Untitled

advertisement
TEFSİRCİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK
VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Sadrettin GÜMÜş·
Giriş:
Toplumlar yetiştirdikleri ilim adamları sayesinde doğru yolda yürürler ve mutlu bir hayat yaşarlar. İlim adamları maddi, manevi ve ahiili alanda toplurnlara yön veren, onlara hedef gösteren ve onları kalkındınp hedeflere ulaştıran kimseler olduğu için İslam dini ilim adamlarına yüksek değer
vermiş ve onların sorumluluğu üzerinde titizlikle durmuştur 1 • Nitekim Yüce
Allah, "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"2; "Allah'tan ancak alimler
korkar''3 buyurarak onların değerini vurgulamıştır.
Yüce Allah, yetkili ilim ve fikir adamlarının yetiştirilmesi konusunda
gereken titizliğin gösterilmesini de emreder, şöyle buyurur: "Bununla beraber müminlerin hepsinin toptan savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların
her kesiminden bir grup dinde yeterli bilgi sahibi olmaya çalışmak ve seferden dönen topluluklarını uyarmak üzere geride kalmalıdır. Umulur ki sakı­
nırlar."4 Bu ayette ilmin ve ilim adamının önemine değinilmiş ve her topluluktan bir grubun gelip Hz. Peygamber' den dinlerini öğrenmeleri ve sonra
dönüp kendi toplumlarına onu anlatmaları gerektiği ifade edilmiştirs. Nitekim İslam alimleri bu noktadan hareketle ayete şöyle bir açıklama getirmiş­
lerdir:
"Dinin sağlıklı bir biçimde tebliği için maddi güç ve düşmana karşı
ordu hazırlamak yeterli değildir. İslamiyet'in hedeflediği medeniyete ilimsiz, irfansız ulaşılamaz. Bu itibarla müslümanların kendilerini aydınlatacak
*Prof. Dr., Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi/ Emekli.
ı Buhari, İlın, 10-20.
ı Zümer sılresi 39/9.
3 Fatır 35/27.
4 Tevbe 9/122.
5 bkz., Tabed, XI, 66-71; İbn Atıyye, III, 96-97; Razi, XVI, 225-228; Ateş, IV, 154-157.
128
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
ve gerekli durumlarda uyaracak derin bilgi sahibi kimseler yetiştirmek için
üzerlerine düşeni yapmaları bir görevdir. Dinin doğru anlaşılması için yapı­
lacak ilk iş kuşkusuz din ilimlerine gereken emeğin verilmesidir; fakat dinin
hedefi müslümanların dünya ve ahiret mutluluğunu birlikte gerçekleştirmek
olduğundan, ilme ayrılacak emeğin -dar anlamıyla- din ilimleri şeklinde sı­
nırlandırılması düşünülemez." 6 •
Zümer sfuesinin 39/9. ayetinde geçen "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur
mu?" mealindeki cümle, -hangi konuda olursa olsun- ilmin Allah katında
mutlak bir değer olduğuna işaret eder. Esasen iman da ilim sayesinde kazanılır"7.
Kur'an-ı Kerlın'de ilim kelimesi ve türevlerinin 750 defa geçmesi, bilginin ve bilme faaliyetinin önemine işaret eder ve "Rabbim, ilmimi arttırf"s
diye Allah'a dua etmemizi öğütler. Hz. Peygamber de ilmi övmüş ve teşvik
etmişfu9 Alimleri peygamberlerin Vansleri olarak gösteren hadislO bilginin
değeri yanında ilim adamlarının, bilgilerini insanlığın hayrına kullanınakla
sorumlu olduklarına da işaret eder. Buna göre, ilim bizatihi bir değer olsa da
birçok hadiste ilmin arnelle bütünleşmesi gerektiğine vurgu yapılmıştırll
Şu halde davranış ve uygulama planında olumlu sonuçlar doğurma­
yan veya kötülüklere alet edilen bilgi, kıymeti bilinmemiş, şükrü eda edilmemiş bir nimet olup ayrıca sorumluluğU gerektirir. Nitekim bir hadiste,
sadece basit dünyevi emellere ulaşmayı amaçlayan ve bu sfıretle bilgisini kötüye kullananlar "erdemsiz bilginler" diye anılmışlardır12.
Xukandamealleri verilen ve açıklamaları yapılan ayet ve hadisler ışı­
tefsircilerin toplumsal sorumluluk ve yükümlülüklerini şöyle öze,tleyebiliriz:
ğında
6
Kur'an Yolu, ID, 94-95.
el-Müfredfit, "ilm" md; Cürcaru, et-Ta'nfat, "el-İlm'' md..
s Ta-Ha 20/114.
'
9 Ti.rmlz!, "İlim", 19.
1o Buhfui, "İlim" 10.
11 Mesela bkz., Müslim, "ez-Zikir ved' du'a", 73; İbn Mace, "Mukaddime" Duai', 2, 3.
12 Diirirni, "Mukaddime", 29, 34; İslam'da ilmin yeri ve müslümanların bilime katkılan konusunda bilgi için bkz., İlhan Kutluer, "İlim", DİA, XXII, 109-114; Kur'an Yolu, IV, 528.
7
Ragıb el-İsfahfuıl,
KUR'AN'IHAYATINİÇİNDEANLA VE YAŞAMA, S. GÜMÜŞ
129
Müfessirin Kendisi Açısından Sorumluluklan:
Müfessir, her şeyden önce kendisi Kur'an ve sünnete dayanan nezih
bir inanç, dini şuur, yüksek ahlak ve iyi niyet sahibi olmalıdır. Yüce Allah
Hz. Peygamber'in yüksek ahlaka sahip olduğunu bildirmek sfuetiyle onun
varisi olan ilim adamlarının da onun gibi yüksek ahlak ve şahsiyete sahip
olmaları gerektiğine işaret etmektediri3. Nitekim Kur'an-ı Kerim'in amacı da
budur. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu amaçla yani güzel ahlak.ı tamamlamak
üzere gönderildiğini bildirmişfui4. Müfessir, tefsirini bu şuurla Allah rızası
için yapmalı ve toplumun bundan faydalanmasını sağlamaya çalışmalıdır.
Bu şekilde yapılan hizmet ve gayretierin başarıya ulaşacağı Kur'an-ı Kerim' de müjdelenmiştir: Nitekim "Bizim uğrumuzda mücahede edenlere
(elinden geleni yapanlara) gelince onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik edenlerin yanmdadır''ıs buyurulmuştur. Hadis-i
şerifte de Allah yolunda cihad edenlere Allah' m yardımının hak olduğu bildirilmişfui6. Şüphesiz ki en büyük cihad ilmi cihaddır; onun kaynağı da
Kur' an-ı Kerim' dir, "Onlara (ktifirlere) karşı bu Krtin ile büyük bir cihtid et"
huyurulmuştur ı7.
Yukarıda anlatılan
özellikleri taşiyan müfessir, aynı zamanda kapsamlı bir şekilde akli ve nakli ilimlere, kültürel donanımasahip olmalıdır.
Meseleleri farklı açılardan değerlendirebilecek, toplumu aydınlatacak, dini
ve ictiınai yönden ıslah edebilecek ilmi ve fikri kapasiteye sahip bulunmalı­
dır. Bu ilkeleri dikkate alan ilim adamları müfessirin aşağıdaki donanımlara
sahip olması gerektiğini belirtmişlerdir:
1. Arap Dili ve Edebiyatma hakim olmalıiB.
Kalem 68/4.
Muvatta, Hüsnü'l-huluk, 8.
1s Ankebut 29/69.
16 "Üç kimseye yardım etmek Allah Tehla üzerine haktır: Borcunu ödernek isteyen
anlaşmalı köleye (rnükatib' e); iffetli yaşamak için evlenmek isteyene; Allah yolunda
çalışan mücahid' e (Tirmizi, Fedailu'l-cihad, 20).
17 Furkan 25/52.
18 Yüce Allah, anlaşılsın diye Kur'an'ı Kerirn'i Arapça olarak indirrniştir; "Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik (Yusuf, 12/2). 'Hak yolu açıklayan
bu kitaba yernin olsun ki biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık
(Zuhruf 43/2-3)". Cebrail de onu Levh-i rnahfuz'dan Arapça olarak almış ve Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) kalbine Arapça olarak indirrniştir "Onu RıThu'l-eırlln, uyarıcı­
lardan olasın diye, senin kalbine açık Arapça bir dil ile indirrniştir" (Şuara, 26/195).
13
14
130
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
2. Dini ilimlerde derinlik sahib,i, özellikle hadis ve sünnet ilıninde yetkili oimaJıı9.
3. Teşri'in sırlarına ve maksatlarına muttali' olmalı2o.
4. İnsan psikolojisini ve milletierin tabiabm bilmeli2ı.
B. Müfessirin (Tefsircinin) Toplum A:çısmdan Sorumluluklan
Müfessir, öncelikle tefsirini bilgi yığını haline getirmek amacıyla değil, insanların ve toplumların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapmalıdır.
Bunun için de çağın ihtiyaçlarını ve problemlerini tespit etmeli ve bunların
dökümünü çıkarmalıdır; bu cümleden olarak çağımızda insanlığın karşı karşıya kaldığı küresel, bölgesel ve yöresel problemleri tespit etmeli ve Kur'an-ı
Kerim' den bu problemlere çözüm yolları aramalıdır; toplumsal ve bireysel
tehditler, çevre problemleri, temel insan hakları, özgürlükler, aile kurumu,
gençlik ve işsizlik sorunları üzerinde fikir yürütmeli; problemierin çözümü
konusunda ön çalışma yaparak çözüm önerileri sunmalıdır.
İTİKAD
Müfessir, okuyucunun zihnine nezih ve berrak bir vahiy ve Kur'an tasavvuru yerleştirıneli, Kur'an-ı Kerim'in mahiyet, muhteva ve fonksiyonel
Bu nedenle Kur'an'ı anlamak ve onu başkalarına anlatmak isteyenlerin bütün yönleriyle Arap dili ve edebiyatını, Arap kültürünü, özellikle cahiliye dönemi kültürünü çok iyi bilmeleri gerekir.
19 Kur'an-ı Kerim muhkem ve müteşabih ayetler içermektedir. Bizzat Kur'fuı'ın bil~
dirdiğine göre müteşabih ayetlerin yorumunu ancak Yüce Allah ve iliınde rusiili
(derin bilgi) sahibi olanlar bilir (.Al-i İrnran 3/7); şu halde Kur'an-ı Kerim' i yorumlayacak kimse derin bilgiye sahip olmalıdır; Hz. Peygamber'in siretini ve sünnetini
bilmelidir.
20 Müfessir, toplumun sosyal hayattaki problemlerini çözebilmek için (vücup, nedb,
hürmet ve kerahet gibi) şer'! hükümleri şer'! delillerden istinbat edebilecek güce
sahip olmalı, yani fıkha hakim olmalıdır; Hz. Peygamber, "Allah kime hayır dilerse
onu dinde fakili (bilgili kılar'' buyurmuştur (Buharl, İlim, 13). İbi:ı Abbas hakkında
"Allah'rm onu dinde fakili kıl!" diye dua ederek (Buharl, Vudô, 10) fıkhın önemine
işaret etmiştir.
21
1
İbnu'l-Kayyim, müfessirin psikoloji, sosyoloji, ahlak, ve benzeri beşeri ilimiere vakıf olması gerektiğini
söyler (bkz., et-Tefsiru'l-kayyim, mukaddime). Kur'an-ı KeBu nedenle müfessir'in insanı, onun davranışlarını, psikolojisini, sosyal yapısını çok iyi tanıması gerekir.
riın'in muhatabı insandır.
KUR'AN'IHAYATINİÇİNDEANLA VEYAŞAMA,S.GÜMÜŞ
131
açıdan
ne gibi özellikler taşıdığını anlatmalı; onun getirdiği itikad, ibadet,
hukuk ve ahlak ilkelerini topluma sevdirecek ve kabu1 ettirecek şekilde izah
etmeli; din kavramını ve dinin temel unsurlarını yani tevhld, nübüvvet ve
ahiret inancı gibi dinin temel meselelerini net bir şekilde okuyucuya sunmaIıdır. Dinden uzak ve başıboş hareket eden, bu nedenle de huzursuzluk ve
bunalımlar içerisinde kıvranan insanlarm şuurlu bir biçimde Allah'ın iradesine uygun hareket etmeleri için onlara yol göstermeli; Allah' a ve onun gönderdiği ilahi mesaja inanan ve ona göre davranan Müslümanlardan oluşan
bir toplum meydana gelınesi için gayret etmelidir. Hayatın ve ölümün sırrı­
nı ve hakikatini tefsirine yansıtmalı ve Kur'an'ın evrensel bir huzur ve sükfuı kaynağı, insanların her iki dünyada mutlu olınaları için gönderilmiş bir
kitap olduğunu göstermelidir.
İslfun, Allah'ın birliği esasına dayanan şirksiz bir dindir. Bu nedenle
müfessir, Fikri ve felsefi akımları takip etmeli; İslam'ın temiz ve nezih inanç
sistemini beşeri sistemlerin tasalluruna karşı korumaya çalışmalı, insanların
iyi ve kötü şeyler hakkında bilgi sahibi olınaları ve bilinçleurneleri için gayret göstermelidir.
Şurası bilinmelidir ki Kur'an-ı Kerim ilml gerçekiere karşı değildir ve
onlarla çalışmaz. Eğer Kur'an ile beşeri akımlar arasında uyuşmazlık varsa,
ya beşeri akımlarda yanlışlık vardır veya Kur'an'ı anlamada hata edilıniştir.
Müfessir, Allah'ın kelfun sıfatının tecellisi olan Kur'an-ı Kerim ile kamat kitabı arasında herhangi bir çelişkinin bu1unmadığını tefsirine yansıtmalı, varlık aJ.eminde tesadille yer olınadığını, her şeyin bir ölçü ile yaratıldığını22
göstermelidir. Kur'an mutlak gerçektir; ona batıl yaklaşamaz23 ve o, ilml hakikatlere ters düşmez. Kamat kitabının sırlarını bize bildiren, dolayısıyla bizi
Allah' ı tanımaya götüren tek şey ilimdir. Bu nedenle Kur' an, ilme kucak açar
ve onu teşvik eder. Müfessir, bugün, geçmiştekilerin mezar taşlarıyla övünerek dünyanın geri toplumları haline gelıniş olan müslümanların inancını hurafelerden arındırmalı ve kötü gelenekiere karşı mücadele etmeli, toplumu
taklitten kurtarıp tahkike kavuşturmaya çalışmalıdır.
KUR'AN ve SÜNNETE UYMA
Müfessir, toplumu ana kaynaklara yani Kur'an ve sünnete dayanan
inanca yönlendirmelidir. ·Zira bu iki ·ana kaynağa dayanmayan ve onlara
Kamer 54/49.
23 Fussilet 41/42.
ıı
132
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
uymayan her türlü inanç ve amerbı;ıbldır, yok olmaya mahkfundur24. Tefsir,
toplumun inancını ıslah etmek, onlai.ı. yanlış inanç ve davranışlardan korumak için en önemli vesiledir. Bu nedenle müfessir, inançla ilgili ayetleri tefsir ederken toplumu taklitten kurtarıp tahkike kavuşturmaya gayret etmeli;
sonradan İslam inancına musallat olmuş bidatlerdeiı, Allah' a şirk koşmak
anlamına gelen her türlü hurafeden arındırmalı ve toplumları yanlış kanaatIere hatta inkarcılığa götürecek ifade ve yorumlardan sakınmalıdır.
Müfessir, insanlara Allah korkusunu yani takvayı telkin ve tavsiye
etmelidir. Zira Kur'an-ı Kerim'de takvaya çokça yer verilmiş ve müminlerin
Allah'tan hakkıyla korkmaları (Ona karşı takva ile davranmalan) emredilmiştirıs. Hz. Peygamber'den (sav.) nasihat isteyenlere b takvayı tavsiye etmiş ve takvanm her şeyin başı olduğunu ifade buyurmuştur 2 6.
DÜNYA GÖRÜŞÜ
Kur'an-ı Kerim, toplumsal hayatın düzenlenmesi konusunda zengin
verilere sahiptir. Müfessir, Kur'an-ı Kerim'in dünya görüşünü, din ve ahlak
anlayışını ortaya koymalı; sosyal nizarndaki bozukluk ve eksiklikleri iyi tespit etmeli, buna karşılık Kur'an-ı Kerim'in getirdiği adil sosyal nizarnı göstermelidir. Sosyal bir varlık olan insan, maddi olarak çevresindeki yakın ve
uzak akrabalara, komşulara ve diğer insanlara muhtaç olduğu gibi manevi
olarak da kendisine yardımcı olabilecek kimselere muhtaçtır. Bu nedenle
toplumsal hayat, insanlara -birbirlerine karşı- çeşitli sorumluluklar getirmiştir. Bu sorumluluğu taşıyanların başında da ilim adamları gelmektedir.
Toplumun bir üyesi ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ifadesiyle peygamberlerin
varisi olan müfessirin de hem kendini hem de toplumu korumak ve kollamak sorumluluğu vardır. Yüce Allah, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) insanları Allah yoluna hikınetle ve güzel öğütle çağırmasını emretmektedirı7. Müfessir
bu görevi yapmadığı takdirde uyarınakla sorumlu olduğu kimseler ahirette
ondan şikayetçi olacaklardırıs.
24
İbrahim 14/18; Nfu 24/39-40.
ıs .Aı-i imran 3/102.
Tirmizi, İliın, 16.
Nahl16/175.
28 Kur'an-ı Kerim onların bu şikayetlerini şöyle anlatır: "Derler ki, Ey Rabbimiz! Biz
beı;lerinıize ve büyüklerinıize uyduk da onlar bizi yanlış yola götürdüler. Rabbimiz! onlara
azabın iki katını ver ve onlan büyük bir lanet ile lanetle (Ahzab 33/67--68)".
26
27
KUR'A.N'I HAYATIN İÇİNDE ANLA VE YAŞAMA, S. GÜMÜŞ
133
Müfessir kötülüğe karşı ses çıkarınayıp toplumu uyarma görevini ihmal ettiği takdirde toplum ahlaken bozulacağı ve doğru yoldan sapacağı içın
o da bu durumdan sorumlu olacaktır. Oysa Kur'an-ı Kerim ona iyiliği emretme ve kötülüğü nehyetme görev ve sorumluluğu yüklemiştir. Nitekim
Kur'an'da "Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk
bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir"29 buyurulmuştur. Şu halde toplumun
kurtuluşa erebilmesi içın içlerınde onları uyaracak yetkili ilim adamlarının
bulunması ve uyarı görevini yapmaları gerekmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: "Sizden kim bir münkeri
görürse onu eliyle engellesin. Bunu yaparnazsa diliyle engel olsun. Bunu da yapamazsa kalben buğz etsin. Ancak bu imanın en zayıf derecesidir" 30 •
İsrailoğulları'ndan bu görevi yapmayanların lanetlendiği Kur'an-ı Kerim' de
haber verilmektedir31 . Ancak bu görevi Kur'an ve sünneti iyi bilen ve yaşa­
yan liyakatlı, ilim ehli kimseler yapabilir.
ZARARLI AKIMLARA KARŞI UYARMA
Müfessir, İslam Dünyası'nı tehdit eden zararlı akım ve unsurlara karşı
Müslümanları uyarmalı. Müsteşriklerlıl hedef haline getirmiş oldukları İs­
lam ümmetini şüpheye
düşürmek, saptırmak
ve böylece onları kendi değer­
lerınden uzaklaştırmak maksadıyla Kur'an hakkındaki çirkln tenkitlerirıe,
iftira ve saldırılarına cevap vermelidir. Mesela, Kur'an'ın ana konularından
biri olan yaratılış anlayışını evrim ve benzeri teorilerle çürütmeye kalkışan
akımlara karşı Kur'an'ın getirdiği anlayışı korumalı, ınsanları uyarmalı ve
aydınlatmalıdır. Kur'an-ı Kerim'ın vahiy mahsill.ü olduğunu kabul etmeyip
onun çeşitli kaynaklardan meydana getirildiğini iddia eden ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) çirkln iftiralarda bulunan32 müsteşriklere gereken cevabı vermelidir.
29 Aı-i imran 3/104.
3o Buhari, ''İlim", 28; Müslim, "İman" 78.
31 Milide 5/78.
32 Bilgi için bkz., Sadrettin Gümüş, Mesadiru'l- Kur'iini'l-Kerim İnde'l-müsteşrikln, Medine, 2006.
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
134
KÜLTÜR ve MEDENİYET
Müfessir, İslam kültür ve medeniyetini oluşturan unsurlan iyi tespit
etmeli, bunların gelişmesini ve İslam toplumu tarafından hazınedilmesini
sağlayacak yorumlarda bulunmalıdır. Düşünürler medeniyet unsurlarıru,
"insan+ toprak+ zaman" olarak değerlen?Jıirler33 . Buradan anlaşılan şudur:
Medeniyet meselesi üç ana unsura dayanmaktadır. Bunlar, insan problemi,
toprak problemi ve zaman problemi. Dini düşünce bunlan birleştirerek meseleye insan meselesi olarak bakar, diğer unsurları ise insanın hizmetine sunulmuş imkaruar olarak değerlendirir 34 • Şu halde medeniyette asıl unsur insandır. Onun en önemli özelliği ise akıl sahibi ve medeni oluşudur. Bu da
onun değerli ve sorumlu bir varlık olduğunu gösterir3s. İşte bu nedenle
Kur'an insanı ve aklı muhatap alır; onun olgunlaşmasını ve kemale ermesini
hedefler. Kur'an genel olarak ya insandan söz eder36 veya insana hitap
eder37. Dolayısıyla müfessirin, aynı anda hem fiziksel hem ruhi gizemli bir
varlık olan3 8 insan fıtrat ve tabiatını iyi tanıması ve ona hitap etmesi gerekir.
İslam Medeniyeti, sevgi üzerine kurulmuş üstün bir medeniyettir; dolayısıyla tefsirci, yorumlarında sevgiyi esas almalı, onu telkin etmeli, müjdelemeli, nefret ettirmemelidir. Çünkü Sevgi fert ve toplumların, hatta canlıla­
rın sahip oldukları en derin duygudur. Çağıınızda Batı kültüründe sevgi insana yönelik olduğu için bu kültürde Romantizm ve romantik aşk gelişmiş­
tir. İslam kültüründe ise sevginin merkezinde Allah vardır. Bu kültürde insan Allah'ın evrensel rahmetinin tecellisi ve harika bir nişanesidir.39 Bu nedenle Allah samimi kullarını sever ve sevgisinin onlar üzerinde görünmesini
33
Geniş
bilgi için bkz., Abdurrezzak el-Mass, et-Tehaddl'l-Hadariyyu, et-Tehaddiyat,
83vd.
34
3s
İbrahim 14/32-33.
İsra 17/36, BO; Tekasür 102/8.
Mesela bkz., A'ril.f 7/1-206.
Mesela bkz., N isa 4/1.
38 W an Muhammed Nor, el-Attas'ın Eğitim Felsefesi ve Metodolojisinin Genel Hatlan, İslfunl Araşhrmalar, c. 7, s. 1. 1993-94, s. 41.
1
39 "Nefislerinizde de birçok ayetler (işaretler) vardır; görmüyor musunuz? (Zil.riyat Sl/21)";
36
37
"Kur'an'ın gerçek olduğu onlara apaçık belli oluncaya kadar çevrelerinde ve kendilerinde
bulunan kanıtlanmızı onlara göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanıklık etmesi (onlar için) yeterli değil midir? (Fussilet 41/53).
KUR'AN'I HAYATIN İÇİNDE ANLA VE YAŞAMA, S. GÜMÜŞ
sağlar. Samimi kullar da
üzerinde görünfu.40
Allah'ı
severler ve bu sevginin tezahilileri
135
onların
Allah sevgisinin hakim olduğu bir toplumda insan, hayvan ve eliğer
varlıklara karşı sevgi de doğal olarak gelişir. Zira İslam'da yaratılmışlar yaratandan ötürü sevilir. Ancak Yüce Allah, kendisine karşı düşmanlık edenleri sevınecliği gibi Müslümanların da Allah düşmanlarını sevmemelerini istemekte, Müslümanların onlara karşı sert, birbirlerine karşı merhametli olduklarını bilclirmekteclir4ı. Müfessir, Müslümanların bu özelliklerini ve onlara bu özellikleri kazandıran dini ve ahiili esasları tefsirinde göstermeli ve
Kur'an'ın -cinsiyet ayırımı yapmadan- insana verdiği değeri vurgulamcilidır.
İNSAN HAKLARI
Müfessir, insan
hakları,
özellikle
kadın hakları
konusunda titiz dav-
ranmalı, İslam'ın kadına tanımış olduğu hakları tefsirine yansıtmalı ve anlatmalıdır. İnsanların din adına kısıtlamış oldukları kadın hak ve hürriyetle-
rini tefsirinde göstermeli, kadınların yeni gelişmelere uyum sağlamaları için
gayret etmelidir. Önceki çağlarda dört duvar arasında yaşayan ve ev eğiti­
minden başka bir eğitim görmediği için ufku genişlememiş olan kadın bugün artık dört duvar arasına sığınamakta ve toplum içerisinde eğitim, sosyal
faaliyet ve eliğer alanlarda hizmet etme ve üretime katkıda bulunma çabasındadır. Bu nedenle müfessir'in çağın şartlarını dikkate alarak İslam'ın getirmiş olduğu kadın-erkek eşitliği,42 kadına vermiş olduğu hak ve hürriyetleri en geniş ve en güzel bir şekilde tefsirine yansıtmalıdır.
Unutulmamalıdır
ki kadın problemi aynı zamanda aile problemidir;
alamayan, zulme uğrayan ve ezilen kadın mutlu bir aile yuvası kuramaz. Bugün dünyanın büyük bir bölümünde geçerli olan ataerkil aile sistemlerinde kadın ha.J.a haklarına tam olarak sahip değildir. Ev yönetiminde
erkeğin bir ortağı olduğu, evin gelir ve giderlerinde onun da söz sahibi olduğu,. yapılan işlerde onunla da istişare eelilmesi gerektiği, evlenıne, boşan­
ma. ve birden fazla kadınla evlilik konularında onun da söz sahibi olduğu
tefsire yansıtılınalıdır. Kadının sorumlulukları olduğu gibi haklarının da ol-
haklarını
bkz., Milide 5/54.
Fetih48/29.
42 Nisa 4/1; Mümtehine, 60/12.
40
41
136
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
duğu
Kur'an'da43, hadiste ve Hz. Peygamber'in
tJ.r44. Bunlar bizim hayabmıza da yansınıalıdrr.
(s.a.v.)hayatında
yer
almış­
EGİTİM
Müfessir, Kur'an ışığında Eğitim-Öğretimin önemini vurgulamalı ve
bunu geliştirecek yolları göstermelidir. Prof. el-Attas'ın da dediği gibi "İslam
bilgi üzerine kurulmuş bir dindir. Bilginin elde edilebilir olduğunu ve nesnel olabileceğini inkar etmek yalnız dinin değil, tüm bilimlerin de dayandığı
temelin yıkılmasına yol açar''4s. Bilgi Allah Teala'nın ilim sıfatının bir tecellisidir; tüm bilgiler Ondan gelir; bu sebeple İslam, ilmi teşvik eder, ilim sahiplerini över ve mevkilerinin üstün olduğunu bildirir46. Hz. Peygamber (s.a.v.)
bir babanın eviadına eğitimden daha değerli bir hediye veremeyeceğini ve
kişinin eviadına iyi terbiye vermesinin bir sadaka vermesinden daha efdal
olduğunu ifade buyurmuştur47. Durum böyle olduğu halde Müslümanlar bu
çağda cehalet içinde kıvranıp kalmışlardrr; bu da onların diğer milletlerden
geri kalmalarına sebep olmuştur. Unutulmamalıdır ki bugün ileri milletler
ilimle ve ilmin teknolojiye dönüştürülmesiyle kalkınınışlar ve ilerlemişler­
dir.
BİRLİK
Müfessir Müslümanların birlik ve beraberliğini sağlamaya özen göstermeli, tefsirinde Müslümanların ayrılığa düşmesine sebep olabilecek ifade
ve yorumlardan sakınmalıdrr. Yüce Allah, "Ben sizleri birbirinizi tanıyasınız
diye şubeler ve kabileler halinde yarattını; Allah katında en değerliniz takvaca en ileride olanınızdrr" 48 ve "Hepiniz Allah'ın ipine sınısıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın" 49 buyurarak Müslümanların birlik ve beraberliğini istemektedir. İslam dini evrensel bir din, Kur'an-ı Kerim de evrensel bir kitaptrr.
Bu nedenle müfessir cinsiyet, ırk, renk, bölge, sosyal sınıf ve fikir ayrılığı gözetıneksizin tüm Müslümanların kardeşliğini vurgulamalıdrr. Yüce Allah,
Bakara 2/'22.8.
bkz., İslfurıl Araştırmalar Dergisi???
45 W an Muhammed N or, el-Attas'ın Eğitim Felsefesi ve Metodolojisinin Genel Hatlan, İslfurıl Araştırmalar, c.7, s. 1. 1993-94, syfa 48.
46 Mücadele 58/11.
47 Tirmizi, Sunen, İstanbul1981, H.no: 1951, 1952.
48 Hucurat 49/13.
19 Al-i İmrfuı 3/103.
43
44
KUR'AN'IHAYATINİÇİNDEANLA VEYAŞAMA,S.GÜMÜŞ
137
"Müminler ancak kardeşlerdir; o halde kardeşlerinizin arasım düzeltin"so
buyurarak müminlerin ayrılığına hiçbir şekilde rıza göstermemektedir. Her
zaman olduğu gibi çağımızda da Müslümanlarm birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaları zorunludur.
Müfessir, İslam'm izzet ve şerefini gözetıneli ve bunu tefsirine yansıtmalıdır. Yüce Allah, müşriklere karşı "Şüphesiz ki bütün izzet Allah'ındır"sı, münafıklara karşı da "İzzet Allah'ın, Onun peygamberinin ve
müminlerindir"sı buyurarak İslam'ın ve Müslümanların izzetli ve şerefli olduklarını ifade buyurmuştur. Kudsi hadiste de "Kibriya (büyüklük) benim
ridam, izzet ise izarımdır"S3 buyurarak Yüce zatının izzetini vurgulamıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de "Hak üstündür, onun üstüne çıkılamaz"S4
mealindeki hadisiyle İslam'ın üstünlüğüne işaret etmişlerdir. Tefsirci buna
dikkat etmeli, İslam'ın ve Müslümanlarm üstünlüğünü tefsirine yansıtmalı­
dır.
ZULÜME KARŞI DİRENME
Müfessir, Zulme
karşı
direnme ve mücadele etme fikrini
işlemelidir:
İslam dini, yetimlerin, zayıfların, güçsüz ve fakirierin hukukunu koruma
hususunda titiz davranmış, bunlara karşı yapılacak haksızlık ve zulmü haram kılmıştır5s. İslam, zulme karşı fertleri koruduğu gibi toplumları da korumuş, ilim adamları ve yöneticilerin zalim ve mütecavizlere karşı elleriyle
veya dilleriyle yahut kalben buğz ederek direnmelerini emretmişfu56. Zulmün haram olduğunu, dolayısıyla bunu yapanlarm ilahi cezaya çarptırıla­
caklarını bildiren çokça ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardırs7. Müfessir bu
konuda toplumu aydınlatmalı, uyarmalı ve birlik içerisinde zulme karşı direnmelerini sağlayacak şekilde onlara ışık tutmalıdır. Bu bir cihaddır ve Hz.
Peygamber cihadı İslam' da ruhbanlık olarak değerlendirmişfu5 B.
50
H ucurat 49/10.
Yunusl0/65.
52 Münafikfuı 63/8.
53 Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II,248.
54. Buhari, Cenftiz, 79.
55 .Duha 93/9-10.
s6 Buhfui, "İlim", 28; Müslim, "İman".
57 Buhfui;MezaJim, 1-20.
5s Ahmed b. Hanbel, Müsned, m, 266.
51
138
KUR'AN'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-
MASLAHAT
Tefsirci maslahalı gözebneli, toplumun İslam dinini, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) getirdiği, yaşadığı ve tatbik ettiği şekilde anlamalarmı ve yaşamalarmı sağlayacak yönde yorumlar yapmalıdır. İslam'ın kolayca yaşanı­
labilir bir din olduğunu göstermeli ve tell.<ir ebnelidir. Zira Yüce Allah Müslümanlar için kolaylık istediğini, güçlük ve zorluk istemediğini Kur'an-ı Kerim' de bize bildirmiştirs9. Hz. Peygamber (s.a.v.) dedinin kolay olduğunu,
onu zorlaşbrmak isteyenleredinin galip geleceğini haber vermektedir6o. Bu
nedenle müfessir dinin kolaylıklarını avam nasa yani halka duyurmama geleneğinden vazgeçmeli onun kolaylıklarını son haddine kadar Müslümanlara göstermelidir.
FAKİRLİK
Bugün insanlığın, özellikle Müslümanların en büyük problemlerinden
biri de fakirliktir. Coğrafi konumlarının elverişli olmasına ve yaşadıkları geniş alanlara rağmen Müslümanlar, dünyanın fakir toplumları arasında yer
almaktadır. Bu ülkelerde zengin kesimle fakir kesim arasındaki fark büyük
uçurumlar haline gelmiş, buna bağlı olarak sağlık ve cehalet sorunları da
yaygınlaşmıştır.
Fakirlik problemini çözmek içln Babda Kapitalizm, komunizm, sosyalizm ve liberalizm gibi ekonomik ve siyasi teoriler oluşturulmuş ve uygulanmıştır. Ancak görüldüğü gibi bu sistemler de insanlığın fakirlik problemine adil bir çözüm getirmemiştir. Çünkü bu sistemler tamamen maddeci
zihniyetin ürünüdür. Maddeci zihniyetin hakim olduğu babda ilim de maddeyi tanımaktan ibarettir; evren tamamen maddi olarak açıklanmış ve yorumlanmıştır. Bunun sonucu olarak da dini ve ahiili değerler hakikatsiz
izafi değerler olarak algılanmıştır. Şüphesiz ki İslam, kendine has dünya görüşüne ve fakirlik problemini çözecek sisteme sahiptir. Müfessir, Kur'an ışı­
ğında bu çözüm yollarını ortaya çıkarmalıdır6ı.
İslam, fakirliği kutsallaşbrmaz, bilakis fakirlikten kurtulmayı teşvik
eder. Fakirliği inanca, ahlaka, aile hayabna, toplumsal hayata ve insani dü-
Bakara 2/185.
Buhfui, iman, 29.
61 Bilgi için bkz., A. Emin, Zuamtiu'l-ıslah, 346--349.
59
6o
KUR'AN'IHAYATINİÇİNDEANLA VE YAŞAMA, S. GÜMÜŞ
139
şünceye bir tehdit olarak değerlendirir. Müfessir, Kur'an'ın gölgesinde İs­
lam'ın fakirliğe getirdiği
çözüm yonarım insanlığa göstermelidir62.
TARİH
Tarih, milletierin hafızasıdır; asırlardan beri insanlar tarihe önem
onu tedvin etmiş ve zayı olmaktan koruınuşlardır. Tarihini bilmeyen
milletler hafızalarım kaybetmiş kimselere benzerler ki bunun sonu hüsrandır. Zira milletierin tarihinde aydınlık dönemler olduğu gibi karanlık dönemler de vardır. Kur'an-ı Kerim' deki peygamber kıssaları, kurtuluşa eren
veya helak olan milletierin ibret verici hayat serüvenleri bunun en güzel örnekleridir63. Özellikle Hz. Peygamber'in (s.a.v.) siyerini ve İslam tarihini
bilmek Kı.ır'an-1 Kerim'in aniaşılmasına ve tatbikine yardıma olacaktır. Bu
nedenle müfessir, ders alacak bir şekilde okuyucunun zihnine tarih şuuru
yerleştirmelidir.
·
vermiş,
COGRAFYA
Kur'an-ı
Kerim'de geçmiş kavimlerin dini ve ahiili yaşayışlarından
gibi,· yaşadıkları bölgeden, buradaki imar ve ticari faaliyetlerinden de bahsedilmektedir. Müslümanların bunları bilmesi, özellikle sömürgecilik döneminde sömürgecilerin girdikleri İslam ülkelerinde yaptıkları
parçalama ve bölme girişimlerinden, Müslümanları birbirine yabana durumuna getirmelerinden; hatta kendi ülkelerinde yabancı durumuna düşür­
melerinden haberdar olmaları gerekir. Müfessir bunlardan ders çıkarılacak
bir şekilde bu olaylara tefsirinde yer vermelidir.
bahsedildiği
İslam nazarında dünya dam'I-İslam ve dfuu'l-harb olarak iki kısma
ayrılmaktadır.
Bu tabirlerin farklı tarifleri olmakla birlikte genel olarak Müs-
lümanların hükınü altında bulunan, İslam'ın yaşandığı ve tatbik edildiği ülkelere dfuu'l-İslam; Müslümanların idaresi altında olmayan, İslam'ın yaşanmadığı
ve tatbik edilmediği ülkelere ise dfuu'l-harb denilmektedir. Müsböyle bir coğrafyadan haberdar olmaları onların geleceği bakı­
mından ve steratejik açıdan önem kazanmaktadır.
lümanların
Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de yeryüzünden, onun kıtalarından, buralardaki bitkiler, madenler, sular ve dağlardan bahsedilmekte, buralarda yaşa-
62
63
Bilgi için bkz., Yusuf el-Kardavi, Müşkiletu'l1akar, 7-20.
Bkz., İsmail Yiğit, Peı;gamberler Tarihi, İst. 2004.
140
KUR' A;N'IN ANLAŞILMASINA DOGRU-TEFSİR VE TOPLUM-'
yan milletierin alıvali anlatılmaktadır. Çağımızda bilhassa önem kazanmış
olan petrol, doğalgaz ve kömür gibi enerji kaynakları; altın, gümüş, demir,
krom ve benzeri madenlerin, toplumların kalkınmasında, ekonomilerinin
- güçlenmesinde, silah ve ağır sanayinin gelişmesindeki yeri göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. İlgili ayetlerin tefsirinde bunların toplumların hayatındaki yeri ve önemi anlatılmalı, bunlara toplumun dikkati çekilmelidir.
GÖKLER
Müfessirin toplumun dikkatini göklere yöneltınesi de önemli bir görevdir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de birçok yerde gökleri ve yeri insanların
emrine müsahhar kıldığını bildirmiş ve bunlardan yararlanmamızı emretmişf::ir64. Yirminci asrın ikinci yarısında aya inmiş olan insanlık uzayı enine
boyuna keşfetme peşinde yarışmaktadır. İleride ne gibi sonuçlar !'!lde edileceği şimdiden bilinmemekle beraber, bugün yarış devam etmekte; yeni yeni
keşiflere imza atılmaktadır. Elbette Müslümanların bu gelişmelerden uzak
durması doğru değildir. Bu nedenle Müslümanların bu alana yönelmeleri ve
bu yarışta yerlerini almaları teşvik edilmelidir. Yüz sene önce hayal bile edilemeyen şeyler bugün gerçekleşmiş bulunmaktadır; yüz sene sonra uzay bilimlerinde ne gibi gelişmeler olacağı şimdiden bilinemeyebilir; ancak tarihin
akışı içerisindeki bilimsel gelişmeler dikkate alındığında önümüzdeki yılla­
rın çok büyük gelişmelere gebe olduğu kolayca tahmin edilebilir.
Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.
\
64
Mesela bkz., "Gönnediniz mi ki Allah göklerde ve yerde ne varsa sizin emrinize vermiş;
görünür görünmez bütün nimetlerini üzerinize yığmıştır ... (Lokman 31/20)"; "Bir de
göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi tarafından sizin emrinize vermiştir;
da düşünecek bir kavim için ibretler vardır (Cfu;iye 45/13)".
Şüphesiz
bun-
Download