Hikayeler IV - CepSitesi.Net

advertisement
Hasan El Benna - Risaleler Cilt 5
www.CepSitesiNet
Degerli Okuyucu Bu Kitabin Txt İ Resimli Dosyadan Pdf Ye
Çevrildiği İçin Malesefki Daha Fazla Düzenleme Yapilamamaktadir
Kelime Hatalari Ve Eksik Yazilar Olabilmekte Hos Görünüze
Sığınıyoruz
HASAN ELBENNA HAKKINDA
O Asrımızda islam davasının öncüsü olduğu için Hasan ElBennaya
Imam ve Mürşidülam unvanları verilmiştir Başlattığı davayı
yürütürken bir suikaste kurban gittiği için de şehid deniliyor
Hasan ElBenna Hicri 1324 Miladi 1906 yılında Mısırın İskenderiye
şehri yakınlarındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi
Babasının adı Ahmed dedesinin adı Abdurrahman ElBennadır Babası
ilim sahibi ve büyük muderrislerdendi
Hasan elBenna ilk ve orta tahsilini kendi kasabasında yaptıktan
sonra yüksek tahsil için başkent Kahireye gitti ve Kahire
üniversitesinin DarulUlüm Fakültesinden mezun oldu Yüksek
tahsilden soma Ismailiye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya
başladı
Küçük yasta yeteri kadar din bilgisi almış çek miktarda ayet ve
hadis ezberlemişti Müslümanlığını severek yapıyordu Yüksek
tahsili sırasında kendini kitap okumağa vermişti Yeteri kadar
islami bilgisi bulunduğu için daha çok islam ideolojisi dışındaki
kitapları okuyor ve islam Bu bilgiler Zerkalinia ElAlam adlı
kitabıyla Said Ramazan tevatır adlı eserindin derlenmiştir
prensipleriyle mukayeseler yapıyordu İslam nizamı yanında bütün
ideolojilerin sönük kaldığını gördükçe İslama daha çok sarılıyor
ve onu içine sindire sindire yaşıyordu
Hasan ElBenna islam dininin sahabe devrindeki yaşaniş şekline
sonsuz hayranlık duyardı Islamın bugün de aynı şekilde
yaşanmasını müslümanların o temiz ve berrak hayata tekrar
kavuşmasını isterdi O hayata görüldüğü takdirde islam aleminin
maddi ve manevi bütün problemlerinin çözüleceğine sonsuz inancı
vardı lslamı iyi bilen herkesin bu inancı taşıyacağını söylerdi
Müslüman olup ta bu inançtan mahrum yaşayan kimselerin islam
dinini iyi öğrenmemiş olduklarını ve bu yüzden o inanca
eremediklerin sık sık tekrarlardı Bu yönleriyle Onları mazur
görmeye çalışarak lslamı birbirimize öğretmeliyiz Felaketler
cehaletlerden doğar Her şeyden önce mukaddes dinimizi iyi
öğrenmeye öğretmeye ve toplum olarak onu yaşamaya mecburuz derdi
İmam Hasan ElBenna inandığı islam davasını gerçek Müslümanlara
açmak ve aynı istikamette onları biraraya getirmek istiyordu
Bunun için de halka inmek ve işe henüz bozulmamış olan halk
tabakasından başlamak gerekiyordu ismailiyede öğretmenlik
yaparken bu fikrini ilk defa kültürlü ve dindar olan yakın
arkadaşlarına açtı Onları ikna etti Fikir birliğine vardılar
Birlikte kahvelere gidiyorlar kahvede vakit öldüren muslümanlara
son derece hoşgörü içinde sokuluyorlar onlarla tatlı tatlı
sohbetler yapıyorlar ve günün birinde birkaçını alıp namaza
götürmeye muvaffak oluyorlardı Sonra onlar da islamı ve
müslümanların gerçek görevini daha iyi öğreniyor ve dava
kervanına katılıyorlardı
Böylece adetleri çoğaldı 1929 yılında merkezi ismailiyede olmak
üzere ihvanı Müslimin Müslüman Kardeşler adlı malum teşkilatı
kurdular Hasan ElBenna 23 yaşındaydı Teşkilata başkan seçildi
Kendisine Mürşidülam unvanı verildi Artık şehir şehir köyköy
kasaba kasaba dolaşarak konferanslar veriyorlar sohbetler
yapıyorlar ve islam davasının önemini müslumanlar arasında
yaymaya çalışıyorlardı Her gittikleri yerde teşkilatın bir şubesi
açıldı Teşkilat her gün biraz daha genişliyordu Müslümanların
kızlarını dini terbiyeyle yetiştirmek ve kadınları da bu davaya
katmak için İsmailiyede bir de Müslüman Anneler Enstitüsü kuruldu
Bu arada Hasan ElBennanın öğretmenlik görevi Kahireye nakledildi
Dolayisiyle teşkilatın genel merkezi de Kahireye getirildi
Müslüman Kardeşlerin son derece ihlas ve samimiyetle
başlattıkları bu dava Kahirede büyük bir sevgiyle karşılandı
Teşkilat çemberinin gün geçtikçe genişlemesi o gün için Mısırın
sömürge gibi kullanan İngilterenin dikkatini çekmeye başlamıştı
lhvanı Müslimin Teşkilatı islamın iyi öğrenilmesine toplum
dertlerinin islam prensipleriyle tedavi edilmesine çok önem
veriyordu Mısırın bir çok yerinde enstitüler okullar hastahaneler
ve talim terbiye yerleri açtı Kahirede günlük lhvanı Müslimin
gazetesi çıkarılıyordu Bu gazete Mürşidülam Hasan elBennanın
minberi sayılıyordu Teşkilat gün geçtikçe genişledi ve Mısırın
sınırlarını da aşarak bir çok arap ülkelerinde şubeler açıldı
İslam aleminde en kuvvetli teşkilat haline geldi
O tarihlerde Mısır krallıkla idare ediliyordu Kral ve Mısır
hükümeti bu teşkilatın devamlı büyümesi karşısında endişe duymağa
başladı Müslümanların islam prensiplerine bağlanarak birlik
haline gelmesi İngiltere Fransa Amerika gibi batılı ülkeleri daha
çok düşündürüyordu İslam alemi gerçek manada Kurana sarılıp tek
kuvvet haline gelirse dünya stratejisi ters dönecekti özellikle
İngiltere bu teşkilatın dağıtılması için Mısır hükümetine baskı
yapmağa başladı Hükümet teşkilatın faaliyetlerini engelliyor ve
kapatmak için bahaneler arıyordu Kapatmak mümkün olmadı Fakat
büyük lider Hasan elBenna 1949 yılı Şubat Ayında tertiplenen bir
suikastla şehid edildi Şehid olduğunda henüz 43 yaşını
doldurmamıştı Seyyid Kutuplar Muhammed Kutuplar Şeyh Fergaliler
Abdulkadir Udehier Said Ramazanlar ve daha yüzlerce islam
mücahidi onun manevi medresesinde yetiştiler
Bu yolda şehid olan bütün mücahitlere Hak Tealadan sonsuz
rahmetler diler hayatta olanlara ise muvaffakiyetler niyaz ederiz
CUMA SOHBETLERİ
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Melik Kud düs herşeyden münezzeh
Aziz herşeye galib Hakim Hikmet sahibi olan Allahı teşbih eder.
Ümmiler erasından kendrlerine Peygamber gönderen Odur. Bu
peyg&vnber de onlara Allahın ayetlerini okur onları tertemiz
kılar kendilerine Kuranı Kerimi ve hikmeti öğretir. Halbuki onlar
bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler. Onu ilk müslümanlara
yetişemiyen diğer kimselere ce peygamber olarak gönderci. Allah
herşeye galibdir her işinde hikmet sahibidir. İşte bu Allahın bir
fazlıdır Onu dilediğine verir Allah çok büyük bir ihsan sahibidir
1
Cuma Suresi ayet 14
CUMA MİNBERİ
Ey iman edenler... Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen
Allahın zikrine namaza koşun. Alış verişi bırakın.
Isiam davası Allaha iman etme güzel ameller işleme ve insanlar
arasında satnimi kardeşlik kurma esasları üzerine kurulmuştur.
Bu binanın koruyucu surları ise nefsi ıslah ruhu temizleme ve onu
hayır yoluna sevketmektir.
Mazideki dinler de bu esasları koymuştur. Hz. Adem A.S.den
Peygamber Efendimiz S.A.V.e kadar bütün şeriatler bu esasları
getirmiştir
Dini ayakta tutup onda ihtilaf etmeyesinfz diye Allah Nuha
tavsiye ettiği sana vahy ettiğimiz ve İbrahime Musaya İsaya da
tavsiye ettiğimiz dini size de din olarak gönderdi.
islam bu esasları kalblere yerleştirmek gönüllere nakşetmek için
devamlı davet etme yolunu tatlı dille hitap etmeyi açık deliller
göstermeyi tercih etmiştir
Allaha davet eden güzel ameller işleyen ve Ben hakikaten
müslümanlardan biriyim diyen kimseden daha güzel sözlü kim
olabilir
Davet kelimesini Kuranı Kerimin birçok surelerinde görüyoruz. Bu
da davetin yüce tesirleri olduğunu değerinin büyük olduğunu
bizlere bildiriyor
Rabbinin yolunda hikmetle ve güzel nasihat ile davet et.
Gördün ya Allah nasıl bir temsil getirdi. Hoş bir kelime olan
tevhid ve şehadet iman kökü yerde sabit ve dal budağı yukarda oan
boş bir ağaca benzer. O ağaç rabbinin izniyle her Allah diledikçe
meyvesini verir. İşte iman da böyledir
Tevhid dini olan islam insanlara gayelerini ve bu gayeye götüren
vasıtaları her hafta bilfiil hatırlatmak için dünya günleri
arasında ahiret gününü temsil eden Cuma gününü tercih etmiş bu
günde insanları Allahın evi olan mescidlere davet etmiştir
Ey iman edenler.. Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen
Allahın zikrine koşun. Alış verişi bırakın. Bu tizin için daha
hayırlıdır eğer bilirseniz.
Müslümanlar cuma günü mescidlere gelmeden önce İslamın aradığı
maddn ve manevi temizlikleri yaparlar. Güzel kokular sürünürler.
Huzur ve huşu içerisinde tam bir sükunetle benzeri olmayan bir
eşitlikle bu mescidlerde saf saf dizilirler.
Artık orada zengin fakir amir memur farkı yoktur. Herkes
Allahın huzurunda onun evinde müsavidir bütün gönüller aynı aşkla
çarpmaktadır.
Bütün bunlar hakiki kardeşliğin temeli olan içtimai esaslardır.
Felsefeci ve İslahatçılar bu cemiyeti huzura kavuşturan bu
esasları sadece söz ve görüşlerle ifade edebilmişlerdir.
Peygamberler ise bu hakikatleri fiilen gerçekleştirmişlerdir.
Her hafta Müslümanlar aynı şekilde otururlar.
Okunan ayetleri yapılan vaazları yadedilen zikirleri dinlerler.
Nihayet imanla dolu huzuru kalble hepsi bir kıbleye yönelir. Ve
tek gayeyi güderler. Bu da bütün varlıkların yaratıcısı ve sahibi
olan Allaha yakın olmaktır
Kulun Rabbina en çok yaklaştığı an secde anıdır.
Böylece müminler Rabierini zikreder imanlarını takviye ederler.
En üstün ameli salih olan namazla vakitlerini değerlendirirler.
Günün muayyen bir saatinde mübarek bir yerde toplanarak hakiki
kardeşliği gözler önüne sererler. Bu şekilde nefislerini İslah
ederek ruhlarını temizler ve vicdanlarını huzura kavuştururlar.
Minberdeki hatip de okuduğu ayeti kerimelerle açıkladığı İslami
hükümlerle bu güzel esasları cemaatin kalbine akıtır... Acaba
hangi sistem bu nizamdan daha esaslı daha üstün ve daha güzel
olabilir
Eğer O Allahdan başkası tarafından olsaydı muhakkak içinde birçok
ihtilaflar bulunurdu. O
8
Bu Hadisi Şerifi Müslim Nesei İmam Ahmed
9
Nisa Suresi ayet 82
rivayet etmişlerdir.
Peki bu cemaatin imamı kim Mihrabta millete önderlik eden. onlara
kitab ve sünneti izah eden namaz kıldıran ve iyi amellere davet
eden şahsın vasfı nedir
O sadece dini bir mümessil midir Yalnız Ruhani bir memur mudur
Elbette ki hayır.. Çünkü islam din ve devlet ayrımını kabul etmez
islamda farklı iki güç yoktur. Sadece bir tek iktidar vardır. O
da dine dayanan islam devletidir.
Bu devlet cemiyeti hem din ve hem dünya cihetinden idare eder.
Dünya ve ahirette insanlık için hayırlı olan yolu takib eder.
Cemiyette islam nizamını tatbik eder. Huzur ve emniyeti temin
eder. Bu nizamın idarecisi camide imam okulda öğretmen ve
mahkemede adaleti tevzi eden bir hakimdir.
Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline verme nizi insanlar
arasında hüküm verdiğinizde adaletle hüküm vermenizi emreder.
Birçok İslam hukukçuları Fukahayı Kiram niçin Cuma namazının
kabul olmasını Devlet Reisinden izin alma şartına bağlamışlardır
Düşün
10
Nisa Süne ayet 58
Ey imamlar.. Vazifenizin önemini takdir edin. İnsanlığı hayra
hakikate güzel ahlaka üstün fazilete ve Nura yöneltin.. Çünkü bu
cemaate garanti veren sensin. Bir hadisi şerifte şöyle varid
olmuştur İmam kefildir müezzin de mutemed.
Ey Cemaat.. Kulak verin. Kalbten dinleyin. Bu haftalık vaazla/ı
düşünün. Bunları basit bir iş saymayın ilim iki kısımdır a Kalbde
yerleşen İlim... Fayda veren ilim budur b Yalnız sözden ibaret
olan olan ilim... Bu ise Allah Teala nezdinde insan aleyhi ne bir
delildir.
Ey namazı terkedenler Kalbinizin nuru ruhunuzun gıdası nefsinizin
huzuru olan Rabbinizle aranızdaki rabıta dünyada hoş bir ibadet
ahirette büyük mükafata vesile sayılan namazı niçin
bırakıyorsunuz Namaz sizi yormaz usandırmaz yıpratmaz...
Kardeşlerim.. Namaza koşun. Allaha davet edene Evet deyin Kim
Allaha davet edenin davetine uymazss arzda Allahı aciz bırakacak
değildir. Ona Allahtan başka sahip olacak yardımcılar da yoktur.
İ
11
Ebu Davud Tirmizi İmam Ahmed.
12
Bu Hadisi Şerifi Darimi rivayet etmiştir.
13
Ahkaf Suresi ayet 32
I
İDARECİLERE
Onlar o müminlerdir ki eğer kendilerini yer yüzünde iktidar
mevkiine getirirsek namazı kılarlar. Zekatı verirler iyiliği
emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu
Allaha döner.
Bu emir bilhassa Allahın iktidar verdiği kimselere hitaptır.. Bu
idareciler vasıtasıyla rejimler değişir. İnsanlar bir halden
diğer bir hale intikal ederler. Hz. Osman R.A. Allah Kuranla
İslah etmediğini idareci vasrtasiyle İslah eder buyurmuştur.
İslam Dini Cuma günü kürsülerinde yapılan vaazların bütün
müslümanlar için bir nasihat bir ihtar olmasını ister. Fakat
devletin ileri gelen zevatı bakanlar ve çeşitli devlet
teşekküllerinin idarecileri
14
Hacc Suresi ayet 41
yalnız resmi merasim ve münasebetlerde bu camilere gelmeyi adet
edinmişlerdir.
Camiden uzak kalan bu zevata ancak neşriyat yoluyla vaaz ü
nasihat mümkün olmaktadır. Bu sebeple Allah Teala bize seyyar bir
kürsü mahiyetinde olan bu kitabı neşretmeyi ihsan etti.
Allah Teala alimlerden bildiklerini öğretmeye dair söz almış
iyiliği emretmeyi kötülüğe mani olmayı ve nasihatte bulunmayı
İslam dininin cevheri saymıştır.
Peygamber Efendimiz S.A.V.de bunu beyan ederek şöyle buyurmuştur
Ey insanlar.. Yapacağınız duaların edeceğiniz tevbelerin kabul
edilmiyeceği vakit gelmezden önce Allah tarafından iyiliği
emredin kötülüğe mani olun. Zira iyiliği emretmek kötülüğe mani
olmak ne rızkınızı keser ne de ecelinizi yaklaştırır.
Müslüman idarecilerden istenen üç mühim vazife
15
1
Tirmizi İbn Mace imam Ahmed bin Hanbel.
CAMİYE CEMAATTAN ÖNCE KOŞSUNLAR
idarecilerin manevi hususlarda insanlara önder olmaları Cenabı
Hakka karşı vazifeleridir. Zira Allah Teala onları dünyevi
işlerde lider tayin etmiştir.
Bu gibi kimselere ayetler okumak hadisler anlatmak deliller
göstermek faydasızdır. Çünkü onlar bunları biliyorlar. Fakat
tavsiye edeceğimiz husus şudur
Boş kaldıklarında kendilerini hesaba çeksinler. Vicdanlarının
sesini dinlesinler. Yaptıklarını ölçüp biçsinler... Bu yolla
hakikate ulaşır doğru yola kavuşurlar. Kendileri için hayır
dileyenler bu fırsatı kaçırmasınlar. Tekrar Allaha yönelsinler...
2
FAKİRLİKLE MÜCADELE
Bakanlar Müsteşarlar ve Umum Müdürler... gibi ileri gelen devlet
idarecileri fakirliğin cemiyette bıraktığı tesirleri pekala
bilmektedirler.
O kadar ki milletimizin üçte ikisinden fazlası çok düşük bir
hayat tarzı sürmektedirler. Bu vaziyet mesuliyet sahiplerini uzun
uzun düşünmeye ihtisas komiteleri kurmaya sevk etmiş Parlementoda
büyük toplantılarda ve basında bu durumun düzelmesi için sesler
yükselmeye başlamıştır.
Ancak içte ve dışta ıslahatçı programların ger. çekleştirilmesi
için bir takım engeller olsa bile kişilerin şahsi tasarruflarına
kim mani olabilir
İleri gelen efendiler başkalarından önce zekatlarını seve ssve
verip niçin dar ..gelirlileri kalkındırıcı müesseseler
kurmuyorlar Onları yoksulluktan kurtarmıyorlar
Mısırda bulunan Abbud Paşa Bedravi Paşa Sıdkı Paşa Afifi Paşa Ali
Şemsi Paşa ve benzerleri mallarının zekatını layık olanlara verip
te şirketlere ve sınai müesseselere onları hissedar etselerdi
küçük sermayelerini nasıl değerlendireceklerini öğretselerdi
elbette bir yandan yoksullukla savaşılmış diğer taraftan insanlar
arasında hayrı iyiliği ve irfanı yaymış olurlardı.
Şimdi soruyoruz Kurtuluş yolu olan bu çareye başvurmaya mani
olan iç ve dış sebepler ne olabilir Kim nefsini cimrilikten
korursa işte kurtuluşa erenler onlardır.
16
3
Hacc Suresi ayet 41
AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ İLE SAVAŞ
Bugünkü cemiyetimizde birçok fitne ve fesat yuvaları
bulunmaktadır. Eskiden savaş hali dolayısıyle bunları önlemek
mümkün olmuyordu . Artık bu engel de ortadan kalktığı halde
devlet bizzat el koyarak niçin milletimizi içki fuhuş faiz ve
kumar gibi bu yıkıcı kaynaklardan kurtaramıyor
Cemiyetimiz içtimai hastalıklardan iktisadi çöküntülerden fıtri
sakatlıklardan şikayet etmektedir. Şüphesiz ki söyleğimiz bu dört
fesat ocağı bu ahvalin mesulü ve müsebbibidir... Niçin bunlardan
kurtulmaya çalışmıyoruz Şunu bilmeliyiz ki bu hastalıkları tedavi
etmek sağlam bir azim ve iradeye muhtaç olduğu kadar araştırma ve
incelemeye de muhtaçtır. Yalnız kuru sözlerle veya faydasız
öğütlerle bunlar önlenemez. Hastalıkları teşhis edip gereken
tedaviyi yapmak gerekir. Fakat ne olursa olsun bu hastalıklar
önlenmelidir. Bunlara yakalanmamak için icabeden tedbirler
alınmalıdır.
Bizim yolumuzda cihad edenlere doğru yolumuzu gösteririz.
Şüphesiz ki Allah iyilik edenlerle beraberdir.
17
Mısır II. Dünya savaşına dolaylı olarak iştirak etmiştir.
18
Ankebut suresi
II
EY İNSAN.. SEN NESİN
ayet 69
Ey insan.. Lutfu bol ikramı geniş olan Rabbine karşı seni aldatan
nedir...
Seni yoktan var eden noksansız yaratan münasip bir şekil veren
Odur.
Seni çeşitli tiplerden dilediğin şekilde terkib edendir.
Ey insan Sen nesin sorusuna karşı iman edenlerle etmiyenlerin
cevabı değişiktir.
1
Biz müminler şöyle cevap veririz
Ey insanoğlu.. Sen ilahi ve latif Mr varlıksın. Mukaddes bir
canlısın. Allahın emriyle varolan bir ruhsun.
19
Infitar Suresi ayet 68
Seni Allah yarattı. Ruhundan sana ülediv Seni birçck
mahlukatından üstün kıldı. Meleklerine senin için ihtiram secdesi
ettirdi. Gözün gördüğü her şeyin adını sana öğretti. Bir emanet
olan dinini sana arzetti ve sen de onu kabul ettin.
Görünür görünmez sayısız nimetlerini verdi. Göklerde ve
yeryüzündeki varlıkları sana hizmetçi kıldı. Sana en büyük
ikramda bulundu. Seni en güzel şekilde yarattı. Göz kulak ve
kalfc gibi değerli uzuvları bahşetti. Hem hayır hem şer yolunu
sana gösterdi. Hayır yolunda kolaylıkla yürümeni temin etti. Sen
ancak Onun izni ve kudretiyle denizde yüzüyor havada uçuyorsun.
Elektrik kullanıp atom bombasını patlatıyorsun. Düşünce ve
tedbirinle semaya tırmanıyorsun..
Bundan daha büyük daha güzel daha üstün ne olabilirsin
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen Muhakkar bir
vücudum dersin ey insan fakat
bilsen...
Senin mahiyetin hatta meleklerden de ulvidir
AvalIm sende pinhandır cihanlar
sende matvldir
Derdin de senin içinde dermanın da... Fakat bilemezsin sen bunu
da... Kendini küçük bir cisim zannedersin. Halbuki sende en büyük
alem gizlidir.
Ve sen de bu kısa hayattan sonra tekrar dirileceksin.
Yaptıklarından hesaba çekileceksin. Eğer yeratıiış gayeni bildin
Rabbine ihlasla ibadet ettinse Cenneti Firdevste ebedi hayatı
sürdüreceksin. Yeratılış gayeni şu ayeti celile ne kadar güzel
beyan buyuruyor
Cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinleı diye yarattım.
Onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da arzu etmiyorum.
Şüphesiz ki Allah bol rızık veren
sahibidir.
Rezzak
ve yenilmez kuvvet
20 Safahat 1. Kitap S. 72 M. Akif Ersoy. Bu kıta mütercimin
ilavesidir.
21
Zariyat Suresi ayet 5658
Korktuğun ölüm bu dünya hayatından o ebedi hayata seni taşıyan
bir vesiledir.
Eğsr bilseler... ölümsüz gerçek hayat ahiret hayatıdır.
Bu vücud seni hapseden demirden bir kafes... İleride çıkaracağın
bu elbise kıyamette tekrar sana iade edilecek bir elbisedir.
Merhum bir arif billah şöyle der
Ben bir kuşum vücudum da bir kafes Uçtum kafesten rehin kaldı
ceset işte ben surdayım şu da cesedim Kİ bir zamanlar elblsemdi
benim. Şimdi herkesle konuşuyoruz Perdesiz Allahı görüyoruz ölümü
siz sanmayın ölüm Çünkü o ahirete taşıyan bir bölüm...
2
Diyalektik Materyalistler Komünistler ise şöyle derler
Ey insan.. Sen bir avuç topraksın. Ana rahmine dökülen bir damla
susun. Dünyada çileli günler geçirir sonra haşerata yem olursun.
Bundan başka bir şey olmayacaksın. Nitekim Kuranda belirtildiği
gibi mazideki fikir arkadaşları da şöyle dememişler miydi Çürüyüp
yok olan bu kemikleri kim diriltebilir. V Hayat ancak şu dünya
hayatımızdır ölürüz ve yaşarız. Bizi yalnız zaman yok edecektir.
Bu maddecilerin bugünkü temsilcileri de şöyle der
Ey insan... Sen fizyolojik gelişmelerin maddi unsurların
birleşmesinin eserisin. Sendeki şuur vicdan düşünce his irade bu
kör maddenin eserlerindendir. Hayat ömrün sayılı günlerinden
ibarettir. Bu günlerde ömrünü geçirir elinden geldiği kadar
zevklerini gerçekleştirmeye çalışırsın. Bir şair şöyle demiyormu
Dünya sadece yeme içme ve uyumadır. Bunları elde edemediğin
dünyaya Uğurlar olsun.
Netice İşte kardeşim Onların Hayat Görüşleri bunlardır. Sen
hayata ibret nazarıyla bakar inceliklerini düşünürsen niçin
varolduklarını anlamayan insanlığını küçümseyen gafillerden
olmazsan Niçin yaratıldığını idrak edersin Gayene vasıl olur
sun
Sana yapacağım nasihat şudur Gece veya gündüz bir saatini
düşünceye ayır Yukarıda geçen iki görüşten hangisinin daha
üstün olduğunu anla. Fert ve cemiyet hayatında hangisinin daha
büyük tesirler bıraktığını idrak et.
Eğer birinci İslami görüşü kabul edersen kendini bilir kemale
erersin. Basit hedeflerden vazgeçip yüce gayeler peşinde
koşarsın. Kendini onun muhabbeti ve takvasıyla dolu bulursun.
Kendini bilen Rabbini bilir. Şair şöyle der
Seni neye namzet gösterdiklerini bir bilsen.. Nefsini uzak
tutarsın hayvanlarla birlikte otlatmaktan...
Bir kısım insanların ikinci maddeci görüşü seçmelerine hayret
etme. Çünkü dünya hayatı ya hidayet ya dalalettir. Şu ayeti
ceiileyi dinle
Ey Muhammedi Onlara şu kimsenin haberini anlat Biz bir adama
ayetlerimizi vermiştik. O bunları bıraktı şeytan onu peşine
taktı. Böylece azgınlardan oldu.
Eğer dileseydik onu bu ayetlerle yükseltirdik. Fakat O dünyaya
taptı nevasına uydu. Bu kişi üzerine varsan da varmasan da dilini
sarkıtıp soluyan bir köpek gibidir. Ayetlerimizi yalanlayan
milletin misali budur. Sen bu kıssayı anlat. Gerekir ki
düşünürler.
Allah bizi de seni de hidayetine erdirsin... Amin...
25
III
Araf Suresi ayet 175176
İKİ KUVVET ARASINDA İNSAN HAYIR VE ŞER
Her canlıyı ve onu tanzim edene.
Sonra da ona hem isyanı hem takvayı
ilham edene yemin olsun...
Nefsini temizleyen hakikaten kurtuluşa ermiştir..
Nefsinin içyüzünü gizleyen ise felakete
uğramıştır.
Bizim yolumuzda cihad edenlere biz doğru yolumuzu gösteririz.
Şüphesiz ki Allah iyilik edenlerle beraberdir.
Gerçekten insanoğlu üzerine uzun
26
Şems Suresi ayet 710
27
Ankebut Suresi ayet 69
devirlerden
öyle bir zaman gelmişti ki insan anılmaya değer bir şey dahi
değildi.
Şüphesiz ki biz insanı birbirine kansan bir damla sudan yarattık.
Biz onu imtihan ediyoruz. Bu sebeple insanı işiten ve gören bir
varlık yaptık.
Muhakkak ki biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükretsin ister
nankör olsun...
Bu ayeti celileleri hatırladım. Kısa bir zaman sonra hayatın
gerçek sırrını öğrendim. İnsanın iki kuvvetle imtihan edildiğini
iki yoldan birine gitmeye mecbur kaldığını bildim. Hayır hissi
insanı yücelmeye götürürken şer duygusu onu aşağılığa sürükler.
Bunun için insan Rabbinden ilham almalınefsine değil aklına tabi
olmalı işitme görme ve idrak etme nimetlerini hayra kullanmalı
ilahi vahyin ışığında yürümelidir.
İnsan ancak bu şekilde kurtuluşa erebilir. Cihad meydanında
muzaffer olabilir. Cihad eden kendi nefsi için cihad eder.
Şüphesiz ki Allah bütün alemlerden hiç birine muhtaç değildir.
28
Dehr İnsan Suresi ayet 13
29
Ankebut Suresi ayet 6
Kuranı Kerimde insan zikredilirken fena tarafları daha fazla
beyan edilmiş insanlık vasfının daha kuvvetli olduğu
anlatılmıştır. İnan bu kötü huylarından devamlı terbiye yoluyla
tedavi yoluyla kendini kurtarabilmekte iman ve amelle nefsini
temizleyebilmektedir. Nitekim şu ayeti kerimeler bunu ifade
buyurmaktadır
Asra yemin olsun ki...
Hakikaten insan hüsran içindedir.
Ancak iman edenler güzel ameller işleyenler birbirlerine
hakikati ve sabrı tavsiye edenler müstesna..
Gerçekten insan sabırsız yaratılmıştır. .Kendine bir zarar
geldimi feryad eder. Ona bir menfaat dokundumu çok cimridir.
Namazlarını devamlı surette kılanlar müstesna..
Şüphesiz ki insan Rabbine karşı
30
Asr Suresi ayet 13
31
Mearic Suresi ayet 1923
32
Adiyat Suresi ayet 6
çok nankördür.
Gerçekten insan çok zalimdir çok nankördür. Kahrolsun.
İnsanoğlu ne kadar nankördür...
Bir kısım insanları şeytan aldatır. İnsan olduğunu bile
unutturur. Böyle giderse zelil olur. Gafletten silkinemez. Bir
daha yerinden kalkamaz. Böylece azaba layık olur helak olanlarla
birlikte yok olur.
Ey Muhammedi.. Onlara şu kimsenin haberini anlat Biz bir adama
ayetlerimizi vermiştik. O bunları bıraktı şeytan onu peşine çekti
taktı. Böylece azgınlardan oldu.
Eğer dileseydik onu bu ayetlerle yükseltirdik. Fakat dünyaya
taptı. Hevasına uydu.
Diğer bazı kısım insanlar ayağı kayıp hakikatten uzaklaşırsa
Allahı hatırlar hatasından döner acele tevbeye koşar Allahın
emrettiği şeylere sarılır. Günahlarını bu yolla silip atar.
Allah Teala insanların acz ve zaafını bildiği için tevbe
kapılarını sonuna kadar açmış mukaddes kitabında şöyle
buyurmuştur
33
İbrahim Suresi ayet 34
34
Abese Suresi ayet 17
35
Araf Suresi ayet 175176
Ey kendileri aleyhine haddi aşan kullarım... Allahın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ki Allah bütün günahları affeder. O
affedici ve rahimdir.
Rabbinize dönün Ona ihlasla ibadet edin...
Günaha düştüm diye ümidi kırılmayan hayal kırıklığına uğramayan
bilakis tevbe edip af dileyen bu çeşit insanların mükafatı
affedilmek ve sevaba nail olmaktır.
Cennet şu takva sahiplerine hazırlanmıştır... Onlar ki bir günah
işledikleri veya kendilerine zulmettikleri zaman Allahı anarlar.
Hemen günahlarının bağışlanmasını isterler... zaten Allahtan
başka günahları kim affedebilir Yaptıkları günahta bile bile
İsrar etmezler.
işte onların mükafatı rablerinin affı ve ağaçları altından
ırmaklar akan cennetlerdir. Onlar orada ebedi olarak
kalacaklardır. Bunları yapanların mükafatı ne güzeldir.
36
.Zümer Suresi ayet 5354
37
Ali İmran Suresi ayet 135136
İnsan cihad etmeye alışır hayır yolunu öğrenir 1yi eğitim gören
bir asker ve şerre karşı savaşan hazır bir insan olur devamlı
nefsini murakabe eder. tevbe ve istiğfara devam ederse bir iş
meydana gelmeden onu tahmin eder. Gereken tedbirleri alır.
Şeytanın tuzağına düşmez. Ve Allahın beyan ettiği şu kimselerden
olur Takva sahiplerine şeytandan herhangi bir vesvese geldiğinde
iyice düşünürler. Hemen hakikati görüp ona dönerler.
Bu güzel sıfatlara sahip olan kişilerden şeytan artık ümidini
keser bunlar aşılmaz bir iman kalesi içinde yaşar. Senin
kullarıma karşı hiçbir tesirin yoktur. V
Hatta öyle olur ki bu vasıfların sahiplerinden şeytan korkup
kaçar. Peygamber Efendimiz S.A.V. Hz Ömer R.A.e şöyle buyuruyor
Şeytan hangi yola gittiğini görse oradan kaçar.
İşte kardeşim.. İmtihandan ibaret olan insan hayatında yapılan
manevi cihadın meyveleri bunlardır. Acaba sen ne yapıyorsun
Gaflette olanlarla oturup
38
Araf Suresi ayet 201
39
Hicr Suresi ayet 43
yok mu olacaksın Yoksa cihad edenlerle savaşıp yüce makamlara mt
ereceksin Üçüncü bir ihtimal yok...
Kim haddini aşar inkar ederse Dünya hayatını tercih etmişse
Şüphesiz ki onun yeri Cehennemdir. Fakat her kim de Rabbmin
makamından korkar ve nefsini şehevi arzulardan uzaklaştınrsa
Muhakkak ki Cennet onun varacağı yerdir...
Sen bunlardan birini seç. Rabbinin şu sözünü hatırla Yemin olsun
ki nefsini temizleyen hakikaten kurtuluşa ermiştir.
Nefsinin içyüzünü gizleyense felakete uğramıştır.
40
Nazdat Suresi ayet 3741
IV
AMEL DEFTERİ
Şems Suresi ayet 710
Amel Defterleri konmuştur. O mücrimleri göreceksin ki amel
defterlerinde yazılı günahlardan korkuyor. Ve şöyle diyorlar
Eyvah bize.. Bu defterlere ne olmuş böyle Küçük büyük hiç bir şey
bırakmayıp hepsini sayıyor Onlar yaptıklarını önlerin de
buldular. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
Bir zaman merhum hocamın önünde Kalem suresini teşbih ederken şu
ayeti celileyi görünce durdum Biz Cennet sahiplerini imtihan
ettiğimiz gibi onları da imtihan etmekteyiz. Sonra
Muhterem Hocam... Siz bize diyordunuz ki cennet nimetler
yurdudur. Orda üzüntü gam diye bir şey yoktur. Bu ayeti celile
ise cennet ehlinin de imtihan edildiğini açıklıyor. Bu nasıl olur
dedim...
41
Kehf Suresi ayet 1
42
Kalem Suresi ayet 17
Rahmetlik hocam Allah Rahmet eylesin çok halim selim zarif ilim
ve fazilet sahibi idi. gülümseyerek şöyle demişti
Dinle evladım... Bu ayetteki Cennet Allahın takva sahibi
kullarına vaad ettiği ahiretteki Cennet değil. Bu bahçe demektir.
Bu bahçe üç kardeşe ait bir bahçe idi. Allahın verdiği bu nimete
şükretmek için her yıl bahçenin meyvelerinden bir kısmını fakir
ve yoksullara dağıtırlardı...
Allah da şükretmeleri sebebiyle kazançlarına hayır ve bereket
veriyordu. Fakat bir sene geceleyin birbirleriyle müşavere ederek
hiç bir fakiri bahçeye sokmamaya karar verdiler.
Bunu konuşurken hiç kimsenin kendilerini işitmeyeceğini sandılar.
Fakat her şeyi duyan gören ve bilen Allah bunları işitti.
Şüphesiz ki üç kişinin yapyaptığı fısıltıda dördüncüsü Allahtır.
Beş kişinin yaptığında altıncısı Allahtır. Bundan daha az veya
çok kimseler de bunu yapsa mutlaka Allah onlarla beraberdir.
Nerede olursa olsun...
Allah Teala bahçe sahiplerinin niyetlerini
43
bildi.
Mücadele Suresi ayet 7
Ve şöyle cezalandırdı Onlar uyurken bir kasırga bahçelerinin
altını üstüne çevirdi. Hiç bir şey bırakmadı. Bundan bihaber olan
üç kardeş fısıldayarak şöyle dediler
Bugün bahçemize bir yoksul sokulmasın. Yoksulları mahrum etmeye
kadir olduklarını sanarak erkenden gittiler. Bahçelerini
gördüklerinde Muhakkak ki biz doğru yoldan ayrılmışız. Daha
doğrusu mahrum edilmişiz..
İşte evladım.. Yaptıklarından Allahın haberi olmadığını
zannedenlerin sonu budur Azab böyledir... Ahiretin azabı daha
büyüktür. Bir bilseler... . Bu mesele otuz sene önce olmasına
rağmen sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum. Bu bende büyük bir
tesir bıraktı. O zaman gözlerimi hocaya doğru dikmiştim. Allahın
kollarını nasıl murakebe ettiğini düşündüm. Bu düşünce beni
Kuranı Kerimin birçok ayetlerini anlamaya şevketti. Allah Teala
ile insanlar arasında mevcut olan bu murakabeden daha büyük daha
dikkatli bir bağ görmedim. İnsanlar nerede olursa olsun Allah
onlarla beraberdir.
44
Kalem Suresi ayet 2427
45
Kalem Suresi ayet 33
Şüphesiz ki insanı biz yarattık. Nefsinin ona nasıl vesveseler
verdiğini biliriz. Biz insana şah damarından daha yakınız.
Sen ne halde olursan ol. Kurandan ne okursan oku ne yaparsanız
yapın buna dalıp dururken muhakkak ki biz üzerinizde şahid
oluruz. Ne yerde ne gökte zerre kadar bir şey Rabbinizden gizli
kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de... Muhakkak apaçık
bir kitabda mevcuttur.
Geceleri sizi ölüler gibi uyutan gündüzleri de neler yaptığınızı
bilen takdir edilen ömrünüz sona ersin diye sizi gündüzleri
uyandıran Odur Nihayet dönüşünüz Onadır...Sonra o dünyada
yaptıklarınızı size haber verecektir.
Bu ilahi murakabe dıştan değil içtendir. Kalpleri yarıp içine
kadar giren bütün gizliliklerini bilen bir murakabedir. İlahi
murakabe yanında söylenilen her söz yapılan her iş yazılır
O çok şerefli yüce tertemiz
46
Kaf Suresi ayet 16
47
Yunus Suresi ayet 61
48
Enam Suresi ayet 60
sahifelerdedir...
Kıymetli sevgili takva sahibi yazıcı meleklerin elleriyle
yazılmıştır.
İşledikleri her şey amel defterlerinde mevcuttur. Küçük her şey
yazılmıştır.
İnsan ne konuşursa konuşsun yanında devamlı hazır bir murakabe
eden mevcuttur. V
Herkesin amellerini kendi boynuna astık. Kıyamet günü insana öyle
bir kitap ortaya çıkaracağız ki her şeyi açıklayan bir kitap
olarak bulacak.
Oku kitabını. Bugün senin hesabını görmek üzere nefsin sana
yeter.
Sen her ümmeti toplanmış bir halde göreceksin. Her ümmet kitabını
almaya çağırılacak işte bugün yaptıklarınızın karşılığını
bulacaksınız işte kitabımız Yüzünüze karşı hakkı söylüyor. Çünkü
sizin yaptıklarınızı hep yazdırıyorduk.
Yoksa onlar işini sağlama mı bağladılar Şüphesiz ki aslında
işleri çeviren biziz. Yoksa sırlarını ve fısıltılarını
işitmediğimizi mi sanıyorlar Hayır işitiyoruz ve yanlarında
elçilerimiz vardır yazıyorlar.
İlahi murakabe ve tesbiti daha açık surette belirten şu hadisi
şerifi birlikte okuyalım
Bir kişi dualarının bir kısmında şöyle yalvarmıştı Ey Rabbim..
Yüce zatın ve büyük saltanatının layık olduğu hamd ile sana
hamddlsun... Bu söz hayrı şerri yazan iki meleği durdurdu. Allah
Teala Ey Meleklerim... Kulumun dediği gibi yazın. Benim huzuruma
geldiğinde onun mükafatını ben vereceğim buyurdu.
Yine bu Rabbani murakabeyi latif bir surette beyan eden şöyle bir
rivayet te vardır Kul pişman olup tevbe edip af dilediğinde Allah
günahlarını siler uzuvlarına yaptıklarını unutturur. Günahının
eserlerini görenlerden ve yaptığı yerden kaldırır. Allahın
huzuruna vardığında artık günahının varlığına dair hiçbir şahid
kalmaz. H. Şerif.
54
Zuhruf Suresi ayet 7980
Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir. Bu derin düşünenlere
bir nasihattir.
Bu husus maddecilere çok uzak ve çok garip görünür. Çünkü onlar
ancak gözlerinin gördüklerine inanırlar. Halbuki seslerin
ışıkların kaybolmadığını radyo ve havada devamlı kaldıklarını
ileri sürüyorlar. . Buna dair hiçbir delilleri de yoktur.
İleride biz onlara hem ufuklarda hem de bizzat kendilerinde
mevcut olan ayetlerimizi göstereceğiz. Böylece peygamberin
söylediğinin gerçek olduğu gözlerinin önüne serilecektir.
Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi p6
Muhterem Okuyucu.. Birçok insanlar bu murakabeyi çok iyi bilmiş
onun icap ettirdiği gibi hareket etmişlerdir. Hayır olmadığını
bilmedikçe bir şey konuşmamışlardır. Fayda sağlayacağını
bilmedikleri bir şeyi yapmamışlardır. Hatta bazıları hatırına
gelen şeylerde bile ilahi murakabeyi göz önünde
bulundurmuşlardır.
Bir arif şöyle der Ey Rabbim... Eğer bir Gün hatırıma senden
başka bir arzu gelirse mürted olduğuma hükmederim.
Sen ne yapıyorsun İnsana gafletten daha zararlı bir şey olamaz
gelecekte vazgeçerim diye günaha devam etmekten daha kötü bir şey
olamaz. Amel def terin büyük küçük seçmeden herşeyi almakta
iyiliğin kaybolmakta günahın unutulmamakta. Seni hesaba çekecek
Rabbin ölmez ebedi hayattadır. Mutlaka herkesin bir amel defteri
olacaktır.
İşte o vakit kitabı sağ eline verilmiş kimse der ki Gelin
kitabımı okuyun. Çünkü ben hesaba çekileceğimi sezmiştim. Bu
kimse artık refah bir yaşayış içindedir. Yüce bir Cennettedir.
Meyveleri kolaylıkla devşirilir. Geçmiş gürlerdeki salih
amellerinize karşılık olarak yiyin... için... afiyet olsun.
57
ELHaakka Suresi ayet 1924
52
VAKİT NAKİT DEĞİL HAYATTIR
Geceyi ve gündüzü takdir eden Allahtır.
Kainatı yalnızca maddi değerlerle ölçenlere göre Vakit Nakittir.
Fakat maddeden daha ilerisine bakanlara göre vakit maddi bir
kıymet değil ömürdür.
Ey zavallı insan... Hayatın doğumla ölüm arasında geçen vakitten
başka nedir Altın biter elden çıkar. Ama yeniden elde etme imkanı
vardır. Geçen vakit yaşanan ömür bir daha geri gelmez. Öyle ise
vakit altından da elmastan da ve bütün cevherlerden de
kıymetlidir. Çünkü O hayattır. Her vakit aynı ol maz. Başarıya
ermek istediğine kavuşmak için münasip zamanlar vardır... Vakit
ömür olduğu için en çok zararlı çıkanlar tehlikelerle
karşılaşanlar vaktin değerini bilmeyen gafillerdir. Şüphesiz ki
cin ve insanlardan bir çoğunu Cehennem için yarattık. Kalpleri
vardır ama gerçeği idrak etmez. Gözleri vardır ama hakkı
görmezler. Kulakları vardır ama doğruyu işitmezler. İşte bunlar
hayvanlar gibidir. Belki daha aşağıdadırlar. İşte bunlar
gafillerdir.
Hz. Ebubekir R.A.in dualarından biri de şu idi Ey Rabbimiz Sen
bizi zorluklara düşürme. Ansızın bizim canımızı alma. Bizi
gafillerden kılma.
Hz. Ömer R.A. de Vakitlerin bereketle dolu olmasını Allahtan
niyaz ederdi.
Kıyamet gününde Allah kuluna ömrünü nerede harcadığını malını
nereden kazandığını nereye sarf ettiğini soracaktır. Resulullah
S.A.V. vaktin değerini üstün bir üslupla şöyle beyan ediyor
Şafakla birlikte başlayan her gün Ey Ademoğlu.. Ben yeni bir
günüm. Yaptığına şahidim. Benden faydalan. Çünkü kıyamete kadar
daha geri gelmem der.
öyleyse dünyada vakitten değerli hiçbir şey yoktur. Vakitler de
fazilet ve bereketi bakımından birbirinden farklıdır. Bir saat
diğerinden daha bereketli bir gün diğerinden daha üstün bir ay
diğerinden daha değerli olabilir. Bir şair şöyle der
Bir gözümüzün diğerinden üstün olması bir günün diğerinden
kıymetli olması bir gerçektir.
Bu Allahın biz müminlere bahşettiği yüce bir nimettir. Bu
vakitlerde gafletten uzak olalım. Allahı hatırlayıp uyanalım.
Allah lutfundan bizlere verdiği nefeslerimizi ganimet bilelim.
Böylece Allahın kabul rüzgarları tecelli etsin.
Çünkü bu mübarek vakitlerde yapılan iyi amellere kat kat sevap
verilir. Bu vakitlerde salih kulların dereceleri yükselir. Tevbe
kapıları sonuna kadar açılır. Tevbeleri kabul edilenler bu
kapılardan içeri girer.
İşte bu mübarek saatlik günlük haftalık ve yıllık vakitleri ayeti
celileler ve hadisi şerifler bizlere bildirmektedir. Allah Teala
şöyle buyuruyor
O halde akşama girerken sabaha ererken lahı teşbih edin.
Göklerde ve yerde hamd Ona yaraşır. Geceleri de öğleleri de Onun
şanını yüceltin.
Sabaha ve. geceye yemin ederim ki...
Şüphesiz ki Allahın yemin ettiği vakitler değerli vakitlerdir.
Yine Allah Teala Hz. İbrahim A.S.e şöyle buyuruyor
Bütün insanlara Haccı ilan et...
Ta ki kendilerine ait menfaatları müşahede etsinler. Belirli
günlerde Allahın ismini yad etsinler. Diğer bir ayeti celilede
Allahı be iri i günlerde zikredin. C
buyurulmuştur.
Resulü Zişan Efendimiz S.A.V. vaktin değerini bildiren ve
zamandan istifade etme yolunu öğreten mübarek hadisleriyle biz
müminleri aydınlatmış iman edenlerin iki korku arasında
yaşadıklarına işaret buyurmuştur.
Bu iki korkudan biri geçmiş günleri için Allahın ne yapacağını
bilmeme korkusu ikincisi ise geriye kalan ömründe Allahın nasıl
ferman buyuracağını bilmeme korkusudur.
öyleyse
ahireti
ayırsın
ölmeden
kul vaktini kendisi için değerlendirsin. Dünyasını
için kullansın. Gençliğinden bir parçasını ihtiyarlığına
ihtiyarlamadan önce gençliğinin kadrini kıymetini bilsin
önce hayatın değerini bilsin...
Muhterem Kardeşim.. Hergün senin için seher vaktinde bir saat
kuşluk vaktinde bir saat ve geceleyin bir saat bulunuyor. İşte bu
vakitlerde tertemiz bir ruhla ulvi jnakamlara yükselebilirsin.
Dünya ve ahiret saadetine erebilirsin.
Ayrıca Cuma gecesi ve günü ruhunu kalbini ve bedenini feyzi ilahi
ile doldurabilirsin. Bunlardan başka ibadet günleri kandil
geceleri senin için büyük fırsattır.
Böyle günleri ihya etmeye çalış. Gafillerden olma. Vaktini
ganimet bil. Çünkü vakit kılıç gibidir. Gelecekte yaparım ümidini
bırak. Zira bundan daha zararlı bir şey yoktur. Bir şair şöyle
der
Keskin ol vakit gibi... Sevilmez yaparım belki Umarım deme sakın
İşte budur en büyük illetin...
Cenabı Haktan bizleri mübarek vakitlerde ibadet ve itaata
muvaffak kılmasını niyaz ederim... Amin...
VI
İLMİMİZ MAHDUTTUR
Size ilim olarak ancak pek az bir şey verilmiştir.
Rabbim ilmimi ziyade eyle de.
Acaba bu uzun araştırmalar çeşitli deneyler ve devamlı
incelemelerden sonra insan aklı herhangi bir şeyin gerçek yüzünü
bilebilmiş midir Bu sualin cevabına kısa akıllılar Evet derler.
Derin alimler ise menfi cevap verirler. Şu gerçektir ki insan
aklı yaratılıştan araştırmayı incelemeyi hakikate ulaşmayı ister
fakat hakikat aklı aldatır. Onunla alay eder. Akıl bir şeyin
mahiyetini öğrenmeye yaklaştıkça o şeyin mahiyeti akıldan kaçar.
Yalnız hususiyetlerinden veya sıfatlarından birini öğrenilmesine
müsaade eder. O şeyin bizzat hakikati ise bilinmez gizli kalır.
Hatta birçok şeylerin özellikleri ve vasıfları bile
bilinmemiştir.
Diğer taraftan bazı şeylerin özelliklerini bilme onlara çeşitli
isimler takabilme derecesine varılabilmiş gerçek mahiyetleri ise
anlaşılamamıştır. İnsanoğlunun mazide sarfettiği devamlı
gayretleri bu kadar az bilgiye vesile olabilmiştir. Mesela insan
su yun mahiyetinin ne olduğunu öğrenmeye çalışmış. Suyun
mevcudatın varlığını teşkil eden Anasırı Erbaadan su hava
toprak ateşten biri olduğunu anlamıştır. Fakat zamanla
aldandığını öğrenmiş bölünmez bir cevher sandığı suyun da oksijen
O ve Hidrojen H unsurlarına bölündüğünü idrak etmiştir...
Bununla da kalmayıp Oksijen ve Hidrojen nedir Deyip bunları
araştırır. Neticede bunların da birer unsur değil moleküllerden
birleşmiş olduklarını öğrenir.
Kısaca İnsan aklı gerçekleri araştırma peşinde koşar. Halbuki
hakikate ulaşamaz ancak ya bir özellik veya bir sıfatını
anlayabilir. Hatta atomun ve cev. herlerin bölünmez olduğu fikri
maddi ilim sahiplerini uzun zaman aldatmış lakin atomun da
parçalandığı göz önüne çıkınca bu görüşler yıkılmış insan aklını
yeniden cehalet vadilerine salmıştır.
Fransız alimi Charles Richer bazı kitaplarında bu konuyu ne güzel
anlatıyor İnsanın maddi ilimlere ihtiram etmesi gerekir. Bununla
beraber bu ilimler ne kadar doğruyu söylerse söylesin çok basit
ve sathidirler. Duyu organlarımız o derece aciz ki gözünün önünde
olan bazı varlıkları bile idrak edemez.
Mesela mıknatısın çekici gücü tesadüfen keşfedilmiştir. Şayet
mıknatıssız demir mıknatısın yanına tesadüf icabı konulmamış
olsaydı mıknatısın demir çektiğini asla bilemiyecektik. Daha
yakın zamana kadar hiçbir kimse X ışınlarının varlığını hayaline
dahi getiremezdi.
Niçin iftihar ettiğimiz bu maddi ilimlerin ancak maddelerin dış
yüzeylerini bilebildiklerini yükseksesle hay kırmıyoruz...
Maddenin mahiyetine varamadıklarını maddelerin hakikatini tanıtan
kanunları akılların idrak edemediğini niçin ifade etmiyoruz.
Semaya doğru fırlattığımız taşın yere düştüğünü görürüz. Acaba
niçin düşmüştür Nevvton bize şöyle cevap verir
Cismin hacmine uygun yer çekiminden dolayı düşmüştür.
Fakat bunun hakikati nedir Verilen cevap tahsili hasıl bilineni
tekrarlama dan başka bir şey midir Değilse bu çekicilikten kim ne
anlıyor söylesin Yukardan atılan bir taşın yere düşmesi herkesin
gördüğü bir iştir. Fakat buna hakim olan kanunu anlayacak bir
akıl yoktur.
İşte bunun gibi birçok hadiselerin içinde yaşıyoruz. Buna rağmen
onların bir sırrını dahi çözemiyoruz. Hatta en basitini dahi
bilemiyoruz. Mesela Hidrojenle Oksijenin birleşmesi ne demektir
Bundan ne anlayabiliriz. Halbuki bu birleşim her iki maddenin de
özelliklerinin kaybına bunlara tamamen zıt üçüncü bir maddenin
meydana gelişine sebep olur.
H + O
H.O Su
Bilginler bugüne kadar tartılamaz diye vasıflandırılan atom
maddesinin tabiatının ne olduğu hakkın da ittifak
edememektedirler. Hakiki alime layık olan şudur ki Hem mütevazi
hem de cesur olsun... Çünkü ilmimizin mahdut oluşu mütevazi
olmamızı gerektirdiği gibi bilinmeyen bu alemi öğrenmeye çalışma
kapılarının önümüzde açık oluşu da cesaretli olmamızı icap
ettirir. Kainatı bildiren ilmin sona erdiğini araştırılacak yeni
bir şeyin kalmadığını zanneden alimlere yazıklar olsun...
Ariflerden bir kardeşin bu mevzuda söylediği şu söz ne derindir
Zannederim ki insan aklı ne kadar çalışsa bu alemin gerçek yüzünü
bilemez. Çünkü bu alemin gerçek yüzü mesleğin sırrıdır. Mesleğin
sırrını ancak meslek sahipleri bilir. O halde bu alemin sırrını
da ancak Allah bilir. Çünkü bu alem cnun eseridir. Allah
önlerinde ve arkalarında olan herşeyi bilir. Onlar ise Allahı
hakkıyle bilemezler.
Ezberlediği terimlerle bildikleri kabuklarla koydukları isimlerle
aldanıp gururlananlara hakikate varmaktan uzak kalanlara bu
sözleri söyledik. Umulur ki ilim sahasının çok geniş olduğunu
buna rağmen ilimden daha ileri daha geniş sahalar bulunduğunu ve
varlıkların dış yüzlerini değil hakikatlarını öğrenmeyi gösteren
daha başka bir yol bulunduğunu idrak ederler.
Bu yol iman yoludur. Böylece her iki meydandada çalışsınlar. Hem
aklın hem de kalbin nuru ile aydınlansınlar. Dünya ve ahireti
kazanmış olsunlar. Kuranı Kerimin şu beyanı onlar için tahakkuk
etsin Allah içinizden iman edenleri ve ilim sahiplerini birçok
derecelerle yükseltsin. Şu ayeti celileleri düşünsünler O
kafirler yeryüzünde gezip te kendilerinden daha kuvvetli
yeryüzünde bıraktıkları eserler bakımından daha sağlam olan
öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğunu görmezler mi Böyle iken
elde ettikleri şeyler kendilerine bir fayda vermemiştir.
Çünkü peygamberleri onlara deliller getirince kendilerinde
bulunan ilme güvendiler de alaya aldıkları şey kendilerini
kuşatıverdl.
O vakit azabımızın şiddetini gördüklerinde şöyle dediler Allahın
birliğine iman ettik. Ona ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik.
Fakat azabımızı gördükleri vakit imanları kendilerine fayda
verecek değildi. Allahın kulları için devam eden nizamı budur
işte kafirler burada aldanmışlar ziyana uğramışlardır.
67
Gafir Mümin Suresi ayet 8285
64
VII
İSRA VE MİRAÇ
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan o Allahtır Ki kulunu
geceleyin Mescidi Haramdan etrafını mübarek kıldığımız Mescidi
Aksaya kadar götürdü. Bunu ayetlerimizi gösterelim diye yaptık.
Şüphesiz o herşeyi işitir herşeyi görür.
Dün İsra ve Miraç hadisesini düşündüm. Hatırı ma şunlar geldi
Müslümanlar Peygamberimizin Miracını kandil gecelerinde
anadursunlar.. Etrafı mübarek olan Mescidi Aksa ve Mukaddes
Filistin Siyonistlerin İngiliz İmparatorluğunun ve Birleşik
Amerikanın hücum ve yağmalarına maruz kalsın. Yeryüzündeki bütün
Müslümanlar da hiçbir harekete geçmeden bakakalsın.. Laf üretsin
hizmet yapmasın. Müslüman olmayan bir ise bütün gayretleriyle
hedeflerine doğru yürüsün... Bu ne tezat ya Rabbi...
Yine müslümanların Mirac gecesinde Allah Tealanın sevgili
peygamberini SidretülMüntehaya kadar çıkardığını Kabe Kavseyn
makamına mazhar kıldığını yad etsinler...
Hakiki izzet ve şeref ancak Adanındır. Resulünündür ve
müminlerindir. ayetini okusunlar.
Kim ki mecbur edilmeden isteyerek zelil olmayı kabul ederse
benden değildir. buyuran Resulullahın sözünü dinlesinler...
Ayrıca Gerçekten Allahın Resulünde sizin için Allahı ve ahiret
gününü arzu edenler için Allahı çok çok zikredenler için güzel
bir örnek vardır..
ayeti celilesini okusunlar...
Bütün bunlara rağmen alt mevkilere razı olsunlar. Basit şeylerle
iktifa etsinler. Bütün milletlerden geri kalsınlar. Zalim ve
gasıpların hareketlerine boyun eğsinler... Bu ne tezat ya Rabbi..
69
Münafikun Suresi ayet 8
70
Ahzab Suresi ayet 21
Yine Kuranı Kerimde ilk inen ayeti celilenin OKU diye başladığını
bilsinler
Yaratan Rabbinin adıyla oku... O insanı bir kan pıhtısından
yarattı. Oku... Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem
ile öğretti insana bilmediği şeyleri O öğretti.
Allah Tealanın Peygamberini S.A.V. Miraca çıkardığında Ona büyük
delillerini göstermek istediğini kainatın sırrını mevcudatın
nizamını müşahede ettirmeyi dilediğini iman ve irfanın zirvesine
varsın diye kalb ve aklını ilimle doldurmak arzu ettiğini
müslümanlar bilsinler...
Allahın kendilerine yeryüzünde yürüyüp kainata ibret nazarıyla
bakmalarını emrettiğini öğrensinler De ki Bakın göklerde ve
yerlerde neler var.
Bütün bunlara rağmen gerek maddi gerekse dini ilimlerin kabuğunda
kalsınlar öze inmesinler... Allahın insanlara hizmetkar kıldığı
tabiat kuvvetlerinden faydalanma bakımından çalışkan milletlerden
geri kalsınlar Göklerde ve yerde ne varsa onların hepsini kendi
katından sizin hizmetinize O verdi.
Hatta ve hatta maddi güçsüzlük sebebiyle başkalarına mahkum
olsunlar ilmi sahalarda geri kalsınlar... Bu ne tezat Yarabbü...
İlimleriyle mağrur olan birtakım insanlar Kişi kısa bir zamanda
Mekkeden BeytülMakdise nasıl gidebilir Zira karadan veya havadan
giden vasıtalar henüz keşfedilmemişti. Sonra göklere nasıl
yükselebilir Halbuki semalarda insan hayatına elverişli hiçbir
şey yoktur. Hava su gıda gibi şeyler de yoktur. Söylenilen bu
süratle semaya çıktığında nasıl oradaki cisimlere çarparak
erimedi... vb. gibi birtakım yersiz itirazları dillerine
dolamışlardır. Onlara deriz ki Bu iş sandığınız gibi değil... Siz
bile kainatın bütün kuvvetini bilemediğinizi tabiata hakim
kanunları çözemediğinizi itiraf ediyorsunuz. Bu mlrac meselesini
de bilemediğiniz akıllarınızın ermediği mevzulardan biri kabul
edin.
Size ilim olarak pek az birşey verilmiştir.
İlmi keşifler tarihini inceleyecek olursanız her keşfedilen şeyin
önceleri tenkid edildiğini sonra bir gerçek olarak kabul
edildiğini görürsünüz isra ve Mirac meselesi de ne kadar tenkid
edilirse edilsin aslında bir gerçektir.
Yine bunlara deriz ki Dayandığınız tecrübi ilimler de ruhani
kuvvetlerin maddi cisimleri tesir altına alabileceğini böylelikle
bir yerden başka bir yere götürebileceğini hatta yerden yukarı
kaldırabileceğini isbat etmektedir.
Psikologlar bu meyanda yaptıkları tecrübelerle sandalyede
oturanları birkaç metre yukarı çekmeyi başarmışlardır.
İnsan bu psikolojik zayıf gücüyle böyle acayip şeyleri
yapabilirse Allahın Peygamberi Hz. Muhammed S.A.V.e ruhani bir
kuvvet vererek dilediği yere yükseltmesi nasıl imkansız olabilir
Evet inkar etmek çok basit bir şeydir. İsteyen inkar edebilir.
Fakat inkar etmek ilme ve derin anlayışa karşıdır.
İlimde ileriye giden kimseler Hepsi Rabbimizin kstındandır
derler.
Ey yüce Peygamberin ümmeti.. Dininle iftihar et. Oku... Cihad et.
Allaha hakkıyla iman et. Kurtuluş bundadır
Da ki Çalışın çünkü yaptıklarınızı Allah ta Resulü de müminler de
görecektir. Hepiniz mutlaka gaybı ve hazırı bilenin huzuruna
döndürüleceksiniz. Ve o zaman ne yaptığınızı o size haber
verecektir.
76
Tevbe Suresi ayet 105
VIII İKİ YOL
Biz insana iki yolu hayır ve şerri gösterdik.
İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor
Allah Teala insana yolunu göstermiş gideceği yolu çizmiş gözünün
önüne hedefini dikmiş ve yara tılışının hikmetini şöyle
anlatmıştır
Sizi boşuna yarattığımızı ve tekrar bize döndürülmiyeceğinizi mi
zannettiniz Hakiki mülk sahibi elan Allah bundan çok yücedir.
Said kimseler Hakkın inayetine mazhar olan hidayet nuruna eren
gözlerinden gaflet perdesi açılan bu hakikati idrak eden
gayelerine ulaşmak için durmadan yürüyen ve Cenabı Hakkın şu
kelamını layıkıyle anlayan kimselerdir
O helde hepiniz Allaha dönün. Gerçekten ben Allsh tarafından sizi
açıkça sakındıran bir peygamberim. Allah ile birlikte başka bir
ilah tanımayın. Ger. çekten ben Allah tarafından sizi açıkça
sakındıran bir peygamberim.
Kişiye hakim olan nefsi arzu aşırı istek veya dünya malı gibi
Allaha ermeğe engel olan veya ona yönelmeye mani olan ya da kulu
Allaha güvenmekten çeviren herşey Allahtan başka bir ilah sayılır
Şimdi o kimseyi gördün ya nefsinin arzularını tanrı edinmiş
Allahta sapacağını bildiği için onu şaşırtmış kulağını ve kalbini
mühürlemiş gözüne de bir perde çekmiştir. Artık bunu Allahtan
başka kim doğru ycla çevirebilir.
Ey insan... Önünde yalnız iki yol var bir üçüncüsü yok. Birincisi
kolay nurlu güzel çiçeklerle süslü nimetlerle dolu bir yoldur.
Bu yol İman ve yakın ile başlar. Çeşitli merhaleleri istikamet ve
itaat tır. Sonu ise Cennet ve ilahi rızaya nail olmak tır.
Nihayetsiz kudreti olan bir Hakimi Mutlekın huzurunda rıza
gösterilen bir makamdır.
İkinci yol ise harabe korkunç karanlık uçuruma giden bir yoldur.
Bu da İnkar ve ilhad ile başlar. Çeşitli merhaleleri fücur ve
isyandır Sonu Cehennem ve ateştir.
Kim haddini aşıp tuğyana düşerse dünya hayatını tercih ederse
cnun varacağı yer Cehennemdir.
Elbette bu iki yol müsavi olamaz...
Öyle ya rr.ürrin olan hiç fasıklar gibi olur mu Or.lar bir
olamazlar. İman edip te güzel güzel ameller işleyenlere
yaptıklarına kerşılık bir ağırlama olarak crtlara Meva Cennetleri
vardır. Fakat fasık olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her
çıkmak istediklerinde yine oraya döndürülürler. Ve onlara
Yalanladığınız ateşin azabını haydi tadın denir.
Artık müslümanları mücrim kafirler gibi yapar mıyız hiç Size ne
oluyor Nasıl böyle hüküm verebiliyorsunuz
Yoksa biz iman edip güzel güzel amel işleyenleri yeryüzünde fesad
çıkaranlar gibi yapar mıyız Yoksa takva sahiplerini kafirler gibi
yapar mıyız
Salih abid ve muhlis kimseler dünyada da ahiret te de
bahtiyardırlar.
Erkek olsun kadın olsun iman ederek güzel güzel amel işleyene
muhakkak ki iyi bir hayat yaşatacağız. Ve yapmakta oldukları
amellerin daha güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.
Her kim beni zikretmekten yüz çevirirse ona dar bir geçim vardır.
Ve onu kıyamet gününde kör olarak hasredeceğiz.
Fertler açısından tutulan yola göre layık olacakları mükafatlar
değiştiği gibi cemaatlere göre de duyen semavi vahiyden ilham
alan bir ümmet dünyasında aziz ve bahtiyar olur. Ah ir ette ise
büyük mükafatlara kavuşur.
Eğer o memleketlerin halkı iman edip Allahtan korkmuş olsalardı
şüphesiz ki üzerlerine gökten ve yerden bereket kapılarımızı
açardık.
Eğer onlar Tevrata İncile ve Rablerinden kendilerine indirilen
bütün ilahi kitaplara inanıp gereği gibi amel etselerdi şüphesiz
ki nimetlere gark olup üstlerinden ve ayaklarının altından
yerlerdi.
Allah şöyle bir ülkeyi misal veriyor O şehir emniyet ve huzur
içindeydi. Rızkı bol bol her yerden geliyordu. Ancak bu memleket
Allahın nimetlerine nankörlük etti. Allah ta yaptıklarına
karşılık olarak o şehir halkına açlık ve korku elbisesini
giydirdi.
Günümüzde dünyanın başlıca problemi maddi değil manevidir.
Fakirlik hastalık ve cehalet problemlerinden daha ziyade zulüm
tamah zor kullanma adaletsizlik merhametsizlik ve insafsızlık
meseleleri günümüzün huzursuzluk kaynağıdır.
Ey insan.. Ne zamana kadar böyle devam edeceksin. Deliller
gözünün önünde.. Dün gördüğün derslerin izlerini unutmadın.
İkinci Dünya Savaşında altı yıl boyunca yaşı kuruyu yakan her
şeyi kasıp kavuran tahammül edilemez hadiselerden doğan acıları
çektin.
Akrep dönerse nelın hazırdır. Suçlu devam ederse cezaya layık
olur. İyilik unutulmaz. Kötülük silinmez. Ceza veren Allah ölmez.
Eden bulur...
Müşrikler ancak kendilerinden önce gelip
gibi bir gün bekliyorlar. De ki Bekleyin
bekliyorum... Sonra Peygamberlerinizi ve
kurtarıyorduk. İşte böylece müminleri de
olarak kurtaracağız.
geçmiş olanların günleri
ben de sizinle beraber
iman edenleri
üzerimizde bir hak
Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
IX MÜSLÜMANLAR TEK ÜMMETTİR
İşte bu dininiz aslında bir tek dindir. Ben de Rabbinizim. Artık
benden korkun. Nihayet ümmetler dinleri hususunda aralarında
parçalara bölündüler. Her fırka kendi din ve mezhebine güveniyor.
Hak olduğuna inanıyor. Şimdi onları zamanı gelinceye kadar .
gafletlerinde bırak.
İslam iki asıl vazifeyi yapar
1 İslam fertleri yeni bir insan kalıbında eritmektir. Bunun
temelini insanı Allaha bağlamak mümtaz varlıkları tanımak insanın
yüce hususiyetlerini ortaya koymak onu süfli hislerinin
kirlerinden temizlemek teşkil ettiği gibi insanın yaratılışına
ters düşen ve üstünlüğüne muhalif olan her şeyden onu
uzaklaştırmak kuvvetini ve cemalini kemale erdirmek aklını
vicdanını ve bedenini yüceltmek de teşkil eder.
Bütün bunlar iyi bir liderle güzel düşüncelerle ve nefsi
temizleme sayesinde elde edilir Ey Rabbimiz.. Onlara soylarından
bir peygamber gönder ki ayetlerini okusun kitabı ve hikmeti
öğretsin onlan günahlardan temizlesin. Şüphesiz ki sen herşeye ga
libsin ve hikmet sahibisin.
2 islamın ikinci vazifesi ise beşeri toplulukları yeni bir
evrensel kalıpda eritmektir. Bu da sağlam temeller kurmakla
faziletli bir cemiyet yetiştirmekle elde edilir.
Mümtaz fertlerden mümtaz cemaat meydana gelir. Mümtaz
cemaatlerden faziletli bir ümmet oluşur. Mümtaz ümmet te her
tarafa yayılarak bütün dünyayı kaplar. Böylece Allah Tealanın şu
fermanı gerçekleşmiş olur.
Biz seni ancak bütün ilamlara rahmet olarak gönderdik.
Siz insanlık için meydana çıkarılmış an hayırlı
96
Bakara Süreri fiyet 129 98
Enbiya Suresi ayet 107
ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülüğe mani
imanınızda sebat edersiniz.
olursunuz ve Allaha
Bunun içindir ki müslüman olan bir cemaat müslüman olan bir
millet ve müslüman olan bütün milletler vatanları renkleri
ırkları ayrı bile olsa islam nazarında tek bir ümmettir.
Aralarındaki rabıta çok kuvvetli ve kardeşlik derecesine varan
bir bağdır. Hatta daha ileri gidip din kardeşini kendisine tercih
etme derecesine ulaşır.
Kendilerinin ihtiyacı da olsa mümin kardeşlerini kendilerine
tercih ederler. Kim nefsini cimriliğinden ve hırsından korursa
işte bunlar kurtuluşa erenlerdir.
işte Mam hem akide hem tabiiyyettir. Fakat bu tabiiyyet kandan
gelen veya coğrafi hudutlardan doğan bir uyruk değil din ve ruh
kardeşliğinden doğan bir tabiiyyettir. Yani bütün müslümanlar
İslam tabiiyyetine mensuptur..
Kuranı Kerim de bu hakikati beyan ederek şöyle der
97
Ali İmran Suresi Ayet 110
98
Haşr Suresi ayet9
İman eden erkek ve kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.
Müminler ancak kardeştirler...
Allahın size olan nimetini düşünün. Cahiliyet devrinde
birbirinize düşman iken kalblerinizi ısındırdı. Böylece Allahın
İslam nimetiyle din kardeşleri oldunuz.
Peygamberimiz S.A.V. de bir Hadisi Şeriflerinde bu din
kardeşliğini şöyle beyan eder
Müminler birbirlerini sevme yekdiğerine merhamet etme ve acıma
yönünden tek bir vücut gibidirler... Onun bir uzvu rahatsız
olduğunda vücudun hepsi uykusuzluk ve rahatsızlıktan şikayetçi
olan uzva crtak olur.
Diğer bir Hadisi Şerifte de şöyle buyuruluyor
İman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman
etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz
bir şeyi size haber vereyim mi Selamı aranızda yayınız. Yine bir
Hadisi Şerifte buyuruyor ki Bana en sevgili olanınız ve kıyamet
gününde en yakın olanınız ahlakı en güzel olanınızdır. Güzel
ahlak sahipleri mütevazı kimseler ve insanlarla iyi
geçinenlerdir. Bana en sevimsiz olanınız ve kıyamet gününde en
uzak olanınız söz taşıyan dostların arasını ayıran riyakarlık
eden ve insanların kusurunu araştıranlarınızda.
İslam dini kardeşliği ve birliği müsbet yönden emretmiş menfi
yönden ise gereken tedbirleri almayı ihmal etmemiş müslüman
ümmeti her çeşit bölünme ve benzerlerinden sakındırmıştır.
Kuranı Kerimde şöyle buyuruluyor Çekişmeyin aksi takdirde
dağılırsınız. Gücünüz de gider. Sabredin. Şüphesiz ki Allah
sabredenlerle beraberdir.
Ey iman edenler.. Bir cemaat diğer cemaatle alay etmesin.
Olabilir ki alay edilenler alay edenlerden daha hayırlıdır.
Birtakım kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesinler. Olabilir
ki alay edilenler alay edenlerden daha hayırlıdır. Birbirinizi
ayıplamayın. Birbirinize lakap takmayın. İman ettikten sonra
çirkin isimle anılmak ne kötüdür. Kim de tevbe etmezse işte onlar
zalimlerdir. Ey iman edenler... Zan nın ekseriyetinden kaçının.
Zira bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın.
Birbirinizin gıybetini yapmayın.. Sizden biriniz ölü kardeşinin
etini yemeği sever mi Bundan tiksinirsiniz. Allahtan korkun.
Şüphesiz ki Allah tevbeleri kabul edendir çok bağışlayıcıdır.
Peygamber Efendimiz S.AV. buyuruyorlar ki Size namaz ve oruçtan
bir rivayete göre sadakadan daha faziletli bir dereceyi haber
vereyim mi Evet dediler. Peygamber Efendimiz S.A.V. O efdal olan
şey müminierin arasını bulmaktır. Çünkü araların açılması traş
eden bir alete benzer... Saçı traş eder demek değil dini traş
eder demek istiyorum.
Çok kere Kuranı Kerimde ve Sürineti Seniyyede iman kelimesi
birlik beraberlik manasında inkar kelimesi de bölünme manasında
kullanılmıştır. Kuranı Kerimde şöyle buyurulur
Ey iman edenler... Ehli kitaptan bir kısmına itaat ederseniz iman
etmenizden sonra sizi tekrar inkara çevirirler. Size Allahın
ayetleri okunduğu halde ve Resulü içinizde bulunduğu halde nasıl
inkar edebilirsiniz Yani bölünürsünüz. Kim Allahın dinine sımsıkı
sarılırsa şüphesiz ki o doğru bir yola sevk olunmuştur.
Ayeti celilenin söyleniş şekli ve nüzul sebebi birlik ve
beraberliğinizden sonra nasıl bölünebilirsisiniz manasını ifade
eder/Peygamberimiz S.A.V. de bir Hadisi Şeriflerinde Benden sonra
birbirinin boynunu vuran kafir kimseler olmayın. buyuruyor. Bu
hadisin ifade şekli ve geliş sebebi de manası nm Benden sonra
birbirinin boynunu vuran ihtilafçrlardan olmayın. şeklinde
olmasını icab ettirir.
Bölünmenin inkar ve küfür kelimesiyle tabir edilişi ondan
şiddetle kaçınmak birlik ve beraberliği sevdirmek içindir.
Ey Allahın kitabına Hz. Muhammed S.A.V.in hadislerine iman eden
Müminler... işte Allahın kitabı işte Kuran... Sizi birlik ve
beraberliğe İslami Vahdete davet ediyor. İşte Resulullahın
hadisleri... İhtilafın ve bölünmenin haram olduğunu ilan ediyor.
Yoksa Allahın kelamından başka bir şeye mi iman ediyorsunuz...
Dini meselelerde Araştırıp incelemek ve hakikate vasıl olmak için
değil taassub ve nefsi arzularına tabi olmak ve riyakarlık için
ihtilafa düştünüz. Böylece dinin hakikatini göremediniz.
Hidayetine eremediniz. Kafanızda ve kalbinizde dinin sadece
kabuğu ve resmi kaldı. Sadece isminiz ve memleketiniz müslüman
kalbiniz ve vicdanınız değil. Şüphesiz Allah şeklinize ve
mallarınıza değil kalplerinize ve amellerinize bakar.
b Dünyevi meselelerde de ihtilaf ettiniz. Böylece yabancılar
dünya malını elinizden aldılar. Bunu sağlamak için şirketler
bankalar ve çeşitli kuruluşlarla yardımlaştılar. Sizleri basit
şeyler mukabilinde zillete düşürdüler. Verdikleri adi şeyleri
başınıza kaktrtar.
c Siyasi mevzularda da ihtilaf ettiniz partilere gruplara ve
cemaatlara bölündünüz. Böylece gücünüz gitti devletleriniz köle
oldu. Düşmanlar ülkenizi işgal etti. Sizi birbirinize düşürdü
birbirinize yaptığınız fenalıklar ve küfürlerle sizi alaya aldı.
Böylece düşmanlarınızı size karşı savaşma zorluğundan
kurtardınız. Düşmanlarınızın dahi size yapmıyacağını siz
kendinize yaptınız. Sayınızı azalttınız. Mukavemetinizi ve
metanetinizi kırdınız. Hem sırdan hem serden oldunuz. Malınızı da
evladınızı da kaybettiniz.
Bütün bunlara karşı ne elde ettiniz Hiç bir şey... Dünyanız
rezillik zelillik ve gürültüden ibaret ahiretiniz ise Allahın
huzurunda mesuliyeti yüklenmek oldu. Ne zamana kadar böyle devam
edeceksiniz Zaman gidiyor fırsat elden kaçıyor.
Ey Allaha Resulüne ve kitabına iman edenler.. Gelin şu ayetin
sırrına vakıf olalım
Ancak Allaha ibadet edelim Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım.
U10
Ali İmran Suresi ayet 64
85
Allahın uluhiyyetine boyun eğeİim. Şahsi çıkarlarımızdan uzak
olalım. İslamı din olarak kabul edelim. Onun yolunda yürüyelim.
Her hareketimizde onu tatbik edelim.
Hz. Muhammed SAV.i rehber ve Peygamber ittihaz edelim. Onun
sünnetiyle hidayete erelim. Sancağı altında dünyada zafere ve
hakimiyete doğru yol alalım. Ah i re tt e de Allahın cennet ve
cemal iyle müşerref olalım...
İSLAM NAZARINDA İNSANLAR BİRDİR
Ey insanlar... Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi
birbirinizle tamşasınız diye cemaat ve kabilelere ayırdık.
Şüphesiz ki Allah katında en üstön olanınız en çok takva sahibi
olanınızdır.
Biraz örçce İslamın getirdiği İslam kardeşliğine ye tek ümmet
olma esasına temas etmiştik.
islam müslüman ümmetin birliğini kalbleri nurlandıran ruhları
aydınlatan uzuvlara hakim olan dosdoğru bir akide temeli üzerine
kurar. Cemiyeti kardeşlik hürmet muhabbet ve din kardeşini kendi
nefsine tercih etme esasları üzerine tesis eder. Bu cemiyeti
kırgınlıklardan bölücü kavgalardan uzak tutar
Çekişmeyin. Aksi takdirde dağılırsınız. Gücünüzde gider.
Sabredin... Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir.
Şimdi de sana İslam dininin getirdiği insanlığın birlik ve
beraberliği esasından bahsedeceğim.
İslam dini tesis ettiği İslam ümmetini ve getirdiği nizamı
coğrafi hudutlarla sınırlamaz. Milliyetçilik bakımından ayrım
yapmaz. İnsanlığı Adem ve Havvanın sülalesinden geldiğini kabul
ederek bir asla dayandırır. Ve her insana eşit muamele yapar.
Ey insanlar.. Rabbinizden korkun. O sizi tek bir şahıstan
yarattı. O şahıstan eşini de yarattı. Bu ikisinden birçok erkek
ve kadınlar üretti. Kendisine hürmet göstererek birbirinizden
dilekte bulunduğunuz Allahtan korkun. Akrabalık bağlarını
kesmekten sakının. Şüphesiz ki Allah sizi gözeten ve murakabe
edendir. İJ
Hakiki din olan İslam renk ve vatan ayrımına itibar etmeksizin
bütün insanların birbirlerine iki bağla bağlı olduklarını beyan
eder. Bu bağlardan birisi İnsanlık Bağıdır. Bütün insanlar aynı
anne ve babanın neslidir. İkinci rabıta ise İlahi Bağdır. Bütün
beşeriyet Vahid ve Kahhar olan Allah Tealanın kullarıdır.
İnsanların en üstünü Allahı daha iyi bilen Ondan daha fazla
korkan ve insanlar için daha faydalı olandır.
Ey insanlar.. Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi
birbirinizle tanışasmız diye cemaat ve kabilelere ayırdık.
Şüphesiz ki Allah katında en üstün olanınız en çok takva sahibi
olamnızdır.
İslam dini belirli bir memlekete değil bütün dünyaya umumi bir
nizam olarak gönderilmiştir. Kuranı Kerim yüce Mevlanın bütün
varlıklara hitabıdır. Keza Hz. Muhammed S.A.V. bir milletin değil
bütün insanların peygamberidir.
De ki Ey insanlar.. Şüphesiz ki ben hepinize gönderilen Allahın
Resulüyüm.
Biz seni bütün insanlığa gönderdik.
Bütün alemlere bir uyarıcı olsun diye kulu Muhammede Kuranı
Kerimi indiren Allahın şanı ne yücedir.
İlahi hidayete sarılan ilahi yolda yürüyen aynıdır.
Umumiyetle Kuranı Kerimin hitapları iki şekildedir Ya sadece
müminlere veya bütün insanlara hitap edilmiştir. Misal olarak şu
ayeti celileleri okuyalım
Ey insanlar.. Size misal verildi onu dinleyin.
Ey insanlar.. Rabbinizden korkun. Şüphesiz ki kıyamet gününün
sarsıntısı çok korkunç ve pek büyük bir şeydir...
Ey insanlar.. Yeryüzünde helal ve temiz ola şeylerden yiyin.
İslam nizamı umumi bir nizamdır. Hem erkeğe hem kadına hem Araba
hem Aceme hem zenciye hem beyaza aynı derecede tatbik edilir.
İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir. Bütün insanlar Hz.
Ademden gelmiş Hz. Adem de topraktan yaratılmıştır. Arap arap
olmayandan ancak takva ile üstün olur.
İslam dininin eşitliği emrettiği
ibadetlerde fiilen görülmektedir
İslamın şartlarından olan şu
1 Namaz Bütün iman edenler eşit olarak caminin içinde saf saf
olurlar.
2 Oruç Bütün müslümanlar eşit olarak muayyen bir zaman yemeyi
içmeyi vs. yi terkederler.
3 Zekat Zenginlerden alınıp fakirlere dağıtılmak suretiyle
iktisadi muvazene temin edilmiş olur.
4 Hacc Dünyanın dört bir köşesinden insanlar yollara dökülür.
Mina ve Arafatta eşsiz bir kardeşlik havası içinde toplanırlar.
Resulullah S.A.V.in meclisinde Kureyş kabilesinden olan Hz.
Ebubekir yanında Habeşistanlı zenci Hz. Bilal R.A. ve Rum
ırkından olan Hz. Suheyb R. A. da bulunuyordu.
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur
Acem ırkından olan Selmanı Farisi r.a. bizden ve ehli
beytimizdendir.
121
Müstedrek.
Hz. Suheybi Rumi R.A. hakkında da
Suheyb ne güzel bir kuldur.. Allahtan hiçbir korkusu olmasaydı
dahi yine Allaha isyan etmezdi. V buyurmuştu.
Hz. Bilal hakkında ise
Ey Bilal.. Cennette senin işittim. CJ buyuruluyordu.
nalinlerinin
sesini
Bu mübarek sözler bölücülere birlik ve beraberliği yıkanlara
karşı büyük bir darbedir Şüphesiz ki dinlerini bölerek ayrı ayrı
fırkalar teşkil edenlerle senin hiçbir münasebetin olamaz.
Onların cezası Allaha aittir. Sonra Aliah onlara yaptıklarını
haber verecektir. •
İslam dini geçmişteki ilahi dinleri tek din kabul etmesi
suretiyle müslümanlara hak dinlerin birliğine iman etmeyi farz
kılmıştır. Müslümanlar bütün dinlerin Allah tarafından geldiğine
insanlar tarafından düzme olmadığına itikat ederler. Ayrıca
geçmiş bütün kitaplara ve peygamberlere iman ederler.
122
TaculUsul.
123
Buharı Müslim Müstedrek
124
Enam Suresi ayet 159
Peygamber Rabbinden kendine indirilene iman etmiştir. Müminler
de... Hepsi Allaha meleklerine kitaplarına ve peygamberlerine
iman ettiler. Biz Allahın peygamberlerinden hiçbirini ayırt
etmeyiz.
Ey iman edenler.. Ehli kitab sizi kendi dinlerine davet
ettiklerinde onlara şöyle deyin Biz Allaha ve bize indirilen
Kurana İbrahim İsmail Ishak Yakub ve torunlarına indirilenlere
Musa ve İsaya verilen kitaplara bütün peygamberlere Rableri
tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini
diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ancak Allaha boyun eğen
müslümanlarız. Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman
ederlerse muhakkak hidayete ermişlerdir. Şayet yüz çevirirlerse
onlar hakikaten ayrılanlardır. Allah yakında seni onların
şerrinden koruyacaktır. Allah en iyi işiten ve en iyi bilendir.
İslam dini Allahın boyasıdır. Kimin boyası Allahın boyasından
daha güzel olabilir Biz yalnızca Allaha ibadet edenleriz.
Dini ayakta tutup onda ihtilaf etmeyesiniz diye Allah Nuha
tavsiye ettiği sana vahy ettiğimiz ve
125
Bakara Suresi ayet 285 •126
Bakara Suresi ayet 135138
İbrahime Musaya İsaya da tavsiye ettiğimiz dini size de din
olarak gönderdi.
Bu mübarek dinin üstün bir hususiyeti de insanlar arasındaki
alakayı çekişen ve birbirinden kaçma esasları üzerine değil
yardımlaşma ve dayanışma esası üzerine kurmuş olmasıdır.
a Mesela Dünya hayatında erkek ve kadın birbirlerinin
yardımcıları hatta tamamlayıcı parçalarıdır. Aralarındaki
bağlılığın esasını hürmet muhabbet ve merhamet teşkil eder.
Erkekler bir parçadır onun tamamlayıcısı olan kadınlarla yuva
kurmaya koşar. Evlenen dininin yarısını korumuş olur. Bu mevzuda
Nazmı Celil şöyle ferman buyurur
Allahın varlığını gösteren delillerdendir ki Sizler için kendi
cinsinizden zevceler yarattı. Onlarla birlikte yaşayasınız.
Aranızda hürmet muhabbet ve merhamet yarattı.
Rableri dualarını kabul etti ki sizden erkek olsun kadın olsun
herhangi bir amel İşleyenin amelini zayi etmem. Sizler hep
birbirinizdenslniz.
127
Şura Suresi ayet 13
128
Rum Suresi ayet 21
129
AIi İmran Suresi ayet 195
Mümin olarak erkek olsun kadın olsun kim iyi ameller işlerse işte
bunlar Cennete girecekler ve zerre kadar zulme uğramayacaklardır.
Mümin olarak erkek olsun kadın olsun kim iyi amel işlerse
muhakkak ki onu güzel bir hayatla yaşatacağız. Ve işlemiş
oldukları amellerin en güzeli ile mükafatlarını yereceğiz.
b Keza İslam dininde zengin fakir işçi işveren vs. birbiriyle
elele verir hayır ve takvada yardımlaşırlar. Mesela zenginlerin
malında fakirlerin belli bir ölçüde hakkı vardır. Zenginin bu
hakkı isteyerek gönülden vermesi dini bir vecibedir.
Cemiyette birinci derecede korunması gereken zümre fakirlerdir.
İkinci derecede akrabalardır. Dev let ise üçüncü derecede gelir.
islamda en büyük günahlardan biri de komşusu aç olduğu halde
kendisi tok yatan kişinin günahıdır. İşçinin ücreti dokunulmaz
bir haktır. İşçiye ücreti hakkında zulmeden veya ücretini
erteleyen büyük bir günah işlemiş olur. Dünyada gerekli cezaya
çarptırılacağı gibi ahirette de rezil olacaktır. Fakire düşen
vazife ise dürüst olmak ve işlerini tamamiyle yerine getirmektir.
Resuli Zişan şöyle buyuruyor İçinizden üzerine aldığı vazifeyi
layıkıyle yapanı Allah sever. İslam toplumu yardımlaşan
birbiriyle kenetlenen eşsiz bir cemaattır. İslam zenginlik
fakirlik işçilik işverenlik gibi meseleleri temelinden
halletmiştir. Şairin şu sözü ne kadar yerindedir
Zenginlere borçtur temin etmek fakirlerin geçimini.
Fakirleri müsamahakardır ifa etmektedirler ellerinden geleni.
Halifemiz Hz. Ebubekir R.A. zenginlerden fakirlerin hakkını almak
için ilk kılıcı çekendir.
c islam dininde idare eden ile idare edilen de birbiriyle elele
verir yardımlasın İdare edenin vazifesi insaflı olmak adaletli
davranmak idare edilenler arasında eşitliği sağlamaktır. İdare
edilenlere düşense itaat etmek gereken öğütleri vermek ve
icabeden yardımı yapmaktır.
Şüphesiz ki Allah emanetleri ehline vermenizi ve insanlar
arasında hükmettiğinizde adaletle hüküm vermenizi emreder.
Allaha itaat edin Resulüne de itaat edin. Sizden olan idarecilere
de itaat edin.
Birinci halife Hz. Ebubekir TR.A. seçildiği gün açıkça bu
yardımlaşmayı şu mübarek sözleriyle ifade buyurmuştur
Ey insanlar.. En hayırlınız olmadığım halde içinizden halife
seçildim. Eğer beni haklı görürseniz bana yardım ediniz. Eğer
beni haksız ve batıl üzerine görürseniz beni doğru yola
çeviriniz. Hakkınızda Allaha itaat ettiğim müddetçe bana itaat
edin. Eğer Allaha itaat etmezsem bana itaat etmeyin. İyi bilin ki
bana göre en kuvvetliniz aciz kalandır ki onun hakkını alayım.
Bana göre en zayıfınız ise güçlü olandır. Ta ki ondan hakkı
alayım. Bu sözümü söyler Allahtan beni ve sizi affetmesini
dilerim.
İşte muhterem okuyucu.. Yardımlaşma birbirini sevme ve iyi
muamelede bulunma islam dininin getirdiği cemiyetin esasını
teşkil eder... Buna karşılık şahsi çıkarlar ve nefsi arzularla
dolu beşeri kanunlar ne sağlamıştır İnsanlığın liderliğini
üzerine aldıktan bu yana bu gibi kanunları bütün dünyaya yayan
Avrupanın bize ne gibi yararı olmuştur
a Aile içinde bu beşeri kanunlar yardımlaşma dayanışma ve
kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği yerleştirdi.
Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük yapmış oldu.
Kadının erkek gölgesinde yaşadığını ona boyun eğdiğini ve bu
şekilde şahsiyetini yitirdiğini hürriyetini kaybettiğini iddia
ettiler. Neticede kadın bundan başka bir şeyle mesud olamıyacağı
halde İslamm aile nizamına karşı çıktı. Huzur ve saadeti
fabrikalarda işyerlerinde eğlence ve fuhuş yuvalarında aramaya
başladı. Erkeği kadının hakkını gasbeden varlığına saldıran bir
düşman telakki etti. Erkeğin meşru hanımı olmayı onun çatısı
altında yaşamayı terketti.
Fakat kadının bu hayalleri serap oldu. Erkekten ayrılamadı ona
muhtaç kaldı. Bu defa kendini erkeğe oyuncak olarak bir gayri
meşru dost olarak teslim etti.
b Cemiyet içinde de bu beşeri kanunlar yardımlaşma dayanışma ve
kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği yerleştirdi.
Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük yapmış oldu
Hem zenginlere başkalarının sırtından geçinmeyi haklı veya haksız
servet yığmayı öğretip açgözlülük yollarını gösterdi. Hem de
fakirlere mazlum olduğunu hakkının çiğnendiğini kanının zenginler
tarafından emildiğini ve zenginlerin kendi sırtlarından
geçindiğini aşıladı.
Böylece tabakalar arasında mücadeleye ve kavgalara sebep oldu.
Kafalarından uydurdukları kanun ve tüzüklerle bu anlaşmazlığı
meşru saydı. Birbirine zıt hükümler icabı fakirlerin direnişinden
korktuğunda onlara yardım eder. Zenginlerin rüşvetleri çoğalınca
onlara yaltaklanır. Bu tezatlar devam ederken sonunda ya bir
ihtilal kopar kanun ve nizamları alt üst eder veya şahsi
çıkarcılar hakim olur her şeyi çiğnerler.
c Devlet ve Hükümet içinde de bu beşeri kanunlar yardımlaşma
dayanışma ve kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği
yerleştirdi. Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük etmiş
oldu.
Bu düzen iktidarı taraftarlarına yağma yapan muhalefeti
cezalandıran bir parti olarak kabul etti. Muhalefet
taraftarlarının iktidara sanki av hayvanının avcıya bakışı gibi
korkulu gözlerle baktığını sandı. Askerin kumandanına bakması
gibi iktidara güvenle baktığını kabul etmedi. Böylece muhalefet
iktidara tavsiyelerde bulunma ve yardım etme yerine düşman
gözüyle bakar oldu. İktidar koltuğuna oturmak ve yağmalamak için
firsat arar oldu.
Muhterem Okuyucu... Kökü bozuk olan bu beşeri düzen demokrasinin
esası ve hürriyetin temeli sayıldı. Hakikatte ise birlik ve
beraberliği yok eden bir düzendir.
Ey istikbalin statüsünü tayin etmeye çalışanlar.. Sakın
planlarınızı bu çürük temel üzerine kurrnayın. Aksi takdirde
ayağınız kayar. Kurduğunuz binalar başınıza yıkılır. Böylece
Allahın yolundan milleti alıkoymanız sebebiyle felakete
uğrarsınız.
Allahın hidayetine semanın vahyine koşun. Nur aydınlık huzur ve
saadet bundadır
Şimdi size Allahtan bir nur ve apaçık bir kitab geldi. Allah
emrine uyanları bu kitap vasıtasıyle selamet yoluna kavuşturur.
Onları izniyle cehalet zulmetinden nura çıkarır. Doğru yoluna
şevkeder.
Ey iman edenler.. İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin ki
Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki Allah onları sever
onlar da Allahı sever. Müminlere karşı yumuşak gönüllü kafirlere
karşı vakarlı kimselerdir. Allah yolunda cihad ederler. Kınayanın
dil uzatmasından korkmazlar. İşte bu Allahın bir lutfudur. Bu
lutfu dilediğine verir. Allah ihsanı bol olan ve her şeyi
bilendir.
Valiahü Ekber.. Ve lillahil Hamd..
134
Maide Suresi ayet 1516
135
Maide Suresi ayet 54.
XI
RAMAZAN HİLALİNİN DOĞUŞU
Sizden her kim Ramazana yetişirse o ayda oruçlu bulunsun. C1
Hoş geldin ya şehri Ramazan... Ey nur topu tatlı bebek.. Ey umumi
hayrı müjdeleyen Kuranın nuruyla aydınlatan Cennet kokularınrn en
güzeli olan Ramazan...
Sen.. Çorak ve kurak bir çöle benzeyen yıl içinde sanki bir
istirahat yaylasısın. Kılınan namaz tutujan oruçlarla sen
ruhların huzuruna kavuştuğu bir aysın.
Allahım.. Bu ayı bize imanla huzurla emniyet ve selamet içinde
geçirmeyi nasip eyle. Bu ayı bizim için hayırlı ve bereketli kıl.
Bizi bu ayda hidayete eriştir.
136
Bakara Suresi ayet 1Ş5
Hz. Muhammed S.A.V. şöyle buyuruyor Ramazan geldiğinde Cennet
kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar bağlanır.
Allah tarafından şöyle nida edilir Ey kötülük arayan.. Yeter dur.
Ey hayrı isteyen.. Gel devam et.
İslam dini muamelat ve ibadet esasları üzerine kurulmuştur. Bu
esasların hayırlı ve faydalı şeyler olmaları Allah tarafından
kullarına bahşedilen bir nimet ve büyük bir iyiliktir insanlar
İslama tabi oldukça hem dünyada hem ahirette saadete ererler.
a İbadetlerde ana kaide Halisane niyet etmek RabbülAlemin olan
Allaha ihlasla yönelmektir. Resuli Zişan Efendimiz S.A.V. şöyle
buyurur
Ameller niyetlere bağlıdır. Herkes niyetinin karşılığını bulur...
Kişi huzuru kalble ve hem ruhen hem bedenen ibadet etmedikçe
bundan sevap beklemesin. Nitekim Peygamberimiz S.A.V. şöyle
buyurur
Kula namazından ancak huzuru kclble kıldığı namaz fayda verir.
137
Müslim Nesei İbn Mace Darimi
Mu vatta İmam Ahhcm b. Hanbel.
138
Buharı Müslim Ebu Davud Nesei. İbn Mace.
Diğer bir Hadisi Şerifte de Nice oruç tutanlar vardır ki oruçları
ancak açlık ve susuzluktan ibarettir. buyurulmuştur.
b İbadetlerde ikinci kaide ise Zorluğu bırakıp kolaylığı
seçmektir.
İslami emirlerde kullara ağır gelecek veya mükellefleri
bezdirecek bir şey yoktur. Allah size bir zorluk dilemez. Fakat
sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister.
Ta ki şükredesiniz.
Allah dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi. Nitekim
babanız İbrahimin dini de böyle idi.
Allah size kolaylık diler zorluk dilemez.
Peygamber Efendimiz S.A.V. buyuruyorlar ki Kolaylaştırın
zorlaştırmayın müjdeleyin nefret ettirmeyin. Bu kaide bütün
İslami hükümlerde caridir. Misal olarak oruç farizasında bu
kaidenin nasıl açıklandığını şu ayetten öğrenelim
Size farz kılınan oruç sayılı günlerdir. O günlerce sizden kim
hasta olur veya yolculuk yapar da orucunu yerse tutamadığı günler
sayısınca mazeretten sonra başka günlerde oruç tutsun. İhtiyarlık
gibi özünden dolayı oruç tutmaya güçleri yetmeyenler üzerine bir
yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Bununla beraber
hem fidye verir hem de oruç tutarsa veya daha fazla fidye verirse
cnun içi i daha hayırlıdır. Bu kolaylıklara rağmen oruç tutmanız
sizin için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz...
c İbadetlerde üçüncü kaide İslam dininde emredilen ibadetler
sadece ibadet etmek ve Allaha itaatte bulunmak için emredilmemiş
ferdin ve cemaatin hayatında faydalı tesirler meydana getirmesi
için de emredilmiştir.
Dini ibadetlerde hem dünyevi menfaatler hem de uhrevi faideler
göz önüne alınmıştır. İslam neyi emretmişse onda bir hayır
vardır. İnsanlar o hayrı hayatlarında müşahede ederler. Neyi de
nehyetmişse o şey murdardır. İnsanlar onun kötülüğünü ve zararını
bizzat görürler
Onlar yanlarındaki İncil ve Tevratta yazılı buldukları ümmi
peygamber olan Resulullaha tabi olurlar. O Resul ise kendilerine
iyiliği emrediyor onları kötülükten alıkoyuyor. Temiz rızıkları
onlara helal kılıyor. Murdar şeyleri de haram kılıyor.
Üzerlerinden ağırlığı kaldırıyor. Ellerini kollarını bağ I ty an
bağları çözüyor. Ona iman eden hürmet eden yardım edenler ve ona
indirilen Nura tabi olanlar... Ebedi kurtuluşa ereceklerdir.
. Ey Müslüman Millet... İşte geldi şehri bereket bereket ayı. Bu
mübarek ayda İslamın şartlarından biri olan Oruç mevcuttur. Bu
mübarek ayda birtakım hakların birtakım vazifelerin vardır.
Birinci vazifen Bu ayı samimi bir tevbe ile manevi kirlerden
arınmış bir şekilde karşılamandır. Ey iman edenler.. Allaha sadık
bir tevba ile tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı
bağışlar sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O günde
Allah peygamberi ve Onunla beraber imsn edenleri
utandırmayacaktır. Nurları aralarında sağ taraflarında koşup
gidecek.
İkinci vazifen Ramazan ayını hem maddeten hem manen oruçla
geçirmeye dikkat et. Orucu bozan maddi şeylerden kaçın günahları
irtikap etmekten uzak ol. İbadetinde samimi ol. Devamlı düşün.
Göklerin ve yerin azametini hatırından çıkarma. Allahın zikrini
diline destan et.
Üçüncü vazifen İyilik ve ihsanda bulun. Kuranı Kerimi daima oku.
Çünkü Allah bu ayda hayır ve hasenatta bulunanların sevabını
arttırır. Kuran okuyanların derecesini yükseltir.
Peygamber Efendimiz S.A.V. Ramazan ayında hadsiz derecede ikramda
bulunurdu. Cebrail A.S. Kuranı Kerimi Ramazan ayında Peygamber
Efendimize hepsini dinletirdi. Peygamberimiz bu ayda esen
rüzgarlardan daha fazla cömert olurdu.
Dördüncü vazifen Teravihe devam et. Vaktini ibadetle geçir.
Herşeyi bilen Allaha durmadan yalvar. Resulü Ekrem Kim Ramazan
ayını iman ederek ve sevabını yalnız Allahtan umarak fhya ederse
geçmiş günahları affedilir buyurmuştur.
Ramazan ayında kılınan namazların huzurlu kalplerde nice nurları
nice tesirleri vardır Namazlarını huzuru kalble kılan müminler
şüphesiz ki kurtuluşa ermişlerdir.
Burada İslam Devletlerine üzerimize borç saydığımız bir
nasihatimiz olacaktır Ramazanda açıkça oruç yeme niçin kamu
düzenini bozan bir suç sayılmaz Niçin orucunu açıkça yiyenler
terbiye edilmez İslamın bu şartına niçin gerekli hürmet
gösterilmez
Yalnız bakanların Ramazan ayına ihtiram edilmesine dair formalite
icabı bildiri yayınlamaları ve bazı günahların açıkça
işlenilmemesine dair nasihatte bulunmaları elbette yetmez. Çünkü
bu bildiriler cezai müeyyideden mahrumdur. Niçin bir defa bile
olsa Müslüman bir devlet işi sıkı tutup dini vazifesini ifa edip
insanları isyandan kurtarmıyor Hz. Osman R.A. şöyle buyurdu Allah
Kuranı Kerimle İslah etmediğini idareci vasıtasıyla İslah eder.
Allahım sen bize takvayı doğru yolu ilham et Bizi hayra doğruluğa
eriştir. Çünkü sen takva sahiplerini seversin ve affedicisin...
147
Buhari Müslim İbn Mace.
148 Hacc Suresi ayet 38
XII MÜMİNLERİN ZAFER TELAKKİSİ
Şüphesiz Allah sadece iman edenleri müdafaa eder. Zira Allah
hiçbir hain ve nankörü sevmez.
Burada geçici bir yolculuk dolayısıyle kesmek mecburiyetinde
kaldığım Mübarek Ramazan a dair olan konuyu devam ettirmek
istiyordum. Ancak bana yöneltilen birtakım sorular ve kalbime
doğan bazı noktalar Ramazan konusunu bırakıp Müminlerin Zafer
Telakkisi başlığı altında yazmaya beni şevketti.
MümMerin mantığı açıktır fıtridir. Müminlerin düşüncesinde
felsefe ve dolambaçlı yollar yoktur. Çünkü Müminlerin düşüncesi
hakikatten şaşmayan basiretli kalplerden fışkırır. Çeşitli
hayellerle dolu akli görüşlerden değil...
149
Müminun Suresi ayet 12.
Bu mevzuda okuyucuların alışageldikleri vaaz u ııasihatları
bırakıp siyasete dalmayacağım. Siyasete şöyle bir göz attıktan
sonra imana ait konulara döneceğim.
Bazı kardeşlerim bana şunu sordular İşte İngiltere ile aramızdaki
görüşmeler ucu bucağı bulunmayan bir yola sapıyor.
İngilizleradetleri icabı bizi avutuyorlar. Kendi meselelerini
halletmek için bizim meselemizi bir kenara atıyorlar.
Biz de devamlı fırsatları kaçırmaktayız. Barış sözleşmesi ve
güvenlik konseyi toplantıları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
toplantıları geldi geçti. Bir şey elde edemedik. Bundan sonra
daha na bekliyoruz.
Dedim ki Zararı yok. Bu bize encak maddeten eza verir. Bütün
vakitler müminler için bir fırsattır. Aynı toplantıda başka biri
de şunu sormuştu İşte İngiltere... Hiçbir arabın kabul
edemiyeceği ve hiçbir müslümanın uygun göremiyeceği Filistin
Taksimi planıyla milletin gözünü boyamak istiyor. İngiltere ve
dostu Amerika durmadan mukaddes toprakları Yahudi muhacirleriyle
doldurmaktadırlar. İster misiniz. Filistin yahudilerle dolup
taşarken biz seyirci kalalım
Dedim kiNe zararı var olsun... B. İskenderin şu sözünü ezber
etmedin mi Koyunların çokluğu mahir kasabı sevindirir
Meclis dağıldı. Tek başıma kaldım. İşittiğimi ve söylediğimi
düşündüm. Hatırıma şunlar geldi
Dünyanın dört bir köşesine yerleşen biz müslümanlar mukaddes çok
değerli ve mükteseb hakkımızı istiyoruz. Hürriyet ve
istiklalimizi istiyoruz. Bu da insanlar için gıda hava ve su
kadar elzemdir. Bunlar olmadan yaşamamız imkansızdır.
Birlik ve beraberliği ve biraraya toplanmayı istiyoruz.
Aramızdaki suni hudutların siyasi sınırların giderilmesini arzu
ediyoruz. Vatanımıza göz dikenler bu suni hudutlarla tarihin
çeşitli devrelerinde birliğimizi parçaladılar. Halbuki bizim
birliğimizi Allah emretmiş ve gerçekleştirmiştir. İmanımız bunu
takviye etmiştir. Yaşadığımız yerin coğrafi vaziyeti birlik
içinde olmayı daha da kolaylaştırmıştır.
Müslümanların maslahatlarının menfaatlarının ümit ve acılarının
ortaklaşa olması bir ve beraber olmalarını icab ettirir. İslami
Birlik dünya döndükçe bakidir...
Bu iki hak hürriyet ve birlik yanında bir hakkımız daha vardır.
Bunu da istememiz gayet tabiidir Milletler arasında bize de söz
hakkı verilsin. Haki. katı ilan edelim. Mukaddes dinimizi
yayalım. Dünyayı kalkındırmada manen ve maddeten katkida
bulunalım. Şüphesiz ki bunu istememiz adaletin ve İnsafın
icabıdır.
Arzu ettiğimiz ve yolunda cihad ettiğimiz haklar bunlardır.
Bunları elde etmekle ne kimseye zulmetmiş ne de tecavüzde
bulunmuş oluruz. Bu tabii haklarımızı kimse inkar edemez. Bu
haklarda zerre kadar olsun haksızlık ve batıl bir şey yoktur.
Bunun içindir ki biz müminler cihadımızda zafere ereceğimize
gönülden iman ediyoruz. Mücadelemizde zafere kavuşacağız. Çünkü
biz haklıyız ve güçlüyüz. Hak kaybolmaz ve daimidir. Batıl İse
ancak hakkın olmadığı yerde hüküm sürebilir.
Biz müslümanlar mukaddes ve mükerrem bir kitaba iman ediyoruz.
Rabbimiz bu kitapta bize Hakkın yolunda cihad edenlerin sevabını
artttraca. ğını mükafatını kat kat vereceğini vaad ediyor.
Her kim doğru bir söz söyler veya hakikat yoluna malını harcar
bir zorluğa katlanır küçük bir zarara uğrar veya cihad ederken
küçük bir yorgunluk görürse bütün bunlar Allahın katında
yazılıdır. Karşılığında da mükafat verilir.
Onların Allah yolunda çektikleri herhangi bir susuzluk yorgunluk
açlık kafirleri kızdıracak herhangi bir yeri çiğnemeleri ve
düşmana karşı elde ettikleri herhangi bir baharı karşılığı
şüphesiz ki onlar için bir ameli salih yazılır. Muhakkak Allah
iyilik edenlerin mükafatını zayi etmez.
Allah yaptıklarından daha güzeli ila onlan mükafatlandırsın diye
az veya çok Allah yolunda mal harcamaları ve Onun rızası için
vadiler aşmaları onlar lehine yazılır.
Biz müminler kuvveti çok kudreti azim herşeyin mülkiyeti ve
tasarrufu emri altında herşeyin yaratıcısı bir Rabbimizin
varlığına iman ediyoruz. İnancımızın temelini ve esasını bu
teşkil eder. Müslümanın sancağı budur.
Şüphesiz ki Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra da
Arşı alayı kudretiyle ihata eden Allahtır. Rabbiniz gündüzü
kovalayan gece ile perdeledi. Onun emriyle hizmet eden güneşi ayı
ve yıldızları yarattı. Haberiniz olsun ki yaratmak ve emretmek
yalnız Allaha aittir. Bütün alemlerin Rabbi olan Allah ne kadar
yücedir..
Bze Allahın takdir ettiğinden başka bir şey dokunmaz. t1
Rızık ecel menfaat zarar yaşama ölme hastalık şifa... bütün
bunlar Allahın elindedir. İnsanlara bunlardan dilediğini verir.
Hiçbirimiz ecel gelmeden ölmeyiz. Ecelleri gelince bir an geri
kalmazlar. Bir an önce de ölmezler.
Kimse kimsenin rızkını eksiltemez Rızkınız ve vaad olunduğunuz
şey semadadır.
Herhangi bir kimseye gelen bir faide veya zarar kaza ve kader
icabıdır Kader kalemi kurudu kaza defteri dürüldü. Kuranı Kerim
bir kısım zayıf ve korkakları tenkit etmiş ve kendilerindeki
zaafiyet sebebini ortaya koymuştur
Bir grup ta canlarının sevdasına düşmüştü. Al .aha karşı
cahfliyet devrindeki gibi hakikata muhalif bir zan besliyorlar ve
Harpten bize ne diyorlardı. De ki Hüküm Allahındır. Onlar sana
açıklayamadık larını içlerinde saklıyorlar. Bu iş bizim elimizde
olsaydı burada öldürülmezdik diyorlar. De ki Siz evlerinizde bile
olsaydınız öldürülmesi takdir edilenler yine dışarı çıkacak
ölerek çaresiz düşüp kaldıkları yeri boylayacaklardır.
Allah Uhud Savaşındaki bu hadiseleri kalbinizde olan ihlas ve
nifakı meydana çıkarmak ve gönlünüzdeki niyetleri saf ve pak
yapmak için başınıza getirdi. Allah kalplerde olanı pek iyi
bilir.
Her şeyin hükümranı göklerde ve yerde olan hadsiz hesapsız
askerlerin sahibi ilmi ile herşeyi kuşatan bu Azim Celil ve Kebir
olan Rabbimiz bize vaad etti ki mümin kullarına yardım edecek
yolunda cihad ettikleri ve çizdiği Hak yol üzerinde bulundukları
müddetçe onları zafere erdirecektir.
Muhakkak ki biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya
hayatında hem şehidlerin bulunduğu ahiret hayatında kıyamet
gününde yardım edeceğiz.
Şüphe yok ki Allah dinine yardım edene zafer ihsan edecektir.
Şüphesiz ki Allah çok kuvvetli ve herşeye galibdir.
Müminlere yardım etmek üzerimize bir hak oldu.
Allah sizlere yardım ederse hiçbir kimse size galib gelemez.
Allah emrinde galibdir. İnsanların çoğu bunu bilmezler. V°
Yeryüzü Allahındır. Kullarından dilediğini Ona varis kılar.
Akıbet takva sahiplerinindir.
O vakit Rabbin meleklere şöyle vahyetmiştl. Şüphesiz ben sizinle
beraberim. Müminlere sebat verin cesaret verin. İnkar edenlerin
kalplerine korku vereceğiz. Hemen boyunlarım vurun. El ve
ayakları etrafına vurun.
Siz o kafirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Fakat Allah size
yardımıyla onları öldürdü. Ey Rasulüm... Düşmanların gözlerine
bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın. Allah attı. Bu
zafer ve ganimetlerle müminleri güzel bir imtihan etmek için bunu
yaptı şüphesiz ki Allsh her şeyi işiten ve bilendir. •
Ehli kitaptan kafir olanları ilk sürgünde yurtİcrından çıkaran
Odur. Siz çıkacaklarını sanmıyorduuz. Önler da yaptıkları
tahkimatın kendilerini koruyacağını sanıyorlardı. Fakat Allah
onları beklemedikleri bir taraftan yakaladı. Kalplerine korku
düşürdü öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem müminlerin
elleriyle yıkıp harap ediyorlardı. Ey basiret sahipleri . İbret
alın. •
Rabbimiz yardım etmesi için bizden şu şartları İstiyor Onun
birliğine iman edelim. Yalnız Ona güvenelim. Emirlerini yerine
getirip yasaklarından kaçınalım. Düşmanlarımıza karşı gücümüzün
yettiği kuvveti hazırlayalım.
Dikkat edersek kuvvetimizin düşmanlar kedar veya benzeri olması
şart koşulmamış gücümüzün yettiğini hazırlamamız şart
koşulmuştur.
İçinizden iman edip te güzel güzel ameller işleyenlere Allah
şöyle vaad etmiştir Onlardan önce iman edenleri imansızların
yerine getirdiği gibi onları da kafirlerin yerine getirecektir.
Ve onlar için seçtiği İslam dinini tatbik etmelerine imkan
verecektir. Onları korkudan sonra emniyete kavuşturacaktır.
Böylece bana ibadet edecekler. Hiçbir şeyi bana ortak
koşmayacaklar. 16J
Düşmanlara karşı gücünüzün yettiği her kuvveti ve besili savaş
atlarını hazırlayın. Hazırladığınız kuvvetle Allahın ve sizin
düşmanlarınızı korkutup yıtdırasınız.
Bütün bu mukaddimelerden şu sonuca varmak istiyoruz Haklı
olduğumuzdan şüphe edilmez. Allah hak yolda çalışanların
mükafatını zayi etmez. Bunlara ancak Allahın takdir ettiği bir
şey isabet eder. Rableri bu hakikat yolcularını düşmanlarına
karşı sahipsiz bırakmaz. Bilakis zafer inananlarındır. Ve zafer
yakındır.
Hülasa Zalimler ve gasıblar ne yaparsa yapsın tefeci açıkgözler
neye başvurursa vursun nasıl aldatırsa aldatsın biz hakkımıza
ulaşacağız. Aleyhimizde yapılanlar neticeyi değiştirmiyecektir.
Çünkü Allahın kullarına süregelen kanunu elbette ki değişmez.
İşte biz müminlerin mantığı zafer telakkimiz budur. Allaha
bozmayacağımız bir ahidle söz verdik. Ya bu hakları elde edip
izzetle yaşayacağız. Veya bunların yolunda şerefle öleceğiz. Her
iki yol da güzeldir. De ki Siz bizim için ancak iki güzellikten
birini bekliyorsunuz.
Zafer veya şehitlik...
Zannedersem bizlerin ve başkalarının bu mantıkla alay etmemesi ve
bu sözlere gülmemesi daha hayırlıdır. Zafer haberini yakında
duyacaklar..
XIII
1
İKİ ÖNEMLİ ESAS
Ferdin şuurlu olması
2
Cemiyetin şuurlu olması.
Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz
iyiliği emreder kötülüğe mani olursunuz ve Allaha imanınızda
sebat edersiniz.
Birinci Esas Ferdin şuurlu olması.
islam uyanık kalbli ince duygulu temiz vicdanlı olmayı ferdin
iyiliği için esas kabul ediyor şuurlu ve inançlı olanı asla
uyumayan bir gözcü vazifesine sadık bir bekçi sayıyor.
Böyle bir vicdan ferdin hatırına gelenlerin söylediği sözlerin ve
yaptığı işlerin muhasebesini yapar. Böylece kanun koyanların
bilemediği hususları tesbit eder. Kanunların koruyamadığı hakları
korur. Bir an bile olsa fertten kopmayan bu imanlı vicdan ferdin
yaptığı küçük büyük gizli açık her şeyi murakabe eder. Bu
hareketleri şaşmaz bir terazi ile tartar hayrı serden ayırır.
Peşin olarak cezasını verir
•İnsan hayrı düşünür hayrı söyler veya hayır işlerse şuurlu
vicdanının ona vereceği peşin mükafat sürür ferah huzur
memnuniyet rahatlık ve selamet içinde yaşamaktır. İnsan yolunu
kaybeder doğru yoldan saparsa bu uyanık vicdanın vereceği ceza
hüzün elem acı içini yakıp kavuran bir ateştir.
O kadar ki şuurlu vicdan sahibi ayağı kaydığında kendini Allahın
azabından kurtarmak için Kısas gibi ağır bir cezaya rızasıyle
boyun eğer. Maiz r. a. V ve Ebu Lübabe eEnsari r.a. 17° nin
biztat kendilerine İslami cezanın uygulanmasını istemeleri
hadisesi büyük bir ibret ve güzel bir hatıradır Her
169 Hz. Maiz zina ettiğini kendi ağzıyla itiraf ederek recin
olunmasını istedi ve recmolundu.
170 Hz. Ebu Lübabe Peygamberimizin delegesi olarak müşriklere
taviz yerdi ve hataya düştüğünü anlayınca altı gün kendini camide
bir direğe bağladı. Tevbesi kabul edilince kendini bıraktı.
ne kadar insanlar sana fetva bulsalar da sen vicdanına danış
ondan fetva al.
Müminin kalbindeki bu uyanıklığın esasını Allahı bilmek
Marifetullah teşkil eder. Bu uyanıklığın nuru ve ziyası Allahın
her şeyi murakebe ettiğine hakkıyle iman etmekten fışkırır.
Devamlı Allahın murakabesi altında olduğunu bilen kişi kendisini
çok iyi murakabe eder. Bu ise ihsan mertebesine ulaşmaktır. İhsan
Allahı görür gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen Onu
görmüyorsan da O seni görüyor.
İkinci Esas Cemiyetin şuurlu olmasıdır.
Cemiyetin uyanık olması demek örf ve adetlerinin iyi olmasıhayrın
serden ayırt edilip herbirinin sınırlarının belirli olması hayrın
takdir edilerek işlenmesi ve şerrin de tahkir edilerek
kaçınılması demektir.
Bu mefhumlar bir millette bulundukça ö milletin fertleri elbette
ki doğru yola gidecek ondan sapmayacaktır. İşlerinde bir eksiklik
olmayacaktır.
Böyle şuurlu bir millet içinde yaşayan fert doğru yoldan sapar
ayağı günaha batar da kendisini çekip çevirecek uyanık bir
vicdana basiretli bir kalbe sahip olmazsa şuurlu kamu oyu ve
uyanık cemiyet onu hidayete davet edecek rezaletten çekip
alacak şerrin pençesinden kurtaracak ve elinden tutup doğru yola
götürecektir.
İslami ıstılahta bu vaziyete elEmri bilmaruf venNehyi anilmünker
yani iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak denir. Kuranı Kerim
milletleri Emri bilmaruf venNeKyi anilmünker terazisi ile ölçer.
Bir millet buna sarılır bu hususa sımsıkı bağlanır bunu huy
edinirse Kitabı Mübin bu millete en yüksek mertebeyi verir ve
bütün dünyada milletlerin en hayırlısı sayar
Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.
İyiliği emreder kötülüğe maniolursunuz ve Allaha imanınızda sebat
edersiniz.
Eğer bir millet Emri bilmaruf ve nehyi anilmünker vazifesini
ihmal ederi bu prensibin cemiyet hayatında büyük bir tesiri
olduğunu anlamazsa Kuranı AzimüşŞan bu cemiyeti şiddetle tenkid
eder
İsrail oğullarından kafir olanlar hem Davudun hem de Meryem oğlu
İsanın dili ile lanet clutıd . Bunun sebebi isyan etmeleri ve
tecavüzde bulunmaları idi. Onlar birbirlerini yaptıktan
fenalıktan nehyetmezlerdi. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı
Peygamber Efendimiz S.A.V. bu manada şöyle buyuruyor Sizden hiç
biriniz insanlar iyilik ederse ben de iyilik ederim kötülük
ederlerse ben de kötülük ederim diyen eyyamcılardan olmayın.
Fakat insanlar iyilik ettiğinde iyilik edin. Fenalık ettiklerinde
onlara doğru yolu gösterin. Nasihatte kulunun.
Diğer bir Hadisi Şerif hürriyet iddiasını ileri sürerek
sapıkların ve müfsidlerin cezalandırılmasında ihmalkar davranmak
ne derece cemiyetin otoritesini kırmıştır cemiyet ferdin
karşısında ne kadar aciz düşmüştür bunu açıkça beyan etmektedir.
Allahın cezalarını tatbik edenlerle etmeyenlerin misali şu
kavimdir Onlar gemideki yerleri için kura çekmişti. Bir kısmı üst
kata bir kısmı da alt kata yerleşmişti. Alt katta olanlar buradan
bir delik delsek te o delikten su alsak... dediler. Eğer üst
katta olanlar alt kattakileri bu işte kendi başlarına
bırakırlarsa hepsi de yok olur. Eğer onlara mani olurlarsa hepsi
de kurtulur.
Keza fitnenin çeşitleri ve insanların fitneye karşı ihmalkar
davranmakta kısım kısım ayrılmaları üstün bir şekilde şöyie
tasvir ediliyor
Kadınlarınız baştan çıkıp isyan ettiklerinde gençleriniz fısk u
fücura düşüp günaha battıklarında ve siz de cihadı
terkettiğinizde haliniz ne olacak... Sahabeler Bu da olur mu Ya
Resulullah dediler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan
Allaha yemin ederim ki bundan daha şiddetlisi daha beteri
olacaktır.
İyiliği emretmeyi ve kötülüğe mani olmayı terk ettiğinizde
haliniz ne olacak Sahabeler Bu da olur mu Ya Resulullah..
dediler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin
ederim ki bundan daha şiddetlisi daha kötüsü olacaktır.
İyiliği kötülük kötülüğü de iyilik telakki ettiğinizde haliniz ne
olacak Sahabeler Bu da olur mu ya Resulullah.. dtdiler.
Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki
bundan daha şiddetlisi daha fenası olacaktır.
Kötülüğü emredip iyiliğe de mani olduğunuzda haliniz ne olacak
Sahabeler Bu da olur mu Ya Resulullah.. dediler. Peygamberimiz
Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki bundan daha
şiddetlisi daha kötüsü olacaktır.
Hak Celle Celalühü der ki Zatıma yemin ederim ki onları öyle bir
fitne ve fesada düşüreceğim ki içlerinde halim selim olanları
bile uğradıkları fitneden hayrete düşecektir.
Hadisi Şerifin ifadesine göre fitne ve fesadı ilk olarak kadınlar
başlatacak. Sonra gençler bunlara uyacak. Daha sonra vecibeler
ihmal edilecek. Bunun neticesi olarak fert bozulacak insanlar
iyiliği emretmeyi kötülüğe mani olmayı bırakacak hatta kötülüğü
iyi sayıp onun yapılmasını isteyecekler iyiliği kötü sayıp onun
yapılmasını engelleyecekler. Nihayet Cenabı Zölcelal bu vaziyete
karşı gazablamp bunları zavallıların dahi hayret edeceği bir
fitneye düşürecek.
Ey Müslümanlar.. Vicdanlarınızı Allaha iman etmek ve devamlı
murakabe altında bulundurmak suretiyle aydınlatın. İyiliği
emretmek ve kötülüğe mani olmak suretiyle de cemiyetinizi
koruyun. İşte dürüst olmanın ve dürüstlüğü tavsiye etmenin ana
temelleri bunlardır.
Muvaffakiyet Allahtandır...
XIV
ÖLMEK TE BİR MAHARETTİR
Yemin olsun ki Allah yolunda öldürülür ve ölürseniz onların elde
ettikleri dünya malından daha hayırlı olan Allahın affı ve
rahmetine kavuşacaksınız.
Yemin olsun ki ölseniz de öldürüseniz de şüphesiz ki hepiniz
Allahın huzurunda toplanacaksınız.
Sene 1937... Filistinli Arap kardeşlerimizin İngiliz ve Siyonist
zulüm ve istibdadına karşı giriştikleri ayaklanma münasebetiyle
Müslüman Kardeşler Mecmuasında Ölmek te bir maharettir. başlığı
altında bir makale yazmıştım.
Bugün aynı zalim münasebet dolayısiyle aynı başlık altında bu
konuyu kaleme almaya karar verdim. Zira bu zulmün tehlikesi
yalnız Filistinlilere mahsus olmayıp bütün Arap ve Müslümanlara
diş bilediği ve bu zulümden ancak kan dökülerek kurtulmanın
mümkün olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Evet ölmek te bir sanattır
acı olmasına rağmen bazen pek güzel bir sanattır. Hatta maharetli
birinin eliyle olduğunda en güzel sanattır.
Kuranı Kerim kendine iman edenlere ölmeyi güzel bir surette
arzediyori ölmeyi sevmelerini istiyor. Kuranı AzimüşŞan müminleri
öyle yetiştirmiştir ki imansızların hayatı sevmeleri kadar
müminler ölmeyi severler. Zevkler ve renkler herkese göre değişir
ya...
Günümüzdeki müslümanlar İçinde bulundukları zillet ve mihnetten
ancak Kuranı Mübinin ölüm Telakkisine sarıldıklarında
kurtulabilirler. Ölmeyi bir maharet bir sanat kabul ettiklerinde
başarıya erebilirler.
Kuranı Kerim müminlere ölümü şöyle tanıtıyor Huzurlu sakin
nimetlerle dolu ebedi bir hayatı karşılamak için bu kısa geçici
yorucu ve yıpratıcı hayatın sonudur ölüm... O ebedi hayatta
mümine gözlerin görmediği kulakların işitmediği ve gönüllerin
hissetmediği sayısız nimetler hadsiz ikramlar verilecektir.
Bunlara layık olmak için de şu şartlara ihtiyaç vardır Dünya
hayatında iyi amel işlemeyi bilmek ve güzel ölümle ölme yolunu
seçmek.
Fakat her kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsini şehevi
arzulardan uzaklaştırırsa muhakkak ki cennet onun varacağı
yerdir.
Kuranı Kerim ölümün kaderle tayin edildiğini korkup çırpınmanın
ecele faydası olmayacağını hiçbir kimsenin ölümün pençesinden
kurtulamayacağını fakat insanlar ölürken çeşitli şekillerde
öleceklerini beyan buyurur. Bazıları şu şairin söylediği gibi
fahişe kadınların kucağında ömrünü bitirir ölür gider
Bana derler ki Cihad et ey Cemil Hangi cihadı isteyeyim
kadınlardan başka Kadınlarla birlikte her söz tatlı ve cemii
Onların yanında ölen herkes şehidtir.
Bazıları da şu şairin anlattığı gibi cihad meydanında harb
sahasında Allah yolunda can verir
176
Naziat Suresi ayet 4041.
Koşarak Allaha can veririz Yanımızda bulunmaz hiçbir azığımız.
Ancak takva ahirete çalışma Cihada katlanmadır azığımız. Takva
ahirete çalışma ve hidayettir Bu azıklardan başkası hep yok
olacaktır.
Elbette ki bu iki ölüm şekli bir olmayacaktır. Bakınız Kuranı
Kerim bu mefhumu nasıl ifade buyuruyor. Ölüme karşı çekimser
olanları nasıl tenkit ediyor ve susturuyor
Kendilerine Savaştan ellerinizi çekin namazı dosdoğru kılın
zekatı verin denilmiş olan kimseleri görmez misin Şimdi de savaş
onlara farz kılınınca içlerinden bir grup Allahtan korkar gibi
hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyorlar. Onlar
Ey Rabbimiz . Şu savaşı bize niye farz kıldın Ne olurdu bizi
yakın bir vakte kadar geciktirseydin dediler. Onlara şöyle de
Dünyanın malı pek azdır. Ahiret hakkıyle korkanlar için elbette
daha hayırlıdır. Siz ince bir <tplik kadar bife haksızlığa
uğramaz
Bu şiir Umeyr b. elHümam adlı sahabenindir. Bu kişi elinde
bulunan hurmaları atmış bedir harbinde cihada girişmiş ve bu
şiiri söyleyerek şehid edilmiştir. Taberisiniz. Nerede olursanız
olun isterse pek sağlam ve yüksek kalelerde bulunun ölüm size
erişecek tir. •
Kuranı Kerim müminlerin bu hakikatleri inkar edenlerden olmasına
mani olarak şöyle buyurdu
Ey iman edenler... Sakın siz yeryüzünde seyahat ederken veya
savaşta iken ölen kardeşleri için Bizim yanımızda olsalardı ne
ölür ne de öldürülürlerdi diyen kafirler gibi olmayın. Allah
onların bu fikrini gönüllerinde bir hasret ve keder olsun diye
bıraktı. Halbuki Allah hem diriltir hem öldürür. Allah yaptığınız
her şeyi görendir.
Yine Kuranı Kerim birtakım insanların kendilerine vazifelerini
unutturacak ve onla/ı hayırdan alıkoyacak derecede dünyayı
sevmelerini ayıplayarak
Muhakkak ki sen onları insanlardan hatta müşriklerden daha ziyade
dünya hayatına düşkün bulacaksın. Onlardan her biri bin sene
yaşamayı arzu eder. Halbuki onlara çok ömür verilmesi
kendilerini
178
Nisa Suresi ayet 7778
179
Ali
imran Suresi ayet
156.
azabdan kurtaracak değildir. Allah onların yaptıkları her şeyi
görendir.
Kuranı Kerim Allah yolunda ölmeyi kerih gören kavimlerin
kalplerindeki gizli sırları da açığa vurmuştur.
Birgrup ta canlarının sevdasına
düşmüş
tü. Allaha karşı cahiliyet devrindeki gibi hakikata muhalif bir
zan besliyorlar ve Harpten bize ne... diyorlardı. De ki Hüküm
Allahındır. Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar.
Bu iş bizim elimizde olsaydı burada öldürmezdik. diyorlar. De ki
Siz evlerinizde bile olsaydınız öldürülmesi takdir edilenler yine
dışarı çıkacak ölerek çaresiz düşüp kaldıkları yeri
boylayacaklardır...
İlk müminler bu hakikatleri idrak ettiler ölümü sevdiler de hayat
ta onlara hibe edildi. Bunu Hz. Ebubekir r.a. ölmez sözü ile
şöyle ifade etmişti Ya Halid.. Ölmeyi candan arzu et ki hayat
sana hij be edilsin.
Nitekim Hz. Ali r.a. de bunu şöyle ifade eder
180
Bakara Suresi ayet 156
181
Ali İmran Suresi ayet 154
Allaha yemin olsun ki Ebu Talibin oğlu bebeğin annesinin memesini
arzulamasından daha çok ölümü All&h ydunda candan arzu eder...
Resulullah S.A.V. de ümmetine bu güzel sanattan Allah yolunda
ölmek maharetinden ayrılmanın dünyevi arzulara ve dünyaya sımsıkı
sarılmanın kötü neticelerini şöyle izah etmiştir
Aç kişilerin sofraya üşüştüğü gibi yakında bütün milletler
başınıza toplanacaklar. Bir tanesi O gün az olduğumuz için mi
böyle olacak dedi. Peygamber Efendimiz S.A.V. Bilakis siz çok
olacaksınız. Selin götürdüğü çörçöp gibi fazla olacaksınız Alkh
sizden çekinme hissini düşmanınızın kalbinden çıkaracak. Ve sizin
kalbinize zaafiyet hissi verecek buyurdu. Yine birisi Zaafiyet
hissi nedir Ya Resulullah... dedi. Peygamber Efendimiz de Dünyayı
sevmek ölümü sevmemektir... buyurdu.
Ey Müslümanlar.. Siz şimdi yeni bir yıla giriyorsunuz. Şayet bunu
içinizde olan bu ruhla karşılar hayatı sever ölümü sevmezseniz
cihad mesuliyetinden ve mücadele zorluğundan kaçarsanız elbette
ki hiçbir şeye kavuşamazsınız.
182
Ebu Davud İmam Ahmed
b. Hanbel.
137
Fakat bu ruhu değiştirir korkaklığı ve acizliği terkederseniz
Allah yolunda ölmeyi sever ve bu yolda icab eden şekilde
ölürseniz şüphesiz ki dünyada Allahın izni ile zafere
ereceksiniz. Ahirette de ebedi olan Cenneti kazanacaksınız. Hak
yoluna kendini adamak ebedi kalmanın ta kendisidir.
Bu sözleri tarihin Bedir Savaşı sayfalarına ilave etmek
yerindedir. Bedirde cihad eden o muhteşem sahabiler rAllah
onlardan razı olsun Allah yolunda ölme sanatının eşsiz hocaları
olmuştu. Bunların üstün şahsiyetleri bütün dünya için unutulmaz
ve ölmez izler bırakmıştı. Bunları hatırlama bizleri aynı yola
sevk edecek mi Ümidimiz budur...
Hakikati hatırlatma da müminlere fayda verir
183
XV
Zariyat Suresi ayet 55
SULH VE SELAM
Şüphesiz Kuranı Azimüşşanı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir
misiniz nedir Kadir gecesi... Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı
bir gecedir. O gecede bütün melekler ve Ruh Rablerinin izniyle
her iş için iner de iner. O gece şafak ağarıncaya kadar bir selam
ve selamet gacesidir.
İnsanlara hakkı anlatan bu mukaddes kitabımız selamı bildiriyor.
Selam ve selameti müjdeliyor yeryüzünde sulh ve selamı hakim
kılıyor. Aramızdaki selamlaşma selamdır. Rabbimizin huzuruna
çıktığımızda konuşacağınız şey selamdır. Namazımızın sonu
selamdır. Mülkün mutlak sahibi ve bütün noksanlıklardan münezzeh
olan Rabbimizin bir ismi de Selamdır. Allahın salih kulları için
hazırladığı Cennetin bir adıda DarüsSelamdır. Dinimizin adı olan
İslamın alındığı kelime Selamdır.
Allah Teala Peygamberine Onlardan vazgeç... Onlara de ki Allah
size Selam ve selamet versin. Pek yakında bileceksiniz.
buyurmuştur.
Şiarımız Sulh ve Selam yaparken bunların yalnız nazari veya
söyleyiş yönü alınmamış fiilen tatbik edilmişlerdir. Allahrn
İslam dini gölgesinde kullarına emir ve tavsiye ettiği Selam iki
esas üzerine kurulmuştur
Birinci esas Selam gecesinde Allah Tealanın indirdiği Kuranı
Kerim insanlığa dört başı mamur mükemmel bir İSLAM NİZAMInı
getirmiştir. Kuranı Kerim insanlığa kardeşliği ilan ederek gelmiş
insan ruhunun derecesini yükseltmiş ve gözlere ilahi hakikatleri
göstermiştir. Ayrıca idare eden ve edilenler hakimler mahkumlar
kuvvetliler zayıflar fakirler zenginler. vs. arasında içtimai
adalet temellerini kurmuştur.
Böylece cemiyette hürmet muhabbet huzur ve saadeti temin eder
yardımlaşma ve dayanışmayı hakiki manasıyla kurar. Kim Kuranı
okur hükümlerini emir ve tavsiyelerini incelerse
anlattıklarımızın doğru olduğunu ve Kuranı Kerimin neresinde
mevcut olduğunu öğrenir.
Kuranı Kerim hayırlı olan her şeyi yapmayı İnsanlara emreder.
İnsanlara zarar verecek her fenalığı yasaklar
Sana her şeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara
da bir müjde olan bu kitabı peyderpey bölüm bölüm indirdik.
İkinci esas İslam Nizamına iman etmiş bir ümmet ve bu nizamı
yürüten bir devletin var olmasıdır. Bu devlet İslam Nizamını
anlayan ona iman eden onu müdafaa eden bütün beşeriyeti İslamdaki
hayra iyiliğe ve rahmete davet eden var gücüyle bu nizam uğrunda
cihad eden ve bunu yaparken tenkid edenlerin kınamalarından
korkmayan bir devlet olacaktır.
Ey Peygamber.. Sana Rabbinden indirileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan Allahın risalet vazifesini yerine getirmiş olmazsın.
Allah seni insanlardan koruyacaktır.
İşte bu iki esasa uyularak nazari yönden selam fiilen
gerçekleştirilmiş emniyet sağlanmış yeryüzüne barış hakim
olmuştur. .
Ey Müslümanlar.. Şimdiye kadar 1400 küsur senedir tekrar edilen
ve Selam Selamet Gecesi olan Leylei Kadir bu gecede bütün
hatıralarıyla anılıyor. Bu geceyi anarken semadaki yıldızlara ve
gezegenlere bakıp hayal ve vehimden ibaret olan saadetleri mi
bekliyorsunuz Yoksla bu hatıralar sizin içinizde özüntü elem ve
ızdırap mı uyandırıyor
İslam Nizamını yeniden okumaya dair Allaha ahdediyorsunuz. Bütün
kalpleriniz İslam Nizamında birleşiyor böylece yeniden İslam
Devleti kuruluyor. Bütün dünyaya İslam davası yayılıyor.
Ey Müslümanlar.. Mübarek Ramazanın değerli geceleri artık bizlere
veda ediyor. Gitmek için hazırlık yapıyor. Bin aydan daha hayırlı
olan mübarek Kadir Gecesi önünüzdedir. Bunu değerlendirin. Zira
Peygamber Efendimiz S.A.V. şöyle buyuruyor
Kılınan bir vakit namaz diğer vakte kadar olan günahları bir cuma
namazı diğer cumaya kadar olan günahları Ramazan Orucu da diğer
Ramazana kadar olan günahları affettirir. Yeter ki kul büyük
günahlardan kaçınsın.
Diğer bir Hadisi Şerifte Kim kadir gecesine iman ederek ve
sevabını yalnız Allahtan umarak ihya ederse geçmiş günahları
affedilir.
Allah Teala Kuranı Keriminde şöyle buyurur
Kullarım sana benden sual ettiklerinde Söyle ben onlara çok
yakınım. Bana dua edince dua edenin duasını kabul ederim. Benden
dualarının kabulünü istesinler. Bana hakkıyle iman etsinler.
Muhakkak ki doğru yolu bulurlar.
Allah Teala bu ayeti kerimesinde Ramazan ayının bitme günlerini
fırsat bilmeye davet ediyor. Böylece nimetlerine karşı Allaha
şükretsinler. Allaha itaatte dc/am etsinler. Lutfundan
istesinler. Dualarında içden gönülden yalvarsınlar.
Böylece bu şükrün sevabını bereketini ve Allahın itaatkar
kullarına vereceği bol mükafatı kazansınlar.
188 Müslim Tirmizi İbnMace İmam Ahmed b. Hanbel •189
Bakara Suresi ayet 186
Darüni 190
Hiçbir kimse gelecek Ramazanda ne olacağını bilmiyor. Öyleyse
yarınınız için bugünden azığınızı tedarik ediniz. Allahtan
korkun. Hiç şüphe yok ki Allah yaptıklarınızdan çok iyi
haberdardır.
191
Maide Suresi ayet 8
XVI
ÇEŞİTLİ PUTLAR
Haşr Suresi ayet 18
144
O vakti hatırla ki İbrahim Ey Rabbim.. Bu memleketi emniyet
içinde kıl. Beni ve neslimi putlara tapınmamızdan uzak eyle...
demişti.•
İslam dini putları kırmak ve bunlara karşı harp ilan etmek için
gelmiştir. Peygamber Efendimiz S. A.V. Mekkei Mükerreme
fethedildikten sonra Kabei Muazzamanın önünde durmuş Kabede
Allahtan başka tapılan 360 putu düşürüp kırmış ve De ki Hak geldi
batıl zail oldu. Şüphesiz ki batıl yok elmaya mahkumdur. ayetim
okuyup eliyle putlara işaret ederek hepsini imha etmiştir.
Peygamber Efendimiz S.A.V. müfrezelerini ve elçilerini o
muhitteki putları kaldırmaları için çeşitli kabilelere
gönderiyordu. Bazısı Latı kırıyor bazısı da Uzzayı tahrib
ediyordu. Böylece Allahın dinine yardım ediyor yeryüzünde
yerleşmesine çalışıyorlardı. Nihayet islam dininin kemale
erdiğini ifade buyuran şu ayet indi
Bugün dininizi ikmal ettim üzerinize olan nimetimi tamamladım.
Size din olarak İslamı seçtim.
Peygamber Efendimiz S.A.V. bu neticeden mutmain olarak şöyle
buyuruyordu Şeytan bu toprağınızda kendisine ibadet edilmekten
artık ümidi kesti. Bundan daha küçük günahlarda ona itaat
etmenize razı oldu.
insanlar putların sadece birtakım taşlardan veya görmez işitmez
tapanlara hiçbir fayda sağlamaz büst ve heykellerden ibaret
olduğunu sanıyorlar Fakat islam dini Allaha ortak koşmanın çeşit
çeşitolduğunu insanlardan çok iyi bilmiş doiayısiyle bütün put
tiplerini ortaya dökmüş hepsine karşı harb ilan etmiş ve yıkmaya
çalışmıştır
194
Maide Suresi ayet 3
195
Tirmizi İbn Mace İmam Ahmed b. Hanbel.
Böylece fitne ortadan kalksın ve sadece Allahın dini hakim
olsun..
Şunlar da İslam dinine göre birer putdur Nefsinin hevesine uymak
zevke dalmak şan ve şeref peşinde koşmak ve makamına aldanmak
1 Nefsi arzu Sahibine hakim olan onu doğru yoldan alıkoyan batıl
ve çürük görüş Allaha ortak koşulan bir ilahtır. İslam bunlarla
savaşmış bunlara uyup sapanları helak ve Cehennemle tehdit
etmiştir
Şimdi o kimseyi gördün ya Nefsinin arzularını ilah edinmiş Allah
ta onu ilmi bulunmasına rağmen şaşırtmış kulağını ve kalbini
mühürlemiş gözüne bir perde çekmiştir. Artık bunu Allahtan başka
kim doğru yola çevirebilir Düşünüp de ibret almaz mısınız
2 Zevke düşkün zenginler İnsanları köleleştiren hürriyetlerini
ellerinden alan ve zevk peşinde koşan zenginler de yaldızlı birer
putlardır. İslam fakirleri bunların tahakkümünden kurtarmak
çılgınlık tarım yıkmak için gelmiş ve bu sıfatı haiz olanları
dünya ve ahirette şiddetli bir azab ile tehdit etmiştir.
Bu hususta Kuranı Kerimin şu ayetlerinden daha sert daha şiddetli
ne görebiliriz Ahin ve gümüşü yığıp Allah yolunda sarfetmiyenleri
elem verici bir azab ile müjdele. Üstüste biriktirilen bu mallar
kıyamet gününde Cehennem ateşinde kızdırılacak ve bu mallar ile
bunları yığan kimselerin alınları yan tarafları ve arkaları
dağlanacak. Ve onlara şöyle denilecek işte kendiniz için
yığdığınız şeyler.. Bu topladığınız şeylerin azabını tadın.
Allah Teala nefsi peşinde koşan bu tip zenginlerin kıyamet
günündeki durumlarını tasvir ederek şöyle buyuruyor Kitabı sol
elinden verilmiş olan der ki Eyvah keşke kitabım bana
verilmeseydil.. Hesabımın da ne olduğunu bllmeseydim. Ne olurdu o
dlüm sonsuz olsaydı dirilmeseydim. Malım bana bir fayda vermedi.
Şeref ve saltanatım yok oldu.
Tutun onu bağlayın sonra onu cehenneme atın. Sonra da yetmiş
arşın boyundaki zincirle oraya sürün.
Çünkü o azim olan Allaha iman etmiyordu. Yoksulları yedirmeye hiç
teşvik etmiyordu. Artık bugün onun için burada yakın bir dost
yoktur. Yiyeceği Cehennemliklerin irinlerinden başka bir şey
değildir. Bu irini ancak kafirler yer.
Allah Teala zenginliğin en büyük putu olan Karunu vaaz u nasihat
almak isteyenler için büyük bir ibret kıldı
Biz Karunu eviyle beraber yere batırdık. Allahtan başka ona
yardım edecek hiçbir cemaat bulunmadı. Kendisine yardım edilecek
kimselerden de değldi. •
3 Şan ve şeref putları Şu kibirlenenler gururlananlar
böbürlenenler yalan ve iftiralarla konuşanlar ata ve dedeleriyle
kuru kuruya övünenler aslında olmayan bir takım şan ve şeref
uyduranlar da birer puttur. Hakikatte bunların elinde yalancı
süsler birtakım dekorlar yeme içme aile ve nesep gibi gelip
geçici metoddan başka bir şey yoktur.
İslam dini bü gibi putların kökünü kazımak izlerini ortadan
kaldırmak ve insanları bunlara kul ve köle olmaktan kurtarmak
için gelmiştir islam dininde insanlar eşittir insanlar ancak
takvalarıyla ve cemiyete yaptıkları iyilikleriyle birbirinden
üstün olurlar.
Kuranı Kerim bu çeşit putlara karşı da şiddetli bir harp ilan
etmiştir. Kibirlenenler için Cehennem de ebedi kalacakları bir
yer yok mudur V
O gün kafirler ateşe arzediltrice kendilerine şöyle denir Dünya
hayatınızda bütün zevklerinizi yaşayıp sona erdirdiniz ve
bunlarla sefa sürdünüz. Haksız olarak yeryüzünde kibirlenmeniz ve
günahlara dalmanız sebebiyle bugün rezil ve rüsvay edilecek
azabla cezalandırılacaksınız. SM
Peygamber Efendimiz S.A.V. de şan ve şerefe aldanan zavallıları
şöyle tasvir ediyor Kıyamet gününde kibirlenenler insan suretinde
küçük karıncacıklar olarak haşr olunacaklar. Her taraflarını
zillet ve hakaret kaplamış olacak. VOİ
Diğer bir Hadisi Şerifte Size Cehennem ehlini haber vereyim mi
Cehennem ehli her kibirli katı kalbli sert sözlü olan
kimselerdir. diye varid olmuştur.
4 Mevki ve Makam Sahipleri Selahiyetini kötüye kullanan
vazifelerini insanları ezmek ve haklarını çiğnemeye alet eden şu
diktatör amirler de birer puttur. İslam bu putları kırmak
otoritelerini tahdit etmek onları adalet eşitlik ve insaf
esaslarına boyun eğdirmek için gelmiştir.
İslam nizamında idare eden de edilen de eşittir. Herbirinin
kendine göre birtakım hak ve vazifeleri vardır idare edenin
vazifesi adaleti temin etmek insaftan ayrılmamak ve güzel
muamelede bulunmaktır. Hakları ise idare edilenler tarafından ona
itaat edilmesi nasihat verilmesi ve güzel muamele olunmasıdır.
idare edenin hakları idare edilenlerin vazifesi sayılır. Aynı
zamanda idare edilenlerin hakları idare edenlerin vazifesi
sayılır. Birbirlerinden ancak Allahtan korkma Takva derecesine
göre üstün olabilirler.
İslam dini İslamiyetten önce ve sonra gelen bu zalim idarecilere
karşı şiddetli bir savaş ilan etmiştir Görmedin mi Rabbin Ad
kavmine ne yaptı O direk gibi uzun olan İrem kavmine de...
Memleketler içinde bunun gibi bir kavim yaratılmamıştı. Vadilerde
kayaları cyan Semud kavmine... Kuvvet ve saltanat sahibi
Firavuna... ne yaptı Bunlar memleketlerde azgınlık ettiler.
Oratarda fitne ve fesadı artırdılar. Buna karşılık Rabbin onlara
bir azab kamçısı yağdırdı. Şüphesiz ki Rabbin hakkıyle murakabe
edendir.
Peygamber Efendimiz S.A.V. Kıyamet gününce en şiddetli en ağır
azabı görecek kimse şudur Dünyada Allah onu idareci kılmıştı. O
kişi de Allahın adaletiyle hükmettiği mülkünü zulümle idare etti.
buyurmuştur.
Hz. Ömer r.a. Hz. Ebu Zerr r.a. ile karşılaştığında Ebu Zerr r.a.
ona şöyle demişti Peygamberimizin şöyle buyurduğuna şahidim
Müslümanların bir işini üzerine alan kişi kıyamet gününde
getirilir ve cehennem köprüsünde durdurulur. Eğer iyi idare
etmişse kurtulur. Şayet kötü idare etmişse köprü yarılır yetmiş
yıl aşağı doğru düşer. Cehennem simsiyah kapkaranlık bir yerdir.
Hz. Ömer r.a. Ebu Zerr r.a.e Bu benim kalbime işledi. O halde bu
ağır mesuJiyetle idareciliği kim üstüne alır dedi. Ebu Zerr r.a.
şöyle cevap verdi Allahın burnunu kopardığı yüzünü yere sürdüğü
kimse bu vazifeyi alır. Frkat biz senin hakkında hayırdan başka
bir şey bilmiyoruz. Belki adalet etmiyecek birine bu vazifeyi
devredersen kendini onungünahından kurtaramazsın.
Mevki ve makam putu bundan daha sert daha şiddetli nasıl
kırılabilir
Ey insanlar. islamın ilk ve son vazifesi hürriyete kavuşmaktır.
Böylece bütün yüzler yalnız Allaha yöneisin. Allahtan başka
kimseye tapılmasın.
Allah Teala kullarına bahşettiği bu ilim nimetini hatırlatarak
bizlere şöyle buyuruyor
Yaratan Rabbinin adiyle oku.. İnsanı O bir kan pıhtısından
yarattı. Oku.. Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem
ile öğretti. İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.
208
Taberani kebir.
209
Alflk Suresi ayet 15
Diğer bir ayeti celilede Rahman olan Allah Kuranı Kerimi öğretti.
İnsanı yarattı. Ona güzel konuşma ve beyanı öğretti. VI
Allah Teala insana ilmi elde etmesi için gereken vasıtaları da
vermiştir İnsana kulak göz ve kalb uzuvlarını bahşetmiş onu akıl
fikir irade ve vicdanla donatmış yüce ruhunu ilahi nurlarla ve
iman nuruyla aydınlatmış insanı hakikati araştırmayı öğrenmeyi
seven ve haberi olmadığı şeyleri bilmeye merak eden bir varlık
olarak yaratmıştır. Allah sizi annelerinizin karınlarından
çıkardı hiçbir şey bilmiyordunuz. Size kulaklar gözler ve kalbler
bahşetti gerekki şükredesiniz.
Allah bunları ihsan ettiği insana araştırmayı incelemeyi okumayı
ve düşünmeyi emretti. Allahın kendine bahşettiği bu nimetleri
kullanmayı farz kıldı. Akıl ve fikir insana verilen emanetin bir
sırrı yüklenilen mesuliyetin bir sebebi ve insanlar arasında
üstünlüğün bir alametidir. Akıl Kuranı Kerimde kırktan fazla
yerde zımmen veya sarahaten zikredilmiştir
210
Rahman Suresi ayet 14
211
Nah Suresi ayet 78
Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında gece ve gündüzün
değişmesinde insanlara faydalı şeyleri denizde taşıyan gemide
yeryüzü kuruduktan sonra Allahın gökten yağmur indirip o yeri
diriltmesinde her çeşit canlıyı yeryüzünde yaymasında rüzgarları
ve yerle gök arasında hizmet gören bulutları sevk ve idare
etmesinde... Aklını kullanan bir millet için deliller vardır...
Muhakkak ki ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana yönelttim.
Başkasından yüz çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Vs
De ki Namazım da ibadetim de hayatım ve ölümüm de bütün alemlerin
Rabbi olan Allah içindir. Allahın şeriki yoktur. Ben bununla
emrolundum.
Ey Müslümanlar... Nefsi arzular putunu mel ve para putunu mevki
ve makam putunu şan ve şeref putunu kırın... Sizi doğru yola
sevkeden Kuranı Kerimi indiren Allaha yönelin. O salih kişilerin
dostudur. Şayet bu putları kıramıyorsanız hiç olmazsa bunlara
tapmayın. Bunlardan korkmayın.
Vallahu Ekber. Ve üllahilHamd..
XVII
DÜŞÜNCE HAPİSHANELERİ
De ki Bakın göklerde ve yerde neler var Gerçi iman etmeyen bir
millete ayetler uyarmalar hiçbir fayda temin etmez. •
Bakmak tanımak ve öğrenmek insanoğlunun hususiyetlerinden ve
tabiatındandır. Allah Teala Hz. Ademi daha yarattığı günde her
şeyin adını ona öğ retmişti. Ve bu ilimle Ademi meleklerden
faziletli kılmıştı. Meleklere Ademe secde etmelerini emretmişti.
Ona verilen bu ilme ihtiram için secdeye layık olmuştu
Allah Ey Adem onların ismini meleklere bildir dedi. Meleklere
kendine öğretilen isimler haber verince Allah c.c. şöyle buyurdu
Ben size dememiş miydim Ben göklerin ve yerin gaybını biliyorum.
Aşikare yaptığınızı da gizlediğinizi de biliyorum.
Fikri donduran düşünceyi öldüren hapishaneleri başlıca iki kısma
ayırabiliriz
1 Mecburi Hapishaneler Bunlar eskidenkalma hurafeler ve batıl
inançlar dejenere olmuş cemiyet aslı olmayan örf ve adetler
şeytana benzer dostlar şeytani vesveselerdir.
a
Eskiden kalma hurafeler ve batıl inançlar
İnsanı hakikatleri idrak etmekten ve hakikata boyun eğmekten
alıkoymuşlar onun için bir nevi manevi hapishane olmuşlardır.
Kuranı Kerim bu gerçeği şöyle anlatıyor Senden önce hangi
memlekete bir peygamber göndermişsek oranın zevkine düşkün iler
galenleri şöyle demişti Biz atalarımızı bir dine bağlı bulduk.
Biz de onların izinde gidiyoruz. Peygamber de ümmetine şöyle
demişti. Atalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu
size getirsem de m kabul etmeyeceksiniz Onlar da dediler ki Biz
sizin getirdiğiniz şeylere iman etmiyoruz. Bunun üzerine onlara
layık oldukları cezayı verdik. Yalanlayanların akıbeti ne oldu
bak..
b Dejenere olmuş cemiyet aslı olmayan örf ve adetler şeytana
benzer dostlar ve şeytani vesveseler de başka bir çeşit
hapishanedir. İnsanı hidayetten alıkoyar. Onu dalalete fesada
sürükler örflerin kölesi adetlerin esiri kılar.
Kötü örf ve adetler kulu dünyada helake ahirette azaba sürüklese
bile kul bunların tesirinden kendini kurtaramaz O günde zalim
yaptığına pişman olarak ellerini ısırır ve şöyle der Ne olurdu
ben de peygamberle beraber bir kurtuluş yolu edinseydim..
Yazıklar olsun bana. Keşke falanı dost edinmeseydim. Vallahi bana
Kuran gelmişken zikir yolundan beni o sapıtmıştı. Şeytan insanı
helake düşürendir.
Diğer bir ayette şöyle buyrulmuştur De ki Dünya hayatında
aranızda bir sevgi olsun diye Allahtan başka putlar edindiniz.
Sonra kıyamet gününde birbirinizin kafir olduğunu söyleyeceksiniz
birbirinize lanet edeceksiniz. Sığınacak yeriniz ateştir. Sizin
için asla yardımcılar yoktur.
Fikri donduran düşünceyi öldüren bu manevi hapishanelerde kalmak
bunların esiri olmakta.v insan için hiçbir mazeret olamaz.
Bilakis bunlardan kurtulmak için son derece gayret sarfetmesi hak
ve hakikatin nurları parlar parlamaz ona uymak için çalışması bir
vecibedir.
2 Mecburi olmayan hapishaneler Bu hapishaneler daha acaip ve
daha gariptir. Çünkü insanlar istekleriyle bunlara girerler.
Arzularıyla mahkemenin kelepçelerini kollarına taktırırlar. Daha
da garib olan dünya ve ahirette bahtiyar olmayı böylece
gerçekleştireceklerine inanırlar...
Mecburi olmayan hapishaneler de birtakım kısımiara ayrılırlar
a Batıl dinlerin liderleri tarafından yapılan ruhi hapishaneler
Allahın indirmediği akidelerle delilsiz isbatsız hurafelerle
semavi kitaplarda ve peygamberler kelamında bulunmayan
safsatalarla inşa nın tabii düşüncesine hücum eden din adamları
da vardır. Bunlar bu tip hurafeleri kafalarından uydurmuş
kendilerine uyanları bozuk düşünceleriyle bağlamış onları başka
düşüncelerden mahrum etmiştir.
Bu şekilde din adamı geçinenler kendilerine tabi olanları ilim ve
irfandan yoksun bırakmışlardır. İşte bunlar şahsi çıkarları için
bozuk fikirlerle sanki birer manevi hapishaneler kurmuşlardır.
Hayret edilecek şey şudur ki insanlar kendi arzularıyla bu
hapishanelere giriyorlar. İradeleriyle kendilerini hapsediyorlar.
b Şan ve şeref sahibi kişiler tarafından yapılan ruhi
hapishaneler İleri gelen zevat milletin kendilerine karşı
gösterdiği ihtiram ve tazimi milletin onlara olan itimadını ve
itaatini istismar ederjer. İnsanlara söz hakkı veya görüş beyan
etme fırsatı vermezler insanlardan hiçbir müşavere ve nasihati
kabul etmezler.
Tam aksine insanların öğüt ve nasihatini lider tiklerini düşüren
önderliklerini inkar eden bir isyan sayarlar. Bu nasihatçıları
hain addederler. Durmadan bir ayıp arayarak onun başına her türlü
fenalığı yağdırırlar.
İşte bu tip şan şeref sahipleri de manevi hapishaneler tesis
etmişlerdir. Kendilerine uyanları adeta hapsederler. İnsanların
zayıf taraflarını istismar ederek onları saptırır ve itibarlarını
kullanarak kişileri dondururlar.
Ne gariptir ki insanlar bu zulüm altında memnu diyetle yaşarlar.
Rızalarıyla hapse benzeyen bu tip hayat kabul ederler. Hakikatte
cemiyetler yücelmek için birer basamak ve zorlukları aşmak için
birer köprüdürler.
c Mevki ve Makam sahipleri tarafından yapılan ruhi hapishaneler
Baskı ile hükmeden zor kullanarak hürriyetleri kaldıran
hükümdarlar da idare ettiği milletlerine bir nur doğmasına
evlerine ilim girmesine mani olurlar. Bu tip insanlar da
insanları donduran manevi hapishaneleri kuran kişilerdir.
Bu diktatörlerin idare ettiği milletler için sokak ve caddeler
geniş te olsa ihtiyaçlarını temin için eli kolu sallanarak
memleketin her tarafını gezseler de hakikatte bu milletler
müebbed hapis cezasına çarptırılmış kimselerdir. Çünkü bunlar
ilim nurundan mahrum irfan lezzetinden yoksundurlar.
Ne kadar acaiptir ki bu zulme karşı millet tahammül edebiliyor.
Bu zillet ve hakarete razı olabiliyor. İnsan en mukaddes
hususiyetinden İlim ve İrfandan mahrum edildikten sonra artık ona
insanlığından ne kalmış olur
Ey insanlar. Kuranı Kerim insanları bu tip hapishanelerin
zulmetinden çıkarmak için ve insanların el ve ayaklarına vurulan
kelepçeleri kırmak için gelmiştir.
Bu şekilde insanlar Allahı tanıma gölgesi altında ruhen ve fikren
hür olma nimetiyle yaşasınlar. Ey insanlar.. İlim ve irfan
vasıtasıyle bu manevi hapishaneleri yıkmaya yardım edin. Zalim
kibirli ve gururlu kimselerin kapılarını kırın.. İçeri
girdiğinizde siz galip olacaksınız.
Eğer hakkıyle iman ediyorsanız Allaha tevekkül edin.
220
XVIII
Maide Suresi ayet. 23
İHTİLAL
De ki Çalışın çünkü yaptıklarınızı Allah ta Resulü de müminler de
görecektir. Hepiniz mutlaka gaybı ve hazırı bilenin huzuruna
döndürüleceksiniz. Ve o zaman ne yaptığınızı o size haber
verecek tir.
Peygamber Efendimiz S.A.V. bir Hadisi Şerifte şöyle buyurmuştur
Allahım.. Hüzün ve kederden sana sığınırım. Acizlik ve
tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten sana
sığınırım. Borcun galebesinden ve insanların kahrından sana
sığınırım. V
Görüldüğü gibi bu Hadisi Şerif insanın düşeceği her zillet ve
acizliğe karşı bir ihtilal koparıyor. Üzüntüye kedere acizliğe
tembelliğe korkaklığa cimriliğe borca batmaya ve insanların
kahretmesine karşı savaş açıyor Devrim ilan ediyor.
Dün Fransız ihtilalinden durmadan bahsederlerdi. Bu ihtilalin
insan haklarını tesbit ve tayin ettiğini hürriyeti kardeşliği ve
eşitliği ilan ettiğini anlatırlardı. Fransız ihtilalini batının
asrımızdaki hızlı kalkınmasını aydınlatan bir güneş ve tarihin
bir dönüm noktası sayıyorlardı.
Bugün de bolşevik Rus ihtilalini durmadan anlatıyorlar.
Birçokları bilerek veya bilmeyerek bu ihtilalin eşitliği
sağladığından ve insanlar arasında sosyal adaleti ilan ettiğinden
dem vuruyorlar.
İslamdan bahsedilince de insanlar hakikatten uzak kalıyor İslamı
layık olmayan fikirlerle lekelemeye çalışıyorlar.
1 Birçokları İslama sadece bir ibadet sistemindir diyorlar.
Birbirine zıt kültürleriyle birbirine muhalif görüşleriyle DİN
kelimesini çeşitli şekillerde anlıyorlar
a
b
c
İslamı acizlik ve zayıflık telakki edenler
İslamı tembellik ve uyuşukluktan ibaret sayanlar
İslamı üfürükçülük büyücülük ve muskacılık kabul edenler
d İslamı sadece dini ibadetlerden ve merasimlerden ibaret
sayanlar
e İslamı yalnız kul ile Rabbi arasında bir bağ kişinin ruhunu ve
nefsini temizleyen bir ibadet nizamı addedenler vardır.
2 İnsanlardan çok azı da İslamın hakikatini idrak ederler
gayesinin ne olduğunu anlarlar. İslamın cemiyeti İslahta bölünmez
bir bütün olduğunu küçük büyük herşeyi kapladığını öğrenirler.
Sana her şeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara
da bir müjde olan bu kitabı peyderpey bölüm bölüm indirdik. V J
3 Hatta İslam bilmeyen bazı cahiller son derece ileri gidip
dalaletin zirvesine varmaktadırlar. Bu
cahiller İslamı ilerlemeye bir mani karşı koyma ve ayaklanma
ruhunu kıran milleti hakkını öğrenmekten alıkoyan insanları
uyuşturan hakları yolunda savaşmalarına engel olan bir din
zannederler.
Bu sebeple şiddetle İslama karşı çıkarlar. Ona karşı en büyük
cinayetleri işlerler. Müslümanları hocaları İslama davet edenleri
gerici softa ilericilik ve hürriyet düşmanları diye itham
ederler. Daha bundan başka delilsiz isbatsız kafalarından
uydurdukları birtakım sıfatları dillerine dolarlar.
O kafirler yalnızca tahminlerine ve nefislerinin sevdasına
uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rablerinden hidayet gelmiştir.
Herkes İslamın tuttuğu yolun ve gayesinin Devrimci bir yol
olduğunu unuttu. İslam hem nazari açıdan hem de fiilen ve tarihi
bakımdan Fransız İhtilalinden veya bolşevik ihtilalinden çok daha
büyük bir devrimdir. İslam tam manasıyla bir ihtilal hakiki bir
devrimdir.
İslam bozuk düzenleri kökünden sarsar zulüm ve nefret kalesini
yıkar yepyeni bir hayat tesis eder. Bu hayatı sarsılmaz temeller
üzerine bina eder. İşte islam...
1 İslam cehalete karşı bir ihtilaldir insanın kendisini bilmesi
yönünde bir devrimdir. Çünkü İslam insana insanlığının ne
olduğunu öğretir.
224
Necm Suresi ayet 23
İslam insanın kainatı biimemesine karşı bir devrimdir. Çünkü O
insan ile bu acaip alemin arasında kopmaz bağlar kurmaktadır.
Araştırmayı durmadan düşünmeyi ilim ve irfanın vasıtası kabul
etmektedir.
İslam insanın Rabbini bilmemesine karşı bir devrimdir. Çünkü o
Vahid ve Deyyan olan Allaha karşı insanın tutacağı en. güzel yolu
çizmektedir.
2
İslam her türlü zulme karşı da bir ihtilaldir.
İslam idare edenin idare edilenlere yaptığı zulümüne karşı bir
devrimdir. Çünkü o her iki sınıf arasında yardımlaşmayı
dayanışmayı ve eşitliği gerçekleştirmektedir. Her birine hak ve
vazifelerini tanıtıyor zulüm tahakküm ve istibdadın her çeşidini
.ortadan kaldırıyor.
İslam zenginin fakire yaptığı zulmüne karşı da bir devrimdir.
Çünkü İslam dininde zengin fakir müslüman kardeşinden mesuldür.
Malında fakirin belirli bir hakkı vardır. Hiçbir zengin bu hakkı
inkar edemez. Vermemezlik yapamaz. Çünkü İslam nizamı ve devlet
fakirin yanındadır.
Birinci Halife Hz. Ebubekir r.a. şöyle
buyuru_ 168
yor Allaha yemin ederim ki Resulullaha verdikleri bir oğlak dahi
zekat olarak bana vermezlerse elim kılıç tuttuğu müddetçe onlarla
savaşırım.
İslam kuvvetlinin zayıfa yaptığı zulme karşı da bir devrimdir.
İslamda kuvvetlilik ve zayıflık haklı olma terazisi ile ölçülür.
Haklı olan hakkı alınıncaya kadar en kuvvetlidir. Haksız olan
hakkı teslim edinceye kadar en zayıf kimsedir. Haksızın arkasında
hiçbir kuvvet yoktur.
3 İslam bütün acizlik ve zillete karşı da bir ihtilaldir.
Cimrilik ve günahkarlıkla meydana gelen nefsi zillete karşı bir
devrimdir. Geri zekalılık ve kısır düşünceler sebebiyle akli
zaafiyete karşı da bir devrimdir. Şehavani arzulara kapılmak
çeşitli hastalıklara yakalanmak suretiyle meydana gelen vücut
zayıflığına karşı da bir devrimdir.
Ey insaf edenler.. Hakikatları bilmediğiniz için veya hakikatlarr
bilmez gözükerek gerçeğe zulmetmeyin. Her zaman şunu hatırlayın
Şayet Fransız ihtilali insan haklarını tesbit ve tayin etmişse
hürriyeti eşitliği kardeşliği ilan etmişse ve Rus ihtilali sosyal
tabakalar arasını yaklaştırmış insanlar arasında sosyal adaleti
gerçekleştirmişse mukaddes ve Büyük İslam İhtilali 1400 sene önce
bütün bunları tesbit etmiştir ayrıca bütün bu rejimlerin
varamayacağı bir merhaleye ulaşmıştır. O da ileri sürdüğü
prensipleri fiilen tatbik edilmiş olmasıdır.
İslam sadece felsefi görüşler hududunda kalmayıp ileri sürdüğü
prensipleri fiilen tatbik etmiş ve ettirmiştir. Ayrıca insanı
mükerrem bir varlık tanımış ruhi arzularını tatmin etmiştir ki
böylece insan hem dünya ve hem ahirette bahtiyar olsun...
Keza getirdiği esaslara kuvvetli ve mutaber nöbetçiler dikmiştir
Bunlar da vicdani uyanıklık Allahı hakkıyle bilmek cezaların
kesinliği ve kanunların adil olmasıdır.
Bu izahtan sonra artık açıklanması istenilen bir şey bulunabilir
mi... Elbette ki hayır.
XIX
TORPİL HASTALIĞI
Kullarım sana benden sual ettiklerinde söyle Ben onlara çok
yakınım. Bana dua edince dua edenin duasını kabul ederim. Benden
dualarının kabulünü istesinler. Bana hakkıyle iman etsinler.
Muhakkak ki doğru yolu bulurlar. 5
Kim bir hastahaneye girmek isterse hatta ücretli bile olsa yine
de bir vasıtaya ihtiyaç duyar onu tedarik etmeyi düşünür.
Kim çocuğunu ilkokula ortaokula ve liseye yazdırmak isterse bir
vasıtaya muhtaç olur onu tedarik etmeyi düşünür.
Kimin resmi bir daire veya kalemde herhangi bir evrakı varsa
evrakın yürümesi için bir vasıtaya ihtiyaç vardır.
225
Bakara Suresi ayet 186
Kim bir şehirden diğer bir şehre haklı veya haksız naklini
isterse bir vasıtaya ihtiyacı olur onu tedarik etmeyi düşünür.
Kim küçük veya büyük bir işe tayin olmak veya terfi kazanmak
yahut ek ödenek almak isterse ister haklı ister haksız olsun onun
bir vasıta tedarik etmekten başka bir düşüncesi yoktur.
İşte cemiyetimizde vasıta tedarik etme ve tor pil aramayı
düşünmekden başka bir şey görmüyoruz. Hatta hangi iş olursa olsun
bir torpille yetinmeyip bir çok torpile başvurulur.
Kabenin Rabbine yemin ederim ki bu tutum tedavisi güç ve cemiyeti
içten çökerten bir hastalıktır. Kendini zillete düşürmektir yüz
suyu dökmektir. Bu vaziyet vasıta ve torpil düşünme aynı zamanda
işleri durduruyor. Hakların zayi olmasına yol açıyor. İnsanları
son derece yoruyor ve bezdiriyor. Şikayetimiz yalnız Allahadır.
İşte torpil hastalığı bu.. Neticesi de bu.. Fakat bu hastalığı
meydana getiren sebepler nelerdir Bu sebepleri ikiye ayırabiliriz
1 Kanuna karşı güvensizlik Kanunun insanlara karşı olan otoritesi
zayıflar insanlar tarafından hürmet edilmezse rüşvet ve
tarafgirlik aralarında yayılmış olan idareciler de kanunun
kudsiyetine riayet etmez ve kanunu tatbik etmezlerse istisnalar
kaide kaideler istisna olursa elbette ki kanuna olan itimad
kökünden sarsılacaktır. Herkes torpile başvuracaktır.
İdarecilerin tek bir defa kanunu çiğnemesi veya bir kere haksız
davranması iş yaptırmak isteyenlere kötü numune olması için
kafidir. İş yaptırmak isteyenler idarecinin bu tutumunu gördükten
sonra artık kanunu şahsi çıkarlar geçici hevesler ve nefsi
arzular için kullanılan dolaylı bir yol sayacaklardır.
Hz. Ömer r.a. bir şeyi emretmek veya yasaklamak istediğinde önce
kendi aile efradını toplar yapacağı şeyi onlara bildirir ve şöyle
derdi Ey Ömer ailesi... Bugün ben şunu emrettim veya şunu
yasakladım. Ömerin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim
ki herhangi biriniz emrettiğim şeyden bir kusur işlerse veya
yasakladığım bir şeyi yaparsa onun cezasını iki misli veririm.
Zira insanlar akrabalarım olarak size leş yiyen kuşlarrn leşe
bakması gibi bakarlar.
2 Bütün işleri büyük amirlerin eline vermek hatası. Bu amirler
kendilerine verilen vazife ile gururlanırlar. Vazife ile alakalı
her hususu kendi emirleri altına alırlar. Alt kademede olanları
her türlü tasarruftan mahrum ederler.
Böylece alt tabakadaki memurlar kendilerine güvenemezler.
Mesuliyetten kaçarlar. Amirleri bunları vazifeden kaçmaya
mesuliyetten kurtulmaya alıştırmışlardır. Her şey sadece MüÖür
hatta Bakan daha doğrusu Devlet Başkanı eliyle döner.
Bu düzen hatalı bir düzendir. Bu rejimi memleketimize
sömürgeciler ihtilalciler getirmişlerdir. İngiliz müsteşarı veya
Devlet Başkanı cüzi bir idareyi dahi sömürge halkına bırakmamak
arzusunda idi. Ancak irtikab ettiği bir hatadan dolayı veya
insanların sevmediği çirkin bir ameli işlemekten dolayı sömürülen
memleketin halkını kullanırdı.
Yurt içinde veya dışında hiçbir söz hakkına sahip olmadığımız
zaman bu duruma boyun eğme mecburiyetindeydik. Şimdi ise hiç
olmazsa yurt içi meselelerinde hüküm verme kendi elimizdedir
öyleyse bu durum niçin devam ediyor anlayamıyoruz
Kısaca Torpil hastalığının sebebleri şunlardır Kanunun
kudsiyetine saldırılması bütün işlerin üst kademedeki amirlerin
eline verilmesi alt derecelerdeki memurların tasarruf hakkından
mahrum edilmesi rüşvetin yayılması ve cemiyetin ahlaki çüküntü
içinde bulunması...
Manevi yönden torpil hastalığının asıl mikrobu ise iman zayıflığı
ve asıl müsebbib unutularak sadece sebebin gözönünde
tutulmasıdır. Eğer insanların Allaha olan imanları kuvvetli olsa
her şeyden önce her şeyden sonra ve her şey ile beraber Allahı
ansalar ayrıca herşeyin hakimiyetinin Allahın yedi kudretinde
olduğunu bilseler sebeplere başvurur ne ticeyi Allaha havale
ederlerdi.
O Evveldir ve Ahirdir eserleriyle Zahirdir ve Zat ise Batındır. O
herşeyi bilendir.
Eğer Allah Tealanın şu ayetlerini de bilseler Her şeyden önce de
sonra da Emir Allahındır.
Yaratma ve emretme ancak Allaha aittir. Alemlerin Rabbi olan ne
yücedir. •
Peygamberimiz s.a.v.in İbni Abbasa buyurduğu şu Hadisi Şerifi
bilseler Ey genç.. Sen Allahın dinini koru Alllah ta seni
korusun. Allahın dinini koru Onu yanında bulasın. Bir şey
istediğinde Allahtan iste. Yardım taleb ettiğinde Allahın
yardımını iste. İyi bil ki bütün millet sana bir fayda sağlamak
için tcplsnsa Allahın sana takdir ettiği faydadan başka bir şey
temin edemezler. Bütün insanlar sana bir zarar vermek için
toplansa Allahın senin aleyhine takdir ettiği zarardan başka bir
zarar veremezler. Kader kalemleri kaldırıldı. Amel defterleri
dürüldü.
Eğer insanlar bunları bilseler normal sebeplere tevessül eder
neticeyi Alemlerin Rabbi olan Allaha bırakırlar. Yüz suyu döküp
rezil ve zelil olmazlar. Zalimlerin karşısında direnir haklarını
isterler ve onların gururlarını kırarlar. Şu şiiri söyleyene
Allah rahmet etsin
Hakiki ilimde ilerleyen kimse için En büyük ibret sayarım
gölgeleri Gölgeler cansız birer kişiler İlerler ilerler ve sona
ererler. Bakarsın her şey fani Onları hareket ettiren asıl zat
baki..
Vallahü Ekber. Ve lillahil Hamd
229
XX
Tirmizi İmam Ahmed b. Hanbel.
176
BU NE TEZAT
Devletin dini İsiam Resmi dili de Arapçadır. Mısır Anayasası Mad.
149.
Mısır Arap devletlerinin lideridir. Arap Birliğinin merkezidir.
Doğuda ve batıdaki İslam memleketlerinin önderidir. Bin küsur
senedir islam Devletinin sancaktarliğim yapan şanlı Ezher
Mısırdadır.
Bütün bu esaslara rağmen Mısırda bütün umumi hayatın hemen hemen
İslama ters düştüğünü İslamın getirdiği hükümlere zıt olduğunu
görürüz. Mesela Meyhaneler kumarhaneler gece gündüz açıkça
işletilmekte büyüğü küçüğü zengini fakiri İle dolup
taşmaktadır. Bu çirkef işler helalmış veya sevapmış gibi kabul
edilir. Bunlar hakkında Allah Teala müslümanlara şu hitabı
buyurmamış gibi harıl harıl işlerler
İçki kumar tapınmak için dikilen patlar fal okları şeytanın
işinden olan murdar şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa
eresiniz. Muhakkak ki şeytan içki ve kumarla aranızda düşmanlığı
ve buğzu yerleştirmek ister. Sizi Allahın zikrinden ve namazdan
alıkoymak ister. Artık bunlardan sakınmaz mısınız
a Fuhuş yuvaları fısk u fücur yerleri şehir ve kazaların en
önemli noktalarında bulunmaktadır. Kanun ve hükümetin gözü önünde
memleketin şerefli erkek ve kadınlarını yağma ediyor. Sanki Allah
fuhuş hakkında bir hüküm indirmemiş
Zinaya yaklaşmayın. Zira O pek çirkin ve kötü bir yoldur.
buyurmamış.
Fuhşu önlemek için birbirini müteakip özel komiteler kuruldu.
Uzun zaman beklenildi. Komiteler vazifesini ifa etti bu
arsızlıktan kurtulmanın ve milleti bu fenalıktan kurtarmanın
gerekli olduğuna dair hükümeti ikaz ettiler.
Bazı hasta kalpliler harp ahvalinin buna elverişli olmadığını
ileri sürdüler. Bazı iktidarlar resmi kararlar yayınlamasına
rağmen fiilen tatbikata geçmedi. Şimdi ise serbestlik içinde
devam ediyor. Hükümet bu mukaddes vazifeden yüz çeviriyor manasız
ve mantıksız şeylerle meşgul oluyor.
b
Bütün muameleler kanuni faizle yürütülüyor.
Bu kanuni faizler Allahın kitabında haram kıldığı faizlerdir.
Allah bunu yapanları azab ile tehdit ediyor. Resulullah s.a.v.
faizi yiyene yedirene yazana ona şahitlik edene ve faizle uzak
yakın bütün alakası olanlara lanet ediyor. Allah Tealanın şu
kelamından daha kati daha şiddetli bir yasaklama olabilir mi
Ey iman edenler.. Allahtan korkun. Eğer gerçekten mümin iseniz
asıl paranızdan fazla olan faizi bırakın. Eğer bunu
terketmezseniz. Allaha ve Resulüne karşı harb ilan etmiş
olursunuz. Eğer tevbe ettiyseniz yalnız ana paranız sizindir. Ne
kimseye zulmetmiş ne de zulme uğramış olursunuz. Eğer borçlu
darlık içinde ise o halde ona kudreti yetinceye kadar mühlet
verilir. Bununla beraber alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız
sizin için daha hayırlıdır eğer bilirseniz.
232
Bakara Suresi ayet 278280
c Kanunlar İslama aykırıdır. Yürürlükte olan kanunlarımız yalnız
bu mevzuda İslama karşı olmakla yetinmemektedir. Kanunlarımız
tamamen yabancı kanunlardan alınmıştır. Bu kanunlar bizlere zayıf
olduğumuz vakit gafil olduğumuz bir zamanda yabancı ülkelerden
gelmişlerdir. Bizler de bunları hoş karşılamışız. Memnuniyetle
tatbik etmişiz elimizde Is lam Fıkhı denilen bir hazinenin
bulunduğunu unutmuşuz. Halbuki islam fıkhı hazinesi bitmez
tükenmez bir hazinedir.
Dünya islam Fıkıh mezheplerinin sahipleri olan İmam Malik İmam
Azam İmam Şafii imam Ahmed ve bunların arkadaşları olan İmam
Süfyan Sevri imam Davud İmam Ebu Yusuf ve imam Muhammed... gibi
takva sahibi üstün akıla sahip net kuvvetli zihinli keskin zekalı
zatlar bir daha görmemiştir.
Bu imamlar zamanın yüzünü nurl and ıran birer güneştirler. Bu
imamların İslamdan aldıkları hükümler her şeyi içine alan
mükemmel ve her derde deva olan eserlerdir kanunlardır. Bir şair
bu zevat hakkında şöyle buyuruyor
Birer Nurlu kandil bunlar... Sanki yıldızlardan yaratılmış...
Biz Allah Tealanın İslam nizamını tatbik etmeyi Kuranı Kerimde
imanın şartı saydığını ve bunu bildirirken zatına yemin ederek
söze başladığını unuttuk
_ Rabbinin zatına yemin olsun ki onlar aralarında çekiştikleri
şeylerde seni hakem seçip te sonra verdiğin hükmü gönülden kabul
edip tamamen sana bağlanmadıkça hakkiyle iman etmiş olamazlar. p
Yine Allah Tealanın Resulüne s.a.v. İslam şeriatına sımsıkı
sarılmasını ve onu muhafaza etmesini emrettiğini de unuttuk.
Sen aralarında Allahın indirdiği Şeriatle hüküm ver. Onların
beşeri arzularına uyms. Allahın sana indirdiği hükümlerin bir
kısmından seni şaşırtmalarından sakın. Şayet onlar hükümleri
kabul etmekten yüz çevirirlerse bil ki bazı günahları sebebiyle
Allah başlarına bir musibet getirmek istiyor. Gerçekten
insanların çoğu fasıktır. Onlar hala cahiliyet devri hükmünü mü
istiyorlar Aklım kullanan bir millet için Allahtan daha iyi kim
hüküm verebilir
233
Nisa Suresi ayet 65
234
Maide Suresi ayet 4950.
d Neden bu milletin kültür kaynağını gazeteler mecmualar
tiyatrolar sinemalar radyolar toplantılar ve isyan dolu geceler
teşkil ediyor
İslam ile bunların ne alakası var İslam nerede bunlar nerede
Bunları kim idare ediyor Bunları idare edenler İslami adabı milli
örf ve adeti en sonra düşünen birtakım insanlardır Aralarında ne
dinine sahip bir kimse ne de milletin bir temsilcisi
bulunmaktadır. Aslında milletin temsilcisi olan bir din adamı
sansür komitesinde yer almalıdır. Zira cemiyeti İslah etmek doğru
yola sevketmek bunların vazifesidir.
Bu kültür kaynakları bozuk fikirlerle alçak maksatlarla
zehirlenir çirkef suretlerle kötü sözlerle doldurulursa elbette
ki akılları şaşırtır zihinleri bulandırır düşünceleri darmadağın
eder.
Bütün bunlardan sonra devletin resmi dini islamdır. Mısır Arap
memleketlerinin lideri islam ülkelerinin önderidir. Heyhat..
Muhterem Okuyucular.. Allah hakkı için söyleyin Bu bir tenakuz
değil midir Allah Teala şöyle buvurmuyor mu
Ey iman edenler.. Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz
Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah ketında büyük bir gazaba
mucib olmuştur.
235
Saf Suresi ayet 23
XXI C i H A D
Allah yolunda hakkıyle cihad edin. Allah dinini muzaffer kılmak
için sizi seçti. Dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi.
Nitekim babanız İbrahimin dini de böyle idi.
Hz. Enes r.a.dert Peygamber Efendimiz s.a. v.in şöyle buyurduğu
rivayet olunur Alleh yolun da cihad için sabah veya akşam yürümek
dünyadan ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.
Hz. Ebu Hüreyre r.a. Peygamber Efendimiz s. a.v.Jin şu Hadisi
Şerifini rivayet ediyor Allah kendi yolunda cihad için çıkan
kimseye kefil olmuştur. O kul ancak benim yolumda cihad etmek
için bana iman ettiği ve peygamberlerimi tasdik ettiği için
çıkarsa onun için garantidir ki ben onu ya cennete koyacağım veya
harpten kazandığı sevapla yahut ganimetle evine döndüreceğim...
Muhammedin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin olsun ki Allah
yolunda rlınan herhangi bir yara kıyamet gününde aynı yaralandığı
şekilde gelecek rengi kan gibi kokusu da misk gibi olacak...
Muhammedin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin olsun ki eğer
müslümanlara zcrluk olmasaydı Allah yolunda cihad eden hiçbir
müfrezeden geri kalmazdım. Fakat bütün müminleri gönderme İmkanı
bulamıyorum. Kendileri de gitmek imkanı bulamıyorlar. Benden geri
kalmalarına üzülüyorlar .. Muhammedin nefsi yedi kudretinde elan
Allaha yemin olsun ki isterdim ki Allah yolunda cihad edeyim
öldürüleyim.
Yine Ebu Hüreyre r.a. Peygamber Efendimiz s. a.v.Jden şu Hadisi
Şerifi rivayet ediyor Denildi ki Ey Allahın Resulü... Allah
yolunda cihad etmeye denk ne olabilir Peygamber Efendimiz fs.a.v.
Buna kadir olamazsınız yani buna hiçbir şey kadir olamaz Allah
yolunda cihad eden mücahidin dönmesine kadar ara vermeden namaz
kılan oruç tutan ve kimseye benzer.
238
Buhari Müslim Tirmizi Nesel.
186
Allahın ayetlerini okuyan buyurmuştur.
Ebu Said r.a. Peygamber Efendimiz s.a.v.den şu Hadisi Şerifi
rivayet etmiştir Size insanların iyisini ve kötüsünü haber
vereyim mi İnsanların hayırlısı atının veya devesinin üzerinde
yahut yürüyerek ölüm gelinceye kadar Allah yolunda çalışan
kimsedir. İnsanların şerlisi ise Allahın kitabını okuyup ta cnu
ezber etmeyen ve onunla amel etmeyendir.
Kuranı Kerim müminlere şöyle hitap ediyor Ey iman edenler.. Sizi
elem verici bir azabdan kurtaracak hayırlı bir ticareti size
göstereyim mi Allaha ve Resulüne iman ediniz. Mallarınızla ve
canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz. Eğer bilirseniz bu sizin
için daha hayırlıdır. Böylece Allah günahlarınızı affeder. O
Sizleri altlarından ırmaklar aken cennetlerine ve Adn
cennetlerindeki güzel yerlere koyar. İşte bu en büyük
kurtuluştur. Seveceğiniz diğer bir ticaret te Allah tarafından
verilen bir zafer ve yakın bir fetihtir. Müminleri müjdele.
239
Buhari Müslim Tirmizi Nesei
240
Nesei.
241
Saf Suresi ayet 1013.
İslam alimleri İslam memleketi düşman tarafından çiğnenince
cihadın herkesin üzerine bir farzı ayn olacağını söylemişlerdir.
İbn Kudame Muğni adlı kitabında şöyle der Cihad üç yerde farzı
ayndır
1 İki ordu karşı karşıya geldiğinde orada bulunan müslümanın
bırakıp gitmesi haramdır. Cihada iştirak etmesi farzdır. Allah
Teala şöyle buyuruyor Düşman tarafından bir toplulukla karşı
karşıya geldiğinizde yerinizde sebat edin. Allahı çok zikredin. O
Düşmana karşı sabredin. Çünkü Allah sabredenle beraberdir.
Ey iman edenler.. Toplu olarak kafirlerle karşılaştığınızda
onları bırakıp kaçmayın. Kim böyle bir günde düşmanın önünden
kaçarsa Allahın gazabına uğramıştır. Ancak harpte bir hile yapmak
maksadıyle veya başka bir müslüman cemaatine katılma gayesiyle
kaçanlar bundan müstesna...
242
Enfal Suresi ayet 45.
243
Enfal Suresi ayet 46.
244
Enfal Suresi ayet 1516
2 Kafirler belirli bir şehri istila ettiklerinde o memleket
halkının bu kafirlere karşı savaşması ve memleketlerini müdafaa
etmeleri farzı ayndır.
3 Halife bütün milleti harb etmeye davet ederse her gücü
yetenin harbe gitmesi farzı ayndır. Çünkü Allah Teala şöyle
buyuruyor
Ey iman edenler.. Ne oluyor da sizlere Allah yolunda cihada çıkın
denildiğinde yerlerinize çivilenmiş gibi ağırlaştınız.
Peygamber Efendimiz s.a.v. buyuruyor ki Toplu halde cihada davet
edildiğinizde hep birlikte cihad ediniz. V
Çeşitli mezheplere ait bütün fıkıh kitaplarında aynı hükümler
mevcuttur. Evvelki müslümanlar bu hakikatleri idrak etmişlerdi.
Birer abid birer mücahid ve birer helal ticaret erbabı
olmuşlardı. Allah Teala buyuruyor ki
Şüphesiz Rabbin biliyor ki sen gecenin Öçte ikisine yakın yarısı
kadar veya üçte biri kadar bir
245
Tevbe Suresi ayet 38.
246 Buhari Müslim Ebu Davud Tirmizi Nesei İbn Mace Darimi İmam
Ahmed b. Hanbel kısmını ibadetle geçiriyorsun. Ashabından bir
cemai. lc seninle beraberdir. Gece ve gündüzün miktarIcrırıi
ancak Allah takdir eder. O bundan fazlasını yapamıyccağınızı
bildi ve onu sizden hafifletti. Artık Kur&ndan kolayınıza geleni
okuyun. Allah içinizden bszılcrının hasta olacağını bilmiştir.
Diğerleri ise Allahın lutfundan rızık taleb ederek yeryüzünde
sey^ hat eczrier. Ditjsr bir kısmı da Allah yolunda cihad
ederler. O halde Kuranı Kerimden kolayınıza geleni okuyun.
Namazınızı gereği gibi kılın. Zekatınızı ve rin. Allaha gönül
hoşluğuyla ödüne verin. Vl
Günümüzde İslam Yurdu İslam Beldeleri İslam Toprakları bütün
müslümanların çok iyi bildiği gibi ihtilalcilerin gasıpların
elinde bölünen bir yağma olmuştur. Aç gözlülerin göz diktikleri
yerler olmuştur.
Bugün müslümanların üzerine cihad etme bir farzı ayndır.
Kaçınılmaz bir zarurettir. Dini bir vecibedir. Müslüman
liderlerine seferberlik ilan edip mtVminleri harbe davet etmeleri
mukaddes bir vazifedir.
Elbetteki cihad edenler dünyada zafere ve izzete kavuşacaklardır.
Ahirette de Cennete ve nimetlere nail olacaklardır Kim ki Kuranı
Kerimi dinledikten sonra değiştirirse onun günahı
değiştirenleredir. Şüphesiz ki Allah her şeyi duyan ve bilendir.
Vallahü Ekber. Ve lillehil hamd.
248
XXII
Bakara Suresi ayet 18L
KABENİN ETRAFINDA
191
O vakti hatırla ki Biz İbrahime Kabenin yerini beyan etmiştik ve
Ona şöyle vahy etmiştik
Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Tavaf edenler kıyamda bulunanlar
rüku ve siicud edenler için bey timi tertemiz yap.
Hakiki insanlık birtakım esaslar üzerine bina edilir. Bu
esaslardan bir kısmı da eşitlik kardeşlik kötülüğe mani olma
hayrı ve selameti sevme Yüce Rabbimizle ananevi rabıta kurma
esaslarıdır.
Hak din olan İslam bu esasları getirmiş bunları vecibelerinden
saymıştır islami hükümler bizi bu esaslara götürmektedir. Bu
prensipler Kuranı Kerimde ve Peygamber Efendimizin sözlerinde
işlerinde ve bütün hareketinde müşahede edilmektedir.
Malumdur ki herhangi bir esası sadece nazari açıdan tayin etmek
birşey ifade etmez. Nazari görüşlerin fiilen tatbiki gerekir.
İşte islam getirdiği bu esasları fiilen insanlara tatbik ettirmek
için hacca gitmeye kudreti olan kullara haccı farz kılmıştır
Hacca gitmeye kudreti olanlar için Kabeyi haccetmek Allahın
insanlar üzsrlnde bir hakkıdır.
a
Hacc farizasında eşitliği ilan
eden vecibe
Hacıların elbiselerinden soyunarak basit iki çarşafa
ihramatürünmeleri insanlar arasında eşitliği ilandır. Çünkü bu
yolla insanları birbirinden ayırd eden çeşitli değerlerde çeşitli
renklerde ve çeşitli tiplerdeki elbiseler bir tarafa konuyor.
Hacılar elbiselerinden soyunuyor alemlerin Rabbi olan Allahın
rızası için aynı renkte aynı tipte bir ihrama giriyorlar. Artık
amirle memuru büyükle küçüğü şerefli ile avam halkı birbirinden
ayıramazsın hepsi tek forma altında görülür.
b Hacc farizasında sulh ve selamet esasını ortaya koyan vecibe
Haccda birçok şeyin hacc edene haram olmasıdır. Mesela ihrama
girmiş olan hacı saçını tfaş edemez tırnağını kesemez ağaç
koparamaz. Av avlayamaz. Hasenatı öldüremez. Hiçbir mahluka
fenalıkta bulunamaz. Hatta babasını öldüren karşısına çksa da
ihramdaki hacı bu katile el uzatamaz.
işte bu yasaklama şekli fiilen barışa alıştırır. Nefisleri
kalpleri ve bütün azaları sulh ve selamete boyun eğdirir sulh ve
selameti öğretir.
c Hacc farizasında İnsan kardeşliğini apaçık ortaya koyan esas
Kabei Muazzamadır. Bu Kabeyi Hz. ismailin de yardımıyle Hz.
ibrahim bina etmiştir. Kabe kalplerin ruhların ve bedenlerin
birbirine bağlılığını gösteren bir misaldir
Allah Beyti Haram olan Kabeyi İnsanlar için huzur ve saadet
vasıtası kıldı.
Kalbler Kabeye aşıktır. İnsanlar çevresinde pervane gibi döner ve
iman birliğini ilan etmek için bütün müslüman yüzler Kabeye
yönelir.
Kabe den başka Haceriil Esvedde insani duyguların kardeşlik
hislerinin birleştiği bir noktadır. Haceri Esvede el süren sanki
bütün insan kardeşleriyle musafaha etmiş gibidir. Haceri Esvedi
öpen ise sanki samimiyetini sevgisini ve kardeşliğini inscnlara
izhar etmiştir.
e Hacc farizasında kötülüğe mani olma esası Şeytanı taşlamak
esnasında müşahede ederiz. Şeytan taşlanırken bütün
kötülüklerin İblis aleyhilLaneh de toplandığı gözönüne alınır.
Arafatta Vakfe şerefine nail olup Allahın feyzi ve rahmetine
kevuşan hacı annesinden doğduğu gibi günahlarından temizlenmiş
kabul edilir. Dolayısıyle Allanın dostu şeytanın düşmanı olur.
Bu dostluk ve düşmanlığın bir sembolü olan cemre taşlarım eline
alır. Bismillahi Vallahü Ekber.. sözüyle düşmanı olan şeytanı
taşlar. Dostu olan Rahmanı razı eder.
f Hacc farizasında Yüce Rabbimizle manevi rabıta kurma esası
Bütün hacc ibadetlerinde görülmektedir ki bu ibadetleri yerine
getiren Hacı kalbini Allaha bağlar canını ve bedenini Allahın
affına sevabına ve sevgisine verir.
ihrama girer girmez duası şu olur Lebbeyk Allahümme Lebbeyk
Lebbeyke La şerike leke lebbeyk. Innelhamde ven Nimete leke vel
mülk la şerike Jek.
.Kabeyi tavaf ederken bütün harekatı semaya yükselen dualar
niyazlar ağlamalar sızlamalar öpmeler sarılmalar ve Yüce Mevlanın
rahmetine yakın olmalarla doludur.
Hacceden kişiler manen şöyle der Allahım.. Sana iman ettiğim için
kitabını tasdik ettiğim için haccediyorum. Sana verdiğim sözü
yerine getirmek için haccediyorum. Peygamberin Hz. Muhammed s.
a.vjin sünnetini yerine getirmek için haccediyorum.
Anlamayan birtakım akılsızlar Kabe ve Hacerül Esvedin cahiliyet
devrindeki putçuluktan bir eser olduğunu ve İslamın bunları
kabullendiğini ileri sürerler. Bunlara deriz ki İslam her türlü
putçuluğu kırmck için ve her çeşit puta tapıcılığı ortadan
kaldırmak için gelmiştir.
Haccda yapılan her ibadet Allahın birliğini ortaya koyar. Bütün
yüzleri ve kalpleri Melik ve Allam olan Allaha çevirir Ona boyun
eğdirir.
Kabei Muazzama ve Hacerül Esved günümüzde devletler tarafından
izzet ve şerefini göstermek memleketinin alameti olmak için
dikilen bayraklar misalidir. Kalpler bu bayraklara hürmet hissi
duyar taşıdığı büyük mana ve temsil ettiği yüce vatana saygı
duyulur.
Herşeyi bilen ve hikmet sahibi olan Allah Teala Kabeyi insan
kardeşliğini ve dünya birliğini gösteren bir bayrak olarak
yeryüzünde kurmak istemiştir.
. Allah c.c bu iradesini yerine getirmek için bütün mukaddes
dinlerin ihtiram ve takdirine layık olan . Hz. İbrahim.i seçmiş
Kabeyi yapmasını emretmiştir. Hz. İbrahim Allahın emrini yerine
getirmiş amelinin kabul edilmesini ve mübarek bir amel
sayılmasini dilemiştir
Ve o zaman İbrahim ile İsmail Kabenin temelJerini yükselttiler ve
şöyle dua ettiler Ey Rabbimiz bizden bu hayırlı işi kabul et.
Hakikaten sen duamızı kabul edici ve niyetimizi bilicisin.
Ey Rabbimiz.. Bizi sana teslim ve ihlas sahibi olmakta sabit kıl.
Neslimizden bir cemaatı da sana boyun eğen bir ümmet yap. Bize
ibadet yollarımızı ve hece vazifelerimizi göster. Kusurlarımızı
affedip tevbentizi kabul buyur. Muhakkak ki sen tevbeleri kabul
edensin. Müminlere merhamet edensin.
252
Bakara Suresi ayet 127128
Haccın ifası için putların kırıldığı yer olan Kabei Muazzamamn
seçilmesi noksan aramaya çalışan imansızların Kabeye karşı dil
uzatmalarını önlemek ve sözlerini çürütmek hikmetine dayanır.
Hedef ve maksadı bilinmeyen büyük bir iş cahiller nazarında basit
bir şey sayılır. İyiliğin ve hayatta kuvvetli olmanın esaslarını
ihtiva eden hacc farizası da çokları nazarında birtakım basit
hareketlerden ibaret robot gibi yapılan bir ibadettir.
Bunların arasında en iyileri de hac farizasıyla sadece sevap ve
mükafatlar kazanacaklarını ümicl edenlerdir. Bunlar da haccın
manevi ruhi ve içtimai faydalarını asla düşünmezler. Kuranı Kerim
haccın faydalı olduğunu şöyle dile getiriyor
Böylece kendilerine ait menfaatleri gözleriyle görsünler Ve
Allahın ismini zikretsinler.
Allahım... Sen bize dinimizi öğret. İlmimizi dünya ve ahirette
bizler için faydalı kıl. Hepimizi kelamı dinleyen ve iyisine
uyanlardan eyle...
İşte Allahın hidayete kavuşturduğu bunlardır. İşte bunlar gerçek
akıl sahipleridir. 54
253
Hacc Suresi ayet 28
254
Zümer Suresi ayet 18
XXIII
HAYAT FIŞKIRAN KALPLER
Hiç inkar sebebiyle ölü iken imana kavuşvure rak dirilttiğimiz
hidayet nuru verdiğimiz ve bu sebeple insanlar arasında emin
olarak yürüyen kişi küfrün karanlıkları içinde yaşayan ve ondan
bir türlü çıkr myan kimseye benzer mi V
Şüphesiz ki Kuranı Kerim ölülere benzeyen imansızları imana
kavuşturduğu için bir hayattır. Cehalet zulmetinde kıvrananları
ilim ve irfana kavuşturduğu için Bir nurdur.
Manevi yönden kalpler iki kısma ayrılır Diri kalpler... ölü
kalpler. Ölü kalpler yok mesabesindedir. Var olan diri
kalplerdir
255
Enam Suresi ayet 122.
201
Muhakkak ki bu Kuranı Kerimde uyanık kalbli olena bütün
dikkatiyle kulak verene bir ibret bir nasihat vardır.
Ancak diri kalpler sözün iyi veya kötü olduğunu ayetlerin uzak ve
yakın manalarını anlayabilir. Gözle görülen işaret ve alametlerin
maksadını idrak edebilir. Yine ancak bu kalpler zararlı şeyleri
faydalı şeylerden ayırd edebilir.
Uyanık kalpler bütün bunları inceliğiyle hisseti e. Yürüyeceği
yolu ve varacağı gayeyi tayin eder. Bütün söz ve amellerini bu
yola harcar. Beden ve azalarını asıl maksadına uygun olarak
kullanır. Gayeye dcjru yürürken nasıl belalarla karşılaşırsa
karşılaşsın. Ne gibi zorluklar görürse görsün yolundan geri
kalmaz çizdiği ve arzu ettiği noktaya ulaşır.
Bir şair şöyle der
Akıllar ve kalpler büyük olunca Vücutlar bunların isteklerini
yerine getirirken yorulur.
256
Kaf Suresi ayet 37
Kuranı Kerim.i ilahi bir kelam olması dolayısiyle basiretli
kalplere temiz vicdanlara son derece tesirlidir.
Sihir edici fesahatiyle insanları aciz düşüren belagatiyle tadına
doyulmaz üslubu ile eşsiz mantığı ile çok acayip bir terkibiyle
irşadının doğruluğu ie verdiği haberlerin sahih olması ile apayrı
bir kelamdır. Başka sözlere asla benzemez.
Bu gibi hususiyetleri içine alan Kuranı Kerim Allahın ölü kalbere
üfürdüğü bir ruhudur. Allah Kuranı Kerim vasıtasiyle kalplere
çalışan meyve veren bir hayat bahşeder canlılık verir. Kuranı
Kerim bütün bu vasıflariyle kuvvetli sönmez bir nurdur. Kalplere
hayat ve ruh verdikten sonra yürüyecekleri yolu da aydınlatır.
Bunun gibi sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir
iman nedir bitmiyordun. Fakat biz o kitabı bir nur kıldık.
Kullarımızdan dilediğimizi onunla hidayete erdiririz. Elbette ki
sen doğru yola sevk ediyorsun. O doğru yol bütün göklerde ve
yerde olanların sahibi olan Allahın yoludur. Dikkat edin bütün
işler Allaha döndürülecektir.
257
Şura Suresi ayet 5253.
İşte böylece Kuranı Kerim İslam ümmetinin önderleri olan Muhacir
ve Ensara ve bunlara tabi olanlara her hususta yeni bir canlılık
yeni bir hayat bahsetmiştir. Her şeyi aydınlatan yeni bir nur
vermiştir.
Kuranı Kerim Sahabei Kiramı ve onlara tabi olanları ölü iken
diriltmiş parça parça iken biraraya toplamış fakir iken
zenginleştirmiş ve dünyanın önderleri yapmıştır. Asırlarca
Müslümanlar bütün insanlığı adalete hayra saadete ve selamete
sevketmişlerdir. Basiretli kalplere birer canlı misal
olmuşlardır.
Bütün bu mefhumları düşündüm. İçim bu fikirlerle dolup taştı. O
günde Haremi Şerifte bulunuyordum. Temeli sağlam binası çok
yüksek şerefi daimi nuru parlayan Kabei Muazzama önünde idim.
Bütün yıl boyunca Kabeyi Şerifin ve Haremi Şerifin Rabbine iman
eden kalpleri ilahi aşkla dolu milyonlarca insan bu Kabeyi tavaf
ederler. Hergün için Rablerinin davetini kabul ederler. Hacc
yolunda mallarını vakitlerini ve ellerinden gelen herşeyi
harcarlar.
Orada bulunan binlerce insanın sevdiği dualarla dua etmelerini
işitince dönüp onların yüzüne bakıyordum. Kuranı Kerimin
kalplerine ne derece canlılık ve hayat bahşettiğini anlamaya
çalışıyordum. Orada toplanan milyonlarca insanın ne derece
mukaddesatına bağlı olduklarını ve İslamın iman edenlere
getirdiği ferdi ailevi içtimai ve cihanşümul nizamına ne ölçüde
önem verdiklerini öğrenmek istiyordum.
Kendi kendime şöyle sordum Eğer dünyanın her tarafından akın eden
bu müslümanlar Kuranı Kerimin kendine tabi olanların kalbine
bahşettiği manevi hayat ve basireti idrak etmiş olsalardı bugünkü
zillet ve acizlik durumuna düşer miydik...
El betteki hayır.. Artık uzun uzadıya bu fikirlere dalmadım. Yüce
Rabbime yöneldim. Huzuru kalp ile Kabei Muazzamanın perdesinin
gölgesi altında şöyle yalvardır
Ey Allahım.. Sen bu kalpleri kitabınla ihya et onlara ruh ver...
Vallahü Ekber. Ve lillahil hamd.
XXIV
HİRA VAHYİNDEN BİR NEBZE
Yaratan Rabbinin adiyle oku.. İnsanı O bir kan pıhtısından
yarattı. Oku.. Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem
ile öğretti. İnsana bilmediği şeyleri O öğretti. •
Allah bu insanlığı kemale erdirmek hidayete kavuşturmak istediği
zaman insanlardan mükemmel bir insan olan Uz. Muhammed S.A.V.i en
büyük vazife olan Peygamberlik için hazırladı.
Allah o eşsiz insana inzivaya çekilmeyi sevdirdi. İnsanlardan
kaçıp insanların Rabbine ibadete gidiyordu. Göklerin ve yerin
mülküne bakıyordu. Allahın yarttığı her şeyi düşünüyordu.
Bu halde iken Allahın kendisine peygamberlik vereceği an da artık
gelmişti. Ve ona şöyle vahyetti
258
Alak Suresi ayet 15.
Yaratan Rabbinin adiyle oku.
Sanki bu ayeti celile Hz. Muhammed S.A.V.e verilen peygamberliğin
maksadını gösteren bir işaret bir alamet idi. Bu ayeti celile
insanlık tarihinde cshalet ve iptidailikten ilme ve kemale
geçmeyi ilan eden bir nidai ilahi idi.
Mekkei Mükerremenin kuzeyinde bulunan Hira dağındaki o mübarek
mağarada Allah c.c peygamberlerinin en büyüğü olan Hz. Muhammed
S.A.V.e kıyamete kadar baki hem insanlara hem cinlere dünya ve
ahireti tanzim eden peygamberliği vermişti.
Evet... Hz. Muhammed S.A.V.e Hira dağında vahyedilmek suretiyle
başlayan peygamberliğinin bir çok hususiyetlerinden üç mühim
hususiyeti şudur.
Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliği
1 Cihanşümuldur evrenseldir
2 Kıyamete kadar bakidir.
3 Hem dünya hem ahireti tanzim etmekte dir.
1 Hz. Muhammedin peygamberliği umumi ve cihanşümuldur. Nitekim
şu ayeti celileler bu hususiyeti ilahi bir lisanla beyan
buyurmaktadır
Bütün alemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammede hakkı batıldan
ayıran Kuranı Kerimi indiren Allahın şanı ne yücedir.
Biz seni bütün insanlığa rahmet olarak gönderdik.
De ki Ey insanlar.. Şüphesiz ki ben hepinize gönderilen Allanın
Resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkiyeti yalnız Ona aittir. Ondan
başka hiç bir ilah yoktur. Hem diriltir hem öldürür. Onun için
hem Allaha hem de bütün kelamına iman eden o ümmi peygambere
Resulüne iman edin ve O Resule tabi olun ki hidayete eresiniz.
Birtakım insanlar Hz. Muhammedin peygamberliği nasıl bütün
insanlığa olabilir Halbuki insan ların memleketleri adetleri
dilleri değişiktir. Muhtelif insanlara bir peygamber gönderildi
demek hayallere dalmak ve vehme kapılmaktan başka bir şey
değildir derler.
Hakikat ise Vallahi bu gerçektir. der. Nitekim asrın medeniyet
icapları da insani birliği gerektirir. Mesela Bütün i cad ve
keşiflerin neticesi ulaşım yol larının süratle açılması
yeryüzünün her tarafının kolaylıkla gezilmesi insan
menfaatlerinin birbiriyle sıkı alaka içinde olması Radyo Basın
Posta gibi ortak kültürü gerçekleştirecek .vasıtaların yayılması
insani birliği tesis etmeye doğru atılan bir adımdır. Bütün
beşeriyeti bu gayeye kavuşmak için yetiştiren bir vasıtadır.
Böylelikle Kuranı Kerimin istediği insani birliğin
gerçekleşmesine çalışılmaktadır. Bir zaman gelecek ki bunu da
isteyeceklerdir. Allah Teala şöyle buyuruyor
İlerde biz onlara hem ufuklarda hem de bizzat kendilerinde mevcut
olan ayetlerimizi göstereceğiz. Böylelikle peygamberin
söylediğinin gerçek olduğu gözlerinin önüne serilecektir.
2 Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliğinin ikinci bir hususiyeti
de kıyamete kadar baki oluşudur
İslam dinlerin sonuncusudur kıyamete kadar bakidir. İslamdan
sonra kıyamete kadar herhangi bir din gelmeyecektir.
Muhammed erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir fakat o
Allahın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.
İslam dininin kıyamete kadar baki olması ve ondan başka bir dinin
gelmemesi çok tabiidir. Zira bu insanlığın kemale ermesinin
insanlığın elinde düşünce ve tatbik etme vesilelerinin
bulunmasının yerde gökte ve bu ikisinde bulunan şeylerin insanın
hizmetine boyun eğmesinin neticesidir.
Bir kısım insanlar islamın kıyamete kadar baki oluşunu hayretle
karşılarlar ve şöyle derler
Bir din bütün asırları nasıl idare edebilir Halbuki ilimler
gelişmekte akıllar ve zihinler ilerlemekte medeniyet yayıldıkça
ihtiyaçlar artmakta bir .günümüz diğerine uymamaktadır
İslam bunlara şöyle cevap verir.
263
Ahzab Suresi ayet 40.
İnsanların Rabbi olan Allah onların durumunu ve zamanlarının
icabını beşerden daha iyi bildiği için. insanlara geniş ve
elastiki hükümler İhtiva eden Şeriatı göndermiştir. Bu Şeriate
uyuldukça halledilme yecek mesele kalmaz. Zor diye bir şey
görülmez. Zira bu Şeriatin hükümleri günler değiştikçe nesiller
birbirini takip ettikçe yenilenir. Esmanın teğayyürü ile ahkam
tağayyür eder Bk. Mecelle..
Ortaya çıkan meseleler kadar hükümler meydana çıkar. Akıl her
yönden araştırma ve inceleme için geniş sahalar bulur. Dinden
hüküm çıkarmak isteyen doğruyu bulursa iki ecir alır. Hata ederse
bir ecir alır.
Nitekim tarihimiz de İslam dininin her yere ve her zamana uygun
olduğunu meydana gelecek her meseleye çare bulacak bir kudrette
olduğunu isbatlamıştır.
İslam Devleti doğudan batıya kadar uzanmış gurup gurup insanlar
İslama akın etmiş islam hükmü altında huzur ve saadet İçinde
yaşamışlardır.
Herkes gölgesinde yaşadığı islam dininde hayrı iyiliği görmüş
doğru yola gitmiştir. Hiçbir zaman islam hükmü altında
yaşayanlara dar gelmemiştir...
Dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi. Nitekim babanız
İbrahimin dini de böyle idi.
3 Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliğinin üçüncü hususiyeti Ona
gelen dinin hem dünya hem de ahireti tanzim etmesidir.
İslam Nizamı hem din hem devlettir. Hem mana hem maddedir. Hem
hareket hem ilimdir. Hem Şeriat hem Kanundur. Fert için aile için
millet için devlet için ve bütün alem için faydalı mükemmel bir
nizamdır.
Sana herşeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara
da bir müjde olan bu kitabı pey derpek bölüm bölüm indirdik.
Birinci Halife Hz. Ebubekir r.a. şöyle buyurur
Eğer banden bir devenin ipi kaybolsa ben omm hükmünü Allahın
kitabında bulurdurn.
Bir kısım materyalistler söyle derler Bir kitap insanların hem
dünya hem de ahiretini tanzim edebibilir mi
İman nuruyla hidayete erenler derler ki Kuranı Kerim önünüze
umumi kaideler koyuyor. Yol gösteriyor. Yolda yürüyen
maksadına kavuşur.
Allahın nuruyla hidayete kavuşan sapmaz.
Bir zat şöyle buyurur Allahın kitabında bir ayet var ki insanlar
ona sarılsalar onlara yeter. O Ayeti Kerime şudur
Şüphesiz ki Allah size adaleti ihsanı ve akrabaya vermeyi
emrediyor.. Fuhşu fenalıkları ve insanlara zulümde bulunmayı
yasaklıyor.
İslam dininin dünya ve ahireti tanzim edemiyeceğini iddia
edenlerin Asr Suresini okumaları haksız olduklarına ikna olmaları
için kafidir. Böylece Kuranda dünya ve ahiret saadetinin mevcut
olduğu 0nu öğreneceklerdir.
Asra and olsun ki hiç şüphesiz insanlar hüsrandadır. Ancak iman
edenlerle salih amel işleyenler bir de birbirine hakkı tavsiye
edenler ve sabrı öğütleyenler bunun dışındadır.
Şimdi size Allahtan Hir nur ve. apaçık bir kitap gaMi. Allah
emrine uyanları bu kitap vasıtasiyle selamet yoluna kavuşturur.
Onları izniyle cehalet zulmetinden nura çıkarır. Doğru yoluna
sevkeder.
işte Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliği ve diğer peygamberlerden
onu ayıran hususiyetleri budur. Hz. Muhammed S.A.V.e indirilen
dinin meziyetleri ne kendisinden önce gelen dinlerde ne de
kendisinden sonra meydana çıkan fikir cereyanlarında mevcuttur.
Kim ki İslam dinine sarılırsa büyük bir kazanç elde eder. İslam
dinini kendine önder eden Cennete ulaşır.
Ey Hira Mağarası.. Ey İlahi Vahyin damlalarından ilk damlanın
düştüğü yer... Sana Allahın selamı rahmeti ve bereketi olsun...
Sevenlerin en güzel aşkı müminlerin en güzel selamları sana
olsun...
268
Maide Suresi ayet 1516
XXV
SONSÖZ
Onun sonu misk gibidir. Artık hayırda yarışanlar buna kavuşmak
için yarışsınlar.
Şu dua Hz. Ebubekir r.a.in dualarındandır
Allahım.. Amellerimizin en sonunu hayırlı eyle. Sana kavuştuğumuz
günü en hayırlı günümüz eyle. Allahım... Sen bizi zor duruma
düşürme... Bizi ansızın alma. Bizi gafillerden eyleme.
Bir Hadisi Şerifte şöyle varid olmuştur
Ey insanlar.. Sizin had ve hududunuz vardır. Onlara çekilin.
Sonunuz vardır. Sonunuzu düşünün. Mümin iki korku arasındadır.
Allahın ne yapacağını bilmediği geçmişi ile Allahın ne hüküm
vereceğini bilmediği gelecekteki eceli arasındadır. Kul
hayatından bir kısmını kendisi için ayırsın. Dünyasından bir
kısmını da ahireti için ayırsın. İhtiyarlamadan önce gençliğinin
kadrini kıymetini bilsin. Ölmeden önce hayatını manen
değerlendirsin.
Bugün... 24 Zilhicce 1365... Bu ayda artık bir daha Cuma günü
yoktur. Gelecek Cuma gününüz yeni bir yılın ilk cumasıdır.
Önümüzdeki cuma günü hayat defterinin beyaz bir sahifesi
açılacaktır. 0 sahifeye ne yazılacağını ancak Allah bilir.
Mümin hayatının çeşitli merhalelerinde kendini hesaba çekmesi
gerekir. Günahlarından sıyrılmalı Rabbinden af dilemeli yaptığı
işleri teftiş etmeli. Eğer hayır işlemişse daha da artırmaya
çalışır hayır istememişse ondan vazgeçip tevbe eder. Çünkü iyilik
kötülüğü siler alır götürür
Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu iyi düşünenlere bir
nasihattir.
Şaşılır bu insanoğluna.. Nereye dönse Allahın kudretini gösteren
bedii eserleri bulur. Rabbinin rahmet hazinelerini görür. Her an
için Cenabı Hakkin nimetlerinin onu her taraftan kuşattığını onun
lütuf ve ihsanı cinde yaşadığını idrak eder. Kendinin çok aciz
zayıf ve pek muhtaç olduğunu Cenabı Hakkin kuvvet kudret sahibi
ve pek zengin olduğunu kesinlikle bilir
Ey insanlar.. Siz Allaha pek muhtaçsınız. Allah ise hiçbir şeye
ve size muhtaç değildir... Çok övülmeye layıktır. Dilerse sizi
yok eder ve yerinize yeni mahluklar getirir. Bunu yapmak Allaha
zor değildir.
Yine bu insan kuvvet ve kudret sahibi hiçbir şeye muhtaç olmayan
Rabbinin kendisine ancak hayır saadet getiren şeyleri emrettiğini
ve sadece kendisine zarar veren kötü duruma düşüren şeyleri
yasakladığını pekala biliyor
Rahmetin herşeyi kuşatmıştır. Fakat ahirette onu sadece Allahtan
hakkıyle korkanlara zekatı verenlere ve ayetlerimize iman
edenlere has kılacağım.
Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncilde ismi yazılı buldukları Ümmi
Peygamber olan Resulullaha tabi olurlar. O Resul isa kendilerine
iyiliği emrediyor onları kötülükten alıkoyuyor. Temiz rızıkları
onlara helal kılıyor. Murdar şeyleri de haram kılıyor.
Üzerlerinden ağırlığı kaldırıyor. Onlara vurulan kelepçeleri
kırıyor. Ona iman eden hürmet eden yardım eden ve Ona indirilen
nura tabi olanlar ebedi kurtuluşa ereceklerdir.
Yine Allah Tealanın kullarına olan rahmeti ve lütfunun icabı
olarak kullarının isteklerini kabul buyurduğunu tevbelerini kabul
ettiğini günahlarını affettiğini yapılan tevbeyi iyi amel sayıp
karşılığında bol mükafatlar verdiğini kul pekala biliyor.
Onlar bir günah işlediklerinde veya nefislerine zulmettiklerinde
Allahı zikreder günahlarının affını dilerler. Allahtan başka
günahları kim affedebilir ki Bile bile yaptıkları günahta ısrar
etmezler. İşte bunların mükafatı Rableri tarafından affedilmeleri
ve altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları Cennetlerdir.
Amel edenlerin mükafatı ne güzeldir.
Bütün bunları bilmekle beraber nefis kula hakim olur. Şeytan ona
Rabbini zikretmeyi unutturur. Böylece kul Allaha itaatta ihmalkar
davranır. Nehyedilen şeyleri yapmaya yönelir. Fenalıklardan vaz
272
Araf Suresi ayet 156157
273
Ali İmran Suresi ayet 135136
geçip tevbe etmeyi ihmal eder. Fırsatı elden kaçırır. Hesap günü
gelmeden önce kendini hesaba çekmez.
İşte Aziz Kardeşim..
İnşaallah geçirdiğimiz bu yılın sonu ve istikbal ettiğimiz yeni
yılın evveli hayırlı ve mübarek olur. Sen bu haftayı yaptıklarını
gözden geçirme nefsini hesaba çekme günahlardan tevbe etme
hatalardan uzak olma ciddiyetle çalışmaya girişme haftası kabul
et
Resulullah S.A.V.in şu sözünü dinle Helal da bellidir. Haram da
bellidir.
Nefsine sor Namaza karşı tutumu nedir Zekata karşı ne yapıyor
İnsanların hakkını koruma yönünden ne ile meşgul oluyor Doğruluğa
vefakarlığa güzel ahlaklı olmaya iyi işler yapmaya ne derece
bağlı kalıyor Hatırına Yüce Mevla geldiğinde neler hissediyor
Maddi ve manevi kazançları haram ve murdar şeyler mi yoksa
Allahın helal kıldığı iyi ve temiz şeyler mi
Sen bugün kendini tedavi etmek için yarınından
274 Buharı. Müslim Ebu Davud Tirmizi Nesei İbn Mace Darimi imam
Ahmed b. Hanbel.
daha güçlü daha iyi bir durumdasın. Zira yarın ne olacağını
bilemezsin.
Şüphesiz ki Allah takva sahipleri ve iyilik edenlerle beraberdir.
Kendini dikkatle hesaba çektiğin sadık bir tevbe ile tevbe
ettiğin yılın sonu ne güzeldir...
Artık hayırda yarışanlar buna kavuşmak için yarışsınlar.
Yeni hicri yılınız mübarek olsun...
Vallahü Ekber. Ve Lillahil Hamd.
275 Nahl Suresi ayet 128
276 Mutaffifin Suresi ayet 76.
BEŞİNCİ KİTABIN SONU
Bandrol uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin 5maddesinin ikinci
fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir
Son
Bu Kitap bizzat benim tarafımdan [ [ ByIgleoo ]] tarafından
www.CepSitesiNet – www.MobilMp3Net – www.ChatCepCom
Siteleri için hazırlanmıştır EBook ta kimseyi kendime rakip olarak görmem bizzat kendim
orjinalinden tarayıp Ebook haline getirdim lütfen emeğe saygı gösterin
Gösterinki ben ve benim gibi insanlar sizlerden aldığı enerji ile daha iyi işler yapabilsin
Herkese saygılarımı sunarım
Sizlerde çalışmalarımın devamını istiyorsanız emeğe saygı duyunuz ve paylaşımı gerçek
adreslerinden takip ediniz
Not Okurken gözünüze çarpan yanlışlar olursa bize öneriniz varsa yada elinizdeki kitapları
paylaşmak için bizimle iletişime geçin
Teşekkürler
Ne Mutlu Bilgi için Bilgece yaşayanlara
By-Igleoo www.CepSitesiNet
Download