Şahsiyet Problemi

advertisement
Rıza Heybetoğlu
Şahsiyet Problemi
Dinen günahlar iki çeşittir. Kişisel zaaflar ile alakalı olanlar ve
karakter ile ilgili olanlar. İçki, zina, kumar gibi günahlar kişinin
zaafları ile ilgilidir. Ancak yalan, iftira, fitne gibi günahlar
şahsiyet ile ilgilidir.
Dinler, kişinin insan olmasından kaynaklanan günahlarına
dünyada bir takım cezalar uygularlar ve o ceza sonucunda
insanın o günahı hiç işlememiş gibi temizlendiğini kabul ederler.
Semavi dinlerin hepsinde uygulamalar farklı olsa da durum
aynıdır. Yani zina eden bir genç, “kadın çok güzeldi, ben de
arzularıma yenik düştüm” dese, dinler o gence ceza verir ve o
da temizlenmiş olur. Dikkat edilirse buradaki suç, affedile bilir,
affı mümkün bir suçtur. Dinler bu gibi fiillerin yaygınlaşmasını
engelleme adına bir takım cezalar öngörmüş olsa da sonuçta
kişinin temizleniyor olması, aslında suç gibi görünen bu fillerin,
insanın insan olmasından kaynaklanan birer zaaf olduğunu,
haklı görülmese de anlaşıla bilir olduğunu ortaya koymaktadır.
İsa’nın zina eden kadını taşlamak isteyen Yahudilere söylediği
“günah işlemeyen varsa aranızda, ilk taşı o atsın” sözü, insanın
zaaflarından hasıl olan hatalarının, anlaşılabilir hatalar
olduğunun en açık örneğidir.
veya akrabalarını çekiştirmelerinin ruhlarını kirlettiğini
düşünmezler. Hazine arazisi üzerine diktiği camide Cuma kılan
hacı amca, o arazide tüyü bitmemiş yetimin hakkı olduğunu
umursamaz. Namazı, orucu önemsediği kadar, emin bir kişi
olmayı, dürüst olmayı önemsemez.
Dinin ahlaki umdelerinin ritüelleri kadar önemsenmediği bir
toplumda dindarlıktan bahsedilemez. Anadolu insanı tarihinin
hiçbir döneminde bu günkü kadar dinin ritüellerine uymamıştı.
Cuma günleri camilere girmek mümkün değil, oruç tutmayan
kalmıyor Ramazanda, türban milli kıyafet sanki… Ancak yalan,
iftira, dedikodu, kul hakkı yeme, gibi hastalıklar da hiç bu günkü
kadar yaygın ve kabul edilir olmamıştı bu topraklarda.
Ritüellerin özü boğması İsa’nın dinini Vatikan’a hapsetti.
Muhammed’in dini ritüellere boğulursa- ki o yolda- hapsolacağı
Vatikan’ı da yoktur, biline!
Oysa fitne, yalan gibi günahların şeraitte cezaları yoktur. Fitne
ile karı koca arasını açmış biri, “dayanamadım, yalan dolu
iftiralarla bu aileyi dağıtayım dedim” diye bir mazeret ileri
süremez. Yalan, iftira, dedikodu gibi günahları bu dünyada
temizlemenin imkanı yoktur. Çünkü bu tür günahlar şahsiyetle
alakalıdırlar.
İçki müptelası bir kişi, aynı zamanda çok iyi biri olabilir. Ancak
yalanı meslek haline getirmiş bir insanın iyi bir insan
olduğundan söz edilemez. Zaaflar terbiye edile bilir, ancak
karakter yara aldıysa onun izi ömür boyu kalır. Peygamberin,
“bir Müslüman zina edebilir, içki içebilir ama asla yalan
söylemez” veya “yalan söyleyen bizden değildir” mealindeki
sözleri, zaaf sahibi birinin Müslüman olabileceği fakat karakteri
bozuk olan bir insanın asla Müslüman olamayacağının delilidir.
Zira Müslüman olmanın ilk şartı önce insan olmaktır.
Yüzde bilmem kaçının Müslüman olduğu bir ülkede İslam
dininin en büyük günahı nedir diye sorsak ne cevap alırız acaba?
İçki, kumar, zina… Oysa Kuran fitnenin, yani insanları birbirine
düşman edecek her türlü fiilin, en büyük günah olduğunu
söyler.
Peygamber,
yalan
söyleyenin
Muhammedî
olamayacağını söyler.
Dindar bir ailenin çocuğu akşam sarhoş olarak eve gelse
kıyamet kopar ama aynı çocuk evde yalan söylediğinde aynı
kıyamet kopmaz. Çünkü evde herkes her zaman bu günahı
işliyordur da ondan. Kafasındaki kılları gösterdiğinde iffetlerine
halel geleceğine inanan kadınlar, akşama kadar komşularını
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Ocak 20, 2013 - Sayfa 1 / 1
Download