TÜRK VE KAZAK HUKUKUNDA VATANDAŞLIĞIN ASLİ KAZANILMASI Anastassiya KOİGİSHEVA YÜKSEK LİSANS TEZİ ÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MART 2017 iv TÜRK VE KAZAK HUKUKUNDA ASLI VATANDAŞLIĞIN KAZANILMASI (Yüksek Lisans Tezi) Anastassiya KOİGİSHEVA GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Mart 2017 ÖZET Kişiler nerede bulunursa bulunsunlar sosyal ve ekonomik yaşamlarında hukuki bağın önemi tartışmasızdır. Kişi ile devlet arasındaki hukuki bağı vatandaşlık bağı belirlemektedir. Vatandaşlık bağı ile bağlı kılınan kişi, devlet tarafından dünyanın her yerinde koruma altına alınmaktadır. Söz konusu devletin sağladığı güvence altında kişiler yaşamlarını diledikleri gibi sürdürmektedirler. Devletler vatandaşlığın kazanılması ve kaybına ilişkin esas ve şartları ulusal yasalarla düzenlemektedir. Bununla birlikte, vatandaşlığa ilişkin ulusal yasalar üzerindeki milletlerarası sözleşmeler de etki oluşturmaktadır. Çalışmada Türk ve Kazak vatandaşlık kanunları çerçevesinde asli vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin yasal düzenlemeler izah edilmiştir. Esas itibariyle, her iki ülke bakımından günümüz vatandaşlık kanunlarının temelini oluşturan asli vatandaşlığın gelişim süreci ve yürürlükteki vatandaşlık kanunları dikkate alınmıştır. Bilim Kodu : 501 Anahtar Kelimeler Sayfa Adedi : Hukuki bağ, Vatandaşlık, vatandaşlık kanunları, Türk hukuku, Kazak hukuku, asli vatandaşlığın kazanılması. : 87 Danışman : Prof. Dr. Feriha Bilge TANRIBİLİR v TURKISH AND KAZAKHSTAN FORMAL CITIZENSHIP LAWS (M. Sc. Thesis) Anastassiya KOİGİSHEVA GAZİ UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES March 2017 ABSTRACT The role of citizenship is undisputable in spite of that where he or she lives. Binding between state and citizen is established by citizenship bond. Person who affiliates with the binding of citizenship, it is protected by state through every part of the world. Under state protection, citizens continue their live as they desire. States regulate the issue of the condition of acquisition and loss of citizenship by law. The impact of international agreement on citizenship is also important for national citizenship law. In this study, it is explained the acquisition of formal citizenship related to Turk and Kazak citizenship laws. Substantially, it is evaluated that those countries historical and current formal citizenship laws. Science Code Key Words Page Number Supervisor : 501 : legal binding, citizenship, citizenship law, Turkish law, Kazak law, acquisition of formal citizenship. : 87 : Prof. Dr. Feriha Bilge TANRIBİLİR iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET .............................................................................................................................. iv ABSTRACT .................................................................................................................... v İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... iv KISALTMALAR ............................................................................................................ viii GİRİŞ .............................................................................................................................. 1 1. BÖLÜM VATANDAŞLIK HUKUKUNUN TEMEL MESELELERİ 1.1. Vatandaşlık Kavramı ............................................................................................. 3 1.2. Vatandaşlık Hukukunun Temel İlkeleri ................................................................ 6 1.2.1. Herkesin Mutlaka Bir Vatandaşlığı Olmalıdır ................................................. 8 1.2.2. Herkesin Sadece Bir Vatandaşlığı Olmalıdır ................................................... 10 1.2.3. Kişi Vatandaşlığını Değiştirmede Özgür Olmalıdır ......................................... 12 1.3. Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları ..................................................................... 13 1.3.1. Türk Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları ....................................................... 14 1.3.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları ..................................................... 15 1.4. Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri ............................................................ 16 1.4.1. Türk Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri .............................................. 18 1.4.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri ........................................... 20 1.5. Vatandaşlığın Asli Kazanılması ............................................................................ 22 1.5.1. Kavram ............................................................................................................. 22 1.5.2. Vatandaşlığın Asli Kazanılması Yolları........................................................... 23 1.5.2.1. Soybağı Esası ile Vatandaşlık Kazanma .................................................. 24 1.5.2.2. Toprak Esası ile Vatandaşlık Kazanma .................................................... 25 v Sayfa 2. BÖLÜM VATANDAŞLIĞIN SOY BAĞI ESASI İLE KAZANILMASI 2.1. Türk Vatandaşlık Hukukunda Soybağı Esası ........................................................ 27 2.1.1. Tarihi Gelişim .................................................................................................. 27 2.1.1.1. Osmanlı Hukukunda ................................................................................. 27 2.1.1.2. Türk Hukukunda ....................................................................................... 28 2.1.1.2.1. 23 Mayıs 1928 Tarih ve 1312 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu ....... 28 2.1.1.2.2. 11.02.1964 Tarih ve 403 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu ................ 29 2.1.1.2.3. 28.05.2009 Tarih ve 5901 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu .............. 30 2.1.2. 5901 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanununa Göre Soybağı Esası ......................... 31 2.1.2.1.Türk Hukukunda Soybağının Kurulması................................................... 31 2.1.2.1.1. Evlilik .................................................................................................. 32 2.1.2.1.2. Tanıma................................................................................................. 34 2.1.2.1.3. Babalık hükmü ................................................................................... 35 2.1.2.2. Soybağı Esasıyla Vatandaşlığın Kazanılması .......................................... 37 2.1.2.2.1. Türk vatandaşı anadan doğan çocuklar ............................................... 37 2.1.2.2.2. Türk vatandaşı babadan doğan çocuklar ............................................. 38 2.1.2.2.3. Evlilik birliği içinde doğan çocuklar ................................................... 38 2.1.2.2.4. Evlilik birliği dışında doğan çocuklar ................................................. 39 2.1.2.3. Usulü......................................................................................................... 40 2.1.2.3.1. Yurt içinde doğan çocuklar ................................................................. 41 2.1.2.3.2. Yurt dışında doğan çocuklar ............................................................... 41 2.1.2.4. Soybağı Esasıyla Türk Vatandaşlığını Kazanmaya İlişkin Bazı Hususlar ................................................................................................... 42 2.1.2.4.1. Vatandaşlığın kazanma anı ................................................................. 42 2.1.2.4.2. Seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma imkânı ..... 43 vi Sayfa 2.2. Kazak Hukukunda Soybağı Esası .......................................................................... 44 2.2.1. Tarihi Gelişimi ................................................................................................. 44 2.2.1.1. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Döneminde Vatandaşlık ............ 45 2.2.1.1.1. Genel olarak ........................................................................................ 45 2.2.1.1.2. 1924 tarihli ve 1938 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu ..................... 48 2.2.1.1.3. 1977 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu .............................................. 50 2.2.1.2. 1991 tarihli Kazak Vatandaşlık Kanunu................................................... 53 2.2.2. Soybağı Esası ................................................................................................... 54 2.2.2.1. Kazak hukukunda soybağının kurulması.................................................. 54 2.2.2.1.1. Evlilik .................................................................................................. 54 2.2.2.1.2. Tanıma................................................................................................. 55 2.2.2.1.3. Babalık hükmü .................................................................................... 56 2.2.2.2.Vatandaşlığın soybağı esasıyla kazanılması .............................................. 57 2.2.2.2.1. Evlilik birliği içinde veya dışında ana veya babanın ikisinin de Kazak vatandaşı olması ...................................................................... 57 2.2.2.2.2. Kazak vatandaşı ana veya babadan doğan çocuklar ........................... 57 2.2.2.2.3. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun ana veya babasının Kazak vatandaşı olması ................................................................................. 59 2.2.2.3. Usulü......................................................................................................... 60 2.2.2.4. Soybağı esasıyla vatandaşlık kazanma hüküm ve sonuçları .................... 61 2.2.2.4.1. Vatandaşlık kazanma anı..................................................................... 61 2.2.2.4.2. Seçme hakkı yoluyla Kazak vatandaşlığından ayrılma imkânı........... 61 3. BÖLÜM TOPRAK ESASIYLA VATANDAŞLIĞIN KAZANILMASI 3.1. Türk Vatandaşlık Hukukunda Toprak Esası .......................................................... 63 3.1.1. Tarihi Gelişimi ................................................................................................. 64 3.1.2. Toprak Esası İle Vatandaşlığın Kazanılmasının Şartları ................................ 65 vii Sayfa 3.1.2.1. Türkiye’de Doğmuş Olma ........................................................................ 65 3.1.2.1.1. Genel olarak ........................................................................................ 65 3.1.2.1.2. Türkiye’de bulunmuş çocuklar ........................................................... 66 3.1.2.2. Çocuğun ana ve babasının vatandaşlığını kazanmamış olması ................ 67 3.1.3. Usulü ................................................................................................................ 67 3.1.4. Toprak esasıyla vatandaşlığı kazanma hüküm ve sonuçları ............................ 68 3.1.4.1. Vatandaşlık Kazanma anı ......................................................................... 69 3.1.4.2. Seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma imkânı .......... 69 3.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunda Toprak Esası ....................................................... 71 3.2.1. Tarihi Gelişimi ................................................................................................. 71 3.2.2. Toprak Esası İle Vatandaşlığın Kazanılmasının Şartları ................................. 72 3.2.2.1. Kazakistan’da Doğmuş Olma ................................................................... 72 3.2.2.1.1. Genel olarak ........................................................................................ 72 3.2.2.1.2. Kazakistan’da bulunan çocuklar ......................................................... 72 3.2.2.1.3. Kazakistan’da ikametgâh sahibi vatansız ana babanın çocuğu olma .. 73 3.2.3. Usulü ................................................................................................................ 74 3.2.4. Toprak Esasıyla Vatandaşlık Kazanma Hüküm ve Sonuçları .......................... 74 3.2.4.1. Vatandaşlık Kazanma Anı ........................................................................ 74 3.2.4.2. Seçme Hakkını Kullanarak Kazak Vatandaşlığından Ayrılma İmkânı .... 75 SONUÇ ........................................................................................................................... 77 KAYNAKÇA .................................................................................................................. 81 ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... 87 viii KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Kısaltmalar Açıklamalar a.g.e. Adı Geçen Eser a.g.m. Adı Geçen Makale AÜEHFD Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi AÜHFD Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Bkz. Bakınız BM Bileşmiş Milletler c. Cilt CİEC Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu (Commission Internationale de l'Etat Civil) Çev. Çeviren DEÜHFD Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Ed Editör EÜHFD Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi İBD İstanbul Barolar Dergisi İBUY İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları KEAK Kazak Evlilik ve Aile Kanunu KMK Kazak Medeni Kanunu KVK Kazak Vatandaşlık Kanunu KYŞ Kazak Yüksek Şurası m. Madde MB Mülkiyeliler Birliği MHB Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni MÖHUK Milletlerarası Özel ve Usul Hukuku Hakkında Kanun RG Resmi Gazete S Sayı s. Sayfa SB Sovyetler Birliği SSCB VK Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Vatandaşlık Kanunu ix Kısaltmalar Açıklamalar SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği TBB Türkiye Barolar Birliği TMK Türk Medeni Kanunu TVK Türk Vatandaşlık Kanunu TVKUY Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik UAD Uluslararası Adalet Divanı USA The United States of America USSR The Union of Soviet Socialist Republics VK Vatandaşlık Kanunu Vol Volume YBD Yönetim Bilimleri Dergisi Yön Yönetmelik YSD Yüksek Sovyet Divanı 1 GİRİŞ Günümüzde kişilerin bulundukları ülkelerdeki sosyal ve ekonomik yaşamlarında hukuki bağlarının tespit edilmesi son derecede önemlidir. Şöyle ki birey vatandaşlığını taşıdığı ülke korumasından yararlanma hakkı olmakla birlikte söz konusu ülke açısından önem taşıyan belli yükümlülükleri yerine getirmeye de üstlenmektedir. Bu karşılıklı yükümlülükler birey ve ülke arasında vatandaşlık bağını oluşturmaktadır. Bu konuda ulusal çıkarlarını göz önünde bulunduran ülkeler vatandaşlığa ilişkin çeşitli düzenlemeler yapmaktadırlar. Vatandaşlığın kazanılmasında kabul edilen başlıca esas asli vatandaşlık veya doğumla kazanılan vatandaşlıktır. Bu yolla kazanılan vatandaşlık bireyin isteğine bağlı olmadığı halde ana babaya bağlı olarak veya doğum olgusuna dayanılarak kazanılmaktadır. Asli vatandaşlık bağlamında soy bağı esasına dayalı olarak kazanılan vatandaşlığa ilk derece vatandaşlık denilmektedir. Soy bağına bağlı olarak kazanılan vatandaşlıkta çocuğun ana babasının veya ana babasının birisinin vatandaşlığı esas alınmaktadır. Doğum yeri esasına bağlı olarak kazanılan vatandaşlık ise ikinci derece vatandaşlık olarak ifade edilmektedir1. Doğum yeri esası veya toprak esası olarak bilinen bu vatandaşlık kazanma yolunda çocuğun doğduğu yer önem taşımaktadır2. Çalışmamızda Türk ve Kazak vatandaşlık kanunları esas alınarak asli vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin düzenlemeler incelenecektir. Türk vatandaşlık hukuku mevzuatında Osmanlı İmparatorluğundan günümüze kadar olan süreçte vatandaşlığa ilişin birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Düzenlemelerde devlet ve şahıs menfaatini dengede tutan vatandaşlık yasası yapmaya yönelik çalışmalar sürdürülmüştür. Türkiye Cumhuriyetinde 2009 yılında 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu kabul edilmiştir. Bağımsızlık sonrası Kazak hukukunda vatandaşlık konularını düzenleme oldukça yeni bir konu olduğu söylenebilir. 1991 yılında bağımsızlığını duyuran Kazakistan ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda ciddi değişimlere gitmiştir. Gelişmeleri takiben Kazak mevzuatında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda yapılan yasal düzenlemelerde şahıs menfaati Nomer, E. (2015). Türk Vatandaşlık Hukuku, 21.Baskı, İstanbul, s.52, Doğan, V.(2016). Türk Vatandaşlık Hukuku, 13.Baskı, Ankara., s.31. 2 Doğan, V, a.g.e, s.31. 1 2 öne çıkmıştır. Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlık sonrası 1991 tarihinde ilk vatandaşlık yasası hazırlanmıştır. Türk ve Kazak hukuklarında asli vatandaşlığın kazanılması adını taşıyan tez çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Vatandaşlık hukuku açısından önem taşıyan bir takım temel ilkeler var ki bu ilkeler ülke vatandaşlık yasalarının özünü oluşturmaktadır. Bu ilkeler evrensel ilke haline gelmiş ve günümüzde az ya da çok ulusal vatandaşlık yasalarına yansıtılmaktadır. Bu sebeple ilk olarak vatandaşlık hukukunu esasını oluşturan temel kavram ve ilkeler üzerinde durulması isabetli olacaktır. Bu bakımımdan ilke bölümde, vatandaşlık hukukunun temel meseleleri bağlamında vatandaşlık kavramı, vatandaşlık hukukunun temel meseleleri, vatandaşlık hukukunun kaynakları, vatandaşlık hukukunun anayasal ilkeleri, vatandaşlığın asli kazanılması incelenecektir. Konumuzun ana odak noktası Türk ve Kazak Vatandaşlık hukuku bakımından aslı vatandaşlığın kazanılması olduğuna göre her iki ülke vatandaşlık konusunun yasalaşma sürecinin tarihi gelişimi üzerinde durulması gerekir. Bu bağlamda ikinci bölümün birinci kısmında Türk hukuku açısından soybağı esası irdelenecektir. Bu kısımda Türk vatandaşlık kanunlarının tarihi gelişimi ve günümüzde yürüklükte olan Türk vatandaşlık kanunundan söz edilecektir. Aynı şekilde, ikinci bölümün ikinci kısmında Kazak hukukunda vatandaşlık hukukunun tarihi gelişim süreci ve günümüzde mevcut Kazak Vatandaşlık Kanununda düzenlenen soybağı esası yoluyla Kazak vatandaşlığını kazanma izah edilecektir. Üçüncü ve son bölümde ise toprak esasıyla vatandaşlığın kazanılması incelenecektir. Bölümün ilk kısmında Türk hukukunda toprak esası hakkında bilgi verilip, ardından Türk hukukunda toprak esası ile vatandaşlık kazanma şartları, usulü, toprak esasıyla vatandaşlığı kazanma hüküm ve sonuçları incelenecektir. Üçüncü bölümün ikinci kısmında, söz konusu konular karşılaştırmalı olarak Kazak hukuku açısından irdelenecektir. 3 1. BÖLÜM VATANDAŞLIK HUKUKUNUN TEMEL MESELELERİ 1.1. Vatandaşlık Kavramı Birey sahip olduğu vatandaşlığıyla toplumun bir parçasını oluşturduğuna göre, günümüzdeki milletlerarası hukukta kullanılan anlamda bir devlete aidiyeti belirleyen vatandaşlık henüz kişiye ait bir özellik olarak mevcudiyetini korumaktadır3. Doktrinde vatandaşlık milliyet, tabiiyet, uyrukluk, yurttaşlık gibi farklı kavramlarla ifade edilmektedir4. Anılan kavramalar içinde tabiiyet ve vatandaşlık kavramları yaygın şekilde kullanılmaktadır. Tabiiyet kavramı “bir kişi (gerçek ve tüzel kişi) veya şeyi (gemiler ve hava gemileri) devlete bağlayan bağ ” şeklinde ifade edilirken vatandaşlık kavramı “gerçek kişileri devlete bağlayan bağ”5 olarak tanımlanmaktadır. Görülüğü üzere, tabiiyet kişi ile devlet arasında karşılıklı hak ve yükümlülükleri ifade eden hukuksal bağ olarak tanımlanmaktadır. Tanımda geçen kişi kavramı gerçek ve tüzel kişiler açısından önem taşıdığı belirtilmelidir6. Dolaysıyla, söz konusu bağ kapsamı her ülkenin ulusal mevzuatı yanı sıra uluslararası anlaşmalarda da düzenlenmektedir. 6 Kasım 1997 tarihli Vatandaşlığa Dair Avrupa Sözleşmesi’nde7 de vatandaşlığın kişi ile devlet arasında hukuki bağın belirleyici olduğu ortaya konulmuştur. Vatandaşlık kavramını oluşturan ana unsurların belirlenmesinde milletlerarası ve ulusal mahkemelerin, özellikle Milletlerarası Adalet Divanı’nın özel bir yeri vardır. Milletlerarası Nomer, E, a.g.e, s.3, Doğan, V, a.g.e, s.4, Güngör, G.(2016). Tabiiyet Hukuku, 4.Baskı, s.1 Doğan, V, a.g.e, s.4, Nomer, E, a.g.e, s.3, Erdem, B.(2014). Türk Vatandaşlık Hukuku, 4.Baskı, İstanbul, s.24. 5 Doğan, V, a.g.e, s.4. Vatandaşlık kavramı ile ilgili tanımlar için bkz. Berki, O, F.(1951). Türk Vatandaşlığı Kanunun Aslı Tabiiyete Müteallik Hükümleri, AÜHFD, C.VIII, S.1-2, s.146, Fişek, H.(1959). Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara, s.3, Göğer, E.(1979). Türk Tabiiyet Hukuku, 4.Baskı, Ankara, s.5, Uluocak, N.(1986). Türk Vatandaşlık Hukuku, İstanbul, s.6, Aybay, R.(2008). Vatandaşlık Hukuku, 3.Baskı, İBUY, İstanbul, s.100, Güngör, G.(2016). Tabiiyet Hukuku, 4.Baskı, s.1, Nomer, E, a.g.e, s.5 6 Doğan, V, a.g.e, s.6, Güngör, G, a.g.e, s.6, Nomer, E, a.g.e, s.7, Erdem, B, a.g.e, s.24. 7 Sözleşmenin Türkçe ve İngilizce metni için bkz: http://www.nvi.gov.tr/mevzuat/mevzuat/milletlerarasıs%C3%B6zslemeler, Erişim: 14.02.2016. 3 4 4 Adalet Divanı’nın Nottebohn kararında8 da vatandaşlık tanımı yapılmıştır. Kararda yer alan tanıma göre, vatandaşlık “temelinde bir toplumsal bağlılık vakası, karşılıklı hak ve görevlerle birlikte gerçek bir varlık, menfaat, ilgi ve duygu dayanışması yaratan bir hukuki bağ ” dır. Bir kişi ile bir Devlet arasındaki ne tür bir bağın etkili bağ olarak tanınmasını belirlemek için sağlam ölçütler oluşturması gerekir. Adalet Divanı tarafından verilen kararda vatandaşlığın tespitine yönelik üç önemli noktaya işaret etmiştir. “Bunlar, ferdin vatandaş sayılması için sahip olması gereken koşulları gösteren hukuki ilişki yani vatandaşlığın şekli içeriği, ferdin hak ve görevlerini gösteren hukuki statü yani vatandaşlığın maddi içeriği ve ferdin belli bir devletin halkına diğer devletlerin halklarından daha sıkı bir bağla bağlı bulunmasını ifade eden vatandaşlığın gerçekliği ilkesidir”. Nottebohn kararına ilişkin incelemede bulunan birkaç yazar bahse konu sıkı vatandaşlık bağının vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin geleneksel ölçütlerle belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüşler. Bunlar toprak esası (jus soli) ve kan esası (ius sanguinis) dır. Anılan iki geleneksel ölçüt devletlerce sıklıkla benimsenen yurttaşlık kuralları olarak düşünülebilir. Münhasır olmamakla birlikte vatandaşlık kazanmaya ilişkin kuralları bu ölçütler çerçevesinde oluşturan bir devletin etkin bağ teorisine elverişli olduğu oldukça güvenilir gözükmektedir9. Alman Anayasa Mahkemesi vatandaşlığı hukuki statü olarak bir siyasi topluluğa üyelik şeklinde tanımlamıştır. Vatandaşlık, yasal gereklilik olarak, bir taraftan kişiler arasındaki görevlerin eşit şekilde paylaşılması için eşitlik statüsü uygularken diğer taftan devletin egemenliğini oluşturan meşruiyetin özel kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır 10. Vatandaşlığın uluslararası ilişkilerde belirleyici bir faktör olduğu dikkate alındığında egemen devlet kavramıyla yakından ilgili olduğunu görüyoruz. Küreselleşme sürecinde birbirine bağımlı dünya ve değişen egemenlik algısı vatandaşlığın sınırlayıcı işlevini kaybettirmiş durumdadır. Şöyle ki, artık vatandaşlık sadece ve sadece kişi ve devlet arasındaki bir hukuki bağ olarak kabul edilmemektedir. Sınır ötesi vatandaşlık için henüz bir işaret olmamasına rağmen devletlerin birden fazla topluluk üyeliğini (vatandaşlığını) Uluslararası Adalet Divanı, Nottebohm Davası, Liehtenstein v.Guatemala, http://www.icj cij.org/docket/files/18/9009.pdf. Karara ilişkin değerlendirmeler için bkz. Unat, İ. (1966). Nottebohm Kararı ve Tabiiyetin Gerçekliği İlkesi, Ankara, s. 21. 9 Matias, G.(2016). Citizenship as a Human Right: Fundamental Right to a Specific Citizenship, London, s.54. 10 Alıntı Bauböck, R, Ersboll, E, (2006). Acquisition and Loss of Nationality: Policies and Trends in 15 European States, Amsterdam University Press, Amsterdam, s.100. 8 5 tanıdığı aşikârdır. Çifte vatandaşlık sayısındaki artış ve devletlerin çok vatandaşlık ile ilgili tutumunun değişmesi geleneksel vatandaşlık algılamalarında değişime işaret etmektedir11. Özetle, “vatandaşlık, devletin tek taraflı, egemenlik hakkını kullanarak, koşullarını ve hükümlerini saptadığı bir hukuki statüyü gerçekleştiren fert ile arasında kurulan bir hukuki bağ”12 olarak tanımlanabilir. Devletler egemenliği altındaki toplumu kendi egemenlik yetkisine dayanarak getirdiği özel kanunlarla belirlemektedirler. Söz konusu özel kanunların temelini ulusal vatandaşlık kanunları oluşturmaktadır. Ulusal vatandaşlık kanunları vatandaşlığa ilişkin meselelerin ulusal boyutunu düzenlemektedir13. Devletler vatandaşlık kanunlarını hazırlamada muhtelif ülke vatandaşlık mevzuatını, milletlerarası sözleşmeleri ve vatandaşlığa ilişkin temel ilkeleri esas almaktadırlar. Milletlerarası sözleşmelerde devletlerin egemenlik haklarını sınırlayıcı nitelikteki herhangi bir geçerli kural olmadığından devletler kendi egemenlik haklarına dayanarak ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurduğu halde düzenlemeler yapmaktadırlar14. Vatandaşlığın ulusal mevzuata tabi tutulduğu dikkate alındığında Türk ve Kazak hukukunda vatandaşlığa ilişkin yapılan kavramlara değinmemiz yararlı olacaktır. Türk Anayasasının15 66.maddesine göre “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”. Kazak hukukunda yapılan vatandaşlık tanımında genel tanımla yetinilmiştir. Kazak Medeni Kanunu’nun16 ilk bölümünde vatandaşlık tanımı üzerinde 11 Hailbronner, K.(2006). Nationality in Public International Law and European Law, Acquisition and Loss of Nationality Volume 1: Comparative Analyses, Amsterdam University Press, Amsterdam, s.2. Spiro, P.(2011). A Internatıonal Law of Citizenship, The American Journal of Internatıonal Law, 105(4), s.695. 12 Berki, O, F.(1951). a.g.e, s.146, Uluocak, a.g.e, s.6, Aybay, a.g.e, s.12, Doğan, a.g.e, s.6, Güngör, G, a.g.e, s.1-2. 13 Doğan, V.(2015). Türk Vatandaşlık Hukuku (5901 Sayılı Kanuna Göre Güncellenmiş), 12.Baskı, Ankara, s.3 1930 tarihli Uyrukluk Yasalarının Çatışmasıyla ilgili Bazı Sorunlara ilişkin Lahey Sözleşmesi’nde vatandaşlık yasasına ilişkin açıklamada bulunulmuştur13. Sözleşmenin 1.maddesine göre “Bir Devlet tarafından tanımlanan vatandaşlık yasası, uluslararası sözleşmeler, uluslararası gelenek ve yurttaşlık açısından genel olarak kabul gören ilkelerle uyumlu olduğu sürece diğer devletler tarafından tanınacaktır”. 14 Doğan, V. a.g.e, s.3. Devletin kendi vatandaşlarını belirleme yetkisi “mahfuz ya da münhasır yetki” denilmektedir. Söz konusu yetki kapsamı ve sınırları için bkz. Güngör, a.g.e, s.12-13, Uluocak, a, g. e, s.6, Nomer, E, a.g.e, s. 19, Erdem, B, a.g.e, s.25. 15 RG. 9.11.1982-2709. 16 RG. 27.12.1994-154. Kanunun Türkçe metni için bkz: www.economy.gov.tr/portal/content/conn/.../Kazakistan/.../MEDENİ%20KANUN.doc, Erişim: 22.10.2016. 6 durulmuştur. Buna göre vatandaşlık “kişi ve devlet arasında sağlamlaştırılan sosyal ve siyasi bağ ” şeklindedir. Söz konusu bağ devlet ve birey arasındaki karşılıklı hak ve yükümlülüklerden oluşmaktadır. Bu bağlamda kişiler Kazakistan Anayasası17 ve başka ilgili yasalarla tanınan siyasi, sosyal ve ekonomik haklardan yararlanabilirler. Aynı zamanda her bir Kazak vatandaşı, Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası ve diğer kanunlara uymakla, her yerde devlet menfaatini savunmakla, devlet bütünlüğünün bozulmaması için devlete destek olmakla, Kazakistan devleti içinde oturan farklı milletlerin haysiyetine saygılı olmakla, Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının devam etmesine yardım etmekle, yükümlü tutulmuştur18. 1.2. Vatandaşlık Hukukunun Temel İlkeleri Milletlerarası hukukta vatandaşlığın düzenlenmesi konusunda devletleri sınırlayan milletlerarası nitelikte kurallar bulunmamasına karşın, devletlerin vatandaşlık düzenlemelerinde, milletlerarası uygulamada kabul gören bazı ilke ve hedefler mevcuttur19. Söz konusu ilke ve hedefler ülkelerin vatandaşlığa ilişkin düzenleme yetkisini kısıtlamamakla birlikte ülkelere devlet ve şahıs açısından önem taşıyan ilke ve hedeflere erişilmesi için ışık tutmaktadır. Böylece, uluslararası düzeydeki vatandaşlığa ilişkin sözleşmeler devlet ve şahıs menfaatleri arasındaki ince dengeyi belirli bir düzeyde korumaktadır. Vatandaşlık hukukunun temel ilkeleri veya vatandaşlığın klasik ilkeleri, Milletlerarası Hukuk Enstitüsünün 1985’te gerçekleştirilen, Cambridge toplantısı diye bilinen toplantı sonucunda ortaya çıkan tavsiye niteliğindeki kararda yer alan ilkelerdir20. Doktrindeki bir görüşe göre vatandaşlık hukukunun temel ilkeleri yanı sıra devletlerin vatandaşlığa ilişkin yasal düzenleme getirme yetkisini “sınırlayıcı nitelikte” olmasıyla birlikte devletler vatandaşlık konusunda düzenleme yaparken “diğer devletlerin RG.28.01.1993-83. Türkçe metin için bkz: http://www.turk-pa.org/documents/turk-t.pdf, Erişim: 22.10.2016. 18 Sapargaliyev, K. (2002). Konstitutsionnoe Pravo Respubliki Kazahstan (Kazakistan Cumhuriyeti Anayasa Hukuku), Almatı, s. 86-87. 19 Çelikel, A. (2016). Milletlerarası Özel Hukuk, 14. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları, 2000, s. 17,Göğer, E, a.g.e, s.16, Fişek, H, a.g.e, s.18, Uluocak, N, a.g.e, s.11, Doğan, V, a.g.e, s.25, Güngör, G, a.g.e, s.19, Erdem, B, a.g.e, s.19 20 Güngör, G, a.g.e, s.20, Doğan, V, a.g.e, s.25, Nomer, E, a.g.e, s.29, Erdem, B, a.g.e, s.12. Ayrıntılı bilgi için bkz. The International Law Institute, web: http://justitiaetpace.org/resolutions_chrono.php?start=1985&end=1991, Erişim: 12.10.2016. 17 7 egemenliğine ve haklarına saygı”, “hakkın kötüye kullanılmaması”, “hüsnüniyet ilkesi”, “makul ölçülere bağlı kalmak zorunluluğu”, “milletlerarası toplumun menfaatlerini zedelememek zorunluluğu” gibi hususları dikkate almalıdırlar21. Yukarıda işaret edilen direktif ilkelerle birlikte, Uluslararası Adalet Divanı tarafından benimsenen “vatandaşlığın geçerliliği” ilkesi de vardır22. Anılan ilke 6.04.1955’de UAD’na taşınan gerçek vatandaşlığın tespitine ilişkin olayda hüküm altına alınmış ve hemen hemen tüm ülkeler tarafından benimsenen ilke haline gelmiştir. UAD kararında gerçek ve etkili vatandaşlık “ilgili kişi ile tabiiyeti söz konusu olan devlerden hangisi arasında daha güçlü bir fiili bağ mevcut ise o bağa dayanan tabiiyet ”23 şeklindedir. Gerçekten de bazı durumlarda kişinin çift vatandaşlığa sahip olması halinde, vatandaşlığın kötüye kullanılması mümkündür. Bundan dolayı milletlerarası özel hukukta vatandaşlık ihtilaflarının çözümüne ilişkin kurallar geliştirilmiştir24. Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi25 vatandaşlık hukuku alanındaki mevcut ilkelerin geliştirilmesi vatandaşlık konusunu düzenleyen ulusal mevzuatlara mümkün olduğu ölçüde vatansızlığın önlenmesini amaçlayan hükümler öngörmektedir26. Sözleşmenin 1.maddesinde sözleşmenin kapsamı belirtilmektedir. Buna göre, Sözleşme “birden çok vatandaşlık sahibi kişilerin askerî yükümlülükleri ile ilgili kuralları ve gerçek kişilerin vatandaşlıkları ile ilgili kural ve ilkeleri düzenler”. Bu noktada Sözleşmenin ne ölçüde ulusal mevzuat kapsamında uygulanacağı belirtilmelidir. Sözleşme çerçevesinde teyit edilen husus, milli devletlerin vatandaşlık hukuku alanında sahip olduğu münhasır yetkiyi milletlerarası hukuka uygun olarak kullanılmasının milletlerarası hukukta müediyyidesinin Nomer, E, a.g.e, s.10. Vatandaşlık konusunda devletlerin münhasır yetkisi bakımından uluslararası mahkeme kararı bkz. Uluslararası Adalet Divanı, Nottebohm Kararı, Liehtenstein v.Guatemala, http://www.icj cij.org/docket/files/18/9009.pdf. Erişim: 12.02.2016. 22 Doğan, V, a.g.e, s.26. 23 Uluslararası Adalet Divanı, Nottebohm Davası, s.22. Karar hakkında geniş bilgi için bkz, Unat,İ.(1966). Nottebohm Kararı ve Tabiiyetin Gerçekliği İlkesi, Ankara, s.17. 24 Vatandaşlık ihtilaflarına ilişkin bağlama kuralları için bkz . Nomer, E, s.35, Güngör, a.g.e, s.14, Bayraktaroğlu Özçelik, G.(2015). Kanunlar İhtilafı Hukukunda Olumlu Vatandaşlık İhtilaflarının Çözümü ve MÖHUK m.4.(1)(b) ve (c) Hükümlerinin Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 19(1), s.111-145. 25 Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi hakkında geniş bilgi için bkz. Explanatory Report to the European Convention on Nationalıty, https://rm.coe.int/CoERMPublicCommonSearchServices/DisplayDCTMContent?documentId=09000016800 ccde7 26 Güngör, G.(1998). Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Prof. Dr. Yılmaz Altuğ’a Armağan, MHB, 17(1-2), s.229. 21 8 bu vatandaşlığın diğer akit devletler tarafından dikkate alınmaması, bu devletlerin ülkesinde ve özellikle milletlerarası mahkemeler önünde etkili kabul edilmemesi olduğudur. Bu surette, milletlerarası hukukun milli hukuklardan üstün olduğu Sözleşmede de ifadesini bulmaktadır27. Görüldüğü üzere, devletler vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemeler yaparken taraf oldukları milletlerarası sözleşmelere uyum sağlamaları gerekir. Dolaysıyla, milletlerarası sözleşmelerin ulusal mevzuattan daha üstün olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, devletler vatandaşlığa ilişkin konuları düzenlemedeki münhasır yetkisini milletlerarası hukuka uygun bir şekilde kullanmaması durumunda bahse konu vatandaşlığın diğer akit devletlerde tanınmaması görüşü ileri sürülmektedir28. Günümüzde çağdaş hukuk sistemlerinin vatandaşlık hukukunun temel ilkelerini ulusal mevzuata yansıtmaya çalıştığından ve söz konusu ilkelerin uygulanmasına yönelik yasal düzenlemeler getirdiğinden sözedilebilir. Çünkü vatandaşlık hukukunun temel ilkeleri kişilik haklarının bir parçasını oluşturmakta ve bu ilkelerin uygulanmasına ilişkin milli kanunlarda hükümler getiren ülkelerin kişisel haklara verdiği önemin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Dolaysıyla, vatandaşlık hukukunun temel ilkleri, genel olarak, vatandaşlığa ilişkin konuları düzenlemede yasal çerçeve çizmektedir. 1.2.1. Herkesin Mutlaka Bir Vatandaşlığı Olmalıdır Bahse konu ilkenin temelinde yatan ana fikir vatansızlığın önlenmesidir. Bilindiği üzere vatansız kişilerin günlük yaşamlarında herhangi ülke ile bağı bulunmadığından birtakım sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle, vatansızlık hali hem devlet hem de birey tarafından istenmeyen bir durumdur. Bunun sebebi devletlerin kendilerini oluşturan toplumu bilmek istemesidir29. Birey açısından ise, kendilerinin hak ve koruma talep edebileceği bir devletin bulunması arzu etmesidir30. Güngör, G, a.g.e, s.232. Güngör, G, a.g.e, s.232. 29 Seviğ Muammer Raşit.(1947). Devletler Hususi Hukuku: Tabiiyet-i Yabancılar Hukuku – Kanunlar İhtilafı, C.I, 2. Baskı, İstanbul, s. 25, Aybay, R, a.g.e, s.21, Güngör, G, a.g.e, s.20, Nomer, E, a.g.e, s.29, Doğan, V, a.g.e, s.27. 30 Doğan, V, a.g.e, s.21, Erdem, B, a.g.e, s.19, Güngör, G, a.g.e, s.20. 27 28 9 Vatansızlık kanunlar ihtilafı alanında da sorun oluşturmaktadır. Şöyle ki, vatansızlık, kişiyi diplomatik olarak himaye edecek bir milli devletin olmadığı haller ile kanunlar ihtilafı hukukunda kişinin milli hukukunun uygulanacağı hallerde hukuki sorunlara yol açmaktadır. Bundan dolayı vatansız kişiler için başka irtibat noktalarının (yerleşim yeri, mutad mesken, dava sırasında bulunan yer gibi) kabulü gerekmiştir31. Bu bağlamda, vatansız kişilerin bulunduğu bazı ülkelerde, özellikle kanunlar ihtilafı kuralları gelişmemiş ülkelerde sorunun önemi daha da artmaktadır. Söz konusu sorunlar vatansız kişilerin ekonomik ve hukuki ilişkilerinde büyük engeller oluşturabilmektedir. Vatansızlık, kanunlar çatışması sonucunda ortaya çıkabilir. Şöyle ki, bir kişi doğuştan veya sonradan vatansız olabilir. Mesela, evlilik içinde doğan bir çocuğun ana babasının milli hukukuna göre soybağı yoluyla onların vatandaşlığını alamadığı gibi. Vatansızlığa sebebiyet veren diğer bir durum, devletin kendi güvenlik devamlılığını sağlama amacıyla, kanunda öngörülen esaslara dayanarak, vatandaşlıktan çıkarma halleridir32. Hal böyle olunca, uluslararası düzeyde vatansızlığın önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucu olarak, 13.09.1973 tarihli Vatansızlık Hallerinin Azaltılmasına İlişkin Bern- CIEC Sözleşmesi33 ortaya çıkmıştır. Sözleşme, vatansızlara, tespit edilen şartların var olması durumunda doğdukları ülkenin vatandaşlığını veya anne ve/veya babalarının vatandaşı oldukları devletin vatandaşlığını talep etme hakkı sağlamaktadır34. Devletler, vatansızlığı önlemeye ilişkin düzenlemeler yapmasına rağmen vatansızlık hallerinin tam anlamıyla önüne geçilememiştir35. Bundan dolayı devletler bazı durumlarda vatansızlığı önleyici düzenlemeler yapmaya gitmişler36. Söz konusu düzenlemelerden en Güngör, G, a.g.e, s.22, Milletlerarası Özel hukukta vatansız kişilere uygulanacak bağlama kuralları için bkz Doğan, V.(2015). Milletlerarası Özel Hukuk, 3.Baskı, Ankara, s.169, Nomer, a.g.e, s.42, Demirkol, B.(2015). Uluslararası Hukukta Dikkate Alınan Vatandaşlık: Gerçek Kişilerde “Etkin Vatandaşlık” Sorunsalı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S.2, s.160-191, web: file:///C:/Users/admin/Downloads/SSRN-id2786576.pdf, Erişim: 22.10.16. 32 Uluocak, N, a.g.e, s.12, Fişek, H, a.g.e, s.18. 33 Sözleşmenin İngilizce ve Türkçe metni için bakınız. Web: https://treaties.un.org/pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=V-4&chapter=5&lang=en vehttps://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc058/kanuntbmmc058/kanu ntbmmc05801883.pdf. Erişim: 4.02.2016. 34 Erdem, B, a.g.e, s.13, Güngör, G, a.g.e, s.23, Doğan, V, a.g.e, s.29. 35 Doğan, V, a.g.e, s.39, Uluocak, N, a.g.e, s.11, Göğer, E, a.g.e, s.17. 36 Turhan, T, Tanrıbilir F, B. (2009). Vatandaşlık Hukuku Ders Notları, Ankara, s.29. 31 10 önemlisi, Vatansızlık Hallerinin Ortadan Kaldırılmasına Dair Anlaşmadır37. Diğer taraftan ülkelerin söz konusu ilkenin uygulanmasına ilişkin ulusal düzeyde yasal düzenlemeler yapmalarına rağmen bahse konu ülkeler bazı durumlarda kendi çıkarları gerektirdiğinde bu ilkeyi ihlal etmektedirler38. Vatandaşlığa ilişkin temel ilkeler Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi’nin39 4.üncü maddesinde düzenlenmektedir. Sözleşmeye göre, vatandaşlığa ilişkin genel ilkeler, - Herkes vatandaşlık hakkına sahiptir (m.4/a) - Vatansızlıktan kaçınılmalıdır (m.4/b) - Hiç kimsenin keyfi olarak vatandaşlıktan mahrum edilemez (m 4/c) - Bir Taraf Devlet vatandaşı ile yabancı arasında ne evlilik, ne evliliğin sona ermesi, ne de evlilik sırasında eşlerden birisinin vatandaş- lığını değiştirmesi, kendiliğinden diğer eşin vatandaşlığına etki eder (m.4/d). Bu ilkeler sözleşmeye akit ülkelerde vatansızlığın önlenmesi amacıyla düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde geçen üç ilke vatandaşlık hukukunun direktif ilkelerinden olup, kişinin vatansız kalmasını ya da vatansızlığı önlemeye yönelik ilkelerdir40. Sözleşmede ayrıca “ bir âkit devletin vatandaşı ile bir yabancı arasındaki evlilik, evliliğin sona ermesi veya eşlerden birinin evlilik sırasında vatandaşlığın değiştirmesi diğer eşin vatandaşlığına kendiliğinden etki etmemesi” ilkesi de kabul edilmiştir (m. 4). 1.2.2. Herkesin Sadece Bir Vatandaşlığı Olmalıdır Vatandaşlık hukuku açısından önem taşıyan diğer bir ilke “her kişinin sadece bir vatandaşlığı olmalı” ilkesidir. Bu ilkenin temelinde yatan ana gaye, kişinin aynı anda birden çok uyrukluğa sahip bulunmasının istenmeyen bir durum sayılmasıdır. Çünkü vatansızlıkta olduğu gibi çift veya çok vatandaşlık da birey ve devlet açısından belli sorunları doğurabilmektedir. Söz konusu ilke çift veya çok vatandaşlığı yasaklamaktadır. Anlaşmanın İngilizce metni için bakınız. Web: http://www.unhcr.org/pages/4a2535c3d.html, Erişim: 4.02.2016. 38 Doğan, a.g.e, s.28, Nomer, E, a.g.e, s.35, Güngör, G, a.g.e, s.24. 39 Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Strazburg, 6.XI.1997. (Çev: Aykaç, A). Web: http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445, Erişim: 12.02.2016. 40 Tanrıbilir, F, B.(2002). Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi ve Türk Hukuku, MHB, 22, s.795. 37 11 Kişinin tek bir vatandaşlığa sahip olması, yani çok vatandaşlığın önlenmesi, bugünkü milletlerarası vatandaşlık hukukunda artık bir prensip veya bir hedef değildir. Gerek fikir alanında gerekse vatandaşlık kanunlarında, bir ülke vatandaşlığının kazanılması için, kişinin mevcut vatandaşlığını terk etmesi, aranan bir şart olmaktan çıkmaktadır41. Başka bir deyişle, günümüzde bir kişinin birden fazla vatandaşlığa sahip olması, milletlerarası hukuka uygun bir durum olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, doğumla ve evlenme yoluyla kazanılan çifte veya çok vatandaşlık halleri, milletlerarası hukukta ve milli hukuk sistemlerinde kabul edilen bir durumdur42. Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, çifte vatandaşlığı reddetmemektedir. Çünkü çifte vatandaşlığın kabul edilmesi devletlerin siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarları ile doğrudan orantılıdır43. Çok vatandaşlığın azaltılmasına ilişkin ilke devletin vatandaşlığa alma yetkisini kısıtlamamakta veya vatandaşlıktan çıkarma yükümlülüğünü yüklememektedir. Diğer yandan devletlerin vatandaşlık verme konusundan sahip oldukları yetki, bir devletin yabancı bir vatandaşı o zaman kadarki vatandaşlığından ayrıldıktan sonra ancak vatandaşlığa alınabileceği anlamında sınırlayan bir devletler hukuk kuralı şüphesiz mevcut değildir. Bundan dolayı vatansızlığın veya çok vatandaşlığın önlenmesi ilkelerinin vatandaşlık verilmesi konusunda yeterince etkili olduğundan söz edilemez44. Ayrıca, milletlerarası vatandaşlık hukukunda yaşanan gelişmeler vatandaşlığa ilişkin temel ilkelerde önemli değişiklere neden olmuştur. Bu bağlamda, “her kişi için tek vatandaşlık” ilkesinin uygulanmasında karşılaşılan zorluklar ve haksızlıklardan dolayı, vatandaşlık hukukunun “ilke” veya “hedef” olma niteliğini kaybetmiş durumdadır45. Günümüzde devletlerarası ticari ilişkilerin artması ve küreselleşme süreci dikkate alındığında tek vatandaşlık ilkesi önemini yitirmiş gibi gözükmektedir. Şöyle ki, bazı hallerde, “çifte” vatandaşlığın kabul edilmesi devletler için uygun bir çözüm olarak nitelendirilmeye başlamıştır. Bu süreçte, kişilerin “tek” vatandaşlık için zorlanması anlayışı ortadan kalkmış durumdadır. Özellikle Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda, İsviçre, İngiltere gibi ülkeler vatandaşlık talebinde bulunan kişilerden mevcut vatandaşlığından vaz geçme şartına ilişkin hükümlere ulusal vatandaşlık kanunlarında yer vermemektedir . Bkz. Nomer, E.(2009). Türk Vatandaşlık Hukuku, 17.baskı, İstanbul, s.7, Aybay, a.g.e, s.22, Doğan, V, a.g.e, s.28, Güngör, G, a.g.e, s.24. 42 Çifte ve çok vatandaşlık hallerinin yol açabileceği sakıncalar için bkz Güngör, G, a.g.e, s24, Nomer, E, a.g.e, s.35, Doğan, V, a.g.e, s.28. 43 Erdem, B, a.g.e, s.14. 44 Nomer, E, a.g.e, s.6, Doğan, V, a.g.e, s. 27, Güngör, G, a.g.e, s.24. 45 Nomer, E, a.g.e, s.6. 41 12 Türk vatandaşlık hukukunda çifte vatandaşlık hakkı 13.02.1981 tarih ve 2338 sayılı kanun46 ile tanınmıştır. Kazak vatandaşlık hukukunda ise çifte vatandaşlığa müsaade edilmemektedir. Kazak vatandaşlığına girmek isteyen yabancı ülke vatandaşları ancak yabancı ülke vatandaşlığını kaybettikten sonra vatandaşlık kazanabilecektir. Kazakistan Anayasası’nın 10/3. maddesi uyarınca “kişiler, Kazakistan vatandaşı oldukları sürece, başka bir devletin vatandaşlığını kazanamazlar”. Devletlerarası ticari ilişkilerin hız kazanması çok vatandaşlık ihtiyacını doğurmaktadır. Bununla birlikte kendi vatandaşlarına çifte ve çok vatandaşlık hakkı tanıyan devletler söz konusu hakkın tanınmasıyla ortaya çıkabilecek kötüye kullanmaların önüne geçilmesi için yasal düzenlemeler yapmaları gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, vatandaşlık ihtilafları sabit kurallarla açıklığa kavuşturulması elverişli çözüm olarak gözükmektedir. 1.2.3. Kişi Vatandaşlığını Değiştirmede Özgür Olmalıdır Milletlerarası Hukuk Enstitüsü tarafından önerilen üçüncü ilkeye göre, “kişinin vatandaşlığını değiştirme hakkına sahip olmalıdır”47. İlkenin ana amacı, doğuma dayalı vatandaşlık kazanma halleri (soybağı ve doğum yeri esası) hariç, kişilere zorla vatandaşlık kazandırılması, vazgeçirilmesi ve kendi iradesine bağlı olarak vatandaşlıktan çıkmak isteyen kişileri güvence altına almaktır48. Diğer bir ifadeyle, ilke kişiye kendi iradesi dışında kazanmış olduğu vatandaşlığı seçme ve değiştirme hakkı tanımaktadır. Ancak, bazı durumlarda, kişinin vatandaşlığını değiştirme hakkı bazı şartlara bağlı olabilir. Mesela, kişinin vatandaşlığını değiştirmesinin ülke menfaati açısından sakıncalı görüldüğü hallerde buna izin verilmeyebilir. Burada önemli olan nokta kişinin vatandaşlığını değiştirmek istediği ülke açısından önem taşıyan şartları yerine getirdikten sonra kişiye bu hakkın tanınmasıdır. RG.13.02.1981- 2383. Yürürlükten kalkan 403 Sayılı kanuna çifte vatandaşlığın tanınmasına ilişkin hükümlerin eklenmesiyle, 1981 tarihinden itibaren Türk vatandaşlarına, Türk vatandaşlığı yanı sıra bir başka devletin ya da birden fazla devletin vatandaşlığına sahip olma hakkı tanınmıştır. Eski yürürlükteki 403 Sayılı kanuna göre, Türk vatandaşı çifte vatandaşlık hakkına sahip olabilmek için Türk idaresinden izin alma şartı getirilmiştir. Yeni kabul edilen 5901 Sayılı Vatandaşlık kanunu ile söz konusu izin kaldırılmıştır. Buna göre “Herhangi bir nedenle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin, bu durumlarına ilişkin belgeleri ibraz etmeleri ve yapılacak inceleme sonucunda kayden aynı kişiler olduklarının tespiti halinde, nüfus aile kütüklerindeki kayıtlarına çok vatandaşlığa sahip olduklarına dair açıklama yapılır” (TVK. m. 44). 47 Geniş bilgi için bkz: International Justice Resource Center, http://www.ijrcenter.org/thematic-researchguides/nationality-citizenship/#ADDITIONAL_RESOURCES\\ Erişim: 14.12.2016. 48 Aybay, a.g.e, s. 23, Fişek, H, a.g.e, s.19, Göğer, E, a.g.e, s.17, Güngör, G, a.g.e, s.32, Doğan, V, a.g.e, s.29. 46 13 Görüldüğü gibi ilke bireyin kendi iradesi dışında vatandaşlığının değiştirilemez olduğunu belirtmektedir. Günümüzde “kişinin vatandaşlığını değiştirmede özgür olma” ilkesi kişilik haklarının bir parçası olarak görülmektedir. Buna esas olarak, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi49 esas alınabilir. Bildirinin 15.maddesine göre, hiç kimse keyfi olarak vatandaşlığından ve vatandaşlığını değiştirme hakkından mahrum edilemez”. Kişiye aslen vatandaşlığını kazandığı yani, doğum anında kendi iradesi dışında kazandığı vatandaşlığını, sonradan değiştirme hakkı tanınmalıdır. Daha açık bir anlatımla, kişinin vatandaşlığında kalmak istemediği bir devletin vatandaşlığında zorla tutulmasında hem kişi hem de devlet açısından bir menfaatin olmadığı kabul edilmektedir. Dolaysıyla, kişinin kendisine tanınan bu hakkı kullanarak vatansız kalmasına müsaade edilmemektedir. Çünkü kişinin vatandaşlığını değiştirmede özgür olma hakkı kişiye bu hakkı tanımamaktadır50. Kişinin vatandaşlığını değiştirmede özgür olma ilkesini Türk ve Kazak hukuku bakımından değerlendirildiğinde, her iki ülke hukukunda bu hak kabul edilmekte ve buna ilişkin hükümler getirildiği söylenebilir. Türk vatandaşlık hukuku kişiye vatandaşlığını değiştirmede serbestlik tanımaktadır (TVK.m.34). Aynı şekilde, Kazak hukukunda da kişinin vatandaşlığını seçmede herhangi bir yasal engel söz konusu değildir. KVK’nın 24.maddesine göre, seçme hakkı ile vatandaşlıktan ayrılma imkânı Kazak vatandaşlığını aslen ve sonradan kazanan çocuklar için tanınmaktadır. 1.3. Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları Yukarıda vatandaşlığın devletlerin kendi egemenlik haklarını kullanarak belirleyeceği bir konu olduğunu belirtmiştik. Ancak, vatandaşlık konusu sadece milli kanunlarla sınırlandırılmamaktadır. Vatandaşlık hukuku kaynaklarına milletlerarası sözleşmeler, uluslararası ve ulusal mahkeme kararları ve doktrin de dahildir. Vatandaşlık hukukuna ilişkin milletlerarası sözleşmeler vatandaşlığın kazanılması ve kaybında kişilere asgari düzeyde koruma sağlamakta ki, devletler vatandaşlık konusunda düzenleme yaparken söz konusu kuralları göz önünde bulundursunlar. Uluslararası ve ulusal mahkeme kararları ise devletlerin vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemelerinde bulunan boşluklar sonucunda ortaya Bildirinin İngilizce ve Türkçe metni için bkz, http://www.un.org/en/universal-declaration-human-rights/ ve http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf, Erişim: 14.12.2016. 50 Doğan, a.g.e, s.27. 49 14 çıkabilecek vatandaşlık ihtilaflarını adil biçimde çözümlenmesine hizmet edecektir. Vatandaşlık hukukunun milletlerarası hukukta yaşanan gelişmelerden uzak tutulamayacağı dikkate alındığında, doktrin vatandaşlık konusundaki güncel gelişmeleri ve ihtilafları ortaya koymaktadır. Bu ileride yapılacak yasal değişiklikler için zemin hazırlamaktadır. Vatandaşlık konusu ulusal hukukun yanı sıra milletlerarası hukuku da ilgilendiren bir konudur. Bundan dolayı vatandaşlık hukukunun kaynakları milli kaynaklar, milletlerarası kaynaklar ve doktrin olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bu çerçevede, Türk ve Kazak hukuku açısından vatandaşlık hukukunun kaynakları üzerinde durulacaktır. 1.3.1. Türk Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları Türk vatandaşlık hukukunun kaynakları milletlerarası hukuk kaynakları, milli hukuk kaynakları ve doktrinden oluşmaktadır. Milli hukuk kaynakları bağlamında, ulusal mevzuat ve yerel mahkeme kararları esas alınmaktadır51. Her devlet, kendi hukuk düzeninin izin verdiği ölçüde vatandaşlığa ilişkin kuralları belirlemektedir. Devletlerin vatandaşlığa ilişkin temel ilkelere, Anayasalarında yer vermeleri de sık rastlanan bir durumdur52. Milli kaynaklar bakımından Türk vatandaşlık hukukunun kaynakları Türk Anayasasının 66.maddesi başta olmak üzere, 5901 sayılı TVK, 5543 sayılı İskan Kanunu ve Türk Vatandaşlık Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmelikten oluşmaktadır. Ayrıca Türk Hukukunda, vatandaşlıktan kaynaklanan ihtilaflar idari yargının denetimine tabi tutulmuştur. Bu çerçevede, idari yargı organlarınca verilmiş ilgili kararlar da Türk vatandaşlık hukuku bakımından kaynak olarak kabul edilmektedir53. Milletlerarası kaynaklar vatandaşlık hukukuna ilişkin milletlerarası anlaşmalardan oluşmaktadır. Söz konusu milletlerarası sözleşmeler sadece uygulama alanı bakımından belirli ülkelerle sınırlı kalırken bazıları ise belirli bölge ile sınırlandırılmamış, dünya genelinde, tüm devletlerin kabulüne açık tutulmuştur54. Milletlerarası kaynaklar bağlamında zikir edilmesi gereken vatandaşlık konusunu düzenleyen milletlerarası düzenlemeler olarak, Fişek, H, a.g.e, s. 24, Göğer, E, a.g.e, s.27-30, Uluocak, N, a.g.e, s. 18, Güngör, G, a.g.e, s.38, Doğan, V, a.g.e, s.12. 52 Dolunay, A.(2016). Vatandaşlık Hukuku İlkelerinin Türk Hukuku ve Kıbrıs Türk Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, TBB Dergisi, s.372. 53 Doğan, V, a.g.e, s.31, Uluocak, N, a.g.e, s. 18, Güngör, G, a.g.e, s.38, 54 Dolunay, a.g.e., s.374. 51 15 Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi55, Avrupa Birliği Temel Şartı56, Çok Vatandaşlık Hallerinin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi57 ve Vatansızlık Hallerinin Azaltılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi58 sayılabilir. Milletlerarası mahkeme kararları üçüncü sırada yer alan doktrin yardımcı hukuk kaynağı olarak kabul edilmektedir59. Böylece, doktrindeki vatandaşlığa ilişkin görüşler de Türk hukukunda vatandaşlık hukukunun kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Vatandaşlık konusunda düzenlenen kanun ve içtihattaki boşlukların doktrininin yükünü artırdığı ifade edilmektedir. Doktrinin asıl vazifesi, karşılaştırmalı hukuk yardımıyla tabiiyet hukuku alnındaki gelişmelerden kanun koyucu ve uygulayıcını haberdar etmektir. Doktrin, karşılaştırmalı hukukta, tabiiyet hukuku alanında ortaya çıkmış olan müesseselerin benzerliklerinden hareket ederek ortak bir uygulamaya gidilmesine, dolaysıyla, tabiiyet hukuku alanında uyumlaştırmaya hizmet etmektedir60. Görüldüğü üzere, Türk vatandaşlık hukukunda milletlerarası sözleşmeler, vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemeler ve doktrin vatandaşlık hukukunun kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca, yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere Danıştay ve diğer idari yargı organlarının kararları, kanunlara ilişkin açıklamaları mevzuatta hükümler bulunmadığı hallerde “boşluk doldurmaya hizmet etmek” açısından vatandaşlık hukukunda önem arz etmektedir61. 1.3.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunun Kaynakları Kazak hukukunda da, vatandaşlık hukukunun kaynakları milli kaynaklar, milletlerarası sözleşmeler ve doktrinden oluşmaktadır. Ülke vatandaşlık hukukunu oluşturan ana Sözleşme metni için bakınız. Web: http://www.echr.coe.int/Documents/Convention_ENG.pdf, Erişim:24.02.2016. 56 Sözleşme metni için bakınız. Web: http://www.europarl.europa.eu/charter/pdf/text_en.pdf, Erişim: 14.02.2016. 57 Sözleşme metni için bakınız. Web: http://www.unhcr.org/451790842.pdf, Erişim: 14.02.2016. 58 Sözleşme metni için bakınız. Web: http://www.statelessness.eu/tags/convention-reduction-statelessness, Erişim: 14.02.2016. 59 Doğan, V, a.g.e, s.12, Göğer, E a.g.e, s.28, Güngör, G, a.g.e, s.38. Bkz. Milletlerarası Adalet Divani Statüsü m.38/1-d: 59.madde hükmü saklı kalmak üzere, hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı araç olarak, adlı kararları ve çeşitli ulusların en yetkin yazarlarının öğretilerini uygular. Statü metni için ulaşım: http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_02.pdf, Erişim: 10.03.2016. 60 Doğan, a.g.e, s.14. 61 Güngör, G, a.g.e, s.40. 55 16 kaynaklar bakımından vatandaşlık konusunu düzenleyen milletlerarası sözleşmeler ve ulusal mevzuatın öne çıktığından sözedilebilir. Kazak vatandaşlık hukukunun milli kaynakları Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası (m.10), 2012 tarihli Kazak Vatandaşlık Kanununu ve Kazak Medeni Kanunu’ndan oluşmaktadır. Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası’nda vatandaşlığa ilişkin temel hükümler yer almaktadır. Bu noktada Kazak hukukunda vatandaşlık konusunu düzenleyen ulusal düzenlemelerin milletlerarası sözleşmelere eğilim gösterdiği ve buna göre şekillendiği belirtilmelidir. Milletlerarası kaynakları Kazakistan’ın taraf olduğu çok taraflı ve ikili anlaşmalar oluşturmaktadır. Kazakistan 1992 tarihinde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine taraf olmuştur62. Kazak hukuku Sözleşmede düzenlenen vatandaşlığa ilişkin temel ilkeleri kabul etmiş ve bu ilkeler yasal değişiklikle zorunlu hüküm halinde gelmiştir. Böylece, Kazak hukuku vatandaşlık konusunda yapılan düzenlemelerde evrensel ilkelere bağlı kalarak yasal düzenlemeleri şekillendirilmiştir. Milletlerarası kaynaklar açsından önem taşıyan vatansızlığın azaltılmasına ilişkin diğer bir sözleşme Vatansızlığın Azaltılmasına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’dir. Ancak Kazakistan söz konusu Sözleşmeye henüz taraf olmamıştır63. 1.4. Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri Dünya üzerindeki çoğunluk devletler kendi anayasalarında vatandaşlık veya uyrukluğa ilişkin hükümlere yer vermektedirler. Bununla birlikte bu devletlerde vatandaşlığın kazanılması ve kaybına ilişkin genel nitelikteki hükümler de anayasal düzeyde düzenlenmektedir. Diğer bazı devletler ise bu görevi yasama organına bırakmışlar64. Bazı devletler hukuki ve tarihi nedenlere dayanarak anayasal düzeyde vatandaşlık tanımı yapmışken diğerleri ise bu konuda anayasada boşluk bırakmakta veya vatandaşlık tanımını yeniden düzenlemekte veya diğer yasalarla belirlemektedirler. Anayasada düzenlenen Sözleşmeye taraf devletler için bkz, http://www.ohchr.org/EN/UDHR/Pages/Introduction.aspx, Erişim: 25.12.2015. 63 Sözleşmeye taraf devletler için bkz Ratification of International Human Rights Treaties – Kazakhistan: https://www1.umn.edu/humanrts/research/ratification-kazakhistan.html, Erişim. 24.12.2015. 64 Williams, S.(2009). Constituting Equality Gender Equality and Comparative Constitution Law, Cambridge University Press, USA, s.295. 62 17 vatandaşlık tanımı toplumun geçmişte yaşadığı acılara (toplumsal travma), sıyası veya anayasal olaya dayandırılabilir. Böyle tanımlar muayyen olası ihlallere karşı koruyucu araç olarak görülür. Ancak anayasalarda vatandaşlık tanımlarına yer verilmesi, vatandaşlığını taşıdığı kişinin koruma altına alınması için tek ve en etkili araç değildir 65. Son dönemlerde sona eren sömürgecilik, kriz ve iç savaşlardan sonra önemli sayıdaki devlet anayasalarında düzenlenen uyrukluğa ilişkin tanımlar yeniden yapılandırılmış ancak henüz bu konuda bir kısım düzenleme getirme yetkisi kanun koyucuya bırakılmaktadır. Buna mukabele, bazı ülke anayasalarında düzenlenen vatandaşlık konularında daha fazla detaya yer verildiği görülebilir. Örneğin, Kazakistan Cumhuriyeti Anayasasının 2.bölümü66. Devletin temel yapısı ile ilgili hukuk dalı olan Anayasa Hukuku devletin temel ve kurucu öğesi olarak insan topluluğunu doğrudan ilgilendirmektedir. Bu bağlamda devletlerin egemenlik haklarını kullanarak söz konusu topluluğa kimlerin hangi koşullarla gireceği konusunda karar vermesi gerekmektedir. Çağdaş anayasalarda, devletin temel yapısını oluşturan ve düzenleyen kurallar bağlamında vatandaşlığa ilişkin hükümlerin yer almasının ana nedeni budur67. Anayasal düzeyde hüküm altına alınan vatandaşlık statüsü, vatansız kişilerden farklı olarak, birtakım sabit (yerleşik) haklar öngörmektedir. Bununla beraber, vatandaşlar için anayasal haklar düzenlemeyen veya vatandaşlık hakları ve ulusal topluma üye diğer kişilerle sağlanan haklar arasında ayrım yapmayan devletlerde durum karmaşık hale gelmektedir68. Devletlerin anayasalarında vatandaşlık konusunun düzenlenmesi ulusal düzeyde kabul edilen vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemelerin meşruluk çerçevesini çizmekte ki, vatandaşlık meselelerine ilişkin konular kanunlarla düzenlenmektedir. Aşağıda Türk ve Kazak anayasalarında yer alan vatandaşlığa ilişkin hükümlere kısaca değineceğiz. 65 Ginsburg, T, Dixon, R.(2011). Comparative Constitution Law, USA, s.148. Ginsburg, T…, a.g.e, s.149. Kazakistan Cumhuriyeti Anayasasının II. Bölümünde yer alan vatandaşlığa ilişkin hükümler “İnsan ve Vatandaş” başlığını taşımaktadır. Anayasanın Rusça, Kazakça ve Türkçe metni için bkz. http://www.constitution.kz/ ve http://www.turk-pa.org/documents/turk-t.pdf, Erişim: 12.10.2016. 67 Aybay, R, a.g.e, s.12, Doğan, V, a.g.e, s.15, Güngör, G, a.g.e, s.46. 68 Ginsburg, T…, a.g.e, s.158, Williams, S, a.g.e, s.296. 66 18 1.4.1. Türk Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında “Vatandaşlık” konusu “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı bölümde düzenlenmektedir. Anayasanın 66.maddesi şu şekildedir: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya ananın çocuğu Türktür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlıkla bağdaşmayan bir eylemede bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz ”. Söz konusu hükmün birinci fıkrasına ilişkin anayasal ilke şu şekilde yorumlanmaktadır. “Türk Devleti” Türkiye Cumhuriyeti devletidir, “Türktür” ibaresinden kasıt, etnik bir birlik, ırk ya da soy bağı değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. “Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür” hükmü ile de desteklemek mümkündür. Türk vatandaşlık tayininde dikkate alınacak tek kıstas, gerçek kişi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında kurulmuş hukuki ve siyasi bir bağ olan vatandaşlıktır69. Doktrinde, anayasanın ilgili maddesinde yer alan “Türk” kavramı bazı tartışmalara70 neden olmuştur. Ancak vatandaşlık hukukçuları bu konuda hemfikirdirler. Bunlardan birisine göre, Anayasa Türk sözcüğünün nasıl anlam taşıdığın açıkça belirterek, başka referans noktaları aramayı engellemiştir. Etnik kökeni Türk olanların, etnik kökeni Türk olmayanlara karşı bir ayrıcalık ifade etmediğini belirterek, hukuken Türk olmanın neyi ifade ettiği Anayasada tanımlanmıştır. Bu tanım bir kez daha vurgulayalım ırkçı değil, tam tersi ırkçılığı yasaklayan bir düzenlemedir ve bütün vatandaşlar arasında eşitliği sağlayan bir hükümdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık ilişkisi olan (doğuştan veya sonradan kazanılan Güngör, G, a.g.e, s.47, Doğan, V, Tanrıbilir, B, Şit, B.(2008). Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu, Ankara, s.13-23. 70 Köker’e göre Türk yerine Türkiyelilik kavramının kullanılması daha doğru bir yaklaşımdır. Şöyle ki, Türkiyelilik kavramı daha çok referanslı bir kavramdır. Örneğin, İngilizcede “Turkish” ve “Turk” sözcükleri farklı anlam ifade etmektedir. “Turkish” in Türkiyeli, “Turk” un ise etnik bir adlandırmaya gönderme yaptığını ifade etmektedir. Bkz Köker, L.(2009). Kültürel Çoğunluk ve Anayasa, Toplumsal Barışın İnşası Sivil Bir Anaysa Arayışı, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, İstanbul, s.54. 69 19 vatandaşlık arasında da bir fark yoktur) herkes, etnik kökeni, dini, inancı ne olursa olsun Türk olarak mütalaa edilecektir ve kimsenin onlara ―Sen Türk değilsin deme hakkı olmayacaktır71. Türk Anayasasında vatandaşlık konusu bakımından önem taşıyan diğer bir husus, kanunılık ilkesidir. Türk Cumhuriyeti Anayasasının 66.maddesinin 3. fıkrasına göre, “Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve kanununda belirtilen hallerde kaybedilir”. Kanun hükümlerinden hareketle, Türk vatandaşlığının kazanılma şartları ve kaybı kanunlarla düzenlenmelidir72. Anayasada yer alan vatandaşlık kazanma ve kaybına ilişkin “vatana bağlıkla bağdaşmama” kavramı çok soyut kavramdır. Bu noktada Anayasanın bu hükmü takdir edilmelidir. Çünkü, genellikle, anayasalar genel hüküm niteliğindeki prensipler koymaktadırlar. Şöyle ki, kanun koyucu anılan genel prensiplerden hareketle hükmün daha somut hale gelmesi için yasal düzenleme yapmaktadır73. Böylece, anayasanın getirdiği hüküm keyfi olarak vatandaşlıktan çıkarmaları engellemekte ve ilgili makamların vatandaşlık işlemlerini yürütürken kanun çerçevesinde hareket etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. “Vatana bağlıkla bağdaşmayan” hükmüyle kastedilen eylemelerin neler olduğunu tespit etmek kolay değildir. Vatandaşlıktan çıkarmanın “ağır bir müeyyide olduğu” dikkate alındığında Anayasa hükmünün esnek nitelikteki bir kısıtlama getirdiği eleştirilebilir. Buna rağmen, günümüzdeki çağdaş hukuk anlayışı vatandaş ile yabancıyı “sadakat” ölçütü ile ayırt etmektedir. Burada ana amaç, yabancıdan devlete sadakat değil, sadece kişiden vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu ülke kanunlarına itaat etmesi beklenmektedir74. Halbuki vatandaş her şeyden önce vatandaşı bulunduğu devlete sadakat ile mükelleftir. Sadakatin kalkması halinde artık vatandaşlık da kendini yabancılıktan ayıran temel unsurunu kaybetmiş olmaktadır. Böylece, “vatana bağlıkla bağdaşmama” hükmü “vatana sadakatsizlik” şeklinde ifade edilmektedir75. Özel, S.(2012). Anayasa m.66/1 Hükmünde yer alan Türk Tanımı üzerine bir Değerlendirme, İBD, S.6, s.45. Güngör, G, a.g.e, s.48, Doğan, V, a.g.e, s.22. 73 Doğan, V, a.g.e, s.23. 74 Nomer, E, a.g.e., s.62, Doğan, V, Şit, B.(2008). Anayasal Vatandaşlık Kavramı, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu, Ankara, s.13-23. (Ed. Doğan, V, Tanrıbilir, F, B, Şit, B) 75 Nomer, E, a.g.e., s.63, Güngör, G, 46, Doğan, V, a.g.e, s.15, Erdem, B, a.g.e, s.14. “Vatana sadakatsizlik” Anayasanın 66.maddesine dayandırılmaktadır. 71 72 20 Anayasada düzenlenen başka bir anayasal ilke vatandaşlıktan çıkarılmaya ilişkindir. Vatandaşlığın kaybına ilişkin hükümlerin anayasal düzeyde belirlenmesi, kanun koyucunun vatandaşlığa ilişkin konuların yasal çerçevesini çizme arayışında olduğunun göstergesidir. Bu bağlamda, “hiçbir Türk vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemede bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz” kuralının, Türk vatandaşlığının irade dışı makam kararıyla kayıp hallerinin tamamını kapsayacak genişlikte bir yoruma elverişli olmamasının 5.fıkranın da geniş yorumuna engel oluşturduğu ifade edilmektedir76. 1.4.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunun Anayasal İlkeleri Kazakistan, 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık sonrası Kazakistan’ın ilk Anayasası XII. Dönem Kazak Yüksek Şuarası IX. Toplantısında 28 Ocak 1993’te kabul edilmiştir. Söz konusu anayasada halk egemenliği, devlet bağımsızlığı, kişilik hakları, güçler ayrılığı gibi birçok evrensel ilke esas alınmıştır. Günümüze kadar olan süreçte Anayasada değişiklikler yapılmıştır77. Anayasada vatandaşlığa ilişkin temel meseleler düzenlenmekte ve bu “İnsan ve Vatandaş” başlığını taşıyan II. bölümde yer almaktadır. Anayasanın 10.maddesinin 1.fıkrasına göre, Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığı, kanuna uygun olarak edinilir veya sona erer, edinme esası ve nedenine bakılmaksızın tek ve eşittir. Söz konusu maddeden anlaşıldığı üzere Kazakistan vatandaşlığının kazanılması ve kaybında kanunilik ilkesi esas alınmaktadır. Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası’nın 10.maddesinin 2.fıkrasında ise vatandaşlık ve vatandaşlık değiştirmeye ilişkin hüküm düzenlenmektedir. Buna göre, Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşı hiçbir şekilde vatandaşlıktan, vatandaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz, ayrıca Kazakistan Cumhuriyetinden sınır dışı edilemez. Bu anayasa ilkesi, Kazakistan vatandaşlarının devlet güvencesi altında yaşamlarını sürdürmelerini amaçlamaktadır. Böylece, anayasa düzeyinde getirilen hükümle, kanun koyucu ve idarenin keyfi davranışlarını engellemek olduğu belirtilmelidir78. Ayrıca, söz konusu anayasal ilke, Güngör, G, a.g.e, s.51. 1995 Anayasası’na 7 Ekim 1998’de ilave ve değişiklikler yapılmıştır. İnternet: Amandikova, L, Kibeyev, D.(2002). Obreteniye Gosudarstvennosti (Devlet Statüsü Kazanma), Web: http://www.kazpravda.kz/, Erişim:12.12.2015. 1998 ve 2007 tarihlerinde ise Cumhurbaşkanı yetkilerini genişleten bazı değişiklikler yapılmıştır. Anayasa metni için ulaşım: http://www.turk-pa.org/documents/turk-t.pdf, Erişim: 15.12.2015. 78 Azretbergenova, İ.(2002). Türk ve Kazak Hukukunda Vatandaşlığın Kazanılması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, s.97. 76 77 21 Kazak vatandaşlarına yasal düzenlemeler çerçevesinde kendi vatandaşlığını seçme ve değiştirme olanağı da sağlamaktadır. Yukarıda belirtiğimiz üzere anayasalar genel hüküm niteliğindeki soyut hükümler koymaktadır. Bu bağlamda, anayasanın 10.1. fıkrası eleştirilebilir. Şöyle ki, zaten anayasanın 14.maddesi eşitliğe ilişkin hüküm getirmektedir. Buna göre, “Herkes kanun ve mahkeme önünde eşittir. Köken, sosyal durum, görev ve mali durum, cinsiyet, ırk, milliyet, dini inanç, görüş, oturma yeri veya her hangi bir özellik nedeniyle kimseye ayrım yapılamaz”. Öyleyse, anayasanın m.10.1’de herkesin kanun önünde eşit olduğu belirtilmektedir. Buna rağmen anayasa vatandaşlığa ilişkin özel hüküm düzenlemeye giderek, vatandaşlığın kazanılması ve kaybında eşitlik ilkesini bir defa vurgulanmaktadır. Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığından başka bir devlet vatandaşlığı tanınmaz (m.10.3). Söz konusu anayasa ilkesi, Kazak vatandaşlık hukukunun tek vatandaşlık sistemine dayalı olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle, Kazak vatandaşlık hukuku Kazak vatandaşının Kazak vatandaşlığı yanı sıra diğer ülke vatandaşlığına sahip olması durumunda bahse konu olan diğer ülke vatandaşlığını tanımamaktadır. Türk ve Kazak hukukunda vatandaşlığa ilişkin genel olarak, benzer hükümler düzenlemekle birlikte bazı konularda farklılıklar bulunmaktadır. Türk hukukunda vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamayacağı şeklinde hüküm getirilmiştir. Diğer taraftan Kazak hukukunda ise Kazak vatandaşının hiçbir şekilde vatandaşlık değiştirme hakkından yoksun bırakılmayacağı ve ülkeden sınır dışı edilmeyeceği hükmü düzenlenmektedir. Kazak hukukunda göze çarpan diğer bir fark, anayasal hükümlerle tek vatandaşlık sistemi getirerek çift vatandaşlık yolunu engellemiştir. 22 1.5. Vatandaşlığın Asli Kazanılması 1.5.1. Kavram Kişiyi devlete bağlayan tabiiyet bağının doğumla sağlanması halinde devletin iki esaslı unsuru ülke ve insan topluluğu hareket noktası teşkil edebilmektedir. Şöyle ki, bazı devletler asli vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin düzenleme yaparken ülke unsurunu esas alırlar ve ülke üzerinde doğan herkesin vatandaşlık bağı ile bağlı kılırlar. Bazı devletler ise bir devlete tabiiyet bağı ile bağlı kılınan kişilerin yani devletin en önemli unsurunu oluşturan fertlerin tabiiyetlerini çocuklarına geçmesinin Devlet için en doğal ve en güvenilir yol olduğunu ileri sürürler79. Devletlerin anılan asli vatandaşlık kazanma yollarından birini esas edinmesi halinde kişinin vatansızlığa düşme ihtimali yüksektir. Bu sebeple, günümüzde çoğu devletler kişilere hem toprak hem de soybağı esasına dayalı olarak asli vatandaşlık kazanma imkanı sağlamaktadır. Genel olarak, vatandaşlığın kazanılma anı doğumdur. Doğum esasına dayalı olarak bir kişiye vatandaşlık verilmesi hem uygun bir zaman hem de vatandaşlık kazanmanın kesin sebebi olarak nitelendirilmektedir. Doğuma bağlı olarak vatandaşlık kazanma, çocuğun şahsına ait bir hak şeklinde ifade edilmektedir. Vatandaşlık kazanılması sonradan resmiyet kazansa (örneğin, bir resmi belgeye dayanılarak veya idari yetkiliye bağlı olarak) bile “doğum ile” kazanılan vatandaşlık olarak kabul edilmektedir. Doğumla kazanılan vatandaşlık asli vatandaşlık denilmektedir. Asli vatandaşlığın gerçekleşmesine neden olan, belirli vakıa ve hukuki hadiseler genellikle doğum öncesine aittir80. Asli vatandaşlık, kişinin doğumu anında ve doğumu dolaysıyla kazandığı vatandaşlıktır81. Diğer bir tanıma göre ise asli vatandaşlık, kişinin doğum olgusuna dayanarak kazandığı vatandaşlıktır82. Görüldüğü üzere, asli vatandaşlık esas itibariyle doğuma dayanmaktadır. Birey doğumla kendiliğinden asli vatandaşlığı kazanmış olmaktadır. Bu bağlamda asli vatandaşlığın kazanılması kanun yoluyla vatandaşlık kazanma esaslarından birini Berki, O, F.(1951), a.g.e, s.147, Fişek, H, a.g.e, s.23, Aybay, R, a.g.e, s.36, Uluocak, N, a.g.e, s.22, Göğer, E, a.g.e, s.36 80 Nomer, E, a.g.e, s.51-52, Berki, O, F, a.g.e, s.147, Fişek, H, a.g.e, s.24, Uluocak, N, a.g.e, s.24, Göğer, E, a.g.e, s.36. 81 Doğan, V, a.g.e., s.30, Güngör, G, a.g.e, s.54, Erdem, B, a.g.e, s.93. 82 Aybay, R.(2008). Vatandaşlık Hukuku, 3.Baskı, İBUY, İstanbul , s.102. 79 23 oluşturduğundan asli vatandaşlık yoluyla vatandaşlık kazanmada herhangi bir makama başvuruda bulunma ihtiyacı doğmamaktadır. Eğer birey kanunun öngördüğü şartları taşıyorsa birey vatandaşlığı doğum anında kazanmaktadır83. 1.5.2. Vatandaşlığın Asli Kazanılması Yolları Vatandaşlığın asli kazanılması iki sistemden oluşmaktadır. Bunlardan ilki, “soy” veya “nesil” (jus sanguinis) esasına dayanarak kazanılan vatandaşlıktır. Soybağı esasında bireyin doğduğu ülke önem taşımamaktadır. Böyle bir durumumda çocuk ana ve babasının veya bunlardan birinin vatandaşlığını kazanmış olmaktadır84. Vatandaşlığın asli kazanma yolunun diğer bir türü ise toprak veya doğum yeri (jure soli) esasıdır. Söz konusu asli vatandaşlık kazanma türünde çocuğun ana ve babasının sahip olduğu vatandaşlığın dikkate alınması yerine esas itibariyle çocuğun doğduğu devletin vatandaşlığı esas alınmaktadır85. Devletler vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemeler yapmada soybağı veya toprak esası sistemlerinden birini tercih etmektedirler. Devletlerin vatandaşlık kazanılmasında söz konusu sistemlerden birini seçmeleri o devletin göçe olan tavrını ortaya koymaktadır. Şöyle ki, soybağı esasını benimseyen devletler göç eden kişilerin kendi vatandaşlığını kazanmasını istemektedirler. Böylece, söz konusu ülkeler göç akımını belirli düzeyde sınırlamış olmakta ve bu devletlere “içe göç alan devletler” denilmektedir. Toprak esasını benimseyen devletler, göç eden bireylerin kendi vatandaşlığını korunmasını istememekte ve buna “dışa göç veren devletler” denilmektedir86. Genel olarak, söz konusu sistemden hangisinin üstün olduğunu belirlemek imkansızdır. Burada her şey, halin koşullarına ve fertlere tabi tutulmaktadır. Her ülke, kendi menfaatlerinden hareket ederek, kendi asli tabiiyetini tayin eden kuralları serbestçe87 tayin etmektedir. Mesele, daha ziyade siyasidir. Bu sebeple sureti halinin de mekan ve zamanla Doğan, V, a.g.e., s.30, Nomer, E, a.g.e, s.68. Berki, O, F.(1951), a.g.e, s.147-159, Fişek, H, a.g.e, s.24, Uluocak, N, a.g.e, s.24, Aybay, R, a.g.e, s.36, Göğer, E, a.g.e, s.36-54, Güngör, G, a.g.e, s.52, Doğan, V, a.g.e, s.30, Nomer, E, a.g.e, s.53. 85 Nomer, E, a.g.e, s.53, Göğer, E, a.g.e, s.37, Uluocak, N, a.g.e, s.24. 86 Doğan, V, a.g.e., s.31, Güngör, G, a.g.e, s.56. 87 Uluslararası hukukta devletin bu yetkisine “vatandaşlık konusunda devletin serbestliği doktrini (the doctrine of the freedom of states in matters of nationality)” denilmektedir. Bkz. Gözler. K.(2011). Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, 1.Baskı, Bursa, C.1, s.413. 83 84 24 değişebileceğine hayret edilemez. Halen birçok devletler değişik nispetlerde jus sanguinis ve jus soli’ye aynı zamanda yer vermektedirler88. 1.5.2.1. Soybağı Esası ile Vatandaşlık Kazanma Geniş anlamda soy bağı bireyin üst soyu, ecdadı ile arasında var olan tabii, biyolojik bir bağlantıyı ifade etmektedir. Dar anlamda soy bağı ise çocuk ile ana baba arasındaki bağlantıyı ifade etmektedir89. Soy bağına dayalı olarak, ana baba ve çocuk arasında soy bağının kurulması için kanunun öngördüğü koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Böylece, kanuna uygun bir şekilde ana baba ve çocuk arasında soy bağının kurulmasıyla söz konusu kurulan bağ hukuki geçerlilik kazanmaktadır. Latincede jus sanguinis tabiri ile ifade edilen bu esas, doktrinde doğum yeri esası, nesep esası, kan esası ve soybağı esası gibi isimlendirilmektedir90. Soybağı yoluyla kazanılan vatandaşlıkta önemli olan nokta, doğan çocukla babası veya anası arasındaki soybağı ilişkisine dayanmaktadır91. Soy bağı esasına dayanarak kazanılan vatandaşlıkta çocuk ana veya babaya bağlı olarak vatandaşlık kazanabilmektedir. Bu yolla çocuğun vatandaşlık kazanmasında çocuğun doğduğu yerin önemi olmayıp çocuk nerede doğarsa doğsun ana veya baba vatandaşlığa bağlı olarak vatandaşlık kazanmaktadır. Soybağı esasına göre vatandaşlığın kazanılmasında temel husus vatandaşlığı kazanacak olan birey ile ana –baba arasındaki soy bağının mevcudiyeti oluşturmaktadır. Böyle bir durumda doğumun nerede gerçekleştiği önem taşımamaktadır. Ancak, bazı durumlarda bireyin tabi soybağının mevcudiyeti, soybağı esasıyla vatandaşlık kazanmak için yeterli olmayabilir veya kabul edilmeyebilir. Bu durumda, tabi soybağının hukuki soy bağına dönüştürülmesi gerekmektedir92. Maury, J.(1948). Tabiiyetin Tayinine Müteallik Meseleler, İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası, 14(1-2), Çeviri, Çobanoğlu,R, s.197. 89 Doğan, a.g.e, s.40, Fişek, H, a.g.e, s.24, Berki, O, F, a.g.e, s.151, Uluocak, N, a.g.e, s.24, Güngör, G, a.g.e, s.54. 90 Fişek, H, a.g.e, s.24, Aybay, R, a.g.e, 36. 91 Aybay, R, a.g.e, s.56, Fişek, H, a.g.e, s.25, Uluocak, N, a.g.e, s.24. 92 Doğan, V, a.g.e., s.31, Güngör, G, a.g.e, s.55. 88 25 Türk hukukunda, soybağı esası Türk vatandaşlık hukukunun anayasal ve asli esasını93 oluşturmaktadır. Soy bağına bağlı olarak Türk vatandaşlığının kazanılması için bireyin Türk vatandaşı bir anaya veya Türk vatandaşı bir babaya bağlı olması ve söz konusu ana veya babanın doğum anında Türkiye vatandaşı olma şartı aranır94. Kazak hukukunda soybağı ile kazanılan vatandaşlık çocuğun anası veya babası arasındaki soy bağına dayandırılmaktadır95. KMK’ya göre, evlilik birliği içinde doğan çocuk ile ana veya baba arasında soy bağının kurulabilmesi için evliliğin varlığı yeterli görülmüştür. 1.5.2.2. Toprak Esası ile Vatandaşlık Kazanma Kişinin vatandaşlık kazanmasında kan esasının yanı sıra toprak esası da başvurulan bir yoldur. Günümüzde bazı çağdaş hukuk sistemleri soy bağı yerine doğum yeri esasını vatandaşlığın kazanılmasında öncelikli bir yol olarak kabul etmektedirler96. Toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmada çocuğun ana babasının vatandaşlığının önemi yoktur. Bu esasa göre çocuğun ana babasının vatandaşlığına bakılmaksızın doğduğu yer vatandaşlığını kazanmaktadır. Anılan esastan hareketle vatandaşlık kazanmada kişi ile toprak arasında ilişkinin kurulması söz konusudur. Kişi bu ilişkiye dayanarak toprak üzerinde egemenlik hakkına sahip devletin vatandaşı olabilmektedir. Kişi ile toprak arasında ilişkinin kurulabilmesi için iki ihtimal söz konusudur. Bunlar kişinin toprak üzerinde yerleşmesi veya doğma şartına bağlıdır. Toprak esasına dayalı olarak kazanılan vatandaşlıklarda anılan kriterlerin bazen birisi bazen de her ikisi birlikte önem taşımaktadır97. Toprak esası veya doğum yeri esası olarak bilinen vatandaşlığın kazanılmasında doğumun yapıldığı ülke önem arz etmektedir. Bu durumda kişi doğduğu ülke vatandaşlığını kazanmaktadır98. Türk hukukunda toprak esasıyla vatandaşlık kazanma bir ihtimali olarak TVK m.6/1: Doğumla kazanılan Türk vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder. 94 Güngör,G, a.g.e, s.54. 95 Didenko, A.(2006). Grajdanskoe Pravo, Almatı, Nur-Press, s.104. 96 Nomer, a.g.e, s.72, Berki, O, F.(1951). a.g.e, s.156, Fişek, H, a.g.e, s.40, Uluocak, N, a.g.e, s.29, Göğer, E, a.g.e, s.47, Aybay, R, a.g.e, s.42, Güngör, G, a.g.e, s.62, Doğan, V, a.g.e, s.54. 97 Göğer, E, a.g.e, s.48, Berki, O, F.(1948). Türk Vatandaşlık Hukukunda Toprak Esasının Gelişmesi, s.67, web: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/323/3197.pdf, Erişim: 21.09.2016. 98 Doğan, V, a.g.e., s.31, Güngör, G, a.g.e, s.62, Nomer, E, a.g.e, s.57. 93 26 veya vatandaşlık kazanmadaki başvurulan diğer bir tamamlayıcı yol olarak görülmüştür. Dolaysıyla, vatandaşlık kazanmada toprak esası vatansızlığı önlemek açısından da önem taşımaktadır. Toprak esasıyla Türk vatandaşlığını kazanılması vatansızlığı önlemeye yönelik öncelikli ve temel ilke olarak kabul edilmiştir99. Kazak hukukunda da doğum yeri esasıyla vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin hüküm vatansızlığı önleme amacına hizmet etmektedir. KVK. m. 13. ve 14’e göre Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan ve ana babası olmayan çocuk Kazak vatandaşlığını kazanacağı şeklindedir. Ayrıca, Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde devamlı olarak ikamet eden vatansızların Kazakistan sınırları içinde doğan çocukları da Kazakistan vatandaşlığını kazanacaklardır. 99 Nomer, a.g.e, s.56, Güngör, G, a.g.e, s.62-69, Doğan, V, a.g.e, s.54-58, Erdem, B, a.g.e, s.93. 27 2. BÖLÜM VATANDAŞLIĞIN SOY BAĞI ESASI İLE KAZANILMASI 2.1. Türk Vatandaşlık Hukukunda Soybağı Esası Türk vatandaşlık hukuku uzun zamandan beri devam eden gelişim sürecinde şekillenmiştir. Günümüzde Türk vatandaşlık hukukunun temelleri geçmişe dayanmaktadır. Bundan dolayı Türk vatandaşlık hukukunu daha iyi kavrayabilmek adına Türk vatandaşlı hukukunun tarihi gelişimi ve ardından yürürlükteki Türk vatandaşlık kanununu incelememiz yararlı olacaktır. 2.1.1. Tarihi Gelişim Türk vatandaşlık hukukunun tarihi gelişimi Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde “vatandaşlık” kavramı tam anlamıyla kullanılmamış olsa da o dönem ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli görülmüştür. Aşağıda Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet döneminde mevcut durum ve vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemeleri inceleceğiz. 2.1.1.1. Osmanlı Hukukunda Osmanlı döneminde devletin uyruğu (tebası) olarak kabul edilen kişiler arasında müslüman olup olmama söz konusuydu. Bu ayrım, devlet hizmet alımında, vergi ve kişisel statü gibi devletin kendi vatandaşlarına sağladığı haklar şeklinde ortaya çıkmıştır100. 1869 yılında Osmanlı Devleti tarafından Osmanlı vatandaşlık bağının kuruluş esaslarını düzenleyen bir tabiiyet kanunu (“Tabiyet-i Osmaniye Niazmname”) yürürlüğe sokulmuştur. Bu dönem açısından anılan düzenlemenin ana özelliği vatandaşlık konusunu başka bir metin içinde değil de özel bir kanun ile düzenlenmesidir101. Dolaysıyla Osmanlı Tabiiyet Kanunu, İslam dünyasında ilk seküler vatandaşlık kanunu özelliğini de taşımaktadır102. Berki, O, F.(1951), a.g.e, s.147, Fişek, H, a.g.e, s.25, Uluocak, N, a.g.e, s.25, Aybay, R, a.g.e, s.70, Karakoç, İ.(2012).Hukuk Tarihinde Vatandaşlık – Yabancılık Statüsü, İzmir, s.171-202. 101 Karakoç, İ, a.g.e, s.223, Fişek, H, a.g.e, s.25, Nomer, E, a.g.e, s.55, Doğan, V, a.g.e, s.35. 102 Serbestoğlu, İ.(2011). Zorunlu Bir Modernleşme Örneği Olarak Osmanlı Tabiiyet Kanunu, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, S.29, s.205, web: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1682/17943.pdf, erişim: 28.10.2016. 100 28 Nizamnamenin hazırlanmasında 1851 yılında çıkarılan uyrukluğa ilişkin Fransız yasası etkili olmuştur. Yasa o dönem açısından oldukça liberal hükümler içeren (telsik,(m.3 ve 4, müsaade ile uyrukluktan çıkma (m.5), ıskat (m.6), evlenmenin kadının uyrukluğuna etkisi (m.7) ) yasa olarak nitelendirilmektedir103. Nizamnamede, Osmanlı vatandaşlığının kazanılmasında esas olarak soy bağı esası kabul edilmiştir104. Nizamnamenin 1.maddesine göre, “ana ve babası veya yalnızca babası Osmanlı tabiiyetinde bulunan çocuklar Osmanlı vatandaşıdır”. Ayrıca, Nizamnameyle sınırlı bir şekilde toprak esası da mümkün kılınmıştır105. Buna göre, ana ve babası yabancı olanlar Osmanlı topraklarında doğmuş ise ergin olmalarından itibaren üç yıl içinde Osmanlı tabiiyetini talep edebilmişlerdir. Nizamnamede Osmanlı tabiiyetindeki kadının vatansız bir erkekle evlenmesi halinde, bunların Türkiye’de doğduğu çocuklarının hangi esasla vatandaşlık kazanacağına ilişkin açık hüküm getirilmemiştir. Bununla beraber, düzenlemede Osmanlı tabiiyetinin kan esasına göre kazanılmasına ilişkin hükümler sadece 1.maddede düzenlenmiş olup evlilik dışı çocuklarının durumuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır106. 2.1.1.2. Türk Hukukunda 2.1.1.2.1. 23 Mayıs 1928 Tarih ve 1312 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu Tabiiyeti Osmaniye Nizamnamesi yerini 23 Mayıs 1928 tarihli Türk Vatandaşlık Kanunu’na bırakmıştır. Söz konusu düzenleme Cumhuriyet döneminin vatandaşlık hukuku alanında yapılan ilk kapsamlı çalışma olarak nitelendirilmiştir107. 1928 tarihli Türk Vatandaşlık Kanunu soy bağı esasını ana ve babaya bağlı olarak kabul etmektedir. Kanunun 1.maddesine göre, “Bir Türk baba veya ananın, Türkiye’de veya ecnebi memlekette doğan çocukları Türk vatandaşıdır”. Dolaysıyla, Kanunda toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmaya ilişkin hükümlere de yer verilmiştir. Buna göre, Aybay, R, a.g.e, s.71, Fişek, H, a.g.e, s.25, Uluocak, N, a.g.e, s.26. Doğan, V, a.g.e, s.35, Nomer, E, a.g.e, s.55. 105 Doğan, V, a.g.e, s.35, Göğer, E, a.g.e, s.48-49, Karakoç, İ, a.g.e, s.218-230. 106 Fişek, H, a.g.e, s.26, Uluocak, N, a.g.e, s.25, Aybay, R, a.g.e, s.24, Göğer, E, a.g.e, s.34 107 Aybay, R, a.g.e, s.74, Fişek, H, a.g.e, s.26, Göğer, E, a.g.e, s.48, Doğan, V, a.g.e, s.36, Nomer, E, a.g.e, s.55. 103 104 29 Türkiye’de doğan ve ana-babası belli olmayan veya Türkiye’de doğup da ana-babası veya ana-babadan birisinin vatansız olması halinde çocuklara da Türk vatandaşlığını kazanma hakkı tanınmıştır. Kanunun eski kanuna nazaran daha geniş hükümler sevk etmesine rağmen vatandaşlık kazanma esasların ilişkin hükümlerin “düzenlenme şeklinin tatminkar olmadığı” tenkit edilmiştir. Şöyle ki, Türk tabiiyetinin kazanılması kanunun birinci maddesindeki ve kanunun ilk iki fıkrası toprak esasını kısmen düzenleyen kanunun ikinci maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükümlerle tamamlanmıştır. Eğer kan esasına ait hükümler tek maddede toplanmış olsaydı, kanunun düzenlenme şekli (planlanması) bakımından doğru yaklaşım olurdu108. 2.1.1.2.2. 11.02.1964 Tarih ve 403 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu, önceki yasada da olduğu gibi, soy bağı esasını benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanun soy bağına dayalı vatandaşlık kazanmayı baba yönünden düzenlemiş ve anayı dikkate almamış ve sonradan yapılan değişiklikle 1312 sayılı Kanun sistemine dönüştürülmüştür109. Kanunda, vatandaşlığa ilişkin evrensel ilkeler çerçevesinde, özellikle uluslararası alanda kabul edilen üç önemli ilke ile ileri düzeyde hükümler getirilmiştir. Kanunun hazırlanma aşamasında “herkesin uyrukluğu olmalı”, “herkesin bir uyrukluğu olmalı” ve “kişi uyrukluğunu seçmede ve değiştirmede özgür olmalı” ilkelerine uyum çerçevesinde düzenlemeler getirilmiştir110. 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu, Türk vatandaşlığının kazanılmasında üç usul öngörmüştür. Bunlar: kanun yolu, yetkili makam kararı ve seçme hakkıdır. Asli vatandaşlık bakımından ise kan esası ve toprak esası benimsenmiştir111. Kanun temelinde kan esasını düzenlemekle birlikte toprak esasını da uygulanmasını genişletmiştir. 403 sayılı kanunun önceki kanunlardan ayıran yönü Türk vatandaşlık hukukunun genel esaslarının yerleşmeye başlamasıdır. Bu gelişme, yerleşik bir ilkeler Fişek, H, a.g.e, s.26, Göğer, E, a.g.e, s.48. Nomer, E, a.g.e, s.56, Doğan, V, a.g.e, s.36, Göğer, E, a.g.e, s.36, Aybay, R, a.g.e, s.30, Uluocak, N, a.g.e, s.22. 110 Aybay, R. a.g.e, s.30. Vatandaşlığa ilişkin evrensel ilkeler veya vatandaşlık hukukunun temel ilkeleri olarak bilinen ilkeler üzerinde 1.bölümde etraflıca üzerinde durulmuştur. Bkz , s.10. 111 Uluocak, N, a.g.e, s.24, Fişek, H, a.g.e, s.24-26, Göğer, E, a.g.e, s.36-42. 108 109 30 silsilesine sahip olmak ve sistemleştirmek açısından önem taşımaktadır. Ancak, 1981 ve sonraki yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle anılan temel ilkeler önemli oranda değişikliğe uğramış ve buna kısmen de yeni müesseseler dahil edilmiştir112. 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu kendinde çağdaş özellikleri barındırmasına rağmen zaman içerisinde yapılan değişiklikler sistem akıcılığını bozduğu, milletlerarası alanda yaşanan gelişmeler kanunu değiştirme ihtiyacını doğurmuştur113. 2.1.1.2.3. 28.05.2009 Tarih ve 5901 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu Yukarıda belirtiğimiz üzere 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu uygulanmasındaki sorunlar ve vatandaşlık hukukunda yaşanan yeni gelişmeler üzerine 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu114 28.05.2009 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Yeni vatandaşlık kanunu hazırlama ihtiyacının başlıca nedeni, vatandaşlık hukuku hukukçularının da belirtiği gibi115, 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nun birçok değişiklikler sonucunda sistematik bütünlüğünü kaybetmesidir. Daha açık bir ifadeyle, 1964 tarihli Türk Vatandaşlık Kanunu, ortaya çıkan ihtiyaçlar sonucunda yapılan değişiklikler sonucunda adeta “yamalı bohça” haline gelmiştir. Yeni vatandaşlık kanunu tasarısı, Avrupa Birliği hukuku ile uyum içerisinde ve Vatandaşlık hukukunun gelişmelerini kendinde aksettiren bir Vatandaşlık Kanunu Tasarısı olmuştur116. Yeni Türk Vatandaşlık Kanunu, Türk vatandaşlığını kazanmayı doğumla ve sonradan kazanma olarak ikiye ayırmıştır (TVK m.5). Söz konusu ayrım doğumla vatandaşlığın kazanılması veya vatandaşlığın aslen kazanılması ve vatandaşlığın sonradan kazanılması ya da müktesep vatandaşlık kazanılması şeklinde doktrinde yapılan ayrımlarla uyumludur117. 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu Türk vatandaşlığının kazanılması ve Türk vatandaşlığının kaybına ilişkin getirilen hükümlerle 403 sayılı Kanun arasında önemli Karakoç, İ, a.g.e, s.280, Doğan, V. a.g.e, s. 37, Nomer, E, a.g.e, s.56. Doğan, V, a.g.e, s.37. 114 RG. 12.06.2009-27256. 115 Ayrıntılı bilgi için bkz, Doğan, V, Tanrıbilir, F, B, Şit, B.(2008). Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu : Bildiriler, Ankara. 116 Erdem, B.(2008). Vatandaşlık Kanunu Tasarısında Evlenme ile Türk Vatandaşlığının Kazanılmasına ilişkin Düzenleme, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu: Bildiriler, Ankara, s.105, (Ed. Doğan, V, Tanrıbilir, F, B, Şit, B). 117 Doğan,V, a.g.e, s.39, Nomer, E, a.g.e, s.58, Doğan, V, Tanrıbilir, F, B, Şit, B, a.g.e, s.13-119, Güngör, G, a.g.e, s.51 112 113 31 görülecek fark bulunmamaktadır. Yeni Kanunda Türk vatandaşlığının kaybına ilişkin önceki vatandaşlığa ilişkin yasalardan farklı hükümler getirilmiştir. Bunlar 403 sayılı Kanunun 26.maddesinde öngörülen, izin almadan yabancı bir devlet vatandaşlığı kazanmanın Türk vatandaşlığının kaybettirilme hükümlerinin kaldırılması ve askerlik yükümlüğüne bağlı Türk vatandaşlığının kaybettirme sebeplerine ilişkin hükümde “çıkarma” kavramına yer verilmemesidir118. Özetlemek gerekirse, doğumla kazanılan vatandaşlık bakımından ister 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanun’da düzenlenen ister yeni 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenen ve soy bağını esas alan düzenlemelerin Türkiye’nin bulunduğu mevcut koşullar içinde ve uluslararası hukukta yer alan vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin temel ilklerle uyum içerisinde olduğu belirtilmelidir119. 2.1.2. 5901 Sayılı Türk Vatandaşlık Kanununa Göre Soybağı Esası 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu, Türk vatandaşlığının asli kazanılmasında soy bağı esası ve doğum yeri esasını benimsemektedir. Aşağıda ilk olarak, soy bağı esasına dayanarak Türk vatandaşlığını kazanma üzerinde duracağız. 2.1.2.1.Türk Hukukunda Soybağının Kurulması Soybağı esası, Türk vatandaşlık hukukunun anayasal ve aslı esası olarak kabul edilmektedir120. Yukarıda belirtiğimiz üzere soybağı esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmada bireyin doğduğu yer değil, ana ve baba arasındaki soybağı ilişkisi önem taşımaktadır. Soybağı kavramı dar ve geniş olmak üzere iki şekilde ifade edilmektedir121. Geniş anlamda soybağı, bir kimse ile onun ecdadı, ataları (üst soyu) arasındaki biyolojik ve doğal bağlantıyı ifade eder. Dar anlamda soybağı, sadece çocuk ile ana ve babası arasındaki bağlantıyı, 118 Nomer, E, a.g.e, s.58, Erdem, B, a.g.e, s.89. Güven, P.(2008). Türk Vatandaşlığının Doğumla Kazanılması- Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Konunun Değerlendirilmesi, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu: Bildiriler, Ankara s.140, (Ed. Doğan, V, Tanrıbilir, F, B, Şit, B). 120 Güngör, G, a.g.e, s.54. Aile Hukuku açısından soybağının kurulması için bkz Akıntürk, T, Ateş Karaman, D.(2016). Türk Medeni Hukuku: Aile Hukuku, Cilt- 2, Ankara, s.321-389, Dural, M, Öğüz, T, Alper Gümüş, M.(2016).Türk Özel Hukuku Cilt 3 Aile Hukuku s.252-356. 121 Soybağının kurulmasına ilişkin geniş bilgi için bkz. Baygın, C.(2010). Soybağı Hukuku, 1.baskı, İstanbul. 119 32 başka bir deyişle çocuğun ana ve babasına nisbetini ifade eder122. Hukuki düzenlemelerde söz konusu her iki kavram da sonuçları itibariyle belli ölçüde etkili olmakta birlikte vatandaşlık hukuku açısından önem taşıyan dar anlamdaki soybağı kavramıdır123. Soybağı, “doğal soybağı” ve “yapay soybağı” şeklinde bir ayrıma tabi tutulmaktadır124. Doğal soybağı, çocuk ile ana ve babası arasında doğumla gerçekleşen ve kendiliğinden kurulan bağdır. Daha açık bir ifadeyle, bu bağ biyolojik bağ olarak doğrudan doğruya oluşmakta ve çocuk ile ana-baba arasında bir kan bağlantısı olarak ortaya çıkmaktadır125. Yapay soybağı (hukuki soybağı) ise doğal soybağının aksine, doğumla oluşmayan bir hukuki işlem sonucunda dolaylı olarak oluşan soy bağıdır126. Söz konusu iki soybağı arasındaki temel fark soybağının gerçekleşme şeklidir. Şöyle ki, doğal soybağı kendiliğinden kurulurken yapay soybağı belirli bir hukuki işlem sonucu ile kurulmaktadır. TVK, soybağı esasıyla Türk vatandaşlığının kazanma yollarını belirtmektedir. Kanunda soybağı esası bakımından Türk vatandaşlığı “evlilik birliği içinde”, “evlilik birliği dışında” ve “evlilik birliği dışında Türk vatandaşı babadan olan ve yabancı anadan doğan çocuk” ayrımı yapılmıştır. Bu bağlamda soy bağına dayalı olarak Türk vatandaşlığı kazanmayı üç başlık altında irdeledik. 2.1.2.1.1. Evlilik Evlenme, tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak üzere, cinsiyetleri ayrı iki kişinin hukuken makbul ve geçerli şekilde birleşmesidir127. Diğer bir tanıma göre ise, evlilik, evlenme adı verilen, kanunda belirtilmiş olan şekillere uyularak yapılan bir hukuki işlem ile bir kadınla erkeğin oluşturdukları birliği128 ifade eder. TVK m.7/2’ye göre “Türkiye içinde veya dışında evlilik birliği içinde Türk vatandaşı ana veya babadan doğan çocuk, doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanır”. Kanun hükmünden anlaşıldığı üzere, çocuğun Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için, Türk Akıntürk, T, Ateş Karaman, D, a.g.e, s.321, Dural, M…, a.g.e, s.329. Doğan, V, a.g.e, s.40, Güngör, G, s.54, Nomer, E, a.g.e, s.68. 124 Fişek, H.(1951). Nesebin Tashihi, AÜHFD, 8(1-2), s.555-594, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/308/3029.pdf, Erişim: 20.12.2016. 125 Akıntürk, T.., a.g.e, s.322, Tekinay, S.(1982). Türk Aile Hukuku, 4.baskı, İstanbul, s.405. 126 Akıntürk, T.., a.g.e, s.322, Dural, M…, a.g.e, s.329. 127 Akıntürk, T…, a.g.e, s.59. 128 Dural, M…, a.g.e, s.15. 122 123 web: 33 vatandaşı olan ana veya baba arasında hukuken geçerli bir soybağının kurulması gerekmektedir. Bu noktada tarafların geçerli bir evlilik ilişkisi kurabilmeleri için kanunun aradığı şartlar yerine getirilmelidir. Bir aile hukuku sözleşmesi niteliğini taşıyan evlenme için TMK, özel ehliyete ilişkin hükümler sevk etmiş, bazı evlenme engellerinin bulunmaması şartı aramış ve belirli bir şekle tabi tutmuştur. Anılan şartlardan birinin yerine getirilmemesi evlenmenin yapılmasına engel teşkil etmektedir. Buna rağmen evlenmenin yapılması halinde, eksikliğinin evlenmenin geçerliliğine etkisi şartın niteliğine göre değişecektir129. Eşler arasında evlilik ilişkisini kurulabilmesi için gereken şartlar maddi ve şekli şartlar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Söz konusu maddi şartlar evlenme ehliyeti ve evlenme engellerine bağlıdır130. Diğer taraftan, soybağının kurulması bakımından, evlenmenin geçerli olup olmaması önemli değildir. Şöyle ki, butlanla sakatlanmış olan evlenmelerden doğan çocuklar, ana babaları iyi niyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş kabul edilirler131 (TMK. m. 157). Çocuk ile ana arasında soybağının kurulması bakımından doğumun evlilik birliği içinde veya dışında gerçekleşmesi arasında önemli bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca, Türk anadan doğan çocuk evlilik birliği içinde veya dışında doğmuş olsun Türk vatandaşlığını aslen (doğumla) kazanmaktadır (TVK m.7/2). Türk Medeni Kanunu’nun 292.maddesi uyarınca, “ Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur ”. Türk hukukunda evlenmeyle soybağı kurulmasında, çocuğun tabii anası ile tabii babasının evlilik kurmasıyla yeterli görülmüştür. Tabii ana ile tabii babanın birbirleriyle evlenmesi geçersiz olarak kabul edilmesine rağmen söz konusu geçersizlik çocuk ile baba arasında soy bağının kurulmasını etkilemeyecektir132. Dural, M…, a.g.e, s.155. Akıntürk, T, Ateş Karaman, D, a.g.e, s.62, Dural, M…, a.g.e, s.28. 131 Ayrıntılı bilgi için bkz Akıntürk, T…, a.g.e, s.330. 132 Doğan, V, a.g.e, s.48. 129 130 34 2.1.2.1.2. Tanıma Tanıma, “herhangi bir erkeğe soybağı ile bağlı olmayan bir çocuğun, kendi dölünden geldiği yolunda doğal babanın kanunun aradığı şekiller içinde ve belirtilen makamlara beyanda bulunmasıdır”133. Tanıma, kurucu yenilik doğuran tek taraflı bir işlem olup tanıyanın bu yöndeki iradesini açıklamasıyla hukuki geçerlilik kazanmaktadır. Kural olarak, tanıma hükmünün herhangi bir kimseye yöneltilmesine gerek yoktur134. Dolaysıyla, tanıma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bundan dolayı kişi ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların yasal temsilcilerinin (veli veya vasilerin) iznine ihtiyaç duymadan evlilik dışı çocuklarını tanıyabilmektedir135. Tanıma geçmişe doğru etkili olduğundan çocuğun doğumundan itibaren hüküm ve sonuç doğurmaktadır. Vatandaşlık hukuku bağlamında, yabancı ana ve Türk baba evliliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşlığını kazanacaktır136. TMK m.295’e göre, “Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz”. Tanıma şartları, esasa ilişkin şartlar ve şekle ilişkin şartlara ayrılmaktadır. Esasa ilişkin şartlar bakımından “tanıyan” ve “tanınacak olan çocuk” ayrımına tabi tutulmaktadır. Tanıyanla ilgili kanunun aradığı tek şart, tanıyanın çocuğun doğal babası olmasıdır. Bu açıdan tanıma hakkı sadece babaya verilmiştir137. Bu husus, TMK.m.295’de açıkça olmasa bile “Tanıma babanın … yapacağı beyanla olur ” şeklinde ifade edilmiştir. Tanınacak çocuk bakımından kanunun aradığı tek şart, “çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisinin Baygın, C. (2002). Kan Bağına Dayanan Soybağı, AÜEHFD, 6(1-4), s.269, Akıntürk, T…, a.g.e, s.346, Dural, M.., a.g.e, s.280. 134 Akıntürk, T…, a.g.e, s.346, Dural, M.., a.g.e, s.281, Özbay, İ, Nar, Ş, A.(2010). Son Yasal Değişiklikler Çerçevesinde Tanımanın İptal Davası ve Bu Davada Uygulanacak Usul, EÜHFD, C.14, S.3-4, s.179. 135 Akıntürk, T…, a.g.e, s.347, Dural, M.., a.g.e, s.282 136 Doğan, V, a.g.e, s.51, Nomer, E, a.g.e., s.68, Akıntürk, T…, a.g.e, s.347, Dural, M.., a.g.e, s.282. 137 Akıntürk, T…, a.g.e, s.347, Dural, M.., a.g.e, s.282 133 35 bulunmamasıdır” (TMK.m.295/III). Söz konusu şart, “çocuğun tanınmasına engel bulunmaması” olarak ifade edilmektedir138. Tanımanın şekil şartı ise “babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur” şeklindedir (TMK.m.295/I). TMK m.296/2’ye göre “beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımanın çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir”. Çocuğun kayıtlı bulunduğu yerdeki nüfus memurluğu tanıma hakkında çocuğa ve çocuğun anasına bildirilir. Çocuk vesayet altında olması halinde tanıma vesayet makamıma bildirilir (TMK m.296/2). Bu noktada anılan bildirinin tanıma üzerindeki etkisinden bahsedilmelidir. Tanımanın hukuki sonuç doğurması, bildirinin yapılmış olmasına bağlı değildir139. Görüldüğü gibi, TMK tanıma açısından önem taşıyan maddi ve şekli koşullar öngörmektedir. Tanımaya ilişkin maddi şartlar, tanıyan ve tanınan bakımından düzenlenmiştir. Tanınan bakımından aranan şart, tanımanın bizzat baba tarafından yapılmasıdır. Tanınan bakımından öngörülen şart ise tanımaya engel bir durum mevcudiyetidir140. 2.1.2.1.3. Babalık hükmü Babalık hükmü evlilik dışında doğan çocuğun kendi babasına karşı nisbetinin tayinini ifade eden bir davadır141. Çocuk ile babası arasındaki soybağının kurulması, evlilik ve tanıma dışında, babalık hükmü (babalık davası) ile de gerçekleşebilir. Söz konusu hüküm ana veya çocuk tarafından açılan babalık davası sonucunda sağlanmaktadır. Çocuk ile babası arasında soybağının kurulması yenilik doğurucu niteliğindedir142. Akıntürk, T…, a.g.e, s.351, Dural, M.., a.g.e, s.284 Akıntürk, T, a.g.e, s.353, Dural, M.., a.g.e, s.271. 140 Doğan, V, a.g.e, s.50, Nomer, E, a.g.e, s.68. 141 Berki, O, F.(1966). Türk Devletler Hususi Hukukunda Babalık Davası, AÜHFD, 2(6), s.360, web: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/248/2315.pdf, Erişim: 20.12.2016. 142 Dural, M…, a.g.e, s.290, Akıntürk, T…, a.g.e, s.351, Öztan , B.(2004). Aile Hukuku, Ankara, s.556. Babalık hükmü hakkında geniş bilgi için bkz. Kutoğlu, T.(2012). Türk Mevzuatında ve İçtihatlarında Babalık Hükmü, DEÜHFD, C. 12, Özel Sayı, s.945-984. 138 139 36 TMK m.301’e göre, “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Babalık davası açma hakkı kişinin sıkı sıkıya bağlı hakkın bir parçasını teşkil ettiğinden, ana sınırlı ehliyetsiz olmasına rağmen söz konusu davayı veli veya vasisinin onayını almadan açabilir. Buna mukabil, veli ve vasi de ananın kanuni temsilcisi sıfatıyla babalık davası açabilir143. Babalık davasını kendi babası olduğunu iddia eden çocuk de açabilir. Şöyle ki, çocuğun babalık davası açması için bir kayyım atanmamışsa çocuk erginlik yaşını doldurduktan sonra da babalık davası açabilir. Eğer çocuk babalık davası devam ederken ergin olmuşsa, çocuğa davanın ihbarı gerekir144. Babalık davasının konusu, çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesidir. Babalık hükmü için dava açma hakkı, ana ve çocuğa tanınmıştır (TMK.m.301/I). Ana ve çocuk söz konusu davayı ayrı ayrı açabilecekleri gibi, birlikte de açabilirler. Babalık davası, çocuk doğmadan önce veya sonra açılabilir. Ancak bu ananın babalık davasını istediği zaman açabilir anlamında da gelmemektedir. Ana, davayı çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içinde açabilir (TMK.m.303/I). Bir yıllık süre, zamanaşımı olmayıp hak düşümü süresidir. Hak düşümü süresinin sonunda ananın dava hakkı düşmektedir145. Ancak, dava açmada gecikme haklı bir sebebe dayanması halinde, söz konusu bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır (TMK. m.289/f.3). Haklı sebep, davacının kusuru olmadan dava açmaktan alıkoyan sebep olarak ifade edilmektedir. Hangi sebeplerin haklı bir sebep olarak kabul edileceği konusu hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır. Kocanın ağır derecede hasta olması, cezaevinde bulunması, ayıt etme gücünün geçici olarak kaybetmesi, savaş ve bulaşıcı hastalık dolayısıyla bir yerde mahsur kalması gibi haller haksız sebep olarak gösterilebilir146. Çocuk bakımından hak düşürücü süre farklıdır. Yeni Medeni Kanun’da çocuğun hak düşürücü süresi hüküm altına alınmıştı. Anılan TMK.m.303/II hükmü çocuk yönünden bir yıllık hak düşüm süresini kendisine kayyım atandığı tarihten itibaren başlayacağını işaret Kutoğlu, T, a.g.e, s.957. Özuğur, A, İ.(2010). Velayet, Vesayet, Soybağı, Evlat Edinme, Diğer Eşin Rıza ve Onamına Bağlı İşlemler, Ankara, s.293, Kutoğlu, T, a.g.e, s.958. 145 Akıntürk, T…, a.g.e, s.361, Dural…, a.g.e, s.285. 146 Baygın.(2002). Kan Bağına Dayanan Soybağı, AÜEHFD, 6(4), s.264 143 144 37 ediyordu. Ancak, söz konusu TMK hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından 27.10.2011 tarihli kararı147 ile iptal edilmiştir148. Babalık davasında davacı bakımından ispat babalık karinesine dayanılarak149 ispat edilebilmektedir. Babalık karinesi çocuğun doğmuş olma şartına bağlıdır. Çocuk doğmadan açılmış babalık davasının babalık karinesine dayanması halinde, çocuğun doğmasının beklenmesi gerekecektir150. Babalık karinesi aksi ispat edilmek suretiyle çürütülebilir. Bu durumda iki ihtimal karşımıza çıkmaktadır. Davalı, ya “çocuğun babası olmasının imkansızlığını” veya “bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu” kanıtlama suretiyle babalık karinesini çürütebilmektedir151 (TMK. m 302/III). 2.1.2.2. Soybağı Esasıyla Vatandaşlığın Kazanılması 2.1.2.2.1. Türk vatandaşı anadan doğan çocuklar Soybağı esasına dayanarak Türk vatandaşlığının kazanılmasında izlenen ilk yol çocuğun Türk vatandaşı anadan doğmuş olma şartıdır. Türk hukukunda ana ile doğurduğu çocuk arasındaki tabii soy bağı, aynı zamanda hukuki soy bağı olarak kabul edilmektedir (TMK.m282/2). TVK m.7/1’e göre, Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır. Yukarıda belirtiğimiz üzere söz konusu hüküm açısından çocuğun Türkiye içinde veya dışında doğmasının önemi yoktur152. 147 RG 21.07.2012. Ayrıntılı bilgi için bkz, Akıntürk…, a.g.e, s.362. 149 Çocuğun babasının tespitine yönelik “babalık karinesi” getirilmiştir. TMK m.302’ye göre, “ Davalının, çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder”. Soybağının tespiti davasında ispat yöntemleri için bkz. Tüzüner, Ö.(2013). Soybağının Tespiti Davasında Genetik Analize İlişkin Hükümlerin Değerlendirilmesi, AÜHFD, 62(4), s.1140-1158. 150 Akıntürk, T…, a.g.e, s.364, Dural, M,…, a.g.e, s.290. 151 Ayrıntılı bilgi için bkz. Akıntürk, T…, a.g.e, s.365, Dural, M…, a.g.e, s.292. 152 Güngör, G, a.g, e, s.54, Doğan, V, a.g.e, s.45, Nomer, E, a.g.e, s.68 148 38 Çocuğu doğuran ananın çocuğun hukuken anası olarak kabul edilmesinin sebebi, tabii analığın hukuki analığın hukuki esasını oluşturmasıdır. Bundan dolayı Türk anadan doğan çocuk, Türkiye içinde veya dışında, evlilik içinde veya evlilik dışında doğmuş ya da yabancı babadan olmuş olmasına bakılmadan, doğumu anında ve doğumundan dolayı Türk vatandaşlığını kazanacaktır. Bu noktada, devlet, “mahfuz yetkisine dayanarak” Türk vatandaşı anadan doğan çocuğa soy bağının kurulmasının kamu hukukundan kaynaklanan bir hukuki sonuç olarak, doğum anında Türk vatandaşlığını yüklemiş olmaktadır153. 2.1.2.2.2. Türk vatandaşı babadan doğan çocuklar Türk hukukunda Türk vatandaşı babadan doğan çocuğun Türk vatandaşlığını kazanması, evlilik içinde doğan çocuklar ve evlilik dışında doğan çocuklar olmak üzere iki başlık altında düzenlenmektedir. Biz de buna uygun olarak, Türk vatandaşı babadan doğan çocuğun Türk vatandaşlığını kazanma durumunu iki başlık altında inceledik. 2.1.2.2.3. Evlilik birliği içinde doğan çocuklar Türk hukukunda evlilik birliğinde doğan çocuğun babası Türk vatandaşı ve anası yabancı olması durumunda soy bağının kurulması açısından önem taşıyan “özel durumlar” düzenlenmektedir. Soy bağının kurulmasının tespitine yönelik “babalık karinesi” kabul edilmiştir154. Evlilik ilişkisi devam ederken doğmuş olan bir çocuk ile babası arasındaki soybağı, doğum anından itibaren kurulmuş olmaktadır. Bu durumda soybağının kurulması için kanunun aradığı şart, çocuğun evlilik sırasında doğmuş olmasıdır (TMK. m.285/I). TMK. m. 285/I bendi uyarınca “evliliğin ortadan kalkmasını izleyen üçyüz gün içinde doğan çocukların babasının koca olduğunu kabul eder”. Madde hükmünde geçen “üçyüz günlük süre” tip ilminin verilerine göre azamı gebelik süresidir. Buna göre, evlilik sona ermesini izleyen üçyüz gün içinde doğmuş olan çocuk, mutlaka evlilik içinde ana rahmine düşmüş 153 154 Güngör, G, a.g, e, s.55, Nomer, E, a.g.e, s.69, Doğan, V, a.g.e, s.51. Doğan, V, a.g.e, s.42, Güngör, G, a.g.e, s.55. 39 sayılır. Bazı durumlarda, istisnai olarak, çocuğun ana rahminde daha fazla kalmış olması durumunda ve bunun ispat edilmesi halinde çocuk kocaya bağlanabilecektir155. Böylece, evlilik birliği içinde doğan çocuğun Türk vatandaşı baba kanunun öngördüğü şartları yerine getirdiği takdirde söz konusu çocuk Türk vatandaşlığını kazanabilecektir. Ayrıca, evlilik birliği içindeki doğumlarda, ana veya babaya dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanılmasında, çocuğun yabancı ana veya yabancı baba vatandaşlığını kazanmış olması, çocuğun Türk vatandaşlığı kazanmasını engellemeyecektir156. 2.1.2.2.4. Evlilik birliği dışında doğan çocuklar TVK m.7/3’e göre, “Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi halinde Türk vatandaşlığını kazanır”. Evlilik birliği dışında doğan çocuğun babası Türk vatandaşı ve anası yabancı ülke vatandaşlığını taşıması durumunda, çocuk ile baba arasındaki mevcut doğal soy bağı, hukuki soy bağı olarak kabul edilmemektedir. Böyle bir durumda, söz konusu doğal soy bağının hukuki soy bağına dönüştürülmesi gerekmektedir157. Evlilik birliği dışında doğan çocuğun babası Türk ve anası yabancı olduğu için uygulanacak hukuk tespiti kanunlar ihtilafı kurallarına göre belirlenecektir. Türk hukukunda soy bağının kurulmasına ilişkin hüküm bulunmaktadır. MÖHUK m.16/1’e göre, “soy bağının kuruluşu, çocuğun doğum anındaki milli hukukuna, kurulmaması halinde çocuğun mutad meskeni hukukuna tabidir. Soy bağı bu hukuklara göre kurulamıyorsa ananın ve babanın, çocuğun doğumu anındaki milli hukuklarına, bunlara göre kurulamaması halinde ana ve babanın, çocuğun doğumu anındaki müşterek mutad mesken hukukuna, buna göre de kurulamıyorsa çocuğun doğum yeri hukukuna tabi olarak kurulur”. Madde hükmünün işaret ettiği üzere, Akıntürk, T…, a.g.e, s.330, Dural, M…, a.g.e, s.254. Doğan, V, a.g.e, s.43, Nomer, E, a.g.e, s.69, Güngör, G, a.g.e, s.55. 157 Doğan, V, a.g.e, s.45, Güngör, G, a.g.e, s.57. 155 156 40 soybağının kurulmasında bağlama kuralları sırasıyla nazara alınacaktır. Bu durumda bir önceki basamakta soybağının kurulması halinde bir sonraki basamağa gidilemeyecektir158. MÖHUK m.16/1 ile düzenlenen hükmün ana amacı, çocuğun soybağının kurulmasını güvence altına alma olduğu şüphesizdir. Anılan hüküm çocuğun menfaatini dikkate alarak, onun nesebinin kurulmasını düzenlemektedir. Öyleyse, bahse konu bağlama kuralı nesebin kurulmasında çocuk lehine en elverişli hukukun uygulanmasını amaçlamaktadır159. Evlilik dışında yabancı anadan doğan bir çocuğun Türk vatandaşlığını soy bağı esasına dayanarak kazanması için Türk vatandaşı bir erkekle arasında soybağının hukuken kurulması gerekmektedir. Şöyle ki, evlilik dışında yabancı anneden doğan ve Türk vatandaşı babadan doğan çocuk ile tabii baba arasında doğum anında “hukuken geçerli soybağı ilişkisi” bulunmamaktadır. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen evlilik dışı çocuk, soybağının kurulmasına ilişkin kanunun aradığı şartları yerine getirerek, Türk vatandaşı bir erkeğe soy bağıyla hukuken bağlanırsa Türk vatandaşlığını kazanacaktır160. Görüldüğü gibi, MÖHUK hükümleri evlilik birliği dışında doğan çocuğun babası Türk ve anası yabancı olduğu durumda soy bağını belirlenmesine ilişkin başvurulan hukuku açıkça tayın etmektedir. Böylece, evlilik birliği dışında doğan çocuğun Türk babası kanunun öngördüğü şartları taşıması halinde çocuk Türk vatandaşlını kazanabilmektedir. 2.1.2.3. Usulü Kişinin soybağı esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanması için kanunun öngördüğü maddi şartların yanı sıra şekli şartların da yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, soybağı esasına dayalı olarak, yurt içinde doğan çocuklar ve yurt dışında doğan çocuklar olmak üzere usulü şartlar üzerinde durulacaktır. Milletlerarası özel hukukta soybağının kurulmasına ilişkin bağlama kuralları için bkz Doğan, V.(2016). Milletlerarası Özel Hukuk, 3.Baskı, Ankara, s.309, Şanlı, C…, a.g.e, s137, Güngör, G, a.g.e, s.57, 159 Nomer, E.(2015). Devletler Hususi Hukuku, 21.Baskı, İstanbul, s.265. Benzer görüşler için bkz Şanlı, C.., a.g.e, s.138, Güngör, G, a.g.e, s.58. 160 Güngör, G, a.g.e, s.56, Tekinalp, G.(2016). Milletlerarası Özel Hukuk Bağlama Kuralları, 12.Baskı, İstanbul, s.210. 158 41 2.1.2.3.1. Yurt içinde doğan çocuklar Yurt dışında Türk vatandaşı ana veya babadan doğan çocukların nüfusa bildirilmesine ilişkin hükümler 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda161 düzenlenmiştir. Kanunun 15.maddesi uyarınca “Sağ olarak dünyaya gelen her çocuğun, doğumdan itibaren Türkiye’de otuz gün içinde nüfuz müdürlüğüne… bildirilmesi zorunludur ”. Bildirim yükümlülüğüne ilişkin hususlar ise Nüfus Hizmetleri Kanunun Uygulanmasına ilişkin Yönetmelikte162 yer almaktadır. Bildirim “ana, baba, vasi veya kayyım, bunların bulunmaması halinde, çocuğun büyük ana, büyük baba veya ergin kardeşleri ya da çocuğu yanında bulunduranlar tarafından, doğumu gösteren resmi belgeye veya sözlü beyana dayalı olarak da yapılır. Evlilik dışında doğan çocukların bildirimi ise ana, ananın küçük, kısıtlı veya ölmüş olması ya da velayetin kendinde alınmış olması durumunda çocuk için atanacak vasi veya kayyımları tarafından veya velayetin babaya verilmesi durumunda baba tarafından yapılır” (Yön.m.26). Görüldüğü üzere yurt içinde doğan çocuklar bulundukları nüfus müdürlüğüne bildirimde bulunmaları gerekir. Böylece çocuğun kanunun aradığı usul şartlarını yerine getirmesiyle Türk vatandaşlığını kazanacaktır. 2.1.2.3.2. Yurt dışında doğan çocuklar 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 15.maddesi kapsamında yurt dışında Türk ana veya babadan doğan çocuk hakkında altmış gün içinde dış temsilciliğe bildirilmesi gerekir. Kanunda bildirim yükümüne uymayanlara para cezası öngörülmesine rağmen yurt dışında gerçekleşen doğumlarda, bildirim yükümüne uyulmadığı görülmektedir163. Acaba, çocuğun tescilinin yapılmaması onun Türk vatandaşlığını kazanmasına engel teşkil edecek mi? Kanunda bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için idari para cezası öngörülmektedir. Özellikle yurt dışında yapılan doğumlarla ilişkin olarak, bildirim yükümlülüğüne uyulmamasının önüne geçebilmek için kanunda özel düzenleme yapılmıştır. Yönetmelikte yurtdışında yaşayan ve on sekiz yaşını tamamladığı halde doğuma ilişkin 161 RG.29.04.2006- 26153. RG. 23.11.2006- 26355. 163 Doğan, V, a.g.e, s.52. 162 42 bildirimde bulunmayan kişilerin durumu düzenlenmektedir. Buna göre “Yurt dışında yaşayan ve on sekiz yaşını tamamladığı halde doğumuna ilişkin bildirimde bulunmayan kişilerin aile kütüğüne tescili, Türk vatandaşı ana veya babadan dolayı Türk vatandaşlıklarının Bakanlıkça yapılacak inceleme sonucunda tespiti halinde mümkündür ” (Yön. m.8). Yönetmenliğin 10.maddesine göre “Bakanlıkça yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda Türk vatandaşı anadan doğduğu veya babadan olduğu tespit edilen kişinin, doğumundan itibaren Türk vatandaşı olduğu aile kütüğüne tescil edilir”. Buna mukabele, sunular bilgilerle çocuğun Türk vatandaşı ana veya babadan olduğunu ispat edilememesi halinde başvurunun Bakanlıkça reddedileceği belirtilmektedir (Yön.m.10/2). Sonuç olarak, çocuğun doğumuna ilişkin bildirimde bulunulmaması söz konusu çocuğun Türk vatandaşlığını kazanmasına engel teşkil etmez. Şöyle ki, çocuğun Türk vatandaşı ana veya babadan olduğu ispat edilmesi durumunda, kanunun öngördüğü işlemleri takip ederek, Türk vatandaşlığını kazanabilecektir. 2.1.2.4. Soybağı Esasıyla Türk Vatandaşlığını Kazanmaya İlişkin Bazı Hususlar Aşağıda soy bağına dayanılarak Türk vatandaşlığının kazanılmasında vatandaşlık kazanma anı ve seçme hakkını kullanarak vatandaşlıktan ayrılma üzerinde durulacaktır. 2.1.2.4.1. Vatandaşlığın kazanma anı Soybağı esasıyla vatandaşlık kazanılmada kazanma anının ne zamandan itibaren hüküm ve sonuç doğuracağı sorusunun aydınlatılması gerekir. Soy bağına dayanılarak Türk vatandaşlığının kazanılmasında kazanma anı olarak doğum anı mi ya da işlem anı mi esas alınacaktır. Yukarıda işaret ettiğimiz üzere kişi soy bağına dayalı olarak, doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Ancak kişinin Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için ana ve baba arasındaki soybağının hukuken geçerli bir şekilde kurulması gerekir. Doğuma ilişkin bildirimin yapılmaması veya tescile ilişkin gecikmeler soybağı esasıyla vatandaşlık kazanma anını etkilememektedir. Diğer bir ifadeyle, tescil işlemi hangi anda 43 yapılırsa yapılsın, soybağı esasına göre Türk vatandaşlığını kazanma anı çocuğun doğum anı esas alınmaktadır164. 2.1.2.4.2. Seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma imkânı Seçme hakkı eskiden kullanıldığı tabiri ile hıyar hakkı Fransızca ’da (droit d’option) yani, bir kişinin iki tabiiyetten birini seçmesi demektir165. Seçme hakkı ile Türk vatandaşlığının kazanılması kişinin kendi isteğiyle yetkili bir makam onayına gerek kalmadan bir devlet vatandaşlığının kazanılmasıdır166. Bireyin vatandaşlık ilişkisinin kesilmesi, vatandaşlığın kazanılmasıyla birlikte yetkili makam kararı yanında kişi iradesine bağlanabilen bir süreç olarak ifade edilmektedir. Genel olarak, milli hukuk sistemleri ülke menfaatlerine aykırı faaliyette bulunan kişilere yönelik olarak “vatandaşlıktan kovma” şeklindeki bir yaptırım olarak kabul etmişlerdir. Ayrıca, bireyin başka bir ülke vatandaşlığını kazanma amacıyla veya başka ülke vatandaşlığına sahip olması durumunda belirli şartları taşıma koşuluyla söz konusu hak tanınmaktadır167. Türk Vatandaşlık Kanunu, m.34/1.a kapsamında “Ana ya da babadan dolayı soy bağı nedeniyle doğumla Türk vatandaşı olanlardan yabancı ana veya babanın vatandaşlığını doğumla veya sonradan kazananlar” ergin olmalarından başlayarak üç yıl içinde kullanılmak üzere seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılma imkanı tanınmaktadır. Seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılmak isteyen kişi aynı zamanda başka bir devletin vatandaşlığını taşıması gerekir168. Söz konusu şart Türk Vatandaşlık Kanunun 34.maddesine dayanmaktadır. Buna göre “… vatandaşlığın kaybı ilgiliyi vatansız kılacak ise seçme hakkı kullanılamaz”. Anılan hüküm altında yatan ana gaye, vatansızlığı önleme olduğu söylenebilir. Doğan, V.(2015). Milletlerarası Özel Hukuk, Pratik Çalışmaları, Ankara, s.7, Nomer, E, a.g.e, s.157. Berki, O, F.(1970), a.g.e, s.281, Uluocak, N, a.g.e, s.102, Göğer, E, a.g.e, s.168-171. 166 Aybay, R, a.g.e, s.75, Berki, O, F, a.g.e, s.282, Uluocak, N, a.g.e, s.102. 167 Kibar, E. (2012). Prof. Dr İlhan Unat’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği 2012/1, Ankara, s.256. 168 Güngör, G, a.g.e, s.173. 164 165 44 Eşlerin seçme hakkının kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılması çocuğun vatandaşlığı üzerinde de muayyen ölçüde etki oluşturmaktadır. Kanunun 27/2.maddesi uyarınca “Eşlerden birinin çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybetmesi diğer eşin vatandaşlığına tesir etmez. Türk vatandaşlığını kaybeden ana yada babanın talebinin bulunması ve diğer eşin de muvafakat etmesi halinde çocukları da kendileri ile birlikte Türk vatandaşlığını kaybederler. Muvafakat verilmesi halinde hakim kararın göre işlem yapılır. Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını birlikte kaybeden ana ve babanın çocukları da Türk vatandaşlığını kaybeder ”. Böylece, seçme hakkını kullanmak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan ana veya babanın çocukları onlara bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybetmektedirler. 2.2. Kazak Hukukunda Soybağı Esası Çalışmamızın bu kısmında Kazak hukukunda soy bağı esası üzerinde durulacaktır. İlk olarak, Kazak hukukunda vatandaşlığa ilişkin yürürlükteki düzenlemelere geçmeden önce Kazak vatandaşlık hukukunun tarihi gelişimi izah edilecektir. Ardından Kazak hukukunda vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemeler ve soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığının kazanılması incelenecektir. 2.2.1. Tarihi Gelişimi Kazak hukukunun vatandaşlık tarihi uzun sürelik geçmişe dayanmaktadır. 8.yüzyılda bugünkü Kazakistan topraklarında yaşamış olan Oğuz, Kıpçak, Nayman, Karluk, Calayar, Argın ve Dulat gibi farklı Türk boyları 15.yüzyıla kadar “Altın Orda” devletinde ve daha sonra “Ak Orda” devletinde yaşamlarını sürdürmüşler169. Doğal olarak, söz konusu dönemlerde vatandaşlık, günümüz vatandaşlık kavramından farklı anlamda kullanılmıştır. Bu dönemlerde, vatandaşlık, kişinin oturduğu devlete aidiyeti sadakat bağı (tebaa) ile tespit edilmiştir. Bundan dolayı Kazak hanlıklarında yaşamlarını sürdüren kişiler Kazak Hanlıkları tabiiyetine sahip olarak kabul edilmiştir170. Akişev, Asilbekov, Baypakov.(1994). Kazakistan Tarihi: Ocherklar, Almata, s.110. Erofeeya, A.(2005). Ponyatiye i Printsipi Grajdanstva Rossiyskoi Federatsii, Moskova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Yayınlanmamış, s.3-5. 169 170 45 Kazak hukukunda vatandaşlığa ilişkin ilk yasal düzenlemeler Sovyetler Birliği döneminde yapılmaya başladığından çalışmamızın odak noktası Sovyetler Birliği döneminden itibaren Kazak vatandaşlık hukukunda yaşanan gelişmeler olacaktır. 2.2.1.1. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Döneminde Vatandaşlık 2.2.1.1.1. Genel olarak Ezici çoğunluklu Sovyet hukukçuları, genellikle, vatandaşlığı kamu hukukunun bir müessesi olarak görmüşler. Bütün Sovyetler Birliğine üye ülkeler düzeyinde devlet hukukunun önemli müessesini oluşturan vatandaşlık hukukunun uygulanmasına ilişkin kurallar Sovyetler Birliği mevzuatına göre belirlenmiştir. Söz konusu kurallar Sovyetler Birliği devletinin egemenlik haklarına dayandırılmış ve bu vatandaşlık konularını düzenlemeye yönelik özel kurallar koyma yetkisine bağlanmaktadır171. Bu dönemde vatandaşlığa ilişkin meseleler 1924 tarihli Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Anayasasında172 düzenlenmektedir. Vatandaşlığa ilişkin konular Anayasanın 2.bölümünde “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine Üye Devletlerin Bağımsızlığı ve Üye Devletler için Tek Vatandaşlık” başlığı altında düzenlenmiş ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tek vatandaşlığı tanımış ve SSCB’ye Üye Devletlerin her bir vatandaşı, SSCB vatandaşı olarak muamele görmüştür173. Sovyetler Birliği döneminde vatandaşlığa ilişkin birkaç yasa174 kabul edilmesine rağmen Sovyet vatandaşlığı tanımına yer verilmemiştir. Doktrinde söz konusu tanıma ilişkin birtakım açıklamalar bulunmaktadır. 1965 tarihli Sovyet Hukuk Ansiklopedisinde yer alan tanıma göre vatandaşlık “Bir kişinin bir devlete ait olma durumu olup devletin hem yurt 171 Ginsburgs, G.(1983). The Citizenship Law of The USSR, USA, s.19. Anayasanın Rusça ve İngilizce metini için bkz, web: http://www.hist.msu.ru/ER/Etext/cnst1924.htm, ve https://faculty.unlv.edu/pwerth/Const-USSR-1924(abridge).pdf, Erişim: 18.12.2016. 173 İnternet: 1924 Osnovnoi Zakon SSSR (1924 tarihli SSCB Anayasası), Web: http://www.hist.msu.ru/ER/Etext/cnst1924.htm#2,, Erişim. 27.02.2016. 174 Sovyetler Birliğine üye ülkelerin yeni ve eski vatandaşlık kanunlarının değerlendirmesi için bkz. Makaryan, Sh.(2005). Citizenship Acquisition and Naturalization of Immigrants in the 15 Former Soviet Union Republics: Conforming the World Culture or Following National Identity? Web: http://www.democracy.uci.edu/files/docs/conferences/grad/makaryanpaper.pdf. Sovyetler Birliği döneminde kabul edilen tüm Vatandaşlık Kanunlarının Rusça metni için bkz. Web: http://pravo.levonevsky.org/baza/soviet/sssr0889.htm, Erişim: 16.12.2016. 172 46 içinde hem de yurt dışında yasal olarak statüsünü belirleyen sabit bir yasa”175 şeklinde ifade edilmiştir. Başka bir tanıma göre “Sovyet vatandaşlığı, ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal hayatına aktif olarak katılma hakkı veren, anayasaya dayalı olarak, bir kişinin Sovyet sosyalist devletine dahil edilmesidir. Sovyet devleti kendinin karşılıklı hakları olduğu kadar kişiye de koruma sağlar”176. Son olarak, Sovyetler Birliğinin önde gelen bir grup uluslararası hukukçularının yaptığı bir tanıma göre “Vatandaşlık, fiilen bir kişinin belli bir devlette kalıcı olarak yaşamını sürdürmesi ve söz konusu bireyin hak ve yükümlülüklerinin tümünü içermesidir. Sovyet yurttaşlığı, bir kişinin Sovyet sosyalist devletine yasal olarak üye olması demektir”177 Görüldüğü üzere vatandaşlığa ilişkin yapılan tanımların ortak noktası devlete üyelik veya aitlik şeklinde ifade edilmiştir. Yapılan tanımların diğer bir ilgi çekici yönü vatandaşlığın az yada çok devletin mülkiyeti olduğu ve kendine özgü birkaç sınırlamalar saklı kalmak kaydıyla sahibinin söz konusu mülkiyet üzerinde tasarruf yapabileceği ve kullanabileceği izlenimi vermektedir178. Sovyetler Birliği hukukunda uyrukluk ve vatandaşlık arasında bir ayrım yapılmıştır. Buna göre vatandaşlık tamamen yasal bir statüye sahipken uyrukluk etnik bir köken anlamını ifade etmiştir. Sovyetler Birliği mevzuatı uyarınca her Sovyet kişisi sadece Sovyet vatandaşı değil aynı zamanda bir uyrukluğa da sahipti. Bundan dolayı her Sovyet vatandaşı Sovyetler Birliği toprağını oluşturan birçok ülkeden birine ait olmakla birlikte resmen Sovyetler Birliği vatandaşlığını da taşımıştır179. Sovyetler Birliği hukuk anlayışı bakımından vatandaşlık üç noktada toplanabilir180 İlk olarak, Sovyetler Birliğine üye üniter ve özerk devlet vatandaşları aynı zamanda Sovyetler Birliği vatandaşı (ipso facto) olarak kabul edilmiştir. Ancak kişi söz konusu devlet Shevstov, W.(1965). Grazhdanstvo (Vatandaşlık), Entsiklopedicheskii Slovar' Pravovykh Znanii-Sovetskoe Pravo (Sovyetler Hukuku Ansiklopedisi), Moskova, s.90. 176 Yuridicheskii Spravochnik Dliia Naseleniia (Popüler Hukuk Sözcüğü).(1968). Moskova, s24. 177 Gromyko, Golunskii ve Khvostov.(1960). Diplomaticheskii Slovar (Diplomatik Sözlük), Moskova, s.405. 178 Osakwe, Ch.(1980). Soviet Citizenship Law in Historical Perspective, The American Journal of Comparative Law 28(4), s.629. 179 Ginsburgs, G.(1983). a.g.e, s.193, Osakwe, Ch, a.g.e, s.630. 180 Osakwe, Ch, a.g.e, s.635. 175 47 vatandaşlığını taşımadan Sovyetler Birliği vatandaşı olabilmekteydi. Mesele, Federasyon vatandaşı olma gibi. İkinci olarak, hukuki bir kavram olarak vatandaşlık, vatandaşlık yasaları ile belirlenmiştir. Buna göre vatandaşlığın kazanılması ve kaybı pozitif hukuk meselesidir. Söz konusu meseleler doğal hukukla düzenlenmemelidir. Son olarak, Sovyet vatandaşlığının kazanılması veya kaybına ilişkin kararlar veya vatandaşlığın geri alınıp alınmaması konuları Sovyet devletinin özel yetkisi dahilindedir. Sovyetler Birliği döneminde kişinin kendi isteğiyle vatandaşlıktan ayrılması birçok bakımdan boşanma işlemi gibi algılanmıştır. Şöyle ki, vatandaşlıktan ayrılma işlemi yetkili makamlara yapılan başvuruyla gerçekleştirilmiştir. Aynı şekilde, boşanmada da taraflar hakkında resmen bir karar çıkarılmadığına kadar söz konusu işlem herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmamıştır. Evlilik ilişkisinin tek taraflı olarak sonlandırılması mümkün olmadığı gibi, Sovyet vatandaşlığının tek taraflı reddi de herhangi bir hukuki sonuç doğurmamıştır. Bununla birlikte, SSCB Yüksek Sovyet Divanı’nın kişinin Sovyet vatandaşlığından çıkmaya onay vermemesi yönündeki kararına karşı herhangi bir yüksek makama itiraz edilemezdi181. Yukarıda işaret edilen açıklamalara dayanarak şu sonuç çıkarılabilir. Sovyetler Birliği döneminde kişiye vatandaşlığını seçme hakkı tanınmadığı ve Sovyet mevzuatı kişinin bu hakkını kabul etmediği söylenebilir. Üstelikle, bu dönemde vatandaşlığa ilişkin konularda yargı yolu kapalı tutulmuştur. Sovyet devletinin kendi vatandaşlarına karşı böyle bir tutumu Sovyet Birliğine üye ülkelerin sömürge altında tutmanın bir görünümü olarak değerlendirilebilir. Ancak, devletin kişinin zorla kendi vatandaşlığında tutması ne devlet bakımından ne de kişi bakımından bir yararı olmayacağı aşikârdır. Sovyet vatandaşlık hukukuna göre Sovyet vatandaşlığı üzerindeki haklar ancak Sovyet yasaları tarafından tanınan hakları ifade etmiştir. Bahse konu hakkın yasal dayanağını SSCB Anayasası, üye ülke Anayasaları ve Sovyet devletinin çıkardığı diğer idari kural ve düzenlemeler oluşturmaktadır. Sovyetler Birliği ve üye devletler düzeyindeki yasal düzenlemelerde vatandaşlık özel hak olarak düzenlenmemiştir. Bu sebeple, söz konusu hak 181 Ginsburgs, G.(1970). Soviet Law and the Acquisition of Citizenship at Birth, The University of Toronto Law Journal, 20 (1), s.32, Osakwe, Ch, a.g.e, s.631. 48 da talep edilememiştir. Diğer bir deyişle, Sovyetler Birliği mevzuatı çerçevesinde, bireysel haklar bakımından, vatandaşlık hakkı ne anayasada ne de diğer yasalarda düzenlenmiştir182. Sovyetler Birliği döneminde vatandaşlık konusunda ilk düzenleme bu 1917 tarihli “İnsanları Sınıflara Ayırmanın Genel Kaidelerini Kaldıran Kararname” dir. Söz konusu Kararname, Sovyet devletinde ikamet eden toplumun tüm kesimini farklı hukuk kaidelerine tabi kılan düzenlemeleri ortadan kaldırmış ve insanları hiçbir ayrıma tabi tutmayan yeni hukuki düzenlemeler getirmiştir. Kararname ortak vatandaşlık kavramı getirmiş ve SSCB devleti içinde oturan belirli şartları taşıyan herkes “SSCB Vatandaşı” olarak kabul edilmiştir. Kararnamede yer alan “Vatandaşlık kavramı” gerçek kişiyi bir devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağ olarak tanımlanmıştır183. 2.2.1.1.2. 1924 tarihli ve 1938 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu Bu dönemde yaşanan diğer bir gelişme 1924 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu’dur. Kanun vatandaşlığa ilişkin konuları düzenlemektedir. Kanuna göre SSCB vatandaşlığının kazanılması doğumla ve yetkili makam kararı ile gerçekleşmektedir (m.3, 7). SSCB vatandaşlığının kaybedilmesi ancak yetkili makam kararı ile olabilmekteydi (m.9). Kanunda, evlenme yolu ile kazanılan yabancı vatandaşlığın eşlerin vatandaşlığını etkilemeyeceği kabul edilmiştir (m.5). Çocuğun evlat edinme yolu ile ülke vatandaşlığını kazanabilmesi için ilgili ülkenin bu konuda rızası aranmıştır (m.13). 1924 tarihli vatandaşlık yasasında ilave hükümler getirilmiştir. Buna göre kanunda öngörülen gruba dahil edilen kişilerin (örneğin, çocuğun vatandaşlığını belirlemeye ilişkin ana ve babanın anlaşma yapması ve bu anlaşmada Sovyetler Birliği vatandaşlığını tercih etmesi gibi) çoğunluğa ulaşması halinde kolaylaştırılmış vatandaşlık kazanma işlemleri getirilmiştir184. 182 Osakwe, Ch.(1978).The Theories and Realities of Modem Soviet Constitutional Law: An Analysis of the 1977 USSR. Constituon, University of Pennsylvania Law Review. s.1399, web: http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=4875&context=penn_law_review, Erişim: 15.12.2016 183 İnternet: Bundarsova, A.(2007). Vehi i İstoriya Osnovnogo Zakona (Kanun Tarihçesi ve Gelişim Süreci), Web: www.kazpravda.kz. Erişim:27.03.2016. 184 Ginsburgs, G.(1970). a.g.e, s.72. 49 Bir grup Sovyet hukukçuları kolaylaştırılmış işlemlerin kanunda öngörülmesi (de lege ferenda) gerektiğini belirterek buna ilişkin değerlendirmede bulunmuşlar. Söz konusu değerlendirmeler şöyle özetlenebilir185. - Vatandaşlık kazanmaya ilişkin kolaylaştırılmış işlemler federal yasa ile düzenlenmelidir. - Sorunun çözümlenmesi için en uygun yol Sovyetler Birliği topraklarında ikamet etmek şartıyla, Sovyet vatandaşlığına kabul etmek olacaktır. - Kolaylaştırılmış işlemelere ilişkin yönetmelikte kanunda öngörülen kişi grubunun çoğunluğa ulaşılmasından ne anlaşılması gerektiği açıkça belirtilmelidir. - Bu kişilerin yurt dışında ikamet etmeleri halinde SSCB'nin yurtdışındaki temsilcileri tarafından isteğe bağlı olarak Sovyet vatandaşlığına kabul edilebilir. Kanun koyucunun bahse konu hükümlerde böyle bir boşluk bırakmasının temelinde Sovyet yönetiminin vatandaşlık hakkının reddi yatmaktadır. Sovyet yönetiminin böyle bir tutumu doğal karşılanabilir. Şöyle ki, bu dönemlerde Sovyetler Birliğinde toplu olarak “hızlandırılmış” vatandaşlık kazandırma, yeniden vatandaşlık kazandırma ve vatandaşlıktan çıkarma, farklı durumlarda, bir ceza yöntemi olarak kullanılmıştır. Sovyetler Birliği döneminde vatandaşlık konuları sadece merkezi makamlar tarafından çıkarılan özel kararnamelerle Sovyet vatandaşlığının kazanılması ve kaybına ilişkin şartlar değiştirilebilirdi veya düzenlenebilirdi186. Bu dönemde kabul edilen vatandaşlığa ilişkin kanunlarda sık sık değişiklik yapıldığından söz edilebilir. 1931 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu, SSCB vatandaşlığının kazanılması konusunda yeni bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, SSCB Vatandaşlığının kazanılması ve kaybında yetkili makamda değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, vatandaşlığın kazanılması ve kaybı konusunda yetkili makam olarak SSCB Yüksek Sovyet Divanı (YSD) kabul edilmiştir187. Kishin, S.(1925). Sovetskoe Grazhdanstvo (Sovyet Vatandaşlığı), Moskova, s.48. Ginsburgs,G.(1970). ag.e, s.72. 187 Bundarsova, A, a.g.e. 185 186 50 1938 tarihinde yeni SSCB Vatandaşlık Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu Kanunun 2.madesine göre, aşağıdaki nitelikleri taşıyan kişiler SSCB vatandaşı olarak kabul edilmiştir: - “7 Ekim 1917 tarihinde, yani SSCB kurulana kadar kendi devletinin vatandaşlığında olanlar ve o tarihten kanunun yürürlük tarihine kadar (1938) Sovyet vatandaşlığını kaybetmeyenler - Kanunun şartlarına bağlı olarak vatandaşlık kazanan kişiler” 1938 tarihli Vatandaşlık Yasası eleştiriye açık hükümlerinden dolayı tartışmalara neden olmuştur. Şöyle ki, yasada aslı vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır188. Buna rağmen bazı yazarlar SSCB vatandaşlığının doğumla kazanılmasının temelinde kan esası ya da Sovyet vatandaşı ana ve babadan olan çocuğun Sovyet vatandaşı olacağını ileri sürmüşler189. Söz konusu görüş Sovyet vatandaşı bir ana veya baba soyunun yasal statüyle ilgili olduğu ölçüde yerindedir. Aynı şekilde, soybağı yoluyla çocuğun Sovyet vatandaşlığının kazanabilmesi için ne ana ve babanın talebi ne de doğum yeri (SSCB topraklarında ya da yabancı bir ülke topraklarında doğma) önemlidir190. Görüldüğü üzere 1924 ve 1938 tarihli vatandaşlık yasalarında birkaç çelişkili hükümler bulunmaktadır. Söz konusu yasalar Sovyet devletinin menfaati için hizmet ederken Sovyet vatandaşı menfaatinin geri plana bırakıldığı ortadadır. Bu da kişinin temel hakkının bir parçasını oluşturan vatandaşlık hakkının ihlal edildiğinin bir işareti olduğu söylenebilir. 2.2.1.1.3. 1977 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu 1977 tarihli SSCB Anayasası’ndan esinlenerek 1 Aralık 1978 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu kabul edilmiştir. Yeni Vatandaşlık Kanunu kendinde birçok evrensel ilkeleri barındırmıştır. 1978 tarihli SSCB VK’ nun 15.maddesine göre SSCB vatandaşlığını kazanmak isteyenlerin ırk, dil, millet, oturduğu yer ayrımı yapılmadan vatandaşlığa yetkili makam kararıyla karar alınabileceği belirlenmiştir. 188 Taracouzio, T.(1939). The Soviet Citizenship Law of 1938, Journal of International Law, 18(1), s.24. Lepeshkin, A.(1961). Sovetskogo Gosudarstvennogo Prava (Sovyet Vatandaşlık Hukuku), Moskova, s.465. 190 Voevodin, L ve Kravchuk, S.(1967). Gosudarstvennoe Pravo SSSR (SSCB Devletler Hukuku), Moskova, s.179. 189 51 1977 tarihli Vatandaşlık Yasası, 1938 tarihli Vatandaşlık Yasasından farklı olarak, daha ayrıntılı hükümler getirmektedir. Yasaya göre SSCB vatandaşlığı birkaç durumlarda kazanılmaktadır. Kişi Sovyet vatandaşlığını doğumla, yetkili makam kararıyla, evlat edinme ve seçim yoluyla kazanmıştır. Ayrıca, SSCB’nde bulunan kimsesiz çocuklar da Sovyet vatandaşı olarak kabul edilmiştir. Yeni Vatandaşlık Yasası soybağı esası ve doğum yeri esasına bağlı olarak Sovyet vatandaşlığını kazanmada birkaç yol öngörmektedir. Yasanın 11.maddesi uyarınca Sovyet vatandaşı ana ve babadan doğan çocuk, doğduğu yere bakılmaksızın, Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır. Yasanın 12.maddesinde ise Sovyet vatandaşı ana veya baba diğeri ise yabancı devlet vatandaşı ana veya babadan olan çocukların vatandaşlığına ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna göre, Sovyet vatandaşı ana veya baba diğeri ise yabancı devlet vatandaşı ana veya babadan olan çocuklar, doğum anında ana ve babanın mutad meskeni SB topraklarında olması kaydıyla, doğumundan itibaren Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır. Söz konusu ana babanın Sovyetler Birliğinde mutad meskeni bulunmaması halinde ana babanın her ikisinin de Sovyet vatandaşlığına rıza göstermesi durumunda, çocuk doğduğu andan itibaren Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır (m.12). 1977 tarihli Vatandaşlık yasası vatansız kişiler bakımından evrensel ilkeleri benimsemiştir. Yasanın 13.maddesine göre ana veya babadan birisinin Sovyet vatandaşı olması diğerinin vatansız olması veya vatandaşlığının belirlenememesi halinde, çocuğun doğduğu yere bakılmaksızın, çocuk doğduğu andan itibaren Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır. Böylece 13.maddenin uygulama alanı soy bağına bağlı olarak Sovyet vatandaşlığını kazanma bakımından daha genişletilmiştir191. Sovyet vatandaşlığı kazanmanın diğer bir yolu yetkili makam aracıyla olabilmektedir. Yasanın 15.maddesinde yabancı veya vatansız bir kişi ulusal köken, cinsiyet, eğitim düzeyi, dil ve ikametgah yerine bakılmaksızın Sovyet vatandaşlığına başvuruda bulunabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Yabancı ülke vatandaşı veya vatansız kişilerin bu yolla Sovyet vatandaşlığı kazanmalarında Sovyet yasaları dünyanın herhangi bir coğrafi bir bölgesi bakımından kota uygulamamıştır192. Bu yolla kazanılan vatandaşlığın diğer bir ilginç yönü, 191 Osakwe, Ch, a.g.e, s.635, Ginsburgs, G, a.g.e, s.76. Osakwe, Ch, a.g.e, s.635, Boguslavski, M.(1988). Private International Law: The Soviet Approach, The Netherlands, s. 36. 192 52 kişinin Sovyet vatandaşlığını kazanabilmesi için hiçbir şart aranmamasıdır. Sovyet vatandaşlığı kabulü için ön şart olarak ikamet ve yerleşme niyeti hatta dil şartı bile talep edilmemiştir193. 1977 tarihli Vatandaşlık Yasası kanunda öngörülen şartları yerine getirmesi halinde küçüklere (14 yaş altı) Sovyet vatandaşlığı kazanma hakkı tanınmıştır. Buna göre ana veya babadan birisinin Sovyet vatandaşı diğerinin ise yabancı ülke vatandaşı olması halinde çocuk Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır (m.20). Ana veya babadan birisinin Sovyet vatandaşı diğerinin ise vatansız olması halinde de, SB topraklarında çocuğun mutad meskeni bulunması şartıyla, Sovyet vatandaşlığını kazanmıştır (m.21). Kesin olarak söylenebilir ki, Sovyet vatandaşlığını kazanmak için başvurulan ilk yol seçme hakkı değildir. Çünkü 1977 tarihli Vatandaşlık Yasası çifte vatandaşlığı tanımamaktadır (m.8). Dolaysıyla, Sovyet vatandaşları yabancı devlet vatandaşına sağlanan haklar için talepte bulunamamışlar194. SB çifte vatandaşlıkla ilgili ortaya çıkabilecek ihtilafları ortadan kaldırmak adına diğer sosyalist devletlerle bir dizi ikili anlaşmalar imzalamıştır195. Sovyet vatandaşlığının kaybı bakımından vatandaşlık ilişkilerinin kesilmesi yetkili merciiler kararıyla gerçekleştirilebilirdi. Kişinin vatandaşlıktan çıkması yetkili makamlarca izin verilmedikçe Sovyet vatandaşlığını tek taraflı olarak reddetmek mümkün değildi. Vatandaşlıktan kaybı veya reddi konusunda SSCB Yüksek Sovyet Divanı’nın (YSD) yetkisi olmasına rağmen 1977 tarihli Vatandaşlık Yasası Sovyet vatandaşının vatandaşlıktan çıkma talebinde bulunamayacağı yönündedir196. Yasanın 17.maddesi uyarınca Sovyet vatandaşlığından çıkmak isteyen bir kişi “devlete karşı bir sorumluluğu”, “başka bir vatandaşa veya devlete karşı maddi bir yükümlülüğü”, “devam etmekte olan cezai devada davalı olması”, “nihai bir yargı kararının uygulanmasına karşı bir konu”, “SB devletinin ulusal güvenliğine aykırılık” söz konusuysa vatandaşlıktan çıkma talebi reddedilebilmiştir. 1977 tarihli Vatandaşlık Yasası, önceki vatandaşlık yasalarından farklı olarak, vatandaşlığa alınma ve kayı konusunda SB üye devletlerin yetkisini açıkça düzenlemiştir (m.26). Yasanın 27.maddesi uyarınca vatandaşlığa ilişkin tüm başvurular SSCB Yüksek Sovyet Divanı’na 193 Osakwe, Ch, a.g.e, s.636, Boguslavski, M, a.g.e, s.35. Chkhikvadze, V.(1978). Megdunarodnogo Prava (Uluslararası Hukuk), Moskova, s.151. 195 Osakwe, Ch, a.g.e, s.639. 196 Osakwe, Ch, a.g.e, s.639, Boguslavski, M, a.g.e, s.37. 194 53 (YSD) veya SB’ne üye devletlerin Yüksek Sovyet Başkanlığına yapılacaktır. Yurtdışında yapılan başvurular ise SB dış temsilcilikleri aracıyla sağlanacaktır. Görüldüğü üzere Sovyetler Birliği döneminde Sovyetler Birliği vatandaşlık yasalarının yerleşik gelenekleri korunmuştur. Bu bağlamda devletin vatandaşlık statüsü vermeye, reddine ve ya iptal etme gücünün mutlak olduğu ve yalnızca kendi kendine dayatılan sınırlamalara tabi olduğu vatandaşlık yasalarına yansıtılmıştır197. Diğer taraftan Sovyet vatandaşlarının pozitif haklarının korumasına ilişkin hükümlere yer verilmediği ve bu hakkın özel hak olarak düzenlenmediği belirtilmelidir. Dolaysıyla, vatandaşlık konularında Sovyetlerin ulusal yargı yetkisi sınırlandırıldığı ve Sovyetler Birliğinin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ancak ilave kural olarak dikkate alındığı söylenebilir. 2.2.1.2. 1991 tarihli Kazak Vatandaşlık Kanunu Kazakistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra ilk defa 20 Aralık 1991 tarihinde kendi Vatandaşlık Kanunu’na kavuşmuştur. Kazak Vatandaşlık Kanununda 1991 ve 2015 tarihleri arasında beş defa değişiklik yapılmıştır198. 2012 tarihli Kazak Vatandaşlık Kanunu dokuz bölümden oluşmaktadır. Bunlar, Amaç, Kapsam ve Tanımlar (m.1-9), Kazak vatandaşlığının kazanılması (m.10-18), Kazak vatandaşlığının kaybedilmesi (m.19-25), vatandaşlık hizmetlerinin yürütülmesi (m.26-28), Cumhurbaşkanının ve diğer yetkili makamların vatandaşlık kazanma konusundaki yetkileri (m.29-31), Kazak vatandaşlığını kazanmak için başvuruda bulunma ve bu vatandaşlığa başvuruda bulunan kişilerin dilekçelerinin yetkili makamlarca incelenmesi (m.32-38), vatandaşlık kazanma talep dilekçeleri ile ilgili kararlar ve ilgili hükümler (m.39-40), Kazak vatandaşlığının kazanılması ve kaybedilmesi konusunda yetkili makam ve kişilerin kararlarına karşı itiraz yolu (m.41), Kazakistan Cumhuriyeti’nin kabul ettiği uluslararası sözleşmelere ilişkin hükümleridir (m.42). 197 Osakwe, Ch, a.g.e, s.643. Söz konusu değişiklikler: 3 Ekim 1995 tarihli 1017 sayılı yasa, 17 Mayıs 2002 tarihli 322 sayılı yasa, 4 Ekim 2004 tarihli 600 sayılı yasa, 20 Aralık 2004 tarihli 13 sayılı yasa ve 27 Nisan 2012 tarihli 63 sayılı yasayla yapılmıştır. Yapılan son değişiklik için bakınız: http://www.refworld.org/pdfid/502caf112.pdf, Erişim:12.03.2016. 198 54 2.2.2. Soybağı Esası 2.2.2.1. Kazak hukukunda soybağının kurulması Kan esası, kişinin doğum anında soy bağı ile bağlı olduğu ana veya babasına bağlı olarak kazandığı vatandaşlıktır. Çocuğun, soy bağı esasına dayanarak vatandaşlık kazanılmasında çocuğun doğduğu yer önem taşımamaktadır. Önemli olan husus, çocuk ile ana veya babası arasında soybağının kurulmasıdır199. Soy bağı esasından hareketle, kişinin Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için ana veya baba ile çocuk arasından hukuken geçerli bir soy bağının kurulması gerekir. Söz konusu kişinin hukuken geçerli soy bağının kurulması ile kişi Kazak vatandaşlığını kazanacaktır. Ayrıca, ana veya baba ile çocuk arasında kurulan tabii ilişki yeterli görülmemektedir. Kanun koyucu, bu ilişkinin aynı zamanda hukuken tanınmış olma şartı aramaktadır. Kazak vatandaşlık hukukunda da soy bağına dayanılarak kazanılan vatandaşlık ana esas olarak kabul edilmektedir (KVK. m.10). Kazak hukukunda soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığını kazanma esasları düzenlenmektedir. “Evlilik birliği içinde ana babanın ikisinin de Kazak vatandaşı olması”, “evlilik birliği dışında ana babanın ikisinin de Kazak vatandaşı olması”, “ana veya babadan birinin Kazak vatandaşı olması” halleri soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığının kazanma yolları olarak yer almaktadır. 2.2.2.1.1. Evlilik KVK m.11’e göre çocuğun doğum anında ana ve babanın ikisi de Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşı ise çocuk doğumundan itibaren Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanır. Söz konusu madde hükmüne göre çocuğun doğum anında ana ve babanın Kazakistan vatandaşı olması Kazakistan vatandaşlığını kazanma için yeterli görülmüştür. Böyle bir durumda, çocuğun doğum yeri önem taşımamaktadır. Çocuğun evlilik ilişkisine dayanarak Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için ana ve baba arasında hukuken geçerli bir evlilik ilişkisinin bulunması gerekir. Bu bağlamda eşler 199 Çudakov, M, F.(1998). Kanstitutsionnoye Gosudarstvennoe Pravo Zarubejnıx Stran, Moskova, s.249-250. 55 arasındaki hukuken geçerliği bir evliliğin mevcudiyeti kanunun öngördüğü maddi ve şekli şartlara bağlıdır. Evliliğe ilişkin maddi şartlar bakımından evlenme ehliyeti ve evlenme engelleri esas alınmaktadır. Bir kişinin evlenme ehliyetine ehil olabilmesi için erginlik yaşına ulaşmış olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Kazak aile hukukuna göre genel evlenme yaşı ön sekizdir. Ancak bazı istisnai durumlarda yetkili makam kararıyla bu yaş iki yaşa kadar indirilebilir (KEAK.m.10)200. Bununla birlikte aynı cinsler arasındaki evlilikler, evlenecek taraflardan birinin hâlen bir başkasıyla evli olması, yakın akrabalar arasındaki evlilikler, evlat edilen ve evlat edinenler arasındaki evlikler, taraflardan birinin akıl hastalığı bulunması gibi durumlar evlenme engelli teşkil etmekte ve bu tür evlilikler Kazak hukukuna göre geçersizdir (KEA.m.11). Görüldüğü üzere çocuğun evliliğe dayanarak Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için hukuken geçerli bir evlilik ilişkisinin bulunması ön şarttır. Kanunun aradığı evliliğe ilişkin şartları taşıyan ana ve babadan olan çocuk bu evliliğe dayanarak Kazak vatandaşlığını kazanacaktır. 2.2.2.1.2. Tanıma KMK’da evlilik birliği içinde babanın koca olmasının aile kütüğüne bağlı olarak belirleneceği kabul edilmektedir. Buna göre, aile kütüğünde aile üyeleri olarak kayıt edilenler ile hukuken geçerli bir soybağı kazanılmaktadır201. Evlilik dışında doğan çocuğun tanınması çocuğun anası ile babasının birlikte evlenme dairelerine başvurmalarıyla hukuki geçerlilik kazanmaktadır. KMK. m. 46/4’e göre çocuğun anasının vefat etmesi, çocuğun anasının ehliyetinin olmaması veya çocuğun anasının oturduğu yerin bulunmaması veya çocuğun anasının velayet hakkının hakim kararıyla RG.26.11.2011-518. Kanununun İngilizce metni için bkz. http://online.zakon.kz/Document/?doc_id=31583872#pos=3;-237, Erişim: 24.12.2016. 201 KMK.m.50’ye göre, 1 Babalığın tanınması, ana veya babanın ana veya baba olarak tanınması için birlikte nüfus memuruna dilekçe veren ana, fiilen çocuğun babası olarak bilenen, çocuğun vasisinin ve on sekiz yaşını dolduran çocuk tarafından mahkemede babalık davası açılabilir. 2 Çocuğu gerçek babası olup olmadığı iddiası ile dava açma talebi, eğer babanın çocuğun fiilen babası olmadığı belli ise babalık davası redd edilir. 3 Eğer çocuğun doğumu yapay döllenme yolu ile gerçekleşmiş ise, babalık davasının mahkemede açılmasına doğumun yapay döllenme yolu ile gerçekleşmesi engel teşkil etmez. 200 56 kaldırılması veya kısıtlanması durumunda baba ile çocuk arasında soy bağının kurulması için çocuğun vasi veya kayyımının izniyle veya bu da olmadığı hallerde mahkeme kararıyla baba yetkili makama başvuru yapabilecektir. KMK.m.47’ye göre, “istisnai bir durum olarak, çocuğun doğum anında ana babası birlikte veya sadece babası babalığın tanınması için yetkili makama dilekçe verememiş ise, baba ile çocuk arasında soy bağının kurulması için, çocuğun ergin olduktan sonra kendisinin veya fiilen bakmakta olanın mahkemeye verdiği dilekçe ile babalık mahkeme kararı ile tanınacaktır”. Kanun hükmünden hareketle babalığın mahkeme kararı ile tanınması çocuğun ergin olduktan sonra kendisinin yetkili mahkemeye başvurusu ile gerçekleşmektedir. Kazak hukukunda babalığın tanınması çocuğun anası veya çocuk 18 yaşını doldurduktan sonra kendisi tarafından mahkemede babalık davası açabilmektedir. Ayrıca, KMK.m.50.2’ye göre çocuğun doğumu yapay döllenme yoluyla gerçekleşmiş olması halinde babalık davasının mahkemede açılmasına doğumun yapay döllenme yoluyla gerçekleşmiş olması engel teşkil etmeyecektir. Görüldüğü üzere tanıma ana babanın birlikte veya ancak babanın yetkili makamlara başvurmasıyla gerçekleşmektedir. Buna mukabele, çocuk ergin olduktan sonra babalığın tanınması için başvura bulunabilmektedir. Söz konusu yetkili makam aile daireleri veya yetkili mahkeme olabilmektedir. 2.2.2.1.3. Babalık hükmü Kazak hukukunda çocuk ile baba arasındaki soybağının yetkili mahkemece belirlenmesine babalık hükmü veya babalık davası denilmektedir. KMK’da babalık hükmü veya babalık davasına ilişkin takip edilecek hukuki süreç düzenlenmektedir. KMK. m.50.1’e göre “babalık davası; çocuğun doğumuna ilişkin kayıt defterinde çocuğun ana veya babası olarak gösterilenlerin, fiilen çocuğun anası veya babası olarak tanınan kişilerin, çocuğun ergin olmasından sonra kendisinin, çocuğun vasisinin, (hakim kararıyla ile ehliyete sahip olmayanların koruyucularının) talepleri dikkate alınarak açılacaktır”. 57 2.2.2.2.Vatandaşlığın soybağı esasıyla kazanılması 2.2.2.2.1. Evlilik birliği içinde veya dışında ana veya babanın ikisinin de Kazak vatandaşı olması KVK.m.11/1’e göre çocuğun doğum anında ana ve babanın ikisi de Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşı ise çocuk doğumundan itibaren Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanmaktadır. Bu durumda çocuğun Kazakistan sınırları içinde veya dışında doğması önemli değildir. Bu noktada belirtilmesi gereken husus, KVK’da çocuğun Kazak vatandaşı anaya veya babaya bağlı olarak Kazak vatandaşlığını kazanması çocuğun evlilik birliği içinde doğma şartına bağlı olmamasıdır. Kanun koyucu, çocuğun ana ve babasının ikisinin de Kazak vatandaşı olmaları çocuğun Kazak vatandaşlığını kazanması için yeterli görmüştür. Üzerinde durulması gereken diğer bir husus, ana ve babanın vatandaşlığını değiştirmesi halinde çocuğun hangi vatandaşlığını kazanacağı sorusudur. KVK’nın 22.maddesine uyarınca, ana ve babanın her ikisinin Kazak vatandaşlığını kazanması veya Kazak vatandaşlığından çıkması halinde, ön dört yaşını doldurmamış çocuklar ana ve babalarının vatandaşlığını takip edeceği belirlenmektedir. Kanun hükmünden hareketle, ana ve babanın her ikisinin Kazak vatandaşlığını kazanması veya Kazak vatandaşlığından çıkması durumunda çocuğun vatandaşlığı ana babasının vatandaşlığına bağlı kalmaktadır. Söz konusu kanun hükümlerinden on dört yaşını doldurmuş çocukların kendi vatandaşlığını belirleme hakkı olduğu çıkartılabilir. Ancak, bu durumda çocuğun Kazak vatandaşlığını kazanma ve Kazak vatandaşlığından çıkmaya ilişkin takip edeceği usul ve esaslar genel esaslara mı tabi olacak ya da buna ilişkin özel hükümler mı uygulanacak sorusu cevapsız kalmaktadır. Kanımızca, kanun koyucunun söz konusu durumun aydınlatılmasına yönelik açıklayıcı hükümler getirmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. 2.2.2.2.2. Kazak vatandaşı ana veya babadan doğan çocuklar KVK.m.12’ye göre, Ana veya babanın birisinin farklı devlet vatandaşlığına sahip olması halinde çocuk Kazak vatandaşı ana veya babasına bağlı olarak Kazak vatandaşlığını 58 kazanabilecektir. Ancak bu yolla çocuğun Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için kanunun öngördüğü belirli koşulları taşıması gerekir. Söz konusu şartlar çocuğun doğduğu yere ve ana veya babanın ikametgah yerine dayandırılmaktadır. KVK.m.12’ye uyarınca, ana veya babadan birinin Kazak vatandaşlığı olması durumunda çocuğun Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için aşağıdaki şartları taşıması gerekmektedir: - Çocuğun Kazak topraklarında doğması - Çocuk Kazak topraklarının dışından doğmuş ancak çocuğun Kazak vatandaşı ana veya babasından birinin ikametgâhı Kazakistan’da bulunması Kazak hukukunda çocuğun Kazakistan Cumhuriyeti sınırları dışında doğması halinde ana veya babanın Kazak vatandaşı olma şartıyla, ana ve babaya çocuğun vatandaşlığını yazılı bir anlaşmayla belirleyebilme hakkı tanınmaktadır. KVK. m.12.2’ye göre, Çocuk, Kazakistan Cumhuriyeti sınırları dışında doğmuş, ancak doğum anında ana ve babası veya onlardan biri Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşı ise ama yurt dışında ikamet etmekte ise, çocuğun vatandaşlığı ana babanın yazılı şekilde yapmış oldukları anlaşmaya göre tespit edilir. Bahse konu hükmün vatandaşlık konusunda oldukça liberal bir düzenleme olduğundan sözedilebilir. Şöyle ki, çoğu ülke hukukları vatandaşlığı belirleme konusunda böyle bir hak tanımamaktadır. Ancak, ana ve babanın çocuğun vatandaşlığını belirlemeye ilişkin yapılan yazılı anlaşmanın hukuken geçerlilik kazanması için söz konusu hüküm açık bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Kanun koyucu muhtemelen anılan hükmü getirme konusunda 1924 tarihli SSCB Vatandaşlık Yasasından esinlenmiştir. Çünkü 1924 tarihli SSCB Vatandaşlık Yasasında da benzer hükümler söz konusu idi202. Diğer bir ihtimal, ana veya babadan birinin Kazak vatandaşı diğer eşin ise vatansız olması durumudur. KVK.m.12.3’e göre, “çocuğun doğum anında ana veya baba Kazak vatandaşı ise, ama diğer eşin (ana veya babanın) vatandaşlığı belli değil ise veya vatansız ise doğum yerine bakılmaksızın çocuk Kazak vatandaşlığını kazanacaktır”. Kanun koyucunun getirdiği bu hüküm vatansızlığı önlemeye yönelik olduğundan sözedilebilir. Çünkü çocuğun ana veya babasından birinin Kazak vatandaşı ve diğerinin vatansız olması durumunda, kanun koyucunun çocuğa Kazak vatandaşı olma imkânı tanımaması halinde çocuk vatansız ana veya babasına bağlı olarak vatandaşlık 202 Söz konusu yasa içeriği yukarıda incelenmiştir. Bkz. 1924 ve 1938 tarihli SSCB Vatandaşlık Kanunu, s.44. 59 kazanamayacaktı. Böylece, çocuğun ana veya babasından birinin vatansız ve diğerinin Kazak vatandaşı olması halinde çocuğa Kazak vatandaşlığını kazanma hakkı tanınmaktadır. 2.2.2.2.3. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun ana veya babasının Kazak vatandaşı olması Kazak hukukunda çocuğun ana veya babaya bağlı olarak Kazak vatandaşlığının kazanması evlilik olgusuna dayandırılmamıştır. KVK.m.11’e göre çocuğun doğumu anında ana ve baba Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşı ise çocuk doğum yerinden bağımsız olarak Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanır. Kazak vatandaşlık hukukunda çocuğun soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığını kazanması için çocuğun ana veya baba arasındaki tabii soy bağının hukuki soy bağı olarak kabul edilmesi gerekir. KMK. m. 46.2’ye uyarınca evlilik birliği içinde doğan çocukların vatandaşlığı, çocuğun ana ve babasının evlilik cüzdanı ile belirlenecektir. Çocuk ile ana arasında soy bağının kurulması kolaydır. Şöyle ki, çocuğu doğuran ana çocuğun anası olarak kabul edilmektedir. KMK.m. 46’ya göre çocuk ile ana arasındaki soy bağı ananının doğum yaptığı tıbbi müessesenin ananın doğum yaptığını kanıtlayan kayıt belgeleriyle tespit edilir. Doğuma ilişkin resmi kayıtların bulunmaması durumunda ana ile çocuk arasındaki soy bağının tespiti, şahitlerin görüşleri ve doğum hakkında diğer kanıtların gösterilmesi ile ispat edilecektir. Ana ile çocuk arasındaki soy bağının tespit edilmesi bakımından çocuğu doğuran ananın her yolla tespit edilmesi, soy bağının var olması için yeterli görülmektedir203. Çocuk ile baba arasında soy bağının tespiti daha zor şartlarda olabilmektedir. Bundan dolayı, Kazak hukukunda da Türk hukukunda olduğu gibi babalık karinesi kabul edilmiştir. KMK.m.52’ye göre babanın vefat etmesinden veya evliliğin sona ermesinden itibaren iki yüz yetmiş gün içinde doğan çocuğun babası, aksi durum ispat edilmedikçe kocadır. Kazak hukukunda çocuğun ana veya babaya dayalı olarak Kazak vatandaşlığını kazanması ilke olarak ana veya baba vatandaşlığına bağlanmaktadır. Başka bir deyişle, çocuğun ana 203 Didenko, a.g.e, s.104. 60 veya babaya bağlı olarak Kazak vatandaşlığını kazanması açısından ana ve babaya eşit haklar sağlanmaktadır204. 2.2.2.3. Usulü Soy bağına bağlı olarak vatandaşlık kazanmada, çocuğun ana veya babasına bağlı olarak vatandaşlığı kazanması için ilgili makamlara başvuruya gerek kalmamakta ve çocuk kendiliğinden vatandaşlık kazanmaktadır. Ancak, doğumun hukuki geçerlik kazanabilmesi için kanunun aradığı şartların yerine getirilmesi gerekir. Kazak hukukunda çocuğun soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için usule ilişkin şartlar 205 yerine getirilmektedir. Soy bağına dayalı olarak çocuğun Kazak vatandaşlığını kazanmasında usule ilişkin hususlar KMK’da düzenlenmektedir. KMK. m.49.1’e göre evlilik içinde doğan çocukların ana veya babanın aile kütüklerine kayıt edilmesi, ana veya babanın yetkili makama bu konuda verdiği talep dilekçesi ile olabilmektedir. Evlilik dışı doğum halinde, aile kütüklerine, çocuğun anası olarak yazılması ananın verdiği dilekçe ile babası olarak yazılması ise ana ve babanın tanınması ile veya babalık davası ile mümkündür. Usule ilişkin diğer bir husus evlilik dışında doğan çocuklar açısından önem taşımaktadır. KMK. m.49.3 uyarınca çocuk evlilik dışı ilişkiden doğmuşsa, bu durumda ana veya babanın birlikte verdiği dilekçe veya soybağının mahkeme kararı ile kurulması söz konusu değilse, Alisher, A.(2008). Karşılaştırmalı Olarak Kazak ve Türk Hukukunda Vatandaşlığın Kazanılması, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Yüksek lisans Tezi, Ankara, s.59. 205 KMK..m.46’de soy bağının tespitine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir. Buna göre, 1. Çocuk ile ana arasında soy bağının tespiti, ananın doğum yaptığı tıbbi müessesenin ananın doğum yaptığın ispatlayan kayıt belgelerini vermesine bağlı olur. Ananın doğumuna ilişkin resmi kayıtların bulunmaması durumunda ana ile çocuk arasındaki soy bağının tespiti, şahitlerin görüşleri ve doğum hakkında diğer kanıtların gösterilmesi ile ispat edilir. 2. Evlilik birliği içinde doğan çocukların vatandaşlığı anası ve babasının evlilik cüzdanı ile tespit edilir. 3. Çocuk ile baba arasındaki soy bağı ilişkisinin kurulması babalık karineye dayanır. Buna göre, babanın vefat etmesinden veya evliliğin sona ermesinde başlayarak iki yüz yetmiş (270) gün içinde doğan çocuğun babası, aksi ispat edilmezse, kocadır. 4. Babanın koca olarak bilinmesi, babanın çocuğun anası ile birlikte nüfus memuruna verdiği dilekçine bağlıdır. Çocuğun anasının vefat etmesi veya ana olma hakkı mahkeme kararı ile alınması ve ananın nerede oturduğu belli olmaması durumlarında çocuk ile ana veya baba arasındaki soy bağı çocuğun vasinin veya kayyımının iznine bağlı olarak mahkeme kararı ile kurulur. 5. On sekiz yaşından büyüklerin baba olarak tanınması onların muvafakatine bağlıdır. Fakat, bu kişilerin ehliyetleri olmadığında onların baba olarak tanınması vasisinin veya kayyımının rızasına bağlıdır. 204 61 çocuğun doğumu hakkındaki kayıt defterine (kütüğüne) çocuğun soyadı anasının isteğine göre yazılacaktır. KMK.m.49.4’e göre çocuğun döllenmesinin yapay yollardan olması halinde, bu şekilde dünyaya gelen çocukların ana veya babaları, yapay yollardan çocuk doğmasını kabul edenler şeklinde kabul edilmektedir. Çocuğun doğum kayıt defterine bu yapay yollarla çocuk doğuran ana veya babanın soyadı yazılacaktır. 2.2.2.4. Soybağı esasıyla vatandaşlık kazanma hüküm ve sonuçları 2.2.2.4.1. Vatandaşlık kazanma anı Kazak hukukunda soy bağına bağılı olarak kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade etmektedir. Çocuk doğduğu andan itibaren ana veya babasına bağlı olarak Kazak vatandaşlığını kendiliğinden kazanmaktadır. Ancak, çocuğun soy bağına dayalı olarak Kazak vatandaşlığının doğduğu andan itibaren hüküm ifade etmesi için kanunun aradığı şartların yerine getirilmesi yeterlidir. Kazak hukukunda soybağı uç yolla kurulmaktadır. Bunlar evlilik, tanıma ve babalık hükmüdür. Anılan yollardan biri soybağının kurulması için yeterli görülmekte ve çocuk bu yolla kazak vatandaşlığını kazanabilmektedir. Buna mukabele, yukarıda işaret ettiğimiz üzere soybağının hukuken geçerlilik kazanması muayyen şartlara tabi tutulmaktadır. Soybağı esasına bağlı olarak kanunun aradığı şart ana babanın veya ana babadan birinin Kazak vatandaşlığını taşıması halidir. Bu yolla kazanılan vatandaşlıkta çocuğun nerede doğduğuna bakılmaksızın hüküm ifade etmektedir. Böylece, çocuk doğduğu andan itibaren ana babasına bağlı olarak aslı vatandaşlık kazanmaktadır. 2.2.2.4.2. Seçme hakkı yoluyla Kazak vatandaşlığından ayrılma imkânı Kazak hukukunda kişinin Kazak vatandaşlığından ayrılmak istemesi durumunda herhangi bir hukuki bir engel bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, vatandaşlıktan çıkma sadece yabancı bir devlet vatandaşlığa sahip olmak amacıyla Kazak vatandaşlığından ayrılmak 62 isteyen kişiye tanınmış kanuni bir imkandır206. Ancak Kazak hukukunda çift vatandaşlığın tanınmadığı dikkate alındığında, kişinin bu hakkını kullanarak vatansızlığa düşme ihtimali yüksektir. Kazak vatandaşlığından ayrılmak isteyen kişinin talebi Kazakistan Cumhurbaşkanı onayına bağlı kılınmıştır (KVK.m.29). Bu bağlamda iletilen Kazak vatandaşlıktan çıkma talebine ilişkin Cumhurbaşkanının onay verip vermemesi konusunda takdir yetkisi bulunmaktadır. Seçme hakkı yoluyla Kazak vatandaşlığından çıkmak isteyen kişi, kanununda öngörülen şartları taşıması halinde, İçişleri Bakanlığına başvuruda bulunacaktır (KVK.m.30). Seçme hakkı yoluyla Kazak vatandaşlığından ayrılmak isteyen kişinin başvuru taleplerini yürütmeye yetkili makam İçişleri Bakanlığıdır. Yurt dışından yapılan başvuru talepleri ise Dışişleri Bakanlığı aracıyla sağlanacaktır (KVK.m.31). Seçme hakkı yoluyla vatandaşlıktan ayrılma çağdaş vatandaşlık yaslarının ayrılmaz bir özelliği olduğu gibi Kazak Vatandaşlık Kanununda da buna ilişkin hükümlerin yer verilmesi yerinde olmuştur. Ancak kanunun koyucu seçme hakkı yoluyla vatandaşlıktan ayrılmaya ilişkin hükümler getirirken söz konusu hakkın kullanımına ilişkin hükümlerin belirtilmesi de önemlidir. Buna mukabele seçme hakkı yoluyla vatandaşlıktan ayrılmanın izne tabi tutulması bu hakkının kullanımını engelleyebilir. Dolaysıyla bu hakkın kullanımı kişi iradesine bağlı oluğuna göre hakkın kullanımının izne tabi tutulması seçme hakkı yoluyla vatandaşlıktan ayrılmanın özelliğini önemli ölçüde kaybettirecektir. Görüldüğü üzere seçme hakkını kullanarak Kazak vatandaşlığından ayrılma yetkili makam iznine bağlanmıştır. Bu hakkın kanunundan doğan bir hak olduğu dikkate alındığında Kazak vatandaşlığından ayrılmak isteyen kişinin, kanunun aradığı şartları taşıması halinde, vatandaşlıktan çıkma talebinin olumlu sonuçlandırılması gerektiği söylenebilir. Aksi takdirde, seçme hakkının kullanımı engellenmiş olur ve kanunda düzenlenen seçme hakkının bir anlamı kalmaz. Kişinin kanunun aradığı şartları taşımasına rağmen vatandaşlıktan çıkma talebi hakkında olumlu sonuç alamaması halinde işlem sırasında karşılaşılabilecek keyfi davranışlara karşı yargı yolu açıktır. 206 Suleymanov, M.(1997). Mejdunarodnoye Çastnoye Pravo (Uluslararası Özel Hukuk), Almatı, s.97. 63 3. BÖLÜM TOPRAK ESASIYLA VATANDAŞLIĞIN KAZANILMASI Yukarıda asli vatandaşlığın kazanılmasında kan esası (soybağı/nesep) ve toprak (doğum yeri) esası olmak üzere iki sistem bulunduğundan bahsetmiştik. Günümüzde birçok Avrupa ülkesinde soy bağına dayalı vatandaşlık kazandırılmakla birlikte toprak esasına bağlı olarak da vatandaşlığın kazandırıldığı görülmektedir207. Doktrinde toprak esasının meşruiyeti, bir devlette doğmuş olan kişinin doğal olarak bu devlette yaşayacağı, bu devlette bulunan toplumun kültür, görüş ve duyuş tarzlarını kabul edeceği ve bu toplumun oluşturduğu gruba katılacağı düşüncesine dayanmaktadır208. Diğer bir görüşe göre ise, toprak esası, kişinin ana babasının tabiiyeti ne olursa olsun, doğduğu ülkede yaşamını geçireceği büyük bir ihtimal olduğuna dayandırılmaktadır. Durum böyle olunca, gerek kişi gerek kişinin yaşamının sürdürdüğü ülke için, en iyi çözüm tabiiyetin doğum yeri esası ile bağlanmasıdır. Bu sebeple, bir kişi içinde bulunduğu toplumun ananelerinin ve müşterek gayelerinin etkisi alında kalacaktır209. 3.1. Türk Vatandaşlık Hukukunda Toprak Esası Doğum yeri esasında (toprak esası) kişinin doğduğu devletin vatandaşlığını kazanması kabul edilmektedir. Doğum yeri esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanma, Türk hukukunda anayasal bir ilke olarak kabul edilmemiştir. Ancak söz konusu vatandaşlık kazanma esası istisnai bir esas de değildir. Genel olarak, bu esasa dayalı olarak vatandaşlık kazanma “vatansızlık hallerinin önüne geçmek” için kabul edilen asli vatandaşlık kazanma yoludur210. Toprak esasına dayanılarak kazanılan vatandaşlık, asli ve mutlak vatandaşlık niteliğini taşımaktadır. Ancak, “kişinin vatandaşlığını serbestçe seçme” hakkının bulunduğu Berki, O, F.(1970), a.g.e, s.156, Fişek, H, a.g.e, s.40, Uluocak, N, a.g.e, s. 29, Güngör, G, a.g.e, s.62, Doğan, V, a.g.e, 31, Nomer, E, a.g.e, s.72, Anbarlı Bozatay, Ş.(2010). 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na Göre Türk Vatandaşlığının Kazanılması, Yönetim Bilimleri Dergisi, 8.(2), s.172. 208 Berki, O, F, a.g.e., s.167, Fişek, H, a.g.e, s.41, Uluocak, N, a.g.e, s.30. 209 Fişek, H, a.g.e, s.14, Berki, O, F, a.g.e, s.168, Aybay, R, a.g.e, s.42, Uluocak, N, a.g.e, s.30. 210 Güngör, G.(1998). Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, MHB, S.17-18, s.234. 207 64 düşünülürse, söz konusu vatandaşlık terkedilebilir. Bu durum büyük ihtimalle çift vatandaşlığa yol açabilmektedir211. 3.1.1. Tarihi Gelişimi Toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanılmada çocuk doğduğu ülke vatandaşlığını kazanmaktadır. Dolaysıyla, bu yolla vatandaşlık kazanacak olan çocuğun ana babası ile soybağının da hiçbir önemi yoktur. Çünkü çocuk doğum anından itibaren doğumun gerçekleştiği ülke vatandaşlığını kazanmaktadır. Günümüzde, toprak esası, bazı istisnalar hariç, vatandaşlığın kazanılmasında tek başına kabul edilen bir sistem olarak görülmemektedir212. Türk hukukunda toprak esasının tarihi gelişimini üç başlığa ayırarak incelemek mümkündür213. Bunlar, Tabiiyeti Osmaniye Kanunnamesi, 1928 tarihli Türk Vatandaşlığı Kanunu ve 1964 tarihli Türk Vatandaşlığı Kanunudur. Tabiiyeti Osmaniye Kanunnamesinin 2.maddesine göre “Vâlideyni Ecnebi olduğu halde Memaliki Şahanede mütevellit olan şahıs sinnirüşte vusulü tarihinden bed ile üç sene zarfında tâbiiyeti Devleti Aliyyeyi bihakkın talep edebilir”. Söz konusu hüküm asli tabiiyetle ilgili olmayıp daha çok sonradan kazanılan vatandaşlığa ilişkindir. Bu madde, seçme hakkı “hiyar hakkı” ile Türk vatandaşlığını kazanma imkanı sağlamaktadır. Tabiiyeti Osmaniye Kanunnamesinin düzenlediği asli vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin hükümlerde toprak esasının kabul edildiğine dair herhangi bir açık hüküm mevcut değildir 214. 1928 tarihli Türk Vatandaşlık Kanununda asli vatandaşlığa bağlı vatandaşlık kazanma anlamında kan esasının yanı sıra toprak esası da kabul edilmiştir. Bu kanunun toprak esasıyla ilgili bazı hükümleri vatansızlığı önlemeye hizmet etmekle birlikte getirilen bazı madde hükümleri çifte vatandaşlık hallerinin doğmasına neden olmuştur215. 1928 tarihli Türk Uluocak, N, a.g.e, s.31, Berki, O, F.(1970). a.g.e, s.157, Göğer, E, a.g.e, s.47, Doğan, V, a.g.e, s.31, Nomer, E, a.g.e, s.72, Güngör, G, a.g.e, s.62. 212 Doğan, V, a.g.e, s.32, Nomer, E, a.g.e, s.72, Güngör, G, a.g.e, s.63, Erdem, B, a.g.e, s.91. 213 Bkz. Berki, O, F.(1970), a.g.e, s.67, Fişek, H, a.g.e, s.16, Uluocak, N, a.g.e, s.29, Aybay, R, a.g.e, s.42, 214 Berki, a.g.e, s.68, Fişek, H, a.g.e, s.42, Uluocak, N, a.g.e, s.29, Doğan, V, a.g.e, s.32, Nomer, E, a.g.e, s.72, Güngör, G, a.g.e, s.63. 215 Berki, a.g.e, s.69, Fişek, H, a.g.e, s.41, Göğer, E, a.g.e, s.49, Uluocak, N, a.g.e, s.30. 211 65 Vatandaşlık Kanunu’nun Türk vatandaşlığın toprak esasına göre kazanılmasını sevk eden hükümleri makul bir plana uygun olarak sıralanmamışlar ve kanunun içinde adete serpiştirilivermişlerdir216. 1964 tarihli Türk Vatandaşlığı Kanunu, toprak esasına ilişkin hükümleri düzenlerken hukuk tekniği bakımından yeni bir yola başvurmuştur. Kanun koyucu, tatbikini gerektiren halleri ayrı ayrı düzenlemeden genel hükümler getirerek söz konusu madde kapsamını genişletmiştir217. Getirilen yeni düzenlemeye göre Türkiye’de doğan ve vatandaşlığını ana babasına bağlı olarak doğumla kazanamayan çocuklar doğumlarından itibaren Türk vatandaşıdırlar. 3.1.2. Toprak Esası İle Vatandaşlığın Kazanılmasının Şartları TVK.m.8’e göre “Türkiye’de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır”. Ayrıca TVK hangi tür durumlarda çocuğun toprak esasına dayanarak vatandaşlık kazanabileceğini belirtmektedir. TVK.m.11/1’e uyarınca “Türkiye’de doğan ve ana ve babanın belli olmaması veya vatansız bulunması ya da milli kanunları gereğince ana ve babadan dolayı vatansızlık kazanamaması gibi nedenlerde herhangi bir devletin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanır”. Türk hukukunda toprak esasıyla vatandaşlığın kazanılması için kanunun öngördüğü bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu şartların yerine getirilmesiyle kişi toprak esasına dayanarak Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Aşağıda bu şartlar üzerinde kısaca duracağız. 3.1.2.1. Türkiye’de Doğmuş Olma 3.1.2.1.1. Genel olarak Toprak esasına dayalı olarak kişinin Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için doğumun Türkiye’de yapılmasının şart olduğu belirtilmektedir. Bu noktada ülke sınırları denildiğinde Fişek, H, a.g.e, s.41, Berki, a.g.e, s. 68-70, Uluocak, N, a.g.e, s.31. Berki, a.g.e, s.172, Göğer, E, a.g.e, s.49, Uluocak, N, a.g.e, s.30, Doğan, V, a.g.e, s.36, Nomer, E, a.g.e, s.56. 216 217 66 hangi sınırlar anlaşılması gerektiğinin aydınlatılması gerekir. Öncelikle olarak, Türkiye sınırları kapsamında devletin siyası sınırlarını oluşturan kara ülkesi, kara suları ve hava sahası kabul edilmektedir. Devletin kara ülkesinde, kara sularında ve hava sahasında doğan çocuklar Türkiye’de doğan olarak muameleye tabi tutulacaktır218. 3.1.2.1.2. Türkiye’de bulunmuş çocuklar TVK.m.8/2’ye göre “Türkiye’de bulunmuş çocuk aksı sabit olmadıkça, Türkiye’de doğmuş sayılır”. Benzer hükümlere birçok çağdaş hukuk sistemlerinde rastlanabilir. Karineye göre, Türkiye’de bulunan çocuklar, aksi durum söz konusu oluncaya kadar, Türkiye’de doğmuş olarak kabul edilirler219. Söz konusu kanun hükmü eleştirilere neden olmuştur. Tüm eleştirilerin odak noktası hüküm altına alınan karinen kesin bir hüküm doğurup doğurmayacağı konusunda düğümlenmektedir. Söz konusu madde hükmü milletlerarası bir teamül haline gelmiş bir karineye uyum içerisinde düzenlenmiştir. Ancak, bu hüküm kesin bir karine niteliğinde değildir. Şöyle ki, çocuğun Türkiye’de doğmamış olduğu her türlü delille ispat edilebilmektedir. Böyle bir durumda, çocuk Türk vatandaşlığını kazanamamaktadır. Kanunda çocuğun Türkiye’de doğmamış olduğunun ispatı kanunda bir süreye tabi tutulmamıştır. Toprak esasıyla vatandaşlık kazanılmasının temelini oluşturan karinenin ispat ile ilgili süreyle sınırlandırılması görüşü mevcuttur220. Türkiye’de ana babası bulunmayan ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından koruma altına alınmış çocukların Türkiye’de doğmadığının herkes tarafından, her türlü delille ve her zaman ispat edilebilmesinin mümkün olması, hukuki istikrarı zedeleyici olmasının yanı sıra doğum yeri esasının kabulü ile hedeflenen vatansızlığı önleme amacını etkisiz kılmak bakımından da yeteri değildir. Vatansızlığın önleme amacı, bu hükmün kesin karine olarak formüle edilmesi halinde ancak gerçekleşebilir görünmektedir221. Doğan, a.g.e, s.55, Nomer, E, a.g.e, s.73, Güngör, G, a.g.e, s.66, Erdem, B, a.g.e, s.91. Güngör, G, a.g.e, s.68, Fişek, N, a.g.e, s.42, Nomer, E, a.g.e, s.73, Doğan, V, a.g.e, s.57. 220 Nomer, a.g.e, s.73, Doğan, V, a.g.e, s.56, Güngör, G, a.g.e, s.66. 221 Güngör, G, a.g.e, s.68. Aynı yöndeki görüşler için bkz. Doğan, V, a.g.e, s.57, Nomer, E, a.g.e, s.57. 218 219 67 Görüldüğü üzere, genel kural Türkiye’de bulunan çocuklar toprak esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanabilmektedir. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, çocuğun bu yolla Türk vatandaşlığını kazanabilmesi Türkiye egemenliği altındaki topraklarda doğmasına bağlıdır. 3.1.2.2. Çocuğun ana ve babasının vatandaşlığını kazanmamış olması Toprak esasına dayalı olarak vatandaşlığın kazanılmasında yerine getirilmesi gereken diğer bir şart bu çocuğun ana babasının vatandaşlığını kazanmamış olmasıdır. Buna göre çocuğun yabancı ana ve babaya bağlı olarak vatandaşlık kazanmamış olma şartı getirilmektedir. Şöyle ki, eğer çocuğun doğum anında soy bağına dayalı olarak ana veya babadan birisinin vatandaşlığını kazanması durumunda çocuk Türk vatandaşlığını kazanamayacaktır222. Bu noktada ana babanın vatandaşlığı bakımından önem taşıyan üç ihtimal söz konusu olabilmektedir. İlke olarak, doğum yeri esasını benimseyen bir devlet vatandaşı ana ve baba, yabancı ülkede doğan çocuklarına kendi vatandaşlıklarını verememektedir. Bundan dolayı söz konusu çocuk Türkiye’de doğması halinde ana baba vatandaşlığını taşıdığı ülke hukukuna göre ana baba vatandaşlığını kazanamamaktadır223. İkinci ihtimalde ise çocuğun ana babasının vatansız olma durumudur. Çocuğun ana veya babasının vatansız olması halinde çocuk ana baba vatandaşlığını kazanamamaktadır224. Son ihtimal ise ana ve babanı belli olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda terkedilmiş veya bulunmuş bir çocuk söz konusudur. Bulunmuş çocuğun doğum yerinin belli olmaması halinde, aksi ispat edilmediği takdirde, çocuk Türk vatandaşlığını kazanacaktır225. 3.1.3. Usulü Toprak esasıyla vatandaşlık kazanılmasında takip edilecek işlemler Türk Vatandaşlığının Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’te yer almaktadır. Yönetmenliğin 11.maddesinin 2.fıkrasına göre Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin başvurularda müracaat Doğan, a.g.e, s.57, Berki, O, F, a.g.e, s.70, Güngör, G, a.g.e, s.69. Nomer, a.g.e, s.73, Doğan, V, a.g.e, s.56. 224 Nomer, a.g.e, s.73, Doğan, V, a.g.e, s.56. 225 Nomer, a.g.e, s.74, Doğan, V, a.g.e, s.56, Güngör, G, a.g.e, s.69. 222 223 68 makamlarınca aşağıda belirtilen belgelerden oluşan dosya düzenlenir ve karar alınmak üzere Bakanlığa gönderilir: - İsteği belirten form dilekçe - Çocuğun Türkiye’de doğduğunu ispatlayan doğum belgesi - Doğum belgesine dayanılarak düzenlenen doğum tutanağı - Çocuğun ana ve babadan dolayı herhangi bir devletin vatandaşlığını kazanamadığını ispatlayan belge - Ana ve babanın vatansız olması halinde temini mümkün ise bu durumu ispatlayan belge Yönetmenliğin 12.maddesine uyarınca yetkili makam tarafından yapılan inceleme sonucunda 11.madde öngörülen şartları taşıdığı tespit edilen çocuk, doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanacaktır. Çocuğun aranan şartları taşımadığı takdirde başvuru talebi Bakanlıkça reddedileceği belirtilmektedir. Türkiye’de bulunmuş çocuklar bakımında ise, İçişleri Bakanlığının yapacağı inceleme ve araştırma sonucunda Türk vatandaşlığını iddia eden kişi hakkında hukuki şartların yerine getirildiğini düzenleyen kararla birlikte Türk Vatandaşlığını doğum anında kazanmış olacaktır (Yön.m.12/1). Bununla birlikte, Türkiye’de bulunmuş çocuklar bulundukları yerin nüfus kütüğüne tescil edilir (Yön. m. 12/3 ). Yukarıda işaret edildiği üzere çocuğun toprak esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için takip edilmesi gereken usule ilişkin şart çocuğun Türkiye’de doğduğunun ispatına bağlanmıştır. Yetkili mercilerin çocuğun Türkiye’de doğduğuna dair kanaati, çocuğun toprak esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanması için yeterli görülmüştür. 3.1.4. Toprak esasıyla vatandaşlığı kazanma hüküm ve sonuçları Toprak esasıyla vatandaşlığın kazanılmasında çocuğun doğduğu yer dikkate alınmaktadır. Çocuk kanunda öngörülen şartları taşıması halinde toprak esasına dayalı olarak doğduğu andan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Aşağıda toprak esasıyla vatandaşlık kazanılmasının doğurduğu sonuç ve hükümler bakımından önem taşıyan kazanma anı ve seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma üzerinde duracağız. 69 3.1.4.1. Vatandaşlık Kazanma anı TVK.m.8/1’e göre “Türkiye’de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır “. Kanun hükümlerinden hareketle, çocuk toprak esasına dayalı olarak doğduğu andan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, çocuğun bu yolla Türk vatandaşlığını kazanabilmesi için çocuğun belirli şartları taşıması gerekmektedir. Söz konusu şartlar doğumun Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşmiş olması, çocuğun doğumla ana ve babasına bağlı olarak vatandaşlık kazanamaması, çocuğun doğumla vatandaşlık kazanamamasıdır. Bu şartların yerine getirilmemesi halinde toprak esasına bağlı olarak, çocuk Türkiye’de doğsa bile Türk vatandaşlığını kazanamayacaktır226. Toprak esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığını kazanılması doğum anından itibaren hüküm ve sonuç ifade etmektedir. Bununla birlikte çocuğun vatandaşlığının doğum anından hüküm ve sonuç doğurması için doğumun Türkiye’de gerçekleşmiş olması gerekir. Dolaysıyla, çocuğun toprak esasına dayalı olarak ana ve babasından vatandaşlık kazanamaması gerekir. Çocuğun söz konusu şartları taşıması halinde doğum anından itibaren Türk vatandaşlığı kazanacaktır. 3.1.4.2. Seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma imkânı Türk hukuku kişinin toprak esasına dayalı olarak Türk vatandaşlığı kazanıldıktan sonra seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılma imkanı tanımaktadır. TVK.m.34/1ç göre “ Doğum yeri esasına göre Türk vatandaşı oldukları halde, sonradan yabancı ana veya babasının vatandaşlığını kazananlar” bu kapsamdadır. Bahse konu çocuklar toprak yeri esasına göre Türk vatandaşlığını kazandıktan sonra, yabancı ana veya yabancı babalarla aralarında kurulan soy bağının kurulması sonucunda yabancı ülke vatandaşlığını kazansalar bile, çocuğun toprak yeri esasına göre kazandığı Türk Güngör, G, a.g.e, s.62, Nomer, E, a.g.e, s.72, Doğan, V, a.g.e, s.32, Tanrıbilir, F, B.(2008). Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısının Vatandaşlığın Kaybına İlişkin Hükümleri, TBB Dergisi, S.76, s.36. 226 70 vatandaşlığı bakımından herhangi bir engel oluşturmayacaktır. Bu çocuklara ergin olmalarından itibaren üç yıl içinde kullanılmak üzere seçme hakkı tanınmaktadır227. Diğer taraftan soy bağına dayanarak kazanılan vatandaşlığın doğum anından itibaren hüküm ve sonucalar doğurduğu dikkate alındığında TVK.m.34/1-ç’de düzenlenen “sonradan yabancı ana veya babasının vatandaşlığını kazananalar ” şeklindeki kullanım soy bağının sonradan kurulduğu durumlarla birlikte sonradan çocuğun soy bağına dayalı olarak bir devlet vatandaşı olduğu halleri de dikkate alınması anlaşılmaya uygun yaklaşımdır228. Türk hukukunda seçme hakkını kullanacak kişilerden ergin olma şartı aranmaktadır. Kişinin ergin olup olmadığı konusu Türk Medeni Kanununa göre belirlenecektir (TVKUY.m.3/e). Bununla birlikte kişi evlenme veya mahkeme kararıyla ergin kılınmışsa seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılmak için kanunun öngördüğü erginlik şartı gerçekleşmiş kabul edilecektir229. Kanuna göre “Seçme hakkı ile Türk vatandaşlığının kaybı, bu hakkın kullanılmasına dair şartların varlığının tespitine ilişkin karar tarihinden itibaren hüküm ifade eder” (TVK. m.35/1). Kanun hükümlerinden hareketle kişinin seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığından ayrılması yetkili makam kararına bağlanmıştır. Bu konuda karar verecek yetkili makam İçişleri Bakanlığıdır (TVKUY.m.61). Türk hukukunda kişinin seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılması yetkili makam kararına bağlıdır. Bu sonuç yetkili makamın Türk vatandaşlığından ayrılması konusundaki reddi kişinin seçme hakkını kullanamayacağı izlenimi vermektedir. Acaba, kişinin seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılma hakkı kendi iradesine mi ya da yetkili makam kararına mı bağlıdır? Kural olarak, seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılma yetkili makam kararına bağılıdır. Seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığı kaybının yetkili makam kararıyla gerçekleştirilmesi, bu yolla Türk vatandaşlığının kaybının özelliğini bozmuştur. Şöyle ki, yetkili makamın vereceği karar tespit sonucuna bağlanmakta ve bu Türk vatandaşlığı kaybının sonucunu doğuran bir idari işlem niteliğindedir. Türk vatandaşlığından seçme yoluyla ayrılma kanunun aradığı şartları taşıyan kişi bakımından kanundan doğan bir hak olduğundan İçişleri Bakanlığının olumsuz Güngör, a.g.e, s.135, Doğan, V, a.g.e, s.162, Nomer, a.g.e, s.119. Güngör, G, a.g.e, s.68, Doğan, V, a.g.e, s.162, Nomer, E, a.g.e, s.119. 229 Doğan, V, a.g.e, s.170, Güngör, G, a.g.e, s.174, Tanrıbilir, F, B, a.g.e, s.37. 227 228 71 yönde karar alma yetkisi bulunmamaktadır. Öyleyse, İçişleri Bakanlığı seçme hakkı yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılmak isteyen ve kanunun aradığı şartları taşıyan kişilerle ilgili işlem yapmak zorundadır. Buna rağmen işlemin yapılma zamanı bakımından İçişleri Bakanlığının takdir yetkisi olduğu belirtilmelidir230. 3.2. Kazak Vatandaşlık Hukukunda Toprak Esası Asli vatandaşlık kazanmanın diğer bir yolu toprak esasına göre vatandaşlık kazanmadır. Toprak veya doğum yeri esasına göre vatandaşlık kazanmada, kişi ile doğduğu ülke arasındaki yersel ilişki esas alınmaktadır231. Başka bir deyişle, toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmada çocuğun ana ve baba arasındaki ilişkisi dikkate alınmamakta, esas olarak çocuğun doğduğu yer önem taşımaktadır. Kazak vatandaşlık hukukunda da toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanma vatansızlığı önleme amacına hizmet etmektedir. Bundan dolayı toprak esasına bağlı olarak vatandaşlık kazanma soy bağına dayalı olarak vatandaşlık kazanmadan sonra ikinci derecede doğumla kazanılan vatandaşlık olarak kabul edilmektedir. KVK’da doğum yerine dayalı olarak, Kazakistan sınırları içerisinde doğan çocuklar Kazak vatandaşlığını kazanacakları düzenlenmektedir (m.13-14). 3.2.1. Tarihi Gelişimi Kazak hukukunda toprak esasına dayalı olarak vatandaşlığın kazanılması Kazak Hanlıklarına kadar uzanmaktadır. Bu dönemlerde, Kazak Hanlıklarına ait olan topraklarda oturan kişiler Kazak Hanlıkları tabiiyetine sahip kişiler olarak kabul edilmiştir232. Sovyetler döneminde vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemelerde soybağı yanı sıra toprak esasına dayalı olarak Sovyet vatandaşlığının kazanıldığı görülebilir. 1977 tarihli SSCB VK’nun 12.maddesine göre, SSCB’de bulunmuş olan ana veya babası belirlenmeyen çocuklar doğumlarından itibaren SSCB vatandaşı olarak kabul edilmiştir. Güngör, G, a.g.e, s.174-175, Tanrıbilir, F, B, a.g.e, s.38. Miçkeviç, A,B.(2006). Komentariy Zakonodatelstava Gosudarstv (Devletler Hukuku Yorumları), Moskova, s.52. 232 Andrey, E, a.g.e, s.5. 230 231 72 Kazakistan’ın bağımsızlık sonrası kabul ettiği vatandaşlığa ilişkin yasal düzenlemelerde de toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmaya ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 1991 tarihli KVK’da doğum yeri esası vatandaşlık kazanmanın temel ilkesi olarak kabul edilmeyip vatansızlığı önlemeye yönelik kabul edilen bir vatandaşlık kazanma esası olarak ortaya çıkmıştır. 3.2.2. Toprak Esası İle Vatandaşlığın Kazanılmasının Şartları Çocuğun toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanabilmesi için sadece doğması yeterli değildir. Doğumun toprak esasına bağlı olarak hukuki geçerlilik kazanması için kanunun aradığı şartların yerine getirilmesi gerekir. Söz konusu şartlar yerine getirilmediği takdirde çocuk toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanamayacaktır. Bu bağlamda, Kazak hukukunda toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanılmasında kanunun öngördüğü şartlar üzerinde duracağız. 3.2.2.1. Kazakistan’da Doğmuş Olma 3.2.2.1.1. Genel olarak Toprak esasına dayanarak çocuğun vatandaşlık kazanabilmesi için kanunun aradığı ilk şart doğumun Kazakistan’da gerçekleşmesidir. Bundan dolayı Kazakistan sınırlarının tespit edilmesi önem taşımaktadır. Önceden ülke sınırlarının tespiti milletlerarası hukuk kurallarına göre belirleneceğini işaret etmiştik. Buna göre, Kazakistan siyasi sınırları içerisinde kalan kara parçası, kara suları ve hava sahası Kazakistan sınırlarını oluşturmaktadır. Aynı şekilde, açık denizlerdeki Kazak bayrağını taşıyan gemiler ve aynı alan üzerindeki sivil hava gemiler Kazakistan toprakları olarak kabul edilmektedir. Kazakistan bayrağını taşıyan savaş gemilerinde doğan çocuklar da Kazakistan toraklarında doğmuş sayılmaktadır. 3.2.2.1.2. Kazakistan’da bulunan çocuklar KVK.m.13’e göre, Kazakistan’da bulunan ve ana ve babası belirlenemeyen çocuklar, toprak esasından hareketle Kazak vatandaşlığını kazanacaklardır. Kanun hükümlerinden hareketle, çocuğun Kazakistan sınırları içerisinde doğması ve ana babasının tespit edilememesi 73 durumunda çocuk kendiliğinden toprak esasına bağlı olarak Kazak vatandaşlığını kazanmaktadır. Kazakistan’da bulunan çocuğun ana babasının sonradan belirlenebilmesi durumunda çocuk toprak esasına dayanarak Kazak vatandaşlığını kazanamayacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Kazakistan’da bulunan çocuğun ana-babasının tespit etme imkanın bulunamamasıdır. Böyle bir durumda, çocuk toprak esasına dayalı olarak Kazak vatandaşlığını kazanabilmektedir. 3.2.2.1.3. Kazakistan’da ikametgâh sahibi vatansız ana babanın çocuğu olma Kazakistan’da ikametgâh sahibi vatansız ana babanın çocuğunun Kazakistan’da doğması durumunda Kazakistan vatandaşlığını kazanacağına ilişkin hükümler KVK’nın 14.maddesinde düzenlenmektedir. Bun göre, Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde devamlı olarak ikamet eden vatansızların Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde doğan çocukları Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanacaklardır. Kanun hükümlerinden hareketle, Kazakistan’da ikametgâhı bulunan vatansız ana babanın çocuğunun Kazakistan’da doğması halinde Kazakistan vatandaşlığını kazanacağı söylenebilir. Çocuğun toprak esasına dayanarak vatandaşlık kazanmasında çocuğun ana babasının vatandaşlığının önemi yoktur. Önem taşıyan husus, çocuğun Kazakistan’da doğmasıdır. Genel kabul edilen görüşe göre bir kişinin bir ülkede ikametgâha sahip olması bu kişinin ikamet ettiği ülke vatandaşlığına sahip olduğu anlamında gelmez. Ancak, yukarıda belirttiğimiz üzere kanun koyucunun vatansızlığı önleme amacıyla getirdiği hüküm vasıtasıyla Kazakistan’da ikametgah sahibi vatansız ana babanın çocuğu Kazakistan vatandaşlığını kazanabilmektedir. Toprak esasına bağlı olarak üzerinde durulması gereken diğer bir husus, bir vatansız ana babanın çocuğuna toprak esasına göre vatandaşlık verilmemesi halinde bu çocuğun vatansız statüsüne düşmesi büyük olasılıktır. Çünkü vatansız ana babanın çocuğu zaten ana veya babaya bağlı olarak, yani soy bağına göre vatandaşlık kazamayacaktır. Kanun koyucunun toprak esasına dayanarak getirdiği hükümler söz konusu benzer durumların önüne geçilmesine hizmet etmektedir. Böylece, çocuk ana baba vatandaşlığa bağlı olmadan doğduğu yer vatandaşlığını kazanmaktadır. 74 3.2.3. Usulü Genel olarak, toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kendiliğinden kazanılmaktadır. Ancak çocuğun toprak esasına bağlı olarak Kazak vatandaşlığını kazanabilmesi için doğumun Kazakistan sınırları içerisinde gerçekleştiğine dair geçerli bir kanıt olması gerekir. Kazak hukukunda toprak esasına bağlı olarak vatandaşlık kazanmada kural olarak çocuğun Kazakistan topraklarında doğduğunun belgelenmesi gerekir. Kazakistan’da bulunan ve ana babası belirlenmeyen çocukların doğum tescili, yerleştirildiği çocuk evlerinin yetkilileri tarafından yapılmaktadır. Kazakistan’da ikamet eden vatansız ana babanın çocuklarının aile kütüklerine kayıt edilmesi, ana babanın yetkili makama bu konuda verdiği talep dilekçesiyle olmaktadır (KMK.m.49/1). 3.2.4. Toprak Esasıyla Vatandaşlık Kazanma Hüküm ve Sonuçları Toprak esasıyla vatandaşlık kazanmada doğumun ne zamandan itibaren sonuç doğuracağının belirlenmesi gerekir. Buna mukabele, kişi sonradan seçme hakkını kullanarak, kanunun aradığı şartları taşıması şartıyla, aslı yolla kazandığı vatandaşlığından vazgeçebilir. Aşağıda toprak esasına bağlı olarak vatandaşlık kazanma hüküm ve sonuçları bakımından vatandaşlık kazanma ani ve seçme hakkını kullanarak vatandaşlıktan ayrılma başlıkları altında inceledik. 3.2.4.1. Vatandaşlık Kazanma Anı Kazak hukukunda Türk hukukundan farklı olarak, toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanılma anı açık bir şekilde düzenlenmemektedir. KVK.m.14’e göre, Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde devamlı olarak ikamet eden vatansızların Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde doğan çocukları Kazakistan Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanacaklardır. Kanun hükmünden çocuğun ne zaman Kazak vatandaşlığını kazanacağı sorusunun cevaplanması güçtür. Böyle bir durumda doğum tescilinin yapıldığı an çocuğun vatandaşlık kazanma anı olarak kabul edilebilir. Kazak hukukunda toprak esasına dayalı olarak vatandaşlık kazanmada çocuk doğduğu andan itibaren fiilen Kazak vatandaşlığını kazanmaktadır. Ancak doğumun hukuki geçerlilik 75 kazanması için doğumun tescilinin yaptırılması gerekir. Doğum tescilinin yapıldığı andan itibaren çocuk Kazak vatandaşlığını kazanmaktadır. Bununla birlikte geriye etkili olarak çocuğun doğum anından itibaren Kazak vatandaşlığı hüküm ve sonuç ifade etmektedir. 3.2.4.2. Seçme Hakkını Kullanarak Kazak Vatandaşlığından Ayrılma İmkânı Toprak esasına dayalı olarak kazanılan vatandaşlık çocuğun ergin olduktan sonra vatandaşlığını değiştirmesini engellememektedir. Şöyle ki, çocuk erginlik yaşına ulaştıktan sonra kendi iradesine bağlı olarak, toprak esasına dayalı olarak kazandığı vatandaşlıktan vazgeçerek başka bir vatandaşlığa geçebilmektedir. Bazı ülke hukuk sistemleri kişinin irade açıklamasını vatandaşlıktan ayrılmak için yeterli görmeyebilir. Böyle bir durumda, vatandaşlıktan çıkma yetkili makam iznine bağlı kılınmaktadır. Diğer taraftan seçme hakkının kullanımının ana unsurunu kişi iradesi oluşturmakta ve yukarıda söz ettiğimiz resmi makamların kişi iradesinin yöneldiği sonucu engelleyecek bir yetkisi bulunmamaktadır233. Kazak hukukunda da çocuğa ergin olduktan sonra seçme hakkını kullanarak Kazak vatandaşlığından ayrılma hakkı tanınmaktadır. KVK’nın 24.maddesinde seçim yoluyla Kazak vatandaşlığından ayrılabilecek kişiler düzenlenmektedir. Kanun hükmüne uyarınca “doğum yeri esasına göre Kazak vatandaşı oldukları halde, sonradan yabancı ana veya babasının vatandaşlığını kazananlar”dır (KVK.m.24). KVK’nın 24/2.maddesinde doğum yeri esasına göre Kazak vatandaşlığını kazandıktan sonra yabancı ana veya babasının vatandaşlığına geçmek isteyenler, ergin olmalarından itibaren bir yıl içinde seçme haklarını kullanarak Kazak vatandaşlığından ayrılabilecekleri belirtilmektedir. 233 Kibar, E, a.g.e, s.256. 76 77 SONUÇ Kişilerin günlük yaşamlarında ekonomik ve hukuki ilişkilere katılması özellikle bu ilişkilerin ister yurt içinde ister yurt dışında olsun vatandaşlık bağına olan ihtiyacı hissettirmektedir. Kişinin herhangi bir ülke ile vatandaşlık bağının bulunmaması yani vatansız olması, kişi açısından büyük sorunlar oluşturabilmektedir. İşte bu noktada kişinin bir devlet ile hukuki bağının bulunmasının önemi belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Milletlerarası düzeyde vatandaşlıkla ilgili Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi başta olmak üzere birkaç milletlerarası sözleşmeler yapılmıştır. Anılan sözleşmelerin temelinde vatandaşlık haklarının korunması ve vatansızlığın önlenmesine ilişkin tedbirler yatmaktadır. Dolayısıyla bu tür milletlerarası sözleşmeler vatandaşlık haklarını korunmaya ve vatansızlığı önlemeye hizmet edecek temel nitelikteki ilkeler getirmekte ki, söz konusu ilkeler kişilere vatandaşlık konularında asgari düzeyde koruma sağlamaktadır. Belki de bundan dolayı vatandaşlık “haklara sahip olma hakkı” şeklinde de tanımlanmıştır. Vatandaşlığa ilişkin konularda kabul edilen milletlerarası sözleşmelerin getirdiği temel ilkeleri devletlerin uygulama zorunluluğu bulunup bulunmadığı konusu tartışmalıdır. Ancak, demokratik devletin özünü oluşturan kişisel haklara saygı duyan devletler vatandaşlık konusundaki temel ilkeleri ulusal vatandaşlık yasalarına yansıtmaktadırlar. Böylece, söz konusu ilkeleri benimseyen tüm devletlerde en az asgari düzeyde vatandaşlık hakları korunmaktadır. Milletlerarası alanda yaşanan gelişmeler vatandaşlık konularının önemini artırmıştır. Bu süreçte devletler vatandaşlık konularına ilişkin temel meseleleri anayasal düzeyde düzenlemeye gitmişler. Günümüzde devlet anayasalarında yer alan vatandaşlığa ilişkin hükümler vatandaşlık hukuku bakımından anayasal ilke haline gelmiştir. Genel olarak, vatandaşlık konularına ilişkin anayasada yer alan hükümler ulusal düzeyde vatandaşlık konularının yasal çerçevesini çizmektedir. Bunun en güzel örneği Türk ve Kazak anayasalarında düzenlenen vatandaşlığın kanunun belirtildiği hallerde kazanılacağı ve kaybedileceği hükmüdür. Hükmün ana amacının vatandaşlık konularında ortaya çıkabilecek keyfi davranışların önüne geçilmek istendiği söylenebilir. 78 Türk hukukunda vatandaşlık konularının yasalaşma süreci Osmanlı Dönemine kadar uzanmaktadır. Osmanlı döneminde vatandaşlık konusunu düzenleme 1869 tarihli Tabiiyeti Osmaniye’ye Dair Nizamnamedir. Söz konusu düzenleme asli vatandaşlığın kazanılması bakımından kan esası yanı sıra sınırlı olsa da toprak esasını kabul etmiştir. Bu dönemlerde kabul edilen vatandaşlık yasaları toplumun tüm ihtiyaçlarını karşıladığından bahsedilemez. İlk dönemlerdeki vatandaşlık yasaları sadece vatandaşlığa ilişkin temel konularla sınırlı kalmıştır. Sonraki dönemlerde de toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak vatandaşlık yasası yapma çabaları sürdürülmüştür. Günümüze kadar olan süreçte 1928, 1964 ve 2009 tarihli vatandaşlık yasaları yürürlüğe sokulmuştur. Kazak hukukunda vatandaşlık hukukunun tarihi gelişimi Kazak Hanlıklarına dayanmasına rağmen yasalaşma süreci Sovyetler Birliği dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde kabul edilen vatandaşlık yasaları vatandaşlık haklarını korumaktan daha ziyade devletin menfaatine hizmet ettiği söylenebilir. Şöyle ki, Sovyetler Birliğine üye devletler Sovyetler Birliğinde zorla tutulduğuna göre söz konusu devlet vatandaşları da Sovyetler Birliği vatandaşlığından çıkmaya müsaade edilmemiştir. Ancak 1975’ten itibaren milletlerarası alanda yaşanan gelişmeler ve kişisel haklara olan önemin artmasıyla Sovyet Birliği liberal hükümler getiren Vatandaşlık Yasaları yapma eğilimi göstermiştir. İlk olarak, 1977 tarihli Vatandaşlık Yasasında açık bir şekilde Sovyetler Birliği vatandaşlığını kazanılması için kan esası ve toprak esası benimsenmiştir. 1991’den sonraki dönemlerde ise Sovyetler Birliğinin parçalanmasıyla Kazakistan kendi bağımsızlığını ilan etmiştir. Kazakistan 1994 tarihinde ilk Vatandaşlık Yasasını yapmıştır. Söz konusu yasa vatandaşlığın aslı kazanılması bakımından kan ve torak esasını düzenlemektedir. Her iki ülke vatandaşlık hukuku bakımından vatandaşlık kazanma esasları benzerlik arz etmektedir. Bilindiği üzere vatandaşlık doğumla kazanılan vatandaşlık ve sonradan kazanılan vatandaşlık olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çalışmamızda Türk ve Kazak hukukunda vatandaşlık kazanma bağlamında aslı vatandaşlık esası üzerinde duruldu. Asli vatandaşlık kendiliğinden kazanılmakta ve bu doğum olgusuna dayandırılmaktadır. Kural olarak, asli vatandaşlık soybağı ve doğum yeri esasına bağlı olarak kazanılmaktadır. Türk vatandaşlık hukukuna göre doğumla kazanılan vatandaşlık soy bağı veya doğum yeri esasına dayanmaktadır. Ancak doğumla kazanılan vatandaşlık açısından soy bağı esasına öncelik verilmektedir. Doğum yeri esası ise ikinci dereceli vatandaşlık olarak 79 nitelendirilmekte ve söz konusu esasın daha çok vatandaşlık hallerinin önlenmesi için getirildiği ifade edilmektedir. Kazak hukukunda da soy bağı esası ile vatandaşlık kazanılması vatandaşlık kazanmanın temel esası olarak kabul edilmiştir. Doğum yeri esasının ise vatansızlığı önleme gayesine hizmet edeceği düşünülmektedir. Seçme hakkı yoluyla asli vatandaşlıktan ayrılmanın usulü bakımından her iki ülke arasında farklılık bulunmaktadır. Türk hukukunda seçme hakkı yoluyla vatandaşlıktan ayrılma “tespit” niteliğindeki bir idari işleme tabi tutulurken Kazak hukukunda söz konusu işlem yetkili makam “iznine” bağlanmıştır. Türk hukukunda seçme yoluyla Türk vatandaşlığından ayrılmada tüm işlemler İçişleri Bakanlığınca yürütülmekteyken Kazak hukukunda bu işlem Cumhurbaşkanı onayına bağlı olarak İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. 80 81 KAYNAKÇA Akıntürk, T. ve Ateş-Karaman, D. (2016). Türk Medeni Hukuku: Aile Hukuku, Cilt- 2, Ankara. Akişev, Asilbekov, Baypakov.(1994). Kazakistan Tarihi: Ocherklar, Almata. Alsher, A. (2008). Karşılaştırmalı Olarak Kazak ve Türk Hukukunda Vatandaşlığın Kazanılması, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Anbarlı-Bozatay, Ş. (2010). 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na Göre Türk Vatandaşlığının Kazanılması. Yönetim Bilimleri Dergisi, 8 (2). Aybay, R. (1989). Vatandaşlık Hukuku, İstanbul. Azretbergenova, İ.(2002). Türk ve Kazak Hukukunda Vatandaşlığın Kazanılması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Baygın, C. (2002). Kan Bağına Dayanan Soybağı, AÜEHFD, 6(1-4). Baygın, C.(2010). Soybağı Hukuku, 1.baskı, İstanbul. Bayraktaroğlu-Özçelik, G. (2015). Kanunlar İhtilafı Hukukunda Olumlu Vatandaşlık İhtilaflarının Çözümü ve MÖHUK m.4.(1)(b) ve (c) Hükümlerinin Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 19(1). Berki, F.(1970). Devletler Hususi Hukuku (Tabiiyet ve Yabancılar Hukuku), Ankara. Berki, O, F.(1966). Türk Devletler Hususi Hukukunda Babalık Davası, AÜHFD, 2(6), 360. Berki, O.F. (1951). Türk Vatandaşlığı Kanunun Aslı Tabiiyete Müteallik Hükümleri, AUHFD, VIII, 1-2. Boguslavski, M.(1988). Private International Law: The Soviet Approach, The Netherlands. Chkhikvadze, V. (1978). Megdunarodnogo Prava (Uluslararası Hukuk), Moskova. Çelikel, A. (2000). Milletlerarası Özel Hukuk, 6. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları. Çudakov, M, F.(1998). Kanstitutsionnoye Gosudarstvennoe Pravo Zarubejnıx Stran, Moskova. Demirkol, B.(2015). Uluslararası Hukukta Dikkate Alınan Vatandaşlık: Gerçek Kişilerde “Etkin Vatandaşlık” Sorunsalı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2. Didenko, A.(2006). Grajdanskoe Pravo, Almatı, Nur-Press. Doğan, V, Tanrıbilir, B. ve Şit, B.(2008). Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu, Ankara. 82 Doğan, V. (2016).Türk Vatandaşlık Güncellenmiş), 13.Baksı, Ankara. Hukuku (5901 Sayılı Kanuna Göre Dolunay, A.(2016). Vatandaşlık Hukuku ilkelerinin Türk Hukuku ve Kıbrıs Türk Hukuku açısından Değerlendirilmesi, TBB Dergisi. Dural, M, Öğüz, T. ve Alper Gümüş, M.(2016).T ürk Özel Hukuku Cilt 3 Aile Hukuku, İstanbul. Erdem, B. (2010). Türk Vatandaşlık Hukuku, 1.baskı, İstanbul. Erofeeya, A.(2005). Ponyatiye i Printsipi Grajdanstva Rossiyskoi Federatsii, Moskova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Fişek, H.(1951). Nesebin Tashihi, AÜHFD, 8(1-2), 555-594. Fişek, H.(1959). Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara. Ginsburg, T. and Dixon, R.(2011). Comparative Constitution Law, USA. Ginsburgs, G.(1970). Soviet Law and the Acquisition of Citizenship at Birth, The University of Toronto Law Journal, 20 (1). Ginsburgs, G.(1983). The Citizenship Law of The USSR, USA. Göğer, E.(1979). Türk Tabiiyet Hukuku, 4.Baskı, Ankara. Gözler. K.(2011). Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, 1.Baskı, Bursa, C.1. Gromyko, Golunskii ve Khvostov.(1960). Diplomaticheskii Slovar (Diplomatik Sözlük), Moskova. Güngör, G. (1998). Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Prof. Dr. Yılmaz Altuğ’a Armağan, MHB, 17(1-2). Güngör, G. (2016). Tabiiyet Hukuku, Gerçek Kişiler-Tüzel Kişiler-Şeyler, 4.Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara. Hailbronner, K. (2006). Nationality in Public International Law and European Law, Acquisition and Loss of Nationality Volume 1: Comparative Analyses, Amsterdam University Press, Amsterdam. İnternet: Amandikova, L. and Kibeyev, D.(2002). Obreteniye Gosudarstvennosti (Devlet Statüsü Kazanmak), Web: http://www.kazpravda.kz/. adresinden 25 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Avrupa Birliği Temel Şartı, Web: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/16/8/406.pdf, adresinden 12 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi, Web: http://www.ombudsman.gov.tr/contents/files/199a4--Insan-Haklari-ve-Ana- 83 Hurriyetlerin-Korunmasina-Dair-Avrupa-Sozlesmesi%E2%80%99ne-Ek-Birinci.pdf, adresinden 11 Ekim 2016’da alınmıştır. İnternet: Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Strazburg, 6.XI.1997. (Çev: Aykaç, A). Web: http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445, adresinden 12 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/h_rigths_turkce.pdf, adresinden 11 2016’da alınmıştır. Web: Ekim İnternet: Bundarsova, A.(2007). Vehi i İstoriya Osnovnogo Zakona (Kanunun Tarihçesi ve Gelişim Süreci), Web: www.kazpravda.kz. adresinden 18 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Convention on Certain Questions Relating to The Conflict of Nationality Laws The Hague, http://eudocitizenship.eu/InternationalDB/docs/Convention%20on%20certain%20questions%20 relating%20to%20the%20conflict%20of%20nationality%20laws%20FULL%20TEX T.pdf. adresinden 15 Ekim 2016’da alınmıştır. İnternet: Explanatory Report to the European Convention on Natıonalıty, https://rm.coe.int/CoERMPublicCommonSearchServices/DisplayDCTMContent?doc umentId=09000016800ccde7. adresinden 18 Ekim 2016’da alınmıştır. İnternet: http://www.nvi.gov.tr/mevzuat/mevzuat/milletlerarası-s%C3%B6zslemeler, Erişim: 14.02.2016. adresinden 17 Kasım 2016’da alınmıştır. İnternet: International Justice Resource Center, http://www.ijrcenter.org/thematic-researchguides/nationality-citizenship/#ADDITIONAL_RESOURCES\\ adresinden 17 Kasım 2016’da alınmıştır. İnternet: Makaryan, SH. (2005). Citizenship Acquisition and Naturalization of Immigrants in the 15 Former Soviet Union Republics: Conforming the World Culture or Following National Identity? Web: http://www.democracy.uci.edu/files/docs/conferences/grad/makaryanpaper.pdf. adresinden 12 Eylül 2016’da alınmıştır. İnternet: Note .(1997). The Funcionality of Citizenship, Harward Law Review, 110(8), http://www.jstor.org/stable/1342045?seq=1#page_scan_tab_contents. adresinden 18 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Osakwe, Ch.(1978).The Theories and Realities of Modem Soviet Constitutional Law: An Analysis of the 1977 U.S.S.R. Constituon, University of Pennsylvania Law Review, web: http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=4875&context=penn_la w_review, adresinden 17 Kasım 2016’da alınmıştır. İnternet: Ratification of International Human Rights Treaties – Kazakhistan: https://www1.umn.edu/humanrts/research/ratification-kazakhistan.html. adresinden 12 Kasım 2016’da alınmıştır. 84 İnternet: Sovyetler Birliği döneminde kabul edilen tüm Vatandaşlık Kanunlarının Rusça metni için Web: http://pravo.levonevsky.org/baza/soviet/sssr0889.htm. adresinden 27 Kasım 2016’da alınmıştır. İnternet: Trop v. Dulles, 356 U.S. 86 (1958), Web: https://supreme.justia.com/cases/federal/us/356/86/case.html. adresinden 18 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Uluslararası Adalet Divanı, Nottebohm Davası, Liehtenstein v.Guatemala, http://www.icj cij.org/docket/files/18/9009.pdf, adresinden 18 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Vatandaşlık ve kişisel haklara ilişkin tüm milletlerarası sözleşmeler, Web: https://www.coe.int/en/web/conventions/full-list/-/conventions/treaty/166, adresinden 12 Aralık 2016’da alınmıştır. İnternet: Vatansızlık Hallerinin Azaltılmasına İlişkin Bern- CIEC Sözleşmesi. Web: https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc058/k anuntbmmc058/kanuntbmmc05801883.pdf, adresinden 12 Aralık 2016’da alınmıştır. Kadıroğlu, A. (2008). Vatandaşlık Kavramın Farklı Anlamları, Vatandaşlığın Dönüşümü Üyelikten Haklara, Metis Yayınları, İstanbul. Kılıçbay. M, A. (2009). Uyruktan Vatandaşa Geçimden İktisada, Ankara. Kibar, E. (2012). Prof.Dr İlhan Unat’a Armağan, MB, Ankara, 1. Kishin, S.(1925). Sovetskoe Grazhdanstvo (Sovyet Vatandaşlığı), Moskova. Köker, L.(2009). Kültürel Çoğunluk ve Anaysa, Toplumsal Barışın İnşası Sivil Bir Anaysa Arayışı, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, İstanbul. Kutoğlu, T.(2012). Türk Mevzuatında ve İçtihatlarında Babalık Hükmü, DEÜHFD, 12, Özel Sayı, 945-984. Lepeshkin, A.(1961). Sovetskogo Gosudarstvennogo Prava (Sovyet Vatandaşlık Hukuku), Moskova. Matias, G. (2016). Citizenship as a Human Right: Fundamental Right to a Specific Citizenship, London. Maury, J. (1948). Tabiiyetin Tayinine Müteallik Meseleler, İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası, 14(1-2). Miçkeviç, A,B.(2006). Komentariy Zakonodatelstava Gosudarstv, Moskova. Milletlerarası Özel Hukuk, 3.Baskı, Ankara 2016. Milletlerarası Özel Hukuk, Pratik Çalışmaları, Ankara 2015. Nomer, E.(2015). Türk Vatandaşlık Hukuku, 21.baskı, İstanbul. Devletler Hususi Hukuku, 21.Baskı, İstanbul. 85 Osakwe, CH.(1980). Soviet Citizenship Law in Historical Perspective, The American Journal of Comparative Law 28(4). Ospanova, K.(2010). Türk ve Kazak Hukukunda Vatandaşlıkla İlişkinin Kesilmesi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Özbay, İ. ve Nar, Ş.A. (2010). Son Yasal Değişiklikler Çerçevesinde Tanımanın İptal Davası ve Bu Davada Uygulanacak Usul, EÜHFD, 14, 3-4. Özel, S. (2012). Anayasa m.66/1 Hükmünde yer alan Türk Tanımı üzerine bir Değerlendirme, İstanbul Barosu Dergisi, 6. Öztan, B. (2004). Aile Hukuku, Ankara. Özuğur, A. İ.(2010). Velayet, Vesayet, Soybağı, Evlat Edinme, Diğer Eşin Rıza ve Onamına Bağlı İşlemler, Ankara. Pazarcı, H.(2016). Uluslararası Hukuk, 15.Baskı, Ankara Sapargaliyev, K. (2002). Konstitutsionnoe Pravo Respubliki Kazahstan Cumhuriyeti Anayasa Hukuku), Almatı. (Kazakistan Serbestoğlu, İ.(2011). Zorunlu Bir Modernleşme Örneği Olarak Osmanlı Tabiiyet Kanunu, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, S.29. Serozan, R. (2005). Çocuk Hukuku, İstanbul. Seviğ Muammer Raşit. (1947). Devletler Hususi Hukuku: Tabiiyet-i Yabancılar Hukuku – Kanunlar İhtilafı, C.I, 2. Baskı, İstanbul. Shevstov, W. (1965). Grazhdanstvo (Vatandaşlık), Entsiklopedicheskii Slovar' Pravovykh Znanii-Sovetskoe Pravo (Sovyetler Hukuku Ansiklopedisi), Moskova. Spiro, P. (2011). A Internatıonal Law of Citizenship, The American Journal of Internatıonal Law, 105(4). Suleymanov, M. (1997). Mejdunarodnoye Çastnoye Pravo (Uluslararası Özel Hukuk), Almatı. Tanrıbilir, F, B.(2002). Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi ve Türk Hukuku, MHB, 22. Tanrıbilir, F, B.(2008). Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısının Vatandaşlığın Kaybına İlişkin Hükümleri, TBB Dergisi, S.76. Taracouzio, T.(1939). The Soviet Citizenship Law of 1938, Journal of International Law, 18(1). Tekinalp, G.(2016). Milletlerarası Özel Hukuk Bağlama Kuralları, 12.Baskı, İstanbul. Tekinay, S.(1982). Türk Aile Hukuku, 4.baskı, İstanbul. Turhan, T. ve Tanrıbilir, F. B. (2009). Vatandaşlık Hukuku Ders Notları, Ankara. 86 Türk Vatandaşlığı Hukukunda Toprak Esasının Gelişmesi, AÜHFD, 28, 1- 2. Türk Vatandaşlık Hukuku (5901 Sayılı Kanuna Göre Güncellenmiş), 12.Baskı, 2015. Ankara Tüzüner, Ö. (2013). Soybağının Tespiti Davasında Genetik Analize İlişkin Hükümlerin Değerlendirilmesi, AÜHFD, 62(4), 1140-1158. Uluocak, N. (1986). Türk Vatandaşlık Hukuku, İstanbul. Unat, İ. (1966). Nottebohm Kararı ve Tabiiyetin Gerçekliği İlkesi, Ankara. Vatandaşlık Hukuku, (2008). İstanbul: 3.Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Voevodin, L. ve Kravchuk, S.(1967). Gosudarstvennoe Pravo SSSR (SSCB Devletler Hukuku), Moskova. Williams, S. (2009). Constituting Equality Gender Equality and Comparative Constitution Law, Cambridge University Press, USA. Yuridicheskii Spravochnik Dliia Naseleniia (Popüler Hukuk Sözcüğü).(1968). Moskova. 87 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : Anastassiya KOİGİSHEVA Uyruğu : KAZAKİSTAN Doğum tarihi ve yeri : 26.05.1985 Kazakistan Almaty Medeni hali : EVLİ Telefon : e-mail : [email protected] Eğitim Derece Eğitim Birimi Mezuniyet tarihi Lisans Orta Asya Üniversitesi 2007 Yabancı Dil Rusça, İngilizce Hobiler Kitap Okuma , Spor GAZİLİ OLMAK AYRICALIKTIR