AB’nin Yaramaz Çocu¤u Uslanma Yolunda Esin ODABAŞI* 2008’ de ki global krizde ve 2009 yılı başlarında, dünya ekonomik krizi değerlendirirken Yunanistan’dan bahsetmiyordu. Ta ki 2009 Eylül ayında Yunanistan’da yapılan erken seçimle Yunanistan’ın ekonomik krizden ne kadar etkilendiği ortaya çıktı. O zamanlar iktidar olan Karamanlis hükümeti ağır bir yenilgi almış ve ardından yüksek tutarlarda borcu yeni gelen hükümete devretmişti. Yunanistan’ ın AB gündeminde yer alması bu tarihten sonra başladı ve 2010 Şubat ayında neredeyse her gün adından sıkça bahsettirmeye başladı. Peki AB içerisinde bu kadar ülke varken en çok etkilenen ülke niye Yunanistan? Birinci sebep Yunanistan’ ın az üretip çok tüketen bir ülke olması. Yunanistan sınai kalkınmayı başaramamış bir ülke. Yunanistan 1981 yılında AB üyesi olmasıyla aldığı yardımları sanayi faaliyetlerine taşıyamadı bu sebepten sadece hafif ölçekli sanayi ve imalatla yetinmek zorunda kaldı. Yunanistan AB topluluğu içerisindeki ülkeler arasında en fazla yardım desteği alan ülke. Şu ana kadar AB’ den yaklaşık 125 milyar dolar almış olduğu biliniyor. Yunanistan’ ın nüfusunun 11 milyon olduğunu düşünürsek kişi başına yaklaşık 7.700 Avro düşmektedir fakat bu büyük miktardaki tutarı Yunanistan’ ın doğru kullanamaması yüzünden eriyip tükenmiş durumda. Yunanistan ekonomisini bu noktaya getiren etmenlerin başında Yunanistan’ ın Avrupa’ nın gelişmiş ülkelere benzeme çabasıyla lükse ve moderne yatırım yapması geliyor. Yunanistan halkı bankaların verdiği yüksek tutarlardaki kredileri yatırım yapmak yerine * 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ekonomi ve Küreselleşme Araştırmaları Merkezi Asistanı Haziran ’10 • Sayı: 18 21. YÜZYIL [3] Esin Odabafl› rahatlarına harcayarak bugünlere geldiler. Bunun dışında Yunanistan AB içerisinde en yüksek savunma bütçesine sahip ülke. Yunanistan silahlanmaya yıllık ortalama 14 milyar Avro harcama yapıyordu. Bu sene ise ekonomik krizden dolayı 6.7 milyar Avro’luk bir bütçe ayırdı. Yunan millet vekiller ise savunma harcamalarındaki bu yüksek tutarın sebebini Türkiye’nin tehditkar konumu yüzünden olduğunu ileri sürmüşlerdi. Diğer bir sebep ise devlet sektöründe ki işleyişten kaynaklanmakta. Son yıllarda sürekli olarak Yunanistan’ a ‘devlette küçülmeye gitmesi’ konusunda AB’ den uyarılar gelmişti. Ama Yunanistan seçmenleri memnun etmek için işsizliğe çare adı altında memur kadrosuna sürekli alımlar yaptı. Bu alımlar devlete büyük bir yük getirdi dolayısıyla da vergilendirme ve borçlanmayı körükledi. AB programı kapsamındaki özelleştirilmeler de kamudaki küçülmeyi sağlayamadı çünkü işten çıkarılanlar ya çok yüksek tazminatlar aldı ya da devlet memuru olarak tekrar işe alındılar. Bunun yanı sıra kayıt dışı ekonomi, kamu ve özel sektörde yüksek prim ve maaşlar, hükümet tarafından ne olduğu anlaşılamayan kurullar bütçe açıklarını git gide arttırdı. Bu artan bütçe açıklarını Atina hükümeti, gelirlerinin büyük bir kısmını elde ettiği Deniz Taşımacığı ve Turizm’ den karşılamayı düşündü fakat bu [4] 21. YÜZYIL Haziran ’10 • Sayı: 18 gelirlerdeki düşüşler Yunanistan’a son darbeyi vurdu. Avro’yu kullanan ülkelerin Maliye Bakanları Yunanistan’a 3 yıl içinde 110 milyar Avro kredi sağlanmasını öngören bir anlaşmayı onayladı. Tabi karşılıksız değil. Yunanistan bu kredi karşılığında, daha önce uygulamaya çalıştığı ama başarısız olduğu sadece ilke olarak kalan kemer sıkma politikasındaki maddeleri uygulamaya koymak zorunda. Bu maddeler; kamu harcamalarında ciddi kesintilere gidilmesi, kamu sektöründe reformlar, akaryakıt, alkol ve sigaraya yaklaşık %10 zam, memur maaşlarına tavan sınırını getirilmesi, emeklilik maaşlarına tavan sınırının getirilmesi, emekli maaşlarının belirli süre dondurulması, devlet memurlarına verilen ikramiyenin kaldırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi çok ağır maddeler var. En ağır olan ve Yunanistan’ın da taahhüt ettiği madde ise 2014 yılına kadar bütçe açığını %3’ün altına çekmesi. Şu anda Yunanistan’ın bütçe açığı GSYİH’ nın %13.6’sı düzeyinde. Kısaca Yunanistan borcunu borçla ödemeye çalışacak. Uygulamaya konulan bu strateji ile Yunanistan özlü bir Türk sözünü benimsemiş gözüküyor; ‘Borç yiğidin kamçısıdır.’ 21. YÜZYIL