"Dil, din bir ise millet birdir." ifadesini izah eder

advertisement
Sorularlarisale.com
"Dil, din bir ise millet birdir." ifadesini izah eder
misiniz?
"Menfi milliyette ve unsuriyet fikrinde ifrat edenlere deriz ki:"
"Evvelâ: Şu dünya yüzü, hususan şu memleketimiz, eski zamandan
beri çok muhaceretlere ve tebeddülâta maruz olmakla beraber,
merkez-i hükûmet-i İslâmiye bu vatanda teşkil olduktan sonra,
akvâm-ı saireden pervane gibi çokları içine atılıp tavattun etmişler.
İşte bu halde Levh-i Mahfuz açılsa, ancak hakikî unsurlar birbirinden
tefrik edilebilir. Öyleyse, hakikî unsuriyet fikrine hareketi ve
hamiyeti bina etmek, mânâsız ve hem pek zararlıdır. Onun içindir ki,
menfi milliyetçilerin ve unsuriyetperverlerin reislerinden ve dine
karşı pek lâkayt birisi, mecbur olmuş, demiş: 'Dil, din bir ise millet
birdir.' "(1)
Evvela; "Dil, din bir ise millet birdir." milliyetçiliğin bu tanımı, dine yabani
bakan ve ırkçı olan birisi tarafından yapılıyor, bu tanım Üstad Hazretlerine ait bir
tanım değildir.
İkincisi; Üstad Hazretleri (meal olarak), "Anadolu bin yıldır İslam’ın merkezi
olmasından ve birçok farklı kavimlerin bu bölgeye yerleşmesinden mütevellit, safi
ve hakiki anlamda bir ırkın üstünlüğünü ve galibiyetini iddia etmek sosyolojik açıdan
mümkün değildir." diyerek, ırkçılığın ne kadar saçma ve mümkün olmadığını ifade
ediyor. Zaten "Dil, din bir ise millet birdir." tanımını yapan o menfi adam da, bu
zorluktan dolayı dini tanım içine alıyor, yoksa dinden hazzetmiyor.
Mesela halihazırda Anadolu; Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak, Laz, Çeçen, Gürcü,
Arap, Ermeni, Rum,.. kavimlerinin bir halitasıdır. Kimse kalkıp da safi ve galip
olarak "şu kavim üstündür" diyemez; derse, PKK gibi terör örğütleri ortaya çıkar.
Ama Anadolu’nun kahir ekseriyeti İslam olduğu için, bu kavimleri bir millet haline
getirmede din çok önemli bir faktör ve unsurdur. İşte o menfi milliyetçi reis, bu
realiteyi gördüğü için millet tanımının içine dil ile dini koymak zorunda kalıyor, yoksa
dinden hoşlanmıyor.
Türkiyedeki muhtelif milletleri bir arada tutan üç önemli kuvvet ve üç büyük bağ
vardır. Bunlardan birisi ve en önemlisi din bağıdır. Türk ve Kürt unsurlarını birbirine
bağlayan birinci ve en önemli vasıta din kardeşliğidir, bu asla göz ardı edilemez.
page 1 / 2
Hiçbir bağ da, bu bağ olmadan tek başına yeterli olamaz. Bu bağın kuvvet
kazanması da ancak din eğitim ve şuurunun verilmesi ile mümkündür.
İkinci önemli ve büyük bağ ise vatan bağıdır. Yani bu vatan üstünde yaşayan bütün
unsurların ortak bir alanı, ortak bir çatısıdır. Bu şuur ve bilinç vatandaşlara verilirse,
her etnik unsur kendini bu vatan üstünde asıl ve rükün görür. Ve kendini gayri değil
ayni bir unsur telakki eder. Amerika bunu başardığı için çok milletleri sorunsuz
olarak bir çatı altında tutabiliyor.
Üçüncü bağ ise sınıf bağıdır. Bu bağ Hakkari'deki bir Kürt doktor ile İstanbul'daki
bir Türk doktor arasında doktorluk sınıfı ile bir alaka ve ilgi kurar. Aynı meslek
derneği onları kaynaştırır ve birbiri ile ilgili kılar. Bu da zararsız ve güzel bir bağdır.
Bunun dışında bölge ve etnik unsurlar asla ön plana çıkarılmamalıdır. Zira bölge ve
etnik milliyetçilikler, daima ayrıştırıcı ve bölücü olmuştur...
(1) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Üçüncü Mebhas.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download