ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI AB KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI BÜLTENİ S A Y I 2 0 O C A K 2 0 0 7 BU SAYIDA: AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER AVRUPA HERKES İÇİN FIRSAT EŞİTLİĞİ YILI 4 HASTALIK TEMELİNDE İŞTEN ÇIKARMAYA İLİŞKİN AVRUPA ADALET DİVANI KARARI 6 HOLLANDA: ÇOCUK BAKIMI HİZMETLERİ ARACILIĞIYLA KADIN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANLARININ ARTIRILMASI 8 ÇEK CUMHURİYETİ: METAL İŞÇİLERİ FEDERASYONUNUN AVRUPA ÇALIŞMA KONSEYLERİNE İLİŞKİN PROJELERİ 10 DİREKTİF ÇALIŞMA SÜRELERİ DİREKTİFİ 12 BAŞKANLIĞIMIZDAN HABERLER SOSYAL DİYALOG PROJESİ HİBE PROGRAMI 14 SAYFA 2 ÖNSÖZ lkemizin Avrupa Birliği ile ilişkileri, 31 Temmuz 1959'da o günkü adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna yapılan ortaklık başvurusu ile başlamış olup; AET Bakanlar Konseyinin ortaklık başvurusunu kabul etmesi ve 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Antlaşmasının imzalanmasıyla resmiyet kazanmıştır. Ü Yaklaşık 40 yıldır devam eden ve Topluluğa 1987 yılında yapılan tam üyelik başvurusu ile farklı bir ivme kazanan ilişkilerde 3 Ekim 2005 tarihinde alınan müzakere başlama kararı, her iki taraf açısından da yeni bir dönemecin başlangıcı olmuştur. Bugüne kadar bu süreç, Bakanlığımızın merkez ve bağlı/ ilgili kuruluşlarının yoğun katkısıyla başarılı bir biçimde yürütülmüştür. Ülke olarak başarıyla tamamladığımız AB Müktesebatı tarama sürecinde Bakanlığımızın doğrudan sorumlu olduğu Sosyal Politika ve İstihdam başlıklı 19 uncu faslın ve İşçilerin Serbest Dolaşımı başlıklı 2 nci faslın koordinatörlüğü doğrudan Bakanlığımızca yürütülmüş olup; bu süreçte Başkanlığımız çok etkin bir şekilde rol üstlenmiştir. Yine tarama süreci çerçevesinde Bakanlığımız,aşağıdaki fasıllara gerekli katkıları sağlamıştır. Malların Serbest Dolaşımı (1 Numaralı Müzakere Başlığı), Sermayenin Serbest Dolaşımı (4 Numaralı Müzakere Başlığı), İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi (3 Numaralı Müzakere Başlığı), Ulaştırma Politikası (14 Numaralı Müzakere Başlığı), İstatistik (18 Numaralı Müzakere Başlığı), İşletme ve Sanayi Politikası (20 Numaralı Müzakere Başlığı), Bölgesel Politika (22 Numaralı Müzakere Başlığı), Temel Hak ve Yargı (23 Numaralı Müzakere Başlığı), Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Politikası (24 Numaralı Müzakere Başlığı ), Eğitim ve Kültür Politikası (26 Numaralı Müzakere Başlığı), Çevre Politikası (27 Numaralı Müzakere Başlığı). Bakanlığımızın AB ile ilişkiler ve doğrudan sorumlu olduğu sosyal politika ve istihdam ile işçilerin serbest dolaşımı alanlarına ilişkin gelişmeleri ve yürüttüğü diğer çalışmaları ilgili tüm taraflarla paylaşmak amacıyla Haziran 2005 tarihinde Başkanlığımızca hazırlanan ve aylık olarak yaklaşık 2.500 kişiye ulaştırılan Bültenimiz, Ocak 2007 itibaren yeni bölümleriyle sizlerle buluşmaya devam edecektir. SAYFA Başkanlığımız, yenilenen yapısıyla hazırlamaya devam edeceği bu bültende; Bakanlığımızın sorumluluğunda olan sosyal politika ve istihdam alanında yaşanan gelişmeler ve bu alana ilişkin Avrupa Birliği müktesebatı, Bakanlığımızın yürüttüğü faaliyetler ve projeler hakkında ilgili tüm taraflarla bilginin paylaşılmasının yanı sıra her ay farklı bir konuda uzmanlarca yazılmış makaleleri ve bu alandaki Direktiflere ilişkin bilgiyi sizlere sunmayı amaçlamaktadır. Bugüne kadar göstermiş olduğunuz ilgiye ve desteğe teşekkürlerimizle… Cafer YILMAZ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkan V. 3 SAYFA 4 AVRUPA HERKES İÇİN FIRSAT EŞİTLİĞİ YILI B “Araştırma sonuçları, istihdam alanında fırsat eşitliğinin teşvik edilmesine yönelik önlemlerin alınmasının büyük bir çoğunluk tarafından desteklendiğini ve Avrupalıların değişime hazır olduğunu göstermektedir.” erlin’de 30 Ocak 2006 tarihinde düzenlenen ilk Eşitlik Zirvesiyle başlatılan “2007 Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı”, 23 Ocak 2006 tarihinde yeni internet sayfasını (http:// equality2007.europa.eu) hizmete sunmuş ve ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin Avrupa Birliği’nde yapılan araştırmanın sonuçlarını yayınlamıştır. Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı hazırlıkları sırasında yapılan araştırma, Avrupalıların çoğunluğunun kendi ülkelerinde ayrımcılığın yaygın olduğunu (% 64) ve ayrımcılıkla mücadele için yeterince çabanın harcanmadığını (% 51) düşündüklerini ortaya koymaktadır. Genel olarak, araştırma sonuçları istihdam alanında fırsat eşitliğinin teşvik edilmesine yönelik önlemlerin alınmasının büyük bir çoğunluk tarafından desteklendiğini ve Avrupalıların değişime hazır olduğunu göstermektedir. AB İstihdam, Sosyal İşler ve Fırsat Eşitliğinden Sorumlu Komisyon Üyesi Vladimír Špidla, konuya ilişkin şunları söylemiştir: “Bu araştırmanın sonuçları, Avrupalıların kendi ülkelerinde ayrımcılığın yaygın olduğunu düşündüğünü ve onların önyargı, hoşgörüsüzlük ve ayrımcılıkla mücadeleye yönelik daha güçlü önlemlerin alınmasına hazır olduğuna yönelik açık bir mesaj vermektedir. Eminim ki 2007 Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı, ayrımcılıkla etkin şekilde mücadeleye yeni bir ivme kazandırarak, farklılıklar üzerine canlı bir tartışmanın başlangıcını oluşturacaktır.” Araştırma, ayrımcılıkla mücadele hukukunun (cinsiyet, etnik veya ırk kökeni, yaş, cinsel yönelim, maluliyet, din veya inanç temelinde) varlığından haberdar olma oranının, Avrupa Birliğinde halen oldukça düşük olduğunu ortaya koymaktadır (Ayrımcılık veya tacize mağduru olduğu durumda vatandaşların yalnızca üçte biri, haklarını bilmektedir.). Dolayısıyla da Avrupa Yılının temel amaçları, ayrımcılıkla mücadele ve eşit muameleye ilişkin vatandaşları hakları konusunda bilgilendirmek, herkes için eşit muameleyi teşvik etmek ve farklılıkların yararını ortaya koymaktır. İnsanlara olabildiğince yardımcı olmak ve desteklemek amacıyla, yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde düzenlenecek olan yüzlerce faaliyetle birlikte kampanyalar düzenlenecektir. Yapılacak olan faaliyetler şunları kapsamaktadır: ayrımcılıkla mücadelede gerçekten çaba gösteren özel ve kamu şirketleri için farklılık ve çalışma yaşamı ödülleri verilmesi gibi projeler; okullarda saygı ve hoşgörü konulu yazı yarışmaları düzenlenmesi; medya için ayrımcılıkla mücadele konulu eğitimler yapılması. AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYFA Bu faaliyetlerin başarılı olması için gerekli kurum ve kişiler de, bu faaliyetlerde yer alacaktır: sendikalar, işverenler, sivil toplum örgütleri, gençlik grupları, ayrımcılıkla ilgili örgütler ve yerel ve bölgesel otoriteler. Bu yılda uygulanacak olan yerel düzey yaklaşımı, Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı ötesinde faaliyetlerin devam etmesini sağlayarak sürekli bir etki yaratacaktır. Üye ülkeler arasında ankete verilen cevaplar bakımından büyük farklılıklar olmasına rağmen; verilen temel mesaj, Avrupalıların kendi ülkelerinde ayrımcılığın yaygın olduğunu düşünmesi (% 64) ve değişime hazır olduğudur. Avrupalıların büyük bir çoğunluğu, özürlü (% 79), çingene (% 77), 50 yaşının üzerinde (% 69) veya farklı bir etnik kökene sahip olmanın (% 62) toplumda bir dezavantaj yarattığına inanmaktadır. Aynı zamanda, bütün üye ülkelerde çoğunluk, farklı etnik kökenden insanların ulusal kültürü zenginleştirdiğini düşünmektedir. Büyük bir çoğunluk, daha fazla kadının yönetici pozisyonunda (% 77) ve Parlamento’da yer alması (% 72) gerektiğini ifade etmiştir. Birçok kişi, ayrıca daha fazla özürlünün ( % 74) ve 50 yaşın üzerindeki kişinin (% 72), istihdama katılması gerektiğine inanmaktadır. Konu istihdama geldiğinde; özürlülük ve yaş, Avrupalıların en dezavantajlı konumda olduğunu düşündükleri kişilerdir. Ankete katılan her 10 kişiden yaklaşık 8’i, eşit niteliklere sahip 50 yaşındaki bir kişinin, 50 yaş altındaki bir kişiyle karşılaştırıldığında istihdam ve terfi bakımından daha az şansı olduğunu ve aynı durumun özürlü kişiler için de geçerli olduğunu düşünmektedir. Katılımcıların birçoğu (% 68), ailevi sorumlulukların yönetici pozisyonlara getirilmelerinde bir engel olduğunu ifade etmiştir. Bu görüş, özellikle İspanya ve Almanya’da (her ikisinde de % 76), çok güçlü şekilde vurgulanmıştır. Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı internet sayfası, vatandaşların katılabileceği faaliyetlere ilişkin güncel bilgiler sunarak, farklı faaliyetler için ilham kaynağı olacak ve iletişim ağlarını geliştirerek 2007 yılı boyunca önemli bir iletişim aracı görevini üstlenecektir. Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla, 2007-2013 yılları arasında fon sağlanacak olan istihdam ve dayanışma için Avrupa Birliği’nin yeni programı “PROGRESS”, Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılı süresince oluşturulan iyi fikirlerin bazılarının hayata geçirilmesini sağlayacaktır. Yeni yaklaşımlar, yeni fikirler ve Avrupa Herkes İçin Fırsat Eşitliği Yılının getirdiği ivme, eşitlik ve ayrımcılıkla mücadele alanında Avrupa Birliği’nin çabalarını daha da ilerlemesine yardımcı olacaktır. (AVRUPA KOMİSYONU) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER 5 SAYFA 6 HASTALIK TEMELİNDE İŞTEN ÇIKARMAYA İLİŞKİN AVRUPA ADALET DİVANI KARARI A “27 Kasım 2000 tarihli 2000/78 Sayılı Konsey Direktifi, istihdam ve çalışma hayatında eşit muamelenin sağlanması ve özürlülüğü de kapsayacak şekilde belli temellerde ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla genel bir çerçeve vrupa Topluluğu Adalet Divanı (ATAD), İspanyol bir işçi tarafından yemek sanayisinde hizmet sağlayan şirketine karşı 11 Temmuz 2006 tarihinde açtığı davada, özürlülük kavramının yorumunu yeniden yapmıştır. Mahkemenin kararı, Çerçeve Direktif tarafından garanti altına alınan özürlülük temelinde ayrımcılığa karşı işçinin korunmasının, işten çıkarma durumunda da uygulanacağını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte ATAD, özürlülük ve hastalık durumlarının aynı kavramlar olarak ele alınmaması gerektiğini ortaya koyarak; bu kavramlar arasında önemli bir ayrım yapmıştır. Buna göre, hukuki olarak hastalığa ilişkin nedenlerle fesih, özürlülük temelinde fesih ile aynı şey değildir. Özürlüleri Korumaya Yönelik AB Müktesebatı 27 Kasım 2000 tarihli 2000/78 Sayılı Konsey Direktifi, istihdam ve çalışma hayatında eşit muamelenin sağlanması ve özürlülüğü de kapsayacak şekilde belli temellerde ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla genel bir çerçeve oluşturmuştur. Söz konusu Direktif, istihdamda özürlülük temelinde ayrımcılık konusunu ele alan ilk Avrupa Birliği önlemidir. Bununla birlikte, metinde özürlülüğün tam bir tanımı yer almamaktadır. Direktif, işverenlerin özürlü olmaktan dolayı ortaya çıkan dezavantajların ortadan kaldırması amacıyla önlemler almalarını öngörmektedir. 2. Maddenin b fıkrası, “belirli bir özüre sahip kişilere ilişkin olarak işveren veya işveren vekili veya işletme, ulusal mevzuatına uygun önlemleri almakla sorumlu olduğunu” belirtmektedir. Bu önlemler, kişilerin dezavantajlarının ortadan kaldırılması amacıyla özürlülere ilişkin olarak işveren tarafından makul bir kolaylık sağlanması gerektiğine ilişkin Direktifin 5. Maddesi ile uyumlu olmalıdır. Bundan dolayı, ulusal mevzuatta tanımlanmamış olması durumunda, Direktifte ortaya konulan standart bir özürlülük tanımı bulunmamaktadır. oluşturmuştur.” ATAD Kararı ATAD’ın kararı, yemek sanayisinde hizmet sağlayan İspanyol Eures şirketinde işçi olarak çalışan Sonia Chacon Navas tarafından açılan davaya ilişkindir. Sonia Chacon Navas, sekiz ay süreyle işine ara vermiştir ve hastalık nedeniyle çalışmasının uygun olmayacağı tespit edilmiştir: Sayın Navas’ı tedavi eden kamu sağlığı kurumuna göre, Sayın Navas’ın kısa dönemde işine dönme ihtimali bulunmamaktadır. Bu nedenle, işvereni tazminat teklifi ile birlikte bildirimli fesihte bulunmuştur. Bunun üzerine Sayın Navas, feshin özürlülük temelinde ayrımcılık olduğu gerekçesiyle Eurest şirketine karşı dava açmıştır. Davaya bakan İspanyol mahkemesi, hastalığın geri dönülemez bir özre sebep olabileceği gerekçesiyle, hastalık temelinde iş sözleşmesinin feshinin, AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYFA 7 özürlülük temelinde ayrımcılığın bir şekli olduğu görüşünde bulunmuştur. Bununla birlikte, İspanyol hukukunda özürlülük tanımının olmamasından dolayı mahkeme, Avrupa Topluluğu Adalet Divanına başvurmuştur. Özürlülüğün Tanımı Söz konusu davada ATAD, Direktifte açık bir tanımın olmamasından dolayı özürlülük kavramının, AB’de “özerk ve tek” yorumunun olması gerektiğini ortaya koymuştur. ATAD’ın görüşüne göre Direktif bağlamında “özürlülük”, “özellikle fiziksel, zihinsel veya psikolojik eksikliklerden kaynaklanan ve mesleki yaşama kişinin katılımını engelleyen sınırlamalar” olarak anlaşılmalıdır. ATAD, ayrıca çerçeve direktifte kapsanan korumayı düzenlerken; yasa yapıcının, hastalıktan farklı bir terim kullanılmasını bilerek tercih ettiğini vurgulamıştır. Bu, hastalık ve özürlülüğün eş anlamlı olmadığını ve aynı kavram olarak ikame edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. “ATAD’ın kararına göre sadece hastalık nedeniyle işten çıkarılan birisi, özürlülük ATAD, özürlülüğün uzun dönemli olarak mesleki yaşama girmesini engelleyen bir şey olduğu sonucuna varmıştır. Direktifin özürlülerin çalışma yaşamına uyum sağlaması amacıyla önemli fikirler ortaya koyduğu ve uzun döİYA L Otemelinde G nemli olduğu tahmin edilenD bir şey ayrımcılığın engellenmesine yönelik olduğu çıkarımını yapabiliriz. temelinde Özürlülük ve Hastalık Arasındaki Farklılık değerlendirilemez.” Sayın Navas, hastalık nedeniyle işten çıkarılmış ve ATAD’ın kararına göre sadece hastalık nedeniyle işten çıkarılan birisi, özürlülük temelinde ayrımcılıkla mücadele Direktifinde ortaya konan çerçevede değerlendirilemez. Bununla birlikte ATAD, Navas’ın iddiasını reddetmesine rağmen, kararının kesinlikle özürlülük temelinde bir kişinin işten çıkarılmasının Direktif tarafından sağlanan ayrımcılık tanımı içinde yer aldığını açıklığa kavuşturmuştur. Direktifin özürlü insanlara makul bir kolaylık sağlamaya zorladığı gerçeği, böyle makul bir kolaylığın olmadığı durumda herhangi bir işten çıkarmanın, nitelikleri yetersiz, görevinin temel fonksiyonlarını yerine getirememesi durumunda bile Direktife aykırılık teşkil edeceği anlamına gelmektedir. (AVRUPA YAŞAM VE ÇALIŞMA KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ VAKFI) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER ayrımcılıkla mücadele Direktifinde ortaya konan çerçevede SAYFA 8 HOLLANDA: ÇOCUK BAKIMI HİZMETLERİ ARACILIĞIYLA KADIN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANLARININ ARTIRILMASI Ç ocuklar için bakım hizmetleri konusu, Kasım 2006 tarihindeki seçim öncesi düzenlenen kampanyalarda önemli bir rol oynamıştır. Hemen hemen bütün büyük siyasi partiler, temel gündüz bakım kolaylıklarının çeşitli şekillerini önermişlerdir; Hollanda Sendikalar Konfederasyonu bile, kendi önerisini ileri sürmüştür. Kadının işgücüne katılım oranının artırılması, bu bağlamda harekete geçiren en önemli unsurdur. Önerliler, kısmi zamanlı çalışan ve çocuklarına bakmak üzere izin alan kadınların kariyer olanaklarını kötüleştirdiğini gösteren çalışmaların sonuçlarına karşı yapılmıştır. “Hollanda Sendikalar Konfederasyonunun planın önemli noktalarından birisi, ebeveynlerinin istihdamda yer alıp almadığına bakılmaksızın, 13 yaşının altındaki tüm çocuklara gündüz bakımı hizmetinin sağlanmasıdır.” Hollanda Sendikalar Konfederasyonunun Önerisi Ekim 2006 tarihinde Hollanda Sendikalar Konfederasyonu (Federatie Nederlandse Vakbeweging), çocuklara bakım hizmetlerinin sağlanması için kendi önerisini şekillendirmiştir. Planın önemli noktalarından birisi, ebeveynlerinin istihdamda yer alıp almadığına bakılmaksızın, 13 yaşının altındaki tüm çocuklara gündüz bakımı hizmetinin sağlanması gerektiğidir. Bu öneriye göre gündüz bakımı, öğle yemeği kolaylıkları ve ilkokula devam eden dört ve üstü yaştaki çocuklar için okul-sonrası bakımı kapsamaktadır. Gelirleriyle bağlantılı ebeveynlerin katkısı, en fazla net gelirin % 5’i kadar olacaktır. Bununla birlikte, tek-ebeveynli aileler bu uygulamadan muaf olacak ve 10,000 € yıllık gelir eşiği önerilmiş olup; bu eşiğin altında geliri olan ebeveynlerin, ekonomik olarak katkı vermelerine gerek olmayacaktır. Bu planın, hükümete 5 milyar €’ya mal olacağı tahmin edilmekte ve bu miktarın % 20’sinin ebeveynler tarafından karşılanacağı tahmin edilmektedir. Hollanda Sendikalar Konfederasyonu, bu sistemin kadının işgücüne katılım oranını artıracağını düşünmektedir. Diğer Çocuk Bakımı Önerileri Hollanda Sendikalar Konfederasyonunun önerisi, siyasi partiler tarafından ortaya konulan kurumsal çocuk bakımına ilişkin öneriler dizisinin sonuncusudur. Kasım 2006 genel seçim sürecinde, hemen hemen tüm siyasi partiler çocuk bakımı için bir öneride bulunmuştur. Seçim öncesi kampanyalarda muhafazakar liberal Özgürlük ve Demokrasi İçin Halkın Partisi (Volkspartij voor Vrijheid en Democratie, VVD), çocuk bakımı hizmetlerinin bedava sağlanması gerektiğini ortaya koymuştur. Temel hizmet olarak sağlanan çocuk bakımının kapsamı içerisinde, İşçi Partisi (Partij van de Arbeid) haftada üç gün gündüz bakımı önermiştir. AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYFA 9 Eylül 2006 tarihinde Sosyal İşler Bakanı Arie-Jan de Geus, ebeveynlerin % 80’i için bakım masraflarının azaltılmasını önermiştir. Bakan, ayrıca bazı işverenlerin halen ödemek zorunda olduğu zorunlu işveren katkılarının da kaldırılmasını istemektedir. Bununla birlikte, Bakan çocuk bakımının temel bir hizmet haline gelebilmesi için yapılan tüm önerilerin gerçekçi olmadığını ve özellikle bedava çocuk bakım hizmetinin hiç de sürdürülebilir olmadığını düşünmektedir. Mevcut Hükümler ve Çalışma Bulguları Yaşam Döngüsü İzin Düzenlemeleri Balkenende hükümeti tarafından 2002 yılında tanıtılan yaşam döngüsü izin düzenlemeleri, mesleki eğitim veya ek bakım hükümleri gibi işçilerin farklı izin gereksinimlerini karşılayacağı düşünülmüştür. Daha önceki izin düzenlemeleri ile karşılaştırıldığında yaşam döngüsü izin düzenlemesi, tasarruf yapısı ile karakterize edilmiştir. Vergi kolaylığını sunan plan, işçilerin kazançlarının belli bir oranı katkıda bulunarak izin için biriktirmelerini sağlamaktadır. Çalışmalar, özellikle erkek işçilerin erken emekliliğin yeni bir şekli olan düzenlemeyi kullanacağına ilişkin beklentiyi desteklemektedir. Analizler, ayrıca kadınların bakıma ilişkin görevlerini gerçekleştirmek amacıyla kariyerlerinde yaşam döngüsü izin düzenlemesini kullanmaya daha hazır olduğunu göstermektedir. “Son yapılan çalışma, erkeklerin kısmi zamanlı çalışmayı kariyerleri açısından bir engel olarak algılamamalarına rağmen; kadınların Kısmi Zamanlı Çalışma bunu engel olarak Son yapılan çalışma, erkeklerin kısmi zamanlı çalışmayı kariyerleri açısından D İ Y algılamamalarına ALOG bir engel olarak rağmen; kadınların bunu engel olarak gördüğünü göstermektedir. Birçok durumda çok kalifiye olan erkeklerin, kariyerlerinin başında ve kısa bir süre için kısmi zamanlı çalıştıkları görülmektedir. Bu, onların diğerlerini yakalamalarını kolaylaştırmaktadır. Buna karşın, kadınlar daha uzun sürelerle kısmi zamanlı çalışmaktadır. Kısmi zamanlı çalışmanın, onların sosyo-ekonomik statüleri üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Ücret artışı, sınırlıdır ve kısmi zamanlı çalışılan pozisyonlar, liderlik rolleri ile pek uyuşmayan olarak sınıflandırılmaktadır. İzin almak, üçte ikisinin kısmi zamanlı çalıştığı çocuklu, evli kadınlar için bu olumsuz eğilimi daha da kötüleştirmektedir. Genel olarak, çalışma sürelerinde geçici azalma veya kesinti, özellikle kadın işçilerin kariyerleri üzerinde olumsuz etkide bulunmaktadır. Çalışma, ayrıca kadınların halen erkek meslektaşlarına göre daha az ücret aldığını göstermektedir. İşgücü piyasasından isteksiz ayrılışa yönelik de bulguları araştıran çalışma, çalışma hayatında kesintinin standart çalışma kalıplarından sapma olarak sayıldığını ortaya koymuş ve işçilerin kariyeri açısından olumsuz sonuçlar ortaya koymaya devam edeceğini vurgulamaktadır. (AVRUPA YA- ŞAM VE ÇALIŞMA KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ VAKFI) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER gördüğünü göstermektedir. “ SAYFA 10 ÇEK CUMHURİYETİ: METAL İŞÇİLERİ FEDERASYONUNUN AVRUPA ÇALIŞMA KONSEYLERİNE İLİŞKİN PROJELERİ Ç “Avrupa Çalışma Konseylerine ilişkin AB Direktifinin uygulanabilmesi için Topluluk ek Metal İşçileri Federasyonu, Avrupa Çalışma Konseylerine ilişkin ikinci projesini tamamlamak üzeredir. Her iki projede, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilmiştir. Metal İşçileri Federasyonu’na göre, bugüne kadar sayıları yaklaşık 280’e ulaşan Çek Cumhuriyeti’ndeki birçok yabancı şirketin varlığı, bu her iki projenin yapılmasının nedenini oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’nin genişlemesiyle birlikte, Avrupa Çalışma Konseylerine ilişkin AB Direktifi hükümleri (94/45 Sayılı Direktif), Çek Cumhuriyeti’ni de kapsayacak şekilde yeni üye ülkelere doğrudan genişletilmiştir. Direktifin uygulanabilmesi için Topluluk düzeyindeki bir işletmenin, üye ülkelerde en azından 1000 işçiyi istihdam etmesi ve en azından iki üye ülkenin her birinde en az 150 işçisinin bulunması gerekmektedir. düzeyindeki bir işletmenin, üye ülkelerde en azından 1000 işçiyi istihdam etmesi ve en azından iki üye ülkenin her birinde en az 150 işçisinin bulunması gerekmektedir.” Metal İşçileri Federasyonunun, Avrupa Çalışma Konseyleri alanında şu anda 63 temsilcisi bulunmaktadır ve yeni üye ülkelerin temsilcilerini, de içermek üzere diğer Avrupa Çalışma Konseylerinin sayısının artırılması istenmektedir. Mevcut Avrupa Çalışma Konseylerine yeni üye ülkelerden yeni üyelerin girişi, tam olarak otomatik olmadığına dikkate alınmalıdır. İki Çokuluslu İşçi Temsilcilerinin Eğitimi Avrupa Çalışma Konseylerinin önceden mevcut bulunduğu işletmeler için yeni temsilcilerin Avrupa düzeyindeki üyelikleri için hazırlıklar yapılmalıdır. Avrupa Çalışma Konseylerinin henüz kurulmadığı durumda ise, Avrupa Çalışma Konseylerinin kurulmasına ilişkin anlaşmanın yapılması için girişimde bulunulması gerekmektedir. Bu, 2004-2005 yılları arasında gerçekleştirilen ilk projenin konusunu teşkil etmektedir. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da faaliyet gösteren Železiarne Podbrezová ve HTC Holding, Avrupa Çalışma Konseylerinin kurulması için gerekli koşulları karşılaşmıştır. Bunun üzerine Metal İşçileri Federasyonu, Avrupa Çalışma Konseyleri konusunda bu şirketlerdeki işçi temsilcilerinin eğitilmesi amacıyla Avrupa Komisyonuna bir proje sunmaya karar vermiştir. Slovakya tarafından Slovak Metal İşçileri Federasyonu, Belçika Hristiyan Metal İşçileri Birliği ve Avusturya Metal Çalışanları ve Tekstil Birliği sendika temsilcilerinin işbirliği ile bu proje başarılı ile gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte HTC Holdingdeki durum, sendikaların bakış açısından pek de başarılı değildir. Holdingin yönetimi, Avrupa Çalışma Konseyi kurul- AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER SAYFA masını desteklememiş ve buna karşılık Metal İşçileri Federasyonu, şirketin yönetimine karşı harekete geçmiştir. Şirketin yönetimi, şirketin 94/45 Sayılı Avrupa Birliği Direktifinin kapsamına girmediğini düşünmekte ve bu sebeple Avrupa Çalışma Konseyi kurulmasına ilişkin herhangi bir adım atmayı reddetmektedir. Železiarne Podbrezová şirketinde ise, Avrupa Çalışma Konseyi kurulması işlemlerine yakın bir gelecekte başlanması planlanmaktadır. Örgütlerle İlişkilerin Güçlendirilmesi 2006 yılının ilk yarısında, Avrupa Çalışma Konseylerine ilişkin ikinci proje başlamıştır. İlk olarak, şirketlerdeki Metal İşçileri Federasyonu temsilcilerine Avrupa Çalışma Konseylerine ilişkin bütün bilginin sağlanması amaçlanmıştır. İkinci olarak Romanya (Solidaritatea Metal and Metarom), Bulgaristan (NFTINI Podkrepa CL) ve Slovenya’daki (Slovenya Metal ve Elektrik Endüstrisi Sendikaları) örgütler ile Brüksel’deki Avrupa Metal İşçileri Federasyonuyla ilişkileri güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Proje, işçi temsilcileri, mevzuat, Avrupa Çalışma Konseyi model antlaşması ve iyi uygulama örnekleri gibi konuları ve Avrupa Çalışma Konseyleri hakkında bilgileri içeren Cd-romun oluşturulmasını içermektedir. Metal İşçileri Federasyonu temsilcileri için bu konularda seminer düzenlenmiştir. Avrupa Çalışma Konseylerini başarıyla gerçekleştirmiş olan İngiliz Sendikası Amicus, Danimarka Sanayi İşçileri Merkezi Örgütü ve Alman Metal İşçileri Birliğinden temsilciler de, bu seminerlere katılmıştır. Metal İşçileri Federasyonu Başkanı Josef Stredula’ya göre, her iki projede başarılı sonuçlar vermiştir. AB üyesi ülkelerde faaliyet gösteren çokuluslu işletmelerdeki sendika temsilcileri arasında önemli köprüler kurulmuştur. (AVRUPA YAŞAM VE ÇALIŞMA KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ VAKFI) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER 11 SAYFA 12 ÇALIŞMA SÜRELERİ DİREKTİFLERİ Hüseyin Ali Âli TANGÜREK AB Uzman Yrd. “Direktife genel olarak uyumlu olan 4857 sayılı İş Kanunumuz dikkate alındığında çalışma süresi ve gece (süresi) tanımları yapılmış olmasına rağmen (Devlet memurları Kanunu hariç olmak üzere) gece işçisi, vardiya çalışması, vardiya işçisi, gezici işçi, kıyı çalışması ve yeterli dinlenme tanımlarının Ç alışma Sürelerine ilişkin 2003/88/EC Sayılı Direktif 1993 yılında çıkarılan 1993/104/EC sayılı Direktifi revize etmiştir. Söz konusu Direktif Avrupa Birliği Üye Ülkelerinde kamuda ya da özel sektörde çalışanların çalışma sürelerini, dinlenme sürelerini, haftalık ve yıllık izinlerini, gece çalışmalarını, fazla mesailerini, vardiyalarını ve çeşitli çalışma şekillerini düzenlemektedir. Direktif çalışma hayatının temel unsurlarını düzenlemekte olduğundan büyük bir önemi haizdir. Bu önem dolayısıyla Direktif son zamanlarda Avrupa Birliği’nin gündemindeki en önemli hususlardan birini oluşturmaktadır. Direktife genel olarak uyumlu olan 4857 sayılı İş Kanunumuz dikkate alındığında çalışma süresi ve gece (süresi) tanımları yapılmış olmasına rağmen (Devlet memurları Kanunu hariç olmak üzere) gece işçisi, vardiya çalışması, vardiya işçisi, gezici işçi, kıyı çalışması ve yeterli dinlenme tanımlarının yapılmamış olduğu görülecektir. 657 Sayılı Devlet Memurları kanunu kapsamında ise yukarıdaki tanımlar mevcut değildir. Ayrıca İş Kanunumuzda bazı denkleştirme süreleri ve istisnalar kapsamında uyumsuzluklar mevcuttur. Direktifin kapsamı ile karşılaştırıldığında, ülkemizde hali hazırda yürürlükte olan İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu kapsamı dışında kalan bazı sektörlerin bulunması bir eksiklik teşkil etmektedir. 2005/47/EC Sayılı Direktif Avrupa Ulaştırma İşçileri Federasyonu ile Avrupa Demiryolları Federasyonu arasında, birlikte işleyen sınır ötesi hizmetlerde çalışan mobil işçilerin çalışma şartlarını düzenlemek üzere imzalanan sözleşmeyi onaylamaktadır. Ancak ülkemizde diğer ülkelerle birlikte işleyen sınır ötesi bir demiryolu hizmeti bulunmadığından konu ile ilgili düzenleme bulunmamaktadır. yapılmamış olduğu görülecektir.” 2000/79/EC Sayılı Direktif, Avrupa Havayolları Derneği (AEA), Avrupa Ulaşım İşçileri Federasyonu (ETF), Avrupa Kokpit Derneği (ECA), Avrupa Bölgesel Havayolları Derneği (ERA) ve Uluslararası Hava Taşıma Derneği (IACA) Tarafından Akdedilen “Havacılık Sektöründe Mobil Personelin Çalışma Sürelerinin Düzenlenmesine İlişkin Avrupa Anlaşması”nı düzenlemektedir. Sivil havacılıkta çalışma sürelerine ilişkin İş Kanununda herhangi bir hüküm yoktur. Sivil havacılık kapsamında çalışanlar İş Kanunu kapsamının dışındadır. Fakat konu ile ilgili Hava İş Kanunu Tasarısı hali hazırda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndedir. Konu ile ilgili düzenleme İş Kanununda olmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Uçucu Ekip Uçuş Görev ve Dinlenme Süreleri ile Uygulama Esasları Talimatında çalışma ve dinlenme süreleri DİREKTİF SAYFA belirlenmiştir. Söz konusu taslak kanunda çalışma süresi, sivil havacılıktaki mobil personel, blok uçuş zamanı tanımları Direktif ile uyumlu olarak hazırlanmıştır. Ayrıca ücretli yıllık izin, ücretsiz sağlık kontrolü, yıllık azami çalışma süresi, blok uçuş süresi, boş günler ve diğer konular Direktifle uyumlu şekilde düzenlenmiştir. 1999/63/EC Sayılı Direktif gemicilerin çalışma sürelerini düzenlemektedir. Gemicilere yönelik çalışma sürelerini Ulusal Mevzuatımızda Deniz İş Kanunu belirlemektedir. Deniz işlerinde çalışanlar için çalışma süresi günlük sekiz saat haftalık 48 saat olarak belirlenmiştir. Ancak fazla çalışma süresi ve toplu sözleşmeler aracılığıyla düzenlenen koşullara yönelik herhangi bir hüküm mevcut değildir. Deniz İş Kanunu Uluslararası Antlaşmalara uygun olarak hazırlanmış olsa da yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Direktiflerin gayri resmi Türkçe çevirilerine ve uyum tablolarına Başkanlığımızın internet sayfasından (http://ab.calisma.gov.tr) ulaşabilirsiniz. DİYALOG DİREKTİF 13 SAYFA 14 SOSYAL DİYALOG PROJESİ HİBE PROGRAMI “İşçi, işveren ve memur sendikaları arasında, sosyal diyaloğu ve daha iyi çalışma koşullarını desteklemeyi amaçlayan toplam 1.67 milyon Euro bütçeli yirmi altı İşçi, işveren ve memur sendikaları arasında, sosyal diyaloğu ve daha iyi çalışma koşullarını desteklemeyi amaçlayan toplam 1.67 milyon Euro bütçeli yirmi altı proje, Ankara Hilton Otel’de 24 Ocak 2007 tarihinde yapılan bir konferansla başlatılmıştır. Törenin açılış konuşmaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn. Murat Başesgioğlu ile Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini tarafından yapılmıştır. Törende ayrıca TİSK, TÜRK-İŞ, HAKİŞ, KAMU-SEN, MEMUR-SEN ve BASK Başkanları da birer konuşma yapmıştır. Açılış münasebetiyle konuşan Büyükelçi Pierini şu açıklamayı yaptı: “Bu projeler, Türkiye’de sosyal diyalog kültürünün güçlendirilmesine destek verecektir. İşçi, işveren ve memurları temsil eden sendikaların kapasitelerinin güçlenmesine ve iş yerlerinde sosyal diyalog kültürünün tesis edilmesine yardımcı olacaktır”. Daha büyük bir etki için ortak projeler … proje, Ankara Hilton Otel’de 24 Ocak 2007 tarihinde yapılan bir konferansla Türkiye’deki sosyal ortakların ulusal, sektörel ve işyeri düzeyinde uygulanmak üzere ortaklaşa hazırladıkları projeler, TİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, KAMU-SEN, MEMUR-SEN ve BASK Konfederasyonlarına bağlı sendikaların yanı sıra, kamu kuruluşları ve belediyeler tarafından uygulanacaktır. Projelerin ortalama bütçeleri € 65,000’dur. başlatılmıştır.“ Her projede, çalışanları ve işverenleri temsilen en az bir örgüt yer almaktadır. İşçi-işveren sendikaları ile memur sendikaları ve kamu kuruluşları birçok sektörde ilk defa ortak projeler yürütecektir. Kayıt dışı istihdamdan yoksullukla mücadeleye, iş yasasının uygulanmasından çalışma şartlarının iyileştirilmesine kadar çeşitlilik gösteren projeler, çalışanlar ve işverenler arasındaki sosyal diyalog yoluyla uygulanacaktır. Büyük resmin bir parçası… Hibe projeleri, 1 Şubat 2006 tarihinde başlatılan ve Başkanlığımız tarafından yürütülen Avrupa Birliği destekli “Yenileşme ve Değişim için Türkiye'de Sosyal Diyaloğu Güçlendirme Projesi” kapsamında finanse edilmektedir. Toplam değeri 4.29 milyon € olan projenin genel amacı, söz konusu tarafların Avrupa Birliği sosyal politikaları kapsamındaki sorumluluklarına hazırlanmalarına yardımcı olmak üzere ülke çapında sosyal diyaloğun geliştirilmesidir. (AVRUPA KOMİSYONU TÜRKİYE DELEGASYONU) BAŞKANLIĞIMIZDAN HABERLER SAYFA ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI Adres: İnönü Bulvarı No: 42 06100 Emek/ANKARA Telefon: 0 (312) 212 56 12 Faks: 0 (312) 212 11 48 E-posta: [email protected] Hazırlayan: AB Uzman Yrd. Çağatay HALAT ab.calisma.gov.tr 15