Siyasi Komite, Barselona, 30 Ocak 2015

advertisement
AKDENİZ İÇİN BİRLİK PARLAMENTER ASAMBLESİ
SİYASİ İŞLER, GÜVENLİK VE İNSAN HAKLARI KOMİTESİ
30 OCAK 2015-BARSELONA
1. Akdeniz için Birlik Parlamenter Asamblesi (AiB-PA) Siyasi İşler, Güvenlik ve İnsan
Hakları Komitesi Toplantısı 30 Ocak 2015 tarihinde Barselona'da düzenlenmiştir. Toplantıya
ülkemizi temsilen katılan AiB-PA Türk Heyeti Başkanı Urfa Milletvekili Sayın Zeynep
Armağan Uslu'ya, Başkonsolos Yardımcısı Hande Sarı Asp refakat etmiştir.
2. Komite toplantısı, taslak gündem ve 16 Ekim 2014 tarihinde Brüksel'de düzenlenen bir
önceki toplantı tutanağının kabulüyle başlamıştır. Komite Başkanı AP Milletvekili
(İtalya) Renato Soru, açılışta yaptığı konuşmada Paris'te gerçekleştirilen terörist saldırıların
ifade özgürlüğü ve insan hakları kapsamında önemli tartışmaları da beraberinde
getirdiğini, Komite olarak sözkonusu olayı kınadıklarını ve tekrarlanmaması için gerekli
önlemlerin alınmasına katkıda bulunmaya hazır olduklarını, bu tür bir saldırının ne İslam ne
de başka bir din adına gerçekleştirilmiş olamayacağını dile getirmiştir.
Bu bölümde söz alan milletvekilleri, Orta Doğu'daki aşırıcılığın İsrail'in yürüttüğü
politikalardan kaynaklandığını, İsrail ve Filistin konusunun Avrupa ülkelerindeki Yahudi
toplumunun varlığı nedeniyle hassasiyet arzettiğini, İsveç ve Belçika gibi diğer bazı Avrupa
ülkelerinin de Filistin'i bir devlet olarak tanımayı öngören adımlar atmaya hazırlandıklarını,
DEAŞ'ın terörist bir yapılanma olduğunu Müslüman ülkelerin de kabul ettiğini ve Paris
saldırısını kınadıklarını, öte yandan Avrupa için ifade özgürlüğü nasıl dokunulmaz ve kutsal
kabul ediliyorsa Müslüman ülkeler için de İslam'ın kutsal olduğunu, terörizmin sınırının,
milliyetinin ve dininin olamayacağını, bu sınamaya karşı kapsamlı bir yaklaşımla küresel
düzeyde mücadele edilmesi gerektiğini, yabancı savaşçılar konusunun giderek daha büyük bir
sorun haline gelmeye başladığını, Balkan ülkelerinden Suriye'ye savaşmak için gidenlerin
sayısının 900 kişiye ulaştığının tahmin edildiğini, DEAŞ'ın İslam'ı temsil etmediğinin ve
eylemlerinin İslam'la bağdaştırılamayacağının Avrupa kamuoylarına izah edilmesinin önemli
olduğunu, saldırıların ardından Avrupa'da güvenlik endişesinin arttığının bir gerçek olduğu,
ancak bu durumun, yabancı düşmanlığını ya da aşırıcılığı körükleyecek önlemlere
dönüşmemesi için çaba gösterilmesi gerektiğini, nitekim son dönemde Suriye'ye uçan veya
bağlantısı bulunan uçuşlardaki PNR bilgilerinin güvenlik makamlarıyla paylaşılması
konusunun gündeme geldiğini ifade etmişlerdir.
3. AiB projelerinin görüşüldüğü bölümde, Sosyal ve Medeni İşlerden Sorumlu Genel Sekreter
Yardımcısı (GSY) Delphine Borione, genel olarak AiB'in 2014 yılında
gerçekleştirdiği faaliyetler ve özellikle AiB tarafından yürütülmekte olan projeler hakkında
bilgi sunmuştur. GSY Borione bu çerçevede, AiB'in bölgesel diyalog ve işbirliği için önemli
bir platform olduğunu, 2015'de yirminci yıldönümü kutlanacak olan Barselona Süreci'nin
devamı niteliğindeki AiB'in, 43 üyesi bulunduğunu, kuruluşun eşbaşkanlıklarının AB
Komisyonu ve Ürdün tarafından yürütüldüğünü, Kuzey ve Güney'in eşit seviyede temsil
edildiğini, stratejik hedeflere odaklandıklarını, yetkilerini üye ülkelerden aldıklarını, 2014 yılı
içerisinde 3 Bakanlar Toplantısı, 6 YDM (Yüksek Düzeyli Memurlar) Toplantısı, tüm
paydaşların katıldıkları 2 üst düzey konferans, toplam 2500 kişinin iştirak ettiği 55 faaliyet
gerçekleştirdiklerini, ayrıca 29 projenin etiketlemesinin yapıldığını, 2012'de toplam 14 projesi
olan AiB'in bu sayıyı iki yıl içinde iki katına çıkardığını belirtmiştir.
AiB Enerji Konularından Sorumlu GSY Teresa Ribeiro ise, ortak çıkarlar ve karşılıklı
bağımlılık dolayısıyla enerji konusunda bölgesel stratejik işbirliğinin önemine değinmiş,
bunun için öncelikle güçlü bir diyalog oluşturulması, ardından işbirliğinin sahaya
yansıtılmasını sağlayacak somut projeler geliştirilmesi gerektiğini belirterek, enerjinin sadece
sektörel değil, çok boyutlu bir konu olduğunun altını çizmiştir.
4. Komite Başkanı Soru, toplantıda milletvekilleri tarafından dile getirilen, insan haklarının
korunması, Suriyeli mültecilerin durumu gibi konularda, Mayıs ayında Lizbon'da
düzenlenecek Genel Kurul'a tavsiye kararları sunulabilmesi amacıyla Komite üyesi
milletvekillerinin önerilerini Mart ayının sonuna kadar iletmelerini rica etmiştir.
Komite'nin Filistinli Başkan Yardımcısı Hasan Kereshi, İsrail'in Gazze'ye saldırıları
sonucunda 80 ailenin tamamen nüfus kayıtlarından silindiğini, yüzlerce ailenin ise evsiz
kaldığını, BMGK'nın İsrail'in eylemlerini kınamasından artık bıktıklarını, bunun Filistinliler
için hiçbir şeyi değiştirmediğini, artık harekete geçme ve İsrail'e, saldırılarının karşılıksız ve
cezasız kalmayacağını söyleme zamanı geldiğini, Avrupa'nın, savunduğu "kendi kaderini
tayin hakkı", yaşama hakkı gibi temel insan haklarına sahip çıkmasının elzem
olduğunu, AB'nin Orta Doğu sorunun iki devlet temelinde çözümüne yönelik birçok tavsiye
kararı bulunmasına rağmen, AB ülkelerinin halen Filistin Devleti'ni tanımak konusunda
tereddüt etmelerini anlayamadığını, kamuoylarının görüşlerinin bu gecikmeye bahane teşkil
edemeyeceğini, Rwanda'da Hz. İsa adına savaştığını söyleyen "Lord's Resistance Army"nin
saldırıları Hristiyan terörü olarak adlandırılmazken, Paris'teki saldırıların İslami terör
örgütlerince işlendiğini söylemenin haksızlık olduğunu, Paris'te dünya liderleri tarafından
sergilenen ilkeli duruşun, din ayrımı gözetmeksizin, hatta inanan ve inanmayan ayrımı
yapılmaksızın herkes için gösterilmesi gerektiğini dile getirmiştir.
5. Toplantının tartışma bölümünde söz alan Milletvekili Sayın Zeynep Uslu, AB'nin İslam ve
terörizm ikileminin son olarak Charlie Hebdo katliamı üzerinden bir kez daha dünya
gündemine getirilmeye çalışıldığını ve insanlığa sadece tek bir resmin sunulduğunu, resmin
arka yüzünün ve üreticilerinin medya ve siyasetin hiç ilgisini çekmediğini, bir başka deyişle
saldırılardan hemen önce Fransız Parlamentosu'nun Filistin Devleti'ni tanıma kararı almış
olmasının ya da Fransa'nın Suriye ve Orta Doğu politikalarının AB'nin ve Batı'nın
duyarsızlığından farklılaşmaya başlamasının yeterince irdelenmediğini, 11 Eylül olaylarında
da benzer bir durumun yaşandığını, bu bağlamda Milletvekilleri olarak, hangi olaylardan
kimlerin kazançlı çıktıkları ve bu tesadüflerin garipliğine dair birçok stratejik konunun
kamuoylarıyla paylaşılmasını önermiş ve "yapana değil, yaptırana bak" sözünü Komite üyesi
milletvekillerinin dikkatine getirmiştir.
Saygılarımla.
Download