SAYFA SAHNEDEN CUMHURİYET - 7 T, <11.hS3 KÜLTÜR ___________________________ ayşegül yüksel M i n e U r g a n ’ın s ı m s ı c a k y a ş a n t ı l a r ı İflah olmaz bir hümanist lik sergiliyor. Çağdaş bir dinozor... Mina Urgan’m, “Bir Dinozorun Mina Urgan bugün 82 yaşında. Bir Anılan” adını verdiği yapıtını soluk aydın, bir öğretmen olarak genç ku­ soluğa okudum. Hem bir dedektif ro­ şaklara, kırk yılı bulan devlet m e­ manı tüketircesine, arsızca, hem de her murluğu içinde yapüğı hizmeti bugün bir sözcüğün, her bir tümcenin lezze­ de sürdürüyor. Uzun yıllardır emek­ tini alabildiğine çıkararak... Okuduk­ li olduğu için, öncelikle torunu yaşın­ larımdan belleğime takılan onlarca daki gençler için ürettiği yapıtların İn­ sahneyi, çoğu komik bir yaklaşımla giliz Dili ve Edebiyatı eğitimi veren biçimlendirilmiş sahnelerin ilettiği yükseköğretim kuram larında nasıl onlarca kıssadan hisseyi, birkaç gün somut biçimde yaşamın bir parçası ol­ içinde, önüme geleni “esir alarak” duğunu görmüyor. Ben görüyorum, en az otuz kişiye de aktardım. “Sah­ mutlulukla... “Ingiliz Edebiyatı Tari­ ne” sözcüğünü amaçlı olarak kulla­ hi”, “Virginia Woolf”, “D.H. Law­ nıyorum, çünkü Urgan, ustası Shakesrence”, “Shakespeare ve Hamlet” cilt­ peare gibi, görsel-işitsel vuruculuğu lerini göğüslerine sıkı sıkı bastıra­ olan, okurun hayal gücünü kolayca ha­ rak, uçuşan saçlarıyla derse koşan rekete geçiren, büyülü bir hünerle genç çocukları. Mina Urgan’ın yapıt­ oluşturmuş yapıtını. ları, onların derslerden karışmış ka­ “Bir Dinozorun Anılan”, Mina Ur­ falarıyla sığınabilecekleri en güven­ gan’m kendi yaşam serüveninden dali liman... mıttıklanyla oluşmuş, “yaşama sa­ Edebiyat okuyan gençler arasın­ natına dair” bir kitap. Ancak, bugü­ daki bu hoş “Mina Urgan bağımlıhne dek yazılmış olanlara hiç benze­ ğı”nı geçen gün bir kez daha yaşadım. miyor. Çünkü, “anlatıcı” Mina Ur­ Hindoloji mezunu bir delikanlı, İn­ gan, “çokbilmiş” bir yaklaşımın se­ giliz edebiyatı dalında yüksek lisans vimsizliğine alabildiğince sırt çevir­ programına girmek istiyor. “Giriş sı­ me yolunda, tadına doyum olmaz bir navında, lisansta okutulan tüm İngi­ gülmece dokusu oluşturmuş. Gülmeliz edebiyatı konularından sorumlu­ cenin temel nesnesi olarak da kendi­ sun, biraz zor olmayacak mı?” de­ sini kullanıyor. “Tanrısal anlatıcT’yı dim. Tınmadı bile. “Mina Urgan’m değil, “bilge soytarıyı oynuyor. Ara­ kitaplarını öğrensem, yetmez mi” di­ da sırada verdiği öğütler nedeniyle, ye sordu. Gülsem mi ağlasam mı? kırk yıllık hocalık alışkanlığının ba­ jfnsanın kendine gülebilmesi, onun yaşamda demlenmişliğinin göstergesidir. Mina Urgan, kendisini Hoca’nın onca birikim ve deneyim­ ğışlanmasını dilemeyi de ihmal etmi­ gülünçleştirmekle saygınlığını zedelemeyeceğini bilmenin verdiği güvenle, hiç de sıradan olmayan bireysel le kaç yılda kotardığı ciltleri bir ay için­ yor. de okuyup özümsemesi olacak şey yaşam serüvenini büyük bir alçakgönüllülükle, sanki “sıradanmışçasına” paylaşıyor bizimle. İnsanın kendine gülebilmesi, onun mi? “O kitapların içerdiği 500 dola­ yaşamda demlenmişliğinin göster­ yındaki yapıtı da okursan, tabu başarılı olursun” di­ diğine, daha önce hiç tanık olmadım.) değil, başka türlü var olamayacağınız için, inatla sür­ gesidir. Mina Urgan, kendisini gülünçleştirmekle say­ Urgan’m yaşantıları bir yandan da bilim insanı bir yecektim, demedim. Hevesli gence başanlar diledim. dürüyorsanız... Kendinize olan saygınızı korumayı vaz­ gınlığını zedelemeyeceğini bilmenin verdiği güven­ Türk aydınının serüvenini öykülüyor. Öğrenme, ken­ Varsın, okumaya başlasın... geçilmez bir yaşama biçimine dönüştürmüşseniz, siz le, hiç de sıradan olmayan bireysel yaşam serüveni­ dini aşma isteği, çalışkanlık, öğrenci karşısında du­ Mina Urgan’m öğrencisi olma şansını yaşayanlar­ de bir dinozorsunuz. ni büyük bir alçakgönüllülükle, sanki “sıradanmış­ yulan sorumluluk, örnek alınacak hocalık taktikleri, dan biriyim. Onu bir bulduk, sonra ( 147’ler olayı ne­ “Bir Dinozorun Anılan” iflah olmaz bir hümanis­ çasına” paylaşıyor bizimle. Bu nedenle de Mina Ur­ sonsuza dek çalışma ve üretme... Ekmeğini alın te­ deniyle) yitirdik, sonra yine bulduk. Onu yeniden tin, inanmış bir toplumcunun, ele avuca sığmaz bir gan gibi olamasak da, pek çok düzlemde özdeşleşe­ riyle kazanarak tek başına ailesini geçindirebilen dev­ bulduğumuzda, yokluğu sırasında çektiği acılardan yaşamseverin gözlüklerinden, insana, topluma ve biliyoruz onunla. Urgan’ıh, okuruyla birlikte oluştur­ let memuru bir kadının yaşadığı onur... (Mina Urgan ve sıkıntılardan söz edeceğini sandık, yanıldığımızı Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 yıllık öyküsüne ışık tu­ duğu dostluk ortamında ortaya koyduğu “insana, top­ feminist olmadığını söylüyor. Onca feminist roman anladık. Sanki dün bıraktığı derse devam ediyordu. tuyor. Bir yandan da varlıklı bir Osmanlı ailesinin göz­ luma ve Türkiye’ye” ilişkin eleştirel yaklaşım, hede­ yazıldı, bir kadının çocuklarına ve annesine, kimse­ Mina Hanım’ıri öğütleri ünlüdür. “Sigaraiçmeyin, bebeği olarak dünyaya gelen M ina’nm, kendi deyi­ fi kolayca on ikiden vuruyor. ye boyun eğmeden bakabildiği için duyduğu güven insanın cildini, dişlerini mahvediyor” derdi. “Kilo al­ şiyle “acayip” bir çocuk olarak başladığı yaşama se­ Gelelim “dinozor” olma meselesine. Güncel kul­ ve mutluluk hiç böylesine açık yüreklilikle dile ge­ rüvenini, gerçek kimliğini oluşturma ve pekiştirme mayın, giyecek şey bulamazsınız” derdi. (Bu öğütle­ lanımda “dinozor”, geçerliliğini yitirmiş değerlere kö­ tirilmedi.) adına ortaya koyduğu çabayla bugüne nasıl ulaştır­ ri tutmadığım için, hocanın doğru söylediğini kırkı­ rü körüne bağlı kalan, modası geçmiş, soyu tüken­ Mina Urgan komünist ve Tanrıtanımaz olduğunu dığım izliyoruz. mı geçince anladım. Benden de öğrencilerime öğüt miş kişiyi imliyor. Mina Urgan, bu kavrama, çok ya­ sık sık yineliyor. Yapıtı okurken her iki seçiminde de Her şeyden önce, çocukluktan başlayıp koca bir ya­ olsun.) Ama kendi kişiliğinde sergileyerek, dolaylı ola­ şamışlığını da bir espri öğesi olarak katıp “dinozor” hümanist olmasının, çılgın bir çocuksever olmasının şamın izini sürerek yaşlılığa ulaşan bir insanın öykü­ rak verdiği öğütler, daha sonra üniversite öğretim olarak tanımlıyor kendisini. Dinozor olmakla övünü­ belirleyici bir rol oynadığını görüyorsunuz. Çocuk­ süyle baş başayız. Evrensel bir öykü bu. Çocukluk, üyesi olan onlarca öğrencisine yıllar boyu yol gös­ yor. Haklı. lara haksızlık eden bir Tanrı’nın varlığını tanımıyor. gençlik, yaşlılık ve ölüm üstüne... Sevinçle hüznün, terdi. Günümüzün “yükselen değerler”ine uymayıp da ken­ Çocuklara acı çektiren bir toplumsal düzenin varlı­ mutlulukla kederin sarmaş dolaş olduğu, ama yaşam Yapılan işi sevmek, zor olanı kolaymış gibi ilete­ di değerlerinizle yaşamakta inat ederseniz, bir “di­ ğını da... Öte yandan, Atatürk Türkiyesi ’nde, “tek cum­ karşısında kazanılan yenginin iyimserliğini taşıyan bir bilmek, sınıfla yapılan işin bir paylaşım eylemi ol­ nozordunuz siz de. Sözgelimi, Mina Urgan gibi do­ huriyetin koruyucu gölgesinde yetişmiş olmanın öykü... duğunu unutmamak, yapılan işin coşku, özen, çalış­ ğaya âşıksanız. Çocukları tutkuyla seviyorsanız, pa­ verdiği mutluluğu tüm sıcaklığıyla yaşamayı sürdü­ Urgan, yapıtını baştan sona bezediği “konudan kanlık ve sabır gerektirdiğinin bilincinde olmak. D i­ raya pula metelik vermiyorsanız. Dünya düzeyinde rüyor. Yurdundan başka bir yerde mutlu olamayaca­ sapmalar” (digressions) yoluyla toplumlunuzun öy­ nozorluk “bulaşıcı” olabiliyor... herkesin herkesi kolladığı, hakça bir düzen bugün bi­ ğını da sık sık vurguluyor. küsünü de anlatıyor bize. Siyasal ve kültürel yaşamı­ Herhangi yaşta bir insan, Türk toplumunun bir bi­ le düşlerinizde yer alıyorsa... Haksızlığa yüreklice kar­ Yaşamında benimseyeceği ilkeleri, “değer” kavram­ mızın ünlü kişileri ve olayları bağlamındaki tanıklı­ reyi, bir aydın olarak “yaşama sanab”na dair sağlam şı çıkabiliyorsanız. İnsan ve toplum sevgisini birey­ larını nesnel bir gözle yargılayarak, vazgeçilmez olan­ ğını, yer yer vurucu ve son derece esprili anekdotlar­ ipuçları edinmek için “Bir Dinozorun Anılan”nı oku­ sel çıkarlarınızın önüne geçirebiliyorsanız. Dik baş­ lara sarılıp anlamsızlaşmış olanları safdışı ederek la, yer yer de çok yerinde tarihsel belirlemelerle ser­ yun. lılığınızdan, doğru sözlülüğünüzden, açık yüreklili­ seçmiş, zeki bir bilim insanının duyarlılığıyla karşı giliyor. Atatürk Türkiyesi’nden bugüne ulaşan bir Böyle bir gereksinmeniz yoksa bile, sunulan oku­ ğinizden. sevecenliğinizden ödün vermiyorsanız... gezinti... (Atatürk’ün erişilmez zekâsının ve inceli­ karşıyayız. Mina Urgan, insanı, toplumu ve Türkiye’yi ma keyfinden yoksun bırakmayın kendinizi. Kitabı Yurdunuzun ve yurdunuzun insanlarının yüreğiniz­ ğinin, on bir yaşındaki Mina ile dans edişinin anla­ sarıp sarmalayan dünya görüşüyle, kalıplaşmış değer­ bitirdiğinizde, “İyi ki bugün de dinozorlar var dün­ de özel bir yeri varsa. Namuslu ve çalışkansanız, top­ leri de “yükselen değerleri de delip geçen bir kim­ tıldığı bölümdeki kadar vurucu biçimde dile getiril­ yamızda” diyeceksiniz.İyi ki Mina Urgan var... luma olan görevlerinizi, bir karşılık beklediğiniz için İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi