ًﺎ ْ َﺷ ِﻪِﺑ ْاﻮُﻛِ ْﴩُ َﻻَو َّ ا ْاوُﺪُﺒْﻋاَو اﺳ ﺘﻌﻴﺬ : وَ ِ

advertisement
Komşu hakkı, 21 Zilkâde 1434
(27 Eylül 2013)
edin. Allah (c.c.) kendini beğenen ve dâima
böbürlenen kimseyi sevmez. (Nisa,36)
‫ﴩ ُﻛﻮ ْا ِﺑ ِﻪ َﺷ ْ ًﺎ‬
ِ ْ ُ ‫ َوا ْﻋ ُﺒﺪُ و ْا ا ّ َ َو َﻻ‬: ‫اﺳ ﺘﻌﻴﺬ‬
‫ ِﻦ ا ْﺣ َﺴﺎ ً) َو ِﺑ ِﺬي اﻟْ ُﻘ ْﺮ َﰉ َواﻟْ َﻴ َﺘﺎ َﻣﻰ‬.ْ /‫َو ِ ﻟْ َﻮ ِ َا‬
,
‫ ِﺎر اﻟْ ُﺠ ُﻨ ِﺐ‬4َ ْ‫ ِﺎر ِذي اﻟْ ُﻘ ْﺮ َﰉ َواﻟ‬4َ ْ‫َواﻟْ َﻤ َﺴﺎ ِﻛﲔِ َواﻟ‬
‫ِ>ﻞ َو َﻣﺎ َﻣﻠَ َﻜ ْﺖ‬
ِ ?‫اﻟﺴ‬
8 ‫َو‬
8 ‫اﻟﺼﺎ ِﺣ ِﺐ ِ ﳉَ ْﻨ ِﺐ َوا@ْ ِﻦ‬
ً‫ﺐ َﻣﻦ َﰷ َن ُﻣ ْﺨ َﺘﺎ ًﻻ ﻓَﺨُﻮرا‬F ‫ن ا ّ َ َﻻ ُ ِﳛ‬8 ‫ُ ُ ْﲂ ا‬I‫ﻳْ َﻤﺎ‬LK
,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu hususla
alâkalı olarak komşu haklarının ehemmiyetini
şu şekilde ifade etmişlerdir: “Cebrâil (as)
bana komşu hakkında o kadar aralıksız
tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya
vâris kılacağını zannettim.” (Buhari,c.7,s.78)
‫ ﻣ َﺎ َزا َل‬: ‫ﻠﻴﻪ و ﺳﲅ‬N ‫وﻗﺎل رﺳﻮل ﷲ ﺻﲆ ﷲ‬
ِ ُ ‫ِ\ ْ ِﱪﻳ ُﻞ ﻳ‬
‫ ُﻪ َﺳ ُﻴ َﻮ ّ ِرﺛُ ُﻪ‬8 ‫ﻧ‬LK ‫ ْ ُﺖ‬Wَ‫ﱴ َﻇﻨ‬8 ‫ َﺎ ِر َﺣ‬4ْ‫ﻴﲏ ِ ﻟ‬
ِ ‫ﻮﺻ‬
Muhterem Müslümanlar,
Gökyüzüne veya Yeryüzüne baktığımızda, var
olan ahengi görmemek mümkün değildir. Bu
âhenk ve düzen, her şeyin, üzerine düşen
vazifeyi yapması ve hudûdunu aşmaması ile
mümkün olmaktadır. Akıl ve idrak sahibi olan
ve bilhassa komşular arasında huzur ve iyi
geçimin önemini idrak etmiş insanlar bilirler
ki, bu tarz bir ahenk herkesin, üzerine düşen
görevleri zamanında ve tam olarak
yapmasıyla mümkün olacaktır.
Komşuluk, toplum hayatımızda yeri ve önemi
inkâr edilemeyen ictimâî bir müessesedir ve
insanların toplum halinde yaşamalarının
zarûrî bir neticesidir. Komşu hakkı, dinimizde
çok önemli bir yer tutar. Aile yuvasında
olduğu gibi komşularıyla da iyi geçinmek ve
yardımlaşmak şarttır. Hazret-i Allâh yukarda
okuduğumuz âyet-i kerimesinde açık ve net
olarak şu emirlere yer vermektedir: “Allah’a
ibadet edin. O’na hiçbir şeyi eş (ve ortak)
tutmayın.
Anaya-babaya,
akrabaya,
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak
komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda
kalmışa, sağ ellerinizin mâlik olduğu
kimselere (Hizmetinizde bulunanlara) iyilik
Aziz Mü’minler,
Mevzuya bu kadarcık temas ettikten sonra
dikkatlerinizi başka bir yöne çekmek
istiyorum:
İçinde bulunduğumuz toplumda her sene iki
almanyanın birleşme günü olarak bilinen 3
Ekim tarihi “Açık Cami Günü” olarak ilan
edildi.
Bilinen bir gerçektir ki, insanlar bilmediği
şeylerin düşmanıdırlar ve bilmediklerine karşı
biraz mesâfeli dururlar. Bu önemli günde
veya fırsat bulduğumuz başka zamanlarda bu
mesafeyi yok etmek veya en azından aza
indirmek bizim elimizdedir. Bu manada,
camilerimizi ziyaret eden misafirlerimize bizi,
kültürümüzü, dinimizi ve camimizi tanıtacak
sözlü ve pratik bilgiler sunulacaktır. Bu günü,
sadece bir ikram günü değil, aynı zamanda
bilgilendirme ve kendimizi tanıtma günü
olarak görüyoruz.
İslam, nezaket, asâlet ve incelikler
medeniyetidir.
İkramlarımızda
İslam’ın
misafir ağırlamayla ilgili nezaket ve nezafet
kurallarına dikkat edelim. Kim olursa olsun
evimize, mâbedimize gelmiş insanlara güler
yüzle muameleye özen gösterelim. Bizi
bizden öğrenmek üzere gelecek olan
misafirlerimize aynı tolerans ve müsamahayı
gösterelim.
Hutbeme son verirken bir müslümanın
kendinde bulundurması icap eden ahlaki
özellikleri Fahr-i Kainat Efendimizden (s.a.v.)
dinleyelim: “Mümin, ülfet eden (başkaları ile
iyi geçinen) ve ülfet edilen (iyi geçinilen) dir.
Ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyen’de hayır
yoktur.” (Cami'us Sagir: 548, no: 9146)
Download