Yapıcıoğlu ve ark. 177 _____________________________________________________________________________________________________ Araştırma / Original article Sivas il merkezinde erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaygınlığı ve eşlik eden eksen-I, eksen-II tanıları Bekir YAPICIOĞLU,1 Önder KAVAKCI,2 Ayşegül Selcen GÜLER,3 Murat SEMİZ,4 Orhan DOĞAN5 _____________________________________________________________________________________________________ ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı, Sivas il merkezindeki erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) yaygınlığını saptamak, bozukluğu olanların sosyodemografik özelliklerini ve eşlik eden eksen-I ve eksen-II tanı sıklığını saptamaktır. Yöntem: Çalışmada 18-44 yaş aralığındaki 901 kişiye ASRS (Adult ADHD Self Report Scale) uygulanarak kesme puanının üzerinde puan alan 34 kişiden, klinik görüşmeyi kabul eden 28 kişiye MINI Plus 5.0.0’ın (International Neuropsychiatric Interview) Çocukluk ve Yetişkinlik Dikkat Yetersizliği ve Aşırı Hareketlilik modülü uygulanmıştır. Erişkin DEHB tanısı konulan bireylere eşlik eden eksen-I ve eksen-II tanılarını saptamak amacıyla SCID-I (Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis-I Disorders) ve SCID-II (Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personalty Disorders) uygulanmıştır. Bulgular: ASRS ile yapılan tarama sonucunda erişkin DEHB yaygınlığı %3.8 iken, yapılandırılmış klinik görüşme ile bu oran %2.7’ye düşmüştür. Erişkin DEHB tanısı kadınlarda (%83.3) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha sık bulunmuştur. Çalışmada erişkin DEHB tanısı konanların konmayanlara göre anlamlı olarak daha yüksek oranda çalışmadığı, daha sık iş değiştiği, orta düzeyde gelire sahip olduğu, intihar girişimlerinin daha fazla olduğu, daha çok sayıda sigara içtiği, kendilerinde ve ailelerinde psikiyatrik tanıların daha fazla olduğu, daha fazla psikiyatrik yardım aradıkları ve aldıkları saptanmıştır. Hastaların %83’ünde (20/24) eşlik eden eksen-I tanısı saptanmıştır. En sık konulan eş tanılar, her biri %20.8 oranıyla olmak üzere obsesif kompulsif bozukluk, majör depresyon, distimik bozukluk olmuştur. Hastaların %33.3’ünde herhangi bir eksen-II tanısı saptanmamıştır. En sık (her biri %25 oranında) obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, pasif agresif kişilik bozukluğu tanıları bulunmuştur. Tartışma: DEHB, erişkin dönemde de süren ve başka psikiyatrik bozuklukların sıklıkla eşlik ettiği yaygın bir bozukluktur. Klinik uygulamada özellikle tedaviye iyi yanıt vermeyen psikiyatrik bozukluklarda DEHB eş tanısı düşünülmelidir. (Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184) Anahtar sözcükler: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, yaygınlık, eş tanı Adult ADHD prevalence in Sivas province and comorbid axis-I, axis-II diagnoses ABSTRACT Objective: The purpose of this study was to determine the adult ADHD prevalence in Sivas province, to identify sociodemographic characteristics and comorbid axis-I and axis-II diagnoses in adults with ADHD. Methods: ASRS was administered to 901 subjects between 18-44 years of age and Childhood and Adulthood Attention Deficit and Hyperactivity module of MINI Plus 5.0.0 was administered to 28 out of 34 subjects who had ASRS scores above cutoff point and who accepted clinical interview. SCID-I and SCID-II were used to evaluate comorbid axis-I and axis-II diagnoses in subjects with ADHD. Findings: Screening with ASRS revealed a preva_____________________________________________________________________________________________________ 1 Uzm.Dr., Bozyüyük Devlet Hastanesi, Bilecik 4 5 Yrd.Doç.Dr., Arş.Gör.Dr., Prof.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD, Sivas Uzm.Dr., Cumhuriyet Üniv. Tıp Fak. Çocuk Psikiyatrisi ABD, Sivas Yazışma adresi/Address for correspondence: Yrd.Doç.Dr. Önder KAVAKCI, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD, TR-58140 Sivas E-mail: [email protected] Geliş tarihi: 26.11.2010, Kabul tarihi: 03.02.2011 2 3 Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 178 Sivas il merkezinde erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaygınlığı ve … _____________________________________________________________________________________________________ lence rate of 3.8% which dropped to 2.7% with the structured clinical interview. Adult ADHD was found to be higher (83.3%) in women in this sample which was statistically significant. Subjects with ADHD had lower employment status, more frequent job changes, medium level of income, more suicide attempts, more cigarette consumption, more psychiatric diagnoses on behalf of themselves and in their parents and more reported psychiatric need when compared to subjects without ADHD. 83% of the subjects with ADHD (n=20) had comorbid axis I diagnoses. Most common comorbid diagnoses were obsessive compulsive disorder, major depression and dysthymic disorder, each of which were 20.8%. 33.3% of the patients didn’t have any axis II diagnoses. Most common axis II diagnoses were obsessive compulsive personality disorder (25%)and passive aggressive personality disorder (25%). Discussion: In conclusion, the main clinical implication of this study is that ADHD is a persistent diagnosis in adulthood. Given the high prevalence of adult ADHD and its high comorbidity with other psychiatric disorders, ADHD should be considered as a possible comorbid diagnosis for many patients in adult psychiatry clinics, especially for those who show continued impairment despite appropriate treatment or the presenting disorder. (Anatolian Journal of Psychiatry 2011; 12:177-184) Key words: attention deficit hyperactivity disorder, prevalence, comorbidity _____________________________________________________________________________________________________ GİRİŞ Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtilerinden oluşan; erken çocukluk döneminde başlayıp önemli oranda ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde de süren nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB, davranışsal, sosyal, akademik ve ruhsal alanlarda sorunlara yol açabilmektedir.1 DEHB, çocuklarda en sık konulan davranışsal bozukluk tanısıdır. Çocuk yaş grubunda yaygınlığı, klinik örneklemlerde %2-11.22,3 arasında, geniş ölçekli alan çalışmalarında ise %6-94,5 olarak bildirilmiştir. Türkiye’de kentsel kesimdeki ilkokul çocuklarında yapılan epidemiyolojik bir çalışmada DEHB’nin yaygınlık oranı %8.1 olarak saptanmıştır.6 ABD’de erişkin DEHB’nin yaygınlık oranı %4.4,7 uluslararası bir epidemiyolojik çalışmada ortalama yaygınlık oranı %3.48 bulunmuş olup Türk toplumunda erişkin DEHB ile ilgili yayımlanmış bir epidemiyolojik çalışma yoktur. Bununla birlikte, kendi bildirim ölçeği kullanılarak üniversite öğrencilerinde yapılan bir çalışmada, DEHB belirti yaygınlığı %2.6 olarak bulunmuştur.9 Bazı çalışmalarda, çocukluktaki DEHB’nin erişkin dönemde sürme oranları gözetildiğinden ve çocukluk döneminde tanı konmuş kişiler örneklem grubuna alınmayabildiğinden10 veya örneklem grubu küçük olduğundan11 erişkin DEHB ile ilgili yaygınlık tahminleri kısıtlılıklar içermektedir. DEHB tanısı için belirtilerin çocukluk döneminde başlaması ve işlevselliği bozacak düzeyde olması gerekir.12 Erişkin DEHB nedeniyle tedavi arayan hastaların en önemli yakınmaları iş yerinde işe yoğunlaşma ve başladıkları işi tamamlama ile ilgili zorluklar, sık iş değiştirme, organizasyon eksikliği, düşük benlik saygısı, becerilerini göstermede yetersizlik ve daha tipik olarak unutkanlık ve odaklanma eksikliğidir.13 Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 Çalışmalarda erişkin DEHB'nin yaşam boyu psikiyatrik eş tanı için önemli bir risk etkeni olduğu,14 DEHB tanısı konmuş erişkinlerin daha yüksek oranda eş tanı gösterdiği, tedavi maliyetlerinin daha fazla olduğu görülmüştür.15 Erişkin DEHB olanlarda en sık görülen ek tanılar, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, alkol ve madde kullanımı ile ilgili bozukluklar ve antisosyal kişilik bozukluklarıdır.16,17 Eş tanıların varlığı bozukluğun gidişini ve tedavisini olumsuz etkilemektedir.18 Bu çalışmanın amacı, Sivas il merkezinde erişkin DEHB yaygınlığını saptamak ve DEHB ile ilişkili sosyodemografik özellikler ile eşlik eden eksen-I ve eksen-II tanılarını araştırmaktır. YÖNTEM Çalışma öncesinde Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Yerel Etik Kurulu’ndan (Karar No: 2009-04/10) onay ve Sivas İl Emniyet Müdürlüğü’nden gereken yasal izin alındı. Sivas il merkezinde sistematik örnekleme yöntemi ile sosyoekonomik düzeyler göz önünde bulundurularak seçilen mahallelerde çalışmaya katılmayı kabul eden 346 erkek (%38.4), 555 kadından (%61.6) oluşan 901 kişi Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Kendi Bildirim Ölçeği (Adult ADHD Self-Report Rating Scale - ASRS) ve sosyodemografik bilgi formu doldurdu. Ev ziyaretleri önceden haber verilmeden gündüz evde olan 18-44 yaş aralığındaki (18 ve 44 yaş dahil) bireylere bilgilendirilmiş onam formu verilerek yapıldı. Görüşmeler bir psikiyatri asistanı ve iki intern doktor tarafından yapıldı. Çalışmaya katılan tüm katılımcılardan yazılı onay alındı. 18-44 yaş aralığında olan, psikoz ve organik mental bozukluğu olmayan gönüllüler çalışmaya alındı. ASRS toplam puan ortalamasının (23.85± 10.3), iki standart sapma üzeri (44.45=44) kes- Yapıcıoğlu ve ark. 179 _____________________________________________________________________________________________________ me puanı olarak alındı. ASRS’den 44 ve üzerinde puan alanlara MINI Plus 5.0.0’ın Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite modülü kullanılarak erişkin DEHB tanısı kondu. Bu modülün çocukken bölümündeki sorulara yeterli sayıda evet yanıtı verenler ayrıntılı değerlendirmeye alınarak yetişkin bölümündeki sorulara verdikler yanıtlar doğrultusunda erişkin DEHB tanısı konmuştur. DEHB tanısı konan bireylere DSM-IV Eksen-I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu (SCID-I/CV) ve DSM-III-R Kişilik Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu (Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders, SCID-II) uygulanarak eşlik eden eksen-I ve eksen-II tanıları değerlendirildi. Veri toplama araçları Sosyodemografik Veri Formu: Olguların sosyodemografik verilerini belirlemek için araştırmacılar tarafından geliştirilmiş soru formudur. Çalışmaya katılan 901 kişiye uygulanmıştır. ASRS: Dünya Sağlık Örgütü tarafından ruhsal hastalıkların taranması amacıyla geliştirilen ölçeklerden biridir.19 DSM-IV’de DEHB tanısı için önerilen A grubu belirtiyi içeren 18 sorudan oluşur. Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Doğan ve ark. tarafından yapılmıştır.20 MINI: Sheehan ve Lecrubier tarafından geliştirilen MINI DSM-IV ve ICD-10’daki ana eksen-I psikiyatrik bozuklukları için düzenlenmiş kısa yapılandırılmış bir görüşmedir.21 MINI’nin Türkçeye çevirisi Engeler tarafından yapılmıştır.22 SCID-I: DSM-IV’e göre psikiyatrik bozuklukların (eksen-I) tanısını araştırmak için görüşmeci tarafından uygulanan yapılandırılmış bir görüşme aracıdır. First ve ark. tarafından geliştirilen ve dünyada yaygın olarak kullanılan bu görüşme aracının Türkçeye uyarlaması ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.23,24 SCID-II: DSM-III-R’ye göre kişilik bozuklukları (eksen-II) tanılarını koymak amacıyla Spitzer ve ark. tarafından geliştirilen, bireysel olarak uygulanan bir klinik görüşme yöntemidir. Bireyleri 12 kişilik bozukluğu açısından değerlendirir. Türkiye için uyarlama ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.25 İstatistik değerlendirme İstatistik analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 14.0 programı kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde 2x2 ve çok gözlü düzenlerde ki-kare testi, Fisher’s exact testi uygulanmıştır. Veriler sayı ve yüzde şeklinde belirtilip p değeri 0.05 olarak alınmıştır. BULGULAR Sosyodemografik özellikler Çalışmaya alınan 901 bireyin yaş ortalaması 29.79±7.79 olarak bulunmuştur. Örneklemin %61.6’sı (s=555) kadın %38.4’ü (s=346) erkektir. Örneklemin cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, meslek ve gelir düzeyleri gibi sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. ASRS kesme puanının üzeri olası DEHB olarak değerlendirildiğinde, örneklem grubunda olası DEHB yaygınlığı %3.8 (s=34) bulunmuştur. Örneklemdeki kadınların %5.0’ında (s=28), erkeklerin %1.7’sinde (s=6) olası erişkin DEHB vardır. Biri erkek beşi kadın olmak üzere altı kişi ikinci aşama olan yapılandırılmış klinik görüşmeye katılmak istemedi. Klinik görüşme ile erişkin DEHB oranı %2.7 bulundu (s=24) olarak bulunmuştur. Bunların %83.3’ü kadın (s=20), %16.7’si erkekti (s=4). Erişkin DEHB sıklığı açısından cinsiyetler arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (Fisher’s p<0.05). Erişkin DEHB’li kadınların yaş ortalaması 32.05± 9.44, erkeklerin 33.75±9.77 olarak bulunmuştur. Erişkin DEHB olan ve olmayan grubun karşılaştırmalı sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de verilmiştir. Kendi bildirimlerine dayanarak erişkin DEHB tanısı konanlar ve konmayanlar arasında disiplin cezası alma, polis ile başlarının derde girmesi, trafik cezası alma gibi yasal sorunlar ve iş veya ev kazası geçirme açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p>0.05). Erişkin DEHB olan ve olmayan grubun epidemiyolojik özellikleri Tablo 2’de verilmiştir. Eş tanı durumları SCID-I ile saptanan eksen-I tanıları: Erişkin DEHB olanların %41.6’sında (s=10) bir eksen-I, %41.6’sında (s=10) iki eksen-I tanısı vardı; %16.6’sında (s=4) herhangi bir eksen-I tanısı bulunamadı. %79.1’inde (s=19) anksiyete bozuklukları, %41.6’sında (s=10) duygudurum bozuklukları eş tanısı saptandı. Eksen-I tanıları Tablo 3’te gösterilmiştir. SCID-II ile saptanan eksen-II tanıları: Erişkin DEHB tanısı konulanların %33.3’ünde (s=8) bir eksen-II tanısı, %16.6’sında (s=4) iki eksen-II tanısı vardı; %33.3’ünde (s=8) herhangi bir eksen-II tanısı bulunamadı. Eksen-II eş tanılarının dağılımı Tablo 4’te gösterilmiştir. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 180 Sivas il merkezinde erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaygınlığı ve … _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 1. Sosyodemografik özellikler ______________________________________________________________________________ Erişkin DEHB(-) Sayı % Özellikler Erişkin DEHB(+) Sayı % _______________________________________________________________________________ Cinsiyet Erkek Kadın 342 535 39.0 61.0 4 20* 16.7 83.3 Medeni durum Bekar Evli Boşanmış Dul 312 550 10 5 35.6 62.7 1.1 0.6 5 18 1 0 20.8 75.0 4.2 0 Eğitim düzeyi Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite/Y.O. 14 7 205 119 281 250 1.6 0.8 23.5 13.6 32.1 28.5 0 0 12 2 6 4 0 0 50.0 8.3 25.0 16.7 Gelir durumu 0-550 TL 551-1500 TL 1501 TL ve üzeri 442 295 112 52.1 34.7 13.2 8 14* 2 33.3 58.3 8.3 Çalışma durumu Çalışmıyor Çalışıyor Öğrenci 391 298 174 45.3 34.5 20.2 17* 3 4 70.8 12.5 16.7 ______________________________________________________________________________ * Erişkin DEHB olmayanlara göre istatistiksel olarak farklı (p<0.05). Tablo 2. Epidemiyolojik özellikler ______________________________________________________________________________________________ Erişkin DEHB(-) Sayı % Özellikler Erişkin DEHB(+) Sayı % ____________________________________________________________________________________________ İş değiştirme Var Yok 12 484 2.1 83.0 3* 11 21.4 78.6 İntihar girişimi Var Yok 29 841 3.3 96.7 10* 14 41.7 58.3 Psikiyatrik yardım arama Var Yok 186 689 21.3 78.7 11* 13 45.8 54.2 Psikiyatrik tanı konma Var Yok 107 767 12.2 87.8 11* 13 45.8 54.2 Psikiyatrik yardım alma Var Yok 42 835 4.8 95.2 7* 17 29.2 70.8 Sigara içme Hiç Ara sıra Günde 1-10 Günde 11-20 Günde 21 ve üzeri 534 93 101 119 25 61.2 10.7 11.6 13.6 2.9 8 3 5 5 3* 33.3 12.5 20.8 20.8 12.5 _________________________________________________________________________________________________ * Erişkin DEHB olmayanlara göre istatistiksel olarak farklı (p<0.05). TARTIŞMA Türkiye’de erişkin DHEB ilgili az sayıda çalışma vardır. Bu çalışma Türkiye’de toplum örnekleminde erişkin DEHB yaygınlığını klinik görüşme Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 ile değerlendiren ilk çalışmadır. Erişkin DEHB epidemiyolojisi ile ilgili araştırmalar çocukluk çağında başlayan DEHB’nin %30-60 oranında erişkinlikte de sürdüğünü ortaya koymaktadır.24 Çalışmalarda erişkin DEHB yaygınlığı %2.0-4.4 Yapıcıoğlu ve ark. 181 _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 3. Erişkin DEHB tanısı konanların SCID-I tanıları ______________________________________________ Eşlik eden eksen-I tanıları Erişkin DEHB (n=24) Sayı % ______________________________________________ Depresif bozukluk Obsesif kompulsif bozukluk Distimik bozukluk Yaygın anksiyete bozukluğu Posttravmatik stres bozukluğu Özgül fobi Panik bozukluğu Alkol kötüye kullanımı Tanı yok 5 5 5 4 4 4 2 1 4 20.8 20.8 20.8 16.7 16.7 16.7 8.3 4.1 16.7 _____________________________________________ Tablo 4. Erişkin DEHB tanısı konulanların SCID-II tanıları _____________________________________________ Eşlik eden eksen-II tanıları Erişkin DEHB (n=24) Sayı % _____________________________________________ Obsesif kompulsif K.B. Pasif agresif K.B. Histiriyonik K.B. Sınır K.B. Çekingen K.B. Paranoid K.B. Tanı yok 6 6 3 3 2 1 8 25.0 25.0 12.5 12.5 8.3 4.1 33.3 _____________________________________________ aralığında bulunmuştur.7,27 Bu çalışmada erişkin DEHB yaygınlığı %2.7 (24/901) olarak bulunmuştur. Bu oran literatürdeki7,8 yaygınlık oranlarına benzerdir. Amerika, Avrupa ve Orta Doğu’daki 10 ülkede 2007 yılında yapılan DEHB yaygınlığı ile ilgili araştırmada, DEHB yaygınlığı %3.4 (%1.2-7.3) oranında bulunmuştur. Düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde DEHB daha nadir (%1.9) bulunurken, yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde daha sık (%4.2) bulunmuştur.8 Dolayısıyla sonuçlar bu çalışmanın verileriyle uyumludur. Erişkin DEHB yaygınlığı ile ilgili çalışmalardan elde edilen sonuçları, farklı tanı sistemlerinin kullanılması, standart değerlendirme araçlarının olmayışı gibi nedenlerle karşılaştırmak zordur. Bu konuda üzerinde uzlaşılmış ölçme araçları ve benzer yöntemlerle yapılacak daha fazla araştırmaya gereksinim vardır. Erişkin DEHB’de anksiyete bozukluğunun görül28 me oranı %27.2 olarak bildirilmiştir. Erişkin DEHB’li kişilerin iş başarılarının düşük olduğu, sosyal alanda zorluk yaşadıkları, işlerinde ve arkadaş ilişkilerinde sebat etmekte zorlanmaları nedeniyle bu kişilerde anksiyete ve depresyon belirtilerinin daha sık gözlendiği bildirilmiştir.29,30 Bu çalışmada anksiyete bozuklukları eş tanısının genel toplum oranından fazla olduğu ve DEHB eş tanı çalışmalarıyla uyumlu olduğu görülmektedir. DEHB’nin erişkin döneme kadar sürmesini belirleyen etkenlerin ailesellik, psikososyal sorunlar, duygudurum ve anksiyete bozukluları eş tanılarının varlığı olduğu belirtilmektedir.31,32 Bu durum, DEHB’nin sürmesine katkıda bulunması açısından eş tanı varlığının önemine işaret etmektedir. DEHB ve eş tanılarının incelendiği bir çalışmada, anksiyete bozuklukları arasında özellikle panik bozukluğun (%11.6) ve özgül fobinin (%14.2) ön planda olduğu; yaşam boyu eksen-I tanılarını incelediklerinde ise özgül fobi (%16.07) ve sosyal fobinin (%17.8) DEHB olmayan erişkinlerden daha yüksek olduğu, kadınlarda bu tanıların şimdi ve yaşam boyu görülme sıklığının erkeklerden önemli oranda yüksek olduğu bildirilmiştir.33 Çalışmada yüksek kadın oranı göz önünde bulundurulduğunda, sonuçlar literatürle uyumludur, ayrıca anksiyete bozuklukları arasında en sık obsesif kompulsif bozukluk (%20.8) saptanmıştır. DEHB ve OKB’nin nörobiyolojik ortaklıklarının olduğu düşünülmektedir.34 Bir çalışmada DEHB ve OKB gibi hastalıklar ‘nörogelişimsel frontostriatal bozukluklar’ olarak adlandırılmış ve bu bozukluklar arasında tanısal binişmenin yanı sıra, sıklıkla eş hastalanım görüldüğü, bu bozuklukların hepsinde beyin lateralizasyonunda farklılık olduğu belirtilmiştir.34 DEHB’li erişkinlerde ek tanıları araştıran çalışmalarda majör depresyon ek tanısı %16-31, distimik bozukluk ek tanısı %12-37 oranında bulunmuştur.7,35 Çalışmamızda bulunan oranlar da bu çalışmalardaki bulgulara benzerdir. Depresyon ve distimik bozukluk, çocukluk çağından itibaren var olan başarısızlık beklentisi ve sosyal ilişki güçlükleriyle bağlantılı ‘düşük benlik değeri’ ve genel mutsuzluğun bir sonucu olabilir.36,37 Yayınlarda erişkin DEHB’de alkol, madde kullanımı yaygınlığı için yüksek oranlar verilmiştir.38 Bu çalışmada, alkol ve madde kullanım bozuklukları oranı önceki çalışmalardan daha düşük bulunmuştur. Türkiye’de erişkin DEHB tanısı konanlarda alkol ve madde kötüye kullanımı ile ilgili çalışmalar az olmakla beraber, DEHB olan erişkinlerde alkol ve madde kullanım bozukluklalarının daha düşük olduğu belirtilmektedir.39 Sivas il merkezinde yapılan bir çalışmada kadınlarda alkol bağımlılığı ve alkol kötüye kullanımı saptanmamıştır.40 Bu bölgesel özellik çalışmamızda alkol ve madde kullanım bozuklukları oranının düşük bulunmasının nedeni olabilir. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 182 Sivas il merkezinde erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaygınlığı ve … _____________________________________________________________________________________________________ Çalışmalarda, bipolar bozukluğu olan erişkinlerde ve onların akrabalarında çocukluk dönemlerinde hiperaktivite özelliğinin yüksek olduğu,41 bipolar bozukluğu olan çocuklarda DEHB birlikteliğinin sık (%57-98) bulunduğu belirtilmiştir.42,43 Bu çalışmada bipolar bozukluk eş tanısı bulunmamıştır. Çalışmanın toplum örneklemi içermesi, klinik bir örneklemde yapılmamış olması bu sonucu doğurmuş olabilir. Yüksek oranda majör depresyon eş tanısı göz önüne alınarak bipolar bozukluk riski açısından hastalar izlenmelidir. Çalışmada erişkin DEHB olanların %66.7’sinde eksen-II tanısı saptanmıştır. Barkley ve ark., DEHB olanlarda antisosyal kişilik bozukluğu (%12-27) başta olmak üzere, pasif agresif (%18), sınır (SKB) (%14), histriyonik (%11) ve çekingen kişilik bozukluğu (%11) eş tanıları bil44 dirmiştir. İki yüz kırk erişkinde mizaç ve kişilik boyutlarının değerlendirildiği çalışmada, DEHB’li erişkinlerin yenilik arayışı ve zarardan kaçınma puanlarının yüksek olduğu, karakter boyutlarındaki puanlarının düşük olduğu, eksen-II bozukluklarına yönelik SCID-II değerlendirmesinde bunun doğrulandığı ve DEHB’de B kümesi kişilik bozukluklarının daha fazla görüldüğü bulunmuştur.45 Bu çalışmada antisosyal kişilik bozukluğu dışındaki bulgular literatür bilgileriyle uyumludur. Antisosyal kişilik bozukluğu oranının yüksek bulunmaması, çalışmada DEHB tanısı konanların çoğunun kadın olmasına bağlı olabilir. Kadın mahkumlarla yapılan bir çalışmada, DEHB’li kadınlarda sadece SKB’nin DEHB olmayanlara göre anlamlı oranda yüksek olduğu bulunmuştur.46 Tanısal bazı parametreler açısından iki bozukluk birbirine benzemektedir. İki bozuklukta da duygudurum düzenlenmesinde ve dürtü kontrolünde bozukluk, madde kötüye kullanımı, düşük benlik saygısı ve kişilerarası ilişkilerde sorunlar belirtilmiştir.47 Sonuç olarak, DEHB erken dönemde kişiliği etkileyerek ileride kişilik bozukluğu gelişimi için risk etkeni olabilir veya DEHB ve kişilik bozuklukları erişkinlikte klinik görünüm açısından birbirine benzeyebilir.47 Erişkin DEHB sıklığı açısından cinsiyetler arasındaki fark anlamlı bulunmuştur. DEHB’nin erkeklerde daha sık görülmesiyle birlikte, iki cinsiyeti de etkileyebileceği belirtilmektedir.48 Erkek/kız oranı çocuklukta 2-10 arasında değişebilirken, klinik örneklemlerde oran 6 olabilmektedir. Bu farklılığın nedeni, erkeklerin davranış sorunlarının daha fazla fark edilmesi ile başvurunun daha çok olmasına bağlanmaktadır.32 Bir çalışmada erişkin dönemdeki DEHB’nin erkek/kadın oranının ilerleyen yaşla birlikte eşitlendiği öne sürülmüştür.48 Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 Kızlarda DEHB görülmesinin kapsamlı bir gözden geçirmesinde, kızlardaki yaygınlığın toplum örneklemlerinde klinik örneklemlerden daha yüksek görüldüğünü, bunun olasılıkla kızların kliniğe daha az getirilmesiyle ilişkili olabileceği belirtilmektedir.49 Angold ve ark.,50 çocuğun sorununun aile üzerindeki etkisinin tedavi görme olasılığıyla güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu göstermiştir. Kızlarda erkek çocuklara göre daha az davranışsal belirti olduğu bilinmektedir; bu, klinik örneklemlerde kızların oranının daha düşük olmasıyla ilişkili olabilir.49 Çalışmalar erişkin DEHB’lilerin daha düşük sosyoekonomik düzeyde olduğunu, iş yaşamında daha çok sorun yaşadığını, daha sık iş değiştirdiğini, toplam eğitim sürelerinin daha kısa, okul başarılarının daha düşük, sınıf tekrarının daha fazla olduğunu göstermiştir.7 Literatürle uyumlu olarak istatistiksel olarak anlamlı bulunmasa da, hastaların sınıf tekrarı (%31.8) hasta olmayanlardan (%16.2) daha fazlaydı.7 Hasta grubunun çoğunun ilkokul sonrasında eğitimini sürdürmemesi sınıf tekrarının farklılık oluşturacak kadar yüksek çıkmaması sonucunu oluşturmuş olabilir. Literatürle uyumlu olarak hasta grubunun %21.4’ünün anlamlı düzeyde sık iş değiştirdiği bulundu. Hasta grubunun tümü en sık iş değiştirme nedeni olarak iş ortamındaki yetersiz koşulları göstermiştir. Bu durum erişkin DEHB’lilerin normal bireylere göre daha fazla yenilik arayışında oldukları ve işle ilgili daha fazla sorun 7,45 yaşadıkları görüşünü akla getirmektedir. DEHB grubunun DEHB olmayan gruba göre anlamlı olarak daha düşük oranda çalıştığı bulundu. Erişkin DEHB’lilerin çoğunun işinin olmaması da literatürle uyumluydu,7 ancak bu sonuç, bu çalışmada DEHB tanısı konanlarda kadın oranının fazlalığı ile ilişkili olabilir. Çalışmada erişkin DEHB tanısı konanlarda belirgin olarak daha fazla sigara ve alkol kullanımı bulunmuştur. Literatürde özellikle çocukluk döneminde davranım bozukluğu eş tanısı da konan kişilerin bu tür bağımlılıklara yatkın olduğu bildirilmiştir.44,51 DEHB’lilerde dopaminerjik işlev bozukluğu ile ilişkilendirilen ödül bağımlılığı ve ertelemeden kaçınma (delay aversion), madde kötüye kullanımı ile ilişkili olabilir.44 Literatür bulgularından farklı olarak bu çalışma daki erişkin DEHB’lilerin kendi bildirimlerine dayanan disiplin cezası alma, polis ile başlarının derde girmesi ve trafik cezası alma gibi yasal sorunlar örneklemde DEHB’si olmayanlarla karşılaştırıldığında, aradaki fark anlamlı bulunmadı.52 DEHB’lilerin çoğunun kadın olması ve Yapıcıoğlu ve ark. 183 _____________________________________________________________________________________________________ kadınlarda daha az agresyon görülmesi de bu sonucu ortaya çıkarmış olabilir. Ancak çalışmada ehliyet sahibi olma ve araba kullanma durumu sorulmamıştır. Olguların kendi bildirdikleri gibi yasal sorunları gerçekten yaşamamış olabilmelerinin yanında, bildirmemiş olabilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Erişkin DEHB’lilerin intihar girişimi oranı (%41.7) hasta olmayanlara (%3.3) göre anlamlı düzeyde yüksekti. Çalışmalarda DEHB olan erişkinlerin %10’unda intihar girişiminin olduğu, %5’inin intihar veya kaza sonucu ölmüş olduğu saptanmış ve bu yüksek oranın nedenleri arasında depreşyon gibi eş tanıların sık olması ve dürtü kontrolündeki zayıflık nedeniyle intihar fikrinin ve girişi32 minin engellenememesi öne sürülmüştür. Kısıtlılıklar ASRS’ye göre olası DEHB’lerin %17.6’sı (s=6) ile klinik görüşme yapılamamış olması ve örneklemimizdeki kadın sayısının erkek sayısından fazla olması bulunan oranı etkilemiş olabilir. Tüm örneklemin klinik değerlendirmeden geçirilmemiş olması ve bir kendi bildirim ölçeğinden elde edilen kesme puanına göre kişilerin değerlendirilmesi tanı atlanmasına yol açabilir. Bu açıdan sonuçlar ihtiyatla karşılanmalıdır. Ölçekte eşik altı kalanların bazılarının da DEHB olabileceği açıktır ve bu da çalışmamızın önemli bir kısıtlılığıdır. Verilerin elde edilmesinde annebaba veya öğretmen bilgisinin olmaması da, çalışmanın önemli kısıtlılıklarındandır. Sonuç Bu çalışma DEHB’nin erişkin dönemde de sürebildiğini; bu hastalarda hem eksen-I, hem de eksen-II tanılarının yaygın olduğunu göstermiştir. DEHB olanlar, olmayanlara göre eğitim ve iş alanında daha çok sorun yaşamaktadır. Bunlar, DEHB’nin erken tanısının ve tedavisinin önemini göstermektedir. Erişkinde DEHB ile ilgili yayınların azlığı nedeniyle toplumsal ve klinik örneklemlerde başka çalışmalara gereksinim vardır. KAYNAKLAR 1. Goldstein S. Understanding and Managing Children’s Classroom Behaviour. New York, Wiley, p.511, 1995. 2. Costello EJ, Costello AJ, Edelbrock C, Costello AJ, Dulcan MK, Burns BJ. Psychiatric disorders in pediatric primary care. Arch Gen Psychiatry 45:1107-1116. 1988. 3. Bhatia MS, Nigam VR, Bohra N, Malik SC. Attention deficit disorder with hyperactivity among pediatric outpatients. J Child Psychol Psychiatry 1991; 32:297-306. 4. Anderson JC, Williams S, McGee R, Silva PA. DSM-III disorders in preadolescent children: Prevalence in a large sample from the general population. Arch Gen Psychiatry 1987; 44:69-76. 5. Bird HR, Gould M, Staghezza B. Patterns of diagnostic comorbidity in a community sample of children aged 9 through 16 years. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1993; 32:361-368. 6. Erşan EE, Doğan O, Doğan S, Sümer H. The distribution of symptoms of attention-deficit/hyperactivity disorder and oppositional defiant disorder in school age children in Turkey. Eur Child Adolesc Psychiatry 2004; 13:354361. 7. Kessler RC, Adler L, Barkley R, Biederman J, Conners CK, Demler O. The prevalence and correlates of adult ADHD in the United States: Results From the National Comorbidity Survey Replication. Am J Psychiatry 2006; 163:716-723. 8. Fayyad J, de Graff R, Kessler R, Alonso J, Angermeyer M, Demyttenaere K. Cross-national prevalence and correlates of adult attention-deficit hyperactivity disorder. Br J Psychiatry 2007; 190:402-409. 9. Doğan S, Öncü B, Saraçoğlu GV, Küçükgöncü S. Üniversite öğrencilerinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu belirti sıklığı ve belirti düzeyiyle ilişkili gelişimsel, akademik ve psikolojik etmenler. Türkiye’de Psikiyatri 2008; 10:109-115. 10. Barkley RA. Major life activity and health outcomes 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. associated with Attention deficit/hyperactivity disorder. J Clin Psychiatry 2002; 63:10-15. Faraone SV, Biederman J. What is the prevalance of adult ADHD? results of a population screen of 966 adults. J Atten Disord 2005; 9:384-391. American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. Dördüncü baskı, Washington DC, 1994 (S Şenol, Ş Şener, Çev. Genellikle ilk kez bebeklik, çocukluk ya da ergenlik döneminde tanısı konan bozukluklar). Ankara, HYB, 1995. Barkley RA, DuPaul GJ, McMurray LA. Comprehensive evaluation of attention deficit disorder with and without hyperactivity. J Consult Clin Psychol 1990; 58:775-789. McGough JJ, Smalley SL, McCracken JT, Yang M, Del'Homme M, Lynn DE. Psychiatric comorbidity in adult attention deficit hyperactivity disorder: findings from multiplex families. Am J Psychiatry 2005; 162:1621-1627. Secnik K, Swensen A, Lage MJ. Comorbidities and costs of adult patients diagnosed with attention-deficit hyperactivity disorder. Pharmacoeconomics 2005; 23:93-102. Torgersen T, Gjevan B, Rasmussen K. ADHD in adults: A study of clinical characteristics, impairment and comorbidity. Nord J Psychiyatr 2006; 60:38-43. Biederman J, Monuteaux MC, Mick E, Spencer T, Wilens TE, Silva JM. Young adult outcome of ADHD: A controlled tenyear follow-up study. Psychol Med 2006; 36:167-179. Spencer T, Biederman J, Wilens T, Faraone SV. Adult with attention deficit hyperactivity disorder: A controversial diagnosis. J Clin Psychiatry 1998;59(Suppl.7):59-68. Kessler RC, Ustün TB. The world mental health (WMH) survey ınitative version of the world health organization (WHO) Composite International Diagnostic Interview (CIDI). Int J Methods Psychiatr Res 2004; 13:93-121. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 184 Sivas il merkezinde erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun yaygınlığı ve … _____________________________________________________________________________________________________ 20. Doğan S, Öncü B, Varol-Saraçoğlu G, Küçükgöncü S. Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Kendi Bildirim Ölçeği (ASRS-v1.1) Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirlik çalışması. Anadolu Psikiyatri Derg 2009; 10:77-87. 21. Sheehan DV, Lecrubier Y, Sheehan KH, Amorim P, Janavs J, Weiller E. The Mini-International Neuropsychiatric Interview (MINI): The development and validation of a structured diagnostic psychiatric interview for DSM-IV and ICD-10. J Clin Psychiatry 1998; 59(Suppl.20):22-33. 22. Sheehan DV, Lecrubier Y. MINI Uluslararası Nöropsikiyatrik Görüşme, Türkçe Uyarlama 5.0.0, A Engeler (Çev.), 2004. 23. First MB, Spitzer RL, Gibbon M, Williams JBW. Structured Clinical Interview for DSM-IV Clinical Version (SCID-I/CV). Washington DC, American Psychiatric Press, 1997. 24. Özkürkçügil A. Aydemir Ö, Yıldız M, Esen DA, Köroğlu E. DSM-IV eksen-I bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşmenin Türkçe’ye uyarlanması ve güvenilirlik çalışması. İlaç ve Tedavi Dergisi 1999; 12:233-236. 25. Sorias S, Saygılı R, Elbi H, Vahip S, Mete L, Nifirnr Z, ve ark. DSM-III-R kişilik bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşme formu (SCID II). İzmir, Ege Üniversitesi, 1990. 26. Elliott H. Attention deficit hyperactivity disorder in adults: A guide for the primary care physician. South Med J 2002; 95:736-742. 27. Günay Ş, Savran C, Aksoy UM, Maner F, Turgay A, Yargıç İ. Erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite ölçeğinin (adult ADD/ADHD DSM-IV based diagnostic screening and rating scale) dilsel eşdeğerlilik, geçerlik güvenirlik ve norm çalışması. Türkiye'de Psikiyatri 2006; 8:98-107. 28. Jacob CP, Romanos J, Dempfle A, Heine M, Windemuth-Kieselbach C, Kruse A, et al. Comorbidity of adult attention-deficit/hyperactivity disorder with focus on personality traits and related disorders in a tertiary referral center. Eur Arch Psychiatr Clin Neurosci 2007; 257: 309317. 29. Hoftstra MB, Van der Ende J, Verhulst FC. Continuity and change of psychopathology from childhood into adulthood: A 14 year follow up study. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 2000; 39:850-858. 30. Mannuzza S, Klein RG. Long term prognosis in attention deficit hyperactivity disorder. Child Adolesc Psychiatry Clin North Am 2000; 9:711-726. 31. Pary R, Lewis S, Matuschka PR, Rudzinskiy SM, Lippmann S. Attention deficit hyperactivity disorder in adults. Ann Clin Psychiatry 2002; 14:105-111. 32. Goldstein S. Contunity of ADHD in Adulthood: Hypothesis and Theory Meet Realty. S Goldstein, AT Ellison, (Eds.), Clinican’s to Adult ADHD Assesment and Intervention. San Diego, CA, Academic Press, 2002; p.xxiii, 261-277, 301. 33. Cumyn L, French L, Hechtman L. Comorbidity in adults with attention-deficit hyperactivity disorder. Can J Psychiatry 2009; 54:673-683. 34. Bradshaw JL, Shepard DM. The neurodevelopmental frontostriatal disorders, evolutionary adaptiveness and anomalous lateralization. Brain Lang 2000; 73:297-320. 35. Barkley RA, Murphy K, Kwasnik D. Psychological adjustment and adaptive impairments in young adults with ADHD. J Atten Disord 1996; 1:41-54. 36. Shekim WO, Asarnow RF, Hess E, Zaucha K, Wheeler NA. Clinical and demographic profile of a sample of a- Anadolu Psikiyatri Dergisi 2011; 12:177-184 dults with attention deficit hyperactivity disorder, residual state. Compr Psychiatry 1990; 31:416-425. 37. Horing M. Adresing comorbidity in adults with attentiondeficit/hyperactivity disorder. J Clin Psychiatry 1998; 59(Suppl.7):6-75. 38. Schubiner H, Tzelepis A, Milberger S, Lockhart N, Kruger M, Kelley BJ. Prevalence of attention-deficit/hyperactivity disorder and conduct disorder among substance abusers. J Clin Psychiatry 2000; 61:244-251. 39. Güçlü O, Erkıran M. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocukların ebeveynlerinde kişilik bozuklukları. Klinik Psikiyatri 2005; 8:18-23. 40. Karaer Ş, Kuğu N, Doğan O, Akyüz G. Sivas il merkezinde alkol kötüye kullanımı ve bağımlılığın epidemiyolojisi, sosyodemografik değişkenlerle ilişkisi ve I. eksen eş tanıları, Yeni Symposium 2003; 41:131-142. 41. Winokur G, Coryell W, Endicott J, Akiskal H. Further distinctions between manic-depressive illness (bipolar disorder) and primary depressive disorder (unipolar depression). Am J Psychiatry 1993; 150:1176-1181. 42. Biederman J, Faraone SV, Mick E, Wozniak J, Chen L, Ouellette C ve ark. Attention deficit hyperactivity disorder and juvenile mania: An overlooked comorbidity? J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1996; 35:997-1008. 43. Faraone SV, Biederman J, Menin D, Wozniak J, Spencer T. Attention deficit hyperactivity disorder with bipolar disorder: A familial subtype? J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1997; 36:1378-1387. 44. Barkley RA. Attention deficit hyperactivity disorder. A Handbook for Diagnosis and Treatment. New York, Guilford Press, 2006. 45. Anckarsater H, Stahlberg O, Larson T, Hakansson C, Jutblad S, Niklasson L, et al. The impact of ADHD and autism spectrum disorders on temperament, character and personality development. Am J Psychiatry 2006; 163:1239-1244. 46. Rösler M, Retz W, Yaqoobi K, Burg E, Retz JP. Attention deficit/hyperactivity disorder in female offenders: Prevalence, psychiatric comorbidity and psychosocial implications. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci 2009; 259:98105. 47. Davids E, Gastpar M. Attention deficit hyperactivity disorder and borderline personality disorder. Prog Neuropharmacol Biol Psychiatry 2005; 29:865-877. 48. Smith BH, Pelham WE, Gnagy E, Molina B, Evans S. The reliability, validity and unique contributions of selfreport by adolescents receiving treatment for attention deficit hyperactivity disorder. J Consult Clin Psychol 2002; 68:489-499. 49. Staller J, Faraone SV. Attention-deficit hyperactivity disorder in girls: epidemiology and management. CNS Drugs 2006; 20:107-123. 50. Angold A, Erkanlı A, Farmer EMZ, Fairbank JA, Burns BJ, Keler G ve ark. Psychiatric disorder, impairment and service use in rural African American and white youth. Arch Gen Psychiatry 2002; 59:893-901. 51. Lynskey MT, Fergusson DM. Childhood conduct problems, attention deficit behaviors, and adolescent alcohol, tobacco, and illicit drug use. J Abnorm Child Psychol 1995; 23:281-302. 52. Eyestone LL, Howel RJ. An epidemiological study of attention deficit hyperactivity disorder and major depreşsion in a male prison population. Bull Am Acad Psychiatry Law 1994; 22:181-193.