kt sad kalkınma vakfı

advertisement
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
1-15 Haziran 2008
İRLANDA LİZBON ANTLAŞMASI’NI REDDETTİ
Lizbon Antlaşması, 12 Haziran 2008 tarihinde İrlanda’da
gerçekleştirilen referandum sonucunda reddedildi. Seçmenlerin
yüzde 53,13’ünün katıldığı referandumda yüzde 47,6 evet oyuna
karşılık yüzde 53,7 hayır oyu çıktığı kaydedildi. Bilindiği gibi
Antlaşma’nın, tüm üye devletler tarafından onaylanması halinde
1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Antlaşma
bugüne kadar 18 üye devlet tarafından onaylanmıştı. Ayrıca
İrlanda, onay sürecinde Antlaşmanın referanduma sunulmasının
anayasal bir zorunluluk olduğu tek ülkeydi. Benzer şekilde 2001
yılında İrlanda halkının oyuna sunulan Nice Antlaşması da ilk
referandumda reddedilmiş, 2002 yılında düzenlenen ikinci
referandumda yüzde 62,9 ile kabul edilmişti.
İrlanda Başbakanı Brian Cowen, yaptığı açıklamada, hükümetin
halk tarafından alınan karara saygı duyduğunu ifade etti.
Başbakan Cowen, Lizbon Antlaşması’nın geleceğine ilişkin kesin
bir yargıya varmak için henüz erken olduğunu ve 19-20 Haziran
tarihlerinde gerçekleştirilecek AB Konseyi Zirvesi’nin beklenmesi
gerektiğini vurguladı. Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel
Barroso ise, diğer üye devletlerdeki onay sürecinin devam
etmesinin Antlaşma’nın geleceği açısından önemli olduğunu
belirtti. Aynı beklentiler, Almanya ve Fransa tarafından
yayımlanan ortak bildiride de yinelendi. İngiltere Dışişleri Bakanı
David Miliband yaptığı açıklamada, bazı üye devletlerin
bütünleşme düzeyinin diğerlerine göre daha hızlı olacağı “çift
vitesli” AB yaklaşımını desteklemediklerinin üzerinde durdu.
Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker ise, ortak
politikalar konusunda üye devleler arasında yeni gruplaşmalar
olabileceğine dikkat çekti.
Avrupa Birliği’nde Anayasa çalışmalarının başlamasından
itibaren gerek Birlik içinde yaşanan tartışmalar gerekse söz
konusu gelişmelerin Türkiye-AB ilişkilerine yansımaları İKV
tarafından yayımlanan “AB’de Anayasa Süreci ve Lizbon
Antlaşması” başlıklı çalışmada ele alınmaktadır. Çalışmaya
ulaşmak için İKV Kütüphanesi ile irtibata geçebilirsiniz.
LİZBON ANTLAŞMASI ÜÇ ÜYE DEVLET TARAFINDAN DAHA
ONAYLANDI
Lizbon Antlaşması, 11 Haziran 2008 tarihinde Yunanistan,
Finlandiya ve Estonya tarafından onaylandı. Finlandiya
Meclisi’nde yapılan oylama sonucunda Antlaşma, 27’ye karşı 151
oyla kabul edildi. Yunanistan Meclisi’nde ise, 42 ret oyuna
karşılık 250 evet oyu kaydedildi.
İrlanda’daki referandum sonuçları doğrultusunda geleceği
hakkında tartışmalar yaşanan Antlaşma’ya ilişkin bilgi notuna ve
düzenli olarak güncellenen onay tablosuna İKV web sitesinden
ulaşabilirsiniz.
Aynı zamanda, Birliğin kurumsal yapılanmasında ve karar alma
süreçlerinde önemli değişiklikler öngören Lizbon Antlaşması’nın
çevirisi İKV tarafından yapılmış ve yayımlanmıştır. Antlaşma’nın
çevirisine ulaşmak için İKV Kütüphanesi ile irtibata geçebilirsiniz.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ KONUSUNDA FRANSA’DA
REFERANDUM YAPILMASI ÖNERİSİ SENATO TARAFINDAN
BENİMSENMEDİ
11 Haziran tarihinde, Fransız Senatosu’nun Dışişleri Komisyonu,
nüfusu AB nüfusunun yüzde 5’inden fazla olan aday ülkelerin
tam üyeliği için referandum yapılmasını şart koşan değişikliğin
reddedildiğini açıkladı. Bilindiği üzere, Senatoda çoğunluğa
sahip olan Halk Hareketi İçin Birlik grubunun (Union pour un
Mouvement Populaire-UMP) büyük bir bölümü söz konusu
maddenin, Türkiye’yi doğrudan hedef aldığını belirterek, bu
durumun iki ülke arasındaki ilişkilere ciddi zararlar vereceğini
savunmuştu. Fransa Avrupa İşleri Bakanı Jean-Pierre Jouyet
de, bu maddenin Türkiye’ye hakaret anlamına geldiğini iddia
etmişti.
Türkiye, AB ile katılım müzakerelerinin tam üyelik ortak
amacıyla
başlamasına
rağmen
uygulanan
olumsuz
ayrımcılıktan yakınarak, Fransa’yı, referandum değişikliğinin
kabul edilmesi halinde iki ülke halkları arasındaki ilişki
üzerinde oluşacak olası sonuçlar hakkında uyarmıştı.
Değişikliğin onaylanması için, değişiklik metninin her iki siyasi
kanat tarafından basit çoğunlukla kabul edilmesi, ardından
birleşik oturumda yüzde 60 çoğunlukla onaylanması gerekiyor.
Hukuk İşleri Komisyonu’nun da bu yönde görüş bildirmesi
durumunda, Anayasa paketi 17 Haziran tarihinde görüşülerek,
7 Temmuzda birleşik oturumda oylanacak.
ANAYASA MAHKEMESİ, YÜKSEK ÖĞRENİMDE KILIK
KIYAFET
SERBESTÎSİNE
İLİŞKİN
ANAYASA
DEĞİŞİKLİĞİNİ İPTAL ETTİ
Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve
Demokratik Sol Parti’nin (DSP) başvuruları ile açılan ve
türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına yönelik
Anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu.
Anayasa Mahkemesi, davaya ilişkin olarak 5 Haziran günü
yaptığı toplantının ardından yaptığı yazılı açıklamada, 9 Şubat
2008 günlü ve 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın
bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun'un 1. ve
2. maddelerinin, Anayasa'nın 2, 4. ve 148. maddeleri
gözetilerek iptal edildiği ve
yürürlüğünün durdurulduğu
belirtildi.
Anayasa'nın 2. maddesi, 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan
haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta
belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk
devletidir
hükmünü
içeriyor.
Anayasa'nın
''değiştirilemeyecek hükümler'' başlıklı 4. maddesinde ise,
Anayasa'nın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet
olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin
nitelikleri ve 3. maddesi hükümlerin değiştirilemeyeceği ve
değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği belirtiliyor.
Anayasa’nın 148. madde ise, Anayasa Mahkemesi'nin görev
ve yetkilerini düzenliyor.
Hatırlanacağı üzere, söz konusu değişiklik kapsamında,
Anayasa’nın kanun önünde eşitlik başlıklı 10. maddesinin son
fıkrasına
“her
türlü
kamu
hizmetlerinden
yararlanılmasında” ibaresi eklenerek madde ''Devlet organları
ve idare makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu
hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.'' şeklinde
düzenlenmişti. Söz konusu değişiklik ile, Anayasa'nın, 'Eğitim
ve öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı 42. maddesi de
değiştirilerek, maddeye, ''Kanunda açıkça yazılı olmayan
herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını
kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının
sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra eklenmişti.
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
1-15 Haziran 2008
Karar ile ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, söz konusu kararın, hukuki sürecin bir parçası olduğunu ve
bu karara her hangi bir şey ilave etmek istemediğini belirtirken;
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gerekli
değerlendirmelerin yapılması için gerekçeli kararın görülmesi
gerektiğini belirtti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise,
Anayasa Mahkemesinin kararının, çözümsüzlüğe itilerek
kanayan bu toplumsal yarayı derinleştirdiğini savundu. Bahçeli,
yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin
olduğunu ve buna herkesin saygı duymak durumunda olduğunu
ifade etti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise, Anayasa
Mahkemesinin kararıyla ilgili olarak, Anayasa ile çelişen,
Anayasa’yı aşmaya çalışan ve değiştirilemez maddelerinin
arkasından dolanarak sonuç almaya odaklanan girişimlerin
gerçekleşememesini umut ettiğini dile getirdi.
•
Konu ile ilgili olarak düzenlendiği basın toplantısında konuşan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan ise, söz
konusu kararın, erkler arasında bulunması gerekli olan karşılıklı,
güvenli, ahenkli ve uyumlu işleyişe uygun bir sonuç doğurmadığı
söyledi. Bu kararla kuvvetler ayrılığı ilkesinin sorgulanabilir hale
geldiğini vurgulayan Toptan, kararın Türkiye’de demokrasinin
gelişimi açısından kaygı verici olduğunu söyledi.
TÜRKİYE
RADYO
DEĞİŞİKLİK YAPILDI
VE
TELEVİZYON
KANUNU’NDA
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’da (TRT
Kanunu) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 11 Haziran
tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda 73’e karşı 225 oyla kabul
edildi. Üç hafta süren yoğun tartışmaların ardından kabul edilen
tasarı kapsamında yapılan en önemli değişiklik, TRT’nin
Türkçe’den farklı dil ve lehçelerde de yayın yapabilmesinin
önünün açılması oldu. Söz konusu Tasarı’da TRT Kanunu’nun
“Türkiye Büyük Millet Meclisi ve açık öğretim yayınları ile eğitim
ve öğretim amaçlı yayınlar ve diğer yayınlar” başlıklı 21.
maddesinin son fıkrasına “Kurum tarafından Türkçe’den farklı dil
ve lehçelerde de yayın yapılabilir” ibaresinin eklenmesi yoluyla
TRT’nin farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmesinin önü açılıyor.
Diğer yandan Muhalefet partileri, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın geçen haftalarda açıkladığı GAP Eylem Planı
içerisinde de yer alan TRT’nin Kürtçe yayın yapmasının önünü
açan söz konusu değişikliği yoğun biçimde eleştirdi. Devlet
Bakanı Said Yazıcıoğlu ise, TRT'nin bugün 29 dilde yayın yapan
bir kuruluş haline geldiğini ve dünyanın her yerinden izlenilebilen
bir konuma ulaştığını; 30'uncu dildeki yayının da çok kısa bir süre
içinde Uygurca olarak gerçekleştirileceğini belirtti.
•
•
•
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KIBRIS RAPORU AÇIKLANDI
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moon tarafından,
BM Kıbrıs Barış Gücü’nün (UNFICYP) Kıbrıs’taki faaliyetlerine
ilişkin olarak hazırlanan Rapor, 2 Haziran’da açıklandı. Güvenlik
Konseyi’ne sunulan Raporda, 16 Kasım 2007 ile 23 Mayıs 2008
tarihleri arasındaki gelişmeler ele alınıyor ve Barış Gücü’nün
görev süresinin 15 Aralık 2008’e kadar uzatılması öneriliyor.
Raporda öne çıkan noktalar şunlar:
•
İyi niyet misyonu ve diğer gelişmeler: GKRY
Başkanlığına Dimitris Hıristofyas’ın seçilmesinin
ardından yaşanan gelişmeler (21 Mart Anlaşması ve 23
Mayıs Ortak Bildirisi) memnuniyetle karşılanıyor. Bu
bağlamda, teknik komitelerin ve çalışma gruplarının
•
önemine değinilerek, Kıbrıs sorununun çözümü için
yeni bir döneme girildiği ifade ediliyor.
UNFICYP faaliyetleri: Toplam 853 askeri ve 69 sivil
personelin
görev
yaptığı
belirtiliyor.
Rapor
döneminde, ara bölgede yaşanan ihlal ve diğer
olayların sayısının 365’ten 354’e düştüğü ve bu
olayların istikrara zarar verecek büyüklükte
olmadıkları vurgulanıyor. Aynı dönemde, hava
sahası ihlallerinin de gözlemlendiğinin üzerinde
duruluyor. Lokmacı Kapısının açılmasına ilişkin
olarak, Barış Gücü’nün askeri ve teknik destek
sağladığı ifade ediliyor. Bu çerçevede, Türk
Kuvvetleri ile 25 Mart’ta, mayın ve benzeri patlayıcı
maddelerin temizlenmesi hakkında bir anlaşma
imzalandığına değiniliyor. Bu Anlaşma’da ayrıca,
mali olarak, Avrupa Birliği (AB) ve BM Kalkınma
Programı (UNDP) Gelecek için Ortaklık projesi
tarafından desteklenen binaların güvenliğine de yer
veriliyor. Lokmacı Kapısının açılmasını takiben, 3
Nisan gecesi, geçişin bir günlüğüne kapanmasına
neden olan bir olay yaşandığı ancak başka bir
sorunla karşılaşılmadığı belirtiliyor. Söz konusu
Kapının açılmasından itibaren iki taraf arasındaki
geçişlerin yüzde 50 oranında arttığı ve 1 milyonu
bulduğu vurgulanıyor. Aynı dönemde, güneyden
kuzeye geçen malların toplam değerinin 662.400
Avro, kuzeyden güneye geçen malların değerinin ise
2 milyon Avro olduğu ifade ediliyor.
İnsani yardım: Rapor döneminde, 62 yardım
konvoyu ile Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan 375 Kıbrıslı
Rum’a ve 136 Maruniye insani yardım götürüldüğü
belirtiliyor. Güney tarafında da yerleşme, sosyal
hizmetler, sağlık, istihdam ve eğitim konularında
Kıbrıslı Türklere yardım sağlandığına değiniliyor.
Ayrıca, önceki dönemlerde olduğu gibi, Kuzey’de
Rumlara ait evlerin izinsiz olarak yıkıldığının
saptandığı vurgulanıyor. Bu bağlamda, 2003’ten bu
yana Kıbrıslı Rum ve Maruni mülteci ve yerinden
edilmiş kişilerden, Kuzey’deki evlerine dönmek için
toplam 54 talep geldiği ifade ediliyor.
GKRY’nin taahhütleri: GKRY tarafından Mart
2005’te taahhüt edilmesine rağmen, Güney’de
Türkçe eğitim yapan bir okulun henüz açılmadığının
üzerinde duruluyor. Raporda, GKRY Anayasa
Mahkemesi’nin, 26 Mart 2008 tarihli kararında,
GKRY’deki mevcut eğitim sistemi ile Türkçe konuşan
öğrencilere yeterli olanakların tanındığına hükmettiği
aktarılıyor.
Pile’de statükonun korunması: 1 Nisan tarihinde,
Pile’de statükonun Kıbrıslı Rumlar tarafından ihlal
edildiğine değiniliyor. Söz konusu ihlallerin, bu
bölgede yer alan Kıbrıs Rum Spor Kulübü’nde,
Yunanistan ve GKRY bayraklarının göndere
çekilmesi şeklinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bilindiği
üzere, UNFICYP tarafından yapılan düzenlemeler
uyarınca, bahsedilen bayraklardan yalnızca birine,
yılda sadece üç gün yer verilmesi öngörülüyor.
Ara bölgedeki mayın temizleme faaliyetleri: Türk
tarafındaki mayınlı arazilerin sayısının yüzde 67
artarak 26’ya ulaştığına değiniliyor. Bu doğrultuda,
“Mayın Eylem Merkezi” çalışmalarının Aralık 2008’e
kadar AB tarafından destekleneceği belirtiliyor. Türk
Kuvvetleri ile yapılan anlaşma doğrultusunda, söz
konusu tarih sonrasında da çalışmaların süreceği
vurgulanıyor.
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
1-15 Haziran 2008
Barış Gücü çalışmalarına ilişkin olarak Türk
Kuvvetlerinin uyguladıkları kısıtlamalar: Söz konusu
kısıtlama önlemlerinin, UNFICYP askerlerinin Karpas’a
alınmaması ve Maraş’a erişim ve buradaki
operasyonlar konularında sıkı denetim uygulanması
şeklinde gerçekleştiği belirtiliyor. Bu bağlamda,
Maraş’ta mevcut durumun sürmesinin sorumluluğunun
Türk Hükümetinde olduğu ifade ediliyor. Örnek olarak,
sivil geçiş noktalarının kullanımının kısıtlanması
gösteriliyor.
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmaları: Söz konusu
çalışmalar doğrultusunda, Kıbrıslı Türk ve Rum bilim
insanlarından oluşan ekipler tarafından, yaklaşık 400
kişinin mezarlarının açılarak teşhis edildiği belirtiliyor.
Ayrıca,
Komite’nin
iki
toplumlu
antropoloji
laboratuarında yapılan DNA analizleri sonucunda 91
kişinin kimliğinin ve ailelerinin tespit edildiği ifade
ediliyor. Öte yandan, Komite’ye sağlanan siyasi destek
memnuniyetle karşılanıyor.
•
•
“
B
M
K
o
K
ı
K
a
e
l
z
s
0
a
ı
n
i
t
ı
’
l
m
i
v
1
5
a
s
ı
ö
a
n
1
6
3
i
h
l
r
e
e
B
e
l
r
a
i
r
e
ı
ş
v
r
A
d
,
m
ş
e
r
ö
n
a
r
i
a
2
e
a
l
l
d
l
t
e
g
u
n
i
r
n
a
n
8
o
k
k
u
g
n
e
r
i
y
i
u
7
0
ü
n
8
o
0
k
ı
n
’
l
s
p
0
a
n
e
0
d
l
e
n
a
2
s
ü
e
0
’
R
n
a
c
r
ü
2
s
ı
e
v
i
2
ı
s
ü
y
m
y
a
G
ı
ı
ü
e
r
s
r
a
u
s
b
a
M
s
G
n
a
ı
l
k
r
e
r
i
l
i
y
o
r
.
”
Raporun sonunda yer alan
görüşler bölümünde, Kıbrıs’taki
genel istikrarın korunduğuna ve
UNFICYP ile iki taraf arasındaki
işbirliğinin güçlendiğine değiniliyor
ve taraflar arasında barışa yönelik
atılan
adımların
önemi
vurgulanıyor.
Diğer
taraftan,
ekonomik, sosyal, kültürel ve
sportif
alanlarda
işbirliğinin
geliştirilmesinin, Kıbrıslı Türklerin
izole
edildikleri
duygusunu
hafifleteceği ifade ediliyor.
KKTC Dışişleri Bakanı Turgay
Avcı tarafından yapılan değerlendirmede, izolasyonlara ilişkin
olarak Raporda yer verilen ifadelerin hayal kırıklığı yarattığı
belirtildi. Aynı açıklamada, Kıbrıs’ta iki bölgeli ve iki toplumlu
çözüme vurgu yapılmasına rağmen oluşacak devletin yeni bir
ortaklık olacağının ifade edilmemesine dikkat çekiliyor.
MAKEDONYA’DA GENEL SEÇİMLER YAPILDI
Makedonya’da 1 Haziran’da gerçekleştirilen genel seçimlerde,
Başbakan Nikola Gruevski’nin VMRO-DPMNE Partisi oyların
%48’sini alarak 120 sandalyeli parlamentoda 60 sandalye elde
etti.
Ancak ağırlıklı olarak Arnavutların yaşadığı bölgelerde, seçim
sırasında ve sonrasında meydana gelen şiddet eylemleri, seçim
sonuçlarına gölge düşürdü. Makedonya’da bulunan Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) seçim gözlem misyonu,
yayımladığı raporunda, seçimlerde uluslararası standartların
gözetilmemesini eleştirdi. Konu ile ilgili bir basın açıklamasında
bulunan Avrupa Komisyonu’nun Genişleme’den Sorumlu Üyesi
Olli Rehn ise, Birliğin Makedonya’nın AB üyeliğine destek
vermeyi sürdürdüğünü, ancak serbest ve adil seçimlerin AB’ye
katılım sürecinde siyasi kriterlerin çok önemli bir parçası
olduğunu vurguladı. Rehn ayrıca, meydana gelen şiddet
olaylarının soruşturularak, faillerin adalete teslim edilmesi
yönünde çağrıda bulundu.
Yaşanan olayların ardından, Makedon yetkililer, birçok oy
merkezindeki seçim sonuçlarının iptal edildiğini açıkladı. AB
Dönem Başkanı Slovenya ise yayımladığı bildiride, 1
Haziran’daki seçimlerde şiddet eylemlerinden etkilenen
bölgelerde yeniden oylamaya gidilmesinin gerekli meşruiyeti
sağlayacağı görüşünde olduğunu belirtti. Bildiride, ayrıca,
kurulacak yeni hükümetin reform çabalarını artırması teşvik
edildi.
Seçimlerde yaşanan olayların, Avrupa Komisyonu tarafından
Ekim ya da Kasım ayında yayımlanması beklenen İlerleme
Raporu’nu ne şekilde etkileyeceği ve Makedonya ile katılım
müzakerelerinin başlatılması tavsiyesine raporda yer verilip
verilmeyeceği ise, henüz netleşmedi. Bilindiği gibi, katılım
müzakerelerinin başlatılabilmesi için, Aralık 2005 tarihinde
adaylık
statüsünü
kazanan
Makedonya’nın,
Avrupa
Komisyonu tarafından belirlenen açılış kriterlerini yerine
getirmesi gerekiyor. Bu kapsamda, İstikrar ve Ortaklık
Anlaşması’ndan kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmesi,
siyasi partiler arasında diyaloğun geliştirilmesi, polis reformu
ve yeni yolsuzlukla mücadele yasasının uygulamaya konması,
istihdam politikasında reform ve yatırım ortamının
iyileştirilmesi gibi koşulların karşılanması bekleniyor. Siyasi
kriterler bölümünde ise, serbest, adil ve demokratik seçimler
yapılmasının önemi vurgulanıyor.
AVRUPA BİRLİĞİ – ABD ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB ve ABD arasında gerçekleştirilen Zirve, 10 Haziran
tarihinde Slovenya’nın Brdo kentinde sona erdi. Toplantı
sonunda açıklanan ortak bildiride; “ortak değerlere dayanan
stratejik ortaklığın” kuvvetlendirilmesine atıfta bulunuldu. ABD
Başkanı George W. Bush, AB Konseyi Başkanı Janez Jansa,
AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve Avrupa Komisyonu
Başkanı José Manuel Barroso tarafından imzalanan metinde,
ilişkilerde bazen zorluklarla karşılaşılmasına rağmen
dünyadaki temel sorunların çözülebilmesi için transatlantik
ortaklığın sürdürülmesinin şart olduğu ifade edildi. Öte
yandan, ABD Başkanı George W. Bush, düzenlediği basın
toplantısında Türkiye’nin AB üyeliğinin önemine de değinerek
AB üyelerine bu konuda çağrıda bulundu.
Ortak Bildiri üç ana maddeden oluştu:
1.
Transatlantik ortaklık. AB ve ABD arasındaki ikili
ekonomik ilişkilerin bu alanda dünyanın en önemli
ortaklığı olduğu belirtildi ve 2007 yılında oluşturulan
Transatlantik Ekonomik Konsey’in AB ve ABD arasındaki
ticarette tarife dışı engellerin azaltılması yönünde önemli
rol oynadığı vurgulandı. Tarafların her türlü korumacılık ile
mücadele edeceği ve karşılıklı yatırım sağlamaya yönelik
olarak
şeffaf
ticari
koşulların
oluşturulmasının
destekleneceği ifade edildi. Bu çerçevede, yatırım
konusunda ikili diyaloğun (AB–ABD Yatırım Diyaloğu)
güçlendirileceği dile getirildi. AB’nin önceliklerinden birisi
olan vizesiz giriş hakkı konusunda ise somut ifadeler
kullanılmadı. Bildiride ABD’ye vizesiz giriş hakkının
yılsonuna kadar bazı yeni AB ülkelerine tanınabileceği
belirtildi.
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
1-15 Haziran 2008
2.
Küresel sorunlar. Bu başlık altında ele alınan başlıca konu,
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu oldu. AB ve
ABD’nin, pazarlara yeni erişim olanakları yaratılması ve
bununla eş zamanlı
olarak
gelişmenin
desteklenmesi
ve
yoksulluğun
azaltılması için acilen
kapsamlı ve dengeli
bir anlaşmaya ihtiyaç
olduğu
konusunda
hemfikir
olduğu
belirtildi.
İklim
değişikliği konusunda
ise büyük ekonomiler de dahil olmak üzere, ilgili tüm
tarafların iklim değişikliği ve enerji güvenliği ve etkinliği
konularında sorumluluk almaları gerektiğinin altı çizildi.
Bilindiği gibi bu konuda AB ve ABD arasında ciddi görüş
ayrılıkları
bulunuyor.
ABD,
emisyon
oranlarının
düşürülmesine yönelik ölçülebilir hedef öngören bir anlaşma
için Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin de
katılımını şart koşuyor. Öte yandan, Milenyum Gelişme
Hedefleri, Afrika, eğitim ile AIDS ve diğer hastalıklar ile
mücadele gibi konular da bu başlık altında ele alındı.
“
A
D
B
.
W
b
a
T
B
ı
s
r
ü
ü
y
d
e
ü
y
a
u
ğ
e
r
s
i
l
i
i
n
l
e
ı
r
d
i
a
l
’
n
n
i
r
k
a
d
p
e
i
e
ş
,
o
y
ğ
a
h
t
n
k
e
ğ
B
ü
a
i
A
u
e
d
d
i
g
ğ
e
i
a
B
m
e
u
l
l
n
r
i
n
e
d
u
o
k
n
d
n
u
u
.
d
a
”
ç
3.
Eurostat’ın 12 Haziran 2008’de açıkladığı verilere göre, sanayi
üretimi Nisan 2008’de Avro Alanı’nda %0,9 ve AB27’de %0,3
oranında arttı. Hatırlanacağı üzere, Mart 2008’de üretim bir
önceki aya göre Avro Alanı ve AB-27’de sırasıyla %0,5 ve
%0,4 düşmüştü. Nisan 2008’de geçen yılın Nisan ayına göre
sanayi üretimi Avro Alanı’nda %3,9 ve AB27’de %3,7 arttı.
e
B
b
e
b
n
o
e
n
ı
s
A
ö
G
e
ı
n
k
n
z
t
n
n
e
ı
n
AB’DE NİSAN AYINDA SANAYİ ÜRETİMİ ARTTI
Küresel güvenlik, barış, insan hakları ve demokrasi. Bu
kapsamda AB’nin, gerekli koşulların yerine getirilmesi
halinde, Batı Balkan ülkelerine AB üyeliği taahhüdü ve yine
bu ülkelere yönelik NATO üyeliği perspektifi memnuniyetle
karşılandı. Tarafların, Kosova’nın güvenliği, istikrarı ve
bölgesel bütünleşmesine bağlılıkları da dile getirilerek,
Kosova’nın demokratik ve çok etnili bir toplum olması
gerektiğinin altı çizildi. Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’nın,
Avrupa standartlarına ulaşmak için reformları sürdürmesinin
önemine değinildi ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne olan
bağlılık vurgulandı. Yine bu başlık altında, Rusya’nın
uluslararası arenada önemli ve yapıcı bir rol oynadığı
ifadesini takiben Moskova, insan hakları, demokrasi ve
mahremiyet konularında uluslararası taahhütlerine saygı
göstermeye davet edildi. Benzer şekilde, Çin’in artan
uluslararası ağırlığına dikkat çekilerek, iklim değişikliği,
uluslararası mali sistemin istikrarsızlığı, sürdürülebilir
kalkınma ve kitle imha silahlarının artışı gibi küresel sorunlar
ile mücadelede daha aktif bir rol oynaması çağrısında
bulunuldu. Çin’e yönelik olarak, Tibet sorununa diplomatik
ve barışçıl bir çözüm bulunması, vatandaşların insan
haklarının tanınması ve bölgesel bütünleşmeye daha fazla
önem verilmesi konularına da değinildi. Ortadoğu Barış
Süreci çerçevesinde, 2008 yılı sonuna kadar siyasi bir
çözüm bulunmasına yönelik çabalara destek verildiği
vurgulandı. İran’ın Nükleer programına ilişkin olarak ise bu
ülkenin uluslararası taahhütlerine uyması gerektiği
belirtilerek, aksi takdirde mevcut yaptırımların artırılabileceği
uyarısı yapıldı. Bu başlık altında ele alınan diğer konular
arasında Birleşmiş Milletler’in (BM) rolü ve etkinliği ile
uluslararası terörizmle mücadele gibi konular da yer aldı.
Nisan 2008’de sanayi malları üretimi bir önceki aya oranla,
Avro Alanı’nda %2 ve AB-27’de %1 arttı. Dayanıklı tüketim
malları ise Avro Alanı ve AB-27’de sırasıyla %1,7 ve %1,5
arttı. Dayanıksız tüketim mallarındaki artış ise sırasıyla %0,2
ve %0,4 düzeyinde oldu. Ara malları üretimi, Avro Alanı’nda
%0,3 artarken AB-27’de %0,4 düştü. Enerji üretimi, Avro
Alanı’nda %1,4 ve AB-27’de %0,6 düştü. Veri temin edilebilen
AB ülkelerinin 17’sinde sanayi malları üretimi arttı. Sanayi
üretiminde artış görülen ülkelerin başında Litvanya (%12,7),
Danimarka (%7,3), Slovakya (%5,2) geliyor. Düşüş görülen
ülkelerin başında ise İrlanda (%13,7), Almanya (%0,7) ve
İsveç (%0,3) bulunuyor.
Nisan 2007-Nisan 2008 döneminde sermaye malları üretimi
Avro Alanı’nda %7,5 ve AB-27’de %7,4 arttı. Enerji üretimi de
sırasıyla %5,8 ve %4,8 oranında arttı. Ara malı üretimi, Avro
Alanı’nda %2,3 ve AB-27’de %2,1 arttı. Dayanıklı tüketim
malları üretimi Avro alanı ve AB-27’de sırasıyla %1 ve %2,3
artarken dayanıksız tüketim malları üretimi Avro alanı ve AB27’de %0,6 yükseldi. Sanayi üretimi başta Litvanya (%15,7),
Polonya (%12), Romanya (%11) ve Hollanda (%10,6) olmak
üzere 17 ülkede artarken, İrlanda (%1), Estonya ve İspanya’da
(%2) düşüş gösterdi.
Download