T.B.M.M. %: 58 21.1.1993 O.l Temel haklar ve özgürlükler, insan kişiliğinin ayrılmaz parçasıdır. İnsan haklarının koru­ nup gözetilmesi, çağımızda bütün insanlığın ortak sorumluluğudur. Yeryüzünün herhangi bir yerinde, bu haklara yönelik saldırı kitle iletişim araçları yoluyla, dünyanın öteki ucunda anın­ da izlenmekte, tepki çekmekte ve insan vicdanında derin yansımalar bulmaktadır. Çağımızda insan haklarının tanınması, evrensel ilgi ve gözetim konusu olması yetmemek­ te, bunların güvence altına alınması, aykırı gidişlerden korunması, daha ileri düzeye getirilme­ si de amaçlanmış bulunmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için uluslararası kuruluşlar oluş­ turulmuştur. . • _, Sözü edilen uluslararası kuruluşların başında, Birleşmiş Milletler örgütü ve Avrupa Kon­ seyi gelmektedir. Birleşmiş Milletler örgütü, Avrupa Konseyi, Uluslararası Af örgütü, Birleş­ miş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, İşkenceyi İzleme Komitesi, Helsinki İnsan Haklarını İzleme Komitesi, bu kuruluşlar arasında sayılabilir. . Birleşmiş Milletler örgütü, İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi, Medenî Siyasal Haklar Söz­ leşmesi, ILO sözleşmeleri, her Türlü Irk Ayrımcılığının önlenmesi Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesi, Soykırım Suçunun ön­ lenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi gibi, insan haklarını tanıyarak güvenceye bağlayan sa­ yısız sözleşmenin hazırlanarak benimsenmesine öncülük etmiştir. Avrupa Konseyi de, benzer çalışmalar yaparak, insan hak ve özgürlüklerini bölgesel gü­ venceye ve denetim sistemine bağlamayı amaçlamış bulunmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa İn­ san Hakları Sözleşmesini, bu sözleşmeye ek protokolleri ve Avrupa Toplumsal Anlaşmasını hazırlamış ve devletlerin onayına sunmuştur. Adı geçen kuruluşların öncülüğünde hazırlanan bildirgeler, sözleşmeler, belgeler, şartlar ve süreçlerle, Uluslararası Adalet Divanı ve Avrupa İnsan Hakları Divanı gibi yargı kuruluşlanmn kararları ve 1991'de imzalanan Paris Şartı, uluslararası insan hakları hukukunun kayna­ ğını oluşturmaktadır. Uluslararası kuruluşlarca hazırlanan belgelerde yer alan evrensel ilkeleri, devletler, kendi iç hukuklarına yansıtmak gereğini duymaktadır. Günümüzde artık, yasaların anayasaya uy­ gunluğu yanında, insan hakları belgelerinde yer alan evrensel ilkelere uygunluğu da aranmaktadır. Uluslar arasında, dünyada, insan haklarında evrensel gelişme bu niteliğe dönüşmüşken, ülkemizde durum nedir? Ülkemizde, güncelliğini yitirmeyen sorunların başında insan haklarına yönelik saldırılar gelmektedir. İnsan hakları ve temel özgürlüklere yönelik bu saldırılar, eskiye dayalı olmakla birlikte, Dickson Raporu ve 12 Mart 1971 Muhtırasıyla hızlanmış, 12 Eylül 1980 sonrasında doruk noktasına ulaşmıştır. Anılan tarihte, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez öğeleri sayılan partiler, Türkiye Bü­ yük Millet Meclisi, anayasal kurum ve kuruluşlar, demokratik kitle örgütleri, tümüyle feshe­ dilmiştir. Nokta Dergisi, 12 Eylül 1990'da yayımladığı özel bir ekte, bugünü, hayatın kopuşunun tarihi olarak tanımlamaktadır. 12 Eylül yönetimi, bir gecede, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yasama, hükümetin yü­ rütme yetkisini devralmış, üç yıllık süre içinde, başta Anayasa olmak üzere, 626 yasayı çıkara­ rak yürürlüğe koymuştur. — 46 —