Hava kirliliği sağlığı tehdit ediyor

advertisement
On5yirmi5.com
Hava kirliliği sağlığı tehdit ediyor
Trafik, kalitesiz yakıt kullanımı, ormanların yok olması gibi etkenler havayı kirletiyor,
kirlenen hava ise insan sağlığını tehdit ediyor...
Yayın Tarihi : 1 Mart 2013 Cuma (oluşturma : 10/21/2017)
Atmosferde oluşan toz, duman, gaz ve su buharı şeklindeki kirleticilerin insan sağlığı üzerindeki
etkilerini anlatan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab, hava kirliliğinin solunum yolu başta
olmak üzere kalbi, cildi, gözleri ve sinir sistemini olumsuz etkilediğini vurguladı.
Dr. Alahdab, “Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerinde yarattığı kısa vadeli etkiler alerjik reaksiyon
şeklinde ortaya çıkıyor ve geri dönüşümü olabiliyor. Örneğin havanın çok kirli olduğu günlerde
gözlerin kaşınması, kızarması, insanların hapşırması, öksürmesi gibi reaksiyonlar bu kapsama giriyor.
Ve bu etkinlilerin kalıcı hasar bırakma riski çok düşük oluyor. Uzun vadeli etkiler ise maruz kalınan
havanın içindeki kirlilik yoğunluğuna ve süreye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Hava kirliliğinin yoğun ve
sürekli olduğu bölgelerde yaşayan insanlarda öksürükten bronşite, kalp hastalıklarından kansere
kadar çeşitli kronik hastalıkların ortaya çıkma riski de artıyor” dedi.
Kirli havanın içeriğinde parçacıklar ve çeşitli gazlar bulunduğunu ve bu tanıma kimyasal olarak
sülfat, nitrat, amonyak, sodyumklorür ve mineral tozların su ile birleşip partikül haline gelmesi
sonucu oluşan katı maddelerin de dahil olduğunu belirten Dr. Alahdab, “Akciğerlerin içindeki hava
keseciklerine kadar girebildikleri için, küçük parçacıklar en tehlikeli grubu oluşturuyor. Solunan kirli
havanın içinde bulunan çeşitli gazlar da insan sağlığına zarar veriyor” diye konuştu.
Bu maddelerden birinin de karbonmonoksit olduğunu söyleyen Dr. Alahdab, “Karbonmonoksit ise
kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltarak kan damarlarının çeperlerinde, beyin ve kalp gibi duyarlı
dokularda işlev bozukluklarına yol açıyor. En yaygın hava kirletici gazlardan kükürtdioksit (SO2) ise
bronşit ve amfizem gibi akciğer hastalıklarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Taşıtların
egzozlarından ve sabit yakma tesislerinden çıkan gazların güneş ışığıyla birleşmesi sonucu ortaya
çıkan nitrik asit (HNO3) solunum yolu enfeksiyonlarına yatkınlığı artırıyor, akciğerde kalıcı
değişikliklere yol açabiliyor” ifadesini kullandı.
Hava kirliliği denilince asit yağmurlarının da unutulmaması gerektiğini dile getiren Dr. Alahdab,
“Havada oluşan, özellikle sülfirik asit ve nitrik oksit gibi gazlar havada su, oksijen ve oksidanlarla
birleşmesi halinde yağmura dönüşüyor. Aslında bir asit yağmuru olan bu yağış; yeşil alanları,
toprakta yetişen besinleri, denizleri ve dolayısıyla tüm canlıları etkileyerek ekosistemi bozuyor”
dedi.
SOLUNUM SİSTEMİ KENDİNİ KORUYOR
Soluma işlevi gerçekleştiğinde havanın, burun yoluyla akciğerlere kadar girdiğini ve bu yol üstünde
birkaç kontrol mekanizması olduğunu söylen Dr. Alahdab, “Burnun içindeki kıllar büyük partiküllerin
girmesine engel oluyor. Üst solunum yollarını geçip alt solunum yollarına giderken ana nefes
borusunun ve ana bronşların içinde ‘silya’ denilen, yukarıya doğru süpürme hareketi yapan yapılar
bulunuyor. Silyalar, üzerilerine takılan uygun büyüklükteki her türlü partikülü dışarı atmayı sağlıyor.
Bu mekanizmaları geçen partiküller ise akciğerlerin içindeki hava keseciklerine kadar ulaşabiliyor”
şeklinde konuştu.
KİRLİLİK ORANINI BİLMEK GEREKİYOR
Hava kirliliğinden herkes aynı ölçüde etkilenmese de en sağlıklı insanların dahi bu durumun
olumsuzluklarına maruz kalma olasılığının bulunduğunu sözlerine ekleyen Dr. Alahdab, özellikle
çocukların, yaşlıların, gebelerin ve kronik hastalığı olanların kirlilikten daha fazla etkilendiğini
belirtti. Dr. Hişam Alahdab, bağışıklık sistemleri ile akciğerlerinin gelişimi henüz tamamlanmamış
çocukların daha hızlı nefes alıp vermeleri ve dışarıda çok zaman geçirmeleri nedeniyle bu grupta
riskin arttığını vurgulayarak “Savunma mekanizmalarının zayıflaması ve kronik hastalıkların artması
nedeniyle yaşlılar da kirlilikten fazlaca etkileniyor” dedi.
HAVA KİRLİLİĞİNİ ÖNLEMEK İÇİN ALINABİLECEK TEDBİRLER
• Sanayi tesislerinin baca gazı sınır değerlerine uymaları sağlanmalı,
• Isınmada yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli ve
binalarda ısı yalıtımına önem verilmeli,
• Sobalar ve kalorifer kazanları kriterlere uygun olmalı,
• Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak özendirilmeli,
• Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,
• Yeni yerleşim yerlerinde bölgesel ısıtma sistemleri kullanılmalı,
• Kent içi ulaşımda uygun meyilli alanlarda bisiklet yolları, park yerleri, kiralama sistemi
oluşturulmalı, kamuoyu bilgilendirmesi de sağlayarak bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalı,
• Isınma ve geri kazanım için atık yakmanın önüne geçilmesi amacıyla, atıklar geri kazanılarak
değerlendirilmeli veya uygun atık yakma tesislerinde yakılarak bertaraf edilmeli,
• Yerleşim alanları dışında ve hakim rüzgar yönü dikkate alınarak sanayi tesislerinin yer seçimi
yapılmalı, imar planlarında bu alanların çevresinde yapılaşmalar önlenmeli,
• Euro 4 ve üzeri standartları sağlayan, emisyonları düşük motorlu taşıtlar tercih edilmeli veya
desteklenmeli,
• Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı,
• Araçların egzoz emisyon ölçümleri periyodik olarak yapılmalı.
ntvmsnbc
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Hava kirliliği sağlığı tehdit ediyor
Download