Sevgi Dönmez Maç KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK 1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMININ TANIMI Tüm dünyadaki sosyal sorumluluk rapor, standart, söylem ve uygulamalarındaki artış sosyal sorumluluğa yönelik artan ilgiyi göstermektedir. Ancak bununla beraber sosyal sorumluluk araştırmacıların ve uygulayıcıların üzerinde genel bir fikir birliğine varamadığı bir kavramdır (Crane, Matten ve Spence, 2008; Yamak, 2007:9; McWilliams, Siegel ve Wright, 2006). Tanımlamalardaki farklılıklar işletmelerin toplumdaki rolü ne olmalı sorusuna olan farklı yaklaşımlara (Crane, Matten ve Spence, 2008:5), coğrafya, kültür, gelenek, eğitim, politik eğilim, zenginlik ve endüstriyel dinamikler gibi çeşitli faktörlere dayandırılmaktadır (Kağnıcıoğlu, 2007:6). Tablo 1’de KSS’ye yönelik çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Tablo 1: KSS Tanımlamaları Tanım Sosyal sorumlu olmak yasal düzenlemelerin ötesinde, insan sermayesine, çevreye ve paydaşlar Kaynak Örgüt Türü Avrupa Komisyonu (2001:6), Yeşil Hükümetler arası Kitap. örgüt Birleşik Krallık Hükümeti (2012), Hükümet ile olan ilişkilere yatırım yapmaktır. Asgari yasal gerekliliklere uyumun ötesinde işletmelerin kendi rekabet ve daha geniş toplumun www.csr.gov.uk çıkarlarını da göz önünde bulundurarak işletmeler tarafından gerçekleştirilen gönüllü faaliyetlerdir. Sabancı Topluluğu’nu oluşturan tüm Sabancı Holding (2012), Kurumsal kurumlarımızdan faaliyetlerinin ekonomik, sosyal Sosyal ve çevresel etkilerini sorumluluk anlayışı içinde İlkeleri, yönetmelerini ve toplumu geliştirmeyi öncelikli http://www.sabanci.com/sabanci_i.as olarak gündemlerinde tutmalarını bekleriz. Sosyal p?M=1&K=11&I=17 sorumluluk anlayışımızı ve bu Sorumluluk Politikası Holding ve konudaki önceliklerimizi toplum ve çevre için en iyi olanı dikkate alarak belirleriz. Sosyal sorumluluk vizyonumuzun temelinde “Bu Tofaş ülkeden kazandığımızı bu ülkeye vermek, Türkiye http://www.tofas.com.tr/Icerik.aspx?i ile birlikte büyümek” d=102 felsefesi yatıyor. Bu çerçevede ülkenin öncelikli ihtiyaç alanları ile (2012), Şirket ülkemizi, dünyayı ileri götürecek eğitim, çevre ve kültür-sanat gibi evrensel değerlere odaklanıyoruz. İşletmelerin farklı dengelerken açılardan paydaşların ekonomik, sürdürülebilir sosyal tutum çıkarlarını ve çevresel KSS Avrupa (2012), www.csr- Sosyal İşletme asia.com sergilemeye bağlılıklarıdır. Sosyal sorumluluk kavramına yönelik tanımlama ve görüşlerden yola çıkarak belirli özellikleri ortaya konmuştur (Kağnıcıoğlu, 2007:12; Crane, Matten ve Spence, 2008:7-8): Sosyal sorumluluk yasal zorunlulukların ötesinde kurumların gönüllü olarak benimsediği bir davranış biçimidir. Sosyal sorumluluklar kapsamında ekonomik davranışların sonucu olan çevre kirliliği, işyerindeki insan hakları ihlalleri, yer değiştirme veya küçülmenin sosyal ve ekonomik etkileri, zehirli veya tehlikeli ürünlerin sağlık üzerindeki etkileri (Husted ve Allen, 2006) gibi dışsallıklar içselleştirilir veya yönetilir. Sosyal sorumluluk kapsamında hissedarların ötesinde tüketiciler, çalışanlar, tedarikçiler ve yerel toplumlar gibi çeşitli paydaş gruplarının çıkarları ve onlar üzerindeki etkiler dikkate alınır. Çeşitli paydaş gruplarının çıkarlarının göz önünde bulundurulması sosyal ve ekonomik sorumlulukların uyumunu da beraberinde getirmektedir. Sosyal sorumluluk, hissedarlar ve karlılığa dayalı yaklaşımın ötesine geçmekle beraber birçok tanımda bu yaklaşımın karlılık ile ters düşmemesi de ifade edilmektedir. Bu kapsamda şirketlerin sosyal sorumlu olarak nasıl ekonomik olarak da fayda sağlayacağı ele alınır. Sosyal sorumluluğun sosyal konulara ilişkin bir uygulamalar ve stratejiler bütünü olmakla beraber bunun ötesinde bu uygulamalara dayanak oluşturan bir felsefe veya değerler seti olduğu da belirtilir. Sosyal sorumluluğun şirketlerin sosyal alanda neler yaptığının ötesinde değerler boyutu taşımasının bu konudaki farklı görüşler bulunmasının nedenlerinden biri olarak gösterilir. Sosyal sorumluluk dünyanın bazı bölgelerinde hayırseverlik ile ilişkilendirilmektedir fakat günümüz tartışmalarına bakıldığında sosyal sorumluluğun hayırseverlik ve toplumsal projelerin ötesinde şirketin üretim, pazarlama, satın alma, insan kaynakları yönetimi, lojistik, finans vb. tüm operasyonları ile ilgili olduğu görülür. 2. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK SINIFLANDIRMALARI 1970’ler KSS modelleri üzerine çalışılan bir dönem olarak dikkat çekmektedir. Bu modellerden A.B. Carroll’ın (1979) “dört parçalı sosyal sorumluluk” modeli yazında en çok ilgi gösterilendir (Deren van Het Hof, 2009:14). 1980’lerde ise bu modeller kurumsal sosyal performans başlığı altında toplanmaya çalışılmıştır. Ancak KSS ve kurumsal sosyal performans yazınlarının birbirinden ayrı olarak ilerlemeye devam ettiği görülmüştür (Deren van Het Hof, 2009:14). Bu bölümde geliştirilen KSS modellerine yer verilecek, bu modeller kapsamında işletmelerin sorumluluk kapsamı, KSS’ye dahil olma motivasyonları ve KSS’nin genel özellikleri değerlendirilecektir. 2.1. Carroll’ın (1979) “Dört Parçalı Sorumluluk Sınıflandırması” Carroll, şirketlerin toplumsal sorumluluğunu “belli bir zamanda toplumun şirketten ekonomik, yasal, etik ve ihtiyari beklentilerinin toplamı” olarak tanımlamıştır (Carroll, 1979). Bazıları ekonomik sorumlulukları şirketin kendi için yaptıkları olarak tanımlanırken, yasal, etik ve ihtiyari sorumluluklar diğerleri için yapılanları ifade etmektedir. Ancak Carroll şirketlerin ekonomik sorumluluklarının iş sisteminin devamlılığını sağladığını göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır. Carroll’un (1991) geliştirdiği KSS piramidinde de bu dört alana hiyerarşik bir sıralamaya göre yer verilmektedir. Şekil 1: Kurumsal Sosyal Sorumluluk Piramidi Hayırsever Sorumluluklar (Philanthropic) İyi bir kurumsal vatandaş olmak. Topluma kaynak aktarmak, yaşam kalitesini artırmak. Etik Sorumluluklar Etik olmak. Doğru, hakkaniyetli ve adil olanı yapma yükümlülüğünü taşımak.. Zarardan kaçınmak. Yasal Sorumluluklar Yasalara uymak. Yasalar doğru ve yanlışın toplumsal olarak yasalaştırılmasıdır. Oyunu kurallarına göre oynamak. Ekonomik Sorumluluklar Kar elde etmek. Tüm diğerlerinin dayandığı temeldir. Kaynak: Carroll, 1991:228 Ekonomik Sorumluluk: İşletmeler tarihsel olarak toplum üyelerine ürün veya hizmet sağlamak üzere ekonomik kurumlar olarak kurulmuşlardır. Girişimciler için kar motivasyonu öncelikli olarak teşvik edicidir. İşletmelerin diğer tüm sorumlulukları ekonomik sorumlulukları üzerine kurulmuştur çünkü ekonomik sorumluluklar gerçekleştirilmeden diğer sorumlulukların gerçekleştirilmesi tartışmalı olacaktır. Yasal Sorumluluk: İşletmelerin ekonomik sorumluluklarını gerçekleştirirken yasa ve düzenlemelere uyması beklenir. Bu aynı zamanda iş dünyası ve toplum arasındaki “toplumsal sözleşmenin” gerçekleştirilmesi demektir. Yasal sorumluluklar kural yapıcılar tarafından oluşturulan “yazılı etiği (codified ethics)” yansıtırlar. Piramidin diğer aşaması olarak gösterilmekle beraber ekonomik sorumluluklar ile birlikte serbest girişimcilik sisteminin (free enterprise system) temel koşulu olarak yer alır. Etik Sorumluluk: Ekonomik ve yasal sorumluluklar hakkaniyet ve adalet (fairness ve justice) için etik normlar içerirken, etik sorumluluklar toplumun beklentilerini yansıtan yazılı olmayan kuralları kapsar. Etik sorumlulukların tüketicilerin, çalışanların, hissedarların ve toplumunun ilgisini yansıttığı söylenebilir. Etik (ethics) ve değerler yasaların veya düzenlemelerin oluşturulmasının arkasında yer alan itici güçlerdir. Bu kapsamda ortaya çıkacak değişiklikler yeni yasa veya düzenlemelerin ortaya çıkmasına da sebep olabilir. Bu nedenle yasal sorumluluklar ve etik sorumluluklar arasında dinamik bir etkileşim olduğu söylenebilir. İhtiyari/Gönüllü Sorumluluk: İşletmelerin iyi kurumsal vatandaşlar olmak üzere toplumun beklentilerine uygun kurumsal faaliyetleri kapsar. Etik sorumluluklar ve ihtiyari sorumluklar arasındaki temel fark ihtiyari sorumlukların etik veya ahlaki anlamda beklenmemesidir. Örneğin toplumlar, şirketlerin insani programlara veya bu amaçlara para, araç gereç veya çalışanının zamanını ayırmasını bekleyebilir ancak istenilen düzeyde bu gerçekleştirilmezse de şirketleri etik dışı olarak nitelendirilmez. Dolayısı ile bu kapsamdaki sorumluluklar gönüllüdür. 2.2. “Dört Parçalı Sorumluluk Sınıflandırmasının Revizyonu” ve Üç Alan Yaklaşımı (Schwartz ve Carroll, 2003): Schwartz ve Carroll 2003 makalelerinde Carroll’un piramit modelinin bazı kısıtlarını piramit çerçevesinin kullanılması, ayrı bir hayırseverlik/gönüllülük kategorisinin kullanılması ve ekonomik, yasal ve etik alanların yetersiz gelişimi olarak ifade etmiştir. Bu kapsamda piramit modelinin kafa karıştırıcı veya yetersiz olabileceği vurgulanmaktadır. Piramit Modelinin Kullanılması: İlk olarak, KSS piramit modelinin KSS alanları arasında bir hiyerarşi sunduğunun düşünülebileceği belirtilmiştir. Bu durumda piramidin tepesinde yer alan gönüllü sorumlulukların şirketler tarafından çaba gösterilmesi gereken en önemli veya en değerli alan olarak anlaşılabileceği aktarılmaktadır. Bu nedenle KSS piramit modelinin KSS alanlarının önceliklerinin yanlış anlaşılmasına yol açabileceği belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:505). İkinci olarak ise KSS piramit modelinin KSS alanlarının kesişen doğasını kapsayamadığı belirtilir (Schwartz ve Carroll, 2003:505). Farklı Hayırseverlik Kategorilerinin Kullanılması: Carroll’un “hayırseverlik/gönüllü” kategorisini de ayrıca kullanmasının bazıları için kafa karıştırıcı veya gereksiz olabileceği de belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:505). Carroll (1979:500) doğası gereği gönüllü veya ihtiyari olan bu tür faaliyetlere sorumluluk denmesinin de “hatalı” veya “yanlış isimlendirme” olabileceğini de kabul etmektedir. Yeni modelde hayırseverlik bir görev veya işletmelerin sosyal sorumluluğu olarak değerlendirilmekten ziyade etik ve/veya ekonomik sorumluluklar kapsamında ele alınmaktadır. Bunun nedeni olarak da hayırsever ve etik faaliyetlerin teorik ve pratik seviyede birbirinden ayrılmasının zorluğu ve hayırsever faaliyetlerin ekonomik çıkarlara dayanabileceği gösterilmektedir. Teorik seviyede faydacılık etik ilkesi birçok hayırseverlik faaliyetini açıklamak da kullanılmaktadır (Schwartz ve Carroll, 2003:506). Diğer bir taraftan da ampirik araştırmacılar tarafından etik ve hayırsever faaliyetler arasında ayrım yapılmasının zor olduğuna dikkat çekilmektedir. Hayırseverlik kategorisinin bulunmasına ilişkin diğer bir tartışma da hayırseverlik faaliyetlerinin ekonomik gerekçelere dayanabileceği yönündedir (Shaw ve Post, 1993). Satışları artırmak, kamu imajını geliştirmek veya çalışan moralini geliştirmek için olsun işletmelerin toplumsal konulara dahil olmasının veya yardım etmesinin uzun vadede firma karlılığının sürdürülmesine katkı sağlayacağı belirtilmektedir. Bu noktada firmaların bu tür faaliyetlere dahil olması ekonomik motivasyonlarından kaynaklanmaktadır. Ekonomik, Yasal ve Etik Alanların Eksik Gelişimi (Incomplete Development): Schwartz ve Carroll (2003:507-508), Carroll’un (1979) ekonomik, yasal ve etik sorumlulukları ayrıntılı ve tamamıyla ele almadığını belirtir ve KSS’nin üç alan modelinde bunları ayrıntılı olarak ele alır. Bu modelde Carroll’un dört parçalı modelinden farklı olarak hayırseverlik kategorisi etik ve/veya ekonomik alanlar içerisinde ele alınmıştır. Bu kapsamda ekonomik, yasal ve etik olmak üzere üç sorumluluk alanından bahsedilmektedir. Modeli göstermek üzere Venn şemasının kullanılması üç alandan birinin diğerlerine göre ilk bakışta daha önemli veya dikkat çekici olmadığını göstermektedir. Şekil: Kurumsal Sosyal Sorumluluğun Üç Etki Alanı Modeli Kaynak: Schwartz ve Carroll, 2003:509 Ekonomik Alan: Ekonomik alan, Carroll’un da açıklamasına uygun olarak şirkete direkt veya dolaylı olarak olumlu ekonomik etki de bulunacak faaliyetleri kapsamaktadır. Poitras (1994), bu olumlu etkiyi karın maksimizasyonu ve/veya hissedar değerinin maksimizasyonu şeklinde birbirinden farklı ancak birbiri ile de ilişkili iki kritere dayandırmaktadır. Direkt ekonomik faaliyetlere satışların artırılmasına veya hukuk davasından kaçınmaya yönelik faaliyetler örnek olarak verilirken; dolaylı ekonomik faaliyetlere çalışan moralini artırmaya veya şirketin kamu imajını iyileştirmeye yönelik faaliyetler örnek olarak verilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:508). Şirketin karını ve/veya hissedar değerini artırmak amacıyla yapılan faaliyetler ekonomik olarak motive olmuş faaliyetler olarak belirtilmektedir. Bu noktada birçok şirket faaliyetinin ekonomik olduğu belirtilir. Ancak bir şirketin daha karlı alternatifi bulunmasına rağmen karını artırmayı (veya kaybı azaltmayı) amaçlamaması veya bir faaliyete firma üzerindeki ekonomik sonuçlarını düşünmeden dahil olması ekonomik alan dışında değerlendirilmektedir. Fakat çıktı veya sonuç olarak bir faaliyet kar veya hissedar değerinde kayba neden oluyorsa, bu ekonomik olmayan güdüden veya kusurlu işletme kararından kaynaklanabilir. Kusurlu işletme kararı yine ekonomik alan içerisinde değerlendirilecektir. Yasal Alan: Yasal alan, işletmelerin yasal zorunluluklara uyumu ile ifade edilmektedir. Bu kapsamda yasaya uygunluğun uyum, yasal davadan kaçınma ve yasa beklentisi kategorilerinde ele alınabileceği belirtilmektedir. İlk kategoriyi oluşturan uyum da kendi içinde pasif, kısıtlayıcı ve fırsatçı olarak çeşitlendirilmektedir. Pasif uyum, şirketin istediği bir şeyi yaparken bunların yasaya uygun düşmesi olarak belirtilmektedir. Örneğin birinin hız sınırı yüzünden değil, belirli bir süratte gitmenin daha güvenli olduğunu düşünmesinden dolayı hızını artırmaması pasif bir uyumdur. Kısıtlayıcı uyum ise bir şirketin yapmak istemediği halde yasal zorunluluktan dolayı yaptıklarına denk düşmektedir. Örneğin acelesi olduğu halde hız limitinin aşılmaması, vergilerin ve gümrük vergilerinin genellikle gönülsüzce ödenmesi, çevreyi kirletme kurallarına uyulması ve ürünlerde güvenlik uyarılarının kullanılması örnek olarak verilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:510). Burada kısıtlayıcı sıfatının kullanılmasına sebep, yasaların kısıtlayıcı, engelleyici ve değiştirici rolüne dikkat çekmek için olduğu belirtilmiştir. Üçüncü tür uyum olarak belirtilen fırsatçı uyum ise kendi içinde iki kapsamda değerlendirilmektedir. Bunlardan birincisi belirli tür faaliyetleri gerçekleştirebilmek için yasalardaki açığı aramak ve bunların avantajlarından yararlanmaktır. Bu kapsamda kanun hükmünün bağlayıcılığından söz edilirken, kanunun ruhunun bağlayıcı olmadığı belirtilir. İkinci olarak, daha zayıf yasal standartlara sahip yetki alanı içerisinde faaliyet gösterebilirler. Bu kapsamda şirket teknik olarak yasal standartlara uymaktadır. Buna çevre, çalışan refahı ve tüketici koruma alanında daha az bağlayıcı yasal standartlara sahip gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren şirketler veya yeni spor arabasını hız limitinin fazla olmasından dolayı otobanda test eden kişi örnek gösterilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:511). Carroll’un modeli buraya kadar olan modelleri içermekle birlikte modeller arasında ayrım yapmamış ve ayrıntılara girmemiştir. Diğer bir kategoriyi ise yasal davadan kaçınma güdüsü oluşturmaktadır. Bu kapsamda şirket ihmalkâr davranıştan kaynaklanabilecek mevcuttaki veya gelecekteki muhtemel dava sürecinden kaçınmaya çalışır. Buna şirketlerin tehlikeli ürünleri üretmekten kaçınması, kusurlu ürünleri geri çağırmaları veya çevreye zararlı faaliyetlerine son vermeleri gösterilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:511). Üçüncü yasal kategori ise yasalardaki değişme beklentisini içermektedir. Yasal sürecin yavaş olması şirketlerin er geç olması beklenen yasa değişikliğine uygun faaliyetlerde yer alması ile sonuçlanır. Nasıl bir yasa değişikliği yapılacağının tahmin edildiği süreçte şirketlerin önleme, değişiklik yapma veya süreci yavaşlatma faaliyetlerine dahil olabileceği belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:511). Şirketlerin, yasalara uymadıklarının, fiili veya muhtemel ihmallerinin veya yasaya pasif olarak uymalarının farkında olmaları yasal alan dışında kalmaları olarak belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:511). Tablo: Yasal Güdüler (Motive) ve Muhtemel Tepkileri Yasal Güdünün Türü Tipik Kurumsal/Yönetimsel Tepki Pasif Uyum (Yasal alanın dışında) “Geriye baktığımızda yasaya uyduğumuzu görüyoruz.” Kısıtlayıcı Uyum “Biz başka bir şey yapmak istiyorduk fakat yasa bizi önledi.” “Yasaya uymak için bunu yaptık.” Fırsatçı Uyum “Yasa bunu yapmamıza izin veriyor.” “Daha az bağlayıcı yasal standartlardan dolayı bu yetki alanında faaliyet gösteriyoruz.” Yasal Davadan Kaçınma “Böyle yaptık çünkü başka türlü dava açılabilirdi.” “Dava düşürülecek.” Yasa Beklentisi “Yasa yakın zamanda değişecek.” “Yasa için değişikliği sahiplenmek istedik.” Kaynak: Schwartz ve Carroll, 2003:510 Etik Alan: Üç alan modeli içerisinde yer alan etik alan, genel olarak toplumun ve ilgili paydaşların etik beklentilerini içermektedir. Bu kapsamda hem yerel hem de küresel şartlara duyarlılık vurgulanmaktadır. Bu noktada Carroll’un tanımladığı kavram geleneksel (conventional), sonuçcu (consequentialist) ve ahlaksal (deontological) etik standartlar kapsamında yeniden ele alınmaktadır.1 1 Geleneksel Standart (Conventional Standart): Carroll’un gelenekler standardı (standard of conventions) adalet veya yasal haklar ile sınırlıdır. Fakat yeni modelde gelenekler standardı işletmenin düzgün işleyişi için gerekli örgüt, endüstri, meslek veya toplum tarafından benimsenmiş standart veya normlara denk gelmektedir. Toplum, şirketin paydaşlarını içermektedir. Toplumsal normlar, referans alınan paydaş grubuna göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle referans noktasının resmi davranış veya etik kodlar olması gerektiği belirtilmiştir (Schwartz ve Carroll, 2003:512). Bireylerin veya örgütlerin faaliyetlerin ahlaki savunusu yapılırken düşünürler tarafından göreceli karşı çıkış ve endişeler dile getirilmiştir. Bu nedenle resmi davranış veya etik kodlar olması gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Bu yaklaşım Donaldson’un (1996:6-7), “neyin doğru veya yanlış olduğuna karar verirken bağlamın önemli olmasına rağmen davranışlar asgari etik standartlara uymalıdır” yaklaşımı ile benzeşmektedir. Sonuçcu Standart (Consequentialist Standard): Sonuçcu yaklaşımın hem egoizmi hem de faydacılığı içerdiği belirtilmektedir. Egoizm, bireylerin kendi iyiliğini geliştirmesi iken; faydacılık, toplumun iyiliğini geliştirmeyi ifade eder. Egoizmin ekonomik alanın ahlaki savunusu ile ilgili olabileceği belirtilmesine rağmen, sadece faydacılığın sonuçcu standart kapsamında etik alan ilgili olduğu aktarılmaktadır. Sonuçcu yaklaşıma göre bir faaliyet toplumun iyiliğine hizmet ediyorsa veya diğer alternatiflere kıyasla topluma en büyük faydayı (veya en düşük maliyeti) sağlıyorsa etik olarak değerlendirilmektedir (Velasquez’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Deontolojik Standart (Deontological Standart): Deontolojik standart ise sonuçlara odaklanmaktansa bir kişinin görev ve sorumluluklarını göz önünde bulundurduğu faaliyetleri içerir (De George’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Bu kategori Carroll’un ahlaki hak ve adalet kavramlarını içeren iki etik ilkesine denk düşmektedir (De George’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Hak, bir şeyleri yapma izni olarak belirtilirken (De George’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512), pozitif veya negatif olabileceği belirtilmektedir (Feinberg’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:512). Adaletin ise dağıtıcı, telafi edici veya cezalandırıcı olmak üzere birkaç çeşit olabileceği belirtilmektedir (Velasquez’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:513). Üç alan modeli yaklaşımı, daha geniş olarak etik açıklamalar yapmak üzere deontolojik ilkeleri de içermektedir. Örnek olarak dini doktrinler (Herman, 1997; De George, 1999:80), Kant’ın kategorik emirleri (Kant’s Etik alan dışındaki faaliyetler doğal olarak ahlak dışı olanlar (farkında olmama veya ilgisizlik), farkında olunmasına rağmen belirli ahlaki ilkeler ile çelişen faaliyetler (etik olmayan faaliyetler) ve sadece şirket için fayda sağlayıp diğer paydaşları göz önünde bulundurmayanlar (sadece egoizm tarafından desteklenen faaliyetler) olarak tanımlanmıştır (De George 1986:45; Freeman ve Gilbert, 1988:72’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:513). Örtüşen Alanlar: Üç alan modelinin en önemli özelliği, ekonomik, yasal ve etik alanların birbirleri ile örtüşen doğasını göstermesidir. Bu kapsamda yedi alandan bahsedilmektedir. İdeal alan, tüm ekonomik, yasal ve etik sorumlulukların aynı anda gerçekleştirilerek tüm alanların kesiştiği modelin ortasındaki yer olarak gösterilmektedir. Fakat modelin diğer tekil ve kesişen parçaları da iş hayatında karar vericilerin bu durumlar ile karşılaşma olasılığı bulunduğundan ele alınmaktadır. Salt Ekonomik (Purely Economic): Doğası gereği salt ekonomik olan faaliyetlerin direkt veya dolaylı olarak ekonomik faydaya sahip olması, yasadışı olması (cezai veya medeni) veya pasif olarak yasalara uyması veya ahlak dışı olması gerekmektedir. Eleştirilen pek çok şirket faaliyetinin bu alana denk geldiği belirtilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:514). 1980’lerde eski x-ray filmlerden gümüş çıkarırken yasal adımlara uymayan ve bu nedenle 1980’lerde bir kişinin ölümü ile sonuçlanan bir film geri kazanım sistemleri (Film Recovery Systems) buna örnek olarak verilmektedir. Firma iş güvenliği standartlarına uymadığı için daha önce uyarılmış ancak bir çalışan siyanür zehirlenmesi yüzünden ölmüştür (Reidenbach ve Robin, 1991:276). 1950’lerde yasadışı fiyat sabitleyen General Electric (Velasquez, 1992:199-206) ve Lockheed Aircraft’ın iş alabilmek için Japon hükümetine gizli ödemeler yapması (Velasquez, 1992:207-209) örnek olarak verilmektedir. Enron’un bilançosundan borçları silerek paydaşlarını kandırması ve Arthur Andersen’a kağıtları yırtmasını emretmesi) bu kategoride ele alınabilecek örneklerdir (Financial Times, 2002). Bu kategoride yer alan diğer işletmeler ise pasif olarak yasalara uyan fakat iktisadi fayda için etik olarak davranmayanlardır. Nestle, bebek ölümlerini artırdığını bilmesine rağmen üçüncü kategorical imperative) (Kant, 1988), Ross’un ilk bakıştaki (prima facie) yükümlülükleri (Ross, 1930) veya güvenirlik, sorumluluk, özen ve vatandaşlık gibi daha özel değerleri içermektedir (Josephson’dan aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:513). dünya ülkelerinde bebek maması satışlarına devam etmiştir (Velasquez, 1992:304). The Johns Manville Corporation asbestin sağlık üzerindeki tehlikelerini bilmesine rağmen yasal olarak işçilerinin çalışmasını devam ettirmiştir (Silverstein, 1987). Chisso, Japon sanayi kuruluşu 1970’lerde yerel halk için tehlike arz ettiğini bilmesine rağmen okyanusa civa boşaltmıştır. Ancak emisyon seviyesinin Japon hükümetinin kurallarına uygun olduğunu garanti etmişlerdir (Donaldson, 1982:1-2). Ford Motor Company 1970’lerde tehlikeli hatasını ve sonunda mahkemeye verileceğini bilmesine rağmen 1970’lerde Pinto modelini üretmeye devam etmiştir (Velasquez, 1992:110-114). Ford Explorer araçlarda yer alan Firestone lastiklerdeki patlak ve ters dönmelere (rollover) bağlı olarak Ford ve Firestone’da bu kapsamda yer almaktadır (Naughton ve Hosenball, 2000). Sigara firmaları ile bu kategoride uzun zamandır yer almaktadır. Tehlikeli ve bağımlılık yaratan bir ürünü sigara içenlere tam olarak ifşa etmeden satmaktadırlar. Dow Corning firması da göğüs büyütme ameliyatlarının risklerine ilişkin kadınları tam olarak bilgilendirmediğinden bu kategoride yer alacaklardır. Bu kategori Reidenbach ve Robin’in (1991:275) kanun veya etik ile ilgilenmeyen ahlakdışı işletme veya Carroll’un (1987:9) “ahlakdışı yönetim (amoral management)” kavramı ile ifade edilmektedir. Salt Yasal (Purely Ethical): Bu kategoride yer alan faaliyetler yasal sistemler yüzünden gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda etik sorumluluklar ve direkt veya dolaylı iktisadi fayda göz önünde bulundurulmamaktadır (Schwartz ve Carroll, 2003:515). Bu kategoriye örnek ürünlerinin üzerinde uyarı koyan (sigara üreticileri vb.) veya finansal kayıplara rağmen tatil alışveriş mevzuatına uyan şirketler örnek gösterilmektedir. Örneğin Napster, ilk faaliyete başladığında gelir elde etmeyi ve etik kaygıları düşünmeden müzik dosyalarını ücretsiz paylaşıma açmıştır. Napster’ın kurucusu Shawn Fanning “Napster’ın yasadışı bir şey yapmadığını” belirtmiştir. Bu durumda Fanning’in yasadan faydalandığı belirtilmektedir. Daha sonra ise Napster’ın faaliyeti yasal olarak sorunlu ilan edilmiştir. Bu durumda Fanning’in etik unsurların farkında olmasına rağmen müzisyenlerin ve müzik şirketlerinin telif hakkını ihlal ederek kullanıcılarına hizmet sağladığı aktarılmaktadır (Velasquez’den aktaran Schwartz ve Carroll, 2003:515). Salt Etik (Purely Ethical): Herhangi bir salt etik faaliyet direkt veya dolaylı olarak iktisadi veya yasal konudan etkilenmeden en azından bir ahlaki ilkeye (geleneksel, sonuçcu veya deontolojik) dayandırılarak gerçekleştirilen faaliyet olarak nitelendirilmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:515). Salt etik faaliyet, hayırseverlik faaliyetlerinden farklı olarak ekonomik çıkarlara dayanmamaktadır. Bu kapsamda çok az faaliyet bulunabilir çünkü birçok faaliyetin etik olarak değerlendirilmesinin sebebi uzun vadede dolaylı olarak ekonomik etkiye sahip olacağının düşünülmesindendir (Schwartz ve Carroll, 2003:515). Örnek olarak ekonomik kayıplara rağmen 3M’in çevre kirliliği kredisinden (pollution credit) çekilmesi (Carroll, 1993:343), Sir Cadbury’nin savaşa karşı olmasına rağmen Boer savaşında İngiliz askerlerine çikolata sağlamak üzere bir kontrat imzalaması saf etik davranışa örnek gösterilmektedir (Cadbury, 1987; Reidenbach ve Robin, 1991). Restoran zinciri Chick-fil-A’nın dinsel deontolojik ilkeden etkilenerek pazarları restoranı açmaması ve gelirden feragat etmesi saf etik bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir (Zigarelli, 2000). Johnson & Johnson’ın 1982 yılında birçok ölüm vakası hakkında bilgilendirilmesi üzerine derhal milyonlarca şişe Tylenol’u toplatması hem etik nedenlere hem de hissedar çıkarının ötesinde kullanıcı güvenliğini ön plana çıkarak kurumsal inanca (credo) dayandırılmaktadır (Davis ve Frederick, 1984:549-560; Reidenbach ve Robin, 1991:280). Levi Strauss ve Timberland’in 1993 yılında Çin’i insan hakları ihlali nedeni ile protesto etmesi yine bu kapsamda değerlendirilmektedir (Kaltenheuser, 1995:21). Merck and Co.’nun etik eylemlere dahil olarak satış geliri elde etmeyeceğini bilmesine rağmen gelişmekte olan ülkelerde ilaç tedavisi uygulaması (river blindness) yine örnek olarak verilmektedir (Bollier ve Weiss, 1991). Ekonomik/Etik: Bu kapsamda yer alan kurumsal faaliyet, yasal değerlendirmeler yerine ekonomik ve etik değerlendirmelere dayanır. “İyi etiğin iş için de iyi olduğu belirtilir (Good ethics is good business).” Ekonomik ve etik nedenlerden dolayı hayır kuruluşlarına yardım da bulunan işletmeler bu kategoride değerlendirilir (Carroll, 1993:382). Çevre sektöründeki (Smith, 1990), sosyal ve çevresel yatırım fonu endüstrisindeki (Ellmen, 1996; Lowry, 1991) işletmelerin veya yeşil ürünlerin satışında yer alan The Body Shop gibi işletmelerin (Shearer, 1990) faaliyetleri hem ekonomik hem de etik olarak değerlendirilmektedir. H. J. Heinz’ın bir birimi olan Star Kist’in yunuslar için güvenlikli ağlar kullanma kararı (Rice, 1990) ve 3M’in atık azaltma programı (Carroll, 1993:356) bir taraftan dolaylı ekonomik fayda yaratmakla beraber etik olarak değerlendirilmektedir. Tekstil üreticisi Malden Mills’in fabrika binasına zarar veren şiddetli yangından sonra Massachusetts’de kalmış ve fabrikalar yeniden inşa edilene kadar yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen çalışanlarına maaş ve sağlık haklarını ödemeye devam etmiştir. Malden Mills’in CEO’sunun bu yaklaşımı hem etik (deontolojik) hem de dolaylı ekonomik gerekçelere (kaliteli çalışanın elde tutulması, moral ve verimliliği artırılması vb.) dayandırılmaktadır (Teal, 1996). Aynı şekilde birçok sosyal pazarlama faaliyeti de bu kategoride ele alınmaktadır. Ben & Jerry’nin ücretsiz dondurma vermesi de bu kapsamda ele alınmaktadır. Topluma destek sağlayan bir firmanın ürünlerini almanın müşterileri de memnun ettiği belirtilmiştir (Lager, 1994:126). Bu alan Reidenbach ve Robin’in (1991:279) yönetimin kar ve etik arasında denge kurmaya çalıştığını ifade eden “gelişmekte olan etik kurum” anlayışı ile denk tutulmaktadır. Ekonomik/Yasal: Bu kapsamda ise daha az faaliyet bulunmaktadır çünkü yasaya uyan faaliyetlerin aynı zamanda da etik olduğu düşünülmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:517). Ancak fırsatçı bir şekilde yasaya uyan ve yasal ve idari açık arayan şirketler bu kapsama dahil edilebilir. Bu fırsatçı faaliyetlerin ise etik olmadığı belirtilir. Örneğin iflas kanununun kullanılması etik dışı olmamasına ve zaman zaman bazı işlerin korunmasını sağlamasına rağmen, şirketlerin bu kanunu fırsatçı bir şekilde kullanmasının etik dışı olduğu belirtilmektedir. Dow Corning firması göğüs implantı davalarından kaçınmak için bu kanunu kullanmıştır (Reisch, 1994). Aynı şekilde perakende devi Eaton da etik olmayan bir şekilde iflas kanununu kullandığı için eleştirilmiştir (Brooks, 1997:1). Çevre, işçi güvenliği ve ürün güvenliği konularında daha düşük yasal standartlara sahip olması nedeni şirketlerin üçüncü dünya ülkelerinde faaliyet göstermesi şirketlerin yasadan faydalanması olarak değerlendirilmektedir (Brooke, 1995; Nicholson, 1997:292). Union Carbide, Bhopal, Hindistan’da böcek ilacı fabrikası ile faaliyet göstermiştir. Amerika’daki daha sıkı yasalara kıyasla Hindistan’da daha zayıf yasal standartlara uyulmuştur. Ancak 1984’teki zehirli sızıntı 2500’den daha fazla kişinin ölmesine ve 300.000 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur (Trevino ve Nelson, 1995:188). Chrysler gibi Çin’de faaliyet gösteren şirketler, ülkede faaliyet gösterebilmek için Çin vatandaşlarının temel özgürlüklerini yoksayan yasalara uymaktadır (Freeman ve Gilbert, 1988:37; Kaltenheuser, 1995:20-23). Tüm bu kategorideki faaliyetler etik dışı, ekonomik ve yasal anlamda fırsatçı veya kısıtlayıcı uyum olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda Sethi’nin (1979:65) piyasa güçlerine veya yasal kısıtlara uyuma denk gelen “sosyal sorumluluk (social obligation)” ve Reidenbach ve Robin’in (1991:276) “kanunlara uyan (legalistic)” şirket veya Carroll’un “amoral yönetim (amoral management)” kavramlarına benzemektedir. Üç alan yaklaşımının Reidenbach ve Robin’in yaklaşımından farkı şirketin pasif bir şekilde yasalara uyacağını belirtmemesidir. Yasal/Etik: Herhangi bir ekonomik fayda yerine yasal gereklilik ve etik olmasından dolayı gerçekleştirilen faaliyetler bu kategoride yer almaktadır. Uzun dönemli ekonomik kazanç sağlayacağı düşünülmese de çevre kirliliğini önleyici bir aracın yasal ve etik olduğu için takılması bu kategoride örnek olarak verilebilir (Schwartz ve Carroll, 2003:518). General Electric’in Hudson River’da daha önce yasal iken serbest bıraktığı PCB (poliklorlu bifebil) araması ekonomik alandan yasal/etik alana kayışı göstermektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:518). Bu noktada ek maliyete bakılmaksızın daha önce yapılan bir haksızlığı gidermek üzere yapılan faaliyetin etik olarak tanındığı belirtilebilir (Hudsonvoice, 2002). İlaç firmalarının Afrika ülkelerine daha düşük fiyatla HIV/AIDS ilaçlarını temin etmesinin etik olduğu belirtilir (CNN, 2000). Diğer bir taraftan da bu işletmeler aynı ilacın başka üreticiler tarafından eşdeğerinin yapımına izin veren patent ihlal yasalarından kaçınmaya çalışmaktadır (De Young, 2001). Smith & Wesson’ın ürettikleri tabancaya güvenlik özellikleri koymasının hem etik hem de yasal (davalardan kaçınma) motivasyondan kaynaklandığı da belirtilmektedir. Ekonomik/Yasal/Etik: Aynı anda hem ekonomik, hem yasal hem de etik ilkelerden dolayı gerçekleştirilen faaliyetler bu kategoride yer alır. Procter & Gamble’ın toksik şok sendrom ile ilgili potansiyel ilişkisine bağlı olarak Rely tamponları raflardan toplatması buna bir örnek olarak değerlendirilmektedir (Reidenbach ve Robin, 1991:278-279). Wal-Mart’ın Kanada’aki mağazalarında sigara satışını bırakması ekonomik (halkla ilişkiler vb.), yasalardaki değişiklik beklentisi ve etik değerlendirmelerinin sonucu olduğu belirtilmektedir (Heinzl, 1994). Bu kategori aynı zamanda Carroll’un karlılığın, hukuka uyarak ve etik standartlara hassasiyet gösterilmesi ile sağlanması isteğine denk düşen “ahlaki yönetim (moral management)” sınıflandırmasına uyar. Bu kategori aynı zamanda Paine’nin (1994), kar ve yasal zorunlulukların ilgili faktör olarak belirtildiği ancak eğitin itici güç olarak gösterildiği bütünlük stratejisi (integrity strategy) ile de uyum göstermektedir. Normatif bakış açısından bu merkezi bölüm (ekonomik/yasal/etik) veya ekonomik/yasal alan mümkün oldukça şirketlerin faaliyet göstermesi gereken alandır. Üç Alan Yaklaşımının Kısıtları Üç alan yaklaşımında yer alan salt ekonomik, salt etik veya salt yasal alanların iç içe ve birbirinden ayrılamaz olduğu belirtilebilir. Bu modelde her birine ayrıca yer verilmiş olmasına rağmen bu alanların belirli ölçüde birbiri ile çakıştığı kabul edilir (Schwartz ve Carroll, 2003:520). Örneğin ”salt ekonomik” faaliyet yasa ile uyum içinde olabilir (böyle niyet edilmemesine rağmen) ve egoizm etik standardı (kurum için finansal karlılık) ile desteklenebilir. Veya “salt yasal” faaliyet, doğası gereği kısıtlayıcı olsa bile, ekonomik sonuçlar doğurabilir (şirket için kayıp) ve kültürel görecelik (cultural relativism) etik standardı ile desteklenebilir. Aynı şekilde “salt etik” faaliyet de ekonomik sonuçlar (negatif veya başa-baş) doğurur ve pasif olarak yasal veya yasadışı olabilir. Egoizm veya kültürel göreceliğe karşı olarak faaliyet geleneksel, sonuçcu veya deontolojik moral ilkeler tarafından desteklenecektir (Schwartz ve Carroll, 2003:520). Üç alan yaklaşımının tüm kurumsal faaliyetleri içerdiği düşünülmektedir. Ancak ekonomik etki, yasal sistem veya etik ilkeler dışında kalan faaliyetler var ise model bunları da içine alacak şekilde düzenlenmelidir. Üç alan yaklaşımında hayırseverlik faaliyetleri etik ve/veya ekonomik kategorilerinde değerlendirilmiştir. Çeşitli etik ilkelerin farklı doğası motivasyon ve faaliyetlerin etik olarak sınıflandırılmasında çeşitli zorluklara sebep olmaktadır. Örneğin olumlayıcı eylem ve içerden bilgilendirmeni etik doğası birçok tartışmaya konu olmuştur. Etik karakter gibi değerlendirilmesi gereken başka değerlendirmeler de bulunmaktadır. Bu konular iş etiği çalışan akademisyenler tarafından da ele alınmaktadır (Derry ve Green, 1989). Uluslararası işletmecilik alanında ise hangi etik ve yasal standartların uygulanacağı konusunda karışıklık görülmektedir (Schwartz ve Carroll, 2003:520). Örneğin çok uluslu işletmelerin motivasyonları incelenirse merkez ülke standartları mı yoksa ev sahibi ülke standartları mı incelenecektir. Fırsatçı yasal uyum ve standard etik kategorisi bu konuları ele almaktadır. Böyle bir örnekte şirket fırsatçı bir şekilde yasalara uyarken ulusal teamüllere uygun etik faaliyetler sergileyecektir. Uluslararası işletme etiği konusu birçok araştırmacı tarafından ele alınmaktadır (De Georger, 1993; Donaldson, 1989; Donaldson ve Dunfee, 1999). Salt ekonomik, salt yasal ve salt etik alanların uygulama alanları kısıtlı olacak olduğundan modelin kavramsal veya uygulama alanları sınırlı olacaktır ancak kavramsal çerçeve de hepsinin bulunması uygun görülmüştür (Schwartz ve Carroll, 2003:521). KAYNAKÇA: Bollier, D., and S. Weiss, S. (1991), "Merck & Co. Inc." The Business Enterprise Trust. BROOKE, J. (1995), "Miners Strike Gold in Latin America" The Globe and Mail (July 13): B8. BROOKS, L. (1997), "Was Eaton's Legal and Ethical?", The Corporate Ethics Monitor 9(1): 1. CARROLL, Archie B. (1979), “A Three Dimensional Model of Corporate Social Performance”, Academy of Management Review, July/August Vol. 4, s.497-505. CARROLL, Archie B. (1987), "In Search of the Moral Manager" Business Horizons (March/ April), s. 7-15. CARROLL, Archie B. (1991), “The Pyramid of Corporate Social Responsibility: Towards the Moral Management of Organizational Stakeholders”, Business Horizons, July-August, s.3948. CARROLL, Archie B. (1993), Business and Society: Ethics and Stakeholder Management (2nd ed.) (Cincinnati: South-Western College Publishing). CNN, (2000), "Pharmaceutical Firms to Slash Cost of AIDS Costs in Africa" http:// www.cnn.com/2000/WORLD/africa/05/ll/aids.africa/index.html. CRANE, Andrew, Dirk Matten ve Laura J. Spence (2008), “Corporate social responsibility: In a global context”, Editörler: CRANE, Andrew, Dirk Matten ve Laura J. Spence, Corporate Social Responsibility Readings and Cases in A Global Context, Routledge, New York, s.3-21. DeGEORGE, R. T. (1986) Business Ethics (2nd ed.) (New York: Macmilian Publishing). DeGEORGE, R. T. (1993), Competing With Integrity in International Business (New York: Oxford University Press). DeGEORGE, R. T. (1999), Business Ethics (5th ed.) (Upper Saddle River, N.J.: Prentice Hall). DEREN van HET HOF, Seçil (2009), Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üçgeni: Şirketler, Toplum ve Toplum Kuruluşları, 107K182 Proje Raporu, TÜBİTAK, s.1-95. DeYOUNG, K. (2001), "Makers of AIDS Drugs Drop S. Africa Suit", Washington Post (April 19): A13. DERRY, R., and R. Green (1989), "Ethical Theory in Business Ethics: A Critical Assessment", Journal of Business Ethics 8: 521-533. DONALDSON, T. (1989), The Ethics of International Business (New York: Oxford University Press). DONALDSON, T. (1996), “Values in Tension: Ethics Away From Home”, Harvard Business Review, September/October, s.5-12. DONALDSON, T., and R. Dunfee (1999) "When Ethics Travel: The Promise and Peril of Global Business Ethics" California Management Review, 41(4) (Summer): 48-49. FREEMAN, R. E., and D. R. Gilbert, Jr. 1988. Corporate Strategy and the Search Eor Ethics (Englewood Cliffs, N.J.: Prentice Hall). HEINZL, J. (1994), "Wal-Mart Canada To Stop Selling Tobacco Products", The Globe and Mail (November 5): B3. HUSTED, B. ve D. Allen (2004), “Corporate Social Responsibility in the Multinational Enterprise: Strategic and Institutional Approaches”, Journal of International Business Studies, Vol. 37, No. 6, s.838-849. KAĞNICIOĞLU, Deniz (2007), Endüstri İlişkileri Boyutuyla Sosyal Sorumluluk, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir. KALTENHEUSER, S. 1995. "China: Doing Business Under an Immoral Government." Business Ethics 9(3): 20-23. KANT, 1. (1988), "Fundamental Principles of the Metaphysics of Morals." In Kant's Ethical Philosophy (Indianapolis, Ind.: Hackett Publishing Company). LAGER, F. (1994), Ben & Jerry's: The Inside Scoop, Crown Publishers, New York. LOWRY, R. P. (1991), Good Money (New York: W. W. Norton & Company McWILLIAMS, A., D. Siegel ve P. Wright (2006), “Corporate Social Responsibility: Strategic Implications”, Journal of Management Studies, Vol. 43, No. 1, s.1-18. NICHOLSON, M. J. (1997), Legal Aspects of International Business: A Canadian Perspective (Scarborough, Ont.: Prentice Hall). PAINE, L. S. (1994), "Managing for Organizational Integrity", Harvard Business Review (Maich/Apnl): 106-117. POITRAS, G. (1994), "Shareholder Wealth Maximization, Business Ethics and SocialResponsibility”, Journal of Business Ethics, Vol. 13, s.125-134. REISCH, M. (1994) "Dow Corning Mulls Over Filing For Bankruptcy", Chemical & Engineering News 75(25): 8. RICE, F. (1990) "How To Deal Witb Tough Customers" Fortune (December 3): s. 38-48. SHAW, B., ve F. R. Post. 1993. "A Moral Basis for Corporate Philanthropy", Journal of Business Ethics, Vol.12, s.745-751. SILVERSTEIN, D. (1987), "Managing Corporate Social Responsibility in a Changing Legal Environment." American Business Law Journal 25: 528. SMITH, E. T. (1990), "The Greening of Corporate America" Business Week (April 23): 100. TEAL, T. (1996), "Not a Fool. Not a Saint." Fortune (November II): 201-204. TREVINO, L. K., and K. A. Nelson (1995), Managing Business Ethics (New York: Jobn Wiley and Sons). YAMAK, Sibel (2007), Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramının Gelişimi, Beta, İstanbul. ZIGARELLI, Michael (2000) "Business By tbe Book Pays Off For Chick-fil-A Founder" bttp://www.connec tionmagazine.org/arch ives_old/archives/2000/june/ChickFilA.btm.