tmmob makina mühendisleri odası YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI SEMPOZYUMU VE SERGİSİ BİLDİRİLER KİTABI Editör: Yrd. Doç. Dr. Şükrü SU MMO Yayın No: E / 2001 / 275 EKİM 2001 - KAYSERİ Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri tmmob makina mühendisleri odası Sümer Sokak No: 36 / 1 - A Demirtepe, 06440 ANKARA Tel: (0 312) 231 31 59; 2313164; 23180 23; 23180 98 Fax -.(0 312)2313165 e-posta : [email protected] web : http://www.mmo.org.tr MMO Yayın No : E / 2001 / 275 ISBN : 975 - 395 - 465 - 4 Bu yapıtm yaym hakkı Makina Mühendisleri Odası'na aittir. Kitabın hiçbir bölümü değiştirilemez. Makina Mühendisleri Odası'nınizni olmadan elektronik, mekanik vb. yollarla kopya edilemez ve çoğaltılamaz. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. KAPAK TASARIMI DİZGİ BASKI Makina Mühendisleri Odası İlhan İNCETÜRKMEN - (0 352) 320 43 53 İNCETÜRKMEN LTD.ŞTİ. - TMMOB MMO KAYSERİ ŞUBESİ NETFORM MATBAACILIK AŞ. - KAYSERİ Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri SANAYİLEŞME VE ÇEVRE SORUNLARI Mehmet Doğan Hacettepe Üniversitesi M. Teknoloji Yüksekokulu 06532 Beytepe-Ankara Tlf : 0 312 297 68 85, E-mail: [email protected] ÖZET environment irreversibly with waste products. Can humankind continue industrialization without harming to their and other organism's medium and destroying natural balance? Can industrialization provide necessary energy for heating and illumination? Doğanın bir parçası olan insanlar sanayileşme ve uygar yaşamını sürdürebilmek için çevresinden daha çok yararlanmağa başlamış, çevresinde hazır bulamadıklarını da üreterek tüketmeğe başlamıştır. Özellikle 19. Yüzyılın ikici yarısından itibaren insanlık doğanın birikimi olan petrol, kömür ve madenler gibi yer altı kaynakları hızla tüketirken, üretim esnasında da atık ve yanma ürünler ile yaşam ortamı olan çevreyi geri dönüşümsüz olarak kirletmiştir. İnsanlık kendi ve diğer canlıların yaşam ortamına zarar vermeden, doğal dengeyi bozmadan uygar ve konforlu yaşam düzeyi, sanayileşmesini sürdürebilir mi? Sanayileşme, ısınma , aydınlanma için gerekli enerjiyi doğaya zarar vermeden sağlayabilir mi? Our answers to this and similar questions must be yes. Solutions are: 1- Necessary energy must be provided from renewable sources which don't harm to environment. 2- Crude material for industrialization must be provided from vvaste and renewable sources. 3- Instead of present production techniques, new techniques which are harmless to nature must be developed and used. 4- We must give as much as we take from environment and again we must give by the way we take from environment. 5Increasing of population must be prevented. Bu ve benzeri sorulara cevabımız evet olmalıdır. Çözüm yolları ise: 1- Enerji ihtiyacını yenilenebilir ve çevreye zarar vermeyen kaynaklardan sağlamalıdır. 2Sanayileşme için ihtiyaç duyduğu hammaddeyi atıklardan ve yenilenebilir kaynaklardan sağlamalıdır. 3- Mevcut üretim teknikleri yerine doğaya zarar vermeyen, doğa dostu üretim tekniklerini geliştirmeli ve kullanmalıdır. 4- Çevreden aldığımız kadar çevreye kazandırmalı ve yine çevreden aldığımız şekilde çevreye vermeliyiz. 5- Nüfus artışı önlenmelidir. Bu çözüm yollarını gerçekleştirmek için tüm insanlık işbirliği yapmalı ve çok çalışmalıdır. in order to perform these solutions humankind must cooperate and work hard. GİRİŞ Evrenin bir parçası olan dünyamız doğal evrimi süresince yaşanır hale gelmiştir. Bugünkü bilgilerimizle üzerinde canlıların yaşadığı tek evren parçasıdır. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar yıllarca bu evren parçasında doğal ortama önemli zarar vermeden doğanın kendi dengesi içersinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Başlangıçta insanlar da dünyamız kaynaklarından diğer canlılar gibi doğal seyri içersinde yararlanmışlardır. Diğer canlılardan farklı olarak insanlar zekalarının yardımı ile çevresini kendi yaşam düzeyini daha yükseltmek, daha kolay ve konforlu yaşamak için doğadan daha çok yararlanma yollarını aramışlar, doğaya hakim olmağa çalışmışlardır. Zamanla doğada hazır bulamadıklarını da yine doğadan yararlanarak üretmeğe çalışmışlardır. Yaşam düzeyleri yükseldikçe daha çok üretmeğe ve tüketmeğe başlamışlardır. Yine ABSTRACT People being a part of the nature has started to profit from environment more and consume the things, wich they couldn't find ready. By producing especially since the second half of 19* century human kind has consumed sources such as petroleum, coal and minerals rapidly. During the production they have dirtied Makina Mühendisleri Odası ali 245 Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri üretimi esnasında kirlenir. Özellikle kömür ve linyit gibi fosil yakıtlarla bitki ve hayvan artığı ilkel yakıtlar bir yandan karbon di oksit gibi sera gazı, diğer yandan asidik gazlar ve duman ve külleri ile çevreyi en çok kirleten kaynaktır. Petrol ürünleri ve doğal gaz gibi üretim sürecinde kirliliğinden arındırılan yakıtlar bile sera gazları dışında yakma tekniğine göre, özellikle trafikte önemli kirlilik oluşturulabilirler ve dünyanın birikimini gelecek nesilleri düşünmeden yok etmiş oluruz. Nükleer enerji temiz görünse de atıkları ve kaza riski ile çevreci örgütlerin en çok tepki gösterdiği enerji kaynağıdır. geçen sürede bir yandan kendi aralarında iş bölümünü geliştirirken, bir yandan da dünyanın daha büyük parçasına sahip olmağa çalışmışlardır. Bu gelişmenin sonucu olarak kendi ihtiyaçlarından fazlasını üreterek başkalarına da satma yolunu izlemişlerdir. Önce küçük ünitelerle yapılan üretim, enerji kaynaklarına hakim olmaları ile büyük çaplı üretime dönüşmüş, sanayileşme başlamıştır. Özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan sanayileşme bir devrim şekline dönüşmüş, gerekli enerji ve hammaddeyi yeryüzünde bulamayınca yer altı kaynaklarına da el atmıştır. Dünyanın birikimi olan petrol, kömür ve madenleri hoyratça tüketmeye başlamıştır. Sadece doğal kaynakları tüketmekle kalmamış, yeterli çevre bilinci olmadığı için kaynakların tüketimi ve yeni ürünlerin oluşumu sırasında kükürt di oksit azot oksitleri gibi asidik gazlar, karbon di oksit, metan gibi sera gazları ve toksik maddelerin çevreye kontrolsüz salınması sonucu bitkiler, hayvanlar ve insanların olumsuz etkilenmelerine neden olmuştur. Salgın hastalıkların önlenmesiyle dünya nüfusu da hızla artmıştır. 20. Yüzyılın başında bir milyar olan dünya nüfusu yüzyılın sonunda altı milyarı bulmuştur. Artan nüfusu beslemek ve alıştığı yüksek yaşam düzeyine korumak için bile daha çok temiz su, aydınlatma, ısınma, konut ve besine ihtiyaç olmuştur. Daha fazla besin üretmek için kullanılan gübrelerin atıkları akarsu ve gölleri aşırı nitrat ve fosfatla kirletmiş, su canlıları azalmış, iklim değişikliği, ormanların hızla yok olması korkutmuştur. Dünya çapında korkular çevre bilincini biraz da aşırıya kaçan çevre korumacılığa dönüştürmüş, hatta sanayileşme karşıtı görüşler artmıştır. Bilimsel araştırmalar çevreyi koruyarak sanayileşmenin mümkün olabileceğini ve bunun yollarını göstermiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları ise dünyamızın en büyük ana enerji kaynağı olan güneşin doğrudan ve dolaylı oluşturduğu enerjiden yararlanmaya dayanır. Dünyanın yaratılışından bu yana güneş enerjisini sürekli göndererek dünyayı ısıttığı gibi suyu buharlaştırarak su enerjisi, farklı ısıtma sonucu rüzgar enerjisi, deniz akıntısı, dalga, deniz suyu sıcaklık farkı enerjisi, foto sentez sonucu fosil yakıtlar, biyokütle hatta gel-git enerjisinin de ana kaynağıdır. Dünyaya düşen tüm elektro manyetik güneş enerjisinin ( 1600W/m2 ) büyük bir kısmı atmosfer tarafından yansıtılır ve absorplanır. Eğim açısı, gece ve gündüz dikkate alındığında yeryüzünün metre karesine ortalama düşen enerji ( 200 W) tüm enerji ihtiyacımızı karşılayacak kapasitededir. Mevcut teknoloji güneşin ısı etkisinden ekonomik yararlanmaya uygun olup, konut ve sera ısıtması, sıcak su sağlanması yaygınlaşmıştır. Günümüzde İsrail tüm sıcak su ihtiyacının % 65 'ini Güney Kıbrıs % 95 ini Kuzey Avustralya % 40' ını güneş ısıtması ile karşılamaktadır. Bizde de yararlanma gittikçe yaygınlaşmaktadır. Güneş enerjisinden elektrik üretimi ise ya dorudan düşük sıcaklıkta foto voltaik pillerle, ya da güneş enerjisinin dev parabolik merceklerle odaklanarak yüksek sıcaklıkta suyun buharlaştırılması ve termik santraller benzeri elektrik üretimi şeklinde olmaktadır. Son teknikle Fransa'da 2400 C sıcaklığa ulaşılmıştır. Dünya çevresine yerleştirilecek dev bir uyduda elektrik üreterek enerjiyi dünyaya gönderme henüz uzak bir olasılık olsa da uzay araçlarının ve uyduların enerji ihtiyacı foto elektrik etkiye dayalı teknikle karşılanmaktadır. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN YARARLANMA Çevre dostu enerji kaynaklarından yararlanarak enerji ihtiyacının karşılanması en sürdürülebilir kalkınma ve sanayileşmenin ilk ve en önemli basamağıdır. Zira sanayileşme için güvenilir enerjiye ihtiyaç vardır ve çevre en çok enerji Makina Mühendisleri Odası 246 Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri Birçok oyuncak, saat ve hesap makinesi gibi aletin enerjisi de aynı teknikle sağlanmaktadır. Foto voltaik enerji üretimi henüz diğer enerji kaynaklarına göre ekonomik olmasa da fiyatlar oldukça düşürülebilmiştir. 1970 yılında yatırım maliyeti 150 SAV, üretim- satış maliyeti 1 $/ kWh den 1990 yılında 4,5 $ AV ve 12 sent/kWh' e, 2000 yılında 4 $/W ve 10 sent/kWh'e inmiştir. Bu alanda yoğun araştırma ve gelişme devam etmektedir. Alanın öncüleri ABD, Almanya ve Japonya olup, yılda bir milyar dolar civarında harcama yapılmaktadır. Maliyetin büyük bölümü ( % 30 kadarı ) yarı iletken silisyum bedeli ve halen çevrim faktörü % 23 kadardır. Kullanılan silisyum kalınlığının 1-0.1 mm den birkaç mikro metreye indirecek teknolojilerin gelişmesi ile yakın bir gelecekte maliyet doğal gaz düzeyine inebilecektir. 2050 yılında dünya enerji tüketiminin %15'i güneş enerjisi ile karşılanacaktır. Güneş enerjisinden kimyasal ve biyolojik yararlanma ise hızlı büyüyen bitkilerin yetiştirilmesi foto sentez, foto kimyasal tepkimeler, enerji depolanması gibi alanlarda araştırılsa da ekonomik ticari önemleri yoktur. En hızlı büyüyen tropik bitkiler bile güneş enerjisinin ancak % 0.8'inden yararlanabilir. Son yıllarda en hızlı gelişen ve artık ekonomik maliyetlere inen yenilenebilir enerji kaynağı rüzgar enerjisidir. Danimarka artık elektriğinin % 10 unu rüzgar santralleri ile üretmekte, Almanya nükleer enerji yerine rüzgar enerjisine yönelmiştir. 1980 yılında 3000 S/kW olan yatırım maliyeti 2000 yılında 980 $ inmiş, üretim maliyeti ise 20 sentten 5-7 sent/kWh'e kadar düşmüştür. Rüzgar hızının ortalama 5 m/ s olan bölgelerde ekonomik olmaktadır. 20 m /s üzerindeki fırtınalı havalarda ve çok düşük rüzgar hızında çalışabilen ve daha uzun ömürlü rotor ve pervanelerin geliştirilmesi ile maliyetler doğal gaz, hatta linyitten üretilen elektriğin maliyetine inebilecektir. Halen en kötü yanları 0.2- 1 MW civarında küçük kapasiteli üniteler olması, rüzgar olmadığı zaman üretim durması nedeniyle pratik kullanım kapasitesinin kurulu gücün % 35 i gibi maksimum kapasite faktöründe olmasıdır. Jeotermal enerji ve yer kabuğu enerjisinden ( sıcak kayalara bir akışkan göndererek ısıdan yararlanma) yararlanma da yenilenebilir enerji olarak görülebilir. Yüksek sıcaklıktaki Makina Mühendisleri Odası kaynaklar termik santraller gibi elektrik üretiminde kullanılırken, 150 derece altındaki sıcak sular konut ve sera ısıtmasında, sıcak su temininde yararlanılmaktadır. Ülkemiz bu alanda 685 MWh termik ısıtma ile dünya 7. sidir. 20 MW brüt güçlü elektrik üretim santralimiz de vardır. Deniz akıntısı, deniz suyu sıcaklığı ve gel-git enerjisinden elektrik üretimi alanında çalışmalar yapılsa da henüz ekonomik önemleri yoktur. Hidroelektrik potansiyelimizin önemli bir kısmı kullanılmıştır. Artık büyük gollü barajlar yaparak verimli tarım alanları ve tarihsel dokuyu yok eden elektrik üretimi yerine küçük kapasiteli çok sayıda hidroelektrik santralleri daha tercih edilmekte ve önerilmektedir. Ülkemizde de bu tür 40 000 MW bir kapasite mevcuttur. ATIKLARDAN HAMMADDE YARARLANMA OLARAK Çevreye zarar vermeden sanayileşmenin en önemli yolu sanayide doğal hammadde yerine atıkları kullanmaktır. Böylece bir yandan doğal kaynaklar korunurken, diğer yandan çevre atık yükü ve tehlikeli atıklardan korunmuş olur. Ayrıca büyük oranda enerji ve su tasarrufu sağlanır. Günümüzde çöpler artık bir tehlike değil, ucuz hammadde kaynağı olarak görülmektedir. Çöp ve atıkların sanayide yeniden kullanılması ile aynı zamanda büyük kütleli hammadde dış alımı azalacağı için taşıma maliyeti ve trafikten kaynaklanan kirlilik azalacak, bir çok iş alanı açılacaktır. Çöplerin ve atıkların bileşimi çok değişken olup, çöpün kaynağına, ülkelere ve yaşam düzeyine göre değişiklik göstermektedir. Atıkların hammadde olarak sanayide kullanılmasında öncelik atık ve çöpü atıldığı sanayi kuruluşu tarafından mevcut üretim sürecinde ve yeni kurulacak ünitelerin değerlendirilmesidir. Böylece taşıma maliyetinden, çevreye vermesi muhtemel zararlardan ekonomik olarak kurtulunmuş olur. Örnek olarak bir termik santral civarında briket, çimento fabrikası ya da başka bir inşaat malzemesi üreten tesis, demir çelik fabrikası yanına bir çimento fabrikası kurarak kül ve cüruf yerinde yararlı bir ürüne dönüştürülebilir. 247 Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri anlaşılır. Ağaç yerine atık kağıt kullanılmasıyla %20-30 arası enerji %40 su tasarrufu sağlanır. Hava kirliliği %85 su kirliliği %76 önlenir. Bir yağ yada şeker fabrikası yanında bir gübre fabrikası kurularak atıklar değerlendirilebilir. Şehir kanalizasyonu bir çevre kirletici değil, besleyici mineralleri yüksek bir doğal kaynak, doğal gübre olarak kabul edilmektedir. Bu görüş yeni olmayıp, tarih boyunca Çinliler ve Türkler insan dışkısını uzun yıllar en iyi gübre olarak kullanmışlardır. Çin 1981 yılında bile gübre tüketiminin üçte birini bu kaynaktan karşılamıştır. Meksika şehir kanalizasyonunu 50 bin hektar tarım alanını sulayarak bol yiyecek üretiminde kullanılmaktadır. Kanalizasyon atık suları geniş havuzlarda bekletilir, mikroorganizmalar parçalanır, besleyici mineralce zengin su toksik element açısından kontrolden sonra sulamada kullanılabilir. Mezbaha atıkları biriktirilerek havasız biyolojik bozunma ile enerji üretiminde kullanılır, geri kalan atıklardan ise biyolojik gübre olarak yararlanılır. Ancak organik çözücüler ve toksit elementlerin atıklara karışması baştan önlenmelidir. Organik çözücüler depolanıp, damıtılarak tekrar kullanılmalıdır. Brezilya başta olmak üzere Güney Amerika'da şekerli atıklar alkol üretiminde değerlendirilmekte ve alkoller petrol yerine sıvı yakıt olarak taşıtlarda kullanılmaktadır. Japonya buğday ve mısır tüketiminin %70'ini, odunun %50'sini, soyanın %75'ini, petrolün %98'ini ithal etmekte, bu ürünlerin atıklarını da tam değerlendirmektedir. Aynı Japonya 1974 yılında tüm kullandıkları maddelerin %16'sını yeniden kullanırken, dört yıl içinde bu oranı üçe katlamış, 1978 de %48'ini yeniden kullanmaya başlamıştır. Bugün geri dönüşümlü kullanım oranı çok daha yükselmiştir. Kağıt üretiminde yeri dönüşüm oranı %90'ı geçmiştir. Özellikle atık kağıtların değerlendirilmesinde dünya ölçüsünde çok yüksek oranlara ulaşılmıştır. Tayvan 1992 yılı kağıt üretiminin %98'ini, Danimarka %97'sini, Meksika %81'ini ve Tayland %80'ini atık kağıttan karşılamıştır. Kağıt üretimi için dünyada her yıl 4 milyar civarında ağaç kesildiği hesaplanmaktadır. Yine tüm dünyada her yıl 950 000 ton organik klorlu madde 900 000 ton SO2 ve 20 000 ton kloroform kullanıldığı ve atıldığı, yalnız, ABD'nin yılda 300 000 ton kağıt tükettiği düşünülürse kağıdın yeniden kullanılmasının sağladığı yarar daha iyi Makina Mühendisleri Odası ÇEVRE DOSTU ÜRETİM TEKNİKLERİ Çevreyi en çok kimyacılar kimyasal üretim sırasında kirlettiklerinden ve kirlenmiş çevrenin temizlenmesi çoğu kez üretilen ürün değeri üzerinde maliyete neden olduğundan, başta üretim teknolojisi çevreye zarar vermeyecek şekilde planlanmalıdır. Çağdaş çevre anlayışı "kirleten temizlesin" daha da çağdaşı "kimse kirletmesin" dir. Çevre dostu üretimden ne anlamalıyız? Nasıl olmalı? Kimya endüstrisi ya da genel olarak üretim teknolojisi çevreye hiçbir atık bırakmadan, diğer bir ifade ile çevreye zarar verme ihtimali olan atık bırakmadan, üretim sürecinde en az doğal hammadde tüketerek ve en az enerji ile istenen ürünü üretecek şekilde olursa "çevre dostu üretim teknolojisi" gerçekleşmiş olur. Çevre bilincinde alışılan üretim tekniğini ya değiştirerek, yada tamamen yenileyerek doğal kaynakların ve çevrenin en optimum korunması amaçlanmıştır. Hatta çoğu ülkede bu dönüşüm zorunlu hale getirilmiştir. Eskiden sanayileşmenin göstergesi olan "tüten, duman saçan bacalar" bugün geri kalmışlığın göstergesi olmuştur. Basit bir örnekle teknolojide değişimi gösterirsek 100 yıl önce kükürt yakılır ve sülfürik asit üretilirdi. 1980 sonrası ise doğal kükürt yerine diğer üretimler sırasında yan ürün olarak çıkan ve atılması artık yasak olan kükürt bileşikleri kullanılmaktadır. F. Almanya sülfürik asidi şu kaynaklardan üretmektedir: % 44 Petrol ve doğal gazdan ayrılan kükürtle, % 18 pirit, % 24 diğer kükürtlü mineraller (CuS gibi), %13 atık sülfürik asidi iyileştirme ile, %1 hidrojen sülfürden, %10 diğer kaynaklardan. Çevre dostu üretim, bir yandan hammadde ve enerji kaynaklarının azalması ve fiyatlarının çok yükselmesiyle çevre bilinci dışında da zorunluluk haline gelmiştir. Böyle olunca teknoloji, ürün verimi en yüksek olan, en az yan ürün oluşturan ve üretim sırasında en az enerji gerektiren teknoloji ile değiştirilmiştir. Hepimizin bildiği eski çimento fabrikaları oluşan klinkerin büyük bir kısmını baca tozu 248 Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri sanayi ve yerleşim yeri olarak yok etmeden tohum İslahı, çevre dostu gübreleme, bilinçli sulama ile birim alandan alınan verimi artırabiliriz. Bol ürünle açlık çekmeden biz ve hayvanlar yaşamlannı sürdürebilirler, e- Ev, fabrika veya santral için aldığımız suyu kirletmeden yada antarak tekrar çevreye verirsek, özellikle toksik, zehirli maddelerden koruyarak geri verirsek, aynı tatlı sudan defalarca yararlanabiliriz. Hatta suyu alıcı ortama verirken sadece kimyasal ve biyolojik yapısını değil, fiziksel özelliğini (sıcaklık, bulanıklık gibi) de korunmalıdır, f- Jeotermal su kaynaklanndan alman suyun bir enerji-ısı-değiştirici aracılığı ile ısısından yararlandıktan sonra yine yer altına verebiliriz. Doğal dengeyi bozmadan, ardışık öngörülmeyen zararlara yol açmadan doğal dengenin kurulmasını kolaylaştıracak yollan biliyoruz. Örnek olarak göl ve nehirlerde canlı yaşamı tehdit eden azotlu ve fosforlu kimyasal gübreler yerine biyolojik gübreleme, havadan azotlu bağlayan baklagiller gibi ürünleri dönüşümlü yetiştirme, ürün atığını tarlada yakma yerine toprakla kanştırma, zehirli ve toksik boyar maddeler yerine doğal boyama ya da genlerle (renkli pamuk, mısır yetiştirme gibi) değişiklik yaparak özel yetiştirme, toksik maddeyi suya verme yerine ondan kurtararak verimi artırma bilinen yollardır. Özetle tüketmeden, tahrip etmeden kullanmalı, verimi ve ürünü artırarak artandan yararlanmalıyız yani doğa ile birlikte çalışmalıyız. olarak çevreye verir, döner fırın dıştan büyük enerji kaybederdi. Bugün artık en az enerji kaçağı olan ve bacadan hiç ürün kaybetmeden üretim yapan teknolojiyle değiştirilmiştir. Üretim prosesindeki zorunlu atıklar ve yan ürünler de başka bir üretimin girdisi olarak planlanmaktadır. Esasen bu tür entegre üretime kimya sanayi atıklarının depolanma, taşınma, çevreye zarar verdirmeme için önlem almaya zorlanmalanmn getirdikleri mali yük nedeniyle kendiliğinden yönlenmişleridir. Örnek olarak atık sular için arıtma zorunluluğu, çöplerin kamu kuruluşlarınca alınmaması, çöpler için yer bulma güçlüğü üreticiyi atıklarını da değerlendirmeye zorlamıştır. DOĞA VE ÇEVREYE ZARAR VERMEDEN YARARLANMA Doğa, tüm insanların, çevreye zarar vermeden dengeli yaşamını sürdürmesine, uygarlaşmasına hatta sanayileşerek konforlu yaşam düzeyini yükselmesine yetecek kaynaklara ve olanaklara sahiptir. Doğadan aldığımız kadar, yine doğaya kazandırmak koşulu ile, tek yönlü yani dönüşümsüz dengeyi bozmazsak, çevreden aldığımızı yararlandıktan sonra yine aynı özellikte geri verirsek, doğal dengenin kurulmasına imkan ve zaman bırakırsak yine kendi kendini yenileyebilir, eksilen bileşenini telafi edebilir. Basit birkaç örnekle somut hale verirsek; a- Ormandan ağaçları orman dengesini bozmayacak şekilde yaşlananlardan kesebiliriz. Orman yangını riskini azaltabiliriz. İhtiyaçlarımız olan orman ve ağaçlan özel yetiştirebilir, fazla yetişenden yararlanırız. Özel yetiştirilen yılbaşı çamları tipik örnektir. b- Balıklan yumurtlama zamanı avlamaz, yumurtlama alanlannı korur, büyümeden ve toplu ölümlerine neden olmayan tekniklerle avlanırsak, dalyan, göl, tarla balıkçılığı gibi kültür balıkçılığı yaparak, onlan kitlesel üretimle çoğaltırsak bol balık yiyebiliriz. c- Gelişi güzel ve mevsimsiz avlanmayı önler, istediğimiz hayvanları (tavuk, sığır, koyun gibi, deve kuşu, ördek, bıldırcın, sülün, kaz, ceylan, geyik vb.) hayvanları özel çoğaltırsak artan miktarından yararlanabiliriz. d- Orman ve meralan tanm alanı açmak için yok edeceğimize, verimli tanm alanlannı Makina Mühendisleri Odası NÜFUS ARTIŞI Sağlıklı yaşam koşullan gerçekleştikçe, salgın hastalıklar ve mikrop yuvalan yok edilip, çocuk ölümleri azaldıkça, ortalama ölüm yaşı tüm dünyada hızlıca yükselmiştir. Söylendiği gibi 100 yılda dünya nüfusu 6 kat artmıştır. Özellikle doğum kontrolü uygulamayan fakir ülkelerin nüfusları daha çok artmış, BM verilerine göre 40 ülkede nüfusun ikiye katlanma süresi 30 yılın altındadır. Tüm ülkeler Çin benzeri gerekirse, eğitim yanında cezai önlemlerle nüfus artışını sınırlandınhnalıdır. Ülkemizde de hızlı nüfus artışı kalkınmamızı engelleyen önemli etkenlerden biridir. 249 Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri Türkiye Ne Yapmalı? özel teşvikle özendirmelidir. Türkiye dünya ölçüsünde rekabet gücüne kavuşması için her alanda, özellikle aşağıdaki alanlarda araştırma ve teknoloji üretimine yönelmelidir. En büyük kaynağımız olan eğitilmiş insan kapasitesinden en verimli şekilde yararlanmalıdır. 1- Tekstil ve giyim sanayi makineleri imali, tekstil boyalan üretimi, 2- Mobilya imal makine ve tezgahları, ağaçplastik, ağaç-seramik kompozitler üretimi, 3- Kaliteli inşaat ve yapı malzemeleri üretimi, 4- Düşük debili su tribünleri ve hidroelektrik santralleri yapımı, 5- Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri, 6- Bor tuzlannm değerlendirilmesi ve borlu katı yakıtlar, 7- Laboratuar, analiz (tahlil) ve spektral aletler, 8- Tıbbi aletler, ameliyat gereçleri, 9- Haberleşme ile ilgili teknik aletler, elektronik aletler, radyo- televizyon stüdyo cihazlan, 10-Yan iletken teknolojisi, saf silisyum ve silisyum bileşikleri imali, 11-Biyoteknoloji ve genetik mühendisliği alanında araştırmalar, 12-Diğer ileri teknoloji ürünleri üzerine araştırma ve üretimler teşvik edilebilir. Türkiye insan gücü, eğitim düzeyi ve sağlık bilgi uygulama düzeyi, hatta bilimsel kapasitesi gelişmiş ülkeler düzeyindedir. Ancak 1) hızlı nüfus artışı, 2) yetersiz Ar-Ge desteği, 3) teknoloji üretim eksikliği, 4) eski teknoloji kullammı,5) organizasyon ve sistem bozukluğu, 6)merkezi hantal bürokrasi, 7) doğal kaynak (petrol, doğal gaz, altın uranyum, kömür) eksikliği ve hammadde açığı, 8) elverişsiz ve sarp coğrafî yapı (%35 sarp dağlık, %30 çok meyilli) orman azlığı, 9) çoğu bölgelerin kurak karasal iklim kuşağında oluşu, 10) deprem ve erozyon riski yüksekliği, 11) enerji ve finansman yetersizliği hızlı kalkınmamızı engellemektedir. Türkiye'de madencilik gittikçe geriliyor. Madencilik sektörünün GSMH içindeki 1940 yılında %40 payı, 1995'de %1.5'e düşmüştür ( ABD'de %4.2, F. Almanya 4, Kanada %7.5, Avustralya 8.7, SU-Rusya %20). En önemli madenleri krom ve bor yeterli değerlendirilemiyor. Mermer, trona, altın, bakır ve diğer madenlerde de durum aynı. Cam sanayi kumu bile ithal etmekte (Kilyos'daki kaliteli kum, çevre baskısı ile işletilmemekte, Bulgaristan'dan ithal). Çevre bilinci, daha doğrusu çevreci hareket bu alanda doğal kaynaklardan yararlanmayı engeller boyuta ulaşmıştır. ABD ve Avrupa'da şehirlerde kişi başı yeşil alan 20-40 m2 ülkemizde 1-5 m2. Ancak su havzaları, tarım alanlarının (Bornova, Sakarya, Bursa, Ceyhan-Mersin arası) gittikçe artan hızla sanayi ve yerleşim alanı olması önlenemiyor. Yatırım dediğimizin neredeyse %90'ı bina yapımı. Dünyada binalann ortalama kullanım süresi 100-200 yıl olduğu halde ülkemizde bu süre 20-30 yıl. Akkuyu santrali yapılamadı ama idari binaları, lojmanları yıllar önce yapıldı ve çürümeye terk edildi. Nükleer enerjiden dünya yararlanıyor, yenilenebilir diğer enerji kaynaklan ucuzlayıncaya kadar biz de bu enerjiden yararlanmalıyız. Türkiye hızla enerji üretim ve tüketimini yükseltmelidir. Sanayileşmenin ilk şartı sürekli ve güvenilir enerjidir. Özel sektör düşük debili akar sularda küçük HES, rüzgar enerjisi yatırımları, jeotermal kaynaklardan yararlanma, güneş enerjisi ve biyogaz üretim ve tüketimi Makina Mühendisleri Odası KAYNAKLAR 1 - Türkiye Çevre Atlası-1996, T.C. Çevre Bakanlığı Yayın No:4 Ankara 1997. 2- Ullmann Ensiklopaedie der Technischen Chemie, Band 24, 1984. 3- İTÜ Dergisi Özel Çevre Sayısı, 1998 4- Umwelt, Springer VDI Verlag (Aylık derginin 1997 -1999 muhtelif sayıları) 250