"Hattâ avam ve havas beyninde tearüf etmiş olan insanın letaif

advertisement
Sorularlarisale.com
"Hattâ avam ve havas beyninde tearüf etmiş olan
insanın letaif-i aşeresi, ehl-i tarîkın letaif-i aşeresiyle
münasebetdardır..." Bu on latifeye muhtasar izahat
verir misiniz?
Bazı âlimler, insanda bulunan "letâif-i aşere" yani "on latif duygu" havass-ı
hamse-i zahirî ve havass-ı hamse-i bâtınadır, demişlerdir.
Havass-ı hamse-i zahirî (zâhirî beş duygu): Tatmak, görmek, işitmek,
koklamak, dokunup duymak.
Havass-ı hamse-i bâtına (kalbe bağlı beş duygu): Hiss-i müşterek (hayâl
kuvveti), müdrike (akıl), vehim (vâhime), hâfıza, mutasarrıfa (meydana getirici hayal
kuvveti).
Bediüzzaman Hazretleri letâif-i aşere için; vicdan, a'sab, hiss, akıl, heva, kuvvei şeheviye, kuvve-i gazabiye gibi letaif-i kalb, ruh ve sırdır, demiştir.
Bediüzzaman Hazretleri Lem’a’lar adlı eserinde meseleyi şu şekilde ele
almıştır:
"Letaif-i Aşere; İmam-ı Rabbanî kalb, ruh, sırr, hafî, ahfâ, insanda
anasır-ı erbaanın herbir unsurdan o unsura münasib bir latife-i
insaniye tabir ederek, seyr-ü sülûkta her mertebede bir latifenin
terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiştir."
"Ben kendimce görüyorum ki, insanın mahiyet-i câmiasında ve
istidad-ı hayatiyesinde çok letaif var. Onlardan on tanesi iştihar
etmiş. Hattâ hükema ve ülema-i zahirî dahi o letaif-i aşerenin
pencereleri veyahut nümuneleri olan havass-ı hamse-i zahirî,
havass-ı hamse-i bâtına diye o letaif-i aşereyi başka bir surette
hikmetlerine esas tutmuşlar."
"Hattâ avam ve havas beyninde tearüf etmiş olan insanın letaif-i
aşeresi, ehl-i tarîkın letaif-i aşeresiyle münasebetdardır. Meselâ
vicdan, a'sab, hiss, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gazabiye
gibi letaif-i kalb, ruh ve sırra ilâve edilse letaif-i aşereyi başka bir
surette gösterir. Daha bu letaiften başka saika, şaika ve hiss-i kablel vuku' gibi çok letaif var."(1)
page 1 / 2
"Letâif-i hamse en dışta kalp, en içte ahfâ olmak üzere tasavvur edilir. Kalp
latifesinin bedenle yani maddî âlemle, ahfâ latifesinin Cenâb-ı Hakk'la irtibatı
bulunduğunu, kalbin bir yönünün maddî âleme, bir yanının ulvî âleme dönük
olduğunu düşünen bazı Nakşibendî şeyhlerine göre bu beş latife arasında
zâhir-bâtın ilişkisi vardır. Dıştaki içtekinin zahiri, içteki dıştakinin bâtını ve
hakikatidir. Bu görüşte olanlara göre her latife diğerinden farklıdır, yani
latifeler arasında farklılık özdedir."
"Öte yandan letâif-i hamsenin aynı latifenin mertebelere göre değişen
isimleri olduğu, bazı mertebelerde ona kalp, beşeri kayıtlardan kurtulup saf
olduğunda ruh, saflık artınca sır, daha da olgunlaşınca hafî dendiğini, letâifte
öz itibariyle farklılık bulunmadığını söyleyenler de vardır. Çoğunluğun görüşü
de budur.”(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Barla Lahikası, (270. Mektup)
(2) bk. Diyanet İslam Ansiklopedisi, XXVII/143.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download