1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMININ TANIMI Tüm

advertisement
Sevgi Dönmez Maç
KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMININ TANIMI
Tüm dünyadaki sosyal sorumluluk rapor, standart, söylem ve uygulamalarındaki artış sosyal
sorumluluğa yönelik artan ilgiyi göstermektedir. Ancak bununla beraber sosyal sorumluluk
araştırmacıların ve uygulayıcıların üzerinde genel bir fikir birliğine varamadığı bir kavramdır
(Crane, Matten ve Spence, 2008; Yamak, 2007:9; McWilliams, Siegel ve Wright, 2006).
Tanımlamalardaki farklılıklar işletmelerin toplumdaki rolü ne olmalı sorusuna olan farklı
yaklaşımlara (Crane, Matten ve Spence, 2008:5), coğrafya, kültür, gelenek, eğitim, politik
eğilim, zenginlik ve endüstriyel dinamikler gibi çeşitli faktörlere dayandırılmaktadır
(Kağnıcıoğlu, 2007:6).
Tablo 1’de KSS’ye yönelik çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir.
Tablo 1: KSS Tanımlamaları
Tanım
Sosyal
sorumlu olmak
yasal
düzenlemelerin
ötesinde, insan sermayesine, çevreye ve paydaşlar
Kaynak
Örgüt Türü
Avrupa Komisyonu (2001:6), Yeşil
Hükümetler arası
Kitap.
örgüt
Birleşik Krallık Hükümeti (2012),
Hükümet
ile olan ilişkilere yatırım yapmaktır.
Asgari
yasal
gerekliliklere uyumun
ötesinde
işletmelerin kendi rekabet ve daha geniş toplumun
www.csr.gov.uk
çıkarlarını da göz önünde bulundurarak işletmeler
tarafından gerçekleştirilen gönüllü faaliyetlerdir.
Sabancı
Topluluğu’nu
oluşturan
tüm
Sabancı Holding (2012), Kurumsal
kurumlarımızdan faaliyetlerinin ekonomik, sosyal
Sosyal
ve çevresel etkilerini sorumluluk anlayışı içinde
İlkeleri,
yönetmelerini ve toplumu geliştirmeyi öncelikli
http://www.sabanci.com/sabanci_i.as
olarak gündemlerinde tutmalarını bekleriz. Sosyal
p?M=1&K=11&I=17
sorumluluk
anlayışımızı
ve
bu
Sorumluluk
Politikası
Holding
ve
konudaki
önceliklerimizi toplum ve çevre için en iyi olanı
dikkate alarak belirleriz.
Sosyal sorumluluk vizyonumuzun temelinde “Bu
Tofaş
ülkeden kazandığımızı bu ülkeye vermek, Türkiye
http://www.tofas.com.tr/Icerik.aspx?i
ile birlikte büyümek”
d=102
felsefesi
yatıyor.
Bu
çerçevede ülkenin öncelikli ihtiyaç alanları ile
(2012),
Şirket
ülkemizi, dünyayı ileri götürecek eğitim, çevre ve
kültür-sanat gibi evrensel değerlere odaklanıyoruz.
İşletmelerin
farklı
dengelerken
açılardan
paydaşların
ekonomik,
sürdürülebilir
sosyal
tutum
çıkarlarını
ve
çevresel
KSS
Avrupa
(2012),
www.csr-
Sosyal İşletme
asia.com
sergilemeye
bağlılıklarıdır.
Sosyal sorumluluk kavramına yönelik tanımlama ve görüşlerden yola çıkarak belirli
özellikleri ortaya konmuştur (Kağnıcıoğlu, 2007:12; Crane, Matten ve Spence, 2008:7-8):

Sosyal sorumluluk yasal zorunlulukların ötesinde kurumların gönüllü olarak
benimsediği bir davranış biçimidir.

Sosyal sorumluluklar kapsamında ekonomik davranışların sonucu olan çevre kirliliği,
işyerindeki insan hakları ihlalleri, yer değiştirme veya küçülmenin sosyal ve ekonomik
etkileri, zehirli veya tehlikeli ürünlerin sağlık üzerindeki etkileri (Husted ve Allen,
2006) gibi dışsallıklar içselleştirilir veya yönetilir.

Sosyal
sorumluluk
kapsamında
hissedarların
ötesinde
tüketiciler,
çalışanlar,
tedarikçiler ve yerel toplumlar gibi çeşitli paydaş gruplarının çıkarları ve onlar
üzerindeki etkiler dikkate alınır.

Çeşitli paydaş gruplarının çıkarlarının göz önünde bulundurulması sosyal ve ekonomik
sorumlulukların uyumunu da
beraberinde getirmektedir. Sosyal sorumluluk,
hissedarlar ve karlılığa dayalı yaklaşımın ötesine geçmekle beraber birçok tanımda bu
yaklaşımın karlılık ile ters düşmemesi de ifade edilmektedir. Bu kapsamda şirketlerin
sosyal sorumlu olarak nasıl ekonomik olarak da fayda sağlayacağı ele alınır.

Sosyal sorumluluğun sosyal konulara ilişkin bir uygulamalar ve stratejiler bütünü
olmakla beraber bunun ötesinde bu uygulamalara dayanak oluşturan bir felsefe veya
değerler seti olduğu da belirtilir. Sosyal sorumluluğun şirketlerin sosyal alanda neler
yaptığının ötesinde değerler boyutu taşımasının bu konudaki farklı görüşler
bulunmasının nedenlerinden biri olarak gösterilir.

Sosyal sorumluluk dünyanın bazı bölgelerinde hayırseverlik ile ilişkilendirilmektedir
fakat günümüz tartışmalarına bakıldığında sosyal sorumluluğun hayırseverlik ve
toplumsal projelerin ötesinde şirketin üretim, pazarlama, satın alma, insan kaynakları
yönetimi, lojistik, finans vb. tüm operasyonları ile ilgili olduğu görülür.
2. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK SINIFLANDIRMALARI
1970’ler KSS modelleri üzerine çalışılan bir dönem olarak dikkat çekmektedir. Bu
modellerden A.B. Carroll’ın (1979) “dört parçalı sosyal sorumluluk” modeli yazında en çok
ilgi gösterilendir (Deren van Het Hof, 2009:14). 1980’lerde ise bu modeller kurumsal sosyal
performans başlığı altında toplanmaya çalışılmıştır. Ancak KSS ve kurumsal sosyal
performans yazınlarının birbirinden ayrı olarak ilerlemeye devam ettiği görülmüştür (Deren
van Het Hof, 2009:14). Bu bölümde geliştirilen KSS modellerine yer verilecek, bu modeller
kapsamında işletmelerin sorumluluk kapsamı, KSS’ye dahil olma motivasyonları ve KSS’nin
genel özellikleri değerlendirilecektir.
2.1. Carroll’ın (1979) “Dört Parçalı Sorumluluk Sınıflandırması”
Carroll, şirketlerin toplumsal sorumluluğunu “belli bir zamanda toplumun şirketten ekonomik,
yasal, etik ve ihtiyari beklentilerinin toplamı” olarak tanımlamıştır (Carroll, 1979). Bazıları
ekonomik sorumlulukları şirketin kendi için yaptıkları olarak tanımlanırken, yasal, etik ve
ihtiyari sorumluluklar diğerleri için yapılanları ifade etmektedir. Ancak Carroll şirketlerin
ekonomik
sorumluluklarının
iş
sisteminin
devamlılığını
sağladığını
göz
önünde
bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır. Carroll’un (1991) geliştirdiği KSS piramidinde
de bu dört alana hiyerarşik bir sıralamaya göre yer verilmektedir.
Şekil 1: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Piramidi
Hayırsever Sorumluluklar
(Philanthropic)
İyi bir kurumsal vatandaş olmak.
Topluma kaynak aktarmak, yaşam
kalitesini artırmak.
Etik Sorumluluklar
Etik olmak.
Doğru, hakkaniyetli ve adil olanı yapma
yükümlülüğünü taşımak.. Zarardan kaçınmak.
Yasal Sorumluluklar
Yasalara uymak.
Yasalar doğru ve yanlışın toplumsal olarak yasalaştırılmasıdır. Oyunu
kurallarına göre oynamak.
Ekonomik Sorumluluklar
Kar elde etmek.
Tüm diğerlerinin dayandığı temeldir.
Kaynak: Carroll, 1991:228
Ekonomik Sorumluluk: İşletmeler tarihsel olarak toplum üyelerine ürün veya hizmet sağlamak
üzere ekonomik kurumlar olarak kurulmuşlardır. Girişimciler için kar motivasyonu öncelikli
olarak teşvik edicidir. İşletmelerin diğer tüm sorumlulukları ekonomik sorumlulukları üzerine
kurulmuştur çünkü ekonomik sorumluluklar gerçekleştirilmeden diğer sorumlulukların
gerçekleştirilmesi tartışmalı olacaktır.
Yasal Sorumluluk: İşletmelerin ekonomik sorumluluklarını gerçekleştirirken yasa ve
düzenlemelere uyması beklenir. Bu aynı zamanda iş dünyası ve toplum arasındaki “toplumsal
sözleşmenin” gerçekleştirilmesi demektir. Yasal sorumluluklar kural yapıcılar tarafından
oluşturulan “yazılı etiği (codified ethics)” yansıtırlar. Piramidin diğer aşaması olarak
gösterilmekle beraber ekonomik sorumluluklar ile birlikte serbest girişimcilik sisteminin (free
enterprise system) temel koşulu olarak yer alır.
Etik Sorumluluk: Ekonomik ve yasal sorumluluklar hakkaniyet ve adalet (fairness ve justice)
için etik normlar içerirken, etik sorumluluklar toplumun beklentilerini yansıtan yazılı olmayan
kuralları kapsar. Etik sorumlulukların tüketicilerin, çalışanların, hissedarların ve toplumunun
ilgisini yansıttığı söylenebilir. Etik (ethics) ve değerler yasaların veya düzenlemelerin
oluşturulmasının arkasında yer alan itici güçlerdir. Bu kapsamda ortaya çıkacak değişiklikler
yeni yasa veya düzenlemelerin ortaya çıkmasına da sebep olabilir. Bu nedenle yasal
sorumluluklar ve etik sorumluluklar arasında dinamik bir etkileşim olduğu söylenebilir.
İhtiyari/Gönüllü Sorumluluk: İşletmelerin iyi kurumsal vatandaşlar olmak üzere toplumun
beklentilerine uygun kurumsal faaliyetleri kapsar. Etik sorumluluklar ve ihtiyari sorumluklar
arasındaki temel fark ihtiyari sorumlukların etik veya ahlaki anlamda beklenmemesidir.
Örneğin toplumlar, şirketlerin insani programlara veya bu amaçlara para, araç gereç veya
çalışanının zamanını ayırmasını bekleyebilir ancak istenilen düzeyde bu gerçekleştirilmezse
de şirketleri etik dışı olarak nitelendirilmez. Dolayısı ile bu kapsamdaki sorumluluklar
gönüllüdür.
2.2. “Dört Parçalı Sorumluluk Sınıflandırmasının Revizyonu” ve Üç Alan
Yaklaşımı (Schwartz ve Carroll, 2003):
Schwartz ve Carroll 2003 makalelerinde Carroll’un piramit modelinin bazı kısıtlarını piramit
çerçevesinin kullanılması, ayrı bir hayırseverlik/gönüllülük kategorisinin kullanılması ve
ekonomik, yasal ve etik alanların yetersiz gelişimi olarak ifade etmiştir. Bu kapsamda piramit
modelinin kafa karıştırıcı veya yetersiz olabileceği vurgulanmaktadır.
Piramit Modelinin Kullanılması: İlk olarak, KSS piramit modelinin KSS alanları arasında bir
hiyerarşi sunduğunun düşünülebileceği belirtilmiştir. Bu durumda piramidin tepesinde yer
alan gönüllü sorumlulukların şirketler tarafından çaba gösterilmesi gereken en önemli veya en
değerli alan olarak anlaşılabileceği aktarılmaktadır. Bu nedenle KSS piramit modelinin KSS
alanlarının önceliklerinin yanlış anlaşılmasına yol açabileceği belirtilmektedir (Schwartz ve
Carroll, 2003:505). İkinci olarak ise KSS piramit modelinin KSS alanlarının kesişen doğasını
kapsayamadığı belirtilir (Schwartz ve Carroll, 2003:505).
Farklı Hayırseverlik Kategorilerinin Kullanılması: Carroll’un “hayırseverlik/gönüllü”
kategorisini de ayrıca kullanmasının bazıları için kafa karıştırıcı veya gereksiz olabileceği de
belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:505). Carroll (1979:500) doğası gereği gönüllü
veya ihtiyari olan bu tür faaliyetlere sorumluluk denmesinin de “hatalı” veya “yanlış
isimlendirme” olabileceğini de kabul etmektedir. Yeni modelde hayırseverlik bir görev veya
işletmelerin sosyal sorumluluğu olarak değerlendirilmekten ziyade etik ve/veya ekonomik
sorumluluklar kapsamında ele alınmaktadır. Bunun nedeni olarak da hayırsever ve etik
faaliyetlerin teorik ve pratik seviyede birbirinden ayrılmasının zorluğu ve hayırsever
faaliyetlerin ekonomik çıkarlara dayanabileceği gösterilmektedir.
Teorik seviyede faydacılık etik ilkesi birçok hayırseverlik faaliyetini açıklamak da
kullanılmaktadır (Schwartz ve Carroll, 2003:506). Diğer bir taraftan da ampirik araştırmacılar
tarafından etik ve hayırsever faaliyetler arasında ayrım yapılmasının zor olduğuna dikkat
çekilmektedir. Hayırseverlik kategorisinin bulunmasına ilişkin diğer bir tartışma da
hayırseverlik faaliyetlerinin ekonomik gerekçelere dayanabileceği yönündedir (Shaw ve Post,
1993). Satışları artırmak, kamu imajını geliştirmek veya çalışan moralini geliştirmek için
olsun işletmelerin toplumsal konulara dahil olmasının veya yardım etmesinin uzun vadede
firma karlılığının sürdürülmesine katkı sağlayacağı belirtilmektedir. Bu noktada firmaların bu
tür faaliyetlere dahil olması ekonomik motivasyonlarından kaynaklanmaktadır.
Ekonomik, Yasal ve Etik Alanların Eksik Gelişimi (Incomplete Development): Schwartz ve
Carroll (2003:507-508), Carroll’un (1979) ekonomik, yasal ve etik sorumlulukları ayrıntılı ve
tamamıyla ele almadığını belirtir ve KSS’nin üç alan modelinde bunları ayrıntılı olarak ele
alır. Bu modelde Carroll’un dört parçalı modelinden farklı olarak hayırseverlik kategorisi etik
ve/veya ekonomik alanlar içerisinde ele alınmıştır. Bu kapsamda ekonomik, yasal ve etik
olmak üzere üç sorumluluk alanından bahsedilmektedir. Modeli göstermek üzere Venn
şemasının kullanılması üç alandan birinin diğerlerine göre ilk bakışta daha önemli veya dikkat
çekici olmadığını göstermektedir.
Şekil: Kurumsal Sosyal Sorumluluğun Üç Etki Alanı Modeli
Kaynak: Schwartz ve Carroll, 2003:509
Ekonomik Alan: Ekonomik alan, Carroll’un da açıklamasına uygun olarak şirkete direkt veya
dolaylı olarak olumlu ekonomik etki de bulunacak faaliyetleri kapsamaktadır. Poitras (1994),
bu olumlu etkiyi karın maksimizasyonu ve/veya hissedar değerinin maksimizasyonu şeklinde
birbirinden farklı ancak birbiri ile de ilişkili iki kritere dayandırmaktadır. Direkt ekonomik
faaliyetlere satışların artırılmasına veya hukuk davasından kaçınmaya yönelik faaliyetler
örnek olarak verilirken; dolaylı ekonomik faaliyetlere çalışan moralini artırmaya veya şirketin
kamu imajını iyileştirmeye yönelik faaliyetler örnek olarak verilmektedir (Schwartz ve
Carroll, 2003:508). Şirketin karını ve/veya hissedar değerini artırmak amacıyla yapılan
faaliyetler ekonomik olarak motive olmuş faaliyetler olarak belirtilmektedir. Bu noktada
birçok şirket faaliyetinin ekonomik olduğu belirtilir. Ancak bir şirketin daha karlı alternatifi
bulunmasına rağmen karını artırmayı (veya kaybı azaltmayı) amaçlamaması veya bir faaliyete
firma üzerindeki ekonomik sonuçlarını düşünmeden dahil olması ekonomik alan dışında
değerlendirilmektedir. Fakat çıktı veya sonuç olarak bir faaliyet kar veya hissedar değerinde
kayba neden oluyorsa, bu ekonomik olmayan güdüden veya kusurlu işletme kararından
kaynaklanabilir. Kusurlu işletme kararı yine ekonomik alan içerisinde değerlendirilecektir.
Yasal Alan: Yasal alan, işletmelerin yasal zorunluluklara uyumu ile ifade edilmektedir. Bu
kapsamda yasaya uygunluğun uyum, yasal davadan kaçınma ve yasa beklentisi
kategorilerinde ele alınabileceği belirtilmektedir.
İlk kategoriyi oluşturan uyum da kendi içinde pasif, kısıtlayıcı ve fırsatçı olarak
çeşitlendirilmektedir. Pasif uyum, şirketin istediği bir şeyi yaparken bunların yasaya uygun
düşmesi olarak belirtilmektedir. Örneğin birinin hız sınırı yüzünden değil, belirli bir süratte
gitmenin daha güvenli olduğunu düşünmesinden dolayı hızını artırmaması pasif bir uyumdur.
Kısıtlayıcı uyum ise bir şirketin yapmak istemediği halde yasal zorunluluktan dolayı
yaptıklarına denk düşmektedir. Örneğin acelesi olduğu halde hız limitinin aşılmaması,
vergilerin ve gümrük vergilerinin genellikle gönülsüzce ödenmesi, çevreyi kirletme
kurallarına uyulması ve ürünlerde güvenlik uyarılarının kullanılması örnek olarak
verilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:510). Burada kısıtlayıcı sıfatının kullanılmasına
sebep, yasaların kısıtlayıcı, engelleyici ve değiştirici rolüne dikkat çekmek için olduğu
belirtilmiştir.
Üçüncü tür uyum olarak belirtilen fırsatçı uyum ise kendi içinde iki kapsamda
değerlendirilmektedir. Bunlardan birincisi belirli tür faaliyetleri gerçekleştirebilmek için
yasalardaki açığı aramak ve bunların avantajlarından yararlanmaktır. Bu kapsamda kanun
hükmünün bağlayıcılığından söz edilirken, kanunun ruhunun bağlayıcı olmadığı belirtilir.
İkinci olarak, daha zayıf yasal standartlara sahip yetki alanı içerisinde faaliyet gösterebilirler.
Bu kapsamda şirket teknik olarak yasal standartlara uymaktadır. Buna çevre, çalışan refahı ve
tüketici koruma alanında daha az bağlayıcı yasal standartlara sahip gelişmekte olan ülkelerde
faaliyet gösteren şirketler veya yeni spor arabasını hız limitinin fazla olmasından dolayı
otobanda test eden kişi örnek gösterilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:511).
Carroll’un modeli buraya kadar olan modelleri içermekle birlikte modeller arasında ayrım
yapmamış ve ayrıntılara girmemiştir. Diğer bir kategoriyi ise yasal davadan kaçınma güdüsü
oluşturmaktadır. Bu kapsamda şirket ihmalkâr davranıştan kaynaklanabilecek mevcuttaki
veya gelecekteki muhtemel dava sürecinden kaçınmaya çalışır. Buna şirketlerin tehlikeli
ürünleri üretmekten kaçınması, kusurlu ürünleri geri çağırmaları veya çevreye zararlı
faaliyetlerine son vermeleri gösterilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:511).
Üçüncü yasal kategori ise yasalardaki değişme beklentisini içermektedir. Yasal sürecin yavaş
olması şirketlerin er geç olması beklenen yasa değişikliğine uygun faaliyetlerde yer alması ile
sonuçlanır. Nasıl bir yasa değişikliği yapılacağının tahmin edildiği süreçte şirketlerin önleme,
değişiklik yapma veya süreci yavaşlatma faaliyetlerine dahil olabileceği belirtilmektedir
(Schwartz ve Carroll, 2003:511).
Şirketlerin, yasalara uymadıklarının, fiili veya muhtemel ihmallerinin veya yasaya pasif
olarak uymalarının farkında olmaları yasal alan dışında kalmaları olarak belirtilmektedir
(Schwartz ve Carroll, 2003:511).
Tablo: Yasal Güdüler (Motive) ve Muhtemel Tepkileri
Yasal Güdünün Türü
Tipik Kurumsal/Yönetimsel Tepki
Pasif Uyum (Yasal alanın dışında)
“Geriye
baktığımızda
yasaya
uyduğumuzu görüyoruz.”
Kısıtlayıcı Uyum
“Biz başka bir şey yapmak istiyorduk
fakat yasa bizi önledi.”
“Yasaya uymak için bunu yaptık.”
Fırsatçı Uyum
“Yasa bunu yapmamıza izin veriyor.”
“Daha
az
bağlayıcı
yasal
standartlardan dolayı bu yetki alanında
faaliyet gösteriyoruz.”
Yasal Davadan Kaçınma
“Böyle yaptık çünkü başka türlü dava
açılabilirdi.”
“Dava düşürülecek.”
Yasa Beklentisi
“Yasa yakın zamanda değişecek.”
“Yasa için değişikliği sahiplenmek
istedik.”
Kaynak: Schwartz ve Carroll, 2003:510
Etik Alan: Üç alan modeli içerisinde yer alan etik alan, genel olarak toplumun ve ilgili
paydaşların etik beklentilerini içermektedir. Bu kapsamda hem yerel hem de küresel şartlara
duyarlılık vurgulanmaktadır. Bu noktada Carroll’un tanımladığı kavram geleneksel
(conventional), sonuçcu (consequentialist) ve ahlaksal (deontological) etik standartlar
kapsamında yeniden ele alınmaktadır.1
1
Geleneksel Standart (Conventional Standart): Carroll’un gelenekler standardı (standard of
conventions) adalet veya yasal haklar ile sınırlıdır. Fakat yeni modelde gelenekler standardı
işletmenin düzgün işleyişi için gerekli örgüt, endüstri, meslek veya toplum tarafından
benimsenmiş standart veya normlara denk gelmektedir. Toplum, şirketin paydaşlarını
içermektedir.
Toplumsal
normlar,
referans
alınan paydaş
grubuna
göre
farklılık
göstermektedir. Bu nedenle referans noktasının resmi davranış veya etik kodlar olması
gerektiği belirtilmiştir (Schwartz ve Carroll, 2003:512).
Bireylerin veya örgütlerin faaliyetlerin ahlaki savunusu yapılırken düşünürler tarafından
göreceli karşı çıkış ve endişeler dile getirilmiştir. Bu nedenle resmi davranış veya etik kodlar
olması gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Bu yaklaşım Donaldson’un (1996:6-7), “neyin doğru
veya yanlış olduğuna karar verirken bağlamın önemli olmasına rağmen davranışlar asgari etik
standartlara uymalıdır” yaklaşımı ile benzeşmektedir.
Sonuçcu Standart (Consequentialist Standard): Sonuçcu yaklaşımın hem egoizmi hem de
faydacılığı içerdiği belirtilmektedir. Egoizm, bireylerin kendi iyiliğini geliştirmesi iken;
faydacılık, toplumun iyiliğini geliştirmeyi ifade eder. Egoizmin ekonomik alanın ahlaki
savunusu ile ilgili olabileceği belirtilmesine rağmen, sadece faydacılığın sonuçcu standart
kapsamında etik alan ilgili olduğu aktarılmaktadır.
Sonuçcu yaklaşıma göre bir faaliyet
toplumun iyiliğine hizmet ediyorsa veya diğer alternatiflere kıyasla topluma en büyük faydayı
(veya en düşük maliyeti) sağlıyorsa etik olarak değerlendirilmektedir (Velasquez’den aktaran
Schwartz ve Carroll, 2003:512).
Deontolojik Standart
(Deontological Standart): Deontolojik standart
ise sonuçlara
odaklanmaktansa bir kişinin görev ve sorumluluklarını göz önünde bulundurduğu faaliyetleri
içerir (De George’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Bu kategori Carroll’un ahlaki
hak ve adalet kavramlarını içeren iki etik ilkesine denk düşmektedir (De George’dan aktaran
Schwartz ve Carroll, 2003:512). Hak, bir şeyleri yapma izni olarak belirtilirken (De
George’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512), pozitif veya negatif olabileceği
belirtilmektedir (Feinberg’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Adaletin ise dağıtıcı,
telafi edici veya cezalandırıcı olmak üzere birkaç çeşit olabileceği belirtilmektedir
(Velasquez’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:513). Üç alan modeli yaklaşımı, daha
geniş olarak etik açıklamalar yapmak üzere deontolojik ilkeleri de içermektedir. Örnek olarak
dini doktrinler (Herman, 1997; De George, 1999:80), Kant’ın kategorik emirleri (Kant’s
Etik alan dışındaki faaliyetler doğal olarak ahlak dışı olanlar (farkında olmama veya
ilgisizlik), farkında olunmasına rağmen belirli ahlaki ilkeler ile çelişen faaliyetler (etik
olmayan faaliyetler) ve sadece şirket için fayda sağlayıp diğer paydaşları göz önünde
bulundurmayanlar (sadece egoizm tarafından desteklenen faaliyetler) olarak tanımlanmıştır
(De George 1986:45; Freeman ve Gilbert, 1988:72’den aktaran Schwartz ve Carroll,
2003:513).
Örtüşen Alanlar: Üç alan modelinin en önemli özelliği, ekonomik, yasal ve etik alanların
birbirleri ile örtüşen doğasını göstermesidir. Bu kapsamda yedi alandan bahsedilmektedir.
İdeal alan, tüm ekonomik, yasal ve etik sorumlulukların aynı anda gerçekleştirilerek tüm
alanların kesiştiği modelin ortasındaki yer olarak gösterilmektedir. Fakat modelin diğer tekil
ve kesişen parçaları da iş hayatında karar vericilerin bu durumlar ile karşılaşma olasılığı
bulunduğundan ele alınmaktadır.
Salt Ekonomik (Purely Economic): Doğası gereği salt ekonomik olan faaliyetlerin direkt veya
dolaylı olarak ekonomik faydaya sahip olması, yasadışı olması (cezai veya medeni) veya pasif
olarak yasalara uyması veya ahlak dışı olması gerekmektedir. Eleştirilen pek çok şirket
faaliyetinin bu alana denk geldiği belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:514).
1980’lerde eski x-ray filmlerden gümüş çıkarırken yasal adımlara uymayan ve bu nedenle
1980’lerde bir kişinin ölümü ile sonuçlanan bir film geri kazanım sistemleri (Film Recovery
Systems) buna örnek olarak verilmektedir. Firma iş güvenliği standartlarına uymadığı için
daha önce uyarılmış ancak bir çalışan siyanür zehirlenmesi yüzünden ölmüştür (Reidenbach
ve Robin, 1991:276).
1950’lerde yasadışı fiyat sabitleyen General Electric (Velasquez,
1992:199-206) ve Lockheed Aircraft’ın iş alabilmek için Japon hükümetine gizli ödemeler
yapması (Velasquez, 1992:207-209) örnek olarak verilmektedir. Enron’un bilançosundan
borçları silerek paydaşlarını kandırması ve Arthur Andersen’a kağıtları yırtmasını emretmesi)
bu kategoride ele alınabilecek örneklerdir (Financial Times, 2002).
Bu kategoride yer alan diğer işletmeler ise pasif olarak yasalara uyan fakat iktisadi fayda için
etik olarak davranmayanlardır. Nestle, bebek ölümlerini artırdığını bilmesine rağmen üçüncü
kategorical imperative) (Kant, 1988), Ross’un ilk bakıştaki (prima facie) yükümlülükleri
(Ross, 1930) veya güvenirlik, sorumluluk, özen ve vatandaşlık gibi daha özel değerleri
içermektedir (Josephson’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:513).
dünya ülkelerinde bebek maması satışlarına devam etmiştir (Velasquez, 1992:304). The Johns
Manville Corporation asbestin sağlık üzerindeki tehlikelerini bilmesine rağmen yasal olarak
işçilerinin çalışmasını devam ettirmiştir (Silverstein, 1987). Chisso, Japon sanayi kuruluşu
1970’lerde yerel halk için tehlike arz ettiğini bilmesine rağmen okyanusa civa boşaltmıştır.
Ancak emisyon seviyesinin Japon hükümetinin kurallarına uygun olduğunu garanti
etmişlerdir (Donaldson, 1982:1-2). Ford Motor Company 1970’lerde tehlikeli hatasını ve
sonunda mahkemeye verileceğini bilmesine rağmen 1970’lerde Pinto modelini üretmeye
devam etmiştir (Velasquez, 1992:110-114). Ford Explorer araçlarda yer alan Firestone
lastiklerdeki patlak ve ters dönmelere (rollover) bağlı olarak Ford ve Firestone’da bu
kapsamda yer almaktadır (Naughton ve Hosenball, 2000). Sigara firmaları ile bu kategoride
uzun zamandır yer almaktadır. Tehlikeli ve bağımlılık yaratan bir ürünü sigara içenlere tam
olarak ifşa etmeden satmaktadırlar. Dow Corning firması da göğüs büyütme ameliyatlarının
risklerine ilişkin kadınları tam olarak bilgilendirmediğinden bu kategoride yer alacaklardır.
Bu kategori Reidenbach ve Robin’in (1991:275) kanun veya etik ile ilgilenmeyen ahlakdışı
işletme veya Carroll’un (1987:9) “ahlakdışı yönetim (amoral management)” kavramı ile ifade
edilmektedir.
Salt Yasal (Purely Ethical): Bu kategoride yer alan faaliyetler yasal sistemler yüzünden
gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda etik sorumluluklar ve direkt veya dolaylı iktisadi fayda
göz önünde bulundurulmamaktadır (Schwartz ve Carroll, 2003:515). Bu kategoriye örnek
ürünlerinin üzerinde uyarı koyan (sigara üreticileri vb.) veya finansal kayıplara rağmen tatil
alışveriş mevzuatına uyan şirketler örnek gösterilmektedir. Örneğin Napster, ilk faaliyete
başladığında gelir elde etmeyi ve etik kaygıları düşünmeden müzik dosyalarını ücretsiz
paylaşıma açmıştır. Napster’ın kurucusu Shawn Fanning “Napster’ın yasadışı bir şey
yapmadığını” belirtmiştir. Bu durumda Fanning’in yasadan faydalandığı belirtilmektedir.
Daha sonra ise Napster’ın faaliyeti yasal olarak sorunlu ilan edilmiştir. Bu durumda
Fanning’in etik unsurların farkında olmasına rağmen müzisyenlerin ve müzik şirketlerinin
telif hakkını ihlal ederek kullanıcılarına hizmet sağladığı aktarılmaktadır (Velasquez’den
aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:515).
Salt Etik (Purely Ethical): Herhangi bir salt etik faaliyet direkt veya dolaylı olarak iktisadi
veya yasal konudan etkilenmeden en azından bir ahlaki ilkeye (geleneksel, sonuçcu veya
deontolojik) dayandırılarak gerçekleştirilen faaliyet olarak nitelendirilmektedir (Schwartz ve
Carroll, 2003:515). Salt etik faaliyet, hayırseverlik faaliyetlerinden farklı olarak ekonomik
çıkarlara dayanmamaktadır. Bu kapsamda çok az faaliyet bulunabilir çünkü birçok faaliyetin
etik olarak değerlendirilmesinin sebebi uzun vadede dolaylı olarak ekonomik etkiye sahip
olacağının düşünülmesindendir (Schwartz ve Carroll, 2003:515). Örnek olarak ekonomik
kayıplara rağmen 3M’in çevre kirliliği kredisinden (pollution credit) çekilmesi (Carroll,
1993:343), Sir Cadbury’nin savaşa karşı olmasına rağmen Boer savaşında İngiliz askerlerine
çikolata sağlamak üzere bir kontrat imzalaması saf etik davranışa örnek gösterilmektedir
(Cadbury, 1987; Reidenbach ve Robin, 1991). Restoran zinciri Chick-fil-A’nın dinsel
deontolojik ilkeden etkilenerek pazarları restoranı açmaması ve gelirden feragat etmesi saf
etik bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir (Zigarelli, 2000). Johnson & Johnson’ın 1982
yılında birçok ölüm vakası hakkında bilgilendirilmesi üzerine derhal milyonlarca şişe
Tylenol’u toplatması hem etik nedenlere hem de hissedar çıkarının ötesinde kullanıcı
güvenliğini ön plana çıkarak kurumsal inanca (credo) dayandırılmaktadır (Davis ve Frederick,
1984:549-560; Reidenbach ve Robin, 1991:280). Levi Strauss ve Timberland’in 1993 yılında
Çin’i insan hakları ihlali nedeni ile protesto etmesi yine bu kapsamda değerlendirilmektedir
(Kaltenheuser, 1995:21). Merck and Co.’nun etik eylemlere dahil olarak satış geliri elde
etmeyeceğini bilmesine rağmen gelişmekte olan ülkelerde ilaç tedavisi uygulaması (river
blindness) yine örnek olarak verilmektedir (Bollier ve Weiss, 1991).
Ekonomik/Etik: Bu kapsamda yer alan kurumsal faaliyet, yasal değerlendirmeler yerine
ekonomik ve etik değerlendirmelere dayanır. “İyi etiğin iş için de iyi olduğu belirtilir (Good
ethics is good business).” Ekonomik ve etik nedenlerden dolayı hayır kuruluşlarına yardım da
bulunan işletmeler bu kategoride değerlendirilir (Carroll, 1993:382). Çevre sektöründeki
(Smith, 1990), sosyal ve çevresel yatırım fonu endüstrisindeki (Ellmen, 1996; Lowry, 1991)
işletmelerin veya yeşil ürünlerin satışında yer alan The Body Shop gibi işletmelerin (Shearer,
1990) faaliyetleri hem ekonomik hem de etik olarak değerlendirilmektedir. H. J. Heinz’ın bir
birimi olan Star Kist’in yunuslar için güvenlikli ağlar kullanma kararı (Rice, 1990) ve 3M’in
atık azaltma programı (Carroll, 1993:356) bir taraftan dolaylı ekonomik fayda yaratmakla
beraber etik olarak değerlendirilmektedir.
Tekstil üreticisi Malden Mills’in fabrika binasına zarar veren şiddetli yangından sonra
Massachusetts’de kalmış ve fabrikalar yeniden inşa edilene kadar yasal bir zorunluluk
olmamasına rağmen çalışanlarına maaş ve sağlık haklarını ödemeye devam etmiştir. Malden
Mills’in CEO’sunun bu yaklaşımı hem etik (deontolojik) hem de dolaylı ekonomik
gerekçelere (kaliteli çalışanın elde tutulması, moral ve verimliliği artırılması vb.)
dayandırılmaktadır (Teal, 1996).
Aynı şekilde birçok sosyal pazarlama faaliyeti de bu kategoride ele alınmaktadır. Ben &
Jerry’nin ücretsiz dondurma vermesi de bu kapsamda ele alınmaktadır. Topluma destek
sağlayan bir firmanın ürünlerini almanın müşterileri de memnun ettiği belirtilmiştir (Lager,
1994:126). Bu alan Reidenbach ve Robin’in (1991:279) yönetimin kar ve etik arasında denge
kurmaya çalıştığını ifade eden “gelişmekte olan etik kurum” anlayışı ile denk tutulmaktadır.
Ekonomik/Yasal: Bu kapsamda ise daha az faaliyet bulunmaktadır çünkü yasaya uyan
faaliyetlerin aynı zamanda da etik olduğu düşünülmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:517).
Ancak fırsatçı bir şekilde yasaya uyan ve yasal ve idari açık arayan şirketler bu kapsama dahil
edilebilir. Bu fırsatçı faaliyetlerin ise etik olmadığı belirtilir. Örneğin iflas kanununun
kullanılması etik dışı olmamasına ve zaman zaman bazı işlerin korunmasını sağlamasına
rağmen, şirketlerin bu kanunu fırsatçı bir şekilde kullanmasının etik dışı olduğu
belirtilmektedir. Dow Corning firması göğüs implantı davalarından kaçınmak için bu kanunu
kullanmıştır (Reisch, 1994). Aynı şekilde perakende devi Eaton da etik olmayan bir şekilde
iflas kanununu kullandığı için eleştirilmiştir (Brooks, 1997:1). Çevre, işçi güvenliği ve ürün
güvenliği konularında daha düşük yasal standartlara sahip olması nedeni şirketlerin üçüncü
dünya
ülkelerinde
faaliyet
göstermesi
şirketlerin
yasadan
faydalanması
olarak
değerlendirilmektedir (Brooke, 1995; Nicholson, 1997:292). Union Carbide, Bhopal,
Hindistan’da böcek ilacı fabrikası ile faaliyet göstermiştir. Amerika’daki daha sıkı yasalara
kıyasla Hindistan’da daha zayıf yasal standartlara uyulmuştur. Ancak 1984’teki zehirli sızıntı
2500’den daha fazla kişinin ölmesine ve 300.000 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur
(Trevino ve Nelson, 1995:188). Chrysler gibi Çin’de faaliyet gösteren şirketler, ülkede
faaliyet gösterebilmek için Çin vatandaşlarının temel özgürlüklerini yoksayan yasalara
uymaktadır (Freeman ve Gilbert, 1988:37; Kaltenheuser, 1995:20-23).
Tüm bu kategorideki faaliyetler etik dışı, ekonomik ve yasal anlamda fırsatçı veya kısıtlayıcı
uyum olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Sethi’nin (1979:65) piyasa güçlerine veya
yasal kısıtlara uyuma denk gelen “sosyal sorumluluk (social obligation)” ve Reidenbach ve
Robin’in (1991:276) “kanunlara uyan (legalistic)” şirket veya Carroll’un “amoral yönetim
(amoral management)” kavramlarına benzemektedir. Üç alan yaklaşımının Reidenbach ve
Robin’in yaklaşımından farkı şirketin pasif bir şekilde yasalara uyacağını belirtmemesidir.
Yasal/Etik: Herhangi bir ekonomik fayda yerine yasal gereklilik ve etik olmasından dolayı
gerçekleştirilen faaliyetler bu kategoride yer almaktadır. Uzun dönemli ekonomik kazanç
sağlayacağı düşünülmese de çevre kirliliğini önleyici bir aracın yasal ve etik olduğu için
takılması bu kategoride örnek olarak verilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:518).
General Electric’in Hudson River’da daha önce yasal iken serbest bıraktığı PCB (poliklorlu
bifebil) araması ekonomik alandan yasal/etik alana kayışı göstermektedir (Schwartz ve
Carroll, 2003:518). Bu noktada ek maliyete bakılmaksızın daha önce yapılan bir haksızlığı
gidermek üzere yapılan faaliyetin etik olarak tanındığı belirtilebilir (Hudsonvoice, 2002). İlaç
firmalarının Afrika ülkelerine daha düşük fiyatla HIV/AIDS ilaçlarını temin etmesinin etik
olduğu belirtilir (CNN, 2000). Diğer bir taraftan da bu işletmeler aynı ilacın başka üreticiler
tarafından eşdeğerinin yapımına izin veren patent ihlal yasalarından kaçınmaya çalışmaktadır
(De Young, 2001). Smith & Wesson’ın ürettikleri tabancaya güvenlik özellikleri koymasının
hem etik hem de yasal (davalardan kaçınma) motivasyondan kaynaklandığı da
belirtilmektedir.
Ekonomik/Yasal/Etik: Aynı anda hem ekonomik, hem yasal hem de etik ilkelerden dolayı
gerçekleştirilen faaliyetler bu kategoride yer alır. Procter & Gamble’ın toksik şok sendrom ile
ilgili potansiyel ilişkisine bağlı olarak Rely tamponları raflardan toplatması buna bir örnek
olarak değerlendirilmektedir (Reidenbach ve Robin, 1991:278-279). Wal-Mart’ın Kanada’aki
mağazalarında sigara satışını bırakması ekonomik (halkla ilişkiler vb.), yasalardaki değişiklik
beklentisi ve etik değerlendirmelerinin sonucu olduğu belirtilmektedir (Heinzl, 1994). Bu
kategori aynı zamanda Carroll’un karlılığın, hukuka uyarak ve etik standartlara hassasiyet
gösterilmesi ile sağlanması isteğine denk düşen “ahlaki yönetim (moral management)”
sınıflandırmasına uyar. Bu kategori aynı zamanda Paine’nin (1994), kar ve yasal
zorunlulukların ilgili faktör olarak belirtildiği ancak eğitin itici güç olarak gösterildiği
bütünlük stratejisi (integrity strategy) ile de uyum göstermektedir. Normatif bakış açısından
bu merkezi bölüm (ekonomik/yasal/etik) veya ekonomik/yasal alan mümkün oldukça
şirketlerin faaliyet göstermesi gereken alandır.
Üç Alan Yaklaşımının Kısıtları
Üç alan yaklaşımında yer alan salt ekonomik, salt etik veya salt yasal alanların iç içe ve
birbirinden ayrılamaz olduğu belirtilebilir. Bu modelde her birine ayrıca yer verilmiş olmasına
rağmen bu alanların belirli ölçüde birbiri ile çakıştığı kabul edilir (Schwartz ve Carroll,
2003:520). Örneğin ”salt ekonomik” faaliyet yasa ile uyum içinde olabilir (böyle niyet
edilmemesine rağmen) ve egoizm etik standardı (kurum için finansal karlılık) ile
desteklenebilir. Veya “salt yasal” faaliyet, doğası gereği kısıtlayıcı olsa bile, ekonomik
sonuçlar doğurabilir (şirket için kayıp) ve kültürel görecelik (cultural relativism) etik
standardı ile desteklenebilir. Aynı şekilde “salt etik” faaliyet de ekonomik sonuçlar (negatif
veya başa-baş) doğurur ve pasif olarak yasal veya yasadışı olabilir. Egoizm veya kültürel
göreceliğe karşı olarak faaliyet geleneksel, sonuçcu veya deontolojik moral ilkeler tarafından
desteklenecektir (Schwartz ve Carroll, 2003:520).
Üç alan yaklaşımının tüm kurumsal faaliyetleri içerdiği düşünülmektedir. Ancak ekonomik
etki, yasal sistem veya etik ilkeler dışında kalan faaliyetler var ise model bunları da içine
alacak şekilde düzenlenmelidir. Üç alan yaklaşımında hayırseverlik faaliyetleri etik ve/veya
ekonomik kategorilerinde değerlendirilmiştir.
Çeşitli etik ilkelerin farklı doğası motivasyon ve faaliyetlerin etik olarak sınıflandırılmasında
çeşitli zorluklara sebep olmaktadır. Örneğin olumlayıcı eylem ve içerden bilgilendirmeni etik
doğası birçok tartışmaya konu olmuştur. Etik karakter gibi değerlendirilmesi gereken başka
değerlendirmeler de bulunmaktadır. Bu konular iş etiği çalışan akademisyenler tarafından da
ele alınmaktadır (Derry ve Green, 1989).
Uluslararası işletmecilik alanında ise hangi etik ve yasal standartların uygulanacağı
konusunda karışıklık görülmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:520). Örneğin çok uluslu
işletmelerin motivasyonları incelenirse merkez ülke standartları mı yoksa ev sahibi ülke
standartları mı incelenecektir. Fırsatçı yasal uyum ve standard etik kategorisi bu konuları ele
almaktadır. Böyle bir örnekte şirket fırsatçı bir şekilde yasalara uyarken ulusal teamüllere
uygun etik faaliyetler sergileyecektir. Uluslararası işletme etiği konusu birçok araştırmacı
tarafından ele alınmaktadır (De Georger, 1993; Donaldson, 1989; Donaldson ve Dunfee,
1999).
Salt ekonomik, salt yasal ve salt etik alanların uygulama alanları kısıtlı olacak olduğundan
modelin kavramsal veya uygulama alanları sınırlı olacaktır ancak kavramsal çerçeve de
hepsinin bulunması uygun görülmüştür (Schwartz ve Carroll, 2003:521).
KAYNAKÇA:
Bollier, D., and S. Weiss, S. (1991), "Merck & Co. Inc." The Business Enterprise Trust.
BROOKE, J. (1995), "Miners Strike Gold in Latin America" The Globe and Mail (July 13):
B8.
BROOKS, L. (1997), "Was Eaton's Legal and Ethical?", The Corporate Ethics Monitor 9(1):
1.
CARROLL, Archie B. (1979), “A Three Dimensional Model of Corporate Social
Performance”, Academy of Management Review, July/August Vol. 4, s.497-505.
CARROLL, Archie B. (1987), "In Search of the Moral Manager" Business Horizons (March/
April), s. 7-15.
CARROLL, Archie B. (1991), “The Pyramid of Corporate Social Responsibility: Towards the
Moral Management of Organizational Stakeholders”, Business Horizons, July-August, s.3948.
CARROLL, Archie B. (1993), Business and Society: Ethics and Stakeholder Management
(2nd ed.) (Cincinnati: South-Western College Publishing).
CNN, (2000), "Pharmaceutical Firms to Slash Cost of AIDS Costs in Africa" http://
www.cnn.com/2000/WORLD/africa/05/ll/aids.africa/index.html.
CRANE, Andrew, Dirk Matten ve Laura J. Spence (2008), “Corporate social responsibility:
In a global context”, Editörler: CRANE, Andrew, Dirk Matten ve Laura J. Spence, Corporate
Social Responsibility Readings and Cases in A Global Context, Routledge, New York, s.3-21.
DeGEORGE, R. T. (1986) Business Ethics (2nd ed.) (New York: Macmilian Publishing).
DeGEORGE, R. T. (1993), Competing With Integrity in International Business (New York:
Oxford University Press).
DeGEORGE, R. T. (1999), Business Ethics (5th ed.) (Upper Saddle River, N.J.: Prentice
Hall).
DEREN van HET HOF, Seçil (2009), Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üçgeni:
Şirketler, Toplum ve Toplum Kuruluşları, 107K182 Proje Raporu, TÜBİTAK, s.1-95.
DeYOUNG, K. (2001), "Makers of AIDS Drugs Drop S. Africa Suit", Washington Post
(April 19): A13.
DERRY, R., and R. Green (1989), "Ethical Theory in Business Ethics: A Critical
Assessment", Journal of Business Ethics 8: 521-533.
DONALDSON, T. (1989), The Ethics of International Business (New York: Oxford
University Press).
DONALDSON, T. (1996), “Values in Tension: Ethics Away From Home”, Harvard Business
Review, September/October, s.5-12.
DONALDSON, T., and R. Dunfee (1999) "When Ethics Travel: The Promise and Peril of
Global Business Ethics" California Management Review, 41(4) (Summer): 48-49.
FREEMAN, R. E., and D. R. Gilbert, Jr. 1988. Corporate Strategy and the Search Eor
Ethics (Englewood Cliffs, N.J.: Prentice Hall).
HEINZL, J. (1994), "Wal-Mart Canada To Stop Selling Tobacco Products", The Globe and
Mail (November 5): B3.
HUSTED, B. ve D. Allen (2004), “Corporate Social Responsibility in the Multinational
Enterprise: Strategic and Institutional Approaches”, Journal of International Business Studies,
Vol. 37, No. 6, s.838-849.
KAĞNICIOĞLU, Deniz (2007), Endüstri İlişkileri Boyutuyla Sosyal Sorumluluk, Anadolu
Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.
KALTENHEUSER, S. 1995. "China: Doing Business Under an Immoral Government."
Business Ethics 9(3): 20-23.
KANT, 1. (1988), "Fundamental Principles of the Metaphysics of Morals." In Kant's Ethical
Philosophy (Indianapolis, Ind.: Hackett Publishing Company).
LAGER, F. (1994), Ben & Jerry's: The Inside Scoop, Crown Publishers, New York.
LOWRY, R. P. (1991), Good Money (New York: W. W. Norton & Company
McWILLIAMS, A., D. Siegel ve P. Wright (2006), “Corporate Social Responsibility:
Strategic Implications”, Journal of Management Studies, Vol. 43, No. 1, s.1-18.
NICHOLSON, M. J. (1997), Legal Aspects of International Business: A Canadian
Perspective (Scarborough, Ont.: Prentice Hall).
PAINE, L. S. (1994), "Managing for Organizational Integrity", Harvard Business Review
(Maich/Apnl): 106-117.
POITRAS, G. (1994), "Shareholder Wealth Maximization, Business Ethics and
SocialResponsibility”, Journal of Business Ethics, Vol. 13, s.125-134.
REISCH, M. (1994) "Dow Corning Mulls Over Filing For Bankruptcy", Chemical &
Engineering News 75(25): 8.
RICE, F. (1990) "How To Deal Witb Tough Customers" Fortune (December 3): s. 38-48.
SHAW, B., ve F. R. Post. 1993. "A Moral Basis for Corporate Philanthropy", Journal of
Business Ethics, Vol.12, s.745-751.
SILVERSTEIN, D. (1987), "Managing Corporate Social Responsibility in a Changing Legal
Environment." American Business Law Journal 25: 528.
SMITH, E. T. (1990), "The Greening of Corporate America" Business Week (April 23): 100.
TEAL, T. (1996), "Not a Fool. Not a Saint." Fortune (November II): 201-204.
TREVINO, L. K., and K. A. Nelson (1995), Managing Business Ethics (New York: Jobn
Wiley and Sons).
YAMAK, Sibel (2007), Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramının Gelişimi, Beta, İstanbul.
ZIGARELLI, Michael (2000) "Business By tbe Book Pays Off For Chick-fil-A Founder"
bttp://www.connec tionmagazine.org/arch ives_old/archives/2000/june/ChickFilA.btm.
Download