T.B.M.M. B : 50 18 . 12 . 1989 O:2 Ülkemizde yaygın eğitimin örgün eğitime nazaran arzu edilen seviyede geliştiğini söyle­ mek zordur. Bu husus, eğitim sistemimizin verimsizliğinin başlıca sebeplerinden birisidir. Ge­ rek genel eğitimde, gerekse yaygın eğitimde eğitim harcamaları çok alt seviyede kalmış, eğitim­ de devletçilik ağır basmıştır. Devlet, yeterince okul ve altyapıyı sağlayamadığı için bugün ilko­ kul ve ortaokullarda sınıfların mevcudu 60-70 kişiyi, hatta 100 kişiyi bulmaktadır. Saygıdeğer milletvekilleri, yaygın eğitimin gerekliliğini ortaya koyan, gözden uzak tutul­ mayacak pek çok sebepler vardır. Bunları şöylece sıralayabiliriz: tnsan, yaradılışı itibariyle, dün­ yaya cahil gelir. Hayatına lazım olan bütün bilgileri doğuşundan itibaren öğrenmek mecburi­ yetindedir. Hayatın şartlarına intibak etmek için bir ömür bile yetmemektedir. Okul eğitimi, insan hayatının belli bir dönemine hitap etmektedir. Halbuki, insanda araştırma ve ihtiyaçları­ nı karşılamak için öğrenme arzusu vardır. Günümüzde, her iş ve mesleğin okulu olmadığı gibi, her meslek ve iş için de okul açmak mümkün değildir. Bu ihtiyaçları, her yaş ve zamanda tat­ biki mümkün olan yaygın eğitimle karşılanır, işsizliğin önlenmesi için kısa süreli meslek kurs­ larına ihtiyaç vardır. Avrupa'ya giden işçilerimizin yurdumuzdan ayrılmadan önce ve yurdumuza döndükten sonra, belli bir seviyede uyum eğitimi görmelerine ihtiyaç vardır. Ülkemizde, ilkokuldan me­ zun olanların önemli bir kısmı hemen hayata atılmakta, ortaokul çağındakilerin yüzde 52'si, lise çağındakilerin yüzde 30'u öğrenime devam edebilmektedir. Lise ve dengi okulları bitiren herkesi meslek sahibi kabul etsek dahi, çağ nüfusunun yüzde 30'una eğitim yoluyla meslek kazandıramadığımız anlaşılır. Bu boşluğu da 1986 yılında çıkarılan Çıraklık ve Meslekî Eğiti­ mi Kanunuyla telafi etme gayreti ve çabası, önemli bir gelişme olmakla beraber, yeterli görmek mümkün değildir. Halkımızın millî birlik, beraberlik ve dayanışma duygusunu sürekli olarak geliştirip beslenmesi, vatandaşlık hak ve sorumluluklarının halkımıza gereği gibi kavratılması ve benimsetilmesi gerekmektedir. Halkımızın boş zamanlarını gerektiği gibi değerlendiremedi­ ğimizden, büyük bir insan gücü israfı ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yetişkinler, gerekli bilgi ve becerileri, ihtiyaç duydukça ve iş içinde almaya daha çok hazır ve istekli olmaktadır. Bir an önce ve sürekli olarak kalkınmamız için, kişi ve toplum gücümüzü aktif hale geti­ recek zihniyetin millî ve manevî yönde geliştirilmesi ve gerekli eğitici çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Her toplumda yaygın eğitim uygulamalarının uzun bir tarihi vardır. Türk toplumunda da, yaygın eğitim faaliyetlerine hemen her devirde rastlanmakla birlikte, Türklerin tslamiyeti ka­ bulünden sonra bu faaliyetler daha da önem kazanmıştır. Geçmişte her ülke yaygın eğitime değişik ve dar bir anlam vermiştir. Mesela, Amerika Birleşik Devletlerinde, yaygın eğitim bir süre geniş ölçüde Amerikanlaştırma eğitimi anlamına gelmiştir. Ayrıca, ülkelere göre, yaygın eğitim, farklı fonksiyonları yerine getirmiştir. Bir ülkede okuma-yazma öğretimi olarak görü­ lürken, bir başka ülkede ağırlıklı eğitim veya yetişkinlere meslek kazandıran eğitim olarak gö­ rülmüştür. Ülkemizde, cumhuriyetin ilk yıllarında, yaygın eğitim, Atatürk ilke ve inkılapları­ nın yerleştirilmesi amacıyla kullanılmıştır. Toplumu çağdaşlaştırmak için, Halkevleri ve Türkocakları, bu konuda önemli çalışmalar yapmıştır. Planlı kalkınma döneminde ise, yaygın eği­ tim, toplum kalkınmasını gerçekleştirecek bir araç olarak görülmüş, geçiş dönemlerinde Ata­ türkçülüğün topluma yerleştirilmesi için faaliyet göstermiştir. Türk toplumunda yaygın eğitim fikri ve ihtiyacı çok eski tarihlerde sezilmiş ve bu ihtiyacı karşılamak üzere çeşitli tedbirler alınmıştır. Hunların, Uygurların ve Göktürklerin çeşitli dinî törenleri, Türk beylerinin düzenlediği törenler, av eğlenceleri temelde birer yaygın eğitim faali— 654 —