T.B.M.M. B:31 14.12.2000 0 : 3 MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN

advertisement
T.B.M.M.
B:31
14.12.2000
0:3
MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir)- Sayın Başkan, değerli milletvekil­
leri; Çevre Bakanlığı 2001 malî yılı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açık­
lamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi say­
gıyla selamlıyorum.
İnsan hayatını etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, kültürel, ekonomik, estetik, tarihî ve sos­
yal faktörlerin tamamı, çevreyi oluşturmaktadır. Çevre sorunlarının ortaya çıkışı yeni değildir. İn­
sanoğlunun tabiata hükmederek refah ve lüks içinde yaşama arzusu, tabiî kaynakların şuursuzca
tüketilmesine ve neticede çevre sorunlarının çığ gibi büyümesine neden olmuştur.
Çevre sorunlarının çözümü, çevreyi ve ekolojik dengeyi korumaktan geçmektedir. Çevrenin ve
ekolojik dengenin korunması;
1234-
Hava kirliliğinin önlenmesi,
Su kirliliğinin önlenmesi,
Toprak kirliliğinin önlenmesi,
Kültürel ve tarihî değerlerin korunması,
5-
Estetik değerlere önem verilmesiyle mümkündür.
Çevreyi oluşturan ve çevrenin korunmasıyla ilgili faktörleri göz önüne aldığımızda, çevre
meselesi, bir tek bakanlığın görev alanına sığdırılamayacak kadar kapsamlı bir konudur. Bu neden­
le, birçok bakanlığımızın görev alanlarına girmiş olan bu mesele, ancak millî çevre politikasıyla
değerlendirmeye alınabilir.
Ayrıca, hava kirliliği ve su kirliliği konularını göz önüne aldığımızda, çevre meselesinin ulus­
lararası boyutu ortaya çıkar. Öyleyse, çevre meselesi;
1- Ulusal,
2- Uluslararası boyutlarda değerlendirilmelidir.
21 inci Yüzyılı yaşamaya başladığımız şu günlerde dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya olduğu
iki ana mesele, çevre ve enerjidir. Dünyayı ve ülkemizi bekleyen ana mesele, her geçen gün
büyüyen enerji ihtiyacıdır; çünkü, sanayi demek, enerji demektir, artan enerji ihtiyacını karşılamak
için yapılan çalışmalarsa, çevreye zarar vermektedir. Öyleyse, bir taraftan çevreyi korumak bir
taraftan kalkınmanın dinamiği gereği enerji üretmek için bu dengeyi korumak, ancak ilmî yöntem­
lerle mümkün olabilir. İlmî olmayan, duygusal veya çoğulcu politikalar, bu meseleyi çözemeyeceği
gibi, her geçen gün büyütür. Duygusal derken şunu demek istiyorum: Kim, çevrenin bozulmasına
karşı olabilir ki... Aklı başında, normal, dengesi yerinde olan insan... Ancak, işte, insanların bu
güzel duygusunu, gerekli altyapıyı, ilmî birikimi olmayan insanlar, pekala istismar edebilmektedir­
ler ve aynı şekilde, bununla da, kalkınma için, Türkiye'nin geleceği için, vazgeçemeyeceğimiz ener­
ji meselemize sekte vurmaktadırlar.
Yine, çoğulcu politikalarla, çevrenin tahribine imkân verilmektedir. Hatırlamaz mısınız, dün,
gecekondulara tapu vermeyi vaat edenlerin çevreye yaptığı tahribatı göz ardı etmemiz mümkün
müdür! Her seçim zamanında, tapu vereceğim... Gidin bir bakın şu şehirlerimizin haline, dünyanın
neresinde böyle çirkin manzaralar görmek mümkün; hiçbir yerde yok. Onun için, bu dengeyi iyi
kurmak lazım, duygusal veya popülist politikalarla bunun önünü almamız mümkün değil.
Ülkemizde çevreyi tahrip eden en büyük etken, kırsaldan kente doğru olan hızlı göçtür, bu göç­
le kentlerimizde oluşan plansız büyüme.dir. Çoğulcu politikalarla, bu plansız büyüme, âdeta destek-369-
Download