Sayın Başkan, değerli milletvekil

advertisement
T.B.M.M.
B:37
20.12.2000
0:5
ANAP GRUBU ADINA A. AHAT ANDlCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekil­
leri; 2001 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyo­
rum; sizleri ve ekranları başında bu görüşmeleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selam­
lıyorum.
İçerisinde bulunduğumuz 2000'li yılların iki temel belirleyicisi var ve bu kürsüden, konuşmacılaf tarafından çok gündeme getirildi; bunlar, bilgi devrimi ve küreselleşme. Ulus devletleri et­
kileyen bu süreçler, bu iki temel eksen üzerinde gelişmekte. Bu süreçlerin en önde geleni, karşılık­
lı bağımlılık sürecidir. Artık, hiçbir devletin, kendi kendine yeterli olma imkânı yoktur ve bu kar­
şılıklı bağımlılık, bütün ekonomileri, diğer ekonomilere karşı hassas ve hatta çoğu kez kırılgan bir
hale getirmektedir ve bir ülkede başlayan kriz, yakın çevresinden öte, çok uzak ülkeleri de hızla et­
kileyebilmektedir.
Küreselleşmenin bir diğer boyutu, ekonomik bloklaşmadır ve artık, bugün, uluslararası rekabet
yerine, bloklararası rekabetten söz edilmektedir. Ulus ölçeğinin çok ötesinde, dünya genelinde
üreten ve ticaret yapan, dev, ulusötesi şirketler ortaya çıkmıştır. Bugün, dünya ticaretinin büyük bir
kısmı, bu, ulusötesi ya da uluslararası dediğimiz çokuluslu şirketler tarafından gerçekleştirilmek­
tedir. Teknolojideki bu hızlı değişme, ulus devlet diye tanımladığımız 20 inci Yüzyılın aktörlerini
zorlar hale getirmiştir ve bugüne kadar geçerli olan emek/sermaye yoğun üretim biçiminin yerini,
bilgi ve teknoloji yoğun bir üretim biçimi almak durumundadır.
Siyaset ve ekonomi iç içe girmiştir. Artık, klasik dışişleri kavramı, yerini, uluslararası ekono­
mi politik kavramına terk etmektedir ve bu kavramın bir ucunda, klasik uluslararası diplomatik iliş­
kiler; diğer ucunda ise, çokuluslu şirketler, bölgesel entegrasyon konuları ve yatırım, ticaret konu­
ları yer almaktadır. Özellikle ekonomi, çevre ve insan hakları gibi konularda, millî olanın nerede
bittiği, küresel olanın nerede başladığı, artık, hayli flu hale gelmiştir ve kesin karar vermek çok zor
olmaktadır. Alan Greenspan'in, dolar faizi üzerindeki bir görüşmesi ya da demeci, bütün dünya
tarafından izlenmektedir. Çin millî para birimi yuanın üzerinde enflasyon olup olmayacağı konusu,
Türkiye de dahil olmak üzere birçok ekonomiler üzerinde baskı ortaya çıkarabilmektedir. Benzer
şekilde, Soros isimli bir spekülatör, Rusya'da krizi başlatan olayı tetikleyebilmektedir ve insan hak­
ları, çocuk işçi çalıştırmak, demokratik sürecin kesilmesi gibi kavramlar nedeniyle, ulus devletler
üzerinde boykotlar, ambargolar uygulanabilmektedir.
Bütün bu gelişmelerin ortaya çıkardığı bir gerçek vardır, bunu söyle-mek için bu açıklamaları
yaptım. Ekonomisini dünyayla bütünleştirmek isteyen bir ülke, artık, kendi iç dinamiklerine ve top­
lumsal taleplerine göre politikalar üreterek dünyada var olmayı sürdüremeyecektir. Bu ülkelerin
siyasî kadroları da, ülkeleriyle ilgili kararlar alırken, bu kararların dış dengelerle ne kadar örtüştüğünü, ne kadar uyum içerisinde olduğunu göze almak zorundadırlar; aksi takdirde, verdikleri söz­
leri yerine getiremeyeceklerdir.
Bu gelişmeleri içeren küreselleşme olayının, milletlerin toplumsal yapılarına, tarihsel birikim­
lerine, sosyal değer yargılarına göre farklı farklı algılandıkları ve farklı uygulamaları ortaya çıkar­
dığı da bilinen bir gerçektir.
Bazıları için, küreselleşme, bugüne kadar uluslararası ekonominin ve siyasetin aktörleri olan
ulusları çok etkilemeyecektir, ulus devletler, yine, aktör olma özelliklerini sürdüreceklerdir.
Bazılarına göre ise, artık, ulus devletlerin dönemi kapanmaktadır, ulusötesi ya da ulusüstü teşkilat­
lar ve NGO'lar, ulus devletlerin görevlerini büyük ölçüde ellerinden alacaklardır. Bir kısmına göre
ise, globalizm ya da kapitalizm süreci, tamamen kapitalizmin bir uzantısıdır ve yeni bir yüzüdür.
-66-
Download