EDİTÖR ve KÜNYE.indd 1 25.06.2014 01:36:54 KONTROL DÜNYASI / EDİTÖR EDİTÖR KONTROL DÜNYASI DERGİSİ Sayı: 10 Haziran 2014 / 06 Üretiminin geleceği Türkiye’nin geleceğidir Her zaman vurguladık yine vurguluyoruz. Türkiye üretmek ve ürettiğini yeni pazarlara ulaştırmak zorunda olan bir ülke. Gelişmemizin hayalden gerçeğe dönüşmesi bu cümlenin hayata geçirilmesine bağlı. Türkiye’nin yoğunlaşması gereken konuların başında; üretimi yönlendiren araçların üretimi geliyor. Ayrıca bu üretimin süreç otomasyonu da son derece önemli bir hal alıyor. Konuya bu pencereden bakan ve vizyonunu geniş tutan firmalar önümüzdeki dönemde daha sağlıklı bir sürece girmiş olacak. Tabi ki; bahsettiğimiz bu olguların hayata geçirilmesi için öncelikle siyasa çalkantılardan bağımsız, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen proses otomasyon sektörünün daha da gelişmesi için çalışmalarını yoğunlaştırması kaçınılmaz. Ağırlıklı olarak ithalata dayanan sektörün ürün kalitesinden ziyade hizmette sınırları zorlaması gerekiyor. Proses otomasyon sektöründe yayıncılık yapmak diğer sektörlerden bağımsız olarak genel ekonomik kavramlara son derece hakim olmayı beraberinde getiriyor. Yani sektör yayıncılığından ziyade genel ekonomik yayıncılık yapıyoruz. Süreç otomasyonu tüm sektörlerin temel üretim süreçlerinden biri olarak tüm sektörlerde faaliyeti zorunlu kılıyor. Kimya, İlaç, Enerji, Çimento, Demir Çelik, İş Güvenliği, İnşaat, Otomotiv, Otomasyon, Makine vs…Bu sektörlerin tümünde var olmamız gerekiyor. Bizde her yerde oluyoruz. Bir gün ilaç sektöründe bir yatırımda; diğer gün enerji üzerine bir seminerde; başka bir gün de çimento sektöründe bir davette yer alıyoruz. Özetle ‘Büyük’ yayıncılarımız gibi masa başında basın bülteni derlemiyoruz. Hayatın içinde haber yapıyoruz. Sektörel yayıncılığın ezberini bozuyoruz Sektörel yayıncılıkta ana eğilim reklam ve haber dengesinin sağlanması üzerine kuruludur. Ancak bu denge uzun süredir oldukça darbe aldı. Biz Kontrol Dünyası Dergisi olarak bu güne kadar gerçekleştirmeye çalıştığımız olguları biraz daha derinleştirerek netleştiriyoruz. Gerçek anlamda sektörel ve ekonomi yayıncılığı yapmak amacıyla yola çıkan dergimiz artık daha da yoğun bir şekilde bu amaca hizmet edecek. Firmalarımızla birlikte kazanmak için içeriğimizde dolu dolu konularımızı size sunmaya devam ediyoruz. Bizi izlemeye devam edin… İmtiyaz Sahibi Dilek Yıldırım Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat 13 No: 2143 Şişli - İSTANBUL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dilek Yıldırım Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat 13 No: 2143 Şişli - İSTANBUL Genel Koordinatör Eşref Yıldırım [email protected] Editör İlker Kaplan Reklam Departmanı Cansel Aslan Yıldırım Oguzalp Grafik Tasarım Murat Ünal Yönetim Yeri Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat 13 No: 2143 Şişli / İSTANBUL Tel : 0212 220 87 12 [email protected] www.kontroldunyasi.com Baskı Doğa Basım İleri Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti Tel: 0212 407 0 900 ISSN: 1306-3197 Yayın Türü Yerel, Süreli, Ayda Bir Yayımlanır Baskı Tarihi Haziran 2014 İlanların sorumluluğu firmalara, yazıların sorumluluğu sahiplerine aittir. Gelecek ay görüşmek üzere… İlker Kaplan 2 EDİTÖR ve KÜNYE.indd 2 / Haziran 2014 25.06.2014 01:36:55 EDİTÖR ve KÜNYE.indd 3 25.06.2014 01:36:55 BU SAYIDA İÇİNDEKİLER kontrol dünyası 06 Avrupa’ya Berdan Cıvata Üretimi HABERLER kontrol dünyası DEMİR ÇELİK 13 Çelik İhracatçıları Birliği Çelik Zihinler İle Buluşuyor PROSES ENSTRÜMANTASYON 19 ABB: “Otomasyonsuz Ortam Bozuk Ürün Ortaya Çıkarabiliyor” PROSES ENSTRÜMANTASYON 22 Schneider Electric, PAC’i Ethernet Omurgasıyla Birleştiren İlk ePAC’i geliştirdi ENERJİ 26 Enerjideki Çözüm Ortağınız: Promis Enerji TESİSİ 36 ÜRETİM Brezilyalı Çimento Devi 36 Votorantim – KOZMETİK 42 İLAÇ Yeni Deva Fabrikası, Astım ve Koah Hastalarına Çare Olacak 06 19 42 44 kontrol dünyası YATIRIM 44 Sektöre Büyük Yatırım Yine Ford Otosan’dan kontrol dünyası GÜVENLİĞİ 54 İŞİş Güvenliği Her Sektörün Sorunu 62 ÇİMENTO Actioncem ile Dayanıklı ve Sürdürülebilir Yapılar VE ATIKSU 66 SU Ceram Protected, Eşsiz Kaplama Teknolojisi KİMYA 70 Kimya İhracatçıları Yeni Fikirleri ‘Kuluçka’ya Yatıracak! REKLAM İNDEKSİ AFRISO AKTİF ALTIGEN ATIKSU BEST A.Ş. CEMSAN EP SANEL GENTEK İDEAL MAKİNE İLERİ KONTROL JUMO KARBON ZİRVESİ KOBOLD KONTROL DÜNYASI REKLAMI KROHNE LONCA OTKONSAŞ ÖNDER AKADEMİ PEPPERL+FUCHS ROCKWELL SAFMAK TESLA TURCK OTOMASYON VEGA VEOLIA Arka Kapak içi 17 37 69 1 11-80 45 53 57 Ön Kapak İçi 9 65 Arka Kapak 74 21 49 25 59 29 33 63 15 41 3 7 KİMYA 72 Kayalar Kimya’dan İhracat Başarısı ÜRÜN TANITIMI 75 Esnek Yerleşimli Akış Sensörleri 62 70 HABERLER Avrupa’ya Berdan Cıvata Üretimi Avrupa’nın en uzun ikinci Asma Köprüsünün 10,1 metre boydaki cıvataları Tarsus’ta üretildi. H asan Şemsi’nin kurucu ortağı olduğu Berdan Cıvata Sanayi 4,5km uzunluktaki İzmit Körfezi Geçiş Köprüsününayaklarını taşıyacak her biri 780 kg ağırlıktaki 336 adet Ankeraj Cıvatalarının üretimini tamamlayarak İzmit’e Şantiye Sahasına gönderdi. Geçtiğimiz haftalarda üretimin son safhalarını kontrol için gelen Japon IHI Köprü firmasının Kalite Yetkilileri sevk öncesi son kontrollerini yaparak, Ankerajlara sevk iznini verdiler. sının teklif bile vermediği bu Ankeraj cıvatalarında Kalite Belgeleri, zengin donanımlı laboratuvarı çok çeşitli tezgah, teçhizat ve donanımlı teknik eleman kapasitesi nedeniyle Japon IHI firması tarafından tercih edilen Berdan Cıvata Sanayi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Şemsi Japon yetkililerin övgü dolu sözleri karşısında,“bilhassa bundan sonraki büyük köprü ihalelerinde Berdan Cıvata’yı güvenilir bir partner olarak göreceklerini belirtmiş olmaları bizleri gururlandırmış ve mutlu etmiştir” diye belirtti. 1980’lerde Tarsus’ta 150m2’de 5 çalışanla Berdan Makine adıyla kurulmuş olan Berdan Cıvata Sanayi A.Ş bugün Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesinde 33.000m2alan üzerinde 9000m2’sikapalı tesislerde 18’i mühendis 200’ü aşkın çalışanı ile Türkiye Cıvata somun sektörünün öncü firmalarından birisi haline gelmiştir. Türkiye’de cıvata somun sektörünün ilk CE ve Tucsa MARK Belgelerini ve basınçlı kaplarla ilgili ilk AD 2000W kalite belgesini alan firma olup Türkiye’de sektörün en zengin test laboratuvarına da aldığı ISO EN 17025 Akreditasyon Belgesi ile cıvata somun sektöründe önemli bir ilki daha gerçekleştiren Berdan Cıvata Sanayi bu sektörünün ilkleri ve sahip oldukları 44 yıllık bilgi birikimi ile yurtiçinde ve yurtdışındaki önemli projelerden aldığı üretimi zor Bağlantı Elemanları siparişleri ile ülkemizin istihdamına, ihracatına ve cari açığını azaltmaya olumlu katkılar koymaya devam etmektedir. İzmir İstanbul arasını 3,5 saate düşüren otoyolun İzmit Körfezi geçişini sağlayan Çelik Köprü’nün denizdeki 2 ayağını taşıyacak 10,1 metre boyda 11 cm çapta Ankeraj Cıvatalarının her biri 850 ton yük taşıma kapasitesine sahip yüksek mukavemetli, çatlak kontrollü sertleştirilmiş malzemeden üretilmiştir. Boğaz’daki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü de STFA ile birlikte inşa etmiş olan Japon IHI firması bu köprüde de STFA İnşaat ile birlikte çalışarak Avrupa’nın en uzun ikinci Asma köprüsünde de işbirliğine gitmiş oldular. Berdan Cıvata dışında Türkiye’den ve Avrupa’dan başka hiçbir cıvata fabrika- 6 HABERLER.indd 6 / Haziran 2014 26.06.2014 21:42:31 HABERLER.indd 7 26.06.2014 21:42:32 HABERLER Servo Teknolojisinde Nesilsel Bir Değişim: ‘iTRAK’ iTRAK, Servo Teknolojisinde nesilsel bir değişim ve global makinacıların piyasasına uygun ambalajlama, malzeme kullanımı ve diğer uygulamalarda performansı geliştirmeye yardımcı oluyor. i TRAK teknolojisi, düz ve eğimli yollarda birçok manyetik taşıyıcının bağımsız kontrolünü sağlamaya yarayan bir sistem. Bu sistem, özellikle son kullanıcıların optimizasyonunu daha iyi geliştirilmiş güvenilirlik ve daha hızlı bir sistemi standart hale getirilmesini sağlarken, makina ve ekipman üreticilerine ise maliyet ve karışıklığı azaltmasına olanak sağlıyor. iTRAK teknolojisinin Entegre Mimarimizle kombinasyonu, makina üreticileri için bir oyun değiştiricisi. Aynı zamanda müşterilere, değişen piyasa taleplerini 8 HABERLER.indd 8 hızlı bir şekilde karşılamak için yeni teknolojilerle performans ve esnekliğin gelişmesini sağlamakta. iTRAK, makina üreticileri için daha fazla hız ve daha iyi esneklik sağlayan ve kendinden önceki teknolojilerin yerini hızlı bir şekilde alan teknolojidir. Bu entegre çözüm; verimliliğin artmasına, enerji tüketiminin azalmasına yardımcı olacak ve işlemler sırasında makina hızını ve geometrisini ayarlayarak daha hızlı değişim sağlayacak. Rockwell Automation; kendisini yeni bir sanayi standardı haline getirmek için kaynak ve global OEM’lere sahiptir. / Haziran 2014 26.06.2014 21:42:33 HABERLER.indd 9 26.06.2014 21:42:34 HABERLER Bredel ve Metrans’tan Hortum Pompaları Bakım Eğitimi Konusunda dünyanın önemli firmalarından birisi olan hortum (peristaltik) pompa üreticisi Watson - Marlow Bredel firması ile Türkiye distribütörü METRANS, “Hortum Pompaların Bakımı” konulu eğitim semineri düzenlediler. Seminer, 6 Haziran 2014 tarihinde METRANS’ın Dilovası İMES OSB içindeki yeni binasında gerçekleştirildi. W atson – Marlow BREDEL firmasının “Uluslararası Eğitim ve Uygulama Müdürü” Edovan der MEULEN, seminere ana konuşmacı olarak katıldı. Kocaeli ve Trakya bölgesindeki kimya, boya ve betonsektörlerinin önde gelen firmalarının katılım sağladığı seminere, firmaların teknik ve bakım ekipleri konuk oldu. Yarım gün süren seminerüç bölümden oluştu. İlk bölümdeBREDEL hortum pompalarıyla ilgili teknik bilgi verildi, bakım ve işletimiyle ilgili incelikler anlatıldı. İkinci bölümde ise hortumun yapısı, nasıl hasar göreceği ve hortum ömrünü etkileyen faktörler ele alındı. Üçüncü bölümde de BREDEL hortum pompalarıyla birlikte kullanılabilecek aksesuarlarla ilgili bilgi verildi. Ayrıca katılımcılara METRANS ServisBakım Merkezi’nde uygulama örnekleri gösterilerek pompalarla önemli yedek parçaları yakından görme ve inceleme fırsatı tanındı. Seminerlerle ilgili olarak METRANS Genel Müdürü Vedat KİRİŞÇİ, “Bu semineri bugün burada yapabiliyor olmamız, yeni binamızın sağladığı avantaj ve yeniliklerin müşterilerimize yansımasıdır. Hem müşterilerimize lojistik açıdan daha yakınız, hem de gelişen Servis-Bakım hizmetleri- 10 HABERLER.indd 10 miz için daha büyük alan ve teknik olanağa sahibiz. Satış sonrası hizmetler kapsamında merkezde bakım, yerinde bakım, kestirimci bakım, lazerli ileri teknoloji cihazlarla kaplin ayarı, vibrasyon kontrolü, devreye alma, kullanım ve bakım eğitimi gibi hizmetleri sunabiliyoruz.” dedi. Kolay, düşük maliyetli ve kısa süren bakımıyla ön plana çıkan BREDEL marka hortum (peristaltik) pompalar atık bertaraf, baskı ve paketleme, bira, üretimi, boya ve pigmentler, cam, çimento,elektro kaplama, elektro kaplama, gemi, gıda, gıda makinaları imalatı, güç santralleri, hijyenik kâğıt, içecek, ilaç, inşaat, kâğıt hamuru ve kâğıt, kimya, madencilik, makina imalatı, petrokimya, rafineri, seramik,su ve çevre, tekstil, yangın söndürme ve daha bir çok sektörde kullanılmaktadır. / Haziran 2014 26.06.2014 21:42:37 HABERLER.indd 11 26.06.2014 21:42:38 HABERLER TURCK Bölgesel Ana Bayi Ağı Kuruldu 2014 yılı ilk çeyreği itibari ile 2 yıllık yoğun bir kuruluş ve yönetimsel çalışmaların ardından Türk Endüstriyel Otomasyon Pazarının tamamını kapsayan TURCK bölgesel ana bayi ağı, sağlam temeller üzerinde kuruldu. Şubat 2014 tarihinde İstanbul Bölgesi Ana Bayiliği için Hidropar Hareket Kontrol Teknolojileri Merkezi firması ile anlaşan Turck, Türk Endüstriyel Otomasyon Pazarını 5 ayrı bölgedeki ana bayileri ile kapsadı. Bu bölgeler İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Adana bölgeleri olup, bu şehirlerdeki merkezler ile çevre illerini de kapsayan ve birbirinden net sınırlar ile ayrılmış 5 ana coğrafi alanı gösteriyor. Bu şekilde; Türk sanayicileri kendi bölgelerinde, kendilerine yakın firmalardan Turck ürün ve hizmetlerini merkez ile aynı seviyedeki hizmet kalitesi ile alma imkanına sahip oldular. Turck ana bayileri bölgelerinde Turck ürün yelpazesinin tamamı dahil olmak üzere, satış, pazarlama, servis ve eğitim konularında Turck’u yüzde yüz temsil ediyor. Bu görev için her ana bayi bu alanda gerekli mühendisleri kadrosunda istihdam etmeyi ve gerekli eğitimleri almış olmalarını garanti ediyor. Turck da bu kadronun eğitimini ve ana bayilerinin görevi en iyi şekilde yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyacağı tüm bilgi birikimi, pazarlama materyali ve diğer araçları sağlamayı garanti altına almakta. Faaliyete başladığı 2012 yılından bu yana Turck sırası ile Bursa, İzmir, Ankara ve Adana bölgelerinde ana bayileri ile anlaşmalarını gerçekleştirmişti. Bu bölgelerde görevi sırasıyla Befaş Elektrik, Hidropar İzmir, Metsim Mühendislik ve Güney Hidropar firmaları almış ve bu görevlerini başarı ile yürütüyorlar. 2012 yılı öncesi Turck’un Türkiye distribütörlüğünü yürüten, 2012 başından 2013 Eylül ayına kadar da İstanbul Bölgesi ana bayisi olarak görev yapan Gökhan Elektrik firması ile partnerlik ilişkisi de yeniden yapılanma kapsamında son buldu. Bu konuda firma, mevcut Turck müşterilerine 2013 Eylül ayın- 12 HABERLER.indd 12 da birer yazı ile bilgi verdi. Bu tarihten beri gelen arayışları Şubat 2014 ayında son bulmuş ve İstanbul Bölgesi ana bayi olarak Hidropar Hareket Kontrol Teknolojileri Merkezi firması ile anlaşıldı. HKTM; Elektrikli Tahrik ve Kontrolü, Hidrolik, Doğrusal Hareket ve Montaj Teknolojileri, Pnömatik ve Algılama Teknolojileri konularında Proje, Satış ve Satış Sonrası Etkin Servis, Devreye Alma, Anlaşmalı Bakım ve Eğitim hizmetleri ile müşterilerinin gereksinimlerini tümüyle karşılamaya yönelik, 25’i mühendis, 65 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürmekte. “En büyük değerimiz İNSAN” felsefesiyle hareket eden, dinlemeye özen gösteren, bilgiyi paylaşan, müşterilerinin mühendislik bölümü ve yatırım danışmanı olarak çalışan HKTM, sonuç odaklı yaklaşımıyla anahtar teslim otomasyon projelerine de imza atarak, yurt dışından ithal edilen yüksek maliyetli mühendislik hizmetlerine alternatif bir merkez olma yolunda ilerliyor. TURCK endüstriyel otomasyon alanında lider önemli bir üretici 28 ayrı ülkede 3250 çalışanı ve 60 farklı ülkede temsilcileri ile bir aile şirketi olan Turck; 2013 yılında yaklaşık 450 milyon Euro ciro gerçekleştirdi. 15.000’den fazla sensör çeşidinin, endüstriyel haberleşme modüllerinin, arayüz ekipmanlarının, bağlantı ve RFID sistemlerinin yer aldığı geniş ve çok yönlü ürün yelpazesi ile TURCK, fabrika ve proses otomasyonu için yüksek verimli sistem çözümleri sunmakta. Firma RFID sistem çözümü BLident, kayıp faktörü olmayan yenilikçi uprox®+ endüktif sensörler ve patlama riski olan alanlarda da kullanılabilen kompakt veya modüler fieldbus ve uzak I/O modüller gibi üstün özellikli ürünleri ile standartları belirlemeye devam etmekte. TURCK üretim teknolojileri ve küreselleşme konularında standartları çok önceden belirlemiş. Problemlere anında çözüm önerme ve servis verebilme fikri doğrultusunda uluslararası faaliyet, henüz 1975 yılında Minneapolis, A.B.D.’de TURCK Inc. firmasının kuruluşu ile başlamış. Almanya, İsviçre, A.B.D., Meksika ve Çin’de bulunan üretim merkezleri ile Turck bugün yerel marketlerin koşullarına uyumu başarılı şekilde hayata geçiriyor. Uluslararası faaliyetine rağmen şirketin çekirdek yetenekleri ve son teknoloji makineleri ile donatılmış ana üretim üsleri gelecekte de Almanya’da kalacak. / Haziran 2014 26.06.2014 21:42:38 DEMİR ÇELİK SANAYİ Çelik sektörünün 5 aylık ihracatı 5,9 milyar dolar oldu Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörlerden biri olan çelik sektörü,yılın ilk beş ayında değerde 5,9 milyar dolar, miktarda ise 7,9 milyon ton ihracata ulaştı. Mayıs ayında ise değerde yüzde 1,5 artış yakalayan çelik sektörü ihracatı, 1 milyar282 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2014 yılının ilk beş ayında en fazla ihracat Ortadoğu bölgesine gerçekleştirilirken, bu bölgeyi Avrupa Birliği ve Kuzey Afrika izledi. Türk çelik ihracatı, 2014 yılının ilk beş aylık verilerine göre toparlanma sinyalleri veriyor. Ç elik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2014 yılı Ocak-Mayıs dönemi verilerine göre; Türkiye’nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,4azalış ile 5,9 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 6,9düşüş ile 7,9 milyon ton olarak gerçekleşti. Çelik sektörünün ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye’nin ilk beş aydaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 8,2 milyon ton; değer bazında ise 7 milyar dolara ulaştı. Namık Ekinci Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı 932 bin ton ile Irak, 678 bin ton ile ABD ve 573 bin ton ile Birleşik Arap Emirlikleri olarak sıralandı. Bu dönemde en fazla miktar artışı yaşanan ülkeler ABD, İngiltere, İsrail, Fas ve Hollanda olurken; en fazla azalış Suudi Arabistan, İtalya, Irak, Umman ve Libya’da gözlendi. İlk beş aylık dönemde ürün grupları incelendiğinde, 3 milyon 450 bin ton ile inşaat demiri ilk sırada yer alırken; inşaat demirini 832 bin tonla boru, 800 bin tonla profil ve 702 bin tonla yassı sıcak takip etti. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2014 yılı Mayıs ayı ihracatı geçen yılın aynı ayı ile kıyaslandığında değerde yüzde 1,5artış yakalayarak 1 milyar 282 milyon dolar, miktarda ise 1,6 milyon ton olarak gerçekleşti. Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, ilk beş aylık çelik ihracatı verilerini değerlendirirken; “Türk çelik sektörü olarak 2014 yılında temkinli adımlarla ilerliyoruz. 2013 yılının zorlu koşulları neticesindeki kayıplarımızı telafi etmeye başladık. Bu gelişmeler ışığında, yılsonu itibariyle de ihracatımızı geçen yıla göre artı ile kapatacağımızı düşünüyoruz. Bu doğrultuda belirlediğimiz 18,5 milyon ton hedefine ulaşacağımızı söyleyebilirim.” dedi. Söz konusu dönem ihracatıbölgeler bazında incelendiğinde ise; miktarda 2 milyon 876 bin ton ile Ortadoğu’nunliderliği üstlendiği, bu bölgeyi 1 milyon 474 bin tonla AB ülkeleri, 907 bin tonla Kuzey Afrika ve 810 bin tonla Kuzey Amerika’nın izlediği görülüyor. Çelik sektörünün 2014 yılının Ocak-Mayıs döneminde en çok ihracat yaptığı üç ülke / Haziran 2014 DEMİR ÇELİK SANAYİ.indd 13 13 25.06.2014 01:28:38 DEMİR ÇELİK SANAYİ Çelik boru üreticileri hammadde çıkmazında Türk çelik boru sektörü; Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise beşinci büyük dikişli çelik boru üreticisi konumunda. Ancak sektör hammadde konusunda büyük sorunlar yaşıyor. Üretim için ihtiyaç duyduğu hammaddenin yüzde 60’dan fazlasını iç pazardan karşılayan çelik boru üreticileri, son dönemde yassı çelik üreticilerinin talepleri zamanında karşılayamaması sebebiyle çıkmaza girdi. Bu soruna ithalatla çözüm arayan sektör temsilcileri bu seferde gümrük vergisi engeliyle karşı karşıya kalıyor. T ürk çelik boru sektörü,7 milyon ton yıllık kapasitesi ve 4,5 milyon tona yakın üretimi ile Avrupa liderliğini sürdürüyor. Üretim yapmak için ihtiyaç duyduğu hammaddenin yüzde 60’dan fazlasını iseiç pazardan tedarik eden çelik boru sektörü, yüzde 65’in üzerinde katma değer yaratıyor. Çelik boru sektörü; 2013 yılında 1,76 milyon ton ihracat karşılığında 1,51 milyar dolar döviz girdisi sağlayarak ihracatta ülkemizin dünya sıralamasındaki beşincilik konumunu korudu. Ancak sektör, son dönemlerde hammaddesini temin eden yerli yassı çelik üreticilerinin talepleri ancak üç ay sonra karşılayabiliyor olması nedeniyle üretimde aksaklıklar yaşıyor ve siparişlerinizamanında karşılamakta zorlanıyor.İç pazardan sağlayamadığı hammadde ihtiyacı için yurtdışına yönelen çelik boru üreticileri, ithalatta uygulanan gümrük vergileri nedeniyle yurtdışından da uygun maliyetle hammadde temin etmekte zorlanıyor. Yassı çelik üreticilerinin talepleri karşılayamıyor olması nedeniyle, çelik boru sektöründe bazı üreticilerin üretimi durdurma kararı alabileceği konuşuluyor. Çelik boru sektöründe hammadde tedarikinin zamanında yapılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Çelik Boru İmalatçıları Derneği Genel Sekreteri Mehmet Zeren,üretimlerini tamamlayamayarak siparişleri zamanında teslim edemeyen çelik boru üreticilerinin müşteri ve Pazar kaybı ile karşı karşıya olduğunubelirtti. 14 DEMİR ÇELİK SANAYİ.indd 14 Mehmet Zeren Çelik Boru İmalatçıları Derneği Genel Sekreteri Mehmet Zeren,“Türk çelik boru sektörü performansını her yıl artırsa da bazı sorunları aşmak için mücadele vermeye devam ediyor. Bunların en başında da hammadde temininde yaşanan sıkıntılar geliyor. Türkiye’de şu anda hammaddemiz olan yassı çelik üretimi yaklaşık 9 milyon ton. Türkiye’nin yassı çelik tüketim miktarı ise 14 milyon ton civarında. Yassı çelik üreticisi firmaların ürettikleri ürünlerin bir kısmını ihraç ettikleri de düşünülürse Türkiye’nin önemli miktarda yassı çelik ihtiyacı olduğu ve bunun bir kısmını ithalat yoluyla karşılama gerekliliği ortaya çıkıyor. Ancak hammadde ithalatında da yüksek vergiler söz konusu.” dedi. Zeren sözlerini “Birçok sektörde hammadde ithalatında düşük vergi ve mamul itha- latında ise yüksek vergi uygulanırken çelik boru sektöründe tam tersi bir uygulama var. Avrupa Birliği ile aramızda Gümrük Birliği olmasına ve Ortak Gümrük Tarifesi uygulanmasına rağmen; Avrupa Birliği ülkelerinde yassı çelik ithalatına yüzde 0 gümrük vergisi uygulanırken, Türkiye’deyüzde 9-10 oranlarında vergi söz konusu. Türk çelik boru üreticileri olarak hammaddeyi dünyadaki rakiplerimize göre daha yüksek fiyatlarla temin ediyoruz. Bu da sektörümüzün rekabet gücünü azaltıyor. Bu nedenle, hammaddemizin dünya piyasa fiyatlarından sağlanmasına yönelik düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Ülkemizin artık gümrük vergileri ile koruma yerine, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi anti damping ve telafi edici vergi gibi ticaret politikası önlemlerini tercih etmesi gerekmektedir.” dedi. / Haziran 2014 25.06.2014 01:28:39 DEMİR ÇELİK SANAYİ.indd 15 25.06.2014 01:28:40 DEMİR ÇELİK SANAYİ Çelik ihracatçıları Birliği ÇELik ZiHiNLER ile buluşuyor Çelik ihracatçıları Birliği, eğitim misyonu çerçevesinde başlattığı ‘Çelik Zihinler’ projesinde yeni adımlarla ilerliyor. Çelik sektörünün yüksek standartlara kavuşmasında eğitimin önemli bir yeri olduğuna inanan çelik ihracatçıları, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde ‘Üniversite Seminerleri’ne başlayarak çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Daha önce iskenderun, Gebze ve Çanakkale’de Endüstri meslek Liseleri hayata geçiren Çelik ihracatçıları Birliği, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde mühendislik ve sosyal bilimler alanında okuyan öğrencilere ‘Çelik Zihinler’ projesi kapsamında burs desteği de veriyor. hendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep Artır’ın ev sahipliğini üstlendiği ilk seminer, Matil A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. Hüseyin Soykan tarafından verildi. DOÇ. DR. HÜSEYiN SOYkaN Matil A.Ş. Genel Müdürü Ç elik sektörünün gelişimi açısından mesleki eğitimi desteklemek ve donanımlı elemanlar yetiştirmek çerçevesinde eğitim çalışmaları başlatan Çelik İhracatçıları Birliği yeni bir projeye daha imza attı. Bu kapsamda birliğin mesleki/ teknik eğitim programlarını gerçekleştiren Matil Malzeme Test ve Analiz Laboratuvarları A.Ş. tarafından ‘Üniversite Seminerleri’ başlatıldı. İlki Marmara Üniversitesi’nin Göz- 16 DEMİR ÇELİK SANAYİ.indd 16 tepe Kampüsü’nde gerçekleştirilen seminer, sırasıyla İstanbul’daki tüm üniversiteler ile çelik üretilen bölgelerdeki üniversitelerde sürdürülecek. Böylece geleceğin sektör temsilcilerine çelik sektöründeki tüm gelişmeler sürekli ve detaylı olarak aktarılacak. Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Mergen ile Metalurji ve Malzeme Mü- Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin yoğun ilgi ve katılımı ile gerçekleştirilen seminer; ‘Türk Çelik Sektörü’ ve ‘Ar-Ge/İnovasyon Çalışmaları’ olarak iki ayrı başlık altında gerçekleştirildi. Program çerçevesinde; çelik sektörü hakkında farkındalık yaratmak amacıyla sektörün üretim, ihracat ve ithalat değerleriyle ilgili bilgilendirmelerde bulunuldu. Ayrıca Çelik İhracatçıları Birliği tarafından kurulacak ‘Çelik Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi’ ile web portal çalışmalarının da tanıtımı yapıldı. / Haziran 2014 25.06.2014 01:28:44 DEMİR ÇELİK SANAYİ.indd 17 25.06.2014 01:28:45 HABERLER Bosch, Türkiye’ye yatırıma devam ediyor Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılı değerlendirmesinin yanı sıra, Bosch teknolojilerinin gelecekte tüketicilerin hayatlarına getireceği kolaylık ve konforu da gözler önüne serdi. Otomotiv, dayanıklı tüketim malları, sanayi teknolojileri, enerji ve bina teknolojileri olmak üzere dört ana sektörde faaliyet gösteren Bosch, bu iş kollarıyla hayatın her alanına dokunuyor. B osch’un Global cirosu 46.1 milyar avro’ya yükseldi “Yaşam için teknoloji” sloganıyla yola çıkan Bosch Grubu, 2013 yılında global satışlarını yüzde 3.1 artırarak cirosunu 46.1 milyar avro’ya yükseltti. 2013 yılı cirosunun yüzde 10’unu, yani yaklaşık 4.5 milyar avro’sunu AR-GE’ye ayıran Bosch Grubu, günde 20, haftada 95 ve yılda 5 bin adet patent başvurusunda bulunarak, 42 bin 800 kişilik AR-GE kadrosuyla teknolojiye liderlik ediyor. Bosch, 2013’te Türkiye’ye 155 milyon avro yatırım yaptı Bu yıl cirosunda yüzde 11 oranında artış bekleyen Bosch’un 2013 cirosu 1,53 milyar avro oldu. 2013 yılında gerçekleştirdiği yatırımları 155 milyon avro’yu bulan Bosch Türkiye’nin 8.200’ün üzerinde çalışanı bulunuyor. 2013 ihracat rakamı 1,10 milyar olan Bosch, ihracatta bu yıl yüzde 11 oranında artış öngörüyor. Türkiye’ye 135 Milyon avro yatırım daha Türkiye’de ilk Bosch Fabrikası’nın hizmete girmesinden bu yana 42 yıl geçtiğini belirten Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young “2014 yılında, şu ana kadar yaptığımız 2 milyar Avro’luk yatırımın üzerine 135 milyon avro daha ilave edeceğiz. Bu yıl yatırımlarımızın 18 KAPAK.indd 18 tığını belirten Steven Young “Türkiye’de bulunan 8 fabrikamızdan 5 kıtada, 40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Ülkemizin yıllık ihracatının yüzde 1’i Bosch’tan geliyor” şeklinde konuştu. Steven Young Bosch Türkiye Temsilcisi aslan payı Bursa’daki otomotiv fabrikalarımıza ait. Gerçekleştirdiğimiz tüm yatırımlar sonucunda Türkiye, Bosch’un en önemli üretim merkezlerinden biri haline geldi” dedi. Türkiye’nin yıllık ihracatının yüzde 1’i Bosch’tan Bosch’un Türkiye’den 5 kıtaya ihracat yap- Bosch üretimde rekorlara koşuyor Young sözlerine “Bosch olarak ciromuzun yüzde 60’ı otomotivden geliyor. Dünyada 30’dan fazla araç markası Bursa Fabrikalarımızda ürettiğimiz dizel ve benzinli enjeksiyon sistemlerini kullanıyor. Dünyada üretilen her beş dizel motorlu araçtan birinin enjektörünü Bursa’da üretiyoruz” dedi. Geleceğin ısı ve soğutma teknolojisi olan ısı pompaları da dahil 24 cihaz ailesi için, 800’den fazla tipte üretim yapılan Bosch Termoteknik Manisa Fabrikası, 2013 yılında 600 bin kombi üretti. / Haziran 2014 26.06.2014 21:38:32 KAPAK ABB İş Geliştirme Müdürü Cengiz Aydın: “Otomasyonsuz ortam bozuk ürün ortaya çıkarabiliyor” ABB İş Geliştirme Müdürü Cengiz Aydın ile Proses enstrümantasyon sektörü üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Aydın konu ile ilgili: “Otomasyonsuz ortamda üretilen ürünlerde önemli bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Sonra bunları gidermek için önemli maliyetler harcanmak zorunda kalınıyor” Ö ncelikle sizi tanıyalım. Sektöre girişiniz nasıl oldu? YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden Mezun oldum. Mezuniyet sonrası sektör liderlerinden olan bir demir çelik fabrikasının haddehane yatırımının tüm satın alma sürecini yönettim. Akabinde aynı firma da haddehaneler mekanik bakım şefli olarak yaklaşık iki yıl çalıştıktan sonra kimya sektöründe yaklaşık altı yıl mühendislik yöneticiliği görevinde bulundum. Tüm bu çalışmalar sırasında Enstürman sektörü hakkında kullanıcı olarak bir hayli bilgi sahibi oldum. On yıllık iş deneyiminin ardından; ABB’de Proses Otomasyon Ölçüm Ürünleri bölümünde İş Geliştirme Müdürü olarak göreve başladım. ABB ölçüm ürünleri bölümüne benim iş deneyimlerime sahip birisi ilk kez alınıyor. Ağırlıklı olarak satış geçmişi olan kişiler tercih edilirken bu pozisyon Cengiz Aydın ABB İş Geliştirme Müdürü için benden beklenen katkılardan en önemlilerinden biri de; satıştaki arkadaşlarıma altyapı oluşturmak ve onların satışına destek olmak. Satış ile birlikte, teknik destek vererek müşterilerimizin sorunlarını daha iyi anlayarak satış sonrası hizmetleri geliştirmek. Kimya sektöründen gelmeniz proses enstürmantasyon sektörü açısından size artı kattı mı? Aslında bizim işimizde yalnızca proses değişiyor. Örneğin basınç ölçülecek bir noktada akışkan değişse de o hattan geçen basıncı ölçüyorsunuz. Prosesiniz değişse de, seçim kriterleriniz değişmiyor, sadece ilgili parametreler doğrultusunda uygun seçim yapmak gerekiyor. Kimya sektöründen geliyor olmam, prosese hakimiyet ve uygulamalardaki tecrübe ile müşterilerimize destek anlamında önemli bir avantaj sağlıyor. ABB proses enstürmantasyon sektöründe kendini nerede konumlandırıyor? ABB ismi globalde çok çok iyi bir yerde. Biz de ABB Proses Otomasyon Ölçüm Ürünleri Bölümü olarak, sektöre yön veren sayılı firmalar arasındayız. Bununla birlikte; siz dünyanın en iyi markasıyla da çalışsanız, eğer firma ürününün arkasında durup teknik hizmet /destek vermiyorsa, müşteri için o firmanın büyük firma olması çok da önemli değil günümüzde. ABB Proses Otomasyon Ölçüm Ürürnleri Bölümü olarak bu farkındalık / Haziran 2014 KAPAK.indd 19 19 26.06.2014 21:38:35 KAPAK ile hareket ederek, yetkin servis ekibi ve bayileri ile sadece ürünü satarken değil , satış sonrasında da verdiği destek ile müşterilerine her anlamda yardımcı olmaya çalışıyor. Ürünlerine kattığı bir çok özellik ile sadece proses için gerekli parametreleri sağlamanın yanında, işletmecinin ve bakım ünitelerinin de ilgili enstrümanın kullanımı esnasında, zamandan, ,iş gücünden , enerji sarfiyatından tasarruf yapmasına olanak sağlıyor. Bizler bu faydaları müşterilerimizle birebir yaptığımız ziyaretlerimizde, verdiğimiz seminerlerde, sizler gibi değerli yayın kuruluşlarınca yapılan ropörtajlarda ve yayınlanan makalelerimizde paylaşmaya çalışıyoruz. ABB olarak sektörün hangi alanlarına ağırlıklı çalışıyorsunuz? Hedef sektrölerimiz Petrol & Gas, Kimya, Petrokimya, Maden, Su ve Atık Su, Ener- 20 KAPAK.indd 20 ji, Demir Çelik, Kağıt olarak belirtebiliriz, bunun yanında diğer sektörlerde de aktif olarak satış ve servis hizmeti sağlıyoruz. Türkiye ve dünyadaki sektörü karşılaştırdığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz? Türkiye ve dünyayı karşılaştırdığımızda Türkiye’nin daha çok yol alması gerektiğini görüyoruz. Bir çok fabrika üretim yaparken; manuel üretim yapıyor. Otomasyon ve inovasyona öncelik veren kurumsal firmalar olduğu gibi, henüz bu konuda yatırım yapmamış bir çok işletme de mevcut. Bu iki ayrı yapının maliyetleri aynı olmadığı için sıkıntı ortaya çıkıyor. İş güvenliğini göz önüne alarak, operatör hatalarını azaltmak için otomasyona yönelen firmaların ürettiği ürünlerle diğerlerinin ürettiği ürünler arasında da önemli kalite farkları ortaya çıkıyor. Sonrasında ise bunları gidermek için firmalar yüksek maliyetlerle yüzleşiyor. Sektörün yaşadığı en büyük sıkıntı sizce ne? En büyük sıkıntı yanlış parametrelerde ortaya çıkıyor. Yanlış bilgiler veya yanlış ürün seçimi büyük sorun. Bu sorunun aşılması için doğru parametreler oluşturulması gerekir. Müşterilerde tam ve doğru bilgiler alınmalı ve ürün tedariği bu şekilde sağlanmalı. Ayrıca satış sonrası servis desteği çok önemli bir durum. Ben bu durumla ilgili olarak; Mühendislik Birim Yöneticiliği yaptığım dönemde, servis desteği sağlayan firmamı değiştirdim. Garanti kapsamındaki ürünümle ilgili satış sonrası servis desteği istediğimde, servis desteği için ayrıca ücret ödemiz gerektiği dile getirildi. Bunun için ben de bu hizmeti başkasından almaya karar verdim. Özetle söylemek istediğim, hizmet ve ürün aldığınız markanın büyük ve ya küçük olmasından çok sizin yanınızda ne kadar olduğu önemli. Maalesef bir çok kez firmanın büyüklüğü ile verdiği hizmetin doğru orantılı olmadığını tecrübe ettiğim durumlar olmuştur. Son olarak söylemek istediklerinizi alalım? Türkiye otomasyon ve enerji konusunda son derece kritik bir coğrafyada ve yapıda. Yabancı ülkeler için de, Türkiye bu alanlarda önemli bir yere sahip. ABB olarak; genç dinamik ve bilgi birikimi yüksek bir ekibe sahibiz. Bunun için ABB Proses Otomasyon Ölçüm Ürünleri Bölümü’nün ekibiyle birlikte önümüzdeki dönemde daha da başarılı çalışmalara imza atacağını söyleyebilirim. / Haziran 2014 26.06.2014 21:38:38 KAPAK.indd 21 26.06.2014 21:38:41 KAPAK Schneider Electric, PAC’i Ethernet Omurgasıyla Birleştiren İlk ePAC’i geliştirdi Tolga Büyükbaş Schneider Endüstri İş Birimi Son Kullanıcı Segment Sorumlusu Su ve atık su, gıda ve içecek, metaller ve madencilik, hidroelektrik ve çimento ve cam gibi sektörlerde; proseslerin kontrolü için birçok farklı işlem gerekir. Ancak tek bir ürün gereken fonksiyonların büyük bir kısmını sağlayabilirse birlikte çalışabilirlik daha az önemli hale gelmektedir. Bu, programmable automation controller (programlanabilir otomasyon kontrol cihazı – PAC) olarak adlandırdığı çok disiplinli kontrol cihazının geliştirilmesine yol açmıştır. tedarik zinciri yönetimi (Supply Chain Management - SCM) gibi özellikle tesiste veya bulut tabanlı kurumsal uygulamalara bağlantı için dahili Ethernet omurgalı ePAC’ların daha yaygın bir şekilde kullanılmasına yol açmaktadır. P AC, genelde tek bir programlama ve mühendislik aracı ve tek bir programlama dili kullanarak tüm otomasyon, gerçek zamanlı bilgi işleme ve hareket kontrol fonksiyonları sağlayabilmektedir. Bu cihazlar, tüm parametre ve fonksiyonlarda şeffaf erişimi ve ayrıca Internet ve BT standartlarının kullanılmasıyla sisteme kolay entegrasyonu mümkün kılar. Üretimlerin yaşam döngüleri kısalırken ve tüketici talepleri sürekli olarak değişirken günümüzdeki tesislerin süreçlerini durdurmadan otomasyon konfigürasyonlarını ve mimarilerini değiştirebilmek çok önemlidir. Hem gerçek zamanlı kontrol hem de çok fazla miktarda ve hızlı bilgi alış-verişi PAC’lar için bir gereksinim haline gelmiştir. Cihazları arası bağlantı ve iletişimi optimize etmek, bant genişlini artırmak ve yüksek bir güvenlik düzeyi sağlamak için açık bir Ethernet omurgasından faydalanılabilir. Bu, PAC’ın bir 22 KAPAK.indd 22 sonraki evrimine yani ePAC gibi bir konseptini doğurmuştur. En Yeni Trendler ve Pazarı Belirleyen Unsurlar Giderek artan dağıtılmış zeka, iletişim ağını çok önemli hale getirmektedir. Pazarı belirleyen bu unsur, kurumsal kaynak planlama (Enterprise Resource Panning - ERP), üretim yürütme sistemleri (Manufacturing Execution System - MES), kurumsal varlık yönetimi (Enteprise Asset Management - EAM) ve Dahili bir Ethernet omurgasına sahip otomasyon platformları, hiyerarşiden bağımsız olarak anında erişim destekleyebildiği ve özel yazılım arayüz ve protokol kısıtlamalarını ortadan kaldırabildiği için bu gereksinimleri yüksek düzeyde esnek bir şekilde karşılamaya yardımcı olur. Ağ merkezli ePAC’lar son kullanıcılara kurulum, başlatma ve devreye almada önemli maliyet avantajı sağlayarak, dağıtılmış G/Ç’lara doğru trendi hızlandırmaktadır. Son kullanıcılar, kontrol düzeyinde daha esnek, genişletilebilir, birbiriyle değiştirilebilir ve / Haziran 2014 26.06.2014 21:38:42 KAPAK güvenilir bir kontrol platformu istemektedir. Bunun yanında da en az yer kaplayan otomasyon platformları olmalarını beklerler. Öte yandan, sistem modernizasyonları hiç olmadığı kadar önemli hale gelmektedir. Son kullanıcılar da, çalışmama süresini ve riski minimize eden çözümler aramaktadırlar. ePAC’lar güvenilir, maliyet açısından kolaylıkla hakkını verecek bir modernizasyon çözümünü temsil etmektedir. PAC’tan ePAC’a doğru modernizasyon sırasında son kullanıcılar, eski serilerle uyumluluk sağlamak için mikro işlemcisinde tüm eski teknolojiyi içeren bir ePAC’ı seçmenin avantajlarını düşünmelidir. Schneider Electric’in PLC/PAC Yeniliklerinin Tarihi Birçok tedarikçi otomasyon sektörünün gereksinimlerini karşılayan çözümleri kısmen sağlıyor olsa da bunların sadece birkaçı bu çözümleri global olarak ve tek bir kaynaktan sunabilmektedir. Global, tek kaynaklı bir tedarikçi olan Schneider Electric 45 yılı aşkın bir süredir üretim ve süreç sektörlerine çözümler sağlamaktadır. Şirketin kilometre taşları arasında 1968 yılında dünyanın ilk PLC’si olan 084’ü pazara getiren Modicon bulunmaktadır. Modicon 1979 yılında Modbus endüstriyel ağ protokolünü çıkardı. 1996 yılında Schneider Electric, şirketin Modicon serisine dayanan ilk PAC ürününü çıkardı. Bu, dahili web sunucusu özellikleri ve dahili veri kaydıyla ayrık kontrol, proses ve hareket kontrolü için çoklu disiplinli bir platformdu. Schneider Electric’in global işlem hacminin yüzde 30’u endüstri sektöründeki müşterileri için enerji verimliliği çözümlerinden gelmektedir. Dolayısıyla şirketin Endüstri İş Birimi, enerji yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır. Bu sanayi alanında imalat tesisleri en büyük enerji tüketicisidir. Bunun farkına olan Schneider Electric endüstri ve altyapı sektöründeki müşterileri için şirketin entegre otomasyon mimarisi olan “PlantStruxure” çözüm paketini sunmaktadır. PlantStuxure Telemetri, PAC, HMI/SCADA ve DCS’yi bir araya getirmekte ve operasyonları daha verimli hale getirmek için bunları komple yaşam döngüsüyle birleştirmektedir. Şirkete göre ilk tasarımdan modernleştirmeye kadar PlantStruxure, bir sürecin ve son kullanıcının işinin kontrol, operasyon ve kurum düzeylerini şeffaf bir şekilde birbirine bağlamaktadır. Sanayi tesislerinde çoklu proseslerin kontrol ve izlenmesine olanak vererek PlantStruxure, tamamında optimize edilmiş bir tesis sağlamak amacıyla enerji ve süreç verilerinin ölçülmesine, analiz edilmesine ve kullanılmasına olanak verir. Schneider Electric’in SCADA, HMI ve MES çözümleri, özellikleri ve ayrıca Schneider Electric’in güç ve enerji yönetimi ürün ve yazılımları, dünyanın ilk ePAC konseptini yaratmak ve pazara sunmak için sağlam bir temel sağlamaktadır. Schneider Electric’in Platformları 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren ve enerji yönetiminde global bir uzman olan Schneider Electric çeşitli pazar segmentlerinde enerjiyi daha güvenli, güvenilir, verimli, üretken ve yeşil hale getirmek için tasarlanmış entegre çözümler sunmaktadır. Schneider Electric, faaliyet gösterdiği Enerji, Güç dağıtım, Veri Merkezleri, Bina ve Endüstri sektörlerine özel kontrol çözümü mimarileri sunar ve bu mimarileri EcoStruxure şemsiyesi altında birleştirir. EcoStruxure Web Services (EWS) olarak adlandırdığı web servisleri üzerinden tüm bu mimarileri tamamen entegre çalışmaktadırlar. EcoStruxure’ın Endüstri ayağını ise MashineStruxure (makina çözüm mimarileri) ve PlantStruxure (tesis ve proses, otomasyon çözüm mimarileri) oluşturur. Schneider Electric’in Yeni ModiconTM M580TM ePAC* Schneider Electric, dahili bir Ethernet omurgasına sahip yeni bir programlanabilir otomasyon kontrol cihazı platformu geliştirdi. Modicon M580; ePAC (Ethernet PAC) olarak adlandırılan bu yeni konsept, evrensel bir Ethernet omurgası, DCS ve PAC arasındaki boşluğu doldurmak üzere tasarlandı. ePAC konseptiyle tüm iletişim (kontrol cihazının devre kartı barası dahil) uzaktan veya dağıtılmış G/Ç üzerinden kontrol ağından (SCADA, DCS, vb.) saha ağına kadar açık bir Ethernet omurgasında yönetilir. Ethernet işlemleri, çekirdeğinde dahili olarak Ethernet işlemci bulunan kontrol cihazı tarafından doğrudan yönetilir. Merkezine Ethernet’i koyan bu yeni konsept standart, kendini kanıtlamış ve açık Ethernet mimarileri üzerinden kararlı çözümler sunar. Bu sayede, otomasyon çözümleri için daha fazla şeffaflık ve yüksek hızlı iletişime dayanan yeni değerler katar. Schneider Electric; tesislerdeki yetkili kullanıcıların uygulama, konfigürasyon ve mimari değişikliklerini üretim sürecini kesintiye uğramadan yapmasına olanak vererek M580 ePAC’i tam bir mimari / Haziran 2014 KAPAK.indd 23 23 26.06.2014 21:38:42 KAPAK esneklik sağlamak üzere tasarladı. Ayrıca Ethernet yönlendirme özelliklerini kullanarak ağ şeffaflığını etkileyen kısıtlamaları kaldırmaktadır. Böylece; her türlü eski Ethernet özellikli cihaz veya sistemi, uyumlu bir kontrol sistemi sağlamak üzere M580 ePAC ile entegre etmeyi kolaylaştırır. M580 ePAC’in sunduğu yenilikler Tesis veya fabrikada kullanılmak için tasarlanmış her çözüm güvenli, kesintisiz çalışma sağlamak üzere genel sistem güvenilirliği, sağlamlık ve sürdürülebilirlik sunmalıdır. Birçok uygulama için yeni ürünler sonraki 15 - 25 yılda sorunsuz çalışabiliyor olması beklenir. Bu genelde her türlü işleme uygulaması için en yüksek önceliktir. Otomasyon sürecinin plansız bir nedenle durması durumunda finansal ve güvenlik ile ilgili sonuçları büyük olacağı için birçok sanayi uygulaması sıfır çalışmama süresi gerektirir. Proseste ve üretimde sıfır duruş ilkesi; Schneider Electric’in 1968 yılında ilk PLC’yi çıkarttığından bu yana olduğu gibi, M580 ePAC’ın tasarımın da ayrılmaz bir parçasıdır. M580’nin tasarımı çok yüksek sıcaklıklar, yoğun nem veya aşındırıcı ortamlar, sarsıntı gibi en zor ortamlarda test edilmiş ve ayrıca tüm elektronik parçaları montaj öncesinde kontrol edilmiş ve onaylanmıştır. Bellek arızasının olmamasını sağlamak için birçok oto-kontrol gerçekleştirilir ve bir bit değişimi tespit edildiğinde kendi kendini düzeltir. Sistem bir sapma tespit ettiği anda otomatik olarak güvenli duruş moduna geçer, mikro işlemci tarafından işlenen son komutlar, bellek durumu ve görev planlama gibi sistemdeki dahili tüm son olayları kaydeder ve hata modundaki tüm çıktıları etkinleştirir. Arıza Tahmini Bir sorun oluşturmadan önce hatayı yakalamak için tüm sistemde önleyici bakım gerçekleştirmek amacıyla diagnostik bulunuyor. Bu yaklaşım plansız çalışmama sürelerini engellemeye ve arıza oluşmadan ve üretimi etkilemeden önce cihaz değişimini yönetmeye yardımcı olur. M580 ePAC sistemiyle hem yerel hem uzaktan konfigürasyonlarda dahili bir diagnostik özelliği bulunmaktadır ve bu da sistemin arızaları öngörmesine ve kullanıcıların düzeltici önlemler almasına olanak verir. Diagnostik Schneider Electric HMI’lar veya SCADA’da yerel olarak bulunan bir “diagnostik ara bellek” özelliği üzerinden veya akıllı telefonlar veya tablet bilgisayarlarla web sayfalarında uzaktan izlenebilir. 24 KAPAK.indd 24 Yatırımların Ömrü Üretim tesislerindeki yöneticiler teknoloji yatırımını korumaya yardımcı olmak için her zaman uzun servis ömrüne sahip olması muhtemel çözümleri seçmek isterler. Sistem güvenilirliği önemi kadar otomasyon çözümlerine entegre edilmiş teknolojileri düşünmek de çok önemlidir. Günümüzde teknolojideki hızlı gelişmeler sayesinde 25 yıl sonra da hala kullanılabilir olan bir teknolojiyi bugünden seçmek çok zor olabilir. Yeni M580 ePAC ile Schneider Electric kullanıcıları, Modicon M340’daki mevcut X80 lokal, uzaktan ve dağıtılmış G/Ç’yi kullanmaya devam edebilirler. Bu özellik ile tesisler; satın alma, mühendislik, kurulum, kablo bağlantısı, bakım ve eğitim gibi birçok farklı alanda tasarruf sağlayabilirler. Bu yaklaşım ile ayrıca tesisler, sistemlerinde bulunan G/Ç’yi sökme ve değiştirme gereksinimini ortadan kaldırarak maliyetli çalışmama sürelerini de minimuma indirebilir. M580 ePAC, eğitim ve yedek parça gereksinimlerini azaltmak ve böylelikle serileri birbiriyle daha kolay değiştirmeyi sağlamak amacıyla mevcut X80 G/Ç’ı kullanacak şekilde tasarlanmıştır. Sonuç olarak tesisler, mevcut varlıklarını ve kurulu sistemlerini sorunsuz kullanmaya devam edebilirler. Enerji Verimliliği ve Operasyonel Zeka Schneider Electric’in Ethernet omurgalı PlantStruxure çözümleri, tesislerin operasyonel verimliliğini geliştirmek için birarada çalışır ve aynı zamanda standart bir “enerji açısından bilinçli” bir mimari ortaya çıkartır. Kullanıcılar enerji tüketimini optimize ederken; üretim kontrolünü geliştirmek için süreç, gösterge ve güç verilerini gerçek zamanlı olarak yönetebilir. Operasyonel zeka ve analitikler, temel performans geliştiren diğer özellikleridir. / Haziran 2014 26.06.2014 21:38:43 KAPAK.indd 25 26.06.2014 21:38:44 ENERJİ Akın Tayanç ProMIS Enerji’de Elektirik Mühendisi Enerjideki çözüm ortağınız: ProMIS Enerji A kın Bey, ProMIS Enerji’ji sizden dinleyebilir miyiz? Kaç yıldır faaliyet gösteriyorsunuz? ProMIS, 1999 yılından beri enerji sektöründe faaliyet gösteren bir firmadır. ProMIS’in enerji alanında sürdürdüğü faaliyetleri, anahtar teslimi Hidro elektrik enerji santrallerinin (HES) kuruluşu üzerine yoğunlaşmış olup değişik kapasitelerde birçok proje başarıyla devreye alınmıştır. Özellikle son yıllarda çok popüler hale gelen HES projelerinin başarım faktörlerini dikkatle inceleyen ProMIS, çizgisini sadece anahtar teslimi projeler tasarlamak ve devreye almak olarak belirlemiştir. Yıllar içinde endüstriyel otomasyon alanındaki engin bilgi birikimini hidro elektrik enerji santralleri ile ilgili geliştirdiği becerileriyle pekiştiren ProMIS, kalite ve performanstan ödün vermemek için, deneyimli ve kalifiye mühendislik ekibinin kapasitesini 26 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 26 1999 yılından beri faaliyet gösteren, HES projelerinde önemli çalışmalara imza atan ProMIS Enerji, enerji sektöründe çözüm ortaklığı sloganıyla hizmet veriyor. ProMIS Enerji’de Elektirik Mühendisliği görevini üstlenen Akın Tayanç ile görüşerek, ProMIS Enerji’nin faaliyet ve hizmet alanlarını, yurt dışı çalışmalarını ve Türkiye’deki enerji sektörünün durumunu konuştuk. yılda 5-6 civarında HES projesi olarak belirlemiştir. “Petrol ve doğal gaz otomasyonunda kendimizi geliştirdik” boyunca endüstriyel otomasyon alanında edindiği deneyimleri ile özellikle petrol ve doğal gaz tesislerinin otomasyonu konularında becerilerini geliştirmiştir. ProMIS Petrol ve Doğal Gaz Grubu halen faaliyetlerini 3 ana konu üzerinde sürdürmektedir: Çalışma alanlarınız nelerdir? Çalışma alanımız, Hidro elektrik santralleridir. Bunun yanında ProMIS, uzun yıllar Doğal Gaz Basınç Düşürme İstasyonları (RMS), Doğal Gaz Kokulandırma Sistem- / Haziran 2014 25.06.2014 01:13:41 ENERJİ leri, Petrol Dolum Tesisleri. 2003 yılından itibaren doğal gaz basınç düşürme istasyonlarının otomasyonu ve kokusuz doğal gazın kokulandırılması konularına odaklanan ProMIS, yurt çapında 100’ün üzerinde projeyi başarıyla teslim etmiştir. Müşterilerinizle çalışma sisteminiz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Bu enerjinin ortaya çıkması, projelendirilmesi, lisansın sona erdirilip enerjinin yönetilmesi safhasına kadar birçok aşamaları olan bir konu. Dolayısıyla en başından sonuna kadar müşterilerimizin yanındayız. Anahtar teslim çalışan bir firmayız. Bunun yanında teknik işler yapıyoruz. Lisanslanmış bir projeyi uygulama haline getiriyoruz. Türkiye’deki enerji sektörünün analizini yapabilir misiniz? Türkiye, enerji sektöründe genç bir ülke. Avrupa’ya göre enerji potansiyelinin üçte ikisini kullanmış bir ülke. Dolayısıyla bakir bir ülke. Bildiğiniz gibi bir taraftan da enerji açlığı olan bir ülke ve minimum etkiyle doğaya zarar vermeden bu işi yapmak zorunda. Enerji ve doğa arasındaki bağlantı ve düzenlemeler hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye’de eğer HES’ler doğaya zarar veriyorsa projeyi doğru uygulayarak ve zararı minimize ederek bir şeyler yapmak lazım. Rüzgârın dış göç yollarına zarar verdiği söyleniyor. Ama biliyorsunuz ki kırmadan omlet olmuyor. Öncelikle toplum olarak ne yaptığımıza, ne yapacağımıza hem de nasıl yapacağımıza karar vermemiz lazım. Ondan sonra optimize olacağız. Biliyorsunuz son zamanlarda nükleer tesis projeleri var. Maalesef Türkiye’nin bu projelere mecbur kaldığını düşünüyorum. Endüstriyel bir ülkesiniz ve daha fazla endüstriyelleşmeye mecbursunuz. Her zaman daha yeni teknolojileri uygulamak zorundayız. Bu tip yapılanmalar Avrupa’da ve Dünya’da var, bizde de olacak. “Sektörde her firma birbirini yükseltmeli” Yurt dışı bağlantılarınız için neler söyleyebilirsiniz? Bizler tribün ve jeneratörde yurt dışındaki firmalarla çalışıyoruz. Avrupa’da Almanya ve Avusturya’da bilinen birçok firma ile çalıştık. Bunun yanında Çinli firmalar ile de çalıştık. Yurt dışındaki firmalarla çalışmak müşteri ve bizim aramızdaki koordinasyona bağlı olarak gelişiyor. Bu anlamda Türkiye’de 2 trend var. Biri Batı ile çalışmak diğeri Doğu ile çalışmak. Batı ile teknolojiyi daha yukarıdan ve kaliteli yakalamak adına yapılan bağlantılardır. Bunlar, Doğu ile de uygun fiyat yakalama açısından yapılan uygulamalardır. Ülkemizde enerji sektöründeki eksiklikler nelerdir? Türkiye’nin enerji konusunda nerdeyse 40 yıllık bir geçmişi var ama entegre olamadı, dizayn edemedi, gereklerini yerine getiremedi. Şuan ise özelleşmelerle birlikte bu konuya çok hızlı girildi. Teknolojik alt yapının enerjide büyümede tek başına yardımcı bir unsur olmadığı anlaşıldı ve şimdi bunları hazır alıp kullanmaya çalışıyor. ProMIS Enerji sektörün büyümesi için nasıl bir yol izlenilmesini tavsiye eder? Mağazaların olduğu yerde bir kuyumcu olmayı mahalledeki tek kuyumcu olmaya tercih ederim. Bizler sektörde her firma birbirini yükseltmeli. Batı’nın başarısı da bundan kaynaklanır. / Haziran 2014 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 27 27 25.06.2014 01:13:42 ENERJİ Karaman Doğal Gazda Enerya Dönemi Başlıyor Karaman doğal gaz dağıtım markası Karamangaz, daha da büyüyen operasyonunu bağlı olduğu Enerya Grubu’nun adı ile devam ettirecek. 2014 yılında yatırımlarına hız veren Enerya Karaman, yılsonuna kadar yaklaşık 2 bin 380 yeni aboneye doğal gaz ulaştıracak. sonunda yaklaşık 37 bin 500 kişiye ulaştıracağız. Bu yıl Karaman’da; Gevher Hatun, Tabduk Emre ve Zembilli Ali Efendi mahallelerine yatırımlarımız tüm hızıyla devam edecek.” diye konuştu. Kılıç, “Bugün önemli bir ihtiyaç haline gelen doğal gazı daha çok kişinin kullanımına sunmak üzere yeni bir kampanya başlattık. “6+3 taksit” kampanyamız ile 20 Mayıs – 30 Haziran arasında doğal gaz abonesi olan Karamanlılar, abone bağlantı bedelini 6 taksit, güvence bedelini ise 3 taksit ile ödeyebilecekler. Bu mahallelerde abone olmak isteyen vatandaşlarımız, hemen abone merkezlerimize başvuruda bulunup kampanyadan yararlanabilirler.” diye bilgi verdi. Abdulkadir Kılıç Enerya Karaman İşletme Müdürü T ürkiye’nin en büyük holdinglerinden STFA’nın enerji şirketi Enerya Karaman’da daha önce Karamangaz adıyla sürdürdüğü doğal gaz dağıtım hizmetlerini artık Enerya markasıyla devam ettirecek. Karamangaz’ın 1 Haziran 2014 tarihinden itibaren doğal gaz yatırım ve dağıtım hizmetlerinin Enerya markası ile sürdürülecek olması nedeniyle düzenlenen yeni marka lansman yemeği 29 Mayıs Perşembe günü Karaman Kale Restaurant ‘ta gerçekleşti. Enerya Karaman İşletme Müdürü Abdulkadir Kılıç, “7 yıldır Karaman’da Karamangaz markası ile hizmet veriyorduk, bundan böyle Türkiye’nin 11 ilinde olduğu gibi burada da 28 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 28 Enerya markası ile bulunacağız” dedi. Kılıç, 2003 yılında kurulan ve doğal gaz dağıtım lisanslarına sahip Enerya’nın bünyesinde, Antalya, Denizli, Karaman, Konya Ereğlisi, Erzincan, Konya, Aydın, Aksaray, Çorum, Niğde ve Nevşehir illerinin doğal gaz dağıtım şirketlerinin bulunduğunu söyledi. 2014 yılsonuna kadar 37500 aboneye ulaşmayı hedefliyor Kılıç, Karaman’da 7 yılda yaklaşık 29 milyon 500 TL yatırım yaptıklarını belirterek, “Karaman’da toplam 444 kilometreyi aşan doğal gaz hattı yatırımı yaptık. Bu yıl yapacağımız yatırımla birlikte 2013 sonu itibari ile 35 bin 117 olan abone sayımızı, 2014 Enerya doğal gaz, elektrik ve yenilenebilir enerjide büyüyecek Kılıç, “Enerya ile doğal gazın yanı sıra, elektrik ticaretine de girmeyi planlıyoruz. Dağıtım çalışmalarımızın yanı sıra elektrik üretiminde de yer alacağız. Elektrik üretiminde öncelikli yatırım alanımız yenilenebilir enerji projeleri olacak. Enerya markamız altında ‘daha temiz, daha akılcı ve daha kolay’ felsefesi ile hizmet kalitemizi iyileştirerek daha müşteri odaklı bir şirket olacağız“ diye konuştu. Enerya’nın 2014 yılı doğal gaz altyapı ve diğer çalışmaları için 10 ilde toplam 70 milyon TL Kılıç, “Enerya olarak 2014 sonuna kadar 10 kentte 100 bin yeni aboneye ulaşmayı ve 2,6 milyar metreküp gaz satışı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.” dedi. / Haziran 2014 25.06.2014 01:13:42 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 29 25.06.2014 01:13:43 ENERJİ Çalık Enerji’ye “En İyi Global Proje” Ödülü Müteahhitlik ve mühendislik alanında dünyanın en saygın kurumlarından biri olarak kabul edilen New York merkezli “Engeneering News Record” Dergisi, Çalık Enerji’nin, Irak’taki Al Khairat Elektrik Santralı projesini endüstriyel alanda dünyanın en iyi projesi seçti. New York’ta düzenlenen törende büyük ödülü, Çalık Enerji Genel Müdürü Osman Saim Dinç aldı. Ç alık Holding şirketlerinden Çalık Enerji, Irak’ta gerçekleştirdiği projesiyle müteahhitlik ve mühendislik dünyasının ‘oscar’ı olarak kabul edilen birincilik ödülü kazandı. Kerbela Bölgesi’nde gerçekleştirdiği Al Khairat Elektrik Santralı projesi ‘Endüstriyel’ kategoride “Best Global Project” ödülüne layık görüldü. New York’ta düzenlenen ödül töreninde Çalık Enerji adına ödülü, ENR Global Summit kapsamında düzenlenen ‘Gala Gecesi’nde Çalık Enerji Genel Müdürü Osman Saim Dinç’e takdim edildi. 30 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 30 Çalık Enerji, kredi derecelendirme kuruluşu Standart and Poors’un (S&P) da grup şirketleri içinde yer aldığı McGraw-Hill Grubu bünyesinde bulunan ENR’ın Dünya’nın en büyük taahhüt ve mühendislik şirketi sıralamasında 15 yıl üst üste birinci sıradaki yerini korumayı başaran ve halen dünyanın en büyüğü sıralamasında zirvedeki yerini koruyan Amerikan Bechtel şirketini geride bırakarak bu ödüle uzandı. Çalık Enerji adına ödülü alan Genel Müdür Osman Saim Dinç, Globalleşen dünyada barış ve refahın tesisinde sadece devletlere görev düşmediğini ifade ederek, “Kurduğumuz enerji ağlarıyla şehirler aydınlanıyor, bu sayede barış ve huzurun tesisi sağlanıyorsa bunda bizlerin de bir katkısı olduğu için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu. FIRAT BÖLGESİ ELEKTRİĞE KAVUŞTU Al-Khairat Santrali’nin Irak’ın yeniden inşasında en önemli altyapı projelerinden biri olduğunun altını çizen Çalık Enerji Genel Müdürü Osman Saim Dinç, şöyle devam etti;” Al-Khairat Santrali, Irak’ın elektriğinin dörtte birini karşılayacak olan ve ülkenin hali hazırda en büyük santrali durumunda. / Haziran 2014 25.06.2014 01:13:44 ENERJİ Ekim ayından bu yana tam kapasite çalışan santral ile Irak’ın Kerbela, Babil, Necef ve Kazimiye Bölgeleri’nde toplam 5 milyon kişiye, 24 saat kesintisiz elektrik veriliyor. Santralde enerjiyi üreten 10 adet GE 9E modeli türbin yer alıyor. Bunun yanısıra Kuzey Irak’ta Musul’da ikinci bir elektrik santralini yapmaya başladık. Yapımını da büyük ölçüde tamamlandık. Yakında hizmete alacağız.” ÇALIK ENERJİ DÜNYANIN DOKUZUNCU BÜYÜĞÜ Çalık Enerji Genel Müdürü Osman Saim Dinç, Türkiye coğrafi konum olarak, dünyadaki petrol ve doğalgaz rezervlerinin yaklaşık dörtte üçüne sahip Ortadoğu ve Hazar Denizi kıyısı ülkeleri ile Avrupa’daki en büyük tüketici ülkelerin arasında bulunduğuna dikkat çekerek, Çalık Enerji’nin esas odaklandığı faaliyet alanının bu bölge olduğunu vurguladı. Dinç,”Faaliyet sahamızı Balkanlar, Doğu Avrupa, BDT ülkeleri ile Orta Doğu ve Afrika ülkeleri olarak belirledik. Halen Türkiye’de, Gürcistan’da, Özbekistan’da, Türkmenistan’da, Libya’da ve Irak’ta başladığımız veya tamamladığımız hidroelektrik, doğalgaz, fosil yakıtlı enerji üretim tesisleri var. Yine Engineering News Record tarafından her yıl yayınlanan “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde 129.’luktan 111. sıraya yükselen, fosil yakıtlı elektrik santrali sektöründe dünyanın en büyük 9. şirketi olan Çalık Enerji şirketimizin aldığı bu ödül, uluslararası kalitesini gösteren güçlü kanıtlardan biridir.” Ödülde dünya devleri yarıştı Best Global Project ödülleri, her yıl dünyanın en büyük 225 taahhüt şirketlerini belirleyip açıklayan Amerika merkezli McGraw-Hill Grubu bünyesinde bulunan Engeneering News Record Dergisi tarafından geleneksel olarak veriliyor. Çalık Enerji’nin Irak’ın Kerbela Şehri’nde inşa ederek hizmete sunduğu ve ülkenin en büyük enerji Santralı olan 1250 MW lık Al-Khairat Elektrik Santralı projesi ile layık görüldüğü ödül, mühendislik ve müteahhitliğin dünyadaki ‘oscar’ı niteliğinde. Çalık Enerji’nin birincilik kazandığı “Endüstriyel Tesis” kategorisinde, Amerikan taahhütlük şirketi Bechtel ise Suudi Arabistan’da gerçekleştirdiği döküm fabrikası ile ikincilik ödülü olarak değerlendirilen “Award of Merit” ödülünü kazandı. İzmir OSB ve Aken’den “Güneşten Enerjiye” Bir İlk Daha! Aken Solar’ın İzmir Organize Sanayi Bölgesi’nde İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ile gerçekleştirdiği fotovoltaik güneş panel uygulamasının açılışı 11 Haziranda 2014’de gerçekleştirilecek tören ile yapılacak. A ken Solar’ın İZKA ile beraber gerçekleştirdiği ilk çalışma olma özelliğini de taşıyan proje ile yılda 92949,88 kWh/yıl elektrik üretilmesi hedefleniyor. Bu 56 ton karbondioksitin çevreye salınımının da engellenmesi anlamına geliyor. İzmir Kalkınma Ajansı tarafından Mart ayında ihalesi yapılarak çalışmalarına başlanan proje 3 aylık bir sürede tamamlanarak aktif hale getirildi. Proje ile ilgili konuşan Aken Solar Yönetici Ortağı Frederik Van Ruijven, “ Organize sanayi bölgeleri en çok elektriğe ihtiyaç duyulan ve en çokelektrik tüketen bölgeler. Bu tarz kurulum alanlarında fotovoltaik sistemlerin göstereceği performans, solar enerji uygulamaları ile ilgili akıllarda kalan sorulara yanıt olacaktır. Organize Sanayi Bölgesi için elektrik üretimi sağlayabilen bir sistemin, evler ve alternatif tüm alanlar içinde yeterli olacağının göstergesi olacaktır “ dedi. Ayrıca Bay Ruijven, Türkiye’nin güneş enerjisi kullanımı için en uygun ülkelerden birisi olduğuna dikkat çekerek, bu alanda ki uygulamalar ve çalışmalar ile sektörün gelişiminin daha da ivme kazanacağını belirtti. / Haziran 2014 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 31 31 25.06.2014 01:13:45 ENERJİ Enerji verimliliği için en ‘akıllı’ yol Enerji yönetiminde dünya çapında uzman Schneider Electric, ofis, mağaza ve otel gibi küçük ve orta ölçekli binalarda sürdürülebilir enerji verimliliği sağlamak için tasarladığı Akıllı Pano sistemini müşterilerinin kullanımına sunuyor. Akıllı Pano, ‘Ölç’, ‘Değerlendir’ ve ‘Tasarruf et’ adımlarıyla sürdürülebilir enerji verimliliği sağlıyor. Akıllı Pano’nun topladığı verileri görsel hale getirerek yapılan kolay analizler sonucunda enerji verimliliği sağladığını belirten xxxxxxxxxx, kısa sürede gerçekleşecek maliyet tasarrufuyla yatırımın geri dönüşünün hızlıca sağlanacağını vurguladı. E nerji yönetiminde dünya çapında uzman Schneider Electric’in ‘Ölç, Değerlendir ve Tasarruf et’ enerji yönetimi ilkesini temel alan Akıllı Pano sistemi enerji maliyetlerini kısmak ve çevre dostu binalarda düzenlemeler yapmak isteyen kullanıcılara kolaylık sağlıyor. Daha az güç kullanımı ve aynı performans seviyesiyle enerji verimliliği artışı sağlayan Akıllı Pano, günümüzde CO2 emisyonlarını azaltmak için en hızlı ve ekonomik yöntem olarak değerlendiriliyor. Günümüzde bina sahipleri, operatörler ve bina sakinleri; binalarıunda yapılabilecek enerji maliyet kesintilerini dikkatle gözden geçiriyorlar. 30 ülkede 1.000 pano üreticisi tarafından güvenle seçilen ve enerji verimliliği sağlayan Akıllı Pano hakkında bilgi veren Schneider Electric Alçak Gerilim Ürünleri Pazarlama Müdürü İsmail Gök- 32 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 32 yar “Bir binanın enerji kullanımının detaylı bir şekilde analiz edilmesine imkan sunan Akıllı Pano çözümümüz, Avrupa Birliği’nin enerji performansıyla ilgili yönergelerine verilen basit ve etkin bir yanıttır” dedi. İsmail Gökyar “Enerji yönetimi çözümlerine yapacağınız çok az bir yatırımla binanızın işletme maliyetlerini azaltabilirsiniz. Enerji yönetimi sistemleri olmayan tesisler, enerji verimli binalara göre sekiz kat daha fazla enerji kullanırlar. Avrupa Birliği düzenlemelerine göre baktığımızda, enerji izleme sistemleri olmayan binaları işletmek çok daha pahalıya mal olurken bu binaların değer kaybına uğrama riski de oldukça yüksektir. Verimli enerji kullanımı için eksiksiz çözümler sunan küresel bir sağlayıcı olarak Schneider Electric’in portföyünde bulunan enerji yönetimi çözümleri hem yeni hem de mevcut yapılar için tasarlanmıştır ve her iki durumda da maliyet tasarrufu sağlar” şeklinde konuştu. 3 aşamalı enerji yönetimi ‘Ölç’ enerji tüketimi ölçümünün otomatize edildiği ilk adım olarak karşımıza çıkıyor. Son 10 yıldır ölçüm, kontrol ve haberleşme yeteneklerini Akıllı Pano’yu üretmek için kullanan Schneider Electric, alçak gerilim pano teknolojisinde köklü değişikliklere imza attı. Geliştirilen teknoloji sayesinde günlük operasyonlar kolaylaşırken, aynı zamanda hataya açık manuel veri toplama sürecinin de ortadan kaldırılması sağlandı. İkinci adım olan ‘Değerlendir’, enerji verisine doğru zamanda güvenli erişim imkanı veren veri kaydedicisi Energy Server Com’X 200 tarafından sağlanıyor. ‘Tasarruf et’ üçüncü adımını uygulamak üzere enerji analizlerine ihtiyaç duyan tesis yöneticileri için StruxureWare Energy Operation hizmetleri, enerji tasarrufu sağlayan ve sürekli enerji verimliliği için gerekli alanları tespit eden kullanıcı dostu bir çözüm sunuyor. Bulut tabanlı bir hizmet çözümü olan Energy Operation, hem oldukça uygun maliyetli hem de kullanıcılara kendilerine özel hazırlanmış raporlara enerji hedeflerini gerçekleştirebilmek için bilinçli aksiyonlar almak üzere istedikleri zaman istedikleri yerden ulaşabilme imkanı veriyor. / Haziran 2014 25.06.2014 01:13:47 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 33 25.06.2014 01:13:48 ENERJİ Ethem Kutucularıse EY Türkiye Enerji ve Altyapı Sektörü Lideri İngiltere’de kaya gazına 33 milyar Uluslararası denetim ve danışmanlık firması EY’nin İngiltere Kıyı Operatörleri Grubu’na (UKOOG)özel hazırladığı rapora göre, İngiltere’deki kaya gazı üretimine yönelik yatırımların boyutu 33 milyar avroya ulaşacak ve bu gelişmeler sonucunda 64 bin kişiye iş imkanı sağlanacak. Bölgede 2032’e kadar 4 bin kuyunun açılacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin sahip olduğu kaya gazı rezervine ilişkin yapılan çalışmalara göre ise,Türkiye 10 ila 40 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak ölçüde rezerve sahip. D enetim ve danışmanlık firması EY’nin İngiltere Kıyı Operatörleri Grubu’na özel hazırladığı rapor, İngiltere’deki kaya gazı üretimine yönelik yatırımların boyutunun 33 milyar avroya ulaşacağını ve bu gelişmenin sonucunda ise 64 bin kişiye iş imkanı yaratılacağına vurgu yapıyor. 2032’e kadar 4 bin kuyunun açılacağı tahmin edilen bölgede, kaya gazı araştırmalarının sondaj kuyuları ve atık su sektörüne yönelik talebi de arttıracağı düşünülüyor. Türkiye’nin kaya gazı ile ilgili potansiyeli üzerine değerlendirmede bulunan EY Türkiye Enerji ve Altyapı Sektörü Lideri Ethem Kutucularise, “Türkiye’de yürütülen kaya gazı arama çalışmalarına göre, ülkemizin yıllık 40 milyar 34 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 34 gazı rezervine sahip olduğu tahmin edilirken, bu miktarın İngiltere’nin yarım yüz yıllık doğalgaz talebini karşılayacağı öngörülüyor. metreküp doğal gaz ihtiyacını 10 ila 40 yıl arasında karşılayacak kadar önemli bir rezerv potansiyeli var. Çalışmaların hızlandırılarak rezervler hakkında net tespitlerin yapılması ve enerji politikamızın bu doğrultuda gözden geçirilmesi ülkemiz için çok önemli” dedi. Yapılan araştırmalara göre İngiltere’nin Mancester, Liverpool ve Shiefield bölgelerinde 1.3 trilyon kübik feet kaya Rapora göre, özel ekipman ve hidrolik çatlatmaya yönelik faaliyetlerin toplamı 17 milyar avroyu bulacak. Kaya gazı araştırmaları sonucunda 4.1 milyar avro atık, depolama ve taşıma gereksinimlerine, 2.3 milyar dolar avro ise çelik ihtiyaçlarına harcanacak. Çalışma aynı zamanda, kaya gazına ulaşmak için gerekli altyapı ve tedarik zincirlerinin oluşturulması açısından hükümetin ve sektörün şimdiden adım atması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. / Haziran 2014 25.06.2014 01:13:48 ENERJİ IICEC, dünya enerji sektörüne yön verenleri İstanbul’da buluşturdu K üresel Enerji Yatırımları: Zorluklar ve Fırsatlar’ başlığıyla yapılacak forum, bu yıl bir kez daha hükümetleri ve enerji sektörünün tüm paydaşlarını İstanbul’da buluşturarak, Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu’daki petrol, doğalgaz ve elektrik yatırımlarının şu andaki durumunun en üst düzeyde konuşulduğu bir platform oldu. Foruma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Polonya Çevre Bakanı Maciej H. Grabowski, Japonya Başbakanı Baş Danışmanı Eiichi Hasegawa, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanı Baş Danışmanı Melanie Kenderdine, Siemens AG CEO’su Joe Kaeser, GDF SUEZ CEO’su Gérard Mestrallet, E.ON SE CEO’su Dr. Johannes Teyssen, AREVA CEO’su Luc Oursel, BP Başkan Yardımcısı Dev Sanyal, Shell Başkan Yardımcısı Brian Davis ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Dr. Fatih Birol’un yanı sıra çok sayıda bürokrat, önde gelen üniversitelerin, politika merkezlerinin ve düşünce kuruluşlarının temsilcilerinin katıldı. Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen IICEC Uluslararası Enerji Forumu’nun beşincisi, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fa- Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen IICEC Uluslararası Enerji Forumu, 13 Haziran Cuma günü Conrad Hotel İstanbul’da gerçekleştirildi. tih Birol’un ev sahipliğinde 13 Haziran Cuma günü Conrad Hotel İstanbul’da yapıldı. IICEC’in, Türkiye’nin küresel enerji ortamındaki rolü ve artan öneminden hareketle 2010 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlediği konferansta, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen petrol, doğalgaz ve elektrik şirketleri ve fikir önderleri bir kez daha buluşarak, yatırımların önündeki engelleri tartışacak ve politika önerilerini masaya yatırdı. Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) hakkında: Küresel enerjinin buluşma noktası ve enerji politikalarına yön veren “Kutup Yıldızı” olarak tanımlanan Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), enerji ve iklim konularında nesnel ve gele- ceğe dönük nitelikli ekonomi-politik çalışmalar yapmak üzere kurulmuş, bağımsız bir araştırma ve politika merkezidir. IICEC, çalışmalarıyla, enerji alanında bölge ve dünya için sürdürülebilir bir geleceğe yönelik çözümlerin geliştirilmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bölgedeki ve dünyadaki hükümetlerle, sanayi ortaklarıyla, uluslararası örgütlerle, üniversitelerle, düşünce kuruluşlarıyla ve diğer araştırma kurumlarıyla işbirliği yapan IICEC’in faaliyetleri arasında, karar verici mercileri, sektörü, akademisyenleri ve kanaat önderlerini önemli enerji sorunları konusunda bilgilendirmek ve bu paydaşlara doğru ve nesnel analizler sunmak yer almaktadır. Eşbaşkanlığı EnerjiSA ve Alstom tarafından üstlenilen IICEC, Akenerji, Ciner, Eren Holding, GE, Genel Energy, Siemens, Shell ve Zorlu Enerji Grubu tarafından desteklenmektedir. / Haziran 2014 ENERJİ SEKTÖRÜ.indd 35 35 25.06.2014 01:13:49 ÜRETİM TESİSLERİMİZ Brezilyalı Çimento Devi VOtORaNtIM tÜRkiYe’De iDDiaLI! 5 kıtada, 20 den fazla ülkede faaliyet gösteren Brezilyalı Votorantim, 2012 yılı sonunda girdiği Türkiye pazarında, çimento sektöründeki yüzde 5’lik pazar payını yeni yatırımlarla artırmayı hedefliyor. 36 / Haziran 2013 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 36 25.06.2014 00:50:50 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 37 25.06.2014 00:50:51 ÜRETİM TESİSLERİMİZ 2 1 Aralık 2012’de Cimpor ile yaptığı anlaşmayla Türkiye pazarına giren Votorantim Çimento, bir yılda sadece çimento satışında yüzde 7; toplam çimento ve klinker satışlarında ise yüzde 10’luk bir artış kaydetti. Votorantim Grup, Türkiye çimento sektöründe etkili bir oyuncu olarak konumunu daha da güçlendirmeyi hedefliyor. 6 ilde üretiliyor, 17 ilde satılıyor Votorantim, 2012 yılından bu yana Türkiye’de, çimento, beton ve agrega sektörlerinde; Votorantim Sanayi ve Tic. A.Ş. Yibitaş Yozgat İşçi Birliği İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Votarantim Nakliyecilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. olarak faaliyet göstermektedir. Ankara-Hasanoğlan, Yozgat, Çorum ve Sivas’ta 4 entegre çimento fabrikası, Nevşehir ve Samsun’da 2 çimento öğütme paketleme tesisi ile yıllık toplam 2.6 milyon ton klinker ve 3.8 milyon ton çimento; 13 tesiste yıllık 3.7 milyon metreküp hazır beton üretim kapasitesine sahiptir. Şirketin Ankara Lalahan ve Kayseri Bünyan’daki iki ocağında ise yıllık 2,9 milyon tonluk agrega üretim kapasitesi bulunmaktadır. 800’e yakın personeli ile tüm tesislerinde tam kapasite çalışan Votorantim Türkiye, 2013 yılında 469 milyon TL’lik satış geliri elde etti. Votorantim büyümesini emin adımlarla sürdürürken, iş sağlığı ve güvenliği alanında mükemmelliğe ulaşmaya birinci derecede öncelik verdi, çalışanlarının kişisel ve profesyonel gelişim fırsatlarını desteklemeye devam etti. Kayıp zamanlı kaza sıklık oranı 2002 yılında 13,98 iken, 2013 yılında bu rakam 2,77’ye düştü. Kayıp zamanlı 38 kaza sıklık oranında sektör ortalamasının 9 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, iş sağlığı ve güvenliğinin Votorantim için bir öncelik olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu. Şirketin bu konuda gösterdiği özen, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), tarafından da takdir edildi. Üye fabrikaların iş sağlığı ve güvenliği performanslarının değerlendirildiği yarışmada Yozgat Fabrikası, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında ilk üçte yer aldı. Sivas Fabrikası ise 2008 yılında 47 üye fabrika arasından en iyi performans gösteren fabrika seçildi. “Türkiye’nin potansiyeline ve insan gücüne güveniyoruz” Votorantim Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Şefik Tüzün, Türkiye’deki inşaat sektörünün sahip olduğu büyük potansiyele dikkat çekerek, “Votorantim Türkiye olarak Anadolu’daki yatırımlarımıza kısa süreli değil, uzun vadeli bir yatırım gözüyle bakıyoruz” dedi. Tüzün şöyle konuştu: “Votorantim Grubu’nun Türkiye çimento sektörüne olan ilgisi daha önceki yıllara dayanmaktadır. Türkiye pazarına girmek ve burada güçlenmek konusundaki kararlılığında, Türkiye’nin ekonomisine, dinamizmine ve geleceğine duyduğu güvenin yanısıra Türkiye’deki kaliteli ve yetkin insan kaynağının da önemli bir rolü olduğunu belirtmek isterim.” Ülkesinde lider, dünyada ilk 10’da! Votorantim, merkezi Brezilya’da bulunan ve 5 kıtada, 20’den fazla ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir firmadır. 1918 yılında sanayi yatırımlarına bir tekstil fabrikasıyla başlayan Votorantim, 96 yıllık süre içinde faaliyetlerini, başta yapı malzemeleri olmak üzere, madencilik, finans, metalürji, konsantre portakal suyu sektörlerine kadar genişletti ve sektöründe hem Brezilya’nın hem de dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline geldi. Votorantim Grubu içinde yer alan, operasyonel ve yönetim mükemmelliği ile öne çıkan Votorantim Çimento ise 1936 yılında Brezilya’da kuruldu. Şirket, yüzde 40 pazar payıyla Brezilya’da lider; dünyada ise en büyük 8 kuruluştan biri konumundadır. Şirket, Votoran, Itaú, Poty, Tocantins, / Haziran 2013 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 38 25.06.2014 00:50:52 ÜRETİM TESİSLERİMİZ Aratu, Votomassa, ve Engemix markaları başta olmak üzere 40 çeşit ürün satmaktadır. Votorantim Grubu’nun 2013 yılı toplam cirosu 11,0 milyar dolar; Votorantim Çimento’nun ise 5,3 milyar dolar oldu. Dünyada 15 binden fazla çalışanı bulunan Votorantim Çimento, ülkenin önemli iş dünyası dergilerinden biri olan Guia Você S.A./ Exame tarafından “Brezilya’da Çalışılabilecek En iyi 150 Firmadan Biri” olarak seçildi. Çevre projelerine 261 milyon dolar Votorantim operasyonel mükemmeliyet prensibi öncülüğünde en iyi maliyet konumlamasına sahip olmayı hedeflemektedir. Bu önceliğe paralel olarak faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde çevreye duyarlılığı ve yaşadığı çevreye karşı sorumluluk bilinciyle öne çıkmaktadır. 2013 yılında çevre projelerine 261 milyon dolar; yaklaşık 450.000 kişiyi etkileyen 248 sosyal sorumluluk projesine ise 26 milyon dolar yatırım yaptı. Votorantim Çimento, endüstriyel atıkların çimento üretim sürecinde kullanılacak şekilde dönüştürülmesine öncelik verdi, bu kapsamda 2005 yılından bu yana şirket, kullanılmış lastikler, kimyasal çözücüler, yağlar ve kullanılamaz durumdaki maddeler başta olmak üzere 3 milyon tondan fazla atığı yakıt kaynağı olarak bertaraf etti. Türkiye’de Votorantım Votorantim, 2012 yılından bu yana Türkiye’de, çimento, beton ve agrega sektörlerinde; Votorantim Sanayi ve Tic. A.Ş. Yibitaş Yozgat İşçi Birliği İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Votarantim Nakliyecilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. olarak faaliyet göstermektedir. 800’e yakın çalışanıyla Votorantim, Türkiye çimento pazarında yüzde 5’lik paya sahiptir. Votorantim Türkiye, VCEAA’nın toplam 16,3 milyon tonluk yıllık çimento üretim kapasitesinde yüzde 18,5’luk, 2013 yılında gerçekleşen 9,9 milyon tonluk çimento satışında ise yüzde 30’luk paya sahiptir. VCEAA’nın 2013 yılındaki toplam operasyonel karının yüzde 33’ü Türkiye’ye aittir. Votorantim, Türkiye’de AnkaraHasanoğlan, Yozgat, Çorum ve Sivas’ta 4 entegre çimento fabrikası, Nevşehir ve Samsun’da 2 çimento öğütme paketleme tesisi ile yıllık toplam 2.6 milyon ton klinker ve 3.8 milyon ton çimento; 13 tesiste yıllık 3.7 milyon metreküp hazır beton üretim kapasitesine sahiptir. Şirketin Ankara Lalahan ve Kayseri Bünyan’daki iki ocakta ise yıllık 2,9 milyonluk agrega üretim kapasitesi bulunmaktadır. 800’e yakın personeli ile tüm tesislerinde tam kapasite çalışan Votorantim Türkiye, 2013 yılında 469 milyon TL’lik satış geliri elde etmiştir. Votorantim, Türkiye çimento piyasasında markalı ürün pazarlayan ve satış yaptığı müşterilere destek vermek üzere teknik hizmetler ekibi kuran ilk üreticidir. Votorantim Türkiye, bilgi birikimi ve eğitim seviyesi yüksek yapısı ile diğer VCEAA ülkelerindeki çalışanları geliştirebilecek ve destekleyebilecek nitelikli insan kaynağına sahip bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği şartlarına uyulması konusundaki hassasiyeti, şirketin öncelikli değeridir. Bu alandaki performansını ve bilincini, yıllık denetimler, fotoğraf yarışması, tiyatro, anket, iş sağlığı ve güvenliği günü gibi etkinliklerle desteklemekte, her zaman izlemekte ve ölçmektedir. Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS)’nın, 2007 yılından beri düzenlemekte olduğu, iş sağlığı ve güvenliği performanslarının ölçüldüğü yarışmada, Çorum Fabrikası 2007 yılında birinci olmuş; Yozgat Fabrikası ise 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında ilk üçte yer almıştır. Sivas Fabrikası ise 2008 yılında 47 üye fabrika arasından en iyi performans gösteren fabrika seçilmiştir. Türkiye’de çimento sektörünün kayıp zamanlı kaza sıklık oranı ortalaması 9 iken, 2013 yılında Votorantim Türkiye’de bu rakam 2,77 olarak gerçekleşmiştir. Müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri ile şirketin ürün ve hizmet performans değerlendirmesi, 2003 yılından bu yana kesintisiz olarak Müşteri Hizmet Hattı ve Müşteri Memnuniyet Anketi ile izlenmekte ve ölçülmektedir. Votorantim, Türkiye’nin ve Türk inşaat sektörünün sahip olduğu büyük potansiyel nedeniyle, Türkiye’deki varlığını kısa süreli değil, uzun vadeli bir yatırım olarak görmektedir. Bu kapsamda şirket, mevcut operasyonlarının verimliliğini artırma hedefiyle çalışmalarını hızlandırırken, Türkiye çimento pazarındaki stratejik konumunu güçlendirecek yeni yatırım alternatiflerini de değerlendirmektedir. / Haziran 2013 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 39 39 25.06.2014 00:50:52 ÜRETİM TESİSLERİMİZ Mustafa Şefik TÜZÜN CEO, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Votorantim Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. 1955 yılında Ankara’da doğan Mustafa Şefik TÜZÜN, ODTÜ Makine Mühendisliği’nde, 1978 yılında lisansını ve 1981 yılında yüksek lisansını tamamladı. Çalışma hayatına 1978 yılında Etibank’ta Proje Mühendisi olarak başladı. 1979 yılında Danimarka Üniversitesi’nde Araştırma Mühendisi, 1980 - 1982 yılları arasında ODTÜ’de Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı. 1982 - 1992 yılları arasında GAMA Endüstri’de çeşitli kademelerde görev aldıktan sonra, 1992 - 1995 yılları arasında Set Çimento Grup’ta çalıştı. 1995 yılından itibaren Lafarge Grup’ta çalışmaya başlayan Tüzün ilk iki yıl Fransa’da görev yaptı, 1997’den 2003 yılına kadar Genel Koordinatör Yardımcısı görevi de olmak üzere Yibitaş Lafarge Grubu’nda çeşitli görevlerde bulundu. 2001 - 2004 yılları arasında Lafarge Türkiye Çimento Grubu Endüstri Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten TÜZÜN, 2004 - 2007 yılları arasında ise Lafarge Kuzey Amerika Alçı Grubu Üretim Başkan Yardımcılığı yaptı. Yibitaş Lafarge Grubu’nun Cimpor Grubu’na devrinin ardından, 2013 yılına kadar Cimpor Yibitaş Çimento San. Ticaret A.Ş.’de Çimento Grup Başkanlığı, CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Tüzün, 2013 yılından bu yana Votorantim Çimento San. Ticaret A.Ş. ve bağlı kuruluşlarda CEO ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı görevlerini yürütmektedir. Evli ve 1 çocuk babasıdır. Çağan ALPAS Ticaret Direktörü, Yönetim Kurulu Üyesi Votorantim Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. 1969 yılında Ankara’da doğan Çağan ALPAS, 1992 yılında ODTÜ Metalurji Mühendisliği’nden mezun oldu. 1994 yılında Bilkent Üniversitesi İşletme yüksek lisansını tamamlayan Alpas, 1994-1996 yılları arasında Özkaşıkçı Bulkon Gıda San. ve Tic. A.Ş.’de İthalat&İhracat Müdürü olarak görev yaptı. 1997 yılında Yibitaş-Lafarge Hasanoğlan Çimento Fabrikasında Satış Şefi olarak göreve başlayan Çağan Alpas, 1998-2000 yılları arasında aynı şirkette Merkez Ofis Satış Planlama Müdürü, 2000-2007 yılları arasında Operasyonel Pazarlama Müdürü görevlerini yürüttü. 2007-2012 yılları arasında Cimpor Yibitaş Çimento San. Ticaret A.Ş.’de Ticaret Direktörü olarak görev yapan Alpas, 2013 yılından bu yana Votorantim Çimento San. Ticaret A.Ş.’de Ticaret Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve 2 çocuk babasıdır. 40 / Haziran 2013 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 40 25.06.2014 00:50:53 ÜRETİM TESİSLERİMİZ-VOTORANTİM.indd 41 25.06.2014 00:50:54 İLAÇ VE KOZMETİK SANAYİ Yeni DEVA Fabrikası, Astım ve Koah hastalarına çare olacak Türkiye’nin en büyük ilaç üreticilerinden biri olan DEVA’nın yeni inhaler ilaç üretim tesisi, Çerkezköy’de açıldı. 1700 metrekare büyüklüğündeki dev tesis, 14 Haziran 2014 Cumartesi günü saat 14:00’da Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Milletvekili AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şentop, AK Parti İstanbul Milletvekili Ecz. Mehmet Domaç, ve DEVA Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Philipp Haas tarafından hizmete açıldı. Y ılda yaklaşık 500 milyon kutu ilaç üretim kapasitesine sahip DEVA, yeni tamamlanan İnhaler İlaç Üretim Tesisleri’nde üreteceği ilaçlarla devletin sağlık bütçesine büyük katkı sağlamayı hedefliyor. DEVA’ nın yeni tesisi, Türk ilaç sektörünün yabancı ilaçlara bağımlılığından kurtulması noktasında dev bir adım olacak. 15 milyon TL’lik yatırım Toplam maliyeti yaklaşık 15 milyon TL olan, Astım ve KOAH hastalıklarının tedavisinde kullanılacak ürünlerin üretileceği tesis, 4 ay gibi Türk ilaç sektörü için 42 İLAÇ SANAYİ.indd 42 rekor sayılacak bir sürede hazır hale getirildi. Böylece Türkiye’de üretim yapılmadığından ithal edilmek zorunda kalınan inhaler ilaçları için devletin kasasından döviz çıkması önlenecek. Yeni tesis, Türkiye’deki yaklaşık 5 milyon astım ve 4 milyon KOAH hastası için çare olacak. Sağlık Bakanlığı verilerine göre KOAH’ın Türkiye’de üst sıralarda yer alan ölüm sebeplerinden biri olduğu göz önünde tutulursa, böyle tehlikeli bir hastalık için Türkiye’de ilaç üretilmesi, ilaçlara daha kolay ulaşma imkânı yaratarak hastalar için hayati bir rol oynayacak. 1700 metrekarelik kapalı alan 1700 metrekare kapalı alana sahip ve en son teknolojiyle tasarlanan tesis, hem kendi başına tam bir uzmanlık alanı olan inhalasyon preparatlarının üretilmesine imkân sağlayacak hem de gelecek yıllarda ülkemizin bu alandaki ihtiyaçlarını yerli üretimle karşılayacak. İnhaler İlaç Üretim Tesisi’nin hizmete girmesiyle DEVA’nın “Çerkezköy -1 Yerleşkesi” olarak adlandırdığı 52 bin metrekare arazi üzerine kurulu mevcut 32 bin metrekarelik kapalı alandaki tesislerine 1700 metrekare daha kapalı alan eklenmiş olacak. / Haziran 2014 26.06.2014 21:07:19 İLAÇ VE KOZMETİK SANAYİ Yılda 2 milyon vial, 180 milyon toz kapsül Yeni tesiste tek vardiyada yılda 2 milyon aerosol vial, 180 milyon kuru toz kapsül ve 23 milyon BFS vial üretilebilecek. Böylece söz konusu kapasitesiyle DEVA Çerkezköy İnhaler İlaç Üretim Tesisi Türkiye’de tüm inhale ürün çeşitlerini barındıran en büyük tesis konumuna yükselecek. DEVA; İnhaler İlaç Üretim Tesisleri’nin hizmete girmesiyle, ülkemizdeki jenerik ürünlerin kapasitesinin artmasını ve jenerik ürünlerin uluslararası pazarlara açılmasını sağlayarak yerel üretimin artmasına katkı sağlayacak. Geçen yıl 10 yeni ilaç pazara sunarak Türk ilaç sektöründeki güçlü konumunu koruyan DEVA, AR-GE yatırımları için yaklaşık 30 milyon TL.; üretim tesisleri için ise yaklaşık 35 milyon TL. olmak üzere toplam 65 milyon TL. yatırım yaptı. 38 ülkeyle ruhsatlandırma ç alışmaları başladı DEVA, inhaler ürünlerde başta Afrika olmak üzere, Uzak Doğu, Balkanlar ve Orta Doğu ülkelerini kapsayan yaklaşık 15 ülkeyle; solid onkolitik ürünler içinse ABD, Yeni Zelanda ve Avrupa, Afrika ve Balkan ülkeleri yoğunlukta olmak üzere 20 ülkeyle ruhsatlandırma çalışmaları başlattı. İnhaler ürünlerin Avrupa ve ABD pazarına başvuruları için çalışmalar halen devam ediyor. DEVA’nın Avrupa Birliği GMP belgeli tesislerinde üretilen ilaçlar bugün dünyanın 18 ülkesine ihraç ediliyor ve 40’ın üzerinde ülkede ruhsatlandırma faaliyetleri devam ediyor. “Cari açığın dengelemesinde rol oynayacağız” Açılış töreninde konuşan DEVA Holding PhIlIpp Haas DEVA Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Philipp Haas, “Türkiye’de üretilemediği için ithal edilmek zorunda kalınan ilaçlar için devletin kasasından her yıl milyonlarca dolar döviz çıkıyor. DEVA olarak faaliyete geçecek yeni tesisimizde astım ve KOAH hastalıklarının tedavisinde kullanılacak ürünler üreteceğiz. Böylece ilaç sektörü olarak ithalatın azalmasına katkı sağlayarak cari açığın dengelenmesinde rol oynamış olacağız” ifadelerini kullandı. İhracat hedefi DEVA Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Philipp Haas “Yeni tesis, öncelikli olarak Türkiye pazarı için üretim yapacak olmasının yanında, dünya pazarına ihraç edilecek ürün imalatına imkân veren mükemmeliyete de sahiptir. Bu tesisten önemli ürünler ihraç etmeyi planlıyoruz ve bu tesisin, hükümetin 2023 ihracat hedeflerine ulaşmasına aktif şekilde katkıda bulunacağına inanıyoruz.” 100 kişiye yeni istihdam imkânı sağlandı DEVA Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Philipp Haas, yapılan tahminlere göre dünya ilaç sektöründe İnhaler pazarının 2018 yılında yaklaşık/ 60 milyar dolara ulaşacağını ve yüzde 40’la en büyük talebin yine ABD’den geleceğinin altını çizerek asıl ihracat hedeflerinin ABD ve Avrupa pazarları olduğunu vurguladı. DEVA’nın dünya standartlarındaki Çerkezköy İnhaler Tesislerinde 21 üretim personeli ve Inhaler ürün geliştirmelerinde 10 Ar-Ge personeli görev alacak. 2013 yılında ihracatını yüzde 38 artıran DEVA, özellikle İnhaler gibi fark yaratan ürünlerin ihracatına başlamasıyla birlikte bu yıl daha da büyük bir ihracat artışı gerçekleştirmeyi hedefliyor. / Haziran 2014 İLAÇ SANAYİ.indd 43 43 26.06.2014 21:07:21 YATIRIM Sektöre en büyük yatırım yine Ford Otosan’dan Yarım milyar dolarlık yatırımla hayata geçirilen Ford Otosan Yeniköy Fabrikası’nın açılışı ve dünya pazarları için yalnızca Türkiye’de üretilecek olan Ford’un yeni hafif ticari aracı Tourneo Courier ve Transit Courier’nin hattan iniş töreni; devletin, Ford’un ve Koç Holding’in zirvesini bir araya getirdi. Çevreci, engelli dostu, teknolojik ve kompakt bir tesis olarak inşa edilen Yeniköy Fabrikası’nda üretilen Tourneo Courier ve Transit Courier yatırımının prototipten üretime kadar tüm aşamaları Ford Otosan mühendisleri tarafından gerçekleştirildi. Yeni Transit ile toplam 106 ülkeye ihracat hedefleyen Ford Otosan’ın yeni hafif ticari aracı Courier 46 ülkeye ihraç edilerek, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak. 44 YATIRIM.indd 44 F ord Otosan’ın İnönü ve Kocaeli’nden sonra dünya pazarları için üretim yapacak olan ve yarım milyar dolarlık yatırımla hayata geçirilen Yeniköy Fabrikası’nın açılışı; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Kocaeli Valisi Ercan Topaca ve Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Ford Motor Company Başkanı William Clay Ford, Jr, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, Koç Holding CEO’su Turgay Durak ile Koç Holding, Ford Motor Company ve Ford Otosan üst düzey yöneticileri ile çalışanlarının ve çok sayıda davetlinin katıldığı bir törenle gerçekleşti. Ford Otosan mühendisleri tarafından geliştirilen ve tüm dünya için Yeniköy Fabrikası’nda üretilecek olan Tourneo Courier ve Transit Courier modellerinin de hattan indirildiği törende, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Tourneo Courier’i yakından inceledi. da; “Doksan yıla yakın bir süredir Ford ile Koç arasındaki ilişki hız kesmeden güçlenmeye devam etti. Bu iki şirket arasında ortaklıktan öte bir şey var, o da; her ikisi de en baştan güçlü bir gelecek vizyonuna sahip iki büyük aile işletmesinin bir araya gelmesi. Bu, otomotiv endüstrisinde duymaya alışık olmadığımız uzun soluklu ve başarılı bir ortaklık. Bu başarı ancak güven ve saygı ile elde edilebilecek bir birliktelik. Türkiye’de yatırımlar yaptık ancak bunun da ötesinde sağlam bir dostluğa yatırım yaptık ve bundan hepimiz; Ford, Koç ve Türkiye, kazançlı çıktık” dedi. Ford markasının global vizyonundan bahseden Ford ayrıca şunları söyledi: “Bugün Ford Otosan’ın hikayesinin bir sonraki bölümünü, yepyeni Yeniköy Fabrikası’nın açılışını kutlamak için buradayız. Yeniköy Fabrikası’nda, dünyanın her yerindeki Ford tesislerinde kullanılan, en ileri ve çevre dostu üretim teknolojileri kullanılıyor. Aynı zamanda iki yepyeni Ford modelinin, Ford Tourneo Courier ve Ford Transit Courier’in de hattan inişini kutluyoruz. Her iki model de sadece burada, yeni Yeniköy Fabrikası’nda üretilecek. Kocaeli Fabrikası’nda Bill Ford: Türkiye’de yaptığımız üretilen Transit, Transit Custom ve Tourneo yatırımlardan hepimiz; Ford, Koç ve Türkiye, Custom modelleri gibi, Courier modelleri de birçok farklı ülkede müşterilerin beğenisini kazançlı çıktık Ford Motor Company Yönetim Kurulu Başkanı toplayacak. Ford Motor Company’de, global William Clay Ford, Jr törende yaptığı konuşma- One Ford stratejimiz ile, dünyanın her yerin- / Haziran 2014 26.06.2014 21:08:22 YATIRIM.indd 45 26.06.2014 21:08:23 YATIRIM deki ürün lansmanlarımızın hızını arttırıyoruz. Dünyanın her yerinde, aynı planı izleyen ve aynı hedefe ulaşmaya çalışan tek vücut bir takım olarak, müşterilerimize arzu ettikleri araçları sunabilir ve bütün paydaşlarımız için karlı büyüme sağlayabiliriz.” Ali Y. Koç: “Tarihimizin en büyük yatırım döneminden geçiyor ve ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz” Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç konuşmasına Soma’da yaşanan maden felaketinde yaşamını yitiren madencilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar dileyerek başladı. “Koç Topluluğu olarak bugünümüzü ve geleceğimizi inşa ederken, bize ışık tutan, yol gösteren, en temel ilkelerimizden biri, kurucumuz merhum Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım’ sözüdür” diyen Ali Y. Koç, konuşmasına şöyle devam etti: “Kurucumuzdan miras kalan bu felsefe ile ilk günden bu yana ülkemiz için çok çalışmak, yatırım yapmak, üretmek, istihdam sağlamak ve vergi vermek ana düsturumuz oldu. Her zaman uzun vadeli bir bakış açısı ve Türkiye’nin geleceğine duyduğumuz güven ve inançla, yarattığımız katma değeri geliştirmeye odaklandık. Ülkemizin kalkınması, üretimi, ihracatı, Ar-Ge faaliyetleri ve vergi sıralaması içinde aldığımız payı ve öncü rolümüzü hep daha da ileri taşımak için çalışıyoruz. Şirketlerimizin, sürekli olarak bu alanlarda listelerin ön sıralarında yer almaları ve aldıkları ödüller bizi hem gururlandırıyor hem de motive ediyor. Koç Topluluğu olarak daima ‘geçmişimiz de yarınımız da Türkiye’de’ dedik. Her zaman kısa vadeli dalgalanmalar yerine, uzun dönemli hedeflere odaklanmaya özen gösterdik. Tarihimizin en büyük yatırım dönemini yaşarken, ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ettik ve ediyoruz. Bu doğrultuda, Koç Topluluğu olarak 2012 yılında 4,9 ve 2013 yılında 6,4 olmak üzere iki yılda toplam 11,3 milyar TL yatırım gerçekleştirdik. Aynı dönemde gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge yatırımlarımız 1,25 milyar TL seviyesindedir. 46 YATIRIM.indd 46 Tüm otomotiv şirketlerimize yaptığımız yatırımlar ise, 2010 yılından bu yana, 10 milyar TL’yi bulmuştur. Bu rakamlar, Türkiye otomotiv sektöründe yapılan en büyük yatırımlardır. Gelecek yıllarda da, halihazırda onaylanmış projelerimiz ile, yatırımlarımızı aynı hızda sürdürmeyi hedefliyoruz.” Ali Y. Koç: “Teşvikler yatırım yolunda sanayi kuruluşlarının önünü açıyor” Katma değeri artıracak Ar-Ge çalışmaları ve büyük ölçekli stratejik yatırımlar için hükümetin desteğiyle sağlanan teşviklerin yatırım yolunda sanayi kuruluşlarının önünü açtığını vurgulayan Ali Y. Koç, açılışını gerçekleştirdikleri Ford Otosan Yeniköy Fabrikası ve bu fabrikada üretilip 46 ülkeye ihraç edilecek Ford Courier hafif ticari aracın, bu desteklerin en canlı örneği olduğunu sözlerine eklerken şöyle devam etti: “Bu vesileyle ifade etmek isterim ki, hükümetimizin çizdiği 2023 vizyonunu sahipleniyor, iş dünyamızı ortak bir hedefte birleştiren çok önemli bir unsur olduğuna inanıyoruz. Bu vizyon uzun bir yol gibi görünse de, hükümetimizin desteği ve Türk iş dünyasının çabası ile omuz omuza yürüyerek kısalacak, özel sektörümüzün sahip olduğu inanç, memleket sevgisi ve azim ile başarılabilecek bir hedeftir. Bu doğrultuda, iş dünyasının desteklenmesi, teşvik edilmesi ve cesaretlendirilmesi devletimizin önceliği olmalıdır.” Ali Y. Koç: “Ford Otosan her zaman Ford’un en başarılı fabrikalarından biri olmuş ve global arenada Türkiye’yi güçlü bir şekilde temsil etmiştir” Ford ile 86 yıldır tüm dünyaya örnek olan bir ortaklık sürdürdüklerine de dikkat çeken Ali Y. Koç, Ford Motor Company ve Ford Ailesi’nin, / Haziran 2014 26.06.2014 21:08:25 YATIRIM dünya otomotiv sektörünün kurucusu ve en önemli üreticilerinden biri olduklarını belirtti. Ford Otosan’ın ise her zaman Ford’un en başarılı fabrikalarından biri olduğunu belirten Ali Y. Koç, şöyle devam etti: “Şirketimiz, Türkiye’de otomotiv pazarının 12 yıldır pazar lideridir. Ford Otosan ayrıca ihracat liderliğiyle yetinmeyerek, dünya otomotiv sanayinin beşiği olan Amerika’ya Transit Connect ile ihracat yapan ilk Türk otomotiv şirketi olmuştur. Bugün Ford Otosan, üretimde tescillenmiş mükemmelliğine ilave olarak, üstün mühendislik faaliyetleri ile dünya şirketlerine lisans vererek ihracat yapan bir Ar-Ge üssü haline gelmiştir. Yılsonuna kadar, Türk otomotiv sektörünün en büyük Ar-Ge merkezini açarak, bu alandaki gücümüzü daha da perçinliyor olacağız. Ford Otosan’ın ilk üretime geçtiği 1960 yılında, günde 4 otomobil montaj kapasitesi vardı. Kocaeli fabrikamız 2001’de açıldığında toplam kapasitemiz yılda 140 bin araç idi. Bugün ise kapasitemizi toplam 415 bin araca çıkarıyoruz, yani dakikada 1,5 araç üretiyoruz. İhraç ettiğimiz araç sayısı ise 5.800 adet iken geçen sene 230 bin seviyesinde gerçekleşti. Bu yeni proje ile ihracatta 300 bin seviyelerini hedefliyoruz. Bu başarı, Türk insanın, ülkemizin başarısıdır ve Topluluğumuz adına büyük bir övünç kaynağıdır.” Haydar Yenigün: Geleceğe doğru yolda ilerliyoruz Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye otomotiv sanayi için yarattığımız ve geleceğe bir iz daha bırakacağına inandığımız eserimizi hizmete açmaktan gurur duyuyoruz”dedi ve şöyle devam etti: “Ford Otosan bugün 11,5 milyar TL ciro yapan, 3,8 milyar dolar ihracat yapan, 10 bin kişiye ulaşan çalışan sayısıyla Türkiye’nin en büyük otomotiv firması, ihracat lideri ve Türkiye’nin en büyük ikinci büyük sanayi şirketi haline gelmiştir. Ford Otosan son 5 yılda toplam 1.9 milyar dolar net ihracat fazlası ile Türkiye’nin cari açığını kapatma konusunda önemli bir katma değer yaratmaktadır” dedi. Yenigün, “Kocaeli fabrikamız ve İnönü fabrikamızın ardından Türkiye’nin bir numaralı otomotiv şirketi olarak şimdi de Yeniköy Fabrikası ve yeni hafif ticari aracımız Courier’in üretimi ile yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2011 ve 2014 yılları arasını kapsayan 4 yıllık süreçte, toplam 1.6 milyar dolar yatırım ile geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz. Bugün resmi açılışını yaptığımız Yeniköy fabrika yatırımımız ile yeni hafif ticari aracımız Courier için yarım milyar dolar yatırım gerçekleştirdik. Ford Otosan olarak bu yatırımı gerçekleştirirken, hayata geçirdiğimiz her yeni projede yan sanayide büyük yatırımlar yapılmasını da sağlıyoruz. Son 4 yıllık süreçte yan sanayimizin 500 milyon dolar yatırım yapmasını sağladık. Yarattığımız bu önemli sinerji sonucunda Courier’in daha ilk günde yerlilik oranını yüzde 60’a getirdik. Önümüzdeki kısa dönemde bu oranı yüzde 70’in de üzerine çıkararak global anlamda daha da rekabetçi noktaya gelmiş olacağız.” Türk Mühendislerinin Eseri; Tourneo Courier ve Transit Couirer Courier modelinin geliştirilmesi ve Yeniköy Fabrikası’nın kurulumunun Ford Otosan mühendisliğinin bir eseri olduğunun altını çizen Yenigün, Ford Otosan’ın mühendislik gücüne de dikkat çektiği konuşmasında; “Temellerini 1961 yılında attığımız Ar-Ge faaliyetlerinde bugün itibarıyla Türkiye’de marka haline geldik. O tarihte 10 mühendisle başlayan Ar-Ge yolculuğumuz 2007 yılında 365’e, bugün ise 1.300 Ar-Ge mühendisine ulaştı. 436 patent başvurusu yaparak Türkiye’nin Ar-Ge devleri arasındaki yerimizi aldık ve bu sayede otomotivdeki liderliğimizi sürdürüyoruz. Otomobil, orta ve hafif ticari, ağır ticari ve dizel motorlarının mühendislik merkezi olarak Ford’un dünyadaki 3. en büyük Ar-Ge merkezi olduk” dedi ve bu başarılarının hayata geçirme aşamasında verdikleri destekten ötürü başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’na ve TÜBİTAK’a teşekkürlerini iletti. Haydar Yenigün: Biz her konuda 2023’e hazırız Konuşmasında, Courier projesinin 40 ayda, Yeniköy Fabrikası’nın da eş zamanlı olarak sadece 16 ayda tamamlanmasının, Ford Otosan’ın başarısı olduğunu vurgulayan Yenigün, Yeniköy Fabrikası’nın Courier araçlarının dünyadaki tek üretim merkezi olacağını ve fabrikanın içinde yer alan limandan 46 ülkeye ihraç edileceğini de belirtti. Yenigün, sözlerini şöyle tamamladı: “1959 yılından Kocaeli Fabrikası’nı kurduğumuz 2001 yılına kadar geçen sürede bizlere ev sahipliği yapan İstanbul fabrikamızda yılda ortalama 25-30 bin araç üretirdik. Kocaeli’ne taşınmadan önceki son yılda ise 40 bin civarında araç üretmiştik. Kocaeli fabrikamızın kuruluşundan bugüne kadar geçen 13 yılda üretim kapasitesini yılda 415 bin araca çıkartarak 10 kattan fazla bir büyüme gerçekleştirdik. Yeniköy Fabrikası istihdam ve ekonomiye katkısı ile Türkiye’nin 2023 hedefine tam olarak hizmet veren bir yatırımdır.” / Haziran 2014 YATIRIM.indd 47 47 26.06.2014 21:08:26 YATIRIM Henkel, Technomelt ile Türkiye’de inovasyona yatırım yapıyor Marka ve teknolojilerde bir lider olarak Henkel, tüm iş birimlerinde piyasaya inovasyonlar sunarak, Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor. Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri, son olarak iki ek tipte hotmelt üretimini gerçekleştirmek için şirketin Technomelt markasına yaklaşık 1 milyon Euro yatırım yaptı. H enkel, global güçlü bir ekip kurarak, rekabette üstün performans göstererek, işini globalleştirerek ve süreçlerini sadeleştirerek iddialı hedeflerini 2016 yılının sonuna kadar gerçekleştirme amacında. Söz konusu hedefler; 10 milyar Euro’su Türkiye’nin de içinde bulunduğu yükselen pazarlarda olmak üzere toplam 20 milyar Euro satış elde etmek şeklinde belirtiliyor. Ayrıca, hisse başı gelirlerde %10 yıllık ortalama büyüme de Henkel’in hedefleri arasında yer alıyor. Henkel, rekabette üstün performans gösterebilmek için ön koşul olarak yıldız markalarına odaklanmayı, inovasyonları öne çıkarmayı ve müşterileriyle daha yakın bir bağ kurmayı belirlemiş bulunuyor. Henkel’in şirketin markalarından biri olan Technomelt markasına Türkiye’de yaptığı son yatırım, bu doğrultuda atılan bir diğer adım. Şirket, son olarak özel hotmelt yapıştırıcılarının iki ek tipinin Türkiye’de üretimi için yatırımda bulundu. Bu yatırım Henkel’in Gebze’de bulunan fabrikasında hijyenik ürünler, çocuk ve yetişkin bezleri gibi non-woven (dokumasız ürünler) sektörü ve aynı zamanda mobilya endüstrisi için Technomelt yapıştırıcılarının üretimini ve portföy yelpazesinin genişletilmesini kapsıyor. Henkel’in Yapıştırıcı Teknolojileri sektöründe bulunan endüstriyel markalarından biri olarak Technomelt, endüstriyel müşterilerin uygulamada ve üretim süreçlerinde en iyi sonuçları almasına yardımcı olmak için hazırlanan hotmelt yapıştırıcılarını sağlıyor. Non-woven ürün ve mobilya endüstrisinde kullanılan hotmeltler, Henkel’in Yapıştırıcı 48 YATIRIM.indd 48 bilirliğe katkıda bulunuyor. Aynı zamanda Henkel, mobilya sektöründe kullanılan hotmeltler ile hem Türkiye’de hem de dünyada teknoloji lideri olmanın gururunu yaşıyor. RuedIger SchmItz Türk Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri Başkanı Teknolojileri faaliyetlerinde Endüstriyel Yapıştırıcılar bölümünün önemli bir kısmını temsil ediyor. Henkel; hijyen ürünleri, bebek bezleri ve yetişkin bezlerini içeren non-woven ürünler kategorisinde dünya lideri konumunda bulunuyor. Non-woven ürünlerin en önemli avantajı ise düşük tüketim oranı. Bu ürünler, tüketimi en az %10, en fazla %35 oranında azaltıp atık oluşumunu düşürerek sürdürüle- Türk Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri Başkanı Ruediger Schmitz konuyla ilgili olarak şunları söylüyor; “Yapıştırıcı, sızdırmazlık ürünleri ve fonksiyonel kaplama sektöründe global bir lider olarak, marka ve teknolojilerimizle müşterilerimize daha kolay ve hızlı çözümler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye nüfusunda çocukların yüksek bir orana sahip olması ve çocuk bezi yerine halen pamuk bez kullanan ailelerin sayısının fazlalığı, pazarın yatırımlar için önemli bir potansiyel taşıdığını gösteriyor. Technomelt markamıza yaptığımız yatırım ile bugüne kadar yurt dışından ithal edilen non-woven ürünler ve mobilya sektörü hotmeltlerinin bundan böyle Türkiye’de üretilecek olması, müşterilerin ihtiyaçlarına daha hızlı ve esnek yanıt vermemizi ve aynı zamanda Henkel’in pazar payını büyütmesine katkıda bulunacaktır.” Henkel dünya çapında Çamaşır ve Ev Bakımı, Beauty&Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri olmak üzere üç iş biriminde lider markalar ve teknolojilerle faaliyet göstermektedir. 1876 yılında kurulan Henkel; Persil, Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markaları ile faaliyet göstermekte ve hem tüketici ürünleri hem de endüstriyel alanda, global olarak pek çok pazarda lider konumdadır. Tüm dünyada yaklaşık 47.000 çalışanı bulunan Henkel, 2013 mali yılında 16 milyar 400 milyon Euro’luk satış ve 2,5 milyar Euro’luk faaliyet karı gerçekleştirmiştir. Henkel imtiyazlı hisse senetleri, Almanya DAX borsa endeksine kayıtlıdır. / Haziran 2014 26.06.2014 21:08:27 YATIRIM.indd 49 26.06.2014 21:08:28 YATIRIM GE varlığını genişletiyor ve inovasyonu destekliyor GE, Türkiye’deki 900 milyon dolarlık yatırım taahhüdü kapsamında ülkeye olan bağlılığının göstergesi olarak Türkiye Teknoloji Merkezi’ni büyütüyor. Türkiye Teknoloji Merkezi’nin genişlemesi kapsamında, Gebze’de Ar-Ge ve yerel inovasyona odaklanacak yeni bir binanın açılışı yapıldı. Bu genişleme, ülkede altyapı geliştirme, bilgi paylaşımı ve yerel araştırmaları teşvik etmeye odaklanan GE’nin 900 milyon dolarlık yatırım taahhüdünün bir parçasıdır. GE Havacılık’ın global olarak yalnızca TTC’de bulunan Kaplama Merkez Laboratuvarı, kaplama uygulanan uçak motoru parçalarının, uçuş ömrünün uzun süreli olması için yeni kaplama test metodlarının geliştirildiği Ar-Ge çalışmalarına odaklanacak. G eneral Electric (GE), Türkiye’nin havacılık sektörüne önemli bir destek olarak, havacılık mühendisliği ekibi için yeni bina açılışını duyurdu. GE’nin dünyadaki 9 mühendislik merkezinden biri olan ve yeni yatırımlarla büyüyen Türkiye Teknoloji Merkezi (TTC), havacılıkla ilgili araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmalarını desteklemeye odaklanıyor. Son beş yılda yüzde 300 oranında etkileyici bir büyüme elde etmiş olan Türkiye Teknoloji Merkezi bugün, GE ve ortak girişim şirketi CFM International tarafından üretilen motorlarla uçan dünyanın her tarafındaki uçaklarda kullanılan yeni tasarımlara ve teknolojilere katkıda bulunuyor. Laboratuvarda geliştirilen teknolojilerin ve yöntemlerin, Avrupa ve Uzak Doğu’da 20’yi aşkın ülkeye ve ABD’ye ihraç edilmesi planlanıyor. GE Havacılık’ın dünya çapında tek kaplama, test ve karakterizasyon merkezi olan labotaruvar, GE’nin havacılık tedarik zinciri içinde Türkiye’yi çok önemli bir konuma yerleştiriyor. GE, Türkiye’nin mühendislik gücüne on yılı aşkın bir süredir yatırım yapıyor. Türkiye Teknoloji Merkezi, GE’nin Tusas Motor Sanayii (TEI) ile Ar-Ge, yeni teknolojilerin tasarım ve geliştirilmesi, üretim ve servis teknolojileri ve uçak motorları için yazılım alanındaki ortaklığıdır. TTC’de görev yapan 300’e yakın Türk mühendisi, GE Havacılık’ın ticari ve askeri uçak, gemi ve endüstriyel motorlarının tasarım ve teknolojisini geliştiriyor. 50 YATIRIM.indd 50 / Haziran 2014 26.06.2014 21:08:28 YATIRIM Canan Özsoy GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Türkiye Teknoloji Merkezi’nin genişlemesi ve Kaplama Merkez Laboratuvarı’nın açılması, Türkiye’nin havacılık sektörü için önemli kilometre taşlarıdır. Destekleri ve katkıları için TEI ve ortaklarımıza teşekkür ediyoruz. 900 milyon dolarlık yatırım taahhüdümüz kapsamındaki bu büyüme, Türkiye’nin havacılık sektöründe ilerlemesini ve ülkede sahip olduğumuz mühendislik yeteneğini yansıtmaktadır. Bu gelişme ile havacılıkta Türk profesyoneller tarafından yönetilen, yerel katma değer yaratan Ar-Ge çalışmalarına odaklanıyoruz. Aynı zamanda, ihracatın artırılması ve tedarik zincirinin güçlendirilmesinin yanı sıra, Türkiye’nin pazardaki rekabet gücünü de artırma konusunda da etkili olacağına inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde TTC’nin odaklanacağı alanlardan biri de, GE’nin teknoloji, işgücü ve analitiği entegre ederek verimlilikte büyük artışlara ulaşma girişimi olan Endüstriyel İnternet’tir.” Türkiye Teknoloji Merkezi Genel Müdürü Dr. Aybike Molbay ise şunları söyledi: “Türk uzmanları tarafından, havacılıkta küresel olarak kullanılan tasarım ve teknolojilerin geliştirildiği TTC’nin bugün GE’nin havacılık alanındaki faaliyetlerinde kilit bir rol oynamasından gurur duyuyoruz. TTC’de Türkiye’nin havacılık sektörü için büyük bir başarı olan 2,5 milyon mühendislik saatinin üzerinde bilgi paylaşımı yarattık. Bu çalışma, yerel bilgi ve birikimi oluşturmak ve insan sermayesini geliştirmek konusundaki kararlılığımızı yansıtmaktadır. Dr. Aybike Molbay Türkiye Teknoloji Merkezi Genel Müdürü GE, TTC’ye sürdürülebilir bir yetenek kaynağı sağlamak üzere Türk hükümeti, araştırma ve geliştirme kurumları ve üniversiteler ile çalışmaktadır. GE’nin girişimi ile üretim süreci, denetleme ve yazılım teknolojileri geliştirmek üzere havacılık mühendisliği merkezi Marmara Teknoloji Merkezi 2000 yılında kuruldu. GE, 2013’de TEI ile yaptığı tarihi ortaklık ile CFM International’ın LEAP motorları için hayati bir bileşen olan diskleri, TEI’nin Yeni açılan merkezdeki ekip; otoinşa teko- Eskişehir’deki tesisinde üreterek yerel nolojileri, dijital üretim, malzeme uygula- üretime olan bağlılığını bir kez daha da maları ve tahribatsız muayene gibi ileri gösteriyor. üretim teknolojilerinin yanı sıra endüstriyel internet, termal sistemler, onarım ge- GE Havacılık, Türkiye’deki havacılık şirketleri liştirme gibi yazılım ve ürün mühendisliği ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ortaklıklar yapteknolojilerine odaklanacaktır. TTC’de çalı- maktadır ve bugün Türkiye’deki uçakların şanların yaş ortalaması 33’dür, çalışanların yüzde 60’ı GE/CFM motorları ile çalışıyor. yüzde 26’dan fazlası kadındır. GE, bugün 4 şehirdeki tesisleri ve 800’ü aşkın çalışanı ile Türkiye’de doğal gazdan üretilen elektriğin yüzde 50’den fazlasına güç sağlıyor. Ülkedeki uçakların yüzde 60’ı GE/CFM motorlarıyla uçuyor. GE’nin yaklaşık 15.000 sağlık teknolojisi ürünü birçok hastanede her gün kullanılıyor. GE’nin devam eden yatırımları bu kilit büyüme alanlardaki ortaklıklarını da daha güçlendirecek ve bu da Türkiye için yeni fırsatların yaratılmasına katkı sağlayacak. / Haziran 2014 YATIRIM.indd 51 51 26.06.2014 21:08:29 YATIRIM Selami Ulusoy VerdaTelyaz Nejat Çalışkan Tetra pak®’tan Yeni Yatırım Tetra pak®’ın Ocak 2015 itibarıyla, ihracat ve yenilikçi çözümler talebini karşılamak üzere üretim kapasitesi iki katına çıkacak D ünyanın gıda işleme ve paketleme çözümlerinin önemli firması Tetra Pak®, İzmir’de yer alan paketleme malzemesi fabrikası için 36 milyon € tutarında yeni bir yatırımı gerçekleştirdi. Bu yatırım sonucunda, 2012 yılında başlatılan 60 milyon €’luk teknolojik iyileştirme projesi tamamlanmış olacak. Üç yılın sonunda, fabrikanın kapasitesi iki katın üzerinde artarak yıllık 10 milyar paketlik üretim seviyesine ulaştı ve üretim yelpazesi de genişledi. Bundan sonra üretilebilecek olan 15 farklı ölçü ve formdaki paket arasında Tetra Brik® Aseptic 1000 Edge, Tetra Gemina Aseptic® 1000 Crystal ve Tetra Top® 500 Midi ve Tetra Top® 1000 Carton Bottle çeşitleri de yer alıyor. 1 Temmuz itibarıyla Tetra Pak bünyesinde Büyük Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcılığı görevini üstlene- 52 YATIRIM.indd 52 cek olan Amar Zahid şöyle konuştu: “Bu bölgede var olan müşteriler sadece büyümekle kalmıyor aynı zamanda onları rakiplerinden ayrıştıracak yenilikler talep ediyor. Müşterilerimiz son üç yıl içinde 100’den fazla ürünü yeni paketlerde piyasaya sürdü. Ocak 2015’de Izmir fabrikamızda devreye girecek olan yeni makinelerle müşterilerimize daha hızlı teslimat süresi gibi yerel tedarik avantajlarının yanı sıra, rakiplerinden ayrışma ve üst düzey işlevsellik olanağı sağlayacak daha geniş bir paketleme malzemesi yelpazesi sunabileceğiz.” Amar Zahid sözlerine şöyle devam etti: “Tetra Pak Büyük Orta Doğu bölgesinde 40 yılı aşan süredir faaliyetlerini sürdürüyor ve 200’ün üzerinde lider markaya senede 25 milyar ambalaj temin ediyor. Bu yatırım bölgede müşterilerimizle beraber büyümek konusunda sahip olduğumuz kararlılığın net bir göstergesidir.” Tetra Pak Türkiye ve Kafkaslar Genel Müdür Nejat Çalışkan: “Tetra Pak giderek rekabetçi hale gelen bir dünyada müşterilerine en iyi ürün, teknoloji ve hizmeti sunma gerekliliğinin farkında. Bu yatırım müşterilerimize daha hızlı teslimat süresi, yenilikçi paketler ve yerel tedarik ve desteğin tüm avantajlarını sunarak, sürekli büyüyen ve dinamik bir pazar ortamında onların ihtiyaçlarını karşılamamızı sağlayacak.” Tetra Pak İzmir Fabrikası Direktörü Selami Ulusoy: “İzmir fabrikamız Grubumuz içinde yer alan en sofistike üretim tesislerinden biri. İzmir fabrikası coğrafi konumu, sahip olduğu vasıflı iş gücü ve bunların yanı sıra düşük atık oranları ve yüksek hizmet düzeyi açısından kanıtlanmış başarısıyla Tetra Pak için bir ihracat merkezi haline gelmiştir. Bu yatırım Avrupa’dan Çin’e kadar 19 farklı ülkeye ihracat yapmamızı ve 15 farklı ölçü ve formda yenilikçi paket üretmemizi sağlayacak.” / Haziran 2014 26.06.2014 21:08:30 YATIRIM.indd 53 26.06.2014 21:08:31 İŞ GÜVENLİĞİ İş güvenliği her sektörün sorunu Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasının ardından iş güvenliği yeniden gündeme geldi. İş kazalarının en sık göründüğü inşaat sektöründe marka firmalar, işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik aldıkları önlemlerle kaza riskini minimuma indiriyor. Özkan Özçelik İTO Yatırım’ın ortaklarından kazalarının en çok yaşandığı inşaat sektöründe nasıl yankı buldu? Sektörün Ankaralı temsilcileri kazaların önüne geçebilmek için ne gibi önlemler alıyor? Tamamlandığında Ankara’nın en yüksek konut kulesi olacak 185 metrelik OneTower Kule Konut ve AVM projesini hayata geçiren İTO Yatırım’ın ortaklarından Özkan Özçelik, faciada yaşamını yitiren T ürkiye’de sık sık gündeme gelen ve büyük acıların yaşandığı iş kazaları akıllara “alınan önlemler yetersiz mi kalıyor” sorusunu getiriyor. İş kazalarının yüzde 10’unun, ölümlü iş kazalarının ise yüzde 31’inin inşaatta meydana gelmesi inşaat sektörünün iş sağlığı ve güvenliği alanında taşıdığı riski gözler önüne seriyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre 2014 yılının ilk 4 ayında toplam 396 işçi yaşamını yitirirken, 108 ölümlü kazayla inşaat ve yol yapımı ilk sırada yer aldı. Peki, Türkiye gündemine düşen maden faciası iş 54 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 54 Mert Yıldızhan Elit Yapı’nın Yönetim Kurulu Üyesi / Haziran 2014 25.06.2014 00:35:16 İŞ GÜVENLİĞİ madencilere rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Yaşanan kazalardan ders alınmasının önemine değinen Özçelik, “Soma’da yaşananlar iş güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Sektörlerimiz farklı belki ama yaşanabilecek her türlü ihtimal akıllara getirilerek önlemlerin alınması gerekmekte. OneTower çok yüksek bir inşaat projesi olduğu için normal inşaatlardan çok daha fazla önlem aldığımızı söyleyebilirim. Konuyla ilgili danışmanlık hizmeti aldığımız uzman mühendislerimiz var. Leed (yeşil bina) Gold sertifikasına aday projemizde, bu belge alınırken işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik ciddi detaylar var. İnşaat ilerledikçe önemli noktalara bariyerler koyarak olası kazaların önüne geçiyoruz. Her duruma karşı tedbir aldığımız gibi, inşaatta çalışan personelimize de işe başlamadan önce güvenliğe dair eğitimler veriyoruz” dedi. “İş güvenliği için de kalite ve konfor” Ankara’da lüks ve konforun yeni adresi olarak öne çıkan Elit RoyalResidence projesini hayata geçiren Elit Yapı’nın Yönetim Kurulu Üyesi Mert Yıldızhan, Soma faciasının son yıllarda yaşanan en büyük acılardan biri olduğunu vurguladı. Yüzlerce maden işçisinin yaşamını yitirdiği olayın iş güvenliği sorununu yeniden gündeme getirdiğini anımsatan Yıldızhan, “İş güvenliği her sektörde sorun haline gelen bir durum. Bu so- Efe Bezci Besa Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi runun çözümü de elbette tedbirden geçiyor. Yüksek kalite ve konfor prensibiyle yola çıktığımız Elit RoyalResidence projemizde iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili de aynı kaliteyi yansıtmaya çalışıyoruz” diye konuştu. “Şantiyelerimizin düzenli denetimleri yapılarak raporlandırılıyor” Ankara iş dünyasına yeni soluk getirecek Besa Kule İş Merkezi projesini inşa eden Besa Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci de Soma’da yaşananların tüm Türkiye’yi olduğu gibi kendilerini de derinden üzdüğünü kaydetti. Yetkililerin her ihtimali araştırması gerektiğinin altını çizen Bezci, şunları söyledi: “Soma’da yaşanan acı umarız ki son olur. İş kazalarının en çok yaşandığı inşaat sektöründe de faaliyet gösteren bir firma olarak iş güvenliği konusunda ciddi önlemler alıyoruz. Şantiyelerimizin düzenli denetimleri yapılarak raporlandırılıyor. İnsan hayatının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bu Emre Katırcı LEMA Grup’un ortaklarından nedenle iş güvenliği konusunda asla tedbiri elden bırakmadan yolumuzda ilerliyoruz.” “Önce tedbir” Mogan gölü ve ODTÜ ormanı manzarasına hakim, Başkent’in en alternatifli konutprojesi Uptownİncek’i hayata geçiren LEMA Grup’un ortaklarından Emre Katırcı da Soma’daki maden faciasının tüm Türkiye’yi yasa boğduğunu vurguladı. Soma’da yaşananların iş güvenliğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini bildiren Katırcı, “Maden sektörü gibi ne yazık ki inşaat sektörü de oldukça tehlikeli olarak bilinir. Ancak her ihtimal düşünülürse ve ona göre tedbir alınırsa tehlikeler ortadan kalkar. Bu tür kazaların önüne geçilmesinin en önemli detayı tedbir. LEMA Grup olarak inşa ettiğimiz Uptownİncek’te tedbiri her şeyden önde tutuyoruz. Çalışan her personelimiz bizim için çok önemli” ifadelerini kullandı. / Haziran 2014 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 55 55 25.06.2014 00:35:16 İŞ GÜVENLİĞİ Türkiye İMSAD Başkanı Dündar Yetişener: “Soma maden faciası, insan yaşamını tüm değerlerin üstünde tutan yasal, sosyal ve toplumsal düzenlemeleri tekrar gözden geçirmemiz ve işlerlik kazandırmamızın gerekliliğini bir kez daha bizlere, ağır bir bedelle ve açık olarak ifade etmektedir.” T ürkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Soma’da,özel bir maden ocağında yaşanan kaza ile ilgili olarak bir açıklama yaptı. Dündar Yetişener’in açıklaması şöyle: “Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri olarak, Manisa’nın Soma ilçesindeözel bir maden ocağında meydana gelen patlama nedeniyle çok sayıda maden işçimizin yaşamını yitirdiği elim kazanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz.Bugün, kazanın üçüncü günü itibariyle açıklanan 282 vatandaşımızın hayatını yitirdiği maden ocağında halen çok sayıda işçimize ulaşılmaya çalışılmaktadır. Ülke olarak yasa boğulduğumuz bu büyük faciada yaşamını yitiren tüm maden işçilerimizeAllah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı dilerim. Yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımızın en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmasını ve halen devam eden kurtarma çalışmalarından iyi haberler gelmesini büyük bir umutla bekliyor ve temenni ediyorum. Bu yaşanan elim kaza ile dünya madencilik tarihinde, bir maden ocağında gerçekleşen en büyük can kaybını yaşıyoruz. Benzer faciaların bir daha yaşanmaması elbette ki en büyük dileğimizdir. Ancak belirtmek gerekir ki, dünyanın geldiği bugünkü noktada, artık sadece iş kazaları değil, deprem, sel gibi doğa felaketlerin sonuçları, toplumun yazgısı olarak görülmemektedir. Önceden alınan tedbirler ve yapılan düzenlemelerletüm süreçler yönetilmekte, bütüncül sistemler kurulmakta ve disipliner yaklaşımlarla olası kayıpların en aza indirmesi esasına göre çalışmalar yapılmaktadır. Tüm bu yaşadıklarımız, ülke olarak insan yaşamını tüm değerlerin üstünde tutan yasal, sosyal ve toplumsal düzenlemeleri bugünden itibaren tekrar gözden geçirmemiz ve işlerlik kazandırmamızın gerekliliğini bir kez daha bizlere,ağır bir bedelle ve açık olarak ifade etmektedir. İş güvenliği, sadece madencilik sektöründe değil, inşaat sektörü ve diğer sektörler için de çok önemlidir. Toplumla açık ve şeffaf bir iletişim içinde; eksik kaldığımız, ihmal ettiğimiz konuları kapsayan yasalar, yönetmelikler vemevzuatların güncellenmesi, ihtiyaç duyulan noktalarda uluslararası kabul görmüş standartlarda düzenlemelerin ve özellikle denetimlerin yapılması, hukukun üstünlüğü esas alınarak sorumlulukların gözden geçirilmesi şarttır. Bu doğrultuda üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları, ortak bir sinerji ve işbirliği içinde birleşerek, geleceğimizi bugünden kazanmamız için, toplum olarak bir seferberlik ilan etmemiz, atılması beklenen ileri bir adım olacaktır. Dündar Yetişener Türkiye İMSAD Başkanı 56 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 56 Vurgulamak isterim ki, insan yaşamını ve sağlığını önceliğe alaniş güvenliği konusunda yüksek bir sahiplenme birlikteliği içinde, sürdürülebilir süreçlerin oluşturulması, bu süreçlerin hayata geçirilmesi ve uygulanmasıülke olarak öncelikli girişimlerimiz olmak durumundadır.” / Haziran 2014 25.06.2014 00:35:17 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 57 25.06.2014 00:35:18 İŞ GÜVENLİĞİ 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Çerçevesinde Risk Değerlendirmesi Yükümlülüğü Özlem ÖZKILIÇ ÇŞGB- Emekli İş Başmüfettişi / A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı [email protected] E n önemli AB direktiflerinden birisi olan çerçeve direktif, “Çalışanların Sağlık ve Güvenliğinin İyileştirilmesi ve Koruyucu Önlemler Alınmasının Teşvikine İlişkin 12 Haziran 1989 tarih ve 89/391/EEC sayılı Konsey Direktifi” 2003 yılında mevzuatımıza İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği olarak uyumlaştırılmış ancak daha sonra danıştay kararı ile iptal edilmiştir. Uzun bir aradan sonra 20.06.2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu içerisinde söz konusu çerçeve direktifin ana unsurları mevzuatımıza uyumlaştırılmıştır. 6331 sayılı kanunla daha önce 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler de 4857 sayılı kanun kapsamından çıkartılmıştır. Yapılan düzenleme ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işletmelerin yapması gereken en önemli yükümlülüklerden birisi “Risk Değerlendirmesi yapma veya yaptırma yükümlülüğü”dür. Yeni kanunumuzun yayınlanmasını takiben İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği, 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik ile tüm işyerlerinde risk değerlendirmesinin yapılması veya yaptırılması ile ilgili ayrıntılar belirlenmiştir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre artık büyük-küçük tüm işyerlerinin risk değerlendirmeleri yapmaları veya yaptırmaları zorunlu hale getirilmiştir. Yeni yayınlanan yönetmeliğimize göre; işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar risk değerlendirmesi olarak kabul edilmektedir. Risk değerlendirmesi; tüm işyerleri için tasarım veya kuruluş aşamasından başlamak üzere tehlikeleri tanımlama, riskleri belirleme ve analiz etme, risk kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması, dokümantasyon, yapılan çalışmaların güncellenmesi ve gerektiğinde yenileme aşamaları izlenerek gerçekleştirilecektir. 58 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 58 Yeni yayınlanan yönetmeliğimize göre; toplanan bilgiler ışığında; iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatta yer alan hükümler de dikkate alınarak, çalışma ortamında bulunan fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarından oluşan veya bunların etkileşimi sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeler belirlenecek ve kayda alınacaktır. Tespit edilmiş olan tehlikelerin her biri ayrı ayrı dikkate alınacak bu tehlikelerden kaynaklanabilecek risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde ve hangi şiddette zarar görebileceği belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken mevcut kontrol tedbirlerinin etkisi de göz önünde bulundurulmak zorundadır. Yapılmış olan risk değerlendirmesi; tehlike sınıfına göre çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli işyerlerinde sırasıyla en geç iki, dört ve altı yılda bir yenilenmek zorundadır. Büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu hazırlanan işyerlerinde; bu belge ve raporlarda değerlendirilmiş riskler, yapılacak risk değerlendirmesinde dikkate alınarak kullanılacaktır. Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda ise, yürütülen işler için diğer işverenlerin yürüttüğü işler de göz önünde bulundurularak ayrı ayrı risk değerlendirmesi gerçekleştirilmek zorundadır. İşverenler, risk değerlendirmesi çalışmalarını, koordinasyon içinde yürütmek, birbirlerini ve çalışan temsilcilerini tespit edilen riskler konusunda bilgilendirmekle yükümlü kılınmışlardır. Şekil -1 Risk Yönetim Döngüsü / Haziran 2014 25.06.2014 00:35:19 İŞ GÜVENLİĞİ Risk Değerlendirmesi Kavramı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda tehlike; işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli olarak, risk ise tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali olarak tarif edilmiştir. Risk değerlendirmesi ise, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar olarak tanımlanmıştır. Risk, sözlük anlamı olarak zarara uğrama tehlikesidir ve öngörülebilir tehlikeleri ifade etmektedir. Risk değerlendirmesi kavramının muhtelif kaynaklarda çok fazla tanımı bulunmaktadır. Risk Değerlendirmesi kısaca, riskin büyüklüğünün tahmin edilmesini ve riskin kabul edilebilir seviyede olup olmadığının tanımlanmasını kapsayan süreçtir. Yani risk değerlendirme herhangi bir tehlike ortaya çıkmadan önce bu tehlikenin ortaya çıkarabileceği şiddetin büyüklüğünü ve ortaya çıkma olasılığını tahmin etme işlemidir. Risk değerlendirmesinin genel amacı, sistemin olduğu gibi kabul edilebilir olup olmadığının, değişiklik gerekip gerekmediğinin tespiti için temel oluşturmaktır. İlave bir amaç da önemli ve daha önemsiz riskler arasında ayrım yapabilmektir. IEC ISO 31010:2009 standardına göre, çeşitli sektör ve büyüklükteki işyerleri, hedeflerinin gerçekleştirilmesini etkileyebilecek bir takım risklerle karşı karşıyadırlar. Organizasyonların tüm faaliyetleri, baş edilmesi gereken bazı riskler içermektedir. Risk yönetim süreci, belirsizlikler ile gelecekte yaşanabilecek olay ve durumları (planlanmış veya planlanmamış), bunların belirlenen hedefler üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak karar verme sürecine yardımcı olmaktadır. Risk değerlendirmesi, hedeflerin olası riskten nasıl etkilenebileceğinin saptanması ve daha fazla müdahalenin gerekip gerekmediğine karar vermeden önce sonuç ve olasılıklar bakımından riskin analiz edilmesine olanak tanıyan yapılandırılmış bir risk yönetim sürecidir. Risk değerlendirmesi, aşağıdaki temel sorulara yanıt bulma eğilimindedir: Hangi hususlar hangi sebeplerden ötürü meydana gelebilir? Olası sonuçlar neler olabilir? Riskin gelecekte meydana gelme veya tekrarlanma olasılığı nedir? Riskin sonuçlarını hafifletebilecek veya risk olasılığını düşürebilecek herhangi bir tedbir var mıdır? Riskin düzeyi kabul edilebilir bir nitelikte midir veya daha fazla müdahale gerektirir mi? Yeni yönetmeliğimize baktığımızda “Risk Değerlendirmesi” çalışmalarının yapılmasında bir ekibin görevlendirilmesi gereklidir. Risk değerlendirme çalışmalarına katkı sağlayacak kişilerin başta işveren veya işveren vekili olmak üzere iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, çalışan temsilcileri, destek elemanlar ile bölümlerden seçilecek çalışanlar olduğunu görmekteyiz. KOBİ’ler düşünüldüğünde risk değerlendirme çalışmaları; yalnızca işletmedeki bir kişinin/analistin tek başına yapabileceği bir işlem değildir, bu nedenle yönetmelikteki söz konusu düzenleme son derece yerinde olmuştur. İşletmede bu işle ilgilenen bir tek iş güvenliği uzmanı olsa dahi, işletmedeki üst yönetim kadrosundan, tüm çalışanlara kadar herkesin bir fiil çalışmasını gerektiren bir çalışmadır. Unutulmamalıdır ki; işletmedeki bu konuya bakış açısı sadece yasal bir zorunluluğu yerine getirmek ise yapılan çalışmalar, o işletmedeki iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu oluşan kayıpları önlenemeyecektir. Bir diğer problem de yönetmeliğe göre işyerlerinde risk değerlendirme çalışma- / Haziran 2014 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 59 59 25.06.2014 00:35:19 İŞ GÜVENLİĞİ larını yapmakla görevli olan birçok işveren/işveren vekili, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi veya destek elemanının bu konuda yeterli bilgiye ve tecrübeye sahip olmamalarıdır. Her işyerinin kendine özel farklı farklı tehditleri bulunmaktadır, risk değerlendirmesi çalışması aşamasında bu konuda uzmanlaşmış teknik bir ekip tarafından işyerinde, ne tip risk değerlendirme metotlarının uygulanması gerektiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Yeni risk değerlendirme yönetmeliğinin 9 uncu maddesinde; “toplanan bilgi ve veriler ışığında belirlenen riskler; işletmenin faaliyetine ilişkin özellikleri, işyerindeki tehlike veya risklerin nitelikleri ve işyerinin kısıtları gibi faktörler ya da ulusal veya uluslararası standartlar esas alınarak seçilen yöntemlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılarak analiz edilir.” demektedir. Ancak işyerlerindeki risk değerlendirme çalışmaları incelendiğinde bu konuda çalışma yapan kişilerin neredeyse tamamının 5x5 matris yönteminde yoğunlaştıkları gözlemlenmektedir. Oysaki risk değerlendirme yöntemlerindeki çeşitliliğin nedeni değişik sektörlerdeki tehditleri değişik bakış açılarından yöntemlerle tespit edebilmektir. Şekil 2’de risk değerlendirme metodolojilerinin sınıflandırması verilmiştir. Örneğin; risk değerlendirme çalışmasına Ön Tehlike Analizi (PHA) ile başlayan bir firma, eğer kazaya ramak kalma sıklık hızı fazla ise Hata Ağacı Analizi (FTA), arkasından Olası Hata Türü ve Etkileri Analizi (FMEA) uygulamalı ya da makine ağırlıklı kazalar çoğunlukta ise sistem güvenirliliğini tespit etmek amacıyla çalışmaya devam etmelidir. dartlar bulunmaktadır. Avrupa’da, önemli kazaya neden olabilecek kimyasal tesisler için hazırlanmış olan Seveso II Direktifi kantitatif değerlendirme ve kabul edilebilirlik kriterleri gerektirmektedir. Risk değerlendirme çalışmaları esnasında tehlikenin meydana gelme olasılığı ile meydana gelmesi durumunda şiddetinin derecesinin tayin edilmesi gerekmektedir. İşyerinde yapılan risk değerlendirme çalışmaları sonucunda; tespit edilen tehlikelerin olasılığı ve şiddeti göz önüne alınarak bir öncelik belirlemesi yapılır ve değerlendirmeyi yapan teknik ekip tarafından önerilen önlemlerle riskin kabul edilebilir bir seviyeye indirilmesi sağlanır. Kabul edilebilir risk yeni yönetmeliğimizde, yasal yükümlülüklere ve işyerinin önleme politikasına uygun, kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesi olarak tanımlanmıştır. Yani işveren, işletmede görev yapan işveren vekilleri ve iş güvenliği uzman, işyeri hekimi veya risk değerlendirme ekibi tarafından, tespiti yapılan alandaki tehlikenin gerçekleşme ihtimalinin çok düşük görülmesi ve ola ki gerçekleşmesi durumunda da hukuki ve cezai sorumluluğun kabul edilmesidir. Ne yazık ki işyerlerinin çoğunda risk değerlendirme çalışmalarında çoğunlukla risk matrisinin 5x5 matris formu tercih edilmektedir ve bu matris ile kabul edilebilir risk düzeyini yönetmeliğin istediği yükümlülükte belirlemek mümkün değildir. Kabul edilebilir risk tanımında yönetmeliğimizde “kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesi”nden bahsedilmektedir. Tablo-1 5x5 Risk Değerlendirme Matrisi Şekil 2- Risk Değerlendirme Metodolojilerinin Sınıflandırılması Kabul Edilebilirlik Seviyesi (As Low as Reasonably Practicable- ALARP) Risk değerlendirme çalışmalarının birçok uygulamasında kalitatif değerlendirmeler kullanılmaktadır. Kantitatif risk değerlendirme çalışmalarında ise; belli bir kazanın meydana gelme olasılığı ve sonuçlarının büyüklüğü hesaplanır veya tahmin edilir. Daha sonra riskin kalitatif veya kantitatif değeri tehlikenin kabul edilip edilmeyeceği noktasında verilecek kararda kullanılır. Risk değerlendirmesi (belli bir risk için) birtakım kriterler ve kabul edilme limitleri gerektirir. Kantitatif değerlendirmeler, özellikle risklerin sonuçlarının ağır olduğu birçok kişinin ölümüne neden olabilecek kazaların olma ihtimalinde kullanılır. Bu alanda oldukça geniş literatür bilgisi ve uluslararası stan- 60 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 60 Oysa 5x5 matrisinde olasılığı “Çok Küçük” yani 1 olan ve şiddeti 5 olan yani “Çok Ciddi” olan alan 5 yani “Düşük” olarak bulunmaktadır. Bunu tam tersi durumunda ise olasılığı “Çok Yüksek” yani 5 olan ve şiddeti 1 olan yani “Çok Hafif” olan alan için de 5 yani “Düşük” bulunmaktadır. Oysa bu iki noktanın aynı olduğunu söylemek ve şiddeti 5, olasılığı 1 olan alan için tedbir önermemek o durumun gerçekleşmesi durumunda hukuki ve cezai sonucu da kabul etmek anlamına gelmektedir ki bu durum düşündürücüdür. Amerikan Savunma Bakanlığı’na (United States Department of Defense -DoD) ait askeri bir standart olan risk matrisinin son standardında bu problem nedeni ile kalitatif risk matrisi için “Ön Tehlike Matrisi” önerilmektedir. Şekil 2 ve Tablo 2 incelendiğinde Ön Tehlike Analizi matrisinde kabul edilebilirlik kriterleri (ALARP seviyesi) her bir alan için ayrı ayrı belirlenebilmektedir. / Haziran 2014 25.06.2014 00:35:20 İŞ GÜVENLİĞİ Sanayi tarafından çok fazla tercih edilen 5x5 matrisini ön tehlike analizi formatında düzenlediğimizde aşağıdaki formata dönüşmektedir. Bir kez daha vurgulamak isterim ki matris içerisindeki kırmızı, sarı ve yeşil alanlar kabul edilebilirlik kriteridir ve hangi noktaların sarı, yeşil veya kırmızı olarak belirleneceğine üst yönetim karar vermelidir. Unutulmamalıdır ki bu karar aynı zamanda işyerinde bir kaza veya meslek hastalığı meydana geldiğinde üst yöneticilere risk yaratmayacak şekilde tanımlanmış olmalıdır. Tablo-2 Ön Tehlike Analizi Risk Değerlendirme Matrisi Kalitatif ön tehlike risk değerlendirme matrisi şiddet ve olasılık aralıkları, fabrika veya organizasyon onayı ile, riskin kalitatif değerlendirilmesinde kullanılmak üzere derecelendirilir. Standartta olasılık ve şiddet için sübjektif terimlerin tespit edilmesine yol göstermek için çeşitli ibareler verilmektedir. Şiddet seviyeleri Önemsiz’den (A) Katastofik’e (E) kadar aşamalandırılmış ve olasılık skalası da benzer şekilde düşünülerek, İhmal Dışı-Olanaksız’dan (1), Sık Sık Tekrarlanan’a (5) kadar derecelendirilmiştir. Şekil -3 ALARP Seviyesi Tablo -3 Kabul Edilebilirlik Kriteri DoD Standartı olan MIL-STD-882E standartı “Matris Metodolojisi”nde “ALARP seviyesi” için üst yönetim taahhüdü ile “SORUMLULUĞU”nu istemektedir. Standart riskin kabulünden önce, organizasyondaki Tablo -4 Kabul Edilebilirlik Kriteri üst yönetime danışılmasını istemiştir. Tablo 4’de, düşük, orta, ciddi ve yüksek risk alanlarına göre işletme içerisindeki uygun karar otoritelerine örnek olarak verilmiştir. Sonuç Olarak; Risk değerlendirmesinin gerçekleştirilmiş olması; işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Buna göre, işverenlerin çalışma ortamının ve çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlama, sürdürme ve geliştirme amacı ile iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapması veya yaptırması gerekmektedir. Risk değerlendirme çalışmaları işyerlerinde bu güne kadar genellikle işyerlerine gelebilecek müfettişlere gösterilerek yükümlülükten kurtulmak amacıyla hazırlanmış dokümanlardan ibaret kalmaktadır. Oysa ki etkin bir “İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Yönetim Kültürü” için herkesin buna gerçekten inanması gerekir. İş emniyeti önceliği hakkında yönetimden gelen istikrar sinyalleri, tehlikelerin ve risklerin kontrol edilmesi ve tanınması için önemlidir. Uygun bir “İş Emniyeti Kültürü” nü başarmak için, bir organizasyonun risklere karşı sahip olacağı genel davranış biçiminin büyük önemi vardır. Etkin bir risk yönetimi kültürüne sahip olmak demek, insanların içinde birlikte çalışabilecekleri ve herhangi bir kayıp olmadan önce potansiyel problemleri tanıyabilecekleri ve bunları ortadan kaldırabilecekleri proaktif bir yaklaşıma sahip olmaları demektir. KAYNAKÇA 1. www.calisma.gov.tr 2. www.rega.basbakanlik.gov.tr 3. MIL-STD-882-D Standard Practice For System Safety, 2000 4. ÖZKILIÇ, Ö., İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TISK, Ankara, Mart, 2005 5. ÖZKILIÇ, Ö., Risk Değerlendirmesi Kavramı ve İnsan Hatalarını Önleme Metodlarına Genel Bakış, İş Müfettişleri Dergisi, Ankara, Haziran, 2005 6. ÖZKILIÇ, Ö., Risk Değerlendirmesi Kavramı, TİSK, İşveren Dergisi, Ankara, Haziran, 2005 7. Özkılıç, Ö., İş Sağlığı, Güvenliği ve Çevresel Etki Risk Değerlendirmesi; MESS, İstanbul, 2007 / Haziran 2014 İŞ GÜVENLİĞİ.indd 61 61 25.06.2014 00:35:20 ÇİMENTO SANAYİ ActionCem ile dayanıklı ve sürdürülebilir yapılar Türkiye çimento sektörünün önemli firması Akçansa, bu yıl 6-10 Mayıs tarihlerinde 37’incisi gerçekleşen Uluslararası Yapı Fuarı İstanbul’a katılarak, pazar odaklı yaklaşımının en yeni ürünü olan ActionCem’i ilk kez sektör profesyonellerine tanıttı. Yeni ürün tanıtımının yanı sıra Yapı Club Kart’ı da ziyaretçileriyle buluşturdu. A kçansa çevreci, sürdürülebilir, dayanıklı ve güçlü yapılar üretmek için tasarladığı ActionCem ürününü Yapı Fuarı İstanbul’da sektör profesyonellerine tanıttı. Akçansa’nın pazar dinamiklerini, müşterilerini ve müşterilerinin ihtiyaçlarını sistematik bir şekilde takip ederek yeni ürün ve hizmetler yarattığını belirten Akçansa Genel Müdürü Hakan Gürdal, “Pazar odaklı ve çözüm yaratan bir yaklaşımın ürünü olan pazarlama stratejilerimiz ve ürün portföyümüzle sektörde öncü olmaya devam ediyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu doğrultuda aralıksız devam eden çalışmalarımızın sonucunda en yeni ürünümüz olan ve ilk kez Yapı Fuarı’nda tanıttığımız ActionCem’i sektör profesyonelleriyle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi. Düşük karbon emisyonlu ActionCem, hem dinamik, hem dayanıklı! Genel Müdür Gürdal, ActionCem hakkında şu bilgileri verdi: “Betonsa markamızla müşterilerimize en uygun çözümü sunma hedefiyle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu ça- 62 ÇİMENTO.indd 62 Hakan Gürdal Akçansa Genel Müdürü lışmalarımız sonucunda hayata geçirdiğimiz ActionCem ürünü, %36-55 oranında mineral katkı içeriyor. Daha az sera gazı emisyonuna neden olduğu için de çevre dostu bir ürün. Başta sülfatları ortamlar olmak üzere zararlı çevresel etkilere karşı yüksek dirence sahip. Kolay işlenebilirlik, uzun süreli dayanım gelişimi gibi üstün özellikleri ile uygulayıcılara kolaylık sağlıyor. Düşük hidratasyon ısısı değeri ile özellikle kütle beton uygulamalarında yüksek performans sergiliyor. “ Akçansa’dan kazandıran kart: Yapı Club İş ortaklarının hem verimliliğine hem de karlılığına olumlu katkıda bulunmayı amaçlayarak hayata geçirilen Yapı Club Kart hakkında Gürdal, “Kurulduğumuz günden bu yana şirketimiz ve iş ortaklarımız arasında iki tarafın da kazandığı bir ilişki kurduk. Şimdi bu ilişkiyi daha da geliştirdik ve Yapı Club Kart projesini hayata geçirdik. Sektörde bir ilk olan Yapı Club Kart, sadece Akçansa’nın değil farklı markaların ürünlerinin de tek kanaldan hızlı bir şekilde tedarik edilmesine yardımcı oluyor. Böylece iş ortaklarımızın verimliliğine de karlılığına da doğrudan katkı sağlıyor Yapı Club Kart’ın en önemli özelliği ise farklı markaları ve onların bayilerini, iş ortaklarını da bir araya getirerek geniş bir ağ oluşturması” diye konuştu. 100+ Beton ile Akçansa Kıtaları Birleştiriyor! Akçansa, Yapı Fuarı boyunca İstanbul’un 3. Boğaz köprüsü projesinde tercih edilen yüz yıl ve üzeri servis ömürlü 100+ Beton’u da tanıttı. Gürdal, “Akçansa, lider yapı malzemeleri şirketi olarak genişleyen yenilikçi ürün portföyüyle sektörde fark yaratıyor. 100+Beton, 100 yıldan fazla proje ömrü ile önemli betonarme projelerini geleceğe taşıyan bir üründür. Akçansa bu ürünle, 3. Köprü ve Avrupa yakasındaki bağlantı yollarının beton tedarikçisi olmuştur. Müşteri odaklı projelerimize artan oranda ağırlık vermeyi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı. / Haziran 2014 25.06.2014 04:26:36 ÇİMENTO.indd 63 25.06.2014 04:26:37 ÇİMENTO SANAYİ Akçansa Samsun’da “Beton Sempozyumu” Düzenledi Akçansa, Samsun Devlet Su İşleri (DSİ) 7.Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlediği yeni bir beton sempozyumuyla kamu çalışanlarını ve profesyonelleri bir araya getirdi. Katılımcılara, çimento ve hazır beton hakkında genel bilgiler aktarıldı. Ülkemizin deprem kuşağında yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda; sağlam bir yapı için zorunlu olan aşamalardan tasarım, doğru malzeme seçimi, malzemelerin denetimi, montaj ve işçiliğe maksimum özenin gösterilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu bakımdan hazır beton, sağlıklı ve güvenilir binaların ‘temel yapı taşıdır’. Dolayısıyla hazır beton kullanımı sürekli tartışılması ve geliştirilmesi gereken bir konudur. Türk çimento ve beton sektörünün öncü firması Akçansa da bu bilinçle çeşitli illerde sempozyumlar düzenleyerek sektöre ışık tutmayı amaçlıyor. Ç imento ve hazır beton sektörüne ışık tutan Beton Sempozyumu, çimentoda son teknolojiler, betonun nasıl üretilmesi gerektiği ve uygulamada dikkat edilecek unsurlar gibi kritik konularda bilgi alışverişiyle sektörün gelişimine katkıda bulundu. Akçansa’nın çeşitli illerde düzenlediği Beton Sempozyumu bu kez Samsun’da DSİ 7. Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlendi. kında genel bilgilerin yanı sıra, çimento teknolojisi, yeni trendler ve sürdürülebilirlik hakkında bilgiler aktarıldı. Akçansa’nın Samsun DSİ 7. Bölge müdürlüğü işbirliğiyle düzenlediği Beton Sempozyumu 11 Haziran Çarşamba günü 13:3017:00 saatleri arasında gerçekleşti. 11 Haziran’da gerçekleşen sempozyumda Akçansa Hazır Beton ve Agrega Kalite ve Optimizasyon Müdürü Muhittin Tarhan, Çimento Satış Teknik Destek Uzmanı Yasin Engin ve İTÜ’den Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir konuşmacılar arasındaydı. Katılımcılara hazır beton hak- 64 ÇİMENTO.indd 64 / Haziran 2014 25.06.2014 04:26:40 ÇİMENTO.indd 65 25.06.2014 04:26:41 SU ve ATIK SU Ceram Protected, Eşsiz Kaplama Teknolojisi ile Agresif Akışkanlar Karşısında Üstün Koruma Sağlıyor WILO patentli “Ceram Protected” kaplama teknolojisi, alt tapı uygulamalarında kullanılan pompaların işletme sürelerini dört katına kadar uzatan güçlü yapısıyla fark yaratıyor. Pompalara, korozyona ve darbelere karşı benzersiz bir dayanıklılık katan “Ceram Protected”, bununla birlikte yüksek verimlilik ve düşük enerji maliyetleri de sağlıyor. WILO, agresif atık suların bulunduğu tüm uygulamalarda, yatırımlara değer katmak, aşınma ve korozyonun önüne geçmek için “Ceram Protected” kaplama teknolojisini tavsiye ediyor. G ünümüzde su kaynakları giderek azalmakta ancak insan kullanımı sonucunda sulara karışan kirletici miktarları aynı kalmaktadır. Bunun sonucunda da, geçmişe göre çok daha kirli ve agresif atık sular ortaya çıkmaktadır. Agresif olan atık su ile temas halinde bulunan tüm ekip- man yüzeylerinde ve malzemelerinde aşınma ve korozyon oluşmakta, bu da ekipmanların performanslarının düşmesine ya da ekipmanların tamamen kullanılamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Özellikle pompalarda oluşan pas ve aşınma, hidrolik verimliliği büyük bir oranda etkilemektedir. Hid- 4 kat Epoxy Kaplama 66 SU VE ATIKSU.indd 66 rolik verimin azalması, pompaların çok daha fazla enerji tüketmesine neden olmaktadır. Bunun yanında, pompalar optimum çalışma noktalarında çalışamamakta, rulmanlarda ve mekanik salmastralarda zorlama ortaya çıkmakta ve bunun sonucunda pompanın işletme süresi kısalmaktadır. Tek Kat Ceram Protected C0 Kaplama / Haziran 2014 26.06.2014 21:43:21 SU ve ATIK SU Bu durumdaki gibi yüksek stresler altında, döküm malzeme kullanıldığında, ekipman parçalarının 500 saatlik işletme sonrasında değişmesi ihtiyacı ortaya çıkar. “Ceram Protected” teknolojisi ile SS 304 paslanmaz çelik malzemeye göre dayanımı çok daha yüksek ve SS 316 dubleks paslanmaz çelik malzemeye göre maliyet açısından çok daha avantajlı ekipmanlara sahip olmak mümkün. “Ceram Protected” kaplama, 400 mikron kalınlığında tek kat olarak pompa yüzeyine püskürtme şeklinde uygulanmakta ve sonrasında pompa fırınlanarak kaplama işlemi tamamlanmakta. “Ceram Protected”a alternatif olarak uygulanan epoksi kaplama ile 4 kat kaplama yapılsa dahi ancak 5 N/ mm2 yapışma gücüne ulaşılabilmekte. “Ceram Protected” ile tek kat kaplama yapılarak 15 N/mm2 yapışma gücüne sahip olunabilmektedir. Bu sayede, pompaların hem korozyona hem de darbelere karşı daha dayanıklı hale gelmesi sağlanmakta. “Ceram Protected” kaplama C0, C1, C2 ve C3 olarak isimlendirilen değişik tür ve dayanımlarına sahip olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre ekipmanlara uygulanmaktadır. “Ceram Protected” kaplama pompanın, iç, dış, çark ve motor kısımlarına uygulanarak, pompanın agresif sulara karşı, korozyon ve aşınma etkilerinden tamamen korunmasını ve darbelere karşı daha da dayanıklı olmasını sağlar. – WILO “Ceram Protected” kaplama teknolojisini agresif suların bulunduğu tüm uygulamalarda tav siye ediyor. / Haziran 2014 SU VE ATIKSU.indd 67 67 26.06.2014 21:43:21 HABERLER Enerji verimliliği ile geleceğe sahip çıkalım” Siemens Ev Aletleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, sürdürülebilir bir teknoloji ve dünyanın geleceğini tehdit eden küresel ısınmanın etkilerinin azalması için üretim ve tüketimde uyulması gerekli en önemli ilkelerin başında enerji verimliliğinin geldiği mesajını verdi. G lobal olarak çevre alanındaki çalışmalarını 1975’ten beri toplam kalite altında, üç aşamada kapsamlı bir şekilde hayata geçiren Siemens, ilk aşamada ürünlerini geri dönüşümlü olarak tasarladı, ikinci aşamada kullanılan kaynakların en aza indirilmesini sağladı, üçüncü aşamada ise üretilen cihazların su ve elektrik verimliliğini en üst seviyeye çıkardı. ”Ne kadar ihtiyaç o kadar tüketim” fikrinden yola çıkan ecoPlus felsefesiyle enerji tasarrufu konusunda örnek olabilecek çevre dostu ürünler geliştiren Siemens Ev Aletleri, sürdürülebilir bir teknoloji ve dünyanın geleceğini tehdit eden küresel ısınmanın etkilerinin azalması için üretim ve tüketimde uyulması gerekli en önemli ilkelerin başında enerji verimliliğinin geldiği mesajını verdi. Karbondioksit salımıyla küresel ısınmaya yol açan faktörlerin başında enerji tüketimi geliyor. O nedenle enerji verimliliği doğanın sürdürülebilirliği ve dünyanın geleceği için yaşamsal bir önem taşıyor. Toplumda çevre koruma bilincinin gelişmesine katkıda bulunmayı da hedefleyen Sie- 68 SU VE ATIKSU.indd 68 mens Ev Aletleri, doğal kaynakların korunmasına ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak için sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor. WWF- Türkiye ile işbirliği içinde geliştirilen ve 2008 yılında Eğirdir Gölü’nün geleceği için hayata geçirilen Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesi bunlardan biri. Siemens’in ecoPlus felsefesi ile enerji verimliliği sağlıyor Siemens Ev Aletleri’nin ecoPlus yaklaşımı ile geliştirdiği ve daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ürün ve çözümleri, ev aletlerinin doğal kaynakların korunmasında üstlenebileceği rol için güzel birer örnek sunuyor. Siemens ecoPlus yaklaşımı ile soğutma, yıkama, durulama ve pişirme alanlarının tümünde tüketim değerlerini mümkün olan en az seviyeye çekiyor. Yenilikçi ürünlerle su tüketiminde elde edilen tasarruf oranı bulaşık makinelerinde yüzde 60’a,elektrik tüketiminde yüzde 50’ye çamaşır makinelerinde suda yüzde 31’e, elektrikte yüzde 63’e,buzdolaplarında yüzde 79’a, fırınlarda yüzde 43’e varıyor. Siemens, enerji ve su verimliliği konusunda farkındalık yaratmak ve evlerde daha çok enerji verimli ürünlerin yer almasını sağ- lamak amacıyla etkin çalışmalar yürütüyor. Enerji verimli ürünler Siemens’in tüm ürün gamına yayılıyor. Siemens, patentli bir buluş ve dünyada bir ilk olan Zeolit kurutma teknolojili, sadece 7 lt su kullanarak, A+++ enerji sınıfından yüzde 10 daha fazla tasarruf sağlayan jetMaticEco bulaşık makineleri su tüketimini yılda 7.062 litre kadar azaltıyor. A+++ enerji sınıfıyla doğal kaynakların etkin kullanımı konusunda örnek bir performans sergileyen i-Dos akıllı dozaj sistemine sahip Siemens İQ 800 serisi çamaşır makineleri Siemens’in, su ve enerji verimliliğinde en yüksek değerlere ulaşmasını sağlıyor. Siemens Eğirdir Gölü’ne hayat veriyor Siemens Ev Aletleri en üst düzeyde enerji ve su tasarrufu sunan ürünlerinin yanı sıra, doğal kaynakların korunmasını sağlamak için gerçekleştirdiği projelerle de sürdürülebilirliğe hizmet ediyor. 2008 yılında WWF-Türkiye işbirliği ile Eğirdir Gölü’nün geleceği için Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesini hayata geçiren Siemens Ev Aletleri, proje ile Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri ve bölge halkının geçim kaynağı olan, binlerce canlıya ev sahipliği yapan gölün korunmasını, gelecek nesillere en canlı haliyle bırakılmasını amaçlıyor. / Haziran 2014 26.06.2014 21:43:22 SU VE ATIKSU.indd 69 26.06.2014 21:43:23 KİMYA SANAYİ Kimya ihracatçıları yeni fikirleri ‘kuluçka’ya yatıracak! Yüksek katma değerli üretimde AR-GE ve inovasyonun önemine inanan kimya ihracatçıları, inovatif yönü güçlü ve uygulanabilir fikirleri ticarileştirmek amacıyla önemli bir ilke imza attı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğündeİstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AKMİB) ortaklığı ve TÜBİTAK desteğiylebu yıl dördüncüsü yapılacak Kimya AR-GE Proje Pazarı’nda ilk 10’a giren projeler Teknoparklara (Kuluçka Merkezleri)yerleştirilecek. İ stanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)Başkanı Murat Akyüz, İKMİB Başkan Yardımcısı Ahmet Faik Bitlis, Ar-Ge Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu veTeknopark Yetkililerinin katılımıyla Dış Ticaret Kompleksinde gerçekleştirilen imza töreninde Kimya AR-GE Proje Pazarı için önemli bir adım atıldı. Yapılan işbirliği kapsamında önceki yıllardan farklı olarak en iyi 10 projenin Teknoparklar ile hayata geçmesi için gerekli koşulların sağlanması hedefleniyor.Böylece mevcut mekanizmalar değerlendirilecek ve kaynak israfı da önlenecek. Törende konuşan Ar-GeProje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu, sürdürülebilir ihracata katkı sağlamak ve üniversite - sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla kimya sektöründe bu yıl dördüncü kez ARGE Proje Pazarı etkinliğini düzenlediklerini belirterek şunları söyledi: “Öncelikli hedefimiz 70 KİMYA SANAYİ.indd 70 AR-GE Proje Pazarı’nda başarılı olan projelerin ticarileştirilmesi.Bu amaçla Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin teknoparklarıyla yapacağımız işbirliği sektörümüzün geleceği açısından oldukça önemli.Kimya sektörü ArGe’nin önemine inanarak, Ar-Ge Proje Pazarı Projelerine ilk destek olan sektörlerden biri olmuştur. Yeni fikirlerin geliştirilmesi kadar sanayiye ve ülke ekonomisine de kazandırılması gerekiyor. Bizim bundan sonra en büyük hedefimiz ve odaklanacağınız konu bu olacak. Ar-Ge Proje Pazarlarında bir ilk olan Teknoparklarla işbirliğinin kimya ihracatına katma değer getirecek projeleri hayata geçireceğine inanıyoruz” 1 Kasım 2014 tarihinde yapılması planlanan Kimya AR-GE Proje Pazarı’nda teknopark işbirliğine ağırlık verilecek ve bu yıl kategori ayrımı yapılmayacak. En başarılı bulunan projeye ise 15.000 TL ödül verilecek. MEHMET ALTINOK Unilever Türkiye CEO’su Projelerin ticarileşmesini sağlayacak teknoparklar Erzurum Atatürk Üniversitesi ATA Teknokent A.Ş Namık Kemal Üniversitesi Teknopark İstanbulÜniversitesi Teknokent Kahramanmaraş Teknokent Sakarya Teknokent İstanbul Teknik Üniversitesi ArıTeknokent Düzce Üniversitesi Teknokent Yıldız Teknik Üniversitesi Teknokent İstanbul Teknokent Samsun Üniversitesi Teknopark / Haziran 2014 24.06.2014 22:35:19 KİMYA SANAYİ Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Salvo Bahar: “Üreten güçlüdür” Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi, bugün 100’ü aşkın iş kolunda anahtar teslimi fason ürün üretimi gerçekleştiriyor. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Salvo Bahar, Türkiye’nin dış ticaret açığının ancak üretime odaklanılarak azaltılabileceğini söyledi. Bahar, “Türkiye bunu yapabilecek potansiyele sahip” diye konuştu. Salvo Bahar Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı S unduğu hizmet biçimiyle perakende sektörünü makro bir bakış açısı ile değerlendirebilen Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Salvo Bahar, ekonominin gelişimini sürdürebilmesi adına üretime odaklanması gerektiğini söyledi. İthal edilen birçok ürünün aslında iyi bir planlama ile Türkiye’de üretilebileceğini dile getiren Bahar, Türkiye’deki üretim gücünün daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini aktardı. Üretim gücü çok önemli Dış ticaret açığının üretimle azaltılabileceğine işaret eden Salvo Bahar, ülke ekonomileri için üretim gücünün her za- mankinden daha önemli olduğunu dile getirdi. “Üreten güçlüdür” diyen Bahar, Türkiye’nin nitelikli iş gücü ve dinamik nüfusunun sadece tüketim potansiyeli olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi. Bahar, kendi iç pazarının yanı sıra TALAT SAM LTS Teknoloji Grup Başkanı Avrupa, Kafkasya ve Ortadoğu’daki yeni tüketim pazarlarına yakınlık ve hızlı servis gibi özellikler nedeniyle Türkiye’nin potansiyelinin yükseldiğini söyleyerek, Türkiye’nin uluslararası pek çok dev firmaya hizmet sunabilme yetkinliğinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. “Yabancıları da üretim için çağırıyorum” Türkiye’nin üretim potansiyelini geliştirmek üzere Primo olarak üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını aktaran Salvo Bahar, “Kısa bir süre önce, ülkemizde üretim yatırımı yapmayı değerlendiren ancak cesaret edemeyen veya karar veremeyen yatırımcılara seslenmiştim. Çağırımı tekrar ediyorum: Primo’nun çok yönlü tesisleri, hızlı tüketim ürünleriyle ilgili Türkiye’de girişimde bulunmak isteyen yatırımcıların kullanımına açık. Üretimi ve pazarı bizde deneyin, verim alırsanız, kendi fabrikanızı kurarak tam üretime geçin”. Bahar, böyle bir imkanın, özellikle üretim odaklı yabancı yatırımın gelmesine katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi. / Haziran 2014 KİMYA SANAYİ.indd 71 71 24.06.2014 22:35:20 KİMYA SANAYİ Kayalar Kimya’dan İhracat Başarısı Endüstriyel mobilya boya ve vernik sektörünün lider üreticilerinden Kayalar Kimya, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) “2013 yılında ihracat yapan ilk 1.000 firma” araştırmasına göre 60 bin ihracatçı üye arasından ilk 1000 şirket arasında yer alma başarısı gösterdi. Sektörün öncülerinden olan Kayalar Kimya, 38 yıldır sürdürdüğü yenilikçi anlayışı, kaliteye ve yeni teknolojilere önem veren vizyonuyla iç piyasada olduğu kadar dış piyasada da Türk ekonomisine katkısının büyüklüğünü kanıtlamış oldu. T ürkiye ihracatının çatı örgütü olan Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 2002 yılından itibaren belirlenen Türkiye’nin ihracat performansı açısından en başarılı şirketleri açıklandı. Türkiye’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği ihracatta büyük pay sahibi olan Kayalar Kimya, 60 bin ihracatçı firma arasından en fazla ihracat yapan ilk 1000 firma arasında yer aldı. Tolga Kayalar Kayalar Kimya Genel Müdür Yardımcısı 72 KİMYA SANAYİ.indd 72 Tüm mobilya boya ve verniklerinde %22’lik pay ile Türkiye’de pazar lideri olduklarının altını çizen Kayalar Kimya Genel Müdür Yardımcısı Tolga Kayalar, ülke içindeki başarılarını ihracatta da sürdürdüklerine dikkat çekti. Kayalar Kimya olarak ihracatta son 7 yıldır lider olduklarını söyleyen Tolga Kayalar, Rusya, Azerbaycan ve Cezayir başta olmak üzere 57 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini belirtti. Mobilya endüstrisine ürettiği ahşap boyalardan, inşaat sektörünün vazgeçilmezi dekoratif boyalara ve birçok sektörün ihtiyacı hammadde dağıtımına kadar geniş ürün grubu ile sektörde büyük paya sahip olduklarını söyleyen Kayalar, bu başarılarının arkasında güçlü Ar-Ge merkezlerinin her ülkenin ihtiyacına özel olarak ürün geliştirme becerisinin yattığını ifade etti. Dünya liginde global oyuncularla başarıyla rekabet edebilmekten dolayı mutlu olduklarını söyleyen Tolga Kayalar, büyük pazarlardaki yeni yatırımları ile bir Türk markası olarak büyümeyi emin adımlarla sürdüreceklerinin altını çizdi. / Haziran 2014 24.06.2014 22:35:21 KİMYA SANAYİ BASF Top 50 Çeşitlilik Raporu’nda 26.sırada yer aldı BASF, DiversityInc araştırma şirketi tarafından hazırlanan “Diversity Top 50” Çeşitlilik Raporu’nda, 26.sırada yer aldı. Ayrıca BASF beş sıralık bir artışla iki yıl üst üste listeye girme başarısı sağladı. H er sene yayınlanan ve bu sene kamu ve özel sektörden 1,215 şirketin değerlendirildiği Top 50 Çeşitlilik Raporu 14. kez açıklandı. BASF Kuzey Amerika Çeşitlilik Konseyi (North American Diversity + Inclusion Council) tarafından yürütülen çeşitlilik yönetimi girişimleri, başarının değerlendirilmesine yönelik kriterler ve hesap verebilirlik ölçütlerini derinleştirmeye ilişkin devam eden çalışmalar sayesinde ödüle layık görüldü. Florham Park, ABD’de bulunan BASF Kurul Başkanı ve CEO’su Hans En- yüme elde ediyor, yeni fikirler ve farklı bakış açıları elde ediyoruz.” dedi. gel, “BASF olarak sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz. Bunu yapmanın en önemli parçalarından biri, yenilik ve büyüme sağlamada çalışan çeşitliliğin gücünü kullanmaktır. Farklı profillerden oluşan çalışanlarımız sayesinde karlı bü- BASF Çeşitlilik Genel Müdür Yardımcısı Patricia Rossman ise, “İş hedeflerimize farklı profillerden oluşan ekipler kurarak ulaşabileceğimize inanıyoruz. Bu sayede BASF olarak, farklı yeteneklere sahip çalışanlarımızla, müşterilerimizi daha iyi anlayarak rekabet üstünlüğü sağlıyoruz. Bu sayede çalışanlarımızın kişisel avantajlar elde etmesine de imkan tanıyoruz.” dedi. Best A.Ş. Yokogawa Emisyon Fuar’ında Yerini Aldı Best A.Ş.- Yokogawa olarak çözümlerini sunmak üzere; 11. Uluslararası Emisyon İzleme Fuarı ve Konferansı’nda yerini aldı. Doğa ile barışık tesisler için Yokogawa’nın 90 yıllık tecrübesi ve Best A.Ş’nin 38 yıllık mühendislik deneyimiyle bu analiz sistemlerinin kurulumu, yetkilendirilmesi ve bakımı konusunda gerekli hizmeti veriyor. Konuyla ilgili detaylı bilgi için www. best-as.com.tr adresine girebilirsiniz. / Haziran 2014 KİMYA SANAYİ.indd 73 73 24.06.2014 22:35:21 KİMYA SANAYİ.indd 74 24.06.2014 22:35:23 ÜRÜN TANITIM Esnek Yerleşimli Akış Sensörleri Yeni montaj komsepti proses bağlantısıyla algılama birimini birbirinden ayırır ve bu durum tesisatınızın ayarlanmasını kolaylaştırır. F CST serisin akış sensörlerindeki yeni soket tip bağlantı konsepti proses bağlantısının nasıl olduğuna bakmaksızın algılama biriminin tesisat içinde iyi konumlanmasına olanak sağlar..Bu durum iyi yerleşimli bir tesisat yapısını yanında getirir ve gerçekçi , kesin bir görüntülemeyi sağlar. Standart endüstriyel diş boyutlarındaki çevirmeli bağlantı adaptörleri kullanıcıya akış sensörünü farklı boru çaplarında montaj olanağı sağlar. Çevirmeli tipn hızlı olması ve montaj kolaylığına ragmen,100 bara kadar proses basıncına karşı koyabilmektedir. FCST montaj konseptinin başka bir getirisi de entegre edilmiş sinyal işleyicidir. Esnek yönlü sensor birimi sayesinde bu kompakt ürün üzerindeki ledler kolayca okunabilmektedir ve anahtarlama yada analog sinyal ayarına üzerindeki potansiyometre ile kolayca ulaşılabilmektedir. Paslanmaz çelik ve plastik gövde çeşitleri olan IP67 bu sensörler 300cm/s hıza kadar görüntüleme yapabilmektedir. Pörtföyde ek olarak sıcaklık görüntülemek için harici probla kullanılabilen tipte ürünlerde bulunmaktadır.(FTCST) Bu harici problar FM serisi akıllı modüllerle uyumludur ve bu sayede akış sensörü I/O link le de kullanılabilir. SMART Tip Basınç Transmitteri SMS-TORK, 30 yıllık tecrübesi ile ürün gamını genişletmeye devam ediyor. A UTROL firmasının üretimi olan SMART Basınç Transmitteri (APT3200-G) hassas basınç ölçümlerinde en büyük yardımcınızdır. Span değerinin % ±0.075 doğruluğa sahip SMART Basınç Transmitteri yüksek çözünürlük ve doğruluk gerektiren uygulamalarda ekonomik ve ergonomik çözümler sunmaktadır. -100kPa .. +75000 kPa çalışma basınç aralığı, -100kPa .. +60000kPa ayar aralığına sahip ürünü -40 °C .. +120 °C arası sıcaklıklarda kullanabilirsiniz. Ürün üzerinden 4-20mA analog çıkış ve HART bağlantı ile verileri PLC, SCADA ve diğer dijital göstergelere taşıyabilirsiniz. SS316L gövde ve diyafram, alüminyum kafaya sahip ürünü en zorlu şartlarda güvenle kullanabilirsiniz. Opsiyonel olarak dijital gösterge ve paslanmaz çelik kafa eklenebilen ürünü ATEX Flameproof / Intrinsic Safety olarak da temin edebilirsiniz. / Haziran 2014 ÜRÜN TANITIM.indd 75 75 26.06.2014 21:03:05 ÜRÜN TANITIM ABB PoSıTıonMASTEr EDP300 Hassas mühendislik çalışmaları sonucu ortaya çıkan ve markette kısa sürede iyi bir satış grafiği yakalayan yüksek performanslı ABB EDP 300 pozisyonerler, pozisyon alma hassasiyeti , kolay kurulum ve emsalsiz işletme maliyetleri ile her tür endüstriyel control vanası uygulamaları için mükemmel bir üründür. Gelişmiş Dijital Vana Konumlandırması : Emsalsiz hassasiyet ve hız. Basınca Dayalı Performans Diyagnostiği : Opsiyonel basınç sensörleri sayesinde vana /aktuatör performansını algılar ve aktuatör durumunun gerçek zamanlı monitor edilmesine olanak sağlar. Zorlu Proseslerde Yüksek Performans : Yüksek hava kapasitesi ve hava besleme basıncı ile eşsiz aktuatör performansı sağlamaktadır. EDP 300 pnomatik çıkış kontrolaşamasında,vananın hızlı hareket etmesi için 50 kg /saat hava kapasitesine sahiptir. Böylelikle, ilave enstrüman ihtiyacını elimine eder ve 10 bara kadar sağlayacağı basınç ile optimum vana yatak yükü sağlamaktadır. Kullanıcı Dostu Lokal Operator Arayüzü : Kolay kurulum ve programlanabilme özelliği ile zamandan tasarruf yapmanızı sağlar. Tüm Uygulamalar İçin Üniversal Dizayn : Her türlü çözüm için tek ürün seçeneği, lineer ve rotari aktuatör uygulamaları için uygundur. Zorlu Proses Uygulamalarında Güvenili Performans : Ağır mekanik yüklü uygulamalar için temassız pozisyon sensörü bulunur ve böylelikle bakım gerektirmez. Kısmi Strok Test Fonksiyonu : İşletmede, çalışır du- 76 ÜRÜN TANITIM.indd 76 rumda olan vanalar için entegre edilmiş PST fonksiyonu ile doğrulama yapar. Ayrıca PST ve pozisyon kontrolünün tek bir cihazda birleştirmesi, kullanıclar açısından büyük kolaylık sağlamaktadır. Entegre Edilmiş Valf İmza Fonksiyonu : Herhangi bir harici donanım gerektirmeden aktuatör doğruluğu ve pozisyonerin montaj bazlı performans testlerine olanak sağlar. Paslanmaz Çelik Gövde : Zorlu proses şartları için uygundur. Fail – Safe veya Fail – In –Place Fonksiyonu : Kontrol güvenliği seçeneği. Kontrol sinyalinin kaybolduğu durumlarda veya enerji kesintisinde prosesin gerekliliğine göre, aktatörü güvenli pozisyona getirir veya bulunduğu pozisyonu korur. / Haziran 2014 26.06.2014 21:03:06 ÜRÜN TANITIM Emerson Network Power’dan Santral Tesisleri için Yeni NetSure™ DC Güç Sistemleri Emerson Network Power ağ santral tesisleri için tasarlanmış yeni NetSure™ DC güç sistemlerini piyasaya sundu. Emerson’un sektörde öncü yeni nesil NetSure™ DC güç platformunun son ürünleri; NetSure™ 7100 ve NetSure 8100 çoklu kabinleri ve NetSure 7100 bağımsız ve birleştirilmiş AC ve DC güç sistemleri olarak yerini alıyor. E merson (NYSE:EMR) şirketinin bir işletmesi ve iletişim ağlarının güvenilirliğinin, dağıtım hızının ve çalışma verimliliğinin artırılmasında dünya lideri olan Emerson Network Power, bugün ağ santral tesisleri için tasarlanmış yeni NetSure™ DC güç sistemlerini piyasaya sundu. Emerson’un sektöründe öncü yeni nesil NetSure™ DC güç platformunun son ürünleri; NetSure™ 7100 ve NetSure 8100 çoklu kabinleri ve NetSure 7100 bağımsız ve birleştirilmiş AC ve DC güç sistemleri olarak yerini aldı. Bu yeni sistemler, olası aşırı yük durumları için önceden uyarı vererek “Intelligent Load Management” sağlayan yeni bir kontrolörle santral tesislerinde güvenilirliği artırıyor. Ayrıca, yeni kontrolör toplam soğutma masraflarından tasarruf edilmesine yardımcı olacak bir araç olarak site enerji tüketimi haritası sağlayabiliyor. Emerson Network Power’ın Enerji Sistemleri İşletmesi Ürün Yönetimi Başkan Yardımcısı Thomas Bennett, “Intelligent Load Management santral tesislerinde güç sistemi güvenilirliği hakkındaki düşüncelerimizi değiştiriyor. Güvenilirlik, bu tesislerde her zaman birinci öncelik olmuş ve bu nedenle de uzun yıllardır telekom sağlayıcıları gizli yüklerini karşılamak için fazladan kaynak ayırmak durumunda kalmıştır. Intelligent Load Management ile sitedeki her bir yükle ilgili bilgilere göre izleme yapabiliyor ve gerekli eylemi gerçekleştirebiliyoruz. Böylece yük değişiklikleri anında algılanarak arızalar önleniyor.” diyor. Son olarak piyasaya sunulan dört sistem: NetSure 7100 ve NetSure 8100 çoklu kabinleri sistem genişletilebilirliğine ihtiyaç duyan orta ve büyük ölçekli merkezi ofisler için uygunluğu ile ön plana çıkıyor. Bu sistemler, sık yapılan yük değişikliklerinin yüke yakın olan birden fazla dağıtım ünitesine ve yedek sistemlere erişim gerektirdiği yerlerde kullanılabiliyor. NetSure 7100 bağımsız DC güç sistemi, küçük bir alanlarda sistem verimliliği, güvenilirlik ve güç kullanılabilirliği gerektiren küçük merkezi ofisler için tasarlanmıştır. Sistem, tek bir kabinde yerleşik akü yedeği ve ölçeklenebilir A + B konfigürasyonuyla konfigüre edilebiliyor. NetSure 7100 birleştirilmiş sistemi, hem redresörleri hem de inverterleri içeriyor ve AC ve DC yüklerini çalıştıran küçük telekom merkezi ofisi ve veri merkezi tesisleri için tasarlanmıştır. Hem AC hem de DC yüklerini barındırma özelliği, telekom ve BT etki alanları birleştikçe giderek daha önemli hale geliyor. Yeni NetSure 7100 ve NetSure 8100 sistemleri, kontrolördeki yeni kurulum sihirbazı sayesinde hızlı dağıtım ve sistem kurulumu sağlıyor. Sistemlerin ölçeklenebilir ve modüler tasarımı, çalışan sistemlerde güvenli ve kolay çalışma sağlayarak, yükseltme ve genişletme sırasında arıza riskini önemli ölçüde azaltıyor. NetSure sistemleri, sektörünün en iyisi yük akım görünürlüğü ve sistem güvenilirliği sağlamasının yanı sıra, redresör çıkışından dağıtım kesici çıkışına yüzde 99,7’yi aşan kabin verimliliği sunuyor ve yüzde 96,2’lik maksimum sistem gücü verimliliği sağlıyor. Sistemler ayrıca yüksek sistem verimliliği ve yük tüketiminden elde edilen verimlilik kazançları ile genel enerji maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında eş zamanlı olarak piyasaya sürülen dört sistem, DC güç sistemlerini, redresörleri ve konvertörleri içeren yeni DC Güç platformunun parçası olarak piyasaya sunuluyor. DC Güç platformuna ilişkili bileşenler ise 2014’ten sonra piyasaya sunulacak. / Haziran 2014 ÜRÜN TANITIM.indd 77 77 26.06.2014 21:03:07 ÜRÜN TANITIM VıSUnET XT HMı rakipsiz Performans P epperl + Fuchs Visu Net XT Operator Workstation tanıtıyor. Parlak ışıklı LED –Arkadan ışıklanmalı, Eldivenle kullanıma uygun, Güneş ışığında okunulabilir yüksek çözünürlük leve15 in. (38.1 cm) veya 19 in. (48.3 cm) ölçülere sahip global sertifikalara sahip sağlam HMI’dır… An Intel® Core™ i7 işlemci , modern yazılımları desteklemektedir. 40°C … 65°C arasında çalışma Sıcaklığına sahip zorlu koşullarda çalışmaya uygun. Verimliliği maksimiz eden güçlü ve sağlam operatör iş istasyonudur. Ürün Pazarlama Müdürü, Kristen Barbour. “VisuNet XT Kuzey Amerika Class I Division 2, Class I Zone 2, ATEX and IEC-Ex Zone 2 sertifikasyona sahiptir” Yer altı uygulamalarından marine uygulamalarına kadar bir çok uygulamaya uygundur.” Polyester kaplı, hafif, döküm alüminyum gövde IP66 korumasını uygun Visu Net XT, mobil PC ve sağlam konseptleyeni bir anlam getirmektedir. Kulanıcının konfigüre edilebilir anahtar özeliğine sahip ön panel. Parlaklık kontrolü ve gerektiğinde kullanılacak olan dokunmatik ekran özelliğini devre dışı bırakabilecek sistem bu paneller de standart olarak bulunmaktadır. Tanı LED’leri ile Sıcaklık, İzleme ve Dokunmatik 78 ÜRÜN TANITIM.indd 78 Pepperl - Fuchs tarafından tasarlanan dayanıklı Visunet XT HMI, rakipsiz performans ve güvenlikle zorlu koşullarda çalışan prosesleri izlemek için kullanılmakta. Bu ürünler, global sertifikasyona sahip uzun ömürlü ve açık deniz - sontaj uygulamaları dahil olmak üzere tüm zorlu koşullara uygun, dayanıklı operatör iş istasyonları özelliği taşıyor. Pepperl – Fuchs Visu Net XT’in pazarda ne için en sağlam ve yenilikçi olduğunu aşağıda bulabilirsiniz. Ekran durumu hakkında operatöre bilgi verir. Yedeklemeli LAN portları , Fiber- optik LAN bağlantısı ve Kablosuz internet bağlantısını içeren esnek ağ opsiyonları mevcuttur. Zor koşullara dayanıklı HMI gelişmiş ısı kaybına uygun yapı scile havalandırması zor ortamlarda güvenle kullanılabilir. Değiştirilebilir LCD panel, güç ünitesi ve sağlam sabit sürücüsü ile ürün sürdürülebilir sahalar için idealdir. Değişi ölçülerde ve türlerde gövde sistemine sahip HMI’lar basit I/O bağlantıları için uygundur. Pepperl + Fuchs Pepperl + Fuchs iç dizayn, üretim, uygulama ve geniş çapta destek ile müşterilerine, proses otomasyon alanında gelişmiş bir hizmet sunmaktadır. Kendinden güvenli ekipmanlar ve basınçlandırma sistemi, ile dizayn ödülü almıştır. En iyi 50 Global Otomasyon Firması arasındadır. / Haziran 2014 26.06.2014 21:03:07 SEMİNER kroHnE Academy seminerlerine büyük ilgi… Endüstride proses ve otomasyon son kullanıcılarının, uygulama mühendis ve teknik personelinin, akademisyenlerin sabırsızlıkla beklediği “KROHNE Academy Proses ve Otomasyon Kontrol Etkinlikleri” seminerleri Mayıs ve Haziran aylarında Bursa, Kocaeli, Eskişehir ve İzmir şehirlerinde gerçekleştirildi. A lanında uzman Krohne, Pilz, Samson, Wago ve Wonderware(Bimsa) firmalarının ortaklaşa düzenledikleri etkinliklerde proses ve otomasyon kontrolünde son gelişmeler, ürün ve sistemler, yeni standart ve uygulama çözümleri, seminerler süresince tüm katılımcılarla paylaşıldı. Dünyada çeşitli ülkelerde düzenli gerçekleştirilen KROHNE Academy seminerleri, bu sene ülkemizde üçüncü kez organize edildi. Etkinlikler çerçevesinde, endüstri uzmanları, son kullanıcılar, uygulama mühendis ve teknisyenleri, akademisyenler bir araya geldi. Dört ayrı salonda paralel olarak gerçekleştirilen ve bir günde 24 ayrı seminerin verildiği etkinliklerde, ürünlerin çalışma prensip ve teknolojileri, proses ve otomasyon uygulamaları, ulusal ve uluslararası standart ve prosedürlerinin anlatıldığı konular katılımcılarla paylaşıldı. Yaklaşık 800 kişinin katıldığı tüm gün süren seminerlere ilgi çok büyüktü. Katılımcılar, seminer aralarında çay ve kahvelerini içerken organizatör firmaların sergi alanındaki ürün ve uygulamalarını görme ve işin uzmanları ile konuşma fırsatı da yakaladılar. Bu sayede karşılıklı bilgi ve tecrübe paylaşımının da yaratılmasına olanak sağlandı. / Haziran 2014 ÜRÜN TANITIM.indd 79 79 26.06.2014 21:03:10 ÜRÜN TANITIM.indd 80 26.06.2014 21:03:11