On5yirmi5.com Kulaklığınızın sesi ne kadar yüksek? Yüksek sesle kulaklık kullananlar dikkat! Yayın Tarihi : 28 Haziran 2012 Perşembe (oluşturma : 10/21/2017) Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Hasan Ümit Özçağlar, yüksek sesle kulaklık kullanmanın geri dönüşümü olmayan sağırlıkla sonuçlandığını söyledi. Kulaklık kullanma konusunda özellikle gençlerin yaygın bir kötü alışkanlığı olduğunu kaydeden Özçağlar, işitme kaybı olmayan ve son derece sağlıklı insanların uzun süre yüksek sesle kulaklık kullandıktan sonra sağır olabildiğini belirtti. Yolculuk esnasında ve otobüslerde yüksek sesle müzik dinlemenin kulaktaki işitme kayıplarından bir tanesi olan yüksek sese bağlı travmaya neden olduğunu ifade eden Prof.Dr. Özçağlar, "Travma mutlaka bir tekme tokat değildir. Çok şiddetli patlama olur, o da travma oluşturur. Bunlar iç kulaktaki duyu hücreleri üzerinde tahrip yapar. Ancak bu şekilde uzun süre, özellikle 5 yılın üzerinde devamlı, yüksek şiddetli sesle kulaklık kullanırsak kulak içerisindeki duyu ve sinir hücrelerini tahribiyete uğratır. Kişi yanlış alışkanlığı ile sağırlığa kadar gider. Bunun örneklerini çok görüyoruz. Özellikle genç erkekler ve bayanlarda biraz da özentiyi işin içerisine katarsak hafif ve orta derecede orta kulakta işitme kaybı olduğu zaman hastamızın iç kulağındaki sinir hücrelerinin tahribiyete başlamış demektir. Bunlar normalde 55-60 yaşlarında hepimizde olması gereken sağırlığı beklemek yerine, kendileri yüksek sesli gürültü travmasına maruz kalarak erken sağırlığa gidiyorlar" Gençlere gerek olmadıkça yolculuk sırasında ve sokaklarda gezerken yüksek frekanslı müzikleri dinlememeyi tavsiye eden Prof.Dr. Özçağlar, şunları söyledi: "Televizyonu, araba teyplerini normal sesle dinlesinler. Kulaklık takıp dış ortamdan izole olarak bütün sesi kendilerine yüklüyorlar. Bunları kullanmamalarını tavsiye ediyorum." SİNİRLER HARAP OLDUKÇA İŞİTME SEVİYESİ DÜŞÜYOR Son dönemlerde kulaklıkların açtığı işitme hasarları ile ilgili hastaneye çok sayıda başvuru olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özçağlar, sözlerini şöyle sürdürdü; "İç kulak kaslarında ölen bir siniri tekrar geri getirmek mümkün değil. Ancak, olay orada kesilirse daha ileri gitmesini engellemek için bariyer teşkil eder. Başka şekilde tedavisi olmaz. Kulağın bir adaptasyonu var, önce hafif sesle dinlemeye başlarsın, yavaş yavaş sinirler harap olur, sonra bu ses sizi tatmin etmemeye başlar, daha yüksek sesle dinlemeye devam edersiniz. Sinirler harap oldukça işitme seviyesi düşüyor. Biraz daha yükseltim derken kullanma yanlışları bir tarafa iç kulaktaki tahrip arttıkça siz daha yüksek şiddetli sesi algılamama gibi bir duruma geliyorsunuz, onun da maalesef farkında olmuyorsunuz." Telefon konuşmaları için sık şekilde kullanılan bluetooth cihazlarının da tehlike oluşturduğuna değinen Prof. Dr. Özçağlar, "Normalde belli bir mesafeden konuşmaya alıştığımız halde gürültü devamlı oluyor. Beyin tümörüne kadar gidebileceği söyleniyor" dedi. Yüksek frekanslar nedeni ile sağırlığa kadar giden hastaların işitme kaybı ile beraber çınlamaların da oluştuğunu ifade eden Özçağlar, şunları söyledi: "Hasta sadece duyu hücrelerinin tahribi ile kalmaz, harap olan hücrelerin duymadığı gibi bir de kendisinin çıkardığı bir yaygara vardır. O sese halk arasında çınlama denir. O çınlama kişiyi rahatsız eder ve uykusunu da etkiler. Hastanın kulağında bir şekilde oluşmuş çınlamanın maskeleyici cihazlarla dışarıdan tedavisi yapılabilir. Bu şiddetli frekanstaki ses ölçülür, hasta rahat etsin diye 5 veya 10 desibel, yani bir basamak üzerindeki ses veriliyor ve tedavisi başlar. Bunu karıştırmamak lazım, bu tedavi yöntemi ortaya çıkan kulak çınlama ve uğultu şikayetinin dışarıdan gelen suni bir sesle bastırılması." KULAK ENFEKSİYONLARI Yaz döneminin başlaması ile deniz ve havuzlardan kulak enfeksiyonu kapmış hasta sayısının her geçen gün arttığını söyleyen Prof.Dr. Özçağlar, insanlara havuza mümkün olduğu kadar az girmeyi tavsiye etti. Sterilizasyona uymayan, temizliği yapılmayan havuzlara her türlü insanların girdiğini kaydeden Prof.Dr. Özçağlar, dar alanlarda mikropların bir kişiden diğer kişiye geçmesinin çok kolay olduğunu belirtti. Kanalizasyon atıklarının denize dökülmeyen kısmının daha sağlıklı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özçağlar, şunları söyledi: "Yaz döneminde gerek deniz gerek havuzda dış kulakların iltihabı çok sık olacaktır ve karşımıza çok sık gelecektir. Kulak zarı yırtığı gibi hastalığı olmayan normal insanların da denize ve havuza girerken en azından kuru pamuğu kulağına tıkaması, denize girdiği esnada kullanması yeterli. Eczanelerde buna benzer kulak tıkaçları vardır. Bazıları çok serttir, dış kulaklarına zarar verir, bazıları da yumuşak silikonludur. Dış kulağı travmaya uğratmayacak tarzda bir kulaklık takmalarını tavsiye ediyoruz." YENİ DOĞAN BEBEKLERDE KULAK SORUNU 2004 yılından itibaren Türkiye'de ulusal yeni doğan işitme taramalarına başlandığını söyleyen Prof. Dr. Özçağlar, AÜ Hastanesinde buna 2009 yılında başlandığını ama başarılı bir şekilde devam ettiğini belirtti. Hastanede doğan her çocuğa taburcu edilmeden önce mutlaka işitme testinin yapıldığını kaydeden Prof.Dr. Özçağlar şöyle konuştu: "24 saat yapılan test süresinde bir sorun bulunursa yeniden geri çağırıp tedavisini yapıyoruz. Bunun dışında çocuklarda bakım önemli. Süt otitisi dediğimiz bir iltihap var. Halk arasında çocukları beslerken yatırarak beslerler. Tam yatarak beslenirse vermiş olduğunu süt burundan, özellikle yeni doğan çocuklarda yemek borusu daha dar olduğu için süt olduğu gibi genizden orta kulağa gider. Bunun için çocukların beslenme ve annelerin emzirme sırasında başı 45 derece yukarıda olması lazım. Anne ve babalar çocuğun kulağındaki sorunu uzun bir süre fark etmezlerse sağırlığa kadar gider. İş işten geçmiş olur. Özellikle yeni doğan bebeklerde ilk üç ay önemlidir." Bu dökümanı orjinal adreste göster Kulaklığınızın sesi ne kadar yüksek?