30 ekim

advertisement
Hafta 4: Dünyadaki yaşamın tarihi - III
Dünyadaki yaşamın tarihi
• Kitlesel Yokolmalar Dünya Tarihinde Hangi Rolü
Oynadı
• Dünya zaman içinde nasıl değişti?
• Fosil kayıtlar
• Uzak geçmişteki yaşam
• Evrimsel değişimin oranları
• Evrimsel değişimin kalıpları
• Evrimin geleceği
• Kitlesel Yokolmalar Hayat Tarihinde Hangi Rolü
Oynadı?
• Canlılık tarihinin genel bir kuralı olarak hiç bir şey sonsuza
kadar var olamaz. Çeşitli dönemlerde belirli canlı grupları
dünya üzerinde hüküm sürmüşler ve sonra yok olmuşlardır.
Bu hükümdarlardan en ünlüleri dinozorlardı.
• Ancak sadece fosillerden bilinen nesli tükenmiş grupların
listesi oldukça uzundur. Ancak yeni türlerin ortaya çıkma
oranı yokolma olaylarından fazla olduğu için dünyadaki
farklı türlerin sayısı artma eğilimindedir.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Dünya tarihinin büyük bir kısmında hükümdarlık kurma
süreci düzenli ve yavaş bir şekilde ilerlemiştir. Ancak bu
yavaş ve düzenli tür dönüşümü periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır (Şekil).
• İlk yok oluş, bundan 445 milyon yıl önce, Ordovisyen
Dönem'i bitiren ve Silüryen Dönemi başlatan yok oluştur.
Kambriyen Patlaması'ndan sonra gelişen ve yaklaşık
100 milyon yıldır çeşitlenen cinslerin %57'si (bu da
türlerin %75'ine tekabül eder) haritadan silinmiştir. Ayrıca
bu yok oluş, kayıtlara canlılığın gördüğü en büyük
üçüncü kitlesel yok oluş olarak geçmiştir.
• Bu yok oluşun sebebi, yer plakalarının hareket etmesi
sonucu deniz düzeylerinde meydana gelen hızlı
düşüştür. Bu kitlesel yok oluşun sorumlusu
ise, Pangea denen ve Dünya tarihinde meydana gelen
en büyük ve tek kıtanın, tüm buzulları sıkıştırması ve
karaya hapsetmesidir. Buzulların sıkışması ise, su
seviyelerindeki düşüşe sebep olmuştur. Bu da, zaten çok
büyük bir kısmı sularda yaşayan canlıların bir anda yok
olmaya başlamasına sebebiyet vermiştir.
• İkinci yok oluş, ilkinden 75 milyon yıl sonra,
günümüzden yaklaşık 370 milyon yıl önce meydana
gelmiştir ve Devoniyen Dönemi bitirip Karbonifer
Dönemi'ni başlatmıştır. Bu yok oluşun sebeplerinden biri
yine denizeldir. Deniz seviyeleri bu dönemde sürekli
olarak değişmiştir. Bunu tetikleyen sebep olaraksa, kara
bitkilerinin bu dönemde karaların tamamını işgal etmeye
başlaması ve atmosferdeki karbondioksitin büyük bir
kısmını emmeleri gösterilmektedir. Karbondioksit
düzeyindeki bu hızlı düşür, küresel soğumaya sebep
olmuştur. Bu yok oluşta o dönemde var olan tüm
cinslerin %50'si, yani dönemdeki tüm türlerin %75'i yok
olmuştur.
• Üçüncü kitlesel yok oluş, bundan 250 milyon yıl önce,
bir ikinci yok oluştan ise yaklaşık 120 milyon yıl
sonra meydana gelmiştir. Bu yok oluş, neredeyse
Dünya'daki canlılığın sona erdiği yok oluştur. Ancak yine
de yaşam, bir yolunu bulup, varlığını sürdürmüştür. Bu
yok oluş sonucunda Dünya'daki o zaman var olan
cinslerin %83'ü yok olmuştur. Bunların içinde var olan
kara canlılarının %96'sı, deniz canlılarının ise %70'i
bulunmaktadır. Bu yok oluş sonucunda kara bitkilerinin
çoğunun soyu tükenmiştir.
• Bu ciddi yok oluşun sebebi olarak ise, Siberya
Volkanları'nın patlaması gösterilmektedir. Ayrıca
Pangea'nın hareketleri sonucu oluşan akıntılar da,
Dünya'nın iklimini ciddi biçimde değiştirmiştir. Ayrıca
bazı bilim adamları tarafından bir meteor çarpması
ihtimaline de yer verilmektedir.
• Dördüncü kitlesel yok oluş, bundan yaklaşık 205
milyon yıl önce, bir öncekinden ise 50 milyon yıl
sonra, Geç Triyasik Dönemi'nde meydana gelmiştir ve
Jurasik Dönemi başlatmıştır. Bu yok oluşta canlı
ailelerinin %20'si, cinslerin %48'i, tüm türlerin ise %65'i
yok olmuştur. Bu yok oluşta, tek bir seferde bu sayıların
yok olması değil, uzun süreli ve birkaç yok oluşun
birleşimi olan bir kitlesel yok oluş görülmektedir.
• Ancak ne olursa olsun, genel sebep olarak Orta Atlantik
Magmatik bölgesinin harekete geçmesi gösterilmektedir.
Bu volkanik patlamalar sırasında 2 milyon kilometre
küplük lav yüzeye çıkmış ve 2 kuadrilyon (10 üzeri 15)
kilogram sülfür havaya salınmıştır. Bu sülfür, güneş
ışınlarını kapatmıştır ve bunun sonucunda küresel
ısınma meydana gelmiştir.
• Beşinci ve çoğu kaynaklara göre son kitlesel yok oluş
ise, bunların en meşhuru olan ve günümüzden 65
milyon yıl önce, bir önceki yok oluştan ise 140
milyon yıl sonra meydana gelen ve Kretase Dönemi'ni
bitirip Tetriary Dönemi'ni başlatan yok oluştur. Bu kitlesel
yok oluş, aynı zamanda "sürüngenlerin çağı"nı, daha
doğrusu "dinozorların çağını" sona erdiren yok oluştur.
Sadece küçük bir kol olarak gözüken kuşlar, dinozorların
bu yok oluşta hayatta kalabilen üyeleridir ve günümüzde
dinozorlara ait kalıntılara sahip olan, bu dinozor
süpersınıfının son üyeleridir.
• Bu yok oluşun kombine bir sebepler durumu
gözlenmektedir. Ancak yok oluşun tetiğine basan olay,
yaklaşık 10 kilometre çapındaki BOLIDE tipi bir
meteorun Dünya'ya çarpması olmuştur. Bugünkü
Meksika'nın Yucatan Yarımadası'na çarpan bu meteor,
çarptığı yerde 180 kilometrelik bir krater açmıştır.
Bölgede bol miktarda bulunan Iridyum elementi
(Dünya'da çok az bulunur, meteorlarda bolca bulunur) bu
durumu doğrulamaktadır. Bu çarpma, pek çok olumsuz
durumu tetiklemiştir.
• Peki bu olaylardan alacağımız ders ne
olmalıdır?
• The Svalvard Global Seed Vault?
• Doomsday seed vault?
• Kıyamet günü ambarı?
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Bu kitlesel yokolmalar, dünyanın büyük bir kısmında pek
çok türün nispeten ani bir şekilde yokolmasıyla karakterize
edilmektedir.
• En korkunç yokolma olaylarında dünyadaki türlerin
yarısından çoğu yok olmuştur. Bunların en kötüsü 245
milyon yıl önce Permiyen periyodunun sonunda
gerçekleşmiş ve dünyadaki türlerin % 90’ından fazlası yok
olmuştur, yani dünyadaki hayat neredeyse bütünüyle yok
olma sınırına çok yaklaşmıştır.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Kitlesel yokolmalar hayat tarihi üzerine önemli etkiler
yapmıştır, her seferinde dünyadaki çeşitlilik yeniden
çizilmiştir. Dünyada geçmişte bu kadar çok tür gelişmesi için
bir şans oluşturmuş olan bu durumların nedenleri neydi?
• Pek çok evrim biyoloğu iklimsel değişimlerin önemli bir rol
oynadığına inanmaktadır.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Dünya tarihinde pek çok defa olduğu gibi, iklim değiştiğinde
belli çevre şartlarında yaşamaya adapte olmuş türler önemli
şekilde değişen yeni şartlarda hayatta kalamamış olabilirler.
• Özellikle sıcak iklimler daha değişken sıcaklıklı daha kuru,
daha soğuk ilkime döndüğünde sert yeni şartlara adapte
olamayan pek çok tür yok olmuş olmalıdır.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• İlkim değişimlerinin bir nedeni levha tektonikleridir (plate
tectonic). Dünyanın yüzeyi karalar ve deniz tabanlarını
içeren levhalara bölünmüş durumdadır (Şekil).
• Bu levhalar viskoz ancak sıvı bir katman üzerinde yavaşça
hareket etmektedir. Bu plakalar gezinirken konumları
değişebilmektedir.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Örneğin 350 milyon yıl önce Kuzey Amerika’nın büyük
kısmı ekvator üzerinde veya çevresinde yer almaktaydı,
böylece devamlı olarak sıcak ve nemli bir iklim hüküm
sürmekteydi.
• Ancak levha tektonikleri kıtayı kuzeye doğru ılıman ve arktik
bir ilkimin hüküm sürdüğü bir bölgeye taşıdı.
• Sonuç olarak tropikal iklimin yerine soğuk ve daha az
yağışın olduğu bir ilkim geldi, mevsimsel sıcaklık farkları
arttı.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Jeolojik kayıtlar kitlesel yok olmaların çoğunun iklimsel
değişimlerle aynı dönemlere rast geldiğini göstermektedir.
• Ancak pek çok bilim adamına göre, kitlesel yokolmanın hızı,
iklim değişimlerin yavaş hızının tek başına türlerin bu kadar
büyük ölçüde yok olmasında etkili olamayacağını ortaya
koymaktadır.
• Belki de çok daha ani olay bu işte pay sahibidir. Örneğin
büyük volkan patlamaları gibi felaket boyutundaki jeolojik
olaylar tahrip edici etkilere neden olmuş olabilir.
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Jeologlar geçmiş dönemlere ait öylesine devasa boyutta
volkan patlamaları belirlemişlerdir ki 1980 yılında meydana
gelen St Helen dağı volkanik patlaması onun yanında bir
kıvılcım gibi kalmaktadır. Böylesine büyük patlamalar bile
dünya yüzeyinin nispeten küçük bir kısmını etkiler.
http://www.foxnews.com/images/139437/1_2
1_092604_st_helens.jpg
• Kitlesel yokolma
araştırmaları 1980’lerde
Luis ve Walter Alvarez’in
65 milyon yıl önce
dinozorlar ve diğer pek çok
türün neslini tüketen
yokolma olayının dev bir
meteorun çarpmasından
kaynaklandığını öne
sürmesinden sonra büyük
bir dönüşüm yaşadı.
http://acs.lbl.gov/ImgLib/COLLECTIONS/BERKELEYLAB/PEOPLE/INDIVIDUALS/images/96703338.lowres.jpeg
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Alvarez kardeşlerin bu fikri ilk öne sürüldüğünde büyük bir
kuşkuyla karşılandı. Ancak o zamandan beri süren jeolojik
çalışmalar aslında gerçekten de 65 milyon önce bu yönde
büyük bir etkinin olduğu yönünde büyük miktarda delil
sağlamıştır.
• Aslında araştırıcılar Meksika’nın Yucadan yarımadası
yakınında yaklaşık 170 km çapındaki Chickulub kraterini
belirlediler. Bu dev meteoritin etki alanı taklaşık 17 km
çapında idi. Bu çarpışma dönemi tam da dinozorların yok
olduğu döneme denk gelmekteydi.
http://www.nasa.gov/images/content/
110937main_asteroid_chicxulub.gif
• Tür çeşitliliğindeki artma eğilimi periyodik kitlesel
yokolmalarla kesintilere uğramıştır
• Bu devasa meteorit çarpması bununla aynı döneme denk
gelen yokolmanın nedeni olabilir miydi?
• Kimse bunu kesin olarak bilmiyor, ancak bilim adamları
böylesine bir çarpışmanın dünyayı yıllar süren bir karanlığa
gömecek kadar çok maddeyi atmosfere savurabileceğini
öne sürdüler.
• Gelen ışık miktarının azalması ısıyı önemli ölçüde
düşürecek ve fotosentez için kullanılan enerji de önemli
oranda azalacaktı, neticede canlılık ta bütünüyle bu
fotosenteze dayanmaktaydı.
• Dünya çapındaki bu “etkin kış” dinozorların ve pek çok diğer
türün yok olmasına neden olmuş olmalıydı.
Dünya zaman içinde nasıl değişti?
• Hızlı iklim değişimleri, yoğun volkanik faaliyetler, deniz
seviyesi ve okyanus akıntılarındaki büyük değişimler
dünyadaki yaşamın evrimine dramatik etkilerde bulundu.
Fosil kayıtlar
• Dünyadaki yaşamın tarihi hakkındaki bilgilerimizin
çoğu fosillerden kaynaklanmaktadır.
Fosil kayıtlar
• Tamamlanmış olmasa da fosil kayıtlar hayatın
evrimini büyük ölçüde ortaya çıkarmıştır.
• Yaklaşık 300 milyon fosil tür tanımlanmıştır.
Fosil kayıtlar
• Fosiller evrimsel değişimin dereceli olduğunu
göstermiştir. Ancak eksik kayıtlar hatalı bir şekilde
hızlı bir evrim olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Uzak geçmişteki yaşam
• Prekambrien fosil kayıtları tam değildir, ancak
Avustralya’da bulunan fosiller onlardan evrimleşen
pek çok soyun günümüzde yaşayan torunlarının
bulunmadığını göstermektedir.
• Çeşitlilik Kambriyende patlamıştır.
Uzak geçmişteki yaşam
• Mezozoik boyunca biyotaların coğrafik farklılıkları
artmıştır.
• Modern biyota Senezoik boyunca evrimleşmiştir.
Evrimsel değişimin oranları
• Evrimsel değişimin oranları çok değişken olmuştur.
• Evrimdeki hızlı oranlar fiziksel ve biyolojik çevrede
yeni özelliklerin ortaya çıkmasına neden olacak
değişimler meydana geldiğinde gözlenmiştir.
Evrimsel değişimin kalıpları
• Organizmalar için komple yeni olan özellikler
nadiren evrimleşir. Evrimsel değişimlerin çoğu
mevcut yapıların modifikasyonlarından
kaynaklanmaktadır.
Evrimsel değişimin kalıpları
• Dünyadaki hayvan yaşamını büyük ölçüde üç
büyük fauna grubu şekillendirmiştir.
Evrimsel değişimin kalıpları
• Evrimsel süreç boyunca organizmaların çeşitliliği
ve kompleksliği artmıştır.
• Predasyon oranları da ayrıca artmıştır, bu artış av
hayvanların da daha iyi savunma mekanizmaları
geliştirmesiyle sonuçlanmıştır.
Evrimin geleceği
• Evrim ajanları günümüzde de çalışmaya devam
etmektedir. Ancak kasıtlı ve kasıtsız insan
müdahaleleri hayat tarihi üzerine tarihte benzeri
görülmemiş etkiler yapmaktadır.
• İnsan Nasıl Evrimleşti?
• İnsanlar yoğun bir şekilde kökenlerini ve evrimlerini
araştırmakta ve özellikle de dev insan beyninin evrimine
uzanan şartların ne olduğunu belirlemeye çalışmaktadırlar.
Bu da fosil kayıtlarının yetersizliğine rağmen bir çok
spekülasyonu beraberinde getirmiştir.
• Paleontologlar fosillerin yorumlanması konusunda fikir
birliğine varamamışlardır ve yeni fosillerin bulunmasıyla
daha pek çok yeni fikir ortaya atılacaktır.
• Primatların evrimi genetik araştırmalara göre bundan yaklaşık 85
milyon yıl öncePaleosen döneminde, fosil kayıtlara göreyse en geç
65 milyon yıl önce Kretasedöneminde
başlamıştır.[3][4] Hominidae ailesi veya büyük insansı maymunlar, 1520 milyon yıl önce Hylobatidae (Gibongiller) ailesinden ayrılmıştır.
Yaklaşık 14 milyon yıl
önce Ponginae veya orangutanlar Hominidae ailesinden
ayrılmıştır.[5] Daha sonra goriller ve şempanzeler Homo cinsine
götüren soydan ayrılmışlar ve Homo da bundan yaklaşık 5-6 milyon
yıl önce ayrılır. Modern insan, bundan 2.3 ile 2.4 milyon yıl
önce Afrika'daHominini ve Australopithecine türlerinin son ortak
atasından evrilmiştir.[6][7] Bu anlamda insanın yakın evrimi, insan
ve şempanzelerin ortak ataları olan popülasyonların birbirinden
ayrılmasından sonra başlamıştır. Bu iki popülasyondan insanın
ortaya çıktığı grup ile bu grubun tüm nesli tükenen
soyları Hominini olarak adlandırılırlar.
• Homo türünün en eski iki temsilcisi,
bugün Kenya'da Turkana Gölü olarak bilinen eski
adıyla Rudolf Gölü'nün ismini taşıyan Homo
rudolfensis ile Homo habilis'tir. Günümüzden 2,4 ile 1,4
milyon yıl önce yaşamış olan Homo
habilis Güney ve Doğu
Afrika'da Pliyosenve Pleistosen dönemlerinde 2.5 ile 2
milyon yıl önce Australopithecine'lerden ayrılarak
evrilmiştir. Homo rudolfensis ise günümüzden 1,9 ile 1,6
milyon yıl önce Kenya'da Turkana Gölü çevresinde
yaşamıştı.
• (soldan sağa doğru)
üst :H. habilis, H.
ergaster, H. erectus
• orta : H. antecessor kadın erkek, H.
heidelbergensis
• alt : H.
neanderthalensis - kız,
erkek, çocuk
• Chris Stringer ve Peter Andrews tarafından geliştirilen
Afrika'dan çıkış modeline göre Homo sapiens 200.000 yıl
önce Afrika'da evrildi. 70.000 ile 50.000 yıl önce Homo
sapiens Afrika'dan göç etmeye başladı ve sonunda
Avrupa ve Asya'daki diğer Homo türleriyle yer
değiştirdi.[136][137] Afrika'dan çıkış modeli
kadın mitokondriyal DNA (mtDNA) ile erkek Y
kromozomunun kullanıldığı araştırmalar tarafından
desteklenir. MtDNA'nın 133 farklı çeşitinin kullanılarak
inşa edildiği jenealojik soy ağaçlarının analizlerinden
sonra araştırmacılar, günümüzde yaşayan tüm
insanların Mitokondriyal Havva adı verilen Afrikalı bir
kadın atadan türemiş olduğu sonucuna varmıştır. Bunun
yanında Afrika'dan çıkış modeli, insanlardaki
mitokondriyal genetik çeşitliliğin Afrika nüfusu içinde en
yüksek olduğu bulgusu tarafından da
desteklenmektedir.[138
• Çok bölgeli evrim, Milford H. Wolpoff tarafından 1988
yılında insan evriminin örüntü ve şekillerini açıklamak
için önerilmiş olan bir modeldir.[144][145] Çok bölgeli evrim
modeli, insan evriminin 2.5 milyon yıl
öncesi Pleistosen dönemden günümüze kadar kesintisiz
olarak sadece tek bir insan türünde gerçekleştiğini ve
insanın dünya genelinde Homo
erectus'tan modern Homo sapiens'e evrilmesiyle
meydana geldiği görüşüne dayanır. Çoklu bölge
hipotezine göre, fosiller ve genetik veriler insanın dünya
çapında gerçekleşen evrimine dair kanıtlar
olup Afrika'dan çıkış modeli tarafından öne sürülen
insanın sadece Afrika kökenli olduğu ve Afrika'daki
atalardan evrildiği varsayımıyla çelişmektedir.
Download