nelde erkektir. Birisi bakım vermekte diğeri de kazanmakta ve rekabet etmekte uzmandır. Ne Değişti? Bu sistem otuz yıl öncesine kadar çok iyi işlemişti. Hasret duyulan da bu işleyiştir zaten. Yazıda yukarda değişimin iş hayatında da olduğundan ve iş hayatının gerektirdiklerinin de değiştiğinden bahsetmiştik. Teknolojinin de destek verdiği gereklilik değişimi kadınların da iş hayatına girmesine sebep olmuştur. Ekonomik düzen temeline oturmuş bir sosyal hayat yaşadığımıza göre bu durum ilişkilere de yansımıştır aslında. Yaşadığımız çağ artık sadece maskülen özellikler istememektedir. Feminen bir özellik olan empati yapabilmek, ilişkisel davranabilmek artık iş hayatının bir gerekliliğidir. Modern çağ artık ne tek başına feminen birisini ne de tek başına maskülen birisini ister. Psikoloji teorisyenlerinin bahsettiği ve sosyal anlamda ideal insan olarak gösterilen androjen insan modeli artık çağımızın istediği ve aradığı insan tipidir. İlişkilerde Androjen İnsan Tesadüf odur ki ilişkinin de gerektirdiği insan tipi androjendir. Bir kişinin sadece feminen ya da sadece maskülen özelliklere sahip olması ilişki ve genel olarak sosyal hayat açısından sınırlı ve sakıncalı bir yapıdır. Olması gereken hem maskülen özelliklere hem de feminen özelliklere aynı anda sahip olabilmek yani androjen olabilmektir. Çiftlerin birbirini mutlu edebilmesinin yolu en azından birinin androjen olmasıdır. Bunun sebebi maskülen bir kişi ilişkide karşı tarafı anlamaya çalışmayan ve duygularını belli etmeyen bir yapıda olacağından uzun vadede ilişkideki eşini mutsuz eder. Kendisini anlamayan, duygularına önem vermeyen ve bu konuda kesinlikle konuşmayan bir kişiyle uzun vadede bir ilişki içerisinde bulunmak kişide zamanla yalnızlık hisleri uyandırır. Yalnızlık hissi ise ilişkiye girmenin doğası olan bir birliktelik yaşamak beklentisine taban tabana zıt bir olgu olduğu için partnerini maskülen bir yapıda algılayan herkes eşinden ya da sevgilisinden ayrılır. Üstelik bu durum erkekler için de geçerlidir. Androjenlik ya da feminenlik bekleyen sadece kadınlar değildir. Erkekler de aynı bek- 16 lentidedir fakat bu beklenti açısından erkekler aradığını genelde bulur çünkü kadınların geneli zaten feminen özelliklere uygun yetiştiklerinden erkekler için bir problem oluşmaz. Yani maskülen erkek ayrılıyorsa sebebi genelde yukarda bahsettiğimiz türde bir mutsuzluk olgusu sebebiyle değildir. Bu durum tarihsel süreci yanlışlıyor gibi gözükse de herkesin bildiği gibi insanların evli kalması her zaman onların içinde bulundukları ilişkiden mutlu oldukları anlamına gelmez. Ekonomik özgürlüğünü yeni yeni kazanan kadınlar için seçim şansının da yeni yeni doğduğunu söyleyebiliriz. İşte tam da bu noktada erkek ve kadınların maskülen ve feminen özelliklerle yetiştirildiği sistemin arızası ortaya çıkmaktadır. Bu durum da günümüzde boşanma istatistiğini arttıran belki de en önemli sebeptir. Temelde suçlu olmayan, yetiştirilme tarzlarıyla içinde yaşadıkları sosyal hayatın en azından romantik ilişkiler açısından gerekliliğini karşılamayan maskülen kişilik yapısındaki insanlar burada dışarıda kalan grup gibi gözükebilir. Aynı teori bu konuda ise antropolojik bir çekimden bahseder. Yani feminen özelliklerdeki bir insan ve maskülen yapıdaki bir insan romantik anlamda birbirlerini çekerler. Günümüzde aşk olarak adlandırılan ve kısa ömürlü olduğundan bahsedilen olgunun kısa ömürlü olma sebeplerinden biri de androjen olamama sayılabilir. Çağın İnsanı: Androjen Modern çağda hem sosyal alanda hem de ekonomik alanda beklenen ve aranan insan tipi tek yönlü yapıya sahip olmayan insan tipidir. İş ilanlarına baktığımızda iş arkadaşlarıyla uyumlu, analitik düşünebilen gibi ifadeler görürüz. Bu ifadelerin aradıklarından biri feminen bir özelliktir ve iş hayatındaki yeri de önemsenmektedir. Aslında hayatın bizden istediği ve beklediği kısıtlı ve sınırlı olmamak ve uyum göstermektir. Bu uyumu başarabilenler hayatta hem daha mutlu hem de daha başarılı olacaklardır çünkü artık çağımız yepyeni bir çağdır. Bu yepyeni çağın da insanı androjen insandır. r ta