TBMM B : 8 7 2 6 . 4 . 2 0 0 0 0 : 2 netim" başlığı, bizi bu konuda

advertisement
T.B.M.M.
B:87
26.4.2000
0:2
netim" başlığı, bizi bu konuda endişelendirmektedir; çünkü, bu maddede "öğretim faaliyetlerinin
bilimsel yönden denetlenmesi, Harp Okulu Bilimsel Denetleme Kurulu tarafından yapılır" denmek­
tedir. Bu madde, hiçbir zaman bilimsel yönden kabul edilecek bir madde olmayıp, daha başlangıç­
ta eğitime en büyük darbeyi vuracak olan bir maddedir.
Muvazzaf bir subayın emrindeki personeli veya birliği eğitebilecek ve yönetebilecek olması
ise tamamen farklı bir alanı ve şartları kapsar. Burada eğitimin ruhu, özü disiplindir.
"Disiplin" kelimesi "deciple"den gelir. Deciple, aklıyla öğrenen demektir; belirli bir şahıstan,
bir rehberden, bir öğretmenden, hatipten veya bir kitapdan değil ve fakat kendi aklının, kendi kal­
binin gözlemleri ve kendi eylemlerini değerlendirerek öğrenmektir. Bu iş, gerçekten de hiçbir yan­
lışa kaçmaksızın, hiçbir yalanla avunmaksızın, tüm kalp ve bilinçle devamlı olarak uyanık bulun­
mayı ve yüksek bir bilinç düzeyiyle her an doğru yaşayarak, gerçeğe gönül vermeyi gerektirir.
Disiplin, İç Hizmet Kanununda şöyle tarif edilmiştir: "Disiplin, kanunlara, nizamlara ve emir­
lere mutlak bir itaat, ast ve üstün hukukuna riayet etmektir." Bu tarifte yer alan "mutlak" kelimesi,
şahıslardan, zamandan ve mekandan münezzeh olmak, onlara bağlı olmadan var olmak demektir.
Bu halde, disiplin de, şahıslara, zamana ve yere bağlı olmaksızın, itaat ve şahsın hukukuna riayet
etmeyi gerektiriyor. Burada önemli olan, mutlakta yorum yoktur ve mutlak olan doğruya gerekçe
de gösterilmez kabulüdür. Onun için, emirlerin icraıyla yüz yüze kalındığında, emri yorumlamak,
zaman ve yere, hava şartlarına, iklime bağlı olarak değişik ve farklı davranmak, disiplin kavramı­
nın altına mayın koymak gibi önemli hatalardır. Burada en önemlisi, emri yorumlamamaktır. Üni­
forma giyen hiçbir kimsenin, emri yorumlama hak ve yetkisi yoktur. Emrin hikmetini, yani sebe­
bini, emri veren bilir; astın, onu sormaya hak ve yetkisi yoktur. Diğer taraftan, askerî harekâtın üze­
rine örüldüğü temel gerçekler çok süratle değişebilir. Bu, onun tabiatı icabıdır. Bu anlamda, aske­
rî sevk ve idare, değişikliklerin yakalanması ve yönetimidir.
Netice olarak şunu söylemek isteriz ki, asker, ateş ve kan içerisinde doğmuş ve çelik olarak
onun içerisinden çıkmış kimsedir. Bu çeliğe verilen su, hiç şüphesiz, disiplindir. Ancak disiplin sa­
yesindedir ki, aileleri, kültür düzeyleri, becerileri, inançları ve dünyaya, hayata bakış açılan farklı
olan eğitimsiz insanları alıp, muharip yapmak mümkün olmaktadır. Onun için, disiplin, bir anlam­
da, muharip olabilmek için verilen ve komutana devredilen hakların tümüdür.
Burada söylemek istediğimiz son sözlerimiz şunlar olacaktır: Harp okullarımızda, bir yandan
ideolojilerinden arındırılarak mekanik düşünceyle dışa dönük bakış açısı ve bilgi bakış açılı mü­
hendislik ve sosyal bilim okullarında eğitim almış gibi öğrendiği her şeyi sorgulayan genç subay­
lar yetiştireceğiz, bir yandan da disiplini, sevk ve idarenin gereği, aldığı emirleri yorumlamadan uy­
gulayacak subaylar yetiştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.
ASLAN POLAT (Devamla) - 1 dakika eksüre verirseniz bitiyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
ASLAN POLAT (Devamla) - Teşekkür ederim.
İşte, bu iki farklı eğitimde yetişen gençler, bizim ülkemizi dış düşmanlardan koruyacak genç­
ler olacaktır. Yalnız, tüm bu ağır yükü taşıyabilmeleri için, 5 inci maddede de belirtildiği gibi, mil­
lî kültürümüz, örf ve âdetlerimize bağlı olmak ise, iyi yetişmiş bir harbiyelinin kendinde taşıyaca­
ğı olmazsa olmaz şartlardır.
- 2 9 -
Download