islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy.14, 2009, s. 291-310. MAHMUD B. AHMED EL-HASIRf'NiN (ö. 636/1238) HAYATI, ESERLERi VE HADiSÇiLiK YÖNÜ Doç. Dr. Mehmet EREN* Kadihan Hasan b. Mansur ei-Özkendi ei-Fergani'nin önemli talebelerinden Hasiri, memleketi Buhara'da Fıkıh ilmininde ihtisas sahibi olduktan ve elli yaşiarına kadar orada ikamet ettikten sonra Neysabur'a gelerek yaklaşık on yıl boyunca dönemin büyük muhaddislerinden hadis sema etmiştir. Daha sonra, altmış yaşlarında geldiği Dimaşk'ta müderrislik, kitap telif etme, fetva verme ve hadis rivayet etme faaliyetlerini yürütmüştür. Bu şehirdeki Nuriyye Medresesi'nde müderrislik görevini ölene kadar yirmi beş sene boyunca sürdürmüştür. Hi cri yedinci asrın önemli Hanefi fakihlerinden olan Hasiri, Eb Cı Hanife'nin meşhur öğrencisi imam Muhammed'in eserlerine büyük önem vermesiyle temayüz etmiştir. Bilhassa onun ei-Camiu'l-kebir'i üzerine yazdığı biri muhtasar, diğeri geniş iki şerhi önemlidir. Hasiri'nin Fıkıh yanında Hadis ilminde de sözsahibi bir alim olduğu anlaşılmaktadır. O, özellikle Müslim'in Sahih'ini rivayetle meşhur olmuştur. Öğrencileri arasında dönemlerinin önemli muhaddisleri vardır. Anahtar kelimeler: Cemaleddin ei-Hasiri, Nizameddin Ahmed, Medresesi, et-Tahrir fı şerhi'I-Camii'l-kebir Nlıriyye Mahmud bin Ahmad ai-Hasiri's (d. 636/1238) Life, Works, and Position in Hadith AI-Hasiri, one of the distinguished students of Hasan bin Mansur aiÖzjandi, who is known as "Kadihan'; traveled to Nishabur where he heard th scholars of his age hadith araund ten years from the great hadi after he studied lslamic Law in his hometown Bukhara where he lived up to his age of fifty. Afterwards, he conducted the activities of teaching, writing, issuing fatwa, and narrating hadith in Damascus where he came * Selçuk Üniversitesi İliiliiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. merenl [email protected] 292 Doç. Dr. Mehmet EREN areund his age of sixty. He hel d the position of professorship for twentyfive years until his death in the Nüriyya Madrasa. As one of the im portant Hanafi jurist consultants of the seventh century A.H., ai-Has1r1 is distinguished for paying a great attention to the works of Imam Mu hammad, the leading student of Imam Abu Hanifa. He wrote two major commentaries on ai-Jami' ai-Kab1r by Imam Muhammad, being one of the m sh ort and the other long. lt is clear that he is an authority in the science of Had ith, too. He is famous for narrating the Sahih of Muslim. From among his students are the im portant hadith scholars of the age. Key Words: Jamal ai-D1n ai-Has1r1, Nizarn ai-D1n Ahmad, The Nüriyya Madrasa, ai-Tahr1r fı Sharh ai-Jami' ai-Kab1r Giriş "Kadihan" diye meşhur olan Hasan b. Mansfrr el-Özkendi el-Fergam'nin (ö. 592/n96) önde gelen talebelerinden biri de, bu hocasını: "0, bizim efendimiz, kadı, imam, üstat, ümmetin övüncü, İslam'ın direği, selef nesiinin baldyesi, şark diyarının müftüsüdür"• şeldinde tanıtan "Has1r1" nispetli Cemaleddin Mahmud b. Ahmed'dir. Döneminde Dimaşk'ta Hanefi falalılerinin imaını kabul edilen Hasiri, aslen Buharalı'dır. Memleketinde Hanefi mezhebi üzerine Fıkıh ilmini tahsil edip elli yaşlarına kadar İkarnet ettikten sonra Dimaşk'a gelmiştir. Buraya geldiğinde başladığı Nuriyye Medresesi'ndeld müderrislik görevini ölene kadar sürdürmüştür. Önemli bir Hanefi faldhi olmasının yanı sıra, muhaddis ldmliğiyle de bilinen Hasiri, her biri dönemlerinde büyük faldh ve muhaddis kabul edilen birçok öğrenci yetiştirmiştir. Bu yazıda; Cemaleddin el-Hasiri'nin ldmliği, hayatı, faaliyetleri, eserleri, talebeleri ve çoculdarı üzerinde durulacak:tır. Biyografisi işlenirken, özellilde onun hadisçilil< yönüne dair kaynaldardan tespit edilen bilgilerin değerlendirilmesine çalışılacak:tır. Yaşadığı Dönem 2 Hasiri, Selçuldu devletinin yıkılınaya yüz tuttuğu bir zaman diliminde dünyaya gelmiştir. Memleketi Buhara 594/n98 yılında Alaeddin Harzemşah'ın idaresine girmişti. Siyasi durumun gitgide kötüleşmesi sebebiyle 6ı6/ı2ı9'un sonunda Moğolların istila hareketi başlamıştır. Bu yüzden bölgede ilmi faaliyetler oldukça zayıflamıştır. Niteldm Zehebi, Buhara'da önceden ikamet etmiş meşhur muhaddisleri zikrettikten sonra şu tespiti yapar: "Bu şehirde, az da olsa ilmi birildınin kalıntıları devam etmişti. Nihayet Moğollar orayı istila edince ilimden eser kalmadı."3 1 Kuraşi, Abdülkadir b. Temimi, Takıyyüddin Muhammed, e/-Ceviilıim'l-mudıyyefi tabakiiti'l-lıanefiyye, Kahire 1399/ı979, II, 94; b. Abdilkiidir, et-Tabakiitii s-seni.JYe fi terticimi '1-lıamft.yye, Riyad ı 983, III, ı ı 7. B k. N ed vi, Ali Ahmed, e/-Kaviiid ve 'd-daviibıt el-miistalılasa min ~-talırir, Kahire 3 Zehebi, Muhammed b. Ahmed, el-Emsiir zeviitii '1-iisiir, Beyrut 1406/1986, s. 218. ı4 I 11199 I, s. 39-4 I. 1 Mahmud b. Ahmed ei-Haslrl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 1 293 Moğol istilasırrdan 15-20 yıl önce memleketi Buhara'dan ayrılan Haslri'nin, beş yıldan fazla Neysabur'da ikamet ettikten sonra Haleb'e geldiği tahmin edilmektedir. Orada ne kadar kaldığına dair bir bilgi yoktur. Nihayet 6ıı/ı2ı4'te Dimaşk'a gelip yerleşmiştir. Bu yıllarda Dimaşk ve çevresi Eyylıbi devletinin hakimiyeti altında­ dır. Ölümünden önce (6ı5/12ı8) ülkesini oğulları arasında paylaştıran elMelikü'l-Adil, Dimaşk'ı el-Melikü'l-Muazzam İsa'ya vermişti. Hem haçlılara karşı verilen mücadeleye, hem de el-Melikü'l-Adil'in oğulları arasındaki si- yasi çekişmelere şahit olan Hasiri, onların kavgalarını yatıştırma ve aralarını düzeltme hususunda gayret göstermiştir. O, el-Muazzam, el-Eşref ve Davud b. el-Muazzam'ın görüşlerine değer verdilderi alimlerden biriydi. Bu sultanlar, ilme büyük önem vererek, eğitim kurumları olan medreseleri geliştir­ dilderi bilinmektedir. Bu dönemde özellilde Dimaşk'talci medreselerde ilmi canlılık yaşanmıştır. 4 Nesebi ve Kimliği Hasiri'nin nesep zinciri ve lcimlik bilgileri şöyledir: Cemaleddin Ebü'1-Mehamid Mahmud b. Ahmed b. Abdisseyyid b. Osman b. Nasr b. Abdilmelik el-Buhar! el-Hasiri et-Taciri el-Hanefl. Buna göre; Haslri'ııin lal<abı Cemaleddin, künyesi Ebü'l-Mehamid, adı Mahmud, baba adı Ahmed, dede adı Abdüsseyyid, şehir nispeti Buhar!, mahalle nispeti Hasiri, me~lek nispeti Taeiri ve mezhep nispeti de Hanefl'dir. Şu var lci, meslek ııispeti "Tacirl/ Tacir", kendinin değil babasının nispetidir. s "Büyük alim, Dimaşk'taki Hanefi alimierin şeyhi ve Nuriyye Medresesi müderrisi" şeklinde tanıtılan Hasiri, 6 aslen Buhara'nın Hasir mahallesinden olup hicri 546 senesinin Cemaziyülevvel ayında doğmuştur7 ( miladi 1151 Ağustos'unda). "Babası Ahmed'in 'Tacirl' nispetiyle tanındığını ve Buhara'da hasır dokumacılığı ile meşhur olan bir mahalleden olduldarını" bizzat kendisi bildirir. Çoculduk-gençlik yıllarında bu mahallede ikamet eden Mahmud, sonralci yıllarda buraya nispetle "Haslri" diye meşhur olmuştur. 8 4 Bk. N edvi, Ali Ahmed, el-Kavdid ve 'd-davdbitu'l-miistalılasa mine ~-talırir (Kahire 1411/1991 ), s. 39-41. Zehebi, Siyeru a'ldmi'n-niibeld, Beyrut 1402/1982, XXIII, 53; a.mlf., Tdrilıu'l-isldm, Beyrut 1998, sene: 63 ı-640, s. 308-309, şahıs no: 440; Kuraşi, a.g.e., III, 43 ı, 432; İbn Kutluboğa, Kasım, tacü 1-terdcimfi tabakdti'f-lıanefiyye, Dimaşk 1413/1992, s. 285-286, şahıs no: 270. 5 6 İbn Kesir, İsmail b. Ömer, el-Biddye ve 'n-niluiye, Beyrut 1966, XIII, ı 52. 7 İbn Hallikan (Ahmed b. Muhammed), diğer kaynaklardan farklı olarak Hasiri'nin Recep ayında doğduğunu bildirir. O, Hasiri'nin oğlu Nizameddin Ahmed ile babası Ahıned'i birbirine kanştırmış, Nizameddin'in hicri 616'da Moğollar tarafından Neysabür'da öldürüldüğünü söylemiştir (Vefeydtü 'f-a 'ydn ve enbaii ebndi'z-zamdn, Beyrut 1398/1978, IV, 258-259). Halbuki Neysabür'da öldürülen, Hasiri'nin babası olan Ahmed olmalıdır. Münziri, Abdülazim b. Abdilkavi, et-Tel..-mile li vefeydti 'n-nakale, Beyrut 1401/1981, III, 499; Kuraşi, a.g.e. III, 432; İbnü's-Sabı1ni, Muhammed b. Ali, Telmıiletii ilmıdli'l-ilandl, Beyrut 1406/1986, s. 129, şahıs no: 91. İbnü 's-Sabilni, "Hasiri nispeti hakkında başka açıklamalar da var" demektedir. Aynca bk. İbnü '1-Hınnili (Kı­ nalızade), Alaeddin Ali Çelebi, Tabakdtii '1-lıanejiyye, Arnman 1425, s. 252; Leknevi, Abdülhay, el-Fevdidii '1belıiyyefi terdcimi'l-lıanefiyye, Beyrut 1324, s. 205. 8 294 Doç. Dr. Mehmet EREN Kaynaldarda "Has!ri" nispetli bir grup Hanefi faldhin biyografileri dild<at çeker. Her ne kadar Sem'an! Ensô.b'ında "Has!ri" ruspetine yervermese de, Zehebi bunu zikrederek "bir grup alimin nispeti" açıldamasını yapmıştır. Bu nispet, Buhara'da hasır dokumacılığı ile bilinen bir mahalleye nispettir.9 Buhara'nın Hasir mahallesine mensup bazı alimler vardır. Hanefi faldhi ve aynı zamanda muhaddis olan Ebu Bela Muhammed b. İbrahim de, "Hasiri" nispetli alimlerden biridir. Faldh ve fazıl bir ldşi olaral< tanınan bu zat, Şemsü'l-eimme es-Serahsi'den Fıkıh ilıni tahsil etmiş ve kendi gayretiyle çok hadis sema etıniştir. Ondan istifade eden birçok talebe arasında, muhaddis Ebu Nasr İbn Makula da bulunur. Kız kardeşinin oğlu Ebu Amr Osman b. Ali el-Blkendi, Buhara'da dayısı Muhammed b. İbrahim'den Ebu Sa'd es-Semani'ye hadis rivayet etmiştir. Irak, Hicaz ve Horasan bölgelerinde hadis yazan Muhammed b. İbrahim, Buhara'da Zilkade soo'de (Temmuz no7) vefat etıniştir. ıo İbn Nokta (ö. 629/1231) "Has!ri" nispetinde bir grup aliıni zikretmiş, ama bu nispetle tanınan ve yazımızın konusu olan faldh, müftü, Hanefılerin reisi Ebü'l-Mehamid Mahmud b. Alımed el-Hasiri'yi unutmuştur.» Şahsiyeti Cemaledd!n el-Hasiri, üstün ilmi derecesinin yanında, alimler arasalih ve dindar bir ldşi olarak tanınır. O, ibadet ve takva ehlinden dine bağlı bir zat olup, ilim ve arneli kendinde cem etmişti. Şah­ siyetinde, büyük bir yücelik, sağlam bir makam ve tam bir saygınlık ön plana çıkmaktadır. 12 Ayrıca kaynaldarda onun şu özelliiderinden de bahsedilir: Vara ve huşu sahibi olup çok ağlar, bol-bol sadaka verirdi. ilmiyle amil, saygın ve iffetliydi. El yazısı güzel bir kişiydi. ı3 sında mütevazı, Yüce ve saygın bir kişilik sahibi olan Hasiri'nin, Dimaşk'ta toplumun her kesimi tarafından sayılan ve sevilen bir alim olduğu anlaşılmak­ tadır. Hatta zamanın sultanları, el-Muazzam İsa, el-Eşref Musa ve Davud b. el-Muazzam bile onun görüş ve tavsiyelerine değer vermişlerdir. Buna dair naldedilen bir olaya kısaca yer vermek istiyoruz. Şafii alimlerinin reisi "İz­ züddin" lakaplı Abdülaziz b. Abdisselam'ın (ö. 660/1262) muhalifleri, onun bazı kelami meselelerde kendisinden farldı itikatta olduğunu Eşref'e ihbar etmişlerdi. Eşref'in delil istemesi üzerine, ona görüşlerini soran biryazı gön9 ° 1 Kuraşi, a.g.e., IV, 180. Kuraşi, a.g.e. III, 8. Bilgi için bk. Köse, Saffet, "Hasiri, Muhammed b. İbrahim", DİA, İstanbul 1997, XVI, 383-384. 11 İbnü's-Siibı1ni, a.g.e., s. ı28. Ebu Şiime ei-Makdisi, Abdurrahman b. İsmail, Terdcinıü rica/i '1-kameyn es-sddis ve 's-sdbi' (Zeylii 'r-ravzateyn), Beyrut ı974, s. ı67; Zehcbi, Nübeld, XXIII, 54. 12 13 Kuraşi, a.g.e., III, 432; İbn Kesir, a.g.e., XIII, ı52; İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 286; Fiisi, Muhammed b. Ahmed, Zeylü 't-tal..yidfi mvdti 's-sünen ve '1-nıesdnid, Beyrut 14 ı O/ı 990, II, 273, şahıs no: ı 606. Mahmud b. Ahmed ei-Has1r1'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 295 dermişler, o da görüşlerini ihtiva eden uzun bir cevabi mektup yazmıştı. Bu mektubu okuyan Eşref, İbn Abdisselam'a kızarak, veziri ile ona şu fermanı göndermiştir: 'Mt:ık fetva verme, insanlarla bir araya gelme, evine kapan:' Bunun üzerine İbn Abdisselam, "bu fermanla, fetva verme görevinin kendisinden sakıt olacağı, eve kapanınayı da kendini ibadete hasretmeye sebep olacağı için mutluluk vesilesi sayacağını" vezire bildirmiştir. Bu olaydan üç gün sonra Hasiri, İbn Abdisselam'ı savunmak üzere bir grup talebesiyle Sultan Eşref'in ikamet ettiği kaleye gitmiştir. Sultan, onu büyük bir hürmetle karşılayaral< tavsiyelerini beldediğini söylediğin­ de, Hasiri İbn Abdisselam'a niye böyle davrandığını sorarak şöyle demiştir: "Halbuld o, öyle büyük bir alimdir ld, şayet Hindistan'da yahut dünyanın öbür ucunda bulunacak olsaydı, kendine ve ülkesine vesile olacal< bereketi düşünerek ve diğer krallara karşı övünç sebebi olması için, Sultan'ın onu memleketine getirmek için gayret etmesi gereldrdi." Sultan, İbn Abdisselam'ın yazdığı ild belgeyi getirip Hasiri'ye göstermiş, belgeleri okuyan Hasiri: "Bu bilgiler; Müslümanların itikadı, salihlerin d üsturu ve müminlerin yaldni olan hususlardır. İld belgedeld bilgilerin tamamı doğrudur.. :' demiştir. Hasiri'nin bu onayından sonra, Sultan Eşref olanlardan ötürü istiğfar ederek İbn Abdisselam'ı hoşnut edeceğini söylemiş ve bir haberci göndererek ondan helallik dileyip yakın dostu olmasını talep etmiştir.'4 Öğrenim Hayatı ve Hocaları Hasiri, memleketi Buhara ve çevredelci diğer şehirlerde, başta dönemin en meşhur faldhi Kadihan el-Hasen b. Mansur el-Özkendi olmak üzere bir grup alimden Fıkıh ilmini tahsil ederek bu alanda sayılı alimler arasına girmiştir. O, Kadihan'ın seçldn öğrencileri arasında sayılır.'' Öyle ld, senelerce onun derslerine devam ettiği için, kaynaldar Buhara'nın büyük faldhlerinden Ömer b. Bela ez-Zerenceri'6 (584/ıı88) gibi muhtemel hocalarının adından bahsetmemiştir. Kadihan, Hasiri'ye verdiği icazette, onun Fıkıh ilminde telif edilen birçok önemli eseri kendisine okuduğunu bellrterek, İmam Muhammed' in, Ebu Yusuf kanalıyla Ebu Hanife'den rivayet ettiği el-Mebsut ile el-Cô.miu's-sağlr ve kendi telifı olan el-Cô.miu'l-keblr, es-Siyerü'l-keblr ve ez-Ziyô.dô.t gibi eserlerin bunlardan olduğunu kaydetmiştir. Hasiri'nin bunlardaki tüm bilgilere tam olarak vakıf olduğunu, böylece müftülük ve müderrislik derecesine ulaştığını, şerefveriyaset makamına yükseldiğini ifade etmiştir.'? 14 Nedvi, a.g.e., s. 70-72. Olayın geniş kiibrii, Kahire ts. (1971), VIII, 234-237. 15 Leknevi, a.g.e., s. 205. 16 Biyografisi için bk. 17 Kuraşi, anlatımı için bk. Sübki, Abdülvehhab b. Ali, Tabakaiii 'ş-şiifiiyyeti '1- a.g.e., II, 640-64 I. Nedvi, a.g.e., s. 44-45. Hasiri'nin 125-126. Fıkıh ilminde Ebil Hanife'ye ulaşan isnadı için bk. Kuraşi, a.g.e., I, 296 Doç. Dr. Mehmet EREN Hasiri, Fıkıh ilmindeki yüksek derecesi yamnda, şayet küçük yaşla­ hadis sema etmiş olsaydı, uzun ömürlü olduğu için zamanında Şam ehlinin müsnidi olacaktı. Ne var ki, ancak elli yaşından sonra Neysabur'a geldiğinde hadis sema ettiği bilinmektedir.'8 O, muhaddislik yönüyle hocası Kadihan'dan üstündür. Zira geç yaşta da olsa devrin büyük muhaddislerden hadis sema ettiği gibi, dönemin önemli muhaddisleri de ondan hadis sema etmiştir. Halbuki hocası Kadihan'ın bu yönüne dair bilgi bulunmamaktadır. Hasiri'nin kendilerinden hadis dinlediği, hepsi de uzun ömürlü, ali isnada sahip ve dönemlerinin büyük alimleri olan önemli hocaları şunlardır:'9 rında ı. Ebu Sa'd Abdullah b. Ömer b. Ahmed b. Mansur b. es-Saffar en- Neysaburi (5o8-6oo/ııı4-1204) 2. Kadi Ebü'l-Fazl İbrahim b. Ali b. Hamek el-Muğisi en-Neysaburi (5o8-6oo/ııı5-ı2o4) 3· Ebü'l-Feth Mansur b. Abdilmün'im b. Abdiilah b. Muhammed b. el-Fazl el-Feravi en-Neysaburi (522-6o8/ı128-ı2ı2). Bu muhaddis, babasımn dedesinden yani "Ebu Abdiilah el-Feravi" diye bilinen Muhammed b. el-Fazl'dan çok hadis sema etmiştir. Ondan sema edip sonrald nesillere aktardığı önemli eserlerden biri de Müslim'in Sahzh'idir. 4· Ebü'l-Hasen el-Müeyyed b. Muhammed b. Ali et-Tusi, en-Neysaburi (524-6I7/H30-ı220). Uzun ömürlü olduğu için döneminde Horasan'ın müsnidi olarak meşhur olan bu muhaddisten hadis sema etmek için dört bir yandan talebeler Neysabur'a gelmiştir. O, daha küçük bir çocuk iken, 530/1136 yılında Müslim'in Sahfh'ini Ebu Abdiilah el-Feravi'den sema etmiştir. Tusi, Moğolların şehri istilasırrdan önce Neysabur'un son muhaddisidir. İstiladan sonra Neysabur'un o parlak dönemlerinden eser kalmamıştır.20 5· Ebu Haşim Abdülmuttalib b. el-Fazl el-Haşimi el-Belhi, el-Halebi ( 536-6ı6/ıı4ı-ı2ı 9 ) İbnü's-Sabuni'ye göre Hasiri, bunların ilk dördünden yani Feravi, Tusi, İbnü's-Saffar ve Muğisi'den Neysabur'da; Halep'te ise, beşinci ldşi olan Ebu Haşim'den ve başkalarından hadis dinleıniştir. Bu hocalarından Müslim'in Sahfh'ini ve başka hadis ldtaplarını sema etıniştir. 2 ' Hasirl, bilhassa Müslim'in Sahzh'ini rivayede meşhur olmuştur. ıs Zehebi, Niibeld, XXIII, 54; a.mlf., Tdrilıu '/-is/dm, sene: 631-640, s. 309; Kuraşi, a.g.e., III, 431. Zehebi,Niibeld, XXIII, 54; a.mlf., Tdrilw'l-isldm, sene: 631-640, s. 309. Yukanda zikredilen beş muhaddisin biyografileri için bk. Zehebi, Tdrilıu'l-isldnı, sene: 591-600, s. 437-439, 489; sene: 601-610, s. 312-313; sene: 611-620, s. 301-302,383-385. 19 10 Zehebi, el-Emsdr, s. 208. İbnü's-Siibı1ni, a.g.e., s. 128-129; krş. İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 286; Leknevi, a.g.e., s. 205. "Hasiıi, Müslim'in Salıflı'ini Feriivi'nin bazı talebelennden sema etmiştir" (Fiisi, a.g.e., II, 273). 11 Mahmud b. Ahmed ei-Hasirl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 297 Zehebi, bir sema kaydında Hasiri'nin Darekutni'nin Sünen'inin tamanunı 598/1202 yılında "İbnü's-Saffar" diye bilinen Abdullah b. Ömer'den sema ettiği bilgisini görmüştür. İbnü's-Saffar, Müslim'in Sahfh'ini Ebu Abdillah el-Feravi'den rivayet etmiştir. Dolayısıyla Hasiri ondan bu kitabı da sema etmiş olabilir. Hasiri aynı yıl içinde Muvatta'ın Ebü Musab rivayetini de kadı'l-kudat İbn Hamek el-Muğisi diye bilinen İbrahim b. Ali'den sema etmiştir. 22 Zehebi, Mansur el-Feravi ile el-Müeyyed et-Tusi'nin, Hasiri'nin 6o3/ı207 yılında kendilerinden Müslim'in Sahfh'ini sema ettiğine dair el yazılarını görmüştür. Bu ild muhaddis, Hasiri'yi yücelten ifadeler kullanınış­ lardır.23 Zehebi'nin verdiği bu bilgilerden, Hasiri'nin 598/ı202 ve 6o3/ı207 senelerinde Neysabur'da bulunduğu sonucu çıkmaktadır. Niteldm ileride yapacağımız bir naldl de, onun 598 yılında Neysabur'da olduğunu kesin olarak ortaya koymaktadır. Şöyle ld o, 598 yılının Receb ayında Neysabur'da hacası İbn Hamek el-Muğisi'ye okunurken sema etmek suretiyle öğrendiği bir hadisi, Dimaşk'ta talebesi İbnü's-Sabuni'ye bu hacasından naldetmiştir. O halde Hasiri, hacası Kadihan'ın vefatından (592/1196) sonra memleketi Buhara'dan ayrılarak Neysabur'a gelmiştir. Şayet bu şehre ild defa gelmemişse, en azından hicri 598-603 yılları arasında Neysabur'da ikamet ederek, oradald büyük muhaddislerden hadis sema etmiş demektir. Hatta 6ıı/ı2ı4 yılında Dİmaşk'ta olduğu bilgisi göz önüne alındığında, 598'den itibaren on yıl kadar bir süre Neysabur'da kaldığı da tahmin edilebilir. Hasiri'nin Halep'te ne zaman bulunduğuna dair bir bilgiye ulaşama­ dık. Oradald hacası Ebu Haşim 6ı6/12ı9'da öldüğüne göre, onunla bu tarihten önce görüşmüştür. Neysabur'dan ayrıldıktan sonra muhtemelen önce Hal ep'e gelmiş, orada bir müddet İkarnet etmiş, daha sonra da gelip Dimaşk'a yerleşmiştir. Aslen Belhli olan Ebu Haşim, Fıkıh tahsiliyanında Semerkant, Belh ve o bölgedeld diğer şehirlerdeld hocalardan 540/1145'li yıllarda hadis sema etmiştir. Sonra Halep'e yerleşerek, orada ders okutma, fetva verme ve eser telifıyle meşgul olmuştur. Birçok büyük Hanefi alimi Halep'te ona talebelik yapmıştır. Semaı sahih ve ali isnada sahip bir muhaddis olup, İmam Muhammed'in el-Camiu'l-kebfr'i üzerine bir şerh çalışması da vardır.24 Hasiri, aynı eser üzerine yazdığı şerhte, hocasının ldtabından faydalanmış olmalıdır. Niteldm Nedvi, "ild şerhin mukayesesİnde Haşimi'nin Hasiri üzerindelci tesirinin bariz olarak görüldüğünü" ifade eder. Ancak Tahrfr'in önemli kaynaldan arasında Haşimi'nin bu şerhine yer vermemesi dild<at çeldcidir. 2s İbn Hamek el-Muğlsl, Muvatta'ı "Seyyidi" nispetiyle meşhur Ebu Muhammed Hibetulliih b. Sehl'den rivayet etmiştir (Zehebl, Tarilıu '!-islam, sene: 63 ı -640, s. 309). 21 23 Zehebl, Niibela, XXIII, 54. 14 Zehebi, Tarilıu'l-islam, sene: 611-620, s. 301-302. 15 Nedvl, a.g.e., s. 48,90-91. Belki de Haslıi o şerhten hocası Ebu Hiişim'in adını zikretmeden faydalanmıştır. 298 Doç. Dr. Mehmet EREN Memleketi Buhara'da Fıkıh ilminde ihtisas yaparak, bilahare Neysaisimleri yukarıda zikredilen dört büyük muhaddisten çok sayıda hadis ve kitap sema eden Hasiri, Halep'e uğrayarak Dimaşk'a gelmiş ve orada Hanefi alimlerinin reisi olmuştur. O, bilhassa el-Melikü'l-Muazzam döneminde Dimaşk'ın en ünlü alimleri arasında bulunmal<tadır. Bu vali, kendisine büyük saygı göstermiş, onu yüceltmiş ve hediyelervermiştir. 26 bfı.r'da Öğretim Görevi: Nfıriyye Medresesi Müderrisliği Dimaşk'a gelip yerleşen Mahmud b. Ahmed el-Hasiri'nin bu şehir­ den ancak hac vazifesini ifa için bir defa ayrıldığı bilinmel<tedir. Uzun yıllar burada müderrislik, ldtap telif etme, fetva verme ve hadis rivayet etme gibi faaliyetleri icra eden Hasiri'den birçok talebe istifade etme imkanı bulmuş­ tur. O, şahsında ilim ve arneli cem eden bir alim olduğu gibi, tevazu sahibi, herkese iyi davranan bir ldşiliğe sahipti. 7 2 Haslri, Dimaşk'tald önemli Hanefi medreselerinden olan Nfı.riyye Medresesi'nde 6ıı/1214 yılında müderrislik görevini üstlenerek, ölene kadar bu görevi sürdürdüğü için "Müderrisü'n-Nuriyye" diye meşhur olmuştur. 28 Esedi (854/ı45o), Tarih'inde 6ıı yılı olaylarından bahsederken şöyle demiştir: "Bu yıl içinde, Cemaleddin Mahmudel-Hasiri Nuriyye Medresesi müderrisliği­ ni üstlendi. el-Melikü'l-Muazzam, Rebiülevvel ayında onun dersine katıldı." 2 9 Zehebi de: "Cemaleddin el-Hasiri, Nuriyye'de 25 sene müderrislil< yaptı. O, ilmiyle amil alimlerden biriydi" demiştir.3° Nuayrni ise, "dindarlığı, ilmi, alimlerin kendisine intisabı ve talebesi olmaya çalışmalarıyla meşhur Şeyhülislam el-Hasiri'nin 623/1226 yılında Nuriyye Medresesi müderrisliğini üstlendiğini, bu görevini 4 Safer 636'da vefatına kadar sürdürdüğünü" söylemiştir.3 1 "Hasiri'nin Nuriyye'deld müderrislik görevine hicri 623 yılında baş­ bilgisi yanlıştır. Zira yukarıda belirtildiği gibi, o bu göreve hicri 6ıı yılında başlamış ve onu ölene kadar yirmi beş sene boyunca sürdürmüştür. Daha sonra Nuriyye müderrisliği görevini oğulları Muhammed ile Ahmed devam ettirmişlerdir. Bu kadar uzun bir süre hocalık yapan bir alim elbette birçok öğrenci yetiştirecel<tir. Hasiri'nin Fıkıh ve Hadis ilimlerinde dönemlerinin meşhur alimleri olan talebeleri vardır. ladığı" '" İbn Kesir, a.g.e., XIII, 152. 27 İbnü's-Siibfıni, a.g.e., s. 129; Zehebi, Niibelii, XXIII, 54; Kuraşi, a.g.e., III, 432; Leknevi, a.g.e., s. 205. a.g.e., s. 167; Zehebi, Tari/ıu'l-isliim, sene: 631-640, s. 309. Hasiri, Nı1riyye'deki ilk dersini Ondan önceki müderris eş-Şeref Davud'dur. Davud'dan önceki de el-Burhan Mesfıd'dur. Bu medresenin ilk müderrisi, el-Emir İmiidüddin Ömer b. Şeyhi'ş-şüyfıh Sadreddin Ali b. Hamüye'dir (İbn Kesir, a.g.e., XIII, 152). 28 Ebfı Şiime, hicri 611 29 yılında vermiştir. Nuayrnl, Abdülkadir b. Muhammed, ed-Diirisfi tiirilıi'l-mediiris, Beyrut 1410/1990, I, 476. Haslri, el-Mufakihlerle birlikte hazır olduğu bu dersi 3 Reblu'l-evvel'de vermiştir (Ebı1 Şame, a.g.e., s. 86). azzam'ın 30 Zehebl, el- 'Jberfi haberi men ğaber, Beyrut ts., III, 229. Yine bk. İbnü'l-'Imiid, Abdülhay, Şezeriitii 'z-zemen zelıeb, Diiru'l-fikr 1399/1979, V, 182. lıebfi alıbari 31 Nuayrni, a.g.e., I, 475-476. Mahmud b. Ahmed ei-Haslri'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 299 Öğrencileri· ı. Fakililer Hasiri özellilde Fıkıh ilminde çok sayıda öğrenci yetiştirrniştir. elMelilru'l-Muazzarn İsa, faldh ve allarne Mahmud b. Abid et-Ternirni es-Sarhadi ve "Sıbtu İbni'l-Cevzi" diye bilinen Ebü'l-Muzaffer Yusuf b. Kızoğlu (ö. 654/1256) ondan Fıkıh ilmi tahsil eden önemli alirnlerdirY el-Cevahiru'l-mudıyye'de biyografisini yazdığı ldşiler haldunda Abdülkadir el-Kuraşi'nin tefakkahe ale'l-İmam Cemaleddfn veya tefakkahe ale'lHasfrf ifadesi, Hasiri'den Fıluh ilmi öğrenenleri gösterir. Biyografilerinde bu ifadenin yer aldığı dokuz ldşi tespit ettik Aralarında rnuhaddis ldrnlilderiyle tanınanların da bulunduğu bu alimler vefat tarihlerine göre şu şeldlde sıra­ lanır:33 ı. el-Melilru'l-Muazzarn İsa b. Ebi Bekr b. Eyylib (ö. 624/1227) 2. Sadruddin el-Hılati Muhammed b. Abbad (ö. 652/1254) · 3· Mahmud b. Abid et-Ternirni es-Sarhadi (ö. 674/ı275-76) 4· Sadruddin el-Ezri'i Süleyman b. Vüheyb (ö. 677/1278) 5· Şihabuddin er-Razi Mahmud b. Ebi Bel<r (ö. 68o/128ı veya 675/ı276) 6. Abdüddairn b. Mahmud el-Mevsıli34 (ö. 68o/128ı) 7· Bedruddin Yusuf b. Abdilialı b. Muhammed b. Ata' (ö. 696/1296) 8. Abdülkadir b. Muhammed el-Ukayli (ö. 696/1297) 9· İsmail b. Osman (ö. 714/13ı4) "İbnü'l-Muallirn" diye tanınan bu zat, zamanında Hanefi alimlerinin reisidir. Hasiri'nin fıluh öğrencilerinin sonuncusu sayılır. Çoculduğunda ondan Fıluh ilmi öğrenrniştir. Zira o, Dirnaşk'ta 623 yılının Receb ayında doğmuş, Hasiri ise 636'da vefat etmiştir. İsmail b. Osman'ın rnuhaddislik yönü de kuvvetlidir. Buhari'nin Sahfh'inin tamarnını hacası İbnü'z-Zebidi'den sema etrniştir.Js Kuraşi, a.g.e., III, 431; İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 285; Safedi, Halil b. Aybek, e!-Vdji bi'l-vefeyiit, Beyrut ' 1420/1999, XXV, 239. 3 33 Biyografileri için sırasıyla bk. 372; III, 629; II, 450; I, 418-422. Kuraşi, a.g.e., II, 682-684; III, 180; III, 441-442; II, 237; III, 457-458; II, 34 Abdüddaim'in Abdullah, Alıdülaziz ve Alıdülkerim adlannda üç kardeşi vardır. Bu dört kardeşin hepsi de ilirole iştigal etmiştir. Dimaşk'a seyahat ederek Hasiri'den ilim öğrenen Abdullah (599-68311203-1284) zamanın büyük alimlerindendi. Gençlik yıllarında telif ettiği el-Mulıtiir ve daha sonra bu kitabına yazdığı el-İhtiyar adlı şerhi ile tanınır (Leknevi, a.g.e., s. 106-1 07). 35 "İbnü'z-Zebidi" diye bilinen muhaddis ve Hanbeli fakibi Ebu Abdilialı el-Huseyn b. Ebi Bekr el-Mübarek (ö. 631/1233), Hasiri'nin akranı olup Bağdat, Dimaşk ve Halep'te hadis rivayet etmiştir. Döneminde özellikle Bubiiri'nin Salıilı'ini rivayetle meşhur olan bu alimden çok sayıda kişi rivayet nakletmiştir (Zehebi, Tiirilıu'l­ isliim, sene: 631-640, s. 60-63). -- 1 300 Doç. Dr. Mehmet EREN Dimaşk'ta Hanefi alimierin reisi olan Hasiri, uzun ömürlü olduğu için imam Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybani'nin (ö. ı89/8o5) eserlerini rivayet etme hususunda zamarnnda tek kalmıştır. Bilhassa onun el-Cfımiu'l­ kebir'i kendisine okunurdu. Nitekim el-Melikü'l-Muazzam, bu kitabı ve baş­ ka eserleri ona okumuştur. Hasiri, el-Cfımiu'l-kebir üzerine biri muhtasar, diğeri geniş olmak üzere ild ayrı şerh yaznııştır.36 2. Muhaddisler Hasir1'nin Fıkıh yamnda Hadis'te de söz sahibi bir alim olduğu anlaşılmaktadır. Zira öğrencileri arasında dönemlerinin önemli muhaddisleri olan kişiler vardır. Ondan sema yoluyla rivayet nakleden ve muhaddis olarak tamnan meşhur kişiler şunlardır: Zekiyyüddin el-Birzali (ö. 636/1239), Mecdüddin İbnü'l-Adim (ö. 66o/1262), Mecdüddin İbnü'l-Hulvaniyye (ö. 666/1268), Cemalüddin İbnü's-Sabt-mi (ö. 68o/128ı) ve Fatıma hint Cevher el-Bataihıyye (ö. 7n/ı3n). Ayrıca ilcisi de kadı olan İbnü'l-Huveyyiy Muhammed (ö. 693/1294) ile Takıyyüddin Süleyman el-Hanbeli (ö. 715/ı3ı6) ondan icazet yoluyla rivayet naldetmişlerdir.37 Hasiri'den icazet alan alimlerden biri de, meşhur muhaddis Münzir1'dir (ö. 656/1258). O şöyle der: "Dimaşk'a geldiğimde Hasiri orada bulunuyordu. Ne var Id ondan sema edemedim. Ancak kendisinden bir icazet alma imkamın oldu."38 İbnü's-Sabun!, hacası Hasiri ile ilgili bir hatırasını şöyle naldeder: "Onunla görüşüp kendisinden hadis sema ettim. Doğum tarihini sorarak ondan icazet istediğimde, kendi el yazısıyla benim için yazdığı icazette 'doğum tarihim, 546 yılımn Cümadi('l-ula) ayındadır' diye kaydetti."39 İbnü's-Sabuni, Dimaşk'tald Nuriyye Medresesi'nde, laraat yoluyla (bir talebenin hacaya okuması) Ebü'l-Mehanıid'den yani Hasiri'den sema ettiği bir hadisi, bu hacasından başlayaral< senedini zilcretmek suretiyle naldeder. Ebü'l-Mehanıid, o hadisi, Neysabur'da oralı olan hacası imam Ebü'l-Fazl İbra­ him b. Ali b. Muhammed b. Hamek el-Muğisi'den, 598 yılının Receb ayında, ona okunurken sema etmek suretiyle öğrenmiştir. Muğisi'nin doğum tarihi hicri 5o8'dir. Muğisi de, bu hadisi, hacası imam Ebu Muhammed Hibetüllah b. Sehl b. Ömer b. Muhammed b. el-Huseyn es-Seyyidi'den naldetmiştir. Senedin son tarafinda Malil< b. Enes > Nafi' > Abdullah b. Ömer zinciriyle nakledilen hadisin metni şöyledir: "Rasulüllah (a.s.): 'Hayır (ganimet ve sevap), kıyamet gününe kadar atların alınlarında olacal<tır' buyurdu." Meşhur olan bu hadis, lunmal<tadır. temel hadis kaynaldarımn hemen hepsinde buHadisin metııi aynen bu şekilde Malil<'in Muvatta'ında ("Cihad", 36 Kuraşl, a.g.e., III, 432; krş. İbn Keslr, a.g.e., XIII, !52. 37 Zehebl, Niibelti, XXIII, 54; a.mlf., Tarilm '1-isliim, sene: 631-640, s. 309. 38 Münziri, a.g.e.; III, 499. Krş. Kuraşl, a.g.e., III, 432. 39 İbnü's-Sabünl, a.g.e. s. 129. Mahmud b. Ahmed ei-Hasirl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 301 44) geçmektedir. Yukanda Hasiri'nin Muvatta'ın Ebu Musab rivayetini hacası Muğlsi'den sema ettiği bilgisi geçmişti. Muğisi de, Muvatta'ı hacası Hibetüllah es-Seyyidi'den rivayet etmiştir. İbnü's-Sabum'nin naldettiği bu hadisin isnadı, Hasiri'nin İmam Malil<'e ulaşan isnad zincirini göstermektedir. Aynı hadisi, İbnü's-Sabun!, ali bir isnatla şu iki hacasından da almıştır: Dimaşk'ta kendisine okunurken sema etmek suretiyle kadi'l-kudat Ebü'l-KasımAbdüssamed b. Muhammed b. Ebi'l-Fazl el-Ensari'den ve şeyh, müsnid Ebü'l-Hasen el-Müeyyed b. Muhammed b. Ali et-Tusi'den. el-Müeyyed, İbnü's-Sabuni'ye Neysabur'dan gönderdiği muhtelif mektuplarında bu hadisi yazmak suretiyle rivayet etmiştir. Ebü'l-Kasım, bu hadisi hacası Ebu Muhammed Hibetullah b. Sehl es-Seyyidi'den icazet yoluyla; el-Müeyyed ise, ona okunurken sema etmek suretiyle almıştır. 40 Müslim'in Sahlh'ini Hasiri'den semaı ile meşhur, bu ldtabı ondan rivayet edenlerin sonuncusu olan Fatıma bint İbrahim el-Bataihi, Zehebi ve arkadaşlarına hocası Hasiri'den rivayet naldetmiştir.4' Zehebi bu hanım hocasını şöyle tanıtır: "Saliha, müsnide, Ümmü Fatıma bint şeyh İbrahim b. Mahmud b. Cevher el-Bataihi el-Ba'li. Şeyh İbrahim b. el-Kurayşiyye ve kardeşlerinin annesi olup, 86 yaşında iken 711/ı3ıı yılının Safer ayında vefat etmiştir. (Buhari'nin) Sahlh'ini defalarca "İbnü'z-Zebidi" diye bilinen el-Huseyn b. Ebi Bela el-Mübarek'ten (ö. 63ı/ı233) rivayet etmişti. Müslim'in Sahlh'ini de Hanefilerin şeyhi İbnü'l-Hasiri'den sema etmiştir. İbn Ravaha'dan da sema etmiştir. Dinine bağlı, ibadete düşkün bir hanımdı."42 Hasiri'den Fıkıh ilmi tahsil edenler arasında zilcredilen Muhammed b. Ab bad, aynı zamanda ondan Müslim'in Sahfh'ini sema etmiştir. 43 Eserleri Hasiri'nin telif ettiği eserler, onun Hanefi fıkhına katkılarının yanında, bu alandaki otoritesine şahitlik eder. O, bilhassa İmam Muhammed'in eserlerine büyük önem vermiş, derslerinde onları okutarak rivayet etmiş, hatta uzun ömürlü olduğu için döneminde bu işi yapan tek kişi olarak kalmıştır. Özellilde el-Camiu'l-kebfr adlı eseri üzerine bazı çalışmalar yapmıştır. Bu ldtaba, biri muhtasar, diğeri geniş ild ayrı şerh yazdığı bilinmektedir. 44 40 İbnü's-Siibı1ni, a.g.e., s. 129-130. 41 Zehebi, Tiirilıu'!-isliim, sene: 631-640, s. 309. 42 Zehebi, 'Iber, IV, 28. 43 Kuraşi,a.g.e. 44 Kuraşi, a.g.e., III, 433. İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 286; Leknevi, a.g.e., s. 205. İbnü'l-'Imiid, Hasiri'nin güzel III, 180. kitaplar telif ettiğini belirterek, el-Ciimiu'l-kebir şerhinin onlardan biri olduğunu söylemiştir (a.g.e., V, 182). 302 Doç. Dr. Mehmet EREN Hasiri, el-Muhtasar (el-Vedz) 4' adıyla bilinen iki ciltlik muhtasar şerhi önce yazmıştır. Bu şerhte, el-Ala' es-Semerkandi'nin metodunu takip etmiş ve onun şerhinden çok alıntı yapmıştır. Mukaddimesinde bu duruma işaret eder. Semerkandi'nin Cami'ine binden fazla mesel e ve fark ilave ettiği­ ni, bilhassa meseleleri nezair ve şevahid ile izaha ve hisabatın tashihindeld farldarı zikretmeye çok önem verdiğini söylemiştir. 46 Katip Çelebi, Vecfz'i şöyle tanıtır: "el-Camiu'l-kebfr'e yaldaşık ı63o mesel e ve birçok hesap kaidesi (kavaid hisabiyye) ilave edilmiştir. Hasiri bu şerhte; nezair, şevahidvefuruku zikretme, hisabiyatı tashih hususlarında yapılabilecek bütün izahları yapmaya çalışmış, hıfzı kolay olması için de ibarelerin kısa tutulmasına özen göstermiştir."47 Sekiz ciltlik et-Tahrfr4 8 adlı geniş şerh te ise, Hasiri'nin cem ve tahkikte son noktaya ulaşınaya gayret ettiği bilinmektedir. Tahrfr'in dört ciltlik nüshasının ilk ve son cilderini gözden geçirip, onu "kıymetli bilgilerle dolu güzel bir şerh" olarale tanımlayan Ebü'l-Vefa el-Efgani şu tespitlerde bulunur: "Hasiri, bilgileri bazen İmam Muhammed'in el-Asl ve diğer eserlerinden, bazen de Kerhi, Cessas ve Serahsl'nin şerhlerinden derlemiştir. Ebu Hazim, Razi, Cürcani gibi şarih ve alimierin zilerettiği bazı meselelere itiraz edip cevaplar verdiğine şahit olursun. Özellilde Cessas'ın tek kaldığı birçok görüşünü tartışma konusu yapmaktadır. Bütün bunlardan başka, bir de, her babın başında İmam Muhammed'in bilgileri üzerine bina ettiği aslı yani kaideyi açıldar Id, böylece feri hükümlerin delillerinin bilinmesi çok kolay hale gelmiştir."49 Şam valisi el-Melik el-Muazzam İsa b. Ebi Bekr el-Eyyılbl'nin (ö. 624/1227), el-Camiu'l-keblr'i hıfzedenlere teşvik olarak yüz dinar, el-Camiu's-sağlr'i hıfzedenlere ise elli dinar ödül verdiği ifade edilmektedir.so Hasiri, bu geniş şerhi, el-Melik el- Muazzam'ın ldtabı kendisine okuması esnasında, 45 Yazma nüshalan için h k. Brockelrnann, Cari, DİA, XVI, 383. Zirikli'nin, Veciz'i, Tiirilıu '1-edebi'l-arabi, Kahire, ts., III, 251; Kallek, a.g.rnd., "Hanefı fıkhına dair bir fetva kitabı" olarak tanıtınası yanlıştır (ef-A '/{mı, VIII, 36). Nedvl, a.g.e., s. 65-66,86. el-Alil' el-Alirnlei-Alern es-Semerkandi diye bilinen Ebü'l-Feth Muhammed b. Abdilhamid el-Üsrnendi'nin (ö. 552/1 157) biyografisi için bk. Kuraşl, a.g.e., III, 208-209. 46 Kiltip Çelebi, Keşfii'z-zün[m an esiimi'l-kütüb ve'l-fiin[m, İstanbul 1971, I, 568. Haslrl, ei-Ciimiu'l-kebir'in sonundaki "Ciniiyiit" bölümünün el-Gasb ve '1-ciniiyetii aleylı babından sonra şu iki babı eklemiştir: Beyu ~-taiim ve ei-Eymiin ji iktiziii '1-miil. Şu da var ki, ei-Ciimiu'l-kebir'in son bab ı olan Biib mine '1-cenin ve ğayrilıi kısmı bu şerh te yoktur (Lüey el-Hallli, Leiiliii '1-melıiirji talırici mesiidın reddi '1-mulıtiir I, 84, nr. 8 I; I, 205, nr. 270). Talırir'inde, yer-yer ei-Ciimiu '1-kebir nüshalanndaki farklılıklara işaret eden Hasiri, kitabın son babı olan eiEymiin ji i!.:tiziii '1-miil babında şöyle demiştir: "Bazı nüshalarda bu bab burada değil, kitabın Eymiin bölümü sonunda zikredilmiştir" (N ed vi, a.g.e., s. 82). 47 Yazma nüshalan için bk. Brockelmann, a.g.e., III, 251; Kallek, Cengiz, "Has ir~ Malımıid b. Ahmed', DİA, İstanbul 1997, XVI, 383. Ali Ahmed en-Nedvi'nin bu eserdeki fıkhl kaideler üzerine hazırladığı doktora tezi, '" ei-Kaviiid ve 'd-daviibitu '1-miistalılasa mine~-Talırir (Kahire 141 1/1 991) 49 ° 5 adıyla yayımlanmıştır. Nedvl, a.g.e.,s. 101. Keşfii 'z-ziimin, I, 568. İbn Kutluboğa, Muazzam'ın ei-Ciimiu '1-kebir'i ezberleyene iki yüz dinar verdiğini söy- ler. MuaZzam'ın ezberlenen diğer eserler için verdiği ödül miktarlan hakkında bk. İbn Kutluboğa, a.g.e. s. 226. Mahmud b. Ahmed ei-Haslrl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü el-Cô.miu'l-kebfr'i ilcinci defa geniş 303 bir şelcilde şerh etme talebi üzerine yaz- mıştır.'' Hasiri, iki şerhinde de, konuların tertip ve işlenişinde, el-Ala' es-Semerkandi'nin Şerhu'l-Cô.mii'l-kebfr'inden çok istifade etmiştir. Semerkandi, el-Cô.miu'l-kebfr'i yeniden tertip eden alimlerden biridir. Hasiri, el-Cô.miu'lkebfr'in nüshaları arasından, konuları ve meseleleri tertip-tanzim yönüyle güzel olan Semerkandi nüshasını esas almıştır. Bu yüzden Tahrfr'in muhtelif yerlerinde "sahibü'l-kitab" olarak bahsedilen kişinin Semerkandi olması ihtimali oldukça kuvvetlidirY Hanefi falcilıleri arasında önemli bir mevkii bulunan Hasiri'nin lcitapları özellikle de Tahrfr'i sonralci alimler tarafından kaynak olarak kullanılmıştır. el-Cô.miu'l-kebfr üzerine şerh yazanlardan bilhassael-Melik el-Muazzam İsa ile İbn Kadı'I-Asker diye meşhur olan Ebü'l-Hasen Ali b. Halil (ö. 65ı/ı253) Tahrfr'den büyük ölçüde istifade ederek, Hasiri'nin ''fikhf kaideleri tespite önem verme metodunu" devam ettirnıişlerdir.53 Hasiri'nin Vecfz ve Tahrfr'den başka çalışmaları da vardır. İmam Muhammed'in el-Cô.miu's-sağfr'ine şerh yazanlar arasında onun adı da anılır.s4 İmam Muhammed'in telif ettiği son eser es-Siyerü'l-kebfr'dir. O, bu lcitabını Irak'tan ayrıldıktan sonra yazmıştır. Bu yüzden Ebu Hafs, kendisinden bu eserini rivayet edememiştir. İşte bu es-Siyerü'l-kebfr'e şerh yazan alimlerden biri de Hasiri'dir.ss Bu dört şerhin dışında, Hasiri'nin Hayru matlCıb [ı'l-fikh adını veriki ciltlik bir fetva lcitabı vardır.S 6 Adı Hayru'l-matlO.b [ı'l-ilmi'l-merğub şeldinde de zikredilen bu eseriel-Melik en-Nasır Davud b. el-Muazzam için telif etmiştir.s7 Bu lcitabın müellif Hasiri hattıyla olan nüshasını gördüğünü bildiren Kuraşı şu bilgileri verir: "Hasirl, el-Mebsufu kendi hattıyla istinsah, diği Hasiri, Talırir'in telifini 16 Cernaziyüliihır 616 Perşembe günü öğle namazı vaktinde bitİrıniştir (Zirikli, Hayreddin, ei-A '/dm, Beyrut 1969, XV2, levha no: 1322). Tahrir'in. rnukaddimesinde Hasiri'nin iki şerhi hakkında yaptığı açıklamalar için bk. N ed vi, a.g.e., s. 80. e/-Cdmiu '1-kebir üzerine el-Melik el-Muazzarn'ın da bir şerhi vardır. Usfilii '1-cdmiu'/-kebir adlı bu şerhin son sayfasında, Hasiri'nin el-Melik el-Muazzam'ı öven cümleleri bulunmaktadır (Nedvi, a.g.e., s. 54). 51 Nedvi, a.g.e., s. 87-88. Yedi ayn e/-Cdmiu '1-kebir şerhini kaynak ohırak kullanan Hasiri, en fazla Ebü'lHasen ei-Kerhi'nin şerhinden istifade etmiştir. Bu şerhler ve Hasiri'nin diğer kaynaklan için bk. Nedvi, a.g.e., s. 90-95. 51 53 Bilgi için bk. Nedvi, a.g.e., s. 187-197. e/-Fetdvd '1-lıindiyye'niri birçok yerinde Talırir'den nakiller yapılır (Nedvi, a.g.e., s. 78, dn. 2). İbn Kadı'I-Asker'in biyografisi için bk. Kuraşi, a.g.e., II, 568-569. 5-1 Keşfii'z-ziinfm, 55 Keşfii'z-ziinfin, II, 1014; Bağdaılı İsınail Paşa, İzdlıu'/-melmfinji'z-zeyl ald keşfi'z-ziinün, İstanbul 1971, I, 563. 1972, II, 33; Leknevi, a.g.e., s. 205; Lüey el-Halili, a.g.e., I, 195. 56 Alırnet Özel'in e/-Fetdvd adlı ayn bir kitaptan bahsetmesi hatadır (Hanefi Fılalı Alim/eri, Ankara 1990, s. 64). Kuraşi, a.g.e., III, 433; İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 286; Keşfii 'z-ziinün, I, 727. Yazınası için bk. Brockelmann, a.g.e., VI, 344; Kallek, a.g.md., DİA, XVI, 383. Yazma nüshayı gören Nedvi, "telif ettiği son eserdir, bunda sadece Ebfi Hanife'nin görüşüyle yetinmiştir" şeklinde kapağa yazılan bir nottan hareketle, eserin Hasiri'nin telif ettiği son kitap olduğunu söylemiştir (a.g.e., s. 65). 57 304 Doç. Dr. Mehmet EREN şerh etmiştir. Şerhu's-Siyer'in hafiz Dimyati'nin hattıyla olan gördüm. Dimyati, bu nüshayı, kendisine icazet veren hocaların hatlarıyla olan nüshalardan derlemiştir:'s 8 Son olarale Hasiri'nin hac konusunda Menô.sikü'l-hac adlı bir eserinden de bahsedilir.s9 es-Siyer'i de nüshasını Bağdatlı İsmail Paşa, Hasiri'nin telif ettiği altı eserin adım vermekte, aneale Katip Çelebi'nin zilerettiği el-Cô.miu's-sağfr üzerine yazılan şerhten bahsetmemektedir. O, Katip Çelebi'den farldı olarale, Şafiiler ile Hanefiler arasınciald ihtilaflı mesel el ere dair tek ciltlik et-Tarfkatü'l-Hasfriyye 60 adlı bir kitabı da Hasiri'nin eserleri arasında saymıştır. 6 ' Ahmet Özel, Nedvi ve Cengiz Kallek, Hasiri'nin eserleri arasında et-Tarfkatü'l-Hasfriyye'ye de yer vermişlerdir. Ancak bu kitap Hasiri'nin değil, oğlu Nizameddin Ahmed'in olabilir. Zira onun hi laf ilmine önem verdiği, bu alanda et-Tarikal et-Ta'lfka adında bir eseri olduğu bilinmektedir. Telifyamnda istinsahla da iştigal eden Hasiri, hem kendi ldtaplarım, hem de başka önemli eserleri istinsah etmiştir. El yazısı güzel olduğu için istinsah ettiği ldtapların nüshaları laymetlidir. Onun el-Mebsut, Şerhu's-siyer gibi hacimli eserleri istinsah ettiğini belirten Temimi, istinsah ettiği lutaplardan Serahsi'nin (ö. 483/ı09o) Şerhu's-siyeri'l-kebfr nüshasını görmüştür. Hasiri, bu nüshanın yazımını, Buhara'nın Dihkô.n sokağında, 578 yılı Muharrem ayının sonunda Cumartesi günü bitirmiştir. 62 Anlattığı Bazı latılan Olaylar Kaynaldarda az da olsa Hasiri'nin anlattığı veya onun halcianda anolaylara dair bazı bilgiler vardır. Bunlardan tespit edebildiğimiz üç tanesi şöyledir: ı. 619/1223 yılının arife günü Cuma'ya denk gelmesi sebebiyle hacca gidenlerin sayısı oldukça fazla olmuş, Meldee'deyaşanan izdihamda bir grup insan vefat etmiştir. "Sıbtu İbni'l-Cevzi" diye bilinen Ebü'l-Muzaffer Yusuf b. Kızoğlu (ö. 654/1256) o senelci hacdayaşanan bazı olayları hacası Hasiri'den naldeder. O gördüğü olayları şöyle anlatır: Büyük bir askeri biriilde hacca " Kuraşi, a.g.e., III, 433. Keş.fli 'z-ziiniin, II. 1831. Bağdaılı İsmail Paşa, Hed~vyelii '1-ciriftn esmeiii '1-miielliftn ve cisciru '1-musamıiftn, İstanbul 195 I, I 955, II, 405. Özel, N edvi ve Kal! ek Hasiri'nin kitaplan arasında bu eseri zikretrnezler. N ed vi, 59 Zirikli'den naklen (ef-A '/cim VII, 161, Diiru'l-ilm li'l-meliiyin, Beyrut 1980) Hasiri'nin en-Necmii '1-Jıadi's-sciri i/ci lıalli elfcizz Salıilıi '1-Bulıciri adında bir kitabı olduğunu söylemiştir (a.g.e., s. 63). Bu bilgi matbaa hatasından kaynaklanmış olmalıdır. Zira el-A '/cim'ın diğer baskılannda Hasiri'nin böyle bir kitabı zikredilmediği gibi, başka hiçbir kaynakta da ona bu isirnde bir eser nispet edilmemiştir. Yazma nüshası için bk. Brockelmann, a.g.e., VI, 344; Kallek, "a.g.md.", DİA, XVI, 383. Nedvi de, bu kitabı Hasiri'nin eseri kabul etmiştir. O, yazma nüshanın 352 varaktan oluştuğunu ve mukaddimesinin olmadığını söyler. Ancak kitaptan naklettiği iki alıntıyı da, yazma nüshadan değil başka bir kaynaktan almıştır (a.g.e., s. 64). 60 Hediyyeıii '1-ciriftn, II, 405; İzcilıu '1-me/mün, II, 85. Ömer Rıza Kehhiile, Hasiri'nin el-Ccimiu '1-kebir ve esSiyerii '1-kebir şerhlerinden başka bir eserini zikretrnez (Mu 'cemü'l-miielliftn, Beyrut ts., XII, 147). 61 62 Nedvi, a.g.e., s. 67. Mahmud b. Ahmed ei-Haslrl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 305 gelen Yemen valisi el.,Melik el-Mesud lakaplı Adsız b. el-Kamil, zemzem kuyusunun kubbesine çıkarak tüfelde Meld<e güvercinlerine ateş ediyordu. Hizmetçileri de, kılıçlada sa'y yerindeki insanların hacaldarına vuraral<: "Yavaş-yavaş say edin. Zira sultan, say yerinde kurulan sarayında derin uykudadır" diyorlardı. Bu kılıç darbelerinden ötürü insanların bacaldarından kanlar akıyordu. 63 Yukarıda Hasiri'nin Dimaşk'ta bulunduğu süre içinde hac vazifesini ifa ettiği bilgisi geçmişti. Bu paragraftald bilgilerden, onun hac ibadetini 619/1223 yılında yaptığı anlaşılmal<tadır. 2. Yine 619 yılı içinde, el-Adil b. Eyylib'un tabutunun Dimaşk kalesinden türbesine taşınması töreni yapılmıştır. Medresenin inşası henüz tamamlanmamıştı. Bu yıl içinde tamamlanan medresede Kadi Cemaleddin el-Mısri'nin verdiği derse dönemin büyük alimleri gelmişti. el-Melik elMuazzam İsa b. el-Melik el-Adil de, bu derse katılarak alimlerle müzakere etmişti. Medresenin eyvanında yapılan bu toplantıda, el-Melik el-Muazzam'ın sağına Hanefılerin şeyhi Cemaleddin el-Hasiri, soluna Medrese'nin müderrisi kadi'l-kudat Cemaleddin el-Mısri oturmuştu. Toplantıya katı­ lan diğer alimierin sırayla ild tarafa oturmasıyla küçük bir halka oluşmuş, Takıyyüddin İbnü's-Salah, el-Muazzam'ın karşısında yer almıştı. İnsanlar bu halkanın çevresinde eyvanı doldurmuştu. Böylece çok önemli bir toplantı gerçeldeştirilmiş oldu. Benzeri bir toplantı, bir de 623/1226 yılında yapılabilmiştir. Ancak onda Şafıilerin en büyük alimi Fahreddin b. Asaidr bulunmamıştır. 64 Bu pasajdan, Hasiri'nin yaşadığı hicri altıncı-yedinci asırlarda, fıkıh mezheplerine büyük önem verildiği, özellilde dört Sünni mezhebin temsilcilerinin protokolde yer aldıldan anlaşılmal<tadır. Yine bu asırlarda, kadı (ha.Idm) bilhassa kadı'l-kudat makamında bulunan alimierin statülerinin oldukça yüksek olduğu görülmel<tedir. 3· Abdülkadir el-Kuraşi, Hasiri'nin anlattığı üç alimle ilgili bir olaondan şöyle naldeder: Ebu Cafer Muhammed b. Abdiilah el-Hindüvani, Belli'ten Buhara'ya gitmişti. Orada Muhammed b. Nasr el-Meydan! ve Muhammed b. el-Fadl el-Buhar! ile buluştu. Üçü yağmurlu bir Cuma günü Muhammed b. el-Fadl'ın evinde toplanmışlardı. Ebu Cafer: "Ben yolcuyum, yolcuya Cuma namazı farz değil" dedi. Meydan! de: "Ben de amayım . .A.maya da Cuma namazı farz değil" dedi. Muhammed b. el-Fadl ise: ''Ayald<abılar ıslanacak derecedeyağmuryağdığında, namazlar evlerde kılınır" diye bir hayı Zehebi, Tiirflıu '1-is/iim, sene: 611-620, s. 58-59; krş. Ebı1 Şiime, a.g.e., s. 132. Ebı1 Şiime şunlan ilave eder: "Adsız, Mekke ve çevresine hakim oldu. Bozgunculann gücünü kınp onlan ortadan kaldırdı. Makarn-ı İbrahim 63 üzerindeki kubbeyi yapan da odur. Onun zamanında, Mekke'ye Mısır ve Yemen 'den fazla mal geldiği için fiyatlar ucuz! adı. Heyb etinin büyüklüğü sebebiyle şerli insaniann sayısı azaldı ve yollar enıniyetli hale geldi." 64 Ebı1 Şiime, a.g.e., s. 132-133; Zehebi, Tiirflıu '1-is/iim, sene: 611-620, s. 59; İbn Kesir, a.g.e., XIII, 97-98. 306 Doç. Dr. Mehmet EREN bervarit olmuştur ki, işte bu durum (buradaki) herkese şamildir" demiştir. 6s Bu üç arkadaşın maksadı, o evden dağılmamaktı. Ebu Cafer Belh'e döndüğünde, 'Buha.ralı alimleri nasıl buldun' sorusuna: "Bir fakih, bir de yarım fakih gördüm" cevabını verdi. "Faldh kim" denilince: "Meydan!, yarım fakih de Muhammed b. el-Fadl" dedi. "Niçin" diye sorulunca: "Çünkü Muhammed b. el-Fadl, hesap bilmiyordu. Meydan! ise, bu ilmi çok iyi bilmektedir" cevabı­ nı verdi. Denilcliğine göre, Muhammed b. el-Fadl daha sonra hesapla iştigal ederek, nihayet o alanda da büyük alim olmuştur. 66 Vefatı Hayatının son yirıni beş senesini Dimaşk'ta önemli faaliyetlerle geçiren Has'ir'i, doksan yaşında iken 8 Safer 636/20 Eylül 1238 Pazar gecesi bu şehirde vefat etmiştir. 67 9 Safer Pazartesi günü yapılan cenaze merasiınine büyük bir kalabalık katılmış, tabutunu fakih arkadaşları omuzlarında taşımışlardır. SUfiyye kabristanının zô.hirujhô.ricü bô.bi'n-nasr kısmına defnedilıniştir. Toplanan insan kalabalığından ötürü o gün adeta unutulmayacak mahşeri bir gün olmuştur. 68 Kalabalık bir cemaatin iştirak ettiği cenaze namazının Cô.miu Dimaşk'ta (el-Cô.miu'l-Ümevl) kılındığını belirten Ebfı Şame, Sufıyye kabristanında yolun kenarına defnedildiği ve kabrin de taşla örüldüğü bilgisini verir. 6 9 Oğulları Hasir'i'nin ailesi halduncia kayııaldarda fazla bilgi yoktur. Kendinden sonra Nfıriyye Medresesi'nde hocalık yapan Muhammed ve Ahmed adında ild oğlundan bahsedilir. Verilen bilgilerden Ahmed'in daha meşhur olduğu anlaşılmaktadır. ı. Kıvamuddin Kıvamudd'in Muhammed Muhammed halduncia fazla malumat yoktur. Nuaym'i, İbn Şeddad'dan (ö. 684/1285) Hasiri'nin iki oğlu halduncia şu bilgileri nak- leder: "Hasiri'den sonra müderrislik görevini oğlu Kıvamüddin Muhammed geceler gibi camiye gitmenin zor ve tehlikeli olduğu durumlarda, namaziann evlerde dair sahih rivayetler vardır. Fakat yukanda Muhammed b. el-Fadl'ın naklettiği metin hadis kaynaklannda geçmemektedir. Bu metni 'bir rivayette şöyle geçmektedir' ifadesiyle sadece Ebü'l-Hasen esSindi'nin (ö. 91 lll 505) zikrettiğini tespit edebildİk ( Terfibii miisnedii 'ş-Şciji 'i, s. 206, ıır. 185). 65 Yağrnurlu, fırtınalı kılınabileceğine 66 Kuraşl, 67 Münziıi, a.g.e. III, I 93-194. a.g.e., III, 499; Kuraşl, a.g.e., III, 432; İbn Kesir, a.g.e., XIII, 152; İbn Kutluboğa, a.g.e., s. 286. Leknevi'niıı el-Fevciidii'l-be!ıiyye'sindeki (s. 205) 637 yılı matbaa hatası olmalıdır. Zira "8 Safer Pazar günü" bilgisi diğer kaynaklarla aynıdır. Takvim çevirme hesabına göre, 8 Safer Pazartesi, 9 Saferde Salı gününe denk gelmektedir. Hicri tarihierin hesaplanmasında bir-iki günlük farklılıklann olduğu bilinmektedir. Münziıi, a.g.e., III, 499; İbnü's-Sabfuıi, a.g.e., s. 129; Zehebl, Niibelii, XXIII, 54; a.mlf., Tiirilıu'l-isliim, sene: 63 I -640, s. 309; a.mlf., Diivelii '1-islcim, Beyrut I 405/1985, s. 346. Kabri, Sı1fiyye kabristanın başındaki yolun ortasındadır (Fasl, a.g.e., II, 273). Yusufİbn Tağriberdl ise, el-miineybi'in yanında olduğunu belirtir (enNiicfimii 'z-zcilıirefi müIzi/d mısr ve '1-kiilıire, Kahire 1963, VI, 313). 68 69 Ebiı Şame, a.g.e., s. 167. Mahmud b. Ahmed ei-Haslri'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 307 devralmıştır. Bazen S.adreddin İbrahim ona vekalet ederdi. Bu görevini ve orada ders müzal<eresini yaşlılık dönemine kadar sürdüren Kıvamuddin, nihayet 4 Şevval 66s'te vefat ederek, Sufıyye kabristanında babasının yanına defnedildi. Doğum tarihi, l l Şaban 625 idi. Onun ölümünden sonra kardeşi Şeyh Nizameddin Ahmed bu görevi üstlenmiştir. 'Bu Tarfh'i telif ettiğimiz hicri 674 senesine kadar Ahmed görevinin başındaydı'. Doğum tarihi, l l Şa­ ban 62g'dur.?0 Nuaymi'nin naklettiği bilgiye göre, Hasiri'nin kırk yaşında vefat eden büyük oğlu Muhammed, babasının vefatından soruald yıllarda başladığı müderrislik görevini hayatının sonuna kadar devam ettirmiştir. Sonra ondan dört yaş küçük olan kardeşi Ahmed müderrislik görevini devralıp onu uzun bir süre devam ettirmiştir. O, kardeşi Muhammed öldüğünde otuz altı yaşındadır ve yetmiş yaşlarında iken 6g8/1298'de vefat etmiştir. 2. Nizamuddin Ahmed Hasiri'nin Nizameddin Kadi Ebü'l-Abbas diye tanınan oğlu Ahmed, Nuriyye Medresesi'nde hocalık yapmış, fetva vermiş ve bir süre de kadı veldlliği görevini üstlenmiştir. Nuriyye Medresesi'nde ondan sonra Şeyh Şemseddin b. Sadr Süleyman b. en-Naldb müderris olmuştur. Nizameddin, Hanefi alimlerinin seçldnlerinden, zeld, fazıl ve akıcı ifadeye sahip bir a.Iimdi. Yetıııiş yaşlarında iken 8 Muharrem 6g8/1298'de vefat etmiş ve 9 Muharrem Cuma günü SO.fiyye Kabristanı'nda babasının yanına defnedilmiştir. 7' Dimaşk'tald İbn Tağriberdi, Nizameddin haklanda şu bilgileri verir: "İmam, alim, mahir, zeld biriydi. İyi bir hafıza gücü ve alacı-faydalı bir ibaresi vardı. Nuriyye'de ve başka medreselerde hocalık yaptı. Senelerce fetva verdi ve talebe okuttu. Dimaşk'ta kadı'l-kudat Hüsameddin el-Hanefi'yevekalet etti. Güzel ahlak sahibi biriydi.r- Aynı müellif diğer eserinde "şeyh, imam, Nuriyye müderrisi" şeldinde tanıttığı Nizameddin'in şu yönlerine dikl<at çeker: "İmam, fazıl, alim, müftü ve müderris idi. Babasından sonra Nuriyye'de müderrislik yapmış ve kadı veldlliğinde bulunmuştur. İffetli, dindar, vefatma kadar ibadet ve çalışmaya devam eden biriydi."73 "Kadi, faldh, imam" olaral< bilinen Nizameddin, Fılah ilmini babavefatma kadar NCı.riyye Medresesi'inde ınüderrislik yapfetva vermiş ve kadi'l-kudat Husameddin el-Hasen b. Ahmed'in (ö. sından öğrenmiş, mış, 70 Nuayınl, a.g.e., I, 476. Zehebl, Tiirilw'l-isliim, sene: 691-700, nr. 559; a. mlf., 'Iber, III, 391; İbn Kesir, a.g.e., XIV, 4; Ayni, Mahmud b. Ahmed, 'Ikdii'l-ciimiinfi tariizi ehli'z-zamiin, Kabire 140911989, III, 473. Nuayıni'nin (a.g.e., I, 477) "Nizilıneddin 2 Muharrem'de vefat etti, 3 Muharrem Cuma günü defnedi1di" şeklinde İbn Kesir'den naklettiği bilgi yanlıştır. Zira söz konusu kaynakta, bu bilgi "8 Muharrem' de vefat etti, 9 Muharrem Cuma günü defııedil­ di" biçiminde yer alınaktadır (İbn Kesir, a.g.e., XIV, 4). 71 n İbn Tağıiberdi, en-Niicümii 'z-ziihire, VIII, 182. 73 İbn Tağıiberdi, ei-Menhelii's-siifive'!-müstevfi ba'de'l-viifi, Kahire 1984, II, 210. 308 Doç. Dr. Mehmet EREN 699/1300'den sonra) yerine vekaleten bakmıştır.74 Nizameddin el-Hasiri ile babası Hasiri'yi "Amidi"nin biyografisinde zikrederek, Nizameddin'in Moğollar tarafından öldürüldüğünü söyleyen İbn Hallikan'ın (6o8-68ı/12ıı-1282) verdiği bazı bilgiler karışık ve çelişik bir görünüm arz etmektedir.75 Cedel-münazara ve hilaf ilminin önde gelen simalarından olan Arnidi'nin bu alanda et-Tarlka adlı ldtabı meşhurdur. Ayrıca el-İrşô.d, en-Nefô.is gibi daha başka eserleri vardır. İbn Hallikan'a göre birçok ldşi, ''Amidi" nispetiyle meşhur olan Hanefi faldhi Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed es-Semerkandi'nin (ö. 6ıs/12ı8) ilminden istifade etmiştir. Bunlardan biri de, meşhur et-Tarfka'sı ve başka eserleri bulunan ve "Hasiri" diye bilinen Nizameddin Ahmed b. eş-Şeyh Cemaleddin Ebi'l-Mehamid Mahmfıd'dur.7 6 İbn Hallil<an'ın: "Moğollar ilk akınlarında 6ı6/12ı9'da Nizameddin el-Hasiri'yi Neysabfır'da öldürmüşlerdir. Nizameddin'in oğlu, önde gelen alimlerdendi. Onunla Dimaşk'ta birkaç defa bir araya geldim. O, Nfıriyye Medresesi'nde müderrislik yapıyordu" cümlelerinde bahsedilen ldşi, Hasiri'nin yukarıda doğum-ölüm tarihleri belirtilen oğlu Nizameddin Ahmed olamaz. Bu ldşi, Hasiri'nin babası Ahmed olmalıdır. Onun lakabı da, torununun lakabı gibi "Nizameddin" olabilir. Bu yüzden dede ile torun un karış­ tmldığı anlaşılmal<tadır. "Önde gelen alimlerden, İbn Hallikan'ın Dimaşk'ta birkaç defa görüştüğü ve Nfıriyye'de müderrislik yapan oğlu" da, Cemaleddin el-Hasiri olmalıdır. Niteldm devam eden cümlelerde Hasiri'nin şu sözü naldedilir: "Babam 'Taciri' nispeti ile tamnırdı. Buhara'da hasır dokunan bir mahalle vardı. Biz o mahallede ikamet ediyorduk." Ayrıca İbn Hallikan şu bilgileri vermel<tedir: "Nizameddin'in babası (Hasiri) büyük alimlerden olup, Dimaşk'tald Nfıriyye Medresesi'nde müderrislik yapmıştı. Zamanında Hanefi mezhebinde onun derecesine yaldaşabi­ Iecek Idruse yol<tu. Oğlu Nizameddin'in fikrini ve zihnini (hilaf ilmiyle) zayi etmesini tenldt ederdi. Zira o, henüz bir genç olmasına rağmen, zihin ve idrak yönü parlak olan ldşilerdendi.n Nizameddin ise, babası haldunda, onun sadece Hanefi mezhebindeld görüşlerle yetinmesinden ötürü: 'Babam, anlayışı lut/dar görüşlü bir şeyhtir' derdi.78 " Kuraşl, 75 İbn Hallikiin, a.g.e., IV, 258-259, nr. 179, 180. "İbn Hallikiin'ın verdiği bilgilerin tashih ve izaha ihtiyacı a.g.e., I, 325-326; Temlmi, a.g.e., II, 102, nr. 381. vardır" diyen el- Cevalıiru '1-mudıyye muhakkiki Abdülfettiih Muhammed, Vefeyatii '1-a),an'daki Arapça metni d üzeltıneye çalışarak çelişkiyi gidermeye gayret etmiştir (Kuraşi, a.g.e., I, 327, do). İbn Hallikiin, a.g.e., IV, 257-258, nr. 603. Zehebl, Arnldl'yi 'tevazu sahibi, insanlarla iyi geçinen ve güzel ahlak sahibi' olarak tavsifetmesine rağmen, ilminin 'insanı Allah'a götüren ve ahirette faydası olacak türden bir ilim olmadığı' kanaatini izhar etmiştir (Tarih u '!-islam, sene: 611-620, s. 263-264 ). 76 Bu cümlenin: "0, zihin ve idrak yönünden insanların en düzgünüydü. derdi" şeklindeki nakli (Safedl, a.g.e., VIII, !66) kanaatimizce hatalıdır. 77 78 İbn Hallikiin, a.g.e., 258-259; krş. Safedl, a.g.e., VIII, 165-166. Oğlu hakkında: 'O daha bir çocuk' Mahmud b. Ahmed ei-Haslrl'nin (ö. 636/1238) Hayatı, Eserleri ve Hadisçilik Yönü 309 "Nizameddin'in babasını Hanefi fıkhıyla yetinmesinden ötürü eleş­ hususu" tenkide açıktır. Zira o, babasının vefatında henüz yedi yaşın­ da bir çocuktur. Abdülfettah Muhammed bu durumu şöyle tevil eder: "Bu, olsa-olsa, onun çocuk yaşta çok zeki biri olmasıyla açıldanabilir. Nitekim İbn Hallikan onu tanıtırken: 'Zihin ve idrak balamından insanların en parlaldarındandı' demiş, Safedi de ona katılaral< bu ifadeyi tekrarlamıştır." 79 Bu açıldamaya rağmen, kanaatimizce yedi yaşınciald bir çocuğun babasını bu şeldlde tenldt etmesi pek mümkün değildir. O, bu teniddi sonraki yıllarda yaptığı halde, İbn Hallikan'ın Vefeyat'ında daha önce yapmış gibi naldediimiş olabilir. tİrmesi İbn Hallikan'ın verdiği bu bilgiye göre, Hasiri derslerinde ve fetvalarında daha çok Hanefi mezhebinin görüşleriyle iktifa etmekte; oğlu Nizameddin ise, hilaf ilmini sevmesi sebebiyle ihtilaflı konularda farldı görüşleri araştırarak bir sonuca varma yöntemini tercih etmektedir. Nizameddin'in Arnidi'nin eserlerine önem vererek, İrşad'ını şerhetmesi ve onun gibi et-Tar'ilca/et-Ta'lfka80 adlı bir kitap telif etmesi, İbn Hallikan'ın görüşünü destekler. Niteldm Abdülkadir el-Kuraşi de şöyle demiştir: "Birçok alim, Arnidi'nin Tari/ca'sı üzerine çalışma yapmaya, onu şerh etmeye önem vermiş ve ondan faydalanmıştır. Onlardan biri de, Nizameddin Ahmed b. eş-Şeyh Cemaleddin el-Hasiri'dir.''Bı Sonuç "Kadihan" diye meşhur Hasan b. Mansur el-Özkendi'nin önemli talebelerinden "Hasiri" nispetli Cemaleddin Mahmud b. Ahmed, memleketi Buhara'da Fıluh ilminde ihtisas sahibi olduktan ve elli yaşlarına kadar orada ikamet ettikten sonra Neysabur'a gelerek hadis sema etme yolunu tercih etmiştir. Onun Neysabur'da ne kadar ikamet ettiğine dair net bir bilgi yoksa da, bu sürenin on yıl civarında olduğu tahmin edilmektedir. O, şayet küçük yaşlarında iken hadis sema edebiimiş olsaydı, uzun ömürlü olduğu için zamanında Şam ehlinin müsnidi olurdu. Altmış yaşından sonra Dimaşk'a gelen Hasiri, orada Hanefi alimlerinin reisi olmuştur. Bu şehre geldikten lusa bir süre sonra 6ıı/ı2ı4 yılında Nuriyye Medresesi'nde müderrislik görevini üstlenmiş ve ölen e kadar yirmi beş sene boyunca bu görevini sürdürmüştür. Ayrıca kitap telif etme, fetva verme ve hadis rivayet etme gibi birçok faaliyeti yürütmüştür. O, bilhassa el-Melik el-Muazzam döneminde Dimaşk'ın en ünlü alimidir. Hicri yedinci asrın önemli Hanefi faldhlerinden olan Hasiri, ilmi ve 79 Kuraşi, a.g.e., I, 328, dn. Safedi, a.g.e., VIII, 165. "Cemiileddin el-Hasiıi, hilfıf ilminde et-Ta'lika'sı ile meşhur olan imarnın babası­ dır" (İbnü's-Sfıbüni, a.g.e., s. 129). et-Tarika veya et-Ta'lika isimlerinden birisi yazım hatası olabilir. 80 81 Kuraşi, a.g.e., III, 355-356; IV, 394-395. -ı 31 O Doç. Dr. Mehmet EREN ahlaki kişiliğiyle herkesin takdirini kazanmıştır. Yüksek ilmi derecesinin yanında mütevazı, salih ve dindar bir kişi olarak tanınır. Onun Fıkıh'ta olduğu kadar Hadis ilminde de söz sahibi bir alim olduğu anlaşılmalctadır. Özellil<le Müslim'in Sahfh'ini rivayede meşhur olmuştur. Öğrencileri arasında döneınlerinin önemli muhaddisleri vardır. Hasiri, Ebu Hanife'nin meşhur öğrencisi İmam Muhammed'in eserlerine büyük önem vermesiyle temayüz etmiştir. Derslerinde onları okutup rivayet etmiş, hatta uzun ömürlü olduğu için döneminde bu işi yapan tek alim olarak kalmıştır. Bilhassa onun el-Cô.miu'l-kebfr'i üzerine yazdığı biri muhtasar, diğeri geniş ild şerh oldukça öneınlidir.