “wh ch” yer ne “when” terc h ed l r. I can not understand the reason why they have res gn. (Onların n ç n st fa ett kler n anlayamıyorum) “why” çok nad r kullanılır. Sadece “the reason” le b rl kte kullanılır. Bu üç lg zam r nden en sık kullanılanı “where”d r. Bu üç kullanım da genell kle nesnel formda olup “….dığı” şekl nde çevr l rler. What Mayıs KPDS’de çok sık rastlanır. Öneml b r lg zam r d r. En öneml özell ğ kend s nden önce b r sm n kullanılmadığıdır. Bu özell k “what”ın en öneml ayırt ed c özell ğ d r. O zaman akla şöyle b r soru gelmel d r. Madem k önces nde b r s m yok pek “what” lg zam r olarak ney n teler? Bu soruya cevap vereb lmek ç n “what”ın or j n ne nmek gerek r. Aslında “what” s m olarak “the th ng” den gelmekted r. “the th ng”de b r s md r ve kend s nden sonra lg zam r olarak “wh ch” veya “that” gel r. Bu durumda eğer “what” kullanılırsa “the th ng that” n yer n alır. Bu nedenle “what”tan önce s m yoktur. Örnek üzer nde bu açıklama daha y anlaşılacaktır. The th ngs that you sa d were not true. (Söyled ğ n z şeyler doğru değ ld .) Bu cümlede yukarıdak açıklamalar doğrultusunda “the th ngs that” yer ne “what” kullanırsak cümlem z şöyle olur: What you sa d was not true. (Söyled ğ n z doğru değ ld .) “what” kullanılırken, yer n aldığı “şeyler” n tek l-çoğul durumu bel rs zd r. İng l zce’de bel rs zl k durumunda da ma tek l kullanıldığından “what” le her zaman tek l kullanılır. Çev r s nde de genell kle “şey” söylenmez. I cannot understand what you speak. (Konuştuklarınızı anlayamıyorum veya Ne konuştuğunuzu anlayamıyorum.) Cannot: kullanımı b r sürekl l ğ fade eder. Can’t: kullanımı b r noktada olan olayı fade eder. “what” da b r lg zam r olduğundan duruma göre “…en …an” veya “…dığı” şekl nde çevr l r. What s cla med cannot be approved. (İdd a ed lenler onaylanamaz.) The th ngs that are cla med cannot be approved. (İdd a ed len şeyler onaylanamaz.) Görüldüğü g b k s n n de anlamı aynıdır. Eğer “the th ngs that” yer ne “what” kullanılmış se çev r de “şey” söylenmemes daha uygun olur. Zaten “şey” dememek ç n bu kullanıma g d lm şt r. What s mportant s your health. (Öneml olan sağlığınızdır.) What they put forward can’t be just f ed.(Onların ortaya koydukları haklı göster lemez.) Put forth / forward: ortaya koymak Just: doğru, dürüst, adaletl , haklı Justly: haklı olarak Justness: doğruluk, dürüstlük, haklılık Just ce: adalet, mahkeme, yargıç, dürüstlük, hak b l rl k Just f able: hak ver leb l r, savunulab l r Unjust f able: hak ver lemez, savunulamaz Just f cat on: haklı neden, gerekçe, haklı gösterme Just fy: haklı göstermek, tem ze çıkarmak What you are do ng s not cons stent w th what you are say ng.(Yaptıklarınız söyled kler n z le tutarlı değ l.) Cons st w th: … le tutarlı, … le uyuşan. (Sıfat ve edattan oluşan b leş k r edattır. İng l zce’de genell kle sonu “ent” le b ten kel meler sıfattırlar.) Those Yapısı Bekleyen öğrenc ler, bekleyen nsanlar, bekleyen k ş ler g b fadeler yer ne bazen “bekleyenler” ter m kullanılmaktadır. Bu özell k bütün d llerde vardır. İlg zam rler n n olduğu b r cümley bu şek lde kurarsak yapı nasıl olur?? The students who are wa t ng for you want to see you. (S z bekleyen öğrenc ler s z nle görüşmek st yorlar.) Bu cümley “S z bekleyenler s z nle görüşmek st yorlar” şekl nde yazacak olursak; Those who are wa t ng for you want to see you. (S z bekleyenler s z nle görüşmek st yorlar.) “those” genelde çoğullar ç n kullanılır. Eğer n telenen s m söylenmek stenmezse mutlaka “those” kullanılmalıdır. Zaten İng l zce’de eğer s m kullanılmıyorsa mutlaka onun yer ne b r zam r kullanılır kuralı vardır. Öneml d r, y öğren lmel . Those who study more are usually successful. (Daha fazla çalışanlar genell kle başarılıdırlar.) Those who you talked to. (S z n konuştuklarınız.) D ğer lg zam rler konusundan özell kle “what” ve “those” kullanımını y b lmek gerek r. “what” görüldüğü yerde “the th ngs that”; “those” görüldüğü yerde “people” yazmak ş m z daha da kolaylaştıracaktır. İlg Zam rler nde Kısaltma Özne durumunda (…en, …an) ken kısaltma: 1.) Act ve cümlelerde B r kompl ke cümlede b r temel cümle (ma n clouses) ve b r yan cümlec k (subord nate clouses) vardır. Ma n clouse’da kes nl kle kısaltma yapılamaz. Kısaltma yan cümlec kte yapılır. Konumuz sıfat cümlec kler olduğuna göre yapacağımız kısaltma sıfat cümlec ğ nde olacaktır. (Bu konuya hak m yet ç n bell puçları gel şt r leb l r.) I don’t approve of the events wh ch are occurr ng n the area. (Bölgede meydana gelen olayları onaylamıyorum.) Ma n clause: I don’t approve of the events. (Olayları onaylamıyorum.) Subord nate clauses: The events are occurr ng n the area. (Olaylar bölgede meydana gel yor.) Kısaltma yapılırken lg zam r le beraber “be” f l de cümleden atılır. Çünkü sadece lg zam r kısaltılsa “…en, …an” anlamı ver lemez. Bu yüzden lg zam r le beraber “be” f l de kısaltılır. Ger ye sadece “gerund” kalır ve “…en, …an” anlamı ver lm ş olur. O halde cümlem z kısaltılmış şekl yle I don’t approve of the events occurr ng n the area. (Bölgede meydana gelen olayları onaylamıyorum) Gel şt receğ m z pucu: Eğer b r cümlede b r s mden hemen sonra b r “gerund” varsa burada b r lg zam r kısaltması vardır demekt r. Occur: olmak, vukuu bulmak, meydana gelmek Approve of: … onaylamak, … tasv p etmek (of: …nın demekt r. İng l zce’de …nın onaylamak d ye söylen r. Türkçe’de bu … onaylamak şekl nde sm n “ ” –k İng l zces “to”dur- hal yle söylen r. Ama gerçek edatı “of”tur. Türkçe mantığının böyle olmasından dolayı KPDS’de geleb l r. Bununla b rl kte böyle yapıda olan d ğer f ller de öğrenmek gerek r.) The women work ng. (Çalışan bayanlar.) The students demonstrat ng. (Göster yapan öğrenc ler.) The PM v s t ng Germany. (Almanya’yı z yaret eden Başbakan.) Kısaltmadan sonra yan cümlec k tek b r sıfat sözcüğü g b başa da alınab l r. Ama yaygın kullanım yukarıdak g b d r. Yan yukarıdak fadeler şöyle de yazılab l r: The work ng women. (Çalışan bayanlar.) The demonstrat ng students. (Göster yapan öğrenc ler.) The v s t ng Germany PM. (Almanya’yı z yaret eden Başbakan.) Kısaltma yapılmış yan cümlec klerde olayların zamanı bel rs zd r. Ma n clouse’dan kısaltılan olayların zamanı çıkarılab l r. The ch ldren who make no se. The ch ldren who mak ng no se. (Gürültü yapan cocuklar.) Kısaltılacak cümlede f l “ ng”l değ lse b le kısaltılırken “ ng”l yazılır. 2.) Pass ve cümlelerde I don’t recogn ze the man who was k lled. (Ben öldürülen adamı tanımıyorum) B r yapının pass ve olab lmes ç n mutlaka “be” f l olmalı dır. Oysa burada kısaltma yapılırken “be” f l cümleden atılıyordu. Demek k kısaltılan bu yapılarda V3 tek başına pass ve anlamı ver yor. Kısaltılmış haldek cümlem z şöyle olur: I don’t recogn ze the man k lled. (Ben öldürülen adamı tanımıyorum.) Gel şt receğ m z pucu: Eğer b r cümlede b r sm n hemen sonrasında tek başına b r V3 varsa burada b r lg zam r kısaltılmıştır demekt r. The method used. (Kullanılan metot.) The language spoken. (Konuşulan d l.) The car sold. (Satılan araba.) The man speak ng. (Konuşan adam) The man spoken. (Konuşulan adam) The boy beat ng h s fr end. (Arkadaşlarını döven çocuk.) The boy beaten. (Dövülen çocuk.) The employee send ng th s pocket. (Paket gönderen memur.) The employee sent. (Gönder len memur.) The members appo nt ng. (Atanan üyeler.) The members appo nted. (Atanan üyeler.) Çoğu f ller n (düzenl f ller) b r nc ve k nc haller b rb r ne eş tt r. Bu nedenle “S mple Past” ve kısaltmadak “Pass ve” yapısı karışıklığı doğuyor. Bu karışıklık nasıl g der leb l r? Önümüzdek ders öğreneceğ z. İlg Zam rler n n kısaltılması konusunu pek şt rmek ç n b rkaç örnek yazalım. Çünkü öneml b r konudur. Çalışırken en fazla egzers z n bu konuda yapılması gerek r. We can’t approve of the events occurr ng n the reg on. (Bölgede meydana gelen olayları onaylayamayız.) Occur: Take place: olmak, vukuu bulmak, meydana gelmek Happen: Bu tür cümleler çev r rken İlg Zam r cümlec ğ n da re ç ne alıp, kalan kısmı çev r r z. Daha sonra İlg Zam r cümlec ğ n de çev r p, cümledek s mden önce söyleyerek tüm cümley çev rm ş oluruz. I haven’t rece ved yet the letter sent. (Gönder len mektubu henüz almadım.) I haven’t rece ved yet sent the letter. (Gönder len mektubu henüz almadım.) İlg Zam r n n kısaltmasından sonra ger ye kalan ve pass ve’l k anlamını katan V3 , b r sıfat sözcüğüymüş g b aynı gerund’ dak harekete sah p olup, sm n önüne get r leb l r. Yukarıdak cümley bu açıklamaya göre yazdık. İk s n n de anlamı aynıdır. The matter reported revealed h s nnocence. (B ld r len husus onun suçsuzluğunu ortaya çıkardı.) Öncek ders m zde, düzenl f ller n V2 ve V3 haller n n b rb r ne eş t olmasından dolayı Pass ve durumdak İlg Zam rler cümlec ğ n n kısaltılmasında S mple Past – kısaltmadak Pass ve karışıklığından bahsetm şt k. Ayrıca bu karışıklık nasıl çözüleb l r d ye b r soru sormuştuk. Bu sorunun cevabını ş md öğrenel m: Böyle b r cümlede V3 olan sm n yanında olandır. İsm n yanında olma özell ğ le Pass ve’l k anlamını veren V3 f l n ayırt etm ş oluyoruz. D ğer se çek me g rm ş ve V2 olarak kullanılan f ld r. Ve l: örtmek Reveal: ortaya çıkarmak He had to accept the pr ce offered. (Öner len f yatı kabul etmes gerekt .) The nformat on g ven as regards th s was not true. (Buna l şk n olarak ver len b lg doğru değ ld .) Retard: …e l şk n The pol ce had to d sperse the crowd gather ng. (Pol s toplanan kalabalığı dağıtmak zorunda kaldı.) D sperse: dağıtmak Crowd: kalabalık Gather: toplanmak, b r araya gelmek İlg Zam rler n n kısaltmasında Act ve ve Pass ve yapılarının olumsuz yapıları da vardır. Bunun ç n gerund ve V3 ‘ten önce olumsuzluk ek olan “not” yazmak yeterl olacaktır. Olumsuz yapıdan örnek verecek olursak; The nformat on not g ven was true. (Ver lmem ş olan b lg doğruydu.) İlg zam rler cümlec kler nde ş md ye kadar yaptığımız kısaltmalar geçm şte veya şu an ç nde olan olayları kapsıyordu. Pek gelecek zaman ç n yapı nasıldır??? Not: Geleceğe yönel k kısaltmalarda mastarlardan faydalanılır. Act ve cümlec kler ç n act ve mastar; Pass ve cümlec kler ç n pass ve mastar kullanıyoruz. The teacher to g ve the course. (Kursu verecek (olan) hoca) Yapının lg zam r kısaltması olduğu nasıl anlaşılacak??? Normalde b r cümlede mastar yüklem n hemen yanındadır. İlg zam rler cümlec kler n n kısaltmasında se ( sm n teled ğ nden) mastar sm n hemen yanındadır. Bu özell ğ le lg zam rler cümlec kler n n kısaltmasındak mastarı – k bu gelecek zaman anlamı katıyor – ayırt etm ş oluyoruz. The results of the elect on held last week were not announced. (Geçen hafta yapılan seç mler n sonuçları lan ed lmed .) Announce: lan etmek, duyurmak Elect on: seç m Hold: (held, held) tutmak, yapmak, durmak He w ll not become a cand date n the elect on to be held next year. (O gelecek yıl yapılacak (olan) seç mde aday olmayacak.) I d dn’t want to part c pate n the party to be done by our fr ends. (Arkadaşlarımız tarafından yapılacak (olan) part ye katılmak stemed m.) Not: D kkat ed l rse “to part c pate” mastarı yüklemden sonra gelm şt r. Bu nedenle normal olarak kullanılan mastardır. “to be done” olarak pass ve yapıda kullanılmış olan mastar se s mden hemen sonra kullanılmıştır. O zaman bu mastar gelecek zaman anlamını veren mastardır d yoruz. Yapıyı bu şek lde görüp, çev r y yapmak çok öneml d r. The members to part c pate n the meet ng should apply to me as soon as poss ble. (Toplantıya katılacak olan üyeler n mümkün olan en kısa zamanda bana başvurmaları gerek r.) The br dge to be constructed (İnşa ed lecek (olan) köprü.) Construct: nşa etmek, yapmak, kurmak The students to go abroad. (Yurt dışına g decek (olan) öğrenc .) The passengers to get on the plane. (Uçağa b necek (olan) yolcular.) The project to be conducted. (Yürütülecek (olan) proje.) Conduct: götürmek, yürütmek, taşımak The man to see you s adoctor. (S z görecek (olan) adam doktordur.) The man to k ll. (Öldürecek (olan) adam) The man to be k lled. (Öldürülecek (olan) adam.) The man k ll ng. (Öldüren adam.) The man k lled. (Öldürülen adam.) The man to k ll. (Öldürecek adam.) The man to be k lled. (Öldürülecek adam.) Aslında “öldürülen adam” fades nde de b r “gerund” vardır. Bu cümlen n İng l zce’dek normal yazılımı “the man (be ng) k lled” şekl nded r. Burada “be ng” kısaltıldığı ç n yazılmıyor. Bu durumda kısaltmalarda ster akt f ster pas f olsun, şu an ve geçm ştek olaylarda “gerund”dan faydalanıyoruz. Gelecektek olayları da kısaltırken mastarlardan faydalanıyoruz. Pek mastar neden “…ecek, …acak” anlamını ver yor? Bunun cevabı “Be to” kalıbında saklıdır. Be to: İng l zce’de “be to” kalıbı üç yerde kullanılmaktadır. 1. ) …mekt r: My duty s to teach Engl sh. (Görev m İng l zce öğret) 2. ) Gerek r (have to) : I am to leave my countyr. (Ülkem terk etmem ) 3. ) …ecek, …acak (Shall=W ll): The Pres dent s to v s t Romen a.(C.B’nı Romanya’yı z yaret ed) Yalnız k nc kullanımda “be to” fades “have to” dan farklı olarak b r “yor” anlamı çer r. “Be to” fades n n bu şek lde üç farklı kullanımı vardır. Kullanımın hang yapıda olduğunu çerçeveden çıkarıyoruz. Daha çok cümlen n anlamına bakarak uygun düşen fadey kullanıyoruz. The students who w ll part c pate (Katılacak olan öğrenc ler.) The students who are to part c pate. (Katılacak olan öğrenc ler.) B r nc cümlede “w ll”, k nc cümlede “be to” kullanılmıştır. İk kullanımda “…ecek, …acak” anlamını vermekted r. İk nc kullanımda lg zam r kısaltmasını yaparsak; lg zam r le b rl kte be f l de çıkartılacağından sadece mastar kalmış olur ve bu da “…ecek, …acak” anlamını ver r. Not: Mastarların kısaltma yapısında mutlaka b r tümleç olmalıdır. KPDS’de bu ayrıntı sorulmaz. Nesne Durumunda (…dığı) İken Kısaltma 1.) Def n ng (tanımlanan) Yapılarda: The letter, wh ch he had sent, was lost. (Onun gönderd ğ mektup kayboldu.) The letter he had sent was lost. (Onun gönderd ğ mektup kayboldu.) Def n ng yapılarda kısaltma yapılırken sadece İlg Zam r atılır. Kısaltılmış bu yapıları görmek ve çev r rken “…dığı” anlamını vermek zordur. Gel şt r lecek İpucu: B r cümlede, b r nc kel meden sonra v rgül olmadan b r şahıs zam r veya b r s m gelm şse burada mutlaka b r İlg Zam r kısaltması vardır demekt r. Çünkü İng l zce’de k s m yan yana gelmez. We couldn’t dec de on the matter they put forward. (Onların ortaya koyduğu konuda karar veremed k.) I d dn’t rece ve the document he sent. (Onun gönderd ğ belgeler almadım.) The pr ce they asked was too h gh (Onların söyled ğ f yat oldukça yüksekt .) 2. ) Non-Def n ng (Tanımlanmayan) Yapılarda: Non-Def n ng yapılarda kısaltma yapılamaz. Your brother, who (m) I met yesterday, seems very s mpat co. (Dün gördüğüm kardeş n z çok sempat kt .) Öneml B r Not Eğer İlg Zam r n n n teled ğ s mden önce “the f rst, the only, the last, the second” g b b r sıra sayısı veya “the most” g b superlat ve yapı var se mastar , gelecek zaman yer ne geçm ş vurgulayacaktır. Yan çev r de “…cek, …cak” ek “…en, …an” ek ne döner. The man to get out off the bus. (Otobüsten necek adam) The f rs man to get out off the bus. (Otobüsten lk nen adam) İk nc cümlede, İlg Zam r n n n teled ğ “man” sm n n önünde b r sıra sayısı olduğu ç n geçm ş vurgulanmış oldu. The country not to be represented. (Tems l ed lmeyecek ülke.) The only country not to be represented. (Tems l ed lmeyen tek ülke.) The report to be subm tted. (Sunulacak rapor.) The last report to be subm tted. (Sunulan son rapor.) The man to be k lled. (Öldürülecek adam.) The only man to be k lled. (Öldürülen son adam.) Ahmet was student to leave the classroom. (Ahmet sınıftan ayrılacak öğrenc yd .) Ahmet was the last student to leave the classroom. (Ahmet sınıftan ayrılan son öğrenc yd .) Connect ve Relat ve Pronouns Bu yapıda sadece “wh ch” kullanılır. “wh ch” kend s nden öncek b r sm n yer ne değ l de b r cümlec ğ n yer ne kullanılır. Çev r de de “…k bu da” olarak çevr l r. He fa led aga n, wh ch d ssappo nted h s parents. (O y ne başarısız oldu k bu da anne-babasını hayal kırıklığına uğrattı.) Bu kullanımda “wh ch”, lg zam r “he fa led aga n” n yer n almıştır. Türkçe’de bu fade k ayrı cümle le söylen r. İng l zce fades nde cümlede lg zam r nden öncek v rgül (,) yapıyı d ğerler nden ayırır. Bu yapıda “that” kullanılamaz. Ayrıca tek v rgül olduğu ç n lg zam r nden öncek s m özel s m de değ ld r. Bu özell kler le d ğer yapılardan ayırt ed l r. We w ll have to across the front er, wh ch w ll be d ff cult. (Sınırı geçmem z gerekecek k bu da çok zordur.) He was rude to the customer off cer, wh ch made th ngs force. (Gümrük memuruna kaba davrandı k bu da şler zorlaştırdı.) Kısaltılması: He fa led aga n, wh ch upset the whole fam ly. (O y ne başarısız oldu k bu da tüm a ley üzdü.) He fa led aga n, upsett ng the whole fam ly. (O y ne başarısız oldu k bu da tüm a ley üzdü.) Akt f yapıda olduğu ç n kısaltmada gerund kullanıldı. The government made nvestment n educat on, lead ng to welfare. (Hükümet eğ t me yatırım yaptı k bu da refaha yol açtı.) Investment: yatırım Lead to: …e yol açmak Whole: tüm, bütün (sayılamayanlarda kullanılır, the’yı başa alır. the whole) All: tüm, bütün (sayılab lenlerde kullanılır, the’yı sona alır. all the) The pat ent d dn’t respond to treatment, d sappo nt ng all doctors. (Hasta tedav ye cevap vermed k bu da tüm doktorları hayal kırıklığına uğrattı.) Not: Test çalışmalarında connect ve yapısının kısaltması v rgülden sonrak f l boş bırakılarak çok sorulur. İlg Zam rler n n Kısaltmaları İle İlg l karışık Örnekler It was d ff cult to arrange a date, wh ch was conven ent for everyone. (Herkes ç n uygun olan b r tar h bel rlemek zordu.) Arrange: ayarlamak, düzenlemek, bel rlemek Conven ent: uygun, elver şl Inconven ent: uygun olmayan Treat: davranmak, tedav etmek Threaten: tehd t etmek Threat: tehd t İlg Zam rler n n olduğu kompleks cümleler çev r rken lk önce sıfat cümlec ğ göz ardı ed lerek kalan yapı çevr l r. Daha sonra sıfat cümlec ğ çevr l r. Sonrasında sıfat cümlec ğ , lg zam r n n n teled ğ s mden önce söylenerek yapı çevr lm ş olunur. Kompleks cümleler , bu şek lde çev rerek sık egzers z yapmak süratl anlama alışkanlığını gel şt recekt r. The man who was arrested f nally confessed to be ng a spy. (Tutuklanan adam sonunda b r casus olduğunu t raf ett .) Arrest: tutuklamak, durdurmak Spy: casus Confess to: t raf etmek We had to g ve up the research, wh ch we have already undertaken. (Daha önce üstlend ğ m z araştırmayı bırakmamız gerekt .) Already: hal hazırda, …mış b le (tek başına kullanıldığında), daha önce (bağlantılı cümlelerde) Research: araştırma Undertaken: üstlenmek My collage, w th whom I have been work ng for long, has dec ded to g ve n h s res gnat on. (Uzun süred r beraber çalışmakta olduğum meslektaşım st fasını vermeye karar verm ş.) Collage: meslektaş G ve n: vermek (ver len soyut b r şeyse “g ve” nesneye “ n” edatı le geç ş yapar) Counterpart: karşı taraf (bakanlar ç n) The m n ster, whose l fe has been threatened, appl ed to the pol ce for protect on. (Yaşamı tehd t ed len bakan koruma ç n pol se başvurdu.) Protect: korumak Protect on: koruma Expect: ummak, beklemek Except: har ç, dışında Treat: davranmak, tedav etmek Threaten: tehd t etmek Threat: tehd t The nflat on rate, expected to be 20 %, has already passed the target. env s oned. (% 20 olması beklen len enflasyon oranı bel rlenen hedef geçm ş b le.) Env s on: göz önüne almak, öngörmek, bel rlemek Env sage: syn env s on Target: hedef The nformat on we have obta ned was not rel able. (Elde etm ş olduğumuz b lg ler güven l r değ ld ) Rel able: güven l r Obta ned: elde etmek, sağlamak We have to f nd new alternat ve energy resources to be used nstead of foss l-fuel. (B z, fos l yakıtları yer ne kullanılacak yen b r alternat ve enerj kaynağı bulmak zorundayız.) Resource: kaynak Source: Instead of: …nın yer ne , -cek yerde kaynak Renewable: yen leneb l r In place of: …nın yer ne, -cek yerde NOUN CLOUSES Sıfat Cümlec kler kadar zor olmayan ama öneml b r konudur. Önce mantığını kavramak gerek r. Sıfat Cümlec kler nde b r s m b r sıfat sözcüğü g b b r cümlec k tarafından n telen yordu. Noun Clouses’ larda se kullandığımız s mler (veya zam rler) bu cümlec kten etk len rler. B r cümlede s mler özne, nesne ve tümleç durumundan b r le kullanılab l rler. Demek k Noun Clouses’ lar ( sm n yer ne kullanıldıklarından) da b r kompleks cümlede özne, nesne veya tümleç olarak kullanılab l rler. Bu durumda s m b r kel me le değ l de b r cümlec k le fade ed lm ş olur. Başka b r değ şle b r sm n kullanılab ld ğ her yerde b r Noun Clouses kullanılab l r. Bunu İng l zce’ dek cümle kuruluşu üzer nde gösterecek olursak; S V O Tümleç Bu cümle yapısında b r noun clause S, O ve tümleç durumundan b r le fade ed leb l r. I know h s fa lure. (Ben onun başarısızlığını b l yorum.) Bu cümledek “fa lure” (başarısızlık) kel mes s md r ve cümlede nesne konumunda kullanılmıştır. Bu s m yer ne b r cümlec k de geleb l r. Dolayısıyla bu cümlec k b r noun clause olmuş olur ve nesne durumunda kullanılmış olur. “fa lure” sm yer ne “he has fa led” (O başarısız olmuş) cümlec ğ n kullanab l r z. Ancak burada k cümlec k olduğu ç n bu k cümley bağlayacak b r bağlaca ht yacımız vardır. Bu şek lde cümlem z; I know that he has fa led. (B l yorum k o başarısızdır.) Yalnız bu çev r konuşma d l ç n geçerl d r. Yazı d l nde ve sınavda kes nl kle böyle çev rm yoruz. Bağlacın anlamını “k ” olarak değ l de cümlec ğe yükleyerek çev r r z. Bu açıklamalardan sonra artık cümlem z şu şek lde çev reb l r z: Onun başarısız olduğunu b l yorum. Not: Yan cümlec kler n Türkçe’ye çevr l rken öznen n “ın” ek alarak çevr ld ğ n hatırlayınız. Sıfat cümlec kler de dah l bu konuyu şlerken temel cümle, yan cümlec k g b kavramları da göreceğ m zden bunlara hak m olmak gerek r. İs m Cümlec kler İle Kullanılan Bağlaçlar İs m cümlec kler le üç tür bağlaç kullanılır. 1. That: -k (En çok kullanılan bağlaçtır. Olaya tek yönlü bakar.) 2. Whether: … p … med ğ (Olaya k yönlü bakar. “or not” le beraber de kullanılab l r.) 3. Quest on Word: Tüm soru kel meler s m cümlec kler nde bağlaç olarak kullanılab l r. Bu bağlaçların anlamları farklı ama kullanılış b ç mler aynıdır. Bu nedenle en sık kullanılan “that” önce y öğreneceğ z. “that” n kullanımı y çözülünce s stem aynı olduğu ç n d ğerler de rahat b r şek lde anlaşılır. THAT Daha önce de söylend ğ g b Noun Clouses’lar (NC) kompleks b r cümlede üç durumda kullanılab l rler. Ş md bunları madde madde nceleyel m: 1. A) Özne Olarak İs m Cümlec kler Bu yapıda genelde formülsel olarak cümle şöyled r: It s + (sıfat) that + NC Böyle b r cümle kuruluşu görüldüğünde, bu b r s m cümlec ğ d r ve özne durumunda kullanılmıştır d yeb l r z. It s clear that he w ll confess to h s gu lt. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.) Özne durumundak NC’lar “what” sorusuna cevap ver rler. Örneğ n bu cümleye sorarsak; What s clear? That he w ll confess to h s gu lt (Onun suçunu t raf edeceğ ) şekl nde cevap alırız. İng l zce’de normalde b r cümlede özne cümlen n başındadır. Bu nedenle yukarıdak cümle kuruluşunun k nc b r alternat f de vardır. Or j nal kullanım da k nc kullanımdır. B r nc kullanımda özne sona alındığı ç n çek l f le b r özne gerekl l ğ nden “ t” özne olarak kullanılmıştır. Burada “ t” asıl öznen n yer n tutar. İk nc kullanımda se özne asıl yer ne çek leceğ nden artık “ t” kullanımına gerek yoktur. İng l zce’de asıl kullanım k nc ded ğ m z kullanımdır. Ama zor olduğu ç n b r nc kullanım daha yaygındır. Bu durumda NC’ların özne olarak kullanımı k farklı şek lde yazılab l r. Ş md yukarıdak cümley bu açıklamaya göre yazalım: It s clear that he w ll confess to h s gu lt. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.) That he w ll confess to h s gu lt s clear. (Onun suçunu t raf edeceğ açıktır.) Her k kullanımda da anlamı aynıdır. KPDS’de cümleler n % 90’nı bu yapıdadır. D rek olarak da 2-3 soru geleb l r. It s d ff cult that he w ll g ve t up. (Onun ondan vazgeçeceğ zordur.) That he w ll g ve t up s d ff cult. (Onun ondan vazgeçeceğ zordur.) Böyle cümleler “vazgeçmes ” şekl nde de çev reb l r z. It was very hard that we overcame th s ssue. (Bu meselen n üstes nden gelmek çok zordu.) That we overcame th s ssue was very hard. (Bu meselen n üstes nden gelmek çok zordu.) It s + Sıfat formülünde kullanılan sıfat yer ne daha öncek b lg ler m zden b l yoruz k sıfat cümlec kler de kullanılab l r. Ayrıca y ne b l yoruz k sıfat cümlec kler n n kısaltmasında eğer akt f se “gerund” eğer pass ve se “V3”kullanılıyordu. Demek k formüldek sıfat yer ne b r gerund veya b r V3 de kullanılab l r. It s expected that they w ll resume peace talks. (Onların barış görüşmeler ne yen den başlayacakları beklen lmekted r.) That they w ll resume peace talks s expected. (Onların barış görüşmeler ne yen den başlayacakları beklen lmekted r.) Resume: yen den başlamak (restart ve rebeg n kel meler n n yer ne kullanılır. KPDS’de çok geçer.) It s known that our world s round (Dünyamızın yuvarlak olduğu b l n yor.) It s surpr s ng that he has escaped. (Onun kaçışı şaşırtıcıdır.) Bu yapılarda k cümlec k olduğu ç n hal yle zaman uyumu da aranmalıdır. Ş md l k sadece gramat kal boyut le uğraşacağız. Zaman uyumuna d kkat etmekle beraber daha sonra detaylı olarak öğreneceğ z. 1. B) Nesne Olarak İs m Cümlec kler Bu yapıda s m cümlec kler nesne konumundadır. Cümlede nesne konumunda b r s m yer ne b r s m cümlec ğ kullanılır. We learnt that they had agreed on the matter.(Onların mevzuda hemf k r olduklarını öğrend k.) Nesne yapısındak s m cümles n , yükleme k m , ney , k me, neye sorularını sorarak bulab l r z. Bu yapının tek kullanımı vardır. İs m cümlec ğ özne durumundak g b hareket edemez. The judge dec ded that the suspect was nnocent. (Hak m zanlının masum olduğuna karar verd .) The judge dec ded th s. (Hak m buna karar verd .) D kkat ed l rse k nc cümlede nesne “th s” d r ve tek b r kel meden oluşmuştur. B r nc cümlede se cümlen n nesnes b r s m cümlec ğ d r. Nesne hareket n n her k cümlede aynı olduğuna d kkat ed n n z. Suspect: zanlı, şüphel Innocent: suçsuz, masum Judge: hak m, yargılamak 1. C) Tümleç Olarak İs m Cümlec kler Tümleçler, özne, yüklem ve nesne dışında cümley tamamlayan yapılardır. İng l zce’de “be” ve “become” (olmak) f ller nden sonra gelen kel meler tümleçt rler. My father s an eng neer. (Ben m babam b r mühend st r.) My advantage s that I can speak three fore gn language. (Ben m avantajım üç d l konuşab lmemd r.) My bel ef s that you w ll get over th s problem. (İnancım s z n bu sorunu aşacağınızdır.) Get over: üstes nden gelmek The r cla m s that the m n ster got nvolve n corrupt on. (Onların dd ası bakanın yolsuzluğa karışmasıdır.) Get nvolve n: …e bulaşmak (da ma nesneye n le geçer.) Corrupt on: bozulma, yolsuzluk Whether = If …. p …. med ğ anlamında olup, olaya k yönlü bakan b r bağlaçtır. Whether bağlacı bazen “or not” da alab l r. Genell kle “or not” fades parantez ç nde ver l r. Bu bağlacın değ ş k konumlu s m cümlec kler ndek kullanımını görel m. It s not known whether he has rat f ed the b ll. (Onun yasa tasarısını onaylayıp onaylamadığı b l nm yor.) Rat fy: Spec fy: Approve of: onaylamak Not fy: Yukarıdak cümley ( s m cümlec ğ özne konumunda olduğu ç n) şu şek lde de yazab l r z. Anlamı aynıdır. Whether, he has rat f ed the b ll s not known. Not: Cümlede özne konumunda olan s m cümlec ğ başa alınırsa bu kullanımda bağlaç olarak “If” kullanılamaz. I am not sure whether he has accepted the offer. (Onun öner y kabul ed p etmed ğ nden em n değ l m.) No one knows whether they l ve n the country or not. (Onların ülkede yaşayıp yaşamadıklarını k mse b lm yor.) My doubt s whether they w ll stay or not. (Ben m kuşkum onların kalıp kalmayacağıdır.) Not: Gramat kal olarak s m cümlec kler nde bağlaçlardan sonra da ma b r özne vardır. Soru Kel meler n n İs m Cümlec kler nde Bağlaç Olarak Kullanılması Quest on Words (QW) What: ne Where: nerede, nereye When: ne zaman Who: km Whom: k m , k me From whom: k mden W th whom: k m nle To whom: k me Whose: kmn Wh ch: hang How: nasıl Why: nçn How many: kaç tane, ne kadar, kaç (sayılab lenler ç n) How much: kaç tane, ne kadar, kaç (Sayılamayanlar ç n) How long: ne kadar (zamanı sorar) How far: ne kadar (mesafey sorar) How often: ne kadar (frekansı sorar) İs m cümlec kler nde QW’ların kullanımını, normal soru cümleler le karıştırmamak gerek r. B r soru cümles nde QW’lar da ma cümlen n başında söylen r ve cümle sonunda soru şaret vardır. Soru sözcüğü olsun veya olmasın b r soru cümles nde yardımcı f l vardır ve özneden önce yazılır. Bazen bu kural konuşma d l nde hmal ed lse de cümlen n soru olduğunu h ssett recek b r vurgu mutlaka vardır. What can I do for you? (S z n ç n ne yapab l r m?) Where are you go ng? (Nereye g d yorsun?) When w ll you come back? (Ne zaman döneceks n z?) How long w ll you be stay ng here? (Burada ne kadar süre kalacaksınız?) Soru cümleler n , QW’ların bağlaç olarak kullanıldığı s m cümlec kler le bu şek lde ayırab lmek gerek yor. Bu da yardımcı f l n kullanımı, QW’ların soru cümleler ndek konumu ve soru cümleler nde ?’n n kullanımını hatırlayarak yapılab l r. Ş md QW’ların s m cümlec kler n n her üç yapısında kullanımını görel m. 1. Özne olarak; It s not known where he h des.(Onun nereye saklandığı b l nm yor.) H de: saklanmak Bu kullanımda QW’un bağlaç n tel ğ n n görülmes gerek r. D kkat ed l rse QW’dan sonra cümle sonuna ? konulmamıştır. Ayrıca yardımcı f l özneden önce yazılmamıştır. O zaman “where” bağlaç olarak kullanılmıştır d yoruz. Burada öneml b r özell ğ de hatırlatmak gerek yor. Complex b r cümlede yan cümlec k soru formu le kurulamaz. Eğer böyle b r cümlede soru formu oluşturulmak stense bu değ ş kl k yan cümlec kte değ l, temel cümlede yapılır. Is t not known where he h des? (Nereye saklandığı b l nm yor mu?) Özne olarak kurulmuş b r s m cümlec ğ nde özne hareket n hatırlayarak cümlem z d ğer alternat f le yazalım. Where he h des s not known? (Onun nereye saklandığı b l nm yor.) Bu complex cümley soru yaparsak; Is where he h des not known? (Onun nereye saklandığı b l nm yor mu?) It s not obv ous what he w ll do. (Onun ne yapacağı bell değ l.) It was uncerta n how long they would stay there. (Orada ne kadar kalacağı bell değ ld r.) Obv ous: bell , apaçık Obv ousness: besbell l k Cümlelerdek zaman uyumuna da d kkat etmek gerek yor. Anlamdan temel cümlen n ve yan cümlen n zamanını çıkarab lmek gerek r. Geçm ştek olay ,önces sonrası durumunu y b r şek lde rdeley p sonuca g deb lmek gerek r. It was not known how the had comm tted the cr me. (Onun suçu nasıl şled ğ b l nm yor.) Was not known b l nm yor, meçhul Was unknown 1. Nesne Olarak; I don’t know where he s work ng now. (Onun ş md nerede çalıştığını b lm yorum.) Zaman uyumunda temel cümle ve yan cümle arasında b r zaman uyumu vardır. Bunun çev r s değ l de İng l zce mantığı öneml d r. Zaman tesp t nde hem temel cümlec kte hem de yan cümlec kte olan zaman sözcükler ne d kkat etmek gerek yor. We couldn’t learn how th s event happened. (Bu olayın nasıl oluştuğunu öğrenemed k .) She d dn’t dec de where we had to met. (O nerede buluşmamız gerekt ğ ne karar veremed .) 1. Tümleç Olarak; Our doubt s who k lled the man. (Şüphem z adamı k m n öldürdüğüdür.) I am anx ous to know how much he earns by month. (Aylık olarak ne kadar kazandığını öğrenmeye can atıyorum.) Anx ous: end şel Anx ous + full Inf n t ve: …meye can atmak It s expected that the embargo w ll l ft next year. (Ambargonun gelecek yıl kaldırılacağı umuluyor.) It was cla med that the m n ster had embezzled money. (Bakanın z mmet ne para geç rd ğ dd a ed ld .) Embezzle: z mmete para geç rmek The two s des announced that they had s gned an agreement. (Her k taraf b r anlaşma mzalamış olduklarını b ld rd ler.) Announce: b ld rmek, lan etmek We feared that he results could be negat ve. (Sonuçların negat f olab leceğ nden korktuk.) Fear: korkmak Fearless: korkusuz It s sa d that he can be deta ned. (Onun gözaltına alınab leceğ söylen yor.) Not: Modal’ların (Özell kle “can ve may”) bağlaç le aktarıldığı zaman çev r s nde b r “…ecek, …acak” anlamı katıldığına d kkat ed n z. Soru: Böyle cümlelerde neden temel cümlec k kısadır? Bunu b r örnekle açıklayalım: I bought th s present last year n Italy. (Ben bu hed yey geçen yıl İtalya’dan aldım.) Bu cümlem z n öğeler n n Özne+Yüklem+Nesne+Tümleç (Zaman zarfı+yer zarfı) şekl nde sıralandığına d kkat ed n z. Ayrıca “b r cümledek her sm n yanına b r Noun Clause geleb l r” özell ğ n n hatırlayınız. Cümlem zdek “the present” sm nden sonra b r Noun Clause yazarsak; zaman zarfı ve yer zarfı NC’a a t olacağından cümle sonuna atılır. Bu yüzden de temel cümlec k kısa olur. No one knows how th s problem can be resolved. (K mse bu problem n nasıl çözüleb leceğ n b lm yor.) Subjunct ve Mood (İstek k p ) Türkçe’de d lek k p “…mes , …ması” şekl nded r. Cümle olarak örneklersek; Ben Al ’n n burada olmasını st yorum. Doktor Ona d nlenmes n söyled , g b . İng l zce’de Subjunct ve Mood (SM)’un kullanıldığı bell f ller vardır. Bunların sayısı 15’t r. Eğer bu f ller temel cümlede kullanılırsa mutlaka yan cümlec kte SM kullanımını sterler. Bu f ller kolay olsun d ye grup hal nde yazacağız. Aşağıdak F llerden sonra İstemek F ller : Des re Request Ask Beg Urge Demand Önermek F ller Recommend Adv se Propose Suggest Ger kalan beş f l b r grup hal nde ver lemeyeceğ nden ayrı yazacağız. Ins sts: ısrar etmek Prefer: terc h etmek Requ re: gerekt rmek Order: emretmek Move: hareket etmek (pek kullanılmaz.) İng l zce’de bu f ller d lek k p n gerekt r rler. Bunlar temel cümlede olduklarında mutlaka mutlaka d lek k p kullanılmalıdır. The doctor recommended that he should rest as much as poss ble. (Doktor Ona mümkün olduğu kadar d nlenmes gerekt ğ n tavs ye ett .) İng l zce’de d lek k p yapısında sadece “should” kullanılır. Yalnız “should”un kullanılması obs yoneld r. Yan olsa da olur olmazsa da. Bu nedenle yukarıdak cümley şu şek lde de yazab l r z: The doctor recommended that he rest as much as poss ble. (Doktor Ona mümkün olduğu kadar d nlenmes n tavs ye ett .) Görüldüğü g b “should” un kullanılmaması durumunda sonrasındak f l çek lmem ş g b görünür. Yan “bare nf n t ve” olarak kalır. “should” un kısaltılması formuna d kkat etmek gerek r. KPDS’de bu f l boş bırakılarak sorulur. Öneml d r, y öğrenmek gerek r. SM yapısını Türkçe’ye çev r rken “should” un gerek r anlamı yar ne Türkçe’dek d lek k p anlamı olan “…mes , …ması” şekl nde çev r r z. I ns sted that my son (should) be a doctor. (Oğlumun b r doktor olmasında ısrar ett m.) Not: D lek k p n n yan cümlec kte kullanıldığına d kkat ed n z. The comm ttee requested that the documents (should) be subm tted unt l tomorrow. (Kom te belgeler n yarına kadar sunulmasını sted .) I adv sed her that she ……………breakfast early. Boş olan yere ne gelmel d r? Have has had to have has had “have” doğru cevap olur. Çünkü temel cümlec kte “adv se” f l n n olmasından dolayı yan cümlec k yapısı SM olmalıdır. Bu nedenle asıl olması gereken “should have” d r. “should” kısaltıldığından doğru cevap “have” olur. Çok d kkatl olmak gerek r. I adv sed her that she have breakfast early. (Erken kahvaltı yapmasını önerd m.) 2.) Aşağıdak sıfatlardan sonra SM kullanılır Sıfatlar Noun Clouse’ların özne yapısında kullanıldıklarından bu maddede sadece Noun Clouse’ların özne yapısı olacaktır. SM’ un kullanıldığı en öneml sıfatlar şunlardır: Öneml Sözcükler Important Cruc al V tal S gn f cant (anlamlı) Gerekl Sözcükler Necessary Imperat ve (zorunlu) Mandatory (zorunlu) Essent al Poss ble İng l zce’ de bu sıfatlar kullanıldıklarında d lek k p gerekt r rler. It s necessary that he (should) work hard. (Onun sıkı çalışması gerek r.) env ronment be protected. (Çevrem z n korunması temeld r.) It s essent al that our Protect, Preserve, Conserve: korumak Örnek Noun Clouses ve Relat ve Pronouns Cümleler It s est mated that the econom c sanct on can not be l fted n the near future. (Ekonom k yaptırımların yakın gelecekte kaldırılamayacağı tahm n ed l yor.) Sanct on: yaptırım, müeyy de (Öneml b r kel med r, KPDS’de çok sık geçer) B r cümlede b r sm n yanına her zaman ç n onu n teleyecek b r sıfat yazılab l r. Relat ve Pronouns (RP) b lg ler m zden de b l yoruz k b r sıfat cümlec ğ (RP) b r sıfat kel mes n n yaptığı görev b r cümlec k olarak yapab l r. Bu açıklamaya dayanarak cümledek “sanct on” sm nden sonra onu n teleyecek b r RP cümlec ğ yazarak cümlem z çev recek olursak; (Kalın ve tal k yazılan cümlec k kısaltılmış b r RP cümlec ğ d r.) It s est mated that the econom c sanct on mpossed on Serb a can not be l fted n the near future. (Sırb stan’a uygulanan ekonom k yaptırımların yakın gelecekte kaldırılamayacağı tahm n ed l yor.) Impose on: …e empoze etmek, uygulamak Not: KPDS’dek cümleler n büyük b r çoğunluğu bu yapıdadır. Böyle cümleler y çalışmak sınavda büyük kolaylıklar sağlar. Pose Bırakmak, tutmak anlamında olan bu kel me kökünden b r çok kel me türet lm şt r. Impose: m: ç ne, pose: bırakmak. İmpose: ç ne bırakmak, empoze etmek, uygulamak Expose: ex:dış, pose: bırakmak. Expose: dışarıya bırakmak, maruz bırakmak Repose: d nlenmek Compose: b rleşt rmek D spose: sıralanmak, düzenlemek Oppose: karşı koymak Propose: önceye bırakmak Bu kel meler de KPDS ç n çok öneml d r. It was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of measure. (Önlemler n yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .) Take off: havalanmak Doe to: …den dolayı Adequate: yeterl , uygun, elver şl Adequacy: yeterl l k Inadequacy: yeters zl k Measure: tedb r, önlem (ölçme, ölçmek anlamı var ve karıştırılab l r d ye KPDS’de çok geçen b r kel med r.) Cümledek “measure” sm nden sonra kısaltılmış b r RP cümlec ğ olan “taken” ı ekley p cümlem z tekrar yazalım: İt was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of measure taken. (Alınan önlemler n yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .) The rescue team suggested that the d saster area (should) be evacuated mmed ately. (Kurtarma ek b felaket bölges n n derhal boşaltılmasını önerd .) Not: D lek k p n n kullanımını (Should’un kullanımını) hatırlayınız. Rescue: kurtarma(k) Evacuate: boşaltmak, tahl ye etmek Calam ty: felaket D saster: felaket We aware, that t s rather d ff cult to draw some conclus on from the data. (Ver lerden bazı sonuçlar çıkarmanın oldukça zor olduğunun farkındayız.) To be aware of: farkında olmak, haberdar olmak Not: Yukarıdak cümlede “to be aware of”un “of” edatı yazılmadı. Neden? (Noun Clous’larda sadece “that” n edat almadığını d ğer tüm NC başlaçlarının edat aldıklarını hatırlayınız.) “Data” dan sonra b r RP ekleyerek cümlem z yen den yazalım: We aware, that t s rather d ff cult to draw some conclus on from the data presented by the comm ttee. (Kom te tarafından sunulan ver lerden bazı sonuçlar çıkarmanın oldukça zor olduğunun farkındayız.) Clude “Kapatmak” anlamında olan bu kökten b r çok kel me türet lm şt r. Conclude: sonucuna varmak Conclus on: sonuç Conclus ve: sonuca götüren, somut Inconclus ve: sonuca götürmeyen, somut olmayan Include: dah l etmek, çermek Exclude: har ç tutmak Preclude: engel olmak The sc ent sts aren’t sure certa n whether th s treatment can ach eve the result des red. (B l madamları, bu tedav n n arzulanan sonuçları gerçekleşt r p gerçekleşt remeyeceğ nden em n değ ller.) Hatırlanacağı üzere RP kısaltmalarında akt fler ç n “gerund” pas fler ç n “V3” kullanılıyordu ve bunlar b r sıfat sözcüğü g b n teled kler sm n önüne yazılab l yordu. Ş md b rkaç cümlem z bu kurala göre yazalım. The sc ent sts aren’t sure certa n whether th s treatment can ach eve the des red result. (B l m adamları, bu tedav n n arzulanan sonuçları gerçekleşt r p gerçekleşt remeyeceğ nden em n değ ller.) It was reported that the pla n had taken off one hour later doe to the n adequacy of taken measure. (Alınan önlemler n yeters zl ğ nden dolayı uçağın b r saat geç kalkmış olduğu rapor ed ld .) Görüldüğü g b RP kısaltmaları b r sıfat sözcüğünün yaptığı hareket yapab l rler. The ndustr al sts enter ng th s market cla m that a f erce compet t on w ll occur n the month ahead. (Bu p yasaya g ren sanay c ler, önümüzdek aylarda acımasız b r rekabet n meydana geleceğ n dd a etmekted rler.) Market: pazar, p yasa F erce: acımasız Compet t on: rekabet Relat ve Pronıuns ve Noun Clouse konularını b rl kte kullanab lmek gerek r. Çünkü bu k konu İng l zce’n n en karmaşık konularıdır. He was rather reluctant to tell us how long the exper ment he was conduct ng would last. (O yapmakta olduğu deney n ne kadar süreceğ n b ze söylemeye oldukça steks zd .) Bu cümlen n, “us” ve “how long the exper ment he was conduct ng would last” olmak üzere k nesnes vardır. D kkat ed l rse k nc nesne b r NC cümlec ğ d r. Böyle k nesnel cümlelerde karışıklığı önlemek ç n NC nesnes sonra söylen r. It s reported that the elect on to be held next week may be postponed. (Gelecek hafta yapılacak olan seç mler n erteleneb leceğ b ld r lmekted r.) They sa d that there were other methods, wh ch we could resort to. (Onlar, b z m başvurab leceğ m z başka metotların olduğunu söyled ler.) Resort to: başvurmak, müracaat etmek (syn: apply. Soyut anlamda başvurmak. KPDS’de çok geçer.) Böyle cümleler de zaman uyumuna da özell kle d kkat etmek gerek r. We are unable to conv nce the pat ent that he could recover soon. (B z hastayı kısa sürede y leşeb leceğ ne nandıramadık.) Conv nce: nandırmak Recover: Cover: kapatmak y leşmek Uncover: Soon: sonra, kısa süre açmak RP ve NC konuları İng l zce’n n en karmaşık konularıdır. Bu konuda geçen örnekler y öğrenmek konunun anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır. B r sonrak konumuz NC’ larda kısaltmalar olacaktır. NC’ larda kısaltma yapılırken mastarlardan faydalanılır. Bu nedenle b r sonrak derse hazırlık anlamında mastarların olab lecek formlarını görel m. B r cümlede mastarlar k değ ş k formda kullanılab l rler. Bu k formun ayrıca hem akt f hem pas f kullanımı olacağından mastarlar dört şek lde kullanılırlar. Akt f Pas ve S mple nf n t ve: to see (görmek) to be seen (görülmek) Perfect nf n t ve: to have seen(görmüş olmak) to have been seen (görülmüş olmak) to speak to be spoken to have spoken to have been spoken We dec ded to mprove the nstallat on. (B z tes sler gel şt rmeye karar verd k.) Installat on: tes s, tes sat, montaj Yukarıdak cümlede aslında b r NC kısaltması vardır. Ama b z bunu b lmeden de ş md ye kadar böyle cümleler kullandık. Çev r s n de rahatlıkla yaptık. Y ne aşağıda yazacağımız cümlede de b r NC kısaltması vardır. I don’t know what to do. (Ben ne yapacağımı b lm yorum.) It s understood that he has stud ed n Germany. (Onun Almanya’da öğren m görmüş olduğu anlaşılıyor.) Not: Böyle cümlelerde zaman uyumuna da d kkat etmek gerek r. Zaman uyumu temel cümle le yan cümle arasında aranır. It s stated that agreement w ll be s gned. (Anlaşmanın mzalanacağı fade ed l yor.) State: fade Statement: fade It s suspected that he s n the USA. (Onun USA’ da olduğundan şüphelen l yor.) Temel cümlen n zamanı s mple present, yan cümlen n zamanı s mple present. Çünkü zamanlar çakışıyor. Yan yan cümlec ğ n zamanı temel cümlen n zamanından önce se perfect, conra se future, aynı se aynı tense kullanılır. Akt f Pas ve S mple nf n t ve: to see (görmek) to be seen (görülmek) Perfect nf n t ve: to have seen (görmüş olmak) to have been seen (görülmüş olmak) to speak to be spoken to have spoken to have been spoken Mastarların bu dört kullanımından faydalanarak NC’larda kısaltma yapılır. Ş md bu kısaltmanın nasıl yapıldığını görel m 1.) Özne yapısında It s cla med that he be released the next mounth. (O’nun gelecek hafta serbest bırakılacağı dd a ed l yor.) NC’larda kısaltma, yukarıda altı ç z l olan kısımda yapılır. NC’larda bağlaçtan sonra mutlaka b r özne olmak zorunda d . Kısaltma yapılırken “he” öznes cümlen n başına çek l r, bağlaç kısaltılır ve f l mastar b ç m nde (to) kullanılır. Bu açıklamadan sonra cümlem z kısaltılmış b ç m le yazalım. He s cla med to be released the next month. (Onun gelecek hafta serbest bırakılacağı dd a ed l yor.) NC kısaltmaları çok y çalışılması gereken b r konudur. Özne hareket ne ve mastar dönüşümüne y hak m olmak gerek r. Kısaltma le kompleks cümle tek b r cümleye nd ğ nden artık bağlaca da gerek yoktur. It s reported that the m n ster has approved of the proposal. (Bakanın öner y onaylamış olduğu bel rt lmekted r.) Kısaltma The m n ster s reported to have approved of the proposal. (Bakanın öner y onaylamış olduğu bel rt lmekted r.) It s sa d that they have been cought by the pol ce. (Onların pol s tarafından yakalanmış oldukları söylen l yor.) Kısaltma They are sa d to have been caught by the pol ce. (Onların pol s tarafından yakalanmış oldukları söylen l yor.) Not: NC kısaltması KPDS ç n hayat derecede öneml b r konudur. Konuşma d l nde pek kullanılmaz ama yazı d l nde oldukça sık kullanılır. Sınav boyutunu se maddeler hal nde yazalım Cümledek kısaltmanın mastar kısmı boş bırakılarak sorulur. Cümlen n kısaltılmış şekl n ver p eşanlamlısını sorab l rler. Çev r de sorulab l r. Anlama yönel k çok öneml b r konudur. Sınavda kr t k yerlerde oldukça sık geçen b r cümle kalıbıdır. It s feared that the boy w ll be k lled. (Çocuğun öldürüleceğ nden korkuluyor.) Kısaltma The boy s feared to be k lled. (Çocuğun öldürüleceğ nden korkuluyor.) It s expected that nflat on w ll drop. (Enflasyonun düşeceğ umuluyor.) Kısaltma Inflat on s expected to drop. (Enflasyonun düşeceğ umuluyor.) Kısaltmalarda mastarın akt f – pas f durumunun ayırımını yapmak çok öneml d r. Bu durumda özne yüklem yapıyor mu, yüklemden etk len yor mu sorularının cevaplanarak duruma göre kısaltmada akt f veya pas f mastar kullanılır. He s stated to have fled the country. (Onun ülkeden kaçmış olduğu bel rt l yor.) Flee: kaçmak, terk etmek Leave: ayrılmak, terk etmek (Aslında k s de “terk etmek” anlamındadır. “from” edatını stemezler. Kullanıldıklarında sank b r “from” olması gerekt ğ h ss Türkçe’den kaynaklanmaktadır.) The results of the elect on are reported to be announced tomorrow. (Seç m sonuçlarının yarın lan ed leceğ b ld r lmekted r.) Cümlen n kısaltma önces It s reported that the results of the elect on w ll be announced tomorrow. (Seç m sonuçlarının yarın lan ed leceğ b ld r lmekted r.) The manager s sa d to have been nvolved n llegal affa rs. (Müdürün yasa dışı şlere bulaşmış olduğu söylen l yor.) Cümlen n kısaltma önces It s sa d that the manager has been nvolved n llegal affa rs. (Müdürün yasa dışı şlere bulaşmış olduğu söylen l yor.) Involve: çermek, kapsamak Involve: karıştırmak, bulaştırmak Involve: gerekt rmek (hang anlamda kullanılırsa kullanılsın da ma “ n” edatı le nesneye geçer.) Affa r: olay, ş The agreement s reported to have been s gned by both s de. (Anlaşmanın her k tarafça mzalanmış olduğu b ld r l yor.) Cümlen n kısaltma önces It s reported that the agreement has been s gned by both s de. (Anlaşmanın her k tarafça mzalanmış olduğu b ld r l yor.) Seem, Appear, Look Üçü de “görünmek” anlamındadır. Bu üç f l NC yapısı ç nde kullanılab l rler. Anlam olarak pas fl k durumları olduğu ç n ayrıca pas f yapılmazlar. It seems that he has passed the exam. (Onun sınavı geçm ş olduğu görünüyor.) Kısaltma He seems to have passed the exam. (Onun sınavı geçm ş olduğu görünüyor.) Pass: geçmek Passage: geç t, pasaj Not: KPDS’de özell kle bu yapıda seem, appear, look f ller nden sonrak kısım boş bırakılarak mastar kalıbı sorulur. Daha önce bu kullanımda geçen “ t s V3” kullanımının mantığı le çözülür. They seem to move to another town next year. (Onların gelecek yıl başka b r kasabaya taşınacakları anlaşılıyor.) Cümlen n kısaltma önces It seems that they w ll move to another town next year. (Onların gelecek yıl başka b r kasabaya taşınacakları anlaşılıyor.) Your fam ly seems to be extremely happy. (A len z n son derece mutlu olduğu görünüyor.) Cümlen n kısaltma önces It seems that your fam ly s extremely happy. (A len z n son derece mutlu olduğu görünüyor.) She seems to have won the pr ze. (Onun ödülü kazanmış olduğu görünüyor.) Cümlen n kısaltma önces She seems that she has won the pr ze. (Onun ödülü kazanmış olduğu görünüyor.) D ğer NC Kısaltmaları 2.) Nesne Yapısında We can not dec de whether we w ll stay at home or go out. (Evde m kalacağız dışarıya mı g deceğ z karar verem yoruz.) Kısaltma We can not dec de whether to stay at home or to go out. (Evde m kalacağız dışarıya mı g deceğ z karar verem yoruz.) Böyle yapılarda bağlaç anlamını cümleye kattığı ç n kısaltılamaz. Mastar kısaltması se daha önce anlatıldığı g b d r. He doesn’t where to go (O nereye g deceğ n b lm yor.) Cümlen n kısaltma önces He doesn’t where he w ll go (O nereye g deceğ n b lm yor.) 3.) Tümleç Yapısında My job s that I teach Engl sh (İş m İng l zce’y öğretmekt r.) Kısaltma My job s to teach Engl sh (İş m İng l zce’y öğretmekt r.) Görüldüğü g b NC’ların cümlede tümleç olarak kullanıldığı yapıda da kısaltma mastarlardan faydalanılarak yapılır. ADVERBS – ADJECTIVES Zarflar (adverb) eylemler n teler. Eylemler n nasıl yapıldığı hakkında b lg ver rler. Örnek: How does she s ng? – She s ngs beaut fully. / (O) Nasıl şarkı söylüyor. Çok güzel şarkı söylüyor. Kural: Zarflar genell kle -ly sonek n n b r sıfata eklenmes yle oluşturulur. Örnek: beaut ful/beaut fully güzel- güzel(ce) güzel b r şek lde, careful/carefully d kkatl -d kkatl ce/d kkatl b r şek lde D kkat! Bazı sıfatlar zarf hal ne dönüştüğünde değ şmez. Bunların en öneml ler şunlardır: fast (hızlı) – fast (hızlıca, hızlı b r şek lde), hard (zor) – hard (zor b r şek lde) Good ( y ) muhtemelen en öneml st snadır. ‘good’ sıfatının zarf formu ‘well’ ( y b r şek lde) d r. Bu sıklıkla hatalı kullanan b r zarftır! YANLIŞ! He plays tenn s good. DOĞRU: He plays tenn s well. Kural: Zarflar aynı zamanda b r sıfatı da n telerler. Bu durumda zarf sözkonusu sıfattan önce kullanılır. Örnek: She s extremely happy. They are absolutely sure. D kkat! Temel b r sıfatın dereces artırılmış formuyla ‘very’ kullanmayın. Örnek: good – fantast c YANLIŞ! She s a very beaut ful woman. Kural: Sıklık zarfları (adverbs of frequency) her zaman (always), asla (never), bazen (somet mes), sık sık (often) vs. genell kle ana eylemden önce gel r. Örnek: He s often late for class. Do you always eat n a restaurant? They don’t usually travel on Fr days. Sıfat ve zarflar konusu b rb rler yle l şk l olduğu ç n beraber ver lecekt r. Bu k grubun İng l zce’de nerelerde kullanıldıklarını b lmek gerek r. Önce sıfatlardan başlayalım: ADJECTIVEs İng l zce’de sıfatlar k yerde kullanılırlar. 1.) Sıfatlar sm n telerler: Sıfat + s m. Türkçe’de olduğu g b İng l zce’de de sıfatlar s mden önce söylen r. Fransızca g b bazı d llerde bu kural böyle değ ld r. Sıfatlar bu kullanımları le “sıfat tamlaması” nı oluştururlar. Eğer sm n önünde b r art kel varsa sıfat s m le art kel arasında yazılır. Student ( s m) ntell gent student (Sıfat tamlaması) an ntell gent student Sıfat tamlaması bu şek lde oluşur. Ama bazen sıfat olması gereken yerde olmayab l r. Buna bozuk sıfat tamlaması den r. İntell gent a student g b . bu konuya daha sonra değ n lecekt r. 2.) Sıfatlar L nk ng F ller İle Beraber Kullanılırlar: L nk ng f ller n sayısı on beşt r. Bunlar le b rl kte sıfatlar kullanıldığı ç n bunları b lmek gerek r. Tamamen ezbere b r konudur. Kolaylık olsun d ye bunları gruplara ayırarak ezberleyel m. Olmak F ller Görünmek F ller Kalmak F ller Be See Stay Become look Rema n Sound appear Böylece sek z tanes n görmüş olduk. Ger ye kalanları da k grup hal nde verel m Feel: h ssetmek Taste: tadı olmak Smell: kokusu olmak Ger kalan dördü “g tmek” f ller olup; sıfatlarla beraber “…leşmek” anlamını alırlar. Go Get Grow…..leşmek Turn Aralarında bazı nüans farkları vardır. Örneğ n “go” olumsuz durumlarda, “turn” kaba fadelerde kullanılır. Daha sonra değ n leceğ ç n ş md l k burada bırakıyoruz. He looks happy (O mutlu görünüyor.) He looks sad (O üzgün görünüyor.) Burada sank sıfat yer ne b r zarf kullanılmalı h ss vardır ama “look” b r L nk ng f l olduğu ç n zarf (happly, sadly) değ l; sıfat (happy, asd) kullanıyoruz. He felt terr ble. (not terr bly) He s very young. (O çok gençt r.) g b Not: Bunların dışındak bütün f llerle beraber zarf kullanılır. ADVERBS Zarfları, lk n İng l zce’de kullanıldıkları yere ve oluşma şek ller ne göre k ayrı başlıkta ele alacağız. Daha sonra KPDS ç n özel bazı zarfları ve sıfatlarla b rl kte “Compar s on” durumlarını nceleyeceğ z. Zarfları Kullanıldıkları Yerler Zarflar İng l zce’de üç yerde kullanılırlar. Kullanıldıkları yer % 90 b r nc maddeye dah ld r 1.) Zarflar F ller İle Kullanılırlar Bu kullanımda zarf f l n telem ş olur. Please speak slowly. (Lütfen yavaş b r şek lde konuşun.) He passed the exam because he had stud ed hard. (O sınavı geçt . Çünkü sıkı b r şek lde çalışmıştı.) She speaks Engl sh fluently. (O İng l zce’y akıcı b r şek lde konuşur.) Türkçe’de “b r b ç mde, b r şek lde” fadeler sıfatlara eklenerek zarflar oluşturulur ve kullanılır. (Zarfların oluşma şek ller n gördüğümüzde buna değ neceğ z.) Örneğ “yavaş” b r sıfattır, “yavaş b r şek lde” ded ğ m zde artık bu zarf olur. Hatta çoğu zaman Türkçe’de konuşurken “b r şek lde, b r b ç mde” fadeler n atarak zarfları sıfatlara benzeterek aktarırız. İng l zce’de böyle b r dönüşüm yanlış olur. İng l zce’de sıfat olarak aktarılacak se sıfat; zarf olarak aktarılacak se zarf söylen r. 2.) Zarflar Sıfatlar İle Kullanılırlar Bu kullanımda zarf sıfatı n telem ş olur. She speaks Engl sh well. (O İng l zce’y y konuşur.) 3.) Zarflar Zarflar İle Kullanılırlar Bu kullanımda zarf zarfı n telem ş olur. He always gets up late. (O da ma geç kalkar.) He always gets up very late. (O da ma çok geç kalkar.) She speaks Engl sh fluently. (O İng l zce’y akıcı b r şek lde konuşur.) She speaks Engl sh fa rly fluently. (O İng l zce’y oldukça akıcı b r şek lde konuşur.) Fa r: ad l, doğru Fa rly: oldukça Zarfların Oluşturulması İng l zce’de zarfların oluşumunu dört madde altında nceleyeceğ z. Oluşumları % 90 b r nc maddeye dah ld r. 1.) Sıfatlara “ly” Eklenerek Zarfların Oluşturulması Bu maddedek tüm zarflar köken aldıkları sıfatlara eş anlamdadırlar ve çoğunun anlamına “b r şek lde, b r b ç mde” eklenerek Türkçe’ye çevr l r. Extreme: aşırı Extremely: aşırı b r şek lde, son derece True: doğru, gerçek Truly: doğru b r şek lde Whole: tüm, bütün Wholly: büsbütün, tamamen Undue: gereks z Unduly: Reluctant: steks z Reluctantly: Adequate: uygun, elver şl Adequately: elver şl b r şek lde Accurate: doğru Accurately: doğru b r şek lde Adamant: sert Adamantly: sert b r şek lde Vehement: sert Vehemently: sert b r şek lde, öfkel gereks z yere, gereks z b r şek lde steks zce, steks z b r şek lde 2.) İy Sözcükler bunların sıfat ve zarfları b rb rler le l şk l değ ld r. Bunların sıfat ve zarfları ç n ayrı kel meler oluşturulmuştur. Good: y (sıfat) Well: y (zarf) 3.) Sıfat ve Zarfı Aynı Olan Sözcükler Bunlar ç n sıfat ve zarf olarak ayrı kel meler türet lmem şt r. “ly” de almazlar. Cümlede kullanımlarına göre zarf veya sıfat olurlar. Zarf olarak kullanıldıklarında sıfat anlamlarına“b r şek lde, b r b ç mde” eklenerek çev r s yapılır. Hard: sıkı Fast: hızlı Near: yakın H gh: yüksek Enough: yeter, yeterl Much: çok (sayılamayanlar ç n) L ttle: az, küçük Late: geç Early: erken He has enough money. (Onun yeterl parası var.) She doesn’t study enough. (O yeterl b r şek lde çalışmaz.) enough = zarf A late dec s on. (Geç b r karar) late = sıfat He gets up late. (O geç b r şek lde kalkar.) late = zarf 4.) Tun k Maddes Bu zarflar, b r nc maddedek ler g b sıfatlara “ly” eklenerek oluştururlar. Ama zarf olduklarında anlamları köken aldıkları sıfatlardan farklı olur. Bu yüzden bunlar b r nc madde ç nde ver lmed . Bu zarflar KPDS ç n çok büyük önem arz ederler. Köken aldıkları zarflara benzet l p karıştırılacak d ye bu zarfları sınavda çok kullanırlar. Bu yüzden y çalışılması gereken b r konudur. Sıfat Zarf Hard: sıkı Hardly: pek……..mez Scarce: kıt Scarcely: pek……..mez Bare: yalın Barely: pek……..mez Near: yakın Nearly: yaklaşık olarak Late: geç Fa r: ad l, doğru Lately: son zamanlarda Fa rly: oldukça Eventual: olası, muhtemel Eventually: Cons stent: uygun, tutarlı Steady: sonuç olarak, sonunda Cons stently: sürekl olarak st krarlı Constant: sab t Stead ly: sürekl olarak Constantly: sürekl olarak Bu zarflardan özell kle “eventually” ve “hardly, scarcely, barely” grubu KPDS’de çok geçer. Bu grup cümlede b r olumsuzluk oluşturur. It s a hard quest on. (Zor b r sorudur.) hard = sıfat She can hardly work. (O pek çalışmaz.) hardly:zarftır ve cümleye olumsuzluk katar D.Bakır s very hot, so anyone can l ve hardly n there. (D.Bakır çok sıcaktır. Bu yüzden k mse orada pek yaşayamaz.) Sınavda sorulursa “hardly” sorulur. “scarcely ve barely” de parçalarda çok geçer. Bu ders m zde üç grup özel zarfları ve kullanımlarını göreceğ z. Bu üç grup zarflardan KPDS’de k soru kes n olarak; bazen de üç soru gel r. Bu yüzden bu grup zarflar ayrı olarak ele alındı. Too – Enough Too: çok çok fazla, aşırı Enough: yeterl Bun lar da zarf oldukları ç n zarf kullanımının tüm özell kler ne sah pt rler. Ama sınavdak boyutu sadece kel me anlamı le değ ld r. Bell b r yapıda kullanılırlar. Ş md bunu görel m Too …………+ Sıfat b ç m nde b r kullanımı vardır. Sınavda bu şek lde sıfatın önces boş bırakılarak “too” sorulur. Bu kullanım cümleye olumsuzluk katar. He s too young to undertake such a job. (O böyle b r ş üstlenemeyecek kadar gençt r.) Undertake: üstlenmek Undertak ng: teşebbüs The coffee was too cold to dr nk. (Kahve ç lemeyecek kadar soğuktu.) Not: Sıfattan sonrak f l n “full nf n t ve” şekl ndek kullanımına da d kkat ed n z. Enough Sıfat+……………. b ç m nde b r kullanımı vardır. Sınavda bu şek lde sıfatın sonrası boş bırakılarak “enough” sorulur. Normalde zarflar sıfattan önce kullanılır. sıfattan sonra kullanılan tek zarf “enough”tır. He s exper enced enough to overcome th s ssue. (O bu meselen n üstes nden gelecek kadar deney ml d r.) Not: Enough’ tan sonrak f l n “full nf n t ve” şekl ndek kullanımına da d kkat ed n z. Th s car s too expens ve for us to buy. (Bu araba b z m ç n alınamayacak kadar pahalıdır.) He s talk ng too qu ckly for us to understand. (O anlamayacağımız kadar hızlı konuşuyor.) An ord nary Engl sh should speak clearly enough for a fore gner to understand. (Sıradan b r İng l z n, b r yabancının anlayab leceğ kadar açık b r şek lde konuşması gerek r.) B r cümlede k “too”, k “enough” veya b r “too” b r “enough” bulunab l r. He s qual f ed………………… to negot ate such a cruc al s tuat on but the government s ……………unw ll ng to send h m. (O böyle kr t k b r durumu görüşecek kadar n tel kl d r ama hükümet onu göndermeyecek kadar steks zd r.) B r nc boşluğa Enough , İk nc boşluğa Too yazılmalıdır. Ord nary: sıradan Negot ate: görüşmek Negot at on: görüşme Böyle sorularda boşluğun önces ve sonrasını çok y tahl l etmek gerek r. İk s nden en fazla “enough” sorulur. Hardly – Scarcely – Barely Üçü de aynı anlamdadır. Genell kle soru “hardly”den gel r. D ğer k s parçalarda geçer. Her üçü de kullanıldıklarında cümleye olumsuzluk katarlar. Bunların kullanımını y öğrenmek gerek r. Ayrıca taq quest on’larda da karşımıza çıkacaklardır. He can hardly walk. (O pek yürüyemez.) Anyone can hardly ever l ve there. (K mse pek orada yaşayamaz.) Hardly ve hardlyever aynı anlamdadır. B rb rler n n yer ne kullanılab l rler. S nce he never stud es, he can …………………….succeed n the exam. (O h ç çalışmadığı ç n sınavda pek başarılı olamaz.) Boşluğa “hardly veya hardlyever” gelmel d r. Bu üç zarfın kullanımı b l nmezse pek çözüleb lecek b r soru g b görünmüyor. Fa rly, Qu te, Rather Her üçü de “oldukça” anlamındadır. Kullanım olarak aralarında küçük nüans vardır. İk l durumlarda (aptal – zek , tembel – çalışkan) arzu ed len n tel k ç n “fa rly”; arzu ed lmeyen n tel k ç n “rather” kullanılır. sınavda bu ayrıntı sorulmaz. He s rather stup d, but h s s ster s fa rly clever. (O oldukça aptaldır ama kız kardeş oldukça zek d r.) Quıte b r f l n teled ğ zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf le kullanımında se “oldukça” anlamı vardır. I could not qu te understand what you sa d. (Tam olarak ne söyled ğ n z anlayamadım) CONDITIONAL SENTENCES Şartlı cümleler demekt r. Bunlar genell kle her d lde üç temel şek lde söylen rler. Şartlı cümle yapısının İng l zce ve Türkçe kullanımları arasında bazı farklılıklar vardır. Konuya g rerken önce Türkçe yapısı anlatılacak. Kullanımda aralarındak farklılığı ve İng l zce mantığını kavramak gerek r. Türkçe Uygulaması 1. A) Gerçekleşeb l r şart cümlec ğ : Çalışırsan öğren rs n, Yarın gel rsen çalışab l r z, vb. Görüldüğü g b bu yapıda şart yer ne get r leceğ takt rde temel stenen gerçekleşeb l r. Bu nedenle bu yapıya “Real Yapı” den r. 2. B) Gerçekleşemeyen şart cümlec ğ : Bu yapı k şek lde kurulur Bunlarda şartın yer ne get r lme olanağı olmadığı ç n temel stenen n gerçekleşmeyeceğ yapılardır. Bu nedenle bunlara “Unreal Yapılar” den r. Çalışsaydın öğren rd n. Görüldüğü g b geçm ş zamanda b r nc madden n uygulanmasıdır. Çalışmış olsaydın öğrenm ş olurdun. Real yapılarda ster olumlu ster olumsuz olsun stenen gerçekleşeb l r. Unreal yapılarda se cümle kuruluşu anlamla terst r. Yan cümle kuruluşu olumlu ken anlam olumsuz; cümle kuruluşu olumsuz ken anlam olumludur. Pek bu açıklama neye yarar? Şartlı cümleler n İng l zce mantığı ç n bu açıklama gerekl d r. Çünkü unreal yapılarda zamanlar real zamanlara göre b r önceye çek lerek söylen r. Türkçe’de Type 2 ve Type 3 ün kullanımı hemen hemen aynıdır. Aradak ayırım çok net değ ld r. Rahatlıkla b rb rler n n yer ne kullanılab l rler. Türkçe’de durum böyle ken İng l zce’de neden k type’e gerek duyulmuştur? İng l zce’de Type 2 ve Type 3 b rb r nden çok ayrı şeylerd r. Type 2: İç nde bulunulan veya gelecektek b r olay ç n kurulan unreal yapılardır. Sınıfta olmasaydık, yarın geleceksen gb Type 3: Geçm ştek b r olayın aktarıldığı unreal yapıdır. Eğer aktarılacak olay geçm şte se mutlaka type 3’e g d lmel d r. Geçen yıl mezun olsaydın, dün gelseyd n g b Not: Türkçe’de bağlaçların anlamları yükleme yüklenerek söylen r. Gelse çalışırken g b . İng l zce’de se bağlaçlar ayrı b r kel me olarak kullanılır. If, wh le, when g b . Bağlaçlar konusu ayrıca ele alınacaktır. Ş md Şart Cümleler n n İng l zce kuruluşlarını görel m: Type 1 If you study, you w ll learn (Çalışırsan öğren rs n.) If +S mple Present, +S mple Future Type1’ formülleşt recek olursak yukarıdak formül çıkar. Genel kullanımı ver ld ğ g b d r. Type1’ de eğer aktarılan olay genel b r fade se temel cümlec kte de S mple present olab l r. Ama bu st sna b r durumdur. Genelde kullanımı ver ld ğ g b d r. Type 2 If you stud ed, you would learn (Çalışsaydın öğren rd n.) If + S mple Past, + would +V1 Genel kullanımı formüldek g b d r. İf’ l cümlec kte b r present etk s vardır. Çünkü olay şu an ve gelecek le lg l d r. Ama unreal yapı olduğu ç n geçm şe çek lerek aktarılıyor. Type 3 If you have stud ed, you would have learnt. (Çalışmış olsaydın öğrenm ş olurdun.) If +present perfect, + would have V3 Özet olarak; Type 1: If + S mple present, +w ll + V1 Type 2: If + S mple past, +would + V1 Type 3: If + Present perfect, +would + Have V3 Şart cümleler n n nformal olarak değ ş k kullanımları varsa da asıl gramat kal boyutu açıklananlardır. KPDS’de mutlaka anlatılan şek lde gel r. Sınavda 7-8 soruyu lg lend ren b r konudur. Mutlaka y b lmel . Type 1 If the government takes str cter measures, the nflat on w ll drop. (Hükümet daha sıkı tedb rler alırsa enflasyon düşecek.) If you learn a fore gn language, you w ll f nd a good job eas ly. (B r yabancı d l öğren rsen kolayca b r ş bulursun.) Not: Şartlı cümlelerde çev r den z yade yapının İng l zce boyutunu kavramak gerek r. Olay ne zaman olmuş, gerçekleşeb l r m , gerçekleşemez m ? Yapıya bu şek lde yaklaşmak gerek r. I w ll help you w th th s matter f you call me next week. (Gelecek hafta ben ararsan, sana yardım edeceğ m.) Görüldüğü g b “ f” bağlacı arada da yazılab l r. Ma n Clause ve İf Clause’den hang s n n başta söyleneceğ n vurgu bel rler. Hang s vurgulanacaksa o önce söylen r. Bağlaç arada ken v rgüle (,) gerek yoktur. Çünkü bağlaca kadar olan kısım ma n clause, bağlaçtan sonrak kısım f clause’dır. İf clause cümlec ğ başta se bu cümlec ğ n sınırını bel rlemek ç n v rgül (,) kullanılır. Help+s.o: b r ne yardım etmek Help+so+w th+sth: b r ne b r şey ç n yardım etmek Type 2 If I knew some Engl sh now, I would go abroad. (Eğer ş md b raz İng l zce b lseyd m, yurt dışına g derd m.) If I were you, I wouldn’t accept h s offer. (Yer n zde olsam onun öner s n kabul etmezd m.) If the next week were hol day, we would go for a p cn c. (Eğer gelecek hafta tat l olsaydı, p kn ğe g derd k.) Görüldüğü g b type 2 şu an ve gelecek le lg l olan unreal yapılardır. Eğer cümlede şu an ve gelecek le lg l b r fade varsa mutlaka type 2’ye g d lmel d r. Type 3 If ı had known that he was your fr end, I wouldn’t have rejected h m. (Eğer onun arkadaşınız olduğunu b lseyd m onu reddetmezd m.) If they had nv ted me, I would certa nly have pat c pated n the r wedd ng ceremony last week. (Eğer ben davet etm ş olsalardı , kes nl kle onların geçen haftak düğün törenler ne katılırdım.) Görüldüğü g b type 3 yapısında mutlaka b z geçm şe götüren b r fade vardır. Bu fade genell kle geçm şe yönel k bazı zaman zarfları le kurulur. Ama d kkatl olmak gerek r. Bazen b ze geçm ş h ssett recek b r zaman zarfı yer ne aynı görev gören b r noun clouse’da ver leb l r. (b r nc cümlede olduğu g b ) Ama hang b ç mde olursa olsun eğer olay geçm şte olmuşsa mutlaka type 3’e g d lmel d r. Sınavda ma n clouse ve f clouse’ın f ller boş bırakılarak sorulur. Her üç yapının kullanım özell kler ne hak m olursak kolayca çözeb leceğ m z b r soru olur. MIXED STRUCTURE Şartlı cümleler n karışık yapılarıdır. Belk de konunun en zor olan kısmıdır. Bazen type 2 ve 3 karıştırılarak sorulur. Dolayısıyla mıx yapı unreal olan k yapı arasındadır. Bu kullanımda genell kle İF Clouse type 3, Ma n Clouse type 2’d r. Sınavda pek sorulmayan b r konudur. Ama KPDS’n n ş bell olmaz. B l nmes y olur. “Geçen yıl mezun olsaydım ş md ben de çalışırdım” fades m x b r yapıdır. If I had graduated last year, I would work w th you now. (Eğer geçen yıl mezun olsaydım ş md s z nle çalışırdım.) Görüldüğü g b IF Clouse type 3, Ma n Clouse type 2’d r. Her k tarafta da b z type 2 ve 3’e götüren zaman zarflarına d kkat ed n z. If he had been operated on last month, he would start to work next week. (Eğer o geçen ay amel yat olmuş olsaydı gelecek hafta şe başlardı.) Şartlı Cümlelerde Modalların Kullanımı Modallar da daha önce anlatılan mantık çer s nde şartlı cümle kalıplarında kullanılab l rler. Tüm f clouse type’ler nde modallar kullanılab l r. Hem f clouse’da hem ma n clouse’da, sadece b r s nde olab l rler. Type 1 can may Type 2 could m ght Type 3 could have V3 should must ——- ——- m ght have V3 ———– ———- Bu yapıda sık olarak görülen “ can ve may ”d r. D ğerler n n sınırlı b r kullanımı vardır. Büyük b r olasılıkla soru gelse “ can ve may ”den gel r. If I had t me, I could v s t you. (Zamanım olsaydı s z z yaret edeb l rd m.) If he had helped us, we could have completed th s project. (B ze yardım etseyd bu projey tamamlamış olab l rd k.) If he could have g ven up smok ng, he would certa nly have recovered. (Eğer o s garayı bırakab lseyd kes nl kle y leş rd .) DEVRİK YAPI Şartlı cümleler n her üç type’ nde de devr k yapı olab l r. Bu yapı genelde konuşma d l ne yönel kt r. Ama yazı d l nde de sıkça rastlanır. En öneml devr k yapı şartlı cümlelerde olanıdır. KPDS’de kes nl kle gel r. Mutlaka y b l nmel d r. En öneml devr k yapı type 3’te olanıdır. Type 1ve 2’de pek devr k yapı olmaz ve sınavda pek sorulmaz. Ş md her üç type de ayrı ayır devr k yapıları görel m: Type 1 Sadece “should” kullanımında devr k yapı vardır. If you should see h m, let me know. (Eğer onu görecek olursan, bana b ld r.) Bu cümleden onu görme ht mal n n zayıf olduğunu anlarız. Nasıl devr k yapılır? If atılır ve should başa get r l r. Should you see h m, let me know. (Eğer onu görecek olursan, bana b ld r.) Devr k yapı olduğunu nasıl anlarız? Cümle soru formundadır ama soru şaret yok. Bu durumda tek alternat f cümlen n devr k olmasıdır. Çünkü sadece soru ve devr k yapıda yardımcı f l baştadır. Type 2 Sadece were’de yapılır. If I were you, I would not go there. (Yer n zde olsaydım oraya g tmezd m.) Type 1’dek g b “ f” atılır ve “were” başa get r lerek devr k yapısı oluşturulur. Were I you, I would not go there. (Yer n zde olsaydım oraya g tmezd m.) Soru g b göründüğü halde cümle sonunda ? yoktur. O halde devr k yapıdır d yoruz. Type 3 If she had nformed us, we would have taken act on. (Eğer o b ze b lg verm ş olsaydı, tedb rler m z alırdık.) Y ne aynı mantıkla devr k yapısı oluşturulur. Had she nformed us, we would have taken act on. (Eğer o b ze b lg verm ş olsaydı, tedb rler m z alırdık.) Soru şekl nde olup cümle sonunda ? yoktur. Bu yüzden kes nl kle devr k yapıdır d yoruz. Kes nl kle sınavda şartlı cümleler n bu devr k formu sorulur. En güzel sorusu cümle tamamlamadır. Bu durumda cümlen n soru formunda olduğunu ve sonunda ? olmadığını görmem z gerekmekted r. Bunu göreb l rsek soruyu çözmüşüz demekt r. Hemen cümlen n b r type 3’lü şartlı cümle olduğunu ve zaman uyumunun buna göre yapılması gerekt ğ n anlarız. Had she nformed us, ………………………………………………………………………………. Bu şek lde cümley boş bırakıp sorarlar. If she cont nues to underrate h s ab l t es, he cant ach eve anyth ng. (O yetenekler n küçümsemeye devam ederse h çb r şey başaramaz.) Underrate: küçümsemek Underest mate: küçümsemek Overrate: Overest mate: Overstate: abartmak Exaggerate: Enhance: If I were you, I wouldn’t m ss such an opportun ty. (Yer n zde olsaydım böyle b r fırsatı kaçırmazdım.) M ss: özlemek, kaçırmak If we hadn’t m ssed the tra n, we could have arr ved earl er. (Eğer tren kaçırmamış olsaydık daha erken varab l rd k.) Özell kle sınavda mıx yapılara d kkat etmek gerek r. Sorusu az, gelme olasılığı zayıftır ama b l nmes y olur. If Turkey had completed her power plants long ago, th s shortage of electr c ty wouldn’t happen now. (Eğer Türk ye enerj santraller n yıllar önce tamamlamış olsaydı, ş md bu elektr k sıkıntısı (azlığı) olmayacaktı.) D kkat ed l rse İF Clouse’da “long ago”, Ma n Clouse’da “now” zaman sözcükler vardır. Bu zaman sözcükler ne göre cümley type 3ve 2’ye göre kurarız. Çünkü şart geçm şte, etk s şu andadır. Eğer Ma n Clouse’da “now” olmasaydı o zaman Ma n Clouse’da type 3’e göre kurardık. Plant: b tk , fabr ka, (elektr k) santral Ülke, kıta d ş olarak kabul ed ld ğ nden “her” kullanıldı. If I had known that you were com ng, I would certa nly have part c pated n the party. (Sen n geld ğ n b lm ş olsaydım, kes nl kle part ye katılırdım.) Yukarıdak cümle b r sınav soru t p d r. Sınavda altı ç z l f l kullanımları boş bırakılır ve sorulur. Bu cümlede b z type üçe götüren b r zarf sözcüğü yok ama onun yer ne aynı görev gören “that you were com ng” noun clouse’ vardır. Bu şek ldek kullanımda çok d kkatl olunmalıdır. D ğer Şart Bağlaçları Even If: se b le (olumsuz b r yargıya götürür.) Only If: sadece ….se Unless = If not: …med kçe. …mezse (olumsuz anlamı ç nded r, ayrıca “not” stemez. Prov ded = Prov d ng: ..şartıyla On cond t on that: …şartıyla But for: …olmasaydı (En öneml özell ğ bağlaç olmamasıdır, b r edat olmasıdır.) Bu şart bağlaçlarının heps de “ f” le aynı kullanıma sah pt r. If ç n açıklanan her üç kullanım bunlar ç n de geçerl d r. Sınavda eşanlamlı cümlelerde, cümle tamamlamada, gramer sorularında vb. D rek olarak 7-8 soru şartlı yapılardan gelmekted r. Ayrıca bu konuya hak m olmak anlamaya yönel k büyük kolaylıklar sağlamaktadır. “but for” b r edat olduğu ç n kend s nden sonra b r cümlec k değ l de b r s m gel r. But for your valuable contr but ons, we couldn’t have mplemented th s scheme. (Değerl katkılarınız olmasaydı, bu projey gerçekleşt remezd k.) But for’lu cümlec ğ n etk zamanına göre Ma n Clouse type 2 veya 3’e göre kurulur. Nad r olarak type 1’de olab l r. But for, bu kullanımı le genell kle cümlen n başında olur. Eğer cümle ortasında se genell kle başka anlamdadır. Yukarıdak but for’lu cümley İF le de yazab l r z. Type2: If t weren’t for your valuable contr but ons, we couldn’t mplement th s scheme. (Eğer değerl katkılarınız olmasaydı, bu projey gerçekleşt remezd k.) Type3: If t hadn’t been for your valuable contr but ons, we couldn’t have mplemented th s scheme. (Eğer değerl katkılarınız olmasaydı, bu projey gerçekleşt remem ş olurduk.) Unless the government can carp nflat on, the part es n the coal t on may face great trouble n the next elect on. (Hükümet enflasyonu durduramadıkça (durdurmazsa) koal syondak part ler önümüzdek seç mlerde büyük sıkıntı le yüz yüze geleb l rler.) Curp: durdurmak Unless he cut down on smok ng, he w ll get ser ously ll soon. (O s gara çmey kısmadıkça, c dd b r şek lde hastalanacak.) Cut down on: (b r şey ) kısmak Unless the workers are sat sf ed w th the r salar es, no one can stop them go ng on str ke. (Eğer şç ler maaşları konusunda tatm n ed lmezlerse, k mse onları greve g tmekten alıkoyamaz.) Go on str ke: greve g tmek Sat sfy: tatm n etmek, doyurmak Salary: maaş Not: Şartlı cümlelerde “be to” kalıbı “…cek, …cak” anlamını ver r ve amaç bel rt r. If the government s to carp nflat on, t must take str cter measures. (Eğer hükümet enflasyonu durduracaksa, daha sıkı tedb rler almalı.) “be to” kalıbı aynı zamanda amaç da b ld rd ğ nden bu cümley “Eğer hükümet enflasyonu durdurmayı amaç ed n lse, ……..” şekl nde de çevr leb l r. Soru olarak her üç type’de de geleb l r ama sıklıkla type 1 de kullanılır. Eğer type 2 ve 3 te gel rse cümle bunların özell kler ne göre kurulur. If you are to learn Engl sh, you must go to England. (Eğer İng l zce öğreneceksen İng ltere’ye g tmel s n.) Not: Şartlı yapılarda Should kullanımı “…cek olursa” anlamındadır. Bu yapı b r şart yapısının geleceğe uygulanmasıdır. If you should see h m, recall h m that we have moved to another bu ld ng. (Eğer onu görecek olursan, başka b naya taşındığımızı ona hatırlat.) Unreal Yapılar İng l zce’de unreal yapıların geçt ğ üç yer vardır 1. İF Clouse’ ların type 2 ve type 3’ünde 2. Keşke yapılarında (I w sh ve If only) 3. …mış g b yapısında (As f ve As though) Bu yapılar unreald r. Yan cümle olumlu ken anlam olumsuz; cümle olumsuz ken anlam olumludur. Unreal yapılarda bundan dolayı zamanının b r önceye çek lerek aktarıldığını hatırlayınız. Real Unreal Present Past Past Past Perfect Future (w ll) Would If only I had some money now. (Keşke ş md b raz param olsaydı.) (Şu an olduğu ç n b r önces Past kullanıldı.) If only I had had some money yesterday. (Keşke dün b raz param olmuş olsaydı.) (Geçm ş olduğu ç n b r önces Past Perfect kullanıldı.) If only I were a doctor now. (Keşke ş md b r doktor olsaydım.) (Şu an olduğu ç n b r önces Past kullanıldı.) If only the next week would be hol day. (Keşke gelecek hafta tat l olsaydı.) (Gelecek olduğu ç n b r önces would kullanıldı.) She acts as f she passed the exam. (O sınavı geçm ş g b davranıyor.) Olay şu anda olduğu ç n b r önces olan Past le aktarıldı. She was act ng as f she had passed the exam. (O sınavı geçm ş g b davranıyordu.) Olay geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı. My boss nsulted me as f he had been my father. (Patronum bana babammış g b hakaret ett .) Olay geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı. Insult: hakaret etmek Türkçe’de olay ster geçm şte ster şu anda olsun aynı şek lde fade ed l r. İng l zce’de bu farklıdır. Öneml olan bu konunun İng l zce mantığını anlamaktır. Olayların etk alanlarını h ssederek olay bel rt len özell kte aktarılır. It seems as f nflat on has dropped. (Enflasyon düşmüş görünüyor.) Bu cümlede neden unreal fadeler ç n açıklanan kurallar uygulanmamış? Real ve unreal yapıları b rb r ne karıştırmamak gerek r. Bu bağlaçların olduğu her cümle unreald r demek yanlış olur. Bazıları real yapılarda da kullanılab l r. Yukarıdak cümle real b r fade olduğu ç n açıklanmış kurallara ters düştü. Olay geçm şte olduğu ç n b r önces olan Past perfect le aktarıldı. Unreal yapılarda Present ve Future tenseler yoktur. Bu kural zaman uyumuna yönel k sorular ç n çok öneml d r. If only I knew Engl sh now. (Keşke ş md İng l zce b lseyd m.) If only I had known Engl sh last year. (Keşke geçen yıl İng l zce b lm ş olsaydım.) He sat down next to me as f he had been my fr end. (O arkadaşımmış g b yanıma oturdu.) He always comes to s t down next to us as f he were our fr end. (O da ma arkadaşımızmış g b yanımıza oturmak ç n gel r) Not: Unreal yapılarda modallar da açıklanan kural çerçeves nde kullanılab l rler. Str ve: Çabalamak ADJECTİVE CLAUSES SIFAT CÜMLECİKLERİ Who –Wh ch-Whose-Where-That Tek b r sözcük olarak b r sıfatın yaptığı ş b r tümcec k olarak yapar. Sıfat b r sözcük olarak n telend ğ ad ya da ad görevdeş n n önünde yer alır. Ancak sıfat tümcec ğ n teled ğ sözcüğün ardında yer alır. Sözcük olarak SIFAT, b r tümcen n özne,nesne veya tamlamasını n telend reb l r ancak kural olarak bell b r d z n kuralına uyulması gerekl d r. Bununla beraber karmaşık tümce oluşturmak amacıyla sıfat cümlec ğ n asal cümlec ğ ne bağlamak amacıyla çeş tl bağlaçlarında kullanıldığı gözlen r k bu bağlaçlar sözcüklere bağlı olarak üç bölümde, konumlarına göre üç bölümde ve tanımlamalarına bağlı olarak k bölümde nceleneb l rler. Conjunctions and their positions / Bağlaçlar ve konumları 1- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır. (Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “s mple past tense” le kullanılışına örnek) The person who called you a few m ne. Ago s our export manager. – B rkaç dak ka önce s z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “present perfect tense” le kullanılışına örnek ) The person who has called you yesterday s our export manager. Dün S z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n gelecek zaman “future tense” le kullanılışına örnek) The person who w ll call you s our export manager. – S z arayacak olan k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n gen ş zaman “s mple present tense” le kullanılışına örnek ) The person who calls you s our export manager. – S z arayan k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n ş md k zaman “present cont n ous tense” le kullanılışına örnek ) The person who s call ng you s our export manager. – S z arıyor olan k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n m ş’l geçm ş zaman “past perfect tense” le kullanılışına örnek ) The person who had called you last week s our export manager. Geçen hafta S z aramış olan k ş b z m hracat müdürümüzdür. 2- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır. (Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “s mple past tense” le kullanılışına örnek ) The person whom you called a few m ne. Ago s our export manager. – B rkaç dak ka önce s z n ardığınız k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n d ’l geçm ş zaman “present perfect tense” le kullanılışına örnek ) The person whom you have called yesterday was our export manager. Dün aradığınız k ş b z m hracat müdürümüzdü. (Sıfat cümlec ğ n n gelecek zaman “future tense” le kullanılışına örnek) The person whom you w ll call s our export manager. – S z n arayacağınız k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n gen ş zaman “s mple present tense” le kullanılışına örnek ) The person whom you call s our export manager. – Aradığınız k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n ş md k zaman “present cont n ous tense” le kullanılışına örnek ) The person whom you are call ng s our export manager. – S z n arıyor olduğunuz k ş b z m hracat müdürümüzdür. (Sıfat cümlec ğ n n m ş’l geçm ş zaman “past perfect tense” le kullanılışına örnek) The person whom you had called last week s our export manager. Geçen hafta S z n aramış olduğunuz k ş b z m hracat müdürümüzdür. 3- Özney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır. The person whose jacket colour s black s our computer eng neer. S yah ceketl olan personel m z b z m b lg sayar mühend s m zd r. 4- Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır. I d scussed the man who has made us an offer on dry ng mach nes spare parts yesterday. (Ben) dün b ze çamaşır mak neler yedek parçaları konusunda tekl f yapan k mse le görüştüm. 5- Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır. I d scussed export manager of the f rm man today whom you have rece ved an offer yesterday. Bu gün, dün sen n tekl f almış olduğun ş rket n hracat müdürü le görüştüm. Nesney n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır. I d scussed the man whose fr end s cha rman of our exporter company and I asked a few quest ons about th s company that he has g ven good references about them. But, I w ll try to obta n some nformat on from another source. Arkadaşı, b z m hracatçımız olan ş rket n yönet m kurulu başkanı olan k ş le görüştüm ve kend s ne onlar hakkında b rkaç soru sordum k kend s onlar hakkında olumlu referanslar verd ancak y ne de başka kaynaklardan b lg toplamaya çalışacağım. Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç özne konumundadır. That s the man who has offered you. O s ze tekl f veren k ş d r. Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç nesne konumundadır That s the man whom you have rece ved an offer. O s z n tekl f almış olduğunuz k ş d r. Tamlamayı n teleyen sıfat cümlec ğ k burada bağlaç yel k konumundadır That s the man whose fr end s our exporter company’s cha rman. O, arkadaşı b z m hracatçı ş rket m z n yönet m kurulu başkanı olan k ş d r. Sıfat cümlec kler n n öznel ya da nesnel konumdak bazı bağlaçların önüne sayı,bel rt ya da üleşt rme sıfatı ve – of – yel k sözcüğünden oluşan ek le b rleşmes sonucunda cümlede bağlaçlara amaç,gaye,durum,çokluk,neden,gerekçe,sonuç g b ek anlamlar ver l r. İşte bu tür sözcükler, Türkçe d z nde önünde yer aldığı bağlacın yer ne özne ya da nesne olarak kullanılırlar. Bunlar aşağıdak g b d r. A few of wh ch B r kaçı A few of whom All of wh ch Tümü All of whom A number of wh ch B r tanes A number of whom Any of wh ch Her hang b r s Any of whom As a result of wh ch Sonucu olarak As a result of whom Because of wh ch Neden yle Because of whom Both of wh ch Her k s Both of whom Each of wh ch Her b r s Each of whom E ther of wh ch E ther of whom Every of wh ch Every of wh ch Every one of wh ch Every one of whom Half of wh ch Half of whom In add t on of wh ch In add t on of whom In sp te of wh ch In sp te of whom Instead of wh ch Instead of whom Many of wh ch Many of whom Most of wh ch Most of whom Much of wh ch Much of whom Ne ther of wh ch Ne ther of whom None of wh ch None of wh ch On account of wh ch On account of whom One of wh ch One of whom Some of wh ch Some of whom The best of wh ch The best of whom The youngest of wh ch The youngest of whom Two of wh ch Two of whom … of wh ch … of whom Ö r n e k l e r: Those compan es, wh ch have not accepted our offer, tendered another f rms. Tekl f m z kabul etmeyen ş rketler başka f rmalara yöneld ler. Those compan es a few of wh ch have not accepted our offer tendered another f rms. Tekl f m z kabul etmeyen ş rketlerden b r kaçı başka f rmalara yöneld ler. Owner, chartered, broker and port-agents each of whom should obey general regulat ons/rules n charter party. Armatör, k racı, broker ve l man acenteler n n her b r çarter part de geçen genel kural ve yönetmel klere uymak zorundadırlar. COMBINATION OF MAIN AND ADJECTIVE CLAUSES SIFAT VE ASAL TÜMCECİĞİN BİRLEŞİMİ DEFINITING THE SUBJECT: ÖZNEYİ NİTELEYEN TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR The man has a red Mercedes car / he called you today The man who called you today has a red Mercedes car. Bu gün sen arayan adamın kırmızı mersedes otomob l var. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR A conta ner-carry ng vessel s too b g / t w ll sa l today. A conta ner-carry ng vessel, wh ch w ll sa l today, s too b g. A conta ner-carry ng vessel that w ll sa l today s too b g. Bu gün yola çıkacak olan konteynır gem s çok büyüktür ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR The dog has d ed today / t beaten you yesterday. The dog wh ch/that beaten you yesterday has d ed today therefore you should go to doctor. Dün sen ısıran köpek bugün öldü be nedenle doktora g tmel s n ! IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR The d scuss on was nterest ng / t was broadcast on the TV 2 days ago. The d scuss on wh ch / that broadcast on the TV 2 days ago was nterest ng. İk gün önce TV’de yayınlanan tartışma programı oldukça lg nç d . PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR. The town s Em nönü / t has many of electron c part/component’s mporters. The town wh ch / that has many electron c parts/components mporters. s Em nönü. İç nde pek çok elektron k parça ve sarf malzemes thalatçılarını barındıran lçen n adı Em nönü’dür. TANIMLAYICI OLMAYAN : PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR The man has a red Mercedes car / he called you today The man who called you today has a red Mercedes car. Bu gün sen arayan adamın kırmızı mersedes otomob l var. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR A conta ner-carry ng vessel s too b g / t w ll sa l today. A conta ner-carry ng vessel, wh ch w ll sa l today s too b g. Bu gün yola çıkacak olan konteynır gem s çok büyüktür. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR Our dog “X” was found by a few person / he had been lost for two days. Our dog “X” who had been lost for two days was found by a few people. İk gündür kayıp olan köpeğ m z X b rkaç k ş tarafından bulundu. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR Raft ng n R ver Çoruh s very dangerous / t s a nterest ng sport. Raft ng n R ver Çoruh wh ch s a nterest ng sport s very dangerous. Çoruh nehr nde yapılan ve lg nç b r spor dalı olan Raft ng çok tehl kel d r. PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR My res dence place’s name, wh ch s 3 km far from my work place, s Fat h. Çalıştığım yere 3 km uzakta olan kamet yer m n adı Fat h’t r. DEFINITING THE OBJECT: NESNEYİ NİTELEYEN TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR The man has a red Mercedes car / you’ve called yesterday The man whom you have called yesterday has a red Mercedes car. Dün aradığın adamın kırmızı mersedes otomob l vardı. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR At old t mes, the ball chargers weren’t a good qual ty / We have mported from your company. Therefore, we request from you that manufacture better qual ty one. The ball chargers w h c h we have mported from your company at old t mes was not a good qual ty. Therefore, we request from you that manufacture better qual ty one. Daha önceler s zden thal ett ğ m z top şarjlar y kal tede değ llerd . Bu sebeple daha y kal tede olanları üretmen z r ca ed yoruz. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR The dog has d ed today / you have bought yesterday. The dog wh ch/that you’ve bought yesterday has d ed today Dün aldığın köpek bugün öldü. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR The d scuss on was nterest ng / you have part c pated t on the TV The d scuss on wh ch / that you have part c pated on the TV was nterest ng. Dün TV’de katılmış olduğun tartışma programı oldukça lg nç d . PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR. The town Em nönü s too crowded / we came today. The town Em nönü wh ch / that we came today s too crowded. Bu gün geld ğ m z Em nönü lçes çok kalabalık. TANIMLAYICI OLMAYAN : PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR The man whom everybody d sl ke had pr soner for many years H ç k msen n hoşlanmadığı adam yıllarca hap s yatmış. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR A conta ner carry ng vessel w ll sa l today / we have booked for your sh pment A conta ner carry ng vessel wh ch we’ve booked for your sh pment w ll sa l today Sevkıyatınız ç n yer ayırtmış olduğumuz gem bu gün yola çıkacak. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR My old dog Panter whom I had fed for two years has d ed today. İk yıldır besled ğ m köpeğ m Panter bu gün öldü. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR Raft ng-sport n R ver-Çoruh, wh ch you’ve cons der, as an nterest ng sport s essent ally very dangerous. Çoruh nehr nde yapılan lg nç spor dalı olarak değerlend rd ğ n Raft ng sporu esasen çok tehl kel d r. PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR – My res dence place’s name, wh ch I have moved 3 years ago, s Fat h. 3 yıl önce taşınmış olduğum kamet yer m n adı Fat h’t r. DEFINITING THE POSSESIVE: İYELİK TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR The man was taken nto hosp tal after hav ng an acc dent / he has a red Mercedes car The man whose car s a red Mercedes was taken nto hosp tal after hav ng an acc dent.. Arabası kırmızı mersedes olan adam kaza yaptıktan sonra hastaneye kaldırıldı. OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR A d g tal camera was very nterest ng we saw on your web s te / ts producer s Sony. A d g tal camera t h e p r o d u c e r o f w h c h s SONY was very nterest ng we saw on your web s te. Can you ntroduce t more deta led? Üret c s SONY olan ve s z n web sayfanızda görmüş olduğumuz d j tal kamera çok lg nçt . Onu b ze daha detaylı tanıtab l r m s n z? ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR The dog s Ahmet’s / t ta ls s too long. The dog t h e t a l o f w h c h s too long s Ahmet’s. Kuyruğu çok uzun olan köpek Ahmet’ nk d r. IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR Despatch ng a conta ner s too easy / ts s zes are the same. Despatch ng a conta ner t h e s z e s o f w h c h are the same s too easy. Ebatları aynı olan konteynırları sevk etmek oldukça kolaydır. PLACE / YER İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR. The c ty t h e p o p u l a t o n o f w h c h s d e n s e has an expens ve l fe. Nüfusları oldukça kalabalık olan şeh rler n yaşam şartları da pahalıdır. TANIMLAYICI OLMAYAN : PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR The man has an acc dent today / h s red Mercedes car s too fast The man w h o s e Mercedes car s too fast has an acc dent today.. Çok hızlı g den kırmızı mersedese sah p olan adam bu gün kaza yaptı. OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR Ottoman H story t h e p r c e o f w h c h s t o o e x p e n s v e s cons st ng very nterest ng sources. F yatı oldukça pahalı olan OSMANLI TARİHÇESİ KİTABI çok lg nç kaynakları çermekted r. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR Aydın s a young dolph n / ts sk n s sl ppery. Aydın w h o s e sk n s sl ppery s a young dolph n Der s kaygan olan Aydın geçen b r yunus balığıdır. IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR Islam c and Allah – Bel ef were accepted by approx mately world-w de today on the Contrary to Darw n sm / ts dea s exactly correct and coherent. Islam c and Allah – Bel ef the dea of wh ch s correct and coherent were accepted by approx mately worldw de today on the contrary to Darw n sm. Dawr n zm n aks ne f k rler tam doğru ve tutarlı olan İslam ve Allah nancı bu gün hemen hemen tüm dünya tarafından kabul görmüştür. PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR Most of the Anatol an C t es w h o s e c t zens are generally conservat ve, s establ shed hundreds years ago. İnsanları genelde m saf rperver olan Anadolu şeh rler nden pek çoğu yüzlerce yıl önce kurulmuştur. 2 – DEFINING THE OBJECT / N E S N E Y İ N İ T E L E Y E N 2.1 – SUBJECTIVE – ÖZNEL TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR I know the personal manager w h o speaks four languages fluently Dört d l çok y derecede konuşab len personel müdürünü tanıyorum. D d you d scuss w th the worker before t h a t started th s str ke n our factory. Fabr kamızda grev başlatan şç le daha önce görüştün mü? OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR We shall catch the vessel w h c h / t h a t sa ls today n case you do not conf rm the sh pment. Sevkıyatı tey t etmed ğ n z takd rde bu gün hareket edecek olan gem y kaçıracağız. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR I threw a stone at the dog w h c h / t h a t was bark ng at the ch ldren Çocuklara havlayan köpeğe taş attım. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR – I have never tr ed to learn French w h c h / t h a t s very d ff cult. – Çok zor olan Fransızca’yı öğrenmey h ç denemed m. PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR. I have been n Ta pe before w h c h / t h a t has a dense populat on for the purpose of Electron c fa r. Nüfusu çok kalabalık olan Ta pe ’ye Elektron k Fuarı münasebet yle g tt m. TANIMLAYICI OLMAYAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR I have read N.Fazıl Kısakürek who wrote plenty of books. Pek çok k tap yazmış olan N. Fazıl Kısakürek’ n k taplarını okudum. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR I saw my fr end’s car w h c h overturned by the s de of the road. Yolda ters dönen arkadaşımın arabasını gördüm. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR Yesterday I watched an all gator w h o eats a Zebra on the T.V and I’ve too much fr ghtened Dün T.V.’ de b r Zebrayı yutan T msahı zled m ve oldukça dehşete düştüm. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR I l ke sw mm ng along Sarayburnu, wh ch s essent ally very dangerous. Esasen çok tehl kel olan Sarayburnu boyunca yüzmey çok sev yorum. PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR I once went to London before wh ch has many language schools. Pek çok d l okulunun bulunduğu Londra’ya daha önce b r kere g tt m. DEFINITING THE OBJECT : NESNEYİ NİTELEYEN TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR We would l e to work w th an exper enced staff w h o m / t h a t we have conf dence n. Kend s ne güvend ğ m z tecrübel b r personelle çalışmayı sev yoruz. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR Have you found a rel able manufacturer company w h c h / t h a t among you have got n touch w th. Temasa geçt kler n z n arasından güven l r b r üret c ş rket buldunuz mu? ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR We bought a hundred ostr ches w h c h / t h a t we have barga ned before Pazarlığını daha önce yaptığımız yüz tane devekuşunu satın aldık. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR Darw n’s follower try to spread the r nonsense cla ms w h c h / t h a t they cannot succeed. Dawr nc ler pek de başarılı olamadıkları saçma dd alarını ortalığa yaymaya çalışıyorlar. PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR. I haven’t gone to a country before w h e r e / t h a t sun never downs dur ng 6 months. 6 ay boyunca güneş n h ç batmadığı b r ülkeye daha önce h ç g tmed m. TANIMLAYICI OLMAYAN: PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR Yesterday, I got n touch w th your market ng manager Mr. Chu w h o m I haven’t seen for a long t me because of h s ntens ty. Dün şler n n yoğunluğu nen yle uzun b r süred r göremed ğ m Pazarlama Müdürünüz Bay Chu le görüştüm. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR Nobody hasn’t seen our new goods assortments yet w h c h we have mported last week. H ç k mse daha geçen hafta thal etm ş olduğumuz yen mal çeş tler m z henüz görmed . ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR I bought a parrot w h o m I am go ng to teach many words to tself. Kend s ne b r çok kel me öğreteb leceğ m b r papağan satın aldım. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR We have w tnessed h s unacceptable behav our w h c h we never expect from h mself. Kend s nden h ç beklemed ğ m z kabul ed lemez b r davranışına şah t olduk. PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR I haven’t gone to Adana where you l ve. Sen n yaşadığın yer olan Adana’ya g tmed m. DEFINITING THE POSSESIVE : İYELİK TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR The manager of…. company w h o v s ts us w th h s ass stant d scussed w th us about a lot of th ngs w h o s e jacket colour was dark blue. Ceket n n reng lac vert olan ve b z yardımcısıyla z yaret eden ş rket n n müdürü b z mle pek çok şey hakkında görüştü. (Not : Burada kullanılan who ve whose s z şaşırtmasın b r s k ş n n kend s n n telerken d ğer k ş n n ceket n n reng n bel rtmek ç n kullanılmıştır) OBJECT / CİSİM İÇİN THE …… OF WHICH KULLANILIR D d you see the conta ner the r ght s ght of wh ch s a b g punctured? Sağ tarafında büyük b r del k olan konteynırı gördün mü? ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR At the zoo we have seen a shark the teeth of wh ch are very sharp. Hayvanat bahçes nde d şler çok kesk n olan b r köpekbalığı gördük. IDEA / KAVRAM İÇİN THE …… OF WHICH KULLANILIR We had a meet ng each other the purpose of wh ch was ent rely about our new bus ness. Aramızda amacı tamamıyla yen ş m zle alakalı olan b r toplantı düzenled k. PLACE / YER İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR. We have held a bus ness tr p to Hong Kong the people of wh ch were ent rely unfr endly. İnsanlarının tamamı çok soğuk olan Hong Kong’a b r ş seyahat düzenled k. TANIMLAYICI OLMAYAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR We got n touch w th a person n your company w h o s e vo ce s hard and rudely S z n ş rket n zden ses çok kaba ve sert olan b r s le görüştük. OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR I bought H story of Istanbul t h e p r c e o f w h c h s too expens ve and made a present to my fr end who v s ted me for the purpose of bus ness. T car amaçla ben m z yaret me gelen b r arkadaşıma İstanbul’un Tar h le lg l f yatı oldukça pahalı olan b r k tap alıp hed ye ett m. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR We saw a t ger w h o s e body s too b g. Gövdes oldukça r olan b r kaplan gördük. IDEA / KAVRAM İÇİN THE…… OF WHICH I want to object to t h e a l l KULLANILIR d e a s t h e c o n s s t n g o f w h c h s contrary my deas. Ben m f k rler me ters düşen tüm düşüncelere karşı çıkmak st yorum. PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR For hol day, I want to go anywhere w h o s e populat on s not dense also people warm. Tat l ç n nsanları sıcak ancak çok kalabalık olmayan b r yere g tmek st yorum 3 – DEFINING THE COMPLEMENT/T A M L A M A Y I NİTELEYEN 3-1. DEFINITING THE SUBJECT TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHO / THAT KULLANILIR Our general manager s a man w h o / t h at bel eves a d sc pl ne n an employment place. Genel Müdürümüz b r ş yer nde d s pl n olması gerekt ğ ne nanan b r k msed r. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR – Wh ch was the f rst steamsh p w h c h / t h a t crossed the Atlant c Ocean. – Altant k Okyanusunu lk geçen tekne hang s d ? ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR That s a shark w h c h / t h a t has a sharp teeth. O kes n d şler olan b r köpekbalığıdır. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR What s the best l fe-method w h c h / t h a t w ll ass st your escap ng from hell f re the compust ble mater al of wh ch s humans and stones? Yakıtı nsanlar ve taşlar olan cehennem ateş nden s z n kurtulmanıza ves le olacak olan en y yaşam tarzı ned r? Burada d kkat ed lecek olursa hem wh ch hem de the…. of wh ch sıfat cümlec kler n n aynı cümlelerde k farklı konumda kullanılışları yer almaktadır. PLACE / YER İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR. Where s the post off ce w h c h / t h a t has been founded n the m ddle of the c ty. Şehr n göbeğ ne kurulmuş olan postane nerede? TANIMLAYICI OLMAYAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHO KULLANILIR Your fr end s the best person I’ve ever known w h o adv ses you on some mportant matter therefore apprec ate h m! Sen n arkadaşın hayatımda gördüğüm en y k ş k sana bazı öneml konularda tavs yeler olan b r s bu yüzden kıymet n b l ! OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR That metal s copper w h c h s a good conductor of electr c ty. Bakır elektr ğ y leten b r metald r. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHO KULLANILIR That horse s Yıldırım who runs very fast among ts s m lar. Emsaller arasında çok hızlı koşan o at yıldırımdır. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR That was the unsolved problem, wh ch s d ff cult to d scuss. O tartışılması zor b r o kadar da çözülemem ş olan b r problemd . PLACE / YER İÇİN WHICH KULLANILIR Yarma s the only town w h c h grows corn. Yarma sadece Mısır’ın yet şt ğ b r yerd r. 3-2 . DEFINITING THE OBJECT : NESNEYİ NİTELEYEN TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM / THAT KULLANILIR Th s s the pat ent w h o m / t h a t the doctor s anx ous about h m. O doktorun kend s hakkında end şe duyduğu b r hastadır. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR That was the strong toy w h c h / t h a t I bought t for my son from Tahtakale. O oğlum ç n Tahtakale’den almış olduğum dayanıklı b r oyuncaktı. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR – A camel s a desert an mal w h c h / t h a t I have once r dden. – Deve üzer ne sadece b r kez b neb ld ğ m b r çöl hayvanıdır. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH / THAT KULLANILIR – The quest on was answer ng w h c h I can hardly do. – Cevabını çok zor verd ğ m b r soruydu. PLACE / YER İÇİN WHERE / THAT KULLANILIR. These are the towns w h e r e you cannot f nd comfortable hotel. Bu kasabalar ç nde çok konforlu oteller bulamayab leceğ n z türden kasabalardır. TANIMLAYICI OLMAYAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOM KULLANILIR The next student s Al w h o m I always adm re h m every t me because of h s resolut on Al azm neden yle her zaman çok takd r ett ğ m b r öğrenc d r. OBJECT / CİSİM İÇİN WHICH KULLANILIR That s the cap tal w h c h had been founded for hundreds years ago. O yüzlerce yıl önce kurulmuş b r başkentt r. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOM KULLANILIR That s a cat w h o m I have fed t for a few years but unfortunately d ed yesterday. O ben m b rkaç yıldır besled ğ m b r ked d r fakat ne yazık k dün öldü. IDEA / KAVRAM İÇİN WHICH KULLANILIR The w nner of next world are bel evers w h c h struggle on the way of Allah dur ng the r l fe. Ah ret n gal pler hayatları boyunca Allah yolunda mücadele eden müm nlerd r. PLACE / YER İÇİN WHERE KULLANILIR That s parad se w h e r e everyone would l ke go over there but only someone can succeed to complete of th s long marathon. O cennet k herkes n oraya g tmek sted ğ b r yerd r ancak sadece bazıları bu uzun maratonu başarı le tamamlayab l rler. 3 . DEFINITING THE POSSESIVE : İYELİK TANIMLAYICI OLAN PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR Th s s the woman w h o s e her wallet had been stolen by unknown th ef. O cüzdanı b l nmeyen b r hırsız tarafından çalınmış olan b r kadındır. OBJECT / CİSİM İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR These are the D scmans the pr ces of wh ch are cheap therefore, we would l ke to mport them 100 pcs each. Bunlar f yatları ucuz olan – d skmen-lerd r bu yüzden her b r nden 100’er adet thal etmek st yoruz. ANIMAL / HAYVAN İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR That s the Amazon- All gator the jaw bones of wh ch are more powerful than R ver-N l crocod les O N l krokod ller ne nazaran çenes daha güçlü olan b r al gatördür. IDEA / KAVRAM İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR That was an agreement the a lot of art cles of wh ch had been d sobeyed by aga nst party therefore we have forced to open a lawsu t aga nst them. O maddeler n n pek çoğu karşı tarafça hlal ed lm ş b r anlaşma d bu nedenle onlar aleyh ne dava açmak durumunda kaldık. PLACE / YER İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR. Th s s a v llage the houses of wh ch are generally two-floors. Bu evler genell kle k şer katlı olan b r köydür. TANIMLAYICI OLMAYAN: PERSON / KİŞİ İÇİN WHOSE KULLANILIR Hamza (R.A.) s a strong man w h o s e ma n a m s to be a good Musl m n Allah’s op n on. Hamza (R.A.) amacı sadece Allah katında y b r müslüman olmak olan kuvvetl b r s d . OBJECT / CİSİM İÇİN THE…… OF WHICH KULLANILIR My a m s to succeed t h e a p p l c a t o n of w h c h s d ff cult. Amacım zor olanı başarmaktır. ANIMAL / HAYVAN İÇİN WHOSE KULLANILIR That s shark w h o s e teeth are very sharp. O d şler çok kesk n olan b r köpekbalığıdır. IDEA / KAVRAM İÇİN THE… OF WHICH KULLANILIR My only des re s becom ng an mport/export manager n the future the salary of wh ch s h gh Gelecekte maaşı yüksek olan thalat/ hracat müdürü olmak st yorum. PLACE / YER İÇİN WHOSE KULLANILIR Th s s Blue Mosque w h o s e walls are all blue n the other words SultanAhmet mosque. Bu duvarlarının tümü mav olan d ğer adıyla Sultanahmet cam olarak da anılan Mav cam d r. TENSES 1. A) S mple: Do + V1 1.) Simple Past (-di) S + V2 + Obj (düzenli illerde, ilerin sonuna –ed takısı getirilir.) -We ordered to our bank in order to they transfer the amount of 5.000 USD to your account. -Bankamıza hesabınıza yatırılması ç n 5.000 USD’l k b r ödeme tal matı verd k. S mple Past Tense asıl olarak geçm ştek olayları anlatmak ç n kullanılır. Aşağıda bu zamanın kullanımlarını ayrıntılı b ç mde göreb l rs n z.Aux l ary verbs (Yardımcı f ller): d d/d dn’t ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I played I d dn’t play D d I play? You played You d dn’t play D d you play? He played He d dn’t play D d he play? She played She d dn’t play D d she play? It played It d dn’t play D d t play? We played We d dn’t play D d we play? They played They d dn’t play D d they play? DİKKAT! Olumlu cümlelerde herhang b r yardımcı f l gelmez ve f l n k nc hal kullanılır. Olumsuz ve soru cümleler nde d d veya d dn’t yardımcı f l kullanılır ve f l yalın hal yle kalır. EXAMPLES (ÖRNEKLER): (+) I v s ted my uncle. (Amcamı z yaret ett m) (Bu cümle olumludur ve görüldüğü g b f l n k nc hal kullanılmıştır.) (-) I d dn’t v s t my uncle yesterday. (Dün amcamı z yaret etmed m.) (Bu cümle olumsuzdur ve d dn’t yardımcı f l kullanıldığı ç n f l yalın hal yle gelm şt r.) (?) D d I v s t my uncle yesterday? (Dün amcamı z yaret ett m m ?) (Bu cümle soru cümles d r ve “d d” yardımcı f l geld ğ ç n f l y ne yalın hal yle kullanılmıştır.) REGULAR AND IRREGULAR VERBS (Düzenl ve düzens z f ller) İng l zce’de f ller düzenl ve düzens z olarak k ye ayrılır. Düzenl f ller n k nc hal n kullanmak ç n f l n sonuna -ed takısı eklen r.Example: want wanted clean cleaned wash washed ● Düzens z f ller adından da anlaşılacağı g b düzens z olarak değ ş rler bu yüzden ezberlenmes gerek r. Example: go went sw m do swam dd USE 1 Completed Act on n the Past(Geçm şte tamamlanmış eylemler)Use the S mple Past to express the dea that an act on started and f n shed at a spec f c t me n the past. Somet mes the speaker may not actually ment on the spec f c t me, but they do have one spec f c t me n m nd. (S mple Past Tense geçm şte bel rl b r zamanda başlamış ve b tm ş eylemler ç n kullanılır. Bazen konuşan k ş tam olarak b r zaman bel rtmeyeb l r, ama mutlaka cümlede b r geçm ş zaman f kr vardır.) EXAMPLES: I saw a mov e yesterday. (Dün b r f lm seyrett m.) I d dn’t see a mov e yesterday. (Dün b r f lm seyretmed m.) Last year, I travelled to Italy. (Geçen yıl İtalya’ya seyahat ett m.) Last year, I d dn’t travel to Italy. (Geçen yıl İtalya’ya seyahat etmed m.) She washed her hands. (Eller n yıkadı) She d dn’t wash her hands. (Eller n yıkamadı) USE 2 A Ser es of Completed Act ons(Geçm şte tamamlanmış eylemler ser s )We use the S mple Past to l st a ser es of completed act ons n the past. (S mple Past Tense’ geçm şte tamamlanmış b rkaç eylem arka arkaya anlatmak ç n kullanırız. EXAMPLES: I f n shed work, walked to the beach, and found a n ce place to sw m. (İşler m b t rd m, sah le yürüdüm ve yüzmek ç n güzel b r yer buldum.) He arr ved from the a rport at 8:00, checked nto the hotel at 9:00, and met the others at 10:00. (Havaalanından saat 8’de geld , 9’da otele kaydını yaptırdı ve d ğerler yle 10’da buluştu.) USE 3 S ngle Durat on(Tek süreç)The S mple Past can be used w th a durat on, wh ch starts and stops n the past. A durat on s a long act on often used w th express ons l ke “for two years,” “for f ve m nutes,” “all day” or “all year.” (S mple Past Tense geçm şte başlamış ve b tm ş b r sürec anlatırken kullanılır. Bu süreç uzundur ve genelde “ k yıldır”, “tüm gün” veya “tüm yıl” g b zaman fadeler yle kullanılır.) EXAMPLES: I l ved n Turkey for two years. (İk yıl Türk ye’de yaşadım.) Ahmet stud ed Engl sh for f ve years. (Ahmet beş yıl İng l zce çalıştı.) They sat at the beach all day. (Tüm gün sah lde oturdular.) We talked on the phone for th rty m nutes. (Yarım saat telefonda konuştuk.) How long d d you wa t for them? (Onları ne kadar bekled n z? We wa ted for one hour. (B r saat bekled k.) ● USE 4 Hab t n the Past (Geçm ştek alışkanlıklar) The S mple Past can also be used to descr be a hab t wh ch stopped n the past. It can have the same mean ng as “used to”. To make t clear that we are talk ng about a hab t we often use express ons such as “always,” “often,” “usually,” “never,” “…when I was a ch ld” or “…when I was younger” n the sentence. (S mple Past Tense aynı zamanda geçm şte vazgeçt ğ m z alışkanlıklar ç n de kullanılır. “used to” kalıbıyla aynı amaçla kullanılab l r. Bahsett ğ m z eylem n b r alışkanlık olduğunu açıkça bel rtmek ç n cümlelerde “always” (da ma), “often” (sık sık), “usually” (genell kle) ve “never” (asla) g b zaman fadeler kullanılır. EXAMPLES: I played basketball when I was a ch ld. (Çocukken basketbol oynardım.) She worked at the hosp tal after school. (Okuldan sonra hastanede çalışırdı.) They never went to school, they always sk pped. (H ç okula g tmezlerd , hep kaçarlardı.) TIME EXPRESSIONS IN SIMPLE PAST TENSE T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r. yesterday (dün) I went to theatre yesterday. (Dün s nemaya g tt m.) last week/year/Sunday etc. (Geçen hafta/yıl/Pazar vs.) He bought a car last week. (Geçen hafta araba aldı.) two years/four days/three m nutes ago ( k yıl/dört gün/üç dak ka önce) I saw her two m nutes ago. (İk dak ka önce onu gördüm. Last n ght (dün gece) I watched a mov e last n ght on TV. (Dün gece telev zyonda b r f lm zled m.) 2.) Simple Present (-ir) Subject + V1 + Object -We generally export tekst le products to the var ous countr es -B z çeş tl ülkelere genell kle tekst l ürünler hraç eder z. S mple Present Tense Türkçe’dek gen ş zamanın fades d r. Aşağıda bu zamanın kullanımıyla lg l ders anlatımı vardır. Aux l ary verbs: do/does don’t/doesn’t DİKKAT!: Üçüncü tek l şahıslarda (he,she, t) olumlu cümlelerde f l n sonuna “s” takısı gel r. Olumsuz ve soru cümleler nde does veya doesn’t kullanıldığı ç n f l n sonuna “s” takısı gelmez. ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I play I don’t play Do I play? You play You don’t play Do you play? He plays He doesn’t play Does he play? She plays She doesn’t play Does she play? It plays It doesn’t play Does t play? We play We don’t play Do we play? They play They don’t play Do they play? (“He, she ve t” üçüncü tek l şahıs oldukları ç n olumlu cümlede görüldüğü g b f l n sonuna “s” takısı gelm şt r. Ama olumsuz ve soru cümleler nde yardımcı f l kullanıldığı ç n “s” kullanılmamıştır.) USE 1 Repeated Act ons (Tekrarlanan eylemler)Use the S mple Present to express the dea that an act on s repeated or usual. The act on can be a hab t, a hobby, a da ly event, a scheduled event or someth ng that often happens. (S mple Present Tense b r eylem n sürekl tekrarlandığı veya alışılagelm ş olduğu f kr n ver r. Bu eylem b r alışkanlık, hob , günlük b r olay, planlanmış b r olay veya sık sık tekrar eden b r olay olab l r.) EXAMPLES: I play tenn s. (Ten s oynarım) She does not play tenn s. (O ten z oynamaz.) The tra n leaves every morn ng at 8 am. (Tren her sabah saat 8’de hareket eder.) The tra n does not leave at 9am. (Tren saat 9’da hareket etmez.) She always forgets her purse. (O hep cüzdanını unutur.) He never forgets h s wallet. (O h ç cüzdanını unutmaz.) Every twelve months, the Earth c rcles the sun. (Her on k ayda b r dünya güneş n etrafında b r tur atar.) The sun does not c rcle the Earth. (Güneş dünyanın çevres nde dönmez.) USE 2 Facts or General zat ons(Gerçekler veya genellemeler)The S mple Present can also nd cate the speaker bel eves that a fact was true before, s true now, and w ll be true n the future. It s not mportant f the speaker s correct about the fact. It s also used to make general zat ons about people or th ngs. (Geçm şte, bugün ve gelecekte konuşan k ş n n açısından doğruluğunu h ç kaybetmeyen şeyler ç n kullanılır. Aynı zamanda nsanlar veya d ğer şeylerle lg l genelleme yaparken bu zaman kullanılır.) EXAMPLES: Cats l ke m lk. (Ked ler sütü sever.) B rds do not l ke m lk. (Kuşlar süt sevmez.) Cal forn a s n Amer ca. (Kal forn ya Amer ka’dadır.) Cal forn a s not n the Un ted K ngdom. (Kal forn ya İng ltere’de değ ld r.) W ndows are made of glass. (Pencereler camdan yapılır.) W ndows are not made of wood. (Pencereler ağaçtan yapılmaz.) New York s a small c ty. (New Yok küçük b r şeh rd r) (Aslında New York’un büyük b r şeh r olmasının burada b r önem yoktur.) TIME EXPRESSIONS IN SIMPLE PRESENT TENSE T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r. always (da ma) She always l stens to class cal mus c. (O hep klas k müz k d nler.) usually (genell kle) I usually go to c nema at weekends. (Genell kle haftasonları s nemaya g der m.) often (sık sık) They often v s t us. (B z sık sık z yaret ederler.) somet mes (arasıra) She somet mes wr tes me a letter. (Bana arasıra mektup yazar.) rarely (nad ren) I rarely smoke. (Nad ren s gara çer m.) never (h ç, asla) I never dr nk alcohol. (H ç alkol çmem.) every day/year/week etc. (her gün/yıl/hafta vs.) I go to work every day. (Her gün şe g der m.) 3.) Future (-ecek) S + w ll / shall + v1 + obj. -Load ng w ll resume as soon as port-author t es arr ve on board. -L man yetk l ler güverteye gel r gelmez yükleme kaldığı yerden devam edecek. Future Tense Türkçe’dek gelecek zamanın fades d r. Türkçe’de olmayan “w ll” ve “go ng to” farkları lk öğren rken b raz zor gelse de, örneklerle b rl kte y çalışıldığında gayet bas t olduğu görülecekt r. “WILL” FUTURE TENSE TABLO (+) (-) (?) I w ll play I won’t play W ll I play? You w ll play You won’t play W ll you play? He w ll play He won’t play W ll he play? She w ll play She won’t play W ll she play? It w ll play It won’t play W ll t play? We w ll play We won’t play W ll we play? They w ll play They won’t play W ll they play? “GOING TO” FUTURE TENSE TABLO (+) (-) (?) I’m go ng to play I’m not go ng to play Am I go ng to play? You’re go ng to play You aren’t go ng to play Are you go ng to play? He’s go ng to play He sn’t go ng to play Is he go ng to play? She’s go ng to play She sn’t go ng to play Is she go ng to play? It’s go ng to play It sn’t go ng to play Is t go ng to play? We’re go ng to play We aren’t go ng to play Are we go ng to play? They’re go ng to play They aren’t go ng to play Are they go ng to play USE 1 “W ll” to offer someth ng (B r şey tekl f etmek ç n) “W ll” often suggest that a speaker w ll do someth ng voluntar ly. A voluntary act on s one the speaker offers to do for someone else. (B r ş gönüllü olarak yapılacağı zaman “w ll” kullanılır. Bu gönüllü eylem konuşan k ş n n karşısındak ne yaptığı tekl ft r.) EXAMPLES: A: I’m really hungry. (Gerçekten çok açım.) B: I’ll make some sandw ches. (Sana b raz sandv ç hazırlıyım.) A: I’m so t red. I’m about to fall asleep. (Çok yorgunum. Uyumak üzerey m.) B: I’ll get you some coffee. (Sana b raz kahve get r y m.) A: The phone s r ng ng. (Telefon çalıyor.) B: I’ll get t. (Ben bakarım.) USE 2 “W ll” to Express a Prom se (Söz vermek ç n)”W ll” s usually used n prom ses. (“W ll” genell kle söz ver rken kullanılır.) EXAMPLES I w ll call you when I arr ve. (Varınca sen ararım.) I prom se I w ll not tell h m about the surpr se party. (Söz ver yorum. Ona sürpr z part hakkında h çb r şey söylemeyeceğ m.) USE 3 “Be go ng to” to Express a Plan (B r plandan bahsederken)”Be go ng to” expresses that someth ng s a plan. (“Be go ng to” yapılacak b r eylem n planlanmış olduğunu bel rt r. ) EXAMPLES He s go ng to spend h s vacat on n Hawa . (Tat l n Hawa ’de geç recek.) We are go ng to meet each other ton ght at 6:00 PM. (Bu gece 6’da buluşacağız.) A: Who s go ng to make John’s b rthday cake? (John’un doğum günü pastasını k m yapacak?) B: Sue s go ng to make John’s b rthday cake. (John’un doğun günü pastasını Sue yapacak.) USE 4 “W ll” or “Be Go ng to” to Express a Pred ct on (Tahm n yürütürken “W ll” veya “Be go ng to”)Both “w ll” and “be go ng to” can express the dea of a general pred ct on about the future. “W ll” ve “Go ng to” gelecekle lg l tahm nde bulunurken kullanılab l r. Eğen tahm n m z destekleyen çok açık b r kanıt varsa “be go ng to” kalıbı terc h ed l r. Bazı durumlarda her k kullanım da terc h ed leb l r. EXAMPLES: The year 2003 w ll be a very nterest ng year. (2003 yılı çok lg nç b r yıl olacak.) The year 2003 s go ng to be a very nterest ng year. (2003 yılı çok lg nç b r yıl olacak.) It w ll ra n. (Yağmur yağacak) It’s go ng to ra n. (Yağmur yağacak. Eğer gökyüzü kara bulutlarla doluysa ve yağmurun yağacağı kes n g b yse “go ng to” kullanılır.) DİKKAT! Özell kle “W ll” Future Tense’l cümleler Türkçe’ye farklı şek llerde çevr leb l r. Aşağıdak örneklere bakınız. I w ll go to Italy. (İtalya’ya g deceğ m.) I w ll br ng you an aspr n. (Sana b r asp r n get r y m.) I w ll open the door. (Kapıya ben bakarım.) Kısaca söyleyen k ş n n n yet ne bağlı olarak anlam da değ ş r. TIME EXPRESSIONS IN FUTURE TENSE T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r. next year/month/week/Saturday (gelecek yıl/ay/hafta/Cumartes ) tomorrow (yarın) soon (yakında) n two m nutes/four weeks ( k dak ka/dört hafta ç nde) 1. B) Cont nuous: (-yor) Be + V….. ng 1.) Past Cont nuous (-yordu) S+ was / were + v1(- ng) + obj. -We were do ng bus ness w th …………… company t ll recent t mes. -Son zamanlara kadar ………………………………ş rket yle çalışıyorduk. [WAS / WERE] + [VERB+ ng] Aux l ary verbs: was – were ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I was play ng I wasn’t play ng Was I play ng? You were play You weren’t play ng Were you play ng? He was play ng He wasn’t play ng Was he play ng? She was play ng She wasn’t play ng Was she play ng? It was play ng It wasn’t play ng Was t play ng? We were play ng We weren’t play ng Were we play ng? They were play ng They weren’t play ng Were they play ng? EXAMPLES (ÖRNEKLER): I was study ng lesson. (Ders çalışıyordum.) She was smok ng when I saw her. (Onu gördüğümde s gara ç yordu.) They were dr nk ng tea when I arr ved. (Ben vardığımda çay ç yorlardı.) ● USE 1 Interrupted Act on n the Past (Geçm şte yarıda kes len eylemler) Use the Past Cont nuous to nd cate that a longer act on n the past was nterrupted. The nterrupt on s usually an act on n the S mple Past. Past Cont nuous Tense geçm şte yarıda kes len uzun olayları anlatmak ç n kullanılır. Daha uzun olan eylem yarıda kesen eylem genelde S mple Past tense le fade ed l r. EXAMPLES: I was watch ng TV when she called. (O aradığında telev zyon seyred yordum.) When the phone rang, she was wr t ng a letter. (Telefon çaldığında mektup yazıyordu.) Wh le we were hav ng a p cn c, t started to ra n. (P kn k yaparken yağmur yağmaya başladı.) Sally was work ng when Joe had the car acc dent. (Joe araba kazası geç rd ğ nde Sally çalışıyordu.) Wh le John was sleep ng last n ght, someone stole h s car. (Dün gece John uyurken b r s arabasını çaldı.) USE 2 Spec f c T me as an Interrupt on (Geçm şte bel rl b r zamanda yapılan eylem) In USE 1, descr bed above, the Past Cont nuous s nterrupted by an act on n the S mple Past. However, you can also use a spec f c t me as an nterrupt on. B r nc kullanımda geçm şte başka b r olayla kes len eylemlerde Past Cont nuous Tense kullandığımızı söylem şt k. Bunun yanında geçm şte bel rl b r anda yapılan eylemden bahsederken de Past Cont nuous Tense kullanılab l r.EXAMPLES: Last n ght at 6 p.m., I was eat ng d nner. (Dün gece saat 6’da yemek y yordum.) At m dn ght, we were st ll dr v ng through the desert. (Gece yarısı hala çölde araç kullanıyorduk) DİKKAT! S mple Past Tense’de kullanılan zaman fadeler eylem n tam olarak başlama veya b t ş zamanını bel rt r. Past Cont nuous Tense’de se, bel rt len zaman eylem n başlangıcı veya b t ş n değ l, yalnızca o anda eylem n yapılmakta olduğunu bel rt r. EXAMPLES: Last n ght at 6 p.m., I ate d nner. (Saat 6’da yemeye başladım.) Last n ght at 6 p.m., I was eat ng d nner. (Yemek yemeye daha önce başladım ve saat 6’da yemek sürec devam ed yordu.) ● USE 3 Parallel Act ons (Paralel eylemler) When you use the Past Cont nuous w th two act ons n the same sentence, t expresses the dea that both act ons were happen ng at the same t me. The act ons are parallel. İk eylem aynı anda Past Cont nuous Tense le kullandığımızda, bel rt len k eylem n aynı anda yapıldığı f kr ortaya çıkar. Yan eylemler paraleld r. EXAMPLES: I was study ng wh le he was mak ng d nner. (O yemeğ hazırlarken ben ders çalışıyordum) Wh le Ellen was read ng, T m was watch ng telev s on. (Ellen k tap okurken T m telev zyon seyred yordu.) They were eat ng d nner, d scuss ng the r plans and hav ng a good t me. (Yemek y yor, planları hakkında tartışıyor ve y vak t geç r yorlardı.) ● USE 4 Atmosphere (Atmosfer) In Engl sh we often use a ser es of Parallel Act ons to descr be atmosphere n the past. (İng l zce’de genelde geçm ştek b r havayı (atmosfer ) tasv r etmek ç n b r d z eylem arka arkaya kullanırız. EXAMPLE: When I walked nto the off ce, several people were bus ly typ ng, some were talk ng on the phones, the boss was yell ng d rect ons, and customers were wa t ng to be helped. One customer was yell ng at a secretary and wav ng h s hands. Others were compla n ng to each other about the bad serv ce. Of se geld ğ mde b rkaç nsan meşgul b r şek lde dakt lo kullanıyor, bazıları telefonda konuşuyor, patron em rler yağdırıyor ve müşter ler yardım ç n bekl yorlardı. Müşter n n b r sekretere bağırıyor ve eller n sallıyordu. D ğerler b rb rler ne kötü h zmetten yakınıyorlardı. TIME EXPRESSIONS PAST CONTINUOUS TENSE T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r. wh le – as I saw h m wh le he was dr v ng. (Onu araba sürerken gördüm.) They helped me as I was carry ng some heavy bags. (Bazı ağır çantaları taşırken bana yardım ett ler.) 2.) Present Cont nuous (-yor) S+ am+ s+are +V1 ( ng)+obj. -We are manufactur ng the goods your des red type and qual ty -S z n sted ğ n z t pte ve kal tedek b r malı üret yoruz. Present Cont nuous Tense Türkçe’dek ş md k zamanın fades d r. Aux l ary Verbs: am/ s/are ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I am play ng I am not play ng Am I play ng? You are play ng You aren’t play ng Are you play ng? He s play ng He sn’t play ng Is he play ng? She s play ng She sn’t play ng Is she play ng? It s play ng It sn’t play ng Is t play ng? We are play ng We aren’t play ng Are we play ng? They are play ng They aren’t play ng Are they play ng? USE 1 Now (Ş md )Use the Present Cont nuous w th Cont nuous Verbs to express the dea that someth ng s happen ng now, at th s very moment. (Present Cont nuous Tense b r şey n tam şu anda olduğunu veya yapıldığını anlatmak ç n kullanılır.) EXAMPLES (ÖRNEKLER) You are learn ng Engl sh now. (Şu anda İng l zce öğren yorsun.) You are not sleep ng now. (Ş md uyumuyorsun.) I am s tt ng. (Oturuyorum.) I am not stand ng. (Ayakta durmuyorum.) What are you do ng? (Ne yapıyorsun?) Why aren’t you do ng your homework? (N ye ödev n yapmıyorsun?) USE 2 Longer Act ons n Progress Now (Halen devam eden uzun sürel olaylar)In Engl sh, now can mean “th s second,” “today,” “th s month,” “th s year,” “th s century” and so on. Somet mes we use the Present Cont nuous to say that we are n the process of do ng a longer act on, wh ch s n progress. (İng l zce’de “now” yan “ş md ” şu anlamlara gel r. “tam bu anda”, “bu ay”, “bu yıl”, “bu yüzyıl” vs. Bazen Present Cont nuous Tense’ uzun süren b r eylem yapma sürec nde bulunduğumuzu anlatmak ç n kullanırız.) EXAMPLES: (Aşağıdak bütün örnekler b r lokantada yemek yerken söyleneb l r) I am study ng to become a doctor. (Doktor olmak ç n çalışıyorum.) I am not study ng to become an eng neer. (Mühend s olmak ç n çalışmıyorum.) I am read ng a book. (B r k tap okuyorum.) I am not read ng any newspapers r ght now. (Şu anda h ç b r gazete okumuyorum.) Are you work ng on any spec al projects? (Özel b r proje üzer nde çalışıyor musun?) USE 3 Near Future (Yakın Gelecek)Somet mes, speakers use the Present Cont nuous to nd cate that someth ng w ll or w ll not happen n the near future. (Bazen Present Cont nuous Tense b r şey n o anda değ l de yakın b r zamanda olacağını veya olmayacağını anlatmak ç n kullanılır.) EXAMPLES: I am meet ng some fr ends after work. (İşten sonra arkadaşlarla buluşuyoruz.) I am not go ng to the party ton ght. (Bu gece part ye g tm yorum.) Isn’t he com ng w th us ton ght? (O bu gece b z mle gelm yor mu?) USE 4 Compla n ng w th “Always” (“Always” kullanarak ş kayette bulunma)The Present Cont nuous w th words such as “always” expresses the dea that someth ng often happens. Not ce that the mean ng s l ke S mple Present but w th negat ve emot on. (Present Cont nuous Tense “Always” g b kel melerle kullanıldığında b r şey n yapıldığını veya olduğunu bel rt r. Anlam S mple Present Tense’e benzer ve her zaman negat ft r. B r şeyden ş kayet ederken kullanılır.). EXAMPLES: She s always com ng to class late. (Derse hep geç kalıyor.) He s always talk ng. (O sürekl konuşur.) I don’t l ke them because they are always compla n ng. (Onları sevmem çünkü hep ş kayet ederler.) DİKKAT! Bazı f ller Present Cont nuous Tense le kullanılmaz. Bu f ller “state verbs” olarak adlandırılır. Bu f llerden bazıları aşağıda ver lm şt r. love – l ke – hate – understand – have (possess on) etc. She s lov ng chocolate. – Yanlış She loves chocolate. – Doğru I am hat ng you – Yanlış I hate you – Doğru She sn’t understand ng me – Yanlış She doesn’t understand me – Doğru TIME EXPRESSIONS IN PRESENT CONTINUOUS TENSE T me express ons zaman bel rten fadelerd r ve İng l zce’de her zaman ç n farklı fadeler kullanılır. Özell kle sınavlarda cümlen n hang tense olduğunu anlamak ç n t me express on’ların b l nmes çok öneml d r. now r ght now at the moment at present 3.) Future Cont nuous (-yor olacak) S + w ll / shall + be + v1- ng + obj. -We w ll be beg nn ng to manufacture all your orders as of next week.. -Önümüzdek haftadan t baren tüm s par şler n z üretmeye başlıyor olacağız. FORM Future Cont nuous [WILL BE] + [VERB+ ng] EXAMPLE: When your plane arr ves ton ght, I w ll be wa t ng for you. (Bu gece uçak vardığında, sen bekl yor olacağım.) [AM / IS / ARE] + [GOING TO] + [VERB ng] EXAMPLE: When your plane arr ves ton ght, I am go ng to be wa t ng for you. (Bu gece uçak vardığında sen bekl yor olacağım.) NOT: “W ll” Future veya “Go ng to” Future tensle’ler n kullanımı arasında pek fark yoktur. D kkat! Zaman zarflarından sonra gelecek zaman kullanılmaz. D ğer Future Tense’lerde de olduğu g b “when” “wh le” “before” g b zaman zarflarından sonra future tense kullanılmaz. EXAMPLES: Wh le I am f n sh ng my homework, she s go ng to make d nner. Doğru Wh le I w ll be f n sh ng my homework, she s go ng to make d nner. Yanlış “FUTURE CONTINUOUS TENSE” TABLO (+) (-) (?) I w ll be play ng I won’t be play ng W ll I be play ng? You w ll be play ng You won’t be play ng W ll you be play ng? He w ll be play ng He won’t be play ng W ll he be play ng? She w ll be play ng She won’t be play ng W ll she be play ng? It w ll be play ng It won’t be play ng W ll t be play ng? We w ll be play ng We won’t be play ng W ll we be play ng? They w ll be play ng They won’t be play ng W ll they be play ng? USE 1 Interrupted Act on n the Future (Gelecekte yarıda kes len eylemler)Use the Future Cont nuous to nd cate that a longer act on n the future w ll be nterrupted. The nterrupt on s usually an act on n the S mple Future. (Future Cont nuous Tense gelecekte uzun b r eylem n yarıda kes leceğ durumlarda kullanırız. Uzun eylem yarıda kesen eylem genelde “S mple Future” Tense le kullanılır.) EXAMPLES: I w ll be watch ng TV when she arr ves ton ght. (Bu gece vardığında telev zyon seyred yor olacağım.) I w ll be wa t ng for you when your bus arr ves. (Otobüs vardığında sen bekl yor olacağım.) Wh le I am work ng, Steve w ll make d nner. (NOTICE, “am work ng” because of “wh le.”) (Ben çalışırken, Steve yemeğ yapacak.) (DİKKAT “wh le” olduğu ç n “am work ng” gelm şt r.) I am go ng to be stay ng at the Mad son Hotel, f anyth ng happens and you need to contact me. (Eğer herhang b r şey olur ve bana ulaşman gerek rse, ben Mad son Otel’ de kalıyor olacağım.) He w ll be study ng at the l brary ton ght, so he w ll not see Jenn fer when she arr ves. (Bu gece kütüphanede çalışıyor olacak, bu yüzden Jenn fer geld ğ nde onu göremeyecek.) ● USE 2 Spec f c T me as an Interrupt on (Gelecekte bel rl b r zaman bel rtme) In USE 1, descr bed above, the Future Cont nuous s nterrupted by an act on n the S mple Future. However, you can also use a spec f c t me as an nterrupt on. (B r nc kullanımda gelecekte b r eylem d ğer b r eylem tarafından bölünmüştü. Bu kullanımda se eylem değ l, bel rl b r zaman vardır.) EXAMPLES: Ton ght at 6 p.m., I am go ng to be eat ng d nner. (Bu gece 6’da akşam yemeğ y yor olacağım.) At m dn ght ton ght, we w ll st ll be dr v ng through the desert. (Bu geceyarısı ıssız b r yolda araba kullanıyor olacağız.) USE 3 Parallel Act ons (Paralel eylemler)When you use the Future Cont nuous w th two act ons n the same sentence, t expresses the dea that both act ons w ll be happen ng at the same t me. (Future Cont nuous Tense’ k eylemle aynı cümlede kullandığımızda, gelecekte k eylem n aynı anda yapılacağını bel rtm ş oluruz.) EXAMPLES: I am go ng to be study ng wh le he s mak ng d nner. (O yemek yaparken, ben ders çalışıyor olacağım.) Wh le Ellen s read ng, T m w ll be watch ng telev s on. (Ellen k tap okurken, T m telev zyon seyred yor olacak) Ton ght, they w ll be eat ng d nner, d scuss ng the r plans, and hav ng a good t me. (Bu gece k tap okuyarak, planları hakkında tartışarak y vak t geç r yor olacaklar.) ● USE 4 Atmosphere (Ortam) In Engl sh we often use a ser es of Parallel Act ons to descr be atmosphere n the future. (İng l zce’de gelecekte b r ortamı anlatmak ç n paralel eylemler ser s kullanırız.) EXAMPLE: When I arr ve at the party everybody s go ng to be celebrat ng. Some w ll be danc ng. Others are go ng to be talk ng. A few people w ll be eat ng p zza and several people are go ng to be dr nk ng beer. They always do the same th ng. (Part ye vardığımda herkes kutluyor olacak. Bazıları dans ed yor olacak. D ğerler konuşuyor olacak. B rkaç nsan p zza y yor olacak ve bazıları da b ra ç yor olacak. Onlar her zaman aynı şey yaparlar.) TIME EXPRESSIONS IN FUTURE TENSE Bu tense ç n kullanılan özel zaman zarfları yoktur. 1. C) Perfect: (-m ş) Have + V3 1.) Past Perfect (-m şt ) S+ had + v3 + obj. -We had nsured all your goods aga nst all r sks. -Mallarınızın heps n tüm r sklere karşı s gorta etm şt k. Past Perfect Tense Türkçe’de “m ş”l geçm ş zamanın karşılığı olarak kullanılab l r. Geçm şte olan k olaydan, daha önce olanını fade ederken bu tense’ kullanırız. FORM Past Perfect [HAD] + [PAST PARTICIPLE] Examples: I had stud ed a l ttle Engl sh when I came to the U.S. (İng ltere’ye geld ğ mde b raz İng l zce çalışmıştım.) They had never met an Amer can unt l they met John. (Onlar John’la tanışıncaya kadar h ç b r Amer kalıyla tanışmamışlardı.) PAST PERFECT TENSE “TABLO” + – ? I had played I hadn’t played Had I play You had played You hadn’t played Had you play He had played He hadn’t played Had he play She had played She hadn’t played Had she play It had played It hadn’t played Had t play We had played We hadn’t played Had we play They had played They hadn’t played Had they play USE 1 (Geçm şte başka b r şeyden önce tamamlanan eylem) The Past Perfect expresses the dea that someth ng occurred before another act on n the past. It can also show that someth ng happened before a spec f c t me n the past. (Past Perfect tense geçm şte b r eylem n, başka b r eylemden önce tamamlanmış olduğunu fade eder. Aynı zamanda geçm şte yaşanan b r eylem n bel rl b r zamandan önce olduğunu söylemek ç n de kullanılır.) EXAMPLES: I had never seen such a beaut ful beach before I went to Kaua . (Kaua ’ye g tmeden önce böyle güzel b r f lm seyretmem şt m.) Had you ever v s ted the U.S. before your tr p n 1992? (1992 yılındak seyahat nden önce h ç Amer ka’ya g tm ş m yd n?) Yes, I had been to the U.S. once before n 1988. (Evet, 1998’den önce Amer ka’da bulunmuştum.) USE 2 ( Geçm ştek bel rl b r şey veya zamandan öncek süreç ) EXAMPLES: We had had that car for ten years before t broke down. (Bu araba bozulmadan önce on yıl b z md .) By the t me Alex f n shed h s stud es, he had been n London for over e ght years. (Alex çalışmalarını b t rd ğ nde sek z yıldan fazla zamandır Londra’da bulunmaktaydı.) Aşağıdak k cümley karşılaştırın. EXAMPLE: She had never seen a bear before she moved to Alaska. Doğru She never saw a bear before she moved to Alaska. Yanlış 2.) Present Perfect (-m ş) S+ have / has + v3 + obj. -We have completed the great deal of your orders. -S par şler n z n büyük b r bölümünü tamamladık. FORM Present Perfect [HAS / HAVE] + [past part c ple] Türkçe’de böyle b r zaman olmadığı ç n İng l zce öğrenen Türkler n en çok zorlandıkları zaman Present Perfect Tense’d r. Kuralları hemen öğren lse de kullanımını y ce özümsemek ç n b r süre geçmes gerekl d r. EXAMPLES: I have seen that mov e many t mes. (Bu f lm b rçok kez seyrett m.) I have never seen that mov e. (Bu f lm h ç seyretmed m.) PRESENT PERFECT TENSE” TABLO (+) (-) (?) I have played I haven’t played Have I played You have played You haven’t played Have you played? He has played He hasn’t played Has he played? She has played She hasn’t played Has she played? It has played It hasn’t played Has t played? We have played We haven’t played Have we played? They have played They haven’t played Have they played? USE 1 Unspec f ed T me Before Now We use the Present Perfect to say that an act on happened at an unspec f ed t me before now. The exact t me s not mportant. (Present Perfect Tense geçm şte bel rs z b r zamanda yapılmış b r eylem anlatmak ç n kullanılır. Eylem n ne zaman yapıldığı veya olduğu öneml değ ld r.) EXAMPLES: I have seen that mov e twenty t mes. (Bu f lm y rm kez seyrett m.) I th nk I have met h m once before. (Sanırım onunla daha önce tanıştım.) There have been many earthquakes n Cal forn a. (Kal forn ya’da b r çok deprem oldu.) Has there ever been a war n the Un ted States? (Amer ka’da h ç savaş oldu mu?) Yes, there has been a war n the Un ted States. (Evet, Amer ka’da b r savaş oldu.) People have travelled to the moon. (İnsanlar aya seyahat ett .) DİKKAT! Geçm şte bel rs z b r zaman tanımı İng l zce öğrenenler ç n b raz kafa karıştırıcı olab l r. Bu yüzden aşağıda b raz daha detaylı açıklamalar ver lm şt r. 1 Exper ence (Tecrübe) You can use the Present Perfect to descr be your exper ence. (Present Perfect Tense hayatınızda geç rm ş olduğunuz tecrübeler anlatmak ç n kullanılır. Tecrübelerden bahsederken zamanın b r önem yoktur.) EXAMPLES: I have been to France. (Fransa’da bulundum.) (Bu cümlede anlatılmak stenen asıl şey Fransa’da bulunduğunuzdur. Ne zaman g tt ğ n z öneml değ ld r.) I have never been to France. (Fransa’da h ç bulunmadım.) (Bu cümlede h ç Fransa’ya g tme tecrüben z n olmadığı anlatılmaktadır.) I th nk I have seen that mov e before. (Sanırım bu f lm daha önce gördüm.) He has never travelled by tra n. (O trenle h ç seyahat etmed .) Joan has stud ed two fore gn languages. (Joan k d le çalıştı.) Have you ever met h m? (Onunla h ç karşılaştın mı?) No, I have not met h m. (Hayır, onunla h ç karşılaşmadım.) 2 Change Over T me (Zamanla değ ş m) We often use the Present Perfect to talk about change that has happened over a per od of t me. (Present Perfect Tense b r süre ç nde meydana gelen değ ş kl kler anlatmak ç n kullanılır.) EXAMPLES: You have grown s nce the last t me I saw you. (Sen son gördüğümden ber büyümüşsün.) The government has become more nterested n arts educat on. (Hükümet sanat eğ t m yle daha fazla lg lenmeye başladı.) Japanese has become one of the most popular courses at the un vers ty. (Japonca ün vers tede en populer derslerden b r hal ne geld .) My Engl sh has really mproved s nce I moved to Austral a. (Avusturalya’ya taşındığımdan ber İng l ze gerçekten gel şt .) 3 Accompl shments (Başarılardan bahsederken) We often use the Present Perfect to l st the accompl shments of nd v duals and human ty. You cannot ment on a spec f c t me. (Bu zamanı ayrıca k ş sel veya nsanlığın kazanmış olduğu başarıları anlatmak ç n kullanırız. Böyle durumlarda bel rl b r zaman veremey z.) EXAMPLES: Man has walked on the moon. (İnsan ayda yürüdü.) Our son has learned how to read. (Oğlumuz okumayı öğrend .) Doctors have cured many deadly d seases. (Doktorlar b rçok ölümcül hastalığı tedav ett ler.) Sc ent sts have spl t the atom. (B l m adamları atomu parçaladılar.) 4 An Uncompleted Act on You Are Expect ng (Tamamlanması beklenen eylem) We often use the Present Perfect to say that an act on wh ch we expected has not happened. Us ng the Present Perfect suggests that we are st ll wa t ng for the act on. (Present Perfect Tense’ gerçekleşmes n bekled ğ m z b r eylem n henüz olmadığını anlatmak ç n kullanırız. Bu zamanı kullanmamız b z m hala bu eylem n gerçekleşmes n bekled ğ m z anlamına gel r.) EXAMPLES: James has not f n shed h s homework yet. (James henüz ödev n b t rmed .) Susan hasn’t mastered Japanese, but she can commun cate. (Susan Japonca’da henüz uzmanlaşmadı, ama let ş m kurab l yor.) B ll has st ll not arr ved. (B ll hala gelmed .) The ra n hasn’t stopped. (Yağmur durmadı.) TOPIC 5 Mult ple Act ons at D fferent T mes (Farklı zamanlarda çoklu eylemler) We also use the Present Perfect to talk about several d fferent act ons wh ch occurred n the past at d fferent t mes. Present Perfect suggests the process s not complete and more act ons are poss ble. (Present Perfect Tense’ geçm şte farklı zamanlarda gerçekleşm ş b rkaç eylem anlatmak ç n kullanırız. Ayrıca bu zamanda, henüz sürec n b tmem ş olduğu ve eylemler n devam edeceğ anlamı da vardır.) EXAMPLES: The army has attacked that c ty f ve t mes. (Ordu şehre beş kere saldırdı.) I have had four qu zzes th s semester. (Bu dönem dört tane qu z oldum.) We have had many major problems wh le work ng on th s project. (Bu proje üzer nde çalışırken b r sürü büyük problemle karşılaştık.) She has talked to several spec al sts about her problem, but nobody knows why she s s ck. (Sorunuyla lg l b rçok uzmanla konuştu, ama k mse onun n ye hasta olduğunu b lemed .) USE 2 Durat on From Past Unt l Now (Geçm şten bugüne kadar gelen süre)We use the Present Perfect to show that someth ng started n the past and has cont nued up unt l now. “For f ve m nutes,” “for two weeks” and “s nce Tuesday” are all durat ons wh ch can be used w th the Present Perfect. (Present Perfect Tense’ geçm şten başlayıp şu ana kadar devam eden şeyler anlatmak ç n kullanırız. “Beş dak kadır”, “İk haftadır”, “Geçen Salı gününden ber ” zaman zarfları bu zamanla kullanılır ve sürey fade eder.) EXAMPLES: I have had a cold for two weeks. (İk haftadır gr b m.) She has been n England for s x months. (Altı aydır İng ltere’de) Mary has loved chocolate s nce she was a l ttle g rl. (Mary çocukluğundan ber ç kolatayı sever) TIME EXPRESSIONS IN PRESENT PERFECT TENSE s nce – for – ever – never – just – already – yet – th s week – th s year – once – tw ce – three t mes – four t mes – today – recently 3.) Future Perfect (-m ş olacak) S + w ll / shall + have + V3 + obj. -We w ll have completed all your orders w th n next week. -Önümüzdek hafta çer s nde tüm s par şler n z tamamlamış olacağız. D ğer tüm “future” formlarda olduğu g b , Future Perfect Tense de “when” “wh le” “before” “after” “by the t me” “as soon as” “ f” “unless” g b zaman kel meler yle kullanılamaz. Bu derste kullanılan tüm zaman kalıpları tal k yazılmıştır. EXAMPLES: I am go ng to see a mov e when I have f n shed my homework. Doğru (Ders m b t r nce b r f lm seyredeceğ m.) I am go ng to see a mov e when I w ll have f n shed my homework. Yanlış FORM Future Perfect [WILL HAVE] + [PAST PARTICIPLE] EXAMPLE: I w ll have perfected my Engl sh by the t me I come back from the U.S. (Amer ka’dan döndüğümde İng l zcem mükemmel b r şek lde gel şt rm ş olacağım.) [AM / IS / ARE] + [GOING TO HAVE] + [PAST PARTICIPLE] EXAMPLE: I am go ng to have perfected my Engl sh by the t me I come back from the US. (Amer ka’dan döndüğümde İng l zcem mükemmel b r şek lde gel şt rm ş olacağım.) NOT: “w ll” veya “go ng to” kalıbıyla yaptığımız cümleler çoğu kez anlam farkına yol açmazlar. Bazı özel durumlarda k tense b rb r n n yer ne kullanılamaz. ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I w ll have played W ll I have played? I won’t have played You w ll have played W ll you have played? You won’t have played He w ll have played W ll he have played? He won’t have played She w ll have played W ll she have played? She won’t have played It w ll have played W ll t have played? It won’t have played We w ll have played W ll we have played? We won’t have played They w ll have played W ll they have played? They won’t have played USE 1 Completed Act on Before Someth ng n the Future (Gelecekte b r şeyden önce tamamlanmış eylem) The Future Perfect expresses the dea that someth ng w ll occur before another act on n the future. It can also show that someth ng w ll happen before a spec f c t me n the future. (Future Perfect tense gelecekte b r şeyden önce b r eylem n olacağını fade eder. Aynı zamanda gelecekte bel rl b r zamandan önce b r eylem n olacağını fade etmek ç n de kullanılır.) EXAMPLES: By next November, I w ll have rece ved my promot on. (Önümüzdek Kasım ayında terf etm ş olacağım.) By the t me he gets home, h s w fe s go ng to have cleaned the ent re house. (O eve varana kadar karısı bütün ev tem zlem ş olacak.) USE 2 Durat on Before Someth ng n the Future (Non-cont nuous Verbs) (Gelecekte b r şeyden öncek süreç) W th Non-cont nuous Verbs, we use the Future Perfect to show that someth ng w ll cont nue up unt l another act on n the future. (Durağan f lllerle (eylem çermeyen) bu tense’ kullandığımız zaman gelecekte b r şey n, gelecekte başka b r eyleme kadar süreceğ n fade eder z.) EXAMPLES: I w ll have been n London for s x months by the t me I leave. (Ayrılana kadar altı ay boyunca Londra’da olacağım.) By Monday, Susan s go ng to have had my book for a week. (Pazartes gününe k tabım b r hafta boyunca Susan’da kalacak.) 1. D) Perfect Cont nuous: (-mekte) Have Been + V.. ng 1.) Past Perfect Cont nuous (-mekteyd ) S+ had + been +v1- ng + obj. -We had been export ng var ous type of leather products to the a lot of countr es unt l last year. -Daha geçen yıla kadar b r çok ülkeye çeş tl der ürünler hraç ed yorduk. Bu tense aynı Present Perfect Cont nuous Tense’de olduğu g b geçm şte yaşanan ve bel rl b r sürec kapsayan eylemler anlatmak ç n kullanılır. Fakat bu tense’ kullanmamız ç n geçm şte yaşanan ve b r süre devam eden eylem n, başka b r eylemden önce yaşanmış olması gerek r. FORM Past Perfect Cont nuous [HAD BEEN] + [VERB+ ng] EXAMPLES: I had been wa t ng there for two hours before she f nally arr ved. (O vardığında orada k saatt r otobüs beklemekteyd m.) She had only been study ng Engl sh for two years before she got the job. (İşe g rmeden önce sadece k yıl boyunca İng l zce çalışmıştı.) ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I had been play ng Had I been play ng? I hadn’t been play ng You had been play ng Had you been play ng? You hadn’t been play ng He had been play ng Had he been play ng? He hadn’t been play ng She had been play ng Had she been play ng? She hadn’t been play ng It had been play ng Had t been play ng? It hadn’t been play ng We had been play ng Had we been play ng? We hadn’t been play ng They had been play ng Had they been play ng? They hadn’t been play ng USE 1 Durat on Before Someth ng n the Past (Geçm ştek b r şeyden öncek süreç) We use the Past Perfect Cont nuous to show that someth ng started n the past and cont nued up unt l another t me n the past. “For f ve m nutes” and “for two weeks” are both durat ons wh ch can be used w th the Past Perfect Cont nuous. Not ce that th s s related to the Present Perfect Cont nuous; however, the durat on does not cont nue unt l now. (Past Perfect Cont nuous Tense, geçm şte b r eylem n başladığını ve geçm şte yaşanan başka b r eyleme kadar devam ett ğ n fade etmek ç n kullanılır. “Beş dak ka boyunca” veya “ k hafta boyunca” g b zaman fade eden kalıplar bu tense le kullanılab l r. D kkat edersen z bu tense’ n kullanımı Present Perfect Cont nuous tens’ n kullanımına yakındır, fakat bu tense’de bahsed len eylem bu güne kadar sürmemekted r.) EXAMPLES: They had been talk ng for over an hour before Tony arr ved. (Tony varmadan önce b r saatten fazla b r süred r konuşmaktaydılar.) She had been work ng at that company for three years when t went out of bus ness. (Ş rket batmadan önce üç yıldır orada çalışmaktaydı.) James had been teach ng at the Un vers ty for more than a year before he left for As a. (James Asya’ya g tmek ç n ayrılmadan önce b r yıldan fazla b r süred r Ün vers tede eğ t m ver yordu.) USE 2 Cause of Someth ng n the Past (Geçm ştek b r şey n neden n bel rtmek ç n)Us ng the Past Perfect Cont nuous before another act on n the past s a good way to show cause and effect. (Bu tense ayrıca yaşanan b r eylem veya durumun sebeb n bel rt rken kullanılır.) EXAMPLES: Jason was t red because he had been jogg ng. (Jason yorgundu, çünkü yürüyüş yapmıştı/yapmaktaydı.) Sam ga ned we ght because he had been overeat ng. (Sam k lo aldı çünkü çok y yordu/yemekteyd .) 2.) Present Perfect Cont nuous (-mekte) S+ have / has + been + v1- ng + obj. -We have been prepar ng the rest quant ty of your orders th s week.. -Bu hafta sıpar şler n z n kalanını hazırlıyoruz. Present Perfect Tense le Cont nuous arasında kullanım açısından bazı farklılıklar olsa da, work ve l ve g b bazı f lerde k tense’ n kullanımı da aynıdır. Örneğ n aşağıdak k cümle de doğrudur. I have been work ng n th s company for four years. (Dört yıldır bu ş rkette çalışıyorum.) I have worked n th s company for four years (Dört yıldır bu ş rkette çalışıyorum.) FORM Present Perfect Cont nuous [HAS / HAVE] + [BEEN] + [VERB+ ng] EXAMPLES: I have been wa t ng here for two hours. (İk saatt r burada beklemektey m/bekl yorum.) She has only been study ng Engl sh for two years. (O sadece k yıldır İng l zce çalışmaktadır.) ÖRNEK TABLO (+) (-) (?) I have been play ng Have I been play ng? I haven’t been play ng You have been play ng Have you been play ng? You haven’t been play ng He has been play ng Has he been play ng? He hasn’t been play ng She has been play ng Has she been play ng? She hasn’t been play ng It has been play ng Has t been play ng? It hasn’t been play ng We have been play ng Have we been play ng? We haven’t been play ng They have been play ng Have they been play ng? They haven’t been play ng USE 1 Durat on from the Past Unt l Now(Geçm şten ş md ye yaşanan süreç)We use the Present Perfect Cont nuous to show that someth ng started n the past and has cont nued up unt l now. “For f ve m nutes”, “for two weeks”, and “s nce Tuesday” are all durat ons wh ch can be used w th the Present Perfect Cont nuous. (Present Perfect Cont nuous tense geçm şte başlamış b r şey n şu ana kadar devam ett ğ n bel rtmek ç n kullanılır. “Beş dak ka boyunca”, “ k hafta boyunca” veya “Salı gününden ber ” g b zaman fade eden kalıplar bu tense le kullanılır.) EXAMPLES: They have been talk ng for the last hour. (Son k saatt r konuşuyorlar.) She has been work ng at that company for three years. (Üç yıldır bu ş rkette çalışmaktadır.) James has been teach ng at the Un vers ty s nce June. (James Haz ran ayından ber ün vers tede öğretmekted r.) USE 2 Recently, Lately(Son zamanlarda)You can use the Present Perfect Cont nuous WITHOUT a durat on such as “for f ve m nutes”, “for two weeks”, and “s nce Tuesday”. W thout the durat ons, the th s tense g ves a more general mean ng of “lately”. We often use the words “lately” or “recently” n the sentence to strengthen th s mean ng. (Present Perfect Cont nuous tense aynı zamanda “beş dak ka boyunca” g b b r süreç bel rtmeden de kullanılab l r. Bu zaman fade eden kalıpları kullanmadığımızda cümlede “son zamanlarda” anlamı vardır ve daha geneld r. Anlamı kuvvetlend rmek ç n cümleler m zde “recently” veya “lately” (son zamanlarda) g b kel meler kullanılır.) EXAMPLES: Recently, I have been feel ng really t red. (Son zamanlarda kend m gerçekten yorgun h ssed yorum.) She has been watch ng too much telev s on lately. (Son zamanlarda çok fazla TV seyred yor.) Mary has been feel ng a l ttle depressed. (Mary kend n b raz depresyonda h ssed yor.) IMPORTANT Non-Cont nuous Verbs/ M xed Verbs It s mportant to remember that Non-Cont nuous Verbs cannot be used n any cont nuous tenses. To express the dea of Present Perfect Cont nuous w th these except on verbs, you must use Present Perfect. (Bu tense’ n kullanımına l şk n hatırlanması gereken öneml b r nokta da şudur. Durağan f ller, yan ç nde herhang b r eylem bulundurmayan f ller (sah p olmak g b ) Perfect Cont nuous Tense le kullanılamaz. Cümleye bu tense’ n anlamını kazandırmak ç n Present Perfect Tense kullanılır. EXAMPLES: Sam has been hav ng h s car for two years. Yanlış Sam has had h s car for two years. Doğru 3.) Future Perfect Cont nuous (-mekte olacak) S + w ll / shall + have + been + v1- ng + obj. -We w ll have been beg nn ng to operate approx mately s x months later. -Yaklaşık altı ay kadar sonra faal yete geç yor olacağız. İng l zce Akış Şeması Aşağıdak b lg ler İng l zce’y orta düzey n üzer nde b lenler ç n sadece f k r vermes açısından ver lm şt r. Kategor ye göre: OLUŞ CÜMLELERİ EYLEM CÜMLELERİ I am a student Present Tense I was a student Past Tense She swam yesterday Future Tense She w ll sw m tomorrow I w ll be a student She sw ms everyday I have been a student Present Perfect Tense I had been a student Past Perfect Tense She has swum for two days She had swum for two days Tobe Çek m Eylem Çek m İng l zce ç nde ana başlık olarak k t p cümle vardır ve bu k t p cümle 5 ana zamanda konuşulur. Yapılışına göre: TO BE ÇEKİMİ EYLEM ÇEKİMİ I am sw mm ng I am taken I w ll be sw mm ng I w ll be taken I was sw mm ng I was taken I have been sw mm ng I have been taken I had been sw mm ng I had been taken to be + V ng to be + V3 TOBE am s were V1 was been are V2 V3 B r cümle İng l zce gramer nde mutlak surette ya “ to be” yada “eylem” çek m le yapılab l r. Cont nuous ve pass ve vo ce cümleler eylem cümleler olmalarına rağmen to be le yapılırlar. Eylem Cümleler n n İskelet S stem : İng l zce’de ana başlık olarak tek f l, çok f l ve başkasına yaptırılan ş adı altında üç cümle kuruluş skelet ve bunların altında da yüklem t p ne göre üç alt başlık bulunur.( Bu tanım, kategor ve başlıklar İng l zce Gramer nde aynı adla ve zah tarzı le yoktur. ) Yüklem t p : 1) Kend ler nden sonra gelen f le to aldıranlar want, refuse… 2) Kend ler nden sonra to aldırmadığından k nc f l V ng yapanlar stop, enjoy, avo d… 3) Sonu pre. le b tt ğ ç n k nc f l V ng yapanlar g ve up, th nk of……. Tek F l Çok F l S V O S S Vy S Vy pre. Başkasına Yaptırılan İş Vy to V V ng O S V ng I want I want I enjoy sw mm ng O S Vy O S Vy zam r to zam r V ng O Vy to sw m zam r pre. I want I stop I th nk of go ng you you : yüklem pre. : prepos t on S : subject V : verb O : object O V ng O to sw m smok ng I accuse you of y V steal ng the money En küçük b r m açıklama: 1) The g rl n the garden Kel me grubu 2) The g rl who wants to go Relat ve Clause 3) The g rl sw mm ng Gerund 4) The g rl k lled by Tom E.K.B Pass ve açıklama Sonuç olarak b r cümle ya oluştur yada eylem ve eylemse mutlaka yukarıdak skelet s stem ç nde kalan 7 adetten b r tanes d r. Eylem cümles n kend tense’ nde “ yor “ larsanız cont nuous, ed lgen yaparsanız pass ve vo ce cümleler elde eders n z. PÜF NOKTASI Aşağıda İng l zce’y orta düzeyde b lenler ç n yararlı olacağına nandığım ve k taplarda kolaylıkla bulunamayacak bazı b lg ler yer almaktadır. Bu kullanım kolaylıkları İng l zce gramer s stem nde yer almasına rağmen gerek yerl ve yabancı k tap yazarları gerekse İng l zce öğretmenler bu konulara fazla değ nmezler. Bunların bazılarına aşağıda yer ver lm şt r. S zlere yararlı olması nancımla. Ezberlemeden Mantığı le Kel me Türetme Aşağıdak b lg ler İng l zce’y orta düzeyde b lenler ç n ver lm şt r. 1. F llerden s m yapma sw mm ng pool 2. F llerden sıfat yapma broken heart 3. Sıfatlardan f l yapma to get fat yüzme havuzu kırık kalp ş şmanlamak Burada yer alan b lg ler n amacı İng l zce eğ t m alanların yıllarca ayrı ayrı ezberlemek zorunda kaldıkları ama aslında tek b r mantık ve sadel kle zaten farkında olmadan b ld kler bazı gerçekler n h çte sanıldıkları kadar ürkütücü olmadıklarını göstermekted r. Her gün kullandığımız, kızarmış tavuk fr ed ch cken kırık sandalye broken cha r oturma odası l v ng room yüzme havuzu sw mm ng pool g b kel meler teker teker ezberlenmek yer ne or j nal f ller sayes nde türet l rler. Bu sayede yüzlerce yen kel meye h ç b r çaba harcamadan ve en öneml s ezberlemeden ulaşırız. Eğer sözlükte kırık sıfatını aramak stersek karşımıza “ broken “ kel mes çıkar ve b zde sank onu özel b r kel meym ş g b algılarız oysa farkında olmadan zaten o kullanımı b l yoruzdur ama böyle b r yapının ne olduğu ve nasıl ortaya çıkab leceğ n b lmed ğ m zden de zaten b ld kler m z tekrar ezberlemek g b b r tutuma g rer z. V ng Yapısının İs m Olarak Kullanımı Her f l n tek başına V ng hal f l n eylem özell ğ n kaybett rerek onu f lden türeyen b r s m hal ne sokar ve or j nal b r s m g b Türkçeleş r. Bu kullanım özell ğ yüzlerce yen kel mey b ze h ç çaba harcamadan otomat kman b lme yeteneğ katar. Aşağıda yer alan tamlamaları d kkatl ce nceleyerek aynı mantığa varmaya çalışın. Danc ng school dans okulu F n sh ng l ne b t ş ç zg s Freez ng po nt donma noktası L v ng room oturma odası Open ng speech açılış konuşması V ng yapılı s m farklı kel me le b rleş p yen anlamlı başka b r tamlama ortaya çıkarab l r. Bu durum genell kle V ng yapısının k nc kısım olması le elde ed l r. A r-cond t on ng kl ma Bodybu ld ng vücut gel şt rme Bra n wash ng bey n yıkama Central heat ng merkez ısıtma Dry clean ng kuru tem zleme 1. Copper m n ng s nd spensable to the economy of that reg on. Bakır madenc l ğ o bölgen n ekonom s ç n vazgeç lmezd r 2. Smok ng s a terr ble hab t. S gara çmek kötü b r alışkanlıktır 3. Play ng tenn s n Turkey s very expens ve. Türk ye’de tenn s oynamak çok pahalıdır 4. Sw mm ng s a good sport. Yüzme y b r spordur V3 Yapısının Sıfat Olarak kullanımı F ller n tek başına V3 hal , o f l n eylem özell ğ n kaybett rerek onu f lden türeyen b r sıfat hal ne sokar ve or j nal b r sıfat g b Türkçeleş r. Bu kullanım özell ğ b ze yüzlerce yen kel mey h ç çaba harcamadan otomat kman b lme yeteneğ katar. F ller n üç hal vardır. Daha evvel s mler n “ çoğul yapılma kurallarında “ da ncelend ğ g b s mler – sıfatlar ve f ller düzenl ( bel rl b r kurala göre türeteb len ) ve düzens z ( bel rl b r kurala göre türet lemey p ayrı ayrı b l nmek zorunda olunan) yapıda karşımıza çıkarlar. F ller n üç hal düzenl f llerde sonlarına ed ek almalarıyla düzens z f llerde se ayrı ayrı b l nmek suret yle kullanılırlar. Aşağıdak örnekler nceley n z. Break broke broken Steal stole stolen Marry marr ed marr ed Fry fr ed Pa nt pa nted 1.hal 2.hal fr ed pa nted 3.Hal Ş md f ller n eylem anlamları b r kenara bırakılarak onların sıfat anlamları ncelen rse, to break kırmak to steal çalmak to marry evlenmek to be broken kırık to be stolen çalıntı to be marr ed to fry kızartmak to be fr ed to pa nt boyamak to be pa nted evl kızarmış boyalı 1. He s marr ed to an Amer can. B r Amer ka’lı le evl 2. It s llegal to buy a stolen r ng. Çalıntı b r yüzük almak kanun dışıdır 3. It s forb dden to park here. Buraya park etmek yasak 4. He s known very mean n the town. Kasabada çok c mr b l n yor Sıfatlardan F l Yapılması B l nd ğ g b sıfatların çek m alması sadece “ to be “ cümleler nde gerçekleşeb lmekted r. Yan b r eylem g b ele alınıp çek mlenemezler. I am fat ş şmanım I was fat ş şmandım Oysa Türkçe Gramer nde karşımıza sıfatlardan türeyerek eyleme dönüşen ve bunun sonucunda eylem cümleler nde kullanılan b r çok kel me çıkar. ş şman olmak ş şmanlamak kızgın olmak kızmak sıcak olmak ısınmak pahalı olmak pahalılaşmak Aynı durum İng l zce gramer nde de karşımıza çıkarak aynen Türkçe’de olduğu g b sıfatlar f l yapısında kullanılab l rler. B r sıfatı f lleşt rmek ç n önüne “ get “ get r l r ve sıfatlar artık oluş cümleler yer ne sıfat özell kler n b r kenara bırakarak eylem cümleler nde çek m alırlar. Aşağıdak örneklerde sıfatların nasıl f l hal ne geld kler n d kkatl ce nceley n. to be fat ş şman olmak to be angry to get fat kızgın olmak ş şmanlamak to get angry kızmak to be hot sıcak olmak to get hot ısınmak to be dark karanlık olmak to get dark to be better daha y olmak to get better to be cold soğuk olmak to get cold kararmak y leşmek soğumak She wants to get fat. Ş şmanlamak st yor I don’t want you to go out after t gets dark. Hava karardıktan sonra dışarı çıkmanı stem yorum. Whenever I see h m, I get crazy. Her ne zaman onu görsem, çıldırıyorum. L fe gets d ff cult every day l ttle by l ttle. Hayat her gün azar azar zorlaşıyor. Bu gönderiyi paylaş DİSTRİBÜTÖRLÜKLERİMİZ NERDEYİZ ?…….. BİZE ULAŞIN ACİL BİLGİ VE ÜRÜN TALEBİ PETROYAĞ İMES Sanay S tes sat [email protected] Tekn k Serv s – B lg Taleb MOTULTECH A Blok. 108. Sk. No: 59 Tel : 0 216 527 76 11 Ac l Ürün Taleb METALUBE Y.Dudullu – Ümran ye Fax : 0 216 527 78 11 7/24 Ac l Çağrı Numaramız MOLYSLIP İstanbul Gsm & Whatsapp : Tel : 0 532 161 70 48 0532 161 70 48 © Tel f Hakkı - Çözüm Petrok mya Ltd Şt .- 2022 - Des gned by Egezon