C. Senatosu B : 58 Eğer yüksek müsaadeniz olursa 5 - 10 daki­ ka, beni dinlemek lûtfunda bulunursanız min­ nettar kalırım. Mu'hterem Senato arkadaşlarım, ! Sion günlerin, bütün Türk Milletine endişe ve biraz da ümitsizlik vermeye başlıyan ve mü­ messilleri olarak hepimize sıkıntı ve üzüntü his­ se tiren iç. politika olayları karşısında, da'ha faz­ la mütehammil ve sabırlı olamıyarak; bu mu­ kaddes çatı altında mesul ve sorumlu durum­ da toplanmış siz muhterem arkadaşlarımla yı­ kıcı değil yapıcı bir konuşma, ihtiyacını duy­ muş bulunuyorum. Peşinen arz edeyim ki maruzatım; sizlerin ay­ nı hak ve şartlar içinde bulunan fakat bugün için henüz siyasi bir taraf tutmamış olan bir arkadaşınızın parti mülâhazası olriıaiksızın ifa­ de edeceği açık beyanlar olup ne şansısları, ne de şu veya bu partiyi asla terviç veya hedef ittihaz etmiyeeektir. Bir çoğunuzu evvelden, bir kısmını da bu­ rada tanıdığım partili partisiz bütün arkadaş­ larım hakkındaki hüsnüniyete dayanan naçiz kanaatim şudur ki; yegân yegân her biriniz asgari millet ve memleket yolunda benim ka­ dar idealist; asgari benim kadar vatanperver ve asgari benim kadar vo benden datha üstün derecelerde ehliyet ve liyakat sahibi münevver arkadaşlarımsmız. Yine biliyorum ve inanıyorum 'ki ber biriniz 'Türkiye'nin içinde 'bulunduğu büyük problem­ leri hakkiyle görüyor, bu namuslu ve zavallı milletin sırf idare edenlerin politika istismarı yüzünden seneler boyu çektiği ıstırabı; bugün­ kü emniyetsizliğini ve sefaletini yakından ve apaçık müşahede buyurarak 6 aydan beri siz de üzülüyor ve her halde sabırsızlanıyorsunuz. Konuşmamı tasarladığım bugünde Ankara'da beliren ilk ihtar tesadüfen göz önünde bulunu­ yor. Bu topluluk içinde 'bir çoğumuz demokra­ tik sis'temin vazgeçilmez anasırı olan muhtelif partilere intisabetmiş olmamıza ve yek nazar­ da ayrı ayrı gibi görünen yollardan ilerleme­ mize rağmen biliyorum ki, hepimiz partili ve partisiz olarak aynı bir gaye ve hedefte birleş­ miş bir haldeyiz. O hedef de; süratli ve tercih­ li bir plânlama ve hamle ile millet ıstırapları­ nın dindirilmesi, muasır medeniyet seviyesi lâ­ fının artık nazariyattan çıkarılıp tahakkuk ha­ line sokulması, Türk yurdunun kaldmdınlma- 3.5.1962 O : İ I sı, çoğunluğu ile geride kalmış vatandaş top­ luluğunu hemen görüp açlık, işsizlik, sefalet ve ıstıraptan kurtarıp bu kütleye bir oh de­ dirtme; ve başta da Türk yurdunun bütünlüğü ve istiklâli ile bu şerefli sancağın altında bizI den sonra gelecek evlâtlarımıza hür ve müreffe'h bir vatan bırakmak gibi ulvi bir hedefte toplanmış bulunuyor. Aslında büyük idealleri ve gayeleri bir olan insanların millete fayda vermiyecek küçük hesaplar, ve politika oyunlaI rmda 6 aydan beri (belki çalışmaları inkâr edilemez ama) sadra şifa vermiyecek bir çekişI me ve -dedikodu sınırı içinde dolaşmalarının I sebebi veya .sebepleri ne oluyor. Çilekeş milleti I huzursuz ve ümitsizliğe, piyasayı darlığa dün­ ya efkârını bu büyük ve kuvvetli memleket hakI kında .şüphe ve tereddütlere sevk 'etmeye kimin hakkı vardır? Bu hak ancak bu yurdun yaşaI masını is'temiyen düşmanların kendilerinde gör­ dükleri bir bak olmaz mı? Har'b etmeden bir memleketi yıkma Ve bir milleti y'ok etme yoI lunda modern yıkıcılık da sarf olunan gayretI ler'le mütekâmil propaganda, ve zıt kutupları birbirine tutuşturarak ateş yaratma taktiğini bilmiyor muyuz? Da'ha. öğrenmedik mi, dışarıda kulağımıza kadar getirilen !hem de en sâf ve I samimî arkadaşlarımızın dahi alet olabildikleri I fısıltı ve cereyanları duymuyor muyuz? I Neden birbirimize -sokulup da yakın dostluk I ve temaslarımızı inkişaf ettirmeden hâlâ birbi­ rimize basım cepheler gibi gergin bir hava. içinde her konuşmamızda bir taviz, her düşiiI nüşte bir suiniyet arar durumda, korkak ve mütereddit duruyoruz? Şahsan hangi partiden I olursa olsun benim ayrı ayrı temas ettiğini I kimselerle aramızda hiçbir ihtilâfın bulunmaI dığmı görüyor, hissediyor müsterih ve müte­ selli oluyorum. Fakat iş parti ve partiler mevI zuuna gelince, şayanı hayrettir ki, derhal baş­ ka türlü bir cereyan alıyor. Buraya mukaddes bir vazife ifası için toplanmış arkadaşların I vakit geçirmeden 'hastalığı ve arızaları keşfe­ derek çare aramaları bir borç ve vazife değil midir? Biz buraya her halde dışardan esen her rüzgâra, akıntıya tâbi olarak sürüklenip gidecek ru'hsuz birer madde olmak için gelmedik. Has­ talık ne ise onu bulmak teşhisini koymak ve süratle bütün açıklığı ile onların üzerine yük­ lenip anlaşmış ve istikrarlı bir tutumla millet I derdine deva olmak için toplandık. Bu hasta- - 602 —