1. Hiphop Hakkında - Hiphop Nedir ?

advertisement
1.
Hiphop Hakkında - Hiphop Nedir ? - Hiphop Kültürü.
Hiphop 1970'li yılların sonunda Amerika'da kötü koşullarda ve azınlık olarak yaşıyan zencilerin
gündemden uzaklaşmak ve eğlenmek için oluşturduğu bir kültür ve yaşam tarzıdır. Bu kültür Rap
müziği, Graffiti sanatı, Break dansını ve Dj'liği içerir. Hiphop kültürünün doğmasında Blues, Funk, Soul
ve Jazz müziğinin etkisi oldukça büyük.
RAP İLE HİPHOP ARASINDAKİ FARK : Günümüzde bazı kişiler tarafında Rap ve Hiphop sözcükleri eş
anlamlıymış gibi kullanılmakta. Fakat "Hiphop Nedir" yazımızda da açıkladığımız gibi, Rap bir müzik
tarzı, Hiphop ise bu müzik tarzını da içerisinde bulunduran bir kültür, bir yaşam biçiminin adıdır. Çok
yanlış olarak kulanıldığı gibi Hiphop melodik ve yavaş, Rap ise sert ve hızlı bir müzik türü değildir.
West Coast hip hop, Amerika Birleşik Devletleri'nin batı bölgesinde doğmuş, hiphop müziğin bir alt
türüdür. 1980'li yılların başlarında Kaliforniya'da temelleri atılmıştır. Gangsta rap ve G-funk ağırlıklıdır.
Hayat kadınları, para, silah, uyuşturucu kullanımı gibi konulardan bahseder ve yaşam standartlarının
zorluklarını anlatır. En önemlisi her rap te olduğu gibi yaşanılmışlık ön plandadır.
N.W.A 1990'larda West Coast Hip Hop'ın önde gelen grubudur.
East Coast hip hop, 1970 yıllarında ABD'nin New York City bölgesi ve çevresinde oluşan bir hip hop
akımıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nin doğu bölgesini kapsayan alana farklı bölgelerden gelen rap
sanatçılarının zaman içinde oluşturdukları tarzdır. Basit kafiye düzeni ve alışılmış "old school" tarzın
dışında "East Cost" daha çok lirik becerisi üzerine kurulmuş bir tarzdır. Çok heceli tekerlemeler,
karmaşık cinas, sürekli ve serbest akışlı teslimat aynı zamanda karmaşık metaforlar ile karakterize
edilmiştir. East Coast hip hop'ta sanatçıda düzgün bir ses yeteneği olmasada agrasif bir vurgu eğilimi
gerekmektedir. Public Enemy ve EPMD gibi gruplarda bu anlatılanlara örnek niteliğindedir. Ayrıca Eric
B. & Rakim, Boogie Down Productions, Big Daddy Kane, Slick Rick gibi gruplar ve sanatçılarında lirik
yeteneği oldukça kuvvetlidir.
Kapsadığı Şehirler:Los Angeles, Long Beach, Compton, San Francisco (Yay bölgesi olarakta bilinir),
Oakland/Berkeley, Vallejo, Sacramento/Davis, Seattle.
Rap: Rap müzik 1970′lerin başında New York’un siyah gettolarında doğdu. Rap “Rhytm And Poem”
(‘Ritim ve Şiir'ya da ‘Ritmik Şiir’) veya “Rhytmic American Poetry” (Ritmik Amerikan Şiiri) sözcüklerinin
kısaltması olarak bilinse de aslında rap ingilizcede "ağır eleştiri" demektir ve "and" kelimesi
kısaltmalarda asla "a" harfiyle sembolize edilmez (&,n,N)[Rock n Roll,R&B,P&G]. Rap, müziğin tempo
ve ritmine uyarlanıp beat eşliğinde söylendiği sokak tarzı ve sert sözlerin ağır bastığı Hiphop
kültürünün içindeki başlıca dört elementten biridir.Kelime anlami : Sert eleştiri
Mc: Açılımı ve Kelime anlamı: Master of Ceremony (seremoni ustası) Tanımı: Rap’te Şarkı sözünü
yazan, şarkıyı söyleyen , rap stilini belirleyen, bass ve ritim ayarını müziğe uyduran kişilere Mc denir.
Mc bölümlere ve yaptığı işlere göre gruplara ayrılır. Mc : Solisttir, şarkıyı söyler ve rap sitili
düzenlemekle hükümlüdür.
Breakdance: Break dance, “sokak dansı” olarak da bilinen hiphop kültürüne ait dans türü. B-boy ve BGirl: Kız break dansçılara b-girl, erkeklere b-boy denir.
Graffiti: Graffiti, sprey boyalarla duvarlara, trenlere ve özellikle sokaklarda çizilen illegal resim ve
yazılardır.İstanbul/Kadıköyde çok olarak görülen bu tarz son zamanlarda İzmir/Karşıyaka'da ve
Ankara/Çinçin'de yer almaktadır.Özellikle Panz,Shero,Noez,Rust gibi writerlar tarafından büyük bir
kitlesel gelişim vardır.
Writer: Writer ingilizce bir kelimedir anlamıda Yazan demektir, hip hop kültürünün dalı olan Graffitide
ise , Graffiiti yazan-çizenler için kullanılan Terimdir… Graffiti sokak sanatı olduğu için Writer’lar da
sokak sanatçılarıdır
Dj: Açılımı Disk Jokey. Müzik akışını kontrol eden, parça seçiminde ve parçalar arası geçişlerde uyum
sağlamakla görevli kişi.
Beat: Rap şarkısının temelidir. Beat Rap şarkının müziği olarak geçiyor ama aynı zamanda Rapçi’yi
nasıl Rap yapılacağı konusunda (hız, ses, teknik) yönlendiriyor. Beat şarkının karakteri ve
hissidir.Müziğin altyapısı olarakda değerlendirilir.
Beat Box: Beat'in insan sesiyle manuel olarak seslendirilmesi sanatıdır.
Alıntı
2.
01-09-2012, 04:26 PM#2
Street Dancer
o
o
o
Profil bilgileri
Mesajlarını Göster
Özel Mesaj
Member
Üyelik tarihi
Jan 2012
Mesajlar
86
Hiphop'un öyküsü
Hip Hop’un öyküsüB-boys, system, herculords… Bu kelimelerin hip-hop kültüründe ne anlama
geldiğine bakmadan önce, ilk ifade edilişlerinden biraz gerilere gidelim ve kendini ifade etme olanağı
olmayan binlerce insanın uzun bir süre için tek ifade aracı haline gelen hip-hop kültürünün köklerine
bir bakalım. Yes yes y’all.
It’s the serious, serio-so jointski,
You’re listening to the sound system:
The Herculords… cu-lords… lords…
And I just want to say to all my b-boys… boys… boys…
Boys:
Rock On!
Time to get down to the a.m.
But please remember:
Respect my system and I’ll respect you and yours
Şimdi bu dizeleri kuru kuru okuyor olmanız pek olası değil ama, biz yine de uyarımızı yapalım: Bu
sözleri içinizdeki basın sesini biraz yükselterek ve ritm eşliğinde okumak lazım. Çünkü, bir ritmin
üzerine söylenen bu sözlerin başlattığı ve hala devam eden bir tarihin öyküsüne başlıyoruz. Bu sözler
bundan yaklaşık 25 sene önce, genç bir Jamayikalı DJ tarafından bir partide söylenmiş ve bir yaşam
stilinin başlangıcı niteliğinde. Bu sözler aynı zamanda da müzikte bir devrimin, New York’un Bronx
semtindeki yıkık dökük evlerde düzenlenen, dış dünyaya kapalı uzun partilerin ifadesi niteliğinde.
Sadece bir müzik türü olarak kalmayan, tüm bir yaşama dağılan hip-hop’un ifadesi.
Hip Hop’un öyküsüB-boys, system, herculords… Bu kelimelerin hip-hop kültüründe ne anlama
geldiğine bakmadan önce, ilk ifade edilişlerinden biraz gerilere gidelim ve kendini ifade etme olanağı
olmayan binlerce insanın uzun bir süre için tek ifade aracı haline gelen hip-hop kültürünün köklerine
bir bakalım.
Bugün hip-hop öncelikle boğazına kadar stile batmış, hatta stilin kitabını yazmış starların dev plak
şirketleriyle anlaşmalar yapıp, milyon dolarlık klipleriyle devamında gelecek milyon dolarlık turnelerini
tanıttıkları devasa bir endüstrinin önemli bir parçası.
Oysa hip-hop bir başkaldırı olarak başlamış. Ve hep göz önünde olan dev ünlüler tarafından olmasa
bile, guruları tarafından hala bu kimliğiyle devam ettirilmeye çalışılıyor.
Hip-hop kültürünü hip-hop türü müzik yapan bir sanatçıyı takip ederek tam olarak anlamak pek
mümkün değil, çünkü hip-hop kültürü 4 ana bölümden oluşuyor: Breakdance, graffiti, rapping ve
DJ’ing hip-hop’un kilometre taşları ve hepsi birbirine paralel gelişerek hip-hop’u doğurmuş. Bunların
her birini tek bir yazıya sığdırmak çok zor ve biz işe en asıl ve en bilinenleri olan DJ’ing ve rappingle
başlıyoruz.
Hip-hop’u başlatanlar ve şekillendirenler Amerikalı siyahlar. Tarzlarını kendileri yoktan var etmiş
değiller, mensubu oldukları siyah kültürün sözlü özelliğinin hip-hop üzerindeki etkisi tartışılmaz. Sözü
müzikle, melodiyle uyumlu hale getirerek mesajı vermek siyah kültürün kökeninde var. Afrika’daki
kabilelerden, kilise ayinlerine kadar her yerde öne çıkan bu stil, rap’in de temelinde.
Siyahlar ve Sözlü Kültür
Siyahların tarihi sözlü anlatımla belirlenmiş. Meramını melodik sözlerle anlatmanın siyahlarla
özdeşleştirilmesinin sosyo politik bir tarihi de var. Bizim filmler sayesinde ucundan tanık olduğumuz
gibi, siyahların kilise ayinleri pek bir neşeli, pek bir hareketli ve gürültülüdür. Onlar Tanrı’yla
konuşarak, şarkı söyleyerek ibadet ederler. Bu kilise ayinleri ayrımcılık günlerinde siyahların
sosyalleşme merkezi görevi görmekteymiş. Bu ayinlerde korkutucu ve susturan Tanrı, onun tarafından
koyulan yasaklar ve kasvetli ibadet ayinleri değil, ona duyulan sevgi ve onunla sohbet etmenin, şarkılar
yoluyla ona seslenmenin verdiği neşe hissedilir hep. Kilisede vaaz veren rahibin konuşması da sık sık
dinleyicilerin ‘Hallelujah’, ‘Yes, Lord!’ ve benzeri nidalarıyla kesilir, ki bu bir saygısızlık değil, bir
gereklilik, kendini vaaza tam olarak verme ve vaaza yardımcı olma göstergesidir. Benzer şekilde, Afrika
kabilelerinde anlatılan hikayeleri sessizce ve tepki vermeden dinlemek de bir saygısızlık göstergesidir,
hikaye sık sık tekrarlamalar ve tasdiklerle bölünür.
Hip-hop’un ilk adımları
Hip-hop’un başlangıcı, 70’li yılların Amerika’sı. O yıllarda Amerika’da siyah öfke gayet büyük. 1968
yılında Martin Luther’ın öldürülüşünden sonra siyah ayaklanmalar kontrol altına alınamıyor. Şimdiye
göre daha az tehlikeli Harlem’e hiçbir beyaz ayak basamıyor. Siyahlar kendi yaşam bölgelerini
belirlemişler ve o bölge içinde kendi kurallarıyla yaşıyorlar. Siyahların çok fazla sorunu var; ayrımcılık,
maruz kaldıkları ikinci sınıf insan muamelesi, ayaklanmalar. Peki siyah gençliğin durumu ne? Siyah
gençler bir yandan siyah olmanın getirdiği bu sorunlarla, bir yandan da genç olmanın sorunlarıyla
boğuşmak zorunda. Kendini ifade etmek tabii ki en önemli gereklilik. Ve bunun en iyi yolu da kendi
arkadaş grubunu kurmak ve beraber bir şeyler yapmak. Örneğin parti vermek. O sıralar disko müzik
pek bir moda, disko ateşi her yanı sarmış, John Travolta’nın Saturday Night Fever filmi için siyah
gömlekli beyaz takım elbiseli haliyle verdiği “az önce pistte dağıtırken omuzum çıktı ama yine de dansa
devam ediyorum” pozu her 3 Amerikalı beyaz gençten birinin duvarını süslemekte. Disko DJ’liği
underground bir meslek olmaktan çıkmış, disko müzik her yana dağılmış. 1967 senesinde
Jamayika’dan Bronx’a taşınmış olan Clive Campbell isimli bir genç ise reggae müziği New York’lu
gençlere sevdirmeye çalışmanın beyhude bir uğraş olduğunu anlamış ve kendi çapında bu parçaların
üzerine funk ve latino mixler atmaya başlamış.
Hip Hop’un öyküsüDaha sonra DJ Kool Herc, Godfather of HipHop Culture olarak tanınacak olan Clive,
1973’de kız kardeşine doğum günü partisinde müzik işini üstleneceğine dair söz verir ve iki pikap ve iki
zayıfça hoparlörden oluşan müzik sistemiyle harikalar yaratır. Partiye gelenler onun DJ’liğinden o kadar
etkilenirler ki, kendi partilerinde de gelip müzik yapması için teklifler yağar. Doğum günü partileriyle
piyasaya adım atan Herc işi gittikçe büyütür ve Bronx çevresinin en aranan parti DJ’lerinden biri olur.
O zamanlar DJ’lerin partilere katılan kişileri isimleriyle hitap ederek selamlaması adettendir ve Kool
Herc de partilerine katılanlarla şarkı sırasında muhabbet eder. Tabii, bu selamlama karşılıksız kalmaz,
particiler de DJ’e karşılık verirler. İşte yazının başındaki sözler Kool Herc’in topluluğu havaya sokmak
için söyledikleridir. Müzik eşliğinde söyleşme böyle sürer giderken, DJ Herc muhabbeti müzikle uyumlu
bir hale getirmeye başlar ve rap müzik işte bu salonlarda başlar.
B-Boy, Herc’in yaptığı müzik eşliğinde dans eden gençlere verdiği isim. Onları B-Boy yapan sadece
dans etmeleri değil, taze hip-hop kültürünün her alanına gönülden bağlı olmaları. Yani, graffiti yoluyla
binalara renkli imzasını bırakan bir genç de B-Boy. Hip-hop kültürünün diğer iki önemli öğesi
breakdance ve graffiti’ye bir başka yazıda bakacağız.
Herc, partilerinde insanları gözlemlerken sade ama güçlü ritimlerin insanları dans etmeye
heveslendirdiğini fark eder ve parçaların bu bölümlerini uzatmak için aynı plağı iki ayrı pikapta çalar;
ritim birinde bitince öbüründe baştan başlayacak şekilde çalmaya başlar; ya da bir parçayla başka bir
parçanın breaklerini arka arkaya çalar. Böylece Herc o zamana göre bile gayet ilkel sayılabilecek müzik
sistemiyle hip-hop’un temeli olan breakbeats’i icat etmiş olur. Artık tek parçanın hükmü biter, parçaları
karıştırarak kendi parçasını oluşturmak meşru hale gelir; hem de dinleyen herkes buna bayılır. Hip-hop
kültürünün en ana kısmı olan DJ’ing ya da emceeing işte Herc’in ellerinden böyle doğar. (emcee / MC:
Master of Ceremonies mikrofonu kullanmaya izni olan tek kişi) Herc’in hayranları ve partilerinin
müdavimleri olan Grandmaster Flash ve DJ Bambaata da Herc’in başlattığı akımı kendi fikirleri ve
imkanlarıyla genişleterek isimlerini duyurmaya başlarlar.
Hip Hop’un öyküsü Bu arada sayıları gittikçe artan DJ’lerin müdavimleri, müziği kapalı odalardan
sokaklara taşır; sokakta müzik çalarak, dans ederek, duvarları boyayarak hip-hop kültürünün ilk
adımlarını atarlar.
Alıntı
3.
01-09-2012, 04:26 PM#3
Street Dancer
o
o
o
Profil bilgileri
Mesajlarını Göster
Özel Mesaj
Member
Üyelik tarihi
Jan 2012
Mesajlar
86
Kool Herc’in sıkı hayranlarından Afrika Bambaata 73 senesinde The Universal Zulu Nation’ı kurar. Zulu
Nation kendini hip-hop kültürünü yaşatmaya ve zenginleştirmeye adamış insanlardan oluşan bir
topluluktur. Zulu Nation hala dünyadaki en büyük hip-hop organizasyonu olarak biliniyor. Her ırktan,
her dinden ve her dilden üyesi var. Mottosu Barış, Birlik, Sevgi ve Eğlence olan Zulu Nation’ın
sayfasına şuradan ulaşılıyor.
Bu üç DJ’den hangisinin hip-hop’un babası olduğu günümüzde bile tartışılmakta. Her biri kendisine bu
sıfatı yakıştırıyor, hatta bu konuyla ilgili bir açık oturuma katılıp birbirleriyle dalaşmışlıkları bile var.
Onların kurucusu sayıldığı bu ilk döneme şimdi old school (eski okul / ekol) deniliyor. Old school, stilin
arka planda kaldığı, müziğin ve sözlerin öne çıktığı ilk hip-hop dönemi.
Beastie Boys New school ise bu ilk dönem müziğinin girdiği çıkmazdan sonra başlayan dönemin ismi.
1979 yılında Sugarhill Gang tarafından piyasaya çıkartılan ilk rap albümü Rapper’s Delight 2 milyon
satınca devamında yüzlerce rap albümü gelmiş. Seksenli yılların başında ise tüm bu albümlerin, rap
parçalarının birbirine benzerliği dinleyici kitlesinde önemli bir düşüşe sebep olmuş ve rapin geçici bir
akım olduğu neredeyse tasdiklenmiş. Tam o sıralarda piyasaya sürülen dijital sampler’lar, DJ’lere daha
karmaşık ve özgün müzik yapma şansını verince yeni bir rap akımı ivme kazanmış. Public Enemy, KRS
One, Beastie Boys ve LL Cool J’in ilk temsilcileri olduğu New school’la rap müziği yeni kimliğine
kavuşmuş. Ve artık müzik listelerinden inmediği bugünkü haline kadar gelmiş.
Old school ve new school ayrımında, hip-hop kültürünün iki ana dalı olan DJ’ing ve rap söz konusu.
DJ’ing konusunda yeterince bilgilendik. Peki, rap ya da rapping nasıl doğmuş?
Rap İngilizce to rap fiilinden geliyor. Rap müziği çıkmadan çok çok önceleri de kullanılan bir terim.
Rapper, 20. yüzyılın başlarında polise ispiyonculuk yapan kişilere takılan isim, bildiğimiz gammazcı.
Kelimenin melodik konuşmayı çağrıştırmaya başlaması 40’lı 50’li yıllara rastgeliyor. Melodik konuşmayla
rakibi alt etme işlemine rap yapmak deniyor. En çok rap yapanlar radyo DJ’leri ve politikacılar.
Günümüzdeki rapin en isabetli tanımlarından birini ise Public Enemy’nin beyni Chuck D. yapmış:
“CNN’in getto versiyonu.”
Puff Daddy’nin, Vogue dergisinin Kasım sayısında yayınlanan röportajda söylediklerini okuyunca insan
ister istemez “Getto ve çağrıştırdığı her şey hala hip-hop’un mu, hip-hop getto’dan ayrılalı çok oldu
mu” diye soruyor: “Mücevherler sadece bir kızın değil benim de en iyi arkadaşım. Elmasın bana verdiği
hissi çok seviyorum.”
Hip-hop ve rap ilk çıktığı gettolarda hala ilk anki heyecanıyla ve ilkeleriyle yaşıyor, can çekişse de
ölmüyor. Amerikalı siyahların durumu belki 30 yıl öncesine kadar çok daha iyi ama gettolarda yaşayan
gençler için durumun çok da iyi olduğu söylenemez. Gettodaki yaşamdan kurtulmak ve kendini kabul
ettirmek için çok uğraşmak gerekiyor. Ne maddi durumu ne de eğitimi iyi olmayan Amerikalı bir siyah
gencin ise önünde pek de fazla seçenek yok; hip-hop müzik yapmak ya da bir basketbol starı olmak
için gece gündüz antrenman yapmak bu noktada tek kurtuluş gibi görülüyor.
FugeesSosyal olarak aktif olan ve plak şirketlerinin ve reklam kampanyalarının peşinde koşmak yerine,
yararlı işler yapan hip-hop sanatçıları da var. Örneğin Camp Cool J ve birçok artist AIDS
araştırmalarına bağışta bulunuyor, seçim kampanyalarında aktif roller alıyorlar. Amerika’da hiphop’çuların etkili bir politik güç olduğunun fark edilmesi Bill Clinton zamanına dayanıyor. Yapılan
araştırmalar göstermiş ki, Bill Clinton’un saksofon çalması, müzikle ilgili olması ve siyahların sorunlarına
gösterdiği ilgi ona seçimlerde çok oy kazandırmış. Seçime katılan genç siyahların %84’ü, yani
neredeyse tamamı oylarını Clinton’a vermişler. Uzun bir zaman sonra Amerika’da Demokrat Parti’li bir
Başkan’ın seçilmesinde önemli rol oynayan hip-hop jenerasyonu, şimdi politik gücünün çok daha
farkında ve oluşturulan sayısız sivil örgütle kendini gösteriyor. Geçtiğimiz seçimlerde Demokrat Parti
adayı Al Gore da Clinton’ın yolundan giderek seçime kısa bir süre kala Fugees’in eski elemanlarından
Wyclef Jean’in kendisini desteklediğini açıklayarak oy istemişti.
Amerika dışında hip-hop
Nefret
Hip-hop sadece doğduğu yer olan Amerika’da ve isim babaları olan Amerikalı siyahların değil, dünyanın
birçok ülkesinde, her ırktan sanatçının mensubu olduğunu iddia ettiği bir kültür. Hip-hop Fransa ve
Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde hem o ülkenin vatandaşı olduğu halde kendini azınlık olarak
hisseden ve hem de azınlık gruplarından birine mensup sanatçılar tarafından yaşatılıyor. Örneğin,
Almanya’da yaşayan ikinci jenerasyon Türk gençleri de kendi seslerini duyurmak ve politik duruşlarını
ifade etmek için hip-hop’u seçiyorlar. Nefret ve Cartel (şimdiki adıyla Karakan) bunların en bilinenleri.
Almanya’daki Türk hip-hop grupları için hip-hop yabancı düşmanlığına, şiddete ve bunların getirdiği
sorunlara karşı kendini ifade etmenin en etkili yolu. Kanak Attak (almanca)ise Almanya’daki tüm Türk
hip-hop gruplarını, sevenlerini ve kendini bu yolla ifade etmek isteyenleri bünyesinde toplayan bir
proje; yani bir nevi Universal Zulu Nation’ın Berlin gettolarındaki ayağı.
Getto
Getto elbette sadece bir Amerikan terimi değil. Herhangi bir ülkede azınlıkların ve yoksulların yoğun
olarak yaşadıkları bölgelere getto adı veriliyor. En meşhur Türk gettosu ise Berlin’deki Kreuzberg.
Kreuzberg Berlin duvarı yıkılmadan önce, Batı Berlin’in duvara en yakın olan ve Alman şehirlilerin pek
uğramadığı bir sonradan olma semtmiş. Almanya’nın başta Türkler olmak üzere birçok az gelişmiş
ülkeden işçi ithal ettiği 60’lı yıllarda, bu yeni gelenler için Kreuzberg’de bir yaşam ünitesi oluşturulmuş.
Almanya’da ikinci jenerasyon olarak bilinen Türk gençlerinin hip-hop’u seçmelerinde de Kreuzberg’deki
getto yaşamı bir araç olmuş. Gerçi Kreuzberg artık sadece yabancıların kendi kendilerine yaşayıp
gittikleri bir dış semt değil; Berlin’in sanat camiasının, entelektüellerinin, punklarının, bohemlerinin
mesken edindiği şehrin en renkli, en Türk ve en hip bölgesi.
Alıntı
4.
01-10-2012, 08:06 AM
Download