PowerPoint Sunusu

advertisement
155. Yılında Evrimi Saygıyla Anarken
Canlılığın değiştiğine ilişkin, kayıtlara geçmiş ilk
görüş Milet’li Anaksimander’e ait olduğu söylenir.
Evrim Teorisi 260 yaşındadır !
Bu gün bildiğimiz anlamdaki EVRİM kavramı
Fransız Compt de Buffon’a aittir (1749-1804
arasında 44 eser). Bilinmeyen ise “evrim
olgusunu” veren süreçtir.
Evrim bilim olma eşiğini geçme arayışında !
Lamarck-Darwin-Wallace
Felsefeden fiziğe,
Jeolojiden kimyaya,
Tıptan ziraate,
Davranış bilimlerinden,
Toplum bilimlerine,
……………………….
Evrim, çok sayıda disiplinin gözledikleri olay, olgu ve örüntülerini
açıklamada kullandığı işlevsel bir yaklaşımdır.

Doğal Seçilim,

Yapay Seçilim,

Cinsel Seçilim,

Mutasyonlar

Akraba Seçilimi,

Gen Akışı (Göç),

Genetik Sürüklenme,

Crossing-Over,

Transpozonlar,

Plazmidler,

Yatay Gen Transferi ve Virüsler.
Hem doğal seçilimin (sabun ağacı böceği) hem de yapay seçilimin
neden olduğu değişimler (lahana kültür ırkları) insanlar tarafından
gözlenmiş ve kayda geçmiştir.
Tümünün
atası yabani
Lahana
Tavuskuşları, cinsel seçilimin en tipik
örnekleridir. Darwin, Doğal Seçilim ile
Yapay Seçilim'i tamamen anladıktan
sonra, Cinsel Seçilim'e odaklanmıştır.
Ancak bir süre cinselliğin türler için
önemini, daha doğrusu evrimsel anlamını
anlayamamıştır (genetiğin bilinmiyor
oluşu da bunda çok etkilidir). Dolayısıyla
tavuskuşlarının Doğal Seçilim'e aykırı
gözüken kuyrukları onu uzun süre
rahatsız etmiştir. Ancak sonradan,
gerçeği anlamış ve evrimin yeni bir
mekanizmasını ilan etmiştir.
Evrim'i tetikleyen en önemli mekanizmalardan biri, popülasyonlar
arası gen akışıdır. Çünkü bu, sürekli bir çeşitlilik sağlar ve Doğal
Seçilim ile Cinsel Seçilim'in işleyebilmesi için malzeme yaratır.
Gen akışı, temel olarak, henüz aralarında türleşme
gerçekleşmemiş, yani aynı türlere mensup ancak normal olarak
birlikte yaşamayan bireylerin, yaşam alanlarının birbirine yakın
olmasından ötürü birbirleriyle üremeleri, birbirlerinin alanlarına
geçmeleridir.
Bir popülasyondan diğerine göç yoluyla akan genler, başlangıçtaki
popülasyonun genetik havuzunu değiştirecek, dolayısıyla evrime
malzeme sağlayacaktır.
Genetik Sürüklenme, belirli özellikleri temsil eden genlerin
(alellerin) frekanslarının, rastlantısal olarak değişmesi demektir.
Bir popülasyon normal biçimde yaşarken, bir dış unsur onların bir kısmını eleyebilir veya
herhangi bir şekilde etkileyebilir. Örneğin yukarıda, bir böcek popülasyonunun bir
kısmının ölümüne neden olan bir etkeni görüyoruz. Ancak o etkenin, tam olarak hangi
bireyleri yok edeceği kimi zaman tamamen şansa bağlı olabilir (örneğin bir dozer bir
ormanın içerisinde giderken rastgele birçok canlıyı öldürür). Bu dış etkenler, türün
içerisindeki genetik dağılımı rastgele değiştirebilir ve öncekinden farklı bir evrimsel
patikanın yolunu açabilir.
Mutasyonlar neredeyse her zaman öngörülemez,
rastgele genetik değişimlerdir. Bu değişimlerin
neredeyse hiçbiri doğrudan bir değişime neden
olmaz ve nötrdür. Dolayısıyla bu değişime neden
olmayan, birden fazla mutasyon bir araya gelerek,
genlerde kademeli bir değişime neden olabilirler. Bu
sebeple, "X-Men" tarzı bir ani mutasyon fikri gerçek
dışıdır. Mutasyonların ani etkili olanları da vardır ve
bunların çoğu zararlıdır. Ancak mutasyonlar, genel
olarak bakılacaksa, zararsız ve etkisiz, uzun vadede
seçilim sayesinde avantajlar sağlayabilecek genetik
değişimlerdir.
Her canlının DNA dizileri, onun evrim günlüğüdür! Yaşanan evrimsel
değişimler ona kayıt edilmiştir.
Darwin zamanında ara formlar sınırlı idi.Türlerin
kökeninin yayınlanmasından bu yana bulunan ara
formlar müzeleri süslemektedir.
Tiktaalik roseae
Ortak ataların mirası; homolojiler…
“Kavramak için şekillenmiş bir insan eli,
kazmak için şekillenmiş köstebek üyesi,
atın ön üyesi, yunusun küreği ve yarasa
kanadının hepsinin aynı modele göre
yapılmış olması ve aynı kemiklerin aynı
göreli pozisyonda bulunmasından daha
tuhaf ne olabilir?” (Darwin, 1859).
Her homolojinin kaynağı genetik homolojilerdir…
Genetik kod bakteriden insana evrenseldir…
Gelişim seyri bir çok homoloji sergiler…
Eski ataların izleri “körelmiş organlar”
Evrimsel geçmişte iş gören ve sonra işlevini
yitiren biyolojik özellikler (bir gen, bir yapı,
veya bir süreç) atalardan miras genleri
bulundukları için (işlevsel olmamalarına karşın)
her nesilde tekrar oluşurlar.
Fosil Bulgular

17. yüzyılda Danimarkalı bilim insanı Nicholas Steno, köpekbalığı dişleri ile
DİL taşları adı verilen kayalar arasındaki benzerliğe dikkat çekerek bilim
dünyasını sarstı. Bu, fosillerin geçmişin kayıtları olduğunu anladığımız ilk
andı.

İki yüzyıl sonra MARY ANN Mantell rasgele bir diş buldu ve bunu eşine
gösterdi. Eşi Gideon Mantell ilk bakışta elindekinin büyük bir iguana
olduğunu düşündü, ancak daha sonra bunun İguanodon adı verilen bir
dinozorun dişi olduğu anlaşıldı. Bu keşif bize, fosillerini bulduğumuz
canlıların pek çoğunun artık dünyada var olmadığı mesajını güçlü bir
biçimde veriyor.
Yeni sürüm olarak önerilen Akıllı Tasarım için ilginç
sonuçlar !


Ayrı Yaratılma taraftarları Akıllı Tasarım
(Inteligent Desing) görüşünü savunmaya
başlamışlardır.
1970-2008 yılları için, 2006 yılına ait tek makale;
Han DH, Yi KS, Lee JK, Kim BS, Yi. 2006. Design and
evaluation of inteligent vehicle cruise control systems
using a vehicle simulator. International Journal of
Automative Technology, 7(3): 377-383.
Download