şia/tanımı

advertisement
Dersin Adı
İslam Mezhepleri Tarihi II
Şiilik, Zeydiyye, İmamiyye, Alevilik, Gali fırkalar, İsmailiyye,
Yezidilik, Nusayrilik, Ehli Hak, Vehhabilik, Kadıyanilik, Bahailik
mezhepleri hakkında temel bilgiler vermek; mezheplere, dini
farklılaşmalara tarafsız bir şekilde yaklaşmayı sağlamak ve
günümüze uygun din anlayışının oluşmasına zemin
hazırlamak.
Öğrenci
Bu dersi alan öğrenci;
Kazanımları Şiilik, Zeydiyye ve İmamiyye, İsmailiyye, Yezidilik, Nusayrilik,
Ehli Hak, Vehhabilik, Kadıyanilik, Bahailik hakkında temel
bilgiler elde eder.
Fırkaların temel inançlardan ve ana kitleden
marjinalleşmesiyle ilgili verileri değerlendirir.
 Aleviliğin tarihsel gelişimi ve günümüzde yaşanan Alevi
sorunları hakkında bilgi sahibi olur.
 İslam düşüncesinde ortaya çıkan bütün mezhep ve dini
oluşumları tarafsız bir gözle tahlil ederek, bunları zenginlik
olarak kabul eder.
Metod ve
Power Point tekniğiyle sunulu takrir,
Teknikler
Öğrenci Etkinlikleri
Dersin
Amacı
2. Hafta
Derse giriş, metod, materyal, ödev
vd.
Şiiliğin Tanımı ve Doğuş
3. Hafta
Şiiliğin Tarihsel Gelişimi
4. Hafta
Şii Fırkalar: Zeydiyye
5. Hafta
7. Hafta
Şii Fırkalar: İmamiyye, Tarihi ve
Gelişimi
Şii Fırkalar: İmamiyye İnançları ve
Kültürleri
Türkiye Aleviliği, Tarihi ve Gelişimi
8. Hafta
Türkiye Aleviliği, güncel problemleri
9. Hafta
Vize
10. Hafta
Galî Fırkalar: İsmailiyye/Batıniye
11. Hafta
Galî Fırkalar: Nusayriyye, Ehli Hak
12. Hafta
Galî Fırkalar: Yezidiyye
13. Hafta
Mehdilikten Kaynaklanan Fırkalar
14. Hafta
Bahailik ve Kadıyanilik
1. Hafta
6. Hafta
KAYNAKLAR
M. Saffet Sarıkaya, İslam Düşünce Tarihinde Mezhepler, Isparta 2001.
Bağdadî, Mezhepler Arasındaki Farklar, çev. Ethem Ruhi Fığlalı, İstanbul
1991.
Şehristani, İslam Mezhepleri, çev. M. Öz, İstanbul 2005.
Eş’ari, İlk Dönem İslam Mezhepleri, çev. M. Dalkılıç -Ö.Aydın, İstanbul
2006.
W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev. Ruhi Fığlalı,
Ankara 1981.
Fığlalı, E.R., Türkiye’de Alevîlik ve Bektâşîlik, Ankara 1990.
İlhan, Avni, Mehdilik, İstanbul 1993.
Milletlerarası Tarihte ve Günümüzde Şiilik Sempozyumu, İstanbul 1993.
Onat, Hasan, Emevîler Devri Şîî Hareketleri ve Günümüz Şîîliği, Ankara
1993.
ZORUNLU KAYNAKLAR
I.Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu Isparta
2005.
M.Saffet Sarıkaya, Aleviliğin Tarihi Arka Planı, İstanbul 2004.
Sönmez Kutlu, Alevilik Bektaşilik Yazıları, Ankara, 2006.
ŞÎA





Şîî ve teşeyyü’: Kelimenin tekil ve mastar
kullanımı
Manevî veya ruhî Şîîlik: Hz. Muhammed
devrinde var olduğu iddia edilen Şîîlik
Mufaddıla Şîîliği: Hz. Ali’yi sahabenin en
faziletlisi, en üstünü olarak tanımak.
Tasavvufî Şîîlik: Velayet sahibi olan Hz. Ali’yi
insan-ı kamil olarak yüceltmek ve onu mânâ
âleminin sultanı olarak görmek
Siyasî Şîîlik: Hz.Ali ve evladının dinî ve siyasî
otorite olduğunu kabul ederek, bunların
dışındaki her türlü otoriteyi reddetmek
ŞÎA’nın Tanımı
İçerik olarak çeşitli evrelerden geçen Şîa terimini
şöyle açıklamak mümkündür:
Ali b. Ebî Talib’in Hz. Muhammed’den hemen sonra
nass ve tayinle imam(halife) olduğuna inanan,
İmametin kıyamete kadar Ali’nin soyunda
devam edeceğini ileri süren,
Bu imamlara çeşitli vasıflar nispet eden
topluklukların müşterek adıdır.
Tanımın Açılımı
1. Hz. Muhammed’den hemen sonraki mevcut durum,
Hz. Ebubekr ve Hz. Ömer’in
gasıp ve zalim olmaları;
Hz. Ali’nin ise
takiyye yapmasıyla açıklanmıştır.
2. İmamet nass ve tayin esasına bağlanarak dinî bir
kurum ve inanç esası haline dönüştürülmüştür.
3. İmamet sadece Hz.
Ali soyuna tahsis edilmiştir.
4. İmamlara diğer insanlarda bulunmayan masumiyet ve
vehbî ilim gibi çeşitli vasıflar nispet edilmiştir.
5. İmamete mehdilik anlayışıyla devamlılık kazandırılmıştır.
Nassî Temel
*İmamet bir inanç unsuru haline getirilince, onun
nassî temellere dayanması da kaçınılmaz olur.
*Şîa’nın nassî delilleri ikiye ayrılır :
nass-ı celî: Açık/doğrudan deliller
nass-ı hafî: Kapalı/dolaylı deliller
*Şîa bu delilleri Hz. Ali lehine ve karşıt olarak kabul
ettikleri Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman,
Emevîler ve Abbasîlerin aleyhine üretmişlerdir.
*Bir örnek olarak;
Hıllî’nin Elfeyn’i 2000/iki bin delil içerir.
El-Eminî’nin Gadîr-i Hum’u 11 cilttir.
İdeolojik Tarih Okumaları
* En büyük Şîî fırkası İmamiyye/isnâaşeriyye
260/873‘dan sonra teşekkül etmesine bağlı
olarak;
1. İmametle ilgili delilleri sıralarken
2. İlk dönem olaylarını tasvir ederken
Sünnet anlayışları ve tarihi olayları yorumlayış
şekilleriyle kendilerine has bir tavır
oluşturmuşlar;
Adeta 260/873 öncesi tarihini ideolojik bir
okumayla dile getirmiştir.
Şîa’nın Kur’an’dan bazı delilleri

Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan
O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.
Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. Maide 67

...Bu gün size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım.
Din olarak sizin için İslam’ı beğendim... Maide 3

Sizin dostunuz ancak Allah, onun peygamberi ve namaz kılan zekat
veren ve rüku’ eden mü’minlerdir. Maide 55

Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki:
Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz
de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı
çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet
dileyelim. Ali İmran 61

...Ey Peygamber’in ev halkı (Ehl-i Beyt)! Şüphesiz Allah sizden kusuru
giderip, sizi tertemiz yapmak ister. Ahzab 33
Şîa’nın hadislerden bazı delilleri

Size iki ağır emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı
sarıldıkça, hiç bir zaman sapıtmazsınız. Bunlar, Allah’ın
Kitab’ı ve Itretimdir.

Benim Ehl-i Beyt’im, sizlerin arasında Nuh’un gemisine
benzer, kim ona binerse kurtulur; kim ondan yüz
çevirirse boğulur.

Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır.

Ali’ye buğzetmeyin Ali benden bende Ali’denim.
Gadîr Hum Vaka’sı

Şîa’nın anlatımına göre, Hz. Peygamber, “Veda Haccı”
dönüşünde Medine’ye iki konak mesafede Gadîr Hum
denen yerde, Maide 67. ayet nazil olunca konaklama
emri vermiştir.

Burada Rasulüllah, Hz. Ali’nin faziletine dair bir konuşma
yaptıktan sonra Hz. Ali’yi kendi yanına çağırarak onun
imametine dair sözler sarfetmiş ve “Ben kimin mevlası
isem, Ali de onun mevlasıdır. Allahım onu seveni sev,
düşmanına düşman ol; ona yardım et, onu horlayanı horhakıyr eyle; nereye yönelirse hakkı onunla beraber kıl”
buyurmuştur.

Daha sonra Rasulüllah sahabeden Hz.Ali için biat almış;
Hz. Ömer bizzat Ali’yi kutlamıştır. Bundan sonra Maide
3.ayet nazil olarak “dinin tamamlandığı” bildirilmiştir.
Nass-ı hafîlere örnekler

Üsame ordusunun sefere çıkarılarak Hz. Ebû Bekr ve
Hz. Ömer’in Medine’den uzaklaştırılma isteği;

Hz. Ali’nin Peygamber’in dışında kimsenin emrine
girmemiş olması;

Hz. Ömer’in, Hz. Peygamber vefat edince kılıcını çekip,
Hz. Ebû Bekr gelinceye kadar insanları tehdit etmesi ve
sonra onun halife seçilmesini sağlayacak bir işbirliğine
girmesi;

Hz. Ebubekir hac emiri olmasına rağmen Hz. Ali’nin
Tevbe suresini insanlara duyurması.
Ehl-i Beyt Kimdir
Ehl-i Beyt’in kimliğiyle ilgili tartışmalar da konun bir parçasını
teşkil eder:
 Gerek Ahzab 33. ayette geçen gerekse hadislerde geçen Ehl-i
Beyt kavramıyla kimlerin kastedildiği hakkında Şîa ile diğer
fırkalar arasında görüş farkı vardır.

Şîa, Ehl- Beyt deyince Hz. Muhammed-Hz. Ali-Hz. Fatıma-Hz.
Hasan-Hz. Hüseyin ve bunların nesillerini anlar.
 Bununla birlikte çeşitli gerekçelerle bazı şîî fırkaları tarafından
imamet sadece Hüseyin soyuna tahsis edilmiştir.

Diğer Müslümanların kabulünde Hz. Peygamber’in hanımları
Ehl-i Beyt’e dahildir.
 Çoğunlukla kabul edilen Sünnî bir kabule göre ise Ehl-i Beyt,
kendilerine zekat verilmesi haram olanlardır.


Tarihi süreçte Hz. Hasan soyundan gelenlere “şerif”, Hz.
Hüseyin soyundan gelenlere “seyyid” denilmiştir.
Masumiyet ve Vehbî İlim





Şîanın büyük çoğunluğu Ahzab 33, “Tathîr” ayetine
istinaden imamların da tıpkı peygamberler gibi masum
olduklarına, onlarda ismet sıfatının bulunduğuna
inanmıştır.
Onlar, imamlarda bu vasfın bulunuşunu, insanların
duyularıyla, akıllarıyla, sezgileriyle ve kendilerine
gelen haberlerle doğruya erişemeyeceklerine, zira
insanlık tarihinin başlangıcından beri insanlar arasında
ihtilafın eksik olmadığına,
Bu nedenle ancak her türlü hatadan münezzeh bir
önderin bildirdiği haberlere inanılabileceğine,
Peygamberlerden sonra bu görevin imamlara ait
olduğuna inanılması böylece ümmetin birlik ve
beraberliğinin sağlanabileceğini
Böyle bir önderin bilgisinin de tıpkı peygamber gibi her
türlü tenkitten uzak ve kabul edilebilir olması gerektiğini,
yani imamların bilgisinin vehbîliğini kabul etmişlerdir.
Mehdilik
 Mehdilik
fikri İslam düşünce tarihinde en
erken h.81’den sonra ortaya çıkmıştır.
Şiiliğin oluşumunda önemli bir yere sahip
olan mehdilik daha sonra da Şii fırkalarda
farklı şekilde devam etmiştir.
 Mehdilik h. II.yy’dan itibaren Şia’nın
çoğunluğunda gaib imam, ricat, takiyye
gibi inançlarla birlikte dillendirilmiştir.
Şîîliğin Fikrî Kaynakları






a-Şiilik Yahudi asıllıdır;
b- Şiilik Yahudi Hıristiyan asıllıdır;
c-Şiilik İran asıllıdır;
d-Şiilik Arap asıllıdır.
Sosyal olguların tek sebeple izah edilemeyeceği
hakkındaki sosyolojik prensibi dikkate alarak, Şîîliğin
menşei ile ilgili fikirlerin de müşterek olarak
değerlendirilmesi gerekir.
Buna göre; Şiilik, Yahudi ve Hıristiyan tesirlerle birlikte
Araplar arasında ortaya çıkan ve fakat asıl tekamülünü
İranî unsurlarda gösteren; Şîa’nın en büyük grubu olan
İmamiye’nin h. III. asrın ikinci yarısından itibaren
teşekkülünü tamamlamasıyla birlikte İslam tarihindeki en
önemli ve belki de tek iftirak hareketi olarak tarihi süreçte
yerini alan fırkadır.
Şîîlik Ne Zaman Doğmuştur
Şîîliğin doğuş zamanını tespit ederken Şîî
imamet nazariyesinin oluşumunu ve bu
fikir etrafında ortaya çıkan ana kitleden
farklı grup hareketlerini dikkate almak
gerekir.
Şîîlik Ne Zaman Doğmuştur

1-Şii müellifler fırkanın doğuşunu Hz. Peygamber zamanına kadar
götürürler. Ve buna manevî Şîîlik derler.

2-Şîîlik, ilk hilafet tartışmaları esnasında oluşmuştur.

3- Şîîlik, Hz. Osman zamanında, ona karşı yapılan isyandan sonra
doğmuştur. Müslümanlar önce, Ali ve Muaviye taraftarı olarak ikiye
bölünmüşler; Hz. Ali’nin ölümünden sonra ise Şîa, sadece Ali
taraftarlarına verilen bir ad olmuştur.

4- Şîîlik, Hz. Ali’nin riyaseti esnasında Talha ve Zübeyr’in ona karşı
çıkması üzerine Hz.Ali’ye uyanlara verilen bir ad olarak başlamış,
Cemel Vak’asını müteakip teşekkül etmiştir.

5- Şîîlik, Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra teşekkül etmiştir.

6- Şîîlik, Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehadetinden sonra oluşan
Tevvâbün hareketiyle başlamıştır.

7- Şîîlik, nass ve tayin akîdesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Buna göre,
Şîa’nın zuhuru H.I. asrın sonlarına kadar uzanır.
Download