TBMM B : 8 5 5 . 5 . 1 9 9 8 0 : 1 Gerekçe: Özellikle, 28 Şubat

advertisement
T.B.M.M.
B:85
5.5.1998
0:1
Gerekçe:
Özellikle, 28 Şubat sürecinden sonra, irtica tehlikesinden, tehdidinden bahsetmek âdeta moda
haline geldi.
Neredeyse hergün resmî ve gayriresmî beyanların içinde mutlaka bir "irtica" sözcüğüne ratlamak mümkün.
Pekiyi, Millî Güvenlik Kurulunu, devletin tüm silahlı güçlerini, istihbarat birimlerini, BÇG'yi,
BTK'yı seferber eden, birkısım iş ve sermaye çevrelerini, sendikaları, sivil toplum örgütlerini, kar­
tel medyasını ayaklandıran, yasama, yargı, yürütme organlarını harekete geçiren, rejimi, laikliği ve
devrim yasalarını ihlal ve tehdit ettiği söylenen irtica nedir?
,
'
Bilindiği gibi, komünizm, liberalizm, siyonizm, faşizm gibi ideolojiler, tasvip görse de görmese de, insanlara bir dünya görüşü sunmuşlar, belirli dönemlerde iktidar olmuşlardır; hatta iktidarla­
rını hâlâ devam ettirenler bile vardır.
Öyleyse, ikide bir gündeme getirilen ilticayı politik bir akım olarak nitelendirmek gerekirse
sonuna "izm" ekleyerek "irticaizm" demek daha doğru olur. Diğerleri gibi "irticaizmin" de iktida­
ra talip kendine özgü belirli bir politik ve ideolojik görüşü temsil ettiği kabul ediliyorsa, onun da
bir lideri, tanımı, doktrini, literatürü ve stratejisi olması gerekmez mi?
Üstelik, bu ideoloji hangi tarihlerde çıkmıştır, ideologları, teorisyenleri, liderleri kimlerdir, in­
sanlar nasıl etkilenmişlerdir, kimler, hangi kavim ve toplumlar, hayatlarında, yönetimlerinde uygu­
lamışlardır belli değildir.
Bütün bu sorulara verilecek cevap yoktur; çünkü, dünya üzerinde gerçekten ne böyle bir ide­
oloji vardır ne de böyle bir ideolojinin salikleri ve lider kadroları vardır.
İrtica, ilk defa olarak bugünkü anlamda 1909'da Masonik kadrolar tarafından darbeyle tahttan
indirilen II. Abdülhamit Han ve taraftarları için kullanılmıştır ve o tarihlerde, İslam topraklarında
hâkim olmaya başlayan tağuti güçlerin iktidarlarını kökleştirmek, kitleleri uyuşturmak, kafalarda
şüpheler oluşturmak için, temelde kendi sultalarına rakip olarak gördükleri İslamı tasfiye etmek
amacıyla uydurdukları bir kavramdır. Vahiyle bağlarını koparmış, İslam dışı güçlerin vehimlerin­
den başka bir şey değildir.
Maalesef, bugün, ülkemizde, İslamdan habersiz laik, demokrat, çağdaş ve de aydın geçinen
birkısım insanımız böyle bir oyuna getirilmiştir. Bunlara göre, şimdi, en büyük tehlike irticadır. İr­
tica bahanesiyle halk tedirgin edilmekte, başörtülü öğrenciler okullarından kovulmakta, islamî de­
ğerlere saldırılmaktadır. Hatta, ekonomik alanda söz sahibi olmaya başlayan Avrupa'daki işçilerin
paralarıyla güç bulan Anadolu sermayesi karşısında panikleyen, çıkarları zedelenen, ülke kaynak­
larını yıllardır hovardaca kullanan bir kısım sermaye çevrelerinin tahrik ve telkinleriyle, ekonomi­
mize katma değer sağlayan alın terleri bile irticai sermaye olarak nitelendirilmekte ve bazı çevre­
lere ihbar edilmektedirler.
Özellikle, bir kısım medya, politikacı, yazar-çizer takımı İslama ve onun hükümleri olan şeri­
ata olan kin ve nefretlerini halk anlamasın diye irtica gibi kaypak ve karanlık bir kavramın arkası­
na sığınarak ortaya koymaktadırlar.
Vaktiyle, İstiklal Marşı Şairimiz Merhum Mehmet Akif de aynı ithamlara maruz kalmıştır. 79
sene önce yazdığı bir şiirle sanki günümüzdeki irtica nöbetine tutulmuş olanlara cevap vermekte­
dir.
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem.
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem,
- 37 -
Download