Merkezi Görme Yolları

advertisement
Hareket
eden
nesnelerin
retinal
gangliyon hücreler tarafından ifadesi.
Kedi retinasındaki on-center gangliyon
hücresinin farklı çubuklara yanıtları.
Beyaz çubuğa karşı ateşleme oranı çubuk
reseptif alanının çevresinden geçerken
önce azalır (1), çubuk merkeze girince
artar (2), karşı tarafta çevresinden
geçerken tekrar azalır (3).
Tamamlayıcı
off-center
gangliyon
hücreler paralel olarak bir başka nöral
görüntü taşır. Bu yolla hem parlak hem
de koyu kenarlar ateşlemede keskin bir
artış ile ifade edilebilir.
Merkezi Görme Yolları
LGN’daki ve V1’deki nöronların yaklaşık yarısı foveayı ve çevresini
reprezante eder.
1. ve 2. tabakalar magnosellüler, M gangliyon hücrelerinden girdi alır.
3-6. tabakalar parvosellüler, P gangliyon hücrelerinden girdi alır.
1, 4, 6 kontralateral nazal hemiretinadan
2, 3, 5 ipsilateral temporal hemiretinadan girdi alır.
On- ve off-center hücreleri içerirler.
M ve P hücrelerinin uyaran
özelliklerine duyarlılıkları farklıdır
M hücresi
P hücresi
Renk kontrastı
Yok
Var
Aydınlık kontrastı
Yüksek
Düşük
Uzaysal frekans
Düşük
Yüksek
Zamansal frekans
Yüksek
Düşük
P hücreleri renkli görme ve yüksek uzaysal ve düşük temporal
rezolüsyona ihtiyaç duyan görme için önemlidir.
M hücreleri ise düşük uzaysal ve yüksek temporal görmeye
katılırlar.
Görme korteksindeki nöronlar görme alanındaki spesifik
lokal
özelliklere
seçici
olarak
yanıt
verirler:
Oryantasyona,
binoküler
eşleşmemeye
(derinlik),
hareketin doğrultusuna, ayrıca kontrast ve renk gibi
retina ve LGN’da analiz edilmiş olan özelliklere.
Görsel yolakta hücrelerin reseptif alanının retinadan farklı
olduğu ilk nokta primer görsel kortekstir. LGN’daki nöronlar
görme alanındaki kenarların aydınlık-karanlık kontrastlarına
yanıt verirler ama oryantasyonlarına seçici değillerdir.
Korteksin input tabakası olan 4C ve yüzeyel tabakalardaki
blob bölgeleri dışında diğer tüm tabakalarındaki hücreler
belirli oryantasyondaki çizgilere seçici olarak yanıt verirler.
Primer görsel korteksteki bir nöron
kendi reseptif alanının oryantasyonuna
uyan çizgi segmentlerine seçici olarak
yanıt verir. Bu seçicilik nesnenin
formunun beyin tarafından analizinin
ilk basamağıdır.
Her bir nöron oryantasyonların dar bir
aralığına yanıt verir (yaklaşık 40
derece).
Hücrenin bir ışık barına yanıtı ışık barı
hücrenin reseptif alanının merkezinde
vertikal yerleşimli ise en güçlüdür.
Işık noktaları ya zayıf yanıtlar oluşturur
ya da yanıt oluşturmaz. Reseptif alanın
eksitatör merkezindeki bir ışık noktası
yalnız zayıf bir eksitatör yanıt oluşturur.
İnhibitör alandaki bir ışık noktası zayıf
bir inhibitör yanıt oluşturur. Difüz bir
ışık yanıt oluşturmaz.
Işık noktaları kullanılarak eksitatör “on”
ve inhibitör “off” alanlar haritalanabilir.
Bu hücrenin vertikal bir ışık barına
optimal yanıt vermesi ile uyumludur.
Primer görsel kortekste bir basit
hücrenin reseptif alanı
Retinada aynı noktadan uyaran alan ama farklı
oryantasyon eksenlerine sahip lineer reseptif alanları
olan korteksteki hücrelerin bir dizisi, retinadaki o
nokta için tüm rotasyon eksenlerini reprezante
edebilir.
Reseptif alan oryantasyonunun LGN’daki birkaç presinaptik hücrenin
merkez-çevre
reseptif
alanlarının
dizilimi
sonucu
oluştuğu
düşünülmektedir. Maymunda IVC tabakasındaki nöronların reseptif
alanlarının oryantasyonu yoktur. Ama komşu IVC hücrelerinin IIIB
tabakasındaki bir nörona projeksiyonu spesifik oryantasyonu olan bir
reseptif alan yaratır.
Oryantasyona-seçici iki nöron tanımlanmıştır.
Basit hücrelerin “on” ve “off” altbölgelere ayrılan
reseptif alanları vardır.
Bir ışık çubuğu reseptif alanlarının “on” bölgesine
girince ve “off” bölgesini terk edince ateşlerler.
Hareket eden bir çubuğa karakteristik bir yanıt
oluşturur; ışık “off” bölgeyi terk edip “on”
bölgeye girince ateşlerler.
Kompleks hücrelerin ayrı “on” ve “off”
altbölgeleri yoktur ve reseptif alanlarının tüm
yerleşimlerindeki aydınlık ve karanlığa benzer
yanıt verirler.
Bir çizgi uyaranı reseptif alanlarını - reseptifalan oryantasyonuna dik bir eksen boyunca geçerken devamlı olarak ateşlerler.
Kompleks hücrenin reseptif alanının, aynı
oryantasyon eksenine sahip ama hafifçe kayık
reseptif alan pozisyonları olan basit hücrelerden
gelen girdilerle oluştuğu öne sürülmüştür (Hubel
ve Wiesel 1962).
Primer görsel korteksteki nöronlar görsel yolağın erken evrelerindeki
nöronlardan farklıdır; oryantasyon-seçici ve binoküler
LGN her iki gözden girdi alsa da aksonlar ayrı tabakalarda sonlanır,
böylece her bir genikülat nöronu monokülerdir.
Genikülat nöronlarının aksonları IV. kortikal tabakada oküler
dominans kolonlarında sonlanır. Bu noktadan sonra iki gözden sinyaller
hücresel seviyede birleştirilir. Böylece çoğu kortikal nöron binoküler
reseptif alana sahiptir, ve bu alanlar hemen hemen aynıdır, aynı
büyüklüğe, şekle, oryantasyona ve kabaca her bir gözün görme
alanında aynı pozisyona sahiptir..
Striat korteksteki çoğu nöron
her iki gözün de uyarılmasına
yanıt verse de iki gözden gelen
girdilerin rölatif gücü nörondan
nörona değişir.
Yüzeyel kortikal tabakalar
boyunca tanjansiyal elektrod
girişi, nöronların oküler
dominansında bir gözden diğerine
kademeli bir kayma gösterir.
Tersine, vertikal elektrod
girişinde tüm nöronların (4.
tabaka hariç) oküler dominansı
aynıdır.
* Hareket ve derinlik algısı  dorsal yolakla
 posterior pariyetal kortekse
* Form ve renk algısı  ventral yolakla 
inferior temporal kortekse
Sitokrom oksidaz boyaları V1’deki
blobları V2’deki ince ve kalın
stripeları (bant) ortaya çıkarır.
V1’deki bloblar ve interbloblar
sırasıyla V2’deki ince stripelara ve
interstripelara bağlanır  V4’e
projeksiyon  temporo-oksipital
korteks  inferior temporal korteks
4B tabakası V2’deki kalın stripelara
projekte olarak veya doğrudan 
Middle temporal alana projekte olur.
Pariyetal yolak primer olarak M yolağından input alır; temporal yolak ise hem M hem
de P yolağından input alır.
V1’de hem magno hem de parvoselüler yolakların “bloblara” girdisi var. V2’de “stripe”
kompartmanları arasında karşılıklı bağlantılar var.
LGN’un magnoselüler tabakalarının blokajı  MT ve V4 hücrelerinin aktivitesi azalır.
parvoselüler tabakalarının blokajı  MT’de zayıf bir etki oluşturur. V4
aktivitesi azalır.
Retina, LGN ve hatta striat ve ekstrastriat korteksin
birçok bölgesindeki nöron reseptif alanı boyunca hareket
eden bir ışık noktasına çok iyi yanıt verir.
V1 alanındaki hücreler belirli bir doğrultudaki harekete
yanıt verirler. Bu doğrultusal seçicilik 4B tabakasında
belirgindir. M yolağındaki hücreler 4B’deki hücrelere girdi
sağlar, ama kendileri doğrultusal seçicilik göstermez.
Nöronun
hareketin
doğrultusuna
seçiciliği presinaptik nöronların yanıt
latanslarına bağlıdır.
“a” ve “b”
nöronlarının uyaranın başlangıcına göre
yanıt latansları “d” ve “e” nöronlarına
göre uzundur.
Uyaran soldan sağa hareket edince ilk
olarak “a” ve “b” nöronları uyarılır ama
yanıtları geciktiği için “d” ve “e” nöron
girdileri ile aynı anda ulaşır ve hedef
hücrede toplanarak ateşlemesine neden
olurlar.
Maymunda middle temporal alandaki hemen tüm hücreler
doğrultuya seçicidir. MT alan da kontralateral görme
alanının retinotopik haritasını içerir, ama hücrelerin
reseptif alanı striat korteksteki hücrelerden 10 kat daha
geniştir.
Benzer doğrultusal seçiciliği olan hücreler vertikal
kolonlarda organize olmuştur. Görme alanının her bir
bölümü farklı doğrultudaki harekete yanıt veren
hücrelerden oluşan bir grup kolon ile reprezante edilir
(V1’deki kolumnar organizasyona benzer).
İnsanda hareket ile ilgili bölge
pariyetal,
temporal
ve
oksipital
korteksin kesişim bölgesindedir.
Denekler
hareket
halindeki
noktalardan
oluşan
bir
paterne
bakarken elde edilen PET görüntüleri.
Üç grating (ızgara) üç farklı
doğrultuda hareket ediyor.
Küçük dairesel bir delikten
bakıldığında her üçü de aynı
doğrultuda (aşağıya ve sağa)
hareket ediyor gibi görünür. V1
ve MT alandaki çoğu nöronun
reseptif alanı küçük olduğundan
hareketin gerçek doğrultusunu
tespit etmede yetersiz kalırlar.
Kendi oryantasyon eksenlerine dik doğrultudaki harekete yanıt veren iki veya
daha fazla hücre farklı doğrultularda hareket eden farklı kenarlar ile
uyarılırlar. Yüksek-seviyeli bir hücre düşük-seviyeli hücrelerden gelen sinyalleri
birleştirerek nesnenin tümünün hareketini kodlayabilir.
Bu hipoteze göre iki evreli bir süreç vardır:
V1 ve MT alandaki bileşenin doğrultusuna seçici
nöronlardan MT alandaki paternin doğrultusuna duyarlı
nöronlara (%20 kadarı) gelen inputlar ile bir nesnenin
global hareketi hesaplanır.
MT nöronlarının mikrostimulasyonu ile hareketin algılanan doğrultusu
değişir:
Maymuna %25 korelasyona sahip hareket
eden noktalar uygulandığında ve hareketin
doğrultusunu belirtmesi istendiğinde her
bir doğrultu için eşit olasılıkta seçim
yapar.
Belirli bir doğrultudaki (225°) harekete
en iyi yanıt veren hücrelerin oluşturduğu
kolon elektriksel olarak uyarıldığında (1 sn
süreli ve görsel uyaranın başlama ve bitişi
ile senkron) maymun daha çok hareketin o
doğrultuya doğru olduğu yönünde karar
verir.
Derinlik algısı
1. Monoküler ipuçlarına
2. Binoküler eşleşmemeye bağlıdır.
Monoküler ipuçları uzak alan derinlik algısını yaratır
Yüz feet (30 m) üstü uzaklıklarda
her iki gözün gördüğü retinal
görüntüler
aynıdır.
Monoküler
derinlik
ipuçları
ile
derinliği
algılayabiliriz.
Oklüzyon; bir nesne diğerini kısmen
örtüyorsa öndekinin daha yakında
olduğunu
düşünürüz.
Doğrusal
perspektif;
paralel
çizgiler
uzaklıkla birbirine yaklaşır. Ölçü
perspektifi; iki benzer nesne farklı
ölçülerde görünüyorsa küçük olanın
daha uzak olduğu düşünülür.
Ölçüye aşinalık; deneyimimiz ile bir nesnenin ölçüsünü biliyorsak o nesnenin
uzaklığını kestirebiliriz. Hareket; başımızı veya vücudumuzu bir taraftan diğer
tarafa hareket ettirdiğimizde baktığımız nesneden daha yakın olan nesneler
daha hızlı ve hareketimize ters doğrultuda, daha uzak olanlar daha yavaş ve
hareketimizle aynı doğrultuda hareket ediyor gibi görünür.
Stereoskopik ipuçları yakın alan derinlik algısını yaratır
Her bir göz dünyayı hafifçe farklı pozisyonlarda
görür. Farklı uzaklıklardaki nesneler iki retinada
hafifçe farklı görüntüler oluşturur. Bir noktaya
odaklanıldığı zaman noktanın görüntüsü her bir
gözde retinanın merkezindeki “eş” noktalara
düşer. Derinlik için ipucu fiksasyon noktasının
hemen proksimal veya distalindeki noktalar
aracılığı ile sağlanır. Bu noktalar her bir gözün
retinasında hafifçe farklı kısımları uyararak
binoküler
eşleşmeme
(binocular
disparity)
oluştururlar. Görüntünün iki gözün merkezinden
uzaklığı aracılığı ile nesnenin fiksasyon noktasına
uzaklığı hesaplanır.
Nesnenin bize daha yakın olan bölümleri iki
retinada horizontal doğrultuda birbirinden uzak
bölgelere; daha uzak bölümleri ise iki retinada
birbirine daha yakın bölgelere projekte olurlar.
İki göz dünyaya hafifçe farklı açılardan baktığı
için fiksasyon düzleminin önünde veya arkasında
uzanan nesneler iki retinada eşleşmeyen
noktalara projekte olurlar.
Eşleşmeme küçük ise görüntüler birleşir ve
eşleşmeme derinlikte küçük farklılıklar olarak
algılanır. Eşleşmeme daha büyük ise çift görme
oluşur
(bu
normal
fenomen
genellikle
farkedilmez).
İki gözden bilgi ilk olarak primer görsel kortekste birleştirilir
Stereopsis için iki retinal görüntüde horizontal bir
eşleşmeme olmalı. P noktasına bakıldığında
görüntüler iki retinada üst üste gelir, binoküler
eşleşmeme sıfırdır. Q noktasındaki görüntü sol
gözde aynı noktaya düşer ama sağ gözde lateral
olarak yer değiştirmiştir, binoküler eşleşmeme
vardır. V1’deki belirli nöronlar horizontal
eşleşmemeye seçicidir.
Binoküler girdi alan bazı kortikal nöronlar her iki
gözden gelen gidilerin eşleşmemesi sıfır olduğu
zaman (monoküler reseptif alanları görsel uzayın
aynı bölgesini örnekleyen binoküler hücreler);
bazıları ise her iki gözden gelen girdiler iki
retinada uzaysal olarak eşleşmediği zaman
maksimal olarak aktiftir.
V1’e ek olarak V2 ve V3 ekstrastriat alanlarındaki
ve MT alandaki çoğu doğrultuya-seçici hücre belirli
uzaklıklardaki uyaranlara en iyi yanıt verir.
Ventral kortikal yolak form ve renk analizi ile ilgilidir
V1’den V2 ve V4’e oradan da inferior temporal kortekse gider.
V2’nin ince ve interstripeları V4’e projekte olur. V2’deki hücreler
uyaranın oryantasyonuna, rengine, horizontal eşleşmemesine
duyarlıdır ve V1’de başlayan kontur analizini sürdürürler.
V4’teki hücrelerin bir kısmı renk ve formun kombinasyonlarına yanıt
verirler.
Yüzlerin ve diğer kompleks formların tanınması inferior temporal
korteks süreçlerine bağlıdır. Hücrelerin tümünün reseptif alanı
foveal bölgeyi içerir; çok geniştir (bazen her iki görme yarı alanı);
belirli bir retinotopik organizasyonları yoktur.
İnferior temporal korteks hücreleri hem şekle hem de renge duyarlıdır.
Çoğu hücre çeşitli şekil ve renklere yanıt verir. Ama yanıtın gücü şekil ve
rengin değişik kombinasyonları için farklıdır. A. Farklı şekillerdeki
uyaranlara tek bir nöronun ortalama yanıtı (ateşleme oranı). B. Renkli
uyaranlara aynı nöronun yanıtı. Ateşleme oranı dairenin boyutu ile
gösterilmiş.
Bazı inferotemporal hücreler yalnız yüz veya el gibi spesifik uyaranlara
yanıt verirler. Yüz için seçici olan nöronların bir kısmı yüzün önden
diğerleri ise yandan görünüşüne en duyarlıdır. Bazı nöronlar seçici olarak
yüzlere bazıları ise spesifik yüz ifadelerine yanıt verirler.
İnferior temporal korteksteki bir nöronun yanıtı. Hücre oyuncak bir
maymunun yüzüne yanıt verir. Yanıtı oluşturan kritik özellikler gri bir
daire üzerinde iki siyah nokta ve horizontal bir çizgi. Dairenin içi ve dışı
arasındaki kontrast önemli değil. Ama noktalar ve çizgi dairenin içinden
daha koyu olmalı.
İnferior temporal korteks nesne
tanımaya katılan kortikal ağın bir
parçasıdır: Nesne tanıma, görsel
sınıflama, görsel bellek ve duygu ile iç
içedir.
Mediyal temporal lob
Prefrontal korteks
Amigdala
Superior temporal polisensory alan
Nesne tanıma “algısal tutarlılığa”
dayanır.
Nesnenin boyut, pozisyon,
rotasyon
gibi
basit
dönüşümleri
karşısında algının değişmemesi.
Farklı
uzaklıklardaki
bir
nesne
retinada farklı ölçülerde görüntü
oluştursa da aynı olarak algılanır,
boyut tutarlılığı. İnferior temporal
nöronların seçici yanıt paterni uyaran
boyutu ile değişmez.
İnferior temporal korteksteki tek
bir hücreden kayıt
Retinal
görüntüdeki
pozisyon
değişikliklerine rağmen nesne aynı
olarak
algılanır,
pozisyon
tutarlılığı.
İnferior temporal nöronlar görme
alanının farklı yerleşimlerindeki
aynı uyarana benzer yanıt verir.
Algısal tutarlılık, görsel sistemin tek bir nesne
tarafından oluşturulan farklı retinal görüntüleri
genellemesidir. Daha genel bir tip tutarlılık nesneleri
kategorik olarak algılamaktır. Kategorik algı davranışı
kolaylaştırır.
Earl Miller ve ark. belirli bir kategorideki nesnelere
aynı, farklı kategoridekilere farklı yanıt veren bir
nöron grubu var mı?
Görüntülerde kedi ve köpek özellikleri farklı oranlarda birleştirilmiş.
İnferior temporal korteksten doğrudan girdi alan lateral prefrontal
korteksteki görsel nöronlardan kayıt. Nöron köpek görüntülerine seçici yanıt
vermiş. Farklı retinal görüntülere rağmen her bir kategorideki imajlara yanıt
benzer. Farklı kategorideki görüntülere yanıtlar ise farklı.
Görsel sistemdeki birleştirme (“binding”) problemi
Ayrı olarak işlenen farklı tipteki
görsel bilginin tek bir görüntü
oluşturmak üzere birleştirilmesi için
önerilen bir model.
Farklı özellikler paralel olarak farklı
beyin bölgelerindeki farklı özellik
haritalarında
kodlanır.
Master
haritası özellik haritalarından girdi
alır ama yalnız dikkat edilen nesneyi
çevresinden ayıran özellikleri tutar.
Dikkatin, özellikleri birbirine bağlayıcı
etkisinin olduğu öne sürülmüştür.
(Anne Treisman & Bela Julesz).
Bir nesne görme korteksindeki bir grup nöronu aktiflediği zaman
nöronlar birlikte ateşlemeye ve osilasyon yapmaya eğilim
gösterirler. Osilasyonların hücreler arasındaki senkronluğun bir
göstergesi olduğu ve aynı nesnenin farklı özelliklerine yanıt
veren hücrelerin aktivitelerini biraraya getirdiği düşünülmüştür.
(Charles Gray, Wolgang Singer & Reinhold Eckhorn ve ark.).
Nöronlar arasındaki senkronizasyon farklı kortikal alanlardaki
nöronlara yayılmalı.
LGN’dan inferior temporal kortekse projekte olan nöronların
ateşlemelerinin temporal paterni daha fazla bilgi taşır.
Ateşlemelerin temporal dağılımı değerlendirilerek uyaranın
farklı özelliklerinin aynı hücrenin yanıt paternindeki farklılık ile
ifade edildiği bulunmuştur. Farklı alanlardaki hücreler uyaran
özelliklerinin tümü hakkında az veya çok bazı bilgiler taşırlar.
(Lance Optican & Barry Richmond ve ark.).
Renkli Görme
İnsan gözü 400-700 nm dalga boyundaki ışığı görebilir. Tek
bir dalga boyundaki ışığın karakteristik rengi vardır. Farklı
dalga boylarındaki ışıkların karışımı farklı renkler oluşturur.
Nesnenin rengi, retinal görüntüsündeki
ışığın spektral içeriğine ek olarak bağlama
da bağlıdır.
Arka planın spektral içeriğinden etkilenir.
Nesnenin rengi, yansıttığı ışığın içeriğindeki
büyük değişikliklere rağmen aynı kalabilir.
Yüzeyler üzerlerine düşen ışığı yansıtma oranları ve yansıttıkları ışığın
spektral içeriği yönünden farklıdırlar. Yansıtma fonksiyonu yüzeyin her
bir dalga boyundaki ışığı yansıtma oranını verir.
Yansıtmanın 1 olması tüm ışığı yansıttığını gösterir.
Her bir koni farklı bir fotopigment
içerir.
Fotopigmentlerin
spektral
duyarlılıkları farklıdır.
S (short) konisi kısa (420 nm), M
(medium) konisi orta (530 nm), L
(long) konisi ise hafifçe daha uzun
(560) dalga boylarına en iyi yanıt
verir.
Duyarlı oldukları dalga boyları aralığı
geniştir ve çakışır.
Beynin
farklı
koni
tiplerinden
sinyalleri
karşılaştırması
renk
görmenin temelidir.
Üç
primer
ışığı
değişik
oranlarda
karıştırarak farklı renkler sentezlenebilir.
Görsel uyarana M hücreleri daha hızlı ve geçici olarak (transient), P
hücreleri daha yavaş ve süreğen (sustained) yanıt verirler.
P hücrelerinin reseptif alanlarının merkezi ve çevresi farklı konilerden
girdi alır. Reseptif alanlarının merkez ve çevresine çarpan ışığın dalga
boylarındaki farklılığa duyarlıdırlar. M hücreleri de konilerden girdi
almasına rağmen reseptif alanının merkez ve çevresine gelen koni
girdilerinin tipi farklı değildir. Reseptif alanı tüm koni tiplerinden girdi
alır.
Renk bilgisi P hücre sistemi ile taşınır
M gangliyon hücreleri (%10) on-center
veya off-center’dırlar ve her ikisinde de
merkez ve çevrenin spektral duyarlılıkları
benzerdir ve geniştir.
P gangliyon hücrelerinin (%80) konilerden
gelen inputların organizasyonuna göre iki
alt tipi tanımlanmıştır: L ve M konilerinden
karşı (zıt) sinyaller alanlar (kırmızı-yeşil
karşı tip) ve L ve M konilerinden toplanmış
sinyallere karşı S konilerinden sinyal
alanlar (sarı-mavi karşı tip) (single
opponent hücreler).
Görme pigmenti melanopsinin ekspresyonu nedeniyle intrensek olarak
ışığa duyarlı bir tip gangliyon hücresi daha vardır.
LGN’dan primer görsel korteksin 4C ve 4A tabakalarına projeksiyon.
Bu tabakalardaki hücrelerin bazılarının P hücrelerine benzer reseptif
alanları vardır. Çoğu basit ve kompleks hücre akromatik uyaranlara en
iyi yanıtı verir. Az sayıda hücre renk değişikliklerine iyi yanıt verir.
4. tabakadan striat korteksin üst tabakalarına projeksiyon. V1’in 2. ve
3. tabakalarındaki blob bölgelerinde double-opponent hücreler vardır.
Bunlar örneğin kırmızı renk merkeze uygulandığında uyarılırlar, bunun
opponent rengi yani yeşil merkeze uygulandığında ise inhibe olurlar.
Renk bilgisinin ayrı taşınıp taşınmadığı bilinmiyor. Blobların yüksek
seviyeli görsel alanlara spesifik projeksiyonlarının olması renk analizi
ile ilgili kortikal bir yolağın varlığını düşündürür.
Bloblardan V2’deki ince stripelara  V4 alanına projeksiyon. V4
alanında görsel uyaranın rengine seçici birçok hücre bulunur.
Renkli görme farklı spektral duyarlılıkları olan en az iki tip
fotoreseptöre ihtiyaç duyar.
Koniler tercihen belirli dalga boylarına yanıt verirler. Dalga boyu ile
değişen elektriksel yanıtın formu değildir, bir fotonun absorbe
edilebilme olasılığıdır.
Sinir sistemi yalnız belirli bir koninin yanıtından onun duyarlı olduğu
dalga boyundaki zayıf bir ışıkla mı yoksa daha az duyarlı olduğu bir
dalga boyundaki daha kuvvetli bir ışıkla mı aydınlatıldığını
belirleyemez. Tek tip konisi olanlar renkleri algılayamaz.
İki reseptörlü yani dikromatik sistemler her bir dalga boyu için iki
farklı sinyal oluşturur. Beyin iki sinyali karşılaştırarak farklı dalga
boylarındaki ışığı ayırabilir. Bir nesne uzun dalga boyundaki ışığı
primer olarak yansıtıyor ise uzun dalga boyuna duyarlı koni sisteminin
yanıtı diğer sisteminkinden daha kuvvetli olur. Nesne kırmızı veya sarı
olarak görülür. Dalga boylarının farklı karışımları aynı iki sinyali
oluşturabilir. Böylece ışığı hafifçe farklı yansıtan yüzeyler aynı
renkteymiş gibi görülebilir.
İnsanda görme sistemi normalde yüzeylerin spektral özelliklerini ifade
etmek için üç koni sistemini kullanır.
Renk Körlüğü
Trikromat; normal insanlar üç sistem ile renkli görmeyi sağlar.
Dikromatlar; üç sistemden birini kaybetmiştir. Her yüzey yansıtma
fonksiyonu iki değerle tanımlanır.
L konileri yoksa protanopia, M konileri yoksa deuteranopia.
Erkeklerde oluşur, her birinin sıklığı %1’dir. Geni X kromozomunda.
S konileri kayıp ise tritanopia, 10 binde bir oluşur ve kadınlarla
erkekleri eşit oranda etkiler. Geni 7. kromozomdadır.
Ishihara testi
Anomalili trikromatlar; bir koni sisteminin spektral
duyarlılığında farklılaşma vardır. Normal L veya M koni
pigmenti, spektral duyarlılığı bunların arasında olan bir
pigment
ile
yer
değiştirmiştir.
Protanomali,
deuteranomali. Sıklığı erkeklerde %7-8.
Download