KAYRAM KASIM 2015 KAYRAM İKİYÜZLÜ VE YALANCI Muharrem EROĞLU Kendinden nefret ediyordu. İkiyüzlülüğü, artık dayanılmaz bir hal almıştı. Herkese yalan söylüyor olmak, hiç olmadığı kadar artık zordu. Kahvesinde bir yudum daha aldı ve hiç konuşmadan arkadaşlarını süzmeye başladı. Bir vedayı andırıyordu bakışları. Ama veda edecek gücü hiç bir zaman kendinde bulamamıştı. ‘Arkadaşlar, yarın görüşürüz. Çok işim var. Ha bu arada hepinizi çok seviyorum'. Pis yalancı! Hiçbirini gerçekten sevmemişti. Aslında hiçbir şeyi gerçekten sevmemişti. Sadece öğrendiği sahte sevme biçimlerini, bir miras gibi yanında taşıyor, her yeni tanıştığına bu mirastan pay veriyordu. Ne bitmeyen, ne lanetli mirastı. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttu. Yürüyüşü zarifti. Abartılı bir sadeliği vardı. Onu gördüğünüzde kıyafetiyle ilgili hep bir eksiklik, aksayan bir şeyler hissederdiniz. Ama hiçbir şeyi değiştirmezdiniz. Yani, can sıkıcı bir bütünlük... Metroya bindi. Buradaki insanları izlemek hoşuna giderdi. Kendi sahteliğiyle buradaki insanların sahteliği. Ona hep uyumlu gelmişti. Bu yüzleşme Onu rahatlatıyordu. Kendini yalnız hissetmediği nadir mekânlardandı. Ona benzeyen ama kendilerine benzemeyen birçok yüz. Metro, Onun için tam bir karnavaldı. Eve vardığında, her zaman yaptığı gibi üstünü değiştirmeden koltuğa attı kendini. Ve sıkıcı bir belgesel açtı. Bu şekilde uyuklamak eski bir alışkanlığıydı. Keşke dedi. Keşke her şey gerçek olsa. Hissettiği duygular, hayatına giren insanlar, inandığı her şey... Hiçbir zaman kendini ikna edememişti. Güzellik yâda çirkinlik, iyilik yâda kötülük. Ve zaman; bir saniye öncesiyle, bir saniye sonrası arasına sıkıştırılmış dilimler. Sıkıştırılmış inançlar ve sıkıştırılmış hayatlar… Koltuktan doğruldu ve ilk defa gerçekten gitmek istedi. Galiba bu isteği gerçekti. En sahici olanlardan. Oldukça heyecanlanmıştı. Kirli sakalını sıvazladıktan sonra aynaya baktı ve salondaki aynada kendiyle karşılaştı. Kendine baktığında, kendine bakanın, kendisi olmadığına yemin edebilirdi. Hemen gözlerini kaçırdı, kendine bakan gözlerden. Sanki her şey yolundaymış gibi sahnenin yanına bir de yabancı gelmişti. Kimdi bu yabancı? Kendisi mi? KAYRAM İKİYÜZLÜ VE YALANCI Muharrem EROĞLU Bir şey aynı anda hem korkunç, hem de bu kadar çekici olabilir miydi? Vazgeçmenin konforuyla, başlamanın zapt edilemez heyecanı. Neler düşündüğünü düşünürken, suratında pis bir gülümseme vardı. Ve neden gülümsediğine dair hiçbir fikri yoktu... Ama kimseyle vedalaşmamıştı. Bu gerek yok diye düşündü. Zaten hepsi birer yalancıdan ibaretti. Ya eşyalar, ev ne olacaktı? Bunların da bir önemi yoktu. İnsanlara değer vermeyen ruhu, bunlara mı değer verecekti? Yanına en sevdiği montunu aldı ve kapıyı vurup çıktı. Kapıları çarpmaya bayılırdı. Tam da istediği gibi gidiyordu işte. İyi de nereye? Hem içinde bir şeyler eksikti. Hayal ettiği bu değildi. İçinde bir ferahlama olmamıştı. Tam tersine, kusmuk tadı geliyordu ağzına. Gittiği yerde de karşılaşacağı yine gerçek olamayacaktı. Hasta ruhu Onunla beraber geliyordu. Kapıyı beraber çarpmışlardı. Olay söylemesi zor bir tekerlemeyi dönüşmüştü. Her söylemeye çalıştığında saçmaladığın gereksiz bir tekerleme... Birden kendini yine metroda bulmuştu. Ve doğruca sahteliğinden emin olduğu bir arkadaşının evine yönelmişti. Anladı ki gitmekle, kalmak arasında hiç bir fark yok. Arkadaşına yalancısından bir selam verdi. Yapmacık gülümsemesiyle, inanmadığı cümleleriyle geri dönmüştü işte. Aklından geçen tek şey vardı; var olmaktan başka hiçbir şey yok... Ya sizin? Ya benim? Var olmaktan başka neyimiz vardı? KAYRAM CİNSEL KİMLİK BOZUKLUKLARI Çiğdem SESLİ Görsel ve yazılı basında zaman zaman farklı giyim kuşamda olan, kendi cinsiyetine uygun davranışlardan ziyade karşı cinsin davranışlarını sergileyen insanlar hakkında haberler izliyoruz. Bu kişileri toplum tepkisini çekmek pahasına da olsa böyle davranmaya iten sebepler neler olabilir? Fiziksel açıdan kadın yâda erkek olmalarına rağmen neden insanlar karşı cinsin kimliğine bürünmek ister? Erkek olduğu halde bir kadın gibi davranan bireylerin geçmişleri ve aile yaşantıları incelendiğinde babanın evde çok pasif bir konumda olduğu, çocuklarına karşı çok soğuk ve mesafeli durduğu gözlenmektedir. Baba çoğu kez oğlunu karşınına alıp konuşmamış, onunla ortak boş zaman faaliyetleri geçirmemiştir. Çoğu durumda da baba evde çok katı bir otorite ve baskı figürüdür. Evdeki bireyler babaya yaklaşmak için uygun iletişim ortamını ve Cinsel kimlik bozukluğu olan bir erkek kadınlara özgü aktivitelere ilgi sıcaklığı bulamazlar. Bu şekilde babayla arasında mesafeler olan duyabilir. Bir kız çocuğu kadınsı giyim ve kuşama, davranışlara karşı erkek çocuk daha küçük yaşlardan itibaren anneyi her yönüyle model tepki geliştirebilir. Daha çok erkeklerle arkadaşlık kurmak, erkekler gibi ayakta tuvaletini yapmak isteyebilir. Cinsel kimlik bozukluğu olan almaya, anneyle özdeşim kurmaya ve anne rolü üstlenmeye başlar. bir erişkin ise diğer cinsiyetin üyesi gibi yaşamak isteyebilir. Kendini kadın kimliğinde hisseden erkek daha çocuk yaştan itibaren Cinsel kimlik bireyin kendi bedenini ve benliğini belli bir eşeylik kadın giysilerine, kız çocukların oyunlarına ve oyuncaklarına ver kız içinde algılaması, kabullenmesi, duygu, düşünceleri ve davranışlarında çocuklarıyla vakit geçirmeye istek duyar ve erkeklerle paylaşıma Telefonun alarmınıdavranmasıdır. kurarak bir sonraki gün açısından için koyuyoruz buna uygun biçimde Cinsel kimlik önemli başımızı yastığımıza. girmekten kaçınır. Çocuk ergenlik dönemine girene kadar genellikle olan erkeğin duygu düşünce ve davranışlarıyla kendisini erkek gibi bu bozukluğun ve sapmanın kadının kendisinihafta kadınsonuna gibi hissetmesidir. İple çekiğimiz eriyoruz nihayet. Alarmı kurulmamışana birbabalar gününçocuklarındaki hafifliğiyle uyanıyoruz keyifle. Bu ne farkına yoğunluk varmazlar. cümleleri eşliğinde kapısından giriyoruz, büyüleyen AVM’ lere.”Bundan da istiyorum.””Arkadaşımın ondan var, bana da KARŞIT CİNSELLİK al.”İsteklerine kifayetsiz kalarak, alış verişimizi tamamlayıp afiyetle bitiriyoruz mönümüzü. Cinsiyet rolü kadının ve erkeğin nasıl davranacağını ve hissedeceğini belirleyen çevre tarafından verilen roldür. Birçok kültürde erkek ve Hep kurgulanmış hayatlarımız mı olmalı? kadının faklılıkları, ne yapıp yapmayacakları belirlenmiştir. Çok küçük yaşlardanayırabilmeliyiz itibaren çocuğa cinsiyetine uygun roller verilir ve bunları bir şeyler de biz eklemeliyiz geçmişten gelen birikimlere. Yeni Zaman kendimize. Hayatı anlamlandırmalı, yaşama geçirmesi istenir. Bu noktada ana babanın cinsiyet rolleri bir şeyler çocuklarına katabilmeliyiz yaşamlarımıza. Diğer insanlara yardım etmenin hazzını duymalı. Var olan engellerle konusunda rehberlik etmesi beklenir. savaşabilmeliyiz gücümüz yettiğince. Çevremizde kendi cinsiyetinden başka cinsiyete bürünen insanları gördüğümüzde tepki duyabiliriz. Ancak burada unutulmaması gereken en önemli şey aslında bu kimselerin büyük bir yalnızlık, terk edilmişlik ve ilgisizliğin kurbanı olduklarıdır. Erkeğin kendisini kadın, kadının kendisini erkek gibi kabul etmesine yol açan bu durum çok küçük yaşlardan başlamakta ve tam olarak sebebi anlaşılamamaktadır. Bazen de kişi farklı ruhsal rahatsızlıklar sebebiyle aslında olmadığı halde kendilerini karşıt cinsten olarak görebilirler. KAYRAM Ancak ergenliğe girmeyle beraber cinsiyet rollerinin belirginleşmesinin, hormonal salgılar sonucu oluşan birincil ve ikincil sex karakterlerinin ortaya çıkmasının ve duygusal çalkantıların artması sonucunda cinsel kimliği açısından sapma gösteren genç bir bunalıma girmektedir. Baskı altında kalan genç normalleşme kaygısı ve toplumun kendi cinsinden beklediği rolleri üstlenmekle, hissettiği cinsiyetin ve olmak istediği cinsiyetin bedensel, ruhsal ve davranışsal olarak rollerini yaşama konusunda bir çatışmaya girmektedir. Ergenlik döneminde kadar olan dönemde cinsel kimlik sağlıklı bir şekilde gelişmezse çocuklukta homoseksüel eğilim ve davranışları olabilen ergenin, ergenlik döneminde özgü cinsel yoğunluklar ve toplumsal kabul ve uyum kaygılarıyla cinsel sapmalar göstereceği düşünülmektedir. Cinsel kimlik bozukluğu şu belirtilerle kendisini göstermektedir; 1-Diğer cinsiyette olma isteğini sık sık dile getirme. 2-Erkek çocukların kadın, kız çocukların erkek davranış, tutum ve giyimlerine özenmesi uygulaması 3-Oyunlarda sürekli karşıt cinsiyetin rollerini oynama ve oynamaya istekli olma 4-Karşıt cinsten oyun arkadaşı seçme 5-Cinsiyetine karşı sürekli bir rahatsızlık duyma ve cinsiyetinin gerektirdiği cinsel rol için uygun olmadığı hissine sahip olma. 6-Cinsel rol bozukluğunun toplumsal yaşama uyumu zorlaştıracak derecede yoğun olması 7-En az iki yıl bireyin kendisini hissettiği cinsel kimlikte yaşaması ve yaşamaya alışması. 8-Yetişkin yaşlardaki karşıt cinsler kendileri için belirlenmiş olan cinsiyetin kıyafetlerini giymekten rahatsız olurlar ve diğer cinsiyetle ilgili faaliyetlerle meşgul olurlar. Hatta kendi genital organlarından tiksinir ve bu duyguyla cerrahi girişim isteğinde bulunabilirler. Cinsel kimlik bozukluklarında normalleşme süreci için ana babalara CİNSEL KİMLİK BOZUKLUKLARI ANA BABAYA DÜŞEN GÖREVLER Erkek çocuklar için baba en önemli rol modeldir. Baba çocuğuyla evde daha çok vakit geçirmeli ev dışında çocuğuna erkeklerin yaptığı uğraşları göstermeli ve örnek olmalıdır. Babayla maça gitmek, balık tutmak, spor yapmak vb faaliyetler ile evdeki bir takım basit tamir işleri, bahçeyle uğraşmak vb işler yapılmalı baba bu konularda teşvik edici olmalıdır. Baba zaman zaman kendi babasıyla ilgili anılarını, daha çok erkek figürlerinin anlatıldığı kahramanlık hikâyelerini paylaşmalı çocuğun erkek cinsiyetine özgü bir takım özellikleri kavramasını sağlamalıdır. Bunun yanı sıra baba her yönüyle evde çocuklarına doğru örnek olmalı konuşması, giyimi, davranışları ve alışkanlıklarıyla evdekilerin örnek alabileceği saygı duyulan bir şahsiyet olmalıdır. Babanın alkol sigara yâda kumar gibi alışkanlıklarının olması çocuk açısından doğru değildir. Baba doğru model olmanın yanı sıra oğluna yaşına uygun sorumluluklar verebilmeli yaşının üstünde beklentiler içerisine girip çocuk sorumluluklarını yapamadığında aşağılamamalı ve hor görmemelidir. Baba oğul arasında mutlaka sevgi, saygı ve desteğe dayalı bir iletişim olmalıdır. Tıpkı erkek çocuğunda olduğu gibi kız çocuklarında da cinsel kimlik bozukluğu olabileceği unutulmamalıdır. Erkek çocuğunun olduğu kadar kız çocuğunun da cinsiyetine uygun rollerle yetiştirilmesi önemlidir. Kız çocuğun eğitimde anneye büyük roller düşmektedir. Anne yemek yapma, sofrayı hazırlama ve temizlik gibi konularda kızından yaşına uygun ölçülerde yardım istemeli ve bu tür işlerde teşvik edici olmalıdır. Kızına oyuncak alırken Anne erkek çocuğunu yetiştirirken de onun bir erkek olduğunu erkeklerin ve kızların birebirlerinden pek çok yönde farklı olduğunu vurgulamalıdır. KAYRAM Ne gidebilirsin artık ne de kalmak için gücün olur. Bir bina boşluğuna çırpılan örtüdeki ekmek kırıntısı gibi habersizce süzülürsün boşluğa. Ne o boşlukta kalmak istersin ne de boşluktan çıkıp bir sofranın başköşesinde olmak. Arafa kondurursun kendini. Yerin belli, ruhun araftadır. Birileri zamanın birinde sana sorma gereği duymadan seni bir bina boşluğunda küflenmeye bırakmışken çıkamayacağını bilerek yerini kabullenirsin. Kabullenmek; kabul etmekle kabul etmemek arasında çaresizce sıkışıp kalmış, TDK'daki anlamından çok daha anlamlı fakat tam bir zavallı… Kabullenerek arafın içindeki arafı bulur, kendine araflardan araf beğendirirsin. O bina boşluğundan çıkamayacağını "kabullenip", çıkma isteğini öteleyerek kendini araftan kurtarmaya çalışırken hiç farkına varmadan bu sefer de kabullenmenin arafına düşersin. Bu yerin belli yurdun belli arafında küflenirken bir yandan aklının en saf, en güzide köşesine boşluktan çıkıp sofranın " olmazsa olmazı olmak" fikrini iliştirirsin. Ümit araf içindeki araftada bulur seni. Neticede "Ümit gönlümün ekmeği"... ARAF ÇİĞDEM ŞAHİN Gün gelirde gönlünde besleyip büyüttüğün ümitle ve başarmışlığın verdiği gururla çıkarsan o karanlık boşluktan; dünyanın tüm ışıkları düşer küflenmiş bedenine. Karanlıkta, küflerin arasında kendini hala düştüğün andaki tazeliğinde zannederken aydınlık üzerine yapışan küfleri bir bir gösterir sana. Ayna tutar bedenindeki gerçeklere. Ve şimdi sen; ne boşluğa geri dönebilecek cesarete sahipsin ne de sofranın baş köşesinde geçmeye layık... Ara f... Ne gidebilirsin artık ne de kalmak için gücün olur.