Astım Hastalığının Tedavisi

advertisement
Astım Hastalığının Tedavisi
http://bitkiseldestek.com/astim-hastaliginin-tedavisi/
Astım Hastalığının Tedavisi
Astım hastalığının tedavisi için neler yapılmalı? Sorusuna yanıt olarak; astım hastalığının tedavisi için şifalı bitkiler ve astım hastalığının tedavisi hakkında faydalanacağınız bilgiler bu makalede yer almaktadır.
Astımın tedavisine doğal yaklaşımda ilk adım allerjik
eşiği düşürmektir. Allerjenlere giderek artan biçimde maruz kalmak
sonunda belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Allerji eşiğini
düşürmek ve aynı zamanda çoğu olguda allerjenleri elimine etmek yoluyla
allerjik sürecin önüne geçilebilir. Allerjik eşiği düşür menin 2 ana
yolu vardır: inhale edilen aller jenlere (aeroallerjenler) olabildiğince
az maruz kalmak, besinsel allerjenlerin tüketimim azaltmak.
Bu önerilerin yanı sıra sağlıklı bir yaşan: tarzı
benimsemek de allerjileri önemli oranda azaltabilir. Yakın tarihlerde
706 Japon fabrika işçisi ile gerçekleştirilen bir çalışmada, sağlık lı
bir yaşam tarzının IgE düzeylerini düşürcülüğü, halbuki sağlıksız yaşam
tarzının IgE düzeylerini yükselttiği görülmüştür.5 IgE düze lerini
yükselten yaşam tarzı faktörleri arada kötü beslenme alışkanlıkları,
alkol ve kullanımı, yüksek stres yer almaktadır Aeroallerjenlerden
Sakınmalerjik eğilimleri azalttığı görülmüştür.
Polenler, hayvan tüy ve epitelleri, akarlar gibi
hava yoluyla taşınan allerjenlerden tamamen kaçınmak çok güç olabilir
ama bunu kısmen de olsa sağlamak için gereken önlemler alınabilir.
Kedi, köpek, halı, kilim ve döşeme gibi allerjenlerin toplanabileceği
yüzeylerden kurtulmak atılacak ilk adım olabilir. Eğer bu
gerçekleştirilemiyorsa hiç değilse yatak odasının allerjenlerden
temizlenmiş olmasına dikkat edilmelidir. Şilte antiallerjik plastiğe
sarılmalıdır, yatak takımları her hafta sıcak suda ve katkısız-kokusuz
çamaşır tozuyla yıkanmalıdır ve odanın havasını temizleyici bir makine
kullanılmalıdır. En iyi mekanik hava temizleyiciler HEPA filtreli
olanlardır; bunlar merkezi ısıtma sistemine de takılabilir. Bu makineler
klima satan dükkanlarda bulunur.
Besin Allerjileri
Pek çok araştırma besin allerjilerinin astımda önemli
bir rol oynadığını göstermiştir (bkz. BESİN ALLEREJİLERİ). Besinlere
verilen ters tepki ani ya da gecikmeli olabilir. Çocuklarla
gerçekleştirilen çift kör besin yüklemesi çalışmalarında anında ortaya
çıkan besin duyarlılıklarının (sıklık sırasına göre) yumurta, balık,
kabuklu deniz mahsulleri, fındık ve fıstıklara karşı geliştiği
görülmüştür. Gecikmeli duyarlılığa yol açan gıdalar (sıklık sırasına
göre) süt, çikolata, buğday, turunçgiller ve gıda boyaları olmuştur.8
Eliminasyon diyetleri allerjenlerin belirlenmesi ve astımın tedavisinde
başarılı ol¬muştur; özellikle bebeklerde önemli bir di-agnostik ve
terapötik bir araçtır.11 Yaşamın ilk iki yılında yaygın allerjenlerin
beslenme dışında tutulması yüksek risk grubundaki çocuklarda (aile
hikayesi olan çocuklar) alHipoklorhidri
1931 de iki yüz astımlı çocuğun gastrik asıl
boşaltımını ayrıntılı şekilde inceleyen bir araştırmada çocuklardan
yüzde seksenin gatrik asit salgısını normal düzeyden düşük olduğu
görülmüştü.13 Bu yüksek orandaki düşük gastrik asit boşaltımının, bu
çocuklarcL besin allerjilerinin gelişimine yatkınlık yarayabileceğine
işaret etmektedir. Aynı zamane, rotasyon ve/veya eliminasyon
diyetlerinin bir şansı üzerinde de etkisi olabilir ve durum
düzeltilmediği takdirde daha başka besin alerjilerinin gelişimine yol
açabilir.
Besin alerjilerinin astım hastalarında görülen sızıntılı
bağırsak sendromundan da sorumlu olduğu düşünülmektedir.14 Bağırsak
geçirgenliğinin artması sonucu bağışıklı siste: nin antijen yükü de
artar. Başka bir deyişle c: intestinal bariyer geçirgenliğinin artmasıy
normalde emilimleri gerçekleşmeyecek ç büyük moleküller vücuda girmeyi
başarır. A* tan bu antijen yükü bağışıklı sistemini zor ve diğer başka
allerjilerinin oluşma riskini artırır. Aynı zaman da astıma yol
açabilen. d laşım sistemindeki allerjik bileşenlerin duz yini de
artırır. Allerjiye yol açan besinler ek hal belirlenip diğer
allerjilerin oluşumunu c lemek önemlidir.
Candida albicans
Yaygın bir mantar türü olan Candida a cans'm
gastrointestinal sistemde aşırı bu mesi astım dahil allerjik durumlara
ne. olan bir faktördür. Görünüşe göre, C 1« cans'm ürettiği bir asit
olan proteaz aile sebep olur.15 Uygun tedavinin izlennı (bkz.
KANDİDİYAZİS) pek çok astım sunda önemli klinik iyileşme görülmüşt ı
Vegan Tarzı Beslenme
1985'te
gerçekleştirilen bir araştırmayı tamamlayan (dokuz kişi araştırmadan
ayrılmıştır) yirmi beş hastanın yüzde doksan ikisinde uzun dönemli bir
vegan diyet (tüm hayvani ürünlerin elimine edilmesi) sonucunda önemli
iyileşme görülmüştür.16 İyileşme bir dizi klinik değişkenle tespit
edilmiştir: Solunum fonksiyon testinde birinci saniyedeki zorlu
ekspiratuvar volüm (FEVİ), akciğer kapasitesi, fiziksel çalışma
kapasitesi ve kanda IgM, IgE, kolesterol, trigliserit düzeyleri.
Araştırmacılar ayrıca bulaşıcı hastalık kapma eğiliminde de azalma
görmüştür. Göz önünde tutulması gereken nokta, hastaların yüzde yet¬miş
birinde dört ay içinde astım önemli ölçüde iyileşmesine ya da tamamen
ortadan kalkmasına rağmen, sonuçta elde edilen yüzde doksan ikilik
seviyeye ulaşmak için bir yıl di¬yet uygulanması gerekmiştir.
Vegan
diyetinden tüm et, balık, yumurta ve süt ürünleri çıkarılmıştır. Tek
içecek suyu kaynak suyu olmuştur (klorlu musluk suyu özellikle
yasaklanmıştır) ve kahve, çay, çikolata, şeker, tuz kullanılmamıştır.
Bitkisel baharatlara izin verilmiş ve günde bir buçuk litre su ve bitki
çayına izin verilmiştir. Bol bol kullanılan sebzeler marul, havuç,
pancar, soğan, kereviz, lahana, karnabahar, brokoli, salatalık, enginar,
turp, ısırgan otu ve soya ile bezelye hariç tüm fasulye türleri.
Patatese çok az miktarda izin verilmiştir. Serbestçe tüketilen meyveler;
çilek, yaban mersini, böğürtlen gibi kırmızı zarlı meyveler, erik ve
ar¬mut olmuştur. Elmalara ve turunçgillere yer verilmemiştir; tahıllar
ya tamamen elimine edilmiş ya da son derce kısıtlanmıştır.
Bu
beslenme rejiminin yararlı etkileri, muhtemelen üç farklı alanla
ilişkilidir: (1) be-sinsel allerjenlerin eliminasyonu, (2) prostaglandin
metabolizmasında değişim, (3) antiok-sidan besinlerin ve magnezyumun
daha yüksek oranda tüketimi. Besinsel allerjenlerden sakınmanın önemine
değinilmişti. Prostaglan¬din metabolizmasındaki değişimin nedeni hayvani
ürünlerden türeyen araşidonik asidin elimine edilmesidir ve bunun
etkisi oldukça önemlidir. Araşidonik asitten türeyen prostaglandinler ve
lökotrienler astımda görülen allerjik reaksiyonlara önemli katkıda
bulunur. İltihaba yol açan bu bileşenlerin yola çıkış noktası olarak
araşidonik asidin miktarının azaltılması vegan diyetinin etkisini kısmen
de olsa açıklar. Prostaglandin metabolizmasındaki değişimin yararlı
etkileri ve astımın önlenmesinde besinsel antioksidanların
artırılmasının rolü ayrıca açıklanacaktır (bkz. Omega-3 Esansiyel Yağ
Asitleri).
Vegan diyet çalışmasında, hastaların sağlıklarının
iyileşmesinin yanı sıra iki önemli etki daha gözlenmiştir. Öncelikle,
sağlık harcamalarında önemli bir düşüş olmuştur; hastalar ortalama on
iki yıldır kortikosteroid ve di¬ğer ilaçlar kullanmaktaydılar. İkincisi,
araştırmacıların belirttiğine göre, hastalar sağlıkları ile ilgili daha
büyük sorumluluk duygusu kazanmışlardır.
Omega-3 Esansiyel Yağ Asitleri
Nüfus araştırmalarında haftada birden fazla balık
yiyen çocukların düzenli balık yemeyen çocuklara göre astıma yakalanma
risklerinin üçte bir oranında daha az olduğu görülmüştür.17 Pek çok
klinik araştırma, omega-3 yağ asitlerinin tüketimini artırmanın (EPA
yani ei-kosapentaenoik asit ve DHA yani dokosahek-sanoik asit içeren
balık yağları alarak) astım tedavisinde önemli yarar sağladığını
göstermiştir. Özellikle hava yollarının alerjenlere verdiği yanıtta
iyileşme görülmüş ayrıca solu
num işlevinde de iyileşme tespit
edilmiştir.1819 Bu yararlar, hücre zarında omega-3'ün omega-6 yağ
asitlerine oranını artırmak ve böylece araşidonik asidin varlığını
azaltır. Özellikle, omega-3 yağ asitlerinin sindirimi lö-kotrien
sentezinde önemli bir sapmaya yol açar. Son derece iltihap yapıcı
4-serisi lökotri-enlerden daha az iltihap yapıcı 5-serisi loköt-rienlere
dönüşüm olur. Bu dönüşüm astım belirtilerinin hafiflemesiyle doğrudan
ilişkili¬dir.20 Hücre membranlarını omega-3 yağ asit¬lerinin tarafını
tutacak şekilde değişime uğratmak için zaman gerektiğinden, yararların
gö¬rülmesi bir yıl kadar sürebilir.
Gıda Katkı Maddeleri
Astımın denetim altına alınmasında sentetik gıda
katkı maddelerinin eliminasyonu hayati önem taşır.21 Yapay boyalar ve
koruyucular yi¬yecek, içecek ve ilaçlarda yaygın şekilde kullanılır. En
yaygın kullanılan boyar maddeler tartrazin (oranj), sunset yellow
(sarı), ama¬ranth (kırmızı), new coccine (kırmızı) ve pate blue'dur
(mavi). Gıdalarda en yaygın kullanılan koruyucu maddeler sodyum benzoat,
4-hidroksibenzoat esterleri ve sülfür dioksittir. Hazır gıdalarda
çeşitli sülfitler yaygın olarak kullanılır.
Yatkınlığı olan kişilerde
tartrazin, benzoatlar, sülfür dioksit ve özellikle sülfitler astım
nöbetlerine neden olur. Tahminlere göre, ortalama bir ABD vatandaşı
günde 2-3 mg sül-fit tüketmektedir. Şarap ve bira içenlerde bu oran
fazladan 5-10 mg artar.
Sülfit duyarlılığının sorumlusu olarak
molibden yetersizliği düşünülmüştür.Sülfitleri nötralize eden enzimin
(yani sülfit oksidazın) düzgün çalışması için molibden gerekir.
Triptofan Metabolizması ve Piridoksin Desteği
Astım hastası çocuklarda, triptofan adı ven len
aminoasidin metabolizmasında bir bozuluk olduğu gösterilmiştir.
Triptofan (pr teinin yapı taşlarından biri) serotonine dönü-türülür.
Serotonin, astım hastalarında hava yollarının daralmasına neden olabilen
bir bile şendir. Astım hastalarında kanda ve balgame. yüksek serotonin
düzeylerine yaygın olara*, rastlanır ve idrarda serotoninin yıkımıyla
oru ya çıkan 5-hidroksiindol asetik asit (5-HİA düzeyi de yüksek olur.
İdrarda 5-HİAA düze astım belirtilerinin şiddetiyle korelasyon gösterir.
Çift kör klinik çalışmalarda, bloke durumdaki triptofan
metabolizmasının düzelti mesi amacıyla uygulanan ya triptofan kısıt...
malı bir diyet ya da B6 vitamini desteğnin hastalara yarar sağladığı
görülmüştü: B6 vitamini düzgün bir triptofan metabol ması için
gereklidir.
B6 vitamini astım hastaları için doğruda da yararlı
olabilir. Bir araştırmada, on beş ye tişkin astım hastasında B6
vitamininin aktif b çiminin kandaki düzeyi, on altı kontrolün düzeyinden
anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Ancak bu düzey yine de B6 vitamini
ye tersizliğinde görülen düzeyin üzerindedir Hastalardan yedisinde günde
iki defa 50 m^ B6 vitamini oral desteği bu düşük düzeylenr anlamlı
şekilde artmasında yeterli olmamıştır Ancak yedi hastanın hepsi B6
vitamini aldıkları dönemde hırıltılı solunum ve astım nöbetlerinin
şiddetinde ve sıklığında dramatik bir düşüş bildirmiştir. Bu sonuç, B6
vitaminini: yetersizliğinin belirgin olmadığı durumlard. bile astımın
iyileştirilmesine yararlı olabileet ği anlamına gelir.
Altmış yedi
astımlı çocukla yapılan bir lışmada günde 200 mg piridoksinin
kullanılması gereken ilaçların (kortikosteroidler ve bronkodilatatörler)
dozajında ve belirtilerde anlamlı düşüşe yol açtığı görülmüştür. Ancak
çift kör bir başka araştırmada, astım belirtilerinin kontrolünde
steroidlere bağımlı olan hastalarda B6 vitamini desteği anlamlı bir
iyileşmeye yol açmamıştır.
B6 vitamini desteği, steroid kullanan
hastalarda yarar sağlamadıysa da teofilin ile tedavi gören astım
hastaları için kesinlikle önerilir. Teofilin B6 vitamininin aktif
biçiminin düzeyini önemli ölçüde baskılar. Ek olarak, bir başka
çalışmada B6 vitamin desteğinin teofilinin, yan etkilerini (baş ağrısı,
mide bulantısı, sinirlilik, uyku bozuklukları vb.) anlamlı ölçüde
azalttığı görülmüştür.
Antioksidanlar
Geçtiğimiz yirmi yıl içinde astım oranlarında
görülen önemli artış kısmen antioksidan besin maddelerinin tüketimindeki
azalmayla açıklanabilir. Bunlar arasında betakaroten, A, C ve E
vitaminleri, ayrıca antioksidan savunma mekanizmaları açısından önem
taşıyan çinko, selenyum ve bakır gibi mineral kof ak¬törler yer alır.30
Antioksidanlar, akciğerler için önemli savunma mekanizmalarını harekete
geçirir. Antioksidan koruma önemlidir çünkü serbest radikaller ve diğer
oksidasyona yol açıcı etkenler hem bronş daralmasını uyarır hem de diğer
etkenlere verilen tepkiyi artırır. Astım, antioksidan mekanizmaların
büyük oranda etkilediği bir başka inflammatuar/al-lerjik hastalık gibi
durmaktadır.
C Vitamini
C vitamini, hava yollarını kaplayan mukozadaki ana
antioksidan olduğu için akciğer sağlığı açısından özellikle önem taşır.
Genel nüfusta C vitamini alımı ile astım oluşumu arasında ters bir
korelasyon var gibidir. Bir başka deyişle C vitamini tüketimi düşük
olduğunda astım oranının yüksek olduğu görülür. Bu ilişki, C vitamininin
(diyette ve kanda) düşük düzeyde olmasının astım açısından bağımsız bir
risk faktörü olduğunu gösterir. Bu teoriye destek veren iki bulgu söz
konusudur: sigara içen ailelerin çocuklarında astım oranı daha yüksektir
(sigara dumanı C ve E vitamininin respiratuar düzeylerini tüketir) ve
erişkinlerde süre gelen astım belirtilerinin çevresel kaynaklı serbest
radikaller yüzünden arttığı ve C vitamini desteğiyle azaldığı
görülmüştür. Hem tedavi gören hem de görmeyen astım hastalarında kanda C
vitamini düzeylerinin önemli ölçüde düşük olduğu görülmüştür.32 Klinik
bir perspektiften bakıldığında, astım hastalarının C vitaminine daha
fazla gereksini¬mi olduğu görülmektedir. 1973'ten beri astım hastalarına
C vitamini desteğini inceleyen on bir klinik araştırma
gerçekleştirilmiştir.33 Bu araştırmalardan yedisinde günde 1-2 g C
vitamini desteğinin solunum ölçümlerinde ve astım belirtilerinde önemli
iyileşmeye yol açtığı görülmüştür. Solunumla alınan oksidanların giderek
arttığı gerçeği ve solunum sisteminde C vitamininin antioksidan
işlevinin daha iyi anlaşılması göz önüne alındığında bu doz önerisi
uygun görülmektedir. Yüksek dozda C vitamini tedavisi aynı zamanda astım
hastalarında histamin düzeylerini düşürerek de yarar sağlayabilir.
C
vitamini histaminlere karşı pek çok açıdan etkilenir. Spesifik olarak,
akyuvar hücrelerinin histamin salgılamasını önler ve hista-minin
detoksifikasyonunu artırır. Yakın zamanlarda gerçekleştirilen bir
araştırmada, akut ve kronik C vitamini uygulamasının anti-histamin
etkileri ve sağlıklı erkek ve kadınlarda akyuvar hücreleri üzerindeki
etkisi incelenmiştir. Kronik astım çalışmasında birinci, ikinci, beşinci
ve altıncı haftalarda deneklere plasebo verilmiş; üçüncü ve dördünce
haftalarda ise günde 2 g C vitamini içirilmiştir. Başlangıçtaki iki
haftanın sonunda, dördüncü ve altıncı haftaların bitiminde açlık kan
örnekleri toplanmıştır.
C vitamini uygulamasının ardından kanda C
vitamini düzeyleri önemli ölçüde artmış, aynı haftalarda kandaki
histamin düzeylerinin yüzde otuz seki düştüğü görülmüştür. Akyuvar
hücrelerinin enfeksiyona cevap verme yetisi (kemotaksis) C vitamini
uygulaması sırasında yüzde on dokuz artmış C vitamini bırakıldıktan
sonra yüzde otuz düşmüştür.
Akut astım ve C vitamini çalışmasında tek
dozluk C vitamini alımını izleyen dört saat boyunca kanda histamin
konsantrasyonu ve kemotaksis değişmemiştir. Bu sonuç, C vitamininin
kandaki histamin düzeyini sadece uzun bir süre alındığı takdirde
düşüreceğini göstermektedir. Allerjilere ya da iltihabi durumlara
yatkınlığı olan kişilerin C vitamini tüketimlerini alacakları destekle
artırmaları önerilir.
Flavonoidler
Görünüşe göre flavonoidler astım tedavisinde kilit
rol oynayan antioksidanlardır. Çeşitli fla-vonoidlerin (başta kuersetin)
mast hücrelerinden histamin salgılanmasını ve lökotrienler de dahil
allerjiyle ilgili bileşiklerin üretimini baskıladığı gösterilmiştir.
Ayrıca kuersetinin C vitaminini koruduğu ve mast hücreleri de dahil
hücre zarlarını doğrudan stabilize ettiği bilinmektedir.
Flavonoid tüketimini artırmak için kersetin ya da
flavonoid açısından zengin ekstreler alın. Bu ekstreler (üzüm çekirdeği,
yeşil çay ya da Japon eriği yani Ginkgo biloba gibi) astım tedavisinde
daha yararlı olabilirler zira kuerse-tine göre flavonoid emilimleri daha
iyidir.
Karotenler
Karotenler solunum yolunu saran epitelyal tabakanın
bütünlüğünü artırıp lökotrien oluşumunu azaltabilen kuvvetli
antioksidanlardır. Bu etkilere dayanılarak, karoten bakımından zengin
bir beslenmenin ya da karoten desteğinin yararlı olabileceği söylenir.
E Vitamini
E vitamininin antioksidan ve lökotrien oluşumunu
baskılama etkisi, E vitamini desteğinin astımda yararlı olabileceğine
işaret eder.
Selenyum
Astım hastalarında düşük selenyum düzeyleri
görülmüştür. Selenyuma bağımlı antioksi dan enzim olan glutatyon
peroksidiz allerj: yapıcı lökotrienlerin yıkımında önemli rol oynar.
Astım hastalarında ayrıca düşük glutat yon peroksidiz bildirilmiştir.41
Glutatyon peroksidaz yetersizliğinin giderilmesinde selenyum desteği
gerekir. Ayrıca selenyum deste ği, optimal bir glutatyon peroksidaz
aktivite sağlayarak lökotrien üretimini azaltır.
BI2 Vitamini
Dr. Jonathan Wright'a göre, "B12 tedavisi ço
cukluk astımında başlıca dayanak noktav dır." Bir klinik deneyde
haftalık 1.000 mcg kas içi enjeksiyonu astım hastalarında kesı: bir
iyileşme görülmesini sağlamıştır.45 Yirn iki hastadan on sekizinde
egzersiz sırasınca nefes darlığı azalmış, iştah, uyku ve geıu
kondisyonda düzelme görülmüştür. B12 viu mini özellikle sülfite duyarlı
kişilerin teda sinde yararlı olduğu görülmüştür. Diğer t makolojik
etkenlerle karşılaştırıldığında (ön sodyum kromolin, atropin, doksepin)
en korumayı yükleme testi öncesinde ağızei verildiğinde (1 ila 4 mcg)
göstermiştir.
Bu etkiyi, sülfitin allerjik etkisini bloke eden sül-fit-kobalamin kompleksi oluşturarak gösterir.
Magnezyum
1912'de magnezyumun büyükbaş hayvanlarda bronşlarında
düz kasları gevşettiği gösterilmiştir.47 Daha sonra, magnezyumun
enjektabl biçimleriyle yapılan kontrolsüz araştırmalarda akut astım
nöbetleri görülen hastaların tedavisinde yararlı etkileri ortaya
konulmuştur
Ne yazık ki antihistamin ve bronkodilatatörlerin
piyasaya çıkmasıyla umut vaat edici bu araştırmaların devamı gelmedi.
Ancak ya¬kın zamanlarda magnezyumun astım tedavi¬sinde kullanımı yeniden
ilgi çekmeye başladı. Hatta intravenöz magnezyum (toplamda 24,6 gramı
geçmeyecek şekilde saat başı 2 g mag¬nezyum sülfat şeklinde) akut astım
nöbetini durduracak denenmiş ve klinik olarak kabul edilmiş bir
önlemdir.4953
Bu araştırmalarda, enjektabl magnezyum tedavisi
uygulanmıştır ancak magnezyum durumunun restorasyonunda enjektabl
magnez¬yumun zorunlu olmadığı gösterilmiştir (akut kalp krizi ya da akut
astım nöbeti gibi acil müdahale gerektiren durumlar dışında).54
Oral
magnezyum tedavisi vücuttaki mag¬nezyum depolarını artırabilir. Ancak
dokularda magnezyum konsantrasyonunu anlamlı bi¬çimde artırmak için
genelde altı hafta gerekir. Magnezyum alımı doğrudan akciğer işlevi ve
astım şiddetiyle ilişkili olduğundan, takviye edilmesi yerinde bir
karardır.55
Tuz
Artan tuz alımının bronş reaktivitesini ve astımdan
kaynaklanan ölümleri artırdığı yönünde kuvvetli deliller vardır.56 57
Bronşların hista¬mine gösterdiği reaksiyonun derecesi artan besinsel
sodyum ve yirmi dört saatlik idrarda sodyum atımıyla pozitif
ilişkilendirilmiştir. Astımın şiddeti bronş reaktivitesinin derecesiyle
ilişkili olduğundan, besinsel sodyum tü¬ketiminde yapılacak değişikliğin
astım şiddetini etkileyeceği açıktır.
DHEA
Bir adrenal hormon olan DHEA'nın
(dehidro-epiandrosteron) düzeyindeki düşüklüğün, kontrollerle
karşılaştırıldığında astımlı post-menopozal kadınlar arasında yaygın
olduğu görülmüştür.58 DHEA'nın astım hastalarında tedavi edici bir
yararı olup olmadığının henüz gösterilmesi gerekmektedir. Ancak
bağışıklık işlevlerindeki önemi göz önüne alındığında büyük olasılıkla
olumlu etkisi görülecektir.
Etiketler: astım hastalığının tedavisi, astım, tedavi, tedavisi, astım hastalığının tedavisi için, astım hastalığının tedavisi hakkında, astım hastalığının tedavisi nedir, astım hastalığının tedavisi nasıl olur, astım hastalığının tedavisi için bitkiler, astım hastalığının tedavisi için bitkilse kür, astım hastalığının tedavisi için şifalı bitki, astım hastalığının tedavisi ve önlemler, astım hastalığı tedavisi, astım, tedavi, tedavisi, astım hastalığı tedavisi için, astım hastalığı tedavisi hakkında, astım hastalığı tedavisi nedir, astım ha
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download