tmmob makina mühendisleri odası VII. OTOMOTİV ve YAN SANAYİİ SEMPOZYUMU BURSA EKİM 2001 Yayın No: E/2001/276 tmmob makina mühendisleri odası Sümer Sok. No: 36/1-A Demirtepe—ANKARA Telefon 0-312-2313159-2313164-2318023 Faks 0-312-2313165 e-mail [email protected]. ISBN-975- 395-467-7 BU YAPITIN HAKKI TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI'NA AİTTİR Dizgi: Nevriye GÜNGÖR TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Elmasbahçeler Mah.Sabunevi Sk.Mühendisler İşhanı No: 19/1 16230 Osmangazi/BURSA Telefon Faks e-mail BASKİ Telefon : 0-224-2521190-4 Hat : 0-224-2521194 : [email protected]. Kardelen Ofset Ltd.Şti. : 0-312-435 37 90 TMMOB Makina Mühendisleri Odası VII.Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001 OTOMOTİV SANAYİİ AÇISINDAN PATENT, TASARIM VE MARKA HAKLARININ KORUNMASININ ÖNEMİ Mehmet DEMİROĞLU Türk Patent Enstitüsü 1. GİRİŞ 2. EKONOMİK KALKINMA VE OTOMOTİV SANAYİ Çağımızın gelişmiş ülkelerine bakıldığında, elde edilen iktisadi kalkınmanın ve refah düzeyinin ardında esasen ekonomik gücün olduğu görülmektedir. Ekonomik gücü sağlayan esas unsurların başında, hiç şüphesiz yeni buluşlar ve bu buluşlar sayesinde üretimin artırılması gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında, güçlü ekonomiye sahip olabilmenin yolu, buluşların teşvik edilmesinden ve bu buluşlara dayalı olarak üretilen mal ve hizmetlerin dünya ölçeğinde pazarlanabilmesinden geçmektedir. Buluşlar ve bunların pazarlanması ile ilgili sahiplik haklarının belli sürelerle korunması, ötedenberi genel adı ile "sınai mülkiyet hakları" şeklinde ifade edilmektedir. Sınai mülkiyet haklan içinde patent, tasarım ve marka haklarının korunması konusu, otomotiv sanayii açısından da çok büyük bir önem arz etmektedir. 2. 1. Ekonomik Kalkınma Ülkelerin sanayileşmesinin ve kalkınmışlık düzeylerinin en başta gelen göstergelerinden biri, hiç şüphesiz "otomotiv sanayii" alanında elde edilen gelişmelerdir. Akla gelen en ünlü otomobil markalarını sıralamak, neredeyse günümüzün en gelişmiş ülkelerini sıralamakla aynı anlama gelmektedir. Sanayi toplumu döneminde buluşlara konu olan en önemli alan, otomotiv üretimi ile ilgili faaliyetler olmuştur. Otomotiv sektöründe her geçen gün artan yeni yeni buluşların ve bu buluşlara dayalj ürünlerin adlarının korunması konusu, sınai mülkiyet haklan alanında başlangıçta patent ve marka haklarına verilen önemi de büyük ölçüde artırmıştır. Daha sonraki aşamalarda, otomotiv parçalarının dizaynına verilen önemin artması, endüstriyel tasarım haklarının korunması çalışmalarını da geliştirmiştir. Gelişmiş ülkelerde herhangi bir otomotiv firması, bir yıl içinde yüzlerce patent başvurusu yapabilmekte, tasarım açısından sürekli yeni biçimler geliştirmekte ve dünya ölçeğinde tanınan bir marka imajına sahip olabilmektedir. Neredeyse bütün dünyada koruma sağlanan patent, tasarım ve marka hakları ile, milyarlarca dolar ile ifade edilen katma değerler sağlanmaktadır. Ülkemizin dışa açık sanayileşme stratejisine bağlı olarak, otomotiv sanayiinde sınai mülkiyet haklarının korunmasına ve bu alanda teşvik edilecek buluşlarla patentli ürünler üretilmesine büyük önem verilmesi gerekmektedir. Ekonomik kalkınma, çoğu kez "ekonomik büyüme" kavramı ile de karıştırılabilmektedir. Ancak, genel olarak ekonomi öğretiminde de ifade edildiği üzere, ekonomik kalkınma, bir ülkede topyekün ekonomik standartların yükselmesini ifade etmektedir. Yani, tek tek insanların geçim düzeylerinin yükselmesi, kültürel ve ekonomik yapının giderek düzelmesi, sosyal-siyasal-psikolojik bütün değerlerin daha medeni kabul edilen standartlara göre şekillenmesi ekonomik kalkınmayı ifade etmektedir. Ekonomik büyüme ise, toplum hayatında etkili olan bütün etkenlerin iyileşmesini değilde, belli bir dönemde ülkede yaratılan katma değerlerin artışını ifade etmektedir. Yani, Gayri Safı Milli Hasıla (GSMH)'da sağlanan artışlar, bir ülkenin ekonomik büyümesini göstermektedir. Ancak, ekonomik kalkınmanın önde gelen göstergelerinin başında GSMH artışlarının geldiği de unutulmamalıdır. Ekonomik kalkınmada, ülkelere göre farklı tercihler sözkonusu olsa da, Türkiye özellikle 196O'lı yıllardan sonra planlı bir modeli benimsemiştir. Başlangıçta bağlayıcı nitelikte algılanan planlar, son dönemlerde yol gösterici olarak nitelendirilir olmuştur. Beş yıllık planlarla daha uzun dönemli gelişmeler ve hedefler, yıllık planlar ile de kısa vadeli gelişmeler ve hedefler belirlenmektedir. En son, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı' yapılmış ve buna bağlı olarak 2001 yılı için yıllık program' ve yatırım programı' yürürlüğe konulmuştur. Dünya Bankası'nın 1999 yılı verilerine göre hazırladığı "2001 Dünya Kalkınma Raporu"nda Türkiye, dünyanın 22 nci büyük ekonomisi olarak yer almıştır. Sözkonusu Rapora göre; Amerika Birleşik Devletleri 8.879, Japonya 4.054, Almanya 2.103, Fransa 1.453, İngiltere 1.403, İtalya 1.162, Çin 979, Brezilya 730, Kanada 614, İspanya 583, Hindistan 441, Meksika 429, Güney Kore 398, Hollanda 397, Avustralya 397, Rusya 329, Arjarttin 276, İsviçre 274, Belçika 252, İsveç 237, Avusturya 205, Türkiye 186 milyar dolar GSMH tutarları ile. nüfusu 30 milyondan büyük 207 ülke arasında dünyanın en büyük 22 ekonomisidir. Türkiye, aynı listede 38.000 dolar ile leşmiş ülkelerde iç pazarın doyum noktasına gelmesi yayılmanın başlıca nedenidir. Bu ülkelerde otomobil yoğunluğu her 1.000 kişi için 500-600 adet düzeyine ulaşmış bulunmaktadır. İsviçre'nin en zengin nüfuslu ülke olarak ilk sırada yer aldığı kişi hasına gelir sıralamasında ise 2.900 dolar ile 90 ncı sırada yer almıştır. 2. 2. Otomotiv Sanayii 5 1970'li yıllarda sanayileşen ülkelerde otomotiv sanayiinin kurulması için hükümetler özel teşvik sistemleri uygulamıştır. Yerel sanayinin yüksek gümrüklerle korunması yerinde üretimin gelişmesine yardımcı olmuştur. Türkiye'de de otomotiv sanayii kurulma süreci bu şekilde oluşmuştur. ABD firmaları Avrupa'da ve Japon firmaları Avrupa ve ABD'de bu pazarların ihtiyacına uygun modelleri yerinde üreterek pazarda daha yüksek pay almayı sağlamışlardır. Dünyada üretim yapan çeşitli ülkelere ait firmaların 1998 yılında üretim yaptıkları ülkelere göre dağılımı, otomotiv sanayiinin dünyadaki yayılmasına ilişkin sonuçlan göstermektedir (Kaynak: Uluslararası Otomotiv Üreticileri Derneği, OICA). 2. 2. 1. Tarihi Gelişine Otomotiv sanayii, 1900'lii yılların başında kurulmuştur. Başlangıçta sipariş üzerine ustalar tarafından sürdürülen ve tümü ile kişisel bilgi ve beceriye dayanan üretim yapısı, H. Ford'un ABD'nde geliştirdiği "Kütlesel Üretim" yöntemi ile kısa bir sürede büyük bir sanayi haline dönüştü. Geniş bir pazar olan ABD'nde üretim, kısa sürede çok yüksek adetlere ulaştı. l940'lı yıllarda Avrupa'da gelişen üretim, II. Dünya savaşının başlaması ile gelişmesine ara verdi. Avrupa'da savaşı izleyen yıllarda "Ürün Farklılaşmasına Dayalı Üretim" yöntemi ile pazar isteklerini öne alan bir sistem geliştirildi. Özellikle Almanya başta olmak üzere İngiltere, Fransa ve İtalya'da sanayi yeniden yapılanmaya başladı. Bunun yanında I960'lı yıllardan itibaren ABD firmaları Avrupa'da doğrudan veya yerel firmalarla işbirliği halinde kurdukları tesislerle, yalnız Avrupa pazarına uygun ürünlerin üretimine başladılar. Savaş sonrasında hızla genişleyen Avrupa ekonomisi ve kişi başına gelirdeki artış yanında ulaştırma alt yapısındaki gelişmeler, B.Avrupa otomotiv sanayinin hızla büyümesine neden oldu. 1970'li yıllarda otomotiv sanayiinde bir yandan Japonya'da "Yalın Üretim" ile kaliteyi geliştiren ve maliyeti düşüren yeni bir üretim yöntemi geliştirilirken, ABD ve B.Avrupalı firmalar gelişen pazarlarda yeni yatırımlara giriştiler. Türkiye'nin de içinde bulunduğu bu pazarlar arasında özellikle Meksika, Brezilya ve Arjantin gibi ülkeler yer aldı. ÜLKE FİRMALAR Japonya(8) 8 Yerel Üretici 8.055 ABD (8) 3 Yerel + 5 Japon Üretici 5.554 Almanya (5) 3 Yerel+2 ABD Üretici 5.348 Fransa (2) 2 Yerel Üretici 2.603 Güney Kore (3) 3 Yerel Üretici 1.625 ispanya (5) 2 Fr. +1 Alm. + 2 ABD + 3 Jap. Üretici 2.216 ingiltere (7) 1 Fr. +1 Alm. + 2 ABD + 3 Jap. Üretici 1.748 italya (1) 1 Yerli Üretici 1.378 1998 ÜRETİMİ (1.000) Otomotiv sanayiindeki bu yayılma, gelişmiş pazarların doyması ve özellikle gelişen pazarlardaki yeni yatırım projelerinde son yıllarda meydana gelen artışlar, otomotiv sanayiini önemli bir "Aşırı Kapasite" olgusu île karşı karşıya bırakmaktadır. Otomotiv sanayiinde firma sayısı giderek azalmaktadır. Daha önceki yıllarda 60 dolayında bulunan üretici firma sayısı, özellikle son 10 yıl içinde birleşme veya satın alma yolu ile 20 dolayına inmiştir. Halen firmalar arasında devir veya satın alma yolu ile birleşme süreci devam etmektedir. 1998 yılında Daimler Benz ile Chrysler birleşmesini 1999 yılındaki Ford ile Volvo ve Renault ile Nissan birleşmesi izlemiştir. Japon otomotiv sanayiinin batılı sanayileşmiş ülkelere göre çok daha farklı yöntemlerle üretime başlamaları ve bunu potansiyel pazarların bulunduğu yörelerde gerçekleştirmesi sonucu, özellikle 1980'li yılların ikinci yansında ABD ve AB ülkelerindeki üreticiler, Japon ürünlerine karşı önemli oranda pazar kaybı ile karşılaştılar. Ancak, kısa sürede "Yalın Üretim" tekniklerinin bu firmalarca da geliştirilerek uygulanması ile tekrar eski rekabet güçlerine kavuştular. 1990'lı yılından itibaren uluslararası otomotiv pazarlarında G.Kore ürünleri hızla yayılmaya başladı. 2. 2. 3. Beklentiler Otomobil üretiminin önemli oranda değişiklik gösterdiği 1970-1998 yılları arasında Japonya'nın dünya üretimindeki payı % 15'den % 21'e yükselmiştir. Buna karşılık B.Avrupa'nın payı % 48'den % 38'e ve ABD'nin payı ise % 34'den % 2l'e gerilemiştir. Yakın bir gelecekte taşıt aracının en çok 5 firma ve ana sistemlerin ise 30 firma tarafından üretileceği bugünden iddia edilmektedir. Bu süreç özellikle yan sanayide daha da büyük bir hız kazanmıştır. Yoğun rekabet yanında, Ar-Ge çalışmaları ile teknolojik gelişmelerin giderek daha yüksek maliyete ulaşması, bu gelişmeyi daha da hızlandırmaktadır. 1998 yılı verilerine göre üretimdeki ilk 10 firmanın yıllık 52 milyon adet toplam taşıt aracı üretimindeki payı % 72 ve 20 firmanın 2. 2. 2. Günümüzdeki Durum Otomobil üretiminin sanayileşmiş ülkelerden diğer ülkelere yayılmasında çok değişik faktörler rol oynamaktadır. Sanayi- 12 p;ıyı ise % 91 oranındadır. Otomobil üretimindeki paylar ise sırası ile % 78 ve % 99 değerindedir. İlk 10 firma arasında 3 ABD, 3 Japon, 1 Alman, 2 Fransız ve I İtalyan firması yer almaktadır. Otomobil üretimi, toplam motorlu taşıt üretiminin % 7 Tini oluşturmaktadır (Kaynak: OICA). FİRMALAR OTOMOBİL UR. (1.000) TOPLAM ÜRETİM (1.000) 7.582 GM 5.090 FORD 3.600 3.970 4.506 6.556 4.928 1.925 2.303 2.089 2.219 1.943 1.830 4.512 2.696 2.620 2.328 2.283 2.247 TOYOTA-DAIHATSU VOLKSVVAGEN DAİMLER CHRYSLER FIAT NISSAN HONDA RENAULT PSA 4.809 Otomotiv sektöründe geleceğe yönelik önemli gelişmeler beklenmektedir, otomotiv sanayiinin teknolojik olarak gelişmiş bir sanayii olmasına rağmen, halen önünde değişen pazar ve rekabet koşulları nedeni ile önemli bir gelişme potansiyeli bulunmaktadır, bu potansiyel, gelişmiş pazarlarda yeni model-yeni teknoloji, gelişen pazarlarda ise kapasite ve bu pazarlara uygun araç üretimine ilişkin yatırımları gerektirmekledir. 2005 yılı için üretimin % 20 artacağı tahmin edilmektedir. Bu üretim artışı AB, K.Amerika ve Japonya'da düşük oranda kalacak, buna karşılık G.Kore başta olmak üzere D.Avrupa, G.Amerika ile Asya-Pasifık bölgesinde daha yüksek üretim artışı görülecektir. Gelecekteki gelişmelerin üreticiler ve pazar açısından başlıca nitelikleri, kısaca; üretim giderek belirli şirketlerde yoğunluk kazanacaktır, yeni ürün geliştirmede yerel ve küresel yöntemlerin üstün olan yönleri kullanılacaktır, şirketler arasında ortak Ar-Ge projeleri ile birlikte ana ve yan sanayi arasında ortak proje ve ortak üretim uygulamaları yaygınlaşacaktır, Ar-Ge ve insan gücü eğitimi amacı ile ulusal ve bölgesel düzeydeki "Devlet Yardımları" fonları ile hükümetlerin ve ekonomik birliklerin bu projelere destekleri artarak devam edecektir, yan sanayi ile işbirliğini daha da artıracak ve üretim giderlerini azaltacak çalışmalara ağırlık verilecektir, değişen ve giderek küreselleşen çevre ve güvenlik standartlarına uyum amaçlı teknolojiler gelişecektir, ulusal veya bölgesel belgelendirme yolu ile ticaretin kısıtlanması engellenecektir, şeklinde özetlenebilir. Pazarda müşterinin önemi ve hakimiyeti giderek daha da artacak, özellikle doymuş pazarlarda yeni ürünler büyük önem iaşıyacaktır. Geleneksel otomobiller yerine hafif ticari araçların pazarında gelişmeler olacak, İnternet'den yararlanarak sa- tış uygulaması hızla artacaktır. Türkiye'deki otomotiv sanayiinin durumu tartışılırken, dünya otomotiv sanayiinin gerçekleri daima göz önünde bulundurulmalıdır. Firmalar, "Dünya Otomobili" felsefesini yürürlüğe koyarak tasarım ve üretim hazırlık saflıasındaki süre ve maliyetleri önemli ölçüde azaltmaktadırlar. Yatırımcı firmalar gittikleri ülkelerde yeniden yan sanayi arayıp geliştirmek yerine araçların ilk geliştirmesine katılmış olan yan sanayii firmalarının kendilerini takip etmelerini ve gittikleri ülkelerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarını talep etmektedirler. Bütün bu süreç içinde yan sanayi firmalarının sorumluluğu giderek artmaktadır. Yan sanayi firmaları, ana sanayicilere paralel olarak teknolojiye, insan kaynaklarına, bilgiye ve kalite eğitimine daha fazla yatırım yapacak ve tasarım, projelendirme, geliştirme yükümlülükleri alacaklardır. Firmalar, yenilikler ve rekabette avantajı sağlayacak iyileştirmeler için Ar-Ge, motor, süspansiyon ve fren sistemleri gibi sistem bileşenlerini elektronik olarak kumanda etmek üzere yüksek teknoloji ve softvvare yatırımlarına önem vermek zorunda kalacaklardır. 2. 3. Otomotiv Sanayi Katma Değeri Son 5 yıllık istatistiklere bakıldığında, Türkiye'de otomotiv sanayi firmalarının üretim adetleri aşağıdaki gibi olmaktadır (Kaynak: Otomotiv Sanayii Derneği, OSD). YILLAR 1996 OTOMOBİL ÜRETİMİ 207.757 TOPLAM ÜRETİM 1997 242.780 399.917 1998 239.937 405.002 1999 222.041 325.297 2000 297.476 468.381 329.337 Otomotiv sanayiinde 1999 yılı sonuçlarına göre dünya üretiminin sadece otomobil için 40 milyon adet'1 düzeyinde olduğu düşünülürse, ekonomik darboğazlardan da etkilenerek yıllara göre ciddi dalgalanmalar gösteren Türk otomotiv sanayiinin yeterli düzeyde gelişme gösteremediğini söylemek mümkündür. OSD üyesi firmaların yıllık ciro verilerine göre, otomotiv sektöründeki üretim değeri 1993 yılında rekor bir artış göstererek 5.5 milyar dolara yükselmiş, sırasıyla 1994 yılında 2.3 milyar dolar, 1995 yılında 3.9 milyar dolar, 1996 yılında 4.4 milyar dolar, 1997 yılında 5.6 milyar dolar, 1998 yılında 5 milyar dolar düzeylerinde gerçekleşmiştir. Toplam üretim değeri 1997 yılında 5.6 milyar dolar ile en yüksek düzeye ulaşmıştır. Taşıt araçları imalat sektöründe mevcut üretim kapasitesi ile ekonomiye katkılar, % 80 kapasite kullanımı ve % 60 yerli parça kullanımı sağlanması halinde aşağıdaki düzeylerde gerçekleşebilecektir7. EKONOMİYE KATKILAR Üretim Değeri Katma Değer 3.200 Vergi Ödemesi 2.000 Yatırım Harcamaları İhracat Dövizi 3. SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI ABD DOLARI (Milyon) 8.000 3. 1. Sınai Mülkiyet Hakları Birleşmiş Milletlerin 16 uzman kuruluşundan biri olan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO), eserler ve ürünler üzerindeki hakların korunması ile ilgili en üst düzeyde uluslararası bir kuruluştur. Bu Kuruluşdaki Latince bir Kitabede; 800 2.400 "İnsanın yaratıcı gücü, bütün buluş ve sanat ürünlerinin kaynağıdır. Bu eserler, insan hayatını yaşamaya değer kılan bir güvencedir. Buluşlar ve sanat eserlerinin korunmasını sağlamak, dikkatle izlenmesi gerekli bir devlet görevidir." sözü yer almaktadır. Otomotiv sektörünün bu düzeyleri yakalaması halinde, 100 lıin kişiye doğrudan ve 500 bin kişiye de dolaylı istihdam sağlaması mümkündür. Otomotiv yan sanayii, gerekli teknoloji alt yapısına sahip olmakla birlikte halen bu potansiyelin ancak % 30'unu kullanabilmektedir. 1998 yılı ortalaması olarak dünyada kişi başına 95 otomobil düşerken, Türkiye'de bu değer 60 dolayındadır. Türkiye'nin kişi başına milli geliri aynı düzeyde olan ülkeler seviyesine ulaşmak için bile yıllık otomobil talebinin 800 bin - 1 milyon dolayında olması gerekmektedir. Potansiyel talebin gerçekleşmesi halinde, Türkiye otomotiv pazarının hacmi önümüzdeki 5-6 yıllık dönem sonunda yıllık 10 milyar dolar düzeyine ulaşacaktır. 2000 yılı ilibariyle 200 milyar dolar (199.8)8 düzeyinde hesaplanan Türkiye'nin GSMH'sı ile kıyaslandığında, otomotiv sanayi katma değerinin genel ekonomi içinde % 5 düzeyinde bir paya sahip olabileceği ortaya çıkmaktadır. İnsan zekası ile ortaya konan yeni eserler ve ürünler üzerindeki hakların tanımlanmasında, zaman içinde çeşitli kavramlar kullanılmıştır. Türk hukukunda genel olarak "gayrimaddi haklar" içinde ifade edilen bu hakların; bilim, edebiyat, sanat, kültür gibi alanlarla ilgili olanlarına "fikri haklar", üretim ve ticaret gibi alanlarla ilgili olanlarına ise "sınai haklar" denilmektedir. Bu gün gelinen noktada, 1967 yılında kurulan ve 1970 yılında yürürlüğe giren 175 üyeli WIPO'nun tanımlaması, en genel başlığı "Fikri Haklar" şeklinde ifade etmektedir. Bu tanıma göre Fikri Haklar, "eser sahibinin hakları (copyright)" ve "sınai haklar" şeklinde iki ana gruba ayrılmaktadır. Türkiye'de potansiyel talebin reel talebe dönüşmesinde en önemli engel, otomobil satışlarına uygulanmakta olan yüksek satış vergileridir. Avrupa ülkelerinde % 20'ler dolayında bulunan satış vergileri, Türkiye'de en küçük otomobillerde bile "n 48-50'ler dolayında bulunmaktadır9. Türkiye'de motorlu kara taşıtlarının sayısı 1999 yılı sonu itibariyle, 4 milyonu olomobil olmak üzere 6.6 milyon adede ulaşmıştır10. 2000 yılı verilerine göre de, trafikteki araç sayısı 528 bin düzeyinde arlış göstermiştir". Buna göre, toplam araç sayısının 7 milyonu aştığı, otomobil sayısının ise 4.5 milyona yaklaştığı anlaşılmaktadır. Sınai haklar kavramı kısaca sınai mülkiyet haklarını ifade edecek şekilde de kullanılmaktadır. Ancak, WIPO'nun tanımlamasına göre sınai hakların içinde ticaret unvanı, işletme adı ve yeni bitki çeşitleri ile ilgili haklar da yer almaktadır. Sınai mülkiyet haklarının korunması ile ilgili çalışmalar 1994 yılına kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde bulunan Sınai Mülkiyet Dairesince yürütülmüş olup, bu tarihten sonra özerk bir yapı ile yine bu Bakanlığa bağlı olarak 24.06.1994 tarih ve 544 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulan Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından yürütülmektedir. TPE'nin çalışma alanı olan sınai haklar, "üretimi ve ticareti yapılan mallar üzerindeki sahiplik haklan" anlamında, geçmişten bu güne "sınai mülkiyet hakları" şeklinde tanımlanmaktadır. Otomotiv sanayiinin ekonomideki yeri, özellikle dış ticaret dengesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Türkiye'de ö/.ellikle 1996 yılından itibaren otomobil ithalatının hızla artış yaptığı görülmüştür12. DİE tarafından düzenlenen dış ticaret istatistiklerinde "Taşıt Araçları ile Bunların Aksam ve Parçaları" grubunda 87.00 GTİP ile gösterilen verilere göre, 2000 yılında motorlu taşıt araçlarında ithalat 3.4 milyar dolar, ihracat ise 1.1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu grupta 1999 yılma göre ihracat % 15 artarken, ithalat % 200 artmıştır. Türkiye'nin toplam olarak 2000 yılı ihracatının 27.2 milyar dolar, ithalatının ise 53.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği, buna göre de 1999 yılında % 65 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının 2000 yılında % 51 'e düştüğü13 dikkate alınırsa, otomotiv sanayinin Türkiye'nin dış ticaret dengesi açısından önemi daha iyi kavranmaktadır. Günümüzde, TPE'nin kuruluşu sonrasında yapılan mevzuat düzenlemeleri ile koruma sağlanan sınai mülkiyet haklan; Patentler, Faydalı Modeller, Markalar, Coğrafi İşaretler, Endüstriyel Tasarımlar, Entegre Devrelerin Topografyaları, şeklinde sınıflandırılmaktadır. 3. 1. 1. Patentler ve Faydalı Modeller Patent, buluşlar için tanınan bir hak korumasıdır. Patent verilerek koruma altına alınacak buluşların, yeni olmak, tekniğin 14 bilinen durumunu aşmak ve sanayiye uygulanabilir olmak şeklinde ifade edilen Uç temel özelliği taşıması gerekmektedir. Bu özellikleri taşıyan buluşlar üzerindeki hakların korunması için buluş sahiplerine verilen belgeye de patent denilmektedir. Patent sözcüğü, üçüncü bir anlam olarak, sınai mülkiyet haklarının tamamını da ifade etmektedir. Bu yönü ile, bütün sınai mülkiyet konulan ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere kurulan ofis ya da enstitüler, genellikle "Patent Enstitüsü / Ofisi" şeklinde isimlendirilmektedirler. Coğrafi işaret, bir ürünü belirgin özelliği ve şöhreti itibariyle ait olduğu yöre veya alan ile birlikte niteleyen ve bu nitelikleriyle beraber koruma sağlayan bir sınai hak türüdür. Coğrafi işaretler, menşe adı ve mahreç işareti olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadırlar. 3. 2. Sınai Mülkiyet Hakları Koruması ve Otomotiv Sanayi 3. 2. 1. Sınai Mülkiyet Hakları Korumasının Gelişimi14 Patent haklan, incelemesiz patentlerde 7 yıl, incelemeli patentlerde ise 20 yıl süre ile korunurlar. Bu süreler uzatılmaz ve yenilenmez. Ancak istenirse, gerekli şartları taşıyan incelemesiz patentler incelemeli patente çevrilebilir ve korunma süreleri bu yolla 20 yıla uzatılabilir. Faydalı model belgesi, tekniğin bilinen durumunu aşmak kriterini taşımayan, yani yeni ve sanayiye uygulanabilir olan buluşlar üzerindeki hakların korunması amacı ile verilmektedir. Bu belge ile sağlanan hak korumasının süresi de 10 yıldır. Yeni eserlerin ve ürünlerin sahiplerine bazı ayrıcalıklar tanınması, Roma Hukuku dönemine kadar dayanmaktadır. 17 nci ve 18 nci yüzyıllarda yaşanan gelişmelerle sanayi alanında yeniliklerin hızlanması, 19 ncu yüzyılın ikinci yarısında sınai mülkiyet haklarının korunması fikrini de gündeme getirmiştir. Bu alandaki ilk uluslararası sözleşme, 23 Mart 1883 tarihinde Paris'te imzalanmıştır. Sınai mülkiyet haklarının anayasası olarak kabul edilen Paris Sözleşmesine, Türkiye de dahil olmak üzere 160 ülke üye bulunmaktadır. 3. I. 2. Endüstriyel Tasarımlar Dünyada patent sisteminin tarihçesine bakacak olursak, 1474'de Venedik (İtalya)'te, I624'de İngiltere'de, 1790'da ABD'de, 1791'de Fransa'da, 1815'de Rusya'da, I877'de Almanya'da, 1879'da Osmanlı'da (İhtira Beratı Kanunu). 1885'de Japonya'da konu ile ilgili düzenlemelerin yürürlüğe konulduğunu görmekteyiz. Dünyada marka sisteminin tarihçesinde,başlangıçta Ortaçağ Avrupasında birtakım düzenlemelerin olduğu bilinmekle birlikte, 1857'de Fransa'da, 1870'de ABD'de,1871'de Osmanlı'da (Alameti Farika Nizamnamesi), 1874'de Almanya'da, 1875'de İngiltere'de, 1884'de Japonya'da konu ile ilgili düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir. Endüstriyel Tasarımlar konusunda ise, 1711 'de Fransa, 1787'de İtalya ve İngiltere, I842'de ABD'de, I876'da Almanya, 1888'de Japonya düzenlemeler yapmıştır. Türkiye'de, ancak TPE'nin kuruluşu sonrasında 1995 yılında bu alanda düzenleme yapılabilmiştir. Endüstriyel tasarım, bir ürünün tamamında veya bir bölümünde ayırdedici nitelik taşıyan ve yeni olan süsleme, şekil verme, renklendirme \€ esneklik sağlama gibi insan duyuları ile algılanabilen çeşitli özellikler için sağlanan bir sınai hak korumasıdır. Endüstriyel tasarımlarda, ayırdedicilik ve yenilik iki önemli özelliktir. Bu özelliği ile endüstriyel tasarımlarla sağlanan koruma, bir yönü ile patentler ve faydalı modellerle sağlanan korumaya, diğer yönü ile ise markalar ve coğrafi işaretlerle sağlanan korumaya benzemektedir. Yani, endüstriyel tasarımlarla sağlanan korumayı, diğer iki tür sınai hak koruması arasında bir yerde değerlendirmek mümkündür. Bu koruma, bazı ülkelerde patentlerle ile ilgili korumaya, bazı ülkelerde ise markalarla ilgili korumaya daha yakın ele alınmaktadır. Endüstriyel tasarımların tescil yolu ile koruma süresi 5 yıldır, ancak 5'er yıllık yenilemelerle bu sürenin en fazla 25 yıla kadar uzatılması mümkün bulunmaktadır. Ülkemizde sınai haklar alanında ilk olarak, markalarla ilgili 1871 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ve patentlerle ilgili 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu Fransız mevzuatından tercüme yapılmak suretiyle çıkarılmıştır. Osmanlı'dan devralınan bu mevzuat, zaman içinde yapılan bazı ilave değişiklik ve düzenlemelerle 1995 yılına kadar uygulanmıştır. Alameti Farika Nizamnamesinde 1872, 1888 ve 1955 yıllarında ek ve değişiklikler yapılmış, 1965 yılında çıkarılan 551 sayılı Markalar Kanunu bu Nizamnameyi yürürlükten kaldırmış ve 1995 yılına kadar uygulanmıştır. İhtira Beratı Kanunu ise 1995 yılına kadar uygulanmıştır. Entegre devrelerin topografyaları, elektrik devreleri ve elemanları ile oluşturulan ürünler ve biçimleri için sağlanan bir sınai hak korumasıdır. Elektronik ve bilgi işlem alanında yaşanan gelişmelerle daha fazla gündeme gelmiştir. Ancak, Türkiye'de gerekli mevzuat hazırlıkları henüz tamamlanamadığından, şimdilik bu konu ile ilgili bir hak koruması sağlanamamaktadır. 3. 1.3. Markalar Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırdetmeyi sağlayan sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, kişi adları ve her türlü işaretlerdir. Markalar, kullanım amaçlarına göre ticaret markalan, hizmet markalan, ortak markalar ve garanti markaları kavramları ile de ifade edilmektedir. Marka tescili yolu ile sağlanan hak korumasının süresi 10 yıldır, istendiğinde bu sürenin 10'ar yıllık dönemler halinde yenilenmesi mümkündür. 3. 2. 2. Sınai Mülkiyet Hakları Korumasında Türkiye'nin Genel Durumu Sınai mülkiyet haklarının korunması açısından Türkiye'nin durumu, konu ile ilgili genel istatistiklerin görülmesi ile daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye'de, patent/faydalı model ve endüst- 15 riyel tasarımlardan ziyade, marka başvuru ve tescil sayılarının ilaha fazla yoğunluk arzettiği görülmektedir. Türkiye'deki patent, faydalı model, endüstriyel tasarım ve marka hakları ile ilgili başvurulara ve tescillere ilişkin istatistikler aşağıdaki 11 tablolarda yer almaktadır . T Ü R K İ Y E ' D E P A T E N T BAŞVURULARI VE T E S C İ L EDİLEN PATENT SAYILARI BAŞVURU SAYISI Yerli Yabancı Yıllar TESCİL SAYISI Yerli Yabancı Toplam Toplam 1995 178 1.520 1.698 60 703 763 1996 187 718 905 47 554 601 1997 210 1.329 1.539 7 451 458 1998 214 2.279 2.493 32 767 799 1999 273 2.755 3.028 33 1.084 1.117 2000 229 2.940 3.169 25 1.089 1.114 TÜRKİYE'DE FAYDALI MODEL BAŞVURULARI VE TESCİL SAYILARI Yıllar 1995 1996 1997 1998 1999 2000 BAŞVURU SAYISI Yabancı Yerli Toplam 34 37 178 -> 181 J II 224 213 299 281 18 9 317 308 29 376 347 TESCİL SAYISI Yerli Yabancı Toplam 113 4 117 141 9 150 160 11 171 146 4 150 TÜRKİYE'DE ENDÜSTRİYEL TASARIM BAŞVURULARI VE TESCİL SAYILARI Yıllar 1995 1996 1997 1998 1999 2000 BAŞVURU SAYISI Yabancı Toplam Yerli 27 1.533 1.506 164 1.810 1.646 1.956 2.141 185 2.049 1.829 220 1.695 242 1.937 259 2.2552 2.294 TESCİL SAYISI Yerli Yabancı 387 26 1.521 165 1.786 182 1.736 207 1.592 242 1.923 249 Toplam 413 1.686 1.968 1.943 1.834 2.172 TÜRKİYE'DE YILLARA GÖRE MARKA BAŞVURULARI VE TESCİL SAYILARI BAŞVURU SAYISI TESCİL SAYISI Yıllar Yerli Yabancı Toplam Yerli Yabancı Toplam 1995 12.650 3.248 15.898 7.581 2.873 10.454 1996 15.652 4.515 20.167 9.400 3.345 12.745 1997 15.908 4.803 20.711 7.684 2.943 10.627 1998 14.470 4.982 19.542 5.429 2.035 7.464 1999 17.837 5.855 23.692 12.166 5.821 17.987 2000 20.944 7.688 28.632 10.434 5.337 15.771 16 WIPO'nun yayınladığı verilere göre, toplam patent başvurularının Japonya'da 400 binli, ABD'nde 300 binli, Almanya'da 200 binli, hatta Türkiye'nin aynı gelişme grubunda yer aldığı çoğu ülkelerde dahi 50-100 binli rakamlarla ifade edildiği düşünülürse.ülkemizin patent hakları başta olmak üzere sınai mülkiyet hakları açısından yeterli gelişmeyi gösteremediği orlaya çıkmaktadır. vererek ülkemize özgü buluşlar yapmak ve modeller geliştirmek suretiyle, patent/faydalı model ve endüstriyel tasarım haklarının korunmasında önemli düzeyde gelişme kaydedilmesi gerekmektedir. 3. 2. 4. Sınai Mülkiyet Hakları Korumasında Maliyetler Ülkemizde sınai mülkiyet haklarının tescil yolu ile korunması için TPE nezdinde yapılması gereken masraflar, diğer ülkelerle kıyaslandığında çok düşük düzeylerdedir. Patent tescili için yapılacak harcamalar seçilecek sisteme ve araştırmainceleme kuruluşuna bağlı olarak 600 milyon lira ile 3 milyar lira arasında değişmekte, marka tescili için yapılacak harcamalar 200 milyon lira civarında, endüstriyel tasarım tescili harcamaları ise çok daha düşük düzeylerdedir. EPO nezdinde yapılacak bir başvuru ile alınacak olan bir Avrupa Patenti'nin maliyeti 30 bin EURO düzeylerine yaklaşmaktadır. Marka ve endüstriyel tasarım hakları için diğer gelişmiş ülkelerde yapılacak tescil masrafları da, yine Türkiye'den çok daha yüksek düzeylerdedir. 3. 2. 3. Sınai Mülkiyet Hakları Korumasında Otomotiv Sanayii Sınai mülkiyet hakları ile ilgili koruma başvurulan, uluslararası anlaşmalarla kabul edilen esaslara göre belli sınıflara dahil edilirler. Otomotiv sanayi ile ilgili olan patent başvuruları B60, endüstriyel tasarım başvuruları 12-08, marka başvurulan ise 12 kodlu sınıflara dahil edilirler. Türkiye'de 1995 yılından itibaren motorlu taşıt araçları ile ilgili sınıflarda yapılan ya16 pılan başvurular şu şekildedir . BAŞVURULAR Patent Faydalı Model Endüstriyel Tasarım Marka 1995 1996 1997 • 1998 1999 2000 72 2 70 8 80 12 94 20 113 16 93 28 5 1 4 6 5 6 766 860 945 752 1035 Türkiye'de, özellikle gerçek kişilerin buluşlarını ve ihracata konu ürünlerin markalaşmasını teşvik etmek üzere yürürlüğe konulan bazı destekler de bulunmaktadır. Dış Ticaret Müsteşarlığınca yürütülmek üzere bu konuda iki tebliğ çıkarılmıştır. Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu'nun 27 Şubat 1998 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 98/3 sayılı Tebliği21 uyarınca; gerçek kişilerin patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescil harcamalarının % 75'i belli esaslar dahilinde geri ödenmektedir. Yine, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu'nun 29 Ocak 2000 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 2000/3 sayılı Tebliği22 uyarınca da; Türk iirünlerinin yurtdışında markalaşması, tanıtım ve tutundurulması ile Türk malı imajının yerleştirilmesine yönelik faaliyetlerin desteklenmesi amacıyla, yurtdışı masrafların 50 bin dolar ile 300 bin dolar arasındaki bir kısmı belli esaslar dahilinde ilgili firmalara ödenebilmektedir. 1.061 Türkiye'nin de Ol Kasım 2000 tarihinden itibaren üyesi olduğu Avrupa Patent Ofisi (EPO)'ne motorlu taşıtlarla ilgili yapılan başvuruların 1997 yılında 2.250, 1998 yılında 2.638, 1999 yılında ise 3.066 (toplam başvuruların % 3.4'ü) 17 olduğu dikkate alındığında, ülkemizin bu alanda da kayda değer bir gelişme gösteremediği görülmektedir. ABD'nde en fazla patent başvurularının sıralandığı listeye göre11*, en üst sırada yer alan bir firmanın yaptığı patent başvurusu 2.886'dır. Alman otomotiv firmalarından BMW firmasının ABD'nde 24 kayıtlı patenti bulunmakta19, EPO'ne kayıtlı patentleri ise yüzlerle ifade edilmektedir. Taşıt aracı üreticisi firmaların dünya-sıralamasında BMW firması 834.628 adet ü20 retimle 15 nci sırada yer almakta , 8.114.357 adet üretimle GM firmasının birinci sırada olduğu listede BMW'den önce sırasıyla; GM, Ford, Toyota-Daihatsu, Wolkswagen, Daimler Chrysler, PSA, Nissan, Fıat-Iveco, Renault-Dacıa-Samsung, Hyundai-Kia, Honda, Mitsubishi, Suzuki-Maruti ve Mazda firmaları yer almaktadır. Sözkonusu firmaların patent başvuru ve tescil sayıları da, üretim hacimleri ile orantılı olarak daha da artmaktadır. Sınai mülkiyet haklarının tescil yolu ile koruma altına alınmasında, karşılaşılabilecek maliyetler yanında,yararlanılabilecek teşviklerin de bilinmesi önemlidir. Bütün dünyada, gerçek kişi buluşçulann teşvik edilmesine büyük önem verilmektedir. Türkiye, gerçek kişi buluşçular yanında, ihracata yönelik üretim ve ticaret açısındanda teşvik tedbirlerini önemli ve gerekli görmektedir. Ancak, ülkemizin istenen hedeflere ulaşabilmesi bakımından bu tür tedbirlerin daha da geliştirilmesi gerekmektedir. 4. GENEL DEĞERLENDİRME Otomotiv sanayii firmalarının kendi ülkelerinde ve diğer ülkelerle uluslararası nitelikteki kuruluşlar nezdinde yaptıkları başvurular benzer özellikler göstermekte, üretim ve ticaret yapılan bütün ülkelerde patent, tasarım ve marka haklarının öncelikle tescil yolu ile koruma altına alınmasına çok büyük önem verilmektedir. Türkiye ile ilgili bilgilerden de anlaşılacağı üzere, ülkemizde bu konunun öneminin yeterince kavrandığı söylenemez. Özellikle, Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık Günümüz dünyasında ülkelerin sürdürülebilir bir kalkınmayı yakalayarak gelişebilmelerinin yolunun yeni buluşlardan ve bu buluşlara dayalı üretim artışı ile dünya çapında ticaret yapabilmekten geçtiği artık tartışma götürmez bir gerçektir. Bu hedefi yakalayan ülkelerde faaliyet gösteren uluslararası firmalar, sadece dünya ölçeğinde mal ve hizmet pazarlayarak değil,, sahibi oldukları patent, marka ve endüstriyel tasarım 17 gibi sınai haklar için verdikleri lisans ve devir gibi yollarla da ülkelerine önemli düzeyde katma değer sağlamaktadırlar. Matta, Türkiye gibi gelişmekte olan çoğu ülkeler, uluslararası firmalar için yaptıkları fason üretimlerde, işçilik gibi işler için aldıkları ücretler yolu ile lisans gibi haklar için yapılan ödemelerin çok altında bedeller almaktadırlar. Avrupa Birliği'nde sınai haklar artık yalnızca uzmanların ilgi alanına giren karmaşık bir konu olarak görülmemekte, Topluluk içinde büyüme açısından önemi olan stratejik bir mesele 27 olarak algılanmaktadır . Ülkemizin de gelişmiş ülkeler safında yer alabilmesi için, önemli bir katma değere sahip olan otomotiv sanayii başta olmak üzere, öncelikle üretime yönelik buluşların teşvik edilmesi ve elde edilecek hakların ulusal ve uluslararası düzeyde sağlayacağı avantajların yeterince bilinmesi gerekmektedir. Dünya ölçeğinde üretim ve ticaret yapabilmek açısından, sınai mülkiyet haklarının ilgili ülkelerde tescil yolu ile korunması gerektiği artık herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu alandaki haklarını tescil ettirerek koruma altına almayan firmalar, iç ve dış pazarlarda çok büyük sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Bütün bunlar göstermektedir ki,ülkelerin zenginliğinin ve ekonoınik olarak gelişebilmelerinin yolu,sınai mülkiyet hakkına bizzat kendilerinin sahip oldukları ürünleri üretmeleri ve bu ürünlerle hakları dünya ölçeğinde pazarlayabilmeleridir. Bu hedefi yakalayabilmenin yoluda, hiç şüphesiz araştırma geliştirme (Ar-Ge] faaliyetlerine ağırlık vermekten geçmektedir. Çağımızın gelişen perspektifleri ışığında, belli büyüklüğe ulaşan firmaların, araştırma geliştirme faaliyetlerini ön plana alarak ulusal ve uluslararası düzeyde patent ve tasarım hakkı elde etmeye çalışmaları ve özellikle de markalaşmaya daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. Türkiye rakip ülkelerle karşılaştırıldığında kişi başına Ar-Ge 2 harcaması en düşük ülke konumundadır. UNICE "nin 1999 Yılı Kıyaslama Raporu'na göre ülkemizde !997'de Ar-Ge harcamasına kişi başına 6 Euro ayrılmış; buna karşılık AB'de ortalama 175 Euro sarfedilmiştir. Belirtilen harcama düzeyi İsveç'te 391 Euro olmuştur. 1996 yılında OECD iş dünyasının araştırma ve geliştirme harcamaları 300 milyar dolar ile en üst seviyesine ulaşmıştır. Ford, Siemens,IBM ve Microsoft gibi büyük imalat ve hizmet sektörü firmaları,yenileşmenin sadece bir parçası olan Ar-Ge'ye bir yılda milyarlarca dolar harcamaktadır. Ar-Ge harcamaları, yenileşmenin toplam maliyetinin sadece bir bölümüdür. İmalat sanayiinde Ar-Ge harcamaları yenileşme ile ilgili bütün harcamaların yaklaşık 1/3'ü ile 'A'si arasında değişmektedir. ABD'de gerçekleştirilen anketler, firmaların Ar-Ge'ye başlayıp tamamlama sürelerinin 1993 yılında 18 ay iken, 1998'de bu sürenin 10 aya düştüğünü göstermektedir. Firmalar, üniversiteler, araştırma enstitüleri ile ve hatta rekabetçileri ile birlikte ortak çalışmalar yürütürler. Otomotiv sektörü, havayolları, telekomünikasyon ve perakendecilik gibi birçok alanda kurulan bilgi ağları ve birleşmeler bi'gün artık evrensel bir nitelik kazanmıştır24. KAYNAKÇA [I] 05.07.2000 tarih ve 24100 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete. [2] 15.11.2000 tarih ve 24231 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete. [3] 05.01.2001 tarih ve 24278 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete. [4] Hürriyet Gazetesi, 01 Mayıs 2001, Sf.8. [5] DPT, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Karayolu Taşıtları İmalat Sanayi Özel Iht. Kom. Raporu, sf. 52-61. [6] http/www.osd.org.tr/dünya.htm [7] DPT, a.g. Özel İht. Kom. Raporu, sf. 18, 32. [8] Maliye Bakanlığı, Kamu Hesapları Bülteni, Temel Ekonomik Büyüklükler, http/www.muhasebat,gov.tr [9] DPT, a.g. Özel tht. Kom. Raporu, sf. 17. [10] DİE, Motorlu Kara Taşıtları İstatistikleri 1999, sf. 2. [II] http/www.die.gov.tr [ 12] http/w\vw.osd.org.tr/osdhaber.htm [ 13] Hürriyet Gazetesi, 06 Mart 2001 /'İhracatta Rekor Beklentisi". [14] Mehmet DEMİROGLU, "Sınai Mülkiyet Haklan ve Korunması". "Yaklaşım" Derg. Eylül 2000, S. 93, sf. 117. [15] Türk Patent Enstitüsü (TPE) Verileri. [16] TPE Verileri. [17] Avrupa Patent Ofisi (EPO), Business Report 1999, sf. 21. [18] United States Patent And Trademark Offices, http/www2.uspto.gov/web/offıces/com/speeshes/01 -02.htm [19] United States Patent And Trademark Offices, Patent Full Text And İmage Database. [20] http/www.osd.org.tr/osdhaber.htm [21] 27 Şubat 1998 tarih ve 23271 sayılı Resmi Gazete. [22] 29 Ocak 2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete. [23] UNİCE: Avrupa Sanayici ve İşverenler Konfederasyonları Birliği. [24]Emel ÇOPUR, "Yenileşme Politikaları veTürkiye", İşveren Dergisi, Şubat 2001, http/www.tisk.org.tr [25] 2001 Yılı Programı, 15.11.2000 tarih ve 24231 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete; sf. 25. [26] VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, 05.07.2000 tarih ve 24100 Mükerrer Sayılı Resmi Gazete; sf. 25,148, 150. [27] DPT. VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Fikri Haklar Özel İht. Kom. Raporu, sf. 111 Türkiye GSMH'nın yaklaşık % 13'ü "tarım", % 29'u sanayi, % 58'i ise "hizmetler" sektörlerinde elde edilmektedir25. Sanayi sektörü içinde imalat sanayii,imalat sanayii içinde de olomotiv sanayii önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye'nin 20012023 yıllarını kapsayan uzun vadeli gelişme stratejisini belirleyen VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı26, Cumhuriyetin 100 üncü yıldönümü olan 2023 yılı sonunda Türkiye'nin 1.9 trilyon dolar civarında GSMH ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesini öngörmektedir. Ayrıca,ihracata yönelik sanayi ürünlerinin yurtdışı tanıtımı ve pazar geliştirilmesi konularında özel kesimin örgütlenmesinin özendirilmesi;ihracatta devlet yardımlarının eğitim,istihdam,patent,faydalı model belgesi ve endüstriyel tasarım tescili,marka ve imaj yerleştirilmesine yönelik olarak çeşitlendirilmesi gereği .vurgulanmaktadır. Otomotiv sanayiinde ekonomik ölçekte üretimin.yeni teknolojilerin uygulanmasının,ihracata dayalı ve sürdürülebilir rekabet gücünün sağlandığı bir yapının oluşturulmasının büyük önem arz ettiği belirtilmektedir. 18 TMMOB Makina Mühendisleri Odası VH.Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001-10-08 OTOMOTİV VE YAN SANAYİİNDE ELEKTRONİK TİCARET Yrd.Doç.Dr. Gür ay AKDOĞAN1. Yrd.Doç.Dr. Tuncer ÖZDİL2 1 Prof.Dr. Cengiz YILMAZ 'Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi. Tinaztepe-İzmir TÜRKİYE Tel: 232 453 50 42 E-Posta [email protected] 2 Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F. Manisa TÜRKİYE Tel: 236 2330657 E-Posta tozdill2^1u)tmail.com E-Posta yilmazccte1 lıotma i 1 .coııı ÖZET Otomotiv ve yan sanayii gibi pahalı altyapı ve yüksek stok maliyeti ile çalışan sektörlerde elektronik ticaretin (electronic commerce) sağlayacağı faydalar stratejik önem arz etmektedir. Günümüz pazarlarında neyin. hangi özelliklerde üretileceğini müşteri tercihleri belirlemektedir. Otomotiv sanayii teknolojinin yönlendirdiği bir sektör olarak bilinse de. müşterinin ürün çeşidi, niteliği, kullanım kolaylığı, fiyat - performans ilişkisi ve satış sonrası hizmet beklentisi bakımından etkin olduğu açıkça görülen bir sektördür. Böyle bir sektörde maliyet avantajları sağlamanın ötesinde müşteri tatminini göz önüne alan elektronik ticaret daha da önem kazanmaktadır. Firmanın faaliyette bulunduğu çevre elemanları olarak adlandırılan tedarikçi, müşteri, rakipler, devlet, sendikalar, finansal kurumlar, sosyal çevre, işletme sahipleri ve hissedarlar ile firma arasındaki kaynak akışını temsil eden veri ve bilgi akışı elektronik ortamda gerçekleştirilerek üretimin, elektronik sipariş ve takibinin, ödemelerin ve finansal diğer işlemlerin maliyetlerinde rekabetçi avantajı sağlayacak önemli düşüşler gözlenecektir. Bazı ülkelerde ve sektörlerde elektronik ticaretle ilgili firmalar arası elektronik bilgi değişimini ve paylaşımını mümkün kılan sistemlerin kuruluş, çalıştırma ve bakım maliyetlerinin yüksekliği, internet üzerinde iletişimde güvenlik yetersizliği ve ihtiyaca uygun sektöre uyumlu yazılımın bulunmayışı firmaların tereddütlerine neden olmaktadır. Buna rağmen elektronik ticaretin istenilen düzeyde kullanımı halinde getirinin yüksekliği dikkate alınarak, sorunların çözümüne yönelinmiş ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Otomotiv sanayiinde olduğu gibi A'NX (Automotive Netvvork Exchange) diye adlandırılan sektöre özel sanal bir bilgi ağı; internet üzerinde, üreticileri, bütün dünyaya yayılmış tedarikçilerle bağlar hale getirilmiştir. Bu yolla üretici ve tedarikçi arasındaki iletişim Kolaylaşacak ve maliyet düşürülecektir. Sistemin kulla nımıyla ürün tasarımı. CAD dosyaları, tedarik siparişleri, ürün teslimat programları, ödemeler ve diğer işlemlerle ilgili bilgiler elektronik olarak yönlendirilecektir. Burada adı geçen özel sanal bilgi ağına (ANX) katılan otomobil üreticilerinin inancı, pek çok önemli faydanın yanı sıra ürün geliştirme ve üretim süresinin daha da azaltılacağıdır. Bu çalışmada ülkemizde elektronik ticaret kavramının bu kapsamda genişletilerek otomotiv ve yan sanayiinde uygulanmasının sanayinin rekabet gücünü nasıl arttıracağı incelenmekte ve küreselleşen dünyaya ayak uydurmaya olan katkıları ele alınmaktadır. 1. GİRİŞ Bütün firmalar için girdi tedarik maliyetini düşürmek, stokları azaltmak, üretim süresini kısaltmak, daha etkin ve verimli müşteri hizmetleri sunmak, satış ve pazarlama maliyetlerini düşürmek ve yeni satış olanaklarını ortaya çıkarmak ve dolayısıyla elektronik ticaret kaçınılmaz çalışma şekli olmuştur. Otomotiv ve yan sanayii gibi pahalı alt yapı ve yüksek stok maliyeti olan. ürün dizaynı çok fazla yarı mamule bağımlı olduğu için büyük zaman ve maliyet gerektiren, pek çok parça firma dışından temin edildiği için üretim planlaması hassas koordinasyon gerektiren sektörlerde elektronik ticaretin (electronic commerce) sağlayacağı faydalar stratejik önem arz etmektedir. Özellikle üretimde, satışta ve satış sonrası destekte müşteri odaklı çalışma mecburiyeti müşteri-işletme-tedarikçilerservisler-sosyal çevre-devlet arasındaki bilgi akışını çok hayati hale getirmiştir. Bu akış bilginin tabii dağılımından öteye giderek işletmenin ve işletmenin çevresini teşkil eden bahsi geçen ilişkili kuruluşların bilgiye direk ulaşarak kullanımını ve bilginin güncellenmesini zorunlu kılmıştır. 2- DÜNYADA OTOMOTİV VE YAN SANAYİİ Atölyede elle yapılan ilk otomobilin ardından üreticiler daha çok otomobili daha uygun fiyatlarla üretme düşüncesine yönelmişlerdir. Bunun ardından bölgesel ihtiyaçlara göre küçük çaplı değişikliklerin yapıldığı montaj hatlarına geçilerek üretim ve pazarlamada genişleme sürecine ulaşılmıştır. Böylece Amerikan otomobil üreticileri uluslararası piyasalara doğrudan ihracata başlamışlardır. Üçüncü aşamada üretimin pazara yaygınlaştırılması düşüncesi ile Amerikan otomobil üreticileri başka ülkelerde doğrudan yatırımlara yönelmişlerdir. Bu yöntemleri daha sonra diğer otomobil üreticisi ülkelerde kullanmışlardır. birim üretim başına AR-GE. planlama, üretim ve pazarlama harcamaları azalmakta, karları artmaktadır. Dünya otomotiv sanayii üretimi ve ticareti değerlendirildiğinde ana ülke dışındaki üretimin arttığı, sektörde global ürün homojenliğine yaklaşıldığı ve korumacılık önlemlerinin giderek yerini serbest rekabet ortamında oluşan piyasa şartlarına bırakmakta olduğu ve kıtalar arası ticaretin küresel pazarlama kavramı doğrultusunda arttığı görülmektedir. Toyota teknolojide ve organizasyon metotlarında ortaya çıkarılan yenilikleri, otomotiv sanayiinde ve pazarlamada süratle uygulayarak, üretim yapısında esneklik sağlamış, geniş ürün çeşitliliğine ulaşma başarısını göstermiştir. Toyota sahip olduğu teknoloji ve esneklik kabiliyetiyle doğal çevreye uygun, yakıtta tasarruf sağlayıcı, yeni tüketici talebi yaratacak gelişmiş otomobillerle piyasada önemli bir paya sahip olmuştur. Firma toplam kalite anlayışı ile tüketici tercihlerinin yakından takibi sonucu ve bölgesel şartlara uygun ürün geliştirerek bu başarıya ulaşmıştır. 3- TÜRKİYEDE OTOMOTİV VE YAN SANAYİİ Otomotiv sektörü dünya genelinde sahip olduğu güçlü tüketici talebiyle dinamik bir yapı arz etmektedir. Sektör; kullanılan teknoloji, üretim miktarı, istihdam hacmi, ürün çeşitliliği ve ticaret hacmi bakımından global etkiye sahip bir konuma gelmiştir. Dünya genel ticareti içinde otomotiv sektörünün üretim miktarı, ihracat ve ithalattaki payı yaklaşık olarak %10 kadardır. Dünya otomotiv ürünler piyasasının %86'sını ABD. AB ve Japonya elinde tutmaktadır. Bu sektörde faaliyet gösteren en büyük ilk 25 firma toplam sektör üretiminin %91 ini gerçekleştirmektedir. İlk beş olarak adlandırılan General Motors. Toyota. Voiksvvagen. Ford ve Fiat firmalarının payı ise %49.7 dir. İlk kez 1929 yılında İstanbul'da Ford tarafından montaj hattı kurulmuş olmasına rağmen Dünya Ekonomik Krizi nedeniyle 1934 yılında üretim durdurulmuştur. Daha sonra Ford-Koç işbirliği ile 1956 yılında yeniden kamyon ve otomobil montaj fabrikası kurulmuştur. Bugün 20 firma 810.000 adet/yıl kapasiteye ulaşmıştır. Üretim miktarı ise 405.000 adet/yıl civarındadır. Türkiye otomotiv sektöründe kapasite kullanım oranı 1993 yılında %77 olmuştur. Diğer yıllarda kapasite kullanım oranı dünya ortalaması olan %70'in hep altında kalmıştır. Bu sektörün üretiminin %60'ı otomobildir. %15 ile traktör ikinci sırada gelmektedir. Otomotiv sektöründe verimliliğin değerlendirilmesinde, çalışan işçi başına yıllık üretim miktarı esas alınarak firma verimliliği belirlenebilmektedir. Bu rakamlar esas alınarak değerlendirildiğinde. Türkiye'de otomotiv sektöründe işçi verimliliği Avrupa ülkelerinin üzerindedir. Bu rakamlar İsveç'te 5.1. İngiltere'de 6.5. Almanya'da 6.4. ABD' de 10.6. Japonya'da 10.8 ve Kanada'da 13.3 dür (Bilgin. 1999. s.18). (Bakınız Tablo2). Küreselleşme sürecinde firmaların kendi ülkeleri dışındaki ülkelerdeki üretimleri artmaktadır. Örneğin Ford %51. Honda %51. General Motor %46. Suzuki %42. Fiat %40 otomobil üretimini ana ülke dışında gerçekleştirmektedir. Bunların ardı sıra gelen diğer sekiz üretici firma için bu oranlar %33 ile %20 arasındadır. Ülke olarak bakıldığında ise ABD firmaları üretimlerinin %44 ünü ABD dışında gerçekleştirmektedir. Japon firmaları ise üretimlerinin %32 sini Japonya dışında gerçekleştirmektedirler. Otomotiv sektörü, dinamik üretim yapısı, ticaret hacmi, yarattığı istihdam ve katma değer olarak, gelişmiş ekonomilerde ilk üç sektör arasında yer almaktadır. Sektör ulaştırmanın en önemli altyapı unsurunu oluşturması nedeniyle, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ekonomileri için kilit sektör konumunda yer alan temel sektörlerden biri olmaktadır. Sektör demir-çelik başta olmak üzere, petro-kimya. lastik, tekstil, cam. elektronik, makina gibi birçok sektörle hem ara girdi arz edicisi hem de talep edicisi konumunda bağlantılıdır. (Bakını/ Tablo 1). Ülkemizde DİE'nce hazırlanan 1979 -1985 -1990 yılları son üç girdi - çıktı tabloları kullanılarak yapılan hesaplamalarda her üç dönemde de otomotiv sektörü ilerigeri bağlantı etkileri yüksek kilit sektör olarak karşımıza çıkmaktadır (Yılmaz. Özdil. 1999. s. 15). Otomotiv sektöründe şirket evliliği, birleşme ve hisse satışı gibi yeni oluşumlar dikkat çekmektedir. Bunların sonucu olarak Daimler-Chrysler. Ford-Volvo. Rolls Royce- BMW iş birliklerinde olduğu gibi dev şirketler ortaya çıkmaktadır. Bu tür birleşmelerin esas amacı, büyük üreticilerin küçük rakiplerin piyasadan çekilmesini sağlayarak rekabet şartlarını kendilerinin belirleyeceği bir pazar yapısına ulaşmaktır. Birleşmeler ya sektörden tamamen çekilme şeklinde ya da üretim ünitesinin bir bölümünü satarak, diğer bölümler üzerinde yoğunlaşma şeklinde olmaktadır. Birleşme sonunda şirketlerin üretim miktarları artmakta. 1979 - 85 - 90 yıllarına ilişkin tablolarda 47 no'lu motorlu kara ulaşım araçları sektörünün geri bağlantı katsayıları sırasıyla; 0.54. 0.58. 0.66 olarak bulunmuştur. Sektörün hem girdi talep edicisi ve hem de girdi arz edicisi konumunda önemli kilit sektör olduğunu görmekteyiz. Basit bir hesapla; 1990 yılı girdi-çıktı tablosundaki 64 sektörden 34'ünden ara girdi talep ettiği. 44 tanesine girdi 20 arzında bulunduğu anlaşılmaktadır. Buradan sektörün ekonomideki göreceli önemi daha da net görülmektedir. İşletmeler elektronik ticaret yoluyla; -Internet üzerinden müşterilerine evden alışveriş, evden bankacılık ve elektronik nakit kullanımı imkanı sağlar -Elektronik bilgi alışverişi (EDI - Electronic Data Interchange); bilgisayarlar arasında faturalar, siparişler, nakliye dokümanları gibi standart işletme dokümanlarında kapsanılan bilgilerin elektronik transferi yoluyla diğer organizasyonlarla işlemleri gerçekleştirir Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisi içindeki önemi yıldan yıla artmaktadır. Satış hasılatı, yaratılan katma değer, gerçekleştirilen ihracat, vergi ve ücret olarak ekonomiye sağlanan kaynaklar göz önüne alındığında tekstil, gıda. demir-çelik. metal eşya ve petro-kimya sanayünden sonra otomotiv sektörü 1997 değerleriyle ekonomide altıncı sırada yer almaktadır (Bilgin. 1999. s. 20). Türkiye otomotiv pazarında iç talebin %50 kadarı ithalatla karşılanmaktadır. Halbuki gelişmiş bir otomotiv sanayiine sahip ülkelerde ithalatın pazar payı ancak %15 civarındadır. Türkiye'de otomotiv pazarında ithalat artarken, ihracatta artmaktadır, ama hala ithalatın oldukça gerisindedir. -Stoklarını minimum seviyede tutacak ortamları yaratır. -Özel değer-katılmış ağlar üzerinden bazı ürün özelliklerini ve çizimlerini yollar, hatta ürünlerin birlikte mühendisliğini gerçekleştirir. Böylece ürün tasarımı ve geliştirmesinde zaman ve maliyet tasarrufu sağlar. -"Rekabet taraması" diye adlandırılan tüketici pazar araştırmalarının yanı sıra rakipleri ilgilendiren bilgileri toplar (Hakiniz Tablo 3). 4- OTOMOTİV VE YAN SANAYİİNDE ELEKTRONİK TİCARETİN KATKISI -Daha verimli ve etkili müşteri servisi sağlar -Daha düşük satış ve pazarlama maliyetleri ile çalışır -Yeni satış fırsatları yaratır ve -Müstakbel müşterilerine etkileşimli reklam, satış, ve pazarlama faaliyeti yardımıyla bilgi dağıtırlar. Globalleşen dünyada otomotiv sektöründe de artık sanayii, sadece teknolojik gelişmeler değil ağırlıklı olarak müşterinin tercihleri yönlendirmektedir. Dolayısıyla pazarlama kanalları, otomotiv ve yan sanayii de müşteri tercihlerinden etkilenmektedir. Genellikle müşteriler üç önemli beklenti içindedirler. -Hatasız ürün -Mükemmel servis -Rekabet edilebilecek fiyat. Zaman içersinde bu beklentiler farklılaşmaktadır. Bu durumda firma da mal ve hizmet üretimini müşteri beklentileri doğrultusunda geliştirmelidir. Bu arada da rekabet kesinlikle unutulmamalıdır. Zira firma pazarda tek başına değildir. Firmanın müşterinin beklentilerini sağlamak yönündeki tüm gayretleri, müşterinin muhatap olduğu kişilerin de konuya ayni hassasiyeti göstermesine bağlıdır. Müşteriyi firmaya bağlamak ve müstakbel müşterileri firma portföyüne katmak, toplam kalite yönetimi diyebileceğimiz müşterinin beklentilerini karşılamak, sürekli gelişme ve organizasyon bazında kaliteye sahip çıkmak ile mümkün olabilecektir. Bu ise müşteri, dağıtım kanalları, firma, firma içi birimler ve tedarikçi arasında sürekli akan. doğru, zamanlı, güncel, uygun, tam ve yeterli bilgi ile mümkün olabilir. Bilgideki bu nitelikler standartları konulmuş, hızlı ve güvenilir bir ortamda gerçekleştirilebilir. Bu açıklamalar bilgisayar ortamında çalışma gereksinimini ortaya çıkarmakta gerçek anlamını da elektronik ticaret tanımı içersinde bulmaktadır. Elektronik ticaret bilgi teknolojisinin kullanımını işletmeciliğin hayati öğesi olarak kabul eden bir modern metottur. Elektronik ticaret dahili ve harici işletme fonksiyonlarını destekler. Dışa yönelik elektronik ticaret işletmenin pazar ile nasıl ilişkileneceğini destekleyen bilgi teknolojisi kullanımıdır. Dahili elektronik ticaret ise dahili proseslerin, fonksiyonların ve operasyonların desteklenmesi amacıyla kullanılır. 21 Günümüzde elektronik ticaret Un stratejik işletme konusudur. İşletmelerin gelecekteki başarıları; -Elektronik bilgi alışverişinin organizasyonlar arası işletme proseslerinin yeniden yaratılmasından kullanılmasına, müşteri ve tedarikçi bulma fonksiyonlarının sanal pazarda gerçekleştirilmesine, sanal çalışma alanını desteklemek üzere dahili elektronik bilgi alışverişi ortamının gerçekleştirilmesine ve bunun gereken güvenlik ortamı içerisinde işletmeler arası kullanıma açılmasına bağlıdır (Haag. Cummings. and Dawkins. 2000. ssl5-16). Sonuçta; -Firmalar düşük satın alma maliyetleriyle çalışma imkanına sahip olacaklar. -Stok tutma maliyetlerini düşürecekler ve aynı zamanda da stoklarında doğru stok tutma imkanına sahip olacaklar. -Bir ürün üretmek için gereken toplam süreyi azaltacaklar -Satış ve Pazarlama maliyetini azaltacaklar. -Yeni satış fırsatları için uygun ortam yaratacaklardır. Bilgisayarlar, bilgisayar ağları gereksinimi teknoloji ve iletişim ortamının düne göre hem donanım ve hem de yazılım olarak daha gelişmiş kapasiteler olmasına rağmen daha uygun fiyatlı ve güvenilir hale gelmesi, elektronik ticaret amaçlı kullanılacak yazılımların gerek güvenirlik ve gerekse bulunurluk ve destek açısından getirileri ile mukayese edildiğinde kabul edilebilir yatırımlar seviyesine inmesi, elektronik ticaret için uzun bir müddet tereddütte kalan firmaların karar vermesini kolaylaştırmıştır. Zira. elektronik ticaret onlara boyutlarına bakmadan günün devleri ile pazarda rekabet şansını vermektedir, internetle dün de olan sorunlar bu günde vardır. Ancak firmalar bu riskleri elemine edecek, korunma duvarları inşa etmek zorunda olduklarını görmüşler ve gerekli tedbirleri almışlardır. Yazılım fiyatları düşmekte ama işletme reorganizasyonu. bilgi sisteminin yeniden yapılandırılması ve belli standartlara uyumlu çalışma maliyeti önemli meblağlara ulaşmaktadır. Özellikle büyük bir zincir teşkil eden ve pek çok sektörü de etkileyen otomotiv sektörü ile ilişkili işletmelerin elektronik ticaret ortamı maliyetini, edindikleri faydalarla orantılı paylaşmaları her birinin yükünü hafifletebilir. Burada böyle bir sistemin parçası olmadan faaliyet göstermek isteyen kuruluşlar ise zincir dışına itilerek arzulanan destek zorlamayla da olsa sağlanabilir. Bu yöntem batıda uygulanmış ve başarılı olmuştur. elektronik bilgi alışverişi yoluyla karşılamakta ve her firma kendisine düşen görevi zamanında yerine getirmektedir. Elektronik olarak alınabilen daha zamanlı ve doğru bilgilerin sağladığı avantajı kullanmak için firmalar montaj proseslerini değiştirerek önceden yılda 7-10 olan envanter değişim hızlarını günümüzde 130'a çıkarmışlardır. Tüm endüstrideki her seviyedeki tedarikçinin EDI vasıtasıyla birbiriyle bilgi alışverişinde bulunmak üzere bağlanması yıllık $1.1 milyar tasarruf sağlayabilecektir. Bu da her araçta $71 veya daha fazla bir tasarruf demektir. Bu aynı zamanda tedarik zincirindeki her bir halka için bilginin tedarik zamanını ^sadece 1 güne düşürecektir (Margerio. 2000. s.5). 1980'lerin başlarında Japon üreticileri bir otomobili fikir aşamasından üretim aşamasına 3 yılda geçirirken. ABD firmaları bunu ancak 4 ile 6 yıl arasında gerçekleştirebiliyorlardı. Bugün, bir aracın tasarımında çalışan tasarımcılar, mühendisler, tedarikçiler, üretim ve montaj personeli bir takımın parçaları gibi çalışmakta ve gerçekleştirilen çalışmalara başından sonuna katkıda bulunmaktadırlar. Özellikle tüm takım üyeleri bilgisayarlar yardımıyla evvelce haftalar hatta aylar alan adımlan günlere sığdırmaktadırlar. Bilginin elektronik paylaşımı coğrafi engelleri, de ortadan kaldırarak firmaların tüm kaynakları aynı anda kullanmalarına imkan sağlamıştır. Ürün geliştirmede sürenin 24 ayın altına düşürülmesine çalışılmaktadır. ABD de otomobil endüstrisi ANX (Automotive Network Exchange) diye adlandırılan sektöre özel bir sanal bilgi ağı kurulması çalışması başlatmıştır. Ağın 2000 yılında tam olarak devreye girmesi planlanmıştır. Bu ağ Internet üzerinde, üreticileri, bütün dünyaya yayılmış tedarikçilerle bağlayacak özel bir ağdır. Bu yolla üretici ve tedarikçi arasındaki iletişim kolaylaşacak ve dolayısıyla maliyette dikkate değer ölçüde düşecektir. Sistemin kullanımı ile ürün tasarımı. CAD dosyaları transferi, tedarik siparişleri, ürün teslimat programları, ödemeler ve diğer işlemlerle ilgili bilgiler elektronik olarak yönlendirilecektir. Bu ağın kuruluşuna partner olarak katılan otomobil üreticileri ANX'in kullanımıyla pek çok önemli faydanın yamsıra ürün geliştirmenin kolaylaşacağına ve ürün geliştirme süresinin azalacağına inanmaktadırlar (Margherio. 2000. s. 18). 1970 ve 1980' lerde işletmeler siparişlerini, faturalar ve sevk bildirimlerini kurmuş oldukları özel değer katılmış komünikasyon ağları (value-added netvvorks) üzerinden göndermeyi ve almayı elektronik bilgi alışverişi (Elektronik Data lnterchange) diye tanımlanan elektronik metotlarla gerçekleştirmişlerdir. Bilgisayarlar tasarım (CAD), mühendislik (CAE) ve üretimde (CAM) yoğun kullanım alanı bulmuş, gerekli bilgi ve sonuçlar yine bu dahili organizasyon iletişim ağları üzerinden dağıtılmış ve paylaşılmıştır. Ancak özel komünikasyon ağlarının kuruluş ve çalıştırma maliyetleri küçük ve orta boy işletmelerin imkanlarının çok üstünde olduğu için fax ve telefon bu işletmeler için yegane çözüm olmuştur. Özel ağların kullanımını başaran işletmeler ise bunu istenilen düzeyde kullanamamışlardır. Çünkü iş ortaklarının yapısı buna uygun değildi. Halen tüm üreticiler ana dağıtım kanalı temsilcileriyle birer Intranet oluşturmuş ve onları ürünlerden, fiyatlardan ve fiyat değişikliklerinden, satış promosyon aktivitelerinden. özel duyurulardan, üretimden ve yeniliklerden, teslimat planlarından haberdar etmektedirler. Aynı ağlar üzerinde satış sonrası hizmet anlamında gerek servis noktaları ve bunların 24 saat bazında müşteri hizmetinde tutulması ve bunun kontrolü, yedek parça ve bir müşterinin istediği aracın veya parçanın bir başka satıcıda bulunması halinde malın müşteriye sunulması gibi olanakları da sağlamaktadır. Internet ortamında elektronik ticaret en küçük bir merkezi ofis için bile masrafları karşılanabilir hale getirmiştir. Artık her boyuttaki işletme birbirleriyle halka açık Internet'ten. firma içinde kullanılan işletme içi ağlarla (Intranets) veya sadece firma ve onun iş ortaklarıyla (Extranets) ve özel değer-katılmış ağlarla elektronik olarak bilgi iletişimi içersindedir. Otomotiv sektöründe ürün talebi; kullanım ömrünü doldurmuş araçların yenilenmesi. kazalarda kullanılamayacak hale gelen araçların yenilenmesi, yeni kullanıcıların piyasaya girmesi ve mevcut kullanıcıların araçlarındaki yenilikler ve yakıt tasarrufu dolayısıyla ve aracın yeniliği dolayısıyla otomobil edinmek istemesinden oluşmaktadır. Dünya genelinde otomobil talebi düşmemekte hatta artmaktadır. Bu talepten iç ve dış pazarlarda pay almak firmaların stratejik hedefleridir. Pazardan pay alma veya mevcut seviyede tutma işletmelerce muhtelif stratejiler uygulanılarak gerçekleşmektedir. Bunlar arasında yakın zamanda önem kazananlardan birisi ise elektronik ticareti tedarik, üretim, pazarlama, finansman, müşteri ilişkileri, servis gibi tüm işletme faaliyetlerinde kullanmaktır. CAD. CAE. ve CAM kullanımı, tüm takımın bilgiyi paylaşımı ve 3-boyutlu modelleme teknikleri kullanımı yoluyla ürün bünyesine giren parçaların bir prototip üzerinde denenmesine gerek kalmadan uygunluk kararlarının verilmesini sağlamaktadır. Elektronik bilgi paylaşımı sadece ürün geliştirme zamanını değil aynı zamanda üretim zamanını da kısaltmıştır. Günümüzde otomobil üreticileri ve onların büyük tedarikçileri üretim ve üretim planlaması gereksinimlerini 22 önceden görülebilecek, gerek planlanan üretimlerin gerçekleştirilmesi ve gerekse herhangi bir soruna neden olmadan nihai ürünün parçalan istenilen kalite, maliyet ve zamanda sağlanabilecektir. Bu parçalar sadece üretimde değil aynı zamanda tamir ve bakım için de kullanılmaktadır. 5- ELEKTRONİK TİCARETİN TÜRK OTOMOTİV SANAYİİNE BEKLENEN GETİRİŞİ Elektronik ticaretin Türkiye'de otomotiv uygulanması firmalara aşağıda sayılan sağlayacaktır. sanayiinde imkanları Müşteri ile satıcı arasındaki bağ sanki firma ile müşteri doğrudan bağlantıda imiş hissi içersinde gerçekleştirilecektir. Zira dağıtım kanalında her türlü bilgi müşteriye sağlanabilecek, özellikle ürün. ürünün teslim ve temini, fiyatı ve ödeme imkanları, satış işlemi gerçekleştirme hızı ve kolaylığı, isteğe bağlı seçenekler hususunda gerekli firma imajı yaratılmış olacaktır. Türkiye'deki otomotiv sanayii işçisinin verimliliğinin sağladığı avantaj üretimi artırıcı yönde kullanılabilecek, azalan maliyetler dolayısıyla dünya pazarında bir rekabet imkanı yaratılmış olacaktır. Elektronik ticaret işletmelerin "müşteri odaklı çalışmasına katkıda bulunacaktır. Gerek işletmenin Fiili müşterilerinden talep, şikayet ve memnuniyetleri ve gerekse muhtemel müşterilerin mal ve hizmetlerden beklentilerini öğrenebilmek elektronik iletişimle hızlı ve kolay olacaktır. Müşteri neyi. ne zaman, nerede ve ne şekilde istemektedir? Bu sistem sayesinde kolaylıkla öğrenilebilecek ve işletmelerin 24 saat açık olduğu ve sanki müşterinin hemen yanında ona mal ve hizmeti sunmaya hazır şekilde bulunduğu intibaının yaratılması sağlanacaktır. Aynı imkan satış sonrası destek içinde sağlanabilecektir. İşletmeler firmalar arası direkt bilgi iletişimi yoluyla gerek mal ve hizmet tedariki ve gerekse satış sonrası destek için birbirlerinin gücünden yararlanabilecek ve sanal olarak tek bir işletme gibi görünebileceklerdir. Üretimin daha kolay ve hassas planlanması mümkün olabilecek ve özellikle tedarikten kaynaklanan plandan sapmalar engellenip, tedarik proses maliyeti minimize edilecektir. Böylece müşteri teslim gecikmeleri veya hatalı üretim dolayısıyla ortaya çıkan müşteri memnuniyetsizliği ortadan kaldırılacaktır. Müşterinin beklentilerine uyumlu dizayn adeta sanal ortamda müşterek bir ürün tasarımı çalışması şeklinde yaratılacak ve böylece müstakbel müşterilerin tasarımına katkıda bulunduğu ve firmanın ürettiği mal ve hizmetleri satın alması sağlanabilecektir. Tüketim bazlı üretim dolayısıyla minimum maksimum karlılık gerçekleştirilebilecektir. Özellikle dışa açılmış firmaların marka imajının korunması ve yabancı ülkelerdeki partnerlerinin çalışmaları kontrol edilip müşterek gayretleri koordine edilecektir. stok ve Yerli firmaların dünyaya açılmasıyla yabancı ortaklar bulabilmesi imkanı doğabilecek, özellikle yabancı ortakların aradıkları şeffaflık ve işletmenin gücü hakkında bilgiler kolaylıkla ilgililere ulaştırılabilecektir. Sonuçta yabancı firmalarla birleşmeler ve ortaklıklar gerçekleştirilebilecektir. Müşteri odaklılık otomotiv firmalarına büyük bir pazar payını neden ithal otomobillere kaptırdıklarını anlama şansı verecektir. Özellikle görünüm, aksesuarların ilavesi, teknik beklentiler hakkında edinilen bilgiler benzer araçların üretimi yoluyla daha fazla kazancın ve katma değerin firma ve dolayısıyla da ülke içersinde kalmasını sağlayacaktır. Sektör kesinlikle AR-GE bağımlı bir sektör olup elektronik ticaretin kendi maliyetini hem zamansal ve hem de parasal olarak minimize edebilecektir. Elektronik ticaret işletmelerin yurt içi ve dışı tedarik kaynaklarına ve şartlarına kolaylıkla erişmelerine imkan vererek daha uygun maliyetlerle, daha kaliteli ürünlerle, minimum stok tutma maliyeti ile mal ve hizmet sunmalarına imkan verecektir. İşletme sermayesi ihtiyacı ve bunun maliyeti minimize edilecektir. Tedarikçiler verilen yetkiler içersinde otomotiv firmasının üretim planlarına ulaşabileceği için neyi. ne zaman, nerede ve nasıl bulunduracaklarının yükümlülüğünü taşıyacaklar ve bu da firmanın tedarik fonksiyonu icra yükünü ve maliyetini hafifletecektir. Rakipleri tanımak ve müşterilerin neden onların ürünlerini talep ettiğini anlamak rekabet için şart olup. bu yolla ürün geliştirmek, farklı bir kalite ve hizmet anlayışını gerçekleştirmek imkanı sağlanacaktır. Firma ve dağıtım kanallarının tek bir firma imiş gibi görünmesi sağlanabilecektir. Özellikle ithal ürün alınması halinde müşterinin karşılaşabileceği sorunlara karşı stratejiler geliştirilerek müstakbel yabancı ülke müşterisine gerekli güven telkin edilmelidir. Tedarikçi ana firmaların ihtiyaçlarını bildiği için daha sıhhatli üretim planları yapacak, atıl kapasitesini değerlendirme şansını bularak maliyetlerini düşürebilecek ve karlılığını artıracaktır. Bu maliyet düşüşü ana otomotiv firmasına da yansıyarak müşterinin firmaya yönelmesini sağlayacaktır. Müşteri gereksinimleri tasarım, kalite ve beklenen performans bakımından bilindiği için. yetersizlikler 23 6- SONUÇ Küreselleşmeyle birlikte birbirine gittikçe yaklaşan ülke ekonomileri ekonomik alanda birçok konuda birbirlerini etkilemektedir. Bu etkileşimde hızla gelişen bilgi teknolojilerinin payı yadsınamaz. Ülkeler açısından her zaman önemini koruyan ekonomik büyüme amacını gerçekleştirmede bilgi teknolojileri özellikle elektronik ticaret yeni ekonomi adı altında can kurtarıcı olarak görülmektedir (DTM. 2000. s. 17). Geleneksel ekonomiden yenisine geçilirken işletmeler arasında elektronik ticaret devrimi yaşanmaktadır. Elektronik ticaretin sağlayacağı dağıtım ve tedarik zincirindeki maliyet azalışlarının verimlilik patlamasına neden olacağı düşünülmektedir. Dünya ekonomisinin engelsiz ve hızlı büyümeye devam etmesinin temel koşulu da verimlilik artışının sağlanması olmaktadır. Verimlilik artışının sağlanmasında elektronik ticaretin katkısı, dağıtım ve tanıtım maliyetlerini azaltma nedeniyle oldukça fazla olacaktır. satıcının bulunduğu netleşmemiştir. yere göre mi? çözüleceği hala Bu ve benzer nedenlerle ABD ve Avrupa'da elektronik ticaretin yeterince gelişmediği belirtilmektedir. Ancak bütün bunlara rağmen, özellikle uçak bileti, sigorta poliçesi gibi yüksek fiyatlı ürünlerin artan sayıda tüketici tarafından Internet üzerinden alınacağı, pek çok firmanın kağıt. faks. haberleşme gibi maliyet artırıcı geleneksel yöntemleri terk ederek Web sayfası kullanmaya başlayacağı tahmin edilmektedir. Avrupa ülkeleri için özetlenen bu durumun ülkemiz için de az çok farklılıklarla da olsa geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizin de Dünya ekonomisindeki bu gelişme trendinin dışında kalması beklenemez. Bu nedenle gerek hükümet gerekse özel kesim tarafından elektronik ticareti geliştirici önlemlerin hızla alınması gerekmektedir. Ticaretin geleneksel yapı yerine elektronik ortama taşınmasıyla oluşan verimlilik artışları, bilgi teknolojileri sayesinde mikro düzeyden makro düzeye çıkacaktır. Maliyetleri kısarak işletme bazında sağlanacak verimlilik artışlarının sınırı olduğu gibi. elektronik ticaretin makro ekonomik etkileri de sınırlı olacaktır. Henüz bu sınırın çok gerisinde olmamız sevindiricidir. Bütün firmalar için girdi tedarik maliyetini düşürmek, stoklan azaltmak, üretim süresini kısaltmak, daha etkin ve verimli müşteri hizmetleri sunmak, satış ve pazarlama maliyetlerini düşürmek ve yeni satış olanaklarını ortaya çıkarmak için işletmeler arası elektronik ticaret kaçınılmaz çalışma şekli olmuştur. Otomotiv ve yan sanayii gibi pahalı altyapı ve yüksek stok maliyeti ile çalışan sektörlerde elektronik ticaretin sağlayacağı faydalar stratejik önem arz etmektedir. Elde edilen bilgiler elektronik ticaretin dünya üzerinde henüz tam olarak gereken düzeyde yaygınlaşmadığını göstermektedir. Dünyanın lider ülkesi konumunda olan ABD' de 1999 yılı elektronik ticaret hacmi $ 80 milyardır. GSYİH'nin (gayri safi yurt içi hasılanın) %1'in den daha azdır. 2002 yılına dek %20 oranında bir artışın olması beklenmektedir (DTM.1999.sayıl9.s20). Avrupa'da da durum bundan pek farklı değildir. Hatta. Avrupa'nın elektronik ticaret konusunda ABD'nin çok gerisinde olduğunu söyleyebiliriz. 1998 yılında Avrupa'daki elektronik ticaret hacmi yurt içi harcamaların %1'i iken. ABD'de oran %5'tir. On-line alış veriş yapan nüfusun oranı ABD'de %10 iken. Avrupa'da %1.5 tir (DTM. 1999. s.9). Günümüz pazarlarında neyin. hangi özelliklerde üretileceğini müşteri tercihleri belirlemektedir. Otomotiv sanayii teknolojinin yönlendirdiği bir sektör olarak bilinse de. müşterinin ürün çeşidi, niteliği, kullanım kolaylığı, fiyat-performans ilişkisi ve satış sonrası hizmet beklentisi bakımından etkin olduğu açıkça görülen bir sektördür. Böyle bir sektörde maliyet avantajları sağlamanın ötesinde müşteri tatminini göz önüne alan elektronik ticaret daha da önem kazanmaktadır. Elektronik ticaretin yeterince gelişmeme nedenleri olarak; maliyet ve altyapıyla ilgili sorunların yanı sıra. yüksek KDV oranları. yönetsel belirsizlikler. bileşim teknolojilerindeki açık noktalar ve yeni işletmelerin gelişmesini engelleyen kültürel farklılıklar sayılmaktadır. REFERANSLAR | l | G. Bilgin. Küresel Pazarlama Kapsamında Dünya Otomotiv Sanayii ve Türkiye Otomotiv Sanayiinin Durumu. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı. Temmuz 1999 |2| C.Yılmaz. T.Özdil. "Küreselleşen Dünyada Türkiyenin Girdi/Çıktı Tabloları ile Analizi". Erciyes Üniversitesi İk.İd.Bil Fak. Dergisi. İ999. s.l 1-25 [3] S.Haag. M.Cummings. J.Davvkins. Management Information Systems- l7or The Information Age. Second edition. lrwin McGraw-Hill. 2000 [4] T.Hoy. D. Margolin. "Charting the Coıırse". Action Line. Sept. 19% [5] Lynn Margherio. The Emerging Digital Economy. US Department of Commerce. 1999 [6] DTM. "Avrupa'da Elektronik Ticaret Konusunda Yaşanan Sorunlar". Dünya Ekonomileri Bülteni . Temmuz 1999 sayı 18. ss. 9-12 [7] DTM. " Yeni Ekonomi ". Dünyada ve Türkiye'de Ekonomik Gelişmeler . Nisan 2000 sayı 2. ss. 17-19 [8] DTM. "Bilgi Çağının Globalleşmesi". Dünya Ekonomileri Bülteni. Ekim 1999. sayı 19. ss. 19-21 Avrupa'da yapılan araştırmalarda elektronik ticaretin yeterince gelişmeme nedenleri arasında Internet'e bağlanma maliyetinin çok yüksek olması, bunun nedeni olarak da elektronik ticareti destekleyici rekabetçi bir network (ağ) alt yapısının kurulamayışı belirtilmektedir. Örneğin. Avrupa ülkeleri içinde kendi telekom piyasasını dış rekabete açan Danimarka'da Internet erişiminin en ucuz olduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra evlerde kullanılan kişisel bilgisayar sayısının az olduğu da belirtilmektedir. Bu amaçla İsveç'in elektronik ticaretin gelişmesini sağlamak için evlerde kullanım amaçlı alınan bilgisayarlarda vergi indirimine gittiği de bilinmektedir. Bu arada Microsoft' un Internet'e ulaşımı kolaylaştırıcı ve ucuzlatıcı projeler geliştirdiğini de göz ardı etmemek gerekir. Yönetsel belirsizlikler de elektronik ticaretin gelişimini engellemektedir. Avrupa Komisyonunun bu konuda bir yönetmelik çıkarmasına rağmen çıkacak uyuşmazlıkların sanal tüketicinin bulunduğu yere göre mi? yoksa sanal 24 Tablo I. Otomobil Üretiminde Ülke ve Bölee Durumu-1996 ÜRETİMİN YAPILDIĞI ÜLKELER- 1000 ADET ÜRETİCİ ÜLKELER AB ABD JAPONYA G.KORE DİĞER TOPLAM AB ABD ADET % 8.945 3.585 499 0 32 13.061 80 36 4 0 5 kaynak : (IIıZI Biluin. Dİ M. JAPONYA % ADET 290 5.463 2.360 0 0 8.113 ADET j 56 20 0 0 0 0 7.864 0 0 7.864 G. KORE DIGER % ADET % ADET 0 0 68 0 0 0 0 0 2.109 0 2.109 0 0 0 1.923 818 935 177 611 4.464 82 0 TOPLAM % 17 8 8 8 95 ADET % 11.158 9.866 11.658 2.286 643 35.611 100 100 100 100 100 Temmuz 1999. s.5 Tablo 2. Türkiye'de Otomotiv Sanayiinde İstihdam ve Verimlilik YILLAR KURULU KAPASİTE ADET/YIL KAPASİTE KULLANIM % ÜRETİM ADET/YIL 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 423875 447379 588915 583354 709800 672116 814285 810004 64.0 77.0 77.0 46.0 46.0 49.0 49.0 50.0 262.802 344.482 453.465 268.343 326.508 329.337 399.917 405.002 İSTİHDAM KİŞİ ÇALIŞAN KİŞİ BAŞINA VERİMLİLİK ADET/YIL 23.314 26.967 29.433 21.615 23.845 25.840 30.167 29.651 11..3 12.8 15.4 12.4 13.7 12.7 13.0 13.6 kaynak: Gazi Bilgin. DTM . Temmuz 1999. s. 19 Tablo 3. Otomotiv Sanayi Genel Dış Ticareti YILLAR İthalat-1000$ İhracat-1000 $ Türkiye Genel Türkiye Genel Taşıt Araçları 1 2 t (2/1) % Taşıt Araçları Değişim % Taşıt Araçları 3 4 (4/3) % İhr./İth. ithalat ihracat 1990 22.302.127 1.117.970 5.0 12.959.289 139.705 1.1 12.5 1991 21.047.045 1.028.150 4.9 13.593.539 151.261 1.1 14.7 -8.0 8.3 1992 22.870.466 1.318.540 5.8 14.719.153 219.346 1.5 16.6 28.2 45.0 1993 29.429.207 2.140.116 7.3 15.348.075 255.964 , 1.7 12.0 62.3 16.7 1994 23.270.018 947.575 4.1 18.105.175 333.305 1.8 35.2 -55.7 30.2 1995 35.707.516 1.576.250 4.4 21.636.474 642.509 3.0 40.8 66.3 92.8 1996 43.626.690 2.684.125 6.2 23.224.464 808.134 3.5 30.1 70.3 25.8 1997 48.558.721 4.105.131 8.5 26.261.072 676.035 2.6 16.5 52.9 -16.3 1998 45934.923 3.726.436 8.1 26.973.978 795.969 3.0 21.4 -9.2 17.7 1998/1-1II 11.344.314 808.456 7.1 6.735.188 220.348 3.3 27.3 1999/1-1II 7.871.124 437.113 5.6 6.035.039 258.213 4.3 59.1 Kaynak: Gazi Bilgin. DTM. Temmuz 1999. s.27 25 - - -45.9 17.2 TMMOB Makina Mühendisleri Odası VII. Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001 SAKARYA OTOMOTİV YAN SANAYİ TEKNOLOJİ VE TEDARİK ZİNCİRİ VERİ TABANI YÖNETİM SİSTEMİ Harun TAŞKIN, Prof.Dr.* , Cemalettin KUBAT, Yrd.Doç.Dr.* •Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü SAKARYA e-mail: laskin» sakan a.edıı.lr , kubattosakarva.edu.tr ÖZET Ülkenin ve Bölgenin önemli otomotiv sanayi merkezlerinden biri haline gelmekte olan Adapazarı Otomotiv Sanayi'nin genel olarak sahip olduğu yapısal, konjonktüre! ve ölçek sorunlarının yansanayinin tümü için de geçerli olduğu gerçeğinden hareketle benzer problemlerin analizi için ankete dayalı, ağırlıklı olarak teknolojik yapı ve tedarik sistemiyle ilgili ortak bir veri inhanı sistemi çalışması tasarlanmıştır. Adapazarı Sanayi ve Ticaret Odası (ATSO) ile birlikte yürütülmekte olan proje çalışmasında Otomotiv ve Yansanayi kuruluşlarının gerek ülke bazında gerekse küresel bazda rekabet edebilirliği için fınansal, ekonomik, teknolojik, ürün tasarımı, tedarik zinciri eğilimleri, istihdam, kalite gibi problemlerinin mevcut kriz ve afet şartları altındaki çözümü için ortak bir teknoloji ve tedarik zinciri veri tahtını yönetim sisteminin tasarımı ve örneklemesi üzerinde çalışılmıştır. Nihai amaç, seçilen Organize Sanayi Bölgeleri'nden birini Otomotiv Yansanayi için bir Teknopark Modeli çerçevesinde yeniden organize etmek olacaktır. başarabilmek için, yeni teknoloji dalgasına kapılarak firmalarını genişletmeye hazır bulunmaktadır. Tedarik zinciri yönetimini iyileştirme sürecinde yeni bilgiye ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra, tedarik zincirinin, direkt tedarikçi ve müşterilerin ötesinde en az iki seviyesi arasında bağ bulunmalıdır. Bu yalnızca bilgiyi paylaşmak değil, aynı zamanda iş süreçlerini birleştirmektir. Tedarik zinciri yönetimi, dağıtım kanalını üretimle birleştirerek ve stok tamponlarını elemine ederek, küçük ve orta ölçekli imalat işletmelerini güçlendirmektedir. Otomotiv yan sanayi firmalarının, ana otomotiv firmalarının isteklerini karşılamaları ve tam anlamıyla istenen tedarikçi konumuna gelmeleri ancak yan sanayi firmasının kendisini ana otomotiv firmasına kabullendirmesiyle gerçekleşecektir. Bu ise yan sanayinin üretim ve organizasyon teknolojilerinde modernizasyon yapmak ve optimum ölçeklerde üretim yapabilmek için pazar arayışlarını devam ettirmeleri ile olur. Yan sanayinin teknolojik yenilikleri kullanması, ürün kalitesini artırması, teslim sürelerine uyulması durumunda kapasitesi ölçüsünde imalatını sürekli kılacaktır. I.GİRİŞ Ana otomotiv firmaları zamanla yarıştıkları için tedarik sorunlarını en kısa zamanda, uygun tedarikçiden gidermeleri gerekmektedir. Bu ise ancak o bölgede kurulacak olan teknolojik ve tedarik zinciri veri tabanı ile gerçekleşecektir. Böylece ana sanayi tedarik firmalarının kapasite, teknoloji, ürün, teslim süresi gibi kriterlerini gözlemleyebilecek ve uygun olan tedarikçi ile iletişime geçecektir. Bu çalışmadaki amacımız; Sakarya ilinde bulunan otomotiv yan sanayi ile ana sanayi arasında teknolojik ve tedarik zinciri veri tabanını yönetim sistemini oluşturmak ve veri tabanını kurmaktır. Bu amaçla teknoloji ve imalat sistemleri, tedarik zinciri yönetimi, yönetim bilişim sistemleri, veri tabanı yönetim sistemi, otomotiv ana ve yan sanayi, Sakarya otomotiv yan sanayi hakkında bilgiler toplanarak otomotiv ana ve yan sanayi istekleri, sorunları ve beklentileri değerlendirilerek gerekli veri tabanı yapısı oluşturulmuştur. Ülkemizde otomotiv sanayinin ithal teknolojiye dayalı olarak gelişmesi, gelişmiş ülkelerin karşılaştıkları sorunlardan daha farklı sorunların zorunlu olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sorunların başında teknoloji transferi, teknoloji satan ülkelerle olan ekonomik ilişkiler, malzeme tedariki, kalite, model, iç ve dış satım, fiyatlandırma gibi teknik ve ekonomik sorunlar önem taşımaktadır. Ana otomotiv firmaları teknoloji, kalite, maliyet avantajları sağlamak amacıyla yerli yan sanayilerden parça ve ünite talep ettikçe, yan sanayi ürünlerinin uluslararası pazara katılma hızı giderek büyüyecektir. Batı dünyasında, ana otomotiv firmaları verimliliği artırmak için yan sanayi ile ilişkilerinde yeni düzenlemeler getirmektedir. Ana otomotiv firmaları yan sanayilerin kalite artırma, sevkiyat sistemlerini geliştirme, maliyeti düşürme, ürün tasarımı, teknoloji geliştirme ve ürünlere uygulama faaliyetleri ana otomotiv firmalarından kademeli olarak otomotiv yan sanayi firmalarına kaymaktadır. Bilişim teknolojisi bakımından entegre edilmiş firmada gözlenen verimlilik artışından etkilenerek, • üretici firmalar, daha iyi bir tedarik zinciri yönetimini 2. TEMEL KAVRAMLAR VE TANIMLAR 2.1. Teknoloji Teknoloji, global bir kavram olduğu için konu ile ilgili olanlar teknoloji kavramının tanımı hakkında kesin bir 26 1. anlam birtiği bulamamışlardır. Teknoloji konusu ile ilgili olanlar teknolojinin tanımını yaparken kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda değişik tanımlamalar yapmışlardır. Bu nedenle, teknolojiye birden çok tanım getirmek mümkündür. Bir başka tanımla teknoloji, genel olarak ya üretim sürecine ait mekanizmaları, aletleri ve fiziksel donanımları kapsamakta ya da toplumun ihtiyacı olan ürünlerin nasıl üretileceğine ait bilgi birikimi anlamına gelmektedir. Dar bir bakış açısıyla "makina teknolojisi" mal ve/veya hizmet üretimi faaliyetlerinde mekanikleştirmenin insan emeğinin yerini alması olarak ifade edilebilir. [Arslan,1996] 2. 3. 4. Özerk fonksiyonlar dizisi olarak değil tekil bir varlık olarak tedarik zinciri söz konusudur. Stratejik karar vermeye bağlıdır. Envanterleri tedarik zincirinin değişik parçaları arasındaki dengesizlikleri yeniden çözmede son yeniden ayıklama /tasnif olarak bakar. Zincir boyunca sistemin entegrasyonu söz konusudur. Tedarik zinciri hammaddenin topraktan çıkarılmasından başlar hammadde işleme, bileşen imalatı, nihai ürün imalatçıları, toptancılar, perakendecilerden nihai tüketicilere doğru bir zincir oluşturur. Tedarik zincirine, satın alma ve tedarik, ulaştırma ve lojistik fonksiyonu perspektifinden bakılabilir.[Tan,2001 ] 2.2. İmalattı) Sistemler Ve Teknolojiler İmalatta sistem ve teknolojilerin başlıcaları Bilgisayar Bütünleşik İmalat (CİM ), Bilgisayar Destekli Tasarım ve Mühendislik (CAD/CAE), Eş Zamanlı Mühendislik (CE), Bilgisayar Destekli İmalat (CAM-NC-CNC-DNC Tezgahlar), Bilgisayar Destekli Proses Planlama (CAPP), Esnek İmalat Sistemleri (FMS), Endüstriyel Robotlar, Otomatik Taşıma Sistemleri (AGV), Otomatik Depolama ve Geri Çekme Sistemleri (AS/AR), Bilgisayar Destekli Kalite (CAQ),Bilgisayar Destekli Ölçme Muayene ve Veri Toplama, Grup Teknolojisi (GT),Bilgisayar Bütünleşik İmalat Planlama ve Kontrol, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP). Zeki İmalat Sistemleri(IMS) olarak sayılabilir. Tedarik zinciri aynı zamanda etkin bir satın alma ve dağıtım sistemi, ticari ortaklar arasında uzun dönem ilişkilere odaklanma ve ticari örgütün işlemsel bütünleşikliğidir. İşletme süreç değişim mühendisliği tedarikçilerinin kısa dönemlerde kendi lojistik ağını yeniden yapılandırmak için esnek olmalarında önemli rol oynar. Lojistik işlemlerinin kaybolmasında güvenirlik, esneklik, imalat ön süresi, maliyet etkinliği ve değer katma gibi kritik başarı faktörleri vardır.[Korpela,2001] Tedarik zinciri yüksek mertebeden, çoklu çevrimli, doğrusal olmayan geri beslemeli yapılara sahip karmaşık sistemlerdir. Forrester tedarik sisteminde tedarik zincirinde üç bütünleşik davranış olduğu sonucuna varmıştır. [Souza,2000] 1. Sipariş ve envanterlerde salınımlar 2. Sipariş ve beklenmeyen envanterde yükselmeler 3. Sipariş ve malzeme akışında gecikme 3. TEDARİK ZİNCİRİ Tedarik zinciri yönetimi, pazara olan zamanın kısalması, stok seviyelerinin düşürülmesi, maliyetlerin azalması ve müşteri hizmetlerini iyileştirerek müşteri tatmininin artması için bu akışın planlanması ve kontrolüdür. [BMTZ,1995] Tedarik zinciri yönetimi : pazarlamada lojistiğin bütünleşikliği, firmalar arasındaki faaliyetlerin orkestralaştırılması, etkinlik stratejik tedarikçi ortaklığı gerektirir, karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi, işletmenin yönetme / davranış biçimini değiştirme , karmaşık ve çok yönlü bir olaydır. [Alvarado,2001] Tedarik zinciri tedarikçilerden nihai tüketicilere giden malzemelerin, parçaların ve ürünlerin planlaması, koordinasyonu ve kontrolü ile ilgili diğer faaliyetler dizisinin bağlantılı yapısıdır. Tedarik Zincirini'nin 4 temel özelliği vardır: [Markland, 1995] Şekil 1. Tedarik zincirinde endüstriyel dinamik modelinin girdi-çıktı formunda gösterimi.[Tovvill, 1996] Bütünleştirici Mekanizma Endüstri Müh. • Kontrol Müh. Tedarik Zincirinin etkin endüstriyel dinamik modelleri Sistem benzetimi • İşletme Değişim Müh. • 27 Otomobil endüstrisinde mühendislik tedarik zinciri ile ilgili proje çalışmasında tedarik zinciri süresi boyunca ileri bileşim teknolojilerinin ve tele haberleşme sistemlerinin işbirliğini nasıl destekleyebileceğini araştırmıştır. "Ekip temelli Avrupa otomobil imalatı projesinde" Avrupa otomobil endüstrisinde sanal ekip çalışması 4 ülkeden 40 mühendis tarafından yürütüldü. [May,2001] 3.1. Etkili Bir Tedarik Zincirine Giden Yol bilginin entegrasyonu tedarik zincirindeki ilk aşamadır. Karar verme ve yürütme arasında sıkı bir bağ da verimli bir tedarik zinciri için vazgeçilmez bir unsurdur. Günümüzün bilişini teknolojileri, tedarik zincirindeki tüm üyelerin i'rasındaki bilgi akışını mümkün kılarak, iletişim engellerini yıkmaktadırlar. Bu teknolojilere en erken geçenler yavaş yavaş herkesin boy göstereceği pazarda kendilerine bir yer edinmişlerdir. 4. VERİ TABANİ Bilgi alışverişi, İletişim Ağları ve Bilgi Arayüz Standartları (Information Interface Standards) aracılığıyla gerçekleşir. Ancak verilerin yalnızca bir yerden başka bir yere aktarılması yeterli değildir. Aynı zamanda verilerin anlamları kaybedilmeden ve gerektiğinde erişilebilecek şekilde saklanması (depolanması) da önemlidir. Veri tabanı bu iş için gerekli belleği sağlar ve bilgi erişim sistemleri de bu veri tabanlarından verilere erişirler. 4.1. Veri Tabanı Sistemi Veri Tabanı Sistemi dört temel elemandan oluşur: Veri,Donanım,Yazılım ve Kııllanıcılar.f http://www.geo] 4.2. Yönetim Bilişim Sistemi Nedir? v öneticilerin verecekleri tüm kararlarda ihtiyaç duyduğu en formasyonu onlara sağlayan sistem Yönetim Bilişim Sistemi (Management Information System) olarak adlandırılır [Yozgat, 1999]. Bir başka, tanımlar kümesi olarak; Yönetim Bilişim Sistemleri (YBS), bir örgütün yönetiminde yararlanılan enformasyonların işlenmesi ve taşınmasını sağlayan sistemler için kullanılan bir ifadedir" denilebilir. Çoğu birbirine benzemekle beraber gruplamak istendiğinde YBS ile ilgili tanımlar Uç ayrı başlık altında toplanabilir. a. Yönetim Bilişim Sistemini yalnızca donanım olarak ele alan tanımlar. b. Yönetim Bilişim Sistemini yalnızca yazılan olarak ele alan tanımlar. c. Yönetim Bilişim Sistemini hem yazılım hem de donanım olarak ele alan tanımlar.[ Lauclon.1996'1 5 OTOMOTİV SANAYİ 5.1. Otomotiv Sanayiine Genel Bakış Otomotiv bugün Türkiye imalat sanayiinin lokomotif sektörlerinden biridir. Kısa süre önce kurulmuş olmasına rağmen hızla gelişmiş, tekstil ve gıdadan sonra üçüncü büyük sektör olmuştur. Otomotiv aynı zamanda stratejik bei.tr.rier arasındadır, savunma sanayinin altyapısını oluşturmaktadır. Otomotiv ana ve yan sanayinin toplam imalat sanayi içindeki payı %10'lar civarındadır (I998'de Otomotiv sanayii gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de teknolojik gelişmenin temelini oluşturmaktadır. Bu sanayinin kurulması ile Türkiye'de başta demir çelik olmak üzere lastik, plastik, cam gibi temel sanayiler yanında özellikle parça üreten yan sanayiide çok önemli gelişmeler olmuştur. Kuruluş halindeki savunma sanayiinin de temel taşını otomotiv sanayii oluşturmaktadır. Otomotiv sektörü diğer sektörlerde rastlanmayan ölçüde ana sanayii, yan sanayii, yetkili bayii ve servisleri ile bir bütünlük içindedir. Bu bütünlük "Toplam Kalite" felsefesinin her alanda benimsenmesi ile hayata geçirilmektedir. Bu suretle tüketicinin korunmasında ve ürün kalitesinin uluslararası ölçeklere ulaşmasında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Sektörün en önemli gücü çok iyi yetiştirilmiş olan insan kaynağıdır. Sektör ekonomi içinde doğrudan ve dolaylı olarak yarım milyon kişiye iş imkanı sağlamaktadır. |vyww.tbb] 5.2. Yan Sanayi Özellikle küçük ve orta ölçekli endüstriyi önemli ölçüde kapsayan "Yan Sanayi" küreselleşen dünyamızda giderek büyüyen bir pazara sahip. Ana sanayiilerin gelişimine paralel olarak önemi artan yan sanayii özellikle Türkiye gibi küçük ve orta ölçekli işletmelerinin sayısı fazla olan ülkelerde ayrı bir önem taşıyor. Endüstriyel yan sanayi ise; Firmaların, • kendi tesislerinde üretmedikleri ve / veya • ekonomik / teknolojik nedenlerle üretmek istemedikleri belirli parçaları ve /veya hizmetleri daha küçük kuruluşlara yaptırma alışkanlığı kazanmaları, dolayısıyla; Ana Sanayicilerin, • atıl yatırımlara gitmeden, • ek yapı, tesis ve teçhizata ihtiyaç duymadan, • üretim birim maliyetlerini yükseltmeden, • kadroyu genişletip yönetimi zorlaştırmadan, ihtiyaçlarını küçük ve orta ölçekli yan sanayicilerden temin etmeleri olarak tanımlanabilir. |www.kobinet] 5.3. Türkiye Otomotiv Yan Sanayii Türkiye'de otomotiv yan sanayii, otomotiv sanayiindeki gelişmelerin sonucunda hızla gelişmiştir. Türk otomotiv yan sanayi yüksek kapasitesi, geniş ürün yelpazesi ve yüksek standartlarıyla otomotiv endüstrisine ve Türkiye'nin taşıt araçları parkına (yaklaşık 6.6 milyon adet-1999) parça sağlamaktadır. Ayrıca ihracat potansiyeli yüksek bir sektördür. Türk otomotiv yan sanayii üretim kapasitesi, yılda 9 milyar S'lık üretim değeri yaratabilecek düzeydedir. Türk otomotiv yan sanayiinde 2000 yılında 4.650 milyon $'lık üretim gerçekleşmiş ve bunun 1.3 milyar $'ı ihraç edilmiştir. [ www.taysad] kalite düzeyi ankete katılan ana sanayi firmalarının tamamı Türk oto yan sanayi bujiler ve karbüratör dışında kalan parçaların hemen tamamını üretmektedir. Yerli üretimi yapılan parçalar şunlardan oluşmaktadır: • Komple motor ve motor parçaları • Aktarma organları • Fren sistemleri ve parçalan • Hidrolik ve pnömatik aksamlar • Süspansiyon parçaları • Emniyet aksamları • Kauçuk ve lastik parçalar • Şasi aksam ve parçalan • Dövme ve döküm parçalar • Elektrik ekipmanları ve aydınlatma sistemleri • Aküler • Oto cam lan • Koltuklar tarafından "iyi" olarak tanımlanmıştır. Bunun büyük oranda ithal ileri teknoloji ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Ankete katılan firmaların %60 ı Türk otomotiv ana ve yan sanayi işbirliğinde yerli tasarıma dayalı yeni model üretme çalışmalarının bulunduğunu belirtmişlerdir. 5.4.2. Otomotiv Yan Sanayi Anket Bulguları 5.4. Türk Otomotiv Sanayiinde Ana Ve Yan Sanayi İlişkileri Anketi 5.4.1. Ana Sanayi Anket Bulguları Yapılan bir araştırmada [Bedir, 1999] ana firma olarak bir aracın montajına esas teşkil eden aksam ve parçaların değer olarak % kaçını üretmektesiniz sorusuna, firmaların yaklaşık %80'i bu ürünlerin %20'den daha azını kendi fabrikalarında ürettiklerini (yani %80'ini tedarik yoluyla temin ettiklerini) belirtmiş olup, söz konusu ürünlerin %30 undan daha fazlasını kendi ana fabrikası içerisinde üreten firma hiç yoktur. Türk Otomotiv Ana Sanayiinin, yan sanayiden tedarik yapma eğiliminin oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Otomotiv ana sanayiinde, bir aracın montajı için gerekli aksam ve parçanın yaklaşık %70-80'inin yan sanayimden temin edildiği görülmektedir. Bu oran Japonya da %75-80. AB de %55-60, ABD de %35-40 düzeyindedir. Ana sanayi firmalarının yaklaşık %90'ı üretim sürecinde CNC ve CAD/CAM teknolojilerini, %50'si ise robotları kullandıklarını belirtmişlerdir. Ankete cevap veren 3 otomobil fabrikasının üretkenliği ortalama olarak 25 saat/araç'tır. Ana sanayiinde her bir firmanın doğrudan aksam ve parça tedariği yaptığı ortalama yan sanayici sayısı 750 civarında olup, bunların tamamına yakını bağımsız işletmelerdir: Yan sanayi firmalarında yapılan parça tedariğinde ortalama "tam zamanında teslim" oranı konusunda otomobil firmalarına ayrıca yöneltilen soruya, iki otomobil firması %5-10 arasında bir cevap vermişlerdir. "Yan sanayi firmalarına sipariş verilirken fiyat, kal ite, teslimat güvenilirliği, sözleşme süresi gibi unsurların önem sırası nasıl oluşmaktadır?" sorusuna, firmaların yaklaşık %90 ı birinci önceliğin kalite olduğunu, firmaların %60'ı ikinci önceliğin teslimat güvenilirliği, yine %60'ı ise üçüncü öncelik olarak fiyat konusunun geldiği şeklinde cevap vermişlerdir. Ana sanayi anketine katılan firmaların tamamı yan sanayi ile aralarında ortak çalışma grupları, kalite iyileştirme ekipleri gibi düzenlemelerin bulunduğunu belirtmişlerdir. Yan sanayi tarafından üretilen ürünlerin 29 Ankete katılan firmalardan 25 kişinin altında istihdama sahip firma oranının sadece %3.8, buna karşılık 200 kişinin üzerinde istihdama sahip firmaların %41.8 olduğu anlaşılmaktadır. Bu firmalar arasında yabancı sermaye yatırımı bulunan otomotiv yan sanayi firma oranı %22, lisans altında üretim yapan firma oranı ise %35.4 tür. Lisansçı firmaların ait olduğu ülkeler arasında Almanya başta olmak üzere İngiltere, İtalya ve Fransa ağırlıklı olarak yer almaktadır. Ankete cevap veren 76 firmadan %I5 i üretimde robotları, %62 si ise CNC veya CAD/CAM teknolojilerini kullandıklarını açıklamışlardır. Firmaların %70 gibi yüksek bir oranı kalite kontrol yöntemi olarak kalite çemberlerini veya toplam kalite yönetimi tekniklerini uyguladıklarını belirtmişlerdir. Ancak, söz konusu firmaların büyük bir kesimi bu teknikleri başka yöntemlerle birarada uyguladıklarını belirtmişlerdir. 5.5. Sakarya Otomotiv Yan Sanayi Sakarya ilinde, otomotiv yan sanayisi olarak 30' un üzerinde sanayi kuruluşu yer almaktadır. Otomotiv yan sanayisinin Sakarya ilinde bu denli geniş olması ise, hem Sakarya ilinin konum itibarıyla pilot bölge olması yani, Sakarya ilinin otomotiv üretiminin merkezi olan Marmara Bölgesi'nde olması, hem de Sakarya ilinde kurulan ana sanayilerin (Toyota gibi) son yıllarda artış göstermesidir. 6. UYGULAMA 6.1. Teknoloji Ve Tedarik Zinciri Veritabanı Yönetim Sistemi Oluşturma Aşamaları 6.1.1 Teknoloji Ve Tedarik Zinciri Veritabanı Yönetim Sistemi Akış Şemaları 6.1.2. Teknoloji Ve Tedarik Zinciri Veri Tabanı Yönetim Sistemi Tablo Bileşenleri Firma, Üretim Merkezleri, Firma Makine Kapasitesi, Firma Ürün Çeşidi, Referans Firmalar, Firma Uygulamaları, Uygulamalar, Ürün Grupları, Ürünler, Şirket Tipleri, Sektör, Makina Çeşitleri, Ölçü Birimleri , Birim Dönüşümü, Şehir, İlçe, Kalite Sertifika Tipleri, Alınan Kalite Sertifikalan , Materyal , Mesaj, Metin Bankası , Nakliye , Ulaşım Şekilleri, Para Birimleri ,.Döviz Çevrimi , Kodlar, Kullanıcı , Parametre , Performans , Teknoloji , İşletme , Bilgi Sistemi , İnsan Kaynaklan , Yetki , Talep , Teklif , Sipariş, Tablo Şekil 2.:ı Otomotiv una ve yan sanayii tedarik zinciri genel akış şeması (I) OTOMOTİV ANA VE YAN SANAYİİ TEDARİK ZİNCİRİ GENEL AKIŞ ŞEMASI (1) OTOMOTİV ANA SANAYİİ MÜŞTERİ Tedarikçi Değerlendirme ve Karşılaştırma i il Uygun Tedarikçi Varmı? 1>- Evet OTOMOTİV YAN SANAYİİ Hayır Teklif Red Bildirimi T E K L j 1 F E v e t , L • • Teknolojik kriterler Kalite kriterleri Kapasite kriterleri Ürün kriterleri Tedarik Zamanı ve Nakliye Parametreleri Finansal Parametreler Hayır OTOMOTİV YAN SANAYİİ Teklif Değer endirme (Yapılabilirlik) \ L " D b Ha Mevcut V" r Sartlar-Öneriler ^tf—ı v^nıishiiirmi^ ı MUııOVıııı ıı ıı i E R i L . . • • • Kapasite stok Seviyesi iş Yükü Eksik Malzeme Tedarik Sûreler Maliyet Evet OTOMOTİV-YAN SANAYİİ Mutabakat Prosedürü E N i D i D R M Anlaşma Sağlandımı? Hayır E , Evet OTOMOTİV YAN SANAYİİ Teklife istinaden Siparişin Oluşturulması OTOMOTİV YAN SANAYİİ Üretim Programı Güncelleme OTOMOTİV YAN SANAYİİ Planlı ihtiyaçlar ile Müşteri Siparişlerinin Mahsuplaşması M R f P Diğer Kaynaklar ^ OTOMOTİV YAN SAN A Y İ İ ^_ 1 Proses Siparişi-Üretim emri Güncelleme: f B 30 Stok Seviyeleri M *P 1 Satınalma Siparişleri Şekil 2.b Otomotiv ana ve yan sanayii tedarik zinciri genel akış şeması (Yan sanayii tedarik modülü) OTOMOTİV ANA VE YAN SANAYİİ GENEL AKIŞ ŞEMASI (2) (A) YAN SANAYİİ Yan Sanayii Tedarikçisi Değerlendirme Evet Hayır Teklif Y A N Hayır YAN SANAYİİ TEDARİKÇİSİ S A N A Y YAN SANAYİİ Envanter işlemleri(Fason Yarımamül-Hammad^ e-Ambalaj Tedahği) T E D A R İ K M O D Ü L Ü YAN SANAYİİ Kalite Kontrol YAN SANAYİİ iade irsaliyesi iade işlemleri YAN SANAYİİ İmalat 1I YAN SANAYİİ Mamul-Yarımamul Envanter işlemleri Sevk irsaliyesi }t YAN SANAYİİ Sevk işlemleri 31 Şekil 3. Yan sanayii tedarikçi değerlendirme modülü YAN SANAYİİ TEDARİKÇİ DEĞERLENDİRME MODÜLÜ Tedarikçi Ana Verileri Tedarikçi Değerlendirme JIT MRP CAD/CAM Tezgah ve Ürün kapasitesi Kalite sertifikaları Teknolojik yatırım planı Eğitim politikası Personel Kalitesi Müşteri Referansları Diğer kriterler Uygun Tedarikçi Varmı? Zamanında teslim Tesis kalitesi Destek Hat performansı Nakliye biçimi ve kalitesi Kalite sertifika sayısı Yatırım planlan Yeni ürün geliştirme zamanı ve maliyetleri Diğer kriterler SATINALMA Bulunan E«et *Tedarikçileri Karşılaştır ve En iyisini/iyilerini Seç Talep Teklifi " SATICI (TEDARİKÇİ) \r ı r Satmalına Talepleri Hayır Teklife Cevap 1 - '-« T SATINALMA . ; Talep Kriterleri *• Teklif Değerlendirme Yeni Tedarikçiler-*Bul SATINALMA Sipariş Onayı Uygun Teklif Varmı? Onay Hayır SATICI Hayır Teklifte Düzeltme Yapılacakmı? Evet T SATINALMA Parametreleri Gözden Geçir Şekil 4. Otomotiv ana sanayii, yan sanayii tedarik zinciri değerlendirme modülü OTOMOTİV ANA SANAYİİ, YAN SANAYİİ TEDARİK ZİNCİRİ DEĞERLENDİRME MODÜLÜ TALEP OTOMOTİV ANA SANAYİİ • Tedarikçi Sorgulama Kriterlerini Belirleme OTOMOTİV ANA SANAYİİ U y 9 u n x > Tedarikçi Varmı? Parametreleri Hayır Gözden Geçir OTOMOTİV ANA * SANAYİİ JIT MRP CAD/CAM Tezgah ve Ürün kapasitesi Kalite sertifikalan Teknolojik yatırım planı Eğitim politikası Personel Kalitesi Müşteri Referansları Diğer kriterler Bulunan Tedarikçileri Karşılaştır OTOMOTİV ANA SANAYİİ i Talep Teklifi Hazırla OTOMOTİV ANA SANAYİİ T Talep Teklifi Zamanında teslim Tesis kalitesi Destek Hat performansı Nakliye biçimi ve kalitesi Kalite sertifika sayısı Yatırım planları Yeni ürün geliştirme zamanı ve maliyetleri Diğer kriterler Teklif Gözlemleme OTOMOTİV YAN SANAYİİ Müfteri kaydı Hayır Risk Yönetimi Y*rıı Müşteri Kaydının Yapılma' Evet t MÜŞTERİ HİZMETLERİ Risk Yönetimi Modülü ile entegre çalışma MÜŞTERİ HİZMETLERİ Teklifin Gözden Geoırılm Kapasite-Kaynak Kontrolü Spesifikasyonlar Uygunmu? Hayır T Uygunmu' MÜŞTERİ HİZMETLERİ y Hayır • Cevap Teklifi Hazırlanması MÜŞTERİ HİZMETLERİ T Teklifte Düzeltme Yapılacakmı ? Teklif Çıktısı Hayır T MÜŞTERİ HİZMETLERİ Red Geıekçesınin Kaydı Hayır Teklif Müşteri Trafından Kabul Edildimi? Sipariş Belgesi Tekille istinaden Sipariş Evet MÜŞTERİ HİZMETLERİ 33 MÜŞTERİ HİZMETLERİ Şekil 5. Yan sanayii tedarik sistemi ve ilişkili tablolar YAN SANAYİİ TEDARİK MODÜLÜ Satmalına Talebi __ Tablosu Sevk irsaliyesi TEDARİKÇİLER j Nakliye LOJİSTlk TkBİ BİRİMİ Tablosu Guncelleme-Malze me Ana Verileri Kontrol Malzeme Ana ^Verileri TablosuJ iade irsaliyesi Malzeme-Ambalaj Fason Yarımamul o rx"; Oö' Malzeme Ana Verileri Tablosu^ Evet Hayır "> : • . : ' ; * _ _ , '. !^— Değerlendirme i Lokasyonu Tabloşjiı Evet / s Değerlendirilebit> \^ jrmj? / \^ Hayır Hurda-Atık Lokasyonu Tablosu. _ 34 6.1.3. Teknoloji ve Tedarik Zinciri Veri Tabanı Yönetim Sisteminde Yan Sanayii ve Tedarikçileri Değerlendirme Kriterleri 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. Teknoloji ve Tedarik Zinciri Veri Tabanı Yönetim Sistemlerinde ve bu sistemlerin inşasında kullanılan belli başlı temel kriterler vardır. Genel olarak işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bu kriterlerin belirlenmesinde birkaç danışmanlık firmasının tecrübelerinde faydalanılmış ve anket çalışmaları yapılmıştır. Bu kriterler aşağıdaki şekilde gruplandırılmaktadır. • Performans kriterleri • Teknoloi ve imalat ilişkili kriterler • Teknik yeterlilik kriterleri • İşletme kriterleri • Bilgi Sistemleri ve iletişim kriterleri • İnsan kaynakları kriterleri Bu ana kriterler kendi içlerinde detaylı parametrelere sahiptirler. Bu kriterler ve parametrelerine dayanarak onüne veıitabanı içerisinde yada of-line veritabani içerisinde sorgulama ve sonuçlar içerisinde tekrar bir değerlendirme yaparak en uygun tedarikçiyi seçmekte kullanacağız. İşletme 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. Performans Kriterleri 1. Tam zamanında teslim 2, Müşteriye ulaştırma kalitesi J. Hat-tezgah performansı 4. Çalışma alanı kalitesi 5. Fabrika tesis kalitesi 6. Ürün geliştirme zamanı 7. Ürün geliştirme maliyeti 8. Birim maliyet 9. Destek 10. Anlaşması yapılmış kalite düzeyleri 11. Talebe cevap verme hızı ve yeteneğ Kriterleri Firmanın piyasadaki konumu Müşteri takip kayıtları Coğrafik yakınlık, yer uygunluğu Entegrasyon yeteneği Destek seviyesi-İşlerme Destek Seviyesi-Teknik Finansal pozisyon Stratejik plan ve geliştirme Fiyat ve rekabet gücü Yıllık maliyet düşürücü kararlar Teslimat koşulları Esneklik Proje yönetimi kabiliyeti Değer mühendisliği ve değer analizi kullanma Tasarım kabiliyeti ve tekniği Teknik yeterlilik Patentler, lisanslar Pazara zamanında cevap verebilme tş yeri alanlarını birlikte belirleme Kategorisinde en iyisi olabilme Bilgi Sistemleri ve İletişim Kriterleri 1. Veri güvenlik önlemleri 2. ERP (İşletme Kaynakları Planlaması) 3. CAD ( Bilgisayar Destekli Tasarım ) 4. CAM ( Bilgisayar Destekli İmalat) 5. CİM ( Bilgisayar Bütünleşik İmalat) 6. Bilgisayar destekli bakım yönetimi 7. Proses simülasyonu ve modelleme 8. Planlama ve çizelgeleme 9. Ürün verileri yönetim sistemi 10. Tedarik zinciri, lojistik sistem 11. Ürün hattına siparişlerin girilmesi için kullanılan kolaylıklar 12. İnternet bağlantısı 13. VVeb adresi 14. E-mail adresi 15. Faks/Teleks Teknoloji ve İmalat İlişkili Kriterler 1. İmalat kapasitesi 2. Ekipman ve teknik yenileme stratejileri 3. İSO sertifikalan 4. TL9000 sertifikaları 5. OS9000 sertifikaları 6. TZT ( Tam Zamanında Teslim ) 7. Rekabet edebilir kıyaslama 8. Tahmini ve önleyici bakım 9. Güvenlik artırıcı program 10. Çevreye uygunluğu artırıcı faaliyetler 11. Garanti sonuçları ve geçmiş veriler 12. İmalat iyileştirici teknikler 13. Gerçek zamanlı geri beslemeli bilgisayarlı istatistiksel proses kontrol 14. Hata etkileri türleri analizi Teknik 1. 2. 3. 4. Yatırım düşürme İsletmenizdeki faaliyetlerin yeniden düzenlenmesi Uzmanların desteğinde performans artırma Kapalı üretim alanının optimizasyonu Yeni teknolojiler Ürün ömür döngüsündeki süreyi azaltma Proje yönetim tasarım ve geliştirme yeterliliği İnsan Kaynakları Kriterleri 1. Organizasyon yapısı 2. İşe devamsızlık 3. Yönetim kabiliyeti 4. Kalifiye üst kademe personel 5. Belge almış personel 6. İyi yönetim, işçi ilişkileri 7. Eğitim kayıtlarının bakımı 8. İş gücünün varlığı 9,. Sürekli eğitim programları 10. Mühendisleri bölümlere dağıtım yeteneği Yeterlilik Kriterleri Bir yıldaki yeni ürüne geçme sayısı Teknoloji haritası Teknolojisinin ihtiyaçlarınıza uyumu Maliyet düşürme 35 6.1.4. Teknoloji Ve Tedarik Zinciri Veri Tabanı Yönetim Sistemi Uygulama Yazılımı Yukardaki akış diyagramı, tablo bileşenleri ve değerlendirme kriterleri yardımıyla hazırlanan uygulama yazılımının ana ekran görüntüleri şöyledir: Şekil 6.a. Sakarya Otomotiv Yan Sanayii Teknoloji ve Tedarik Zinciri Veritabani Yönetim Sistemi Ana Menü Ekranı •il S Microsoft Access [FİRMA] S gie gel Vjew Insert Fg«r»t |ecor<js Jftois h ir; PI ;t-! *' 11, •£•|i' \2)%%« Sakarya Otomotiv Yan Sanayi Teknoloji ve Tedarik Zinciri Veritabanı Yönetim Sistemi sanayii Firma Bilgileri Ana Sanayii Firma Bilgileri Firma Makina Bilgileri Üretilen Ürünler Firma Ürün Bilgileri Talep edilen Ürün Kriterleri Yan Kriterlere Göre Yân Sanayii/Tedarikçi Firmalann Değerlendirilmesi Programı Kapat Firma anket Bilgileri i Bu program Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Tarafından Sakarya Otomotiv Van sanayii Teknolojik ve Tedarik Zinciri Veritabanı Yönetim Sistemi Araştırmaları İğin Geliştirilmiştir. Proje Tarihi: (c) 2001 Form View 36 Şekil 6.b. Firma Bilgileri Ekranı E3 Mıcıosolt Access IFIHMA) Firma Bilgileri Firma Kodu 3 Telefonlar 5^7670 Fa« 2767670 web adresi E-mail Vergi Dairesi gumıukonu Vergi No 123245 Adresi Firma adı hılşan Makma Sanayi Tıc Ltd Ştı Firma flnansı i Ömer Akalın firma Sahibi iOrnerAkatm Ybn. Sermay 1İ300 000,000 TL Firma tipleri Limited s e k ' k o d yan sanayi makına Kuruluş Şekli i Kuruluş Yılı ; fir-kur-aları flr-kur-alan-br m^ _ , m ™_ m ^____ işçi Sayısı İl Kodu 54 Şehir ' Sakarya Ülkesi, Tuıkıye Liman Uzaklık • 45 Tren Gar Uzaklık ~5Ö Çalışılan Gun .284 * Satın Alma V. : Satıç V. IMua PazarlamaY. 'Ahmet Seçkin Kayıt Ekle 40 Haua Limanı Uzak Kayıt K«ydB« KiydlCeıiAl fnı ımı Hapst FormVlisv» ' Şekil 6c. Makine ve Teçhizat Bilgileri Ekranı Makine ve Teçhizat Bilgileri makine kodu makine adı Makine gsun kartı »> j TORNA makine üretim kapasitesi j makine grubu: [ısıl işlemler ger&ken personel sayısı [ çatışma grubu j yaptığı işler ^niQ^w)^™(W^»* f^^* -m: 37 Şekil 6.d. Firmanın Ürettiği Ürünler Ekranı Fîrma'nfn Ürettiği Ürünler fir Kort fil Adi IsMsan Makina Sanayi Tic. Ltd. Şİİ. •jurtin «otlu U"' [ /İT' 'RN/ 1 #J J irmadaki sayısı 1 2İ ..r.l 3 irma kullanıma amaa genel '! ^HA töla} kaldıımal | zi '•fi ^"«İÎBİel^iP^ ?&«o** Mii.'yı MI < <1 • İMİMŞİof 2- " »J,*d*»l rf s r* Şekil 6.e. Yan Sanayii Kriterleri Ekranı Yan Sanayi Kriterleri \~ Teknoloji ve JmMat Kriterleri Teknolojik Yeterlilik Kriterleri İstetme Kriterleri Bilgi Sistemleri ve lletlafm Kriterleri İnsan Kaynaklan Kriterleri Ana Menü Form Viow 38 ~ *»« r" r Şekil6.f. Yan Sanayii Ürün Performans Bilgileri Ekranı. E Microsort Access - [F IHMA] Yan Sanayii Ürün Performans İstekleri fır Kod fır Adı 0 Kıl h Mal ına 3anaw Tıc Ltd Şh ÖrlbıK»** fâmortısot kapağı Tam Zamusafct Testti»; fTp T»*» , İL jyuksel- jOrta lOrta faH» «eliftir*» «üByel: jOrta ttmk; Normal Normal Uyma Hareket K«l»ylığı öbrika tesis kalitesi: Gecikmeli jVukseK tekn'oİoİT â m lesnek r 7. 1 | ***"*^p^ #Vff^U^^^M^ ^PJp^Myf* • r- r-î*. "s zorunludur. Bugün otomotiv sektöründe kendisini her yönden ispat etmiş Japonya, Almanya ve Amerika gibi ülkelerde yer alan yan sanayiinin performansının da karşılaştırmalı olarak geniş bir şekilde araştırılması zorunludur. Türkiye'de ana ve yan sanayiinin rekabet edebilirliğini ölçme bunun içinde teknoloji, kalifiye eleman, sermaye, yoğun organizasyon ve dağıtım kanalları gibi rekabet edebilir faktörlerin karşılanması gerekmektedir. Yapılan bu çalışmada gözlemlediğimiz veri ve bilgilere göre çalışmanın içinde geçen 82'ye yakın parametre ve onların 10 binlere varan kombinasyonlarının yeter derecede sağlanması şu anki ekonomik, teknolojik ve insan kaynakları varlıklarına göre mümkün gözükmemektedir. Bunun için özellikle yan sanayi ve tedarikçilerin, ana sanayilerin taleplerini karşılayabilmesi için alt yapı, sabit sermaye ve fınansal yönden, eğitim, bilgi ve teknoloji yönünden, özetle-evrensel rekabet edebilir kriterler açısından kuvvetlendirilmesi zorunludur. Bunun için bölgenin üretim ve dağıtım kanalları içinde yer alan bütün firmalara ait gerçek verilere dayalı proje destekli bir çalışmanın yürütülmesi icap eder. Bunun içinde uluslararası kuruluşlara kadar uzanacak norm bir desteğe ihtiyaç vardır. Bu da ayrı bir proje çalışmasıdır. Böyle bir proje çalışması ve teklifi Sakarya Üniversitesi, ATSO ve KOSGEB işbirliği ile gerçekleştirilecektir. Bunun için taslak proje hazırlanmıştır. Bu konuda yapılacak daha ileri bir çalışmada sistem dinamik bir yapıda ele alınabilir ayrıca SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER Bu çalışmada zaman kısıdı dolayısıyla yalnızca performans kriterlerinin varsayımlı kriterlerine göre özet bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Yapılan basit bir anket çalışması ise şu anda bu kriterleri ayrıntılı olarak karşılamaktan uzaktır. Özellikle Türk Otomotiv Ana ve Yan Sanayii arasındaki ilişki yapısının ortaya çıkartılması, ayrıca sektörde faaliyet gösteren firmaların teknolojik durumu, teknik yeterlilikleri, bilgi sistemleri ve iletişim özellikleri, insan kaynakları, ihracat seviyesi ve potansiyel pazarları gibi bilgilerinin elde edilmesi gereklidir. Bu bilgiler Türkiye'de ana sanayi, yan sanayi ve yan sanayi tedarikçilerinin performans kriterlerine uygunluğunu tespit etmek için teknolojik ve tedarik zinciri veri tabanı yönetim sistemi parametreleri başlığı altındaki ana ve alt kriterlerin firmasal bazda araştırılmasıyla gerçekleşebilecektir. 40 - 50 otomotiv yan sanayi firmasının ve otomotiv yan sanayi tedarikçilerinin, ürettikleri her bir ürün için teknolojik ve tedarik zinciri veri tabanı yönetim sistemi parametrelerinin göz önüne alınarak hazırlanacak bir anket çalışması ile bu kriterlerin değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Sonuçta otomotiv ana sanayiinin Türkiye'de gelişmesi, teknoloji üretmesi ve ithalatın azaltılması içinde otomotiv yan sanayisinin bu parametre ve kriterleri sağlıyor olması gerekmektedir. Yapılacak olan anket sonrasında bu sonuçların uluslararası karşılaştırmalarının yapılması 39 müşteri talebinin, tedarik zinciri boyunca tedarik (arz) temsilcilerin ve dışsal ve ya pazar arzının belirsizliği durumunda bulanık kümelerle ifade edilen bir model kurulabilir. fPetrovic,l999] Ayrıca Alıcılar ve tedarikçiler arasında etkileşimli ilişkiyi bir e-ticaret çerçevesinde bilgi akışı, molue hizmet akışını ve geri besleme bilgisini içeren uç bileşen kavramsal bir model geliştirilebilir. [Tang,2001] Diğer taraftan gelecekteki çalışmalardan başka bir örnek olarak da a) MİT ve Lehigh üniversitesinin ortak projesinde olduğu gibi otomobil ve uçak endüstrilerinde yağ yönetimini hızlandırma ve destekleme, b) Ürün tasarım verilerini düzeltici faaliyete duyulan ihtiyacı azaltmak için zenginleştirme, c) Ürün gerçekleştirme ve bilişim mimarisi araçlarını geliştirme ve levha metal montajlarında tolerans birikimi için öngörücü araçları geliştirme faaliyetleri, yürütülebilir. KAYNAKLAR -Alvarado, U.Y.. Kotzab. H.,2001,"Sopply Chain Management Industrıal Marketing Management" 30,183 -198. -Arslan.F.. 1996 ."Teknoloji Transferi ve İmalat Sanayiinde Ilygulama".Doktora Tezi,İst.Üniversitesi. -Bedir.A.. 1999,Gelişmiş Otomotiv Sanayilerde Ana-Yan Sanayi İlişkileri ve Türkiyede Yan Sanayinin Geleceği, DPT-2495, Kasım. ANKARA. 40 -BMTZ, E.B., 1995, "The Chain Gang". CIO Maqazine.August_l.hılp::7\vw\v.i!L'ocitics.com/siliconvallc\7İiih/2743/vlvs.lııml. -http://www.taysad.org.tr/turkce/banyansa.htm. -Korpela,.!., Lehmusvaara, A.,Tuominen, M, 200l,"'Analytic approach to supply chain development, Int. .1. Productıon Economics7l , 145- 155 . -Markland . R. . Vickery , S.K. . Davis , R.A. , 1995,"Operations Management ", Wes Pub. Comp,N.York. -May.,A.,Carter , C.,2001," A Case study of virtual team working İn the European Automotive Industry", Int.J.of Industrıal Ergonomics 27,171 - 186. -Petrovic,D., Roy, R., Petrovic, R.,1999," Supply chain modelling using fuzzy sets", Int. .1 Production Economics 59, 443 - 453. -Souza. R.de, Zice,S.,Cnaoyang,Le., 2000," Supply chain dynamic andiptimizatıon Integrated rrtanufacturıng systems", 348 - 364 . -Tan . K.C., 2001 , "A framework of supply chain management literatüre , European Journal of purchasing and supply management", 7, 39-48. -TangJ.E., Shce ,D.Y.,Tang , T-I., 1995,"A conceptual model for interactıve buyer-supplier supplier relationship in electronic commerce, İn . J. of Information Management 21',49-68. -Towill , B.R. ,1996," İndüstrial dynamics modelling of supply chains , Int. J. of Physical Distribution and Logistics Management Vo.1.26. N . 2 , 2 3 - 4 2 . -Whitney, D. ,1999," Agile Pathfinder in the Aircraft and Automobile Industries- A Progress Report" , The Agile Manufacturing project at MİT . -Yozgat, U.,1999, "Yönetim Bilişim Sistemleri", Beta Yayınları. -www.igeme.org.tr/tur/foyler/sanayi/otol.htm -www.kobinet.org.tr/hizmetler/katilimcikuruluslar/ticaretvesanayi/004a9.html -www.lnb.s2en.1r/Uirkcc/iktisal/sanavi.html TMMOB Makina Mühendisleri Odası VII. Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001 AB İLE UYUM SÜRECİ VE TÜRK OTOMOTİV SEKTÖRÜ O. Yaşar DOĞRU ER Makina Yüksek Mühendisi Tel : 0(262) 658 84 33 E-Posta : [email protected] ÖZET Bütün bu özelliklerin yanısıra, sektör ileri teknolojinin Türkiye'ye transferinde önder bir rol oynamakta, teknolojinin kullanımı için yetiştirdiği elemanlar bu ülkenin stratejik öneme sahip diğer sektörleri için de çok önemli yetişmiş el emeği oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de ve Avrupa Birliği'nde otomotiv sanayiinde yaşanan son gelişmeler ve bu gelişmelere paralel olarak ilişkilerin Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 1996 yılı içinde kurulan Gümrük Birliği açısından değerlendirmesi ve yaşanan sorunlar yer almaktadır. Türk Otomotiv Sanayii kurulduğu l960'lı yıllardan bu yana Batı Avrupa ile yakın ilişki içinde olmasının ötesinde Gümrük Birliği bağlamında AB ile sermaye yapısı açısından tam bir entegrasyon sağlamış durumdadır. Gümrük Birliği tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı çerçevesinde Türk otomotiv sektörünü yakından ilgilendiren çeşitli uygulamalar yürürlüğe konulmuştur. Gümrük Birliği içinde sanayii mallarının serbest dolaşımı sağlanmış ve yeni/kullanılmış ayrımı yapılmamıştır. Gümrük Birliği çerçevesinde teknik mevzuat uyumu (1958 Cenevre Anlaşması) ve AB'nin ortak ticaret politikası ve ortak gümrük tarifesine uyum da sözkonusudur. Otomotiv ana ve yan sanayii sürükleyici olarak ülkenin, hammadde imalat ve savunma sanayilerinin gelişmesinde, istihdamın artırılmasında, sosyal ve ekonomik gelişmenin sağlanmasında, milli gelirin artırılmasında ve geniş bir tabana yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. 2. TÜRKİYE'DE OTOMOTİV SANAYİNİN GELİŞİMİ Türklerin otomobille ilk tanışması yirminci yüzyılın başlarında olmuştur. I. Dünya Savaşı'ndan sonra, İstanbul'un işgal altında olduğu yıllarda "American Fpreign Trade" şirketi vasıtası ile ABD'nin Ford ve Chevrolet otomobil ve kamyonları; Torino'ya bağlı olarak İstanbul'da faaliyet gösteren özel bir büro vasıtası ile de İtalyan Fiat marka otomobiller piyasaya girmiştir. Anahtar kelimeler : Otomotiv Sanayii, Gümrük Birliği, Avrupa Birliği, Ortaklık Konseyi, Bangemann Raporu, Taşıt araçları, Otomotiv Sanayii Derneği I. Türkiye'nin ilk otomobili olan "Devrim" ile başlayan süreçte, ithal ikamesi modeli üstüne kurulan otomotiv sektörü bugün ulaştığı noktada gıda ve tekstil sektöründen sonra ülkenin üçüncü büyük sektörüdür. GİRİŞ Otomotiv sektörü genel olarak, binek otomobili, otobüs, midibüs. çekici, kamyon ve traktör gibi karayolu araçları ile bu araçların imalatında kullanılan parçaları imal eden yan sanayii olarak tanımlanmaktadır. Diğer taraftan, 1929 yılında Ford Motor Company İstanbul'da ilk montaj denemesine başlamıştır. Otomobil, traktör ve kamyon üretmek üzere kurulan montaj fabrikasında yapılan üretimin bir kısmının Sovyetler Birliği'ne ihraç edilmesi öngörülmüştür. 450 işçi çalıştıran fabrika modern sayılabilecek teknolojik imkanlara sahipti. Tesiste, günlük 48 adet kamyon ve otomobil yapım kapasitesine ulaşılmış; ancak, 1930'larda yaşanan dünya ekonomik krizinin olumsuz etkileri nedeniyle, hedeflenen ihracat gerçekleştirilememiştir. Bu ve diğer sebeplerden dolayı 1934 yılında fabrikada üretim durdurulmuş ve ilk montaj üretim denemesi böylece başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarısızlık, Ford Motor Company yetkililerinin daha sonraki yıllarda Türkiye'de üretim yapma konusunda yapılan teklifleri değerlendirmekte tereddüt etmelerine sebep olmuştur. Tümüyle kayıt altında faaliyet göstermesi ve en kolay vergi toplanabilen sektörlerden biri olması nedeniyle, otomotiv sektörü, tüm dünya ekonomileri için olduğu gibi Türk ekonomisi için de büyük önem taşıyan sektörlerden biridir. Türk otomotiv sanayii pek çok açıdan Türk ekonomisi içinde lokomotif sektör konumundadır. Sektör, gerek yarattığı katma değer, gerek doğrudan ve dolaylı olarak istihdama katkısı ve ithalata yönelik döviz tasarrufu gücü oranında dış ödemeler dengesi üzerinde sağladığı pozitif katkılar, gerekse sektörün içinde yer alan üretici işletmelerin ödedikleri ve sektör ürünlerinin satışlarından elde edilen vergi gelirleri ile devlet bütçesi içinde önemli bir yer tutmaktadır. 41 II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle otomobil üretiminde ilk teşebbüsü "Koç Ticaret Şirketi", "Ford Motor Company" nin Türkiye Genel Temsilciliğini alarak başlamıştır. 1950'li yılların başlarında, Koç Ticaret Şirketi, Ford Motor Company ile Türkiye'de ortak üretim yapılması konusunda temasa geçmiştir. Ford Motor Company'nin sahibi Henry Ford H'nin konu üzerinde çekingen davranması üzerine, devrin başbakanı Adnan Menderes, Henry Ford M'ye bir mektup yazarak, Koç Ticaret Şirketi ile ortak üretim konusunda teşvik etmiştir. Bunu takiben, 1956 yılında Koç Ticaret Şirketi'ne "Montaj hakkına sahip bayi" "Dealer Assembler" statüsünde imtiyaz verilmiştir. Başka bir önemli teşebbüs %100 yerli otomobil yapılması yönündeki düşünceye dayanan ve 1960 sonrası yönetiminin de desteği ile üretimine başlanmış olan "Devrim otomobili" yapılması teşebbüsüdür. Ancak, üretilen ilk araçların denemesinin başarısızlıkla sonuçlanması bu teşebbüsün de kapatılmasına sebep olmuştur. 1990 yılında başlayan Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde otomotiv sektörünü derinden etkileyecek bir dizi önlem alınmıştır. Bu önlemlerle otomobil ithalatında koruma oranları önemli ölçüde düşürülmüş, yıllık 100 bin adet üretim kapasiteli yeni yatırımlara ve 50 bin adet mevcut yatırımlara bazı özel teşvikler getirilmiştir. 3. SEKTÖRDEKİ KURULUŞLAR Türkiye'de otomotiv ana sanayiinde faaliyet gösteren 21, Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyesi olan 19 firma vardır. OSD üyesi olmayan kuruluşlar, traktör üretimi yapan bir kamu kuruluşu olan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ve kamyon üretimi yapan Genoto'dur. Firmaların ürettikleri araç tiplerine göre faaliyet alanları ayrılmaktadır. Otomotiv üretimi, Tofaş, Oyak-Renault, Opel, Otosan, Ekim 1994'de üretime başlayan Toyotasa ve 1997'de üretime başlayan Hyundai-Assan tarafından, ticari araçların üretimi, AIOS, BMC, Chrysler, Karsan, MAN, Mercedes Benz Türk, Otokar, Otosan, Otoyol tarafından, traktör üretimi ise Türk Traktör, Zirai Donatım Kurumu ve Uzel tarafından yapılmaktadır. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yer alan "otomotiv sanayinin endüstrileşmedeki itici gücünden yararlanma" ilkesine uygun olarak yerli katkı oranını artırmaya yönelik "Montaj Sanayii Talimatı" hazırlanmış ve 1964 yılında yürürlüğe girmiştir. Daha sonraki yıllarda Türk Otomotiv Sanayii'nin gelişmesinde ve yerli katkı oranının artırılmasında bu talimatın büyük rolü olacaktır. Nitekim, 1963 yılı sonunda 8 olan montaj sanayii kuruluşu sayısı 1967 yılı sonunda 20'ye çıkmıştır. Ne var ki, ithalata getirilen kısıtlamalara karşın, genişleyen kapasitenin ancak küçük bir bölümü kullanılabilmiştir. Firmaların ürettikleri araç tiplerine göre kuruluş yeri ve üretime başlama tarihleri tablo 1. de verilmektedir. Tablo 1. Firmaların ürettikleri araç tiplerine göre kuruluş yeri ve üretime başlama tarihleri. LİSANS ÜRETİM YERİ ÜRETİME BAŞLAMA TARİHİ Honda Motor Gebze/Kocaeli 1997 A.I.O.S. Isuzu Gebze/Kocaeli 1966 B.M.C. Cummins İzmir 1966 FİRMALAR A. HONDA 1968-1972 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde, talebin ülke olanaklarıyla karşılanması, azami döviz tasarrufu, ekonomik ölçeklerde üretim gibi hedefler benimsenmiştir. Bu dönemde, bir yandan yeni üretime geçen otomobil firmalarının etkisiyle ithalatta büyük gerilemeler görülürken, bir yandan da 1970 devalüasyonunun etkisiyle talep gerilemesi, ani maliyet ve fiyat artışları yaşanmıştır. CHRYSLER Chyrsler Int. Gebze/Kocaeli 1964 Ford İstanbul-Eskişehir 1959-1983 Hyundai Motor Kocaeli 1997 Peugeot Bursa 1966 MAN Ankara 1985 M. BENZ TÜRK Mercedes Benz İstanbul, Aksaray 1968-1985 OPELTÜRKİYE Opel İzmir 1990 FORD OTOSAN HYUNDAI ASSAN KARSAN M.A.N. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977) ile talebin yurtiçi üretimle karşılanması, dağınık ve küçük kapasitelerden kurulu işletmelerin birleştirilmesi, yarım kalan yatırımların tamamlanması, mevcut tesislerin yenilenmesine hız verilmesi gibi hedefler benimsenmiştir. 1979-1983 yıllarını kapsayan Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde yarım kalan yatırımlara hız verilerek, atıl kapasitenin en aza indirilmesi öngörülmüştür. Bu dönemde kamyon, kamyonet ve otobüs ihtacatı amaçlanmıştır. Ne varki, yüksek enflasyon, petrol fiyatlarındaki aşın tırmanış, döviz darboğazı gibi nedenlerle üretim hedefleri tutturulamamıştır. OTOKAR KHD/Land R. İstanbul 1963 Iveco-Fıat Sakarya 1967 Renault Bursa 1971 TEMSA Mitsubishi Adana 1987 TOFAŞ Fiat Bursa 1971 Toyâta Sakarya 1994 OTOYOL O.RENAULT TOYOTASA TRAKSAN Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989), Türk otomotiv sanayinin dışa açık. modern teknoloji kullanan, ekonomik ölçeklerde üretim yapacak, fiyat ve kalite yönlerinden uluslararası rekabet gücüne- sahip bir konuma gelmeyi amaçlamıştır. Unıversal Gebze/Kocaeli 1994 T.TRAKTÖR New Holland Ankara 1954 UZEL M.Ferguson İstanbul 1962 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği Genel ve İstatistik Bilgiler Bülteni 2000, No:33 42 4. OTOMOTİV SANAYİİNDE KAPASİTE VE ÜRETİM Tablo 2. 1994-2000 yıllarındaki toplam satışlar ve ithalatın pazar payı (Otomobil+Ticari araç-xl000). Bugün ülkemizde 21 adet firma, otomotiv sanayii alanında üretim yapmaktadır. 2001 yılı Ocak-Nisan döneminde otomobil üretimi, 2000 yılının ilk dört ayına göre %22 azalarak 61,358 adet, motorlu taşıt aracı üretimi ise %16 oranında azalarak 92,265 adet olarak gerçekleşmiştir (Şekil I). İç pazardaki aşırı talep daralmasına karşılık, bu yıl gerçekleştirilen 51,119 adet otomobil ihracatı, üretimin kısmen de olsa devamını sağlamış, iç pazar için yapılan üretim ise 4 ayda 10 bin adet dolayında kalmıştır. 2001 yılı Nisan ayında, aşırı oranda azalan talep nedeni ile midibüs üretimi %92, minibüs üretimi %78, küçük kamyon üretimi %73, büyük kamyon üretimi %72 ve otobüs üretimi %25 oranında azalmıştır. Şekil 1. 1990-2001 yıllan arasındaki otomobil ve otomobilticari araç üretim miktarları. 1995 1996 1997 1998 1999 2000 Yerli 231 241 248 313 297 227 319 İthal 39 40 95 206 181 175 340 Toplam 270 281 343 519 478 402 659 İthalat P. Payı (%) 14 14 27 40 39 44 52 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği, 27. Genel Kurulu Otomotiv sektöründe, 1993 yılında ulaşılmış olan %77 oranındaki kapasite kullanım oranı hariç, 1992-1998 yılları arasında, %70 olan dünya kapasite kullanım oranı ortalamasının gerisinde kalınmıştır. Ancak, rekabette fiyat kadar ürün farklılaştırılmasının da önemli bir faktör oluşturduğu düşüncesinden hareketle, yerli üreticiler bazı yeni model otomobilleri Türkiye'de üretmeye ya da ana firmalar tarafından üretilen bazı modelleri ithal ederek rekabet güçlerini koruma çabası içine girmişlerdir. 132,139 106,413 65.646 1999 yılı itibarı ile kapasite kullanım oranları incelendiğinde, otomobilde %32, otobüste %49, midibüste %84, minibüste %38, çekicide % I 3 , kamyonda %23, kamyonetde %77, traktörde %42 ve sektör ortalamasının ise %45 olduğu görülmektedir. Otomotiv sektörünün en iyi olduğu 1993 yılına göre, kapasite kullanım oranı en çok azalan araçlar %73 ile otomobil, %4I ile midibüs ve %63 ile kamyon olmuştur (Tablo 3-Şekil 2). 53,667 48.114 Ctcm±il Toplan 20 1994 0 oi° oh Tablo 3. Araç bazında kapasite kullanım oranları (%). Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği Haber Bülteni, Mayıs 2001 Otomotiv sanayiinde en önemli üretim artışı 1992 ve 1993 yıllarında gerçekleşmiştir. Bu yıllarda kapasite kullanım oranları %77 seviyesine ulaşmıştır. Ancak, gerek 1994 yılında yaşanan ekonomik krizin üretim üzerindeki olumsuz etkileri ve gerekse 1996 yılında Gümrük Birliği'ne girilmesi ile anlaşma gereği, AB menşeili otomobillerin ithalatından alınan gümrük vergisinin sıfırlanması ve Toplu Konut Fonu'nun (TKF) kaldırılması otomotiv üretimini olumsuz yönde etkilemiştir. 1996 yılından itibaren çeşitli ölçek, model ve fiyatta araçların piyasaya girmesi, kalite ve model çeşidi olarak AB otomotiv sanayii ile rekabete henüz hazır olmayan yerli üretimi olumsu yönde etkilemiş ve iç talebin karşılanmasında ithalatın payı artmaya başlamıştır (Tablo 2.) Tipler 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 Otomobil 118 54 47 42 41 35 32 Otobüs 44 18 32 60 72 64 49 Midibüs 143 44 54 84 136 87 84 Minibüs 40 18 28 37 37 41 38 Çekici 13 4 16 15 26 25 13 Kamyon 62 23 38 59 82 57 23 Kamyonet 68 39 69 76 70 93 77 Traktör 49 36 78 103 76 93 42 Ortalama 94 46 49 49 49 44 45 Kaynak: Otomotiv Sanayii Derneği, 1999 yılı değerlendirmesi, Ekim 2000. 43 Şekil 2. Araç bazında kapasite kullanım oranlan (%). Tablo 4. Dünya motorlu araç üretimi (milyon adet). T. Araçlar x- - Ortalama Bölge 1994 1995 1996 1997 1998 1999 Pay (%) Avrupa 17,3 18,3 17,7 18,7 20,3 20,6 36 AB 15,3 16,1 15,4 16,1 17,4 17,6 31 ABD 17,6 17,3 17,2 18,2 17,7 18,9 33 Nafta 15,6 15,4 15,1 15,7 15,6 17,2 31 AsyaOkynsy 16,4 16,6 17,2 17,7 15,3 16,6 29 Afrika 303 377 393 405 386 401 1 Toplam 51,3 52,6 52,5 55,1 53,6 56,5 100 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği, 1999 yılı değerlendirmesi. Ekim 2000. 1995 5. 1996 1997 1998 Tablo 5'de görüldüğü üzere, dünya otomotiv üretiminde ilk beş (Global fıve) olarak adlandırılan GM, Ford, Toyota, Volksvvagen ve Chrysler firmalarının payı %49.7 dir. Önde gelen bu beş firmanın üretimlerini sektörde sirkülasyonun en fazla olduğu otomobil ve hafif ticari araç üretiminde yoğunlaştırdıkları görülmektedir. Toplam dünya üretiminin yüzdesi olarak ifade edilecek olursa, bu beş firma otomobil üretiminde %50.9 ve hafif ticari araç üretiminden %51.2 pay almaktadır. 1999 DÜNYA OTOMOTİV SANAYİİ, ÜRETİM VE PAZAR YAPISI Dünyada otomobil üretimine 18. Yüzyılda başlanmış, 1900'lü yıllarda ABD'de, 1929 yılında ise Avrupa'da seri üretime geçilmiştir. Tablo 5. Taşıt araçları üreticiler adet). Otomotiv sektörü başta ABD ve Japonya olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Japonya otomotiv sanayiine sonradan girmiş olmasına rağmen üretimde gösterdiği performans ve teknik başarısı nedeni ile 1960'larda önemli ölçüde ihracat yapar duruma gelmiş ve pazar payını gittikçe artırmıştır. Özellikle, ABD otomotiv sanayiinin öncü kuruluşlarından "Ford" ve dünya otomobil piyasasında önemli bir yeri olan Japonya'nın "Toyota" şirketi, otomobil sektöründe ekol teşkil edecek mahiyette karakteristik özelliklere sahiptir. Toyata firması, teknolojide ve organizasyon metodlarında kaydedilen yenilikleri, otomobil yapım sanayiinde ve pazarlamada süratle uygulayarak, üretim yapısında esneklik sağlamış, geniş ürün çeşitliliğine ulaşma başarısını göstermiştir. Diğer taraftan, ABD firmalarınca geliştirilmiş olan transplant üretim 1970'li yıllardan itibaren Japon otomobil yapımcısı firmalar tarafından daha da geliştirilerek, ABD başta olmak üzere, AB ülkeleri ve diğer ülkelerde yaygın olarak kullanılmıştır. d ü n y a sıralaması ( b i n SR. FİRMA Otomobil Hafif Tic. Araç Toplam 01 GM 5,247 2,861 8,114 02 Ford 4,038 3,167 7,206 03 Toyota-Dâihatsu 4,655 1,201 5,897 04 Volksvvagen 4,859 234 5,106 05 Daimler-Chrysler 2,043 2,326 4,666 06 Peugeot-Cıtroen 2,493 385 2,879 07 Nissan 2,041 631 2,697 08 Fiat-lveco 2,183 339 2,639 09 Renault-DaciaSamsung 2,101 325 2,514 10 Hyundaı-Kıa 2,023 435 2,488 11 Honda 2,250 218 2,469 12 Mitsubishi 1,094 470 1,613 Japonya'nın dünya pazarlarındaki bu başarısı, ABD ve Avrupa ülkelerinde önemli sarsıntılar yaratmış, ancak ABD 1990'lı yıllarda rekabet gücünü geliştirerek yeniden Japon etkisini azaltmayı başarmıştır. Avrupalı üreticiler ise halen bu konuda yoğun çalışma içinde bulunmaktadır. 13 Suzuki-Maruti 1,181 252 1,434 14 Mazda 822 149 971 15 BMW 834 — 834 16 DaewooSsangyortg 758 66 833 Dünya otomotiv sektöründe faaliyet gösteren en büyük ilk 25 firma, toplam sektör üretiminin %91.1'ini gerçekleştirmektedir. Bu firmalar otomobil üretiminde %95.1, hafif ticari araçlar üretiminde % 84.5, kamyon üretiminde %50.0 ve otobüs üretiminde % 48.1 paya sahiptir 17 Avtovaz 755 — 755 18 Fujı-Subaru 499 81 581 19 ISUZU 35 473 571 20 GAZ 116 111 227 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği, Haber Bülteni, Mayıs 2001. 44 Otomobil sektörü, dünya genelinde sahip olduğu güçlü tüketici talebiyle dinamik bir yapı arzetmektedir Sektör; kullanılan teknoloji, üretim miktarı, istihdam hacmi, ürün çeşitliliği ve ticaret hacmi bakımından global etkiye sahip bir konuma gelmiştir. Ancak, gerek üretim miktarı ve kalitesi, gerekse ticaret ve yatırımda piyasa şartlan ve tüketici esnekliklerinin değerlendirilmesinde görülen bölgesel farklılıklar, sektörün henüz dünya ölçeğinde homojen bir yapıya ulaşamadığını göstermektedir. 6. AVRUPA BİRLİĞİ VE GÜMRÜK BİRLİĞİ ÇERÇEVESİNDE TÜRK OTOMOTİV SANAYİİ Gümrük Birliği süreci çok büyük kapsamda şekillenen teknik çalışmaları içermekte ve her teknik ayrıntı Avrupa Birliği ile ayrı bir müzakere konusu oluşturmaktadır. Gümrük Birliği, Türkiye'nin sadece Avrupa Birliği ülkelerine karşı değil, aynı zamanda bütün üçüncü ülkelere karşı da tam bir rekabete açılma sürecini ifade etmektedir. 6.1. Gümrük Birliği Sürecinde Yapılan Düzenlemeler Ülkemiz, küreselleşmenin artık açık bir realite olduğu günümüz dünyasında GATT ve ardından DTÖ üyelikleri ile bu küresel entegrasyona adım atmış, öte yandan küreselleşmenin bölgesel bütünleşmeler yoluyla gelişme eğilimlerini de dikkate alarak ekonomik bloklar arasındaki tercihini coğrafi ve siyasi şartlarında bir gereği olarak AB'ne katılım yolunda yapmıştır. 6 Mart 1995 tarihinde Brüksel'de gerçekleştirilen 36. Dönem Ortaklık Konseyi Toplantısı sonucunda AB ile Türkiye arasında GB'nin tamamlanmasına ilişkin 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK), Tavsiye Kararı ve Mali İşbirliği Deklarasyonu imzalanmıştır. Ardından, 13 Aralık 1995 tarihinde Strazburg'da toplanan Avrupa Parlamentosu, AB ile Türkiye arasında GB'nin 1 Ocak 1996 tarihi itibarı ile yürürlüğe girmesi konusunu büyük bir çoğunlukla onaylamıştır. GB çerçevesinde hazırlanan 1996 yılı İthalat Rejimimiz, 31.12.1995 tarihli ve 22510 mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 1996 yılı İthalat Rejimi ile, ilk kez 1973 yılında başlatılan, Birlik menşeili sanayii ürünlerinden tahsil edilen gümrük vergilerinin kademeli olarak indirimi %100'e ulaşarak tamamen kaldırılmış, yine aynı tarihte başlatılan, üçüncü ülke menşeili sanayii malları ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranlarının Birlik OGT'ne uyumu sağlanarak, Birliğin gümrük vergisi oranlan aynen uygulamaya konulmuş ve bu çerçevede, sanayii ürünleri ithalatında tahsil edilen Toplu Konut Fonu (TKF) tamamen kaldırılmıştır. Gümrük Birliği Karan'nda Otomotiv Sanayiine ilişkin bazı özel düzenlemeler yer almaktadır. Emek yoğun üretim yapmakta olan ve henüz ölçek ekonomilere ulaşamayan sektörün rekabet gücünün GB neticesinde koruma oranlarında hızlı düşüşten olumsuz etkilenme olasılığı, ek bir koruma ile potansiyel rekabet gücüne kavuşabilecek durumda bulunması, sektörde tevsi, modernizasyon ve teknoloji yenileme yatırımlarının sürdürülmekte olması ve ithalatın ağırlıklı olarak üçüncü ülkeler kaynaklı yapısı göz önünde bulundurularak motor silindir hacmi 2000 cm "e kadar olan otomobil, tarım traktörü, midibüs, minibüs, kamyon ve kamyonetler hassas mallar kapsamına alınmıştır. Böylece, kısa dönemde karşılaşılabilecek zorlukların önüne geçilmesi ve sektörün gelişmesine imkan tanınması amaçlanmıştır. 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın 15. Maddesi ile "13. Madde hükümlerinden sapma teşkil edecek biçimde ve Katma Protokol'ün 19. maddesi uyarınca, Türkiye Ortaklık Konseyince kararlaştırılacak ürünler için üçüncü ülkelere uyguladığı ve OGT hadlerinden daha yüksek gümrük tarifelerini I Ocak 2001 tarihine kadar muhafaza edebilir" hükmü getirilmiştir. Bu hükümden hareketle 2/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı eki "Hassas Ürünler Listesi" ortaya çıkmıştır. Bu liste 1 Ocak 1996 yılından başlayarak 5 yıl içinde OGT'ye yaklaştırılması öngörülen temel vergi oranlarını da içerecek şekilde tespit edilmiştir. Müzakereler sonucunda elde edilen bir diğer önemli avantaj da, kullanılmış araç talebinin çok yüksek olduğu ülkemizde, yurt dışında kullanılmış araç ithalinin önlenmesi konusundadır. Nitekim 31 Aralık 1995 tarih ve 22510 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İthal Rejimi Kararı'nın 7. maddesi "Eski, kullanılmış, yenileştirilmiş, kusurlu, yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş) malların ithali izne tabidir." hükmünü içermektedir. GB ile getirilen düzenlemeler kapsamında ele alınan bir diğer husus da, Türkiye, ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki Birlik araçlarının, diğer bir ifade ile standardizasyon, ölçüm, kalibrasyon, kalite, akreditasyon, test ve sertifikalandırma hususlarındaki Birlik mevzuatını üstlenmeyi yükümlenmiştir. Bu doğrultuda, Sanayii ve Ticaret Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde "Motorlu Araçlar Teknik Komitesi" kurulmuştur. Bu komite, otomotiv sanayiinde teknik mevzuat uyum ve uygulanması amacını gütmektedir. Öte yandan, tüketicinin korunması amacıyla Türkiye'de imal edilen araçların tabi olduğu mevzuatın, ithal araçlar için de geçerli olmasını teminen, İthalat Rejiminde Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca yürürlüğe konulan tebliğler uyarınca, yurda ithal edilecek araçların gümrüklerden çekilmesi için, Sanayii ve Ticaret Bakanlığı'nca kriterleri belirlenmiş olan "Bakım, Onarım ve Servis Garantisi Yeterlik Belgesi" ile "İthal Araç Karayolu Uygunluk Belgesi" haiz olmaları zorunludur. GB kararının AB'nin tercihli ve otonom rejimlerinin üstlenilmesine ilişkin 16. maddesi doğrultusunda üçüncü ülkelerle yapılan Serbest Ticaret Anlaşmalarında da otomotiv sektörüne ilişkin çeşitli düzenlemeler yer almaktadır. 45 6.2. Gümrük Birliği Sonrasında Türk Otomotiv Sanayiinin Durumu 6.2.1. Üretim 1990-1993 döneminde , imalat sanayiindeki ve iç talepteki hızlı gelişime paralel olarak başta otomobil olmak üzere hemen hemen tüm taşıt araçlarında önemli ölçüde üretim artışları sağlanmıştır. Ancak, 1994 yılında fınansal krizin sektöre yansıması nedeni ile üretim, otomobilde %39 ve sektör genelinde de %41 oranında gerilemiştir. 1996 yılı ve sonrasında otomotiv sektörü toplam üretim miktarında artış görülmektedir. 1996 yılında çekici dışındaki tüm ticari araçlarda önemli ölçüde üretim artışı sağlanmış olmasına rağmen, otomobil üretimi 1995 yılına kıyasla %11 oranında gerilemiştir. Sektör genelinde %2 lik üretim artışı sağlanmış olmakla birlikte, ulaşılan üretim düzeyleri 1993 yılının, otomobilde %40 ve sektör genelinde %28 altındadır. 1996 yılında verimlilik ticari araç ve traktörde artmış, otomobil ve sektör genelinde gerileyerek 1993 yılı düzeyinin çok altına inmiştir. Bunun başlıca nedeni, firmaların üretimdeki azalmayı istihdama aynı oranda yansıtmamalarıdır. 1996 yılında gerek tevsii ve darboğaz giderme yatırımları, gerekse kapasitelerin talebe göre revize edilmesi sonucu üretim kapasitesi sektör ortalaması bazında gerilemiştir. Kapasite kullanımlarındaki gerileme, GB rekabetine uyum sağlamak amacı ile, ekonomik ölçeklere çıkarak, maliyet ve fiyat acısından rekabet düzeylerini artırmak için çaba gösteren otomotiv firmaları açısından son derece olumsuz bir gelişmedir. 1997 yılında yatırımlar hızlanarak devam etmiş ve gerek yeni yatırımlarla sektörde faaliyet gösteren firma sayısının artması, gerekse mevcut firmalarda kapasitenin revize edilmesi sonucu sektör kapasitesi %24 oranında artmıştır. 6.2.2. İthalat Şekil 3. Taşıt Araçları İthalatı (Adet) 199,302 184,013 6.2.3. İhracat 1994 yılı finansal krizinden bu yana firmalar, makro ekonomideki sorunların olumsuz etkilerini hafifletmek için ihracat faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir. Ancak firmalar 1995 yılında dış piyasalarda sağladıkları ilerlemeyi 1999 yılına dek geliştirememişlerdir. Şekil 4. Taşıt Araçları İhracatı (Adet) 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Q Gomobil B T. /Vaçlar B Toplam 37,296 1995 85,809 38,648 1996 1997 1998 1999 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği, Otomotiv Sanayii 1999 Yılı Değerlendirmesi, Ekim 2000. 1999 yılında toplam gerçekleşmiştir. ihracat 85.809 adet olarak Uludağ İhracatçı Birlikleri istatistiklerine göre, 1996 yılında, ana ve yan sanayi olarak toplam 155 ülkeye ihracat yapıldığı, AB'ye yönelik ihracatın toplam otomotiv ihracatımızın %50'sini oluşturduğu belirtilmiştir. Otomotiv ana sanayii ihracatı, ülkeler bazında incelendiğinde, binek otomobil ihracatında, Mısır ve Tunus, otobüs ihracatında ise Rusya Federasyonu, Almanya, Fransa ve Cezayir ilk sıralarda yer almaktadır. 1993 yılında en üst düzeyine çıkan ve 1994 yılında fınansal krizin olumsuz etkisiyle gerileyen otomotiv ithalatı, 1995 ve 1996 yıllarında tekrar artış eğilimine girmiştir. • Otom o bil 1997 yılında 1996 yılına kıyasla otomobil ithalatı %54 ve toplam araç ithalatı da % 55 oranında artmıştır. 1998 yılında 1997 yılına oranla otomobil ithalatı talepteki daralmaya paralel olarak %12 azalmış ve 124.957'den 109.537'ye gerilemiştir (Şekil 3). -177,935 6.2.4. Araç Parkı Türkiye'nin 1960'lı yıllarda 250 binler seviyesinde olan araç parkı, 1999 yılında 6.5 milyon seviyesine ulaşmıştır (Şekil 5). 1995 1996 1997 1998 1999 Ülkemizde 1994 yılında 1000 kişiye düşen otomobil sayısı 42 iken 1997 yılında 53'e yükselmiştir. K a y n a k : Otomotiv Sanayii Demeği. Otomotiv Sanayii 1999 Yılı Değerlendirmesi. IZkim 2000. 46 Şekil 5. Yıllara Göre Araç Parkı Gelişimi (Adet) 7. 7.000.000 18. yüzyılın sonlarından bu yana taşıt üreten Batı dünyasının yaklaşık 200 yıllık deneyimine karşılık, Türkiye'de otomotiv sanayiinin temelleri 1950'lî yılların başında atılmış, 1990'lı yılların başına kadar da çok sınırlı bir talebe cevap vererek varlığını sürdürmüştür. 199O'lı yıllarla birlikte önemli bir talep artışı ile karşılaşan sektör, çok önemli kapasite ve kalite artırma yatırımlarına yönelmiş, 1990-1993 yılları arsında en iyi dönemini yaşam ıştır. s 6.000.000 5.000.000 — * V- 4.000.000 t 3.000.000 1—1 SONUÇ •t 2.000.000 1.000.000 o 1965 1980 1990 1995 1996 1997 1998 1999 Kaynak : Otomotiv Sanayii Derneği, Otomotiv Sanayii 1999 Yılı Değerlendirmesi, Ekim 2000. Ülkemizde otomobil parkı özellikle son on yıldır büyük ölçüde artış göstermesine rağmen, otomobil yoğunluğu hala dünya ortalamasının %60'ı, Avrupa kıtası ülkelerinin de %20'si düzeyindedir. 6.2.5. Yatırım Eğilimleri Sektörün hızla gelişim gösterdiği 199O'lı yılların başından itibaren artan yatırımlar 1994 yılında en yüksek noktasına ulaşarak 706 milyon dolara yükselmiştir. Özellikle Gümrük Birliği sonrasında sektör rekabet zeminini kaybetmemek için yatırımlarını artırmaya devam etmiştir. Firmalar, bir taraftan iç pazarın değişen tüketici tercihlerine cevap verebilmek için, diğer taraftan da GB'nin getireceği rekabet ortamına uyum sağlayabilmek amacı ile üretim kapasitelerini artırmak, tesislerini modernize etmek, üretimdeki darboğazları gidermek ve rekabete ayak uydurabilmek amacı ile yeni model araçlar üretmek için yatırımlarını sürdürmüşlerdir. 1999 yılında otomotiv sektöründe 40 milyon ABD Doları kapasite artışı için, 30 milyon ABD Doları modernizasyon, 114 milyon ABD Doları yeni model geliştirme, 47 milyon ABD Doları kalite artışı, 21 milyon ABD Doları yerlileştirme ve 120 milyon ABD Doları ise diğer yatırımlar için harcanmıştır. 1998 yılına göre en büyük artış, %2I3 ile kaliteye yönelik yatırımlarda gerçekleşmiştir (Tablo 6). Gümrük Birliği ile yüksek alım gücü ve nüfusa sahip bir pazar ile bütünleşilmiştir. Anlaşma sonucunda gümrük duvarlarının ve tarife dışı engellerin kaldırılması yerli firmalara ihracatlarını artırabilme fırsatını vermektedir. OGT ile sektör girdi sağlamada yeni fırsatlar yakalayabilmektedir. İthal hammadde maliyetlerinin ucuzlaması ise firmaların üretim maliyetlerinde önemli avantajlar yaratabilmektedir. Gümrük vergilerinin kaldırılması sonucu, makina ve teçhizat fiyatlarının ucuzlaması nedeniyle, firmaların sabit sermaye yatırımları artabilecektir. Bu ise, üretim tekniklerinin gelişmesine, dolayısı ile pazarın büyümesine ve firmaların ihracatlarında artışlara yol açabilecektir. Firmalar, teknoloji transferlerinin kolaylaşmasıyla teknolojik gelişmelerden daha fazla oranda yararlanabileceklerdir. Teknolojik yenileme imkanıyla, firmalar uluslararası düzeyde ölçek büyüklüklerine ulaşabileceklerdir. Verimliliklerinde önemli artışlar görülebilecektir. Ayrıca, bu yolla AB pazarının aradığı ürün kalitesi ve standartlarını tutturmak kolaylaşacaktır. Bir diğer olumlu etken, yabancı sermaye akışının hızlanmasıdır. Yabancı yatırımcılarla birlikte gerçekleştirilen ortak yatırımlar, firmalara sermayelerinin yeterli olmadığı alanlarda finansman kaynağı yaratırken, ihracat imkanlarını artırabilecektir. Dolayısıyla, Türkiye'nin üretim kapasitesi yükselecek GSYİH artacaktır. Gümrük Birliği ile girilen süreçte otomotiv sanayii, elde ettiği avantajı iyi kullanabildiği takdirde; • Tablo 6. Otomotiv Sanayii Yatırımları (milyon $). 1996 1997 1998 1999 Kapasite Artışı 52 37 39 40 Modernizasyon 41 79 72 30 Yeni Model 42 71 119 114 Kalite Artışı 28 19 15 47 Yerlileştirme 12 30 33 21 Diğer 45 110 85 120 Toplam 220 346 Kaynak : Otomotiv Sanayii değerlendirmesi, Ekim 2000. 363 Derneği, • • • • • 372 1999 yılı 47 Sektörde rekabet düzeyi artacak; bu, yeni yatırım eğilimlerine neden olacak, kapasite artırıcı yatırımlar ile üretim seviyeleri ekonomik ölçeklere çıkabilecektir. Model yenileme süreleri kısalacağından, bu amaca yönelik yatırım eğilimleri artabilecektir. Kalite ve verimliliğin artması, maliyet ve fiyatların azalması, sektörün rekabet düzeyini ve araç ihracatını artırabilecektir. AB menşeili girdi maliyetleri azalacağında, yan sanayiide rekabet artacaktır. Sektörde önemli ölçüde yapısal değişim olacak, rekabete uyum sağlayamayanların çekilmeleri ile daha az sayıda firmanın daha büyük ölçeklerde üretim yaptığı bir yapı oluşabilecektir. • Türk Otomotiv Sanayiinin rekabet gücünü geliştirmek için alınması gereken önlemler; AB ve GB kapsamındaki entegrasyonun devletin resmi politikası olarak kabul edilmesine karşın, otomotiv sektörü için gelişme hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak amacıyla uygulanacak sanayiileşme politikaları tam bir açıklık içinde olmamıştır. Devlet kurumlarındaki ilgili çeşitli birimler arasında belirlenmiş bir politikaya uygun koordinasyonun yeterli düzeyde bulunmaması, ekonominin bu sektörünü GB koşullarına hazırlamaya teşvik etmede yetersiz kalmıştır. Sektörde firmalar belirli araçta ihtisaslaşarak bu aracın dünya pazarına yönelik üretim ve satışını üstlenebileceklerdir. Gümrük Birliği ile sektörün rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörler; GB sonrasında gümrük duvarlarının kaldırılması ile ithalat artışı gerçekleşmiş ve ürün çeşidi bollaşırı ıştır. Firmalar bu olgu sonucunda iç pazarda da çok yoğun bir rekabet ortamıyla karşılaşmışlardır. Tüketicinin gözündeki marka imajı ve yabancı malların önemi firmaların rekabet sorunlarını büyüten bir etkendir. Türk kamu idaresinin Türkiye'deki otomotiv sanayii için AB ile aynı paralelde bir stratejik planlamaya gitmesi için uğraş verilmesi, Birlik mali yardım mekanizmasının işleyiş alanını Türkiye'yi de kapsayacak şekilde genişletilmesini sağlayıcı girişimlerde bulunması gerekmektedir. Bunun yanında, Bangemann raporu çerçevesinde geniş teşviklerden yararlanan rakipleri karşısında rekabet gücünü önemli oranda kaybedecek olan sektörün, söz konusu rekabet koşulları eşitleninceye kadar gözetilmesi zorunlu bulunmaktadır. OGT'nin benimsenmiş olması, Türkiye'nin ikili anlaşmalarla ticaretini kolaylaştırmaya çalıştığı ülkelerden sağlamış olduğu avantajlardan vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Girdi teminini ikili anlaşmalarla sağlanan tavizlerden yararlanarak düşük fiyatlardan sağlayan firmalar OGT nedeniyle bu avantajlarını kaybedebileceklerdir. Teknolojik altyapının yetersiz olması nedeniyle maliyetlerin yüksekliği, kalitede zayıflık ve yüksek fiyat artışları firmaların rekabet güçlerini olumsuz yönde etkileyecektir. Birlik standartlarını sağlayamayan firmalar rekabet şanslarını yitirmişlerdir. GB formasyonundaki vergi ve tarife politikası firmaların fiyat-marjinal maliyet ölçüsünü, ölçeklerini ve marjinal maliyetlerini etkileyerek rekabetin derecesini değiştirebilecektir. 8. Sektör için Gümrük Birliği ile oluşan tehditler; • • • • • • • • KAYNAKLAR [1] Tam üyelik statüsünü kazanmadan GB'ne geçiş, Türkiye'nin AB'nin siyasi karar organlarında yer almaması, çıkarlarını koruma şansını yitirmesine ve dış ticaretine yönelik alacağı kararlarda OGT nödeni ile AB'ne bağımlılığına neden olabilecektir. • Hükümet, üreticiler ile işbirliği halinde, gelecekle ilgili hedef ve programı belirleyecek bir ana plan oluşturmalı ve sektörün GB içinde gelişmesini sağlamak için vergi, sanayiileşme ve dış ticaret politikalarını içeren bir "Master Plan" hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Koruma oranlarınınkaldırılması ile rekabetin güçleşmesi, Teşviklerin kaldırılması ile devlet desteğinin eksilmesi, İthal ürün çeşidinin artması, AB standartlarına uyum sağlamada güçlüklerin yaşanması, Getirilen özel tüketim vergisi ile maliyetlerin artması, İthal araçların ortalama satın alış maliyeti düşmesi satış miktarlarının artması, İç pazar talebi içinde ithal araçların oranının artması, Yerli üretimin nisbi fiyatlarının artması ve yerli üretimin iç pazar payının azalabilmesi, Sektörde faaliyet gösteren firmaların kar marjlarının daralabilmesi, şeklinde sıralanabilir. 48 M. Dündar, "Türk Otomotiv Sanayiinin Genel Konumu, Gümrük Birliği'nin sektöre etkileri ile Yabancı Sermayenin sektördeki Durumu", Uzmanlık Tezi, Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Md.'lüğü. Ankara, Mart 1999 [2] C. Duna, K. Pars, "Where to with Customs Union Globalization, Macro Regionalism and The European Union" TEB Yayını. 1996 [3] Art Ltd, "Turkısh Automotiv" Katalog. Mart 1996 [4] E. Tezer, "Dünya Otomotiv Sanayiine Bir Bakış, Türkiye Pazarında Otomotiv İthalatının Değerlendirilmesi" . 1998 [5] S. Alkan, -'Otomotiv Sektörü", T. Vakıflar Bankası T.A.O Planlama ve İktisadi "Araştırmalar Grup Md.'lüğü. Sektör İncelemesi No:9 [6] Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, ••Türkiye AB İlişkileri" Özel İhtisas Komisyonu Raporu, No:DPT: 2545-ÖİK:561, Ankara 2000 [7] E. İlyasoğlu, "Türk Bilgi Teknolojisi ve Gümrük Birliği". Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. No:363, Temmuz 1997 [8] OSD. "Haber Bülteni". Mayıs 2001 [9] OSD, "Türk Otomotiv Sanayii Genel ve İstatistik Bilgiler Biillteni", Part 1-2,2000 [10] OSD, "Aylık İstatistik Bilgiler Büllteni", Nisan 2001 fi 1] OSD. "Otomotiv Sanayii Î999 Yılı Değerlendirmesi". Ekim 2000 [12] OSD. "Otomotiv Sanayiinde Dış Ticaret (1992-2000) Yılları GT1P 87.00 DİE Verileri". Mayıs 2001 I TMMOB Makina Mühendisleri Odası VH.Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001 OTOMOTİV VE YAN SANAYİ Bülent ESİNOĞLU Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Ankara, TÜRKİYE Tel: 312 425 75 26 E-Posta: [email protected] Otomotiv sanayi söz konusu olduğunda daima olumlu ve olumsuz bir dizi soru gelir aklıma... Keşke, otomotiv sanayiinin sorunları yerine raylı taşımacılığın sorunlarını tartışabilseydik, olmadı. Uzunca bir süre daha olmayacağı anlaşılıyor. Raylı taşımacılığa böylece bir gönderme yaptıktan sonra konumuza, yani kendisini sorun olarak dayatan otomotiv sanayiine gelmek istiyorum. Ama otomotiv sanayicilerimiz, sonuç itibari ile dışarıya bağımlı olmayan, ulusal bir otomotiv sanayiini, maalesel kuramamışlardır. Hatta son yıllarda, mevcut birikimlerimizle kurduğumuz otomotiv fabrikaları bir bir yabancı sermayeye devredilmeye başlanmıştır. Bunun nedeni, üretici konumunda bulunanların esas itibari ile gerçek üretici olmamalarıdır. Fiili ithalat % 41 civarındadır. Üretici görünüp de CKD veya komple ithalat yapanlar bu yüzdeye dahil değildir. Otomotiv sanayi kurulduğu 1964 yılından bu yana tartışma konusu olmuştur. Yaşı 50-55'in üstünde olanlar "Montaj sanayi" tartışmalarını hatırlayacaklardır. İthal İkamesi kavramı ile de o yıllarda tanışmıştık. Kaldı ki, devletin üreticileri koruyacak önlemleri uygulamaya koyamamasınıri temel nedeni, hem üretici, hem ithalatçı olan firmaların devletin üreticiden yana köklü tedbir almasını engellemekte olmalarıdır. Otomotiv sanayicileri Gümrük Birliğinden sonra da ithalattan şikayet etmeye başlamışlardır. Çünkü devletin yaklaşık 25 yıllık teşviklerini doğru değerlendirip rekabet edecek ürünler üretememişler ve dış satıma yönetememişlerdir. Otomotiv ve yan sanayiinin ihracatı toplamı 2,2 milyar $ civarındadır. Bu kadar emek, para, teşvik ve fedakarlıklarla oluşturulan bir endüstrinin dış satımı bu kadar mı olmalıydı? 1950'li yıllarda tarımda traktör meselesini ithalatla çözmeye çalışmış ve 55 farklı marka traktör ithal ederek köylüyü perişan etmiştik. Satış sonrası servis ve garantisi olmayan onbinlerce traktör enkazı tarlada kalmıştı. Maalesef herkese "otomotiv imalat" belgesi verdiğimizden ölçek ekonomisi hesabını da tutturamadık. Otomotiv sanayimizin temel sorunlarından birisi de dünya otomotiv piyasasındaki talep azalma eğilimidir. Gelişmiş ülkelerde otomotiv stoklan artmakta, kar yüzdeleri düşmekte, maliyeti düşürmek ve kapasite kullanımını artırmak için şirket evlilikleri gündeme gelmektedir. 22 çeşitli markada otomotiv imalat birimlerimizin mevcudiyetine karşın, bunların hepsi de kapasitelerinin altında çalıştıklarından yeterli rekabet gücüne sahip olamadılar. Bizde ise toplam talebin % 70'ini 4 şirket karşılamakta, geri kalan talebin % 30'unu ise 17 şirket paylaşmaktadır. Ülkemizde yalnızca iki şirket % 59 kapasite ile çalışabilmektedir. Oysa yabancı firmalarla rekabet edebilmek için öncelikle yurt içi talep yeterli düzeylerde karşılanabilmelidir ki ekonomik üretim yapılabilsin. Yoksa sabit masrafların düşük kapasite üretimle azaltılabilmesi imkanı olmaz. Oysa ülkemiz otomotiv sanayiine çok önemli teşvikler sağlamıştır. Gerçekten de; 1990 yılında bir yerli otonun (Broadway) fiyatı 13.000 USA doları iken, 1998 yılında aynı yerli otonun fiyatı 9000 USA Doları'na inmiştir. Yani 13.000 - 9.000 = 4.000 $ ucuzlamıştır. Halbuki 1998 yılı üretimi bir yerli otoda 1990'daki bir yerli otoya oranla daha fazla işçilik ve ekipman vardı. Ama satış fiyatı yine de ucuzladı. Bunun anlamı açıktır ve fiyattaki indirim miktarı olan 4.000 $, 1990 ve 1998 yılları arasında üretilen toplam yerli oto adedi ile çarpıldığında yaklaşık 5 Milyar USA dolar civarında bir kaynağın, otomotiv sanayiine aktarılmış olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Yedi yıl gibi kısa bir zamanda otomotiv sanayisine, Türk halkının sırtından ve sadece otomobil fiyatından giderek sağlanan teşvik budur. Bunun dışında otomotiv sanayicilerinin devletten aldığı başka teşvikler de vardır. Yatırım indirimi, arsa hibesi, vergi muafiyeti v.s gibi. Otomotiv ve yan sanayisinin temel sorunlarını özetle aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz; 1- Yerli pazarın daralması, 2- Çok sayıda üretici (22) olduğundan ekonomik üretim yapılamaması, 3- İthalatın önünün açık olması, 49 4- Zamanında AR-GE çalışmasına yatırım yapılmadığından, üretim maliyetlerinin belli sınırların altına çekilememesi. Bunun dışında yerli üretici gibi görünen ama aslında ithalatçı olan yerli firmaları, yerli parça kullanımına zorlayıcı kurallar da getirilebilir. Bu sorunların aşılabilmesi için öncelikle, yurtiçi talebin arttırılması ve ithalatın frenlenmesi gerekmektedir. Burada Avrupa Birliğine girme sürecinde olan bir ülkede malların serbest dolaşımının önüne bir engel konulamayacağı ileri sürülebilir. Oysa, AB normları içinde kalınarak alınabilecek tedbirler de mevcuttur. Nitekim, Lada marka bir otomobili İngiltere'ye sokmak için 225 adet satış sonrası servis birimi oluşturulması mecburiyeti vardır. TSE 12047 standardında bir satış sonrası servis birimi yaklaşık 2 Milyon USA dolardır. Yani 500 Milyon USA dolarlık yatırım yapmadan İngiltere'ye bir tek Lada satılabilme olanağı yoktur. Bu sanayiinin yakından ilgili bulunduğu bir başka sorun da istihdamdır. Yapılan bir araştırmaya göre (ODTÜ), her yabancı 4 oto bir Türk işçisinin işini kaybetmesine neden olmaktadır. İthalat miktarı kadar ihracat yapma zorunluluğunu öngörmek, AB normlarına aykırı değildir. Bizde satış sonrası hizmetlerde, yerli üreticilerin satış normlarına ithalatçıların da aynen uymaları gerekir. Ancak, üretici durumunda olanlar, bir yandan da ithalatçı konumunda bulunduğundan bu tedbir ülkemizde yeterince uygulanamamaktadır. Off-set uygulamalarına da ağırlık vermeli, savunma sanayiimizin işbirliğinin sinerjisinden yararlanmalıyız. Firma sayılarını azaltarak kapasite kullanımını artırmalıyız. İthalat firmalarına kolaylık sağlayan fıktif gümrüklerin derhal kaldırılması hususu da bu konuda son derece önemlidir. Rakip ülkeler tarife dışı engelleri yaygın bir biçimde uygularken biz maalesef ithalatçılara kolaylık sağlamaya devam ediyoruz. Bundan vazgeçmek zorundayız. Yan sanayiini ihracata özendirici yeni teşvik araçlarını uygulamaya koymalıyız. AR-GE yatırımlarının engellenmesi de bu konudaki bir diğer sorundur. Eğer otomotiv sanayiinde arzu edilen gelişmeler sağlanabilirse; ülkemizin ulusal teknoloji yeteneği, rekabet gücü, istihdam ve vergi gelirleri artar, katma değeri yüksek ürünler elde edilir ve bütün bu gelişmeler savunma sanayimize de olumlu katkılar sağlar. Yabancı ortağın karşı çıkışına rağmen ana sanayii yerli yan sanayiden parça almaya zorlanmalıdır. Otomotiv sanayisinin önündeki temel engellerden birisi de budur. Bu, ülke ekonomisinin gücünü ve bağımsızlığını ilgilendiren bir başka önemli sorundur. Bunlar, bir ulus için önemli ve küçümsenemez kazançlardır. KAYNAKÇA: AB normları içinde ekonomik değerini yitirmiş araçlar trafikten men edilerek talep arttırılabilir. Ayrıca bu önlem hurda ithal ederek üretim yaptığımız çelik sektörüne de yardımcı olacaktır. Batı'da çelik sektörünün hammaddesi olan hurdanın kaynağı otomotiv ve gemi hurdasıdır. [1] OSD (Otomotiv Sanayi Derneği) Dergileri. Nisan, Mayıs, Haziran nüshası. [2] TAYSAD (Taşıt Araçları Sanayi Derneği) Sayı 10.12) [3] OICA (Organization International) [4] Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 1995 Sanayi Şurası Raporları 50 TMMOB Makina Mühendisleri Odası VII. Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 26-27 Ekim 2001 TÜRKİYE'DE OTOMOTİV ANA SANAYİ VE PARÇA ÜRETİCİLERİ İLİŞKİLERİ Levent FİDANSOY İşletme Bölümü Tel: 0.224 451 59 55 e-posta: ltldansovfrwahoo.com I. OTOMOTİV SANAYİİNİN TÜRKİYE'DEKİ GELİŞİMİ 1 Ana sanayi ile parça üreticileri arasındaki ilişkileri incelerken ilk önce otomotiv üretiminin Türkiye'deki gelişimine kısaca bakmak gerekir. 1.1. İlk motorlu araç üretimi, 1928 yılında Ford Motor Company ile yapılan sözleşme sonrası İstanbul Tophane gümrük depolarında kurulan montaj tesisi ile başladı. 1929 yılında üretime başlayan tesis parçaları ithal ediyordu. O yıllarda henüz yan sanayi yoktu. Günlük 48 araca (kamyon ve otomobil) kadar üretim seviyesine ulaşan tesis 1934 e kadar azalan miktarlarla üretimine devam etti. Bu yılda üretim durdu. Ancak yedek parça üretimi bir süre daha devam etti2. 1.4. İlk endüstriyel parça üretim girişimini OEM ihtiyacı yanında; yenileme amaçlı, yoğun tüketimi olan araç lastiği üretiminde görüyoruz. 1962'de Pirelli ve Uniroyal lastik fabrikaları kuruluyordu. 1.5. 196O'lı yıllarda özellikle süratle yeni ticari araç üreticilerinin üretime başlaması yanında, yerli otomobil üretme çabaları yoğunluk kazanmıştı. Bu arada Devrim otomobili macerasını anmadan geçmemek gerekir. Projenin iki enteresan yönü vardır. 1 .Tüm entegrasyon sağlanan tesislerde (TCDD) üretilmesi, 2.Yan sanayi kavramının dikkate alınmaması, 1.6. 1964 yıhnda Montaj Sanayi Talimatının hazırlanması, hem parça üreticileri, hem de ana sanayi için dönüm noktası oldu. 1.2. Uzun bir aradan sonra 1954'de, bugün Türk Traktör ismi ile bilinen Minneopolis Moline Türk Traktör Fabrikaları A.Ş kuruldu. Talimatname aşağıdaki döviz tasarruf oranlarını öngörüyordu. Bu ise yerlileşme, güncel deyimi ile lokalizasyon demekti. Aynı yıl Tuzla'da Tuzla Jeep adı ile bilinen fabrika, Verdi kardeşler tarafından Türk Willys Overland A.O jeep üretmek amacı ile kuruldu . Bu tesisle beraber ilk kez yan sanayi gündeme geldi. Jeep brandası ve branda çıtaları, yan sanayiden temin ediliyordu. Daha sonra radyatör, fabrika dışından temin edilmeye başladı. Bu yıllardaki döviz sıkıntısı ana ve parça üretim sanayiinin gelişmesinde bir ivme kazandırdı. Tablo 1. Öngörülen döviz tasarruf oranlan Yıllar 1964 Traktör Kamyon/Kamyonet 25 20 Otobüs 30 1967 45 45 1968 50 50 70 1970 55 55 75 Otomobil 65 Bu sırada faaliyette olan o zamanki adı ile montaj sanayi firmaları şunlardı. 1955 yılında TOE fabrikası Federal Türk Kamyonları adı ile kuruldu. Tablo 2. 1964 Yılında faaliyette olan Montaj sanayi firmaları 1.3. Koç grubu ile Ford arasında uzun süren görüşmeler sonucu Otosan fabrikası 1960 yılında üretime başladı. 1960 a kadar parça üreticileri, organize olmamıştı. Ana sanayiinin temin ettiği parçalar; döşeme malzemesi, akü, makas ve boya malzemesi ile sınırlı idi. Firma 1 Yan sanayii yerine parça üreticileri deyimi özellikle kullanılmıştır. 2 Azcanli, Ahmet, Türk Otomotiv Sanayiinin Tarihsel Gelişimi 51 Kuruluş yılı l.Willys-Verdi 1954 2. TOE 1955 3.Otosan 1959 4. Çiftçiler 1959 5. Chrysler 1965 6. Ünver otobüs 1963 7. Genotc 1963 İkinci alt dönemde ise otomobil üretiminin başlaması ile daha fazla üretim bilgi ve teknolojisi gerektiren parçaların yerli üretilme gereği ortaya çıkıyor. Montaj sanayii talimatının zorlayıcı etkisinin yanı sıra döviz sıkıntısı firmaları zorlayıcı, oranın üzerinde bir yerlileşme oranına ulaşmaya çalıştığını gözlemliyoruz. 1.7. 1967 yılında Otosan Anadol adı ile ilk özgün yerli otomobil üretimine başladı. 1968 yılına kadar ayrıca aşağıdaki firmalar faaliyete başladılar. Tablo 3. 1964-1968 arası kurulan firmalar Firma Kuruluş yılı 1. İtme 1964 2. (,'clik Montaj 1965 -V M.A.N 1966 4. Karsan 1966 5. Otoyol 1966 6. Taşıt Sanayi 1966 7. Uııver tic 1966 8. Olomarsan 1967 Bu dönemde çok sayıda yan sanayi firması kuruluyor. Mevcut firmaların teknoloji ve üretim yapılarını geliştirmeleri için her türlü yardım, arabuluculuk iş öğretme, mali destek v.s. ana sanayi tarafından sağlanmaya çalışılıyor. Görüldüğü gibi dört yıl içerisinde kuruluş sayısı iki katına çıkmıştı. Bu dönemde parça üretimlerinin firma dışına verilmeye başlandığını görüyoruz. Bunlar genelde atölye tipi yerlere yaptırılan sac ve çelik aksam ile kauçuk parçalar ve döşeme malzemesi seviyesindedir. Üniversal amaçlı parça üreten (lastik-akü v.b) dışındaki parça üreticilerinin tek bir ana sanayiye hizmet vermekte olduğunu görüyoruz. Henüz lisans antlaşması v.s parça sanayicileri için düşünülmüyor. 1.8. 1971 yılında Tofaş ve Oyak-Renault firmalarının üretime başlaması yeni bir dönüm noktası oldu. Artık yan sanayinin lisans, j.v, teknolojik bilgi transferi ile ve kalite düzeyi yüksek çalışma gereği ortaya çıktı. Bu dönemde Mako, Döktaş gibi büyük kuruluşların yabancı teknoloji ve çeşitli işbirliği veya ortaklıklarla kurulduklarını görüyoruz. 1.9. Bu dönemden sonra bazı fabrikaların açılıp kapandığını ( örn : Burtrak ) görüyoruz. 1994 yılında Toyotasa ( şimdiki adı ile TMMT ) üretime başlaması da yan sanayi için dönüm noktalarından birisidir. 2. OTOMOTİV ANA SANAYİİ VE PARÇA ÜRETİCİLERİ İLİŞKİLERİ DÖNEMLERİ Dönemin büyük çoğunluğunda araç fiyatlarının devlet tarafından belirlenmesine rağmen, ana sanayi ne olursa olsun parça temin edeyim düşüncesi ile basit hesaplamalar dışında yan sanayi fiyatları ile pazarlık yapamıyor. Yan sanayi altın devrini yaşıyor. Bu dönemde ihracat söz konusu değil, tek amaç ithal ikamesi ve aksamadan araç üretmek. O devrin koşullarına göre bir araç üzerinde olan her türlü parçanın üretimi için tesisler kuruluyor. Karbüratör ( kurulma çabasına girildi, yarım kaldı Karben) ve buji dışında lerşey üretilmeye başlıyor. Ancak hala bazı üretimler ana .anayi fabrikalarının içersinde outsourcing başlamamıştı. 2.3. Artık ithal edebiliriz dönemi Turgut Özal'ın iktidara gelmesi ile birlikte bestlik politikasına geçildi. (1984-1994) ithalatta ser- Ana sanayi firmalarının bugüne kadar yaptıkları pazarlık sonucu parça üreticisinden alınacak malzemelerin fiyatını belirlemek. Daha sonra belli dönemlerde maliyet unsurlarındaki artışları gene yoğun pazarlıklarla fiyatlara yansıtmak idi. Bu kez yeni bir unsur daha olaya girdi. Ben bunu ithal edersem kaça mal ederim. Yurt dışı lisansör firmalarında yardımı ile üreticilerle temas edildi. Fiyatlar alındı. Parça üreticilerinin karşısına; "sen şu fiyata vermez isen ithal ederim" denilerek çıkıldı. Genellikle karşılaştırmalarda FOB fiyat alınıyor. Finansman nakliye sigorta v.s bunlar satınalma bölümünün işi değil denilerek hesaplamalara dahil edilmiyordu. 2.1. Yan sanayi öncesi ve yan atelye dönemi (-1964) Kalite çalışmaları yönünde bir takım kıpırdanmalar başlaBu dönemde sadece sınırlı sayıda parça numune veya tarif mıştı. Ancak üretici seçiminde hala etkili değildi. Parçalaveya prototipin beğenilmesi üzerine yan atölyelere yaptırırın zamanında gelmesi en önemli unsurdu. Kalitesi uygun lıyor. Bazı standart parçalar (lastil,akü v.s) imkan elverdiolmayan, olsun önemli değil, iade edilir yenisi istenirdi. ğince yerli firmalardan alınıyor. Ana sanayinin pazarlık şansı pek fazla yok .fiyat maliyet + öngörülen kar ile oluşu-" 2.4. Maliyet Analizi Dönemi (1994-1996) yor. 2.2. Aman yerlileşsin dönemi (1964-1983) İlişkilerde en uzun dönemdir. Bu dönemi 1964-1971 ve 1971-1983 olmak üzere iki alt dönem ayırmakta mümkündür. Birinci alt dönem Tofaş-Oyak-Renault öncesi olup daha sınırlı sayıda ve sac veya çelik ağırlıklı teknolojisi daha basit parçalardan oluşuyor. 52 1994 yılında Toyotasa'nın üretime başlaması ile birlikte bilinen fakat uygulanmayan yeni bir kavram ortaya çıktı. Parça üreticilerinden detaylı maliyet analizi istemek. Gerçi geçmiş dönemlerde de çok zam isteyen üreticilerden maliyet analizi istenir. Parça üreticiside maliyet analizini kendi düşüncesine göre hazırlardı. Toyotasa. Dost Bıeakdovvn Sheet (CBS) adını verdiği, detaylı maliyet analizini üreticilerden istemeye başladı. Burada kar ve genel gider için önceden belirlenen oranlar kullanılıyordu. Detaylı maliyet analizi süratle diğer firmalara yaygınlaştı. Buna rağmen günümüzde hala maliyet analizi istemeyen ana sanavii firmaları bulunmaktadır. 2.5. Denetim Dönemi (1996-1998) Aslında denetim (Audit) çalışmaları 1996 dan önce başladı. Fakat bu dönemde yoğunlaştı. Denetim şu idi. Ana sanayii genelde lisansör firmalardan aldıkları formatlara sadık kalarak soru formları geliştirdiler. Genelde tecrübesiz mühendislere kısa bir süre Auditörlük eğitimi verip parça üreticilerine yolladılar. Burada amaç üreticinin ne ölçüde kalite ve üretim sürekliliği prensiplerine uyduğunu denetlemekti. Belli bir süreçte üreticilerin hepsinin A grade puan alması gerekiyordu. Yoksa bir daha bu firma ile çalışılmayacaktı. Denilende yapıldı. Ana sanayi firmalarının, tedarikçi sayısı, büyük bir süratle düşmeye başladı. Olanakları olan firmalar istekleri karşılamak amacı ile yeni yatırımlara yöneldiler. Oluşan maliyet artışları ana sanayi tarafından karşılanmadı. 2.6. Bu arada ortaklık konusunu biraz daha açıklığa kavuşturmak için Dünya'da gelişen bir trentden mutlaka bahsetmemiz gerekir. Daha önceleri otomotiv ana sanayii firmaları yeni ürünlerle ilgili her türlü parçanın detay projelerini kendileri hazırlıyor. Bu parçalar için en uygun fiyat verecek, zamanında ve yeterli kalitede teslimat yapabilecek üretici arayışına giriyorlardı. Genellikle mevcut üretici ile çalışmaya devam kararı alınıyor, pazarlık yapılıp iş bağlanıyordu. Fakat 1990'lardan sonra ortak tasarım çalışmaları yapılmaya başladı. Ana sanayi sadece belirlenen parçaya tahsis ettiği boşluğu , istediği temel nitelikleri veriyor. Teklif istiyordu. Tabi bu aşamada dizayn altyapısı olan firmalarla ortaklığı olan yerli parça üreticileri, yeni sipariş almada daha şanslı olacaktı. Artık, parça üreticisine sadakat kalmamıştı. Aynı aracın yeni modeli için ihtiyaç olan parça başka bir firmadan alındığı gibi, bir sonraki parçada yeniden eski firmaya dönülebiliyordu. Parça üreticileri atak, güçlü olmak zorunda idiler. Maliyetleri yoğun rekabette azalmak zorunda idi. Ama tam tersi devamlı ek isteklerle maliyetler artıyordu. dönemi (1998-2000) Artık ülkemizde yurt dışındaki uygulamalar gecikmeden uygulanmak zorunda idi. Firmaların verdiği audit belgeleri bir süre idare etmişti. Şimdi yeni belgelere ihtiyaç vardı. İş ISO 9000 ile başladı. Hemen herkes ISO belgesi sahibi olunca değişik istekler ortaya çıktı. Firma grupları veya ulusal kuruluşlar kendilerine göre isimler verdikleri belge standartları oluşturdular. Bunlar QS 9000, VDA 6.1 gibi değişik isimlerle anıldılar. Ekolojik zorlamalar sonucu" ayrıca firmaların çevre stan dartlarına uymalarını belgelendirmeleri gerekti. Yeni projelerde, "şu tarihe kadar ISO 14000 belgesini almaz iseniz sizden mal almayacağız" dendi. Belgelendirme olayının her yıl yeni bir ad ile devam edeceği anlaşılmaktadır. Her yeni belgede uyulması gerekli şartlar ağırlaşmakta, parça üreticilerine ek yük getirmektedir. Ancak belgeli firmaların uluslararası rekabet şansı çok daha fazladır. Yeni müşterilerle aynı dili konuşabilmektedirler. Nitekim parça ihracatının büyük bir süratle artmasının en önemli nedenlerinden birisi budur. 2.7. Bu dönemde ana sanayiininde yoğun teşviki ile yabancı firmalarla ortaklıklar ve/veya v know-how anlaşmaları başladı. Ancak yoğunluk ortaklıkta idi. Çünkü firmalara ortak olunmaz ise, yeni projelerde ürün verme şansının olmayacağı söyleniyordu. Belge Ucuz olsun dönemi (7-2001-?) Ucuz mal veren üreticiden alımda bulunmak her zaman Satınalma Bölümlerinin amacı olmuştur. Ancak Kasım 2000 de yaşanan ilk ekonomik krizden sonra bazı ana sanayi firmalarının, belgeli üretici yerine ikame etmek üzere daha ucuz temin kaynaklan arayışına girdiklerini gözlemliyoruz. Bu tavrın kaliteden taviz verme ve yerli üreticiyi atıl kapasite ile bırakmama bahasına olmayacağını ümit ediyorum. 2.8. Kriz dönemi (Şubat 2001- ?) Aniden oluşan döviz kurlarındaki artış, o ana kadar bazen çetin pazarlıkla da olsa çok kötü olmayan fiyat belirleme düzenini bozdu. Fiyatlar çoğunlukla aylık olarak belli formüllere göre arttırılıyordu. Formülün içersinde bir veya daha fazla döviz mutlaka vardı. Ani artış karşısında, zaten mallarını zar zor ve eski fiyatlarla satmaya çalışan ana sanayii, parça üreticilerine bu zammı veremezdi. Antlaşmazlıklar başladı. Her iki tarafta zor durumda idi. 3. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME 3.1 Ana sanayinin günümüzdeki durumu Korumacılık sonucu pazara yakın olma amacı ile değişik ülkelerde ana sanayiciler, pazara yakın olma amacını da dikkate alarak, yeni üretim tesisleri kurdular. Bunun sonucunda atıl kapasite oluştu. Gün geçtikçe atıl kapasite artıyor. Kapasite kullanma oranı düşüyor. Yabancı firmalardan bir fark şu noktada idi. Dizayn bedeli almadan, yabancılar bir şey yapmıyor. Bizim firmalarımıza ise bir bedel ödenmiyordu. Ancak 2001 yılında proje bedeli ödeme çalışmalarının bazı yeni projelerde oluştuğunu memnuniyetle görüyoruz. 53 Yoğun rekabet ortamında model yenileme veya makyajlama (face lifting) süresi kısalıyor. Yeni modeller daha fazla parça içeriyor. Yeni parçalar daha ileri teknoloji gerektiriyor. Yeni koşullara çözüm üretmekte gecikmedi, ana sanayii ortak parça kullanımı. VW grubunun başı çektiği çalışmalar yaygınlaştı. Ortak platformda üretilen araçların maliyetleri düştü. - Sipariş bağlantısı yapıldıktan sonra değişik departmanlardan gelen maliyet arttırıcı isteklerin uygulanmak zorunda kalınması, ancak fiyat farkı alınamaması -Fiyat artış formüllerinin ana sanayi menfaati doğrultusunda değiştirilmeye zorlanma 3.3. Genel sonuç 3.2. Parça üreticilerinin günümüzdeki durumu Ana sanayide olduğu gibi değişik model araçlara aynı parçayı üretemezlerdi. Ana sanayide, platform teknolojisi gibi ortak parça kullanımı sonucu, üretilen parça sayısı azaldı. Parça üreticilerinde parça sayısı artmasına rağmen OEM e sattıkları parça sayısı azaldı. Çünkü, fule service supplier mantığı ile bundan sonra birleştirilmiş parçalar teslim edilecekti. 3.3 Parça üreticileri açısından Karşılıklı sorunlar 3.3.1 Ana sanayi açısından Çok sık model değişikliği ve yönetimin onaylı firmalarla çalışmak istemesi nedeni ile ani bağlantı yapılmak zorunda kalınarak parça üreticilerine taviz verilmek zorunda kalınması, bazen yüksek fiyatın kabul edilmesi -İşe yeterli olduğunu belirten üreticinin, daha sonra yatırım yapma gereğinin ortaya çıkması ile yaşanan sorunlar 54 Ne ana sanayi parça üreticileri olmadan; ne de parça üreticilerinin ana sanayi olmadan yaşaması mümkün değildir. İşbirliğini arttıran, birbirinin sorunlarına yardımcı olan, ortak çözümler üreten firmalar başarılı olacaklardır. KAYNAKLAR [I] Azcanlı.Ahmet, Türk otomotiv sanayiinin tarihsel gelişimi OSD [2] Çoban, Orhan , Gümrük birliği sürecinde Türk otomotiv sanayiinin rekabet edebilirlik analizi .Cumhuriyet Üniversitesi. Sosyal bilimler enstitiüsü Ocak 1996 [3] Bayraktar.Sibel Kumbasar Otomotiv Sektörü IMKB Ekim 1995 [4] OSD , Türkiye'de otomotiv sanayii Mart 2000 OSD Türkiye'de otomotiv sanayiinde sorunlar ve çözümler. Ocak 2001 [5] OSD ve TAYSAD üyeleri ile görüşme notları