Batı Cephesi`nde Savaş

advertisement
T.C İnkılap Tarihi Ve
Atatürkçülük
Arif ÖZBEYLİ
www.tariheglencesi.com
Üçüncü Ünite: Ya İstiklal Ya
Ölüm
www.tariheglencesi.com
İkinci Konu: Batı Cephesi’nde
Savaş
www.tariheglencesi.com
 Millî
Mücadele sırasında en şiddetli çarpışmalar Yunanlılara karşı
Batı Cephesi’nde yaşandı. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nden
ayrılarak bağımsızlığını kazanan Yunanistan büyük hayaller peşinde
koşan bir devletti. Yunanlılar, İstanbul’u Türklerin elinden alarak
Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltmek ve Batı Anadolu’ya
hâkim olmak istiyorlardı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra da bu
isteklerini gerçekleştirme zamanının geldiğini düşünerek harekete
geçmişlerdi. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hemen ardından
Trakya’ya asker çıkaran Yunanistan, 15 Mayıs 1919’da da Paris
Barış Konferansı’nda alınan karara dayanarak İzmir’i işgal etmişti.
www.tariheglencesi.com
Millî
Mücadele’de Kuvayımilliye İzmir’in Yunanlılar
tarafından işgali Türk milleti tarafından büyük bir
tepkiyle karşılandı. İşgal yurt genelinde düzenlenen
mitinglerle protesto edildi. Ege Bölgesi’nde de halk
Yunanlıların ve yerli Rumların saldırılarına karşı
kendisini savunmak üzere silahlı Kuvayımilliye
birlikleri kurmak için harekete geçti.
www.tariheglencesi.com

Denizli’de, İzmir’in işgalinden yaklaşık 4 saat
sonra yapılan mitingde halk silahlı mücadeleye
geçme kararı alarak resmî makamlardan silah
talebinde bulundu. Yanda bu mitingde konuşan
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’nin
sözlerinin bulunduğu kitabeyi ve Denizli’de
onun için yapılmış anıtı görüyorsunuz.
www.tariheglencesi.com
17
Mayıs’ta da Burdur Askerlik Şubesi Başkanı
Binbaşı İsmail Hakkı Bey bağlı olduğu komutanlığa
bir telgraf göndererek Kuvayımilliye birliği kurmak
için izin istedi. O, telgrafında, halkın mutlaka
silahlandırılması gerektiğini ve emir verilirse İtilaf
Devletlerinden gizli biçimde büyük bir gönüllüler
teşkilatı kurabileceğini bildirdi.
www.tariheglencesi.com

İzmir’in işgali üzerine Denizli ve Burdur’da ortaya çıkan
silahlı mücadele fikri kısa sürede Batı Anadolu’nun her
tarafına yayıldı. Böylece pek çok yerde irili ufaklı
Kuvayımilliye birlikleri kuruldu. Her yaştan eli silah
tutan gönüllülerin oluşturduğu bu birliklere bazı
yerlerde subaylar, bazı yerlerde ise Demirci Mehmet Efe
ve aşağıda kısa öz geçmişini gördüğünüz Yörük Ali Efe
gibi yerli halktan liderler komuta ediyordu.
www.tariheglencesi.com

Yörük Ali Efe (1895 - 1951)

Aydın’ın Sultan hisar ilçesinin Kavaklı köyün de doğ an
Yörük Ali Efe, Yunan işgali üzerine, Aydın’da ilk
Kuvayı milliye teşkilatını kurarak silahlı mücadele yi
başlattı. Kuvayı milliye Dönemi’n de Menderes ve
Havalisi Komutanlığını yaptı. Yörük Ali Efe, düzenli
ordu kurulana kadar yaklaşık yirmi ay boyunca düşman
kuvvetlerinin Aydın üzerinden Anadolu içlerine doğru
ilerlemesini engelledi. Düzenli ordunun kurulması
üzerine emrindeki savaş deneyimine sahip grubu ile
birlikte BMM ordusuna katıldı. Savaş sonrasında
başarılarından dolayı TBMM tarafından kırmızı şeritli
İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Yörük Ali Efe, 23
Eylül 1951 tarihin de vefat etti.
www.tariheglencesi.com

Türk milletinin kendi imkânlarıyla oluşturduğu Kuvayımilliye
birliklerinin Millî Mücadele içinde önemli bir yeri vardır. Bu
birlikler İzmir’e çıkan ve iç bölgelere doğru yayılmak isteyen
Yunan kuvvetlerine karşı kahramanca mücadele ettiler. Sayı ve
silah bakımından çok güçlü olan düşman kuvvetlerinin hızını
yavaşlattılar. Düzenledikleri baskınlarla Yunanlıları yıprattılar ve
onların ilerleyişini yer yer durdurmayı başardılar Kuvayımilliyeciler
işgalcilere karşı mücadele ederken bir yandan da Büyük Millet
Meclisine karşı çıkan iç ayaklanmaların bastırılmasında önemli
görevler üstlendiler.
www.tariheglencesi.com

Kuvayımilliyeden Düzenli Orduya

Kuvayımilliye birlikleri büyük fedakârlıklarla yürüttükleri mücadeleye
rağmen düzenli Yunan ordusunu durduracak ve Anadolu’dan
tamamen söküp atabilecek durumda değildi. Çünkü genellikle askerî
eğitimden yoksun kişilerin oluşturduğu bu birlikler silah ve cephane
yönünden yetersizdi. Ayrıca belli bir merkezden emir almadıkları için
askerî disiplinden uzak ve birbirlerinden habersiz şekilde
savaşıyorlardı. Diğer yandan bazı Kuvayımilliyeciler keyfî
davranışlarıyla halkın şikâyetlerine neden olarak Millî Mücadele’ye
zarar veriyorlardı. İşte bütün bu eksiklikleri nedeniyle
Kuvayımilliyenin bir an önce düzenli orduya dönüştürülmesi
gerekiyordu.
www.tariheglencesi.com

Düzenli orduya geçiş yolunda ilk adım Sivas
Kongresi’nde atılmıştı. Kongrenin 9 Eylül 1919
tarihli toplantısında Ali Fuat Paşa, Batı Anadolu
Umum Kuvayımilliye Komutanlığına atanmıştı.
Büyük Millet Meclisinin açılışından sonra da bu
komutanlığın adı Batı Cephesi Komutanlığı
olarak değiştirilmişti.
www.tariheglencesi.com

Ali Fuat Cebesoy (1882 – 1968)

İstanbul’da doğan Ali Fuat Cebesoy,
Harbiye Mektebini bitirdi. Kurtuluş
Savaşı’nda Batı Cephesi’nin ilk komutanı
oldu. 1922’de TBMM’nin İkinci
Başkanlığına seçildi. 17 Kasım 1924’te
Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Adnan
Adıvar ve Refet Bele beylerle birlikte
Cumhuriyet Dönemi’nin ilk muhalefet
partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasını kurdu.

Toktamış Ateş, Türk Devrim
Tarihi, s. 312
www.tariheglencesi.com

Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, 24 Ekim 1920’de Gediz’de
bulunan Yunan tümeni üzerine taarruza geçti. Ancak Kuvayımilliye
birliklerinin düzensizliği nedeniyle başarılı olamadı. Gediz
Muharebesi’nde uğranılan yenilgi üzerine düzenli orduya geçiş süreci
hızlandırıldı. Ali Fuat Paşa Ankara’ya çağırılarak Moskova
Büyükelçiliğine atandı. Bundan sonra Batı Cephesi, Batı ve Güney
olmak üzere ikiye bölünerek Batı Cephesi Komutanlığına Albay İsmet
Bey, Güney Cephesi Komutanlığına ise Albay Refet Bey getirildi. Bu
atamalardan sonra Kuvayımilliye birlikleri süratle düzenli ordu
bünyesine alınmaya başlandı.
www.tariheglencesi.com

“Fuat Paşa’ya, kısa bir görüşmeden sonra, alabileceği yeni
görevi söyledim. Memnuniyetle kabul etti. Aynı günün
gecesi İsmet ve Refet paşaları da davet ederek yeni
durumu ve görevlerini kararlaştırdık. Kendilerine
verdiğim kesin direktif, süratle düzenli ordu ve süvari
birlikleri meydana getirmekten ibaretti. Böylece 1920 yılı
Kasım’ının sekizinci günü ‘düzensiz teşkilat fikir ve
siyasetini yıkma kararı’ faaliyet ve uygulama alanına
konulmuş oldu.”

Kemal Atatürk, Nutuk, s. 344.
www.tariheglencesi.com
C-Batı Cephesi

Batı Cephesi’nde düzenli ordunun
kurulması kararı, o zamana kadar serbest
hareket etmeye alışmış bazı Kuvayımilliye
liderlerinde rahatsızlık yarattı. Bu
liderlerden biri olan Çerkez Ethem
kendisine bağlı kuvvetlerle birlikte düzenli
orduya katılmayı reddederek ayaklandı.
Ancak üzerine gönderilen düzenli ordu
birlikleri karşısında tutunamayarak
Yunanlılara sığınmak zorunda
kaldı.
www.tariheglencesi.com

Batı Cephesi’nde Çerkez Ethem’in neden
olduğu iç savaş sürerken Bursa’da bulunan
Yunan kuvvetleri bu durumdan yararlanmak
istediler. Yunanlılar hem düzenli ordunun daha
fazla güçlenmesini önlemek hem de Eskişehir’i
alarak Ankara’nın İstanbul ve Batı Cephesi ile
bağlantısını kesmek amacıyla ilerleyişe geçtiler
www.tariheglencesi.com

6 Ocak 1921’de başlayan Yunan
taarruzu, Batı Cephesi Komutanı
Albay İsmet Bey’e bağlı kuvvetler
tarafından Eskişehir’in batısındaki
İnönü mevkisinde durduruldu. 10
Ocak 1921’de burada yapılan
savaşta ordumuz Yunanlıları
yenilgiye uğratarak Bursa’ya doğru
geri çekilmek zorunda bıraktı.
www.tariheglencesi.com

Birinci İnönü Zaferi’yle düzenli ordumuz Batı Cephesi’ndeki ilk
başarısını kazandı. Yurdun her tarafında büyük bir coşku ile kutlanan
bu zafer TBMM’de büyük bir heyecan yarattı. Mustafa Kemal,
meclisin 13 Ocak 1921 tarihli toplantısında bu heyecanını “Cennetten
vatanımıza bakan merhum Namık Kemal, Vatanın bağrına düşman
dayadı hançerini/Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini, demişti.
İşte ben bu kürsüden, bu yüksek meclisin başkanı olarak bütün millet
adına diyorum ki: Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur
kurtaracak bahtı kara maderini.” sözleriyle dile getirmiştir.
www.tariheglencesi.com

Birinci İnönü Zaferi’nden sonra Büyük Millet
Meclisinin otoritesi daha da güçlendi. Ayrıca Türk
milletinin düzenli orduya güveni ve desteği ile
kurtuluşa olan inancı arttı. Bu savaşta kazandığı
zaferden dolayı Albay İsmet Bey’in rütbesi
generalliğe yükseltildi. Diğer yandan zaferi izleyen
günlerde Çerkez Ethem’in çıkardığı isyan da
bastırıldı ve kuvvetlerinin bir bölümü düzenli
orduya katıldı.
www.tariheglencesi.com

Mustafa İsmet İnönü (1884 — 1973)
 İzmir’de
doğan İsmet İnönü, 1903’te Harp Okulundan,
1906’da da Harp Akademisinden birincilikle mezun
oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde
bulunduktan sonra Millî Mücadele’nin başlaması ile
birlikte Anadolu’ya geçti. Batı Cephesi Komutanlığına
getirildi. Büyük Taarruz’un zaferle noktalanmasının
ardından Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde ve
Lozan Barış Konferansı’nda Türkiye’yi temsil etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı olan İsmet
İnönü, Atatürk’ten sonra seçildiği cumhurbaşkanlığı
görevini 1950 yılına kadar sürdürdü.
 Andrew
Mango, Atatürk, s. 625, 626 (Düzenlenmiştir.).
www.tariheglencesi.com
www.tariheglencesi.com

I.İnönü Muharebesi’nin kazanılması ile TBMM’ne halkın
güveni artmıştır. Rusya’nın tereddütleri ortadan kalkarak
Moskova Antlaşması’nın imzalanmasına yol açmıştır.
Batılılar bu başarıdan sonra TBMM’ni Londra
Konferansı’na davet ettiler. Fransa ve İtalya TBMM’ne
yanaştılar. Mustafa Kemal bu başarıdan yararlanarak 20
Ocak 1921 Anayasasını kabul ettirdi. İstiklal Marşı kabul
edildi.
www.tariheglencesi.com
Londra Konferansı (21 Şubat - 12 Mart 1921)
 Birinci
İnönü Zaferi, İtilaf Devletlerinin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları
daha da derinleştirdi. Bu devletlerden Fransa, Güney Cephesi’nden sonra
Anadolu’da başlayan Millî Mücadele’nin basit bir direniş hareketi olmadığını
görmüştü. İtalya ise Yunanistan’ı daha da güçlendirecek olan Sevr
Antlaşması’ndaki bazı hükümlerin çıkarlarına aykırı olduğunu düşünüyordu.
Ayrıca bu devletler Yunanlıların başarısızlığından sonra Sevr Antlaşması’ndaki
maddelerin silah gücüyle uygulanamayacağını da anlamışlardı. Bunun üzerine
İtalya ve Fransa, İngiltere’yi de ikna ederek antlaşma hükümlerini yumuşatıp
uygulanabilir hâle getirmek amacıyla Londra’da bir konferans toplamaya karar
vermişlerdi.
www.tariheglencesi.com

İtilaf Devletleri, Londra’da toplayacakları konferansa
Osmanlı Hükûmetini de davet ettiler. Ayrıca oluşturulacak
heyette TBMM Hükûmeti delegelerinin de bulunmasını
istediler. Buna karşılık Mustafa Kemal, Türk milletinin
gerçek temsilcisinin TBMM olduğunu ve doğrudan
çağırılmadıkça bu konferansa katılmayacaklarını bildirdi.
İtilaf Devletleri bunun üzerine TBMM Hükûmetinin yanı
sıra İstanbul Hükûmetini de konferansa davet etmek
zorunda kaldılar.
www.tariheglencesi.com

Londra Konferansı 21 Şubat 1921’de başladı. Konferansta
İstanbul Hükûmetini Sadrazam Tevfik Paşa, Ankara Hükûmetini
ise Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey temsil etti. İtilaf Devletleri,
görüşmeler sırasında Sevr Antlaşması’nın esaslarına dokunmadan
bazı önemsiz değişiklikler yaparak hazırladıkları projeyi gündeme
getirdiler. Buna göre Doğu Trakya’nın Yunanlılarda kalması,
kapitülasyonların devamı ve Doğu Anadolu’da bir Ermeni
devletinin kurulması konularında geri adım atılmıyordu. İzmir ise
Türklere veriliyor, ancak Hristiyan bir valinin yöneteceği şehirde
Yunan kuvvetleri bulunmaya devam ediyordu.
www.tariheglencesi.com

Türkler tarafından kabul edilmesi mümkün olmayan bu öneriler
karşısında Osmanlı temsilcisi Tevfik Paşa “Söz milletimin asıl
vekillerine aittir. Bundan dolayı Anadolu heyetine söz verilmesini rica
ederim.” diyerek görüşmelerden çekildi. Bunun üzerine Ankara
Hükümetini temsil eden Bekir Sami Bey, ilk önce Misakımillî ile
belirlenen sınırlar hakkında bilgi verdikten sonra işgal altındaki
topraklarımızın boşaltılması ve bağımsızlığımızın tanınması
gerektiğini söyledi. Ayrıca kapitülasyonların kaldırılmasını istedi.
Yunan heyeti ise Anadolu’yu boşaltmayı reddettiği gibi Sevr’de
yapılan diğer değişiklikleri de kabul etmeyeceğini bildirdi. Böylece
Londra Konferansı herhangi bir sonuca varılamadan dağıldı.
www.tariheglencesi.com
Mustafa Kemal, Londra Konferansı’na heyet göndermekle askerî zaferi
siyasi bir başarıyla tamamlamış oldu. Londra Konferansı’na katılmakla
TBMM Hükûmeti, Türk milletinin haklı davasını ve Misakımillî’yi dünya
kamuoyuna duyurma imkânı buldu. Diğer yandan Türkler hakkında
yapılan “Barış istemiyorlar.” şeklindeki propagandaları boşa çıkardı.
Londra Konferansı’na katılan Türk delegeleri
www.tariheglencesi.com
Türkiye - Afganistan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Birinci İnönü Zaferi’nden sonra dış politika alanında
yaşanan bir diğer gelişme Afganistan ile imzalanan
dostluk ve iş birliği antlaşması oldu. 1919 yılında
İngiliz egemenliğinden kurtularak bağımsızlığını
kazanan Afganistan, tarihî ve kültürel nedenlerle
Türkiye’ye yakınlık duyan bir ülke idi. İki ülke
arasındaki bu yakınlaşma Mustafa Kemal ile Afgan
Kralı Amanullah Han arasında kurulan dostluk ile en
üst seviyeye çıktı. TBMM Hükûmeti ile Afganistan
arasında imzalanan 1 Mart 1921 tarihli dostluk ve iş
birliği antlaşmasıyla da siyasi bir nitelik kazandı.
www.tariheglencesi.com

Türkiye-Afganistan Dostluk Antlaşması’na göre taraflardan
biri saldırıya uğrarsa diğer taraf bunu kendisine yapılmış
sayacak ve saldırgana karşı bütün imkânlarıyla mücadele
edecekti. Antlaşmanın bir diğer maddesinde ise “Türkiye
Afganistan’a kültür alanında yardım etmeyi, öğretmen ve
subay göndermeyi, bu öğretmen ve subayların en az 5 yıl
görevde kalmasını ve bu sürenin sonunda, Afganistan
isterse yeniden eğiticiler göndermeyi yüklenir.” ifadesi yer
alıyordu.
www.tariheglencesi.com

Türkiye ile Afganistan arasındaki bu
antlaşma ile TBMM Hükûmeti
Afganistan tarafından resmen tanınmış
oldu. Bu olay aynı zamanda İslam
dünyasında Millî Mücadele ve TBMM
Hükûmeti lehine bir kamuoyunun
oluşmasını sağladı. Antlaşmadan sonra
Kâbil ve Ankara hükûmetleri birbirlerini
tanımanın gereği karşılıklı elçiler
atamışlardır. Ankara’daki Afgan Elçiliği
10 Haziran 1921’de törenle açılmış ve
elçilik bayrağını Mustafa Kemal bizzat
kendisi çekmiştir.
www.tariheglencesi.com
İstiklâl Marşı’mızın Kabulü

Özgürlüğü ve bağımsızlığı uğruna savaşan Türk milleti için I. İnönü
Savaşı’nda kazanılan zafer büyük bir gurur kaynağı olmuştu. Ancak
milletimizin bu gururunu ve coşkusunu dile getirecek bir millî marşı
yoktu. Bu eksiklik Mustafa Kemal’in baş kanlık ettiği hükûmet
toplantılarından birinde gündeme getirildi. Toplantıda Türk milletinin
özgürlük ve bağımsızlık tutkusunu yansıtacak bir millî marşın
yazılmasına karar verildi. Bunun için de para ödüllü bir yarışma
düzenlendi. O günlerde başta Mustafa Kemal olmak üzere pek çok
insan bu iş için en uygun kişinin ünlü şairimiz Mehmet Âkif olacağını
düşünüyordu.
www.tariheglencesi.com
Ancak
Mehmet Âkif, millî marşın ödül karşılığında
yazılmasını doğru bulmadığı için bu yarışmaya
katılmadı. Bunun üzerine zamanın Millî Eğitim
Bakanı (Maarif Vekili) Hamdullah Suphi Bey para
ödülünün kaldırılacağını söyleyerek yanda kısa öz
geçmişi verilen Mehmet Âkif’in yarışmaya
katılmasını sağladı.
www.tariheglencesi.com

Yarışmaya 724 şiir katıldı. Şiirler Mecliste
kurulan bir komisyon tarafından incelendi.
İnceleme sonucunda aralarında Mehmet Âkif’in
“İstiklâl Marşı” adlı şiirinin de bulunduğu yedi
eserin Meclis kürsüsünden okunmasına karar
verildi. İlk önce Mehmet Âkif’in şiiri okundu.
www.tariheglencesi.com

Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan şiir daha ilk
mısrasında büyük bir alkış tufanıyla karşılandı. Şiir istek
üzerine dört defa daha okunarak her defasında coşku ve
heyecan içindeki milletvekilleri tarafından ayakta
alkışlandı. Aranan eser bulunmuştu. Meclis kararı ile
kalan eserlerin okunmasına gerek görülmedi. Mehmet
Âkif’in “İstiklâl Marşı” adlı şiiri TBMM’nin 12 Mart
1921 tarihli oturumunda millî marşımız olarak kabul
edildi.
www.tariheglencesi.com

İstiklâl Marşı, vatanımız ve bağımsızlığımız
uğruna cephelerde şehit düşen kahraman
atalarımızın sesidir.

Bu nedenle bizler İstiklâl Marşı’mızı her zaman
ayakta, hazır ol duruşun da ve gururla söyleriz.
Millî marşımız yazılışı, kabul edilişi ve anlamıyla
benzersiz bir eserdir.
www.tariheglencesi.com

Mehmet Âkif Ersoy (1873 – 1936)

1873’te İstanbul’da doğdu. Halkalı
Mülkiye Baytar Mektebini birincilikle
bitirdi. Millî Mücadele’yi destekledi ve
Burdur Mebusu olarak I. TBMM’de
görev yaptı. 17 Şubat 1921’de İstiklâl
Marşı’nı tamamladı. 1936’de İstanbul’da
vefat etti.

http://www.mehmetakifersoyedebiyatmuzekutuphanesi
. gov.tr/Mehmet-Akif-Ersoy.html
www.tariheglencesi.com
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)

Rusya’da çarlık rejiminin yıkılmasından sonra kurulan
Sovyetler Birliği, Batılı devletlerin Anadolu’ya girmesini
güney sınırlarının güvenliği bakımından tehlikeli
buluyordu. Bu nedenle söz konusu devletlere karşı
mücadele yürüten Türkiye’yi destekleyici bir politika
izliyordu. Ancak TBMM Hükûmetinin askerî gücü
konusunda tereddütleri olduğu için bu desteği bir
antlaşmaya bağlama konusunda isteksiz davranıyordu.
www.tariheglencesi.com

Birinci İnönü Zaferi’nin kazanılması Sovyetler Birliği’nin
bu tereddütlerini ortadan kaldırdı. İki ülke arasında devam
eden görüşmeler bu zaferden sonra hızla ilerleyerek 16
Mart 1921’de Moskova Antlaşması’nın imzalanmasıyla
sonuçlandı. Moskova Antlaşması’yla Kars, Ardahan ve
Artvin Türkiye’ye; Batum Gürcistan’a, Nahcivan ise
Azerbaycan’a bırakıldı. Böylece doğu sınırımız bugünkü
şeklini aldı. Ayrıca bu cephedeki savaş tehlikesi kesin
biçimde ortadan kalktı.
www.tariheglencesi.com

Moskova Antlaşması’yla Sovyetler Birliği, Sevr
Antlaşması’nı ve çarlık rejiminin Osmanlı
Devleti’yle yaptığı antlaşmaları geçersiz sayarak
Misakımillî’yi tanıdı. Ayrıca kapitülasyonların
kaldırılmasını kabul etti. Bu antlaşmayla TBMM
Hükûmetinin hukuki varlığı ve ileride kurulacak
devletin sınırları ilk kez büyük bir devlet
tarafından tanınmış oldu.
www.tariheglencesi.com
20 Ocak 1921 Anayasası

I.inönü Muharebesi’nin kazanılmasından
yararlanan Mustafa Kemal hazırlanan
Anayasa’yı TBMM’ ne kabul ettirmiştir. Bu
Anayasa 23 maddeden ibaret basit bir
anayasadır.
www.tariheglencesi.com

Anayasa , ilk maddesinde Egemenliğin
kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğunu,
ikinci maddesinde yasama ve yürüme
gücünün TBMM’ ne ait olduğunu
belirtmiştir. Üçüncü maddesi Türkiye
Devleti, TBMM tarafından idare edilir,
biçimindedir.
www.tariheglencesi.com

Diğer maddeleri hükümetin kuruluşu ve
yetkileri ile ilgili idi. Anayasaya göre, bakanlar
Meclis içerisinden tek tek seçilecek, Meclis
Başkanı hükümetin başkanı olacaktı.(4-9
mad.).Diğer maddeleri daha çok yerel
yönetimle ilgili idi.
www.tariheglencesi.com
Evlatlarınızı devriniz
için değil, onların
devirleri için
yetiştiriniz.
Hz. Ali
www.tariheglencesi.com
II. İnönü Muharebesi ( 23-31 Mart )
Londra Konferansı’ndan
istediği sonucu alamayan
İngiltere Sevr Antlaşması’nı
Türklere zorla kabul
ettirmek için Yunanlıları bir
kez daha saldırıya geçirdi.
www.tariheglencesi.com

Yunan taarruzu 21 Mart’ta Bursa ve
Uşak’ta bulunan birliklerin Eskişehir ve
Afyon’a doğru yürüyüşe geçmesiyle
başladı. Batı Cephesi Komutanı İsmet
Paşa, Bursa yönünden gelen Yunan
birliklerini 27 Mart’ta İnönü’de
karşıladı. Türk ve Yunan kuvvetleri
arasında başlayan çarpışmalar üç gün
boyunca tüm şiddetiyle devam etti.
Komutanların bile en ön saflarda yer
aldığı bu savaş sırasında Türk tarafı çok
zor anlar yaşadı.
www.tariheglencesi.com

İkinci İnönü Muharebesi sırasında Ankara’da bulunan
Meclis Muhafız Taburu da cepheye gönderildi. İsmet
Paşa eğitimli ve donanımlı askerlerden kurulu bu
taburun gelişinden sonra 31 Mart günü karşı taarruza
geçerek düşmanı durdurmayı başardı. Bunun üzerine
İnönü mevzilerini aşamayan Yunan birlikleri Bursa’ya
doğru geri çekildi. Afyon’u işgal etmiş olan Yunan
ordusu da burada tutunamayacağını görerek Uşak
yönüne doğru çekilmek zorunda kaldı.
www.tariheglencesi.com

Yunanlıların Anadolu’da başlattıkları işgal
hareketinin en önemli temsilcisi İngiliz
Başbakanı Lloyd George idi. Ancak Yunan
ordusunun İnönü’de uğradığı yenilgilerden sonra
onun düşünceleri de değişmeye başlamıştı.
www.tariheglencesi.com

Türk ordusunun Yunanlıları İnönü’de bir kez
daha yenilgiye uğratması ülke içinde büyük bir
sevinç yarattı. Bu zaferden sonra halkın düzenli
orduya güveni artarken TBMM Hükûmetinin
otoritesi güçlendi. Ayrıca Türk milletinin fertleri
arasında var olan dayanışma duygusuna
dayanarak ordumuz ve savaşta zarar gören halk
için yardım kampanyaları başlatıldı.
www.tariheglencesi.com

“Kocaeli Grubu Komutanı olan Kâzım Bey (Özalp), İnönü
Zaferi’nin duyulduğu günlerde şahit olduğu olayları şöyle
anlatıyor: Sarıköy-Nallıhan-Mudurnu-Bolu yolu ile Düzce’ye
giderken bu bölgelerde olağanüstü günler yaşandığını
görüyordum. Geçtiğim yerlerde halk, İkinci İnönü Zaferi’nin
şenliklerini yapıyordu. Yollarda görüştüğüm vatandaşlar ‘Her ne
hizmet ve fedakârlık lazımsa yerine getirmeye hazırız.’
diyorlardı.”

Durmuş Yalçın ve diğerleri, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, C I, s.
283.
www.tariheglencesi.com

İkinci İnönü Zaferi, İtilaf
Devletleri arasında bir süredir var
olan görüş ayrılıklarını daha da
belirginleştirdi. Bu zaferden sonra
İtalya, Antalya bölgesindeki
kuvvetlerini çekmeye başlarken
Fransa görüşmeler yapmak üzere
bir temsilcisini Ankara’ya
gönderdi. Diğer yandan bazı
yabancı gazetelerde Türkler lehine
yazılar çıktı.
www.tariheglencesi.com
www.tariheglencesi.com
Kütahya - Eskişehir Savaşları (10 - 24 Temmuz 1921)

İkinci İnönü Zaferi’nin ardından Batı Cephesi’ndeki Türk
birlikleri çekilen Yunan birliklerini takip ettiler. Ancak
yorgun ve yıpranmış oldukları için kesin bir sonuç elde
edemediler. Bunun üzerine Türk ordusunun taarruz gücüne
sahip olmadığını gören Yunanlılar, İngiltere Başbakanı
Lloyd George’un (Loyd Corc) da desteğiyle yeni ve daha
büyük bir saldırıya hazırlandılar.
www.tariheglencesi.com
Taarruz hazırlıklarını tamamlayan Yunan
ordusunun hedefinde Ankara vardı. Ordusunu
bizzat yönetmek ve askerlerine moral vermek
için İzmir’e gelen Yunan Kralı Konstantin de
“Bizans’a, Ankara’ya!” sloganlarıyla karşılanmıştı.
Bu sırada Türk kuvvetleri ise İnönü-Kütahya-
Döğer hattı üzerinde dört grup hâlinde
toplanmış bulunuyorlardı.
www.tariheglencesi.com

Yunan ordusu 10 Temmuz’da üç koldan ilerleyişe
geçti. Yunan saldırısı Batı Cephesi’nin en zayıf
noktası olan güneydeki Nasuhçal bölgesinde
yoğunlaştı. Şiddetli çarpışmaların ardından
Afyonkarahisar ve Kütahya Yunan işgaline uğradı.
Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalan ordumuz
Eskişehir-Seyitgazi hattına çekilmek zorunda kaldı.
www.tariheglencesi.com

Bunun üzerine 18 Temmuz’da
Batı Cephesi Karargâhına gelen
Mustafa Kemal durumu yerinde
gördü. Yaptığı değerlendirme
sonucunda ordumuzun daha fazla
kayba uğramaması ve yeniden
düzenlenmesi için Sakarya
Nehri’nin doğusuna çekilmesi
kararını verdi.
www.tariheglencesi.com
Yunan Kralı Konstantin
kurmaylarıyla birlikte
Eskişehir’de toplantı hâlinde

19 Temmuz’da Eskişehir’in işgal
edilmesi üzerine ordumuz
beklenmedik bir şekilde karşı
taarruzda bulundu. Ancak
düşmanı geri püskürtmeyi
başaramadı ve daha önceden
kararlaştırıldığı gibi kontrollü
şekilde Sakarya Nehri’nin
doğusuna çekildi.
www.tariheglencesi.com
Download