Narsisistik Kişilik Bozukluğunun Tedavisi

advertisement
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
Narsisistik Kişilik Bozukluğunun Tedavisi
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişi, rahatsızlığını çoğu zaman kabullenmez, yanlış davranışlarının
nedenlerini haklı göstererek üste çıkar ve karşısındakileri suçlar. Ancak kriz anlarında, yani istediğini
elde edemediğinde ya da elindekileri kaybettiğine ortaya çıkan depresyon hallerinde tedaviyi bir
“seçenek” olarak görebilir. “Zorbalık”, “mağduriyet”, “görünmezlik”, “ilgiye ve onaya bağımlılık”,
“tümgüçlülük ve “haklılık” görünümünde “maske” takılan ve “güvensizlik”, “tehdit ve gözdağı
karşısında korku duyma”, “aşağılanma ve küçük düşmeye karşı hassasiyet”, “çabuk tahrik olma ve
provokasyonda bulunma” ve “güç gösterileri yapma” gibi tipik ve duygusuzca tepkiler verilen
narsisistik kişilik bozukluğunun tedavisinde farklı yaklaşımların bir arada uygulandığı “bireysel
psikoterapi” kullanılır. Psikodinamik yaklaşımlı psikoterapide danışanın yakındığı sıkıntılar ve
"idealleştirme"den "değersizleştirme"ye geçişler anlaşılmaya çalışılır. Çok fırtınalı olabilen bu
geçişler, terapistin hastayı anlamadığı ya da empati yapamadığı durumlarda ortaya çıkar.
ÇOK ÖZEL BİR DANIŞAN OLMA FANTEZİSİ...
Kendi içinde bastırmaya çalıştığı kötü kendiliğe ve başkalarına karşı saldırgan hislerin ve kendine
güvensizlik gibi duyguların yoğun bir şekilde iç içe geçtiği iç dünyaya bir tepki olarak ortaya
çıkan “tümgüçlü imge”, kimliğin nesnel gerçekliğe dayalı olmayan bir suretini oluşturur. Tümgüçlü
imgenin gizlemeye çalıştığı güvensizlik ve saldırganlık, narsisistik kişilik bozukluğunun klinik
dışavurumlarında “duyguların inkâr edilmesi” ve “vurdumduymazlık” olarak ya da “abartılı
alınganlık" ve"şüphecilik” olarak kendini gösterir. Bu nedenle narsisistik kişilik bozukluğu olan çoğu
kişi, tedaviye dirençli bir depresyon yaşar ve hayata uyum sağlamasına izin vermeyen üstünlük
inancı ve tümgüçlü imgesi yüzünden, terapi süreçlerinde bile “çok özel bir danışan” olduğuna dair bir
algıya kapılır. Kendi acılarının ve çektiklerinin başkalarının yaşadıklarından çok daha fazla ve sadece
ona özgü olduğunu düşünür. Çünkü tümgüçlü imgesi, üstünlük ve çok özel olma algısını pohpohlar ve
dış gerçeklikle bağlarını koparmasına yol açar.
DEĞERSİZLEŞTİRME SALDIRISINA DAYANMAK...
Terapi sürecinde “değersizleştirme”, “tedirgin durma”, “mükemmeliyetçilik”, “paranoya
üretme”, “hastalık hastası olma” gibi savunmaların ele alınması gerekir. Ancak bu kolay bir iş
değildir, çünkü tümgüçlü imgesini korumak için gizlemeye çalıştığı değersizlik duygusunu
savuşturmak amacıyla karşısındakini değersizleştirme ihtiyacı duyan narsisistik yapıdaki bir
kişiyle “sahici ve samimi bir terapötik ilişki kurmak”, bu kişinin zihninde yerleşik olan “üstün bir
kişinin aşağı derecedeki biri ile muhatap olması” şeklindeki ilişki kalıbı nedeniyle çok zordur. Ayrıca
narsisistik yapıdaki bir kişi için “değersizleştirme saldırısı” her zaman tümgüçlü imgeye dönme riski
taşır. Olumsuz duygular içeren her türlü tavır ve davranışı tolere edebilme becerisi üzerine inşa
edilen terapötik ilişkide, terapist danışanın iç dünyasına odaklandığında, bu risk ortaya çıkar ve
danışanın “Galiba sizi başlangıçta gözümde fazla büyüttüm ve ciddiye aldım ama artık bana faydalı
olacağınızı düşünmüyorum” gibi sözleriyle değersizleştirme saldırılarından terapist de nasibini alır.
Bu noktada terapötik ilişkinin gidişatı terapistin bu aşağılamaları kaldırabilme, üstüne almama,
görmezden gelme olgunluğuna bağlıdır. Çünkü danışanın değersizleştirdiği gerçekte terapist değil,
danışanın terapistte gördüğü kendi yansımasıdır. Bu gerçeği bilen tecrübeli bir terapist, kendini
savunmaz, korumaya çalışmaz ya da misilleme yapmaz ve zihinsel olarak bu tür bir etkileşimden
kaçınmanın bir yolunu bulur.
NETLEŞTİRME, ÇELİŞKİLERLE YÜZLEŞTİRME VE YORUMLAMA...
Terapisti kusurlu ve hatalı olarak görmeyle şekillenen değersizleştirme saldırılarına karşı terapist “iç
dünyaya yönelik gerçek ilgi ve merak kalkanı”nı devreye sokarak“netleştirme, çelişkilerle
yüzleştirme ve yorumlama” tekniklerini kullanır. Bu aşamada genellikle danışanda “Beni
iyileştirmeye
mi
çalışıyorsunuz
yoksa
bana
acı
çektirmeye
çalışıyorsunuz?” şeklinde “şüphecilik” ortaya çıkar. Terapistin samimi ve sahici bir insan olarak
1/2
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
merkeze alındığı bu süreçte, terapist değersizlik ve umutsuzluk duygusuna kapılmadan kusurlarını ve
eksikliklerini kabul ederek danışanın eleştirilerini dinler ve şüpheciliğini azaltmaya çalışır. Zamanla
danışanın kendisine ve başkalarına yönelik keskin mükemmeliyetçi beklentileri veya değersizleştirme
savunmaları yumuşar, tümgüçlü imgesi zayıflar ve gerçek ilişkilerin doğal yapısını anlayıp kabul eder.
Son olarak, paylaşma ve aidiyetlik duygusunu veren aile bağlarının kopması, vahşi kapitalizmin
insanı tüketici düzeyine indirip tüketmesi, reklamların sürekli daha fazlasını hak ettiğimizi söyleyen
cümleleri, iş hayatında rekabet ekseninde sürekli daha iyi olunduğunu ispatlama çabası narsisistik
yapıyı beslediği ve kuvvetlendirdiği için narsisistik kişilik bozukluğunun tedavisinde içinde yaşanılan
toplum ve ilişkiler yumağı da önemlidir.
Yayınlanma tarihi: 19.05.2016
Makale adresi: http://www.cemkece.com.tr/m-narsisistik-kisilik-bozuklugunun-tedavisi.html
Web : http://www.cemkece.com.tr
Facebook: http://facebook.com/drcemkece
Twitter: http://twitter.com/drcemkece
Google+: https://plus.google.com/114707731481596974039
Instagram: http://instagram.com/drcemkece
Youtube: http://youtube.com/user/cisedorgtr
RSS: http://feeds.feedburner.com/drcemkece
2/2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download