Uploaded by User7923

Aztek, Mısır ve Hint Mitolojisinde Yaratılış Mitleri

advertisement
ESKİŞEHİR TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
MİTOLOJİ
FİNAL ÖDEVİ
2020-2021 GÜZ DÖNEMİ
20.01.2021
HAZIRLAYAN: SUDE DEDEOĞLU
NO: 27367787412
Aztek
Hint
Mısır
AZTEK MİTOLOJİSİ
AZTEK MİTOLOJİSİNDE DÜNYANIN VE İNSANIN YARATILIŞI 1. ANLATI
Aztekler zamanında "etimizin efendisi" adlı bir tanrı için dua ederlerdi. Bu tanrının bir de karısı vardı. Bu ikisi hiç
kimsenin bilmediği ve düşünemedikleri göğün onüçüncü katında otururlardı. "Etimizin efendisi" olarak betimlenen bu
tanrının adı Xochiquetzal' dı. Karıkoca olan bu iki tanrının dört çocukları olur. En büyük çocukların adı Kırmızı
Tezcatlipoca, İkinci oğlunun adı Siyah Tezcatlipoca, üçüncü çocuklarının adı “gece ve rüzgar" olarak betimlenen
Quetzalcoatl ve dördüncünün adı ise "kemiğin efendisi" (Ya da çift başlı yılan) olarak betimlenen Uitzilopochtli'ydi.
Bu dört kardeş tanrı, bir araya gelerek yaşam için kanunlar koymaya
başladılar. Kırmızı ve siyah Tezcatlıpoca sabah ve akşam yıldızı olarak
tanımlanırlar. Quetzalcoatl ile Uitzilopochtli için güneş ve ay tanrısı şeklinde
ifade edildiler.
Quetzalcoatl ve Uitzilopochtli'ye nesnelerin düzenini kurma görevi verildi.
Diğer iki kardeş tanrının da onayım alarak ateşi, sonra da yarım bir güneş
yarattılar. Daha sonra bir çift insan yarattılar. Erkeğe "Oxomoco" kadına ise
"Cipactonal" adları verildi. Bu ikisine toprağı işletmek için emir verdiler.
Yeryüzündeki yaşam tarzım belirli ilkelerle düzenlemek için ayları günleri ve
yılları yarattılar. Ölenlerin cennet ya da cehenneme gidişlerinde arabuluculuk
görevi üstlenecek Yeraltı adamını ve karısını yarattılar. Gökkatından aşağıya
suyu yerleştirip içine "kayman" (timsah) cinsinden /1 Cipatlı" adında bir balık
koydular. Sonunda dört kardeş tanrı, balık Cipatlı denilen balıktan Dünyayı
yarattılar. (A'dan Z'ye Aztek /Ali Narçın/Sayfa:153-154)
(Quetzalcoatl oyması/ Teotihuacán, Meksika)
AZTEK MİTOLOJİSİNDE DÜNYANIN VE İNSANIN YARATILIŞI 2. ANLATI
Bir diğer öyküde ise dünyanın yaratılışı şöyle hikaye edilmektedir; Bu anlatım Walter Krickeberg'e aittir. " ...
Quetzalcoatl ve Tezcatlıpoca yeryüzü tanrıçasını gök katından aşağıya indirdiler. İki tanrı yer tanrıçasını gökten
indirmeden önce kimsenin nasıl yaratıldığını bilemediği su vardı. Tanrıça suyun üzerinde hareket etti (Tevrat'ta da
sunun üzerinde tanrı hareketsiz duruyordu şeklinde bir ifade yer almaktadır.) ve bunu gören tanrılar yeryüzünü
yaratmamız gerekli dediler birbirlerine.
Her ikisi de büyük yılanlara dönüştüler. Birisi tanrıçanın sağ elini ve sol ayağını yakaladı,
diğeri de sol elini ve sağ ayağını. Onu öyle bir çektiler ki tanrıça ortadan ikiye ayrıldı.
Omuzlarının arkasındaki yarısından yeryüzünü yarattılar. Diğer yarısını da gök katına geri
götürdüler.
Bu duruma diğer tanrılar fena halde öfkelendiler. İki tanrının yer tanrıçasına verdikleri
zararı telafi etmek için bütün tanrılar gök katından aşağıya indiler, onu teselli ettiler ve
tanrıçanın içinden insanlığın devamı için ihtiyaç olan tüm yiyeceklerin oluşmasını
emrettiler.
Böylece tanrıçanın saçlarından ağaçlar, çiçekler, otlar; derisinden çimenler güzel küçük
çiçekler, gözlerinden küçük kuyucuklar, kaynaklar ve küçük mağaralar, burun deliklerinden yüksek vadiler,
omuzlarından dağlar yaptılar ... " görüleceği gibi bu öyküde de dünyanın yaratılışı farklı bir söylenceyle ifade edilmiştir.
(A'dan Z'ye Aztek /Ali Narçın/Sayfa:154-155)
AZTEK ANLATILARINDAN ÇIKARTILABİLECEK İMGELER
1.Yaratılış hikayesi için: 4 tanrı, göğün üst katları, Güneş, yıldızlar ve Ay’ın yaratıcılığı, yer altının ve
koruyucularının yaratılması, Su yaratıcılığı ile meydana gelen Dünya.
2.Yaratılış hikâyesi için: Anne, büyükanne, toprak ana, bereket, Dünya için kurban edilme durumu, yiyeceklerin
önemi, doğurgan bir varlığın ikiye bölünmesi, bu parçalarından farklı doğa unsurlarının oluşması suyun varlığı
ve yaratıcılığı. (Sude Dedeoğlu,2021)
HİNT MİTOLOJİSİ
HİNT MİTOLOJİSİNDE D ÜNYANIN VE İNSANIN Y ARATILIŞI
Hint mitolojisine göre ilk yaratılmış olan ve her şeyi yaratan Brahama,
Hindu tanrılarının en büyüklerinden biridir. Eski mitolojide altın bir
yumurtadan doğduğu öne sürülmesine karşın daha sonraki açıklamalarda
Brahama’nın Tanrı Vişnu’nun karnından çıkmış bir lotus çiçeğinden
dünyaya geldiği söylenir. 4 Veda’nın 4 Yuga’nın 4 Varna’nın sembolü olan
4 yüzle ve 4 kolla tasvir edilir. (Mitoloji Sözlüğü, Mehmet Korkmaz/
Sayfa:742)
“Başlangıçta her yer deniz sularıyla kaplıydı. Sular ''nasıl üretebiliriz?'' diye
düşündüler. Bunu o kadar çok istediler ki, sıcaklığın etkisiyle altından bir
yumurta ortaya çıktı. Bu sürede henüz zaman kavramı yoktu. Bu altın
yumurta bir yıl boyunca başıboş yüzdü. Bir yıl sona erdiğinde Pracapati
denilen insan ortaya çıktı.
O, altın yumurtayı kırıp açtı. Orada bir yıl boyunca yüzüp duran altın
yumurtadan başka dinlenecek hiçbir şey yoktu. Birinci yılın sonunda
o konuşmaya çalıştı. ''bhuh'' dedi ve bu sözcük yer oldu, ''bhuvah''
dedi hava oldu, ''svah'' dedi gökyüzü oldu.
Pracapati’nin konuşması beş heceye çıktığında o, onları beş mevsim
haline getirdi. (Hint kültüründe 4 mevsim dışında bir de muson
mevsimleri vardır.)Birinci yıl dolduğunda Pracapati, yaratılmış olan
yerin üzerinde ayağa kalktı. Bin yıllık bir yaşam için doğmuştu. Nesil
sürdürme isteğiyle sıkı dualar etti. Ağzından tanrıları yarattı,
yaratılmış tanrılar gökyüzüne gittikleri için Deva (Tanrı) oldular.
Onları yaratınca bunlar ona gün ışığı oldular. Alttan çıkardığı solukla
Asuraları (iblisler) yarattı. Onlar yaratılınca yer altına girdiler.
Onlar ise ona karanlık oldular. Tanrıları yaratmakla günü ve gün
ışığını, Asuraları yaratmakla da geceyi ve karanlığı yaratmış oldu.
Böylece bu ikisi gündüzü ve geceyi oluşturmuş oldular.” (Okyanusun
Kıyısında, Korhan Kaya/ Sayfa: 51-52)
Sanskritçede “yaratıkların efendisi” anlamına gelen Pracapati, vedizm inanışında Tabiat güçlerine kişilik kazandıran
yaratıcı gücü ifade eder. Fonksiyonu yaratma işiyle sınırlı olan Pracapati, yaratılışı gerçekleştirmesinin akabinde
nüvesini kaybederek kurban edilir. (Mitoloji Sözlüğü, Mehmet Korkmaz/ Sayfa:791)
"...ne zamanki tanrılar Purusha kurbanı ile kurban sundular, o zaman bahar onun yağı, yaz yakacağı, sonbahar sunusu
oldu. Başlangıçta doğan Purusha'yı kurban yapıp saçtılar; onunla tanrılar, Sādhyalar ve ermişler de kurban edildiler.
Bütünüyle sunulmuş bu kurbandan ilahiler ve melodiler, şiir ölçüsü ve kurban formülü meydana geldi. Ondan atlar
doğar ve tıpkı iki sıra diş gibi her şey doğar; ondan inekler doğar, ondan koyunlar ve keçiler doğar. Purusha'yı
böldüklerinde onu kaç parça yaptılar? Onun ağzı ne oldu? Kolları, bacakları ve ayaklarına ne dendi? Onun ağzı Brāhman
oldu, kolları savaşçılar, bacakları Vaişyalar oldu; ayakları ise Şūdralar. Ay onun aklından, güneş onun gözlerinden
doğdu; İndra ve Agni ağzından, Vāyu ise soluğundan türedi. Göbeğinden hava, kafatasından gökyüzü meydana geldi.
Ayaklarından dünya, kulağından yönler; dünyalara biçim verdiler..." (Rigveda, Çev. Korhan Kaya/ Sayfa:906)
Sanskritçede “insan” anlamına gelen Purusha, Veda kutsal metinlerinde ilk kurban eden ve ilk kurban edilen
vücudunun belli kısımları yaratılışın unsurları konumuna gelen ilk insanı ifade eder. (Mitoloji Sözlüğü, Mehmet
Korkmaz/ Sayfa:794)
HİNT ANLATILARINDAN ÇIKARTILABİLECEK İMGELER
Bir insanın yaratılış uğruna kurban edilmesi, Bereketi simgeleyen altın bir yumurtanın ikiye ayrılarak bilinen
dünyayı oluşturması, bir insanın farklı parçalarından farklı doğa unsurlarının oluşması, suyun yaratıcı gücü, 4
farklı özelliğin tek tanrısal varlıkta simgeleştirilmesi. (Sude Dedeoğlu,2021)
MISIR MİTOLOJİSİ
MISIR MİTOLOJİSİNDE DÜNYANIN VE İNSANIN YARATILIŞI HELİOPOLİSLİ ANLATI
Bilinen haliyle evrenin oluşmasından önce, karanlıkta dingin sulardan oluşan engin bir okyanus vardı. Bu, Nu veya Nun
diye adlandırılan kadim varlık olarak tasavvur edilmişti. Onuruna hiçbir tapınak inşa edilmemekle birlikte, Nu, birçok
kült tapınağında yaratılıştan önceki 'yokluk' u sembolize eden kutsal göl şeklinde tasvir edilmiştir. Aslında, söz konusu
suların hiçbir zaman yok olmadığı Güneş’i, Ay’ı, yıldızları, yerküreyi ve yeraltını çevrelediği düşünülmektedir. Daha
sonra bu okyanus Atum’u doğurmuştur. (Mısır Mitleri, George Hart/ Sayfa 16-17)
Heliopolisli teologların bütün evreni yaratan en önemli tanrı, eşsiz ve tek kaynak olarak gördükleri Atum; Heliopolis
asıllı çok eski bir Mısır tanrısıdır. Genellikle insan görünümü şeklinde tasvir edilen Atum, Güneş Tanrısı Ra ile
özleştirilmiştir. Hava tanrısı Şu ve nem tanrısı olan Tefnut, Atum’dan doğan ilk çiftlerdir. (Mitoloji Sözlüğü, Mehmet
Korkmaz/ Sayfa:616)
Bremner-Rhind Papirüsünden yapılan alıntılar Atum’un
yaratma edinimini kuşatan çarpıcı noktaları bir araya
getirmektedir: “Görünüşe gelen her şey benden sonra
var oldu… ne gök ne yer vardı benden önce… Ben varlığı
yarattım… yumruğum benim karım oldu… kendi elimle
çiftleştim… Şu’yu hapşırarak yarattım… Tefnut’u
tükürerek… Şu ve Tefnut, Geb ve Nut’u meydana
getirdi… Geb ve Nut, Osiris’e can verdi… Seth, İsis,
Neftis… Sonunda bu ülke meydana geldi…” Burada adı
geçen tanrılar Yunancada çoğunlukla Ennead olarak
adlandırılan 9 tanrı ve tanrıçayı oluşturmaktadır. (Mısır
Mitleri, George Hart/ Sayfa 19)
Şu ve Tefnut, doğal yollarla Geb ve Nut'u doğurmuştur. Hint-Avrupa mitolojisinin aksine Mısırlılar, yeryüzünü erkek,
gökyüzünü ise dişi olarak kabul etmişlerdir. Yeryüzü tanrısı Geb, Mısır ülkesi olarak kişileştirilmiş ve tahtta olan firavun,
insanlarla Geb arasındaki aracı sayılmıştır. (Mısır Mitleri, George Hart/ Sayfa 21)
MISIR MİTOLOJİSİNDE DÜNYANIN VE İNSANIN YARATILIŞI TEBLİ ANLATI
Tebli rahipler Yeni Krallık döneminde ilahiler konusunda en üst düzeye ulaşmış ve tanrı Amon'un
yaratıcılık ta eşsiz oluşunu öven eserler üretmişlerdir… Yaratma edinimiyle ilgili tüm kavramlar
Amon'un şahsında birleşmiştir; bu, Amon’un göğün ötesindeki ve yeraltı dünyasının bile
altındaki' tüm tanrıları kendi özünden yarattığını vurgulayan bir sentezdir
Teb teolojisindeki eşi benzeri olmayan Amon aşkın tanrısıydı, yaratılmamıştı ve Ogdoad’ın (Bu
mite göre var olan 8li tanrı grubu) birleşmiş güçlerinden de önce vardı. Bu kentli teologlara göre
her şeye biçim veren Amon önce kendi kendini var etmiştir ancak bu gizemli olaya dair belli bir
detay verilmez. Olayın gerçekleştiği atmosferi tasvir etmek için, Kozmik bir yumurta meydana
getirmek üzere olan Amon’un vücudunu kaynaştırıp birleştiren ‘sıvı’ imgesi kullanılır.
Kendisini var ettikten sonra ilk maddeyi yani Ogdoad’ın temel ögelerini yaratmıştır. Bu sebepten Amon ilk şeyleri
yaratan İlk olarak anılmaktadır. Ancak Amon bu yaratım durumu sonunda Ogdoad’a bağlı kalmamış kadim bir dağ olan
Ta-tenen’e dönüşmüştür. Ardından gökyüzünde Güneş tanrısı olmuştur. Güneş’in her doğuşunda ve batışında sürekli
kendini yenilemiştir. Anıtlarda da pek çok kez Amon-Ra olarak anılır. (Mısır Mitleri, George Hart/ Sayfa 34-38)
Nil deltasının Koç başlı tanrısı olan Khnum ise asıl olarak insanoğlunun Teb teolojisine göre
yaratıcısı olarak kabul edilmektedir. Khnum’un insan bedenini bir çömlekçi çarkında şekillendirdiği
düşünülmektedir. Heliapolis ve Hermapolis mitlerinde kozmik konulara önem verildiği için
insanoğlunun yaratılışından bahsedilmemektedir. (Sadece Heliopolisli bir metinde insanın, Yüce
Göz’ün -Ra- gözyaşından türediği yazılmıştır.) (Mısır Mitleri, George Hart/ Sayfa 39)
Sonuç olarak insan yaratısı metinleri Mısır mitlerinde kozmik olaylara göre çok daha az ele alınmıştır
çünkü bütün Mısır kültür merkezlerinin esas ilgi alanı tanrısal varlıklardı. (Sude Dedeoğlu,2021)
Khnum’un insanı
kilden
şekillendirmesi
MISIR MİTOLOJİSİNDEN ÇIKARTILABİLECEK İMGELER
Heliopolisli Anlatı için: Okyanusun ve suyun yaratıcı gücü, sudan doğan ve diğer her şeyi yaratan bir yüce tanrı,
o tanrının içinden zıtlıklar yaratılması (İsis-Seth), yer ve gökün birleşerek oluşturduğu çocuklar. (Sude
Dedeoğlu,2021)
Tebli Anlatı için: Ana tanrının bir kozmik yumurtadan oluşması, bu yumurtanın içinde bulunan yaratıcı sıvı,
yaratılış eylemini gerçekleştirdikten sonra kenara çekilen bir tanrı figürü. (Sude Dedeoğlu,2021)
3 FARKLI İNANÇTAKİ BENZERLİKLER:
Aztek ve Hint mitolojisindeki benzerlikler çok açıktır. İki tarafta da doğurganlık, bereket ve yaşamın kaynağı olarak
görülen ve dişi (yumurta dişilik sembolüdür) bir varlık ortadan ikiye bölünmüştür. Bu bölünme sonucunda açığa çıkan
parçalar yine benzer olmak üzere dünyamızın fiziki varlıklarını oluşturmuşlardır. Hindistan’daki Kozmik yumurta miti
Aztekler’deki yeryüzü tanrıçası ile özdeşleştirilebilmektedir. Ayrıca iki mitte de insani bir varlığın kurban edilmesiyle
oluşan evrenlerden de söz edilmektedir.
Her ne kadar yukarıdaki anlatılarda eklememiş olsam da aynı kitaptan Azteklilerin sürekli ve düzenli olarak insan
kurban ettikleri anlatılmaktadır. Bu kurban olayları bereketle veya bereketin geri gelmesiyle ilişkilendirilir. Hint
mitolojisinde de benzer bir olayı İnsan kelimesinin en öz halini oluşturan Purusha miti ile görmekteyiz.
Diğer bir yandan Mısır mitolojisini incelediğimizde ise Kozmik yumurta terimini direkt olarak görmekteyiz. Tebli
teolojiye geç dönemde dahil olduğunu öğrendiğim bu terim acaba Hindistandan direkt olarak mı alındı bilmemekteyim.
Ancak terim, bulunduğu mit içerisindeki kullanım olarak da aynıdır. Mısırdaki kozmik yumurtadan, her şeyi yaratan
aşk ve güneş tanrısı Amon oluşmuşken, Hint mitlerinde oluşan kişinin adı erken dönemde tanrı Brahama’nın ta kendisi,
geç dönemlerinde ise Pracapati’dir. Sonuç olarak iki metinde de Dünyayı yaratan tanrı bir yumurtadan oluşmuştur.
Tek benzerlikleri bu da değildir üç metinin ortak paydası; başlangıçta var olduğuna inanılan ve nasıl oluştuğu
bilinmeyen engin ve yaratıcı su kütlelerinin varlığıdır. Su her üç metinde de aynı tasvirle ve yaratıcılık sembolizmiyle
gösterilmiştir.
Neredeyse her mitolojide karşılaştığımız Gökyüzü ve yeryüzünün, Ay, güneş ve yıldızlar gibi gök cisimlerinin ya da
rüzgar, nem, yağmur, sel gibi doğa olaylarının yaratıcı tanrılar ile özdeştirilmesi bu üç metinde de mevcuttur.
3 metinde de kendi içerisinde iyi ve kötü olmak üzere yeraltı/yeryüzü tanrıları ya da koruyucu insanları yaratılmıştır.
Son olarak da bilimsel bir dayanak görememekle birlikte Aztek ve Hint mitolojilerinde 4 rakamının sıkça kutsal
metinlerde geçtiğini ve bu sayıya büyük anlamlar yüklendiğini söyleyebilirim. (Sude Dedeoğlu,2021)
3 FARKLI İNANÇTAKİ FARKLILIKLAR:
Farklılıklarda ise bazı nüanslar hemen ön plana çıkmaktadır. Örneğin metin içinde yazarın da belirttiği gibi Hint
mitolojisinin aksine Mısırlılar, yeryüzünü erkek, gökyüzünü ise dişi olarak kabul etmişlerdir.
Mısır ve Hint mitolojilerinde tek başına diğer tanrıları üreten tek tanrı figürü bulunurken, Aztek mitlerinde bir erkek
bir kadın olmak üzere diğer tanrıları üreten iki adet ana tanrı figürü bulunmaktadır.
Hint mitolojisinde insanın yaratılışını ilahi ve büyük bir olaya dayandırılmıştır. Heliopolisli Mısır mitlerinde ise Hint
mitolojisinin aksine insan, bir gözyaşı olabilecek kadar değersiz görülmüş kutsal metinlerde yer verilmemiştir. Zaten
Mısır mitlerinde krallık kavramı bile insanlarla değil tanrılarla yönetilmekteydi.
KAYNAKLAR





A'dan Z'ye Aztek /Ali Narçın/Ozan Yayıncılık/2013
Mitoloji Sözlüğü /Mehmet Korkmaz/Alter Yayıncılık/2012
Mısır Mitleri/ George Hart/ Phoenix yayıncılık/ 2017
Okyanusun Kıyısında/ Korhan Kaya/ İmge Kitabevi/2003
Yaratılış İlahisi/ Rigveda, X, 129/Çeviri: Yrd. Doç. Dr. Korhan Kaya/Türkiye İş Bankası Kültür yayınları/2018
Download