MUHTASAR özetierne yoluyla hazırlanan tefsirler de mevcut olup bunlar genellikle pratik ihtiyaçları gidermek için basit bir üslupla hazırlanmıştır (bazıları için bk. Mollaibrahim oğlu , s. 73 , 265 , 397 , 409, 453-461) . Kur'an ilimlerine dair eserler içinde İbn Haleveyh'in günümüze ulaşmayan İ'ra­ bü'l-Kur'an'ı İ'rabü'l-]fıra 'ati 's-seb' ve 'ilelüha, el-Bedi' ti'l-]fıra 'at adlı eseri ise Mu]]taşar ii şevag;g;i 'l-Kur'an min Kitabi'l-1-Bedi' adıyla kendisi tarafından ihtisar edilmiştir. İ'rabü şelaşine sCıre isimli kitabının iki ayrı muhtasarı vardır. Ebü'IFerec İbnü'I-Cevzi'nin FünCınü '1-efnan ii ' uyCıni 'ul Cımi'l-Kur'an ' ı Mu]]taşaru FünCıni'l-efnan ii 'ulCımi'l-Kur'an ismiyle kısaltdmıştır (Brockelmann , 1, 663) . İbn Receb'e göre İbnü'I-Cevii Nüzhetü 'l-a'yüni'n-neva~ir ii 'ilmi'l-vücCıh ve'n-ne~a'ir adlı kitabını el- VücCıh ve'n-neva~ir fi'l-vücCıh ve 'n-ne~a 'ir ismiyle ihtisar etmiştir (e?-Zeyl 'ala Taba~ati'L-Ha­ nabile, 1, 416) . İbnü'I-Cevzi'nin el-Muşaf­ fa bi-eküffi ehli'r-rusu]] min 'ilmi 'n-nasi]] ve'l-mensu]] adlı eseri de Nasi]]u'lKur'an ve mensu]]uh (Nevasil].u'l-Kur'an, 'Umdetü 'r-rasil]. If ma'rifeti'L-mensül]. ve 'n-nasil].) adlı kendi eserinin muhtasarıdır. BİBLİYOGRAFYA : İbnü'I-Cevzl, Nüzhetü'l-a'yün, neşredenin girişi , s. 76; Zehebl, A'lamü 'n-nübeUi', XXI , 368; İbn Receb, ~-leyl'ala Tabai!;ati 'l-l:fanabile, Bey- rut, ts. (Darü'l-ma'rife), 1, 416, 417; Hüseyin Yaiz-i Kaşifı, Tefsir-i Mevakib (tre. !smail Ferruh Efendi). İstanbul 1320, tercüme edenin önsözü, s. 3; Keş­ fü'?-?Unün, 1, 187; ll, 1477, 1481, 1627, 17561757; Sicill-i Osman!, 1, 389; Osmanlı Müellifleri, 1, 129; Brockelmann. GAL, 1, 663; Hediyyetü 'l-'ari{fn, ı, 604; Cevdet Muhammed Muhammed el-Mehdi, el-Va/:ıidi ve menhecühü fi't-tefsir, Kahire 1978, s. 86-87; Zirikl1, ei-A'Iam (Fethull ah) , V, 148; Bedreddin Çetiner, Ebü'l-Berekat en-Nesefi ve Medarik Te{sfri, İstanbul 1995, s. 50; Süleyman Mollaibrahimoğlu , Süleymaniye Kütüphanesinde Bulunan Yazma Te{sirler, İs­ tanbul2002, s. 73, 197-199,265, 397, 409, 453461 ; Abdülhamit Birışık, "Osmanlıca Tefsir Tercümeleri ve Hüseyin Vaiz-i Kaşifi'nin Mevahib-i Aliyye'si", Islami Araştırmalar Dergisi, XYII/1, Ankara 2004, s. 60; İsmail Cerrahoğlu, "Ciimiu'lbeyan an te'vili ay i'l-Kur'an" , DİA, VII, 106107; a.mlf., "Envarü't- tenzil ve esraru't-te'vil", a. e., XI, 261 ; Musa. Kazım Yılmaz, "Mecmau'l-beyan", a.e., XXVIII , 257 ; Lutfullah Cebeci, "Meffitlhu'l-gayb", a.e., XXVIII, 350. Iii ABDÜLHAMİT BiRIŞIK D HADiS. Muhtasar türü kitaplar hadis ilminde de yaygındır. Sahabe döneminde sahlfelere yazmak suretiyle başlayan hadis kitabeti bir müddet sonra cüzlerin ve ardından kitapların telifine dönüşmüş, 60 ll. (VIII.) yüzyılın ortalarından itibaren cami', muvatta, musannef ve müsned türü hacimli eserler kaleme alınmıştır. Nitekim İslami ilimler sahasında telif edilen ilk hacimli eserler hadis kitaplarıdır. Muhaddisler, hadis derleme yolculukları sırasında topladıkları rivayetleri belli usullerle tasnif etmeye çalışmışlardır. Esasen konularına göre tasnif edilen ilk hadis kitaplarını birer muhtasar olarak düşünmek mümkündür. Çünkü bu eserler, müellifin derlediği pek çok rivayet arasından onun şartlarına uygun olanların seçilmesiyle meydana getirilmiştir. Mesela ilk hacimli eserlerden biri olan imam Malik'in el-Muvatta'ı baş­ langıçta 10.000 (veya 4000) hadis ihtiva ederken sonradan musannifi tarafından ihtisar edilince bu sayı 1720'ye düşmüştür. Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'i, Buharl ve Müslim'in el-Cami 'u 'ş-şal).il). ' leri gibi eserler de yüzbinlerce rivayet arasından seçilerek oluşturulmuştur. b. Hüseyin ei-Beyhaki'nin es-Sünenü'lkübra'sını Mu]]taşarü 's-Süneni'l-kübra, Hakim en-NisabGrl'nin el-Müstedrek 'ale'ş-Şal).il).ayn isimli eserini Tel]]işü'l­ Müstedrek; İbn Hacer ei-Askalanl, Münzirl'nin et-Tergib ve 't-terhib'ini Mu]]taşarü't-Tergib ve't-terhib, kendisine ait Fetl).u'l-bdri isimli Buharl şerhini de İt­ l).dfü'l-]fiiri bi']]tişari Fetl).i'l-bdri; Muhammed b. Abdülbaki ez-Zürkanl, Şern­ seddin es-Sehavl'nin el-Ma]fiişıdü'l-J:ıa­ sene'sini Mu]]taşarü '1-Ma]faşıdi'l-l).a­ sene; Yusuf b . İsmail en-Nebhanl, Nevevl'nin Riyazü 'ş-şalil).in'ini Mu]]taşaru Kitabi Riyazi'ş-şalil).in adıyla ihtisar etmiştir. Hadis usulü kitaplarından özellikle İbnü's-Salah'ın Mu]faddime'sini birçok muhaddis kısaltmıştır. Nevevi'nin et-Ta]frib ve 't-teysir'i, Alaeddin İbnü't- Türkınani'nin Mu]]taşaru 'UJCımi'l-J:ıadiş'i ve İbn Keslr'in İ]]tişaru 'UJ(imi'l-J:ıadiş'i bunlar arasında sayılabilir. İlk dönemlerde hadis kitaplarında riva- Rica! kitapları üzerinde VII. (XIII.) yüzyıl­ dan sonra pek çok ihtisar çalışması yapıl­ mıştır. Bunların içinde en çok ihtisar edilen eser Yusuf b. Abdurrahman ei-Mizzl'nin Tehg;ibü'l-Kemal ii esma'i'r-rical'idir. Zehebl bu eseri önce Teg;hibü't-Tehg;ib adıyla kısaltmış, daha sonra bunu elKaşif ii ma'rifeti men lehı1 rivaye ti'lKütübi's-sitte ismiyle yeniden özetlemiş­ tir. Mizzl'nin Tehg;ibü'l-Kemal'ini Tehg;ibü't-Tehg;ib adıyla ihtisar eden İbn Hacer ei-Askalanl daha sonra bu eserini özetieyerek Ta]fribü't-Tehg;ib adını vermiştir. Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah ei-Hazrecl, Zehebl'nin Teg;hibü't-Tehg;ib'ini ljuldşatü Teg;hibi Tehg;ibi'l-Kemal ismiyle özetlemiştir. İbn Adi'nin önemli rica! kitaplarından el-Kamil ii çlu'ata'i'r-rical'ini MakriZi Mu]]taşarü'l- Kamil fi'çl -çlu'ata' ve 'ileli'l-J:ıadiş; Ebü'I-Kasım İbn Asakir'in Taril)u Medineti Dımaş]f'ını da çağdaş müelliflerden Abdülkadir Bedran Tehg;ibü Tari]].i Dımaş]f adıyla ihtisar et- yetler senedieriyle birlikte zikredilirken hadislerin kaynaklara intikalinden sonra IV. (X.) asrın ortalarından itibaren senedler hazfedilip hadisler sadece metinleriyle yazılmaya başlanmıştır. Hacimli eserlerin telif edilmesinden ve bunların şerhlerinin kaleme alınmasından sonra bu eserlerdeki bilgilere kolayca ulaşma, şerhlerde zamanla eskiyen bilgileri ayıklama ve bunları mükerrer rivayetlerden arındırma ihtiyacı muhtasar eserlerin kaleme alınma­ sına vesile olmuştur. Bunlara genellikle muhtasar denilmekle birlikte başlıkların ­ da hulasa, ihtisar, telhls, mülahhas, tehzib, takrlb, münteka, muhtar, muktetaf ve müntehab gibi kelimeler kullanılmıştır. Hadis metinlerinin yanı sıra usul ve rica! kitapları dahil hadis ilimlerinin her alanın­ da pek çok muhtasar eserle karşılaşmak mümkündür. Metin özeti anlamındaki ilk muhtasarlardan biri Kabisi'nin imam Malik'in el-Muvatta'ını özetiediği Kitabü Müld]]]]ışi'l-Muvatta' adlı eseridir. Ebü'IVeiTd el-Bad de Tahavi'nin Müşkilü'l-aşar'ı­ nı Mu]]taşar min Müşkili'l-aşar (Mul].taşaru Müşkili 'L-iişar) adıyla ihtisar etmiş, bu muhtasarı daha sonra Cemal ei-Malatl el-Mu'taşar mine'l-Mul)taşar min Müş­ kili'l-aşar ismiyle ikinci defa özetlemiştir. Münzirl, Müslim'in el-Cami 'u'ş-şal).il).'ini Mu]]taşaru ŞaJ:ıiJ:ıi Müslim, Ebu DavGd'un es-Sünen'ini Mu]]taşaru Süneni Ebi Davud, Ebu Ca'fer Ömer ei-Kazvlnl, Beyhaki'nin Şu'abü'l-iman'ını Mul)taşaru Şu'abi'l-iman; Hatlb et-Tebrlzl, Begavl'nin Meşabil).u's-sünne adlı eserini Mişkdtü'l-Meşabil)., Zehebl, Ahmed miştir. Bir eserin adındaki "muhtasar" kelimesi her zaman onun bir başka eserin ihtisarı olduğunu göstermez. Hadis alimleri, bir konu hakkında özet bilgi vermek üzere kaleme aldıkları eserlerine de muhtasar adını vermişlerdir. Hatlb ei-Bağdadl'­ nin Mu]]taşaru naşil).ati ehli'l-l).adiş, Tibl'nin el-ljulaşa ii uşCıli 'l-l).adiş, İb­ nü'I-Cezerl'nin Mu]]taşar ii 'ilmi 'l-J:ıadiş, Seyyid Şerif ei-Cürcanl'nin el-Mu]]taşar ii uşuli'l-J:ıadiş adlı eserleri bu tür çalış­ malardandır. Hadis metinlerine dair bazı muhtasarlar Türkçe'ye çevrilmiş ve şerhedilmiştir. MUHTASAR Buhari'nin el- Cdmi'u'ş-şaJ:ıiJ:ı'inin muhtaolan Ahmed b. Ahmed ez-Zebldl'nin et-Tecridü'ş-şariJ::ı'i Babanzade Ahmed Naim ve Kamil Miras tarafından Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi adıyla tercüme ve şer­ hedilmiştir. İbrahim Canan. Mecdüddin İb­ nü'I-Eslr'in Cami'u'l-uşul'ünün muhtasarı olan İbnü'd-Deyba'ın Teysirü'l-vüşul'ü­ nü Kütübü Sitte Muhtasan Tercüme ve Şerhi ismiyle şerhetmiştir. SüyGti'nin elCami'u'l-kebir (Cem'u'l-ceuami') adlı eserinden yine kendisinin ihtisar ettiği 10.010 hadisi ihtiva eden el-Cami'u'ş-şagir'den seçtikleri 3894 hadisi İsmail Mutlu, Şa­ ban Döğen ve Abdülaziz Hatip Camiu'sSagir Muhtasan Tercüme ve Şerhi adıy­ la yayımlamışlardır. sarı BİBLİYOGRAFYA : Hazreci. Jjulaşatü Te?hfb, neşredenin g i rişi, s. 6- ı ı; Keşfü '?·?Unün, 1, 35-36; Salih Karacabey, "Hadiste ihtisar ve Muhtasar Rivayetten Kaynaklanan Problemler", UÜ ilahiyat Fakültesi Dergisi, Xl/ı , Bursa 2002, s. 53-70; el-Kamüsü 'l-İslamf, ı , 492-493; Abdullah Aydınlı, " İhti­ sar", DİA, XXI, 572-573; H. Kilpatrick. "Abridgements", Encyclopedia o( Arabic Literature (ed . ). S. Meisami- P. Sta rkey), London ı998, 1, 23r:il 24. IJllllliJ MEHMET EFENDİOÖLU O FIKIH. Muhtasar, fıkıh ilminin tarihiyle doğrudan irtibatlı bir telif geleneğini temsil etmektedir. Bu adı taşıyan ilk fıkıh eserleri, lll. (IX.) yüzyılda mezhep imamlarının halkasına dahil kişiler tarafından kaleme alınmıştır. İmam Şafii'nin talebesi Müzenl'nin Mul]taşarü'l-Müzeni'si gibi, mezhep imamının ders halkasında üretilen fıkhl bilgilerin müellif tarafından zaptedilebilen kısmını ana hatlarıyla kaydetmeyi hedefleyen bu eserlerin mezhep birikimini kuşatmak gibi bir amacı bulunmamaktadır. Fıkıh muhtasarlarının özel bir telif şekli ve müstakil bir literatür halini aldığı devir mezheplerin teşekkül süreçlerinin tamamlandığı IV. (X.) yüzyıldır. İl k fıkıh şerhlerinin de ortaya çıktığı bu dönemde Hanefi alimi Hakim eş-Şehld'in kaleme aldığı el-Kafi ve Hanbeli fakihi Hıraki ' nin el-Mul]taşar'ı gibi eserler, ilk defa mezhep imamı ile talebelerinin mesaisini gelişen fıkıh diliyle kapsama hedefi güden çalışmalar olarak nitelendirilebilir. Hanefiler'den Kerhl'nin el-Mul]taşar' ı ve Maliki İbnü'I-Cellab'ın et-Tefri'i gibi mezhep birikiminin kaynakları arasında yapı­ lan farklı tercihleri temsil eden bu eserlerin büyük bir kısmı aynı zamanda mezheplerin farklı coğrafyalarda gelişmiş çevrelerinin anlayış ve katkılarını da yansıt­ maktadır. VI. (XII.) yüzyılın sonundan iti- baren muhtasar geleneği mezhep kavramıyla ilişkisi , fıkıh eğitimi içindeki yeri. metin özellikleri ve İslam toplumuna etkisi gibi birçok açıdan yeni bir döneme girmiştir. Şafii fakihi Nevevi'nin Minhdcü'ttalibin'i, Hanefi Nesefi'nin Ken zü'd-de]fii'il{i ve Maliki İbnü'I-Hacib'in Cami'u'lümmehdt'ı gibi üzerinde en çok çalışma yapılan ve İslam fıkıh tarihindeki en etkili metinler arasında yer alan eserlerin büyük bir kısmını bu dönemde kaleme alı­ nan muhtasarlar teşkil etmektedir. Özellikle mezhep imamlarından itibaren mezhep içinde gerçekleştirilmiş fıkhl mesainin bütününü değerlendirme ve yorumlamada gösterdikleri başarı ile öne çıkan bu muhtasarlar, kısa sürede fıkıh eğitimi­ nin ve hatta bütün fıkhl faaliyetlerin merkezi metinleri haline gelmiştir. Mezhep birikimini bilgi ve delil kaynağı olma açısın­ dan hiyerarşik bir şekilde sistemleştiren ve bu amaçla yeni terminolojiler gelişti­ ren bu eserlerin her cümlesi, ihtiva ettiği hükümlerin yanı sıra belirli bir mezhep çerçevesinde fıkhın meseleleri, usulü ve literatürüne dair ortaya çıkmış tartışma­ lara da zımnen atıfta bulunmaktadır. VI. (XII.) yüzyılın sonundan itibaren ortaya çıkan muhtasarlarla fıkıh tarihinde müteahhirln devri olarak adlandırılan zaman dilimi arasında yakın bir ilişki bulunmakta, bu devrio ayıncı özelliklerinden biri olarak söz konusu muhtasarların ortaya çıkışı ve İslam dünyası üzerinde daha önce görülmedik derecede etkili oluşları gösterilmektedir. Müteahhirln devrinde gerek fıkıh eğitimi ve literatürü ile fetva ve kaza faaliyetlerinin merkezi metinlerini, gerekse İslam toplumlarındaki ilmihal bilgisi, fıkıh kültürü ve idari uygulamaların temel kaynaklarını bu dönemde ortaya çıkmış fıkıh muhtasarları teşkil etmektedir. Bu sebeple fıkıh muhtasarları, İs­ lam medeniyeti tarihinde toplumla en yoğun ve sürekli ilişkiye sahip eserler arasında yer almaktadır. Mezhep içinde uygulamaya esas olacak hükümleri belirleyen muhtasarlar aslında mezhebin ve dolayısıyla taklidin sınırlarını belirleyen eserlerdir. Zira fıkıh ilmi çerçevesinde farklı görüşlerin delil ve karşı delillerini tartışan kitaplardan farklı olarak muhtasarlar, fert ve toplum açısından mezhebe mensubiyetin getirdiği hak ve sorumlulukların bilinebilir ve uygulanabilir olmasında büyük bir paya sahiptir. Mezhebi veciz bir üsiGp, her bir unsuru işlenmiş ibareler ve zengin bir terminolojiyle ifade eden muhtasarların geniş kapsamlı olma, fetva ve kazanın yanı sıra ilgili idari ve bürok- ratik uygulamalara da hitap etme, belirli kişi veya gruba değil bir coğrafyanın tamamına tatbik edilebilen hükümler dizisini temsil etme ve o coğrafyada meşrui­ yet kaynağı olarak benimseome açısından modern kanunlaştırmalarınkine paralel bir işieve sahip olduğu söylenebilir. Muhtasarların, ihtiva ettikleri hükümlerin vaz'ı hususunda kanuniaştırmaların temsil ettiği siyasi iradeye sahip olmamakla beraber, özellikle müteahhirin devrinde uygulamaya esas olmaları açısından siyasi irade ile desteklendikleri ve mer"i hukuk kaynağı olarak kabul edildikleri görülmektedir. Muhtasarların fıkhl faaliyetlerin eksenini teşkil etmeye başlaması bu gelişme­ ye karşı birtakım endişelerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İslam tarihinde muhtasarlara karşı oluşan muhalif tavır fıkhın İslam medeniyeti tarihindeki ana gelişim çizgisine yönelik itirazları. geç dönem ihya hareketlerinin tenkitlerini, daha önceki dönemlerden nisbeten farklı bir müteahhirln fıkhının ortaya çıkmasından duyulan rahatsızlığı ve muhtasarların merkezi metinler haline gelişinin özellikle fıkıh eğitiminde doğurduğu meseleler karşısın­ daki endişeleri de içinde barındıran bir harekettir. Ancak muhtasarlara karşı İslam coğrafyasının hemen her yerinde dile getirilen bu endişelerin çoğunluğunun muhtasarların doğrudan kendisiyle değil, fık­ hi faaliyetlerde ve özellikle fıkıh eğitimin­ de muhtasarlarla yetinilmesiyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim fıkıh muhtasarı telif etmiş veya okutmuş yahut bu eserler üzerine çeşitli çalışmalar kaleme almış olan fakihlerin de muhtasarların hakimiyetinden şikayet etmesi ve birçok müellifin bu hali fıkıh sahasında gösterilen gayretierin azalmasına ve önceki nesillere nisbetle daha az himmet gösterilmesine bağlaması söz konusu itirazların çıkış noktasına işaret etmektedir. İslam dünyasına modernizmin girişiyle ortaya çıkan ve fıkhın müstakil bir disiplin halini almasının ardından teşekkül etmiş birçok müessese ve literatürün modern hayatın ihtiyaçlarına cevap veremediğini öne süren anlayışların başlıca tenkit noktalarından biri de fıkıh muhtasarları olmuştur. Söz konusu anlayışların İs­ lam medeniyetinde olumsuz gördüğü hemen her şeyi içinde barındıran muhtasarlar, modern dönemde yazılan İslam hukuk tarihine dair eserlerde aklın donuklaşma­ sının. taklit karanlığının ve fıkhın zayıfla­ masının başlıca sebebi olarak değerlendi­ rilmiştir. 6~