VE ORTAK GELECEĞİMİZ

advertisement
ÇEVRE
VE ORTAK GELECEĞİMİZ
dünümüzde
insanlığın
bundan
sonraki
gelişmesini
tekrar
belirlemek
sürecindeyiz.
29.UIuslararasi jeoloji Kongresinde IUG5
Başkan/nın yaptığı konuşma olup
EPISODES SEPT. 1992 vol. 15 N o r d e n
çevrilmiştir.
Çeviren: Asuman EMRE
M M oplumu tehdit eden ana soİ B l l i M n l a r d a n haberdar olma|B|P:fri!za karşın tüm insanlık İçin
pîtîîk temeline dayalı dengeli
kalkınma sağlamak amacımızdan
henüz çok uzaktayız. Bilim ve teknolojideki
ilerlemeler
bu
gelişmeye doğru, çevreyi koruyucu ve güvenilir yeni yollar
açacaktır Dünyamıza ait sorunların
belirlenmesinde
yerbilimlerine çok önemli bir rol
düşmektedir
Son
birkaç
yıldır
jeoloji
alanında pek çok teknolojik ilerleme kaydedilmiş, bu sayede
yerküreyi
tanıma
kapasitemiz
ayrıca yerkürenin İçsel dinamiği ve
yüzey süreçleri konularında daha
duyarlı bilgi toplama kapasitemiz
önemli ölçüde artmıştır. Çok
öncelerden, birbiriyle ilgili bilimlerle uğraşan jeolog ve uzmanlar, tüm dünyanın bilimsel
çalışmaları bazında yerküre sisteminin tamamına ilişkin verilerin,
hangi bilim dalına ait olursa olsun
bîraraya toplanması gerektiğini
anlamışlardı.
Daha
iyi
bir
gelecek
oluşturmak için, dünya çapında
bir uzlaşma ve inanç atmosferinin
gelişmekte olduğu görülmektedir.
Çevresel çalışmalar ve gelişmeye
ait çalışmalar dünya çapında
dayanışma ile yürütülürken jeologlar bunda yani ortak geleceğimizde Önemli
rol oynayacaktır.
Günümüzde
İnsanoğlunun
gelişmesine yeni bir yon ve-
rilmektedir ve bu İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır, Brezilya'da Rio de Janeiro'da
toplanan
Birleşmiş
Milletler Çevre ve Gelişme Konferansı henüz bitmiştir ve hem
bugün hem de gelecekte dünyayı
tehdit eden ana sorunlar kesinlikle
saptanmıştır» Homo Sapienslerin
100,000 nesli bugünkü 5 milyarlık
dünya nüfusunu yaratmıştır ve
Önümüzdeki birkaç on yıl İçinde
bu nüfus İki katına çıkacaktır. Gezegenimiz giderek küçülmektedir,
Bazı
yenilenemez
kaynaklar
tükenmenin eşiğindedir, çevre
zarar görmüş,
giderek
bozulmuştur ve biz, tüm insanlığa
eşit bazda gelişme sağlanması gibi
ideal bir durumdan, henüz çok
uzaktayız.
Bugün
dünyaya
konfor
sağlamakta olan bilim ve teknoloji, bu sorunların çoğundan sorumlu tutulmaktadır. Bu doğru
değildir! Hali hazırdaki sorunlar bilimdeki gelişmelerin cehalet ve
kişisel çıkarlar tarafından yönlendirilen insanlar, şirketler, enstitüler
ve ülkeler tarafından kötü kullanılmasından
kaynaklanmaktadır.
Sonuçta bu İnsan toplulukları
planlarını yaparken pragmatik
fakat vahşi kar-maliyet denklemlerini kullanırken, çevrenin durumunu gözönüne almazlar ve
davranışlarının uzun dönemdeki
zararlı etkilerini de yok sayarlar.
Tatminkar bir ortak gelecek
için umutlarımız, bilim ve tek31
ÇEVRE
nolojideki ilerlemelerin, gelişme
yönünde yeni yollar açmasını
temel almaktadır. Bu ilerlemeler
endüstriyel
atıkların
yeniden
İşlenmesi, tarım ve ormancılıkta
tekrar tekrar üremeyi sağlayacak
yöntemler kullanılması ve diğer
çevreyi koruyucu işlemler sayesinde kaynak kullanımını azaltacak ve en verimli hale getirecektir. Görülüyor ki bilimin
insanlığa karşı büyük bir sorumluluğu
vardır,
güçlükler
dünyadan kaynaklanmaktadır ve
bu durum uluslararası ve disîplinlererası çabayı gerektirmektedir. Yerbilimleri değinilen dünya
sorunlarının
ele
alınmasında
önemli bir rol oynamaktadır ve biz
jeologlar üzerimize düşeni yapmak için
hazırız hatta çok istekliyiz.
jeoloji canlıdır ve son birkaç
yıldır çok etkindir, Bundan önceki
bir kaç jeoloji kongresinde IUGS
başkanları herzaman olduğu gibi
geçen dönemde yapılanları anlattılar. Ben sadece önemli olduğuna inandığım birkaç örnek
üzerinde duracağım.
Bu örneklerin hepsi, dünyayı
tanımak onun iç dinamiğini ve
yüzeysel süreçlerini daha duyarlı
bîr şekilde ölçmek konularında kapasitemizi
artıran
teknolojik
gelişmelerle ilgilidir.
Önce maden kaynaklan ve metallojenik alanlardaki gelişmeyi anlatarak
başlıyorum,
denizaltı
sıcaksu kaynaklarının tabanında
yapılan gözlemler, dünyanın pek
çok okyanusunda metalik yataklar
oluşmasına neden olan kayda
değer hîdrotermal boşaltmaların
varlığını
göstermektedir.
Son
yıllarda böyle birkaç yatak bulunmuştur ve bunlar, sadece okyanus ortası sırtlarda değil dalmabatma zonu, plaka sınırlarını da
içeren diğer çeşitli tektonik
yapılanmalarda da görülmüştür,
Bu modern yatakların incelenmesi
eski yatakların oluşumuna da ışık
tutmaktadır.
Geçmişteki
iklimlerin
incelenmesi ve değerlendirilmesi konularında büyük gelişmeler kaydedilmiştir.
Derin
deniz
sedimanlarından, Vostok buz ka32
rotlarından, gölsel maddeler ve
benzerlerinden, eski okyanuslardaki sirkülasyon modelini, atmosferde eskiden varolan karbondioksit miktarını, eski yüzey
sıcaklıklarını, eski güneş radyasyonunu, bölgesel deniz seviyesi
değişimlerini
ve
diğer
parametreleri çıkarsayabilmekteyiz,
Artık şunu söyleyebiliriz kî
yerkürenin içsel dinamiği genel
iklim değişikliklerinde büyük rol
oynamaktadır, Milankovitch Teorisi tek başına yeterli olamamaktadır.
jeologlar, jeokimyacılar ve jeofizikçiler jeodinamik konusunda
birlikte çalışarak sayısal verilerin ve
süper bilgisayarların yardımı İle yeraltına ilişkin gelişmiş değerlendirmeler
yapmışlardır.
Sonuç
şudur: Yerkürenin mantosu geçmişte ve halen sanıldığıdan daha
dinamiktir. Hala spekülatif olmakla
birlikte "megaplumes" nosyonu
dikkat çekmeye başlamaktadır ve
daima-batma zonlarındaki kabukmanto karışımının önemi belirtilmektedir. Ayrıca kabuksal
evrim konusunda, birkaç süperkıtada dünya tarihi boyunca meydana gelen yapışma ve ardından
gelen parçalanma kavramı, güç
kazanmaktadır,
Kütle-spektrometrik ölçümlerdeki gelişmeler, renyum-osmiyum
yönteminin jeolojik maddeler İçin
kullanılmasına olanak sağlamıştır,
Bu metod eski kratonik alanlardaki
araştırmalarda; kabuksal maddelerin izlenmesi ve yeniden
işlenmesi konularında etkin bir
araç haline dönüşmüştür. Yerküre
tarihindeki Erken Arkean dönemi
izotopları,
mantodaki
güçlü
tükenmeyi göstermektedir, bu da
kabuğun masif formasyonunu belirtir,
Ancak
bu
durumla
bağdaşmayan elementlerle zenginleşmiş bîr ilkel kabuğun izlerinin de bulunması gerekir ki şu
ana kadar böyle bir ize rastlanmamıştır. Son yıllarda Zirkon jeokronolojisi metodları ve yorumlama teknikleri ile birlikte çok
gelişmiştir. Birkaç ay Önce, Vaca
Muerta akhondritindekî küçük bir
kristalde bulunan ve güneş sisteminin bilinen en eskisi olan zir-
konun yaşı, duyarlı yüksek erıtmeli
iyon mikroprobu (SHRIMP) ile
saptanmıştır.
Böylece
meteoritlerin ana gövdelerinin evrimindeki en eski olayın yaşı 4,56
Ga olarak bulunmuş ve diğer metodlarla daha önce de elde edilmiş
olan bu değer kesinleşmiştir,
ABD'nin Magellan misyonu
tarafından
karşılaştırmalı
gezegenbilim konusunda şaşırtıcı
gelişmeler sağlanmış, bu misyon
Venüs'ü ele alarak pek çok gizini
açığa çıkarmıştır. Kardeş gezegenimiz Venüs olabildiğince
karmaşık bir yüzeye ve yaygın bir
volkanizmanın kanıtları ile açılma
ve sıkışmanın verilerine sahiptir.
Tektonik özellikler olarak dağ
kuşaklarını, sırtları, büyük riftleri,
çatlak sistemlerini ve hendekleri
içerir ancak jeodinamik özelliklerin
levha sınırlan boyunca yoğunlaştığı yerküre tipindeki levha tektoniğine benzer açık kanıtlar
görülmez,
Venüste birkaç yüz tane gök
taşı çarpmasıyla açılmış olan krater bulunmuştur, ye venüsün ortalama yüzey yaşı yaklaşık 500 Ma
olarak belirlenmiştir.
Kretase-Tersîyer
sınırında
yerküreye büyük bir patlayıcı
göktaşının
çarpması
sonucu
oluştuğu sanılan biryapı belirlenmiştir. Bu Mexico'da Yucatan
Yarımadasındaki gömülü chicxulub yapışıdır ve kökenindeki
çarpma hakkında kesin bilgi vermektedir.
Dahası, ele alınan kayalar anhidrit içermektedir ve bu anhidrit
atmosfere milyonlarca ton kükürt
dioksit salmış olabilir. Ve dünyaya
çok zarar vermiş olan bu etkenlerle Kretase-Tersiyer döneminde gözlenen kitlesel yokolmalar kolayca açıklanabilir.
Yerbilimlerinin birçok dalında,
teknolojik gelişmeler devamlıdır.
Bilgisayarlar dünya çapında kullanılmaktadır,
coğrafî
enformasyon sistemleri büyük madencilik şirketleri ve jeolojik
surveylerce etkin olarak kullanılmaktadır.
Yerbilim
enformasyonu, işlem gördükten
sonra
büyük
bir
hızla
yayılmaktadır. Petrol şirketleri se-
ÇEVRE
aimanter havzaların oluşmasında,
tektonik
evriminde
ve
hidrokarbonlarının kökeninde yeralan
fiziksel ve kimyasal işlemleri, matematiksel yaklaşımları giderek
daha
çok
kullanarak
incelemektedirler, Jeoistatîstîkler de
yaygın
olarak,
rezervuarlara,
onların sıvı boşaltmasına ve kaynakların değer tayinine büyüyen
bir oranla uygulanmaktadır,
Bazı alanlardaki aletsel gelişmeler kritik noktadadır. Örneğin
deneysel petrolojide olduğu gibi
bu dalda özellikle yüksek basın
aletleri alanında en büyük gelişmeler Japonya'da kaydedilmiştir,
Sismik olayların izlenmesinde
yüksek-nitelikli, geniş kapsamlı sismometreleri anlatmak isterim,
bunlar ABD'dekİ Kaliforniya Ko«
leji'nde geliştirilmiş ve TERRA projesini şekillendirmişlerdir, Bu ekipman sismik parametrelerle ilgili
olarak gerçek zamanlardaki anlık
verileri, yırtılmanın ilerlemesi, hız
ve yön de içerecek şekilde saptayabilmekte böylece sismologlara
önemli depremlerin zamanlan»
masına ilişkin bilgileri sağlamaktadırlar.
Depremleri önceden kestirme
konusunda
Yunan
arkadaşlarımızın VAN
(Varotsos-Alexopoulos-Nomicos) metodu ile elde
ettikleri şaşırtıcı kesin sonuçları da
belirtmek İsterim, B u metod jeoelektrîk
potansiyel
İzlemeye
dayanır ve bu konuda doyurucu
bir teorik açıklama olmadığı halde
çok İlgi çekmektedir.
Bu birkaç örnek daha pek
çoğunu
sayabileceğim
diğer
örnekler gibi, yerküreyi izleme ve
inceleme kapasitemizin ne kadar
arttığını göstermektedir. Biz jeologlar anlıyoruz ki; tüm yerküre
sistemi ile İlgili çok geniş bir bilimler yelpazesini ele almalıyız.
Ayrıca anlıyoruz kî yerbilimleri konusundaki
uzmanlığımız,
atmosferik ve
oşinografîk
bilimlerdeki uzmanlıklar gibi, çeşitli
bilim
dallarının
katılmasıyla
oluşacak bir bütünde toplanması
gereken küçük parçalardır.
Üç yıl önce Washington Kongresi'nde yaptığım açış konuş-
masında, jeoloji birliğine, diğer
bilim dallarındaki arkadaşlarla
işbirliği yaparak, çevreye ait birçok
ortak
sorunun
çözülmesinde
yardımcı olmalarında ısrar etmiştim. Şimdi bu yönde bir eğilim
olduğunu düşünüyorum. Çünkü
birçok ülkenin jeolojik surveyleri
kendi hükümetlerinin yararlan
doğrultusunda, çevresel konuları
ele alarak görüşmeler yapmaya
başlamış durumdadırlar. Buna ilaveten tüm dünyadaki jeoloji
öğrenimi görmekte olan öğrenciler de giderek artan bir şekilde
çevresel
konularla
ilgilenmektedirler.
lUCS'in kendisi de aynı eğilime
sahiptir bu yönde hem Uluslararası
Bilim Konseyi Dünyada Değişiklik
Programına (Global Change Program of the International Council of
Scientific Unions) üyedir, hem
Birleşmiş Milletler Doğal Afetlerin
Önlenmesi Uluslararası Crubu'nun
etkinliklerine katılmaktadır hem de
Çevresel Planlama İçin Yerbilimleri
Komisyonunu
(Cogeoenvironment) kurmuştur, Bu komisyon
politikayı
belirleyenlerle
aktif
şekilde İlişki kurmanın yanısıra kamuoyu ve politikacıları çevrenin ve
çevresel kaynakların randımanlı bir
şekilde işlenmesi ve korunması konusunda bilinçlendirmeye çalışmaktadır,
Birkaç onyıl içinde gelişme kaydedilirken çevre faktörünün de
gözetilmesinin sağlanacağını ümit
etmemiz için yeterli neden var
mıdır? Evet, eminim. Birleşmiş Milletler Çevre ve Gelişme Konferansı
sırasında, birkaç gün İçin Rio'ya
gittiğimde daha iyi bir gelecek için
dünya çapında, özel bir uzlaşma
ve inanç ortamının oluştuğunu
hissettim. Çevre ve gelişme ile ilgili
görüşmeleri tüm dünyada herkese açık yapıldı, Anlaşıldı ki bütün
ülkelerdeki politikacılar ve devlet
adamları insanlığın geleceğini tehdit eden sorunların bilincindedir
ve çözüm önerilerinin zorluğuna
rağmen, geriye dönüş yoktur!
Diğer bilim dallarındaki arkadaşlarımız olan mühendisler,
planlamacılar ve politikaları belirleyenlerle işbirliği yaparak biz je-
ologlar, yerküreye ilişkin olayların
izlenmesi ve önceden kestirilmesi
konularında uzmanlaşırken harîtalama
ve
değerlendirme
yapılması konularında da bilgi sahibi olmak avantajını elde ettik,
Maden
kaynaklarının,
yeraltı
sularının ve yenilenemez enerji
kaynaklarının bulunup kullanılmasında,
yönlendirilmesinde
daima önemli bir rol oynayacağız.
Ayrıca toprak kaybı ve erozyonla
ilgili çalışmalarda doğal afetlerin
önlenmesinde
ve
etkilerinin
azaltılmasında ayrıca jeoteknik ve
jeomühendislik dallarındaki çeşitli
araştırmalarda önemli bir yer tutacağız,
Rio konferansı sadece bir
başlangıç noktasıdır ve aşılacak
yol, her düzeydeki bireysel, yerel,
bölgesel
ulusal
ve
ulusaşırı
çıkarcıların neden olacağı güçlüklerle doludur, Bîz değişik orjünli
ve değişik ırklardan insanlar, şimdi
her zamandan daha çok sosyal
dayanışmaya muhtacız.
Daha iyi bir dünya yolunda
mıyız?
Bugünkü durumda zengin ve
fakiri
ayıran
mesafe
hala
büyümektedir, ama ümit vardır ve
bu gidiş gelecek yüzyılın başında
tersine dönecektir, Olasıdır ki
bugünün nesli, tüm temel gereksinmelerin sağlandığı, sosyal
eşitliğe
ulaşmış
bir
dünya
göremeyecektir. Fakat, ortak geleceğimiz
için bugün başlattığımız
çalışmaların başarılı
sonuçlarından çocuklarımızın ve
torunlarımızın
yararlanacağına,
neden inanmayalım.
Sonuçta, bilim ve bilim adamlarının
kontrollü
gelişmenin
sağlanması konusunda büyük sorumlulukları vardır ve jeologlar da
bu konuda önemli bir rol oynamalıdır. Politikacıları, eğitimcileri ve kamuoyunu, yerküreye
ilişkin olay ve işlemler konusunda
bilgilendirmek bizim sorumluluğumuzdur, Bunu yaparken belki
jeoloji şimdiki yarı soyutlan«
mışlığını ve tek yönlülüğü-nü
bırakarak yeni bir insani boyut kazanacaktır, •
33
Download