Tehlikeli Hastalık Hipertansiyon

advertisement
Tehlikeli Hastalık Hipertansiyon
Türkiye’de her 3 yetişkinden biri hipertansiyon hastası. Daha da önemlisi, 15
milyonu bulan bu hastalardan 3’te 2’si yani yaklaşık 10 milyon kişi
hipertansiyon hastası olduğunu bilmiyor. Erken tanı için düzenli tansiyon
kontrolü önemli.
Hipertansiyon vakalarında ise tedavinin kapsamlı bir şekilde planlanması ve
hastanın da yaşam boyu sürecek olan bu plana uyması, hayat tarzını değiştirmesi
gerekiyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Karahan Zor 17 Mayıs Dünya
Hipertansiyon Günü dolayısıyla hipertansiyon hastalığına ilişkin önemli
açıklamalarda bulundu.
Ülkemizde yapılan TEKHARF çalışması ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek
Hastalıkları Derneği çalışmasına göre ülkemizde yetişkin olarak kabul edilen 18
yaş üzeri popülasyonda görülme sıklığı % 31.8 olup her üç kişiden biri
(erkeklerin % 27.5’inde, kadınların % 36.1’inde) yani yaklaşık olarak 15 milyon
kişi hipertansiyon hastası. Daha da önemlisi, her 3 kişiden 2’si hipertansiyon
hastası olduğunun farkında değil. Çünkü hipertansiyon öyle bir hastalık ki,
organ hasarına neden olmadan önce hiçbir belirti vermiyor.
Hipertansiyonu kan damarları içindeki kan basıncının normalden fazla
yükselmesi olarak tanımlayan Dr. Ayşegül Karahan Zor “Kalp, dokuların
canlılığı için gerekli olan kanı vücuda pompalarken ritmik ve periyodik
hareketler yapar. Bunlar kasılma ve gevşemelerdir. Kalp kasıldığı sırada kalp
boşluğundaki kan atardamar sistemine doğru atılır. Belirli bir anda kanın
atardamar duvarlarına yaptığı basınca kan basıncı (tansiyon) diyoruz.
Kalbimiz dokuların canlılığı için gerekli olan kanı vücuda kasılma ve gevşeme
hareketleri yaparak gönderir. Kalp kasıldığı sırada kalp boşluğundaki kan,
atardamar sistemine doğru atılır. Gevşeme hareketinde, kalp yeniden kanla
dolar. Bu işlem periyodik olarak devam eder. Belirli bir anda kanın atardamar
duvarlarına yaptığı basınç, tansiyon olarak adlandırılır. Kasılma anındaki
tansiyona büyük tansiyon, gevşeme anındaki tansiyona ise küçük tansiyon adı
verilir.
Bu basınç değerleri, gün içindeki hareketlerimize ve duygularımıza göre değişir;
değerler bazen alçalır bazen yükselir. Basıncın sürekli olarak yüksek olması yani
hipertansiyon bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekir” açıklamasında bulundu.
Hipertansiyonun en önemli sonucu kalp ve damar hastalıkları
Hipertansiyonun kendi başına öldürücü olmadığını fakat tedavi edilmediğinde
sonuçların öldürücü olabileceğini vurgulayan Karahan Zor “Tedavi edilmeyen
hipertansiyonun en önemli sonucu kalp ve damar hastalıklarıdır. Kan basıncı
yeterince kontrol altına alınamadığında ortaya çıkan diğer önemli sonuçlar ise
beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme
kaybıdır. Kan basıncı kontrol edilemediği takdirde, yüzde 51 oranında kalp
yetersizliğine, yüzde 33 oranında inmeye ve yüzde 21 oranında da kalp damar
hastalıklarına bağlı ölümlere yol açar. Yüksek tansiyon tedavisinin kalp-damar
ve böbrek ilişkili yan etkileri azaltma açsından yararlı olduğu, inme ve kalp
hastalığına bağlı ölüm oranlarını azalttığını göstermiştir” dedi.
Hipertansiyondan korunmak için sebze-meyve ağırlıklı beslenilmeli ve tuz alımı
azaltılmalı
Hipertansiyonu teşhis etmenin tek yönteminin düzenli olarak tansiyon ölçtürmek
olduğunu söyleyen Karahan Zor, ideal tansiyonun 120/80 mmHg ve altındaki
değerler olduğunu ve 140/90 mmHg ve üzerindeki değerlerin hipertansiyon
olarak değerlendirildiğini bildiriyor. Dr. Zor, etkili beslenmeye yönelik
değişiklikler, azalmış tuz alımı, kilo kaybı ve artmış sebze ve meyve
tüketiminden oluşan yaşam tarzı değişiklikleri ve daha sık tansiyon takibini
hastalara öneriyor.
Dr. Ayşegül Karahan Zor hipertansiyon vakalarının yaklaşık yüzde 90-95’inde
herhangi bir neden bulunmadığını ancak şişmanlık, sigara, kötü beslenme,
ailesel yatkınlık gibi risk faktörlerinden söz edilebildiğini belirterek bu hastalara
‘birincil’ hipertansiyon dendiğini anlatıyor. Dr. Zor, hipertansiyon vakalarının
yüzde 5-10’unun ise bir başka hastalığa bağlı olarak ‘ikincil’ olarak geliştiğini
söylüyor.
Sigara riski artırıyor
Sigaranın hipertansiyon üzerinde kısa ve uzun etkileri bulunduğunu belirten
Karahan Zor “Kısa süreli etkileri doğrudan doğruya damarları büzücü etkisiyle
ortaya çıkıyor. İçilen her sigara 15 dakika kadar tansiyonu yükseltiyor. Bir
diğeri içildiğinde tekrar yükseliyor ve asla normal değerine dönmüyor. Ve gün
boyu peş peşe içilen sigaranın zaman içinde aşırı yükselmelere yol açtığı
biliniyor” dedi.
Tedavi edilebilir bir hastalık
Hipertansiyon tedavisinde hedef, kan basıncının normal değerlere çekilmesi ve
kan basıncı yüksekliğine bağlı organ hasarlarının azaltılması. Dr. Ayşegül
Karahan Zor, hipertansiyona eşlik eden başka hastalıkların olup olmamasına,
kardiyovasküler risk durumuna ve hipertansiyonun yol açtığı hedef organ
hasarlarının meydana gelip gelmemesine bağlı olarak değiştiğini söylüyor. Dr.
Zor, “Hastanın hiçbir kardiyak risk faktörü yoksa, yani diyabeti, yüksek
kolesterolü yoksa, sigara içmiyorsa ve biz bu hastaların tansiyonlarını hafif orta
düzeyde yüksek bulduysak bu hastaya ilk etapta yaşam tarzı değişikliklerini
öneriyoruz. Bu öneriyi hipertansif hastalarda ilaç tedavisine başlamadan önce
başlangıç tedavisi olarak veya ilaç tedavisi alanlarda tedaviye ek olarak
yapıyoruz.
Önerilerimiz arasında hastalarımızdan öncelikle tuz kısıtlaması yapmasını
istiyoruz. Fazla kiloluysa zayıflamasını, düzenli egzersiz yapmasını öneriyoruz.
Haftada en az 3 kere olmak üzere 30 dakikalık yürüyüşler yapılması gerekiyor.
Hastalarımızın, diyetlerine çok dikkat etmelerini öneriyoruz.
Çünkü meyve ve sebzeden ağırlıklı olarak beslendiklerinde, balık tüketimini
artırdıklarında, zeytinyağlı yiyecekler ağırlıklı beslendiklerinde (günde 8-10
porsiyon sebze ve meyve, 2-3 porsiyon düşük yağ içerikli besinler ve süt
ürünleri, yağ ve kolesterol alımının azaltılması) tansiyonları düşüyor”
açıklamasında bulundu.
Çocukları da tehdit ediyor
Çocukluk döneminde esansiyel hipertansiyon nadir görülmekle birlikte
günümüzde çocuklarda daha sık görülen bir hastalık haline geldiğine dikkat
çeken Dr. Ayşegül Zor Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden çocuklarda
hipertansiyon gördüğümüz zaman bunun genelde bir başka hastalık nedeniyle
ortaya çıktığını düşünürdük. Bunların arasında böbrek fonksiyon bozuklukları,
aort koarktasyonu olarak bilinen aort damarının hastalığı ve çocuklardaki
birtakım hormonal hastalıklar sayılabilir.
Çocuklarda da erişkinlerde olduğu gibi obezite, insulin direnci, kan yağları,
hareketsizlik ve kan basıncı arasında direkt bir ilişki olduğu gösterilmiştir.
Çocuklukta kazanılan aşırı kilolar genç erişkinde kardiovasküler riskin önemli
bir belirleyicisidir. Çocuklarda da erişkinlerde olduğu gibi obezite, insülin
direnci, kan yağları ve kan basıncı arasında direkt bir ilişki olduğu gösterilmiştir.
Hipertansif çocuk obez ise zayıflatılmalıdır. Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda
da tuz ve kalori kısıtlaması yapılmalıdır.”
Bunlara dikkat edin
Hipertansiyon çoğunlukla ciddi yakınmalara yol açmayabileceğinden yıllarca
bilinmeden kalabilir. Genellikle doktora başvurma şikayetleri; baş- ense ağrısı,
kafada sıcaklık hissi, yüzde kızarma, ateş basması, göğüste basınç hissi, derin
nefes alma ihtiyacı, çarpıntı hissi, göğüs ağrısı, kulakta uğultu ve konsantrasyon
bozukluğudur. Tedavide şu noktalara dikkat etmek gerekiyor:
- Aşırı tuz alımı kısıtlanmalı (günde 6. gramın altında)
- Bol sıvı tüketilmeli
- Düzenli egzersiz yapılmalı (haftada en az üç gün ve en az 30 dakika tempolu)
- Akdeniz tarzı beslenme tercih edilmeli (meyve ve sebze ağırlıklı)
- Sadece tuzlu yiyecekler tansiyonu yükseltmez. Soda, maden suyu gibi
içecekler de dikkatli tüketilmeli
- Tansiyon yükseltici etkileri bilinen NSAİD, doğum kontrol hapı, soğuk
algınlığı ilaçları, ağrı kesicileri kullanırken dikkatli olunmalı
- Ani tansiyon yükselmelerinde kullanılan dilaltı hapları doktora danışılmadan
kullanılmamalı. Bu haplar nedeniyle ani tansiyon düşüşleri de olumsuz
sonuçlara yol açabilir
- Sarımsak, limon gibi sebzeler ilacın yerine geçerek tansiyonu düşürmezler
- Hipertansiyon tedavisi ömür boyu sürer. Bu nedenle ilaçların sürekli olarak
kullanılması gerekir. İlaca bağlı bir yan etki geliştiğinde doktora danışarak
değiştirilmesi veya bırakılması gerekir.
Tarih: 15.5.2016
www.cesurhaber.net
http://www.cesurhaber.net/
Download