BİLGİ DAMLASI DERGİSİ (GÖNÜLLERDEN SÜZÜLÜP GELEN BİLGİ DAMLACIKLARINI OKUYARAK BİR SEVGİ OKYANUSU MEYDANA GETİRELİM) KAYSERİ-MELİKGAZİ MAYIS-2O1O 2010 – MAYIS SAYI: 1 ĠSTĠKLÂL MARġI Korkma, sönmez bu Ģafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu Ģiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaĢadım, hür yaĢarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmıĢ? ġaĢarım! KükremiĢ sel gibiyim, bendimi çiğner, aĢarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taĢarım. Garbın âfâkını sarmıĢsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek diĢi kalmıĢ canavar? ArkadaĢ, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! DüĢün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen Ģehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? ġühedâ fıĢkıracak toprağı sıksan, Ģühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden Ġlahî, Ģudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâmahrem eli! Bu ezanlar-ki Ģehâdetleri dinin temeli, Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder varsa taĢım. Her cerîhamdan, Ġlâhî, boĢanıp kanlı yaĢım; FıĢkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'Ģım; O zaman yükselerek arĢa değer belki baĢım! Dalgalan sen de Ģafaklar gibi ey Ģanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaĢamıĢ, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl! MEHMET AKĠF ERSOY GENÇLĠĞE HĠTABE Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. Ġstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düĢersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve Ģerâitini düĢünmeyeceksin! Bu imkân ve Ģerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. Ġstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düĢmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiĢ bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiĢ, bütün tersanelerine girilmiĢ, bütün orduları dağıtılmıĢ ve memleketin her köĢesi bilfiil iĢgal edilmiĢ olabilir. Bütün bu Ģerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, Ģahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düĢmüĢ olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! ĠĢte, bu ahval ve Ģerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK 20 Ekim 1927 BAŞLARKEN İlkler her zaman zordur. Çünkü yaşanmış bir tecrübe yoktur. Hazır bir ekip, karşılaştırma yapabileceğiniz bir örnek, bir bilgi arşiviniz yoktur. Okul dergimizi çıkarmaya karar verdiğimiz zaman bunu biliyorduk. Fakat İlklerin çok önemli , hatırlanır ve zihinlerde kalıcı olduğunu da biliyorduk. Ayrıca bir şeye nasıl başlanırsa öyle gideceğini, ilklerin her zaman bir imaj oluşturduğunu , bu durumun getirdiği zorlukları ve yüklediği sorumlulukları da biliyorduk. Bütün bu duygularla yola çıktık . Hemen ekibimizi kurduk, konu başlıklarına göre gruplar oluşturduk. Hızla dokümanları toplamaya başladık. Verileri bir klasörde ve , digital ortamda topladık. Bunları ayrıştırdık ve dergimiz içerik olarak şekillenmeye başladı. Dergimize isim bulmak için beyin fırtınası yaptık. Nihayet bilgi damlalarımız birikti , dergimizin havuzunu doldurdu ve mutlu sona ulaştık. Dergimizin çıkarılmasında emeğini esirgemeyen 8-A Sınıfı Öğrencisi Durna Ülkü TAŞÇI ve tüm dergi ekibine teşekkür ederim. Başta okul dergisi çıkarılması projesini başlatan Okul kurucu Müdürümüz Tuncay DEMİR olmak üzere , Okul Müdürümüz Mehmet ÖZBEK’e, dergimizin basılması konusundaki gayret ve katkıları için Müdür Yardımcımız Ahmet KUCUR’a, öğretmenlerimiz Ercan TEKİN ve Kerim ŞENER’e, yazılarımızın bir kısmını yazmada yardımcı olan okul memuremiz Havva DEMİR’e ek olarak katkısı olan tüm öğretmen ve öğrencilerimize teşekkürü bir borç bilirim . Eksiklerimizi ve hatalarımızı hoş karşılayacağınızı umuyorum. SAYGILARIMLA…… TALİP ORHAN SAHİBİ: Hasan Polatkan İlköğretim Okulu adına Okul Müdürü MEHMET ÖZBEK GENEL YAYIN YÖNETMENİ TALİP ORHAN EDİTÖR-MİZANPAJ TALİP ORHAN YAYIN KURULU DURNA ÜLKÜ TAŞÇI KADER ÖNGÜL GAMZE ARSLAN ELİF BEYZA EKER HANDAN HANIM ÖRSKAYA İNCELEME KURULU TALİP ORHAN AYTEKİN ŞAHİN NESRİN EFE BASKI KARDEŞLER OFSET MATBAA TEL : 0.352. 331 61 ADRES: Demokrasi Mah. Evim Küme Evler No: 6 Melikgazi /Kayseri Tel-Faks: 0 352 248 03 23 BİZE ULAŞMAK İÇİN http://hasanpolatkanio.meb.k12.tr [email protected] DERGİ EKİBİMİZ RÖPORTAJ Ülkü TAŞÇI Aslıhan BULUT Gamze ARSLAN İNGİLİZCE H.Hanım ÖRSKAYA H.Ayşegül KOÇ Rumeysa KARAGÖZ MİZAH ve EĞLENCE Kader ÖNGÜL Merve Nur ÇELİK Kübra BEYAZIT İLGİNÇ BİLGİLER Zeynep CANER Zeynep DAĞDELEN Rüveyda ÖZDEMİR Beyza KARAOĞLU ŞİİR H.Ayşegül KOÇ Zeynep CANER MAYIS 2010 YIL:1 SAYI:1 GÜNCEL HABERLER Elif Beyza EKER HİKAYE Salih Sungur ÇELİK Fuat TÖRE DUVAR YAZILARI Zeynep DAĞDELEN Zeynep CANER BULMACA Furkan ÇAKMAK Oğuzhan ÇINAR Ülgen Yağmur ÖZÜAK BAŞARI MOTİVASYON Melike AKÇAKAYA Ayşe GÜNER Burcu YAR HAYAT, SAĞLIK Zeynep Beyza YETİŞEN Zehra Tuğçe ÖNCÜL FOTOĞRAF İlhami KARACA Samet NAZLIOĞLU BAŞYAZI OKUL-AĠLE-ÇEVRE Ġġ BĠRLĠĞĠNĠN EĞĠTĠMDEKĠ YERĠ VE ÖNEMĠ Okul sosyal bir örgüttür. Girdisi ve çıktısı insandır. Girdiyi çevreden alır, belirli bir eğitim sürecinden sonra ürünü tekrar çevreye verir. Bu yüzden çevreyle sıkı bir ilişki içindedir. Bu iş birliğinin tam olarak gerçekleştiği örgütlerde örgüt amacına ulaşır, gerçekleşmeyen örgütlerde ise eğitim örgütü tam olarak amacına ulaşamaz, sorunlar ortaya çıkar. Zorunlu eğitim günümüzde geçmişe oranla daha uzun bir zamanı kapsamakla birlikte, çocuğun okulda geçirdiği zaman ailesi ve çevresiyle geçirdiği zamana göre daha kısa olduğundan okul öğrenmelerinin aile çevresinde de desteklenmesi gereklidir. Öğrencilerin okul başarılarını artırmak hem ailelerin hem de okulun ortak sorunudur. Okul hayatın içinde, hayat için ve hayatla beraber teşkilatlanmak ve faaliyette bulunmak zorundadır. Unutmamak gerekir ki, her okul çevresinden etkilenmek ve çevresini etkilemek gibi iki görevi beraber yapmak durumundadır. Okullarda yapılan eğitimin başarılı olması ve amaçlarına ulaşabilmesi için öğrencinin ailesinin ilgi ve yardımına ihtiyaç vardır. Okul, eğitim sistemimizde eğitimin üretildiği yerdir. Okul eğitim örgütünün halkla yüz yüze gelinen kapısıdır. Okulun sorunları toplumu, toplumun sorunları da okulu daha doğdukları anda etkiler. Her sistem, bir çevre içinde yaşar. Sistem, çevresi elverişli ise yaşayabilir. Çevre, sisteme ne denli gerekli girdileri sağlayabiliyorsa o denli elverişlidir. Her sistemin bir genel bir de özel çevresi vardır. Okulun genel çevresi, içinde yaşadığı toplumdur. Toplumun kültürel yapısı, siyasal düzeni, yönetsel birimleri, ekonomik yapısı, toplumsal değişim ve eğilimleri, kaynakları, yasal düzenlemeleri, bilimsel ve teknolojik gelişmişliği gibi pek çok değişken dolaylı ve dolaysız olarak okulu etkilerler. Okulun özel çevresi ise girdilerini aldığı, mezunlarını saldığı, etkilendiği ve etkilediği öbür örgütlerdir. Bunlar üst eğitim örgütleri, öbür okullar, toplum, aileler, örgütler ve benzerleridir. Okul, bunlara girdisi ve çıktısı ile bağlı olduğundan, bunlar olmadan ne var olabilir ne de yaşayabilir. Okul-çevre ilişkisini sağlayan aracı kurumlar olan okul-aile birliği, ve okul yönetiminin düzenli ve uyumlu çalışması gerekmektedir. Türk eğitim sisteminde; eğitim-öğretimin niteliğini önemli ölçüde düşürücü etkenlerden biri çocuğun hayata hazırlanmasında birinci derecede role ve öneme sahip iki unsur olan okul ile aile arasında iş birliğinin yeterince kurulamayışıdır.Okul-aile birlikleri örgütlenmiş değillerdir. Veli görüşme günleri dışında, velilerle örgütlü bir koordinasyon söz konusu değildir. Öğrenci başarısının okulların yapısı veya sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aileokul iş birliği ile arttığı yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Ancak, öğrenme ve davranış sorunları olan öğrenciler ailelerinin öğretmenlerle yaptıkları görüşmelerin öğrencilerin okul-içi ve okul-dışı faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin eğitime verdiği önem ile ilişkilidir. Aile-okul iş birliğinin iki avantajı vardır: Birincisi, ailenin okula ve öğrenciye gösterdiği ilgi, motivasyonu sağlar. İkincisi ise, okulun yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan aileler çocuklarını daha iyi yönlendirebilirler. Mehmet ÖZBEK Hasan Polatkan Ġlköğretim Okulu Müdürü 1 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU OKULUMUZ Müdür Yrd. 2 Memur 1 Yard.Görevl 1 HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU Öğret e 22 Derslik 9 Öğre ci 805 Projeksiyon Tü Sı ıflar Kütüpha e var BİLGİ DAMLASI 2 PERSONELİMİZ İDARİ KADROMUZ BEKİR TURHAN MÜDÜR YARDIMCISI 3 BİLGİ DAMLASI MEHMET ÖZBEK OKUL MÜDÜRÜ AHMET KUCUR MÜDÜR YARDIMCISI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU PERSONELİMİZ HAVVA DEMİR Okul Vhkı Memuresi HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU ORHAN SİNAN Yardımcı Hizmetli BİLGİ DAMLASI 4 VİZYONUMUZ-MİSYONUMUZ 5 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU ETKİNLİKLERİMİZ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 6 ETKİNLİKLERİMİZ 7 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU ETKİNLİKLERİMİZ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 8 BİYOGRAFİ HASAN POLATKAN Hasan Polatkan Türk siyaset ve devlet adamı.1915 yılında EskiĢehir’de doğdu. Ġlk ve orta öğrenimini EskiĢehir’de tamamladı. 1936’da Ankara Siyasal Bilgiler Okulunu (bugün Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirip Ziraat Bankasında müfettiĢ yardımcısı olarak göreve baĢladı. 1939’da-müfettiĢ-oldu. 21 Temmuz 1946’da Demokrat Partiden EskiĢehir milletvekili seçilerek meclise girdi. 14 Mayıs 1950’de ikinci defa milletvekili seçildi ve Adnan Menderes’in 22 Mayıs’ta kurduğu hükümette ÇalıĢma Bakanı olarak görev aldı. 14 Aralık’ta Maliye Bakanlığına getirildi. Daha sonra kurulan dört Menderes hükümetinde de 10 yıl boyunca bu görevini sürdürdü. 27 Mayıs 1960 Ġhtilâli’nden sonra Kütahya’da tutuklandı. CumhurbaĢkanı Celal Bayar, BaĢbakan Adnan Menderes, öteki hükümet üyeleri ve DP milletvekilleriyle birlikte yargılandı ve idamına karar verilerek 16 Eylül 1961’de infaz yerine getirildi. Adnan Menderes ve Fatin RüĢtü Zorlu ile beraber Ġmralı Adası’na defnedilen naaĢı, hükümetin çıkardığı bir kanunla itibarları iade edilerek 17 Eylül 1990’da Ġstanbul Topkapı’da yaptırılan Anıtmezar’a devlet töreniyle nakledildi. KADİR HAS 1921 Yılında Nuri-Zekiye HASOĞLU'nun evladı olarak Kayseri'de doğdu. 1942 yılında Boğaziçi Lisesi'nden mezun oldu. Kayseri'nin tanınmıĢ ailesi ve eĢrafından olan Mehmet-ġehime Germirli'nin kızı Rezzan Hasoğlu ile 1942 yılında evlendi. Babası Nuri HASOĞLU, yorulma bilmez çalıĢkanlığı, azmi ve dirayeti ile, Adana'da yoktan baĢlayıp kurduğu birçok fabrika ve ticari kuruluĢlarla ülkenin sayılı zenginleri ve AKBANK'ın kurucuları arasında yer aldı . BaĢta otomotiv sanayisine yönelik iĢler olmak üzere, dürüstlüğü, azmi ve güvenilir kiĢiliği ile, Ġstanbul'da yine sayılı ve varlıklı iĢ adamları arasında yer aldı. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU Mercedes Otobüs ve Kamyon Fabrikasını kurdu ve bu kuruluĢun uzun yıllar Yönetim Kurulu BaĢkanlığı ve üyeliği görevini yürüttü. Ülkemizde ilk olarak Coca-Cola Fabrikasını kurdu. Koç ailesi ile Bursa'da "Karsan" adıyla Peugeot marka minibüs fabrikasının ortakları arasında yer aldı. Fransızların meĢhur Michelin Lastikleri'nin Türkiye distribütörlüğünü üstlendi. Ayrıca, benzeri çeĢitli ticari kuruluĢları gerçekleĢtirdi. Kadir HASOĞLU, Sabancı Ailesi'nden sonra Akbank'ın en büyük kurucu hissesine sahiptir. Kadir HASOĞLU, dirayetli yönetimi sayesinde kurduğu ve geliĢtirdiği ticari kuruluĢların hepsinde, hiçbir ihtilafa düĢmeden büyük bir baĢarı sağladı ve her iĢten alnının akı ile çıktı. Kadir HASOĞLU'na, eğitime ve öğretime verdiği önemli katkılarla, gelecek nesillerin en iyi Ģart ve ortamlarda yetiĢmesi için gösterdiği çaba ve gayretlerden dolayı, Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi Senatosunca 16 Nisan 1998 tarihli toplantısında alınan kararla 1 Haziran 1998 tarihinde Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Yönetimi-Planlaması ve Ekonomisi alanında Onursal Doktora Payesi, ayrıca Marmara Üniversitesi Senatosunca 8 Temmuz 1997 tarihli toplantısında alınan kararla 30 Haziran 1998 tarihinde Atatürk Eğitim Fakültesi’nin Türk eğitimine yaptığı maddi ve manevi katkılardan dolayı kendisine Fahri Doktorluk Payesi verilmiĢtir. Kadir HASOĞLU ve Rezzan HASOĞLU, 1991 yılında kurdukları "Türk Eğitimine Özgü Kadir HAS Vakfı-HASVAK" ile baĢta eğitim ve sağlık olmak üzere, ülke kalkınmasına yönelik çok önemli hayır iĢlerine yöneldikleri gibi ayrıca, vasiyetleri gereği tüm servetlerini adı geçen vakfa bağıĢladılar. Diğer bir deyimle, ülkesinden kazandıklarını yine ülkesine vermenin en büyük onur ve vefa borcu olduğuna inanmaktadırlar. Kendi adı ile kurulmuĢ bulunan Kadir Has Üniversitesi’nin eğitimine baĢlayıp geliĢmesini görmek en büyük tutkusu idi. Kadir Has, 23 Mart 2007 tarihinde Ġstanbul'da vefat etti. BİLGİ DAMLASI 10 RÖPORTAJ OKUL KURUCU MÜDÜRÜMÜZ TUNCAY DEMİR’LE RÖPORTAJ ( OCAK AYI) Röportajı Yapanlar: Durna Ülkü Taşçı : (8/A Sınıfı) Gamze Arslan : (8/A Sınıfı) Aslıhan Bulut : (7/B Sınıfı) -Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız? -Yozgat-Yerköy doğumlu olup evli 2 kız çocuğu babasıyım. 1998 yılında Coğrafya/Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak Melikgazi-Nuri Has İlköğretim Okulu’nda göreve başladım. 2005 yılında sınavla müdür yardımcısı olarak atandım. 2007-2008 eğitim-öğretim yılı başında Hasan Polatkan İlköğretim Okulu’nda kurucu müdür olarak görevlendirildim. Şu an okul müdürü olarak görevime devam etmekteyim. -Okulumuzun kurucu müdürü olarak , okulumuzun ilk açılışında karşılaştığınız zorluklar hakkında bilgi verir misiniz? -TOKİ bölgesinde o dönemde 3000 kadar konut teslim edilmiş olup, eğitim-öğretim faaliyetine başlayan tek okul 9 derslikli Hasan Polatkan İlköğretim Okulu idi. O yıl eğitim-öğretim anasınıfları ve 1. Sınıflar için 3 Eylül 2007 tarihinde başlamışken, ben 5 Eylül tarihi itibariyle göreve başladım. Bu süreçte TOKİ alt yapısı tam anlamıyla hazır değildi ve bizlerin yapması gereken çok iş vardı. Hem eğitim-öğretimi bir an önce başlatacaksın hem de okulu fiziki olarak hazırlayacaksın. O dönemi yaşayanlar bilir, TOKİ de telefon ve internet hizmeti başlamadığı gibi aynı zamanda Türk Telekom işçileri de grev eylemi içerisindeydiler. 11 BİLGİ DAMLASI Bütün bunlar Tuncay Demir için stresli, tempolu, yorucu günlerin ve uykusuz gecelerin habercisi idi. Bu arada unutmadan söyleyeyim okulumuzun ruhsat problemi nedeniyle de 40 gün kadar da elektriksiz çalıştık. İşte bütün bu olumsuzluklara rağmen ben ve öğretmen arkadaşlarım -öğretmen arkadaşlarım diyorum dikkat edin çünkü müdür yardımcılarımız ilk bir ay sürecinde yoktu. Hiç umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmadan dayanışma ve heyecanla çalışmaya devam ettik. İlk iki gün içerisinde öğrenci sıra takımlarını, tahtaları ve öğrenciler için öncelikli malzemelerimizi İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzden temin ettik ve geceleri jeneratörle tahtaların montajını yaparak, sıralarımızı yerleştirerek okulun tam anlamıyla eğitim öğretime geçeceği 10 Eylül tarihine sınıflarımızı hazır hale getirdik. Bu arada öğretmenlerimizi göreve başlatırken, öğrencilerin geçici kayıtlarını da birkaç öğretmenimizin desteğiyle almaya devam ediyoruz. Elektrik olmadığı için el zili kullanıyor, okulla ilgili iş ve işlemleri , yazışmaları İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden yaparken, öğrenci nakillerini ise geceleri e-okuldan evde almaya devam ediyorum. 10 Eylül de 230 öğrenci ile eğitim-öğretime başladık, dönem sonunu 980 öğrenciyle tamamladık. Neyse bu sorunuzu fazla uzattım, ama o günleri en ince ayrıntısına kadar unutmak mümkün mü! Ama yaşadığım o süreç şimdi aklıma geldikçe o temponun hazzını yaşayarak, “biz neymişiz?’’ demek geliyor içimden. -Okulumuz hakkında bilgi verir misiniz? -Okulumuz biri anasınıfı olmak üzere 10 derslikli bir okul olup Fen ve Teknoloji sınıfı ile Teknoloji Tasarım sınıflarına da faal olarak sahip durumdadır. Okulumuz kadro itibariyle 2 müdür yardımcısı, 10 branş öğretmeni, 11 sınıf öğretmeni, 1 anasınıfı öğretmeni, 1 memur olmak üzere okul müdürü ile birlikte 26 kadrolu personel, 3’ü anasınıfı olmak üzere 5 ücretli öğretmen, 3 yardımcı personelden oluşmaktadır. Bütün sınıflarımız internet ağında olup görsel ve sesli sunu yapılabilecek donanıma sahip durumdadır. -Veli profiliniz nasıldır? -Veli profilimiz meslekleri itibariyle; Öğretmen ( %8.7 ), Polis memuru( %58 ), İşçi( %20 ), Emekli( %6.3 ) , Esnaf( %4.9 ), Diğer(%2,1) şeklindedir. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU -Okulumuz çok temiz bir okul bunu nasıl başardınız? -Bu hususta, kendi çocuklarımın nasıl bir eğitimöğretim ortamında bulunmasını istiyorsam o doğrultuda çalışmalarımı başlattım. İlk önce temizlik kültürünü tüm kuruma yerleştirmeye çalıştım. Bu doğrultuda temizliğin ana merkezi olarak tuvaletleri gördük ve buralarda tam anlamıyla hijyen ortamı oluşturmaya çalıştık. Her teneffüs sonrası dezenfekte yaptırdık, köpük el sabunları sistemini getirdik ve hafta sonları mutlaka geniş kapsamlı temizliklerini yaptırdık ve personelimizi bu yönde bilinçlendirdik. Rutin olarak her teneffüs sonrası koridorların temizliği ve akşamları sınıfların temizliği yapıldı. Öğrencilerimize çöp kovalarını, geri dönüşüm kutularını kullanmaları yönünde tüm personelle birlikte duyarlılık göstererek çalıştık. Bütün bu çalışmalarla birlikte velilerimizin güvenini kazanıp, övgüsünü aldık. -Eğitim öğretim faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz? -Okulumuzun ilk açıldığı yıldan itibaren Melikgazi Halk Eğitim Merkezi ile işbirliğine giderek 4.,5.,6.,7. ve 8. sınıflara yönelik olarak SBS’ye hazırlık ve yetiştirme kurslarını en iyi materyallerle destekleyerek açtık. Öğrencilerimizi zararlı alışkanlıklardan korumak, boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmelerini sağlamak amacıyla Sosyal etkinliklerin sayısını fazlalaştırdık. Sportif faaliyetlere yönelik futbol ve satranç egzersiz çalışmaları, sanatsal faaliyetlere yönelik tiyatro, şiir ve resim egzersiz çalışmaları yürütülmektedir. Sosyal kulüplerimiz toplum hizmetleri açısından huzurevi ziyareti, ağaç dikme şenlikleri, sigara ve alkol zararlarına yönelik seminerler gibi faaliyetleri de yürütmektedirler. -Okulumuzun başarı durumu hakkında bilgi verir misiniz? -Okulumuz yeni bir okul olmasına rağmen kısa sürede başarıyı yakaladı. Söze ihtiyaç yok bunu rakamlar en güzel şekilde İfade etmektedir. Okulumuz 2008 OKS’de ilimizde 336 okul arasında 35., devlet okulları arasında 25. olmuş, 2009 SBS’de 350 okul arasında 26. devlet okulları arasında 15., Melikgazi İlçesi’nde tüm okullar arasında 11. devlet okulları arasında 5. olmuştur. Bizim hedefimiz akademik başarı yanında sportif, kültürel, sosyal faaliyetler alanlarında da başarıyı yakalamaktır. HASAN POLATKANİLK ÖĞRETİM OKULU -Bu başarıyı nelere bağlıyorsunuz? -Bu başarının temelinde okulumuzda ekip ruhunu oluşturmamız yatmaktadır. Futbol tabiriyle biz tam bir takım oluşturduk. Bununla birlikte öğrenci ve velilerin motivasyonuna yönelik çalışmalarda bulunduk. Ben bütün veli toplantılarında şu örneği vermişimdir: “Eğitim üç ayaklı bir tabure gibidir. Bunlar okulöğrenci-veli ve çevre. Bu ayaklardan hangisinde sıkıntı olursa olsun hedeflenen sonucun alınamayacağı, başarı ve başarısızlıkta bütün bu faktörlerin etkili olacağı yönünde görüşlerimi sürekli yeniledim. Velilere öğrencilerimizin aldıkları karnelerin kendilerine ait olduğunu sürekli vurguladım.” Bunlar başarının sosyal ve psikolojik boyutları. Olayın diğer boyutu ise okulun her türlü donanım ve materyallerle donatılması, öğretmenlerimize her türlü alt yapının hazırlanması, hijyen noktasında ferah bir okul ortamının oluşturulması noktasında üzerimize düşen görevi tüm personelim ve okul-aile birliği ile birlikte en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalıştık. SBS’ye hazırlık ve yetiştirme kurslarını sıkı tutarak ve en iyi materyallerle destekleyerek açtık. Bu kursların verimliliği noktasında velilerimizi ve öğrencilerimizi bilgilendirdik. Bunun sonuçlarını da dershaneye giden öğrencilerin oranının %12 olması şeklinde gördük. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim; branş öğretmenlerimiz öğleden sonra belirlenen saatlerde fedakarca 2. kademe öğrencilerine yönelik ev ziyaretlerinde bulunarak motivasyon sağlamada ve sorunların çözümünde bire bir çalışmalarda bulundular. Bu çalışmalarından dolayı öğretmenlerimize tekrar teşekkür ediyorum. -Nasıl Bir okul oluşturmayı hedeflediniz? -Bu sorunuza şöyle cevap vereyim. “Tuncay DEMİR, sen bir müdür olarak değil de bir veli olarak çocuğunun nasıl bir okulda okumasını isterdin?” şeklinde kendime sık sık sorarım..Bu işe başladığımızda okulun ilk töreninde velilerimize, öğrencilerimize ve personelimize şu hedefi koyduk: Kayseri’de başarı açısından özel okullar dahil ilk 10 içerisinde yer almaktı. Melikgazi İlçesi’nde bu hedefimizi yakaladık. Şimdi sıra Kayseri’de. Qkulumuzun bu kurum kültürüyle “biz başarıya alıştık” sloganıyla adını hep duyuracağına inanıyorum. -Çok teşekkür ederiz. -Ben teşekkür eder, başarılarımızın devamını dilerim. BİLGİ DAMLASI 12 ZEKA DAMLALARI SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:Patlıcanın içerdiği nikotinin bitkilere olumsuz etki yaptığını kontrollü deney süresince tespit ettik.Bu çalışmamızın sigara kullanan insanları bir kere daha düşünmeye sevk etmesini umut ediyoruz. PATLICANDAKİ NİKOTİNİN BİTKİLERE ETKİSİNİN İNCELENMESİ PROJENİN AMACI:Bilinen en zehirli bitki familyasından (Solanaceae) olan patlıcandaki nikotinin Kalanchoe bitkisine etkisinin kontrollü deneyle gözlenmesi. PROJENİN HEDEFLERİ: 1)Patlıcandaki nikotinin bitkilere etkisinden yola çıkarak sigaranın bitkiler ve tüm canlılara etkisi hakkında insanları düşünmeye sevk etmek,bilinç oluşturmak. 2)Fazla patlıcan tüketimi sigara etkisi yapabilir mi? GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER: Patlıcanı yumuşayana kadar haşladık.iyice kendini salınca suyunu süzdük.kalan patlıcanları da sıkarak özünün suya geçmesini sağladık.birbirinin aynı iki saksıda kalanchoe bitkilerinin birini patlıcan suyuyla, diğerini çeşme suyuyla düzenli olarak suladık. KULLANILAN YÖNTEMLER:Kontrollü deney yaptık.Deney süresince karşılaştırma yapabilmek için bitkileri fotoğrafladık. ULAŞILAN SONUÇLAR:Patlıcan suyuyla beslediğimiz bitkinin yaprakları kurumaya başladı, çeşme suyuyla beslediğimiz bitki ilk günkü görüntüsünü korudu. İLGİLİ KAYNAK TARAMASI:İnternette yaptığımız araştırmalarda bizim çalışmaya en yakın olarak nikotinden yapılan böcek ilaçları ve sigara bıraktırma suyu vardı.Bizim deneyimizde yapılmamıştı. PROJE TAKVİMİ: 20-30 ekim:Proje için fikir alışverişi yapılması. 1-10 kasım:Proje konusunun belirlenmesi 10-20 kasım:Malzeme tespiti ve temini 21kasım-15 ocak:Deney süreci 15 ocak:deneyin sonuçlanması. PROJE BÜTÇESİ:2kg. patlıcan x 2 TL=4TL. 2 saksı bitki x 7 TL=14 TL. DESTEK ALINAN KİŞİ VE KURUMLAR:Bitki seçiminde ve patlıcan suyu hazırlanmasında öğrencimizin bitkilere meraklı annesinden destek aldık. PROJENİN ÖZETİ:Patlıcandaki nikotinin dolayısıyla sigaranın bitkilere ve canlılara etkisi ile ilgili deney yaptık ve bu konuda bilinç oluşturmak istedik.Kalanchoe bitkisinden özdeş iki saksı hazırlayıp birini patlıcan suyuyla, diğerini çeşme suyuyla yaklaşık 2 ay suladık.Ve sonuçta patlıcan suyuyla suladığımız bitkinin yapraklarının solduğunu, kuruduğunu gördük. ELİF KÜBRA AKÇA 8-B SINIFI ELİF KÜBRA AKÇA 8-B SINIFI NO: 68 TÜRKÇE MATEMATİK FEN BİLGİSİ SOSYAL BİLG. YABANCI DİL. D 19 14 16 16 11 Y 0 1 1 0 2 B 0 1 0 0 0 2008 SBS PUANI: 482,845 13 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU GÖNÜLDEN DAMLALAR Anılar Di’li geçmiş zamanların raflarında Tozlu bir biblodur anılar, Unutulmaya mahkum edilmiş. Bazen içli bir ah çekişle Alınır tozlar, Bazen dost sohbetlerinde Özenle indirilir yerinden Köpüklü kahve eşliğinde Acı bir tebessümle silinir. Taşınır zamanın geçmişinden Şimdiki zamanlara. Yıkanır birkaç damla gözyaşıyla, Kutsar gibi dokunup can evine, Keşkelerle kaldırılır yerine. Yine geniş zamanlara kalır pişmanlıklar Acılar yine yüreğin en can alıcı yerinde Çekilir gözyaşları kaynağına Fincanın dibindeki telveye kalır Mutluluğu aramak Üç vakte kadar gelecek Üç vakte kadar... Mehtap KEKLİK Kan Damladı Gölgeme Gözlerimin izdüşümünde Kırılan hayallerin sessiz akan gözyaşları Bir mayıs ikindisinde çekildi kaynağına. Zaman, imbiğinden süzerken hüznü Bir damla kan damladı Yerlerde sürünen gölgeme. Gölgemin en uzun anıydı. Geçmişin derinliklerinden bakarken hüznüme Bozkır kızının elindeki kekik kokusu Ve güneş kavruğu teninin solgunluğunda Geleceğe dokundum. Zaman saçlarıma, Bulut gözlerime dokundu. Islak kirpikler arasından izledim Gölgemin kısaldığını. Soğuk toprağını avuçladım gölgemin Toprak kokusu, kekik kokusu Şimdi avuçlarımda Mezar taşı suskunluğunda. Mehtap KEKLİK Mehtap KEKLİK 2004 yılında “GÖZLERİNE GÖM BENİ " ADLI ŞİİR KİTABININI ÇIKARMIŞTIR. Şiirlerine http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=49240 Web adresinden ulaşabilirsiniz. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU Annenin Gözyaşları Bir damla gözyaşıdır hüzünden miras kalan. Bazen de mutluluktur kirpiklerin ucundan düşen damlanın sebebi. Bazen özlem, bazen sitemle düşer yanaklarımıza. Sebebi ne olursa olsun duygunun öz suyudur gözyaşı. Bebekte farklı, çocukta farklı, kadında ve erkekte daha farklıdır. Ama anaların gözünden bambaşka süzülür yanaklara. Sımsıcaktır ananın gözyaşları.Yüreğinin yangınlarında kaynamıştır. Yeraltı suları gibi temizdir, saftır. Ananın kırık kalbinin çatlaklarından süzülerek gelir göz pınarlarına. Yüreğinin çatlaklarından fışkırırken önce acıların süzgecinden geçer, sonra merhamet havuzunda dinlenir. Şefkat yatağından akıp gelirken cefa kayalıklarını aşındırır. Vefa çağlayanından dökülerek, sevgi vadisinde yoluna devam eder. Annenin gözleri umuttur. Umutla damlar, yılların çilesini çizgilerinde saklayan yanaklara. Bu yüzden susar, anne ağlayınca cümle alem. Ananın gözyaşını görünce utanır tüm gözyaşları ve çekilir kaynağına. Kıskanır çağlayanlar öyle coşkun çağlayamadıkları için. Irmaklar imrenir bir damlası da benim bağrımdan akıp gitse diye. Hasretle bekleyedursun denizler, toprak kurur, kavrulur özleminden. Rüzgar daha bir narin eser ananın yanaklarında gözyaşını öperken. Dağlar dayanamaz ananın ağıdına da bir kara duman çöküverir doruklarına. Bulutlar nem kapmak için yarışır gökte birbiriyle. Ah! Ana bu, verir mi evladı dururken başkasına? Düşürür, ya bağrına bastığı yavrunun saçlarına, ya da cennette O'nu bekleyen kuzusunun toprağına. Mehtap KEKLİK 3/A SINIFI ÖĞRETMENİ BİLGİ DAMLASI 14 Anlaşılmayan derler de 1.2. ve 3.sınıfın derleri. Sanki üniversiteye hazırlık yapıyoruz. Çalıştırırken bekçilik değil de Anlaşılmayanları anlatarak, yanlışları tespit ederek çocuğumuzla birlikte ders çalışsak hatalarımızı rahatlıkla tespit edebileceğiz. Diyorum ya kendini tanımıyor insan, başkalarının özelliklerini tanır mı? Yönlendirdiği yol her zaman çıkmaz yoldur. Biz çocuğumuzu kendi zamanımıza göre mi yoksa onların yaşayacağı zamana göre mi yetiştireceğiz? ÇOCUK VE İLETİŞİM Hep şikâyetçi oluruz ben çocukluğumda şunu olmak, şunu yapmak isterdim. Ah Ah!Çocukluğumu yaşayamadım. Annem, babam beni kendi hayallerindeki meslekler doğrultusunda yetiştirmek istedi. Sonunda ne onun istediğini olabildim, ne de kendimin istediğini olabildim. Neden mi? Bir kaba iki farklı ayran sığmıyor da onun için. Hayatımızda o kadar çeşitli kitaplar okuruz ki tanımadığımız bilim adamı, felsefeci, sosyoloji…vb. kalmaz.Bunları hep ilim adına tanırız.Peki ya biz! Biz kendimizi tanıyor muyuz? İşte ben toplum önünde konuşamam, şarkı söyleyemem, utanırım, sıkılırım… Hep aynı terennümler; oysa insan okuduğu ilmin ışığında önce kendini tanımaya çalışmalıdır. Kendini ve özelliklerini tanımayan bir insan başkalarını nasıl tanır? Böyle olunca da nice çocukluk dönemleri boşuna harcanıp gidiyor. Bizler çocuklarımızı önce çok iyi tanımalıyız, onların yeteneklerini keşfetmeli, hayallerine inebilmesini bilmeliyiz. Çoğu zaman veliler gelir, hocam benim çocuğum bolca resim yapıyor,derslerine hiç çalışmıyor; oysa ben onun için saçımı süpürge ediyorum, okusun da doktor olsun diye. Hocam benim çocuğum akşama kadar top oynuyor. Benim çocuğum güzel okuyup yazıyor ama matematikten başarısız. Hocam bizim zamanımızda böyle dersler yoktu ben hiçbir şey anlamıyorum. Şikâyetler hep aynı sıralanıp gidiyor. 15 BİLGİ DAMLASI Hz. Ali’nin Bir sözü vardır: Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı zamana göre yetiştiriniz. Ne kadar güzel söylenmiş bir söz, sanki geçmişten günümüze ve de geleceğe sesleniyor. Bu gün kuşak çatışması dediğimiz sorunlarımıza sesleniyor adeta haykırıyor, ben sorunlarınızın ilacıyım, diyor. Kulakları çınlasın sevgili tiyatro ustası Levent Kırca’nın bir parodisindeki bir bölümde Çocuğa sorarlar büyüyünce ne olacaksın avukat. Avukat olunca ne yapacaksın, çokça para kazanacağım. Çokça para kazanınca ne yapacaksın odamı oyuncaklarla doldurup oynayacağım! Bu günün gözde meslekleri gelecekte geçerliliğini yitirebilir. Başka meslekler gözde olabilir. Öyleyse edindiğimiz ilim bize geleceği doğru bir şekilde gösterebilsin ki çocuklarımızın çocukluğunu boşuna harcamayalım. İletişim: Beni tanı, ben de seni tanıyayım değil midir? Vahdettin Bulut 2/A Sınıf Öğretmeni YENİ KARDEŞLER ISUZU SERVİSİ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU RÖPORTAJ Kayseri İl Sağlık Müdürü Dr.Kadir-Çetinkara ile yapılan-ropörtaj--(şubat-2010) -Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? -Kayseri doğumluyum. İlk,orta ve lise öğrenimimi Kayseri'de aldım.Üniversiteyi Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum.1995'te mezun olduktan sonra,mecburi hizmetimi Siirt'te tamamladım.1996'da Kayseri'ye geldim.2002 yılından beri ilimize hizmet vermekteyim. -Görev alanınız ile ilgili bilgi verir misiniz? -İlimizdeki sağlıkla ilgili bütün konularda Kayseri'de 7200 sağlık personeli ile hizmet veriyoruz. -İlimizdeki doktor sayısı ne kadar? Yeterli mi? -İlimizde toplam 2065 doktorla hizmet veriyoruz. Türkiye ortalamasına kıyas ettiğimiz zaman %96 doluluk vardır, yani yeterli. -İlimizdeki sağlık hizmetlerinin kalitesi nasıldır? -Aslında bu vatandaşa sorulsa daha iyi olur; ama yapılan anketlerde %80 hasta memnuniyeti var. -İlimize niçin "bölgenin sağlık merkezi" denilmektedir? -Kayseri'de gerek hastane sayısı, gerek sağlık personeli sayısı, gerekse yapılan hizmetin kalitesi olarak çevre illerden hissedilebilir bir farkımız olduğu için, geçen yıl toplam baktığımız hasta sayısının %20'si çevre illerden geldi. 10000 hastamızın yaklaşık 2000'i çevre illerden gelmiştir. Dr.Kadir ÇETİNKARA İl Sağlık Müdürü -Koruyucu hekimlik nedir? Bu konuda halkımız nasıl bilinçlendirilebilir? -Koruyucu hekimlik, insanların hasta olmaması için yapılan tüm sağlık hizmetleridir. Bunlar içindeki en önemli hizmetler, aşılama çalışmaları ve çevre sağlık hizmetleri. -Aşılama dışında okullara yönelik çalışmalarınız-var-mıdır? -Okullara sadece aşılama çalışmaları için değil, rutin sağlık taramalarına da geliyoruz. Göz hastalıkları ve diğer bulaşıcı hastalıklarla ilgili toplumu bilgilendiren çalışmalar yapıyoruz. -Sağlık hizmeti veren kuruluşlar nasıl denetlenmektedir? -Bakanlığın mevzuatları çerçevesinde yılda 2, yılda 4 gibi belli periyotlarda kamu ve özel tüm sağlık kurumları-denetlenmektedir. -H1N1 virüsü ile ilgili ne gibi çalışmalar yapıldı? Son durum nedir? -H1N1 virüsü ile ilgili yoğun bilgilendirme ve eğitim çalışmaları oldu. Son durum ise ilimiz şu an pandemi (büyük salgın) riskini atlatmıştır. -Aile hekimliği nedir? Şu anda uygulamalar nasıl_gidiyor? -Aile hekimliği tüm fertlerin ilk hasta olduklarında hem teşhis, hem de tedavi sürecinde ilk başvuracakları ve kendilerini tanıyan, hastanın da hekimini daha iyi tanıdığı danışman doktordur. Yaklaşık 1,5 yıldır ilimizde uygulanmakta, vatandaşın yoğun ilgisi ile süreç devam etmekte. -Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, iletmek istediğiniz bir mesajınız var mıdır? -Halkın sağlığını korumak ve sağlığı bozulmuş kişilerin sağlığına kavuşması için hizmet sunarken, vatandaşın yardımcı olmasını, sağlıkla ilgili bütün sorunlarını, bakın burayı altını çizerek söylüyorum, sadece ama sadece bir sağlık biriminden öğrenmeli. -Tam gün yasası nedir? Ne gibi faydalar sağlayacak? -Tam gün yasası, kamuda çalışan doktorların mesai saatlerini ve çalışma takvimlerini yeniden belirleyen bir sistemdir. Hekimler ya sadece kamuda çalışacaklar veya sadece özel çalışacaklar. Hekim hasta arasındaki para ilişkisini tamamen ortadan kaldıracak. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU Röportajı Yapanlar: Durna Ülkü Taşçı: (8/A Sınıfı) Gamze Arslan : (8/A Sınıfı) Aslıhan Bulut : (7/B Sınıfı) BİLGİ DAMLASI 16 SES BAYRAĞIMIZ Dilin en çok bilinen ve kabul gören tanımı Ģudur: Ġnsanlar arasında anlaĢmayı sağlayan tabiî bir vasıta; kendi kanunları içerisinde yaĢayan ve geliĢen canlı bir varlık; milleti birleĢtiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; yıllar boyunca meydana gelmiĢ bir sosyal kurum; seslerden örülmüĢ bir ağ; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmıĢ gizli antlaĢmalar sistemidir. Dil, ağzımızdan rastgele çıkan ses topluluğu değil; beynimizden fıĢkıran duygu ve düĢünce kıvılcımlarıdır. Her bağımsız milletin bir dili vardır. Bizim dilimiz de güzel Türkçemizdir. Faruk Nafiz‟in dediği gibi Türkçemiz bizim ses bayrağımızdır. Dil ile bağımsızlık doğrudan iliĢkilidir. GeçmiĢte önemli uygarlıklar kurmuĢ Eti,Urartu,Lidya gibi medeniyetlerin tarihe karıĢmalarının en önemli nedeni de dillerini yitirmeleridir. Uygarlıkların temelini oluĢturan dildir. Dil kaybolunca uygarlık da kaybolur. Millet olarak çağdaĢ medeniyetler seviyesini yakalamak istiyorsak Türkçemizi bilim dili haline getirmeliyiz.Türkçemiz bugün bilim dili haline gelmediyse; bunun suçlusu dilimiz değil, onu kullananlardır.Melih Cevdet Anday „„ Yabancı bir dille elde edilen bilgi ana dile mal edilmedikçe o dilin konuĢulduğu ülkede gerçek bir ilerleme gerçekleĢtirilemez.‟‟ diyor. 17 BİLGİ DAMLASI Toplumların geliĢimini sağlayan en önemli etkenler bilim ve sanattır. Türkçemizin sanattaki yansıması ise edebiyattır.Edebiyat toplumların ve bireylerin kendilerini en doğru Ģekilde ifade etmelerine olanak tanır, güzellik duygusunu kafalarımıza ve gönüllerimize iĢleyip hırstan, nefretten, karamsarlıktan uzak bir yaĢam sürmemizi sağlar.Bu Ģekilde bilimsel düĢüncenin ,dolayısıyla ilerlemenin zemini oluĢturulmuĢ olur. Dil, kültürün en önemli ögesi ve taĢıyıcısıdır. Dilimizdeki bozulmalar geçmiĢ ve gelecek kuĢaklar arasında kurduğumuz köprülerin yıkılmasına neden olabilir. Türkçemiz bizi koruyan, bir arada tutan en önemli kültür öğesidir. Türkçemizdeki bozulmalar, yanlıĢ kullanımlar insanlarımız arasında anlaĢmazlıklara ve ayrıĢmalara neden olur.Bu konuda Ziya Gökalp Ģöyle diyor: “Türklüğün vicdanı bir; Dini bir, vatanı bir; Fakat hepsi ayrılır Olmazsa lisanı bir.” Peki, bizim için hayatî önem taĢıyan Türkçemizi koruyup, zenginleĢtirmek için neler yapmalıyız? Her Ģeyden önce dilimizi; masallarımızla,ninnilerimizle, destanlarımızla, Ģiirlerimizle, öykülerimizle beslemeliyiz. Dilimiz bu sayede canlılığını, zindeliğini korur. Çocuklarımıza, iĢ yerlerimize, eserlerimize isim verirken Türkçe olmalarına dikkat edelim. Televizyonlarda, radyolarda Anadolu insanlarının gönül zenginliğini en güzel Ģekilde ifade eden türkülerimize daha fazla yer verelim. Unutmayalım Türkçe bizim kanımızdır, kalbimizdir, beynimizdir. Oktay Sinanoğlu‟nun dediği gibi “Türkçe elden giderse Türkiye elden gider.” AYTEKĠN ġAHĠN TÜRKÇE ÖĞRETMENĠ Bu Kitapları Okudunuz mu? Don Brown – Kayıp Sembol Elif Şafak – Aşk M.Hayri Kırb.– Ahir Zaman İlmihali Ayşe Kulin– Türkan - Veda Turgut Özakman – Cumhuriyet-Diriliş Adam Fawer – Olasılık - Empati İskender Pala– Kitab-ı Aşk Serdar Özkan– Kayıp Gül Chris Cleave– Küçük Arı HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU RÖPORTAJ (KAYSERİGAZ GENEL MÜDÜRÜ) -Şu andaki abone sayınız ve hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz? - Şu anki abone sayımız 252.000 bbs (bağımsız bölüm sayısı) abonedir. Bir konut 200 metrekareye kadar 1 bbs ,200 metrekare üzerindeki her 100 metrekare 1 bbs olarak hesaplanıyor. Hedefimiz bu yıl sonu bu rakamı 280.000’lere taşımaktır. Kayseri’de yaklaşık 220.000 konut mevcut, şu anda 170.000 civarında doğalgaz abonemiz vardır. HASAN YASİR BORA KAYSERİGAZ GENEL MÜDÜRÜ 26-04-2010 pazartesi günü röportaj için Kayserigaz Genel Müdürlük binasına gittiğimizde. müdürlük değişimi arifesinde bizi Genel Müdür Ahmet Hakan TOLA ve yerine geçecek olan şu an Müdür yardımcısı olan Hasan Yasir BORA beyler karşıladılar. İki Müdürümüzün de genç ,dinamik ve kariyer sahibi olmalarından etkilendik. Ahmet Hakan TOLA kendisini tanıttıktan sonra bir jest yaparak bizi röportaj için mayıs ayında yerine geçecek olan Hasan Yasir beyle baş başa bıraktı. - Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız ? Ahmet Hakan TOLA: 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun oldum. Aynı fakültede yüksek lisans yaptım.2007 de Kayserigaz’ın Genel Müdürü olarak çalışmaya başladım .evli ve iki çocuk babasıyım. Hasan Yasir BORA: 1974 İstanbul doğumluyum . 1996 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitirdim. 2004 yılına kadar İGDAŞ’ta değişik birimlerde görev yaptım. Doğalgaz piyasasındaki özelleştirmelerle birlikte ARSAN doğalgaz A.Ş.’de proje koordinatörlüğüne geçtim. 2007 yılında Kayserigaz’da Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladım. Mayıs ayından itibaren Genel Müdür olarak görev yapacağım. -Faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz? -Biz Kayseri’de doğalgaz dağıtım hizmeti sunuyoruz. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kayseri doğalgaz dağıtım lisansını bize verdi. Kayseri girişinde toptancı şirketlerden doğalgazı satın alıp Kayseri’nin tamamına ulaştırıyoruz 21 BİLGİ DAMLASI -Doğalgazın avantajları nelerdir? -Doğalgazın en önemli avantajı, çevreci olması , diğer yakıt türlerine göre daha temiz aynı zamanda ekonomik ve ucuz olmasıdır. Çevreci yönü bizi daha çok cezp ettiği için biz bunun üzerinde duruyoruz. Eskiden Ankara ve İstanbul’da hava kirliliğinden dolayı dışarı çıkılamazdı. 2007 yılında doğalgazla birlikte İstanbul Türkiye’nin en temiz havaya sahip şehirlerden biri oldu.Özellikle bu temiz hava çocuklar ve gençler için daha önemli. -Doğalgazın Tehlikelere almalıyız? tehlikeleri var mıdır? karşı Nasıl önlemler -Doğalgaz bilinenin aksine zehirli bir gaz değil , doğalgaz kaçağı olursa içerdeki oksijeni uzaklaştırarak , oksijensiz bir ortam oluşturup boğma tehlikesi meydana getirir. Doğalgaz zehirlenmesi tabiri tamamen yanlıştır, doğalgaz kokusuzdur. İçine THT denen bir madde damlatıyoruz, bu madde çürük sarımsak gibi kokar. Herhangi bir kaçak anında fark edilsin diye konur. Bu kokunun bir özelliği de uyurken bile insanı irrite ederek uyandırıyor. İlimizde bir genç kapıyı pencereyi kapatıp doğalgazı açarak mutfakta intihar etmek istiyor doğalgaz zehirli bir gaz olmadığı için bu eyleminde başarısız oluyor. Apartman sakinleri kokudan şüphelenip ekiplerimizi arıyor ekiplerimiz kısa sürede oraya intikal edip duruma el konuluyor. Doğalgaz düzgün, tesisat yapıldığında kurallarına uygun kullanıldığında emniyetli bir gaz ama sonuçta yanıcı ve patlayıcı bir gazdır, kıvılcımla yanma ve patlama ihtimali vardır. Bunun için dikkatli olmalı ve tedbirli davranmalıyız. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU -Doğalgazı verimli kullanmak için neler önerirsiniz? -Doğalgazı verimli kullanmak için öncelikli olarak ekipman seçimi çok önemlidir. Doğalgaz kullanılacak yere uygun ekipman seçilmiş olması lazımdır.Çok büyük kapasiteli bir kombi seçtiğinizde bu verimsiz yanmaya sebep olur bu da daha fazla gaz tüketimine sebep olur.Hesaplamalara dikkat edip doğru ürünleri seçmek lazımdır. Doğalgaz için konulan menfezler de verimli yakma için önemlidir. Ayrıca tasarruf için kışın doğalgazı istenirse kısmalı, minimuma getirmeli fakat hiç kapatmamalıyız. -Dünyadaki doğalgaz rezervleri ne kadardır? Bu rezerv ne kadar süre ihtiyacı karşılar? - Şu anda dünyada kanıtlanmış doğalgaz rezervi 70 yıl ihtiyacı karşılayacak düzeydedir. Yeni doğalgaz rezervleri de ortaya çıkartılmaktadır. Doğalgaz son zamanlarda Türkiye’de artış göstermektedir, en çok Trakya bölgesinde bulunurken en az Güneydoğu da bulunmaktadır, fakat genel itibariyle doğalgaz Türkiye’de çok azdır. -Abonelere yönelik kampanyalarınız hakkında bilgi verir misiniz? -Biz Kayserigaz olarak abone kampanyaları yapıyoruz. Bundan önceki dönemlerde abone olanlara 3 ay ücretsiz Digitürk avantajı sağladık. Geçen sene tüm abone olanlara fidan hediye etmiştik. Bu bizim çevreci yönümüzle de bağdaşan bir durumdu .Fidan hediye ederek Kayseri’nin temiz havasına katkıda bulunmak istedik.Bu sene iki bankayla birlikte ortak bir proje geliştirdik. Buna Kayseri finans diyoruz. Orta ve düşük gelir seviyesindeki kişilere ulaşmak ve onlara katkı sağlamak üzere doğalgaza geçiş yapmak isteyenlere 15 ay boyunca %0 faizli kredi imkanı sağlıyoruz. -Yakın zamanda doğalgaza zam gelebilir mi? -Doğalgaz zammı bizlerin elinde olan bir şey değildir. Bütün dünyada belirli formulasyonlarla hesaplanan bir fiyat.Ama şahsi tahminime göre yakın zamanda ciddi bir zam beklemiyorum. -2010 ocak ayı hava kirliliği olan iller listesinde Kayseri’nin adı yok , bu ne anlama geliyor? -Bu Kayserigaz’ın başarısının bir göstergesidir. Bundan 4-5 sene önce Kayseri bu listede hep vardı. 2003-2004 yıllarında bazılarında (zannederim partiküllerde) ilk sıradaydı. Bugün bu listede olmaması Kayserigaz’ın Kayseri’ye doğalgazı ulaştırması ve vatandaşların bu yönde tercihlerini ortaya koymalarının bir sonucudur. Hedefimiz daha temiz bir havadır. -Son olarak ilave edeceğiniz şeyler var mıdır? -Biz çocuklarımızı doğalgaz konusunda bilinçlendirmek amacıyla Dolgi , sevimli bir ejderha karakteri oluşturduk. Bilinçlendirmeye okul çağında başladık çünkü çocuklar geleceğin doğalgaz müşterileri ve kullanıcılarıdır. Dolgi karakteriyle tiyatrolar düzenliyor, okullara geliyor seminerler veriyor doğalgazı anlatıyoruz. Bunun dışında Kayseri’ye çok ciddi sosyal sorumluluk projeleri de gerçekleştiriyoruz.Örnek olarak; Mahzemin İlköğretim okulu’na bilgisayar laboratuarı kurduk, Kayseri 1. Amatör liginin tamamına sponsor olduk., Kayseri Badminton şampiyonası düzenledik.Bu ve benzeri daha çok gençlere yönelik faaliyetler düzenliyoruz, tiyatrolar yapıyoruz, çok güzel etkinliklerimiz oluyor.Bütün hedefimiz bilinçlendirme, doğalgaz kullanımını yaygınlaştırma ve daha temiz bir çevreye ulaşmaktır. - Bizimle röportaj yaptığınız için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. -Ben teşekkür ederim. Röportajı Yapanlar: Durna Ülkü Taşçı: (8/A Sınıfı) Gamze Arslan : (8/A Sınıfı) Aslıhan Bulut : (7/B Sınıfı) HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 22 UMUT DAMLALARI BİR DÜNYA İSTERİM Sevgi dolu bir dünyada , Kardeşlik içinde, Dostluk içinde Yaşamak isterim. Anne ve babamıza sevgi ve saygı duyalım. Herkese Hoşgörülü olalım, Fedakârlık gösterelim. Hepimiz kardeş olalım, Yardımsever olalım. Mutluluk içinde , Barış içinde yaşayalım. Nisanur YILDIRIM 4/A BENİM DÜNYAM Temiz olsun benim dünyam, Kirlenmesin hiçbir zaman, Öyle kötüler tarafından, Yıpranmasın hiçbir zaman. Sevgi olsun benim dünyam, Sevgi dolsun her zaman, Kötü insanlara ise, Yer kalmasın hiçbir zaman BİR DÜNYA İSTERİM Ben savaşların olmadığı bir dünya isterim. Askerlerimizin ölmediği, yerlere sigara izmaritleri ve çöplerin atılmadığı, yaşlıların saygı gördüğü bir dünya isterim. Çocukların kavga etmediği , anne babası olmayan çocuklara yardım edilen bir dünya isterim. Herkese eşit davranılmasını herkesin aynı sevgi ve saygıyı görmesini isterim. Ağaçların kesilmemesi için kağıtların geri dönüşüm kutusuna atılmasını isterim. Cinayetlerin az olduğu, bebeklerin cami kenarına bırakılmadığı bir dünya isterim. Atakan ERDOĞAN İSTEDİĞİM DÜNYA Kimsenin kötü olmadığı, İnsanların ölmediği, Herkesin sevgi dolu olduğu Bir dünya isterim. Savaş açılmayan, Sevgi dolu olan, Herkesin sevildiği Mutlu bir dünya isterim. İbadet edilen, Temiz olunan, Düzenli bir hayat, Gülen yüzler isterim. Mervenur UÇARSU 4/A 4/A GÜL Kİ GÜLSÜN DÜNYA SEVGİ, SAYGI, MUTLULUK DOLU BİR DÜNYA İÇİN Mutlu olsun benim dünyam, Üzülmesin hiçbir zaman, Üzülenler için de, Allah çare versin her zaman. Merve Nur ALTUNDAĞ 4/B GÖÇMEN KUŞLAR Havalar soğudu bak, Gidiyor göçmen kuşlar. Kanat vurup göklerden, Sizlere selam diyor. Erimeye başladı kar, Geldi yine ilkbahar, Dönüyor göçmen kuşlar, Her tarafta şenlik var. Cansel CANPOLAT 3/A SINIFI 23 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU SEVGİ DAMLALARI ANNEM Sen beni besledin, Sen beni giydirdin, Sen beni büyüttün, Annem. Doğumdan ölüme, Güzel yuvamda, Hep sen vardın Annem. Hasan KESKİN 3/A 317 ANNE SEVGİSİ Bir sevgi tomurcuğu gibisin Anne. Bir ışık gibisin Anne. Dünyayı barış ışıklarınla ışıt. Sevgi tomurcuğunla, Bütün insanlara sevgi dağıtırsın, Bizi büyütür, Bizi beslersin, Anne. Dünyayı ışıt karanlıklar almasın, Dünyaya sevgi dağıt, Küslük olmasın, Anne. Meryem Tuğba TON 3/A ANNECİĞİM Acıkınca karnımı, Sütün ile doyurdun, Şefkatli kollarında, Mışıl mışıl uyurdum Severek okuduğum, Öğreten kitap sensin, Solmasın güzel yüzün, Ömür boyu sürsün. Ninniler söyle anne, Uyut, okşa, öp anne, O gülümsemeni, Hiç eksik etme anne. Yaren AVCI 1/C 152 ANNE Anne biliyor musun seni çok seviyorum. Sen bizi bırakıp gitmedin, gitmezsin de. Seni o kadar çok seviyorum ki, Sana gösterdiğim sevgiyi kimseye göstermedim. Bir kere hasta oldum akşam uyumadın; Hep benim başımda bekledin. Sen bir meleksin canım annem, İyi ki büyük Allah’ım seni yarattı anne. Gözde MARAŞLI 3/A 627 RESİM Hayal bile edemezken Çiziyorum bu resmi. Bak, şimdi gözümde Sonsuzluğun ateşi. Ağaçlara çıkıyor, Dağa tırmanıyorum. Güneşi tutup sarılıyor, Kuşlarla uçuyorum. Gökkuşağında koşuyor, Denize açılıyorum. Hayaller aleminde Düşlere dalıyorum. Resmimde her şeyi Çizip boyuyorum. Düşüncelerimi yansıtıp, Bu resmi çiziyorum. Rabia KIRTEKE 6/B HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU ANNE Güller senin gibi kokar anne. Sen bir gülsün. Yemyeşil yapraklarınla, Kahverengi dalınla, Sen bir gülsün anne. Bırakıp gitme beni. Güller solar anne. Sen gidince, Umutsuzluk gelir anne. Okşadın beni sevginle. Büyüttün beni o merhametinle. Küçükken sen bana baktın, Büyüdüğümde ben sana bakacağım. Ayşe Büşra BİNGÜL 3/A MELEK ANNEM Uyurken saçlarımı okşarsın, Bana masallar anlatırsın, Dünyada bulunmaz tek varlıksın, Güzel annem, melek annem. Gözlerime mutlulukla bakarsın, Sevginle sararsın, öpersin beni, Dünyada bulunmaz bir hazinesin, Güzel annem, melek annem. Rümeysa Damla CEYHAN 3/A 377 BİLGİ DAMLASI 24 BAYRAM VE ÇOCUK Çocuklar; evimizin neşesi , ailemizin güzel meyveleri , bahçemizin rengarenk çiçekleri , geleceğimiz, ümitlerimiz,hayallerimiz… Evlerimiz çocuklarla güzel, okullarımız çocuklarla anlamlı, parklarımız çocuklarla cıvıl cıvıl, sokaklarımız, caddelerimiz , mahallemiz onların sesleriyle hoş, bayramlarımız onlarla neşeli ve güzeldi. Talas İlçesi Yenidoğan mahallesinde oturan Türkan, Dilruba ve Ahmet de 2009 yılı Ramazan Bayramı’nın ikinci günü sevinçle evleri dolaşıyorlar, hem kendileri seviniyor hem de ziyaret ettikleri ev halkını sevindiriyor ve neşelerine neşe katıyorlardı. Sokaklar onların konuşmaları ve gülüşmeleri, ayaklarının çıkardığı güzel seslerle bir başka güzeldi. Bütün bu güzellikler içinde çirkin insanlar da orada geziyorlardı. Sokakların dili olsa üzerini çiğneyen bu insanları ihbar edecekti; ama nafile. Bu çirkin insanlar temiz, saf ve akıllarından hiçbir kötü düşünce geçirmeyen Türkan, Dilruba ve Ahmet’e önce maske takılmış yalancı yüzlerini gösterdiler. Gülerek ve tatlı dil dökerek onları yanlarına çağırdılar. Sonrası mı ; hüzün, ümitsiz bekleyiş ve meçhul… Bu güzel çocuklar hala bulunamadı. Aileleri ümitlerini kaybettiklerine inanmak istemiyorlar. Çocuklarının özlemi, kaygısı ve hasretini ifade etmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Yalvararak bu vicdansızlara, insanlık duygularını kaybetmiş müsveddelere seslerini duyurmaya çalışıyorlar; fakat bir türlü seslerini duyuramıyorlar. Çığlıkları her geçen gün çığ gibi büyüyor; fakat o çığlıklarda kendileri boğuluyorlardı. Hurâfeden Arınmış Bir Din Öğrenmek İsteyenlere www.taliporhan.name.tr 25 BİLGİ DAMLASI Ramazan Bayramı’ndan sonra Kurban Bayramı geldi. Ay ve Tekin aileleri hala çocuklarına kavuşamamıştı. Bayramda çocuklarını kucaklayamayacaklar, doyasıya öpemeyeceklerdi. 2009 Kurban Bayramı Kayseri’de çocuksuz bir Kurban Bayramı oldu. Aileler tedirgin olmuş ve çocuklarını bayramlaşmak için dışarıya göndermemişti. Sokakların ve caddelerin tadı tuzu yoktu. Evlerin kapısı çalınmıyor, hep bir ağızdan “ Bayramınız kutlu olsun sesleri gelmiyor.” şekerler gerçek sahipleriyle buluşmuyordu. Bazı aileler daha önceleri günde üç beş kez tekrar gelen çocuklara belki kızıyorlardı. Onlar bile “Nerdesiniz çocuklar, on defa gelseniz de vallahi bir şey demeyeceğiz. “ diyorlar. Fakat hala ne gelen vardı ne de giden. Bu çocuk hırsızları sadece üç çocuğu değil, toplumun ve çocukların bayramını da çalmışlardı. Sokakların ve caddelerin neşelerini, şekerlerin tatlarını da çalmışlardı. Çocuklar yeni alınan ayakkabı ve elbiselerini giyip ne zaman caddelere çıkabileceklerdi. Bayram çocuksuz olmuyor, çocuklar da bayramsız edemiyordu. Büyüklere sesleniyorum ne olur bayramlarımızı çocuksuz, çocuklarımızı da bayramsız bırakmayalım. Tutalım onların ellerinden gerekirse kapı kapı dolaşalım. İzin vermeyelim bu hırsızların bayramımızı çalmasına. Çocuklarını kaybeden tüm ailelere geçmiş olsun dileklerimi iletir, Allah’tan sabır ve metanet vermesini temenni eder, en kısa sürede yavrularını sağ salim bağırlarına basmalarını dilerim. Yazımı Bestami Yazgan’ın güzel bir şiiriyle bitiriyorum. TALİP ORHAN Din Kültürü ve Ahl.Bilg.Öğretmeni Bayram geldi hep birleşti çocuklar Şeker yedi şekerleşti çocuklar, Kimisi tomurcuk, kimisi çiçek, Kimi daldan dala uçan kelebek. Neşeli bir gülüş pamukça bir el, Bayramlar sizinle daha da güzel, Acı,keder hiç yakışmaz yüzüne Annen baban kurban olsun gözüne. Sevgi sizin, neşe sizin, haz sizin, Doyulmayan eda sizin, naz sizin, Siz, doğacak günün pembe şafağı, Siz, yuvanın süsü, adam ufağı Bayram geldi hep birleşti çocuklar Şeker yedi şekerleşti çocuklar, HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU KISSADAN HİSSE GERÇEK SEVGİ Sevgiyi yasayanlar bir gün sormuşlar bilge birine: -Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -Bakın göstereyim demiş,ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.Bilge kişi bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye birde şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar,öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş Bilge kişi,sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.Yüzleri aydınlık,gözleri sevgiyle gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. buyurun deyince,her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp,sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş bilge,..."Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır,ve kim kardeşini düşünür ve doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın,gerçek sevgi pazarında alan değil,veren kazanmaktadır daima.” SEVGİ, BAŞARI VE ZENGİNLİK Bir kadın evinden çıktı,evinin önünde beyaz,uzun sakalları olan üç yaşlı adam gördü.Onlara: "Sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız.Lütfen evime buyurun ve bir şeyler yiyin."dedi."Kocanız evde mi?",diye sordular."Hayır",dedi,kadın."Dışarıda."O zaman giremeyiz",dediler. Akşamleyin kocası eve geldiğinde kadın olanları ona anlattı.Kocası: "Onlara eve geldiğimi söyle ve onları eve davet et,"dedi.Kadın dışarı çıktı ve yaşlı adamları davet etti."Biz bir eve hep beraber girmeyiz" dediler.Kadın:"Neden?"dedi.Yaşlı adamlardan biri cevap verdi:"Onun adı ZENGİNLİK’tir" dedi, arkadaşlarından birini göstererek.Ve bir diğerini göstererek "Onun adı da BAŞARI'dır"dedi ve ben de SEVGİ'yim. Ve ekledi:"Şimdi eşinle konuş ve hangimizi evinize davet edeceğinize karar verin",dedi.Kadın eve girdi ve olanları kocasına anlattı.Kocası çok sevindi."Ne kadar harika"dedi."Zenginliği davet edelim,gelsin ve evimizi zenginlikle doldursun". Kadın:"Neden başarıyı davet etmiyoruz?"dedi.O sırada onları dinlemekte olan kızları: Sevgiyi davet etsek daha iyi olmaz mı?"diye sordu."O zaman evimiz sevgiyle dolar. Adam: "Bence kızımızın tavsiyesine uyalım." dedi. "Dışarı çık ve sevgiyi davet et,sevgi bizim misafirimiz olsun",dedi. Kadın dışarı çıktı ve sevgiyi seçtiklerini söyledi,onu eve davet etti. Sevgi kalktı ve eve doğru yürümeye başladı.diğer iki arkadaşı da kalktı ve onu takip ettiler. Kadın büyük bir şaşkınlıkla:"Ben sadece sevgiyi davet ettim,siz neden geliyorsunuz?"diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi: "Eğer siz zenginlik veya başarıyı davet etmiş olsaydınız, diğer ikimiz kalacaktık, ama siz beni(sevgiyi)davet ettiğiniz için, ben nereye gidersem, başarı ve zenginlik de benimle gelir." Her nerede sevgi varsa,başarı ve zenginlikte oradadır. 27 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU KISSADAN HİSSE YİTİRİLMEMESİ GEREKEN ŞEY... Bilge, bir köylüyü yanına çağırdı bir sandık verdi ve "Bu sandığı sana emanet diyorum."dedi."Ama sakın içini açıp bakma!"Köylü kendin den emin bir şekilde "Tamam" dedi. Bir süre sonra köylüyü bir merak sardı.Acaba sandıkta ne vardı?İçi içini yemekteydi.Sonunda dayanamadı,ve sandığı aralayıp içine göz attı.Ama sandığı aralar aralamaz içinden bir sarı güvercin ve bir mavi güvercin fırlayıp,uçuverdi.Köylü hemen sandığı kapattı.Sandığın içinde tek bir beyaz güvercin kalmıştı.Köylü, bilgeye olanları anlattı. İşlediği suçun farkındaydı,çok utanıyordu. Bilge, köylüye şöyle dedi: "Kaçırdığın o sarı güvercin insanoğlu için,sonsuza dek yaşamı simgeliyordu,yani "ÖLÜMSÜZLÜK"tü. Kaçırdığın o mavi güvercin ise sonsuza dek mutluluk yani,"BARIŞ"tı. "Peki."dedi köylü. "Sandığın içinde kalan beyaz güvercin nedir?" Bilge, köylünün sorusunu şöyle yanıtladı:"O da insanoğlunun sonsuza dek uçurmaması gereken şey,yani"UMUT’tur." BİLGİLİ İHTİYARIN ZEKİCE CEVABI... Bir ihtiyar her şeyi bilirmiş.Onu mat etmek için sorulan her soruyu doğru olarak yanıtlar,soranların canını sıkarmış.Çok iyi dost olan iki kız arkadaş,bu ihtiyarı yenmek için plan yapmışlar.Kızlardan biri:"Tamam. Buldum!"demiş."Şimdi elime bir kelebek alacağım,bunun yaşayıp yaşamadığını soracağım."Yaşamıyor" derse avucumu açar onu uçururum,"Yaşıyor" derse avucumu hafifçe sıkar öldürürüm.Böylece ihtiyar sonucu bilemeyecek ve bu kez biz kazanacağız."der.Dedikleri gibi ellerine canlı bir kelebek alır ve ihtiyarın yanına giderler.Planı yapan kız: "Şimdi söyle bakalım ihtiyar,elimdeki kelebek yaşıyor mu,yaşamıyor mu?"ihtiyar,kızın gözlerine bakar,ve:"Senin elinde kızım!"der. BİR BABADAN ÇOCUKLARINA MUTLULUK REÇETESİ... Baba ve iki küçük çocuğu ormanda gezintiye çıkmışlardı.Bir süre yürüdükten sonra çocuklardan biri,"Baba,çok yoruldum."dedi."Beni kucağına alır mısın?"Baba yürümeyi sürdürerek yanıtladı oğlunu: "Üzgünüm,senİ kucağıma alamam.Çünkü ben de yoruldum."dedi.Çocuk aldığı yanıttan hoşlanmamıştı, bu kez ağlamaya başladı.Baba tek sözcük söylemeden durdu ve ağaçtan bir dal kesti.dalı bıçakla düzeltti ve oğluna verdi:"Al oğlum,sana güzel bir at."dedi.Çocuğun gözleri mutlulukla ışıldadı.Büyük bir coşkuyla sıçrayarak ata bindi ve atına vurarak eve doğru yürümeye başladı.Baba kendilerini şaşkınlıkla izleyen kızına döndü:"İşte yaşam budur kızım."dedi."Kimi zaman sende ruhsal ya da bedensel açıdan yorgun olduğunu duyumsayabilirsin. İşte o zaman sende kendine ağaç dalından bir at bul ve mutluluk içinde sürdür yolunda ilerlemeni."Sonra da tane tane açıkladı sözlerini:"Bu at bir arkadaş,bir şarkı,bir şiir,bir çiçek,belki de bir çocuğun gülümsemesi olabilir.Çevresine bakınıp böyle bir atı arayan herkes onu bulabilir."dedi ve birde öğüt verdi kızına; "Yaşamın ne denli zor olduğunu düşünürsen, senim için yaşam o denli zorlaşır." FARKLI BİR ÜÇ MAYMUN HİKAYESİ Kafesin tepesine bir miktar muz ve muzlara erişebilmek için de bir merdiven konmuştur. araştırmacı kafese bir maymun koyar. Maymun muzlara tırmanmak istediğinde, muzlara ulaşacağı sırada kafese soğuk su fışkırtır ve bir süre sonra maymun muzlara ulaşmaya çalışmayı bırakır. Daha sonra kafese bir tane daha maymun koyar. yine maymunlar muzlara her çıkmak istediğinde yine kafese soğuk su fışkırtır. (Çıkmak isteyen maymun da, çıkmak istemeyen de ıslanır.) İkinci maymun da kısa sürede muzlara ulaşmaya çalışmaktan vazgeçer. Araştırmacı kafese bir maymun daha koyduğunda ise işler biraz değişir. Çünkü üçüncü maymun kafese girdiği gibi muzlara gitmek ister ama diğer iki maymun o bunu her deneyişinde, onu fena şekilde döver. Üçüncü maymun niye dayak yediği konusunda bir fikri olmasa da yukarı tırmanmaya çalışmaktan vazgeçer. Sonra kafese dördüncü bir maymun daha konulur ve o da muza tırmanmaya çalıştığında ilk iki maymun onu dövmeye gider, üçüncü maymun da belki yediği dayaktan ötürü, belki de iç güdüsel olarak onlara katılır ve üçü birlikte dördüncü maymunu döverler ve onu çıkmaktan sonunda vazgeçirtirler. Ancak en şiddetli döven maymun üçüncü maymundur. Araştırmacı ilk koyduğu iki maymunu kafesten çıkartır ve kafese yeni bir maymun koyar. O maymun da klasik olarak muza çıkma isteği üzerine bir dayak yer. üstelik o iki maymun, yeni gelen maymunu, kafese ilk koyulan iki maymundan çok daha şiddetli dövmektedirler. son maymun da neden dayak yediğini anlayamaz. ilginç olan şudur ki aslında dayak atan maymunlar da neden dayak attıklarını bilmiyorlardır.Deneyin son fotoğrafında; kafesin tepesinde bir miktar muz, muzların önünde bir merdiven ve kafeste de üç maymun vardır. Ama bu üç maymun da hiç muzların yanına çıkmaya çalışmaz! HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 28 Bazen; Öğretmenim tuvaletim geldi! ArkadaĢım kalemimi aldı. Öğretmenim yoruldum. Öğretmenim su içebilir miyim? Cümlelerinin arasında boğulabilirsiniz. Bazen de; - Öğretmenim - Öğretmenim - Öğretmenim olsaydınız! - Öğretmenim ROBOTLAR CANLANIYOR Öğretmen: KiĢisel mutluluğu için dünyanın en güzel ve en nadide çiçeklerini yetiĢtirerek gelir elde etmeyi değil, onların çevrelerine yaydıkları güzel-kokuyu-seçendir. Havaların soğuk gittiği Ģu günlerde yağıĢı da dört gözle bekliyorduk aslında.Çevresel sorunların giderek arttığı günleri yaĢıyoruz. Çocuklarımız karın lapa lapa yağıĢını pencereden mi izledi, yoksa düĢen her bir kar tanesini yakalama hevesiyle zevkini mi çıkardı? Doğayı anlatarak, yaĢatarak yetiĢtiriyor muyuz çocuklarımızı? Çocuğumuzun doğanın önemini bilmesi için önce doğayı anlaması gerekir. Robot çocuk yetiĢtirmek yerine; yaĢayabilen ve hisseden çocuklar yetiĢtirmeliyiz.Daha fidanken avucumuza geliyor çocuklar. Fidan büyüyerek meyve vermesini görmek için önce onun bakımını üstlenmeliyiz. Onu sevgiyle öyle bir sulamalı, sert esen rüzgârlardan öyle bir korumalıyız ki büyürken dalları kırılmadan meyvesini verebilsin. ĠĢte ağacın suyunu ilk aldığı yerdir, birinci sınıf. Çocuğun evden ilk çıkıĢı, annesinden ilk ayrılıĢıdır, okul. Annenin de ilk teslimiyetidir bu. Hem de öyle bir teslimiyettir ki “Eti senin kemiği benim…” cinsinden ve ardından okuma yazma telaĢı…Öyle sabırla, öyle sevgiyle yaklaĢmalısınız ki çocuğa; üzerine bıraktığınız her iz onda mutluluk yaratsın. 29 BİLGİ DAMLASI sizi rüyamda gördüm. sizi çok özledim. keĢke siz benim annem sizi çok seviyorum. Cümleleri sizi tekrar canlandırır.Canlandığınızda bir de bakmıĢsınız ki doğanın en güzel görüntüsü karĢınızda… Yavrularınız çiçek açmıĢ. OKUYUP-YAZIYOR! Ona çoğu kez dokunarak yaklaĢırsınız. Saçını okĢar, öper, koklarsınız. Ama iyi düĢünün; onun küçük dünyasında bir ruh penceresi açabildiniz mi? “Öğretmenim!” deyince ruhları rahatlatıyor mu? ĠġTE BĠRĠNCĠ SINIFTA ÇOCUĞA AÇTIĞINIZ EN GÜZEL PENCERE BU OLMALI. DOĞAYI, DÜNYAYI, ĠNSANI GÖREN BĠR PENCERE… ÖZNUR ÇAĞLAR KAYA 1-C SINIFI ÖĞRETMENİ ÖĞRETMENİM Okul bizim evimiz, Öğretmenim ise annemiz, Biz öğretmenimizi severiz, Öğretmenim bizim her şeyimiz. Okulu bize sevdiren, Okumayı öğreten, Odur bize bilgi veren, Sevmeyi öğreten , öğretmenim Atatürk’ün izinde, Yol gösteren de sensin, Öğretmenim seni biz, Dünyalar kadar severiz. İclal Sude KEKEÇ 1/C 63 HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU ÇANAKKALE ZAFERİ ( 2009 Yılı Çanakkale Zaferi Kutlama Konuşması) Zaman, fırtınalara tutulduğumuz zamanlar… Rüzgarların yelelerimizi dağıttığı, aslan cesaretimize “hasta adam” dendiği zamanlar… Zaman cephelere savrulduğumuz zamanlar… Yemen, Kafkasya, Galiçya şimdi de Çanakkale… Ve her evden bir yiğit… Her evden bu kaçıncı yiğit… Ama yine de “Git! Minareler ezansız, camiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git.” Denerek son yongalar uğurlanır, analar ağlar. Körpe yavrular koklanır, saçlarından bir tutam kesilir, hatıra için sarılır, mendiller ağlar. Nice genç kızın muradı Çanakkale’nin yollarına dizilir, kaç nişanlının elleri veda eder, kaçının kınası ağlar. Hey on beşli on beşli! Tokat yolları taşlı On beşliler gidiyor Kızların gözü yaşlı. Benzeri ağıtlar yakılır, türküler ağlar… Ve yurdun dört bir yanından şehit namzetleri dökülür Çanakkale’ye. Düşmanın alnına değecek yalın bir pala, göğsüne inecek bir süngü gibi dizilirler siperlere. Artık geride ev bark, çoluk çocuk; ne ana, ne de yâr… Hepsinin hayali ya şehit olmak ya da gazi; ama ille de karış karış toprağına yazarak, “Çanakkale geçilmez, Çanakkale geçilmez!” Ve yine bir bahar sabahı, Mecidiye Tabyası darmadağın edilir. 16 yiğit şehit olur, geride KOCA SEYİT ağlar. Sonra “La havle ve la kuvvete” deyip sırtlar 276 kiloluk mermiyi, okkalar ağlar. Ve kahramanlar geçer Çanakkale’nin topraklarından. O ne büyük komutan, o ne büyük asker ki; biri der “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum.” Birileri de koşa koşa ölüme gider. O büyük komutan MUSTAFA KEMAL, o birileri de onun aslan yürekli neferleri! Ya rab! bu ne iman! Bu ne heyecan! Bu ne vatan sevgisi! Yine 3. Tabur’da bir kınalı er, tabur komutanı SABRİ BEY’ in dikkatini çeker. Kınanın sebebini sorar, YOZGATLI HASAN mahcup olur, boynunu büker. Hemen anasına yazar; “ Kardeşlerimin başına kına yakma, bak ben mahcup oldum komutanım sorduğunda.” der ve cevabını bekler. Ana cevap verir: “Ey oğlum, gözümün nuru Hasanım! Komutanına selam söyle, biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz. Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin. Sen orada şehit olacaksın inşallah. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU Kınalı Hasan ne yazık ki, bu mektubu alamadan kurban olur, şehit düşer vatanı için. Bir savaştır ki, Çanakkale içindeki her şey ağlar. Şehit olan sevinçten, gazi olan teessürden ağlar. Ağla Çanakkale! Yıllarca döktüğün hicranlı yaşlara bedel bir daha ağla Çanakkale. Ağla sevinç gözyaşlarıyla ve kanatlan! Müjdeler götür toprağından Hakk’a uçanlara. Kanınız boşa akmadı de! Bir nesil filizleniyor, kanınızı akıttığınız yerlerde de. Asımın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. İşte bu nesil sizlersiniz. Aziz Türk şehitleri ruhlarınız şad olsun… Tuncay DEMİR Web Sayfalarından Seçmeler www.egitim.gov.tr www.megep.meb.gov.tr/ www.mebvitamin.com oges.meb.gov.tr kayseriarge.org www.biltek.tubitak.gov.tr/cocuk www.ilkogretimdersleri.net www.oyunlarlaingilizce.net www.nationalgeographic.com.tr www.kulturcocuk.gov.tr www.altincocuk.com www.atlikarincam.com skoool.meb.gov.tr www.fenbilgini.com BİLGİ DAMLASI 30 TARİHTEN DAMLALAR ERMENĠLERĠN-YAPTIĞI-KATLĠAMLAR Berlin Antlaşması'nın imzalanmasını izleyen dönemde Ermeni sorunu iki yönde gelişmiştir. Bunlardan ilki, Batılı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki baskı ve müdahaleleri; ikincisi ise, Anadolu, Suriye ve Rumeli'de yaşayan Ermenilerin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle Doğu Anadolu ve Kilikya’da yeraltında örgütlenmeleri-ve-silahlanmalarıdır. İlk kışkırtmalar Rusya'dan gelmeye başlamış, Rusların bu tutumu İngiliz ve Fransızları Ermenilerle daha çok ilgilenmeye sevk etmiştir. Doğu Anadolu'daki İngiliz Konsoloslukları'nın sayısı hızla artmış, ayrıca bölgeye çok sayıda Protestan misyonerler gönderilmiştir. Bu kışkırtmalar sonucunda Doğu Anadolu'da 1880'den itibaren çeşitli Ermeni komiteleri kurulmaya başlamıştır. Ancak, yerel düzeyde kalan bu komiteler, Osmanlı yönetiminden şikayeti olmayan, barış ve refah içinde yaşayan Ermeni halkının ilgisini Çekmediğinden başarılı olamamıştır. Osmanlı Ermenilerini içeride kurulan komiteler yoluyla devlete karşı harekete geçirmek mümkün olmayınca, bu kez Rus Ermenilerine Osmanlı toprakları dışında komiteler kurdurulması yoluna gidilmiştir. Böylece 1887'de Cenevre'de sosyalist eğilimli, ılımlı militan Hınçak, 1890'da ise Tiflis'te aşırı, terör, isyan, mücadele ve bağımsızlık yanlısı Taşnak Komiteleri ortaya çıkmıştır. Bu komitelere, "Anadolu topraklarının ve Osmanlı Ermenilerinin kurtarılması" hedef olarak gösterilmiştir. İstanbul'da örgütlenen ve Avrupa devletlerinin dikkatlerini Ermeni meselesine çekerek Osmanlı Ermenilerini kışkırtmayı hedefleyen Hınçakların başlattığı ayaklanma girişimlerini, aralarında siyasi mücadele başlayan Taşmaklarınki izlemiştir. Bu ayaklanma girişimlerinin ortak özellikleri; Osmanlı ülkesine dışarıdan gelen komitelerce planlanmış ve yönlendirilmiş olmaları ile örgütlenme faaliyetlerinde Anadolu'ya yayılan misyonerlerin büyük katkısının bulunmasıdır. Ermeni Diasporası Ermenistan ve Türkiye dışında yaşayan ve kendisini bu adla değerlendiren Ermenilere verilen genel ad. 33 BİLGİ DAMLASI DEMET KAHRAMAN Sosyal Bilgiler Öğretmeni İlk isyan 1890'daki Erzurum'da gerçekleşmiştir. Bunu, yine aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterisi, 1892-93'te Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, 1894'te Sasun isyanı, Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı, 1896'da Van isyanı ve Osmanlı Bankası'nın işgali, 1903'te ikinci Sasun isyanı, 1905'te Sultan Abdülhamid'e suikast girişimi ve nihayet 1909'da gerçekleşen Adana isyanı izlemiştir. 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van olaylarında 3.000 ve 1914-1915 Muş olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiştir. İsyanların Osmanlı kuvvetlerince bastırılması, dünya kamuoyuna propaganda maksatlı olarak "Müslümanlar Hıristiyanları katlediyor" mesajıyla yansıtılmış ve Ermeni sorunu giderek uluslararası bir sorun niteliği kazanmıştır. Nitekim, döneme ait İngiliz ve Rus diplomatik temsilciliklerinin raporları, "Ermeni ihtilalcilerin hedefinin karışıklıklar çıkararak Osmanlıların karşılık vermesini ve böylece yabancı ülkelerin duruma müdahalesini sağlamak" olduğunu kaydetmektedir. Öte yandan sömürgeci devletlerin diplomatik temsilcilikleri Anadolu'ya dağılmış Hıristiyan misyonerler ile birlikte Ermeni propagandasının Batı kamuoyuna iletilmesinde ve benimsetilmesinde büyük rol oynamışlardır. Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir. Bu dönemde Ermeniler; Ruslar hesabına casusluk yapmış, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmış, askere gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana ihanet" suçunu topluca işlemişlerdir. Daha seferberliğin başlangıcında, Türk birliklerine karşı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, büyük katliamlara girişmiş, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zararlar vermişlerdir. Örneğin Van'ın Zeve Köyü'nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür. ERMENĠ MESELESĠ ĠLE ĠLGĠLĠ KĠTAPLAR Ermeni Tehciri Ve Tarihi Gerçekler (Prof.dr.Yusuf Halaçoğlu) Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu (H.Celal Güzel) Tarihin Işığında Ermeni Dosyası (Cemal Anadol) Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu (M.Kemal Öke) Ermeni Dosyası (Kamuran Gürün) Ermeni Soykırım Komedyası (Sefa Koyuncu) Ermeniler: Sürgün ve Göç (Komisyon) Dış Basında Ermeni Meselesi (Yusuf Seki) HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU TARİHTEN DAMLALAR ERMENĠLERĠN YAPTIĞI KATLĠAMLAR Genel Değerlendirme; Ermenilere sırasıyla, Anadolu'da; "Kara Haç", "Armenakan" ve "Vatan Koruyucuları", Cenevre'de; "Hınçak", Tiflis'te; "TaĢnak" komiteleri kurdurulmuĢtur. Bu komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenileri'nin birliği gösterilmiĢtir. Bu amaçla kıĢkırtılan Ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 Erzurum isyanını gerçekleĢtirmiĢ, ardından da Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Sasun isyanı, Bab-ı Ali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın iĢgali, Sultan Abdülhamit'e suikast teĢebbüsü ve 1909 Adana isyan isyanlarını çıkartmıĢlardır. Bu isyanlar sırasında, 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van olaylarında 3000 ve 1914-1915 MuĢ olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiĢtir. Ermeni isyan ve katliamları sırasında katledilen Türklerin sayısı belgelere göre 517.955'dir. Olay tarihi ve yeri belli olup da sayı tespiti yapılamayanlarla birlikte bu rakam 2 milyona ulaĢmaktadır. Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya SavaĢı sırasında giriĢtikleri katliamlarla vermiĢtir. Bu dönemde Ermeniler, Ruslar hesabına casusluk yapmıĢ, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymaksızın askerden kaçmıĢ, askere gelip silah altına alınanlar ise silahları ile birlikte Rus ordusu saflarına geçerek, "vatana ihanet" suçunu topluca iĢlemiĢlerdir. Daha seferberliğin baĢlangıcında, Türk birliklerine karĢı saldırıya geçen Ermeni çeteleri, Türk köylerine baskınlar düzenlemek suretiyle sivil halka büyük zarar vermiĢlerdir. Örneğin Van'ın Zeve köyünün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaĢlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüĢtür. Silvan civarında, BeĢnik ermeni köyüne Van ve Tolorya'dan gelip, Doryan Dano ve kardeĢlerinin baĢında bulunduğu Ermeni çeteleri tarafından 11 Haziran 1915 tarihinde ġeytankaya mevkiinde Ģehit edilen milis subayı Hamid Efendi komutasında bulunan erzak kafilesi, jandarması ve subayları. 29 Ağustos 1914 tarihinde Ermeni çeteleri tarafından Siverek-Urfa Yüksekyol ve Karacadağ civarında türbe ziyareti sırasında esir edilip canlı hedef yapılarak Ģehit edilen müslüman Türkler. Kaynak : Ermeni Ayaklanmaları ve Ihtilal Hareketleri. Kaynak : Ermeni Ayaklanmaları ve Ihtilal Hareketleri. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 34 ZAFER DAMLALARI DİRİLİŞ DESTANI’ NIN SÖZCÜSÜ Her bağımsız ülkenin bir marşı olmalıdır. Marşla bayrak birbirini tamamlayan iki vaz geçilmez semboldür. Milletin diriliş destanını anlatan bu anlamlı şiir sadece kafiyeli ve düzgün yazılmış bir yazı olarak görülmemelidir bence. Madem bunu bir sembol haline getirdik, gönlümüzde taşıyoruz, o halde bizim için anlamı büyük olmalıdır. Milli değerlerimizi, destanımızı tamı tamına yansıtmalıdır gelecek nesillere. Bizim bağımsızlığımız kolay kazanılmamıştır. Analar, babalar bir olmuş büyük uğraşlarla almışlardır canları pahasına. O halde bu muhteşem destan nasıl basit anlatılabilir. Öyle biri çıkmalıdır ki evet ben bunları çok iyi biliyorum, adım gibi eminim ve size en coşkulu, en içten bir şekilde anlatabilirim demeli ve anlatmalıdır da. Ve sizin de bildiğiniz gibi bu yürekli kişi ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’dur Mehmet Akif Ersoy hem çok yönlü, hem de vatanına ve milletine çok bağlı bir şairdi. Bu muhteşem destanı; vatanına bağlı, samimi, bilinçli ve kültürlü olan bu adamdan başka kim anlatabilirdi? Mehmet Akif Ersoy bunun bilincindeydi ve yazdığı muhteşem marşı kendinin değil milletinin yazdığını söylerdi. Doğru da söylerdi, çünkü ona bunları yazdıran milletimizin yaşadığı destandı. İstiklal Marşımızın yazılma aşaması bitmişti. Böylesine güzel anlamlı bir marş nasıl kabul olunmasın nasıl benimsenmesin? Tabi ki her zaman milletimizin kalbinde dimdik ayakta duracaktı. Şimdi bunu yazan ulu kişiye bir ödül verilmeliydi. Fakat Mehmet Akif Ersoy hem mütevazılığı hem de onuru için bu ödülü kabul etmedi. Buradaki amacı İstiklal Marşı’nı kendisinin değil milletinin yazdığını bir kez daha anlatmaktı. Bunu başarmıştı ve milletinin kalbinde büyük bir yer edinmişti. Şimdi hepimiz bu ulu marşı dudaklarımızda ve kalbimizde onurla taşıyor, Mehmet Akif Ersoy’u saygıyla anıyoruz, anacağız da. Fakat sadece kalbinde taşımak ya da anmak yeterli değildir. Bir Türk olarak tarihimizi bilmeli, Çanakkale’de, Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da boy göstermiş olan yüce şehitlerimizi asla unutmamalı ve onları örnek almalıyız. “Bize onlardan başka kim örnek olabilir?” FEYZA ESRA KÜPELİ 35 BİLGİ DAMLASI 8/B 98 BÜYÜK ZAFER 1915 yılında meydana gelen Çanakkale Savaşı aziz milletimizin var olma mücadelesi uğruna her şeyini feda ettiği savaştır. Bu savaş kahraman Türk milletinin tek yumruk olup kendinden kat kat üstün olan düşman kuvvetlerini darmadağın ettiği şanlı bir zaferdir Çanakkale. Çanakkale Savaşı, dünya tarihini değiştiren büyük savaşlardan biridir. Onlarca devletin son teknolojiyle yapılmış silahlarına karşı, Anadolu insanı yaklaşık 253.000 şehit vererek Türk milletinin gururunu İtilaf Devletleri’ne karşı korumasını bilmiştir. Eşi görülmemiş bir galibiyet göstererek en kıymetli değerlerinin din, vatan, namus ve bayrak olduğunu kanıtlamıştır. Atalarımızın da dediği gibi “Zaferin büyüklüğü savaşın çetinliğiyle ölçülür.” Türk milleti de savaşın çetinliği ile zaferin büyüklüğünü ölçmüş, savaşın çetinliğini dökülen binlerce şehidin kanıyla tarihe altın harflerle yazmış, zaferin büyüklüğü de bununla ispatlanmıştır. Her Türk evladı mutlaka Çanakkale’ye gidip orayı görmelidir. Görüp ibret almalıdır. İşte Çanakkale’deki bu birlik, beraberlik ve dayanışmayı göstermemiş olsaydı bugün bizim ne vatanımız olurdu ne de devletimiz. Şanlı atalarımıza layık torunlar olabilmek için çok çalışmalıyız, milletimizin gelişmesi ve ilerlemesi için gayret etmeliyiz. H.AYŞEGÜL KOÇ F E Y Z A 7/C 119 EHASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU S R A ŞANLI TARİHİMİZDEN DAMLALAR H ÇANAKKALE SAVAġI . Ahmet’imin, Mehmet’imindir vatanı,A GörülmemiĢ bir karıĢ toprağını satanı. y Ninem, dedemle birlikte kurtardık buĢ vatanı, e Uğruna can verdiğim canım Çanakkale. g ü l Yurdumuzun en güzel yeri, Dedelerimiz, ninelerimiz herkes el ele. K Destanın dolaĢır hep dilden dile, O Ç TaĢına toprağına kurbanım Çanakkale. 7 / geçirmedik, C Çanakkale geçilmez, düĢmanı Binlerce gazi, Ģehitler verdik Kendi yaramızı hep kendimiz sadık, Doktorum da hekimim de sensin Çanakkale. 1 602 6-A 1 CANSARAN NİHAL 9 EĞER BABAN GELĠRSE... Balıkesir’de Ali ġuuri ilkokulu karĢısındaki boĢlukta eski ayakkabı tamircisi, kır pala bıyıklı; Cevdet dede vardı, Bir akĢam üzeri konu ÇANAKKALE’YE gelince ağlamaya baĢladı ve Ģunları anlattı.. Rahmetli babam, Hafız Ali Çanakkale’de kaldığında anamın karnında yedi aylıkmışım o’nu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu. O günler çok zor günlerdi, seferberliğin meşakkatleri, işgal yıllarıydı. Kurtuluş, yoksulluk, sıkıntı, çocukluğumuz hep ekmek peşinde elem’le geçti.. Ama anam; benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta nereye giderse yanıma gelir ve; -OĞLUM ben pazara gidiyorum BABAN GELĠRSE BENĠ HEMEN ÇAĞIR HA! -BEN TEYZENLERE GĠDĠYORUM, BABAN GELĠRSE BENI HEMEN ÇAĞIR -BEN KOMġUYA GIDIYORUM BABAN GELĠRSE BENI HEMAN ÇAĞIR HA! Derdi.. Anam babamı bekledi durdu. Büyüdüm dükkan açtım. Annem yine her nere gidecek olsa dükkân’a gelir, gideceği yeri söyler ve BABAN GELĠRSE BENĠ HEMEN ÇAĞIR HA ! diye eklerdi.. Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı, yinede hep bastonu’nu alır bana gelir ve BABAN GELĠRSE BENĠÇAĞIR HA! Diye tenbihlerdi.. -Günü geldi ağırlaĢtı ölüm döĢeğinde bizimle helâlleĢti.. BANA ĠYĠ BAKTINIZ HAKKINIZI HELÂL EDĠN Dedi sonra döndü yavaĢça ‘’BABAN GELĠRSE, ONA ANNEM HEP SENĠ BEKLEDĠ DE’’ Diye tekrarladı ki birden ĠRKĠLEREK DOĞRULDU VE KAPIYA DOĞRU GÜLÜMSEYEREK.... HOġ GELDĠN BEY HOġGELDĠN ……!! Diyerek ruhunu teslim etti.. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 36 MİZAH DAMLALARI (FIKRALAR) YE YE YE YEDİ Bir köyde üç arkadaş askerlik yoklamasında Kayseri Hava İndirme Alayı’na komando olarak yazılmak isterler. Bunları yetiştirmek için aynı yere alırlar. Az bir yükseklikten paraşütle atlama taliminde komutan bu üç askere der ki: -Oğlum uçaktan atlar atlamaz paraşütün düğmesine sakın basmayın içinizden ona kadar sayın ondan sonra düğmeye basın. Bunlar talimde öğrendiler ya bu sayı sayma işini, sıra normal inişe gelince de uçaktan atlayınca sayı saymaya başlarlar ama birisi yere çakılır. Komutan askerlere der ki: -Gidin bakın bu askerimiz niçin yere çakıldı? Askerin yanına arkadaşları gelirler ki asker hala: - Ye ye ye ye yedi, demektedir. İNSAN Haftanın yorgunluğunu üzerinde taşıyan baba, pazar sabahı gazeteleri önüne almış, akşama kadar oturup dinlenecek olmanın keyfini çıkarmaya hazırlanırken küçük oğlu yanına gelmiş: - Baba söz vermiştin, demiş. Hani beni pazar sabahı parka götürecektin? Adam ne diyeceğini şaşırmış. Tam o anda gözüne bir gazetenin verdiği dünya haritası ilişmiş. Haritayı küçük parçalara ayırıp oğluna uzatmış: - Bu haritayı birleştirebilirsen seni parka götürürüm. İçinden de “Oh çok iyi ettim, coğrafya profesörü bile toplayamaz bunu.” diye söylenmiş. Ancak aradan daha 10 dakika geçmeden çocuk haritayı birleştirip getirmez mi? Adam gözlerine inanamamış. Nasıl becerdin bunu, diye sorunca çocuk anlatmış: - Bana verdiğin haritanın arkasında insan resmi vardı... İnsanı düzeltince dünya kendiliğinden düzeldi!... YALAN Padişahın biri, -'Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!' demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; ''Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.'' ''Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!'' ''Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!'' ''Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!'' ''Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!'' ''Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.'' Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş; ''Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. 41 BİLGİ DAMLASI AKILLI BİR ADAM ARANIYOR! Dyojen' e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşılacağını sordular. Yanıtı kısa oldu: -"Konuşmasından."dedi. Bir soru daha sordular:"Peki,adam konuşmazsa?" Dyojen' in yanıtı bu kez şöyle oldu: -O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada." SORU KOLAY DA... Öğretmen Damla'ya sorar: -Söyle bakalım Damla, İstanbul kaç yılında fethedildi? Damla düşünür, taşınır; ama hiçbir yanıt veremez. Öğretmeni tekrar sorar: -Soru çok mu zor evladım? Damla yanıtlar: -Yok, soru kolay da yanıtı çok zor öğretmenim TERCÜME İngilizce dersinde öğretmeni çocuğa sordu: -Oğlum, sana Türkçe bir cümle vereceğim.Sen bunu İngilizce' ye çevireceksin.Çevireceğin cümle: -Çocuk koştu, koştu, denize düştü, boğuldu. Öğrenci yanıt verdi: -The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, gulu gulu! HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU MİZAH DAMLALARI (FIKRALAR) IMF FIKRASI Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya inip, çobana sormuş. -- Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin? Çoban, bir adama bir de koyunlarına bakmış; "Tamam." diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu bilgisayarına bağlayıp, bir NASA sitesine girmiş, GPRS' sini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Ardından, çobana dönerek; "Tam 983 adet koyunun var." demiş. Çoban da "Doğru." diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin." Genç adam koyunu almış ve jeep' inin arkasına koymuş. Bu kez çoban genç adama dönüp; "Peki... Senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir misin?" diye sormuş. Adam da "Evet, neden olmasın." diye yanıtlamış. Bunun üzerine çoban; "Sen IMF'de uzmansın." demiş. Adam hayretle sormuş; "Nasıl oldu da bildin?" Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş. "Buraya çağrılmadan geldin, bu bir. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsüne gelince, yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü koyun diye köpeğimi aldın! HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU KOMİK BİLMECELER -Adamın biri hamama gitmiş, terlememiş. Neden? Çünkü adam notermiş. -Can bedenden çıkmayınca ne olur? Can derse geç kalır. -Lastik neden esner? Uykusu geldiği için. -Denizler niçin tuzludur? Balıklar kokmasın diye. -Sarı mendil mavi denize düşerse ne olur? Islanır. -Uçak düşmüş. Ama kimse ölmemiş. Neden? Uçak Pamukkale’nin üzerine düşmüş. -Kadın bir gün mahkemeden çatal, bıçak sesleri duymuş. Neden? İçeride adamın hakkını yiyorlarmış. -Yılanla kirpi evlenirse ne olur? Dikenli tel. -Adam bilgisayar başında uyuyakalmış. Ertesi gün nezle olmuş. Neden? BU NEDİR? Windows açık kalmış. Karadeniz Bölgesi' nde, bir kıyı köyünde öğretmen, insan iskeletini göstererek -Birinci olan ilimiz hangisidir? öğrencilerden birine sorar: Van.nedir Temel? -Bu -İnsan kılçığıdır, öğretmenim. BİLGİ DAMLASI 42 MİZAH DAMLALARI 43 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU DERSİMİZ MATEMATİK Zor Harfler: Ç,D,H,J,L,Ö,M,R,Ş harflerini birer kez ve istediğiniz sesli harfi istediğiniz kadar kullanarak anlamlı ve çekim eki olmayan kelimeler oluşturun.Her kelimenin puanı o kelimedeki sessiz harflerin sayısı ile o kelimenin toplam harf sayısı çarpılarak bulanacaktır. Toplam puanınız bulunduğunuz kelimelerin puanları toplanarak bulunacaktır. Hedef: Maksimum puan almak. (Not: Sınavda alınan en yüksek puan: 90) Sikkeler Elimizde 5,10,20 ve 50 gramlık altın sikkeler var. Her birinin adedi bir asal sayı. Sikkelerin toplam ağırlığı ise 1000 gram. Elimizde en az kaç adet sikke olabilir ? 7 basamaklı öyle bir sayı bulun ki bu sayının soldan birici basamağı bu sayının basamaklarındaki 0’ların adedini, soldan ikinci basamağı bu sayının basamaklarındaki 1’lerin adedini,…, yedinci basamağı bu sayının basamaklarındaki 6’ların adedini versin. Problem: Bir satıcıdan 3 farklı, ürün aldınız. Satıcıya ödemeniz gereken fiyatı sorduğunuzda satıcı: “ 3 ürünün fiyatını çarptım sonuç 5,70 TL çıktı.”der. Siz de: “Olur mu canım öyle şey fiyatları toplasanıza! ” deyince, satıcı size “Toplasam da aynı. ” diye cevap verdi. Bu duruma göre satın aldığınız bu 3 ürünün fiyatları nasıldır ? MANTIK SORUSU: Bir tatil kampında cüzdan çalınmıştır. Cüzdanı çalan Ali, Veli, Zeki, Hami, Sami adlı kişilerden biridir. Bu kişiler sorgularında aşağıdaki konuşmaları yaptılar: Kutupta bir kampa doğru 5 köpeğin çektiği kızakla yol alıyoruz. Bu şekilde 24 saat yol aldıktan sonra 2 köpeğimiz ölüyor yolun geri kalanını kalan 3 köpekle alıyoruz ve de kampa 48 saat geç ulaşıyoruz. Eğer 5 köpekle 50 mil daha yol almak mümkün olsaydı 24 saat gecikmeyle kampa ulaşacaktık. Soru: Yolumuz kaç mildi? Not: Köpeklerin gücünü eşit kabul edin. Soruda eksik bir şey yok. Veriler çözüm için yeterli. Benim 50 TL’ ye ihtiyacım var. 25 TL Ali’ den, 25 TL Ayşe’den alıyorum. Bunun 45 TL’ sini harcıyorum. Geriye 5 TL kalıyor. 5 TL’ den 1 TL Ali’ye, 1 TL Ayşe’ye borcumu veriyorum. Bende 3 TL kalıyor. Borcum 24 24 kalıyor. 24+24=48 3’ te bende kaldı 48+3=51 1 TL nereden geldi.? EMRE AKÇAKOCA MATEMATİK ÖĞRETMENİ Ali: Cüzdanı ben çalmadım, hayatımda hiçbir şey çalmadım. Cüzdanı Hami çaldı. Veli: Cüzdanı ben çalmadım, benim kendi cüzdanım var. Sami, cüzdanı kimin çaldığını biliyor. Zeki: Cüzdanı ben çalmadım. Bu kampa gelmeden önce Sami’yi tanımıyordum. Cüzdanı Hami çaldı. Hami: Ben suçlu değilim. Cüzdanı Sami çaldı. Ali beni suçlarken yalan söylüyor. Sami: Cüzdanı ben çalmadım. Cüzdanı Veli çaldı. Zeki beni çocukluğumdan beri tanır. Sonra anlaşıldığına göre her kişinin söylediği üç cümleden biri yanlış ikisi doğrudur. Bu durumda cüzdanı kim çaldı? HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU FURKAN GARİP 8-B SINIFI NO: 92 TÜRKÇE MATEMATİK FEN BİLGİSİ SOSYAL BİLG. YABANCI DİL. D 19 15 13 15 12 Y 0 0 3 1 1 B 0 1 0 0 0 2008 SBS PUANI: 477,109 BİLGİ DAMLASI 44 BİLGİ DAMLALARI ENLER Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel-Venezuela–1.000 m. Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika Dünyanın en yüksek dağı: Everest-Asya–8.848 m. Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra Çölü-Orta/Kuzey Afrika Dünyanın en büyük yanardağı: Tambora-Endonezya Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad Mağarası-New Mexico, ABD Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi-Orta Asya–394.299 km² Dünyanın en büyük adası: Grönland-Kuzey Atlantik–2.175.597 km² Dünyanın en sıcak yeri: Al’Aziziyah-Libya 57,7 C Dünyanın en soğuk yeri: Vostock II- -89,2 C Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin–1.237.000.000 kişi Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya–10.610.083 km² Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan–0.272 km². Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo-Japonya–26.500.000 kişi Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: Seikan-Japonya–53,9 km. Dünyanın en uzun karayolu tüneli: St.Gotthard-İsviçre-16.4 km. Dünyanın en uzun kanalı: Panama Kanalı-Panama–81,5 km. Dünyanın en uzun köprüsü: Akashi-Japonya–1.990 m. Dünyada en çok konuşulan dil: Çince (mandarin)-885.000.000 kişi Dünyanın en çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke ile sınırı var) Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: Webzhuan, Çin-deniz seviyesinden 5.090 m. yukarıda Dünyanın en alçak yerleşim yeri: Calipatria, Kaliforniya, ABD - deniz seviyesinin 54 mt. altında Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı: ABD-Kanada sınırı. En fazla yağış alan ilimiz Rize'dir. Dünyanın en uzun binası: Suyong Bay Tower-Pusan(Güney Kore): 88 kat 462 m. En büyük adamız Gökçeada'dır.(Çanakkale) Türkiye'de feribot ile taşımacılık yapılan tek göl Van Gölü'dür. Türkiye'nin en düşük gelir elde edilen ili Muş'tur. Yüzölçümü itibariyle en küçük komşumuz Ermenistan'dır. Türkiye'nin en yüksek minaresi Selimiye Camisi’nde bulunur. Kelaynak kuşları ülkemizde sadece Urfa'nın Birecik İlçesi’nde bulunur. Dünyada en fazla konuşulan diller: Çince, Hintçe, İngilizce, İspanyolca ve Türkçe'dir. Türkiye'nin en zengin boksit yatakları Seydişehir'de bulunur. Türkiye'de heyelan en çok kış mevsiminde görülür. Türkiye'nin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır. Türkiye'nin çay yetiştirilen tek yöresi D.Karadeniz'dir. Türkiye'de rüzgarın en etkili olduğu yer İç Anadolu'dur. Türkiye'nin en az göç veren bölgesi Marmara Bölgesi’dir. Türkiye'nin en az ormana sahip bölgesi G.Anadolu Bölgesi'dir. İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek yeri Erciyes Dağı'dır. Ulaşım yapılabilinen tek akarsuyumuz Bartın Çayı'dır. Dünya bor rezervlerin %70'i ülkemizde yer alır. Türkiye'nin en fazla kara sınırı Suriye ile(877), en az kara sınırı ise Nahçıvan iledir(10) Ege kıyıları en uzun kıyımızdır. Ülkemizin en büyük gölü Van Gölü'dür. Ülkemizde 15 adet büyükşehir,38.000'de köy mevcuttur. Türkiye'nin en uzun akarsuyu,Kızılırmak'tır. Türkiye dışında Türk bayrağının dalgalandığı tek kale Caber Kalesi'dir. 45 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU DUVAR YAZILARI UZUN LAFIN KISASI: U.L YUMURTANI SAHANDA MI YERSİN? YOKSA DEPLASMANDA MI? HER HAKKI SAKLIYMIŞ.BEN DE BUNCA HAKKI NERDE DİYORDUM. ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ.BİZ TAKİBE DEVAM EDİYORUZ MERKEZ.TAMAM! SENİ GÖRÜNCE GÖZLERİM DOLAR,KULAKLARIM MARK. KENDİM İÇİN BİR ŞEY İSTİYORSAM NAĞMERDİM.ALLAH'IM ANNEME GÜZEL BİR GELİN NASİP ET.AMİN... YIKANAN TONA NE DENİR? WASHİNGTON. CİN ALİ MAVİ MÜREKKEBE DÜŞERSE NE OLUR? BLUE JEAN. OĞLUM,SENİN ZAYIFLAMAN İÇİN DAHA 40 FIRIN EKMEK YEMEN GEREK... GEÇEN GÜN BEN KAMYONU SÜRDÜM, LEONARDO DA VİNCİ... ADAM BİLGİSAYAR BAŞINDA UYUYAKALMIŞ.ERTESİ GÜN NEZLE OLMUŞ.NEDEN? ÇÜNKÜ WİNDOWS AÇIK KALMIŞ... BU ERİKSON,BAŞKA ERİK YOK... VATANDAŞ ÇOK BONKÖR.KRİZLERİN FATURASINI O ÖDÜYOR ÇÜNKÜ... ESKİDEN EKMEK ASLANIN AĞZINDAYDI. ŞİMDİ O DA AÇ. HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 48 HABER DAMLALARI 2009’DA DÜNYA Yılın çıkışı: One Minute Yılın çıkışı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos Zirvesi’nde katıldığı oturumda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yaptığı “One Minute” müdahalesi. Yılın referandumu: Minarelere ret İsviçre’de 29 Kasım’da düzenlenen ve ülkede yeni minare yapımına yasak getiren referandum. Ülkedeki sağcı partilerin aylar süren kampanyalarının ardından halkın yüzde 57’sinin onayıyla getirilen minare yasağı Yılın öcüsü: H1N1 virüsü En kapışılan roman: Dan Brown’un Kayıp Sembol adlı romanı Yılın filmleri: Avatar, Slumdog Millionaire, 2012 En ünlü laboratuvar: İsviçre-Fransa sınırında evrenin en temel sırlarının ortaya çıkarılmasını hedefleyen Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi kısa adıyla: CERN En şöhretli ölüm: “Popun Kralı” olarak tanınan Afro- Amerikalı efsanevi şarkıcı müzisyen besteci söz yazarı ve pop yıldızı Michael Jackson 25 Haziran’da hayatını kaybetti. 2009’DA ÜLKEMİZ 1 Ocak:-Kürtçe yayın yapan TRT 6 yayın hayatına başladı. 9 Ocak:BM Güvenlik Konseyi, Gazze'de acil ve kalıcı ateşkes sağlanması çağrısında bulunan karar tasarısını kabul etti. 30 Ocak:- Başbakan Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu toplantısı kapsamında düzenlenen ''Gazze'' konulu oturumda yaptığı 'one minute' çıkışı ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'e katliamları hatırlatmasının ardından İsviçre'den İstanbul'a hareket eden Başbakan Erdoğan'ı karşılamak üzere çok sayıda vatandaş, Atatürk Havaalanı'na akın etti. 27 Mart:-Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişiyi Kahramanmaraş'tan Yozgat'a götürürken düşen helikopterin enkazı Kahramanmaraş'ın Döngel Köyü Şahin Kayası mevkinde bulundu.Enkaz sonucu Muhsin Yazıcıoğlu’nu kaybettik. 29 Mart:- Yerel Seçimler yapıldı 7 Nisan:Beşiktaş'ta çöp konteynerinde parçalanmış cesedi bulunan Münevver Karabulut cinayetinin zanlısı olarak aranan Cem Garipoğlu'nun babası Nida Garipoğlu ''cinayete iştirak''ten tutuklandı. 5 Mayıs :- Mardin ili Mazıdağı ilçesi Bilge Köyünde bir düğün evine yapılan silahlı saldırıda 44 kişi katledildi. 17 Mayıs:-54. Eurovision Şarkı Yarışması'nda Norveç ekibi birinci oldu. Türkiye, Hadise'nin seslendirdiği ''Düm Tek Tek'' adlı şarkıyla 177 puan alarak dördüncü sırada yer aldı. 19 Temmuz:-Kapsamı genişletilen sigara yasağı yürürlüğe girdi. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dahil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların kapalı alanlarında tütün ürünleri tüketimi yasaklanıyor. 1 Ağustos: Demokratik açılım süreci başlatıldı. 17 Eylül -Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu, İstanbul-Bahçelievler'de avukatı tarafından emniyet güçlerine teslim edildi. Garipoğlu, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanmasının ardından Maltepe Cezaevi'ne konuldu. 19 Ekim -Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden geleceği belirtilen, DTP'lilerin ''Barış grubu'' olarak nitelediği ve teslim olması beklenen terör örgütü PKK üyeleri için Şırnak'ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'nda hazırlıklar tamamlandı. 3 Kasım Sağlık Bakanı Recep Akdağ ''domuz gribi'' aşısı yaptırdı. 16 Kasım -''Domuz gribi''ne karşı koruyucu bir önlem olarak yapılmaya başlanan aşı uygulamasının 2. aşaması, tüm yaş gruplarındaki kronik hastalığı olanlarla 6 ay-5 yaş arası çocukları kapsayacak şekilde başladı. 25 Kasım-Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurdu 11 Aralık - Anayasa Mahkemesi, DTP'nin, ''eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği'' gerekçesiyle oy birliğiyle kapatılmasına karar verdi. 15 Aralık- İş yerleri kapatıldığı için özlük haklarıyla kamu kuruluşlarına yerleştirilmelerini isteyen TEKEL işçileri, Ankara'da eyleme başladı. 51 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU HABER DAMLALARI 2009 YILI KAYSERİ’DEN HABERLER 1 Mart:- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri'de Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitap ettikten sonra Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan raylı sistemle Kadir Has Stadı'nın açılışını yaptı. 8 Mart :-Kayserispor- Fenerbahçe maçıyla Kadir Has Stadı Kayseri Halkının hizmetine sunulmuş oldu. 12 Mart:- Yerel saat ile 16:03’de merkezi Kocasinan ilçesi Güneşli beldesi olan ve büyüklüğü Ml=4.9 olan, orta şiddette bir deprem meydana gelmiştir. Şubat,mart aylarında Kayseri’de küçük sarsıntılar olmuştur. 29 Mart:-Yerel Seçimler yapıldı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na Mehmet Özhaseki, Yüzde 60.5'lik Oyla Tekrar Seçildi. 1 Ağustos:- Test sürüşleri tamamlanan raylı sistem Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, tarafından törenle hizmete açıldı. 21 Eylül:- Ramazan Bayramının ikinci günü Talas İlçesi Yenidoğan mahallesinde Türkan Ay, Dilruba Tekin ve Ahmet tekin adlı üç çocuk kaçırıldı. 2009/2010 YILI OKULUMUZDAN HABERLER Ağustos 2009- Sınıf Öğretmenimiz Erdoğan KOCA 2008/2009 Eğitim-öğretim yılı sonunda emekli olmuştur. Ağustos 2009- Yardımcı hizmetlimiz Arif TOYBAZ’ın 2008/2009 Eğitim-öğretim yılı sonunda H. Mustafa Gazioğlu İlköğretim Okuluna ataması yapılmıştır. Şubat 2010:-Okul Kurucu Müdürümüz Tuncay Demir’in Gürpınar İlköğretim Okuluna müdür olarak ataması yapıldı. Şubat 2010:- Güneşli İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Özbek Okulumuza Müdür olarak atanarak görevine başladı. Tebrik-Okulumuz öğretmelerinden Ahmet Kucur, Hüseyin Üsten, Reşat Koç, Sertan Ballı, Ersen Tanrıöven ve Seçil Onaran nur topu birer evlat sahibi olmuşlardır. Gözleri aydınlık olsun. DERLEYEN: ELİF BEYZA EKER 8/B SINIFI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 52 GÜLE DÜŞEN DAMLALAR AHLAKI NEBİ Peygamberim merhametlidir, Öksüzleri korur gözetir, Tüm insanlığa rahmettir, Yetimleri korur gözetir. Peygamberim affedendir, Hoşgörülü bir nebidir, İncitilir, İncinir de, İncitmeyen bir resüldür. Peygamberim çok çalışır, Gece demez gündüz demez, Gayret eder, azim eder, Yılmaz, usanmaz o rehber. Peygamberim şefkatlidir, Kalbi yumuşak bir nebidir, Garipleri, çocukları, Okşayan bir peygamberdir. Peygamberim hak gözetir, Adaleti ilke edinir, Bütün haklar karşısında, Boynu kıldan da incedir. Peygamberim Güvenilir, Hem sözüne hem özüne, Doğru sözlü güzel yüzlü Muhammedül emindir. Peygamberim sabırlıdır, Haktan gelene razıdır, Açlık,güçlük susuzluğa, Tüm zorluklara katlanır. Peygamberim çok cömerttir, Akan sudan esen yelden, İsraf etmez, hem ettirmez, Kerem sahibi nebidir. Peygamberim hep danışır, Fikir sorar , görüş alır, Değer verir tekliflere, Uygulatır gerekirse. Peygamberim çok cesurdur, Küfre karşı dimdik durur, Zulüm eden Zalimlerin Kalplerine korku verir. Peygamberim çok sevendir, Hem de çok sevilendir, Ümmetini çok düşünen, Peygamberim öğretmendir, Hem öğreten hem gösteren, Kur’an’daki hükümleri, Tebliğ eden bir resuldür. TALİPORHAN Üzerine titreyendir. Din Kült.Ah.Bilg.Öğrt. “(RESULÜM)BİZ SENİ ANCAK ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK” (ENBİYA:107) HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 54 SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ. SEVGİ DAMLALARI Sümeyye TEKDAĞ 4/A Emine Ahsen UYARUOĞLU 4/A Melike ASLAN 4/A Emine Ahsen UYARUOĞLU 4/A Gamze TUZCUOĞLU 4/A SEVGİ DAMLALARI İnsan taşıdığı ve yaşadığı duygularla değer kazanmaktadır.Sevmek duygusu da insana verilmiş en güzel ve anlamlı duygulardan bir tanesidir. İnsan her şeye karşı taşıdığı sevgisiyle alemin her tarafıyla alakadardır.Sevgisi ne kadar büyükse , insan o kadar büyüktür.İnsan sevgisiyle anlam kazanıyor. İnsanı insan yapan değerlerdendir sevgi. Sevgi kapasitesi yoğun insanlardan oluşan bir toplum ,hayatın yaşamaya değdiği, insan olmanın lezzet verdiği,insanlar arası ilişkilerin kaliteli olarak icra edildiği bir dünyanın kapılarını açacaktır.Sevgiyi taşımak ve yaşayabilmek her insanın harcı değildir.bu sanatı herkes güzel icra edemiyor.Sevmek sanattır. Dünyanın yaşanabilirliği, sevginin insanlardaki oranıyla alakalıdır.Nitekim sevgisizler yüzünden her geçen gün dünya neşesi,sevinci,heyecanını kaybetmekledir. Sevgisizler dünyaya daha çok hükmettiğinde ,dünya ömrünü tamamlamış olacaktır.Onun İçin dünyadaki insanları, sevenler ve sevmeyenler diye ikiye ayırmak mümkündür. GİZEM AKBULUT 4/B 55 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU İNCİ DAMLALARI Güzel Sözler Eğer ırmakta su kalmamışsa, bu kanalın değil ,kaynağın suçudur.(StJerome) Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür. (Samuel Johnson) Eğitim,meyvenin kendisi değil, ilgi ağacından meyve toplamaya yarayan bir merdivendir. (Bernard Shaw ] Öğretmek,iki defa öğrenmek demektir. (J.joured) İlim aşağıdakileri yükseltir,cahillik yüksektekileri alçaltır. (Sokrates) Öğüt vermek kolay,örnek olmak zordur. ( La Rochefaucauld) Yıpranmak paslanmaktan iyidir. (Bishop Cumberland) Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. (Konfüçyüs) Önce doğruya bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir.Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz. (Farabi) Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir ilerleyemediğiniz taktirde gerilersiniz. ( Çin Sözü) Ne kadar bilirsen bil,anlatabildiklerin, karşındakinin anlayabileceği kadardır. ( Mevlana) Metodu olan topal, metotsuz koşandan daha çabuk ilerler. (Francis Bacon) Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni okyanuslar keşfedemez ( Andre Gide) Kendine hakim olan başkalarına da hakim olur. (Konfüçyüs) Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. ( Senaca ) Gençken bilgi ağacını dikelim ki, yaşlandığımız zaman gölgesinde barınacak bir yerimiz olsun. ( Chesterfield) Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. (Konfüçyüs) Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. ( Konfüçyüs) Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir. (Francis Bacon ) HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 56 ANASINIFLARIMIZ (MİNİK DAMLALAR) HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 60 ANASINIFLARIMIZ MİNİK DAMLALAR 61 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU 1-C SINIFI 1-B SINIFI 1-A SINIFI SINIFLARIMIZ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 62 3-A SINIFI 2-B SINIFI 2-A SINIFI SINIFLARIMIZ 63 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU 4-B SINIFI 4-A SINIFI 3-B SINIFI SINIFLARIMIZ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 64 6-A SINIFI 5-B SINIFI 5-A SINIFI SINIFLARIMIZ 65 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU 7-B SINIFI 7-A SINIFI 6-B SINIFI SINIFLARIMIZ HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU BİLGİ DAMLASI 66 8-B SINIFI 8-A SINIFI 7-C SINIFI SINIFLARIMIZ 67 BİLGİ DAMLASI HASAN POLATKAN İLKÖĞRETİM OKULU