U L U v!> L AJK,A I x A J j l ILIŞ KİLER "Giriş, Kavram ve Teoriler" Editör: Prof. Dr. H a y d a r ÇAKMAK ULUSLARARASI İLİŞKİLER : Giriş, Kavramlar ve Teoriler © B a n ş Kitapevi LTD. ŞTİ., 2007, Ankara, Birinci Baskı. Tüm haklan saklıdır. Yayıncının izni olmadan kısmen de olsa fotokopi, film, vb. elektronik ve mekanik yöntemlerle çoğaltılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez. Sayfa Düzeni : Serdal ÜNAL - Barış Kitap LTD. ŞTİ. Kapak : Repro Karizma - Tel: 0.312 229 97 19 B a s k ı ve Cilt: BRC Matbaacılık - Tel: 384 44 54 ISBN: 9944-137-00-6 Yayın : BARIŞ KİTAP LTD. ŞTİ. Zafer Çarşısı No: 10-11 Yenişehir/ANKARA Tel: 0.312 - 435 29 69 Faks: 0.312 -434 33 93 Genel Dağıtım : Platin Basın Yayın Dağıtım Bayındır 2 Sokak 39/3 Kızılay / ANKARA Tel: 0 3 1 2 - 4 3 4 24 53 Faks: 0 3 1 2 - 4 3 4 59 72 roller üstlendiler. Günümüzde Birleşmiş Milletlerin alt kuruluşlarında yer alan pek çok Sivil Toplum Örgütleri, seslerini ve amaçlarını duyurarak gündem yaratabiliyorlar ve aynı zamanda çözüm arayışları için çaba sarf ediyorlar. Sivil Toplum Örgütleri yapılan, büyüklükleri ve hedefleri açısından ne kadar birbirlerinden farklı olsalar da ana mantık konusunda birleşirler. Sivil Toplum Örgütleri'ne üye bireyler, insani ve çevresel sorunları çözmek için ellerindeki güçleri kullanırlar. Bu çerçevede bir çok Sivil Toplum Örgütü, küresel kampanyalarda yerlerini almaktadırlar. Yaptıkları çalışmalarla insan hakları, kadın hakları ve nükleer silahlar gibi konularda seslerini duyurup gerek siyasal kararların alınmasında gerek toplumun yaşam kalitesinin artması gibi pek çok konuda önemli roller üstlenirler. 20. yüzyılın sonlanndan itibaren hükümetlerin pek çoğu Sivil Toplum Örgütlerinin büyüyen gücüne karşı cephe almaya başlamışlardır. Haklılıklarını ispatlamak ve söylemlerini desteklemek için Sivil Toplum Örgütlerini, demokratik olmamakla suçlamaktan geri kalmamışlardır. Dönem dönem Sivil Toplum Örgütlerinin, Uluslararası karar alma süreçlerine ve forumlara katılmalarını önlenmeye çalışılmıştır. Fakat her şeye rağmen Sivil Toplum Örgütleri küresel norm ve kuralların gelişiminde önemli bir rol oynamaya devam etmektedirler. 4- ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Yrd. Doç. Dr. Kenan DAĞCI 124 Bilgi teknolojisindeki son gelişmeler, fiyatların serbestleşmesi ve dünya genelinde piyasanın liberalleşmesi ile birleşti ve daha önce hiç görülmemiş bir şekilde Çok Uluslu Şirketlerin (ÇUŞ) sayısının artmasında patlama etkisi yaptı. Bazıları onlara merhametsiz birer sömürücü olarak bakarken diğerleri ise refahın lokomotifi olarak 124 Yrd. Doç.Dr. Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. - 101 baktılar. Fakat bugünün çok uluslu şirketleri daha önceki emsallerine çok az benzemektedirler. Çünkü kendilerini farklı yöntemlerle yeniden keşfederek onları destekleyen ya da eleştirenleri şaşkına çevirmektedirler. ( Stopford, 12) Günümüzde bu kadar ön plana çıkan ÇUŞ'un bir tanımı yapılabilmesi için her şeyden önce onu diğer şirketlerden ayıran temel özelliklerin tespit edilmesi gerekir. ÇUŞ'ların kendine has belirli bazı özellikleri vardır. İlk olarak, ÇUŞ'lar yabancı ülkelere doğrudan yatırım yapar. Portföy yatırımını aksine, doğrudan yatırım yabancı bir ülkede bağlı bir şirket ya da şubenin kurulması ya da yabancı bir firmanın devralınması şeklinde gerçekleşir. Yatırımın amacı yabancı bir ülkedeki üretim biriminin idari anlamda kontrolünün sağlanmasıdır (Gilpin, 1976: 184). İkinci olarak ÇUŞ genel merkezi belli bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini bir veya birden fazla ülkede kendi tarafından koordine edilen şubeler, yavru şirketler veya bağlı şirketler aracılığıyla ve gene merkez tarafından kararlaşünlan bir işletme politikasına uyg olarak yürüten büyük şirketlerdir. Bu şirketlerin yatırım, üret araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kara ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadır (Kutal Büyükuslu, 1996: 29-35.) O halde bir tanım yapılacak olunursa, iki veya daha fa ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine ait olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüten, kendisine ait işletme stratejileri olan ve bu stratejileri tüm bağlı kuruluşları ve şubelerinde uygulayan işletmelere Çok Uluslu Şirketler denir (Mutlu, 1999: 10). Çok uluslu şirketler bazen ulus ötesi şirketler olarak da bilinirler ve modern, küresel ekonominin önemli bir parçası durumundadırlar. Çok uluslu şirketler, yukarıda belirtildiği gibi merkezden yönetilmekle birlikte üretim ve hizmet tesisleri merkez ülkenin dışında olan şirketlerdir (Jones, 2006). Tipik bir şekilde bir ÇUŞ yeni ürünlerini anavatanında geliştirir fakat bunların üretimlerini b a ş k a ülkelerde, çoğunlukla da üçüncü dünya ülkelerinde, gerçekleştirir. Böylece ÇUŞ'lar nispeten emek ve diğer üretim faktörleri daha ucuz olan ülkelerin kaynaklarını kullanarak ticari avantajlar elde ederler. - 102- Tutarlı şekilde sınıflandırılmış veriler olmamasına karşılık ÇUŞ'lann tarihinin 1600'da kurulan Britanya Doğu Hindistan Şirketi (the British East India Company) ile başladığı söylenebilir. îlk olarak Avrupa şirketleri daha sonra bazı ABD şirketleri birçok ülkede işlev görmeye başlamışlardır. ÇUŞ'in yayılmalarında ilk yıllarda hammaddenin coğrafî dağılımı önem taşırken (Kutal-Büyükuslu, 1996,35), günümüzde global rekabetin artması ve pazar payı sorunu temel belirleyici olmuştur (Tokol, 2001) Günümüzde büyük ÇUŞ'lann çoğunluğu Amerikan, Japon ya da Batı Avrupalı şirketlerdir. Bu tür şirketler dünya çapında, diğer iş çevrelerinde ya da hükümetler üzerinde, etkinliğe sahiptirler. 20. yüzyılın son yirmi yılında birçok küçük şirket de ÇUŞ haline gelmiştir. Bunlardan bazılan gelişmekte olan ülkelerdendir. Bu tür teşebbüsleri destekleyenler istihdam ve refah gibi gelişmelere acil ihtiyaçlan olan ülkeler için istihdam ve refah ürettiklerini, yeni teknolojiler geliştirdiklerini iddia etmektedirler. Bununla birlikte eleştirenler ise, ÇUŞ'lann ülkeler üzerindeki aşın politik etkilerine, gelişmekte olan ülkeleri sömürmelerine ve anavatanlannda işsizliği artmasına neden olduklanna işaret etmektedirler (Jones, 2006). Her iki görüşün de kendine göre haklı gerekçeleri olmakla birlikte bu çalışmanın konusunu daha çok ÇUŞ'lann uluslararası ilişkiler bakımından etkileri oluşturduğu için detaylara inilmeyecektir. Çok Uluslu Şirketlerin Uluslararası İlişkilerdeki Rolü Uluslararası ilişkilerin cereyan ettiği yere hipotetik olarak uluslararası sistem ya da uluslararası yapı denmektedir (Araş, 2006: 239). Uluslararası ilişkilerin konusu başlangıçta devletler arasındaki ilişkilerden ibaretti. Örneğin, Britanya'nın Hindistan ile ilişkileri gibi. Ekonomik ve sosyal gruplara (örneğin bankalar, sanayi kuruluşlan, öğrenciler, çevreciler ve kadın örgütleri) devlet dışı aktörler olarak ikincil bir statü verilmekteydi. Bu ikili bakış özellikle küreselleşmenin etkisiyle farklı bir boyut kazanmıştır. Çünkü devleti tek aktör olarak gören bakış günümüz dünyasının gerçekleri ile uyuşmayan bir hal almıştır. ÇUŞ'lann ekonomik faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda - 103 devletin egemenliğini yitirdiğini görebilmekteyiz. Hükümet dışı örgütler dünya genelinde kurduğu ilişkiler ağı ile, diplomasiye katılım da dahil olmak üzere, küresel ilişkiler ile meşgul olmaktadırlar, ki bu noktada hükümetler politik bağımsızlıklarını yitirmekte ve bağımlı hale gelmektedirler. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz: "Küresel politika yapım sürecinin her hangi bir alanındaki hadiseler hükümetlerin, şirketlerin ve Hükümet Dışı Örgütlerin (HDÖ) bir arada etkileşimlerini içeren kompleks bir sistem açısından anlaşılmalıdır (Willetts, 2001). Bu bakımdan günümüzde devletlerin dışında Hükümetler Arası Örgütler (HAÖ) , Hükümet Dışı Örgütler ve Çok Uluslu Şirketler gibi aktörleri de uluslararası sistemde meydana gelen hadiselerin analiz çerçevesine dahil etmemiz gerekir. Çünkü gerçek şu ki, küresel sistemde 200'den az hükümet varken, aşağı yukan 60.000 civannda Shell, Barclays Bank, Coca Cola, Ford, Microsoft, ya da Nestle gibi ÇUŞ vardır ve bunlann da dünyanın değişik ülkelerinde faaliyet gösteren 500.000'den fazla şirketleri vardır (Willetts, 2001). Küresel düzeyde ekonomik faaliyetleri ile birlikte ele alındığında ÇUŞ'lar karşımıza önemli bir aktör olarak çıkmaktadır. Dolayısıyla, 1970'li yıllann modernistlerinin öngördüğü gibi, ÇUŞ'lar, HDÖ'ler ve küresel finans piyasalan son derece önemli hale gelmiştir (Keohane and Nye, 1998: 81-82). İthalat ya da ihracat yapan tüm şirketler bir şekilde ulusötesi ekonomik faaliyetlerle meşgul olmaktadır. Çoğu kez sağlık ve güvenlik standartlarında, iletişim hizmetleri düzenlemelerinde ya da yabancı hükümetlerin ekonomi politikalannda meydana gelen değişiklikler ÇUŞ'lann ticaret yapma yeteneklerini etkiler. Eğer söz konusu bu değişiklikler ÇUŞ'lar için faydalı ise ister istemez buna tepki göstermezler, fakat eğer mali olarak bir kayıplan söz konusu ise yabancı hükümete yönelik lobi yapma konusunda karar alırlar. Willetts'e göre bu dört yolla yapılabilir: 1. Dolaylı olarak şirketin kendi hükümetinden yabancı hükümet üzerinde baskı yapılmasını istemesi ile; - 104- 2. Dolaylı olarak bir uluslararası örgütte genel bir politika sorunu ortaya atarak; 3. Doğrudan kendi ülkesindeki diplomatik temsilcilik aracılığı ile; 4. Doğrudan öteki ülkede ilgili bakanlık aracılığıyla. Ticari Dernekler (örneğin Türkiye'de TÜSİAD) ve daha karmaşık doğrudan yöntemler gibi başka baskı uygulama yöntemleri de kullanılabilir. Bu şekilde bir ülkede yerleşik olan tek bir şirket bile kayda değer bir ulus-ötesi politik aktör olabilir. Ancak, yine de iş - hükümet etkileşimi ÇUŞ'lar için çok karmaşıktır. Şöyle ki, öncelikle ÇUŞ'lar birçok farklı ülkede şubelere sahiptir. Bu nedenle de faaliyette bulunduğu ülkedeki diğer şirketlerle rekabet etmek zorundadır. Diğer taraftan başka ülkelerdeki şirketlerle de rekabet etmek zorundadır. Dolayısıyla ÇUŞ'lar, beklenenden daha fazla hükümetlerle ilişki kurmak zorundadır. Bilindiği gibi küresel piyasada her hükümet kendi ülkelerinde ticaretle meşgul olan yabancı şirketler için farklı kanunları ve aynı zamanda farklı ideolojileri olan hükümetler olabilmektedir. Bu nedenle her ÇUŞ çok yönlü karmaşık ilişkileri en iyi şekilde yönetmek zorundadır (Blumenttrit ve Nigh, 2002: 57-58). Dolayısıyla, Dünya ölçeğinde iyi formüle edilmiş ve uygulanmış politik faaliyetler ÇUŞ'ların stratejik olarak başarılı olmalarına yardımcı olabilir. Uluslararası İş ve Hükümet ilişkilerini inceleyen çalışmaların çoğu ÇUŞ'ların karmaşık oluşlarını hesaba katmamaktadırlar. Bu alanda yapılan çalışmalar ÇUŞ'ların bütünüyle neden farklı derecede ve şekilde uluslararası politik faaliyetleri kullanmayı tercih ettiği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ancak gözden kaçmaması gereken bir nokta vardır ki, o da ÇUŞ'ların tekil bir yapıda olmadıklarıdır. Yönetim kararlan tek merkezden alınsa bile, yukanda da izah edildiği gibi şubelerin bulunduğu her ülkenin şartları farklıdır. Bu nedenle de ÇUŞ'lar farklı politik argümanlan ve stratejileri kullanmaktadırlar. 105 Küreselleşme sürecinde* sermayenin ana motoru haline gelen ÇUŞ'lar doğrudan yabancı yatırım yapmaları nedeniyle etkili bir konuma gelmişleridir. ÇUŞ'lann özellikle 1960'lardan sonra hızla yaygınlaştıklarını görmekteyiz Günümüzde Çok Uluslu Şirketler dünya genelinde sahip oldukları imkân ve kabiliyetleri ile uluslararası sistemin önemli bir aktörü haline gelmiştir. Devlet merkezli bakış açısını yansıtan Realist teoride uluslararası sistemin temel aktörü devlet olarak tanımlanmış olsa da, özellikle bilgi devrimi ve teknolojideki gelişmeler ÇUŞ'lann sayısının artmasına ve önemli bir aktör olarak ön plana çıkmalanna neden olmuştur. Uluslararası sistemdeki hükümet sayısının çok üstünde olan ÇUŞ'lar birçok devletin bütçe ve GSYİH'nın üstünde olan varlıklan ile uluslararası siyasette etkili bir aktör konumuna gelmiştir. Ellerindeki geniş yatınm kapasiteleri sebebiyle devletler çok uluslu şirketleri kendi ülkelerine çekebilmek için d ü ş ü k vergiler ya da vergi muafiyetleri verme yansına girmişler, ÇUŞ'lann taleplerine uygun iş yasalan uygulamaya başlamışlardır. Bu açıdan bakıldığında devletler özellikle ekonomi politikalan üzerindeki kontrollerine kaybetmeye başlamışlardır. ÇUŞ'lar sahip olduklan varlıklarla y a ü n m yapmak istedikleri ülkelerde en d ü ş ü k maliyetlerle üretim yapıp daha fazla kar elde etme amacını taşımakta bu nedenle de y a ü n m yapacakları ülkedeki hükümetler üzerinde baskı kurabilmektedirler. Teknolojideki gelişmeler, özellikle bilgisayar ve fiber optik kablolann icat edilmesi iletişim teknolojilerinde çığır açmışür. Bu nedenle ulusal şirketlerin çok uluslu hale gelmeleri daha da kolaylaşmışür. Aynı şekilde içinde bulunduğumuz çağda da teknolojilerin gelişmesi kaçınılmazdır ve bu süreç ÇUŞ'lann sayısını daha da artüracakür. Bu da bizi ÇUŞ'lann gittikçe daha da etkin hale geleceği sonucuna götürmektedir. - 106