9, kültür - ŞEHİR e

advertisement
19 OCAK 1999 S A L I___________ _______________________________
_________ __________
________________
_____________________ ¡9,
CUMHURİYET
ı_
KÜLTÜR___________ _
İzmit Şehir Tiyatrosu Kukla Atölyesi, kenti bu alanda bir merkeze dönüştürmeyi amaçlıyor
EMRE KOYUNCUOĞLU_________
İzmit Şehir Tiyatrosu bu sezon başın­
da açılışını yaptığı altı yüz kişilik bir sah­
nesi, sinema ve dans salonu gibi dona­
nımları olan Süleyman Demirel Kültür
Merkezi’nde çalışmalarına devam ediyor.
İki yıldır üretimini gerçekleştirdiği, aynı
zamanda kuruluşunu tamamladığı Seka
Sahnesi de göz önünde bulundurulacak
olursa, tiyatronun üretim ve gösterim ola­
nakları çoğalmış oldu. Bu olanakların da
birçok yeni projenin oluşumunda büyük
payı var.
Aklıma gelen ilk örnek; tiyatro okulu­
nun açılması. Böylelikle, İzmit Şehir Ti­
yatrosu, bir anlamda kendi sanatçısını ken­
di yetiştirmekte. Aynı zamanda farklı eği­
tim geçmişleri olan sanatçıların hem ku­
ramda hem de uygulamada ortak dil üre­
tim sürecine farklı bir açıdan hizmet et­
mekte. Seka Salonu genç tiyatro öğrenci­
lerinin eğitim alanı ve sahne olarak işle­
vini sürdürürken, çok kapsamlı bir proje­
nin de merkezi oldu: “Çağdaş Türk Tiyat­
rosu ve Yeni Yazarlar.“ Burada, yeni ya­
zılmış oyunların ilk gösterimlerinin ya­
pılması planlanıyor. Türk tiyatrosunda
oyun yazımını destekleyen seminerler,
atölye çalışmaları gibi yan projeler hazırlanmakta. Aynı zamanda da 2. Uluslara­
rası Sokak Tiyatro Festivali’nin ön hazır­
lıkları yoğun bir şekilde devam etmekte.
İzmit Şehir Tiyatrosu’nun belki de benim
için en önemli yanı; sanatçısının üretimi­
ni desteklemesi. Bunun en somut örneği,
Işıl Kasapoğlu’nun ortaya attığı ve tiyat­
ro tarafından benimsenen “Açık Tiyat­
ro” projesidir. Bu proje, tiyatronun ken­
di sanatçılarına bağımsız çalışma olana­
ğı sağlarken, sanatçının kendisini istedi­
ği alanda geliştirmesine de olanak tanıyor.
Şehir Tiyatrosu için sezonun en heye­
can verici yanlarından biri de Kukla Ti­
yatrosu atölyesinin kurulması oldu. Ön­
celeri, Kukla Tiyatrosu, tiyatro sanatçıla­
rına yönelik bir atölye çalışması ııiteliğindeyken, gördüğü ilgi sonucu bu alanda şu
ana kadar üç ayrı prodüksiyon gerçekleş­
tirildi. Kukla Tiyatrosu sanatçısı Karina
Cheres ve Melih Düzenli, gölge oyunu sa­
natçısı Jean Pierre Cornouaille ve İzmit Şe­
hir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Işıl
Kasapoğlu’nun öncülüğünde oluşturulan
Kukla Tiyatrosu ekibi. İzmit’i bu alanda
bir merkeze dönüştürmeye kararlı.
- Buradaki çalışmalarınız nasıl başladı?
JEAN PIERRE CORNOUAILLE-Bu
yıl İzmit Şehir Tiyatrosu’nda kukla ve
gölge üzerine çalışmalar yapılacağını ba­
na aktarmışlardı. Daha sonra Melih (Dü­
zenli), .tjyatroda bu alana yönejik^tölye
-çâ1i$rtVarafıhın yâpıî&flSı'5»
O T*’
vJTeleneksel Türk tiyatrosunda kukla geleneği olmasına rağmen, günümüz
tiyatrosunda bu geleneğin zenginleşmesini sağlayan bir Kukla Tiyatrosu yok.
Olan birkaç tanesi de çağın tekniklerini kullanmıyorlar. Ben gelenekselden
yola çıkıp çağın tekniğini kullanarak kukla oynatmayı amaçlıyorum.’
tılmayı düşünüp düşünmediğimi sordu.
Ben de kabul ettim. Başlangıçta amacımız,
bir hafta boyunca özellikle gölge kuklası
üzerine sanatçılarla bir çalışma yapmak­
tı. Daha sonra Işıl (Kasapoğlu) bu çalış­
mayı bir gösteriye dönüştürmemizi iste­
di. Işıl’la ilk kez Fransa’daki Alles Genç­
lik Festivali’nde karşılaşmıştık. O festiva­
le genelde deneysel çalışma yapanlar ka­
tılır. Işıl, o festival için Bilgesu Erenus’un
“Misafir”ini sahnelemişti. Ben de kendi
grubumla katılmıştım. Festivalde Nâzım
Hikmet’in “Sevdalı Buluf’umı bir gölge
oyunu olarak sahneledik. Tiyatro kum­
panyamın adı “Oeil Noir” yani Karagöz’dü.
Nâzım Hikmet’in ‘Sevdalı Bulut’u
- İzmit’te neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bir haftadır buradayım ve gölge oyunu­
muz için gerekli olan çizimleri ve tasarım­
ları bitirdik, şimdi onların boyanması ve
kesilmesine geçildi. Şu ana kadar oyunun
plastik yönüne yoğunlaşmıştık. Buradaki
sanatçılara ve tiyatro öğrencilerine gölge
oyunu figürlerinin nasıl yapıldığını öğre­
tiyorum. Bu bir hafta içinde İzmit’te ye­
niden sahnelemeyi planladığım “Sevdalı
ı figürlerini oynatacak sanatçıla-
- Neden bir gölge oyunu olarak “ Sevda­
lı Bulut” u tercih ettiniz?
Öncelikle “Sevdalı Bulut” masalını çok
seviyorum. Okuduğum en güzel hikâye­
lerden biri olduğunu düşünüyorum. Bazen
tiyatro oyunlarını sahnelemek yerine öy­
küleri perdeye/sahneye yorumlarız. Nâzım
Hikmet, Fransa’da çok bilinen ve sevile­
rek okunan bir yazar. “Sevdalı Bulut” öy­
küsü de Fransa’da çok iyi bilinir. Gölge oyu­
nu olarak Fransa’da sahnelediğimde de
çok sevilmişti. Tabii, benim için bu oyu­
nu İzmit’te gerçekleştirmenin en hoş ya­
nı, yorumunu Türk sanatçılarla birlikte
yapabilmek. Çünkü kullandığım oynat­
ma tekniği karışık bir teknik olmasına rağ­
men, kökeni Türkiye. Aynı zamanda da kul­
landığımız metin bu toprakların insanı
olan Nâzım Hikmet'iıı metni.
- Sizin buradaki çalışmalarınız nasıl baş­
ladı?
KARINA CHERES - Ben Işıl’ı çok
uzun zamandır tanıyorum ve burada olma­
mın en büyük nedeni lşıl’dır. Onunla be­
raber Fransa’da “Theatre a Yenir” adında
bir tiyatro kumpanyası kurmuştuk. Bu
kumpanyayla birlikte birçok tiyatro pro­
düksiyonu gerçekleştirdik. Paris’teki Fran-
“Theatre a Venir” in kuklalarını da yanın­
da getirdi. Daha önce yaptığımız gösteri­
leri Türkiye’de yeniden sahnelemeyi isti­
yordu. Ben de bu oyunları yeniden oluş­
turmak için İzmit’e geldim. 15 Ağustos'tan beri Melih’le birlikte İzmit’te ça­
lışmalarımızı yürütüyoruz. Tiyatro sezo­
nu açılmadan kukla yapımı, oynatımı,
malzeme tanıma gibi birçok geri plan eği­
timini oyuncularla çalıştık. Farklı kukla tek­
niklerini gösterdik. Fransa’da sahneledi­
ğimiz “ Nasrettin Hoca” oyununu yeni­
den oluşturma düşüncesiyle ip ve el kuk­
lası, Muppet’lar ve ufak Bunkara’Iar üze­
rinde çalıştık. Bu çalışmalarda başarılı
olanlar şu and« “Nasrettin Hoca” oyu­
nundaki kuklaları oynatıyorlar. Bence böy­
le kısa bir zamanda çok iyi bir çalışma çı­
kardılar. Sonuçtan çok memnunum. Ça­
lıştığım arkadaşlardan gurur duyuyorum.
‘Hiç Kukla Tiyatrosu yok’______
MELİH DÜZENLİ - Ben uzun zaman­
dır Işıl’la Türkiye’de bir şeyler yapmak is­
tiyordum. Fransa’da Işıl’ın sahnelediği bü­
tün oyunlarda oynadım. Birlikte tiyatro­
ya çok emek verdik. Fransa’da oyunculuk
çalışmalarımı sürdürürken, aynı zamanda
.da kykH tıya)rps4q a ,^ trlıklvprdpn. Ha­
len de Strasbourg Devlet Gençlik Tiyat­
rosu’nda çalışıyorum. “Nasrettin Hoca”
eski fakat çok sevdiğimiz bir oyun. Bu
oyunu anadilimizde de sahnelemek iste­
dik. Böylelikle İzmit’te çalışmalara baş­
ladık. İzmit’teki oyuncu arkadaşlar kukla
tiyatrosuna o kadar hevesle sarıldılar ki,
“Nasrettin Hoca”nın ardından İzmit’te
yeni bir kukla oyunu yapmak neredeyse
zorunlu hale geldi. Onun üzerine ben de
Fransa’daki bazı projelerimi askıya alıp,
burada Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milli­
ye” destanını Kukla Tiyatrosu olarak pro­
jelendirdim. Klasik anlayışta bir kukla
oyunu sahneliyorum. Kuklaya yeni başla­
yan arkadaşlarla böyle bir noktadan baş­
lamak gerekiyordu. Karina, kuklaların ta­
sarımını yaptı. Sanatçı arkadaşlar kukla ya­
pımında da görev aldılar. Ardından da bir
üçüncü proje için Jean Pierre’i çağırdık.
Böy lece, bir kukla tiyatrosu olayı İzmit’te
yaşanmaya başlandı. Bu arada tüm bu ça­
lışmaların gerçekleşebilmesi için, gerçek­
ten özverili çalışmalarla bir kukla atölye­
si kuruldu.
Geleneksel Türk tiyatrosunda kukla ge­
leneği olmasına rağmen, günümüz tiyat­
rosunda bu geleneğin zenginleşmesini
sağlayan bir Kukla Tiyatrosu yok. Hatta
artık Kukla Tiyatrosu hiç yok denebilir.
Ölaıı birkaç tanesi de çağın tekniklerini kut­
lanmıyorlar. Ben gelenekselden yola çıkıp
çağın tekniğini kullanarak kukla oynat­
mayı amaçlıyorum. Bu gidişle, umut ede­
rim ki, İzmit diğer özelliklerine bir özel­
lik daha katarak bir Kukla Tiyatrosu mer­
kezine de dönüşecek.
‘Tiyatro kavgası bir bütündür’
- O zaman İzmit’le ilişkileriniz devam
edecek?
M.D. - Sanırım, benim yalnızca kukla
alanında değil, diğer alanlarda da İzmit’te
ilişkim devam edecek. İzmit her türlü ti­
yatro projesinin hayata geçirilmesi adına
çok önemli bir merkez. Bir insan kendini
verip, bir işe soyunursa burada destek gö­
rüyor. Önemli olan düzeyli tiyatro proje­
lerinin tasarlanması. Kukla da bunlardan
biriydi. Gölge oyunu ve kukla tiyatrosu bi­
zim tiyatro kültürümüzde çok önemli bir
yeri olan, ancak günümüzde önemini yi­
tirmiş gibi gözüken bir zenginlik. Fransız
ve Türk sanatçıların birlikte çalışması bu
geleneksel sanata farklı bir bakış açısı ge­
tiriyor mu? Sanatçılar kendi çalıştıkları
alanlarda birçok geleneği yaşatırlar. Uzun
yıllar yurtdışında kaldığım için oradaki
değerlerin nasıl saklı tutulduğunu çok ya­
kından görme fırsatım oldu. Bu belki de
benim kendi alanım olan tiyatroda belli de­
ğerlere daha fazla sarılmamı getirdi. Işıl’ın
İzmit Seka Sahnesi’nde uygulamaya baş­
ladığı “Çağdaş Türk Tiyatrosu ve Yeııi Ya­
zarlar” projesi de, bizim burada kukla
atölyesi açarak, kukla ve gölge oyunları sah­
nelememiz de aynı kaygılar doğrultusun­
da düşünülmüş ve bahsettiğim değerleri
saklama amacında olan projeler. Peki, ne­
den Fransız sanatçılarla çalışıyoruz? Ve
Fransız sanatçılar neden buraya geliyor­
lar? Jean Pierre ve Karina kendi alanların­
da Fransa’nın en iyileri. Biz bu işi en iyi­
lerle yapmak istiyoruz da ondan. Mükem­
meli arama kaygımız var. Biz Karagöz’ü
oynatırken kandil ışığı kullanmıyoruz, tek­
noloji kullanarak, istenen anlatım için en
iyi ışığı bulmaya çalışıyoruz. Aslında bir
yandan da bir gölge oyununda neler yapı­
labileceğini araştırıyoruz. Tiyatro kavga­
sı bir bütündür. Her ülkede ayrı ve farklı
olabilir, ancak kavga aynı kavgadır. Ala­
nın her karışma tiyatro adına sahip çıkmak
gerek.
J. P.C .-Benim ilgim yeniye yöneliktir.
Geleneği ve geçmişi kullanarak yeniyi
ararım. Aynı zamanda da beni zorlayacak
işlere ilgi duyarım. Geleneksel bir gölge
tiyatrosunun ya da işin köklerini araştır­
manın peşinde değilim. İzmit’te de çalı­
şırken, aynı şeyi düşünüyorum. Önemli
olan, plastik ve görsel anlamdan farklı
özellikleri birarada kullanarak, buraya ve
bize dair bir yeniyi ortaya çıkarmak. Bu
birkaç geleneği bir arada kullanma anla­
mına bile gelmiyor. Tabii bir Türk sanat­
çının, Türk tekniğini kullanarak bir Türk
hikâyesi anlatması olağan gelebilir. Benim
için de olağan., ancak aynı zamanda ye­
ni.
K. C. - Neredeyse bir aydır tiyatroda
yaşıyorum; “Kuvayi Milliye Destam"nın
dekor, aksesuar ve kuklaların tasarımıyla
ilgilendim. Buradaki oyuncular hepsi be­
nim çocuklarım oldu. Buraya onlar için ge­
lir olduın.
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5
1 8 6 8 3 0 0 6
*
Download