T.B.M.M. B : 32 6 .12 . 2001 O : 1 ticaret odalarından, her kurumdan

advertisement
T.B.M.M.
B : 32
6 .12 . 2001
O:1
ticaret odalarından, her kurumdan aldığı bilgileri, her alanda istatistik bilgileri haline döküyor. Yap­
tığı iş ne; tarım istatistikleri, nüfus istatistikleri. Bunu da, her zaman yapmıyor. Tarım istatistiklerini
Tarım Bakanlığı yapsa, nüfus sayımını İçişleri Bakanlığı yapsa, ondan da kurtulacak.
Peki, 2 500 personel, çoğu yüksek maaşlı, sözleşmeli personel -dikkatinizi çekmek istiyorum2 500 personel, 17 tane bölge müdürlüğü... Burada, kesinlikle iddia ediyorum: 2 500 değil, 25
kişilik bir şirkete verin, bütün bu işleri, alnının akıyla yapar çıkar, nüfus sayımını da size bir ayda
söyler; bir ayda. Bu kadar uğraşmaya da gerek yok.
Peki, o 2 500 adama nereden ekmek vereceğiz derseniz; o da, ekonominin genel işleyiş çarkında
hallolur. Yani, ben bunları yaparken, kesinlikle bugünkü iktidarı eleştirmek adına söylemiyorum; dev­
letin bir kurumu, oluşmuş, öteden beri geliyor. Bunları yaparken, bunu söylerken, orada çalışan insan­
ları da kesinlikle eleştirmek istemiyorum, onlar da canla başla bir bürokratik çark içinde üretmeye
çalışan insanlar. Ama, öyle bir yapı ki, nasıl ki biz milletvekilleri burada çalışıyoruz, konuşuyoruz,
ediyoruz, eyliyoruz, ama, genel bir yapı, Meclis hakkında bir menfi kanaat oluşuyor. Demek ki, çatısın­
da bir bozukluk var bu işin. Aynı şekilde, Devlet İstatistik Enstitüsünün de, öteden beri kurulmuş gel­
miş, çatısında, kuruluşunda, oluşumunda bir devletçi anlayış olduğundan dolayı bir bozukluk var. 2 500
adam, 17 bölge müdürlüğü, ürettiği bu kadar iş; ne; nüfus sayımı. Ne kadar nüfusumuz? Geçen sene 22
Ekimde sayım yaptık; ne kadar; vilayetlerden gelen tel bilgilerine göre 72 milyon nüfusumuz var; saym
başkanın, kurumun başındaki insanın bilgisine göre 65 milyon-66 milyon nüfusumuz var. Bunu bir an
önce açıklayın ki, ona göre, bütün millî veriler üst üste, alt alta yapılsın da millî gelir hesapları yapılsın,
dış dünya ona göre tavır alsın, biz, dışarıda ona göre pazarlığımızı yapalım.
Şimdi, size enteresan bir şey söyleyeceğim: Biz, ha bire kurum oluşturuyoruz, bu kurumlar ha
bire bina yapıyor, bu binalara ha bire lüks makam odaları yapılıyor. Şu üzerinde oturduğunuz kol­
tuklar senelerce konuşuldu. Gidin de bakın o kurumlardaki, kurullardaki bürokratların masalarına,
odalarına, binalarına. Şu anda, Devlet İstatistik Enstitüsünün bahçesine kocaman bir ihata duvarı
çekiliyor. Efendim, bu ihata duvarı granit mermerlerle döşeniyor. Bu granit mermerlerin üzerine
3'er metrelik demir şişlerle -Genelkurmay Başkanlığınmki gibi- koruma duvarları çekiliyor. Kimi
kimden koruyorsunuz, derdiniz ne? Nüfusumuz 72 milyon mu, 65 milyon mu; bunu söyleyecek­
siniz. Bunun için demir dikenlere, granit duvarlara, bu kadar şeye ne lüzum var?! (SP sıralarından
alkışlar) Bir devlet oluyoruz... Gidin de bakın işte "flamingo yolu" diyorlar. Ha bire binalar, granit
duvarlar, koruma duvarları filan... Ne iş yapıyor?!
Basit söylüyorum; hiç gerek yok, 2 500 kişiye gerek yok; 25 kişilik bir özel araştırma kurumu...
Bırakın onu, aslan gibi bir adam var, çıkmış, mucizeler yaratıyor; Coşkun Ulusoy. Herkes zarar
ederken, ben ne kârlar ettim diyor. Verin ona, OYAK yapsın işte bu işleri de. O bile altından kalkar
bir şube birimi kurmak suretiyle.
Değerli arkadaşlar...
KÜRŞAT ESER (Aksaray) - Bu kadar da olmaz... Biraz daha makul şeyler söyleyebiliriz.
MUKADDER BAŞEĞMEZ (Devamla) - Espri olsun diye söylüyorum zaten.
Dış Ticaret Müsteşarlığına gelelim.
Değerli arkadaşlar, bizim Dış Ticaret Müsteşarlığını bürokratik yapıdan kurtarmak lazım. Dün­
yada, bu tür oluşumlar, işadamıyla, sanayiciyle el ele, kol kola, yan yana dünyayı açmaya çalışıyor.
Mesela, Japonya'da MİTİ diye bir kuruluş var, alıyor bir Japon şirketini; diyor ki, sen git filan yere,
filan adamla görüş. Ona kredi buluyor, bir sürü araştırma yapıyor.
Mesela, bütün Avrupa patates yiyor; biz patatesçilerimizi mağdur ediyoruz. Ne yapıp edip,
önüne geçmeliyiz; yani, bunun pazarlamasını yapmalıyız.
-354-
Download